Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S EYLÜL1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR
20 yıl sonra
Fischer-Spassky
• Kültür Servisi - 20yıl önce
İzlanda'nın başkenti
Reykjavik'te Dünya Satranç
Şampiyonluğu için
karşılaşan Bobby Fischer ile
Boris Spassky, bugün
Yugoslavya'da yenıden karşı
karşıya geliyorlar. Yirminci
Yüzyılın Maçı adı altında
oynanacak karşılaşmanın
ödül tutan 5 milyon dolar (15
müyarTL). Amerikalı
büyükusta Bobby Fischer
(fotoğrafta) 1972'deSSCB
adına oynayan Spassky'yi
yenerek dünya şampiyonu
unvanını kazanan ilk
Amerikalı satranççı olmuştu.
"Fischer, 1975'tedünya
şampiyonluğu için Sovyet
Anatoli Karpov'la oynamayı
reddedince, Dünya Satranç
Federasyonu Amerikalı
büyükustanın unvanını geri
almış, Karpov hükmen galip
sayılarak dünya şampiyonu
olmuştu. O günden bu yana
ortalarda görünmeyen
Fischer, Spassky ile bir
gösteri maçı yapmayı kabul
ettı ve Zaten benim tek
gerçek rakıbim Spassky
olabilırdi'dedi.
Nîsa Serezli'nin
ardından
• İSTA\BLL(AA)-Ünlü
Sanatçı Nısa
Serezlı, Vanıköy Lions
Kulübü'nün eylülayı
toplantısında anıldı.
Toplantıya Adalar Belediye
Başkanı Recep Koç, Halıt
Akçalepe, FüsunÖnal,
Suzan Kapsız ve çok sayıda
sanatçı katıldı.
Geçen ay Vaniköy Lions
Kulübü'nün
onursal üyesi seçilen Serezlı,
toplantıda
Tailı Kaçık oyununda
giydigı şapkası, onursal üye
seçildiğı gün yakttğı
hizmct ateşı ileeşi Tolga
Aşkıner'ın yanındaki boş
sandalyede yer aldı.
Talim tarbiye'
sansür gibi
• İSTANBUL(AA)-
Edebiyatçtlar Derneği
Gcenel Başkanı Ahmet Say.
ders kitaplannda yer alan
yazarlar ve okullara
önerilen kitaplar konusunda
M .E.B Talim Terbiye
Kurulu'nun "Sansür Kurulu'
gibi
işlev gördüğünü savundu.
Say. yaptığı yazılı
açıklamada. Talim Terbiye
Kurulu'nun uluslararası
kültür forumlannda
Türkiye'yı temsil eden ve
evrensel
sanata katkılan dünya
kamuoyunda onaylanmış
bulunan edebiyatçılanmızı
dışlamakta olduğunu
söyledi Say. Tanm Terbiye
Kurulu'nun sansür
yetkisini Temel Eğıtım
Kanunu'nun 55. maddesine
day andırmakta olduğunu
açıkladı.
İyi yürekli Steve
ATİNA(AA>- Amerikalı
ünlü aktör Steve Martin
•geçen hafta bir sakat gence
verdiği hediye ile birçok
insanın takdırini topladı.
Rahatsızlanarak hastaneye
kaldınlan babasını ziyarete
giden Martin. yanlışlıkla
başka odaya girince 19
yaşında kötürüm kalmış bir
gençle karşılaştı. Sokak
serserileri tarafmdan açvlan
ateş sonucu sırtından
yaralanan ve felç olan gençle
bir süre sohbet eden Steve
Martin. kendi deyişiyle "Bu
gencın hayata bağlılığına
hayran kaldı". Martin,
sohbet sırasında gencin tek
derdinin hastaneden
çıktığmda nasıl dolaşacağı
olduğunu öğrendikten kısa
bir süre sonra hastaneye
sürpriz bir hediye ile döndü.
Komedyenın talihsiz gence
hediyesi 45 bin dolar
değennde sakatlar için özel
olarak yapılmış bir karavan
idi.
"Geleneksel
TüPkiye"
ANKARA(AA)-Yeni
Yüksektepe Kültür Derneği
tarafından "Geleneksel
Türkiye" konulu fotoğraf
yanşması düzenlendi.
Siyah-beyaz, renkli ve
saydam olmak üzere üç
dalda düzenlenen yanşmaya
1 ekime kadar
başvurulabilecek. Yanşma
tüm amatör ve profesyonel
sanatçılara açık. Her dalda
binnciye 1 milyon, ikinciye
5O0. üçüncüye de 250 bin lira
cklül verilecek. Seçici kurulda
İbrahim Demirel, Adnan
Avtaç. Tuğrul Çakar, Seyfı
Ba^kan ve Engjn Çetiner
bulunuyor.
49. ULUSLARARASI VENEDİK FÎLM FESTİVALİ
Kazançhırstye iktidartutkusu
• Oyuncu ve müzisyen Nizamettin Ariç'in
'Beko'nun Türküsü' adh Türk-Alman
ortak yapımı fılmi, İtalyan basınında
Kürdistan fılmi olarak tanıtılıyor.
MEHMETBASUTÇli
VENEDİK- Kazandığınız
deneyim ve geçmiş başanlannız
hiç önemli değildir. Bugün ba-
şanlı olabiliyor musunuz? De-
ğişen iş ve yaşam koşullarına
ayak uydurabiliyor musunuz?
Onemli olan budur. Yoksa çi-
çeği burnunda genç yöneüciler
gelir, bir çırpıda defterinızı dü-
rer. Hem de insanoğlunun nef-
si, kişiliği, gururu varmış, kaza-
nılmış haklan söz konusuymuş.
daha da ötesi bazı temel değer-
lere saygı göstermek gerekir-
miş, vız gelir bütün bunlar o
genç kurtlara. Hiç tınmazlar.
Kabaca, hakaret ve hatta küfür
ederek sızin gücünüzü son
damlasına kadar emmek ister-
ler Sonra da kapı dışan edive-
rirler. Çünkü bin bir çeşit buna-
lımın pençesınde kıvranan dün-
yamızda ayakta kalabilen 'de-
ğerler', kazanç hırsı ve iktidar
tutkusudur.
Aslında bir tiyatro adamı
olan. daha önce Venedik" te ba-
şanh filmlerinı de izlediğimiz
Amerikalı yönetmen David
Mamet'ın senaryosunu
yazdığı, James Foley'in yönet-
tiği "Glengarry Glen Ross', işte
böylesine kıyasıya bir rekabet
içinde birbirlerini yıyen, öne
çıkmak, daha çok kazanç sağ-
lamak için en aşağılık yöntem-
lere bile başvurmaktan kaçı-
nmayan günümüz insanlannm
trajikomik öyküsünü anlatan
bir film. Mamet-Foley işbirliği,
"özgür ve liberal dünya'nın te-
melindeki iüci gücün, yani iş
kurma, geliştirme ve büyüme
tutkusunun açtığı toplumsal
yaralann derinliği konusunda
ilginç bir çalışma ortaya
çıkarmış.
Dün başlayan Venedik Şen-
liği'nde yanşacak 21 fılmden
bın olan "Glengarry Glen
Ross'u fesüval öncesinde bir
basın gösterisinde ızleme olana-
ğı buldum. James Foley, temiz
bir sinema diliyle, David Ma-
met'ın tiyatrosal kurgusunu ba-
şanyla değerlendirmiş.
Telefonla ilişki kurduklan ın-
sanlara bin bir dereden su geti-
rerek çeşitli dolaplar çevırerek
arsa satmak isteyen komisyon-
cular arasındaki kavgalar belki
bazılanna -haklı olarak- kolay-
lıklarla dolu, tekrarlarla yüklü
görünecektir. Ama fılmın adı
yine de şenliğin ödül Hslesinde
yer alacaksa. bu kuşkusuz Jack
Lemmon ile Al Pacino'nun ciz-
dikleri çok renkli. sağlam ka-
rakterler sayesinde olacaktır.
12 eylülde sona erecek 49.
Venedik Şenliği, aslında bu yıl
tam60yaşında. İlkkez 1932de
kapılannı açan "Mostra". dün-
yanın en eski uluslararası sine-
İtalyan >önetmen Carlo Carlei'nin Venedik'te yanşmalı bölüm-
de >er alan 'Kaçan Sucsuz' adlıfîlmindebaşrolleri Francesca
Neri ve Manuel Colao paylaşıyorlar.
ma şenliği olma özelliğine de sa-
hip. Tarihi olaylar ve İtalyan-
lara özgü tatlı kavgalar sonu-
cunda etkinlıklere iki kez ara
verildiği için Lido Adası'nda.
yaşgünü pastalan üzerindeki 60
mum, 50 mumdan bir yıl önce
üflenmiş olacak!
Guglielmo Bıraghı'nin 5 yıl
süren başkanhğından sonra
"Mostra'nın yeni yönetıcisi.
yaşlı yönetmen Gillo Pontecor-
vo'nun (en tanınmış filmi, 1966
yap\mı 'Cezayır Savaşı") de-
vamlılığa önem veren bir çizgi
ızlediği gözlemleniyor. Sanat ve
deneme türünün, "yaratıa si-
neması' dediğimiz akımın öz-
gün ömekleri yanında, Ameri-
kan sinemasının geleneksel ge-
niş kitle ürünleri de dışlan-
mamış. Büyük ödül Altın As-
lan için yanşacak 21 ad arasın-
da Peter Haendke, Agnieszka
Holland, Otar Yoselyani, Kira
Muratova. Luis Puenzo ve
Ousmane Sembene gibi yönet-
menlenn yanı sıra Pupi Avati,
Brian de Palma, Claude Sautet
ve Bertrand Tavernier'nin son
yapıtlannı da izleyeceğiz.
Bu yıl Eleştirmenlerin Ulus-
lararası Haftası başlıklı yan bö-
lümde Nizamettin Ariç'in yö-
netıiği, Türk-Alman ortak
yapımı 'Beko'nun Türküsü'
(Ein lied für Beko) adlı fılm var.
İtalyan basını filmi Almanca
adıyla ve "Kürdistan fılmi' ola-
rak tanıtıyor.
'Mostra'nın değişik yan bö-
lümleri arasında. italyan Sine-
masının Vitrini başlığı altında,
uzun bir duraklama devresin-
den sonra genç yönetmenlenn
yapıtlanyla yavaş yavaş topar-
lanan evsahibi ülkenin sinema-
sından 7 fılm izleyeceğiz.
Venedik Geceleri başlığj al-
tında yine gösteri sinemasının
ilginç örnekleri toplanmış. 60.
yıl kutlamalan programında ise
1932'de Lido'da gösterilen
fılmlerin tümü yer alıyor.
Evet, dünya değişiyor. De-
ğerler altüst oluyor. Sinema da
bu değişımden payına düşeni
alıyor. Ama Venedik Şenliği.
bugün yeni yapıtlar üretmeseler
de modaya uygun fılmler yap-
masalar da eski ustalara ve yaşlı
yönetmenlere saygıda kusur et-
miyor.
NatKingCole Natalie Cole
Natalie Cole 4ve5 eylülde İsîanbul'da
Babasınabak
kızını(liııleKültür Servia - Romantik
sesli ünlü Amerikalı şarkıcı Na-
talie Cole. yann İstanbul'a gele-
cek. Sanatçı, Eczacıbaşı Toplu-
luğu'nun"50. Yıl Kutlamalan"
için 4 ve 5 eylülde Beylerbeyi
Sarayı'nda düzenlenecek gece-
lerde özel bir şov sunacak.
Son albümü "Unforgettab-
le" ile yedi Grammy ödülü ka-
zanan ve 9 milyonluk satış re-
koru kıran Natalie Cole, şu
anda Amerika'da yılın şarkıa-
sı. Sanatçı yoğun konser turne-
sini yanda keserek 45 kişilik or-
kestrası ve 4 vokalistiyle İstan-
bul'a geliyor.
Babası Nat King Cole'un da
çok istemesine karşın gelemedi-
ği İstanbul'da konser vermek
fıkn kızı Natalie'ye aylardır bü-
yük heyecan yaşatıyor. 1950'li
ve '60*lı yıllarda "Nature Boy".
"Mona Lisa". "Too Young" ve
"UnforgeUable" ile büyük
yankılar uyandıran Nat King
Cole, önceleri caz piyanisti ola-
rak dikkati çekti. Asıl büyük
ününü yumuşak, pünizsüz se-
siyle söylediği baladlarla ka-
zandı. Caz düzenlemelerinde
piyanoyu yoğun, senkoplu des-
teİc akorlan ve ölçülü, yalın mü-
zik cümleleriyle bir ritm çalgısı
olmaktan çok bir solo çalgısı
olarak öne çıkardı. "Straighten
Up and Fly Right" (1943) adlı
parçasmdan sonra giderek caz
piyanistliğini bıraktı ve sesini
kullandığı popüler parçalara
agırlık verdl. 1965 yılında 46
yaşında aniden ölümüyle bütün
dönemlerin unutulmazlan
arasına sesiyle katıldı. Natalie
Cole, Türkiye'ye gelmekle bir
şekilde babasının gerçekleştire-
mediğı bir düşü de yaşamış olu-
yor."Onu perdeden yansıyaîı
sesı ve resmıyle Türkiye'ye gö-
türeceğim" diyen sanatçının şo-
vunda, geri planda Nat King
Cole'un görüntüsü olacak.
Gece saat 23.00'te başlayacak 1
saat 15 dakikalık şovda. "Too
Young" şarkısını Türkçe söyle-
yecek.
ALTIN ASLAN ADAY1 21 FİLM
Veba / Luis Puenzo
Qti Ju'nım Öyküsü / Jang Yımu
Aşık Asker / Kira Muratova
Kuyu / Pekka Letho
Ofivier, CMhier / Agnieszka Holland
Ketebek Avı / Otar Yoselyani
Kışı Yaşayan Yörek / Oaude Sautet
L.627 / Bertrand Tavernier
Yokluk Peter Haendke
Oriando, Sally Potter
Erkek Kardeşler ve Kız Kardeşler, Pupi Avati
Kaçan Suçsuz / Carlo Çarlei
A ( ^ ve FVoristeüa'run İmş ı Aurelio Grimakü
Napolili MatemarJkçinin Ölünü / Mario Martone
SonDalış Joao Cesar Monteiro
LüksOtei DanPita
Guehvear / Ousmane Sembene
Jamon Jamon / Bigas Luna
Büyük Güriiltü Brian de Palma
Glengam Glen Ross / James Foley
Zor Ourumda Alexander Rockwell
VENEDIK'DE 11 RK SINEMASI
YARIŞMALl BÖLÜM
Ayna, Erden Kıral (1984)
Bekçi / Ali Özgentürk (1985)
Anayurt Oteli, Ömer Kavur (1987)
Karârtma Gecderi ' Yusuf Kurçenli (1990)
Gizfi Yûz / Ömer Kavur (1991)
YAN BÖLÜMLER Kıral
Hakkari'de Kr Mevsmı, Erden Kırat (1983)
Kaşık Döşmam > Bilge Olgaç (1985)
Kan ŞerifGören(1986)
Ha\alkerim, Aşkm ve Sen / Atıf Yıbnaz (1988)
İstanburda da yaşayan Jean - Etienne Liotard'm resimleri Louvre'da sergilenecek
Avrupalılar ona
6
Türk' diyorlar
• 1738*de İstanbura gelen ve 4 yıl kalan Liotard,
Türkçe de öğrenmişti. Humbaracı Ahmet Paşa'-
nın portresini de yapan İsviçreli ressam, Avrupa'-
da yeniden gündemde. Liotard'ın şu sıralar İsviç-
re'nin Cenevre kentinde sergilenen resimleri daha
sonra Paris'te Louvre Müzesi'nde açılacak ikinci
bir sergide de yer alacak.
Kültür Servisi- İsviçreli 18.
yüzyıl ressamı 'Türk' Liotard'-
ın yapıüan Cenevre ve Lo-
uvre'da sergılcnırken ilginç
kişiliği de gündemde. Financi-
al Times'da Susan Moore ım-
zalı yazıda ressam ve yapıtlan
tanıtılıyor. Jean-Etıenne Lio-
tard'ın yapıtlan 20 eylüle ka-
dar Cenevre'de ve 15 ekim-14
aralık tarihleri arasında Paris
Louvre müzesınde sergilene-
cek.
Romantik dönem öncesi en
önemli ressamlardan sayılan
Türk'. (1702-1789) Fransız bir
ailenın çocuğu olarak Cenev-
re'de dünyaya gelmiş. Göbeği-
ni geçen sakalı ve
Türk giysileri ile dolaştığı
dönemde ise 'Türk' lakabını
almış. O zamanlar bir skandal
olan bu dış görünüm. şüphesiz
ki ressamın tutuculuğa karşı
bir tepki olarak kendini göste-
rip, ilgi cekme yöntemıydi.
Tüm garipliklerinin ötesinde
Liotard. birinci sınıf bır portre
ressamı. mınyatürcü ve emaye-
ciydi. Avrupa'da 'Türk tara'
diye anılan akımın en önemli
öncülennden biridir.
1735'te Roma'da Medıci
Venüsü adlı mınyatüründen
övgüyle söz eden bir grup soy-
lu ile tanışır ve onlara katılarak
Doğu Akdeniz'e bir gemi yol-
culuğuna çıkar. 1738'de İstan-
bul'a gelir ve tam dört y\l bura-
da kalır. İstanbul'da genış bir
çevre edinır. Türkçe öğrenir ve
Türkler gibi yaşar. 1747'de
yaptığı en önemli portrelcnn-
den olan Humbaracı Ahmet
Paşa'nın portresı. mine üzenne
3x4 cm. boyutlanndadır ve bu-
gün Cenevre'de özel koleksi-
yondadır. Avrupa'ya döndü-
ğünde berabennde getırdiği
Türk gıysilerinı modellerine
gıydınr. Bu kıyafetlerin yer
aldığı pekçok çızım. yağlıboya
vepymabaskı yapmıştır.
İstanbul'dan aynldıktan
sonra Moldavya'ya prensın
davetlısı olarak gider. Viyana"-
ya geçerek imparatorun er-
kanını resmeder. Paris'e gelin-
ce kralın ressamı olur. ama
Fransız Akademısi'nden
dışlanır. Bunun üzenne
Fransız soylulannın ve burju-
vasının resimlerini yapmaya
başlar ve bu işi İsviç/e. Alman-
ya. Avusturya ve lngiltere'de
de sürdürür. 80 yaşına geldi-
ğinde ise Rusya'da 2. Kateri-
na'nın resimlerini yapmak-
tadır.
Yağlıboya. teknik resim ve
pastelde virtüözlük düzeyinde-
dır. ama en çok pastel ustalığı
ile bilınir. Sergilenemeyen çi-
zımlerinin katalog olarak su-
nulduğunu belirtelim. Lio-
tard'ın her dokunuşu çok dik-
katli ve beceriklidir. Detaylan
öylesine mükemmel ve gerçek-
çidir ki yapıtlan tanhçilerin en
değerli İcumaş ve kostüm kay-
nakçasıdır. E)anteller, ışleme-
ler, el dokuması ıpeklerdeki her
desen ve çıçek tek tek özenle
çahşılmıştır. Kıyafetlerin nere-
deyse onlan taşıyanlardan
daha önemli olduğu söylenebı-
lir. Türk halılan da aynı derin-
lıkle çahşılmıştır. Romanyah
köylü kadınlannın iş ve pazar
günü giysilerinı, Malta ve Sakız
adası ınsanlannı, Liotard ol-
duklan gibi aktanr.
İzmir ve İstanbul'da ressam
ve çevresindekilen yerli insan-
larla kaynaşmış görürüz. Fran-
sız elçisi cüppe giymış ve bir dı-
vana uzanmıştır, Fransız ka-
dınlan kınalı eljeriyle hamam-
da yıkanırlar, İngiltere büyü-
kelçisi Babıâli kapısında ipek-
li-çiçekli Şam kumaşlanna bü-
rünmüş, ayağına yumuşak ter-
likler giymiş oturur. Yunan.
Tatar, Türk esnaf ve müzısyen-
leri de tıpkı onlar gibi gevşeklik
ve neredeyse sıkıntı içındedir-
ler. Liotard genellikle kişilerin
ruhsal derinliklerine inmez, bu
derinliği gördüğümüz sayılı ya-
pıtlardan bin "Mehmet Ağa"
nın oturan resmi ve İngilız ar-
keolog Pockocke'un bir Os-
manlı kilimi üzerine uzanmış
resmidir.
Ressamdan etkilenen hay-
ranlannın başında Flaubert \e
İngres'i saymak mümkün.
Bu olağanüstü belgesel nıte-
liktelı yapıtlar. 1700'lerin yaşa-
mını gözlerimizin önüne seri-
yor.
Yapıtlannda V700'lerin\aşamınısergile^
yen Jean-Etienne Liotard kendi portresi-j
ni de y aprmştı (kücük fotoğrafta). Bir za£|
manlar Rus\ a'da II. Katerina'nın ı
lerini de \apan Liotard'ın 1737'de
çekkştirdiği Roman> alı genç kız portre-
si de Cene\re'deki sergide \er alan tabk>a
lar arasında. Liotard'ın hayranlan:
da ünlü yazar Flaubert de var.
Jane Fonda 30 yıllık sinema uğraşmı üçüncü kocası Ted Turner uğruna terk'etti
Güzellik, zenginlikve evlilik
Jane Fonda'nın (sağda) ilk kocası Fransız yönetmen Roger Va-
dim idi. Fonda daha sonra Tom Havden ile evlendi. Şimdilerde
CNN'nin patronu Ted Turner(solda) ile e\li.
Kültür Senisi - 1960'lann
seks bombası Barbarella'sı,
hippi döneminin tutkulu solcu-
su. sonraki yıllann aerobık tut-
kunu Jane Fonda, son olarak.
evliliğin tadını çıkarmak ama-
cıyla oyunculuk yaşamına son
verdiğini açıkladı.
"Artık fılmlerde oynamaya-
cağım, 30 yıldır oynadığım ye-
ter" dıyen Jane Fonda. Greta
Garbo gibi inzivaya çekılmedı-
ğini, CNN'in sahibı Ted Tur-
ner'la evliliğinin keyfını sonu-
na kadar çıkarmak ıstediğıni
söyledi.
1979'da ilk aerobik merkezi-
ni açan Jane Fonda. kendisine
milyonlarca dolar kazandıran
ve formunu korumasını sağla-
yan videokaset ve kitap çalış-
malannı sürdürmek nıyetınde.
Ama, sinema çevrelerine bakı-
hrsa. kendisini 1970'te 'Fahişe'
fılmındekı ve 1978'de "Eve Dö-
nüş'teki yorumuyla 2 En İyi
Kadın Oyuncu Oscan'yla
ödüllendiren Hollyvvood'a
karşı bir tutum içine girmesi
çok uzak bır olasılık.
Henry Fonda'nın kızı ve Pe-
ter Fonda'nın kardeşi olan Jane
Fonda. çocukluğundan beri
Hollyvvood'un havasını solu-
yan bir sanatçı. İlk ciddi fılmi-
ni Fransız yönetmen Rene Cle-
Cat Ballou'da Lee Marvin'le
oynayan Fonda, ardından Ro-
bert Redford ile 'Çıplak Ayak'
Barefoot in the Park' adlı film-
de rol aldı. 1968'de Roger Va-
dim'in ünlü bilimkurgu taşla-
ması "Barbarella" adlı filminde-
ki rolüyle cinsellik simgesi ol-
lan, kadın ve zenci haklan. Vi-
etnam Savaşı'na karşı mücade-
le gibi konularda 'militan' bir
rol üstlendi. O günlerde aynı
dünya görüşünü paylaştığı
Tom Hayden ile evlenen ve bir
çocuğu olan Jane Fonda.
1972'de Kuzev Vıeinam'ı ziva-
• 60'lann başında seks bombası idi. 60'lann sonunda solcu,
70'lerde aerobikçi oldu. Şimdi CNN'in sahibi Ted Turner ile
evliliğin tadını çıkartmak için beyaz perde yaşamına son verdi.
Jane Fonda'Aşığım ve çok keyifli bir hayat yaşıyorum' diyor.
ment ile çevıren ve "Aşk Kafe-
si'nde oynayan Jane Fonda,
Fransız yönetmen Roger Va-
dim'le tanıştıktan sonra şohret
basamaklannı tırmanmaya
başladı. 1965'te Brigitte Bar-
dot'yu terk edıp Fonda ile evle-
nen Vadim, Fonda'ya Holly-
wood kapılannın açılmasmı da
sağladı.
Önce "Kanunsuz Silahşör
maya yönelen Fonda. aynı yıl
Paris'te patlak veren öğrenci
hareketleri ve ABD'nin Viet-
nam'da savaşa girmesi sonu-
cunda "devrimci kadın' imgesi-
nı üstlendi ve Vadim'den aynl-
dı. 1969'da 'Atlan da Vurur-
lar'da büyük bunalım döne-
minde bir dans maratonuna
kaulan bir kadını canlandıran
Fonda. giderek Kızılderili hak-
ret ederek ABD'de büyük tar-
tışmalara yol açtı. Amerikan
basınında "Hanoylu Jane' adıy-
la anılan Jane Fonda. polis ta-
rafından da kovuşturmalara
uğradı. Ama 1976'da çevirdiğı
ABD-Sovyet ortak yapımı
"Mavi Kuş" Fonda"nm sinema-
ya dönüşünü sağladı.
Başkan Nixon'ın VVatergate
skandahnın ardından koltuğu-
nu kaybetmesinden sonra tüm-
den beyazperdeye dönen Fon-
da. 'Julia' adlı fılmde başrolleri
Vanessa Redgrave ile paylaştı
ve ünlü yazar Lillian Hellman'ı
canlandırdı. Daha sonra 'mer
sajlı fılmler' yapabilmek ama-
ayla kendi yapım şirketini ku-
ran Jane Fonda, 'Eve Dönüş',
Dünyanın Kaderi,The China
Syndrome' gibi fılmlerle büyük
başan elde etti. 1979 yılında
kendini aerobiğe veren Fonda,
yayımladığı aerobik videoka-
setleriyle milyonlarca Ameri-
kalı kadını etkiledi ve büyük
paralar kazandı. Amerikan
basınına bakılırsa, bugün Fon-
da'nın 'mali ımparatorluğu',
üçüncü kocası Ted Turner'la
birlikte dev boyutlara ulaşmiş
bulunuyor. Kimi gazeteler
Fonda ve Turner'ın başan, gü-
zellik. zenginlik ve gücü simgç-
lediğini yazıyor. Jane Fonda ise
Hollyvvood'dan aynbrken,
"Evet, aşığım! Çok keyifli bir
hayat yaşıyorum!" diyor.