Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 1992 CARSAMBA
DIŞ HABERLER
Saraybosna'daki otel bombardıman sonucu büyük hasar gördü, saldında 5 mülteci öldü, en az 100 kişi yaralandı
Sırplarmülteci otelini bombaladı
Honecker'e
umutyok
• BERLIN(AA)
-Berlin'deki Hoabit
Cezaevi'nde tutuklu olarak
bulunaneskı Demokratik
Almanya Devlet Başkanı
Erick Honecker'in
rahaısızlığı nedeniyle serbest
bırakılmasının söz konusı»
olmadığı bıldirildi. Geçen
cumariesi günü doktorlar
tarafından karaciğer kanseri
teşhisi konulan 79yaşındaki
eski lidcnn tutukluluk
durumunun süreceğı
öğrenildi. Berlin Eyaleti
Adalet Bakanlığı Sozcüsü
Uta Fölster, Honecker
hakkmdakiadlitıp
raporunun mahkeme
tarafından henüz
incelenmediğini ve raporun
incelcndikten sonra bir karar
verileceğini bildirdi.
Afrika'ya İngiliz
yardımı
• LONDRA(AA)-
İngıltere'nin, Somali ile
kıtlıkıan etkilenen diğcr
Afrika ülkelerine 18 milyon
sterlin daha yardım vereceği
açıklandı. Denizaşın
kalkınma yardımlanndan
sorumlu Dışişleri Bakan
Yardıması Barones Lynda
Chalker. Birleşmiş
Millctler'in çağnsı ûzerine
verilmesi kararlaşünlan 18
milyon stcrlinlik yardımın
Somali, Sudan, Etiyopya ve
Kenya arasında
paylaştınlacağını bildirdi.
Sofya'da tren
kazası: 8 ölü
•SOFYA(AA)-
Sofya yakınlanndaki •
Kaziçene gannda mcydana
gelcn tren kazasında 8 kişi
öldü, 52 kişi de yaralandı. İlk
belirlemelere göre kaza
Burgazdan gelen bir yolcu
treninin manevra yapan bir
Iokomoiifle çarpışması
sonucu meydana geldi. Dün
gece 23.00 sulanndaki
kazada iki lokomotif ile
birlikte üç vagon da raydan
çıkarak devrildi.
İran'da deprem
•TAHRAN(AA)-İran'ın
kuzeydoğusundaki Gorgan
bölgesinde önceki gece
Richter ölçeğiyle 4.2
şiddetinde bir deprem
meydana geldi. Tahran
Üniversitesi Jeofızik
Merkezi'nden bugün yapılan
açıklamada, depremın
merkez üssünün başkentin
300kilometre
kuzeydoğusunda ve
Mazandaran bölgesinin
doğusunda bulunduğu
kaydedildi.
Almanya'daki
PKK davası
• DÜSSELDORF(AA)-
Almanya"nın Düsseldorf
Eyalet Yüksek Mahkemesi
tarafından görülmekte olan
PK K dav asında, önceki gün
yapılan 234. duruşmada da
birsonuçalınamadı.
Yaklaşık üç yıldır süren
davanın önceki gûnkü
oturumunda, gösteri
yaparak şarkı söyleyen 4
sanık mahkeme salonundan
dışan çıkanldı. Savcııun
iddianamesinde. yasadışı
PKK örgütünemensup
olarak Almanya'da halk
mahkemeleri kurup.
örgütten aynlanlan
- öldürmeklesuçlananaltı
sanıktan dördü, mahkeme
. disiplinine uymadıklan
gerekçesiyle, gelecek yıhn
nisan ayına kada'
duruşmalardan men cezasına
çarptınldılar.
Arafat Rabin'i
suçladı
• HARTUM(AA)- Filisün
Kurtuluş Örgütü lideri Yaser
Arafat. İsrail Başbakanı İzak
Rabin'i. '"Selefi gibi işgal
altındaki Batı Şeria ve Gazze
Şeridi'ndeki Filistinlilere
merhametsizce davranan,
tatlı dilli bircanavar" olarak
tanımladı. Arafat Batı Şena ve
Gazze Şeridi "ndeki
Filistinlılerin İsrail işgaline
karşı ayaklanmalannı
sürdüreccklerini söyledi.
Yaser Arafat, "Hartum'a,
şekcr gibı bir dille konuşan ve
Fılistin vatandaşlanna karşı
acımaM7 bir politika
sürdüren İsrail'in yeni
canavan ıleyüzyüzegelme
öncesinde Sudan yetkilileri
ile görüşmelerde bulunmak
amacıyla geldim" uedi.
• Saraybosna'daki BM yetkilileri, dün bir İngiliz nakliye uçağına ateş
açılması üzerine havaalanını yeniden kapattıklannı ve ateş açılan Sırp
mevzilerine bir hava saldınsı düzenlenebileceğini açıkladılar. Daha son-
ra bir açıklama yapan BM Mültecüer Yüksek Komiserliği. havaalanının
açık olduğunu, ancak uçuşlann durdurulduğunu bildirdi.
SİNAN GÖKÇEN ^en kapatıldığını \e Sırp mevzilerine hava
• — saldınsı düzenlenebileceğini bildirdiler.
Saraybosna'nın merkezindeki Avrupa
Oteli. önceki gece Sırplann kente düzenle-
dikleri bombardıman sırasında isabet alması
sonucu altı katlı otelin üç katı ağır hasar gör-
dü. İçinde 800 mültecinin banndığı otele
• yapılan saldında 4mülteci ve yaralılann tah-
İiye cdilmcsine yardım eden bir polis görevli-
si öldü. Saldında yaklaşık 100 kişinin de
yaralandığı kentteki hastane yetkililerince
açıklandı. Otel, yanm saat süren bombardı-
SARAYBOSNA - Bosna-Hersek'in baş-
kcnti Saraybosna'da halk, önceki gece deh-
şet dolu saatler yaşadı. Sırp birlikleri kenti
top ateşine tuttu ve içinde yaklaşık 800 mül-
tecinin banndığı kent merkezindeki Avrupa
Oteli isabet aldı. Saldında 5 kişi öldü, 100'-
den fazla kişi yaralandı.
Bu arada BM yetkilileri bir açıklama ya-
parak, bir ingiliz kargo uçağına ateş açılma-
sı üzerine Saraybosna Havaalanfnın yeni-
man sırasında. tam yedi kez isabet aldı.
Uykulanndan" dehşet içinde uyanan in-
sanlar. otelin koridorlannda çığlık çığlığa
koşarak. çıkış kapısına doğru yığıldılar. Ote-
lin koridorlan yardım bekleyen yaralılarla
doluydu. Korku ve dehşet içindeki insanlar
otelden çıkanlmaya çalışılırken. otelin çok
yakınlanna düşen iki havan topu 8 kişinin
yaralanmasına yol açlı. Yaralılardan ikısi
İngiliz 1TN televizyonu kameramanlan; ga-
zetecilerden birisi hafıf. diğeri ise ağır yaralı.
Sırplann Saraybosna'ya düzenledikleri
yoğun bombardıman gece boyunca sürdü ve
makineli tüfek sesleri aralıksız devam etti.
Kentteki sağlık yetkililerinden edındiğimiz
bilgilere göre Saraybosna'da son 24 saat
içinde meydana gelen olavlarda 20 kişi öldü,
yaklaşık 100 kişi deyaralandı.
Baskent Saraybosna'da insanlar büyük
bir gerginlik içinde. Halk genellikle evlerin-
den dışarı çıkmıyor. Sokağa çıkanlar ise ser-
seri kurşunlara hedef olmamak için duvar
diplerinden yürüyor.
Bu arada yaklaşık 900 kadın ve çocuktan
oluşan bir konvoy dün Saraybosna"dan
Belgrad'a hareket etti. Kentten ilk kez bu
büyüklükte bir grubun tahliye ediidiğine
dikkat çeken insani yardım amaçlı Çocuk
Elçiliği yetkilileri. tahliye edilenlerin 150'-
sinin Sırp, diğerlerinin de Hırvat ve Müslü-
man olduğunu belirttiler.
Saraybosna'daki BM yetkilileri, bir İngiliz
nakliye uçağına ateş açılması üzerine. ha-
vaalanını yeniden kapattıklannı açıkladılar.
Bu açıklamanın ardından BM Mültecüer
Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından
yapılan başka bir açıklamada ise BM görev-
lilerinin havaalanındaki görevlerini sürdür-
dükleri ve uçuşlann ertelenmesine rağmen
havaalanının açık olduğu bildirildi. BM yet-
kilisı. "BM Banş Gücü'nün ilgisi sürdüğü
sürece. havaalanı açık demektir" dedi.
Üst düzeyde bir BM yetkilisi de olayın
New York'taki BM merkezinde değerlendi-
rıldığını ve uçağa aleş açılan Sırp mevzilerine
bir hava saldınsı düzenlenebileceğini belirtti.
Öte yandan, İngiltere, BM .yardım kon-
voylanna yardımcı olmak üzere 1.800 aske-
rini Bosna-Hcrsek'e yollayamaya hazır
olduğunu açıkladı.
İngiliz Bakanlar Kurulu toplantısın-
dan sonra yapılan açıklamada, İngiliz asker-
lerinin BM'nin gerekli görmesi durumunda
bölgeye gönderileceği belirtildi.
Rusya'da 19 ağustos başansız darbe girişimi anılıyor DIŞ BASEV
Gorbaçov'dan darbeuyarısı• Gorbaçov, istikrarsız-
lık sürerse Rusya'da
"başka güçlerin" devre-
ye gireceğini söyledi.
Gorbaçov bir yıl önce
bugün KGB, ordu ve
KP'nin muhafazakar
kanadınca görevden
uzaklaştınlmıştı.
Dış Haberier Senisi - Sov-
yetler Birliği'nin son başkanj
Mihail Gorbaçov, Rusya'da
bir an önce toplumsal ve iktisa-
di istikrar sağlanamazsa, "baş-
ka güçlerin" devreye gireceğini
söyledi.
Sovyetler BirüğTnde dağılma
sürecine ivme kazandıran 19
Ağustos 1991 tarihli darbe gin-
şiminin 1. yıldönümünde Mos-
kova'da bir basın toplantısı dü-
zenleyen Gorbaçov, eski Sov-
yet cumhuriyetlerini bir ba-
ğımsız devletler konfederasyo-
nu çatısı altında birleşmeye
çağırdı. Gorbaçov, Rus siyasi
liderlerini de uyararak, ülkenin
toplumsal ve iktisadi durumu-
nun giderek bozulması karşı-
sında "acil önlemler" almalan-
nı istedi. Eski SSCB lideri, aksi
takdirde, "başka güçlerin" giri-
şimde bulunacağını söyledi.
Ortak sorunlan çözmek için
göstenlen bütün çabaların. an-
cak bağımsız devletler konfede-
rasyonu çerçevesinde birleştiril-
mesi gerektiğini vurgulayan
Gorbaçov, bağımsızlıklarını
kazanan devletleri. "bitmek
tükenmek bilmeyen toprak ça-
tışmalanna" girmekten kaçın-
maya çağırdı.
Eski SSCB lideri. bir gazete-
cinin siyasi gelecegi ve alabile-
ceği yeni görevlere ilişkin bir so-
rusuna ise. "Büyük bir ülkenin
devlet başkanıydım. Sizden bu-
nu unutmamanızı rica ediyo-
rum" diye yanıt verdi.
Üç günlük darbe
Gorbaçov, 19 Ağustos 1991'-
de ordu, KGB ve KP muhafa-
zakar kanadınca düzenlenen
bir görevinden uzaklaşünlmış-
ü. Darbeciler, Sovyet liderinin
"sağlık nedeniyle görevini yü-
rütemez duruma geldiğjni bildi-
rerek, yönetimi 8 kişili Olağa-
nüstü Hal Komitesi'nce el kon-
duğunu ve Gorbaçov'un yerine
yardımcısı Gennady Yenayev-
in getirildiğini açıkladılar.
Darbe sabahı Moskova'nın
önemli merkezleri tanklarca
kuşatılıyor ve başkent ile Le-
ningrad'da olağanüstü hal ilan
ediliyordu. Ülkenin birçok böl-
gesinde sıkıyönetim başlatılı-
yordu.
İlk bakışta ordunun desteğini
almış görünen darbecilere ilk
başkaldıran Rusya Federasyo-
nu Boris Yeltsin'di.
Yeltsin, parlamento binası
Başansız darbe girişiminden biryd sonraeski SSCB'dcdurum hiç de iç açıcı değil.Kafkasyaet-
nik çatoşmalarla kaynarkeo Rusya'da haikın 4'te 3'ü yoksulluk sınınnın altında yaşıyor. Başkent
Moskova'da her gün Devlet Başkanı Boris Yeltsin karşıtı gösteriler yapüıyor. (REUTER)
önünde duran bir tankın üstü- kova'da parlamento binası gözlendi. Tüm birlikler Mos-
önünde toplanan 150 bin göste-na çıkarak, darbeyi sert bir dille
kınıyor ve Rus halkının "faşiz-
me gecit vermeyeceğini" açıklı-
yordu. Rus ordusunun. darbe-
nin dışında kalmasını ısteyen
Yeltsin'in çağnsı üzerine de
madenciler genel greve başladı.
Darbenin ikinci gününde, gi-
rişimin halk desteğinden yok-
sun bulunduğu anlaşıldı. Mos-
riciyeateşaçıldı.
Ardından askerler, saf değiş-
tirerek Yeltsin'e destek verdi.
Leningrad'da 200 bin kişi dar-
beyi protesto etti.
21 ağustosta ise darbenin ba-
şansızlığı kesinleşti. Askerlerin
Olağanüstü Hal Komitesi'nin
emirlerine uymamaya başladığı
kova'dan çekilerek kışlalanna
döndüler. Darbecilerin Kırgı-
zistan'a kaçtığı bildirildi. Parla-
mento. Gorbaçov'u görevine
iadeetü.
Sovyet Başsavcılığı, darbeci-
ler hakkında soruşturma baş-
lattı. Gorbaçov. ülkede deneti-
min bütünüyle yeniden kendisi-
ne geçtiğini açıkladı.
KRONOLOJI
Sanolı
lyıl
Dış Haberier Servisi -19
Ağustos 1991 'de girişilen
darbe, Sovyetler Birliği'nde
Pandora'nın kutusunu
birdenbireaçıverdi. İşte
Pandora'nın kutusudan
çıkanlann belli başlılan:
20-21 ağustos: Litvanyave
Estonya bağımsızhk ilan etti.
Bunlan diğercumhuriyetler
izledi.
23 eylül: Tacikistan'da
olağanüstü hal ilan edildi.
İzleyen aylarda İslamalarla
komünıstler arasında
çıkacak çatışmalarda 100'ü
aşkmkişiölecekti.
lOekim: Çeçen-İnguş'ta
milliyetçi general Cahar
Dudayev, yönetimi devirdi.
I aralık: Moldova'nın
Dinyester yöresinde yaşayan
Ruslar bağımsızlık ilan etti.
II aralık: Dağlık
Karabağ'da Ermeniler
bağımsızlık ilan etti.
21 aralık: Bağımsız Devletler
Toplululuğu (BDT) 11 eski
Soveyt cumhuriyetinin
kaülımıyla kuruldu.
25 aralık: Gorbaçov istifasını
açıkladı ve görevini Boris
Yeltsin'e devretti. Yeltsin,
Gürcistan ve Karabağ'da
bululan Sovyet birliklerini
geri çekme karan aldı.
6Ocak 1992: Gürcistan'dan iki
hafta süren çatışmalar
sonucunda 113 kişi öldü.
Gamsahurdia Tiflis'ten
kaçtı, askeri konsey
yönetimeelkoydu.
19 ocak: Gürcistan'a bağh
Güney Osetya'da
bağımsızlık için
halkoylaması yapıldı.
20mart:BDT,eskiiç
çatışmalara son vermek
amacıyla bir müdahale gücü
oluşturma karan aldı.
28mart: Moldova'da
olağanüstü hal ilan edildi.
15 mayıs: Azerbaycan'da
Halk Cephesi Muttalibov'u
devirdi.
24 haziran: Yeltsin ve
Şevardnadze. Güney
Osetya'ya müdahale gücü
konuşlandınlması için
anlaştı.
21 temmuz: 6 aydır süren
çatışmalarda yaklaşık 1000
kişinin öldüğü Moldova'nın
Dinyester bölgesine
müdahale gücü gönderildi.
9 ağustos: Rusya. Dağlık
Karabağ'a BM gözetiminde
müdahale gücü
konuşlandınlmasını önerdi.
Müslümanlar da
hatalı davrandı
JOSECITILEFRO
A T'nin Yugoslavya Konferansı Koordinatörü
Bu yıl şubat ayında Lord Carrington, benden,
Bosna-Hersek'te kurulacak anayasal düzen konusundaki
konferansa başkanlık etmemi istedi. Konferansa koalisyon
hükümetleri dahil M üslümanlar, Sırplar ve Hırvatlar katıldı.
Bosnalı Sırplar. bağımsız Bosna-Hersek'in parçası olmayı
istcmediklcrinden. yeni anayasal düzenlemeler yapmak
gerekiyordu: Sırplar. ya Yugoslavya Federasyonu içinde
kalmak ya da "Büyük Sırbistan'a" katılmak istiyorlardı.
Sırplara göre Bosna-Hersek hükümeıinin diğer ülkeler
tarafından tanınma talebi anayasaya aykın idi. Çünkü
ülkedeki üç toplumdan biri olan Sırp toplumunun bu konuda
nzası alınmamıştı. Bosna Parlamentosu'nda Hırvatlar,
Müslümanlann safında oy kullandı. Ama ATgörüşmeleri
başlayınca Sırplann tarafına geçtiler. Sırplarla Hırvatlar,
Bosna Hersek'te bir konfederasvon modeli istiyorlardı.
Müslümanlar ise üniterdevletteısrarediyordu. 18martta
Saraybosna'da üç grup, anayasal ilkeler konusunda
anlaştılar. Bosna Hersek, "üç anayasal birimden" meydana
gelen bağımsız bir devlet olacaktı. Bu "birimler" coğrafı
açıdan ayn olacaklardı. Her birimde, çeşitli topluluklar bir
arada yaşayacaktı. Anayasal ilkelere göre Bosna-Hersek'in
sınırlan değiştirilmeyecek, ama bu sınırlar içinde Sırp ve
Hırvat toplumlanna özerklik tanınacaktı. Bosna-Hersek'te
nisan ayında
çarpışmalann
başlamasmdan
ikiaysüreileüç
joplum, bu
anayasal ilkelere
bağlılıklannı
ilan ettiler.
Sırplarla
Hırvatlar hala
bağh. Ama
Müslümanlar,
haziran ayında,
artık bu ilkelere
bağlı
olmadıklannı
açıkladılar.
Anayasal
ilkelere yanlış
olarak
"kantonlasma"
adı takıldı ve bu
ilkelerin aslında
Bosna-Hersek'i
bölünmesine yönelik olduğu ileri sürüldü. Oysa bu
doğru değildir. 18martilkelerimuhteme!ençarpışmalann
başlamasını biray ertelemiştir. Üstelik bu ilkeler
Bosna-Hersek'in bölünmesine yönelik değildi. Aksine temel
amaç. Bosna-Hersek'in Sırp ve Hırvatlar arasında
paylaşılmasını engellemekti. Bu ilkeler olmadığı takdirde
Sırplar ve Hırvatlar kendi bölgelerini Sırbistan ve
Hırvatistan'la birleştirmeyeçalışacaklardı. Bosna-Hersek
Cumhurbaşkanı Alia İzzetbegoviç, tüm protestolanna
rağmen, bunu bilir. Nitekim bir süre önce Hırvatistan lideri
Frango Tudjman'la imzaladığı anlaşmada, savaştan sonra
Bosna-Hersek'in "anayasal birimler" halinde yapılanacağı
belirtiliyor. Doğal olarak zorla ele geçirilmiş topraklar kabul
edilemez. Bölgede bundan önceki etnik bileşim yeniden
oluşturulmalıdır. Savaş devam ederken, anayasal
düzenlemeden söz etmek biraz hayalci gelebilir. Batı
kamuoyu Sırp vahşetine ilişkin haberlerle ayağa kalkmıştır.
Müslümanlar ve Hırvatlar tarafından gerçekleştirilen daha
ufak çaph şiddct olaylan da muhtcmelen zamanla ortaya
çıkacak. Savaş çirkin bir şeydir. İç savaş ise en çirkin savaştır.
Bosna'daki savaş temelde bir iç savaştır ve ancak siyasal bir
çözümledurdurulabilir. Bu gerçek ne kadarçabuk anlaşılırsa
tüm taraflar için o kadar hayırlı olacakür. Yoksa "Büyük
Sırbistan" ya da Müslümanlann yönetiminde üniter devlet
kurma hayalleri önümüzdeki aylar, hatta yıllarda çok daha
büyük çaph acılara yol acabilir. (15-16 Ağustos)
KONUK
YAZAR Kıbrıs'ta çözümdenne anlıyoruz, Rumlarne bekliyor?
• Rumlar ve ABD ile uyumlu çalışan BM Genel Sekreteri'nin Türk ta-
rafına baskıyla kabul ettirmeye çalıştığı çözüm, siyasal olarak eşit iki fe-
dere devletten oluşmayacak. başkanlık dönüşümlü olmayacak, yüzde
yetmiş Rum hakimiyetinde bir düzen öngörüyor. Aynca, Rumlann ku-
zeye yerleşme hakkıyla iki kesimlilik delinecek, Türkiye'nin tek başına
müdahale hakkı ortadan kaldınlacak.
O halde Rumlar ve ABD ile uyumlu çalışan
Genel Sekreter ne yapmak istiyorlar? Türk-
ler Güzelyurt'u verecek, yüzde 28 dolayına
inmiş olacaklar, arkasından BM desteğinde
anayasal konulara geçilecek. Bu noktada,
eşitliğe dayalı olmayan bir federasyon yapısı
Türk tarafına baskı yolu ile kabul ettirilecek.
Şöyle ki;
a) Türkler ve Rumlar siyasal olarak eşit iki
federe devlet oluşturmayacak. Başkanlık
dönüşümlü olmayacak, hükümet ve meclis-
te Rumlann hakim olduğu bir yapı kurula-
cak. Yüzde 70 Rumlann hakim olduğu bir
di'zen.
b) Belli bir takvim içinde ikî bölgelilik deli-
necek. Rumlar kuzeye gelip iş yapacak, yer-
leşecek, belki de eski evlerini, arazilerini iste-
yecek. Ama Türklerin güneyde kalan mal-
îan için bır sistem fıilen çalıştınlmayacak.
Yönetimde Rumlar hakim olduğu için böyle
bir uygulama, adada zaten siyasi ve idari
olarak yürütülemez.
c) Türk askeri adadan yavaş yavaş çeki-
lecek, federasyonun güvencesi BM veya AT
Prof. Dr. EROL MANtSALI
Kıbns görüşmelerinde Denktaş, toprakta
yüzde 29'a inerek. karşı taraftan siyasal eşit-
lik konusunda karşıhk beklemektedir. An-
cak Rumlar ve Genel Sekreter Gali, yüzde
29'u yeterli görmüyor ve ek olarak Güzel-
yurt'un da verilmesini istiyor. Denktaş ke-
sinlikle hayır diyor. Çünkü ne kendisi evet
demek istek ve otoritesine sahip, ne de ar-
kasında buna destek verecek Kıbns Türkü
var.
Güzelyurt verilirse. KKTC'ye Beşparrnak
Dağlanile verimsiz vcsusıuMeserya ovasnı-
dan başk<ı uu ^c v o.aıınıyoı. 'J^ıeıiK ı uı n-
ler, adanın dar kıyı şendine bir çizgi halinde
ip gibi dizilmiş oluyor.
Aynca Güzelyurt verilse bile Rumlann si-
yasal eşitlik konusunda kesin güvenceleri
yok. Vasiliu evet dese, Rum Ulusal Kon-
seyi'nin evet demesi imkânsız. Rum LTusal
Konseyi'ni oluşturan unsurlar, bunu açiK
bir şekilde, gizlemeye gerek duymadan or-
taya koyuyor.
ağırlıklı bir şemsiye altma ahnacak. Türki-
ye'nin tek başına müdahale imkanı ortadan
kaldınlacak.
İşte, Rumlann istediği ve Genel Sekreter'-
in arkasına ABD'yi alarak açık bir şekilde
destek verdiği "çözüm" budur.
Şimdi düşünelim; New York görüşmele-
rinde Rumlann ve Genel Sekreter Gali'nin
varmak istediği sonuç budur. Bu sonucu ne
Denktaş ne KKTC halkı ne de Türk kamuo-
yu kabul edebilir. Rumlara göre, Sayın Ga-
li'ye ve ABD'ye göre çözüm budur. Ancak
bu tür bir çözüm bizim tarafımızdan kesin-
likle kabul edilemeyecek bir sonuç olduğu
halde, bu durum, Denktaş tarafından karşı
tarafa açıkça bildirildiğine göre görüşülen
nedir? Veya daha açıkçası, görüşrneler niçin
yapılmaktadır:
a) Türk tarafı, görüşmelerden kaçan taraf
olmarnak için, 716 ve 750 sayılı BM karar-
lannı yürütmekte olan Genel Sekreter'le gö-
rüşmeyi sürdürmektedir.
b) Özelükle Demirel hükümeti, görüşme-
ler kesilir ise Güvenlik Konseyi ile karşı
karşıya kalıp ABD ile arasını bozmamak
için her ne pahasına olursa olsun görüşme-
leri sürdürmek eğilimindedir. Hükümetin
bu zaafı ABD ve Gali tarafından çok iyi bi-
linmekte ve değerlendirilmektedir.
Kıbns uyuşmazlığının içine girdiği sıkı-
şıklık ve sıkıntıda ne KKTC'nin ne Denk-
taş'ın ne de Ankara hükümetlerinin suçu
vardır. Olsa olsa Ankara hükümetine, "pasif
davranması sonucu karşı tarafı daha saldır-
gan hale getirmesi suçlaması" yöneltilebilir.
Ankara kendisini zayıf konuma biraz da
kendisi getirmektedir dersek herhalde yanLş
söylemiş olmayız.
Rumlar, toprak tavizleri verilse de yöne-
timde eşitliği İcabul etmedikleri için ABD ve
Gali, Kıbns uyuşmazlığına sürekli Yunan
gözlüğü ile baktıklan için esas suçlulardır.
Ancak bu suçluluğu tespit edecek ne bir ta-
rafsız hakim ne de ayn bir otorite bulunu-
yor.
O halde tek çıkar yol, hakhlığına
inandığımız ilkelerde gerilememektir. Çün-
kü özellikle, yönetimde eşitlik ve Türkiye'-
nin güvencesi konulannda geri adım atılırsa,
yann ada, Bosna-Hersekten Jaha kötü du-
ruma düşer. Denktaş bunu çok iyi gördüğü
için eşitlik ilkelerinde ısrar etmek tcdir.
26 ekime ertelenen Denktaş-Vasiliu gö-
rüşmeleri yine bir sürtüşme şeklınde geçe-
cektir. Çünkü Rum tarafında. siyasal olarak
eşit iki halk, iki bölgelilik ve Türkiye'nin et-
kin ve fıili güvencesi konulannda siyasi irade
oluşamamaktadır.
Esas niyetleri, uzun vadedc adanın tümü-
nü Rum denetimi altına sokmak olduğun-
dan eşitliğe dayalı bir siyasi irade ortaya ko-
yamıyorlar.
Uyuşmazlığa. konjonktürel ve stratejik
nedenlerle Rum ve Yunan gözlüğü ile bakan
ABD ve AT ise Genel Sekreter'i de kullana-
rak, Türk tarafının direncinin kınlması için
şimdilik işi bir süre daha ertelemeyi tercih et-
mişlerdir. Bıkmadan, usanmadan Ankara'-
nın, KKTC'nin ve Denktaş'ın direncinin
kınlabilecegi bir fırsat kollanacakür.
Ankara hükümeti ve hükümetlerinin bu
gerçeği görerek uzun vadeli bir yaklaşımla
Kjbns politikasında bazı değişiklikler yap-
maya başlaması ve bir ada-iki devlet politi-
kasına doğru yavaş yavaş geçmesi gerekiyor.
Çünkü karşı tarafın ve destekçilerinin uzur
vadeli niyetleri, açık ve seçik olarak ortada
iken, mevcut politikalann sürdürülmesı,
temmuz ve ağustos görüşmelerinın tekrann-
dan başka bir şey olmayacaktır. Bu ise Tür-
kiye'nin ve KKTC yönetiminin sürekli baskı
altında tutulması ve yıpraülması anlamına
gelir.
Yine günü geçiştirmek için mevcut Kıbns
politikasının devamı yoluna gidilirse hiçbir
yere vanlamayacağını temmuz-ağustos gö-
rüşmeleri ortaya koymuştur. Artık hüküme-
tin. uzun vadede sorunun çözülebilmesi için
kısa vadede bazı zorluklan göze alarak, bir
ada-iki devlet yönünde. yavaş yavaş politi-
kasını değiştinnesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Parlamento ve hükümet bu yönde adım-
lar atarak bazı sorunlan göğüslemeli ve hem
adadaki iki halk hem de Türk-Yunan ilişki-
leri bakımından uzun vadede gerçekten ra-
hatlık yaratacak bir yöne yönelmelidir.