Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet?
Sahibi: Cumhuriytt Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Bcria Nadi Islanbul Haberleri: Şeııay Kalkan, Dış Haberler: Ergun Bakı, Iş-Ekonomı: Şükran Ketenci, Yurt Basan ve Yayoıu Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocağı Cad.
• Gcnel Yayın Yöneımeni: Özgen Acar • Genel Yayın Koordınatöru: Hikmet Çeliakaya Haberleri: Mebroet Sarec. Kültür: Cdal ÜMer. Makaleler: Sami Karadren, Spor: Abdülkadir 39/41 Cagaloğlu 34334 İst. PK: 246 İstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telex:
Yazı Işlerı Mudurlerı: Fusun Ozbilgen (Sorum'u), Celal Başlangıç (Haber) • Gorsel Yucrlman, Duzeltme: AbduUah Yazıcı • Müessese Mudur V.. Erol Erkut • Koorc!:natör- 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Burolar Aakanu Z. Gökalp Blv. lnkılap S. No:
Yönetmen: All Acar • Duzenleme. Mustafa Sagluncr • Ankara Temsilcısı: Cumyt Ahmet Korulsan • Muhasebe- Bakni tfeoer • Idare: Hascyin Gam • Işletme: Önder Çelik • 19/4, Td: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • tzroir. H. Ziya Blv.
Arcayurek, Haber Mudurlerı: Mustafa Balbay, Işık Kansu, lzmır Temsılci V.: Srrdar Kızık, Bılg.-lşlem- Nail Inal Bılgısa>'ar Sıstem: Munı>el Çiler • Personel- Stvgi Bnsuocıoglu 1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adaın; Inönü
Adana Temsilcisi: Çelin Yitenoıjlu • Reklanv Reha Işılmaa • Dış llışkıler Hulya Akyol Cd. 119 S. No- I Kat 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 78
•TAKVİM: 19AĞLSTOS 1992 İmsak:4.34 Güneş:6.10 Öğie: 13.13 İkindi: 17.00 Akşam: 20.05 Yatsı:21.34
Ortopedik
lcontrol
• İZMİR (AA) - Doğuştan
ol.an ortopedik
ra Jıatsızhklann, erken tanı ve
doğru yönlendirme ile
ömlenebileceği bıldirildı. Ege
ÜMiiversitesi Tıp Fakültesi
Ortopedi ve Travmatoloji
Anabilim Dalı öğretim üyesi
Prof. Dr. Hakkıönçağ,
ülkemizdeki pek çok kişinin.
zamanında önlem
alınamaması yüzünden, bel
eğrilikleri, oturuş ve duruş
bazukluklan, bacak ve ayak
çarpıklıklan gibı
rahatsızlıklan çekmekte
olduğunu bebrtti. AA
muhabirinin konuya ilişkin
sorulannı yanıtlayan önçağ.
ortopedik bozukluklann
erlcen tanı ile
önlenebileceğini söyledi.
Sn yatağı
• tZMİR (AA) - Bel ve sırt
ağnlanna yol açan etkenlerin
başında, yaşamın yaklaşık
üçte birliİc bölümünün
geçtiği yatağın kalitesi ve
türünün geldiği belirtilerek
bu ağnlardan kurtulmak için
su yatağı kullanılması
önerildi. Dokuz Eylüj
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ortopedi ve Travmatoloji
Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Mehmet Tiner. sağbkh
yatağın, vücudun şekline
uyum sağlayacak
yumuşaklıkta olması
gereküğinı söyledi. Prof.'
Tiner, AA muhabirinin
konuyla ilgili sorulannı şöyle
cevaplandırdı: "Bel ve sırt
ağnlanndan şikayetçi olan
kişilerin,sert birzeminde'
yatmalan gerektiğı yolunda
yaygın bir kanı mevcuttur.
Ancak sert zeminde bel
nahiyesi boşlukta kalır ve
ağnlardaha şiddetli olarak
devam eder. Ideal yatak;
omuz, kalça, bel gibi
vücudun çıkıntıh ve girintib
bölümlerini kapatabilen, bel
boşluğunu doldurabilecek
kadar yumuşak olan
yatak tır."
Copy Clup
söyleşisi
• İstanbul Haber Servisi -
Reklam Yazarlan
Derneği'nin düzenlediği
Copy Club söyleşilerinin
dördüncü konuğu, Pars Mc
Cann'in yöneticisi ve IAA
Türkiye Başkanı Pınar
Kılıç'm "Keşke Ben
Yapsaydım" başlıklı
söyleşisi, bu akşam 19.30'da,
Istanbul Sanat Merkezi
Cafe-Bar'ında.
Neme dikkat
• ANKARA (AA) - Mevsim
normalleri üzerindeseyreden
hava sıcaklıklannın ve artan
nem oranlannın insan sağhğı
üzerine olumsuz etki yaptığı
belirtilerek "Kalp yetmezliği
olan kişilerin dikkatli
olmalan" istendi. Hacettepe
Üniversitesi Göğüs
Hastalıklan Anabilim Dalı
doktoTİanndan Dr. Salih
Emri, sıcak ve nemli
havalarda vücudun ısı
dengesini sağlamak üzere
metabolizmanın hızlandığını
ve kalbin fazla çalışmak
zorunda kaldığını
kaydederek "Kalp yetmezliği
olan hastalarda, kalbe ekstra
biryük bindiğinden kalp
krizleri meydana gelebilir"
dedi. Solunum yetmezliği
olan hastalann dikkatli
olmalan ve fazla akü'viteden
kaçınmalan gerektiğini ifade
eden Dr. Emri, "Solunum
yetmezliği olanlarda sıcak
ve nem dolayısıyla solunum
sayısı arttığmdan solunum
yetmezliğinden ölüme
neden olabilir" diye
konuştu.
Sütle barışın
• ADANA (AA)-Okul
çağpndaki çocuklann, sağlıklı
yetişmesi ve zekalannın
gelişmesinde sütün önemli
rolü olduğu bildinldi.
Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Süt Teknolojisi
Bölümü Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Atilla Yetişmeyen, bir
araştırma yazısında sütün
her yaş grubunun tüketmesi
gereken besin maddesi
olduğunu, bu tüketimde
çocuklara ağırlık verilmesi
gerektiğini belirtti. Şağlıkh
dişlerin ve kemiklerin
oluşumunda kalsiyumunçok
önemli olduğunu, diğer besin
maddeleriyle
karşılaştınldığında sütte bu
maddenin oldukça fazla
bulunduğunu kaydeden
Doç. Dr. Yetişmeyen, şöyle
dedi:" 10-12 yaş grubunda
günlük ahnması gereken
kalsiyum miktan 1.2
gramdır. Ülkemiz
çocuklanndaki açığın yüzde
60'ın üzerinde olduğu tahmin
edilmektedir. Yani günlük
kalsiyum alımı ancak
ortalama 0.4 gram
civanndadır. Günde sadece
yanm litre süt içerek
kalsiyum açığının
kapatılması mümkündür."
Avrupa'nın tek yeraltı heykel hazinesi
Erotikkabartmalartehlikede
• Küçük bir kısmı
ziyarete açık olması-
na rağmen 20 bin ki-
şinin gezdiği mağara-
da nem, ışık ve çevre
kirliliği büyük tehlike
oluşturuyor.
Kültür Servisi - Fransa'nın
Maine-et Loire bölgesinde bu-
lunan kayalara yontulmuş 400
kabartma Avrupa'nın tek ye-
raltı heykel hazinesi.
Katolikler ve Protestanlar
arasındaki din savaşlanrun sü-
rüp gittiği 16. yüzyılda yapılmış
olan kabartmalar, ilk defa 17.
yüzyılda bölgede yaşayan bir
rahip tarafından keşfedilmişler.
Erotik sahnelerle dolu olan 400
figür delikli ve tuzlu bir yapısı
olan kalker kayalara, oldukça
büyük ve kabaca yontulmuş-
lar.
Göze carpan en belirgjn ko-
nular arasında mastürbasyon
sahnelen, çıplak göğüslü ka-
dınlar, şeytanın çaigısı olarak
bilinen bir tür boynuzu çalan
insanlar ve tahrik edici fıgürler
yeralıyor.
16'ncı yüzyılda yapılmış 400 erotik kabartma yöre halkının hoşgörülü ve özgür yaşamlan hak-
kında öneinli bilgiler veriyor.
Giysi detaylanndan 16.
yüzyıbn ikinci yansında
yapıidıklan anlaşılan yontular,
ilk bulunduklannda aşın
putperest ve sapkın olduklan
için toprakla örtülerek gizlen-
mişler. Tekrar bulunmalan ise
1956 yılmda, mağaralara ilgi
duyan bir gezgin çift sayesinde
olmuş. Kabartmalann izlerine
rastlayıp merakla araştıran çift
tekrar kazanılmalan için çaba
göstermişler ama fazla bir şey
yapılamamış.
1968 yılmda dönemin Kültür
Bakanı Andre Malraux'ya
yapılan başvuru bir yıl sonra
sonuç vermiş ve kabartmalar
tarihi eser kapsamına alınmış-
lar. Ne yazık ki üzerlerinin
açılıp beton kapaklarla korun-
malan için tam 12 yıl daha bek-
lemek gerekmiş. Bu yetersiz
koruma önlemine rağmen bu-
gün durum endişe verici boyut-
larda. Pek çok dış etken ve za-
man kabartmalann aleyhine
çalışıyor: Nem, ışık ve çevre kir-
liliğinin yanı sıra çevre toprak-
larda anülmayan ve yüksek
oranda nitrat içeren atık sular
çok büyük tehlike oluşturuyor-
lar.
Günümüzde sadece küçük
bir kısmı ziyarete açık olmasına
rağmen yılda en az 20 bin kişi-
nin gezdiği mağarada Andre
Breton'un Öncülüğü ve özen-
dirmesi sonucunda pek çok bi-
lım adamı araştırma yaparak
sorunlara çözüm anyor.
fşin kötü tarafı yerel yöne-
timîer topu birbirlerine atarak
bu yüksek maliyetli projeyi fı-
nanse etmekten kaçıruyorlar.
Tarihsel belge olarak, 16.
yüzyılda yöre halkının hoş-
görülü ve oldukça özgür özel
yaşamlan hakkında önemli bil-
giler veren kabartmalar, günü-
müzde hâlâ zamana karşı ya-
şam savaşı veriyor.
Foça'da Doğal ve Tarihsel Değerlerin Korunması Paneli'nde karşılıklı suçlamalar
Arkeoloji dünyasındatarbşma
ŞEVKİAVO
FOÇA - Foça'da tarihi ve doğal
değerlerin korunması konusu, arkeoloji
dünyasının tanınan isimlerine yönelik
suçlamalara neden oldu. Kültür ve
Tabiat Varüklannı Koruma Yüksek
Kunılu üyesi Prof. Dr. Coşkun
özgünerin korumaahğı "1980
ihtilalinin Türk toplumuna bilinçsiz
armağanı" diye nitelendirmesi tepkilere
yolaçtı. Izmir 1 No'lu Küllür ve Tabiat
Varhklannı Koruma Kunılu, verdiği
kararlarla "korumacı olmamakla"
suçlandı.
Festival Foça '92 etkinlikleri arasında
yer alan "Foça'da Doğal ve Tarihsel
Değerlerin Korunması veTurizm"
konulu panel, arkeoloji dünyasında
karşıbklı suçlamalara yol açtı. Ord.
Prof. Dr. Ekrem Akurgal'ın yönettiğı,
"kurum, kuruluş ve kişi" isimlerinin
dile getirilmesini "yasakladığı" panelde
sert tarüşmalar yaşandı. Panelde
konuşan vc Foça'daki kazılan sürdüren
Doç. Dr. ömerözyiğit, Kültür ve
Tabiat Varhklannı Koruma Yüksek
Kurulu ile bölge kurulunun verdiği son
SÎT kararlannın antik Phokaia'yı
koruyup koruyamayacağmın tartışmalı
olduğunu belirtti.
Tartişmalarpanelin soru-yanıt
bölümünde oldu. Izmir 1 No'lu Kurul
Başkanı Prof. Dr. Cemal Arkon,
izleyicilerden gelen "Kurulunuz SIT
alanlannı sürekli küçültüyor, inşaata
açıyor. Böyle korumacılık ohır mu?"
biçiminde suçlamalara karşılık şu yanıtı
verdi:" Bir taraftaSayın ömerözyiğit
ve öğrencilerinden oluşan, Foça'nın her
yerinin SİT olmasını isteyen bir grup,
öbür tarafta çok fazla sesi cıkmamakla
beraber Foça'da yaşamını sürdürmeye
çahşan başka birgrup. Benim kurul
başkanı olarak görevim, toplumun
çeşitü kesimlerini temsil ediyorsanız,
orada konsensüsü sağlamaktır. Bakın,
bulgulann ortaya çıkanlmasındaki
bilimsellik tamamdır."
Yüksek kurul üyesi Prof. Dr. Coşkun
özgünerin konuşmasına; "1980
ihtilalinin Türk toplumuna bilinçsiz bir
şekilde armağan ettiği bir olay olarak
görüyorum korumaahğı. Çünkü
depolitize olmuş bir toplumun politika
dışında bir şeyle uğraşması lazımdı, bu
da korumacılıkü" diye başlamasına,
paneli izleyen arkeoloji bölümü
öğrencilerinden tepki geldi. özgünel'in
"Foça artık bitmiştir" demesi ve ad
vermeden Akurgal'ı kastederek "Biz
Foça'yı 50'li yıllarda korumaya
alabilseydik, ortaokulun tapına&n
üstüne yapılmasına izin vermezdık.
Şimdi neyi konıyacağız?" demesi
gergınb'ği arttırdı. Bunun üzerine bazı
öğrenciler özgünel'den açıklama
istediler. Özgünel şunlan söyledi:
"Burada görüyorum ki bir
meslektaşımın öğrencileri çok iyi
organize olmuşlar. Benım burada
veremeyeceğim hiçbir hesabım yok. Biz
buraya Phisilis'i, Erythrai'yi değjl,
Foça'yı konuşmayageldik. Her insan
hata yapabilir. Zarann neresinden
dönersek kârdır."
Bu sözlere tepki gösterilirken özgünel
bu kez antik Kymekentinden sözetti ve
adıru vermeden bu kentte kazı yapan
Akurgal'a değinerek "Kyme antik
kentine gübre fabrikası karannı
maalesef aramızda çok saygı
duyduğumuz bir büyük bilim adamı
verdi. Biz yıllardır 'SÎT alanına inşaat
yapıhyor' dediğimizde, bunun
mücadelesini verdiğimizde 'Aman
canım bırakın, bunlar prefabrik evler'
dediler" diye konuştu.
Baa izleyiciler ve öğrenciler daha sonra
Belediye Başkanı Nihat Dirim'in
korumaa değil, ters bir tutum
takındığmı ve SÎT alanlannda
yapılaşmaya olanak sağlayan bir
davranış içinde olduğunu söylediler.
Bunun üzerine yerel politikada
korumaya karşı olmanın her zaman
prim yaptığını ve korumacıhk
anlamında devletin sicib'nin bozuk
olduğunu belirten Dirim, "Parsel
ölçeğinde birbiriyle çebşkib" o kadar
farklı kararlar üretilmiş ki, Foça'da
artık Foça insanın bu kararlara
inanmasının zemini ortadan kalkmıştır.
Bunun tekrar yaratılması lazımdır. Bu
da çok geniş bir uzlaşmayı gerektirir.
Foça'nın bugün kapladığı alanın
tümünün arkeolojik SÎT olduğunu
görmemek mümkün değil. Bunu
83'lerdeki kazılarda görüyoruz" dedi.
Panelden bir sonuç çıkmasını arzu
ettiğini ifade eden
Dirim, "Bu sonucu çıkaracak uzmanlar
aramızda. Bu konuda iki önerme vardı.
Birisi 'tarihi eserlerdursun, kent başka
alana taşınsın', diğeri '83 uygulamalan
ile çıkan tarihi eserler sütunlar üzerine
inşaat yapılarak korunsun' şekbnde.
İkinci önerme doğrultusundaki ilk
karan bölge kurulu verdi. Ama herkes
birbirine bakıyor şimdi, nasıl yapılacak
diye" dedi.
Kentin başka bir yere taşınması ve
belediyenin buna önderlîk etmesi
biçimindeki önermenin
gerçekleşerneyeceğinı savunan
Başkan Dirim. "Kentin taşınması için
alternatif birarazi lazım. Plan yetkisi
özel Çevre Koruma Kurumu'nda.
Elektrik, yol ve su gitmesi lazım. Mali
destek yok. Foça'da yaşanan sorun
genel anlamıyla taraflann konuya iyi
niyetleyaklaşmasınıngereküği. En
önemlisi, devletin 'evet biz korumacüık
istiyoruz' demesinden geçiyor. Oysa
devletin Hazine arazilerini kat
karşıbğında verme pohtikasT'dedi.
6
Üçüncü
kuşunşiiri'
Üçüncü kuş ağlamakh; yal-
nız ve mutsuz hissediyordu
kendini. "Çöp gibi" bir kuş-
tu, üstelik "hayırsızın biriy-
di" öteki. Ama mutlu görü-
nüyordu ikisi de. Farklı bir
dünyadaydılar sanki.
Gerçekten öyle miydi? Üçü
de aynı kafeste, teller arka-
sında kapalı, başkalannın
beürlediği bir yaşam sürü-
yorlardı. Hiç uçamamışlar-
dı gökyüzüne doğru, hiç
daldan dala konamamışlar-
dı. Hiç çırpamadıklan ka-
natlannın, ne işe yaradığını
anımsamıyorlardı belki de.
Bu küçücük yerde sevmeyi
bilebilirler miydi,
yalnız değiller miydi kendi
içlerinde... Nasıl mutlu ola-
bilirlerdi öyleyse... Bir bile-
bilseydi bunu üçüncü kuş...
(Fotoğraf: HATİCETUN-
CER)
Iran-Türkiye bağlantılı şebekenin beş elemanı yakalandı
Tarihi eser kaçakçısına yine suçüstü
fstanbul Haber Servisi - İs-
tanbul Emniyet Müdürlüğü,
Mali Şube ekiplerinin gerçek-
leştirdiği bir operasyon sonucu
İran'dan Türkiye'ye tarihi eser
kaçıran bir şebeke yakalandı.
Operasyonda aynca Acheme-
nit öncesi İran kültürleri-
ne(M.Ö 6-8. yy) ait müzelik
değer taşıyan yaban keçili, hal-
ka kulplu ve aslan protom
emzikli libasyon kabı(Rhyton)
ile Boğa-Aslan mücadelcsinin
tasvir cdildiği üç boyutlu rao-
bilya parçasmdan oluşan 2
adet gümüş tarihi eser ele geçi-
rildi.
İstanbul Emniyet Müdür-
lüğü'ne bağlı Mali Şube Mü-
dürlüğü'nden dün yapılan
açıklamada 14 ağustos 1992
günü telefonla yapılan bir ih-
ban değerlendiren ekiplerin
Vangölü Turizm Şirketi'ne ait
34 PU 650 plakalı Mercedes
marka bir otobüsün içinde
yaptığı aramada otobüsün ön
sol havalandırma bölümünde
naylon poşet içinde saklanmış
iki paketin açılması sonucu ta-
rihi eserlerin ele geçirildiği ve
piyasa değeri yüksek olan her
iki eserin Veysel Boyraz tara-
fından 550 milyon lira karşıiı-
ğjnda alındığı belirtildi. Mali
Şube ekiplerinin yaptıklan
araştırmada aynca Nevzat Öz-
çelike ait 34 PU 650 plakalı
otobüsün 1973 model olduğu
halde. yurtdışına çıkabilmesi
ıçın ruhsatnamesindeki model
hanesinde tahrifat yapılarak,
1986 model olarak değiştirildi-
ğı ve kaçakçılığın bu şekilde
gerçekleştirildiği anlaşıldı.
Mali Şube'den yapılan açık-
lamada otobüs şoförleri Ömer
Çakır ile Yener Saygıh'nın
iran'dan Türkiye'ye kaçıra-
rak, Başak garajına çektikleri
otobüsün içinde sakladıklan
iki tarihi eseri İstanbul'da Vey-
sel Boyraz'a tesb'm edeceği ve
daha sonra eserlerin Boyraz
aracıhğıyla Metin Özharat ile
eşi Birsen Özharat'a verileceği-
nin ortaya çıkanldığı ifade
edildi.
Yetkililer, kacakçılık olayıy-
la ilgisi bulunan otobüs şoför-
leri Ömer Çakır ve Yener
Saygılı dışında otobüsün sahi-
bi Nevzat Özcelik ile eserlerin
İstanbul'da teslim edileceği
Veysel Boyraz ve kardeşi Tu-
fan Boyraz'ın yakalandığını;
abcı konumundaki Metin ve
Birsen Özharat adb kişilerin ise
fırarda olup, yakalanmasına
çabşıldığını söylediler.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri
Müdürü Alpay Pasinb'nin
Mali Şube M üdürlüğü'ne gön-
derdiği raporda eserlerin 2863
sayıb Kültür ve Tabiat Varbk-
lannı Koruma Kanunu kapsa-
mına girdiği belirtiliyor.
Mali Şube Müdürlüğü'nün
fırarda^ olduğunu açıkladığı
Metin Özharat Türkiye'nin en
önemli tanhı eser kaçakçılan
arasında bulunuyor. Özharat,
halen Nevvyork'taki Brooklyn
Müzesi'nde bulunan ve kısa
bir süre sonra Türkiye'ye geti-
rilecek olan 4 ton ağırhğındaki
bir lahiti kaçıran adam olarak
da tanınıyor. Kardeşi Tekin
Özharat, 1983 yıbnda Adıya-
man'da gerçekleştirilen altın
sikke kaçakçılığ) sırasında öl-
dürülen Metin Özharat'ın adı
aynca 1980'lerde İzmir Cu-
maovası'ndaki Bizans Defı-
nesi'nin çalınması olayına da
kanşmıştı.
Her defasında kaçrnayı ba-
şaran ve uzun süredir yakala-
namayan Metin Özharat. ge-
çen yıl Hatay'da gerçekleştiri-
len bir kacakçılık olayının
aydınlatılması amaayla İstan-
bul'a getirilen ve eski bir ar-
keolog olan Hatay Müzesi
Müdürü Orhan Taşyürek ile
yüzleştirilmeye çalışılmış an-
cak bulunamadığı için sözko-
nusu yüzleştirme yapılama-
mıştı.
Mantannızmı var
dercünizvar
GÜNDÜZ İMŞtR
Yaz mevsiminin sinsi hastalıği mantann, özellikle kıyılarda
yaşayan her yüz kişiden 40'ında etkili olduğu açıklandı.
Uzmanlar, mantar hastalıklanmn bulaşıa olduğuna dikkati
çekiyorlar. Tatile çıkanlann, mantarh hastalann malzemele-
rini kullanmamalan gerektiğini belirtiyorlar.
Günümüzde yüzeysel mantar hastahklannın diğer hasta-
lıklara oranla daha sık görüldüğünü belirten Basın Dispanse-
ri Başhekimi Dermatolog Dr. Meriç Aksoy, çevre kirbbğinin
hastabğın yayılmasında önemli bir etken olduğuna dikkat çe-
kiyor. Aksoy, mantar hastalığının yüzeysel ve derin obnak
üzere iki grupta incelendigini belirterek yayıbmındaki diğer
etkenleri şöyle sıralıyor: Vücut direncinin düşük olması, deri-
nin uzun süren tahrişlerle karşılaşması, ıslak, nemli ve sıcak
olması, asit alkelen dengesinin bozulması, cilt şekerinin nor-
malin üstünde
olması.
Dr. Meriç
Aksoy, pobkli-
niklerine müra-
caat eden hasta-
lann yüzde 65-
70'inin başka
birdermatolojik
problemle bir-
İikte mantara
ibşkin başvur-
duğunu bebrte-
rek mantar has-
talıklanna karşı
korunma yön-
temleri konu-
sunda şunlan
söylüyor: "Bu-
laşıa özelliğe sa-
hip mantar has-
talığı olanlar.
terlik ve havlu-
lannı başkalan-
na vermemeli ve
genel duş yerle-
rinde dikkatli
obnabdırlar.
Hastalık bu tür
eşyalarla
başkasına bula-
şabilir. Ayak
parmaklann-
daki mantar
hastalığının ön-
lenebilmesi için
açık ayakkabı-
lar giyilmesi ve
tatil günlerinde çorap kullanılmaması lazım. Ayakkabılarda
plastik olmayan deri ve ağaç tabanblar tercih edilmebdir. İnce
pamuklu çorap giyilmelidir. Giyilen terlik ve çoraplar güneşe
bırakılabilir. Çünİcü mikroplar, ultraviyole ışınlanyla tahrip
olabılirler. Kasıklardaki pışikler için ise, sık alınacak duşlann
yanı sıra günde bir kez talk pudrası kullanılarak önlem ah-
nabibr. Özellikle şışman veçok terleyenler, mayoyu külot gibi
asla kullanmamalıdırlar. Bu kişiler, kasık hizalannı gecen pa-
muklu iç çamaşın giymelidirler. El mantarlannda ilaç tedavi-
sinin yanında içine bez eldiven dışına naylon eldiven giyilerek
çabşılmasında büyük yarar vardır. Ayaklan ıslak bırakma-
mak özellikle pannak aralannı güzel kurulamak şarttır."
Mantar çeşitleri
• Tırnak mantan: Tırnak
hastabklannın
1/4'ünü teşkil ederler. Çeşitb
mantarlar tırnakta rahatsızhk
yaparlar. Ayak ürnaklan, el
tımaklanndan, ayak
başparmağı tırnaği da diğer
ayak tırnaklanndan daha çok
rahatsızlanırlar. Mantar,
tırnaklara,uç kısmından veya
yan taraftan girer. Tüm
yüzeye dağılabilir. Hasta
tırnak saranr, uzunlamasına
çizgilerbelirir. Kolay
kınlabilir, kahnlaşabilır.
• Kasık mantan: En sık
rastlananderi
hastabklanndan birisidir.
Mantarhastabklannın
yaklaşık 3'te birini kasık
mantarlan oluşturur.
Erkeklerde kadmlara oranla
daha çok görülür. Net
hudutlu çevresinde canlı
kırmızı, küçük sivilceler ve ke-
pekJenmelerle kendini belli
eder. Plaklarmakatçevresine,
kalçalara ve göbeğe kadar
dağılabilir.
•Pamukçuk: Geneldeağız
içinde atılmış pamuk
manzarasında görünür. Süt
çocuklannda özellikle sık
olarak rastlanır. Yine
bebeklerin büklüm
yerlerinde boyun ve koltuk
altlan, kasıklar, göğüs altlan.
dirsek kıvnmlannda görülür.
•El mantarlan: Ayaklara
göre daha seyrek görülür.
özellikle ev işi gören
kadınlarda, aşçı, bulaşıkçı.
çaycı, laborant, çamaşırçı
gibi eli su, sabun ve
deterjanlar içinde bulunan
işlerde çabşanlarda görülür.
El tırnaklannda koyu kırmızı
bir çatlak ve çevresinde beyaz
lekeler olarak göze çarpar.
Pannak aralanndan kola
doğru uzanan kırmızı hat,
ateş, titreme, ağn ve
koltukaltı bezesi görülür.
• Samyeli: Bu yüzeysel
mantar türü degeneUikle
gövde ve boyunda yerleşir.
Güneş görmeyen
yerlerde çok sayıda sütlü
kahverengi, üzeri un gibi
kepekb belirtiler bazen
birbirleriyle birleşerek cilde
haritaya benzer bir görünüm
verebibr. Hastanın hiçbir ağn,
kaşıntı, yanma şikâyeti
olmaz.
•Saçlı deri mantarlan: Daha
sık çocuklarda rastlanır.
Günümüzde diğer mantar
hastalıklanna oranla oldukça
az rastlanırlar. Mantarlar
saclarda ya kıbn çevresinde ya
da içine girerek enfeksiyona
neden olurlar. Kıl kökünün
harap olmadığı durumlarda
saç yeniden gelir. Kıl kökü
harap olmuş, iltihabi
reaksiyon deri içine ilerlemişse
iyileşmeden sonra saçlar
çıkmaz. O bölgelerde kellik
meydana gebr.