Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZİRAN1992 PAZAR L-UMHUKIYbl SAYFA
13
BURNUMUN KENARI
Gözünüz aydın çocuklar!
Okul hayatı bitti, hayat okulu başladı..
Hadi bakalım, doğru çalışmaya!.
kurtarılmış sayfa BURNUMUN
ÖBÜR KENARI
Demirel'in eneıjisinin sırn; öğleden sonra 15
dakika uyku..
Ne oluyorsa bu sırada oluyor tabii.
•m-jr • • • • •«
Kopruyu
yakanlar
başkalanynuş
Tarihi Galata Köprüsü'-
nü yaktıklan gerekçesiyle
100 TL "ağır" para cezasına
çarptınlan şahıslann suçsuz
olduklan saptandı. Bilindiği
gibi, köprünün yanması so-
nucu artık Karaköy-Eminö-
nü hattında ulaşım yaya
olarak gerçekleştirilemiyor.
Anakent belediyesi ile Deniz
Yollan İşletmesi ortaklaşa
bir kararla deniz yoluyla
ulaşımm sağlanması için
Karaköy-Eminönü arasın-
da şehir hatlan vapurlannı
devreye soktular. Ve ilk
açıklamalarda vatandaştan
bu ulaşım için "ücret talep
edilmeyeceği" beürtilmişti.
Ancak, vatandaşlar, gördü-
ler ki, 2500 TL ödemedin mi,
yüzerek karşıya geçmekten
başka bir çaren yok. Galata
Köprüsü'nün yakılmasıyla
ilgili araştırmalar sürerken
bir emniyet yetkilisi "biz bü-
tün cinayetlerde önce bu ci-
nayetten kimin yarar sağla-
yacağına bakanz. Eğer
böyle bir kişi varsa, hemen
onunla ilgili araştırmalan
yoğunlaştınnz" dedi. "Ga-
lata Köprüsü'nü yakanlar
kim?" sorusunun cevabı ve-
rildi mi verilmedi mi bilmi-
yoruz ama, daha önce suçla-
nan kişiler de serbest bırakıl-
dıklanna göre, bir başka
suçlu yakalanmış olmalı.
Feribot
malbeyanmda
bıdundu
Geçen hafta içerisinde Mar-
mara Adası açıklannda ya-
nan İstanbul Feribotu'nda
yangından hasar gören ve
yolculara ait olduğu ileri sü-
rülen mallann beyanına dün
de devam edildi. 100 kadar
yolcunun beyanında, aslın-
da yanlannda olmadığı hal-
jie, baa eşyalan listeye ekle-
"İJiklerî iddiası sürerken,
yolcular da bu iddianın son
derece çirkin olduğunu be-
lirtiyorlar. Listede yer aldığı
iddia edilen mallar şunlar:
"Bostancı'da iki adet 140
metrekare dubleks daire, 1
milyon sahte Alman Markı,
otomobillerin içerisine yer-
leştirilmiş özel yetiştirilmiş
42 Hindu asıllı fıl, 540 adet
Sony televizyon, beş adet
Kaşıkçı elması, bir motosik-
letin üzerine yerleştirilmiş üç
adet buzdolabı, yolcu kama-
ralannda yangın anında ka-
: çılmak suretiyle unutulmuş
ceviz mobilya takımı, bir
adet banka vb."
ıncırçekirdeği
Okuma
yazmayı bir
türlü
sevemedim.
IİMIÜYE
Arabeskçi
Demirel
artisttir
artist.
Arabasına
bindi mi her
şeyi unutur.
NECMETTtN
BtBAKAN
RPGearl
Benyaz
aşklannı
kışın da
aşıyorum.
MYKAM
Ressam
Olaya
sadece
mahkeme-
nin(DGM)
ismiyle
yaklaşmak
olmaz.
OLTJUH
ASAP
MUUtvekm
Ecevit,
Kıbns'a
müdahale
etti de ne
oldu?
tSMETSEZÖII
İçişleri Bakom
^Sivilleştirebildiklerimizden misiııiz?"
Sivilleşememekten yakınan bir ülke olarak, Demirel
hükümetinin sivil anayasa vaadinin gerçekleştirilmesini
dört gözle bekliyoruz. Ancak ne zaman sivilleşmeden söz
edilse ülkede sivil polislerin sayısının arttığı da bir gerçek.
Sivil anayasa taslağının meclise gelene kadar yolda epeyce
giyinmesi bekleniyor.
Genelkurmay'm Milli Sa-
vunma Bakanüğı'na bağlan-
ması tartışması sürerken,
uzun süren bir suskunluktan
sonra bu konuda bir açıkla-
mayı gerekli gören Genelkur-
may Başkanı Dpğan Güreş
şunlan söyledi: "Öyle bir olay
gerçekleşirse ne olur? Tür-
kiye'de teorisyenler var. Hep
böyle şeyler vapıyorlar. Her
fıkre hürmet ederim. Ancak
bunlar teori. Atatürk Meclis
Başkanı olduğu için orduyu
kendine bağlamıştı. Sonradan
siyasi otoriteye, sonra da baş-
bakana şey yaptı. Tabii bu-
nun bir özelliği var. Ordunun
halkın gözünde bir seviyesi
var.
Ona sorun bakalım. Ben
asker olarak gerçekleri yaşa-
nm. Teorilerle uğraşmam.
Bende pratik vardır." (Yeni
Günaydın 30 Mayıs 1992)
Bilindiği gibi. Demirel hü-
kümetinin bu yasa üzerinde
çahşırken bir anda yasa tasla-
ğından bu maddeyi çıkartma-
sı şaşkınlık yaratmışü. Ancak.
Genelkurmay Başkanı'nın bu
açıklamasından sonra söz ko-
nusu tarüşma da tümüyle son
buldu.
Böyle bir tartışmayı
sürdürmeyi "ne haddimize"
şeklinde yorumlayan kurtanl-
mış mizah sayfaruz Burun ta-
rihin kesintili yapraklanndan
bir kaçıru haürlatma gereği
duyuyor. Bilindiği gibi. ülke-
mizde on yılda bir yaşanan
askeri darbelerin son ikisinde
Demirel hükümeti vardı. De-
mirel ayın 12'sine tekabül
eden bu günlerde sonu adalar-
da biıen serüvenler yaşar. Ta-
rihten ders alanlar ise, bilirler
ki tekerrürü fazla tekrar et-
mek mizaha malzeme yaraür.
Demirel'in veniden mizah
malzemesi bol bir dönemi en-
gelleme çabası olarak yorum-
lanabilecek tavnnın sebebini
de bulduğumuza göre son bir
hatırlatma daha yapalım. Bil-
diğiniz gibi, "sivilleşememek-
ten" yakınan bir ülkeyiz. Ve
Demirel hükümetinin progra-
mı içerisinde sivil bir anayasa
vaadinin gerçekleştirilmesini
en çok da "teorisyen"lerin
beklediği bir gerçek. Ancak,
ne zaman sivilleşmeden söz
edilse ülkede sivil polislerin
sayısı artıyor. Bu anayasa tas-
lağı, galiba yol boyunca epey-
ce giyineceğe benzer. Özal'ın
imzalayacağı şekle getirilirse,
hazırlanması gereği ortadan
kalkar; çünkü halihazırda
Özal'ın hazırlattığı anayasa
yürürlükte. Hükümetin işi
zor.
Ya bu "teori"den vazge-
çilecek ya da bir "pralik" da-
ha hayata geçirilecek
Futbolcunun tatili
Transfer sezonu geldi mi
futbolculanmızı sevinçli bir
teiaşalır. Nasıl telaşlanmasın-
lar ki? Bir yanda milyarlarca
lira para, öbür yanda bir ku-
ruş harcamadan tatil yapma
olanağı. Transferin gözdeleri,
bu işi gerçekleştirmek için
kurnaz planlannı daha futbol
sezonu bitmeden yapmaya
başlarlar. Bu sebepledirki. se-
zon sonuna doğru futbolu
düşünen futbolcu kalmaz
pek.
Takımlanmızın başında
huylu idareciler vardır. Bu tür
idarecileri pirelendirmek için
de fazla bir beceri sahibi ol-
mak gerekmez. Birkaç kulü-
bü dolaşıp pazarlığı kızıştırdı-
lar mı, futbolcular idarecileri
oltaya takmış olurlar. Günü-
müzün Evliya Çelebisi sözko-
nusu futbolculanmız ya rakip
takıma giderse! Bu düşüncey-
le idarecilerimizi u\ku tutmaz
olur. İşyerlerinde küçük za-
man aralıklannda şekerleme
yaparlarken de, karabasanlar
görerek uyanırlar. Bu resmen
bir eziyettir. Ve bundan kur-
tulmanın da bir tek yolu var-
dır. Herkulüpteenazbirtane
bulunan eski kulağı kesiklere
haber edilir. İstenilen futbol-
cu. idareci dilinde "gözetim
altına" alınır. Halk dilinde ise
"kaçınlarak" yöneticilerle
duygudaşlıktan öte gitmeyen
(sakın ha yanlış anlaşılmasın,
ortada faizle alınan borç para
falan söz konusu değildir) ya-
kınlığıyla tanınan zenginlerin
lüks >allanna konuşlandınlır
futbolcular. Artık yöneticinin
içi rahattır. Geceleri deliksiz
uvkulannda güzel düşler gö-
rür. Futbolcumuz ise bedava
tatiline başlamtştır bile. Onun
düşünde de imza günü alacağı
milyarlarciritatar.
Metirt Dolmakalem
BURUN'dan
ÇİLLER'e
Sayın Devlet Bakanımız
Tansu Çiller;
Daha önce, sayt'amızda
yayınlanan "Çiller: Enflas-
yon Düştü" başlıklı haberi-
mizin içerisinde, bu konuda-
ki açıklamanızın bir anlık
hatadan kaynaklanmış ola-
bileceği yorumunu yapan
muhabirimiz acığa alınmış
durumda. Müsterih olun.
Gerçek şu ki, enflasyonun
düşmüş olduğunu gördük ve
şaşkınlıktan ne yapacağımı-
zı şaşırdık.
Bu konuda yapmış oldu-
ğumuz hatayı tamamiyle
kabul ediyor ve sizden özür
diliyoruz. Peki, bize lütfen
söyler misiniz; bu ülkenin
ekonomisinin en büyük so-
runu enflasyon dadüştüğüne
göre, biz niçin her gün biraz
daha fakirleşiyoruz?
SON DAKKADA
Rio tatilinden dönüş
Rio'daki Çevre Zirvesi Amerikan hükümetinin "'kirletinm ben kardeşim. bana karşı çıkamazsınız" de-
mesi üzerine, Rio'yu görememiş devlet büyüklerinin Rio'yu görmelerinden başka bir işe yaramayarak
son buldu. Ve birçok devlet temsilcisi de şeylerine kuyruklannı sıkıştınp ülkelerine geri döndüler. Özellik-
le "üçüncü dünya" ülkeleri temsilcileri bir kez daha anladılar ki, gelişmiş ülkelerin çöplüğü olmak boyun-
lannın borcu. Bizim kaçıncı dünyaya ait olduğumuz tartışmalan sürerken, yine beceriksiz Burun muha-
biri fotoğrafı zamanında yetiştiremedi. Biz de dağılan Sovyetler Birliği'nde, yaşanmış. bitmiş, çoktaan
unutulmuş Çernobil katliamını (coştum bakıyorum) bizzat yaşayan anne ve çocuklannın fotoğrafını
kullandık.
TARİHTE HERHANGİ BİR GÜN MÜMTAZ ARIKA\ 7Ha-jran
ISTANBUL
TARİHTE 81/GÜM, HdUÇ '£ S//S ZMC/JS. SE/S/-
ŞEHK.EMİMİ ABÜZ.İTTtN BOZAN, &4St-
HA"SINİRLİ" ŞllS DEMSÇ </£££ttK, ŞEHZlA/
KİTLENOİĞİMf, &UA/O4H SOycE TMFfâ/AJ DE
BELl'eSrZ g/£ SU/2EYLE DONDueULPUGUAILt
AçttcLAM(çrt. YAMIP g^rAAJ GALAT* ZÖP-
MİMİ,
SÖYC.eY£M
ÖZBLUIO.B £M('fJÖNÛ 'MO
S£Lİg.rM/ŞTİ-A8UZlTTİ\J 8O2AN'IN KONÜ-
ŞZ A 4rT/Ğ Ü7/)Dr M
-'• Rektör karikatürcü
Çizerlerimiz Kemal Cökhan
Gürses, Kâmil Masaracı ve Se-
mih Poroy, 3-4 haziran günle-
rinde Anadolu Cniversitesi'-
nin konuğu olarak Eskişehir'e
gittilcr. İsmail Gtilgeç ve Behiç
Ak'ın çizgilerinin de yer aldığı
serginin açılışında b'ulunduk-
lan sonra AtiUa Özkınmlı'nın
yönetıiği bir panele katıldılar.
Öğrencilik yıllannda. dönemin
mizah dergilerinde karikatür-
leri sıkça yayımlanan rektör
Prof. Dr. Ydmaz Büyûkerşen'-
le de bir araya gelen çizerleri-
miz. kendisinden anı olarak
bir de karikatür aldılar. Büvü-
kerşen tarafmdan çizilen YOK
Başkanı Doğramacı'nın bu
p>ortre-karikatürünü yayımlı-
voruz.
Tl
TÜRKÇE
Polis 'Tiirkçe'konuşacakmış.
Yetermi?. Yetmez.
'Tiirkçe 'den de anlaması
gerekir.
MODERNHAYAT
MoıJern hayat belimizi
hüküyormuş.
Yalnızca belimizi cleğil,
hoynumıızu da büküyor.
MVTLU ÇOĞUNLUK
) apılun bir araştırıııuvugöre.
Türk insanuun yüzdeöü.H 7
A endini nıutlu kabul
ediyormuş.
Hük iimet ne dııru ı or'
i lumı dcliliğin sınırındayız.
Henıen önlem alınsın' • AÎ
ASI
HAFTANINYORUMU
Bu tüketici
tükenirmi?"Eski TV'nizi getirin peşinata saya-
lun, venisini verelim."
Bu laf, Arçelik'in yeni kampanya
sloganı. Aman, ne iyi!..
Bızim külüstürden kurtulmanın za-
manı gelmişti zaten. Hemen bir bayiye
gitıik. Bayi bize sakin bir şekilde "Biz
bu kampanyaya katümıyoruz." dedi. Biz de ona sakin bir
şekilde "Sizişikayet ederiz. "dedik. Onlarda aynı sakinliklc-
riyle "Tabii, edin!"dedüer.
Şikayetimizi, üretici fırma yetkilisine ilettik. Yetkili bey,
başka bir bayiye gitmemia tavsiye etti. Nedenini sorduğu-
muzda "Ee.n'aparsuuz... Ticaretbu."dedi. Konuştuğumuz
bey, Arçelik'in Pazar Araştırma Müdürü'ymüş. Herhalde
pazar araşürmalannı Angola'da fılan yapıyorlar diye düşü-
nüp sükunetimizi bozmadık.
Sonunda, Arçelik'in eski, ama kullarulmamış TV aldığını
öğrenmiş olduk.
Gelişmiş ülkelerde tüketici, mahn yalnızca kalitesine bak-
maz; o şirkeün işçi-işveren ilişkilerine, ırkçı tutumu olup
olmadığına, darbecilik oynayıp oynamadığına bakar. Yabi-
zim tüketiciler?.. Zavallıaklar mallannı daha tam alamadık-
lan için şirketlerle duygusal ilişkilere girmeye vakit bulamı-
yorlar.
Geçen yıl, "tüketicinin sesi" Meral Tamer'e, bir fınn üreti-
cisinden şikayetçi olduğumu, tazminat olarak da 3 kilo un, 5
kilo şeker, 15 yumurta vs. talep etüğimi söylemiştim. Çünkü
fınnın içinden çıkan bir yemek kitapçığındaki "peynir tatlı-
sı" tarifıni eksik yayımlanmıştı. Defalarca denememize kar-
şın. peynir tatlısı yerine "lastik tatlısı" elde edebilmiştik.
Çünkü tarifte, kabartma tozu unutulmuştu.
Dileriz, tüketici tükenmeden bu tür sorunlan çözecek ol-
gunluğa ulaşınz.
Amin!
İ^imîzdeki Çocuk,
Olümleri Bizim İçin Saklar
Gazeteleri okumak hiç içimden gelmiyor. Ölüm haberleri oku-
maktan, artık sıkmtılı ve kasvetli bir gerginlik halinde yaşıvorum.
Garip birfelaket korkusuyla. Ölüm haheri okumak öyle sıradan bir
if değil inanın. İçimizde yaşayan o çocuk bizim günjük halimizden
çok. çok daha hassastır ölümlere. Önce onun düşlerikırıltr. Önce ve
hep onun umutlan ve inançları yıkılır. Bizim için çok sonraları için
acıları, bakışları, kö'tülükleri, kırgmlıkları o taştr. saklar, birikııhr.
Öıue onungözleridolar. Bizinıgözlerimizin dolması için onun hav-
kırarak ağlaması gereklidir. Işte ölüm haberleri, gördüğümüz, duy-
duğumuz her insanın kayboluşu önce o içimizdeki naifçocuğa gider.
Onu can evinden vurur. Bakmayın siz, ölüm haberlerini küstah ve sı-
kmtılı bir dalgınlıkla okuyup izlememize.
Ne olurau sanki irsanlar sadece kendi istekleriyle yaşamlarma
son verselerdi. Kimse kimseyi öldüremeseydi. bunu "basaramasay-
dı". İstese bile olmasavdı. 0 zaman haberler ne ilginç olurdu değil
mi?
* "Dün bilmem hangi sendikanın genel sekreterine bürosunda
yapılan silahlı baskında genel sekreterin telefon kutusuyla iki kül
tablası kırılmış, olay genel sekreterin çok canını sıkmıştır. Saldın-
dan sonra basına açıklama yapan genel sekreter; saatlerçe yerler-
den boş kovan topladığını, her tarafın saldırganl^nn^ç^miırlu
ayakkabılannın izlenyle berbat olduğunu, daha üç gûn önce büro-
suna kadın getirip temizlettiğini söylemiş, saldırganlardan günde-
likçi kadının temizlik parasını derhal ödemelerini istemiştir."
"Kıskanç koca. kendisini aldatan kansını günlerce takip etmiş
ve onu âşığının evinden çıkarken yakalayınca üzerindeki tabanca-
nın bütün şarjörünü üzerine boşaltmıştır. Mermilerden gayri ihti-
yari korunmaya çalışan çapkın kadın. eğilirken eteğini yırtmış ve
bu sırada dengesini loparlamak için ters bir hareket yapınca da
ayakkabısının topuğunu kırmıştır. Bunun üzerine kadın kocasına
son derece sinirlenmiş ve: "Yahu Rüstem.bu işi evde halletsek ol-
maz mıydı? Şimdi ben bu ayakkabılarla eve nasıl dönerim" demiş,
kıskanç koca Rüslem ise kansına: Senı bu gece eve alacağımı sanı-
yorsan yanılıyorsun. doğru annene marş marş' demiştir."
"Dün gece güvenlik güçlerinin PKK kamplanna yaptığı bas-
kında, kampın binalarının hemen tum kiremiûeri ve camları kırıl-
mış ve birçok su borusu patlamıştır. Yoğun roket atışlan sırasında
bir-iki militanın kulaklannda çınlama olmuş. kimi militanlar ise
baskından sonra uyuyamamış. sabaha kadar çay içmişlerdir.
PKK lideri Öcalan olayı protesto etmiş. "Kınlan kiremitlerin para-
sını TC derhal ödemelidir. Bu kaçına baskın. Suriye'de kiremit ve
cam çok pahalı. zaranmız çok bü>ük" demiştir."
"Dün sabaha karşı bir grup PKK militanının Şunak'taki sınır
karakollanndan birine yaptıklan gece baskınında büyük kanşık-
lık olmuş. bu kanşıklık sırasında 8 erin postalı. üçerin de palaskası
kaybolmuştur. Aynca olay erler arasında nöbet kanşıklığı yarat-
mış. olay sırasında 3-5 nöbeti tutan erler haklannın yendiğini. faz-
ladan bir saat nöbet tutmak zorunda kaldıklannı belirterek duru-
mu askeri yetkililere bildireceklerini söylemışlerdir. Genelkurmay
ise kaybolan postal ve palaskalar için şu açıklamayı yapmıştır:
"PKK şunu iyi bifein ki postallar ve palaskalar bu erlerin üzerine
zımmetlidir. Ve bu olayın telafısi yoktur. Bu postal ve palaskalar
gelmezse bu çocukların askerliklen bitmez, bitmeyince ne olur?
PKK her geçen gün karşısında gittikçe kalabalıklaşan ve güçlenen
bir Türk ordusu bulur. Oysa biz sorunlan karşılıklı uzlaşma gö-
rüşmeleriyle çözmek isüyoruz. Böyle eylemlerin sonu karanlık-
tır."
"Geçen akşam Kasımpaşa Karakolu'nda genç bir çocuk aşağı-
ya atılmıştır. Polislerin sokağa attıklan genç çocuk köşebaşında
çilek satan satıcının tezgâhına olanca ağırlığıyla düşmüş ve ne ya-
zık ki yaklaşık 8 kilo çilek yenilmeyecek hale gelmiştir. Olaydan
sonra çilekçi ve sokağa atılan çocuk karakol yetkililerinden davacı
olmuşlardır."
Evet. ölüınüıı sakası bile insanın içini acılnor. İıııitivor. Çünkü
ölüm kadar gerçek ve aamasız bir şey yok. Vebiz vaşarken her gün
onlarcaölümhaberiokuyoruz. Vesusuyoruz. Herölümüiçimizdeki
o çocuk bizim için hiriktiyor ve saklıvor. Ve biz hangi ölünıe ve ne
zaman acıdan kahrolacağımızı bılemiyoruz. Ve ne zaman unutulmuş
bir ölüm haherinin önümüze çıkacağım...
Cezmi Ersöz
MENDIL