Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11AĞUSTOS1992SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Değişime Hazır Olmak ve
CHP
12E\ liil dönemi. tam bir \ alan-dolan dönemi idi. Çok gelişen kitle iletişim
araçlarınındesteklediği voğun birpropaganda ile Türk toplumunundeğerler
sistemi alt-üst edildi. "Çağ atlıyoruz" yalanlarının ardında. toplumun büyük
bir çoğunluğu çağdışı bir sefalete itilirken. mutlu bir azınlık tüketim
nonnlarını Batı toplumlannın üstüneçıkarttı.
Prof. Dr. f OKTAMIŞ ATEŞ
Dünyu değişim üzerine kurulmuştur. Ge-
rek doğa. gerek toplum \e gerekse insan sü-
rekli birdeğişim içindedir. Zaten bilim bu de-
gişjını ıncelemek. mantığını anlamak için
yapılan uğraşı demektir. Doğa bilimleri doğa-
daki değiştmın nedenlerini anlamaya. yasala-
nnı bulmaşa \e mümkün olursa denetlemeye
çabalarlar: toplumsal yapıdaki değişimin ne-
denlerını bulmaya \edenetleme\eçalışırlar.
Değişime ayak uydurmak
Toplumsal bilimlerde. "deneme-sınama"
oianuklan bulunmadığı için. kimi doğa bilim-
cileri toplıımsal bilimleri bilim saymazlar.
Canlan sağolsun. Ama toplumsal biümde
bizzat toplum bir laboratuvardır ve toplumsal
bilimci de aynen doğa bilimcisi gibi. "değişi-
min kurallannf ortaya koymaya çalışır.
Değişime a\ak uydurmak kolay değildir.
Çünkı"
1
insan alıştığı. ısındığı. sırasında savun-
duğu kurumlardan da düşüncelerden de
uzaklaşamaz. Daha doğrusu uzaklaşmak is-
temez. zorlanır. Ama değişim. şunun bunun
keyfine tabi olmadığı için: istense de gerçekle-
şir. istenmese de. Ve bu değişime karşı çıkan-
lar. bir gün kendilerinin değişmiş olduğunu
görürler. îsteselerdeistemeselerde..
Değişime hazır olmak da önemli bir özellik,
değerfı bir niteliktir. Giderek bir anlamda
kişinin olgunluğunun göstergesidir. Çiinkü
biraz yukanda değinmiş olduğum gibi. değişi-
me u> mak kolay değildir.
Kimi zaman da insanlar. kimi şeyler değişir-
ken. kimi şeylerin değişmemesini isterler; kimi
şeylerin değişmesini memnunivetle karşılar-
ken. kimi şeylerin değişmesine kızarlar. Gide-
rek kimi şeylerin değişmesi için uğraşırken.
buna bağlı kimi başka şe\ lerin değişmemesine
çalışırlar. Hiç kuşkusuz insanı insan yapan.
kimi temel değişmezler \ardır.
Değişmez kimi değerler. değişmez kimi tu-
tumlar vardır. Fakat bunlarındışında değişim
bir bütündür. Bir şeyler değişirken, bunlara
bağlı başka bir şeyler de değişir. İstense de is-
tenmese de...
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sıvas
Kongresi"nde biçimlenen. Ulusal Kurtuiuş
Savaşımımızın zor ve onurlu günlerinde orta-
ya çıkan ve Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran si-
yasal örgüttür. Zaman içinde bu partiden
kimi kopmalar olmuş ve bu kopmalann so-
nunda ortaya çıkan yeni si\asal örgütlenme-
lerle Türkıye'de çok partili yaşama geçilmiş-
tir. 1980'e gelene dek toplumumuzda bir
kısım insanlar tarafından (sırasında) körükö-
rüne desteklenmiş. kimi insanlar tarafından
karşı çıkılmıştır. Kimi insanlann gözünde ivi
denebilecek ne varsa CHPnın eseridir. kimi
insanlann gözünde CHP demek. tüm kötü-
lükler demektir.
1920"lerden 1980"lere gelirken CHP. deği-
şen Türkiye \e dünya koşullanna önemli öl-
çüde ayak uydurmuştur. Bir zamanlann mut-
lak otoriter tek partisi, oldukça sancısız bir bi-
çimde demokrasiye yol açabilmiş ve bu de-
mokrasi içinde muhalefet görevini başanyla
yürütmüştür. Daha sonra 27 Mayıs Devrimi'-
ni izleyen dönemde, yine demokrasinin kurul-
masına büyük katkılarda bulunmuş \e iç bün-
yesindeki köklü değişımlerle birlikte (ve bu
değışıkliklere karşın). Türk demokrasisinin
gü\encesi olma özelliğini 12 E\lül karşı devrı-
mine kadar sürdürmüştür. 12 E\lül ara reji-
mınin CHP'yi kapatması. kendi mantığı açısı-
ndan doğru ve tutarlıdır. Türkiye'yi bambaş-
ka bir mecrava sokmak isteyen iç ve dış güçle-
rin. bövlesine >üklü bir sı>asal mirasa saldı-
rmalannı anlamak kolavdır. Ve bu dönemde
devlet sadece CHP'yi kapatmakla kalmamış.
tüm gücüyle CHP'lilerin ve özellikle gençleri-
nin üzerine gelmiştir. CHP'nin yanı sıra öbür
partilerde kapatılmış. fakat MHP"nin işken-
ceden geçen genç bir kesimı dışında, partililer
üzerine gidilmemişti.
CHP"nin kapatılmasrvla doğan boşlukta
önce Halkçı Parti gibi icazetli bir örgütlenme
ve daha sonra DSP ve SODEP ortaya çıktı.
DSP. CHP'nin son liderinin. SODEP. SHP-
nin öreütünün partisi idi. Daha sonra erime
sürecindeki Halkçı Parti ile SODEP birleşe-
rek SHP'yi oluşturdular.
C H P açılırken tartışmalar
12 E>lül dönemi, tam bir yalan-dolan döne-
mi idi. Çok gelişen kitle iletişim araçlannın
desteklediği voğun bir propaganda ile Türk
toplumunun değerler sistemi alt-üst edildi.
"Çağ atlıyoru7" valanlannın ardında. toplu-
mun büyük bir çoğunluğu çağdışı bir sefalete
itilirken. mutlu bir azınlık tüketim normlannı
Batı toplumlannın üstüneçıkarttı. Hemdese-
falete itilen kitlelerin desteğiyle! Herkes bir
"köşe dönme". "tokat atma" umuduna
kapıldı. Batı'ya uyumlu (entegre olma) ya-
lanıyla. Türk ekonomisi iyiden iyiyeçıkmaza
sokuldu. Üretmeden tüketmek hayalleri. top-
lumun tüm kesimlerine damgasını vurdu. Ve
ilginç bir biçimde SHP de bu gidişten bir öl-
çüde nasibini aldı. CHP'nin mirası üzerinde
kurulan SHP'de "değişer. dünva koşullany-
la" başlayan aykın görüşler. sonunda altı ok
tartışmalanna kadar geldi.
Aslında 12 Eylül karşı darbesi olmasaydı da
muhtemelen CHP içinde bu tür tartışmalar
olabilecekti. Ancak hiç kuşkusuz cılız kala-
caktı. Ama sapla samanın kanştığı bir dö-
nemde, bu tür tartışmalar ön plana çıktı. Şım-
di CHP açılırken (CHPmutlaka açılacaktır).
bu tür tartışmalann insanlan nerelere götüre-
bileceğine dikkat etmek gerekmektedir.
TürkiveCumhuriyeti, Ulusal Ant, (Misak-ı
Milli) sınırları içinde kurulmuş laik bir cum-
hurivettir. CHP. bu cumhuriyetin kurucu ör-
gütüdür ve "altı ok" bu örgütün temel ilke ve
hedefleridir. (Altı oku bir başka yazımda ele
almak istiyorum).
Şimdi, sürekli olarak değişen dünya ko-
şullanndan söz eden ve Türkiye'nin de bu de-
ğişime avak uydurmasından dem vuran kişi-
lere sormak istıyorum: Değişime ne kadar
hazırsını/. ya da ne kadar değişime hazırsınız?
Sadece altı oku mu tartışmak istiyorsunuz?
Sadece Kürt kimliği üzerinde mı durmak isti-
yorsunuz? Laz kimliği ya da Boşnak kimliği
sizi ilgilendirmiyor mu? Ulusal Ant sınırlarını
tartışmaya hazır mısınız? Lozan'ı tartışmak
ister misiniz? Laik toplum düzenini tartışmak
işınize gelir mi? Eğer halkımızın çoğunluğu
bir şeriat düzeni isterse. bu düzen içinde ken-
dinize bir yer bulabilecek misiniz? vs, vs.
Sonuç
Bu soruların yanıtı açıklıkla verilmek zo-
rundadır. "Efendim ben Kürt kimliğinin tanı-
nmasını istiyorum, ama Ulusal Ant hudut-
lannın korunmasından yanayım" diyemezsi-
niz. Örneğin Kürtler için ne istiyorsanız, Laz-
lar için de Boşnaklar için de Çerkezler için de
Abazalar için de Pomaklar için de Yörükler
için de istemek zorundasınız. "Sivil toplum
içinde dinsel örgütlenmeye engel olunma-
masını istiyorum. ama şeriat devletine
karşıyım" diyemezsiniz. "İran'daki rejime
karşıyım, ama Cezayir'de ordu müdahale et-
memeliydi" demek hakkınız da yoktur.
"Cumhuriyetin getırdiği haklardan yarar-
lanmak istiyorum. ama resmi ideolojiye
karşıyım" da diyemezsiniz. Değişime katlan-
mak zor "zenaat"tır. Boş konuşmak, orada-
burada atıp tutmak kolaydır. Ama iş gerçek
yaşama gelince. tutarlı olmak gerekir. CHP'-
nin yeniden açılmasının bu tür tartışmalara
netlik getirmesini umuyorum.
ARADABIR
POÇ. DR. SUZAN ERBAŞ
Anadolu Köyleri..."Orda bir köy var, uzakta / O köy, bizim köyümüzdür..."
böyle başlıyor Ahmet Kutsi Tecer'in ünlü şiiri. Her ne ka-
dar Türk halkının yarısından fazlası kentlerde otursa da
kent halkının büyük bölümü köy kökenlidir. Çünkü "taşı,
toprağı altındır!" diye milyonlarca insan doğup büyüdüğü
köylerini terk edip kentlere göç etmişlerdir. Ama bu, köyle-
rin sonu olmamıştır. Geniş topraklara sahip olan Türkiye-
de sanayinin yanında tarım da önemini korumaktadır ve
ülke çapında hâlâ binlerce tarıma dayaiı köy mevcuttur.
Bir köy, salt bir oturma yeri değildir. Köyde yaşam bir
bütündür: Yaşamak, çalışmak, üretmek. Hepsi aynı dar
çevrede oluşmaktadır. Köydeki üretim birimi genellıkle bir
insan topluluğu, bir "aile"dir. Bu aile için bir yaşama mer-
kezınin yanında canlı ve cansız üretim araçlarını ve ürün-
I31İ9İ sjıKlamaya yarayan bınmtere (ünitelere) de gerek
düyülmaktadır. Böylece evler, ambarfar, ahırlar ve aviu-
lardan oluşan birimler ortaya çıkmaktadır.
Köylerdekı yapılar genellikle tek ya da iki katlı, tek bir ai-
leyi barındıran evlerdir. Hayvaniar için kullanılan birimler
Dazen ayrı, bazen bıtişik, ender olarak da içiçedirler. Iklim
şartlarına ve çevrede bulunan malzeme cinslerine göre
yapılar ve yapı tarzı değişmektedir.
Altmışlı yılların sonunda ilk kez Edirne'den Artvin'e ka-
dar yapılan bir sonbahar gezisi sırasında köyleri yakından
görmeye ve tanımaya fırsat buldum. Sakarya çevresinde
zemin rutubetli olduğundan direkler üzerine oturtulmuş
ağaç iskeleli kerpiç ya da tuğladan yapılmış evlere çokça
rastladım. Artvin'de ise yamaçlara asılmış gibi duran evle-
rin alt katları taştan ve üst katları ağaçtan çardak biçimin-
deydi. Sakarya'da kurutulmak için dizilmiş tütün yaprakla-
rı, Artvin'de mısır koçanları, evleri gerdanlık gibi süslüyor-
du. Fırat'ın ana kolu olan Karasu'yun çıkış bölgesinde
ıslak çayırlıklarda evler tek katlı taştan yapılardı. Damları
topraktan yapılmış, evlerin üstüne kışlık yem gereksinme-
si olan ot ve samanlar. ana binanın hemen hemen iki katı
yüksekliğinde yığılıydı ve bu kocaman şapkalarıyla bina-
lar uzayan kültür mantarlarına benzemekteydiler. İç me-
kânın tavanında açılmış kapakların sayesinde Doğu Ana-
dolu'nun dondurucu ve acımasız kışında dışarı çıkmadan
ve üşümeden hayvaniar için gerekli yem ve altlık kolayca
sağlanabiImekteydi.
Sözü edilen üç katlı ev tipinin yanında, daha nice başka-
ları vardır. Ancak, her ev tipi, olumsuz her türlü dış etken-
den korunmak için çevrede bulunan yapı malzemeleri de
en iyi biçimde ve yüzyılların deneyimiyle değerlendirilme-
si sonunda geliştirilmiştir.
Kullanılan yapı malzemeleri ve inşaat türünün yanında
evlerin yerleşme biçimleri de bölgelere göre farklıdırlar.
Karadenizin yeşil yamaçlannda binalar arazi üzerine
serpilmişlerdir ve dağınık yerleşim düzeni egemendir.
Böylece insanlar sarp arazide zaman yitirmeden ve ge-
reksiz yere yorulmadan evin çevresinde bulunan toprak-
larını işlemeye olanak bulurlar.
Ama Türkiye'nin genelinde insanlar evlerini birbirine
yakın, yani bir köy oluşturarak kurmayı tercih etmişlerdir.
- Anadolu'dan geçerken irili ufaklı köylerin bazen kış aya-
zından korunmak için bir çukura saklanmış olduğu, çoğu
kezdetaşlı birtepenin üstünde veverimli topraklara yakın
kurulduğu göze çarpmakta idi. Demek atalarımız verimli
tarım arazilerini boşuna harcamamışlardı.
Yetmişli yıllarda Anadolu gece de aydınlatılmaya baş-
landı. Gece yolculuklarında yolun iki tarafında, yakın ve
uzak köylerin ışıkları, altmışlı yılların tersine yavaş yavaş
parlıyordu. Alışmış olduğum kapkaranlık nasıl da değiş-
mişti! Ne kadar da insan yaşarmış Anadolu'da! Buna karşı
köylerin gündüz görünümü fazla bir değişikliğe uğrama-
mıştı. J J -•
Seksen'i yıllarda ise köyün gunduz gorunumu de degış-
meye başladı. Hızla değişen ülkemizde doksanlı yıllarda
bu değişim artık daha da belirginleşmiştir. Köylerin en ha-
kim yerine, hern köyden hem de ana yoldan en çok görü-
nen bir noktada üç ya da dört katlı büyük ve düzgün, dik-
dörtgen, kiremit çatılı binalar yükselmeye başladı. Bu
yapılar kurs ve yuva binası adı altında ne yaşanılan evlere,
ne bayrak direkli köy okullarına, ne de halkın ibadet ettiği
4
camilere benzemektedirler. Sanki çevrenin doğal ve
sosyo-kültürel/ekonomik yapısından ayrı birdünyayı sim-
1
gelemektedirler. Bunların ayrı bir mimari özellik taşıyan
giriş kapıları vardır ve yüksek bir duvar ile çevrilidirler. Bu
görkemli ve temiz binalar Türkiye'nin her yerinde birbirine
" çok benzemektedirler: çizim aynı elden yapılmış ve görev-
' leri hep aynıymış gibi. Köyevlerinin aksine ne yapı malze-
meleri, ne yerleşim biçimi ne de mimari tarzı doğal çevre
' şartlarına uymaktadır.
Bu binalar biraz sevimlı olsaydılar, onları şirin ve ufak
köylerle beraber civcivlerini koruyan bir anne tavuğa ben-
zetebilirdik. Ama çevreye hiçbir biçimde uymayan, sanki
çevreyı denetim altına alan bu kocaman binalardan bir so-
' ğukluk ve ürküntü, dahası korku bile yayılmaktadır.
Gitmesek de gelmesek de
; O köy bızim köyümüzdür...
Köyumüz değişmektedir. Onun farkında mıyız?
TARTDŞMA
İlhan irem'e Yanıt
Yine de karamsar olmaya gerek yok. Bulutlardan sonra gün açar,
bakın gökyüzüne bu, hep böyledir. "İnsan tükenmez" sözünü iyi
saptamışlar, tükenmez elbet insan...
/^umhuriyet'in 2 ağustos tarihli Taıtış-
V^-rna köşesinde müzik sanatçısı tlhan
Jrem'in güncesinden süzülen. insanı ger-
çekten düşüncelere yönelten ilginç yazısı-
nı okudum. İlhan İrem duyduğum, bildi-
ğim kadanyla okuyan, düşünen bir
insan. Öteki müzikçi meslektaşlanna
benzemeyen bir yanı var. Bu yazısından
da belli oluyor. Aynca, magazin basını
yerine Cumhuriyet'e yazması sevindirici.
Bu gazeteyi okuyup izlediği de gerçek.
îlhan Irem'i, yazdıklannı çok iyi anlı-
yorum. Söylediklerine de büyük bölü-
müyle kaülıyorum. Ancak bu duruma,
yakındığı bu koşullara, bu ortama durup
dururken gelinmedi. Onun bir suçu yok
elbette, o ayn konu. Bir başka açıdan bu
konuda hepimiz sorumluyuz, ama asıl
sorun, temelde, çok derinlerde...
Yıllar önce toprak reformunu yapmaz-
san, göçü önleyemezsin elbette. insanlan
oy uğruna büyük kentlere yiğarsan, "taşı
toprağı altın" diye gözlerini boyarsan,
büyük yığılmalar kaçınılmaz. Ardından
bunun getırdiği sorunlan çözmek kolay
olmaz.
Köy Enstitüleri'ni kapatır, köylünün
okuyup yazmasını, aydınlanmasını, bi-
linçlenmesini önlemiş olursun. Böylece
belli bir zaman kandınp, onu çağdışı ya-
şantısıyla başbaşa bırakarak inuhar
dümenini bir süre sürdürürsün. Sonuna
dek. asla. Elbet, bu oyun bir yerde tıka-
nır.
Uyguladığın politikalarla insanı yücel-
ten yanlanndan soyutlayıp, köşe dönücü-
lüğü geçer akçe hale getirirsen, olacağı
budur. 12 Eylül'den bu yana yapılanlar,
basına aksedenler hangi çağdaş ülkede
yaşansa insanlann dudaklan uçuklar...
Alabildiğine bir kültürsüzlük, sonradan
görmüşlük, paradan başka hiçbir şey ta-
nımama. tek hedefın para haline getiril-
mesi korkunç bir şey... Bu ülkede hepi-
miz, bu çarpık, bu soysuz, bu cehennem
yaşantıyı gördük; tanığıyız... Müzikte
arabesk, yaşamda arabesk, giyimde ku-
şamda arabesk, devlet işlerinde ara-
besk...
îlhan frem'ir. içinde bulunduğu ortam
böylesi insanlann en çok revaçta olduğu
bir ortam... Neredeyse, kimi arabeskçiler
başırruza bakan bile olabilirlerdi, o gidiş-
le...
Bugün şiir kitaplan beşyüz basılıyor-
muş, okuyoruz orda burda. Hatta İcimi
kitaplann bir yerlerinde yazıyordu bu sa-
yı. Eskiden çok satmak iyi sayıhyordu,
bugün az satmak belki de. Oyle mi bilemi-
yorum. Ama bu sayı utarulacak bir sayı-
dır. 1977'lerde şiir kıtaplanrun üç bin-bes
KENDINDEN
YAPIŞAN BANTUP
bin basıldığını bilenlerdeniz. Belli bir dü-
zeydeki romanlar on bin basılıyor, birkaç
baskı yapıyordu. Bugün en büyük yayı-
nevlerinin bastığı nitelikli kitaplann satı-
şı bini bulmuyor. Elli milyon insarun
yaşadığı bir ülkede çok acı bir durum.
Sanki, kitaplann durumu böyle de bası-
nın ki çok mu iyi? İçinde magazini, araba
filan vereni de dahil. üç milyonu geçme-
yen bir tiraj. En savlı ^azetenin günlük
satışı vanm milyon... Işte tablo budur,
Sayın ırem...
Bütün yaşanu boyunca bir yazann, bir
şainn göremeyeceğı paralar, bir akşamda
meslektaşlannızdan kimine üç-beş şarkı
karşılığı ödeniyor da kimsenin bir şey de-
diği yok.'..
Ama yine de karamsar olmaya gerek
yok. Bulutlardan sonra gün açar, bakın
gökyüzüne bu, hep böyledir. "İnsan tü-
kenmez" sözünü iyi saptarruşlar, tüken-
mez elbet insan...
İlkbaharda bulanık akar dereler bir sü-
re. Yaza doğru berraklaşır. Jçindeki kay-
gan taşlar, kumlar, balıklar gözükür...
"ŞefTaflaşır" yani...
Aradığınjz insanlar yaza doğru akan
dereler gibi içleri berrak, kafa ve gönülle-
ri berrak, aydınlık insanlar olsa gerek...
Var, böyleleri de var, az bile olsa...
Hep bilirsiniz, dereler çoğala çoğala ır-
maklaşır, denize ulaşır değil mi?
Umut dolu sevgıyîe...
tSVf AİL GENÇTÜRK
OZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
89.DÖNEMKAYITLARI
DEVAM EDİYORI
Hafta sonu-Hafta \ç\ ve
Akşam kurslan devam ediyor.
Oershane:
ÜSKÜDAR: 343 ( 7 82-318 92 88
KOZYATAĞI: 3(2 47 33
TARABYA: 282 88 18
MESEN
O T E L
A k ç a k o c a
Lokanta-Havuz-Plaj
O.K.: 100.000.-TL.
Rezervasyon:
Istanbul:265 29 68 $
Akçakoca:(9-4614) 1554-4174
* Rumelıhısarı Han Resuurant
kuruluşudur.
İstanbul'da Şerifali j
Çiftliği'nde 120 m
2
'lik
kooperatif hessime
deyretmek istiyorum.
(1ST) 371 06 68
mesai saatlerinde
1
ASPİRATÖRŞOFBEN-BACAEGZOST
BAĞLANTILARINDA
Tüm Havalandırma sistemlerinde
İdeal Çözüm • Mükemmel Kalite
ZENGİN ÇEŞİT BOL STOK CA2İP FİYAT
Bölge Temsilcisi
FıtaTeknik
ISITMA-HAVALANDIRMAKLİMA'da 40 YIL
Adres : Ahmet Vefık Paşa Cad No 36 34280 Çapa / ISTANBUL
Tel : 586 32 44 - 586 46 13 - 585 57 58 - 588 13_ 79
Fax : 588 15 00
TÜRK
KALPVAKFI
(2)Sağlık Merkezlerimiz,
Yeni Cihazları ve
Uzman Kadrosu ile
Hizmetinizdedir.
Şişli Tel: 275 12 44/45
Nışantaşı 248 58 66
PENCERE
Zoom!..
Siyah kadın, kuzguni bir Afrika yaratığı. Yarışa hazırlanıi
yor. Kasları gergin. Dizlerini büktü. Öne doğru eğildi. Elleri-
ni yere koydu.
Zoom!.. '
Nereye?
Tırnaklara!.. Kuzgun karasının ellerindeki ojeli tırnaklar,
ekranda kıpkırmızı büyüdüler.
Değişken odaklı çekim yöntemiyle bir anda uzakları ya-
kın eden zoom, Barcelona'daki yarış pistinden zenci atletin
tırnaklarını alıp odamıza taşıdı.
Oda küçük. Koltuk rahat. llımlı bir ışık. Köşede televizyon.
Renkli ekran...
Olimpiyat oyunları...
Televizyon, dünyayı on beş gün süreyle bir stadyuma çe-
virdi; görsel şölenlerle açıldı ve kapandı 1992 Barcelona
Olimpiyatları. Bilimsel ve teknolojik devrimin kazanımlarıy-
la insan topiumlannın spor ağııiıklı gelişmelerini harman ede-
rek sergileyen yarışlar, herkesi çok boyutlu düşüncelere sü-
rükledi. Siyahların fiziksel üstünlükleri, kadınlann olağanüstü
yetkinlikleri, ekonomik açıdan çöken sosyalist ülkelerin ya-
rış alanlarında başarıları ve İspanya'nın ulaştığı estetik dü-
zeyi gösteren görüntüler, 2000'lerin rüzgârlarını 1990'larda
estirdi.
İspanya yeni görüntüsüyle çarpıcı biçimde çıktı ortaya!..
Avrupa uygarlığının bu acılı bölgesi, 20'nci yüzyılın ilk yarı-
sını iç savaşia kapamıştı.
Sonra kırk yıl Franco faşizmi..
Bir ömür..
Artık o dünyanın çok gerilerde kaldığını düşünenler, Bar-
celona'da yaşanan inanılmaz "şehrayin"\n yıldız yıldız ev-
lerimize, odalarımıza dökülmesinden etkilendiler.
•
İhtiyarın gözleri, toprağa bakıyor. Acının binbir çizgisiyle
suratı buruşmuş. Bir toplama kampı. Ölüler evi gibi. AzraıT-
in gölgesi insanlann üstüne düşmüş. Nazilerin İkinci Dün-
ya Savaşı'ndaki ölüm kamplan hortlamış, Avrupa'nın bir baş-
ka köşesinde kurulmuş..
İhtiyar Boşnak kıpırdadı.
Oturduğu yerde önüne bakıyor, geleceği yok, geçmişini
düşünüyor; çenesıni sıvazladı.
Zoom! .
Nereye?
Gözlere!..
İhtiyar Boşnağın açık mavi gözleri ekranda kıpkırmızı. Be-
yazına kan oturmuş.
Değişken odaklı çekimle bir anda uzakları yakın eden zo-
om, yaşlı adamın bakışlarını toplama kampından alarak oda-
mıza taşıyor. İhtiyarın kederini, korkusunu, ürküsünü, acısı-
nı paylaşmaktan artık kim kaçınabilir?
Barcelona'da rekorlar kırılıyor, Bosna'da ölüm kol gezf-
yor; ya daha yakınlarda?..
Anadolu'da neler oluyor?
*
Zoom, değişken odaklı fotoğraf makinesi objektifidir. Ka-
meralarda odak uzaklıkları değiştirilerek sağlanan etki, çok
kullanılıyor; bir anda konuya yakınlaşıyoruz, bir anda uzak-
laşıyomz. Artık stadyumun tribünlerinde oturmanın ne an-
lamı var? Televizyonda olimpiyat daha yakından izleniyor.
Kaç kameraman birden çalışıyor?
Yarışlarla iç içe yaşadık; on beş günlük bir süreçte olimpi-
yatları açtık ve kapadık.
Dünyanın gözleri ispanya'daydı; ama son günlerde bir tek
televizyonun objektifi Balkanlar'a kaydı; bilmem ki yetti mi,
arttı mı?
•
Zoom, yalnız fotoğrafta, sinemada, televizyonda yoktur;
insan beyninde vardır; dünyanın neresindeki hangi olaya,
konuya, kişiye zoom yapmak gereğini çağdaş insanın ög-
renmesi ancak bilinçlenmeyle olanak kazanır.
Anımsarsmız, Körfez savaşında insanlar ölürken CNN mu-
habiri karabatağa zoom yapmıştı.
Her zoom'a kanmayın..
Aldanmayın.
ıt
SELDA
BAĞCAN
MffJÖR&MÖIİK YflPIMCILIK
KARS SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1992/17
Karar No: 1992/54
Gıda maddeleri tuzuğüne rauhalefetten sanık Kars Kümbet köyü
ııüfusuna kayıtlı Hasan oğlu 1935 D.lu lmam Hüseyin Özşahin hak-
kında mahkememize açılan davanın yapılan ve bitirilen duruşması so-
nunda:
Sanık lmam Hüseyin Özsahin'in eylemine uyan TCKÎftın 398, 3506,
647, 4, 72. maddeleri gereğince 510.000 lira ağır para cezası ile ceza-
landırılmasına, üç ay sure ile meslek, sanat ve ticaretinin tatiline, tak-
diren yedi gun sure ile işyerinin kapatılmasına ve hüküm özetinin bir
gazetede yayımlanmasına dair iş bu hüküm özetinin Ankara, Istan-
bul ve Izmir'de yayımlanmakta olan bir gazetede ilan edilmesi karar
gereğince ılanen duyurulur.
Basın: 34357