15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet f Sahibi: Cumhurıyeı Matbaacılık te Gazetecilik Turk Anonim Şirketi adına Berin V«di # Genel Yayın Yönetmem. Ozgen Acar # Genel Vayın :oordınaıoru: Hikmel Çetinkaja • Yazı Işleri Mudurlen: Fusufl Özbilgen (Sorumlu), Cttal Boşlaııgıç 0 Yazı Işlerı Mudur Yardımcısı: Salhn Alpaslan Sayla Du/enı Yonetmenı: Ali Ac«r • Adana Temsılcısr Çelin ligenoglu tç Politika: Mehmel Tezkan, İstanbul Haberleri: Şen»> Kalkan, Dış Haberler. Ergun B«la, Kultur: MiirşilBalabanlılar, Makaleler: Sami Karaören, Spor. Abdiilkadir Yüceiman, Düzeltme: Abdullah Vazıcı • Koordinalör: Ahmel Korulsan 6 Mali lşler: Erol Eriul • Muhasebe: Bulenl Yener • Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu • Idare: Hüseyin Gürer • lşletme: Öoder Çelik • Bılgı-Işlem: Vail fnal • Personel: Sevgi Bostancıoglu Basan w Ybyaıt: Ccımlıurisn MııbuaU vc GazeuaHk TAŞ. Ttrtocagı Cad. 39/41 Ca|ıloglu 34334 Isl PK. 246 Isunbul Ttl 512 05 05 (20 h«), TOct 22246, Fu. (I) 526 60 72 • BamUtr Aıün: Zıya GAkalp Blv lnkılip S. No- 19/4, Ttl. 433 II 4M7. Tcta. 42344, F«j: (4) 133 05 65 • lıair. H Tıyt Hlv 1352 i 2/3, Td- 13 12 j0, Tdec 52359, ttı: (51) 19 53 «0 • U u t inOnO Cad. 119 S. No 1 K» I. Tel. 19 37 52 (4 hju). Tden: 62155, Fax: (71) I» 25 7J TAKVtM 9 HAZİRAN İ992 fmsak: 3.26 Güneş: 5.24 Öele: 13.08 fkindi: 17.07 Akşam: 20.41 Yatsı: 22.31 Fidan Dikme Senliğı • İstanbul HI İstanbul Haber Servisi - Bahçeşehir'de, yeşili korumak ve yaşatmak için. "Fidan Dikme Şenliği" düzenlendi. Bahçeşehir'in fidanlığında dikime hazır hale geürilen 300fidan.Soroptimistler ve çevredostlan tarafından dikildi. Giderek yok olan ekolojik değerlere sahip çıkabilmek amacıyla düzenlendıği açıklanan "Bahçeşehir Fidan Dikme ŞenliğTnde, "2000'li yıllann şehrinde. bugünden geleceğe değerli birşeylerbırakmak istiyoruz"dendi. Ooğa tükeniyor fZMİR (ANKA) - Köylerin kentleşmesi, hızlı sanayileşme ve çevre kirliliği gibi etkenler yüzünden doğanın hızla tükenmekte olduğu bildirildi. Doğal Hayau Koruma Derneği'nce yayımlanan bir raporda, Türkiye'nin değişik bölgelerinde yaşayan hayvan popülasyonunun tam olarak bilinmediği belirtilirken, oluşumlan milyonlarca yılda gerçekleşen birçok canlı türünün de 25-30 yıl gibi kısa sürede yok olduğu bildirildi. öncelikle sahildeçarpık yapılaşmanın ortaya çıkardjğı sorunlann hayvanlann yaşama ortamlannı ortadan kaldırdığı ve yasalann çok sayıda hayvan türünün yok olması karşısında yetersiz kaldığı kaydedilen raporda, Türkiye'de bugüne kadar yaşamı tehlike alüna giren 250 ceşit bitki saptandıği görüşüne yer verildi. Miniklerin sevinci • İstanbul Haber Servisi - -6 yaş arası çocuklann üye olduğu Çekirdek Çocuk Yuvası vc Kulübü'nün gelenekscl yılsonu gösterisi Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu Üzümcü Kültür Merkezi'ndeyapıldı. Minikler, bıryıl boyunca öğrendikleri bale, folklor, rontlardan örnekler sundular.Türkçe-İngilizce şarkı ve şiırlerle ızleyicilerin beğenisini kazandılar. Altı yaşmtnikleri "Yuva"dan uçmanın sevincini yaşarken daha küçük kardeşleri bir yaş daha büyümenin mutluluğundaydı. İntihar nedenleni ADANA (AA) -Türkiye'de intiharedenlerin çoğunluğunu, sürekli hastalığı bulunanlann oluşturduğu, aşkm ise intihar nedenleri arasında 3. sırada yeraldıği belirlendi. Devlet Istatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre intihar nedenleri arasında, yüzdc 33.31 'lik oranla 'sürekli rahatsızlık' ilk sırayı alıyor. Bunu yüzde 28.15'lik oranla 'aile geçimsizliği', yüzde 10.68'lik oranla da "hissi ibşki ve istediğj ile evlenememe' izliyor. 0. Ontadoğu'da diploma töreni • Haber Merkezi-Özel Ortadoğu İlkokulu'dan mezun olan öğrencilere diplomalan törenle verildi. Fenerbahçe Sosyaf Tesisleri'nde düzenlenen diploma töreninde konuşan ilkokul müdürü Güven Haşimoğlu. 'Geleceğimiz olan çocuklanmızı mezun ctmenin mutluluğunu yaşıyoruz. hayata atılmanın temel taşı olan ilkokulu başanyla bitiren öğrencilerimizin bundan sonraki öğrencilik yaşamlan da mutlu ve başanlı geçer' dedi. Turizmde çevreci seçenek: Pansiyonlar • Antalya yöresinde yapılan bir araştırmada bölgedeki turizm yatınmlannda en büyüİc payı, lüks oteller ve tatil köylerinin aldığı belirlenmiş. Türkiye'deki turizmin zengin olanaklanndan yararlanılabilmesi için, çok yıldızlı tesislerin değil, ağırlıklı olarak pansiyonculuğun desteklenmesi belirtiliyor. OKTAY EKtNCİ Turizm amaçlı dev tesisler. salt ülkemizde değil, hemen her ülkede çok yoğun bir çevre tahribatına yol açıyor. öte yan- dan çok sayıda turisü'n ziyaret etmesine karşm, gerek kentsel dokulara gerekse doğal ve kül- türel çevreye en az zarar verilen bölgelerde küçük tip otellerin ve ev pansiyonculuğunun yaygın olması "ortak özellik..." Bizde özellikle 60'b ve 70'li yıllarda, Ayvalık, Bodrum, Marmans, Kuşadası, Alanya gibi tatil kasabâlannda, hatta Izmir. Antalya, Mersin gibi kentlerde, turizm denince akla gelen ilk hizmet türü "pansiyon- culuk"tu. Yerli ve yabana turistler, bu konuüarda kalırlarken, ev halkı ve hatta mahalle komşu- lanyla bile yakınhklar kurar- lardı; kalıcı dostluklar ortaya çıkardı. Bugün, bazı kıyı kasa- balanmızda yerleşmiş olan pek çok yabana aile, o yıllarda ül- kemize gelip insanlanmızla kaynaşan ve kültürümüzü se- ven 70'li yıllann "pansiyoncu" turistleridir. 12 Eylül'den sonra ise turizm anlayışında köklü bir değişiklik oldu. 12 Mart 1982'de, konse- yin rmzasıyla yürürlüğe giren Turizmi Teşvik Yasası. halk ti- pi pansiyonculuk yerine, büyük ve lüks tesislerin özendirilmesi- ni temel aldı. Böylece, tatil yö- relerindeki pansiyon türü hiz- met veren küçükişletmeler, "teş- vik gören" ve "kredi desteği alan" büyük tesislerle rekabet edemediler. Dahası. vönetmelikteki "en az 15 oda" zorunluluğu karşısın- da, pansiyon olabileck yüz- lerce ev yıkılarak, yerierine bü- yük binalar dikildi. Kıyı yerieş- melerindeki imar planlan, "tu- rizm yönetmeliklerine uygun" yapılaşmaya olanak sağlamak üzere, eski kent dokulannı ve doğal peyzajı gözden çıkardı- lar. Turizme yönelik tüm plan- lama ve tasanm süreci, "çok yıldızlı tesis" projeleriyle bü- tünleşıi. Son yıllardaki "gelişen turiz- min" yatınm türlerine de bakıl- dığında, 1982 sonrası "teşvik politikasının" çok büyük bir oranda, "kısa sürede bol döviz geliri getirecek" tesisler üzerin- deodaklandığı görülüyor. Örneğin, Sanayi ve Ticaret Bakanbğı ile Alman Kalkınma Enstitüsü tarafından Antalya yöresinde yapılan ortak bir araştırmada, bölgedeki turizm yatınmlanndan en büyük payı çok lüks otellerin ve tatil yörele- rinin aldığı belirlenmiş. Araştırmaya göre 1989-1992 yıllannı içerön 4 yıllık dönem- de, yatınm miktarlannın tesis türlerine göre dağılımı şöyle: 4 ve 5 yıldızlı otelkr: 847.4 milyon DM Tatil köyleri: 435.2 milyon DM 1, 2 ve 3 yıldızlı oteller 210.5 milyon DM Pansiyonlan 9.2 milyon DM Bu "tercih tablosuna" karşın, TÜRSAB kaynaklanna göre ülkemize gelen turistlerin ancak %23 kadan 4 ve 5 yıldızlı otel- lerde kalmakta. 31/12/1990 ta- rihi itibanyla, bakanbktan "Tu- rizm Yatınm Belgesi" almış olan tesislerde toplam yatak sayısı 325 bin olarak saptanmış. Bu kapasite içerisinde "belge alabilmiş" pansiyonlardaki ya- taklann toplam sayısı ise sadece 9 bin kadar. Yani. oran olarak %3'ü bile bulmuyor (%2.7). öte yandan İspanya örneğin- deki gibi "bizdeki olumsuz de- neyimi yıllardır yaşayan ve piş- man olan" bölgeler dışında, özellikk Güney Fransa, îtalya ve Yunanistan'daki "patlama düzeyini çoktan aşmış" turizm sektörüne bakıldığında, pansi- yon türü tesisler, bu ülkelerdeki konaklama gereksiniminin %60-%70'ini karşılıyorlar. Türkiye'de ise "turizm gelir- lerini arttırmak" adına böyle- sine yoğun bir devlet desteği gö- ren lüks tesisler, fıziksel ko- numlan ve "imar düzenleri" nedeniyle yol açtıklan büyük çevre tahribaüannın yanı sıra "maliyetleri" açısından da za- ten sınırb olan ekonomik kay- naklan önemli ölçüde zorlu- yorlar. örneğin, 4 ve 5 yıldızlı otel- lerde inşaat, mobilya ve öteki tüm donanımlarla birlikte "bir tek yatağm" ortalama maliyeti 1992 için 50 bin DM'a yaklaş- mış durumda. (120 milyon lira) Aynı maüyet tatil köylerinde yaklaşık olarak yan yanya aza- brken (25 bin DM), 1,2 ve 3 yıl- dızlı otellerde 10 bin DM, pan- siyonlarda ise sadece 5 bin DM (12 milyon bra) dolayında he- saplanıyor. Yani başka deyişle, "uygun yer bulunamadığı savıyla" bir SİT alanında, tarihi bir saray bahçesinde ya da ormanbk ara- zide kurulan ve bulunduğu ala- nın doğal/kültürel çevre değer- lerini de yok eden dev bir tesisin her bir yatagı, ülkeye verdiği bu "onanbnaz zarara" ek olarak, herhangi bir pansiyondaki ya- tağın tam "on kaüna" mal olu- yor. Kuşkusuz, sahibine getir- diği "gebr" de elbette aynı oranda fazla, ama ulusal çıkar- lar açısından "götürdüğü" çok daha yüksek. Bu "gerçeklerin" ve değeriendirmelerin ışıği altı- nda, 1982 sonrasındaki turizmi teşvik politikasında köklü bir "yeniden yapılanmaya" gjdile- rek. halk tipi ev pansiyonculu- ğunun özendirilmesi dunımun- da, gercekleşebilecek sağlıklı gelişmeleri şöyle özetlemek mümkün. 1- Yöre halkı turizmle yeni- den dost olacak. 2- Tatil kentlerindeki gele- neksel mimari dokunun vazge- çilmez öğeleri olan "yöresel yapılar", turizmle bütünleşerek korunmuş olacak. 3- Kıyı kasabalannın mevcut aJtyapılan zorlanmayacak. 4- Büyük ve lüks tesisler için kullanılan kıyı arazilerimiz ço- ğunlukla tarihsel ya da doğal SİT alanı nitebğinde olduğun- dan, bu alanlar yerine kentsel yerleşmelerde yatak olanağının sağlanmasıyla, çevre koru- nacak. 5- Turizm gelirleri "beüi ser- maye odaklannda" toplanma- yacak. Türkiye'nin hem tüm doğal ve tarihsel güzellikleri, kültürel kimliği ve "kişibği" ile "Türki- ye" olarak kalabilmesi, hem de bu değerlerini de "gebştirerek" turizmin zengin olanaklann- dan yararlanabibnesi için, salt çok yıldızlı tesisleri değil, daha da ağırlıklı olarak pansiyoncu- luğu desteklemek, yaygmlaştır- mak ve güçlendirmek gereki- yor. Batı'nın uygar ülkelerinde yıllardır "gözetilen" bu "hazır" potansiyel ivedi olarak devreye sokubnadığı takdirde, yok olan değerler yüzünden çok yakında "turizmi de tümüyle yitirmek" tehlıkesi kapımızı çalacak... OIT nUZUIlIU kendisinden neredevse bir genç Unkapanı Köprüsü'nün ayaklan dibinde, bir büzünlü bekkyiş içinde. Parçalanıu eskisi gibi kim bir ara- ya getirecek, yaralannı kim saracak bümiyor. O, sadece güneşin yeniden üzerin- de doğmasını umuyor. Betonla demirin yalnızuğı, küskünlüğü yaşayıp yaşama- dığmı kim bilebflir? Bir mendilin sessizce, bir o kadar da ho>ratça yere düşüşüne, o mendili yerden alanın yürek carpıntısına, atan elin hafıf terliliğine, o sıcaklığa tanık, mendili birkaç saniye de oisa şefkade üzerinde tutan Galata Köprüsü'nden başka. O'nun kaç sevdaya ya da ayniığa gözyumduğunu kim bilebibr ? Kac kişi- nin üzerinden kendisini ölümüne denize attığuu, kimlerin korkuluklanna da- yanıp gün banmına ağladığuu, kimlerin oltanın ucunda sallanan istavritlere ağız dolusu güldüğünü, bir dilim beyaz peynir, bir dflim kavun ve bir duble rakının doyumsuz tadını, bir fahişenin çığlık çtğlığa söylediği türkünün isyanını "Altm bıçak, gümüş makas ile doğradılar tenini, nasıJ kıydın Mefaret Hanım kendi keodini" kim annnsayabilir ? O'ndan başka... Galata Köprüsü şimdi ne olacak? Anakent Beledivesi Çevre Koruma Daire Başkanı Tuncer Çelik, onu ıskartaya çıkarmavacaklannı, jilet de yapmayacaklarını sövlüyor. "Şu anda becerebüdi- ğimiz kadarıyla dubalarını, parçalannı emniyet altında tutuyonız" diyor Çelik. Köprüyü yine Halic üzerinde 'İhya" etmeyi planlıyorlar. Bu konuda projeler, ihaîeler hazırlanıyor. Özünö bozmadan, Haliç'in su sirkülasyonunu etküemeden Balatla Hasköy arasında ona yeniden yaşam vermeyi istiyorlar. Halkın gözün- deki Galata Köprüsü imajını bozmamalan gerektiğini biliyorlar. Köprü, şimdilik de oisa bilinmeyen bir zamana bıraktı kendisini. Sait Faik Anasıyanık, "tnsan Köprü'den geçmediği zaman acaba Köprü düşünür mü" diye sonıyor. Beyiıı kaııaıııalaıında büyük aıtış GÜNDÜZ tMŞtR Tıp dilinde beyin damarlannın ba- lonlaşıp, yırülması sonucu meydana ge- len( anevrizma)beyin kanamalannda geçen yıla oranla yüzde 200 oranı- nda artış görülüyor. Uzmanlar, özellik- le efor sonrası başta ve ensede ani ola- rak saplanan ağnlarla kendisini belli eden beyin kanamalanna karşı ge- cikmeden hastaneye başvurulmasını öneriyorlar. Dünya Sagbk Teşkilatı verileri her yıl her 100 bin kisiden 4-25 kişinin, pimi çe- kılmış bir el bombasına benzetilebılen anevrizmaya yakalandığını ortaya ko- yuyor. Beyin kanamalannın en sık, travmadan sonra beyin damarlannın baionlaşıp yırtılması sonucu meydana geldiğine dıkkatı çeken İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroşirürji Ana Bibm Dab Başkanı Prof.Dr. Cengiz Kuday, hafıf bir başağnsından derin komaya kadar değişikllkler gösterebilen beyin kanamalannın belirtileri hakkında şun- lan söylüyor: " Bu tip kanamalar baş ağnsı, ense ağnsı, bazen şuur kaybı, bu- lanü ve çift görme gibi bozukluklara yol açabibyor. Yapılan istatistiklere göre kanamalı şekilde hastaneye başvuran hastalann yüzde 48'inde baş ağnsı, yüz- de 10'nunda genel bir halsizlik, yüzde 7 sinde göz arkasında şiddetb bir ağn, ve yüzde 4'ünde de çıft görme veya görme kaybı görülüyor. Beyin kanamalan anevrizma dışında beyin tümörlerinin kendi içindeki kanamalan, çeşitb enfek- siyonlar, yüz hastabklan ya da çeşitli ze- hirlenmelere bağb olarak da ortaya çı- kabiliyor." Prof. Cengiz Kuday, merkezlerine be- yin kanaması tanısıyla gecen yıl sadece 32 kişinin başvurmasına karşın, bu yıl ilk 5 ay içinde 69 beyin kanamab has- tanın başvurduğunu vurgulayarak . şunlan söyledi: " Haftada ortalama 3 kişi beyin kanaması teşhisiyle merkezi- mize başvuruyor. Rakamlardaki bu önemli artışın nedenini rahatlıkla ülke- miz insanlarındaki sağlık bilincinin ön- ceki yıllara oranla gelismiş olmasına bağlayabiliriz. Uzmanlar, beyin kanamalannın en çok 40-50 yaşlan arasında geçirildiğini, kadınlara oranla erkeklerde daha sık rastlandığını bebrtiyorjar. Beyin kana- malannın yerine, cinsine ve şiddetine göre çeşitb' değişikler gösterdiğini belir- ten Prof. Dr Cengiz Kuday, beyin ka- namalannın teşhis ve tedavi yöntemleri hakkında şunlan söylüyor: " Beyin ka- namalannın teşhisi günümüzde klmik bulgulann dışında belden su abnmasıy- la kesin olarak belirlenebiliyor!' Datça'nm Sorunlan Sempozyumu Deııiziıı geleceğî iç açıcı değil ÜMİTOTAN DATÇA - Datça'da üç gün- dür yörenin çevre sorunlan tar- uşılıyor. Çevreciler, bilinıa- damlan gönîşlerini birbirierine anlatmak zorunda kaldılar. Datçablar çevrelerinin sorunla- nna pek kayıtsız göründüler. Kimileri gerekli duyurunun ya- pılmadığinı öne sürdü, ancak belediye yetkibleri sık sık ho- parlörden vayın yaptıklannı söylediler. flk gün sempozyu- ma topluca gelen muhtarlar da bir konuşmacının "ilkokul me- zunundan turizmci olmaz" yaklaşımına içerleyip bir daha gözükmediler... Datça Yanmadası Çevre So- runlan Sempozyumu'nun üçüncü gününde de gündem, kumsaldan yazlıklara taşınan kumdu. İstanbul Universitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü öğre- tim görevlilerinden Prof. Dr. Oğuz Erol, sempozyuma gön- derdiği bildirisinde, "Gebekum kumullan geçmiş dönemlere ait oluşumlardır ve oradan alına- cak bir kürek kumun yerine ye- nisini bulmak ariık mümkün değildir" diyordu. İnşaatçılar da kumu nereden bulacaklannı soruyorlardı. Kolay değildi, o kadar beton yığıruna kum gerekiyordu. Gebekum, Kekova yöresin- deki Patara kumsalını andın- yor. Tek fark var. Patara'da kumu rüzgâr, Gebekum'da ise inşaatçılar götürüyor. Datça'- nın önemli ekolojik yapısı olan kumsalından kumlann gitmesi bir yana üzerine yazhklar da boy gösteriyor. Üç gün boyun- ca her şey İconuşuldu, yalnızca "bunca inşaatın sonu nereye varacak" sorusu hep "teğet" gecildi. Doç. Dr. Sabri Şener, denize yakın tüm turistik yörelerde ol- duğu gibi Datça'da da sulann durumunun pek iç acıcı olma- diğını bebrtip, görüşlerini şöyle aktanyordu: "Datça, Marmaris ve Göko- va gibi denize yakın yerleşim alanlannda içme, rekreasyon ve sulama amacıyla kullanılan sularda 8000 microhmos cm tuzluluk ve 1.0-1.5 pomboriçe- ren içme ve kullanma sulanna rastlanmıştır. Özellikle son yıl- larda yaşanan kurakhk ve ar- tan su ihtiyacı nedeniyle aşın su kullanımı bu bölgede bitki geli- şimini ve toprak tuz dengesini olumsuz yönde etkilemekte- dir." Sempozyumun başanyla uy- gulanması için büyük çaba har- cayan Doç. Dr. Ayşe Fih'beli ve Çevre Yük. Müh. Oya Gürel'in bildirilerinden kıyılarla ilgib" planlama bekleyen sorunlan sı- ralarsak şöyle: • Deniz seviyesinde yüksel- me, • Kıyı erozyonunun kontro- lü, • Kıyılann rekreasyonel amaçla yağlanması. • Sulak alan ve habç ıslahı. • Kıyısal ortamlann atık bertarafında kullanılması. • Kıyısal akiferlere tuz girişi- mi ve çökme. Banş Maratonu 6 Ali ve Aleko'dan barışaçağn 9 tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Bodrumlu Gönüllü- lerden Cenk Sezgın, Ankara ile Atina arasında "Banş Yol- culuğu Maratonu" gerçekleş- tiriyor. 20 haziranda Ankara'dan yola çıkacak olan Cenk Sez- gin. Karadeniz'den iübaren yolculuğu deniz motosikleti (jetbika) ile sürdürecek. Kara- deniz'den iübaren kıyıyı izle- yerek Bodrum'a dek deniz motosikleti ile gelecek olan Sezgin buradan adalar üzerin- den Au'na'ya gececek. 10 gün süreh' yolculuk aynı zamanda deniz motosikktiyle kat edil- miş en uzun mesafe olma özel- bğiyle bir rekor nitebği taşı- ybr. "Banş Yolculuğu Marato- nu" Türk-Yunan dostluğuna katkıyı amaçbyor. Bodrumlu Gönüllüler, 1988'de 23 Nisan Çocuk Bayramı'nda, Yunan adalarindan çocuklan Bod- rum'a davet ederek 10 gün sü- reyle Bodrum'da Türk- Yunan Çocuklan Banş Şenb- ği gerçekJeştirmişlerdi. Gönüllüler şimdi de banş Dünya Zirvesi yolculuğu ile bir adım daha atarak banş ginşimlenne bir yenisini eklemeyi amaçlıyor- lar. Bodrumlu sanatçılardan Saynur Gelendost'un "Türk Ab ile Yunan Aleko" adb röl- yefı yolculuk başlangıcında Kültür Bakanı Fikri Sağlar ta- rafından Atina'da yetkih'lere iletibnek üzere banş yolcusu Cenk Sezgin'e verilecek. Kül- tür Bakanbği'nca da destekle- nen "Banş Yolculuğu" için "Ali ve Aleko'dan Banşa Çağn" adb bir beste yapıldı. Bestenin söz ve müziği Osman Tevfık Karasapan'a ait. 20 haziranda Ankara'dan başlayacak yolculukta Cenk Sezgin'e çevreciler de eşlik ede- cek. Cenk Sezgin, Ankara'dan Karadeniz'e gelerek yolculu- ğuna Karasu'dan itibaren de- niz motosikletiyle devam ede- cek. Sezgin, Şile, İstanbul, Siüvri- Tekirdağ, Gelibolu, Çanakka- le, Ayvabk, Dikib', Foça, Çeş- me, Didim, Yabkavak, Tur- gutreis ve Bodrum'dan sonra Kos, Patmos, Mykenoskee adalanndan Atina'ya gececek. Gorbi, Yeşilhaç başkanı Dış Haberler Servisi • Rio- daki Dünya Çevre Zirvesi'nde tutumunu değiştirmeyen ABD, iyice yalnız kaldı. Biyo- çeşitlilik anlaşmasını ımzala- mayı kesinbkle reddeden ABD, önceki gün Rio'nun dünyaca ünlü Copacabana plajında yürüyüş yapan bin- lerce kişi tarafından protesto edildi. Aralannda ünlü Brezilyab futbolcu Pele'nin, aktrist Shir- ley McLaine ve Obvia New- ton-John'un bulunduğu yürü- yüşte, 'Bush doğru olanı yap' veya 'Bush Amerikan halkını temsil etmiyor' şeklinde yazı- lann bulunduğu pankartlar dikkat çekti. Dünya Zirvesi'ndeki heyet- ler, çevre kirliliğini önlemek için gerekli olan paranın kim- den ve nasıl sağlanacağı soru- nunu tartışmak için bir araya geldiler. Amerika'dan yardım konusunda ümit kesildikten sonra, Üçüncü Dünya ülkele- ri liderleri, yeni para kaynak- lan aramaya koyuldular. Öte yandan ABD Başkanı George Bush, Rio de Janeiro'- da yapılan Dünya Zirve'sinde 'savunma durumuna geçmesi' için hiçbir neden olmadığını söyledi. Bush, Camp David'- de Ingiltere Başbakanı John Major ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Rio'ya 'iyi, güçlü ve ileriye dönük bir mesajla gittiğini' belirterek çevreyi korumak kadar, Ame- rikablann işlerinı güvence alü- na abnanın da görevleri arası- nda bulunduğunu söyledi. Zirvede, eski SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, 'Uluslararası Yeşilhaç' ku- ruluşunun başkanlığına secil- di. 'Parlamenter Dünya Zirve- si' adıyla bibnen ve devlet baş- kanlan ile başbakanlann oluş- turduğu resmi zirveye paralel olarak ruhani bderlerle parla- mento üyelerini bir araya geti- ren grubun toplanüsında, Gorbaçov oybirliği ile 'Yeşil- haç' Başkanbğı'na geurildi. Grup sözcüsü, Gorbaçov'- un 1990 yılında Moskova'da ortaya atüğı öneri üzerine yeni kurulan "Yeşılhaç'ın amacı- nın, 'Uluslararası Kızılhaç'ın insanlar için yapüğını doğa için yapmak' olarak tanımla- dı. Artık telefonda da heyecanlı, solu kesen oyunlar oynayabilirsiniz! 900 900 671 YILDIZ SAVAŞÇISI mON'A YARDIMCIOLUN 900 900672 VAMPİR AVCISI SEVGİÜNİZ KONT DRAKULA'NIN EÜNDE... Törkiye'nin her yerinden servislerimizın 1 dakikosı 5833 TL'dır. Ortalama servis süresi 3-4 dakikadır. AJo Bilgi P.K. 16 Tarabya/lst.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle