Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sa
Cumhuriyet?
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve jGazetecılık Turk Anonım Şırkeıı adına Berin Nadi Istanbul Haberlerı: Şcnay Kalkan, Dış Haberler: Ergun Balcı, Iş-Ekonomi Şâknn Keteaci, Yurt Basan ve Yayarv Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. TOrkocağı Cad.
fonel Yayın Yöneımeni. Özgen Acar • Genel Yavın Koordınatöru Hikmet Çelinkays Haberlerı Metamel Saraç, Külıur Olal l'sler, MakaJeler. Sami Karaorro, Spor Abdulkadir 39/41 Cagaloğlu 34334 Ist. PK; 246 lstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hal). Telex:
Yaa lşleri Müdürlerı: Fusun Özbilgen (Sorumlu), Celai Başlangıç (Haber) • Gorsel Yucelman. Duzelıme: Abduilab Yazıcı • Muess«se Mudur V: Erol Erkul • Koordınator:
Yönetmen: Ali Acar • Dılzenleme: Muslafa Saglamer • Ankara Temsilcisi: Cune>C Ahmel Konılsan • Muhasebe: Buleaı Yrncr • tdare: Huseyin Gürtr • İşletme: Onder Çelik •
Arcayürrk, Haber Müdürlerı: MusUfa Balba>. Işık Kansu, Izmır Temsılcı V. Serdar Kızık, Bügı-Islem: Nail İnal Bilgisayar Sistem- Muravti Çiler • Personel. S«vgi BosUncıoilu
Adana Temsılcisr Çetin Yiîenoila • Reklam: Heba Işıtmta
22346, Fax: (1) 526 60 72 • Burolar: Ankan: Z. Gökalp Blv. tnkılap S. No:
19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • tzmin H. Ziya Blv.
1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Teloc: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adana: tnönü
Cd. 119 S. No: 1 Kal 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 78
T\KVİM 24EYLÜLI992 İmsak. 5.20 Guneş. 6.48 Öğle 13.01 Ikındı 16 25 Akşam: 19 06 Yatsı 20.28
Elektrikli ev
aletleri
• İş/Ekonomi Servisi -
Elektrikli mutfak veev
aletleri üreten Fransız
Moulinex Grubu, Profılo
grubuyla olan anlaşmasına
son vererek, genel
distribütörlüğünü Er-Ler E>ış
Ticaret Şirkeüne verdi.
Avrupa'nın bir numaralı
küçük elektrikli mutfak ve ev
aletlen üreticisi olan
Moulinex, Türkiye'de 22
ürün pazarlıyor.
Karma aşı
tartışması
• ANKARA (AA)-Sağhk
Bakanlığı'nın, ithal karma
aşılann ölümlerc yol açtığı
iddialan üzerine piusenx ıle
immravax isımlı aşılarla
ileilı olarak Dünya Sağlık
Örgütii'nden (WHO) bilgi
istediği bildırildi. Sağlık
Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı İsmail Koca,
VVHO'dan alınan bilgi
doğrultusunda. pluserix
adlı aşının aseptik menenjit
gibiyanetkileri
bulunduğunun, immravax
isimli aşının ise herhangi bir
yanetkisınin bulunmadığının
belirlendiğini söyledi.
İlk metropol
• İstanbul Haber Senisi -
Dünyanın ilk metropolü,
3600 yıllık kent İstanbul'un
dünü ve bugünü uluslararası
bir toplantıda bir kez daha
değerlendiriliyor. Marmara
Üniversitesi, Iktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi, Fransızca
Kamu Yönetimi Bölümü'nce
düzenlenen ve dün başlayan
"Metropol: Yeni Hayat
Tarzlan, Yeni Sorunlar,
Yeni Çözümler" konulu
toplantıda. İstanbul'un tarih
içindeki yeri üzenne
görüşlerini açıklayan Fransız
Koleji temsilcisi Gilbert
Dagron da dünyanın ilk
metropolü olan İstanbul'un,
gûzelliğini hâlâkoruduğun u
söyledi.
'Alo Dayak'a ilgi
• İSTANBUL (AA)-Mor
ÇatıKadınSığınağıVakfı
tarafından açılan "Alo
Dayak" özel telefon
servisine kadınlar büyük
ilgı göstenyor. Servise,
temmuzayı başından bu
yana 3 bin 298 kadının
dayak yedıği için
başvurduğu bildirildi. AA
muhabirinin, Vakıf Başkanı
Canan Ann'dan aldığı
bilgiye göre servisin 900 900
301 ve 900 900 302 numaralı
telefonlanna. 1 temmuz
çarşamba gününden bu
yana toplam 3 bin 298 kadın
telefon etti.
Beymen'de dev
markalap
• Haber Merkezi - Uzun süre
yenileme hazırlıklan
sürdüren Ankara Beymen
mağazası, 29 Eylül'de 10
yaşını kutluyor. Mağaza
ülkemizde "Mega Shop"
uygulamasına ilk kezadım
atacak.Bundanböy le,
Armani, RıfatÖzbek,
Valentino, Lagerfeld,
Givenchy, Hermes, Blue
Marine, Mani, Laslie Block,
Zegna, Luciano Barbera,
Façonable. Leonard,
Stephan Kel.an. Mias Mond,
Clengerie, Sortore ve Camille
Unglik Beymen ürüleriyle
birliktesatılacak.
Depde deva içki
• LONDRA (AA) İngıltere'de
birdoktor, uyumakta güçlük
çeken yaşlı hastalanna uyku
hapı yenne, kalp krizini ve
feld önlediği için bir
yudumluk viskı. bira veya
kiraz likörü vermeye başladı.
Nencastle kenti devlet
hastanesinde görevh
profesör Dr. Oliver James,
yaşlılığı araştırma konulu bir
konferansta yaptığı
konuşmada, hastalannın
reçetelerine neden alkollü
içki yazdığını şöyle anlattı:
"Uykudan önce şöyle bir tek
viskı, bir küçük bardak bira
veya bir yudumluk kiraz
likörü, sadece yaşlılann rahat
bir uyku uyumalanna
yarjdınıcı ölmaz, aynı
zamanda kalp krizini ve felci
de ör.Ier.
Woody Allen'm son filmi 'Kocalar ve Kanlar'm ilk gösterisi Toronto'da yapıldı
Sonsuzsevgîler, dipsiz nefretler
MEHMET BASUTÇU
TORONTO - Kanlar ve ko-
calar... Evli çiftler ya da evlilık
dışı yaşam süren kadınlar ve er-
kekler... New York kentinde
yaşayan. maddi sorunlannı
çözmüş. kültürlü, aydın insan-
lar... Ve bu insanlar arasındaki
kaçınılmaz çatışmalar, küçük
umutlar, büyük düş kınklıklan.
sonsuz sevgiler ve dipsiz nefret-
ler.. Körolası doyumsuzluklar-
la beslenen kısa süreli mulluluk
pınltılan... Gürültülü birlikte-
liklerle, sessiz yalnızlıklann
kahredici toplamı...
İşte böylesine kolay ve sıra-
dan bir konuyu. VVoody Allen
yine bir başyapıta dönüştürü-
veriyor. "Kocalar ve Kanlar"
(Husbands and VVives) hem
güldüren hem de düşündüren,
tatlı acı hınzır bir fılm. VVoody
Allen, kendisini ve
çevresindekı ın-
sanlan gözlemle-
mesini çok iyi bili-
yor. Sonra da
dünyanın her kö-
şesinde benzerleri
yaşanan bu küçük
günlük dramlan
yücelterek sanat
düzeyine çıkarabi-
len dehasıyla, ye-
dinci sanata birbi-
rinden güzel ör-
nekler ekliyor.
New York'un ko-
şullanna, orada
yaşayan Musevi
aydmlara özgü saplantılara ve
gerçcklere sadık kalarak dinler.
kültürler vesınırlarötesi birev-
renselliğe ulaşabilıyor.
"Kocalar ve Kanlar"ın seyir-
ci rekorlan kıracağından kuş-
kum yok. Kaldı ki gerçek ya-
şamda aynlma karan alan Al-
len'Farrow çiftinin dünya
basınına yansıyan tatsız kavga-
lan, bu filmin tanıtılması için
beklenmedik etkinlikte bir
kampanya oluşturuvermişti.
Ancak "Husbands and Wi-
ves"ın bu kampanyaya hiç ge-
reksinimi olmadığını hemen
göreceksiniz. Zaten. Wood>
Allen hangi fılminde kendi ya-
şamından yola çıkmamıştı ki?
Önemli olan o kişisel deneyim-
ler ve sorunlann ardında yatan
insan gerçeğine inebilmek değıl
mıydi? VVoody Allen, bir kez
daha işte bunu başanyor.
Bilimsel bir televizyon röpor-
tajı gibi başlayan fılmin daha
ilk görüntüleriyle birlikte, son
derece hızlı, diyaloglan ve kur-
gusuyla acımasız bir yapıtla
karşı karşıya geliyoruz. Sınırh
denilebilecek kadar devingen
bir kamera omuzlarda dolaşı-
yor. Dur otur yok, yakın ve çok
yakın planlarda, kocalann ve
kanlannın tepkilerini. en ince
aynnnlanyla izleyebiliyoruz.
Yorulmak bılmeyen bu hınzır
kamera. fılmin kahramanlart-
nın yakalanna yapışmış bir kez,
bırakmıyor...
Baş döndürücü bir ritm içın-
de. VVoody Allen'm rehberlı-
ğinde gözlerimızı bir o yana bir
bu yana çevirerek sevecen, an-
layışlı, hüzünlü ya da kızgın
bakışlarla, aıle kavgalanna U-
nıklık ediyoruz. Bu aileler ço-
cuksuz aileJermiş,
evlilik dışı yaşam
süren kültür dü-
zeyı yüksek. para-
sa! sorunlan ol-
mayan bir
azınlığın (mutlu
azıniık mı acaba)
yaşamından ke-
sıtler ızlıyormu-
şuz... Bütün bun-
lar yönetmenin
seyircisine ilet-
mek istedikleri
kısıtlamıyor; ter-
sıne, bu bildik
kavgalar, sıradan
kuşkular. küçük
kıskançhklar, ikıli yalnızhklar.
cınsel doyumsuzluklar ve
umutsuz çırpınışlar ardında,
kadın erkek birlikteliğinin vaz-
geçilmezliği ve getirdiği kaçınıl-
maz zorluklar, kısacası insan
gerceği. çınlçıplak ortaya çık-
makta...
Elli yaşındaki edebiyat profe-
sörü yirmi yaşındaki öğrencısı-
ne aşık olur; o genç kız ki baba-
sının iş arkadaşından doktoru-
na dek yaşlı erkekleri baştan
çıkarmıştır... İçin için sevdiği iş
arkadaşı yakışıkh genç adamı,
eşinden aynlan kadın arkadaşı-
na tanıştıran, sonra da bu iki in-
san arasında aşk ilişkileri baş-
layınca, kıskançhkla pişmanlı-
ğın pencerelerinde kahrolan
orta yaşlı kadın, amacına ulaş-
mak için fırsat kollar... Entel
kansının dırdırlanndan bıktıgı
• 'Kocalar ve Kan-
lar' hınzır bir fılm.
Bilimsel bir televiz-
yon röportajı gibi
başlayan filmde,
son derece hızlı di-
yaloglar ve devin-
gen bir kamerayla
kocalann ve kan-
lann tepkilerini en
ince aynntılanyla
birlikte izleyebili-
yorsunuz.
VV'oody Allen'm son filminde 50 yaşındaki edebiyat profesörü 20 > aşındaki öğrencisine âşık olur.
için genç, güzel ve bir o kadar
da yüzeysel bir genç kızm ja-
nında hafıf ve rahatlatıcı bir ya -
şama kavuşan yaşlı adam, bir
süre sonra cinsel çekiciliği yük-
sek, ama konuşma ve tartışma
yetenegi kısıtlı bu kızdan bıka-
rak yeniden eski eşine döner...
Bu öyküler birbirine akıllı ge-
çişlerle bağlanır, düğümlcnir ya
da düğümler çözülür... Woody
Allen'ın ustalığı, bu ilmekleri
atışındaki ustalıktır...
Amerikalılar, ticari kafalan
gelişmiş insanlardır. Galiba ge-
reksiz, ama "Kocalar ve Kan-
lar"ın daha çok seyirci çekmesi
için kuşkusuz şöyle bir reklam
kampanyası geliştirebilirlerdi:
"Bu filmi görmeye gelen evli
çiftlerde yüzde elli indirim uy-
gulanır! Evlilik dışı yaşayanlara
ise yüzde elli zam! Bu zam oranı
yirmi beş yaşın altındakiler için
ise yüzde yüzdür!" Neden mi?
Çünkü VVoody Allen, gençlerin
yıllarca sürecek evlilikler ya da
bcrdberlikler sonunda edine-
ceklcri deneyimleri iki saat için-
de tatlı tatlı özetleyiveriyor. Se-
vimli bir ders veriyor. Bilinçli,
açık sözlü, gözleri dünya ve in-
san gerçeklerine açık. ama yine
de umutsuzluğun karanlığına
düşmeyen bir VVoody Allen izli-
yoruz. "Kocalar ve Kanlar",
beylik deyimiyle. yediden yet-
mişe herkesin ilgisini çekecek
bir film.
İki saat süreyle lokomotifin 'markiz'inde gittiğinizde anlıyorsunuz buharlı trenin heyecanını
Kıvılcım saça saça, kömür yaka yaka• Türkiye'de 53 tane
buharlı lokomotif var.
Lokomotifler de tıpkı
uçaklar ve gemiler gibi
inşa'ediliyor. Makinist
İsmail Koçak, buharlı
trenleri nesli tükenen ke-
laynaklara benzetiyor.
BtROL ÜZMEZ
ANKARA / ZONGULDAK
- Kıvılamlar saça saça tren er-
keği.
Yaka yaka Zonguldak'ın kö-
mürlerini,
Ne de eğlenceliydi tüneller-
den geçerken.
Kara tren hey be!..
Delip delip karayalçın dağlan
hey be!..
Ulaşmak sevgiliye kuş gibi!.
Hasan Hüseyin. Kavel adiı
kitabındaki "Tutanak" şiirinde
1965'i yaşayanlara böyle sesle-
niyor.
İsmail Koçak 23 yıllık maki-
nist, seneyeemekliolacak. lOyıl
buharlıda çahşmış. Afyon-
Alsancak hattında. Buharlı
trenleri doğada nesli tükenen
kelaynaklara benzetiyor. "Kaç
tane kaldı?" diye soruyor. Tıpkı
kelaynaklar gibi!.. Ancak mü-
zelerde seyrediliyor.
"Buharlı tren turu"na katılıp
Ankara'dan-Zonguldak'a gı-
derken bir süre lokomotifte yol-
culuk ediyoruz. Makinist İsmail
Koçak lokomotifle ilgilenirken
yardıma makinist Kenan Sa-
buncu'dan lokomotifler hak-
kında bilgi alıyoruz. Bu arada
Satılmış Dilbaz da kazana kö-
mür atmayı sürdürüyor.
Vagonlan çeken lokomotif-
lerden öndekinin numarası
56552, arkadakinin 56520. İki
lokomotifin birlikte gitmesine
"ranforlu gidiş" deniyor. Lokomotifler
eski olduğu için birisi anzalanırsa diğeri
devreyegjriyor. Lokomotiflerin inşa yılı
1942-43. İkinci Dünya Savaşı'nda savaş
şartlanna uygun olarak yapılmışlar.
Türkiye'ye 53 adet gelmiş. Lokomotif-
lerin tıpkı gemiler ve uçaklar gibi inşa
edildiğini öğreniyoruz. Yani "üretildi"
denmiyor. "inşa yılı" diye tanımlanı-
yor. Bizim lokomotiflerin tipine "Al-
man savaş lokomotifleri" deniyor. "Tip
52" adıyla biliniyorlar. 50. seri Alman
yük lokomotiflerine göre daha hafıf,
dingil yükü daha az olduğundan savaş-
ta çok başanlı olmuşlar. 50. tipler, Al-
man-Rus savaşında daha ağır olması.
su ve kömür kapasitesi düşük olduğu
için başanlı olamamışlar. Bunun üzeri-
ne 52. tipler inşa edilmış. Savaş şartla-
nna göre su \e kömür kapasiteleri
Buharın içindc kalıp düdüğün kolunu çektiğin zaman anlıyorsun kara treni...
Buharlı lokomotif makinisderi matara çayı içip kürek kebabı yerler.
arttınlmış. hızı 80 kilometreye erişmiş. de çekilmez. İnsanlann olmadığı yerler-
Makinistimiz İsmail istasyonlara de. istasyon dışında çekilir. Kömür ve
yaklaştıkça düdüğünü çalıyor. insanlar
sabah uykusundan yeni uyandıklannda
karşılannda eski bir dost görmüş gibi
seviniyorlar. Çocuklar ise şaşkın bakış-
larla hiç tanımadıklan, sadece resimler-
de, oyuncaklarda gördükleri kara trene
el sallıyorlar. Kazana her kömür
atıldığında lokomotif daha birşahlanı-
yor, her istim çekişte çcvreyi duman bu-
lutu kaphyor.
Lokomotifler hakkında bılmediğimiz
leknik bilgileri almayı sürdüriiyoruz.
"Sitim düşmeye başladığında buhar
basına düşer, ilave sitım ıhtiyacı doğar,
istasyondaki uzun duruşlardan sonra
tahliye vantili kolu çekilcrek yoğunlaş-
mış buhar tahliye edilir. Makinist yavaş
yavaş yol vcrir makineye. Sitım her yer-
su deposuna 'tender' adı verilir. Kazana
kömür atmanın adı 'fayrap'. Bacanın
altındaki bölme 'dumanlık', arkası "ya-
tık silindırli kazan', ateşçi ve makinistin
kumanda odası 'markiz". Yatık kazanın
markıze bırleştıği ycre dikkazan' denir.
Raydaki küçük taşlan temizlemek için
telden yapılmış fırçalara "taş kovan' de-
nırvelokomotifyürütmeyeyarayanbeş
adet tek^rlek."
Satılmış Dilbaz'ın 23 yıllık hizmeti
var demiryollannda. Kenan Sabuncu
22 yıllık makinist. Buharlıda yetişmiş,
Çankın bölgesinden, yollan iyi tanıyor.
Lokomotifin her yerinden sesler geli-
yor. Fotoğraf çekimini güçlükle sürdü-
rüyoruz. Kazanın önündeki matara
dıkkatimizi çekıyor. "Nedir" diye sor-
duğumuzda, Kenan Sabuncu
anlatıyor:
Matara çayı: "Biz o matara-
nın içinde çay demleriz. Maki-
nistin vazgeçilmez tutkulann-
dan biridir. Matara çayı ihtiyaç-
tan doğar. Aygaz tüpün, ocağın
yoktur ama cehennem ateşi gibi
ateşin vardır elinin altında. Ate-
şi nasıl değerlendirir makinist?
Bunun bir kolayını bulmuştur.
Kapalı bir kapta ateşin üstünde
su kaynatmak. Kabın özelliği
kapalı olması. Bir demlık koy-
san taşar, taştığı anda erir, ateşe
dayanmaz. Ama matara ateşe
dayanıklıdır. Suyunu kaynatır.
içine çayını atanz. mataranın
agzını kapatırsın. Biraz bekle-
dikten sonra içersin. Mataranın
agzının kapalı olması çaya ayn
bir tat verir. Su katmadan içer-
sin, koyu gibi görünür demli
gibi görünür ama çok güzeldir,
dokunmayan bir lezzeti vardır.
Kürek kebabı: "Makinistin
işi aceledir, saatleri bellidir, is-
tasyonda duracağj zaman sınır-
lıdır. Kilometrelerce yol gıde-
cektir. Bir lokantaya gidip
karnını doyuramaz, zamanı
yoktur. Yapacağı iş hemen ka-
saba gitmektir. Lokomotifin
hareketinden önce bir şeyler
atıştınr. Bunu nasıl yapacaktır?
Küreğin üzerini suyla temizler.
ateş hazırdır. Fmna sürer. Değ-
me bir lokantacının yapamaya-
cağı lezzette ziyafet çeker ken-
dıne."
Lokomotif Karabük'e yakla-
şıyor. Sol tarafımızda Türkiye'-
nin ilk Demir Çelik Fabrikası
Karabük. Yüksek fınnlannda.
kok fabrikasında Zonguldak'ın
kömürünü yakmış ülkenin de-
mir çelik ihtiyacını karşılamış.
demiryollanna ray üretmiş.
Şimdilerde tıpkı Zonguldak
ocaklan gibi o da eskimiş. yaş-
lanmış, yenilenmek istiyor.
Trenimiz istasyona girdiğinde loko-
motiften iniyorum. Saatimize
baktığımızda iki saat süreyle lokomoti-
fin "markiz"inde gıttiğimızi anlıyoruz.
Zaman ne de çabuk geçmiş, oysa va-
gonlarda, kompartımanın içinde insan
hıssedemiyor buharlıyı, heyecanını.
Ama kömürün isi üzerine bulaştı mı,
buhann içinde kaldın mı. düdüğün ko-
lunu cektin mı, gözünün içine kurum
girdi mi anlıyorsun karatrenı...
Demiryolu Filyos Irmağı boyunca
tünellerden geçiyor, dağlan aşıyor,
kıyıda Karadenız'le buluşuyor.
Şimdi sol tarafımızda Karadeniz.
Akşam inmek üzere. Güneşin kırmızı
ışıklan raylarda yansıyor. Karatren
Zonguldak'ın kömürünü yaka yaka
kömür kentine, Kara Elmas diyanna
yol alıyor.
AIDS'e karşı yeni öneriler
Başkasına
bıüaştıranaceza
ASUMAN ABACIOĞLU
İZMİR - AIDS'Ie Mücade-
le Derneği, Sağlık Bakanlığı'-
na yaptığı "AIDS ve HIV En-
feksiyonu İçin Yeni Tüzü'k
Maddeleri Önerisi"nde,
AIDS'li olduğunu bildiği hal-
dc başkasına bulaştıran kişile-
re ceza uygulanmasına yöne-
lik yasal düzenlemeler yapıl-
masınıistedi.
Derneğin yeni tüzük mad-
deleri önerisinde aynca "Tür-
kiye'de üretılen kondomlann
Sağhk Bakanlığı ve TSE'den
müsaadeli olması. ithal edilen-
lerin ise Sağlık Bakanlığı izniy-
le satışa sunulması" istendi.
AIDS tehlikesine karşı İstan-
bul için özel önlem alınması
önerildi.
Dünyada hızla yayılan
AIDS hastalığının
beraberinde üç
önemli sorunu ge-
tirdiğinı belirten
AIDSileMücade-
ie Derneği Baş-
kanı Prof. Dr.
Melahat Okuyan,
bunlan "sosyal.
ekonomik ve legal
sorunlar" diye sı-
raladı.
Türkiye'de bu-
günc kadar alınan
önlemlerin bugün
de geçerli olduğu-
nu, ancak 1991
yılından bu yana
Türkiye'nin büyük bir salgın
dalgasının etkisine girdiğini
kaydeden Prof. Okuyan. söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"1990 Romanya AIDS epi-
demisi özellikle çocuklarda
Avrupa'yı korkutmuştur. Yu-
goslavya savaşı, Balkanlar'da
bu yönden büyük bir trajediye
sahne olabıleceğini düşün-
dürüyor. Normal turizmle ge-
len sinsi HIV bulaşıcısı, kuzey
sınırlanmızdan ve Doğu Av-
rupa'nın göç turizmi (ticari ve
seks amaçlı) araalığıyla da bu
konuda bilinçsız olan Türk
loplumunu etkılemiştir."
AIDS ile Mücadele Derne-
ği'nin Sağlık Şurası'nda görü-
şülmek üzere Sağlık Ba-
kanlığı'na sunduğu 22 madde-
lik "AIDS ve HIV Enfeksiyo-
nu İçin Yeni Tüzük Maddeleri
Önerisi"nde. "Kendisinde
HIV virüsü olduğunu bildiği
halde bilerek veya ihmalle baş-
kasını enfekte eden kişi ceza
alrnalıdır"denildi.
Öneride. "HIV enfekte kişi,
18 yaşını geçmiş. ruhsal ve akli
dengesi yerinde olan bir kişi ile
virüs taşıdığını haber vererek
cinsel ilişkiye girmişse, ceza ve-
rilmez" görüşüne yer verildi.
Yeni Tüzük Maddeleri
Önerisı'nde risk grubu anne
adaylannda erken gebelikte
AIDS testi yapılması da isten-
di. AIDS virüsü taşıdığı sapta-
nan anne adaylanna ise "teda-
vi edici aborsion yapılabıleceği
önerisi" getirilebileceği belir-
tildi. öneride 'kondom' ile ilgi-
li olarak da şöyle denildi:
"Türkiye'de
üretilen kondom-
lann Sağlık Ba-
kanlığı ve TŞE'-
den müsaadeli ol-
ması. ithal edilen-
lerin ise Sağlık
Bakanlığı müsaa-
desiyle satışa su-
nulması, eczane-
lerin kondom
stoklannı de-
vamlı tutması,
otel, motel, dis-
ko, restoran, bar
turistik
yerlerde
kondom satış
yerlerinin bulunması veya
yakın olması, kondom rek-
lamlannın sadece AIDS için
değil, cinsel temasla geçen has-
talıklann tümü için yapıl-
ması."
AIDS ile Mücadele Derne-
ği, İstanbul halkı için özel bir
mücadele sistemi oluşturmak
üzere karar alınmasını da
önerdi.
AIDS'li kişilere okulda, işte,
seyahatte kısıtlama getirileme-
yeceği görüşü vurgulanan tü-
zük önerisinde, AIDS'li kişile-
nn işinden atılamayacağı ve iş-
yerindekıler tarafından taciz
edilemeyeceği belirtildi.
Tüzük önerisinde AIDS'li
kişilerin, "adlannın saklı tutu-
lacağı" hükmü getinldi.
•AIDStehlikesi-
ne karşı İstanbul
için özel önlem
alınması istendi.
AIDS'Ie Mücade-
le Derneği Başka-
nı Prof. Dr. Mela-
hat Okuyan, Tür-
kiye'nin 1991 yı-
lından bu yana
salgın dalgasının
etkisine girdiğini j gibi
kaydetti. l
a m a
9
h
Çevreselgöstergeler karamsar
Su ve hava, yaşam
değil hastalık saçıyor
Haber Merkezi- Çevresel
stres göstergeleri dünya nüfu-
su çoğaldıkça hızla büyüyor.
Kullanılmaz tanm alanlan.
kirlenmiş su, kurumuş yeşil
alanlar. duman yüklü hava,
delinmiş ozon ve ağaçsız böl-
geler...
Her yıl Tunus ya da Uru-
guay'ın alanına eşit 17 milyon
hektar tropik or-
man yok oluyor.
Su ve hava eski-
den olduğu gibi
artık yaşam de-
ğil. hastalık taşı-
yor.
VVebcom
Sağhk İletişim
Grubu'nun
sağlık bülteni
lnfovveb'de dün-
ya nüfusunun
her yıl 90 mil-
yondan fazla ar-
tacağına dikkat
çekilerek
"Bu insanlann her biri, dün-
yanın yiyecek, bannma, enerjı
ve su kaynaklanndan pay is-
tiyor" deniyor.
Çevre konusunda oldukça
karamsar bir tablo çizen bül-
tende. 30 yıl içinde gelişmekte
olan ülkelerde enerji kullanımı
sonrası oluşacak karbondiok-
•202?te insan-
lar bugünün nü-
fusunu yüzde 50
katlayacaklar.
Bu artış, dün-
yanın bugüne
dek, bu kadar
kısa sürede gör-
dügü en yüksek
artış olacak.
sit emisyonuna dikkat çekile-
rek, "Küresel ısıruna okyanus-
lan 1 m. yükseltecek, kıyılar
yok olacak. milyonlarca insan
yeni yerleşim yerleri aramaya
başlayacak" deniyor.
1992 çalışmalanna
bakıldığında Türiye'de de du-
rumun pek parlak olmadığına
dikkat çekiliyor.
_ Tahminler
2O25'te nüfusu-
muzun 98.1 mil-
yona ulaşacağını
gostenyor.
Bu rakamlar-
la Türkiye 32
yılda nüfusui)u
ikiyekatlayacak.
Yine Türkiye'de
toplam doğur-
ganlık hızı 3.6
olarak biliniyor.
Bu oran gelişmiş
ülkelere oranla
çok yüksek.
Toplam doğurganlık hızı,
Avrupa ülkelerinde 1.5 civa-
nnda.
Türkiye 1989 yılı boyunca
kişi başına atmosfere 2.3 metre
karbondioksit vermiş dunım-
da.
Bu değer de dünya ortalama
değerlerine göre 'tehlikeli' gru-
bunda.