Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22AĞUSTOS1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Turizmcilerin
yüzü göldü
• ANTALt A (AA) - Sezon
başından buyana istenen
doluluğu yakalayamayan
Antalya yöresindeki turistik
tesisler, ağustos başından
itibaren dolmaya başladı.
Yöredeki lüks otel ve tatil
köylerininyanısıra, belediye
belgeli pansiyonlar da i!k kez
yüzde I00"e\arandoluluğa
ulaştılar. Sezonun en
hareketli geçmesi beklenen
dönemleri olan.
haziran-temmuz aylannda,
ortalama y üzde 50 dolulukla
çalışan turistik tesislerde.
doluluk oranı yüzde 80'lere
ulaştı.
Kozlu'ya 36
milyon sterlin
kredi
• ZONGULDAK(AA)-
Kozlu"da meydana gelen
grizu faciasından sonra bu
ocaklarda yeniden üretime
geçilmesi için Ingiltere'den 36
milyon sterlinlik kredi
sağlandı.DYPGrup
Başkanvekili Güneş
Müftüoğlu bu kredinin
yüzde 40ının hibe olduğunu
söyledi. Sağlanan kredi ile
TTK Kozlu kömür üretim
bölgesinin rehabilite
edıleceğıni anlatan
Müftüoğlu, "Grizu, can
kaybıyla birlikle
ocaklanmıza büyük
tahribatayolaçtı.
Ocaklanmıan yeniden tam
kapasite ile üretime geçmesi,
yeni üretim alanlannın
belirlenmesi için gerekli
yatınmlar yapılacaktır" dedi.
Belediyelerde
sözleşme
• ANKARA(AA)-
Çankaya Belediye Başkan
vekili Mahmut Bayram,
Toplu iş sözleşmesi
görüşmelerindesendika ile
lam olarak anlaşmaya
vardıklannı bildirerek,
'Sözleşmenin imzası için
sendikacılan bekliyoruz"
dedi. Bayram, Ankara'da
Belediye-İş Sendikası ile
metropol ilçe belediyeleri
arasındaki toplu iş sözleşmesi
görüşmelerinın kesilmesinin
kendileri ile ılgili olmadığını,
kendilerinın her türlü
maddede scndika ile görüş
birliğine vardıklannı bildirdi.
Japonlardan
çevreye destek
• ANKARA (AA) - Japonya
Orta Doğu Araştırma
Enstitüsü(MEIJ) Başkanı
Wasuke Niyake Japonya'nın
önümüzdeki 5 yıl için
kalkınmaktaolan
ülkelerdeki çevre projelerini
desteklemek üzere büyük bir
kaynak ayırdığmı belirterek
"Türkiye'deki çevre
projelerini destekleyebiliriz"
dedi. MEIJ Başkanı Miyake,
Anadolu Ajansı muhabirine
yaptığı açıklamada.
Japonya'nın bugün dünyada
çevre projeleri için en büyük
desteği sağlavan tek ülke
olduğunu hatırlatarak.
ülkesinin bu konuda
diplomatik kanallardan
yapılacak her türlü
başvuruya açık olduğunu
duyurdu.
İSO'nun anketi
• Ekonomi Servisi - Küçük
ve orta boy işletmelerde
(KOBİ)l992yılınınilküç
ayında, birönceki yılın aynı
dönemine göre, kapasite
kullanım oranı yaklaşık bir
puan artü. İstanbul Sanayi
Odası'nca (İSO) 6 bin 500
küçük ve orta ölçekli sanayi
kuruluşunda gerçekleştirilen
anket sonuçlan yayıniandı.
Araştırma sonuçlanna
göre, yılın ilk üç ayında bir
öncki yılın aynı dönemine
göre kapasite
kullanımoranlannda
birmiktarartış
kaydedildı.
Batı Sigorta'dan
80 milyar prim
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Batı Sigorta'nın
l992'ninilk7ayında80
milyar lira prim topladığı
bildirildi. Batı Sigorta Genel
Müdürü Faral Omrüuzak,
şirketin kuruluşundan bu
yana gelişme trendinin
övünülecek boyutlara
ulaştığını söyledi.
Batı Sigorta'nın sigortalılan
30.7 milyar hasar
ödemesinde bulunduğunu
belırten Omrüuzak, "'Elde
edıien veriler itibanyla şirket
1992 yılında gerek istihsal
gerekse kârlılık açısından
belırlenen hedeflere ulaştı.
Şirketimizin başansında
personelimizin ve
acentelerimizin payı
büyüktür"dedı.
Sigortacıiıkta en önemli
sorunlardan birtanesinin
para alımı olduğunu
vurgulayan Omrüuzak,
sektörde alınacak tedbirlerle
buzorluğun kısa sürede
aşı>acağını dile getirdi.
KonfeksiyonihracatçısıyorgunGiyim sanayicileri
Başbakan Şüleyman
Demirel'e "Önümüzde-
ki engelleri kaldırın
dünyayı yerinden
oynatalım" garantisini
verdi. Demirel, sanayi-
cilerden sorunlannı
muhtıra halinde bildir-
melerini istedi.
EStN SUNGUR
Konfeksiyon ihracatçılan
"yorgun" düştü. Pamuk ve pa-
muk ipliğini Türkiye'de dünya
fiyatlannın çok üzerinde al-
maktan ve teknoloji yatınmla-
nna kaynak ayıramamaktan
yakınan ihracatçılar, bu engel-
lere rağmen ihracatı arttırma
savaşımı vermekten "yorgun"
düjtüler.
Önceki gün Başbakan Süley-
man Demirel'e dertlerini anla-
tıp •Önümüzdeki engelleri
kaldınn. dünyayı yerinden oy-
natalım" diyen ihracatçılar,
Demirel'den "İsteklerinizi te-
ker teker bir muhüra halinde
yazıp verin, çözelim" sözünü
aldılar.
Giyim Sanayicileri Deme-
ği(GSD)'nin yönetim kurulu
üyeleri Nur Madenci ile Bülent
Atuk, Başbakan'a verilen bri-
fıngde. konfeksiyon sektörü-
nün 1978 yılından bu yana gös-
terdiği gelişmeyi anlatarak, sek-
törün 1992 yılındaki profılini
çıkardılar. Buna göre 1978
Tekstil ihraç fiyatları (1 kg/S)
Çırçırlanmış pamuk Ham ipllk İşlenmiş kumaş
1.40$
10$
Markalı ceket
TShirt Maıfcalı T-Shirt
26 $ 90$ 140$
yılında temelleri atılan konfek-
siyon sektörü 1980'de dışanya
açılıyor ve 1985'te altyapı yeter-
sizliklerine rağmen doruk nok-
tasına ulaşan sektörde 1988'-
den itibaren yaprak dökümü
başlıypr. Altyapı ve kaynak ye-
tersizliğinin gelip dayattığı sek-
törde 1990'dan itibaren "her
şeye rağmen ihracat" savaşımı
veriliyor.
1992 yılına gelindiğinde sek-
tör, dünyada mega ABD.
Uzakdoğu, AT gjbi coğrafı de-
ğil, ekonomik sınırlara bölün-
müş bir pazar; Türkiye'de ise
pahalı hammadde, çalışmayan
üretim ve ticaret serbest bölge-
leri. ithalatta damping tehdidi
gibi engellerle karşılaşıyor.
Konfeksiyon sektörünün bu
perspektifinde, 1 milyon kişiye
istihdam yaratması, 3.2 milyar
dolarlık ihracatıyla toplam ih-
racatın yüzde 24'ünü gerçekleş-
tirmesi ve yarattığı katma değer
ile yine de Türkiye'nin lokomo-
tif sektörü olduğunu belirten
GSD üyeleri, sektöre yapılacak
her bin dolarlıLyatınmın 2 kişi-
ye istihdam ve 7 bin dolarlık ih-
racat yaratacağını savunarak,
katma değer potansiyeli konu-
sunda şu örneği verdiler:
"1 kilogram çırçırianmış pa-
muğun ihraç fıyaü 1.4 dolar,
ham ipliğın 3 dolar, kumaşın ise
10 dolar iken, aynı miktarda
standart tişört 26 dolara, mar-
kalı tişört 90 dolara, markalı
pamuklu ceket ise 140 dolara
ahcı buluyor."
Başbakana, önlerindeki en-
gelleri kaldırdığı takdirde 10
milyar dolarlık ihracat yapma
sözü de veren giyim sanayicile-
rinin sıraladıklan sorunlar şöy-
le:
- Pahalı hammadde: "İhraca-
tımız pamı'k ıpliğine bağlı" di-
yen giyim sanayicileri. istikrarh
bir pamuk politikası izlenmesi-
ni isteyerek. çiftçinin üretim
safhasında desteklenmesini,
destekleme alımı ve taban fıyat-
lann ekonomik yükünün sana-
yiciye ödettirilmemesini savun-
dular. Türk pamuğunun dünya
fıyatlanndan yüzde 70 daha pa-
halıya satıldığını hatırlatan sa-
nayiciler, dünya borsalanyla
entegre olmuş bir pamuk bor-
sası kurulmasını önerdiler.
- Kâğıt üstiinde kalan teşvik-
ler: Küçük ve orta boy işletme-
lerde yapılan konfeksiyon üre-
timinin çağdaş teknolojiyi ya-
kalaması için yatınm yapması,
bunun için de kaynak gerektiği-
ni belirten sanayiciler. Resmi
Gazete'de yayımlandığı halde
hala uygulamaya girmeyen fon
kaynaklı yatınm kredilerine iş-
lerlik kazandınlmasını istediler.
Sanayiciler, bu teşviğin, fason
atölyelerde teşvikli makine
parkı kullanmaya ve boya-
baskı-apre tesisleriyle entegre
olan sanayiciyi yine hazır gi-
yimci saymaya izin vermesini
önerdiler.
- İhracataflnansmandesteği:
Giyim sanayicileri, Eximbank
kredilerinin, sektörlerin ihracat
içindeki ağırlıklanna göre dağı-
tılarak konfeksiyona hak ettiği
payın verilmesini istedi.
Iş dünyası 'ahlak' arayışında• İsdünvasi,işhavatindaahlakideğerleriolusturup kitapta şu görüş dile geürildi: başına çözümleyerrIşdünyası, işhayatında ahlakideğerleri oluşturup
yerleştirerek işadamlan için yeni bir kimlik yarat-
ma arayışına girdi. TÜGİAD'dan sonra TÜSİAD'-
da bir "İş Ahlaki" kitabı yayımladı. Çeviri ola-
rak yayınlanan kitapta, işin ve işçinin sadece bir pa-
ra kazanma aracı olarak görülmemesi gerektiği.
asıl amacın topluma hizmet olduğu vurgulandı.
İş-Ekonomi Servisi - Baülı
anlamda yeni bir kimlik arayı-
şına giren iş dünyası. "ahlak"
kavramı üzerinde yoğunlaştı.
Türkiye Genç İşadamlan Der-
neği (TÜGIAD)'dan sonra,
işadamlannın etkin -kuruluşu
TÜSİAD da, bir "iş ahlaki kı-
tabı" yayınladı. TÜSİAD, iş
ahlaki konusunda genç patron-
lannki gibi Türkiye çapında bir
anket düzenlemek yerine.
Francis P. Mchung-Mcmillan
Education tarafından bu konu-
da hazırlanan kitabı Türkçe'ye
çevirip yayınlamayı tercih etti.
Orijinal adı "Ethics" olan ve
ış ahlakını iş dünyasında hü-
küm süren doğru ve yanlış dav-
ranışlar olarak geniş bakışla
ele alan kitapta, bu terimin çatı-
şan taleplerin tartışıldığı bir
platform olduğu da vurgulanı-
yor.
İş ahlakının, işletmelenn kâr
amacı veçabasıyla, sosyal olgu-
lar ve insani değerlerin uyumlu
zemini olarak değerlendirildiği
"Burada iş sağlığı, stratejisi
ve güvenliği sözkonusudur. İş
ahlaki eşit çalışma fırsatı sağ-
lamak, içinde bulunan çevre ile
temas halinde bulunmak de-
mektir.
Bazı şirketler, başlıca görev-
lerinin kar etmek olduğunu,
bunun dışında her şeyin ikinci
planda kaldığı varsayımı ile iş
görmektedirler. Oysa ticaretin
amacı topluma hizmettir. Sade-
ce para kazanmak değil. Kâr ise
topluma yapılan bir hizmetin
ödülüdür"
İş ahlaki kitabında kânn kötü
bir anlam ifade etmediği de vur-
gulanarak. kâr olmadan, büyü-
me, kalkınma, yatınm ve geniş-
lemelerin kesinlikle olamaya-
cağıdilegetirildi.
Kâr amacının iş dünyasındaki
çatışmalan ve gerilimleri tek
çözümleyemeyeceği
kaydedilerek, kânn bir hizmet
aracı ve hizmetin karşılığı ol-
duğu hatırlatıldı. Kitapta buna
rağmen, bu konuda ankete tabi
tutulan 130 firma tarafının bü-
yük bölümünde kâr ve paranın
temel amaç olarak gösterilme-
sine dikkat çekildi. Kitapta
mali başannın tek başına bir iş-
letmenin performansını ortaya
koymaya yetmeyeceği de savu-
nularak, iş ahlaki çerçevesinde
amaç ve hedefler belirlenirken.
başka şirket değerleri ve uygu-
lamalannın da gözönünde bu-
lundurulması gerektiği ifade
edildi.
TÜSİAD tarafından yayınla-
nan kitapta ayrıca, "Yöneti-
cilerin unutmamalan gereken
bir şey de, çalışanlan sadece kâr
aracı olarak görmemeleridir"
uyansı dile getirildi.
Asil Nadir9
in oteline Israil talip• Kayyımla yönetilen
Asil Nadir'e ait Shera-
ton Voyager Hotel'i adı
açıklanmayan bir İsrail
fırması satın alma giri-
şiminde bulundu. İngiliz
kayyım heyetinin otel
için istediği fiyat 80 mil-
yon dolar.
BÜLENT ECEVTT
ANTALYA - Türkiye-İsrail
arasında turizm bağlantısı gj-
derek büyüyor AY. haftada
4 kez Tel Aviv'e uçarken, İsrail
hava yollan El Al da tarifeli
olarak pazartesi ve perşembe
günleri uçuyor. Gelen yolcu
sayısına göre El Al uçuş sayısıru
arttınrken carter seferleri de
yapılıyor.
Sadece İsrail'den turist geti-
ren seyahat acentelerinin
sayısında da artış gözleniyor.
Acente yetkilileri, haftada 2
bin-3 bin arasında İsraillinin
Antalya'ya geldiğini belirtiyor-
lar. Bu arada kayyımla yöneti-
len Asil Nadir'e ait Sheraton
Voyager Hotel için İsrailli bir
turizm firması satınalma giri-
şimlerinde bulunuyor.
Adı açıklanmayan bir israil
turizm firması, Sheraton Ho-
tel'i almak için müracaat etti.
İngiliz kayyım heyetinin otel
için istediği fıyat 80 milyon do-
lar. Geçen aylarda Doğuş fir-
ması da 40 milyon dolar teklif
etmesine karşın. kayyım bu fi-
yatı düşük bulmuştu. Ancak
Doğuş AŞ. 60 milyon dolara
*-AST I 0 DAYS
Nadir'e ait Sheraton Voyager Hotel için İngiliz kayyım heyeti 80 milyon dolar istiyor.
satın alabileceğini de ilgililere
bildirmiş, kayyımdan yanıt
bekliyordu. israil fırmasının gi-
rişimleri geçen hafta içinde baş-
ladı. Görüşmelerin devam etti-
ği bildirilirken, fıyat konusun-
da kayyımın indirim yapmayı
düşünmediği de öne sürülüyor.
Antalya'ya gelen İsrailli
gruplar daha çok kumar turiz-
mineyöneliyor.
Clkelerinde kumann yasak
olması nedeniyle Antalya'ya
gelen İsrailliler. kaldıklan Tal-
ya. Sheraton, Falez ve Dede-
man otellerinin casinolannı
dolduruyor.
İsrail ile çalışan Esta Tu-
rizm'in Genel Müdürü Abdul-
lah Nayman, İsrail'den gelen
turist sayısını hesaplayamadık-
larını belirtirken, Tel Avi ile
karşılıklı uçak sayısının arttığı-
na dikkat çekiyor. Nayman,
"Türk turizmi için yeni bir ge-
lişme sayılabilir israil. Haftada
en az on uçak geliyor. Bu de-
mektir ki haftada iki-üç bin
İsrailli geliyor.
Bu da 4-5 otelin dolması
anlamına geliyor. Aynca ku-
mar oynayarak büyük para
harayorlar" diye konuştu.
İsrailli gruplardan konakla-
ma sektörü memnun değil. Ge-
nelde gelir düzeyi düşük ol-
duğundan harcamalan yok.
Turizm beldelerindeki halı, ki-
lim, deri, kuyumcular, İsrailli-
lerin alış veriş yapmadıkla-
nndan yakınıyorlar. Kumar
için gelen gruplara oteller yatak
fıyatlannda çok düşük fıyat ve-
rirken, özellikle kış aylannda
kumar için gelenlerden yatak
•ücreti alınmıyor.
Akdeniz Turistik Otelciler ve
İşletmeciler Birliğj (AKTOB)
sözcüsü Turgay Alp, İsraıl'den
gelenlerin turistlerin ucuz turist
grubuna girdiklerini belirtti
Zararlı
atikithali
yasaklandı
CEMtL CtĞERtM
MEHMET ÖZDEMtR
Gelişmiş ülkeler tarafından
üretilen tehlikeli sanayi atık-
larının hammadde adı altın-
da yasadışı yollarla yurdu-
nıuza ithali yasaklandı.
"Yasadışı yollarla yur-
dumuza ithal edilen zararlı
atıklar" konusunda Çevre
Bakanı Doğancan Akyürek
imzası ile yayımlanan genel-
gede. BASEL sözleşmesine
göre Türkiye'nin atık ithalini
yasaklama hakkını kul-
landığı bildirilerek "2872 sa-
yılı, Çevre Yasası'nın geçici 2.
maddesinde 'her türlü yakıt,
atık, artık ve kimyasal
maddenin ithali çevre ba-
kanınm onayına tabidir' hük-
mü bulunmaktadır" görüşü
savunuldu.
Bakanlıklara. valiliklere,
belediyelere. Devlet Planla-
ma Müsteşarlığı'na, Hazine
ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'-
na ve Sanayi Odalan ile Baro-
lar Birliği'ne gönderilen ge-
nelgede özetle şöyle denildi:
"Dünyadaki tehlikeli sana-
yi atıklannın büyük kısmının
gelişmiş ülkeler tarafından
ürctildiğı bilinmektedir. An-
cak tehlikeli atıklann oluştu-
ğu ülkelerde bertaraf edilme-
sinin ekonomik gerekçelerle
ve alan yetersizliği nedeni ile
güç olması yönünden, geliş-
mekte olan ülkelere ham-
madde adı altında kanun dışı
yollarla ihraç edildiği bilin-
mektedir. Türkiye de bu
olumsuz gelişmeden önemli
ölçüde etkilenmekte oldu-
ğundan 1989 yılında Tehlikeli
Atıklann Sınırlarötesi Ta-
şınımının ve Bertarafının
Kontrolü (BASEL) sözleş-
mesini imzalamış ve onayla-
ma sürecini başlatmıştır. Bu
nedenle hazırlanmakta olan
ulusal mevzuatımız, BASEL
sözleşmesinde yer alan 'ül-
kelerin atık ithalini yasakla-
ma hakkının kullanılması'
hükmünü de gözönüne ala-
rak hazırlanmakta olup, her
türlü atığın ülkemize ithalinin
yasaklanmasını öngörmekte-
dir. Bu arada uluslararası
platformda, özellikle OECD
teşkilatı tarafından tehlikeli
atıklann sınırlarötesi taşınımı
konusunda BASEL sözleş-
mesine aykın olarak alık lis-
teleri oluşturma ve bunlara
hammadde kodlan vererek
ticaretlerinin kanuni hale ge-
tirilmesi konusunda çalış-
malar sürdürülmektedir. "
Işçi çıkarmalarla ISO-9000 işlemez
Kimya Mühendisleri Odası, işverenlerin insan çalıştırma anlayışlannı değiştirmesi gerektiği görüşünde
İş-Ekonomi Senisi- Sanayide kalite
ve standardın izlenen işçi çıkarmalan
politikalan nedeni ile sağlanmasının söz
konusu olamayacağı vurgulandı. Sü-
rekli yenilenen ve düşük ücretlerle ça-
lıştınlan personelin eğitilmesi ve istenen
verimliliğin , sorumluluğun elde edil-
mcsinin söz konusu olamayacağı bclir-
tildı.
Kimya Mühendisleri Odası Ege Böl-
ge Şube Başkanı Cengiz B. Toygur
Türk sanayiinin de uymakla yükümlü
bulunduğu ve son günlerde yaygın bi-
çimde tartışılan kalite güvencesi stan-
dartlan "ISO-9000 serisi" üzerinde
yaptığı açıklamada. işverenlerin bugün-
kü insan çalıştınna anlayışlan değişmc-
dikçe. kalıtenın gerçekleştinlmesınin de
söz konusu olamıyacağını söyledi. İşçi
çıkarması uygulanan bir firmada kalite-
nin yerleştirilemeyeceğine işaret ederek-
"Kalite güvenlik sistemlerinin en iyi uy-
gulandığ ülke olan Japonya'da, kişi
çok büyük bir hata yapmadıkça ilk işe
başladığı fırmadan emekli olmaktadır.
Sürekli japonya örneğinden bahseden
sanayicilerimizin ISO-9000 kalite gü-
vencesi sisteminin oluşturulup uygulan-
masında, iş güvencesinde önemli bir et-
kiye sahip olduğunu anlamalannda bü-
yük yarar vardır."dedi.
Sanayinin gündemine hızlı giriş ya-
pan ISO-9000 serisi kalite güvencesi sis-
teminin Türkiye'de dc uyulması zorun-
luluğu ve özellikleri hakkında bilgi ve-
ren Toygür. ISO-9000 ve benzeri kalite
güvenliksistemlerındeanaılkenıntezgâh
başındaki işçiden, genel müdüre kadar
her kademedeki çalışanın kaliteden so-
rumlu olması olduğuna anlattı.
Doğal olarak kaliteden sorumlu olan
kişilerin eğitiminin öne çıktığını. kalite-
yi verimliliğin etkilediğini. tüm çalışan-
İann sürekli eğitiminin zorunlu olduğu-
nu vurgulayarak özetle şöyle devam
etti:
"Buraya kadar ISO-9000 kalite gü-
vencesi sisteminde insan unsurunun
önemini vurgulamaya çalıştık. Şimdi de
ülkemizde son yıllarda uygulanan per-
sonel polilikalanna bir göz alalını.
Özellikle özel sektörde her toplusözleş-
me döneminde binlerce işçi işten atıla-
rak yerine asgari ücretten yenileri alı-
nmakta. işlerin önemli bir İcısmı fırma
ile direkt bağı olmayan taşeron işçile-
rine yaptınlmaktadır. Hatta bu uygula-
malar zaman zaman kapsam dışı perso-
nel olarak tanımlanan mühendis ve di-
ğer çalışanlara kadar uzanmaktadır.
Sürekli işten atılma korkusu ve gele-
cek endişesi taşıyan bin insana nasıl ka-
lite konusunda ek sorumluluklaryükle-
yebilirsiniz. Her iki senede bir yenilenen
personele eğitim vermek. onlardan is-
tenen verimliliği elde etmek mümkün
değildir. Böyle bir firmada kalite güven-
lik sistemi yerlcştirmek de çok zordur."
IŞÇENIN EVRENINDEN
ŞÜKRANKETENCİ
KaliteIş dünyasında, bir ölçüde gazetelerin ekonomi sayfalarına
da yansıyan bir "ISO-9000" kalite güvencesi sistemi tartışma-
sı var. Konuya ilgi duymamış okur için kısaca, uluslararası,
bizım sanayimizin de ihracat yapacaksa uyması gerekecek,
bir kalite güvence sisteminin kısaltılmış adı olarak açıklanabi-
lir. Ürünün kalite standardının, işyerindeki en yetkili genel
müdürden en son ışçisine kadar ortak sorumlulukla elde edi-
lebıleceğinı öngören ve kalitede sorumluluğu paylaştıran bir
sistem.
Sayfamızda bu konuya ilişkin ilginç bir haber var: Sürekli
işçi çıkaran, işlerin önemli bir kısmını taşeron işçilerine yaptı-
ran, işçisinı uzun süreli ciddı eğıtımden geçirmeyen işletme-
lerin "ISO-9000" standartlarını tutturamayacaklarına işaret
edilıyor.
Yine sayfamızda yer alan bir diğer haber ise Genç iş
Adamları'ndan sonra TÜSİAD'm da "iş ahlaki" üzerine bas-
tırdığı kıtaptan söz ediyor. İki kitabın içeriği de uluslararası
temel bılgılerın çevırısi niteliğinde. Ancak iş dünyasında gi-
derek daha çok hissedilen bir eksikliğin dile getirilişi olarak
bir anlam taşıyor.
önceki gece İSO'nun kuruluş yıldönümü kokteylirtde karşı-
laştığımız işadamlan, şartlı refleks' gibisinden bir tepki ile
sözü, işçi ve sendikacıların kalitesizliğinden açtılar. Üretimin
bu yüzden çok önemli zarar gördüğünden yakındılar.
Yukarıdaki örnekler bir araya gelince, iş dünyasında ger-
çekten bir kalite sorununun gündeme geldiğini gösteriyor. Iç
piyasa ile yaşama şansının azalması, sanayiciyi ister iste-
mez her alanda bir kalite sorunu ile karşı karşıya getirmiş
bulunuyor. Bunu görmeye başlamaları, kaliteyi gündeme ge-
tirmeleri gerçekten sevindirici. Ancak gözlemimiz o ki, konu-
nun gündeme gelişı, konuyu benimsemek, özümsemekten
çok, zorunluluklardan kaynaklanıyor. Doğal olarak da sağlıklı
çözüm arayışlarından çok, durumu kurtarma arayışları gün-
deme geliyor. Ne yapmalı etmelı de ISO-9000 kalite güvence
sistem standart belgesi almalı? işçinin çok düşük olan üretim
verimini yükseltmeli? Ya da işletmede sorumluluğu da payla-
şacak, ilkeleri tartışabilecek sendikacılık hareketine, kadrola-
rınaulaşabilmeli?..
iş dünyamızın, özellikle sendikacıların kalitesizliğinden,
onlarla aynı dili konuşamamaktan, iletişim kuramamaktan
yakınan yöneticilerine "Bu sizin seçiminız. Bu yapıyı siz seç-
tiniz, siz yarattınız. Oözmek de sızin sorununuz" dedığımiz-
de, önce şiddetli bir itiraz geliyor. Ancak nedenler sayılınca,
ucundan da olsa ıtiraflar, doğrulama, kabullenme geliyor.
Yanlışları düzeltme anlamında sözcükler ise hâlâ telaffuz
edilmiyor.
Evet, her alanda olduğu gibi, üretimin her alanında da ciddi
bir kalite sorunu var. Çökmüş sendikacılık hareketımizin de
buna olumsuz katkıları tartışılamaz. Türkiye'de hiçbir değer
yargısı, ilkesi kalmamış bu sendikacılık hareketı nasıl yerleş-
tı?
12 Eylül hukukuna, anayasa ve yasalarda istedikleri yasak-
çı düzeni yerleştirirlerken, iş dünyamızın temsilcilerini, kale-
mimiz elverdıği, dilımiz döndüğü ölçüde çok uyarmaya çalış-
tık. iş dünyasına en yakın uzman hukukçular da dahil her
kesimden gelen uyarılara, yasa koyucuyu yönlendirme gücü-
nü ellerinde tutan ışverenlerimiz nedense kulak tıkadılar.
Sendikal hak ve özgürlüklerin yasaklar zincirine alınmasının,
sendika demokrasisini, özgürlüğünü yok eden düzenlemele-
rın, işverene kö)e sendikacılığın yaratılmasının, sonunda iş-
vereıilere de yaramayacağı çok anlatılmaya çalışıldı. işve-
renlerimize, siyasi iktidar ve ışveren denetimindeki köle
sendikacılık önce çok çekici geldi. Ancak yıllar içinde iş dün-
yasının bundan çok büyük kazançları olduysa da, günümüz-
de bazı sorunlar gündeme geldı işçi üzerinde saygınlığını,
etkinliğini yitirmiş, işçinin çok gerısınde kalan bir sendikacılık
hareketi. Dünyadaki ve ülkemizdeki değişimi izleyemeyen,
izlese bile uyum sağlayamayan ya da çıkarlarını özdeşleşti-
remeyen lider kadrolar, işverenlere bağımlı olsalar da işve-
renlerin işine yaramaz olmaya başladılar.
Elbette işverenlerimiz, bedeli ışçiyeolan bu kendilerine, si-
yasal iktidara bağımlı kalitesizlikten çok şikâyetçi değiller.
Yine de bugün gelinen noktada onların da zararları oluyor.
örneğin sözleşme masasında verıp, sonra kitlesel işçi çıka-
rarak verdikleri zam yükünden kolayca kurtuluyorlar. Yine de
işyerinde sosyal barış yara almış oluyor. Her zaman, çıkarı-
lan işçi birikiminde, deneyimınde işçıyı bu kez çok düşük ûc-
retle işe almak kolay olmuyor. İşyerlerinde verimlilik, kalite
büyük çapta düşüyor. Dahası, kalıtesız, standartsız sendika-
cılığın ne zaman ne yapacağı pek belli olmuyor. işçiden yana,
ilkeli, bilinçli sendikacıya, bir ışletmenin özel koşullarındaya-
pılması gerekenleri anlatabilirsınız. Sorumluluğunun gereği-
ni yerine getirir. Üretimin karşılığı, yaratılan değerlerin karşı-
lığı ilkeli bir ücret sistemi görüşülebilir. Bazen yandaş, ilkesiz
sendikacı, işveren karşısındakı ilkeli ve sorumiu sendikacı-
dan çok çok daha fazla zararlı da olabilir. işverenlerimiz son
zamanlarda bu kadar çok yakınmaya başladıklarına göre,
galiba bu türden örnekler çoğalmışa benziyor.
İşverenlerimiz çok fazla kaygılanmamalılar. Bizceçözümü
öyle çok zor değil. Gerçek demokratik sendikal hakları önce
eksiksız kabul edip benimsesinler. Gereken anayasal ve ya-
sal değişiklik için siyasi iktidar üzerindeki güçlerini göstersin-
ler. Sorunun gerisi eşyanın tabiatı gereğı, özgür sendikacılı-
ğın örgütlenmesi içinde gelişir. işçi zaman zaman yanılgıya
düşse de, zaman içinde sorumlu sendikacılığı ve sorumlu
seıidikacıyı yaratmayı becerir. Bu, onun en doğal hakkı ve çı-
karını korumanın tek yolu çünkü... '
Sabancı Cîrubu'nun veni model midibüsü
Temsa atağa geçtî
İş-Ekonomi Ser>isi - Sa- ladı.
bancı grubu yeni şehirlerarası
yolcu otobüsü "Prenses" ve iç
pazara sunduğu "Prestij"
isimli midibüs ile bu alanda
atağa geçti. Sabancı grubunun
otomotiv sektöründeki kuru-
luşu Temsa'nın Yönetim Ku-
rulu Başkanı Özdemir Sa-
bancı Mitsubishi ile yürüttük-
leri ortaklığın ilk meyvesi Ma-
raton'dan beklediklerinden iyi
sonuçlar aldıklannı ve pazar
paylannın yüzde 50'yi aştığını
belirtti. Sabancı, Türkiye'nin
yakın gelecekte otobüs ihra-
catçısı ülke olacağını söyledi.
1990'h yıllarda her sektör-
de. ama özellikle ulaşım sektö-
ründe Cumhuriyet tarihinin
en canlı dönemlerinden biri-
nin yaşanacağını belirten Öz-
demir Sabancı. son birkaç
yıldır ilgi duymaya başladık-
lan otomotiv sektöründe
kendileriyle beraber önemli
değişiklikler görülmeye baş-
landığını. sektörün rekabetle
daha da gelişeceğini vurgu-
Otobüs üretiminde Mitsu-
bishi ile birlikteliklerinin ve-
rimli bir biçimde sürdüğünü
belirten Sabancı, pazar payı
bakımından da iyi bir sonuca
ulaştıklannı söyledi. Bu ara-
da, Otomotiv Sanayicileri
Derneği'nin verdiği pazar
payı rakamlannın yanıltıcı ol-
duğunu iddia eden Özdemir
Sabancı pazar payy
dağılımının üretim adedine
göre değil, plakası alınmış
araç sayısı üzerinden yapı-
lması gerektiğini belirtti. Sa-
bancı. satın alınan otobüs
sayısı bakımından Temsa'nın
pazar payının yüzde 50'nin
üzerine çıktığını öne sürdü.
Amaçlannın çok üretmek
değil, kaliteye öncelik vermek,
olduğunu vurgulayan Sa-
bancı, "Önce müşteri mem-
nuniyetini ön planda tutuyo-
ruz. Kaliteden fedakârlık et-
meye niyetimiz yok. Bu diğer
firmalan da kalitcli üretim
yapmaya yöneltecektir" dedi.