Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS1992 CUMA
12 DIZIYAZI
Sırp-Boşnak savaşından sonra Bosna-Hersek ufuklannda Boşnak-Hırvat çatışması görünüyor
Düşmaıım düşmam dostmudur?
KORKUNUN
BAŞKENTİ
SARAYBOSNA
SİNAN GÖKÇEN
Tarihin öğrettiği bir kuraldır. Her
savaş ittifaklar yaratır. Ittifak oluştu-
ranlar kendi aralanndaki hesaplaşma-
yı, ortak düşmanın berheva edilmesin-
den sonrasına bırakırlar.
Bosna-Hersek'te de bu kurahn dışı-
na çıkılmıyor.
Müslümanlarla Hırvatlar, Sırplara
karşı, aralanndaki sorunlann üzerini,
şimdilik kaydıyla örterek omuz omu-
za savaşıyor.
Ancak bu ittifak hiç de öyle sorun-
suz bir ittifak değil. Tam tersine belki
de geleceğin kanlı bir hesaplaşmasırun
nüvelerini içinde banndınyor.
İkinci savaş?
Sırplann defedilmesinden sonra bir
Hırvat-Müslüman çatışmasının yaşa-
nabileceği Bosna-Hersek'te yüksek
sesle ifade ediliyor.
Öncelikle şunu belirtmek gerek.
Hırvatistan'ın liman kenti Split'te ko-
nuştuğumuz Hırvatlar, Bosnalılara
karşı bir kırgınlık taşıdıklanru ifade
ediyorlar. Şöyle ki:"Sırbistan" deni-
yor, "Hırvatistan"a saldırdığında
Bosna-Hersek sadece seyretti. Sırplar.
Bosna topraklannı kullanarak en gü-
zel kentlerimizi yerle bir ettiler. Bosna
yönetimi kılını bile kıpırdatmadı.
Ama biz şimdi yine de onlara yardım
ediyoruz."
Bosnalı yöneticilerin bu suçlama
karşısındaki savunmalan şöyle: "Bizo
zamanlar bağımsız bir devlet değil,
Yugoslavya'nın birparçasıydık. Kaldı
ki, hangi gücümüzle Yugoslav ordu-
suna karşı durabilirdik."
Konuştuğumuz bir Hırvat bu açık-
lamayı mantıkü ve haklı buluyor an-
cak kırgınlık duygusunu yok edemedi-
ğini söylüyor.
Temel sorun
Ancak Hırvatlar ile Müslümanlar
arasındaki gerginliğin temel nedeni bu
değil.
Sorun, Bosna-Hersek'in geleceğinin
nasıl biçimleneceğinden kaynaklanı-
yor.
Çogunlukla Hırvatlardan oluşan
bir askeri güç olan HVO, Bosna-Her-
sek'te, Hırvatlann yoğun olarak yaşa-
dığı ve Hırvatistan'a yakın bölgelerde
bir Hırvat kantonu kurulması göriişü-
nü savunuyor.
Bu ise Bosna-Hersek'in parcalan-
ması anlamına geliyor.
Hırvat nüfusun yoğun yaşadığı böl-
gede bir Hırvat kantonu isteyen
HVO'nun, Sırplann yoğun olduğu
bölgelerde de bir Sırp kantonu oluştu-
rulmasına karşı çıkmayacaklan belir-
tiliyor.
Müslümanlar HVO'yu bu plan çer-
çevesinde Sırplarla işbirliği içinde ol-
makla suçluyorlar.
Boşnaklar ne düşünüyor?
Müslümanlara göre HVO, Bosna-
Hersek için değil, Hırvat kantonu için
savaşıyor. "Durum böyle olunca da,
HVO, Müslümanlann yoğun olduğu
bölgelerde Sırplara karşı kıhnı kıpır-
datmıyor."
HVO'ya yönelik bir başka suçlama
da, ellerinde ağır silahlar olduğu halde
bunlan kullanmadıklan yolunda. Hır-
vatistan yönetimi ile'çok yakın bir iliş-
ki içinde bulunan HVO'nun ağır silah-
Boşnaklarla Hırvatlar, Sırplann topiama kamplarında aynı yemeği, aym baskıyı ve aynı kaderi paylaşıyor.
lara sahip olduğu ıddia ediliyor.
Bosna-Hersek"e karayoluyla ulaşan
insani yardım Hırvatistan üzerinden
geliyor. Bu yardımın bir kısmına el
koyduklan, HVO'ya yöneltilen bir di-
ğer suçlama. Ancak Saraybosna'daki
BM, Kıalhaç gibi uluslararası örgüt-
lerin yetkilileri bu iddialan doğrulamı-
yor. Fakat Boşnaklar arasındaki bu
yaygın inanç, gerginliği pekiştiriyor.
Şunu da belirtmek gerek. Gerginlik
sadece Müslümanlar ile HVO arasın-
da yaşanmıyor. Bir kısım Hırvatlar da
HVO'ya karşı. HVO karşıü Hırvatlar
genellikle HOS ya da OSRB1H çaüsı
alünda toplamyor.
HVO ile diğer gruplar arasındaki
gerginlik, zaman zaman çatışmaya da
dönüşebiliyor. Böylesi durumlarda si-
lahlar konuşuyor.
Mart ayında HVO liderliği ile Sırp-
lann Avusturya'da bıraraya gelerek
anlaşmaya vardıklan biliniyor. Bu an-
laşmaya göre Bosna-Hersek, üçe bö-
lünüyor: Hırvat, Sırp ve Boşnak kan-
tonlan. Ancak, bu anlaşmayla,
Bosna-Hersek nüfusunun yaklaşık ya-
nsını oluşturan Müslümanlara bırakı-
lan toprak oranı yüzde 15 civannda
saptanıyor.
Anlaşmaya hayır
Müslümanlar bu anlaşmaya çok
sert tepki gösteriyor. Kabul edilemez
ve yasadışı olarak ilan ediyor. Müslü-
manlar ve bir kısım Hırvatlar, HVO'-
nun hâlâ bu planı yürürlüğe koyma
amacını taşıdığına inanıyor.
Bosna-Hersek topraklannda dolaş-
üğınızda gergjnliğe ve güvensizliğe
hemen tanık oluyorsunuz. Örneğin bir
HVO kontrol noktasının hemen ileri-
sinde bir Boşnak kontrol noktası oluş-
turulmuş. Ya da tersi. Kimse kimseye
güvenmiyor.
Hesaplaşmanın kaçınılmaz olduğu
görünen bir gerçek. Bosna-Hersek yö-
netiminin ikinci adarru Eyüp Ganiç,
bu konudaki sorumuzu, "Politik bir
çözüm bulunacağı umudunu taşıyo-
rum" diye yanıtlıyor. Sorunun varbğı
ise savaş koşullanna rağmen inkâr
edilemiyor.
Bir Müslüman savaşçı şunlan söy-
lüyor: "Sırplan defettikten sonra bir
Hırvat-Müslüman savaşı başlarsa, bu
şimdikinden de kanlı olur. Çünkü, o
zaman hepimiz savaşmayı iyice öğren-
miş olacağız. Ve iyice silahlanmış ola-
cağız."
Tarihin yanılmaz kuraKan Bosna-
Hersek'te de işliyor.
SÜRECEK
Yugoslavya Ordusu'nuneskiteğmeni, Sırplara karşı verdMerigöğüsgöğüsesavaştabaşanlıolduklarınısöyledi
10 bin kişinin canı komutan Kahn'aemanet
Karşımızda duran adam 35'inden
fazla göstermiyor. Siyah bir üniforma
giymiş. Silahını yanından ayırmıyor.
Sakin ve ağır ağır konuşuyor. Adı
Komutan Kahn. Yaklaşık 10 bin ki-
şilik bir askeri güce komuta ediyor.
Saraybosna'nın kuzeyinin savunma-
sından sorumlu.
Komutan Kahn'la bir ilkokuldan
dönüştürülen karargâhında konuşu-
yoruz. Sırp mevzileri sadece 70 metre
ötede. Zaman zaman bir makinalı tü-
fek sesi, Kahn'ınkini bastınyor.
Komutan Kahn ellerinde hiç ağır
silah olmadığından yakınıyor. Sırpla-
nn tanklanna, toplanna, havanlan-
na, uçaksavarlanna ve roketlerine
karşı tüfeklerle direnmeye çalışükla-
nnı anlatıyor: "Göğüs göğüse müca-
delede kesin biz başanlıyız. Bizi an-
cak uzaktan vurabiliyorlar."
Komutan Kahn'ın komuta ettiği
birlik, OSRBIH çaüsı alünda. OSR-
BIH, Bosna-Hersek'in resmi ordusu.
Çoğunluğunu Müslümanlar oluştu-
ruyor. Yüzde 20 kadan ise Hırvatlar
ve Sırplardan oluşuyor.
Burada şunu belirtmek gerekiyor.
Sırplara, ya da Boşnaklann onlan ça-
ğırdığı adla Çetniklere karşı savaşan-
lar arasında Bosna-Hersekli Sırplar
da yer alıyor. Bu yüzden Sırp-Çetnik
aynmı önem kazanıyor. Boşnaklar,
düşmandan bahsederken 'Çetnik' ta-
nımlamasını yeğliyor.
"Sırplardan nefret ediyor musu-
nuz?" sorusunun yanıü genellikle
"Hayır" oluyor. Sık sık, "Bizim der-
dimiz Çetniklerle" vurgulaması yapı-
lıyor.
Dahası, Çetniklere kaülmayı red-
dettikleri için öldürülen ya da topia-
ma kamplanna atılan Sırplardan
bahsediliyor. Örneğin Saraybosnalı
bir gazeteci dostumuz anlaüyor:
"Bir hayan topunun isabet etmesi
sonucu evim yanmaya başlayınca, ilk
yardımıma koşan Sırp komşum oldu.
Bu arkadaşım daha sonra Çetnikler-
ce, bize karşı savaşmayı reddettiği için
kurşuna dizildi."
Komutan Kahn da, emri alündaki
Sırp savaşçılardan çok memnun. tlk
başlarda biraz tedirginlik duyduğu-
nu, Sırplara karşı kafasında bir acaba
taşıdığını anlatıyor: "Ancak zamanla
her şey değişti. Sırplar, kendi ulusla-
nndan insanlann, Çetniklerin yapük-
lannı duydukça, gördükçe, vatanlan-
nı savunuyor olmanın moralini utanç
ve sorumluluk duygusuyla da pekiş-
tirdiler."
Merak ediyoruz. Daha alü ay önce-
sine kadar askerlikle ilişkisi olmayan
insanlar nasıl bir ordu haline geldiler.
Eski Yugoslav Ordusu'nda teğmen
rütbesi taşıyan Komutan Kahn, emri
alündakilerinin savaşçılığını, askeri
yeteneklerini nasıl değerlendiriyor?
Bu askerler nerede ve nasıl eğiüliyor?
Kültür • Sanat 232 64 26 • 230 21 87
-Ikl/IER lt-l\tOk"lll Pül
Aılenin reisı kuynıklu olan.
Her eve lazım.
ti»Kaö'koy
Osntanbey
Beyoglu
ÇeınMHıtaş
Bakııkoy
Anfcara
SMTH
ıruı
133606 82)
{247 96651
(243 T 761
1516 26 60)
(572 64 391
ı425-4 78l
11 » 1 3 15-15 30-17 3O-1»1S-2145
1100-13 00-1500-1715-1930-2145
12 00-1415-16 30-18 45-21 15
1100-13 30-1600-18 30-21 00
1100-'300-15 00-l7O)-l900-21t5
113O-'33O-15 3O-1
7
3O-19 30-21 30
SEFAHATHANE'DE
"Yeşil Üzümler"
Dans Tiyatrosu
(Yavuzer Çetinkaya'nın anısına)
Saat:23.59'da
lsiiklal Cad. No:209 Atlas Pasajı Beyoğlu
BU FİLM IIAYATINIZI DECiŞTİItKCEK.
Izleyenlere 30 Ağimlos tliîyük Ikraıtıtye Hİİeii.
29. CADDE
Yön : CEOKCE <;AI.I.<»
ŞiştSÎIE {247 M 47) 11.00-13JO-1600-I8.45-2I.45
BeyoğluOÖNYA (2520162) 12.00M15-Î6301845-21.15
KadtköyAS (3360050) 11.00-13.00-15.00-1700-19.00-21.00
Çtaş ŞAfAX 3 (5162(60) 11 00! 3.30-16.00-18 30-21 00
7. HAFTA
Beyoğlu SİNEPOP (2511176) 12.00-14.15-16.30-18 45-21 00
(5162660) II.00-13.30-16.00-18.30-21.00
SEÇME FILMLER HAFTASI 6
Horbiye A5 (247 63 15) 12.00-14.30-17.00-19.30-21.45
Mephislo ve Aradeus tçin seonslor: 12.00-15.15--18 30-21 45
Cuma *- AŞK ÜZERİNE BİR FİLM
Cumartesi «• DUŞLER TARLASI
Pazar -" MEPHİSTO
Pazartes! - " AMADEUS
Sal, «- ÇİNGENELER ZAMANI
Çarşamba - " THE DOORS
Perşembe - - KOKUŞMUŞ HAYAT
YAZ ŞENLİĞİ 5
İZLEYEMEDIKLERİNİZ
L A T H A I R E B L U T E A U - A D E N Y O U N G
K A R A C Ü B B E
BRUCE BERESFORD
12.15-14.30-16.45-19.00-21.15
HİSARI
KONSERLERİ
• • •
ZÜLFÜ
LİVANEÜ
28-29-30-31 Ağustos
Bilet satış yerlerl -
Vakkorama Takslm Tel: 251 28 88
Vakkorama Suadlye Tel 350 87 42
Rumell Hlsarı Gişesi Tel: 257 75 50
KdlT
PHOOUCTION
MISSISSIPPI
MASALA
Mıra Naır
Denzel VVasrnngton
O K M Ortaköy Kültür
Merkezi 258 69 87
13.00-15.30-18.00-20.30
REKLAM FİUMİDAĞIT1MINDA
• • • •
249 50 33
ÖZEL 0RKESTRA EŞLİĞİNDE
AHMET KAYA
K0NSERİ
1 EYLÜL SALI
Saat 20.30
HARBİYE AÇIK HAVA TİYATROSU
Bilel Satış:
Vakkorama Taksım 25115 71
Vakkorama Suadıye 350 87 42
Bakırköy Katya Sıneması 542 11 72
Kartal H.AIi Yucel K.M. 353 37 78
Bilgi için : İMGE 0RGANİZASY0N 354 92 44 i m Q e
BILETLER NUMARALIDIR ' _ ° "
Sinema
Tiyatro
Gösteri
232 64 26
230 21 87
POPSAV Sunar
Pop Müziğimizin Geleneksel Tek Yanşması
BEYAZ GÜVERCİN'92
BÜYÜK ORKESTRA EŞLİĞİNDE 15 YARIŞMACININ
MUHTEŞEM FİNALİYARIŞMANIN
SOV BÖLUMÜNDE
"Yolu Sevgiden
GeçenAdam"
Vitamin'in Yaratıcılan
UFUK-ERCAN
MİZAHİ ŞOV
Sunan- MÜGE ORUÇKAPTAN
HARBİYE AÇIKHAVA TİYATROSU • 29 AĞUSTOS CUMARTESİ • SAAT: HîEîl
Bilet Satış Vakkorama /Taksim- Tel- 251 28 88 Printempi/Ataköy-Tel 55998 50
Yerlerı. Vakkorama/Suadiye-Tel: 350 87 42 Aç*Hava rıyatrosu Gişeleri 28 ve 29 Ağustos
n ı JRKER REKLAMCILIK & ORGANIZASYON
ADANAASLÎYE
ALTINCIHUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1992/129
Davacı Mithat Uluğ vekili
Av. İsmail Satıkboğa tarafın-
dan davalı Emine Uluğ aley-
hine açılan boşanma davası-
nın ara karan uyannca;
Davalı Emine Uluğ'un bi-
linen Sanyakup Mahallesi, 60
Sokak No: 84 ve 74 Adana
adresine çıkartılan davetiye-
ler tebliğsiz iade edilmiş, ad-
resi emniyetçe de tespit edile-
mediğinden dava dilekçesinin
davalı adına ilanen tebliğine
karar verilmiş olup, davalı
Emine Uluğ'un duruşmanın
bırakıldığı 30.9.1992 günü
bizzat duruşmada hazır bu-
lunması veya kendisini bir ve-
kille temsil ettirmesi, bizzat
duruşmada hazır bulunmaz
veya kendisini bir vekille tem-
sil ettirmediği takdirde yargı-
lamaya yokluğunda devam
olunacağı ve karar verileceği
hususu dava dilekçesi tebliği
yerine geçerli olmak üzere
davalı Emine Uluğ adına ila-
nen tebliğ olunur. 17.8.1992
Basm: 35620
ERCtŞKADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1983/274
Davacı Erciş MaJ MUdürlüğü
tarafından davalılar Mehmet
Karaman ve arkadaşlan aleyhi-
ne mahkememize açılan kadast-
ro tespitine itiraz davasının ya-
pılan yargılaması sırasında;
llçemiz Partaş köyünde kain,
139 nolu parsel tespit maliklerin-
den mirasçılar Emine Karaman
(Tavşancıl) ile Kudret ve Gevi
Güner'in tum aramalara rağmen
adresleri tespit edilemediginden;
Oturum günü olan 19.10.1992
günü saat 9.30'a kadar dava se-
bep ve delillerini dilekçe veya
oturuma gelmek sureti ile bildir-
meleri, aksi takdirde davaya gı-
yaplannda devam edileceği ve
hüküm verileceği dava dilekçesi
yerine kaim olmak üzere ilanen
tebliğ olunur. 10.8.1992
Basm: 49703
BURSA'DA
SATILIK BÜROLAR
Atatürk Caddesi'nde
cepheli bürolar
Tel: 924,222837
AINKARA... AINKA
MÜŞERREF HEKİMOCLÜ
Ekranın Ötesinde
Bir denıze bakıyorum, bir ekrana. Poyraz sonrası bir ge-
cenin sessizliğinde uyuyor deniz. Doğa da ekranda konu-
şanları dinliyor galiba. İda nasıl gülümsüyor kimbilir, ya
zeytin dalları? Barışı simgelediklerini hissediyorlar mı hâ-
lâ? Ekranda vaktiyle barış güvercinleri uçuran bir politika-
cı konuşuyor. Sayın Ecevit. Her zaman güzel konuşur.
Geçmiş yılları anımsıyor, değişik rollerde seyrettiğim bir
oyuncu gibi izliyorum onu. Kıbrıs'tan söz ediyor, Bosna-
Hersek'ten, Karabağ'dan. Insan belleğinin unutkanlığına
güvenenler çok yanılıyor, unutulanlar var, unutulmayan-
lar! özellikle kimi kişiler, belleğimizin küllerini eşeliyor
ancak! Çelişkileri vurguluyorlar. özü sözü bir olmanın
başka bir inandırıcılığı var. inönü'nün gücü de buradan
kaynaklanıyor bence. Kürsüyü parlatmıyor, ama içtenliği
ve inandırıcılığı var, parlak sözlerden daha çok etkiliyor.
dinleyenleri. Kısa sürede uzun bir yol alması da bu neden-;
le değil mi?
Sayın Ecevit'i dinlerken 1974 yazı canlanıyor gözümde. j
Kıbrıs'ta yaşanan olaylar, Ankara'da yaşadığımız en uzun •
geceler. Ecevit ve Kissinger arasında oluşan telefon diplo- *
masisi. Başkentte yoğunlaşan uluslararası trafik. Ege'nin
bir barış gölüne dönüşmesi için kurulan hayaller. Sonra
Ecevit hükümeti istifa etti birden! Kimi CHP'liler erken se-
çim hayal ediyordu, ama ham bir hayal. Erken secime
CHPgrubudayanaşmazdı. Neye dayanarak bu hayali kur-
dular kimse anlamadı. Bence Ecevit hükümeti içindeki
başarısız bakanlardan kaynaklanıyor bu istifa olayı. Bir
kabine onarımında koltuklarını yitirmek korkusuyla hükü-
metin sona ermesini istediler. Türk toplumu o şaşkınlığı
güzel aştı dogrusu. Bir umudun solmasını yaşamak kolay
değil! Ortanın solu bir politikayı savunarak iktidâra gelen <
bir partinin görevden ayrılmasını anlamak hiç kolay değil. ;
Düş kırıklığı hayli derin oldu elbet. Ama bir şey var, sonraki;
yıllarda Sayın Ecevit'in kişiliğini daha iyi tanıdık, çelişik;
çizgileri de giderek derinleşti beileklerde! Dışişleri Bakanı;
Henry Kissinger'in Ankara'ya gelmesinden önce yaşanan j
bir olayı anımsıyorum şimdi. Kıbrıs olaylarını izleyen dö-;
nem. Sayın Ecevit ile Dışişleri Bakanı Turan Güneş Kissirv-;
ger'in gelişini önlemek istediler. Ve gelmedi. Hasan Işık'ın <
kimi sözleri kulağımda çınlar hâlâ. Kıbrıs sorununda çö- <
züm koşullarmın harekâtı gerçekleştiren hükümet döne- '<
minde tartışılması, adada kalıcı bir barışın sağlam ilkelere <
bağlanması daha kolay, daha gerçekçi değil miydi acaba? î
Sonra neler oldu? Kıbrıs olayı, Yunanistan'da cunta yö- î
netimine son verdi, Karamanlis ülkesine döndü, ama iliş- \
kiler Ege'yi barış gölüne dönüştürecek düzeye varmadı"
hiç! Tersine Ege'nin suları hayli dalgalandı. 712 sayılı no-.
tamın yürürlükten kalkmasını anımsar mısınız? Büyükelçi ;
Özdemir Yiğit emekli oldu galiba. Anılarını yazar mı bil-;
mem? Yazarsa bu 712 sayılı notamın yürürlükten kalkma- •
sınıdaayrıntılarıylaaçıklarbelki. Radyonunöğlehaberle- *
rinde tek satırlık bir açıklarfıa. Dışîşleri BakanlığTnın değil '<
Genelkurmay Başkanlığı'nın bir açıklamasıyla 712 sayılı'
notam yürürlükten kalkıverdi! Gazetelerde yazılar, Hasan 2
Işık demeç üstüne demeç, ama notam tarihe karıştı. Sonra!
12 Eylül dönemi, Ege'nin mavisi giderek kararıyor, bu kez!
de Rogers Planı geldi gündeme. Henry Kissinger de baş-i
kente geldi, ama ABD Dışişleri Bakanı değil artık. Anılarını J
yayımlayan eski bir devlet adamı, yazar ve konferansçı'
olarak. Başbak'an Ulusu, Dışişleri Bakanı llter Türkmen;
Henry Kissinger ve eşi onuruna bir akşam yemeği verdi
Dışişleri konutunda. O yemeğin konukları arasında ben de
vardım. llter Türkmen'in sofra konuşmaları Dışişleri arşi-
vinde saklanıyor mu bilmem. Konuklara esprilerle sesle-;
nir, belli konuları da zarif çizgilerle vurgular. Henry Kissin-
ger'e de övgüler yağdırdı önce, sonra da küçük bir sitem!
Yüzlerce sayfalık anılarını büyük zevkle okuyor, ama o ko-
caman kitapta Kıbrıs bölümünü neredeyse büyüteçle bu-
luyor! Kissinger de llter Türkmen'i överek verdi yanıtını.
Güzel ingılizcesinden kompleks duyduğunu açıkladı son-
ra da Kıbrıs sitemini yanıtladı kısaca.
Ekranda Ecevit'i ızlerken ansızın hatırladığım olayiar
bunlar. Düğmeyi çevirdim Dışişleri Bakanımızla ANAP'ın
diplomat kökenli Bitlis Milletvekili Kamran inan'ın konuş-
masını izledim sonra. Belleğimde çok ilginç olaylar can-
landı yine. Bir süredir uyguladığım bir ilke var yaşam
yolumda. Olayları ve insanları yargılarken önce birsoruya
yanıt alıyorum. Aynı koşullarda ben olsam ne yapardım?
Sözler değil, davranışlar çok önemli değil mi? Eleştiriden
yana akla gelen her şey söyleniyor, ama DYP-SHP hükü-
metinin dış politikasını çok sert biçimde eleştirenler aynı
koşullarda ne yapabilirdi acaba? Yaptıklarını biliyoruz. Bir
devlet sözlerle büyüyebilse keşke! Tersine dost-düşman
herkes bizi bölmeye, küçültmeye çalışıyor bugün. Devleti
yönetenler de yapıiması gerekeni yapıyor. Var güçleri ve
içtenlikleriyle.
Sabahleyin erkenden denize gittim, ören'in erkencileri
ellerinde Cumhuriyet llhan Selçuk'un yazısını konuşuyor-
lar. Düşüncelerini, teşekkürlerini arkadaşıma aktarmamı
istiyorlar. Sonra Meclis görüşmelerine, Hikmet Çetin -
Kamran inan konuşmasına yöneliyor konuşmalar. Dün
gece de balkonda dinledim benzer sözler. Bilim dalında,
politikada güngörmüş kişiler, emekli büyükelçiler Hikmet
Çetin'e selam yolluyorlar. Kiminin öğrencisi siyasal bilgi-
lerde, kimi CHP gençlik kollarında çalıştığı dönemi, kimi
devlet bakanlığını, kimi yurtdışına gittiği dönemlerdeki
karşılaşmaları anımsıyor. Sabah erken telefon ettim, ama
Londra'ya uçtuğunu söylediler.
Denizden çıkarken biri seslendi, selamı unutmayın ya-
zın dedi. Sonra tepemde uçan beyaz kelebekleri gösterdi.
Bizim koyda imbatın habercisi beyaz kelebek. Dalgalar kı-
yıya vurur beyaz şarkılarla, binlerce güvercin kanat çırpar
gibi!
Beyaz kelebekleri sevgiyle selamlıyor, Londra'dan da
beyaz haberler gelmesini diliyorum.
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Tipa çekmeye ya-
rayan burgu. 2/ Dil-
bilgisindeki sözcük
türlerinden biri...
Belli bir taşınır ma-
hn kullanılmasının,
geri verilmek koşu-
luyla bedelsiz olarak
bir kimseye bırakıl-
ması. 3/ Kin tutan
kimse... Su. 4/ Istek
ve tutkularda ölçttlü
davranma erdemi...
Türk resim sanatın-
da önemli bir gru-
bun ad olarak be-
nimsediği harfin okunuşu. 5/ Doğal
demir karbonat. 6/ Kazak-Kırgız
Türklerinin saz şairlerine verdigi ad...
Kristof Kolomb'un Amerika seferi
sırasında yönettiği üç gemiden biri.
7/ "Anlamsız, değersiz, ise yaramaz"
anlamında argo sözcük... Evrende ya
da düşüncede yer alan. 8/ Denizli yö-
resinde kına gecesinde gelin için oku-
nan maniye verilen ad. 9/ Göçebe bir
kuş... Sodyumun simgesi.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabala-
nna karşın kurtulamadığı düşünce. 2/ Kır yaşamı içinde aşk ko
nusunu işleyen kısa şiir... Süslü bir çeşit gezinti arabası. 3/ Ya-
n, yanm. 4/ Tüylü toplarla oynanan, tenise benzer bir spor. 5/
Sınır nişanı... Yapma, etme. 6/ Geviş getiren hayvanlarda mi-
denin dördüncü bölümü. 7/ Rey... Ermenistan'ın baskenti. %/
Havadaki su buharı... Uygun bulma, tasdik. 9/ Doğu Anado-
lu'ya özgü, toplu olarak oynanan bir halk oyunu.