29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS1992 CUMARTESİ 12 DİZİYAZI Türkiye, yetiştirdiği ürünle, kendine yetiyordu; 1980'li yıllar her şeyde olduğu gjbi tanma damgasını vurdu Çukıırova'da öncetarunçöktü 1980'ler Çukurova'da ve Adana'da genel geçerdeğerlerin tepetaklak oldu- gu yıllardır.. Çukurova'da ekonomınin lokomo- tifi lanmdır. 1980'lerdetanmçökünce her şey alt ust olmuştur... Çok değil, daha 1980'lere dek tanm ûrünlen açısından kendı kendine ye- ten ülkelerden biriydi Türkiye. Bunda en önemli pay Çukurova'nındı. Eski- den her türlü tanm ürününü satabilen Türkiye, 1980'li yıllarda buğday, pi- rinç, pamuk, şeker gibi "antik tanm ürünleri"nin yanı sıra kiwi, ananas, muz gibi "lüks" sayılan tanm iirünle- rini de dışalım yapan ülkelerden biri haline gelmışti. Tanm dışalımıyla dış- satımı bugün denk durumdadır. önce destekleme alımlan kapsa- mındaki ürünler bu kapsamdan çıka- nlmıştı. Dünyanın en überal ekonomi politikasını uygulayan Amerika'da bi- le tanm çeşitli yollarla desteklenirken Türkiye'de pek çok alanda sübvansı- yonlar ve destekleme ahmlannın kap- samı daraltılmıştı. Devlet korumasın- dan yoksun üreticiler her yıl biraz daha yoksullaşıyor, gittikçe toprakla- nndan uzaklaşıyorlardı. Bu noktaya elbette tesadüfen gelinmemiştı. Uygu- lanan ekonomi politikanın kaçırulmaz sonuçlanydı bu. Son on yılda tanmsal üretim girdile- rinde 40 misli artış olurken tanm ürünlerinın fiyatlannda sadece 28 kat artış olmuştu. Bu yıl buğdaya, mısıra, soyaya veri- len fıyatlar tatmin edici bulunuyor. - llk kez bu yıl çiftçi soluk aldı diyor Adana Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Burma. Ancak çiftçi üzerindeki sıkıntıyı atmış değil. On yıl- dır uygulanan ekonomi politikalar sonucu çiftçirün bir anda ayağa kalk- ması söz konusu değildir. - Verimin yüksek olması, peşin öde- me çiftçiyi rahatlattı diye belirtiyor görüşlerini çiftçi Habip Aul. Geçen son on yıla iuşkin veriler ser- best piyasa ekonomisi uygulamasın- dan etkilenen sektörlerin başında tan- mın geldiğini ortaya koyuyordu. Çoğu üreticinin elde edebildigi aybk gelir, asgari ücret sınınnı geçmiyordu. Bu süre içinde tanmda altyapı yatı- nmlanna daha az kaynak aynlîyordu. Kredi faizleri tanm sektörünün yapısı- na uymayan düzeye çıkarühyor, enf- lasyonun nedeni olarak değerlendiri- len tanm ürünleri fıyatlan düşük tutuluyordu. Her şeye karşın ürünle- rin yüksek fıyatlarla tüketicıye ulaş- masının faturası da üreticiye çıkanla- rak dışalım yoluyla "fıyatlann düzen- lenmesi" yoluna gidiliyordu. Üretici- ler, serbest piyasa koşullannın uygulandığı bu dönemde, kendileriyle ilgili hıçbir konuda belirleyici olamı- yorlardı. 24 Ocak Kararlan'yla birlikte güç- süz sektörlerle zar zor ayakta duran toplum kesimleri üzerindeki sırurlı da olsa devlet koruması kaldınlmıştı. Söz konusu uygulama gereğince her şey serbest ekonomi kurallanna göre be- lirlenecek, nelerin üretileceğine de, ne- lerin satılacağma da kanşılmayacaktı. Herkes kendi başının çaresine baka- cak, kendi göbeciğini kendisi kesecek- ti. Üreticiler bu uygulamalann etkisini önceleri pek fazla duymamışü. Olum- suz gelişmeler birbiri ardına geldikçe içinde bulunduklan durumu anla- makta gecikmediler. Ama yapabüe- cekleri fazla bir şey yoktu. Gübre, akaryakıt, tanmsal ilaçlar, tohum, su- lama gibi temel girdilerdeki sürekü fi- yat arüşlan üreticileri bunaltıyordu. Bir yandan banka kredilerinin, bir yandan tefecilerin eline düşen üretici- ler, mevsim sonunda ürünlerini hemen elden çıkanp borçlannı odemek isti- yorlardı. Başta buğday ve pamuk ol- mak üzere hasadın ilk dönemlerinde ne gariptir ki fiyatlar hep düşük olu- yordu. Ürünler tüccann ve tekellerin eline geçince birdenbire değerleniyor ve fiyatlan artıyordu. 1980'li yıllafda üreticiler şaşkındı. Senetlerde protestolar artmış, nere- deyse haczin gjrmediğı bir köy evi kal- mamıştı. Traktörler, ekipmanlar. tar- lalar satıhyordu. Küçük ve orta çiftçi- ÇUKUROVA'NIN DÜNÜ BUGÜNÜ ÇETİN YİĞENOĞLU ler gübre kullanamıyorlardı. Tanmı pahalı olduğu için pamuk ekimi bıra- kılmış, başka ürünlere yönelinmişti. Gelişmeler sonunda Türkiye'de on bir olan traktör fabrikası sayısı üçe düşmüştü. Büyük tanm alet ve ekip- man fabrikalan kapanmıştı. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en az gübre tüketen ülkelerden biriyken, kullanı- lan gübre miktan daha da düşmüştü. Bu arada, "'serbest piyasa ekonomi- sinı uyguluyoruz" denilerek öyle işler yapılmış ki insanın inanası gelmiyor. Eskiden dünyada pamuk dışsatımı ya- pan ülkeler arasında ilk altı sırada yer alırken 1985 yılında Türkiye, pamuk dışalımı yapan ülke olmuştu. Hem de nasıl? Yıl: 1985. aralık ayı. "İhracat sefer- berliği" yapılırken o yılın ürünü pa- muklar 105 centten yabana ülkelere satılmıştı. Tam bir ay sonra bir de bak- mışlar ki ülkede pamuk yok, bu kez yalvar yakar 105 centten satılan pa- muklar 155 centten geri alınmışü. Serbest pazar ekonomisi uygulama- sına bir örnek de buğdaydan... Yıl: 1988. Çukurova'da buğday ta- ban fiyatı 140 lira civannda, ama ofise "Satacak avradımızdan başka bir şeyimiz kalmadı!" Tanm sektöründekı olumsuz geliş- meler sonucu o yıllarda başta gübre ve mazot olmak üzere temel girdilere pa- ra yetiştiremeyen. bankadan aldığı kredi borcunu ödeyemeyen bir üretici, traktörünü satmak zorunda kalınca böyle konuşuyordu. 1980'li yıllarda Çukurova'da binler- ce dönüm arazi ödenemeyen borç kar- şılığı tefecilere kaptınlmışü. Bu el de- ğiştiren tarlalann tamarru 20 ile 50 dönüm arasındaydı ve küçük çiftçilere aitti. Bu küçük çiftçiler eskiden kendi- lerinin olan tarlada ırgatlık yapmaya başlamışlardı. Tanmdakı çöküş ve işsizlik, kentler- de çek-senet mafyası oluştururken ovada "kır mafyası" yaratmıştı. Gü- venlik güçlerince bir süredir bilinmesi- ne karşın tehdit ve şantajla çiftçilerden para alınmasının önüne geçilemiyor- du. Söylenüler çeşitlıydi. Tanınmış bir çiftçi, üç yüz mılyon brafidyeödemiş- ti. Bir başkasından milyarhk fidye is- tenmişti. Korkudan bazı çiftçiler tarlalannı yok pahasına satıyorlardı. Ve bu tarla- 1980'li yıllarda üreticiler şaşkındı. Senet protesto lan artmış, nerdeyse haczin girmediği bir köy evi kalmamıştı. Traktörler, ekipmanlar, tarlalar satıh- yordu. Küçük ve orta çiftçiler gübre kullanamıyor- lardı. Pahalı olduğu için pamuk ekimi bırakılmış, başka ürünlere yönelinmişti. Kentlerde çek- senet mafyası ovada 'İcır mafyası' boy gösteriyordu. Çu- kurova'da sivrisinek yuvası bataklıklar şimdi yok gibi. Bataklıklann yerini ovanın ortasından geçen drenaj kanallan almış. yor ve şu saptamalan yapıyor doğru gidiş var. - Bu programın amaa, her ne kadar ış t e Kadıköy. Çukurova'nm en bü- Turkıye'nın içinde bulunduğu ekono- y ü k köylerinden biri. Adana'ya oto- mık çıkmazm aşılması ıse de elbette mo bille yanm saat uzaklıkta. Bir faturayı ödeyecek bazı sektörlenn zamanlann ünlü "Köykent" projesi- gozden çıkanlması gerekmekteydi. nintipikörneği... 19.yüzyıhnbaşlann- Lygulama aynen gerçekleştınlmiştır. da kurulan Kadıköy'de ev sayısı bu Tanm acımasızca sömürülmüş, özel- yüzyıbn sonlannda, kurulduğu geçen hkle kuçuk üreticı üretim yapamaz yüzyıhn sonlanndaki düzeye 40'a in- hale gelmiştir. Iddıa edılmekteydi kı li- mjş. Nüfus da 150-160 dolayına. beral ekonomik sistemin temel pren- sıplerinden hareket edılerek yokluk- lar, karaborsa ürün verebilene aşkolsun. Ûrünü sat- lan alanlann çoğu tefecilerdi ya da ortadan kalkacak ve ekonomi rayınaoturacakü. Yoklukla- nn ve karaborsanın kaldınlması ko- nusunda sistemin tanma vuracağı darbe bilindiği gibi kasten göz ardı edilmiştir. Tanmdaki çöküş Çukurova'da in- san ilişkilerini de, insan yapısını da değiştirdi. Eskiden köylü denilince eli- ne bir tavuk, bir bakraç yoğurt, on yumurtayı alarak kente gelen insan düşünülürdü. Şimdi böyle çiftçi tipini görmenin olanağı olmadığı gibi top- rak sahibi ile işçi ilişkılerindekı güven de ortadan kalktı Eskiden bir haftada on günde bir çıftlığıne gıden toprak sa- hibi, işçiye "ne var, ne yok" diye sorar, buyruklanru verip dönerdi. Bu, son- Ekonominin lokomotifı tarım, 80'krin ortasından sonra bütûn bozulmasının nedeni ohnuştur. mak isteyen üreticiler fıreydi, rutubet- ti, sıraydı, derken günlerce kuyrukta beklemek zorundaydılar. Sonunda parasını alamayacağmı bilen üretici- ler, 140 lirahk buğdaylannı 115-120 liradan tüçcara satmak zorunda kal- mışlardı. Üreticilerin elindeki buğday- lann son gramı da tüccarlann eb'ne geçinceye dek beklenmişti. Sanki üre- ticilenn elindeki buğdayın bitmesi beklenmişti. Üreticilerde buğday kal- mayınca buğday fıyatının 200 lira ol- duğu açıklanmıştı. isteyen buğdayıru hemen ofise tes- lim edebilirdi. Tefeci devrede "Bu karamsar tablo doğru ise bitti- ği, tükendiğı söylenen üreticiler nasıl oluyor da hâlâ üretim yapabiliyorlar- dı?" Uygulanan ekonomi politikanın sa- vunuculan bu soruyu yöneltiyorlardı. Oysa bunun yaruü çok basitti... Üreti- ciler özkaynaklannı kullanıyorlardı. Traktörünü, aletini, ekipmaruru, gide- rek parsel parsel tarlasıru satarak üre- tim yapmaya calışıyorlardı. kaynağı belırsız kazanç sahipleri. Fidye olaylan geçen Kurban Bay- ramı'nda köklü bir aileye mensup çift- çi Ankan Ankoğlu'nun öldürülmesiy- le şimdilik noktalanmış görünüyor. Olayın sanıklannın bazılan yakalanıp tutuklandı, bazılan ise kaçak. Bu olay üzerine jandanna ovada geniş güven- lik önlemleri aldı, takviye birlik getirip yerleşürdi. Ziraat Mühendisi Güven Burma, 1980'li yıllarda trilyonlarca lirahk kay- nağın faiz. kâr, rant yoluyla tanm üre- ticisinin cebinden zorla ahnarak ser- maye kesimine aktanldığını savhyor. "Tanm sektörünü öbür sektörlere kaynak aktaran sektör" olarak gören Burma, şöyle konuşuyor: - Gerek birtakım sosyal değişiklikler ve gerekse birtakım rakamlar doğru analiz edildiğinde son on yılda Türki- ye tanm sorunlanrun daha büyük boyutlarda ve daha fazla çözümsüzlü- ğe doğru gıderken, özellikle küçük ta- nm üretiasinin tamamen üretemez koşullara kasıtlı itildiği acı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Güven Burma, 1980'lerdeki olum- suzluklan 24 Ocak Kararlan'na bağb- suz güvenden kaynaklanırdı. Toprak sahibi bilirdi ki işçi malına kendi malı gibi bakardı. İşçi de dara düşünce top- rak sahıbinin her sorunuyla iigilenece- ğini bilirdi. - Şimdi karşılıklı güven kalmadı di- yor Güven Burma, hangi çiftçiyle ko- nuşursanız konuşun işçiden yakınır. - Neden, diye soruyoruz. - 1980 öncesi politik çatışmalar ve sonrasındaki ekonomik darboğaz- lar... Çiftçinin işçi karşısında zor du- rumda kalması, iki sırufın birbirine olan güvenini ortadan kaldırdı. Bu gelişmeler ve değişen değer yar- gılan sonucu köyden kente göç olgusu Çukurova köylerini de etkiledi. Köy- ler neredeyse boşaldı. Doç. Dr. Mus- tafa Soysal, bu olguyu "pazara yöne- lik üretim"in etkilemesine işaret ede- rek şunlan söylüyor: - Kente göç, köye kent değerlerinin girmesiyle başladı Ulaşımın gelişmesi, kitle haberleşme araçlannı köye gir- mesiyle doruk noktasına ulaştı. Göç- lerle nüfus erozyonu oluştu. Köylerde genellikle yaşlılar ve bakıma muhtaç kişiler kaldılar. Halen toplu köy görü- nümünden gevşek dokulu köy tipine Oysa çok değil kırk yıl önce ev sayısı 250 olan Kadıköy'ün nüfusu bin beş yüzden fazlaymış. Bakkal, kaynakçı, berber, köşker, terzi, kasap ve değir- men gibi yirmi esnaf ve zenaatkann işyeri varmış. Aynca küçük sanayi olarak tanımlanacak iki de çırçır çalı- şırmış. Bugün bu işyerlerinin bir küçük bakkal ile okaliptüs gölgesinde- ki kahvehaneden başka hepsı kapan- mış durumda. Köyde oturanlar da, daha doğrusu oturmak zorunda kalan kırk aileden otuz beşi topraksız. Kadıköy'de kalanlardan biri köyün eski berberi Şıh Mehmet. Köyün en yoksulu. Şimdi askerde olan oğlundan başka kimsesi yok. Komşulan bakı- yor. Yemeğini veriyor, çamaşırlannı yıkıyorlar. Yaşlanıp elden düşünce us- turasını, fırçasmı, makasını bırakmış, Duymadığı için yanıtlamıyor kimseyi. Kadıköylüler konuşuyor: Yusuf Gündoğdu, "Zenginler rahat yaşamak için, fakirler de iş bulmak içinşehregitûler." Hasan Şen, "Bir biz rençberler kal- dık köyde. Eli az bir şey ekmek tutan gidiyor. Evim yıkılsa çadır kurmak zo- rundayım. Gidecek biryerim yok." Tahsın Şen, "Eskiden bu köy cıvıl cıvıldı. Cumalarda, bayramlarda ce- maati cami almazdı." Habip Atıl, "Köy boşaldı, köyün tadı kalmadı." Çukurova'da eski yoğunlukta ırgat görmenin olanağı da yok. Kadıköy'ün kıyısında birkaç ırgat karpuz yükleme işinde çabşıyor. Sonra uzun süre boş kalacaklar. Bunun bilincindeler ve korkusunu yaşıyorlar. Sorunlar yıllar- dır yinelene yinelene kanıksanan, ama bir türlü de çözüm getirilmeyen şeyler. Ceylanpmarlı Mustafa Ertuğrul da, Ahmet Merç de, Hüseyin Carsak da benzer şeyleri söylüyorlar: "Paramızı alamıyoruz. Elçi dolan- dırdı. Sinekler geceleri uyutmuyor. Pamuğu bekliyoruz. Sonra gideceğiz. Sigortamız olsa. Devamh işimiz ol- sa..." Yaşar Kemal Ince Memed l'de Çu- kurova'yı anlatırken, "yağlı, ışıl ışıl, bire kırk, bire elli vermeye hazır, sıca- cık, yumuşaak toprak"tan söz eder. Çocuklan san benızli, kannlannı ko- caman, boyunlannı armut sapı gibi ıncecik yapan sıtma hastabğının nede- ni sivrisineklerin yuvası bataklıklan ise şöyle betimler: "Bataklıklar yazaylannda fıkırfıkır kaynar. Kirli, pistir. Kokudan yanına yaklaşılmaz. Çürümüş saz, çürümüş ot, ağaç, kamış, çürümüş toprak ko- kar." Çukurova'da sivrisinek yuvası ba- taklıklar şimdi pek yok gibi. Bataklık- lann yerini ovanın ortasından geçen drenaj kanallan almış. Antma tesisleri olmayan fabrikalann atıklannı bo- şalttığı Seyhan Nehri pis kokuyor. Eskiden adam boyu gelebicinlerin (ya- yınbalığı) yakalandığı Seyhan'da şim- di balık yok gibi... Tanmsal ilaçlama, çevre kirliliği, katliam boyutuna varan avalık der- ken, Çukurova'nm ünlü turacı da yok Şimdi. Toroslar'm eteklerinde tek tük ibık uzatıp ötenlere rastlanıyormuş... SÜRECEK GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI BURSA İKİNCİ İCRA DAİRESİ'NDEN Dosya No: 1991/3988 Satılmasına karar verüen gayrimenkulün cinsi, kıyraeü, adedi, ev- safı. Tapu kayıtlan: Bursa'nın Soğanlı mahallesi (Vöyde) Dedebahçeleri ve Kavaklık mevkiinde kain: Pafta Ada Parjd M"si Vasfı Kıymeti 37 6475 3 392.01 arsa 117.603.000.-TL 20 6482 3 375.33 arsa 112.599.000.-TL 20 6482 4 416.025 arsa 124.875.000.- TL 20 6482 5 529.64 arsa 158.892.000.- TL 20 6482 6 476.18 arsa 142.854.000.-TL 20 6482 7 463.17 arsa 138.951.OOO.-TL 23 6481 12 563.67 arsa 169.101.000.-TL 37 6486 1 367.98 arsa 110.394.000.-TL 37 6486 2 297.05 arsa 89.115.000.-TL 37 6486 3 299.30 arsa 89.790.000.- TL 37 6486 4 301.40 arsa 90.420.000.-TL 37 6486 5 303.51 arsa 91.O53.OOO.-TL 37 6486 16 299.45 arsa 89.835.000.- TL 37 6486 17 297.00 arsa 89.100.000.- TL 37 6486 18 294.55 arsa 88.365.000.- TL 37 6486 19 292.05 arsa 87.615.000.- TL 37 6486 20 381.64 arsa 114.492.000.-TL 23 6472 1 2249.81 arsa 449.692.000.- TL lmar durumu: Dosyadaki imar krokilerinde yukarda ada ve parseli belirtilen ta- sınmazlann önbahçe mesafesi 5 metre ve yan bahçe 3 metre ve arka bahçe h/2 olmak üzere taban alanı kat sayısı 0.25 ve kullanma alan katsayısı 100 olmak üzere her parseli 4 kat 12.050 metre yükseklikte inşaat yapılabilecegi belirtilmiştir. Satış saatleri: 6472 1 16.50/17.00 Ada 6475 6482 6482 6482 6482 6482 6481 6486 Parsel 3 3 4 5 6 7 12 1 Satış saati 14.00/14.10 14.10/14.20 14.20/14.30 14.30/14.40 14.40/14.50 14.50/15.00 15.00/15.10 15.10/15.20 Ada 6486 6486 6486 6486 6486 6486 6486 6486 Parsel 3 4 5 16 17 18 19 20 Satış saati 15.30/15.40 15.40/15.50 15.50/16.00 16.00/16.10 16.10/16.20 16.20/16.30 16.30/16.40 16.40/16.50 6486 2 15.20/15.30 Saüş şartian: 1- Satış 21.9.1992 günü yukanda belirtilen saatlerde Bursa tkinci lcra Dairesi'nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %75'ini ve rüçhaniı alacaklılar varsa alacak- lan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arturanın taahhüdü baki kal- mak sartiyle 01:10.1992 perşembe günü aynı yerde aynı saatlerde de ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edi- lememişse gayri menkul en çok arttıranın taahhüdü saJdı kalmak üzere artUrma üanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıy- metinin °/«40'ını bulması ve sauş isteyen alacağma rüçhanı olan ala- cakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazundır. Böyle fazla bedelle abcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın temi- nat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı iste- diğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. ihaJe bedeli üzerinden KDV alıcıya aittir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayri menkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarıru dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazım- dır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşma- dan hariç bırakılacaklardır. 4- thaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri be- del ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ay- nca temerrüt faizinden müteselsiJen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmak^ızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedeiinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için da- irede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyı görmüş ve münderecatını ka- bul etmış sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 991/3988 sayüı dosya numarasıyla müdürlüğümüzf H'"'nrmalan ilan olunur. 10.8.1992 (*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. ÎLAN BAKIRKÖY Ş. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/50 Es 1992/248 Karar Davacı Fatma Fûsun Herer tarafından davab Hasan Yavuz aleyhine açı- lan velayetin tevdii davasının yapüan duruşınasında: Davab Hasan Yavuz'un tçel Merkez ilçesi. Aslanköy adresınde tebli- gat yapılamamış yapılan vargılama sonunda verilen karar uyannca dava sabıt olduğundan lçel ıh Merkez ılçe, Aslanköy merkez cılt 036,02 s: 13 kütük 30'da nüfusa kayıtlı Hasan Yavuz oglu Fatma Füsun'dan doğma 8.6.1982 doğumlu küçük Serkan Yavuz'un annesı davacının velayetine tevdiine (venlmesıne) her ayın ilk cumartesi günü saat 10'dan 17'ye kadar yanına alıp görüşmek suretiyle çocuğu Serkanla davalı babası arasında kişisel ilışki kurulmasına. alınması gereken 11.800 TL maktu ilan harcın- dan peşın harcın mahsubu ile bakıye 6800 TL ilam harcının davaiıdan tahsılıne, davacı tarafından sarfedılen 145.200 TL yargılama gidennın davaiıdan ahnarak davacıya verilmesıne daır Yargıtay yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı davalının yokluğunda, davalıya teblığ yen- ne geçmek üzere ilan olunur. 14.8.1992 Basın: 224000 POIJTIKA VE OTESI İLAN KADIKÖY 1. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Sayı: 1991/184 Davacı Ergül Kıltaç tarafından davalı Bırsen Kıltaç aleyhine açılan bo- şanma davasında: Aşağıda isım ve adrest yaalı davaiıya bunca aramalara rağmen tebligat yapılamadığı bulunamadığı. anlaşıldığından ilanen tebligat yapılmasına karar venlmiştır. Duruşma günü olan 20 Ekım 1992 günü saat 9.25'de mahkemede hazır bulunmanız, kendınızı bir vekılle temsıl ettırmenız aksı takdirde. H U.M K 'nun 213 ve 377 maddelen hükümlenne gore belli gün ve saatte mah- kemede hazır bulunmadığınız takdirde yargılamaya yokluğunuzda de- vam cdılcccğı ve hüküm venleceği teblığı yerine kaım olmak üzere ilan olunur 30 7 1992 Basın: 9486 MEHMED KEMAL Herkesin Bir Yeri Var_ Buraların en iyi anlatıcısı Fikret Adil'in Intermezzo'- sunda, gecenin içinde birkaç silah patlar, birisi koşar adım Kallavi sokağına sapar, kaybolur. Ardından se- ğirtirlerse de kaçanı bulamazlar. Kallavi adına ilk kez Fikret Adil'in intermezzo'sunda rastlamıştm. Işte bu sokakta yeni bir meyhane açıldı, "Avukatların yeri" diyorlar, birkaç arkadaş biraraya gelmişler, aç- mışlar. Erdal Egemen (Avukat) telefon etti, "Yeni bir yer açılmış, biliyor musunuz?" "Duydum, amagitmedim." "Bir öğle rakısı içelim mi?" "Olur". Beşiktaşlı llhami, Erdal Egemen gittik. Hava sıcaktı, vakit de öğleyi geçiyordu. Rakıya öğleler bahane. De- ricileri ile ünlü Kallavi sokağındaki meyhanenin önüne bir masa attılar, birkaç iskemle çektiler, oturduk. Epey- ce tanıdık olduğu gibi pekçok da aşina' vardı. Hava kararmaya yüz tuttu mu sokağın yarısını masalarla do- natıyorlar. Adı yeniye çıktığından bizim milletdoluşur. Geçerken gördüm, Lebon'u yeniden açmışlar, Rus konsolosluğunun yanındaki Lebon yıllar var kapalıydı. Markiz, bir öksüz çocuk gibi duruyor. 1940lı yıllara kaydı gözüm. Elimiz biraz para gördü mü kapağı Istanbul'a atardık. Gençliğimiz buralarda geçti. Asmalı Mescit'te bilardolu Tuna birahanesi var- dı. Sonra Nil (Yakup'un olduğu yer), Tepebaşı'na doğ- ru Izmir lokantası. Ucuz olduğu için Londra ve Bristol otelleri 'Cahit Sıtkı'nın tiryakisi olduğu Safa meyhane- sini unutmayacaksın. Salah Birsel buraları çok iyi bilir. Emperyal oteli yanında Mustafa'nın şaraphanesi... On- dan( sonra Çiçek pasajı, Krepen pasajı... Krepen pasajı sonra gelir. Geçende Mücap'la (Ofluoğlu) Tünel'den yukarıya doğru yürüyorduk. Buraların eski günlerini anmaya başladık. Nerelerduruyordu, nereler kapanmıştı! Raşit Rıza'nın 'Bizim Lokantası' neredeydi acaba? Onu sordum, şıp diye söyledi: "Su terazisi sokağında." Balıkpazarı'nda, Nemizade sokağında Lambo.. Lef- ter.. Cumhuriyet. Lambo'yu Sait Faik'le Orhan Veli ünlü kılmışlardır. Hakkını yemeyelim Mücap'ın da tez- gahın baş köşesinde yeri vardır. Cahit Sıtkı ne diyor, "Cümle eş dost, şair, ressam, serseri.." hepsi buralar- da toplanırdı. Cumhuriyet'e üst kata bir kemancı gelirdi. Sait Faik onu gördü mü, yanına çağırır, kulağının dibinde keman çaldırırdı. Kemancı da Sait de birbirlerine iyice alış- mışlardı. Yukarı doğru Nisuvaz, Petrograt, Moskova biraz lüks sayılırdı. 1917 Devrimi'nden kaçıp gelen Beyaz Rusiar buraları açmışlardı. Rahmetli Laz Kâzım, Moskova için 'bizim' derdi. Kimbilir belki de onlarındı. Yıllar sonrası oralarda cirit attığımızda Laz Kâzım'a bazı kalantor adamlar aşırı değer verirlerdi. Bunun bir anlamı eski patronun oğlu olmasındandı. Gene bir Beyaz Rus lo- kantası Rejans'ı unutmamak gerekir. Burada sarı vot- ka, her türlü Rus yemeği bulunurdu. Mutfak, Rus 'yemeği üstüneydi. Degüstasyon... Gene Hiristaki pasajı (Çiçek pasajı)... Sayalım: Palmiye (birahane ve lokanta), Sev-lç... Erci- yas büfesi... Çinar, Aile birahaneleri... Pavyon... Pasaj birahanesi... Karabağ birahanesi... O yıllarda bir çek- me bira' modası almış başını gidiyordu... Avukatların yerinin birinci özelliği, mezelerin küçük küçük tabaklarda verilmesi.. Kocaman tabaklardan gı- na gelmişti... Bir de eski, neredeyse unutulmuş meze- ler köpoğlu. Onların da oldu. Salatası... Rakının yanın- da nasıl da gider. Herkesin bir meyhanesi var, avukatların da olmasın mı? BULMACA 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Alevi-Bektaşi ozanlarının, evrenin ve insanın tanrıdan çıkıp yine tannya döneceğini işleyen uzun şiirlerine veri- len ad. 2/ llkel bir silah... Sıtma mlk.ro- bunu aşılayan sivri- sinek 3/ Hindistan kralicesi ya da pren- sesi... Denizcilikte "temiz, düzgün, der- li toplu" anlammda kullanılan sözcük. 4/ Tahta sopalarla oynanan bir lngiliz sporu... İlkel benlik. 5/ Verme, ödeme... 30, 48 santimetreye eşit îngiliz uzunluk öl- çüsü birimi. 6/ Zenci, karaderilı... Aşıboyası. 7/ Bir sıvının ya da vö- zeltinin çok küçük zerreler halinde havada ya da bir gaz içinde dağılma- sı. 8/ Oylumlu... Bakırdan, nefesli bir çalgı. 9/ At yarışlannda ilk üç sı- radan birini alacak atı tahmin etme esasına dayalı müşterek bahis... On ik' viminde timsah yılına verilen ad. YUKARIDAN AŞAGlYA 1/ Eli için beslenen bir tavuk ırkı. 2/ Bir keııara atılmış, uzak- laştırdmış... Vilayet. 3/ Dünyanın en tarunmış şelalelerinden biri. 4/ Katıksız, saf... Küçük tekne kaptanı. 5/ Küçük mağara... Güç, emek, çaba. 6/ Heykel... Küçük bitkilere verilen ortak ad. 7/ Zeybek... Burulmuş erkek dana. 8/ Anadolu'da kurulmuş eski bir uygarhk... Japonya'da bir kent. 9/ Güney Anadolu'daki konar-göçer Türkmenler arasında göç kervanını yöneten genç kıza verilen ad. 7 GECE 8 GÜN 1.650.000+KI>\ Yanm pansiyon + yol + çevre gezileri + Nac'abey KARADANLIKY4 Prenses Otel'de konaklama, Kayaköy, Ölüdeniz, Xanthos, Letoon, Patara, Dalyan, Kaunos, İztuzu, Tlos, Saklıkent. "PARANIZ PAMUKBANK'TAN, TATİLİNİZ BAYBASOS'TAN" KAMPANYAMIZ SÜRÜYOR BAYBASÛS TURİZM İSTANBUL - ANKARA 338 86 61-338 16 51 425 90 82-417 5467 Seyahat Acentası Işletmc Belge no. 2149
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle