Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27TEMMUZ1992PAZARTESİ CUMHURİYET 8AYFA
HABERLEREV DEVAMI 17
Rektör seçiminde Doğramacı ağırlığı^ TT-i •: vi- A_ . J » i_ V A I / r»_.i maaise,rektörseçimiyle.YOK metSağlam,üniversitelerinseç- iletilen rektör adavlan lktesi ol-
JutmNp
O Ü K C J Ü V •Hükümetle ters düşerek YÖK Başkan-
lığı'ndan istifa eden Doğramacı, belirlenen
3'er aday arasından Cumhurbaşkanı'nca
belirlenecek rektörler için tercih yaptı.
!>.• Baştarafi 1. Sayfada
n ler. Çoğu öğretim üyesi, boykot
-: önerisini benimsemedi. Seçimler
• yapıldı, adaylar saptandı, YÖK
0 Genel Kurulu toplandı ve seçim-
lerde ilk sıralan alan 10 öğretim
üyesini "sakıncah" bularak ele-
-^ di Daha başka deyişle Cumhur-
-> başkam'na "sakıncasız ve
:•' tenüz" bir liste hazırladu Seçi-
r> mi kazanan kimi rektör adayı
-'. "güvenlik soruşturması"nda
tc 'şaibeli' mi çıkmıştı?
Olan bitenlere hiç şaşmamak
c gerekir.
Üniversitelerde 12 Eylül düze-
ni süriiyor; 1983 rejimi, Türki-
• ye'de aşüamadı. Koalisyon hü-
; kümetinin programındaki ko-
< şullar gerçekleştirilemediği süre-
ce, bu ve buna benzer birçok
x olayla karşılaşmak doğal sayıl-
- malıdır.
Rektör seçimlerinin boykot
.. edümesini isteyen öğretim üye-
-. lerinin çağrılanna yeterince
. uyulsaydı, bu sonuç ortaya çık-
r: mayacaktı. Ne var ki bütün
'. dünyada ve bizde yaşanan ör-
. nekler, bu gibi olaylarda boykot-
.. lann başanlı olmadığını göste-
j, riyor. Bugûn değiştirilmek iste-
r' nen 1982 Anayasası'na sandık
v katılımı çok büyük çaptadır;
., Türkiye'yi bugiln yöneten poli-
' tikaalann siyasal yasaklan da
ancak yüzde 51 oramnda oyla
. kaldırılabilmiştir.
v 1983 genel seçimlerinde katıl-
.. mak isteyen çoğu politikacı 12
-, Eylül askeri yönetimince sakın-
cah bulunarak veto edilmistl
3' Şimdi YÖK Genel Kurulu da 12
v Eylül yöntemlerini kullanarak
t seçilen ve ilk üç sırada yer alan
1; "sakıncah profesörler"i ayıklı-
L yor; kendisine verilen görevi ve
_- yakışam yapıyor.
Yaşanan her olay, Türkiye
;:* iiniversitelerinden 12 Eylül hu-
_' kukunu, ruhunu, mirasını te-
, mizlemek gereğini vurgulamak-
'. tadır. Her şeyden önce bu işin
"" kolay olmadığını söylemek zo-
'• rundayız. Çünkü lOyıllık 12 Ey-
, lûlyönetimi YÖK kafasım üni-
•.' versite yapısında güçlendirmiş,
yandaşlannı çoğaltmıstır. Şili gi-
j' bi demokratik gelenekleh Türki-
:; ye'den daha köklü bir ülkede Pi-
'' nochet rejiminin ne kadar güç-
lükle tasfiye edildiği anımsanır-
sa, büyük çaba harcanması ge-
'.' reği ortaya çıkar. Kamuoyunun
. gözleri Anadolu'ya yayılmış
1
üniversitelerimizin üzerinde ol-
"" malıdır.
YÖK dûzeni, 12 Eylül askeri
" faşizmiyle özdeşleşmiştir. Yetki-
:;' leri tek makam ve kişide topla-
L
yan, demokratik denetimleri
''' yok eden, yukarıdan aşağıya
'_' zincirleme yönetimi üniversîte-
u
lere layık gören bu düzenin en
\ kısa sürede değiştirilmesi koalis-
'•' yon hükümeünin görevidir.
-•• Çünkü halk, bu koşulla ikti-
•'• darı koalisyon hükümetine ver-
': dl Demokrasinin evrensel değer
'* yargılannı bilim yuvalannda ha-
'• yata geçirmek, hepimize düşen
'• doğal görevdir.
iipienmediğinisavunarak,ken-
dısıru "Ozel sektör üniversitele-
n YöK'ünün başkam"
id
TURANYILMAZ
MALATYA - YÖK Başkan-
lığı görevinden istifa eden Prof.
Dr. Ihsan Doğramacı, Cum-
hurbaşkanı Tıırgut Özal'a, üni-
versiteJere rektör olarak hangi
profesörlerin atanması gerektı-
ği konusunda görüş bildırdi.
Doğramacı'nın, Cumhur-
başkanı Turgut Özal'a, YÖK'-
ün belirlediği rektör adaylan
arasından seçilmesinı istediği
isimlerin listesini ilettiği öğre-
nildi.
Cumhurbaşkanlığı Şözcüsü
Büyükelçi Kaya Toperi, Cum-
hurbaşkanı Özal'ın bütün rek-
tör adaylannı tek tek tanıması-
nın mürnkün olmadığını belir-
terek,"Sayın Doğramacı, Sayın
Cumhurbaşkanımızın bir fıkir
edinebilmesine yardıma oluyor
olabilir"dedi. Prof. Dr. Doğra-
Tercih sütunu
Halef-selef YÖK başkanlan
İhsan Doğramacı ile Mehmet
Sağlam, Cumhurbaşkanı
Ozal'ı, Malatya gea'si. sırasında
yalnız bırakmadılar Ozal onu-
runa önceki gece İkinci Ordu
Komutanbğı karargâhında ve-
rilen resepsiyonda Cumhuri-
yet'in sorulannı yanıtlayan
YÖK Başkanı Prof. Dr. Meh-
met Sağlam, üniversitelerin seç-
tiği adaylar arasından belirle-
nen üçer rektör adayının, geçen
cuma günü saat 16.00'da Cum-
hurbaşkanlığı Genel Sekreterli-
ği'ne ıletildiğini söyledi. Sağ-
lam, bu başvurunun üzennden
henüz 24 saat geçtiğini, bu ne-
denle rektörlerin belirlenmiş
olabileceğini sanmadığını bil-
dirdi. Resepsiyona katılan ve
oldukça keyifu gözüken Doğ-
ramacı'nın da, oturduğu proto-
kol masasında, bir süre önün-
deki bazı listeleri inceleyerek,
notlar aldığı gözlendi. Daha
sonra, Doğramaa'nın üzerinde
çahştığı bu listelerin, YÖK ta-
rafından Cumhurbaşkanı'na
YÖK sonbaharda yok oluyor
IŞIKKANSU
ANKARA - Devlet Bakam Türkan
AkyoL haarlanacak ve sonbaharda mec-
gûndemine girecek olan yeni reform
cediyle, üniversitemn, se^mle geimiş
vc kTirullarca yönetileceğini söytedi.
jal, yeni reform ile birlikte, YÖK'ün
kurum ve yasa oiarak kaldınlacağını açı-
kladı.
Üniversiterefonnu üc ilgffi rapor hazır-
lamakla görevtendirilen Akyo}, hûkürnet
programında net ve kean ifadeterle, yük-
seköğretim reformundan söz edildjğini
anımsatarak, son günkrde üniversitede
demokratikleşmenin, yainızca rektör ve
dekan seçimleri ile gerçekleşebüeceği gibi
yanlış bir anlayışm egemen olduğunu
söyledi. Üniversıtenin çagdaş ve uluslara-
rasi anlamda özerk ve bagımsız olabifme-
si için, bu kurumun seçimle gelen kurul ve
kişileree yönetilrnesi gerektiğini aktaran
Akyol, Cumhuriyet'e görüşlerini şöyle
açtkladı:
"YÖK'ün devreye gmnesi ifc, seçimle
göreve gelen kurul ve kişiler el değiştirdi.
KunıHar, yetkisiz hafc getirüdi. Tüm so-
• Üniversite
reformuyla ügili
raporu
hazıriamakla
görevli Devlet
Bakam Türkan
Akyol,
üniversitenin
seçimle geimiş y
kişi ve kuruüarca ;
yönetileceğini
söyledi.
otokratik bir düzen getirdi. Böyle bir s»-
teme geçjldi de, öğretimin niteliği ve kali-
tea mi düzeldi? Hayır, tıp fakülteleri ileil-
gJH yapılan medis araşürmasmda, tıp fa-
kültelerindeki öğretimin niteliğinin zayrf
ve orta düzeyde olduğu ortaya pkü.
Bu gelişmeler şunu gösteriyor ki, üni-
verateler, seçünle gekn yetkiB kurul ve
kişileree yönetilmelidir."
Trakya'dan tepki
rumluluk, tayinle gelen dekan ve rektör-
iere devredüdi. Kişi hakimiyeti, üniversi-
telere hakim oldu. Oysa, bilım ve düşünce
özgüriüğü, serbestçe gerçeği aramak için
yönetsel bağımsızlığa, su ve hava gibi
muhtaçtır.
Sayın Başbakan ve Sayın Başbakan
Yardıması, net bir biçimde veçeşiüi kere-
ler, üniversitenin seçimle gebniş kişi ve
kurullarca yönetileceğini bildirdikr.
Yeni üniversite reformu ile YÖK ku-
rum ve yasa olarak kaldınlacakür. Çün-
kü, YÖK sistemi ve yasası, üniversitelere
Trakya Üniversitesi öğretim üyesi Prof.
Dr. Askeri Baran'm universitedeki seçimde
birinci sırada yer aimasına karşm YÖK ta-
rafmdantistedışı bırakılması, tepkilere yoJ
açıyor. Bu universitedeki öğretim üyelerin-
dcn Prof. Dr. Sabahatün Öğün, "YÖK,
aday sayısmı 6'dan 3'e indirirken, adaylan,
aldıkkn oy ve diğer özelliklerine göre degil,
çıkar gruplannın geçerü silahı olan imzasız
mektup ve tetefon ıhbarlannı esas alarak
değerlendinyor ve bu kişilen koiayca harca-
yabiliyor" dedi.
Prof. Dr. Sabahattin öğün, Trakya Üni-
versitesi'nde rektör adaylannı bdirleme se-
cimine kaulmış ve 6. aday oiarak YÖK'e
bUdirilmişti.
Deıııirel: GAR su sorunu doğurmaz
KÜRŞAT AKYOL
Başbakan Süleyman Demi-
rel, Güneydoğu Anadolu Pro-
jesi (GAP) nedeniyle bölgede su
sorununun bulunmadığını, ne
Türkiye'de ne de Suriye ve
Irak'ta kimsenin tedirgin olma-
ması gerektiğini söyledi. Demi-
rel, "Su Türkiye'nindir. Türki-
ye kullanır, geri kalanı da aşağı
gider" dedi.
Başbakan Demirel dün
GAP'ın en büyük ünitesi
Atatürk Barajı'nın bulunduğu
Urfa'da temeüni atması öngö-
rülen 26 fabrikadan programı-
nın sıkışık olması nedeniyle
10'unun temelini attıktan sonra
döndüğü İstanbul'da, GAP'ın
açılış töreni için gelen konuk
devlet adamlan ile görüştü.
Demirel, ilk görüşmesini saat
15.00 civannda Makedonya
Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov
ile yaptı. Gligorov, GAP gibi
önemli bir projeye kaülmaktan
onur duyduğunu belirtti.
Başbakan Demirel, Pakistan
Sanayi ve Enerji Bakam Mu-
hammed Yusuf ve Bahreyn Su-
lama Bakam Macid Cavid El
Cişi'yi ayn ayn kabul ettikten
sonra, Gürcistan Başbakanı
Tengiz Sigua ile görüştü. Sigua,
görüşme bittikten sonra Demi-
rel'e ünlü bir Gürcü ressamın
Tiflis'teki eski Türk evlerini ko-
nu edinen yağhboya bir tablo-
sunu hediye etti. Demirel, bu
görüşmenin ardından sırasıyla
Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı
Yardıması Eyüp Ganiç, Fran-
sa Dış Ticaret Bakam Bruno
Derieux, Kırgızistan Başbaka-
nı Tursunbek Çingişev ve Öz-
bekistan Başbakanı Abdülha-
şim Mutalov ile görüştü.
Başbakan Demirel, yaklaşık
beş saat süren görüşmelerden
sonra gazetecilere yaptığı açık-
lamada, görüşmelerde karşıhklı
ilişkilerin ele alındığmı behrtti.
Demirel, Atatürk Barajfnın
açılış törenine yaklaşık 30 ülke-
den devlet adamlanmn geldiği-
ni anımsatarak, yabana ülkele-
rin bu mutlu günde Türkiye'de
olmalannı önemli bir olay say-
dığını söyledi.
Demirel, Bosna-Hersek
Cumhurbaşkanı Yardıması
Ganiç ile yapüğı görüşmede öğ-
rendikleri ve Cumhurbaşkanı
Alia lzzetbegoviç'in kendisine
yolladığı "mesaj" nedeniyle
"fevkalade üzgün" olduğunu
belirterek, şöyle devam etti:
"Maalesef Bosna-Hersek'te
kan dökülmeye devam ediliyor.
Bosna-Herseİc tahrip edilmeye
devam ediliyor. Sadece Saray-
bosna'da değil, başka şehirler-
de de insanlar ölüyor. Bu konu-
yu dünyaya çok iyi duyurmuş
olmamıza rağmen ve dünyanın
bu konuya el koymuş olmasma
rağmen, Sırplar AGIK'in Hel-
sinki Toplantısı'nm ve BM
Güvenlik Konseyi'nin aldığı
kararlan tanımamaya devam
ediyorlar. Saraybosna'dan ba-
na intikal eden feryatür. Çırpı-
nan, ölmemek için direnen in-
sanlann imdat sesidir."
Başbakan Demirel, Cumhu-
riyet muhabirjnin sorusu üzeri-
ne, GAP'ın bölgede bir su soru-
nuna yol açmasımn olası
olmadığını ve böyle bir sorun
bulunmadığını söyledi. Demi-
rel, "Su Türkiye'nindir. Türki-
ye kullanacak, geri kalanı da
aşağı gidecek, akıtmamak elde
değil. Sorun çıkacağım sanmı-
yorum. Daha biz bu sulann bir
damlasını kullanmadık. Asır-
lardır akıp giden suyu ne biz
kullandık ne de aşağıda Suriye
ve Irak kullandı. Bunlar kullan-
makla bitecek sular değil. Yani,
kimse tedirgin olmasm, ne Tür-
kiye, ne Suriye ne de Irak'ta
kimse tedirgin olmasın" dedi.
Meclis'te Kıbns için hazırlık
M Baştarafi 1. Sayfada
çözümü konusunda umutlu ol-
duğunu söyledi. Çetin, "An-
cak, bu aşamada, TBMM'nin
konuyu görüşmek üzere olağa-
nüstü toplanmasını gerekli gör-
müyoruz. Bu, bir süreç. Geliş-
melerin seyrine göre, biz de
olağanüstü toplantı çağnsı ya-
pabiliriz. Ama bunun zamanı
için şu anda birşey söylemek
mümkün değil. Belki bu hafta
içinde olabilir, belki de daha
sonra " diye konuştu.
ANAP da, TBMM'nin ola-
ğanüstü toplanüya çağnlması
konusunu bugün MKYK'da
değerlendirecek. Çağn yapıl-
ması eğjlimı giderek artan
ANAP'ın karannı Genel Baş-
kan Mesut Yılmaz'm yann ya-
pacağı bir basın toplanüsı ile
açıklaması bekleniyor.
Olağanüstü toplantı çağnsı
ile ilgili çalışmalan yürüten
ANAP Genel Başkan Yardım-
ası Vehbi Dinçerler, çağn için
gerekli imzalan MKYİC top-
lantısı öncesinde tamamladı.
Dinçerler, milletvekillerinin ta-
tilde ohnasına karşın çağn için
gerekli 90 imzanın toplandığını,
bunun daha da artacağıru bil-
yenlerin açıklanmasını sağlaya-
cak yasa değişikliğinin de
olağanüstü toplantıda görüşül-
mesini isteyecek.
TBMM'nin önümüzdeki
günlerde olağanüstü toplanma-
sı durumunda, gündemine baş-
ka konulan da alarak çahşma-
lannı sürdürmesi bekleniyor.
TBMM'nin gündemine alacağı
konulann başında demokratik-
leşme ile ilgili yasa düzenleme-
leri yer alıyor. Bunlann başın-
da, gözaltı sürelerini azaltan ve
sorgulamada avukat bulundu-
rulmasım sağlayan, koalisyon
ortaklan arasında sorun yara-
tan ceza muhakemeleri usulü
kanunu bulunuyor. Meclisin
gündeminde bulunan öteki ko-
nular ise çalışma yaşamım dü-
zenleyen ILO sözleşmelerinin
onaylanması ile însan Haklan
Bakanlığı'nın kuruluş yasası.
Muhalefetin, önümüzdeki
hafta içinde TBMM'nin olağa-
nüstü toplanması için çağnda
bulunmaması durumunda,
ağustosun ikinci yansında koa-
lisyon partileri çağn yapacak.
Gündemdeki yasalan görüş-
mek üzere meclisi olağanüstü
toplanüya çağıracak olan ikti-
dirdi. ANAP'ın çağnsında ola- dar partileri, anayasa gereği 1
ğanüstü toplantı gündemi ola- eylülde açılacak olan meclisin
rak Kıbns sorunun yanısıra olağanüstü toplantıdan sonra
"yüzsüzler" konusu da yer ala- ara vermeyerek çalışmalannı
cak. ANAP, vergisini ödeme- sürdürmesini amaçhyor.
ÖZGÜRLEŞME EYLEMÎ: KÖY
ENSTÎTÜLERİ
Mehmet Başaren
10.000 lira(KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-îstanbul
Ödemeligönderilmez.
İLAN
GÖLCÜK İCRA TETKİK MERCtt
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Davacı Süleyman Taylan vek. Av. Muzaffer Aktaş tarafından da-
valı Hasan Hayrullah Tiner aleyhine açılan ipotegin feklü davasın-
da;
tstanbul Karaköy Bankalar Han No: 304 ve lstanbul Sultanhama-
mı Hamdibey Geçidi No: 16'da ikamet eden davalı Hasan Hayrullah
Tiner tüm aramalara rağmen açık adresi tcmın edilemedigınden ila-
oen tcbligat yapılmasına karar verilmij olup dunışmanm bırakıJdıgj
8.8.1992 günü saat 09.00'da hâkimligimizde hazır bulunmanız veya
bir vekil tarafından temsil edilmediğiniz takdirde tahkikat ve yargüa-
maya yokluğunuzda devam edilecegi ve hüküm verileceği ilan olunur.
İNÖNÜ
STADYUMU
21:30
BİLETLER, AKM VE İSTANBUL, ANKARA,
İZMİR, BURSA LEVI'S MAĞAZALARINDA.
İSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
iletilen rektör adaylan listesi ol-
duğu belirlendi. Doğramaa'-
nın, her üniversite için gösteri-
len 3'er adayın isimlerinin
karşısmda yer alan "tercih"
sütununa isimler yazdığı da
gözlendi.
'Bana sonılmadı'
Prof. Dr. Doğramaa, Cum-
huriyet'in rektör seçimle-
riyle ilgili sorusu üzerine, YÖK
Başkanlığı'ndan istifa ederek
aynldığını anımsatarak, bu ne-
denle konuyla ilgilenmediğini
ileri sürdü. Kendisinin halen
görev yapan bütün rektörleri
sevdiğini belirterek, "Sevmesey-
dik, göreve getirmezdik" diyen
Doğramaa, rektör seçimlerin-
de nerhangi bir etkisinin olup
olmadığı sorusuna da, "Bana
hiç sorulmadı. Bütün rektörleri
kendisi atadığı için, Sayın
Cumhurbaşkanı, adaylann du-
rumlannı, hal tecrübelerini iyi
biliyor"'dedi.
Doğramaa, Sağlam'ın YÖK
Başkanlığı'na getirilmesinde
bir etkisinin olup olmadığı so-
rusuna da, "Sayın Cumhurbaş-
kanı bütün rektörleri kendisi
atadığı için, durumlannı iyi bi-
lir. Bana, 'Siz istifa edince yeri-
nize kim gelsin?' diye sonıl-
madı. Sorulmaz da. Sayın Sağ-
lam, saygı duyduğumuz bir ar-
kadaşımızdır. Başanlı olması
için dua edeceğiz"diye konuştu.
Üniversitelerde yapılan se-
çimlerde eski rektörlerin, yaş
haddinden emekli olan 4-5'i
dışında tümünün seçilerek, ye-
niden rektör olma hakkım elde
ettiklerini beürten Doğramaa,
"Böylece 3-5 çığırtkanın sözle-
rinin önemli olmadığı ortaya
çıkü. Öğretim üyeleri, gizli oyla
yapılan seçimlerde, eski rektör-
lenn yeniden göreve devam et-
meleri yönünde oy kullandılar.
Bundan güzel bir şey var mıT'
dedi.
"Çok keyifli görünüyorsu-
nuz. Bunun özel bir nedeni var
mı" sorusuna, "Benim her za-
man keyfim yerinde. Hiçbir za-
man eksilme olmadı" diyen
Doğramaa, istifasına ilişkin bir
soruya da şu karşılığı verdi:
"Beri atama sisteminden ya-
nayım. Şecim sistemine karşı-
yım. Dünyanın bütün seçkin
üniversitelerinde de durum
budur, rektörler atamayla gelir.
Bizde de, bu yola gidildi. Ben
bu sisteme inandığun için, sis-
tem değiştirilince, kendı pren-
siplerim doğrultusunda aynl-
mayı tercih ettim. Yeni YÖK
Başkanı da, getirilen bu siste-
min yanlış bir sistem olduğunu
biliyor."
Prof. Dr. Sağlam da, Doğra-
maa'nın bu sözleri anımsatı-
lınca, "Saym hocamın görüşleri-
ne saygı duyuyorum, ama ben
yürürlüğe gjren kanunu uygu-
lamakla yukümlü bir kişiyım.
Bu konuda şu anda bir fıkir ya
da tavır ortaya koymam müm-
kün değil" dedi.
Bugün Türkiye'de iki YÖK
bulunduğunu, birinin Sağlam'-
ın basjcanlık ettiği "devlet".
YÖK'ü" olduğunu, diğerinin
ise mütevelli heyetlerince yö-
netilen ve özel üniverşiteleri
kapsayan "özel sektör YÖK'ü"
olduğunu belirten Doğramaa,
bu ikinci YÖK'ün başkanının
kendisi olduğunu sövledi. Doğ-
ramaa, "Özel üniversiteler
YÖK'ü, mütevelh heyetleriyle
yönetiliyor. Yani özel sektörün
YÖK'ü bu mütevelli heyetleri.
O da benim. Yani başkanlan
benim" dedi.
Doğramaa, kurucusu oldu-
ğu Bilkent Üniversitesi'nin
lstanbul ve Antalya'da iki kam-
pusunu açmayı planladığını bil-
dirdi.
Doğramaa, şöyle konuştu:
"Hiçkimseye şu dersi şöyle ya
da böyle okut demedik. Şu dü-
şünceyi niye savunuyorsunuz
demedik. özgürlüğün son-
suzluğu bu. Her gün bize küfre-
diliyor, kendilerine sitem bile
edilmiyor. özerklik ve özgür-
lük bu. Dünyada bizdeki kadar
özerklik hiçbir yerde yok. "
Malatya'da, mütevelli heyeti
Başkanı olduğu İnönü Üni-
versitesi Vakfı'nın mütevelli he-
yeti toplantısına katılan Cum-
hurbaşkanı özal da, mütevelli
heyetlerinin halka inmesi ge-
rektiğini söyledi. Bu heyeüerde,
yerel idarelerin ve yöre halkının
ağırlığının arttınlıp, sesinin du-
yurulmasının sağlanması halin-
de. gelişmenin hızlanacağım
vurgulayan Özal. bu yönde ge-
rekü değişikliklerin yapıknası
gerektiğini de kaydetti. Özal,
bunun gerçekleşmesi halinde,
üniversite yönetimlerinin se-
çimle işbaşına gelmesi yolunun
da açılmış olunabileceğini
vurguladı.
GOZLEM
UĞURMUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
ticilerini seçmek için seçim yapacak; seçim sonuçlan
YÖK tarafından uygun bulunmayacak!
12 Eylül cuntası, 1983 seçimlertne girecek partileri ve
aday adaylarını tek tek incelemiş, bu aday adaylarının bir
kısmının adaylıklarını uygun bulmuş, bir kısmı hakkında
da sakıncalar saptayarak bu aday adaylannı seçimlere
sokmamıştı.
YÖK'ün konumu ve tutumu da 12 Eylül'deki "paşa ta-
sarruilan "na benziyor.
12 Eylül cuntasının adaylığını uygun gördüğü kişiler-
den biri 8. Cumhurbaşkanı özal'dır.
YÖK süzgecinden geçen rektör adaylannı atayacak
olan da 12 Eylül cunta vizesinden başarı ile geçen Sayın
özal'dır.
Atama işlemi de Malatya'da Doğramacı'nın görüşleri
alınarakyapılıyor!
Sistem bu.
1983 seçimlerinde ön seçmenler, MİT ve MGK üyesi
beş orgeneraldi.
Rektör atamalarında da değerli öğretim üyeleri ön seç-
menler olarak oy kullandılar. YÖK, bir çeşit "vesayet
makamı" gibi bu seçim sonuçlarını değiştirdi.
Türkiye'de üniversite özerkliği anlayışında nereden
nereye gelindiğini anlamak için Doğramacı'nın eski dü-
şünceleri ile bugünkü görüş ve uygulamalara bakmak
yeterlidir.
Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Ihsan Doğramacı, 25 Kasım
1967 günü "Türk Devrim Ocakları öenel MerkezTnce
düzenlenen toplantıda üniversitelerin, "merkezi sistem"
yerine "federatif sistemle" yönetilmesini isterken özerk-
liği bakın nasıl da aslanlar gibi savunmuştu:
-Federatif bir üniversitede üniversiteyi oluşturan bi-
rimler tam istiklale sahiptir. Yönetim ve akademik işler,
üniversitenin merkezi örgütüne ve rektörlüğe danışma-
dan yürütülür, tayinleryapılır. Öğretim üyeleri seçilir, alı-
nacak öğrencilerin sayısı, niteliği hakkında kesin karar-
lar verir.
Prof. Dr. Doğramacı, sözü "Mütevelli Heyet" tarafın-
dan yönetilen ODTÛ'ye getirerek şöyle konuşmuştu:
-Bazı ülkelerde devlet üniversitelerinin mutevellilerini
halk seçer. Senatör ve milletvekili seçtikleri gibi. Ancak
burada önemli bir fark vardır: Buradaki siyasi partiler,
mütevellilerin siyasi etki altında kalmalarını önlemek
için aday göstermezler.
Bugün üniversite öğretim üyelerinin kendi yöneticileri-
ni seçmelerini sakıncah bulan Doğramacı, 1967'de müte-
vellilerin halk tarafından seçilmesini savunuyor,
Ve diyor ki:
-Memleketimizde üniversitelerin mütevelli heyetler
yerine yetkili öğretim üyeleri tarafından yönetilmeleri ve
denetilmeleri daha uygun olur.
Prof. Doğramacı, bu gözlemlerini ve düşüncelerini ak-
tardıktan sonra fakültelerin üniversitelere karşı özerk
olmaları görüşünü savunmuş ve o günkü inancını şöyle
dile getirmişti:
-Üniversite yönetiminin ve denetiminin kayıtsız şartsız
üniversite öğretim üyelerinin seçtiği organlarca yapıl-
ması şart.
O gün "şart" da bugün niçin değil?
Türkiye'de üniversite reformu, tek parti yönetiminde
-1933 yılında- yapıldı. Üniversite özerkliği yine tek parti
yönetiminde -1946 yılında- kabul edildi.
• Yıl 1992. öğretim üyeleri "vesayet makamları"nca be-
lirlenip cumhurbaşkanınca atanıyorlar!
Tek parti döneminde özerklik veriliyor; bu özerklik, 60'-
lı yıHarda Doğramacı tarafından yeterli görülmüyor, 801i
yıllarda da aynı Doğramacı tarafından emir-kumanda
zinciri içinde doğranarak yok ediliyor.
öğretim üyeleri de "siz kendinizi yönetemezsiniz, sizi
biz yönetiriz"d\yen 12 Eylül modelini, ne acı ki oylarıyla
bugün de savunmuş oluyorlar.
Doğramacı, görevinden ayrılırken "Üniversite öğretim
üyelerinin kendi oylarıyla göreve getirecekleri yönetici-
ler oligarşiye neden olur. Ve bu sebepledir ki böyle bir
durum demokratik ülkelerde hemen hemen hiç uygulan-
mıyor" diyebiliyor.
60lı yıllarda seçimi savunuyor; 80li ve 9O'lı yıllarda
atamayı. SO'lı yıllarda üniversitede federatif sistem savu-
nuyor, 80'li ve 9O'lı yıllarda merkezi yönetimi cumhurbaş-
kanına bağlıyor. Ankara'da YÖK Başkanlığı'ndan ayrılı-
yor; Malatya'da YÖK'ün atama işlemlerine gözcülük
yapıyor!
laranoğhı: Demîrel
şimdi krvmyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) -GAP'ın en önemli halka-
sını oluşturan Atatürk Barajı'-
nın acele açılışı, ANAP'ta kuş-
kuya yol açü. ANAP Genel
Başkan Yardıması Ersin Tara-
noğju, acele açılışın ardında,
Suriye'ye daha fazla su vermek
gibi bir gizli hesaplann yattığını
öne sürdü. Taranoğlu, Başba-
kan Süleyman Demirel'i, 500
gün programı konusunda "kı-
vırmak"la da suçladı.
Ersin Taranoğlu, dün düzen-
lediği basın toplantısında,
Atatürk Barajı açılış töreninin
aceleye getirildiğini savunarak
barajın şu andaki su düzeyi ile
enerji üretmenin verimli olma-
yacağını söyledi. Barajdaki su
düzeyinin şu anda 510 kotta ol-
duğunu bildiren Taranoğlu, bu
siveyedeki su ile enerji üretme-
nin daha fazla su kaybı ve dola-
yısıyla Suriye'ye daha fazla su
verilmesi anlamma geleceğini
anlattı. Taranoğlu, şöyle ko-
nuştu:
"510 kotta enerji üretmek
için daha fazla su harcanması
gerekiyor. Bu da Suriye'ye da-
ha fazla su gönderileceği anla-
mına gelir. Şu anda kurakhk çe-
ken Suriye'ye daha fazla su ve-
rilmesi konusunda gizli bir gö-
rüşme ve anlaşma var mı diye
gehyor insanın aklına. Çünkü,
açılış bir ay sonra yapılsa daha
az suyla elektrik üretmek müm-
kün. Buna karşm, bu acele
niye? Ya bunlar cidden sıkıştı,
kamuoyuna sunacak bir şeyleri
kalmadı. Ya da kamuoyundan
çok ciddi bir şeyler kaçınhyor
da gızlemek içjn açılış töreni er-
kene alındı."
Demirel'in, iktidara geldikle-
rinde üikenin meselelerini 500
günde çözecekleri vaadinde bu-
lunduğunu da belirten Tara-
noğlu. Demirel'in bu konudaki
son açıklamalannı eleştirdi. Ta-
ranoğlu, Başbakan Demirerin
son basın toplanüsında "500
günün sonunda her şeyin çö-
zümlenmesini kimse bekleme-
sin" dediğini anımsatarak "Ku-
sura bakmasın, ama buna halk
dilinde 'kıvırmak' denir. Demi-
rel kıvınyor, bu açıkça ortada"
Taranoğlu. hükümetin, vergi
borcunu ödemeyen "yüzsüz-
ler" konusunda kasıtlı bir oya-
lama içinde olduğunu da bildi-
rerek şunlan söyledi:
"İsteselerdi bu konudaki ka-
nunun geçen dönem, 5 dakika-
da çıkanrlardı. Ama yüzsüzlü-
ren arasında bakan, milletvekili
ve yandaşlan var. Şimdi zaman
kazanıyorlar.
İSTANBUL FRANSIZ KULTUR MERKEZİ
FRANSIZCA DÎLKURSLAM
HIZLANDIRILMIŞ YAZ KURSLARI
31 Ağustos - 2 Ekim 1992
Kayıtlar ve test 26-27-28-29 Ağustos
(Gün boyunca) Saat 10.00-18.00 arası
İSTÎKLAL CAD. NO: 8 Taksim Tel: 252 02 62