15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZİRAN1992 PAZAR L-UMHUKIYbl SAYFA 13 BURNUMUN KENARI Gözünüz aydın çocuklar! Okul hayatı bitti, hayat okulu başladı.. Hadi bakalım, doğru çalışmaya!. kurtarılmış sayfa BURNUMUN ÖBÜR KENARI Demirel'in eneıjisinin sırn; öğleden sonra 15 dakika uyku.. Ne oluyorsa bu sırada oluyor tabii. •m-jr • • • • •« Kopruyu yakanlar başkalanynuş Tarihi Galata Köprüsü'- nü yaktıklan gerekçesiyle 100 TL "ağır" para cezasına çarptınlan şahıslann suçsuz olduklan saptandı. Bilindiği gibi, köprünün yanması so- nucu artık Karaköy-Eminö- nü hattında ulaşım yaya olarak gerçekleştirilemiyor. Anakent belediyesi ile Deniz Yollan İşletmesi ortaklaşa bir kararla deniz yoluyla ulaşımm sağlanması için Karaköy-Eminönü arasın- da şehir hatlan vapurlannı devreye soktular. Ve ilk açıklamalarda vatandaştan bu ulaşım için "ücret talep edilmeyeceği" beürtilmişti. Ancak, vatandaşlar, gördü- ler ki, 2500 TL ödemedin mi, yüzerek karşıya geçmekten başka bir çaren yok. Galata Köprüsü'nün yakılmasıyla ilgili araştırmalar sürerken bir emniyet yetkilisi "biz bü- tün cinayetlerde önce bu ci- nayetten kimin yarar sağla- yacağına bakanz. Eğer böyle bir kişi varsa, hemen onunla ilgili araştırmalan yoğunlaştınnz" dedi. "Ga- lata Köprüsü'nü yakanlar kim?" sorusunun cevabı ve- rildi mi verilmedi mi bilmi- yoruz ama, daha önce suçla- nan kişiler de serbest bırakıl- dıklanna göre, bir başka suçlu yakalanmış olmalı. Feribot malbeyanmda bıdundu Geçen hafta içerisinde Mar- mara Adası açıklannda ya- nan İstanbul Feribotu'nda yangından hasar gören ve yolculara ait olduğu ileri sü- rülen mallann beyanına dün de devam edildi. 100 kadar yolcunun beyanında, aslın- da yanlannda olmadığı hal- jie, baa eşyalan listeye ekle- "İJiklerî iddiası sürerken, yolcular da bu iddianın son derece çirkin olduğunu be- lirtiyorlar. Listede yer aldığı iddia edilen mallar şunlar: "Bostancı'da iki adet 140 metrekare dubleks daire, 1 milyon sahte Alman Markı, otomobillerin içerisine yer- leştirilmiş özel yetiştirilmiş 42 Hindu asıllı fıl, 540 adet Sony televizyon, beş adet Kaşıkçı elması, bir motosik- letin üzerine yerleştirilmiş üç adet buzdolabı, yolcu kama- ralannda yangın anında ka- : çılmak suretiyle unutulmuş ceviz mobilya takımı, bir adet banka vb." ıncırçekirdeği Okuma yazmayı bir türlü sevemedim. IİMIÜYE Arabeskçi Demirel artisttir artist. Arabasına bindi mi her şeyi unutur. NECMETTtN BtBAKAN RPGearl Benyaz aşklannı kışın da aşıyorum. MYKAM Ressam Olaya sadece mahkeme- nin(DGM) ismiyle yaklaşmak olmaz. OLTJUH ASAP MUUtvekm Ecevit, Kıbns'a müdahale etti de ne oldu? tSMETSEZÖII İçişleri Bakom ^Sivilleştirebildiklerimizden misiııiz?" Sivilleşememekten yakınan bir ülke olarak, Demirel hükümetinin sivil anayasa vaadinin gerçekleştirilmesini dört gözle bekliyoruz. Ancak ne zaman sivilleşmeden söz edilse ülkede sivil polislerin sayısının arttığı da bir gerçek. Sivil anayasa taslağının meclise gelene kadar yolda epeyce giyinmesi bekleniyor. Genelkurmay'm Milli Sa- vunma Bakanüğı'na bağlan- ması tartışması sürerken, uzun süren bir suskunluktan sonra bu konuda bir açıkla- mayı gerekli gören Genelkur- may Başkanı Dpğan Güreş şunlan söyledi: "Öyle bir olay gerçekleşirse ne olur? Tür- kiye'de teorisyenler var. Hep böyle şeyler vapıyorlar. Her fıkre hürmet ederim. Ancak bunlar teori. Atatürk Meclis Başkanı olduğu için orduyu kendine bağlamıştı. Sonradan siyasi otoriteye, sonra da baş- bakana şey yaptı. Tabii bu- nun bir özelliği var. Ordunun halkın gözünde bir seviyesi var. Ona sorun bakalım. Ben asker olarak gerçekleri yaşa- nm. Teorilerle uğraşmam. Bende pratik vardır." (Yeni Günaydın 30 Mayıs 1992) Bilindiği gibi. Demirel hü- kümetinin bu yasa üzerinde çahşırken bir anda yasa tasla- ğından bu maddeyi çıkartma- sı şaşkınlık yaratmışü. Ancak. Genelkurmay Başkanı'nın bu açıklamasından sonra söz ko- nusu tarüşma da tümüyle son buldu. Böyle bir tartışmayı sürdürmeyi "ne haddimize" şeklinde yorumlayan kurtanl- mış mizah sayfaruz Burun ta- rihin kesintili yapraklanndan bir kaçıru haürlatma gereği duyuyor. Bilindiği gibi. ülke- mizde on yılda bir yaşanan askeri darbelerin son ikisinde Demirel hükümeti vardı. De- mirel ayın 12'sine tekabül eden bu günlerde sonu adalar- da biıen serüvenler yaşar. Ta- rihten ders alanlar ise, bilirler ki tekerrürü fazla tekrar et- mek mizaha malzeme yaraür. Demirel'in veniden mizah malzemesi bol bir dönemi en- gelleme çabası olarak yorum- lanabilecek tavnnın sebebini de bulduğumuza göre son bir hatırlatma daha yapalım. Bil- diğiniz gibi, "sivilleşememek- ten" yakınan bir ülkeyiz. Ve Demirel hükümetinin progra- mı içerisinde sivil bir anayasa vaadinin gerçekleştirilmesini en çok da "teorisyen"lerin beklediği bir gerçek. Ancak, ne zaman sivilleşmeden söz edilse ülkede sivil polislerin sayısı artıyor. Bu anayasa tas- lağı, galiba yol boyunca epey- ce giyineceğe benzer. Özal'ın imzalayacağı şekle getirilirse, hazırlanması gereği ortadan kalkar; çünkü halihazırda Özal'ın hazırlattığı anayasa yürürlükte. Hükümetin işi zor. Ya bu "teori"den vazge- çilecek ya da bir "pralik" da- ha hayata geçirilecek Futbolcunun tatili Transfer sezonu geldi mi futbolculanmızı sevinçli bir teiaşalır. Nasıl telaşlanmasın- lar ki? Bir yanda milyarlarca lira para, öbür yanda bir ku- ruş harcamadan tatil yapma olanağı. Transferin gözdeleri, bu işi gerçekleştirmek için kurnaz planlannı daha futbol sezonu bitmeden yapmaya başlarlar. Bu sebepledirki. se- zon sonuna doğru futbolu düşünen futbolcu kalmaz pek. Takımlanmızın başında huylu idareciler vardır. Bu tür idarecileri pirelendirmek için de fazla bir beceri sahibi ol- mak gerekmez. Birkaç kulü- bü dolaşıp pazarlığı kızıştırdı- lar mı, futbolcular idarecileri oltaya takmış olurlar. Günü- müzün Evliya Çelebisi sözko- nusu futbolculanmız ya rakip takıma giderse! Bu düşüncey- le idarecilerimizi u\ku tutmaz olur. İşyerlerinde küçük za- man aralıklannda şekerleme yaparlarken de, karabasanlar görerek uyanırlar. Bu resmen bir eziyettir. Ve bundan kur- tulmanın da bir tek yolu var- dır. Herkulüpteenazbirtane bulunan eski kulağı kesiklere haber edilir. İstenilen futbol- cu. idareci dilinde "gözetim altına" alınır. Halk dilinde ise "kaçınlarak" yöneticilerle duygudaşlıktan öte gitmeyen (sakın ha yanlış anlaşılmasın, ortada faizle alınan borç para falan söz konusu değildir) ya- kınlığıyla tanınan zenginlerin lüks >allanna konuşlandınlır futbolcular. Artık yöneticinin içi rahattır. Geceleri deliksiz uvkulannda güzel düşler gö- rür. Futbolcumuz ise bedava tatiline başlamtştır bile. Onun düşünde de imza günü alacağı milyarlarciritatar. Metirt Dolmakalem BURUN'dan ÇİLLER'e Sayın Devlet Bakanımız Tansu Çiller; Daha önce, sayt'amızda yayınlanan "Çiller: Enflas- yon Düştü" başlıklı haberi- mizin içerisinde, bu konuda- ki açıklamanızın bir anlık hatadan kaynaklanmış ola- bileceği yorumunu yapan muhabirimiz acığa alınmış durumda. Müsterih olun. Gerçek şu ki, enflasyonun düşmüş olduğunu gördük ve şaşkınlıktan ne yapacağımı- zı şaşırdık. Bu konuda yapmış oldu- ğumuz hatayı tamamiyle kabul ediyor ve sizden özür diliyoruz. Peki, bize lütfen söyler misiniz; bu ülkenin ekonomisinin en büyük so- runu enflasyon dadüştüğüne göre, biz niçin her gün biraz daha fakirleşiyoruz? SON DAKKADA Rio tatilinden dönüş Rio'daki Çevre Zirvesi Amerikan hükümetinin "'kirletinm ben kardeşim. bana karşı çıkamazsınız" de- mesi üzerine, Rio'yu görememiş devlet büyüklerinin Rio'yu görmelerinden başka bir işe yaramayarak son buldu. Ve birçok devlet temsilcisi de şeylerine kuyruklannı sıkıştınp ülkelerine geri döndüler. Özellik- le "üçüncü dünya" ülkeleri temsilcileri bir kez daha anladılar ki, gelişmiş ülkelerin çöplüğü olmak boyun- lannın borcu. Bizim kaçıncı dünyaya ait olduğumuz tartışmalan sürerken, yine beceriksiz Burun muha- biri fotoğrafı zamanında yetiştiremedi. Biz de dağılan Sovyetler Birliği'nde, yaşanmış. bitmiş, çoktaan unutulmuş Çernobil katliamını (coştum bakıyorum) bizzat yaşayan anne ve çocuklannın fotoğrafını kullandık. TARİHTE HERHANGİ BİR GÜN MÜMTAZ ARIKA\ 7Ha-jran ISTANBUL TARİHTE 81/GÜM, HdUÇ '£ S//S ZMC/JS. SE/S/- ŞEHK.EMİMİ ABÜZ.İTTtN BOZAN, &4St- HA"SINİRLİ" ŞllS DEMSÇ </£££ttK, ŞEHZlA/ KİTLENOİĞİMf, &UA/O4H SOycE TMFfâ/AJ DE BELl'eSrZ g/£ SU/2EYLE DONDueULPUGUAILt AçttcLAM(çrt. YAMIP g^rAAJ GALAT* ZÖP- MİMİ, SÖYC.eY£M ÖZBLUIO.B £M('fJÖNÛ 'MO S£Lİg.rM/ŞTİ-A8UZlTTİ\J 8O2AN'IN KONÜ- ŞZ A 4rT/Ğ Ü7/)Dr M -'• Rektör karikatürcü Çizerlerimiz Kemal Cökhan Gürses, Kâmil Masaracı ve Se- mih Poroy, 3-4 haziran günle- rinde Anadolu Cniversitesi'- nin konuğu olarak Eskişehir'e gittilcr. İsmail Gtilgeç ve Behiç Ak'ın çizgilerinin de yer aldığı serginin açılışında b'ulunduk- lan sonra AtiUa Özkınmlı'nın yönetıiği bir panele katıldılar. Öğrencilik yıllannda. dönemin mizah dergilerinde karikatür- leri sıkça yayımlanan rektör Prof. Dr. Ydmaz Büyûkerşen'- le de bir araya gelen çizerleri- miz. kendisinden anı olarak bir de karikatür aldılar. Büvü- kerşen tarafmdan çizilen YOK Başkanı Doğramacı'nın bu p>ortre-karikatürünü yayımlı- voruz. Tl TÜRKÇE Polis 'Tiirkçe'konuşacakmış. Yetermi?. Yetmez. 'Tiirkçe 'den de anlaması gerekir. MODERNHAYAT MoıJern hayat belimizi hüküyormuş. Yalnızca belimizi cleğil, hoynumıızu da büküyor. MVTLU ÇOĞUNLUK ) apılun bir araştırıııuvugöre. Türk insanuun yüzdeöü.H 7 A endini nıutlu kabul ediyormuş. Hük iimet ne dııru ı or' i lumı dcliliğin sınırındayız. Henıen önlem alınsın' • AÎ ASI HAFTANINYORUMU Bu tüketici tükenirmi?"Eski TV'nizi getirin peşinata saya- lun, venisini verelim." Bu laf, Arçelik'in yeni kampanya sloganı. Aman, ne iyi!.. Bızim külüstürden kurtulmanın za- manı gelmişti zaten. Hemen bir bayiye gitıik. Bayi bize sakin bir şekilde "Biz bu kampanyaya katümıyoruz." dedi. Biz de ona sakin bir şekilde "Sizişikayet ederiz. "dedik. Onlarda aynı sakinliklc- riyle "Tabii, edin!"dedüer. Şikayetimizi, üretici fırma yetkilisine ilettik. Yetkili bey, başka bir bayiye gitmemia tavsiye etti. Nedenini sorduğu- muzda "Ee.n'aparsuuz... Ticaretbu."dedi. Konuştuğumuz bey, Arçelik'in Pazar Araştırma Müdürü'ymüş. Herhalde pazar araşürmalannı Angola'da fılan yapıyorlar diye düşü- nüp sükunetimizi bozmadık. Sonunda, Arçelik'in eski, ama kullarulmamış TV aldığını öğrenmiş olduk. Gelişmiş ülkelerde tüketici, mahn yalnızca kalitesine bak- maz; o şirkeün işçi-işveren ilişkilerine, ırkçı tutumu olup olmadığına, darbecilik oynayıp oynamadığına bakar. Yabi- zim tüketiciler?.. Zavallıaklar mallannı daha tam alamadık- lan için şirketlerle duygusal ilişkilere girmeye vakit bulamı- yorlar. Geçen yıl, "tüketicinin sesi" Meral Tamer'e, bir fınn üreti- cisinden şikayetçi olduğumu, tazminat olarak da 3 kilo un, 5 kilo şeker, 15 yumurta vs. talep etüğimi söylemiştim. Çünkü fınnın içinden çıkan bir yemek kitapçığındaki "peynir tatlı- sı" tarifıni eksik yayımlanmıştı. Defalarca denememize kar- şın. peynir tatlısı yerine "lastik tatlısı" elde edebilmiştik. Çünkü tarifte, kabartma tozu unutulmuştu. Dileriz, tüketici tükenmeden bu tür sorunlan çözecek ol- gunluğa ulaşınz. Amin! İ^imîzdeki Çocuk, Olümleri Bizim İçin Saklar Gazeteleri okumak hiç içimden gelmiyor. Ölüm haberleri oku- maktan, artık sıkmtılı ve kasvetli bir gerginlik halinde yaşıvorum. Garip birfelaket korkusuyla. Ölüm haheri okumak öyle sıradan bir if değil inanın. İçimizde yaşayan o çocuk bizim günjük halimizden çok. çok daha hassastır ölümlere. Önce onun düşlerikırıltr. Önce ve hep onun umutlan ve inançları yıkılır. Bizim için çok sonraları için acıları, bakışları, kö'tülükleri, kırgmlıkları o taştr. saklar, birikııhr. Öıue onungözleridolar. Bizinıgözlerimizin dolması için onun hav- kırarak ağlaması gereklidir. Işte ölüm haberleri, gördüğümüz, duy- duğumuz her insanın kayboluşu önce o içimizdeki naifçocuğa gider. Onu can evinden vurur. Bakmayın siz, ölüm haberlerini küstah ve sı- kmtılı bir dalgınlıkla okuyup izlememize. Ne olurau sanki irsanlar sadece kendi istekleriyle yaşamlarma son verselerdi. Kimse kimseyi öldüremeseydi. bunu "basaramasay- dı". İstese bile olmasavdı. 0 zaman haberler ne ilginç olurdu değil mi? * "Dün bilmem hangi sendikanın genel sekreterine bürosunda yapılan silahlı baskında genel sekreterin telefon kutusuyla iki kül tablası kırılmış, olay genel sekreterin çok canını sıkmıştır. Saldın- dan sonra basına açıklama yapan genel sekreter; saatlerçe yerler- den boş kovan topladığını, her tarafın saldırganl^nn^ç^miırlu ayakkabılannın izlenyle berbat olduğunu, daha üç gûn önce büro- suna kadın getirip temizlettiğini söylemiş, saldırganlardan günde- likçi kadının temizlik parasını derhal ödemelerini istemiştir." "Kıskanç koca. kendisini aldatan kansını günlerce takip etmiş ve onu âşığının evinden çıkarken yakalayınca üzerindeki tabanca- nın bütün şarjörünü üzerine boşaltmıştır. Mermilerden gayri ihti- yari korunmaya çalışan çapkın kadın. eğilirken eteğini yırtmış ve bu sırada dengesini loparlamak için ters bir hareket yapınca da ayakkabısının topuğunu kırmıştır. Bunun üzerine kadın kocasına son derece sinirlenmiş ve: "Yahu Rüstem.bu işi evde halletsek ol- maz mıydı? Şimdi ben bu ayakkabılarla eve nasıl dönerim" demiş, kıskanç koca Rüslem ise kansına: Senı bu gece eve alacağımı sanı- yorsan yanılıyorsun. doğru annene marş marş' demiştir." "Dün gece güvenlik güçlerinin PKK kamplanna yaptığı bas- kında, kampın binalarının hemen tum kiremiûeri ve camları kırıl- mış ve birçok su borusu patlamıştır. Yoğun roket atışlan sırasında bir-iki militanın kulaklannda çınlama olmuş. kimi militanlar ise baskından sonra uyuyamamış. sabaha kadar çay içmişlerdir. PKK lideri Öcalan olayı protesto etmiş. "Kınlan kiremitlerin para- sını TC derhal ödemelidir. Bu kaçına baskın. Suriye'de kiremit ve cam çok pahalı. zaranmız çok bü>ük" demiştir." "Dün sabaha karşı bir grup PKK militanının Şunak'taki sınır karakollanndan birine yaptıklan gece baskınında büyük kanşık- lık olmuş. bu kanşıklık sırasında 8 erin postalı. üçerin de palaskası kaybolmuştur. Aynca olay erler arasında nöbet kanşıklığı yarat- mış. olay sırasında 3-5 nöbeti tutan erler haklannın yendiğini. faz- ladan bir saat nöbet tutmak zorunda kaldıklannı belirterek duru- mu askeri yetkililere bildireceklerini söylemışlerdir. Genelkurmay ise kaybolan postal ve palaskalar için şu açıklamayı yapmıştır: "PKK şunu iyi bifein ki postallar ve palaskalar bu erlerin üzerine zımmetlidir. Ve bu olayın telafısi yoktur. Bu postal ve palaskalar gelmezse bu çocukların askerliklen bitmez, bitmeyince ne olur? PKK her geçen gün karşısında gittikçe kalabalıklaşan ve güçlenen bir Türk ordusu bulur. Oysa biz sorunlan karşılıklı uzlaşma gö- rüşmeleriyle çözmek isüyoruz. Böyle eylemlerin sonu karanlık- tır." "Geçen akşam Kasımpaşa Karakolu'nda genç bir çocuk aşağı- ya atılmıştır. Polislerin sokağa attıklan genç çocuk köşebaşında çilek satan satıcının tezgâhına olanca ağırlığıyla düşmüş ve ne ya- zık ki yaklaşık 8 kilo çilek yenilmeyecek hale gelmiştir. Olaydan sonra çilekçi ve sokağa atılan çocuk karakol yetkililerinden davacı olmuşlardır." Evet. ölüınüıı sakası bile insanın içini acılnor. İıııitivor. Çünkü ölüm kadar gerçek ve aamasız bir şey yok. Vebiz vaşarken her gün onlarcaölümhaberiokuyoruz. Vesusuyoruz. Herölümüiçimizdeki o çocuk bizim için hiriktiyor ve saklıvor. Ve biz hangi ölünıe ve ne zaman acıdan kahrolacağımızı bılemiyoruz. Ve ne zaman unutulmuş bir ölüm haherinin önümüze çıkacağım... Cezmi Ersöz MENDIL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle