25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
\*m EYLÜL1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Fahrettin Kerim Bökay Kötüphanesi Kûltür Servisi- Eskı İstanbul vaJilerinden Prof. Fahrettin K erim Gökay'ın adına ku-rulan kütüphane açtldı. Fahrettin Kerim Gökay Vakfı tarafından, vakfın Cağaloğlu'ndaki binasının gi riş kaünda düzenlenen kütüphanede halen Fsıhrettin Kerim Gökay'ın çalışma yıllanna ait fotoğraf sergisiyeralıyor. Cczanne'ın tabloları LONDRA(AA)- İngiltere'deki Christie's müzayede şirketi, kasım ayında yapılacak açık arttırmada, ünlü Fransız ressamı Cezanne'ın yedi tablosunun 12milyon sterline (yaklaşık 256 milyar lira) satılmasırun beklendiğıni açıkladı. Cezanne'ın satılacak eserleri arasında ünlü "Banyo Yapanlar' ve 'Kendi Portresi' ile sanatçının 19. yüzyılın sonlanndan itibaren 30 yıl içinde değişen çizim stiUerini içeren tabloları bulunuyor. Şemsettin Günaltay Köşkü Kûltür Servisi - Erenköy'deki 'Şemsettin Gûnaltay Köşkü', ashna uygun şekilde yenüenerek TÜRKOK'un istanbul Merkezi olarak törenle kullamma açıldı. Bahçe içindeki üç katlı köşkün bir kati, Şemsettin Gûnaltay ve köşkün çeşitli tarihlerde çekilmiş fotoğraflannın bulunduğu özel bir bölümde sergileniyor. Zihinsel özürlü çocuklarlasanat tSTANBUL(AA)- Zihinsel özürlü çocuklara yaklaşık iki yıldan bu yana. "Sanatsal etkinükler" eğitimi veren Nüans Sanat Merkezi, bu yılki faaliyetini ekim ayında başlayacak resim ve seramik dersleriyle sürdürecek. Yönetici Mimar Engin Yaman. merkezde, derslerin uzman pedagog ve psikolog denetiminde verildiğini ve amaçlannın zihinsel özürlü çocuklan topluma kazandırmak olduğun belirtti. Yaman, okullann açık olduğu süre içinde çalışmalannı sürdürdüklerini, böylece özürlü çocuklann kendilerini yaşıtlanndan soyutlamadıklanru da vurguladı. Sanat Fuarı'nda imza günü Kültör Servisi- TÜYAP 2. İstanbul Sanat Fuan'nda bugünsaat 14.00 ile 19.00 saatleri arasında Feriha Büyükünal ile Sezer Tansuğ kitaplanru imzalayacaklar. Öğpencilerden grup sergisi Kültür Servisi- Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Ana Sanat Dah öğrencileri, 1 ekimde, İstiklal Caddesi'ndeki Saint Antoin Kilisesi avulusunda bir grup sergisi açacaklar. 21 ekime dek sürecek sergide, Begüm Değim, Şehnaz Sayar, Mehtap Karakaya, Esra Ersen, Şule Kemerdere, Tuba Ersen, Nalan Danabaş. Tarkan Çakan ve Zeynep Künelgin'in yapıtlan yeralacak. Bakırköy Çocuk ŞenliğiKültür Servisi- Bakırköy Çocuk Şenliği kapsarnında, Bakırköy Belediyesi ile Cumhuriyet Kitap JCulübü'nün işbirliğiyle (iüzenlenen imza günlerine, pumartesi Yalvaç Ural-Ferit Avcı, pazar günü, Aziz JNesin. 28 eylül pazartesi jMüjdat Gezen, salı, Tank [Dursun K.-Ayşe Kilimci, içarşamba günü, Gülten Oayıoğlu, 1 ekimperşembe günü Gülsüm Akyüz-Kemal Ipzer, cuma da Fatih İErdoğan ve Mehmet Güler jkatılacaklar. Goethe'nin aşk mektupları PASEL(AA)-Edebiyat tiünyasının ünlü ismi NVolfgang Goethe'nin aşk mektuplan açık arürmaya çıkanhyor. Edebiyat fcarihçileri, Goethe'nin 26 ^aşında iken Kontes Auguste Ştolberg'eyazdığı mektuplann gizli kalması için son derece titizlik jgösterdiğini ve yüzünü bir Jcez bile görmediğj Kontes'e f'Mektuplanmı sakın kimse jgörmesin" diye ricada toulunduğunu hatırlatıyorlar. Türk asıllı Bulgar vatandaşı şarkıcı, çalışmalannı Paris-Sofya-İstanbul üçgeninde sürdürüyor Ibrahimova "açık müzik" yapıyor• İki yıl önce bir süre Anıavutköy'de Nai- ma'da söyleyen Yıldız İbrahimova'- nın annesi ve babası Türk. • Ibrahimova, ço- cukluğunda, sesi çok güzel olan anneanne- sinin söylediği türkü- ler ve şarkılan dinle- yerek yetişmiş. HANDAN ŞENKÖKEN Aslında klasik caz da, Rus romanslan da söylüyor, folklor ve çağdaş müzik de... Daha çok şov türü konserlerinde aryalar seslendiriyor. Sergilerde doğaç- lamalar, workshop ve fılm mü- zikleri de yapıyor.Kendisini sa- dece caz şarkıcısı olarak tanım- lamak haksızhk olur. Ona göre de nasıl tanımlanacağı "hiç önemli değil.' İri yeşil gözlü, kısacık san saçlı Türk asıllı Bulgar vatan- daşı Yıldız Ibrahimova, sürekli güleç bir yüzle yaptıklanndan, yapacaklanndan alabıldığince alçakgönüllü birtavırla söz edi- yor. Kendinden son derece emin; yoğun tasanlar, prog- ramlar içinde "mücadelesini" sürdürüyor. Son olarak, TÜ RSAK'ın dü- zenlediği "Gemide Gala" gece- sinde onu ancak birkaç parçay- la dinleyebildik. Hoş bir rast- lantıyla "Seni Seviyorum Rosa" fılmindeki aryalan ses- lendiren Ibrahimova, iki yıl önce bir süre Naima Caz Ku- lübü'nde program yapmışiı. Yıldız Ibrahimova Sofya'da yaşıyor, ama iş gereği çoğunluk Paris'te bulunuyor. Fransa'da konuk olduğunu vurguluyor ısrarla: "Orada misafır olarak kalmayı tercih ediyorum, yaşa- mayı değil. Çok az bulunuyo- rum, ama evim Sofya'da." Silistre'de doğan, ama Sof- ya'da büyüyüp yetişen sanatçı 40 yaşında. Yaşını hiç göster- Fransa'da misafirim, ama evim Sofya'da. Artık Bulgaristan'da Türkçe şarkı söyleyebilirim. Şu sizin koyu çaylannıza da bir rürlü abşamadım. miyor. üstelik '"kadın olmasına karşın yaşından hiç utanmı- yor." Annesi ve babası Türk. Çocukluğunda sesi çok güzel olan anneannesinin bulduğu türküleri, şarkılan dinlemiş. Sofya Devlet Konservatuvan"- nın Opcra Bölümü'nden mezun olan sanatçı, opera yerine cazı yeğlemiş. 15 yıldır müziğin için- de. Ancak 12 yıl önce Bulgaris- tan'da yaptığı ilk plak türküler- den oluşuyor. İbrahimova. Türk rriüziği ve çok eski, 300-400 yılhk. çok ilginç türkü- leri bulup seslendirmiş. Bu eski müziği; sözleri çok iyi oturmuş, müziği çok kaliteli ve nitelikli buluyor. Aynca 'buradaki pi- yasa müziğinden de çok farklı." İlk kez 1985'te Batı'ya açılan Yıldız İbrahimova, yıllardır ABD'den Japonya'ya. Kore'- dcn Meksika'ya ve tüm Avru- pa'da konserler veriyor. 12 yıldan sonra bu yıl "şansı yerin- de": 4 tane CD çalışması yapmış. Paris ve Zagreb'de bir CD (henüz ismi belirlenmemiş), "lllusory Everaity" adh LP-CD ve "Hard way to freedom" adh bir CD. Fransa'da bir grupla çalışmalannı sürdürüyor. Piyanist Antoine Herve ile çeşitli konserler gerçekleştiri- yor. Fransızlann yanısıra İsviç- reliler ve Almanlarla da çalışı- yor. "Çok ilginç ve farklı prog- ramlar yaptım. Aslında ben caz desem de, tam anlamıyla caz değil. Çünkü caz denilince Ameri- kan cazı anlaşıhyor. Caz Amc- rika'dan çoktan çıktı, Avrupa'- ya iyice yerleşti. Biz kendi aramızda "Open Music" diyo- ruz. Yani açık müzik, herşeyi içi- ne alan, folklor olsun, çağdaş müzik olsun hepsini içine alıyor ve yeni bir müzik oluşturuyor. Yaptığımız şovlarda da özel kostümler, dekorlar oluyor. Bu şovlarda Türkçe de söylüyo- rum. Türk motiflerini kullanı- yorum. Bulgaristan'ın en bü- yük liyatrosunda Dostoyevs- ki'nin oyununda oynadım, ro- manslar söyledim. Çok da se- viyorum. Fransızlarla yaptığım müzik- te Türk folklorundan, dünya folklorundan elemanlan caza katarak yeni şeyler üretiyoruz. Fransa'da çok ilgiyle karşılanı- yor. Sonuçta yaptığım müzik. çağdaş müzik, caz \v folkloru bir araya getiriyor." İki yıl önce "Bulgaristan'da caz yaparak para kazanan tek kişi" olduğunu belirten Yıldız İbrahimova. şimdi de aynı ko- nırtpda. Ancak şu anda Bulga- ristan'da durumun ekonomik açıdan çok zor olduğunu \e ge- leceğin belirsizliğini vurgulu- yor: '" Sistem kökten dcğişiyor, insanlaı stres içinde, şok geçiri- yor. Geleceğin ne olacağı belli değil ve çok uzun süre de\am edecek. Ozellikle sanatçılar ve müzisyenler için çok ağır bir durum. Ama ben şikayetçi de- ğilim. İki aydan beri Bulgaris- tan'dayım. Hemen hemen gü- naşın konserlerim var, benimle ilgili filmçekildi." Yaşamından hoşnut. "Şika- yet edemem, sokakta kal- madım. evim var. Dünyayı ge- zip dolaşıyorum, para peşinden koşmuyorum çok şükür. Sırf para için şarkı söylemiyorum. Dünyada büyük para alan caz- cı yok. Çok zengin olmak istesey- dim, daha önce opera şarkıcısı olurdum. Bulgaristan'dan çıkan opera şarkıcılan çok iyi- dir. güzel para kazarurlar ve dünyada iyi anılırlar. O zaman tercihim opera olurdu, çünkü eğitimini gördüm." Sürekli Bulgaristan'da yaşa- saydı, yaptığı çalışmalarla ve konserlerle geçimini 'çok zor' şağlayacağını da belirten Yıldız İbrahimova, yine de bir solist olmanın Bulgaristan'da da, Batı'da da avantajh olduğunu söylüyor. Batı'da Türkçe söylüyor İbrahimova. Bulgaristan'da da Türkçe şarkı söylemeye yeni başlamış. Beş yıl Türkçe konuş- manın yasak olduğunu anımsa- lan sanaıçi. yine anneannesin- den öğrendiği çok eski Türkçe parçalan seslendirdiğini anlaü- yor sevinçle. "Bugüne kadar Türkiye ve Türkçe dendi mi, belli bir tedirgınlik, korku vardı, Ama şimdi biraz değişti bu durum. Bu nedenle rahatça Türkçe söyleyebilirim. Fakat daha önce asla söyleyemiyor- dum." Geçen yıl İstanbul'da yapılan Uluslararası Tiyatro Festiva- li'nde zenci yönetmen La mama \EUen Sıev.art) ile bir workshop gerçekleştiren Yıldız İbrahimo- va, ekim ayında Ankara'da ser- gı açacak bir Bulgar sanatçının scrgisinde happeningyapacak. Bu noktaya gelebilmek için "çok mücadele etmiş" İbrahi- mova. Bu mücadelesi hala sü- rüyor. "Bulgaristan'da tek başına çabaladım şimdiye ka- dar. Arkamda kimse olmadı. Kimseye metreslik yapmadım. Çünkü orada da, her yerde ol- duğu gibi yükselış böyle oluyor. Sadece kendime güvendim. Türk adımın bana engel oldu- ğunu, değiştirmem gerektiğini söylüyorlardı. Adımdan vaz- geçmedim, vazgeçemem de. Artık korkmuyorum, çünkü kendime güveniyorum. Ve tek başıma her yerde çabahyo- rum." Hem Bulgaristan'da yaşıyor hem de dünyanın dört bir ya- nında çeşitli calışmalar gerçekleş- tiriyor. Bu, Yıldız İbrahimova için "çok güzel bir duygu', çün- kü onun için 'hiç sınır yok' ve kendini "çok özgür" hissediyor.' Portakal Sanat ve Kültür Evi'nin sonbahar müzayedesi 22 kasımda Nekeyifler yaşandıo apartmanda• Salvatore Valery'nin insan boyutlanndaki 2 tablosu bir zamanlar bir apartmanın girişinde du- ruyormuş. 'Düşünün o apartmanın görkemini' diyor Raffı Portakal. 'Acaba o apartmanın içinde hangi keyifler vardı?' NtLGÜNTOPTAŞ Türkiye'nin belli başh antika ve müzayede kuruluşlan sonbahar müzayedelerine hazır- lanıyor. Son yıllarda büyük ve ilgi çekici organizasyonlara dö- nüşen müzayedeciliğin ülke- mizdeki en eski uygulayıcılann- dan Portakal Sanat ve Kültür Evi sonbahar müzayedesini 22 kasımda yapacak. Asıl işlevi antikaalık olan Portakal Sanat ve Kültür Evi'- nin sahibi Raffı Portakal. "mü- zeyede geleneklerinin" 1918'- leredayandığını belirterek, son- bahar müzayedelerinin son yıllann birikimini ortaya çıkar- maya yönelik olduğunu söylü- yor. Müzayedelerde sadece pahalı eserler bulunmamasına özen gösterdiğini anlatan Portakal, şöyle diyor: "Eserleri ve yaygınlığı bir pi- ramide benzetecek olursak, el- betteki piramidin en tepesinde en şık en hoş eserlerin bulun- ması doğal, ama bunun yanısı- ra, hemen hemen herkesin ala- Müzayededeyeralacaktombakleğen-ibrik. Valery'nin tablosu insan boyutlannda. bileceği. okur-yazar kesımın ulaşabileceği ve tat alabileceği şeyleri de dükkanda ve müza- yedelerde bulundurmaktan ke- yif alıyorum. Eserlerin seçimini yaparken bunu öne çıkarmaya çalışıyorum. Mesela hoş bir mendil, ufak bir ilan. bir fotoğ- raf.gravürler. hatta sanat değeri olan ama önemli hattatlar tara- fından yazılmayan hat örnekle- ri." Sonbahar müzayedesi için şimdiden tablo, tuğralı gümüş- ler. tombak. hatlar, seramikler- den oluşan 150-200 eser seçtik- lerini ifade eden Rafii Porta- kal'ın "gözdesi" bir tiyatro ilanı. San ipek üzerine eski harflerle yazılmış. Adana'dan bir thatro ilaru. Tabi bunun yanısıra yine •"piramidin tepe- sinden" de eserler var. Örneğm Türkiye'de bir süre resim öğret- menliği yapmış. Resim Heykel Müzesi'nde yapıtlan bulunan İtalyan ressam Salvatore Va- lery'nin insan boyutlanndaki çift tablosu. Portakal'dan öğ- rendiğimize göre. çok hırpa- lanmış ama, kalitesi, boyutu ve çift oluşu itiban ile "süper" olan tablolann ilginç bir öykü- sü de var: "Bu tablolar bir apartmanın girişinde duruyor- muş. Düşünün o apartmanın görkemini, o apartmanın sa- hiplerinin dönemindeki zevki- ni, acaba apartmanın içinde hangi keyifler vardı? İnsanın bu resimleri yalnız kendinin değil apartman sakinlerinin, hatta başka insanlann da faydalana- bileceği bir alana koyması beni son derece duyguîandınyor. Sonra bunlar çalınıyor, teİcrar bulunuyor. Sahibi de muhafaza edemiyeceği için müzayedeye veriyor." Tablolar arasında yine "çift" Halifler, Şevket Dağ'. Hoca A\i Rıza. Çallı İbrahim, Hüseyin Rıfat Çeteci. Hüsnü, Nazıni Ziya. Hüseyin Avni Lifij gibi tanınmış ressamlann yapıtlan var. Hat sanatı örneklerinden, Yesari'nin, Hafız Osman'ın, Aziz Efendi'nin levhalan. külli- ye-i serifleri bulunuyor. Müzaye- dede oldukça ilgi çekeceğe benze- yen eserler arasında tombak le- ğen ibrik ve sini bulunuyor. Portakal'ın verdiği bilgiye göre, çift HaliHer, gümüş leğen ibrik, gümüşler ve Hüsnü'nün natür- mortu gjbi 25-30 eserden olu- şan koleksiyon bir aileye ait. Mirasın paylaşılamaması nede- niyle eserler müzayedeye veril- miş. Raffı Portakal. eserlerin da- ha çok eve girmesinden yana bir politika izlemeye çalıştığını vurgulayarak. anadilimizi farkında olmadan öğrendiği- miz gibi, sürekli birlikte ya- şadığımız kültürel ve sanatsal eserlerin de bize çok şey öğrete- ceğini belirtiyor. Seksen iki yaşında otuzuncu fılmini çeviren Japon yönetmen Kurosava: "Ben geçmiş zamanların adamıyım" CUMHURORANCI TOKYO- 82 yaşındaki Japon sinema ustası Akira Kurosa\a'nın otuzuncu fil- mi 'Henüz Değü" (Madadayo) 1993 nisanında dünya sinemalannda gösteri- me girecek. 'Şimdiki zaman beni hiç il- gilendirmiyor. Ben geçmiş zamanın adamıyım' diyen Kurosava. 1990'da çektiği "Düşler'den ve 199l'de çevirdiği 'Ağustosta Rapsodi'den sonra 'Henüz Değü" adh yeni fılminde 1945 Tok>o- su'nda geçen bir olayı anlatıyor. "Henüz Değil'. bir Japon öğretmen ile dört öğrencisınin savaş yıllarında bir- birleriyle dayanışmasını konu alıyor. Kurosava'nın 'çocuklann da anlayabi- leceği bir şey yapmak istedim' dcdiğı filmde mizah ön planda. Bir doksan boyundaki yaşlı Kurosa- va, filmle ilgili basın toplantısuıda. en çok filmin içerdiği mesajı soran gazete- cilere sinirlendi: 'Ne mesajı! Eleştirmen- ler fılmlerimde ille de bir mesaj bulmak istiyorlar! Düşler'i alahm Orada Ryu Çişu'nun son ö\küde oynadığı \aşlı lerinin doğumgününü kutlarken tören- le 'Madadayo' (Henüz Değil) diyorlar. Böylece. öğretmenlerinin "ikincı hayat'a başlaması için \aktin erken olduğunu. kendisınden öğrenecek daha çok şc\ • Kurosava'nın yeni fılmi l Henüz Değil', 1993 nisanında dünya sinema- lannda gösterime girecek. Japon sine- ma ustası, bu kez. 1945 Tokyosıfnda geçen bir olayı anlatıyor. adam eleştırmenlere göre sinıgesel bir tipleme. Oysa ben o adamı tanıdım. O adamı bcyazperdede de yaşatmak iste- dim. o kadar.' 10 miKon dolara (yak- laşık 75 milvar TL) mal olan 'Henüz Değil'. adını eski bir Japon geleneğın- den alıyor. Öğrenciler her yıl öğretmen- bulunduğunu behrımiş oluyorlar. Kurosava. neden bö> le bir konuy u iş- ledığı yolundakı birsoruvu şöyleyanıtla- dı: "Eskıdcn öğretmenler öğrencileri- ni se\erdi. Şımdîşsc öğrcncısıne zevkle ders veren öğretmen kalmadı. Herkes gibi öğretmenler de tuhaflaştı. Geçmiş- teki güzel insan ilişkilerini işlemek iste- dim biraz da...' Kurosava. didaktik olmadığını. kim- seve öğretecek bir şeyi bulunmadığını \urgula>arak "Millet eğlenmek için para verip sinemaya gidiyor. İki saat boyunca geçmişteki gerçek bir hayatı > aşarlar. hem eğlenirler hem de biraz acı çekip üzülürler. Hepsi bu" dedi. Basın toplantısını ekranlara getiren Japon NHK Televizyonu. filmin sei çalışmalanndan bir bölüm dc gösterdi. O sırada çekilen sahnede, öğretmen. öğ- rencılerinin önüne düşmüş. vapav ola- rak yağdırılan yağmur allında. elinde şemsiye yürüyordu. Birden Kurosava avazı çıklığı kadar bağırmaya başladr. '>'aşlı olduğunu unutuvorsun galiba. Hı/lı yiirüyorsun. çocuklar ne dcdığıru duvmuyor. Hem. şemsiye öyle tutul- maz. Doğru tul şcmsiyeyi!" Bakanlık komisyon oluşturdu Oscar'aaday adayısaptanacak Kültür Senisi - Kültür Bakanlığı. Türkiye'nin, önümüzdeki yıl Amerikan Sinema Sanatlan ve Bilimleri Akademisi tarafından düzenlenen "Oscar" ödüllerinin "En İyi Yabancı Film" dalındaki yanşma bölümüne katılmasını kararlaştırdı. Kültür Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada. en iyi yabancı film dalında Oscar aday adayı olacak Türk fılmini belirlemek üzere Kültür Bakanlığı tarafından bir komisyon oluşturuldu. Külıür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Gülşen Karakadı- oğlu başkanlığında ilk top- • KültürBakan- lığı, Türkiye'nin gelecek yıl En İyi Yabancı Film Oscarf na aday adayı olacak Türk fılmini belirleyecek. lantısmı yapan komisyon- da. en iyi film dalında yan- şacak filmin l Kasım., 1991-31 Ekim 1992 tarihle-. ri arasında Türkiye'de gös- terime girmiş fılmler arasın- da olması gerektiği karar- laştınldı. Alınan kararlara göre bu yıl halen çekilmek- te olan filmler 31 ekime ka- dar gösterime girerlerse de- ğerlendirmeye alınabile- cekler. Komisyon, 2 kasımda tekrar toplanarak Oscar'a aday adayı olacak fılmi be- lirleyecek Seçilen filmin İngilizce altyaalı kopyası bakanlık ta- rafından yapılacak. Türkiye'den katılacak fılmi belirlemek üzere oluşturulan ko- misyonda, Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Gülşen Ka- rakadıoğlu'nun yanı sıra Telif Haklan ve Sinema Genel Müdü- rü Gürbüz Mutlu, Bakan Danışmanı Prof.Dr. Oğuz Onaran, Mahmut Tali Öngören. Atilla Dorsay. Dr. Ahmet Boyacıoğlu ve Halil Ergün yer alıyor. Çizgi fılmler çocuklan eğitiyor ANKARA (AA) - Londra Üniversitesi'nden Dr. Martyn Barrett. şiddet içeren çizgi fılmlerin dahi çocuklan eğitti- ğini söyledi. Hacettepe Üniversitesi'nin düzenlediği 7. Ulusal Psikoloji Kongresi'nde "Çocuk ve Tele- vizyon" konusunda bir konfe- rans veren İngiliz Dr. Barrett, çocuklann çeşitli filmlere deği- şik lepkıler verdiklcrini. en faz- la sevdikleri filmin ise "Ninja Kaplumbağalar" olduğunu bildirdi. Barrett. İngiltere'de 5-7 yaş arasındaki çocuklarda yaptığı araştırmada. genellikle hayvan fıgürlerinin yer aldığı çizgi filmlern daha çok sevildi- ğinin belirlendiğini kaydede- rek şunlan söyledi: "4 yaşındaki çocuklar fılm- lerdeki kahramanlann gerçek olmadığını kavrayamazlar ve onlarla bütünlcşırler. 7 yaşın- da ıse rol yaptıktonnın ve ha- yal ürünü olduklannın farkına \anrlar. Çocuklar ne kadar saldırgan olursa olsun. prog- ramlann hayal ürünü oldukla- nnı biliyorlar ve bu nedenle de masal kadar zararsız düşünü- yorlar. Şiddet içeren fılmler dahi çocuklan psikolojik so- runlan olmadıklan takdirde şiddete itmiyor." Barrett. çocuklann Ninja Kaplumbağalar çizgi fılmini çok beğenmelerinin en önemli nedeninin hayvan kahraman- lar ve şiddet içermesi olduğunu da belirterek "Çizgi fılmlerde çocuklan çeken öğeler. hay- van. şiddet ve konuşmadır." diye konuştu. Çocuğun zeka ve psikolojik yönden bir sorunu olmadığı takdirde porno çizgi fılmler hariç her tür çizgi fılmi seyre- debileceğine dikkati çeken Barrett. önemli olanan aile ta- rafından bu öğeler kullanıla- rak çocuklann korkutulma- ması olduğunu söyledi. Bar- rett. böyle olduğu takdirde çocuklann saldırganlığa itile- bileceğini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle