Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS1992 CUMA
8 DIŞHABERLER
Collor suçlu
bulundu
• BRAZIL(AA)-
Brezılya'da yolsuzluk
suçlamalanyla karşı karşıya
bulunan Devlet Başkanı
Fernando Collor Mellor'un
giderek köşeye sıkıştığı
bildirilıyor. Başkan
hakkındaki iddıalan
soruşturmakla görevli bir
scnato araştırma komitesi,
di'n Collor ve Mellor'u
"riişvet yoluyla çıkar
sağlamaktan" suçlu buldu.
Andrevv
hızını kesti
• NEWIBERIA(AA)-
ABD'de Floridanın güneyi,
Louisiana kıyılan ve son
olarak da Bahama'yı etkisi
altınaalan Andrevv
kasırgasının toplam 19
kişinin ölümüne yol açüğı
bildirildi. Yetkililer,
Florida'da 15, Louisiana'da
l ve Bahama'da da 3 kişinin
ölümüne yol açan kasırganın
Tropikal fırtınaya
dönüştüğünü ve hızının
kesildiğini belirtliler.
Milan'da
kaçakçı Türk
• MİLAN (AA) - Italya'da
uzun süredir uyuşturucu
kaçakçılığından aranan bir
Türk'ün Milan polisi
tarafından tutuklandığı
bildirildi. Yetkililerin
yaptığı açıklamada,
kaçakçılık suçuyla aranan
İhsan Cesuroğlu'nun "Bir
cafede içkı ıçerken narkotik
şubeden bir polisin kendisini
şanseseri tanıması sonucu
yakalandığı kaydedildi. 33
yaşındaki Cesuroğlu, geçen
yıl Milan'da uyuşturucu
kaçakçılığından gıyaben 14
yıla mahkum olmuştu.
ABD ambargosu
tartışılsın
• HAV ANA (AA) - Küba,
BM Genel Kurulu'nda
ABD'nin kendisine karşı
uyguladığı ekonomik
ambargonun tartışılmasını
istediğini bildirildi. Küba.
ABD'nin uyguladığı
ekonomik ambargonun eylül
ayında başlayacak BM
Genel Kurulunda
görüşülmesi konusunda bu
ülkeninn BM Büyükelçisi
Carlos Zamora aracılığı ile
BM Genel Sekreteri Butros
Gali'ye bir mektup verdiği
kaydedildi.
G.AfPika'ya
siyah polis
• PRETORİA(AA)-
Güney Afrika Yasa ve
Düzen Bakanı Hernus Kriel.
polis kuvvetlerinin
kamuoyundaki güvenini
arttıtmak amacıyla, üst
düzeydeki 13 polis
yetkilisinin emekli edildiğini
açıkladı. Krielemekliye
avnlanlann yerineilk kez
si\ahlann da gelebileceğini
debıldırdı.
Seul'de Çin
büyükelçiliği
• SEUL(AA)-Güney
Kore ile Çin arasmda
diplomatik ilişki
kurulmasından sonra, Çin
dün Seul'de büyükelçilik açtı.
Daha önce Çin Ticaret
Temsilciliği'nin bulunduğu
bina büyükelçilik olarak
kullanılmaya başlandı.
Güney Kore ve Çin dışişleri
bakanlan diplomatik
ilişkilerin kurulmasına ilişkin
protokolü geçen pazartesi
günü imzalamışlardı. Buna
karşılık Tayvan, Güney
Kore'nin bu girişimini
onaylamayarak, Seul'deki
büyükelçiliğini aynı gün
kapatmıştı.
İran-Contra
davası çıkmazda
• \\ASHINGTON(AA)-
ABD bölge mahkemesi
jürisinın, Iran-Contra
davasında, dönemin merkezi
haberalma teşkilatının (CIA)
denizaşın operasyonlann
sorumlu Başkan yardımcısı
Clair George'nun suçlu olup
olmadığı konusunda kesin
bir karara \ aramadığı
bildirildi. 6 gün boyunca
yaklaşık 30 saat devam eden
davada, George hakkındaki
9 suçlamaya karşın 12
mahkemejürisinin kesin bir
sonuca ulaşamadığı
belirtildi.
KKTC Cumhurbaşkanı, yeni tur görüşmelerde bir çözüm dayatılacağını belirterek "Gerekirse başkası gider" dedi
Denktaş: Baskı sürecekseben yokııııı• KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, gerekir-
se 26 ekimde başlayacak New York görüşmelerine
Kıbns Türkleri adına katılacak kişinin meclis ve
hükümetce değiştirilmesini istedi. Denktaş, kendi-
sini "toprak veren kişi" olarak tanıtanlan eleştirdi.
belirterek, "Gerekirse, görüş-
mecinin, hükümet ve meclisçe
değiştirilmesini" isteyerek,
"Aynı baskı yapılacaksa, ben
bu işte yokum" dedi.
Denktaş, "Bu baskılar nede-
İZZETRIZAYALIN
LEFKOŞA - KKTC Cum-
hurbaşkanı Rauf Denktaş, "26
ekimde başlayacak New York
görüşmelerinde, Türk tarafına
yeniden baskı yapılacağını ve
görüşmeler tamamlanıncaya
kadar bunun sürdürüleceğini"
niyle New York'tan sağlığı teh-
likeye girerek döndüğüne" işa-
retle, "Dört haftada reva görü-
len baskının, siyasal ahlak açısı-
ndan 750 sayılı karardaki, "Ta-
raflar eşittir ve kendi gönül-
leriyle kabul edebildikleri bir
anlaşma geçerlidir. Kimse bas-
kı yapamaz' ilkesine de, sağlığı-
na da aykın olduğunu" söyledi.
"Kimsenin, bana bunu bir
daha yapmaya hakkı yoktur.
Bakın söylüyorum. Ben hala
açılamadım" diyen Denktaş.
şöyle konuştu:
'Dörthaftaezildik'
"Görüşmelere, bunun için bi-
lerek oturahm. Gerekirse go-
riişmeciyi hükümet ve meclis
değiştirir. Başkalan gider. Ama
ben aynı baskı yapılacaksa -ki
Gali raporunda yapılacağı hak-
kında yine ima var, tamamla-
nıncaya kadar devam edecekler
diyor- empoze edilmeye yo-
kum. Dört hafta bizi orada ez-
diler, elediler. kendi haritalan-
nı, kendi bilmem nelerini hiç
şartsız kabul edelim diye. Yine
aynı baskıyla, bize bu sefer bu
raporu kabul ettirecekler. Ol-
maz böyle şey. Biz müzakereye
hazınz. Haklanmızı korumak
ıçm müzakereye hazınz. Eşit
şartlarda müzakereye vanz.
Empoze edilmeye yokuz."
Partilere eleştiri
"BM Genel Sekreteri Butros
Gali'nin kişiliğı ve sicili ile ilgili"
bir soruyu, "Genel Sekreterle
işbirliği yapmaya mecbur bir
insan olduğu" gerekçesiyle.
"Bana sormamış ol" sözleriyle
karşılayan Denktaş, "Dış geüş-
melerin" yanı sıra "iç siyaset'"i
değerlendirirken, "kendisini
toprak veren kişi olarak tanı-
tanlar"ı ayıpladı.
"Biz burada akıl yoluyla,
halkımızın haklannı korumaya
çalışıyoruz. Ucuz politika yap-
mıyoruz" diyen Denktaş,
"Kıbns'ta bazı partılerin köy-
lerde. kendisini ve dcmokratik
bir atılım olarak kabul ettiği ve
desteklediği hareketin ilgilileri-
ni "toprak veren kişiler olarak
tanıtmanın ayıp olduğunu" be-
lirtirken şöyle konuştu:
"Demokratik atılım olarak
kabul ettiğimiz ve meclisin de-
mokratikleşmesi için başlatıl-
mak zorunda kalınan bir hare-
keti, toprak verenler ve verme-
yenler olarak dönüştürmeye
çalışıyorlar. Bu ayıptır. Bu an-
cak meclisi monopole almış in-
sanlann, karşılaştıklan zorluk-
tan kurtulmak için söyleyebile-
cekleri şeylerdir. Böyle şey yok-
tur.
Bir Hakkı Atun'u, bir Serdar
Denktaş'ı ve onun arkadaşlan-
nı toprak veren kişiler diye gi-
dip de tarutmak, onlan destek-
leyen Rauf Denktaş'ı toprak
veren isimler diye tarutmak,
kimseye yakışmaz."
Londra Konferansı'nda, gerektiğinde askeri müdahaleyi savunan Türkiye yalnız kaldı
Bosna'ya çözüm zamaııa 'havale'
EDtPEMİLÖYMEN
LONDRA - Bosna-Hersek buna-
lımına kalıcı ve adil bir çözüm bu-
lunması amaayla çalişmalanna
çarşamba günü başlayan Banş
Konferansı, bunahmın çözümünü
zamana bıraktı. Askeri müdahale,
bir secenek olmaktan tamamen çık-
tı. Sırp mevzilerine karşı askeri
müdahaleye girişilmesini savunan
Türkiye, görüşünde yalnız kaldı.
Londra Konferansı'nın, Bosna'-
nın sorunlannı çözmek yerine, sü-
rüncemede bıraküğı ve bunahmın
Kosova ve Makedonya'ya sıçrama-
ması için ortada hiçbir neden kal-
madığı, savaşın gerçekten durdunıl-
ması için de Sırbistan'a gerekli
gözdağının verilemediği düşünülü-
yor.
Konferansta Bosna için atılması
öngörülen ve Güvenlik Konseyi'nin
onayına sunulacak kısa vadeli
adımlar şunlar:
- Ateş kesilecek. İnsan haklanna
saygı gösterilecek. Etnik temizlik
sona erecek. Tutsak kamplan boşal-
tılacak.
- İnsancıl yardım ve bunun için
askeri destek 5-10 bin kişi artünla-
cak. Ancak BM banş gücü sadece
yardım ulaşımında görev alacak, ça-
tışmaya girişmeyecek. Kaç asker
gerektiğine BM Mültecilere Yardım
Yüksek Komiserliği karar verecek.
- Bosna'da banş konusu, Ce-
nevre'de başlatılacak "sürekli kon-
ferans" ile ele alınacak.
- Bosna-Sırbistan sınınnda BM
gözlemcileri silah aktanmını engel-
leyecek. ABD kaynaklan, bu konu-
ya önem verdiklerini ve Amerikalı
gözlemcileri sınıra hızla yerleştirebi-
leceklerini belirttiler.
- Sırbistan'a yönelik ekonomik
ambargonun daha iyi işlemesi sağla-
nacak. Rusya ve Romanya'nın,
Tuna Nehri'nden Sırbistan'a petrol
ve diğer temel maddeleri sağladıkla-
n biliniyor. Romanya, nehirde ge-
rekli önlemleri alarak ambargonun
delinmesini engelleyeceğini evvelki
gün açıklamıştı.
Konferansm son gününde, Batf-
nın, Sırbistan üzerindeki baskısını
biraz arttırdığı, ancak "ileri gitmedi-
ği" görüldü. Sırbistan üzerindeki bu
kadar baskı bile, toplantıya katılan
Sırp temsilciler arasındaki görüş ay-
nlıklannın ortaya çıkmasına neden
oldu. Sırbistan Cumhurbaşkanı Mi-
loseviç ile Yugoslavya Başbakanı
Paniç arasında ilginç bir tartışma
çıktı. Miloseviç, Paniç'in "Tüm
Sırplar adma konuşamayacağını"
söyledi. Paniç ise buna itiraz etti.
Öte yandan, konferansa sadece göz-
Bosnalı küçük mültcci, konferansm > apıldığı Londra'daki binanın önünde, gösteri yapanlara katıbnış ve elinde-
ki pankartla önümüzdeki kış aylarında bölgede doğabilecek felakete dikkat çekmeye çalışıvor.
lemci statüsünde çağnlan ve toplan-
tılara katılmayan Bosnalı Sırplann
lideri Radovan Karacic, "banş ha-
varisi" kesildi ve Bosna'da ele geçir-
dikleri topraklann yüzde 20"sini
Müslümanlara iade edebilecekleri-
ni, tutsak kamplannı kapatabile-
ceklerini, Müslüman kentlerine
uyguladıklan kuşatmadan vazgeçe-
bileceklerini söyledi.
Ambargonun sıkılaştınlması ve
daha iyi denetlenmesi, Rusya'yı iki-
lem karşısında bırakacak. Rusya,
Batı'da yeni kavuştuğu müttefikleri
ile ters düşmek istememekle birlikte,
Sırbistan ile geleneksel kültürel, dini
ve tarihi dostluğunu da zedelemek
istemiyor. Rusya Dışişleri Bakanı
Andrey Kozirev. Rusya'run, petrol
ve diğer temel maddeleri Sırbistan'a
sağlayarak ambargoyu deldiği id-
dialannın "araştınlacağını" da vaat
eüi Dışişleri Bakanı Hikmet
Çetin ile Yunanistanh meslektaşı Mi-
hail Papaconstantinou'nun bugün
Yunanistan'ın Londra Büyükelçiliği
ikametgahında görüşmeleri bekleni-
yor. Görüşmenin, iki bakanın "tanış-
masından öteye gitmeyeceği" belirtili-
yor. Hikmet Çetin. Makedonya dahil
4 eski Yugoslav cumhuriyeti ile diplo-
matik ilişki kurma sözleşmesinin pro-
tokollerini evvelki gün Londra'da
imzalamışü. Makedonya'mn tanın-
ması. Türkiye ile Yunanistan arasında
anlaşmazlık yaratan bir konu. İki ba-
kanın görüşmesinde bu konunun da
ele ahnması bekleniyor.
Öteyandan Bosna-Hersek Dev
let Başkanı Alia İzzetbegoviç, Sı
rbistan'la ateşkes ve diyalog yap-
mayı reddetti ve Sırplar'ı Bosna-
Hersek'te "soykınm' yapmakla suç-
ladı. Son günlerdir çok şiddetli
bombardımana hedef olan Saray-
bosna önceki geceyi sakin geçirdi.
Boşna-Hersek Devlet Başkanı
Alia İzzetbegoviç, Sırbistan'la ateş-
kes ya da diyalog yapmayı reddetti
ve Sırplar'ı Bosna-Hersek 'te
soykınm yapmakla suçladı.
izzetbegoviç, Figaro gazetesinin
dünkü sayısında yer alan demecin-
de. "Sırbistan'ın Bosna-Hersek'te
yaptığı işgal değil bir soykınmdır"
dedi. İşgal kuvvetleriyle görüşnıe
yapılabileceğini belirten izzetbe-
goviç, ancak "katıllerle görüşmenin
zor olduğunu" söyledi.
Halen Yugoslavya konferası'na
katılmak üzere Londra'da bulunan
İzzetbegoviç demecinde, bölgedeki
saldırgan eylemler sürdükçe Sı-
rplai'la her türlü görüşme sürecini
reddettiğini tekrarladı.
İzzetbegoviç şöyle dedi: "Sırplar-
la diyalog yapmak söz konusu değil.
Öncelikle saldırganlıklara bir son
vermek gerekır. Bu da Sırplara bağlı
bir şey. Kentlerimiz bombalan-
dıkça, masum sivil halk katledildik-
çe hiçbir diyalogdan söz edilemez. •
Sırp birlikleri geri çekilmeden ateş-
kes olamaz".
Bosnalı güçlerin yaşamlannı sür-
dürmeR için savaşmak zorunda ol-
duklannı belirten İzzetbegoviç,
"Müslümanlar için ya da herhangi
bir üniter de\ let için savaşmıyoruz.
Ben, demokratik, laik ve merkezi-
yetçi bir Bosna-Hersek devleti için
mücadele ediyorum" dedi.
Son günlerde çok şiddetli Sırp
bombardımanına hedef olan baş-
kent Saraybosna'nın önceki geceyi
nispeten sakin geçirdiği haber verili-
yor.
Londra Konferansı'nın başla-
masıyla Bosna-Hersek'te yoğun
çatışmalann azaldığı gözleniyor.
Ancak önceki gün Hrasno bölgesin-
de 4 binanın yanmasına neden olan
bombalı saldmda üçü çocuk olmak
üzere 6 kişi ölmüş 10 kişi de yara-
lanmıştı.
Bu arada Saraybosna Kriz Mer-
kezi'nin verdiği bilgiye göre, salı
gece yansından beri çatışmalar sı-
rasında kentte 28 kişi öldü 127 kişi
de varalandı.
Öte yandan merkezi Brüksel'de
bulunan "Uluslararası Gazeteciler
Federasyonu' (FIJ), eski Yugoslav-
ya'da görev yapan gazetecilerin ko-
runmasını istedi.
BOTNİN KIBRIS KAKARI
AııkaraMa
şaşkınlık
• Genel Sekreter'ce sunulan ra-
porun Güvenlik Konseyi'nde bir
karar tasansı olarak kabul edil-
mesi ardından Türk diplomatlar
durum değerlendirmesi yapıyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'-
nin, Genel Sekreter Butros Gali tarafın-
dan sunduğu raporu bir karar tasansıyla
kabul etmesi Türk tarafında şaşkınJıİcla
karşılandı. Karar tasannın kabulünden
sonra, Türk diplomatlar toplanarak du-
rum değerlendirmesi yapmaya başladı-
lar. KKTC Rauf Denktaş'ın New York'a
gitmemesinin de değerlendirmeye alındı-
ğı belirtiliyor.
Türk taraıı, Güvenlik Konseyi'nin gö-
rüşmelcr tamamlanmadan bir karar al-
maması için Güvenlik Konseyi üyeleri
nezdinde çeşitli girişimlerde bulundular.
Görüşülen üyelerin, karar alınmasına ge-
rek olmadığı yönüode görüş belirtmele-
rinden bir kaç gün sonra böyle bir karann
ahnması Türk tarafında şaşkınlık yarattı.
Güvenlik Konseyi'nin karan, geçtiğimiz
pazartesi günü TBMM'de yapılan genel
görüşme sırasında Başbakan Yardımcısı
Erdal İnönü'nün toplantılara ara veril-
mesinin Türk tarafının "stratejisine" uy-
gun olduğunu, ve göriişmelerin başanh
olduğu yönündeki açıklamalannı tartış-
ma lı duruma getiriyor.
Güvenlik Konseyi'nin karannda, Ga-
li'nin Denktaş'a sunduğu ve Denktaş ta-
rafından kabul edilmeven harita da kabul
edildi.
Dışişleri Bakanhğı Sözcüsü Filiz Dinç-
men. yaptığı yazılı açıklamada şunlan
söyledi:
"Güvenlik Konseyi'nin 29 ağustos
1992 tarihinde Kıbns konusunda kabul
ettiği 774 sayıh kararda da New York gö-
rüşmelerinde ilerleme sağlandığı teyid
olunmaktadır. Bununla beraber. kararda
çözüm şeklinin iki toplum arasında ser-
bestçe müzakere edilmesi ve Kıbns'taki
iki halk tarafından kabul edilebilir olması
ilkesiyle bağdaşmaz nitehkte olarak yo-
rumlanabilen unsurlar mevcuttur. Karar
aynca Birleşmiş Milletler Genel Sekre-
teri'nin New York görüşmelerine ara ver-
mek ve taraflan doğrudan yöntemle 'fı-
kirler dizisi' çerçevesinde bir anlaşma
müzakere eünek amacıyla 26 ekimde gö-
rüşmeleri yeniden başlatmaya davet eden
14 ağustostaki açıklamasının maksadına
aykın düşen unsurlar da ihtiva etmekte-
dir. Kararda, 26 ekimde New York'ta
başlaması öngörülen doğrudan göriişme-
lerin zemininin önceden hazırlanabilmesi
maksadıyla Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri'nin ve temsilcilerinin ilgili taraf-
larla temaslarda bulunmalan istenmekte-
dir."
Kıbns için ıızlaşıııa daha fazla geciktirilmemelidir
ÖZKERÖZGÜR
KKTC, Cumhuriyetçi Türk PartisiGenel
Başkanı
Prof. Dr. Erol Manisalı 19 Ağustos 1992
tarihli Cumhuriyet'teki yazısında Ankara'-
daki hükümete Kıbns politikasını değiştir-
mesini ve yeni bir Kıbns politikası saptama-
sını öneriyor. Değiştirilmesini istediği politi-
ka 20 Temmuz 1974 çıkarmasından sonra
Kıbns Türk tarafı ile Türkiye'nin birlikte be-
lirleyip on sekîz yıldır dünyaya kabul ettir-
meye çalıştıklan iki toplumlu, iki bölgeli fe-
deral Kıbns cumhuriyeti politikasıdır. Ma-
nisalı'nın Türkiye'ye salık verdiği yeni
Kıbns politikası ise "bir ada-iki devlet" poli-
tikasıdır.
Dr. Manisah'nın yaklaşımında Kıbns
Türklerinin kendi ıstem ve istençlerine yer
yoktur.
Kıbns Türkleri l%3yıhndanberidiryaşa-
dıklan ve gördükleriyle, yani kendi öz dene-
yimleriyle diğer toplumdan tamamen kop-
mak mı yoksa federal bir çatı altında yan
yana da olsa yeni bir işbirliğine yönelmek mi
istiyor?
Yazar bu soruyu sormak gereğini bile
duymadan Ankara'ya "bir ada-iki devlet"
politikasını, yani iki toplumu birbirinden ta-
mamen koparmayı salık vermektedir.
Bu son derece anti-demokratik yaklaşımı
yadırgamamak elde değildir.
Kıbns Türk tarafı ve Türkiye on sekiz yıl-
dır dünyaya federal çözümü kabul ettirmeye
çalışmaktadır. Bu politika Kıbns Türk top-
lumunun yasama orgarunda oybirliği ile
alınmış kararlara yansımıştır. Türkiye'de ise
bu politika 1974 yılından beridir bir devlet
politikası olarak BM ve diğer uluslararası
platformlarda savunulmaktadır.
Gelinen aşamada BM, Genel Sekreteri
Butros Gali'nin düşünceler dizisi ve Güven-
lik Konseyi kararlan ile federal tezi kabul et-
miştir. Gali düşünceler dizisi ile Güvenlik
Konseyi'nin taraflarca benimsenen 750 sayı-
lı karannın federal çözüm için çizdiği çerçe-
ve, Denktaş'ın 1977'de Makarios'la, 1979'-
da da Kiprianu ile imzaladığı donık anlaş-
malannın öngördüğü çerçevedir. Yani iki fe-
dere devletten oluşacak siyasal eşitliğe sahip
iki toplumun kuracağı iki kesimlı federal bir
cumhuriyet söz konusudur.
Yanıltıcı bilgi
Profesör Manisalı, BM Genel Sekreteri'-
nin Kıbns sorununun çözümüne ilişkin dü-
şünceler dizisi hakkında Cumhuriyet okur-
lanna yanıltıa bilgi vermektedir. Manisaiı'-
ya göre Gali düşünceler dizisine göre Türk-
ler ve Rumlar siyasal olarak eşit iki fedeıe
devlet oluşturmayacak, hükümet \e mecliste
Rumlann hakim olduğu bir yapı kurulacak,
Türk askeri adadan yavaş yavaş çekilecek.
federasyonun güvencesi BM veya AT
cumhurbaşkanının genel halk oylaması ile
seçilmesini. Kıbns Türk tarafı ise cumhur-
başkanlığının iki toplum arasında rotasyo-
nunu öngören bir sistemi tercih etmektedir.)
Bakanlar Kurulu, Kıbns Rum ve Kıbns
Türklerinin 7:3 oranında katılımıyla oluşur.
Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı yardım-
ası, bakanlan kendi toplumlanndan seçer-
ler ve her ikisinin imzasını taşıyan bir enstrü-
manla atarlar.
Dışişleri, maliye ve savunma bakanlıkla-
nndan biri Kıbns Türkleri'ne tahsis edilir.
Cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanı aynı top-
lumdan olmaz.
Bakanlar Kurulu kararlan. çoğunluk
oyuyla alınır. Ancak Bakanlar Kurulu'nun
dışişleri, savunma, güvenlik, bütçe, vergilen-
dirme, muhaceret ve yurttaşlık konulannda-
ki kararlan hem cumhurbaşkanı hem de
nında katılımı ile oluşacaktır.
Bütün yasalar, her iki mecliste çoğunlukla
geçirilecektir.
"Federal Cumhuriyet ile Kıbns Rum ve
Kıbns Türk Federe devletlerinin güvenliği
garanti edilecektir."
1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalan'nın
gecerliliği devam edecek ve aşağıda belirle-
nen ve ilavelerle Lamamlanacak bir belgeyle
takviye edilecektir.
Garanti Antlaşması, federal cumhuriyetin
bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü güvence
altına alacak ve herhangi başka bir ülkeyle
tümüyle veya kısmen birleşmeyi ve herhangi
bir taksim veya aynlmayı dışlayacak. Kıbns
Rum ve Kıbns Türk federe devletlerinin gü-
venliğini sağlayacak; ve federal cumhuriye-
tin yeni anayasal düzeninin toplumlardan
herhangi biri tarafından tek taraflı değiştiril-
• Prof. Dr. Erol Manisalı 19 ağustos 1992 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısında hükü-
mete Kıbns polikasım değiştirmesini öneriyor. Manisah'nın Türkiye'ye salık verdiği yeni
Kıbns politikası "bir adada-iki devlet" politikasıdır. Doktor Manisah'nın yaklaşımında
Kıbns Türklerinin kendi istem ve istençlerine yer yoktur.
ağırlıklı şemsiye altına alınacak ve Türkiye'-
nin tek başına müdahale imkanı ortadan
kaldınlacaktır.
Oysa Gali düşünceler dizisindc Manisah'-
nın değindiği konularla ilgili bölümler şöyle-
dir.
"Federal cumhuriyet. siyasal açıdan eşit,
iki federe devletin tek toprağı olacaktır. İki
federe devlet eşit ve benzer yetki ve işlevlere
sahip olacaktır"
"Federal yüriitme organı; federal cum-
hurbaşkanı, federal cumhurbaşkan yardım-
cısı ve federal bir bakanlar kurulundan olu-
şur.
Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkan yar-
dımcısı ülkenin birleşik (united) yapısıru ve
iki toplumun siyasi eşitliğini sembolize eder.
(Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkan yar-
dıması seçimleri konusunda iki taraf farklı
tutumlar sergilemişür. Kıbns Rum tarafı.
cumhurbaşkan yardımcısı tarafından onay-
lanmalıdır.
Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkan yar-
dımcısı ayn ayn veya ortaklaşa dışişleri. sa-
vunma, güvenlik, bütçe, vergilendirme ve
yurttaşlık konulanna ilişkin yasama karar-
lannı veto etme hakkına sahiptir.
C.B ve C.B.Y ayn ayn veya ortaklaşa, ya-
sama veya bakanlar kurulu kararlannı yeni-
den göriişülmek üzere iade etme hakkına sa-
hiptir."
"Yasama bir alt, bir de üst meclisten olu-
şacaktır. Her iki meclisin başkanlan aynı
toplumdan olmayacaktır.
Bütün yasalann her iki Meclis'ten geçmesi
zorunludur.
Alt meclis, 70:30 oranında Rum ve Türk-
lerin oluşturduğu iki toplumlu karakterc sa-
hip olacaktır.
Üst meclis, iki federe devletin 50:50 ora-
mesine karşı güvence oluşturacaktır.
-Bir yandan, Yunan ve Kıbnslı Rum bir-
liklerinin asker ve teçhizaü, öte yandan da
Türk ve Kıbnsh Türk birliklerinin asker ve
teçhizatına ilişkin sayısal birdenge, kapsam-
lı çerçeve antlaşmanın iki toplum tarafın-
dan, ayn referandumlarda onaylanmasın-
dan .... ay içinde sağlanacaktır.
Takvim
Kıbnslı Rum ve Kıbnslı Türk birliklerinin
üzerinde mutabık kalınacak daha düşük bir
düzeye indirilmesine ve ittifak antlaşması
tahunda öngörülmeyen tüm Kıbnslı olma-
yan güçlerin çekilmesine ilişkin bir takvim
oluşturulacaktır. Bu takvim, federal cumhu-
riyetin oluşturulmasından önce tümüyle ve
ilavede belirtilen eylem programının uygu-
lanmasına ilişkin aşamalara paralel olarak
uygulanacaktır.
Federal cumhuriyet, cumhurbaşkanı ve
cumhurbaşkan yardımcısının ortak ve genel
komutasında olacak, eşit büyüklük ve teçhi-
zatta bir Kıbns Rum, bir de Kıbns Türk bir-
liğinden oluşan. federal bir güç bulundura-
caktır. Kıbns Rum Birliği, Kıbns Rum top-
lumunca yönetilen federe devlette konuş-
landınlacaktır. Kıbns Türk Birliği, Kıbns
Türk toplumunca yönetilen federe devlette
konuşlandınlacaktır. Cumhurbaşkanı ve
cumhurbaşkanı yardımcısı, birliklerin yerle-
ri hakkında müştereken karar vereceklerdir.
Her bir federe devlet ile federal cumhuri-
yetin bir polis gücü olacaktır.
"Garanti Antlaşması: federal cumhuriye-
tin bağımlılığını teyit edeceği AGİK ilkeleri-
ne tutarlı olacak bir şekilde, garantör devlet-
lerin ve federal cumhurbaşkanı ve cumhur-
başkanı yardımcısının temsilcilerinden olu-
şacak bir teftiş ve teyit komitesi öngörecek-
tir. Birleşmiş Milletler, teftiş ve teyit komite-
sine, işlevlerini yerine getirmesinde yardımcı
olacak destek personelini sağlayacaktır.
Devam edecek
BM Genel Sekreteri'nin düşünceler dizi-
sinden de görüleceği gibi Kıbns'ta gelinen
aşamada siyasal eşitliğe sahip olacak iki top-
lumun iki kesimli federal yeni bir devlet ku-
rarak Kıbns'ın egemenh'ğini paylaşmalan
söz konusudur. Garanti Antlaşması 1960'-
taki gibi yürürlükte kalacağı için Türkiye'-
nin tüm ada üzerindeki söz hakkı devam
edecektir.
Uluslararası toplum adına BM'nin öngör-
düğü bu dengeli düzenleme Kıbns Türk ta-
rafı ve Türkiye'nin yıllardır üzerinde durdu:
ğu, istediği ve kabul ettirmeye çahşüğı bir
düzenlemedir.
Uzun ve yorucu çalışma ve temaslar sonu-
cu ortaya çıkan bu düzenlemeyi Kıbns Türk
tarafı ile Türkiye'nin reddetmesini istemek
Kıbns Türklerini dünyada ne istediğini bil-
meyen bir toplum konumuna ıtmek, Türki-
ye'yi de uluslararası toplum ve hukukla
karşı karşıya getirmek demektir.