15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ShTA CUMHURİYET 24 HAZİRAN1992 ÇARŞAMBA DIZIYAZI fczılay, Rus Harbi, Balkan savaşları, 1. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı'nda cephedegörevyaptı Barışta doğdu, savaşta \etişti O\ smanlı Mecruhini Askeriye Muavenet Cemiyeti 1868'de pây-ı taht İstanburda kuruldu. 1877 Osmanlı-Rus Harbi'nden sonra adı Osmanlı Hilaliahmer Cemiyeti olarak değişen dernek, 1923 Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti, 1947'de ise Türkiye Kızılay Demeği adını aldı. BİLMEDİĞİMİZ K I Z I L A Y GÜL ÖZBAYı Başlarken Ammsaym lütfen... Hani fu siyah önlüklü. hevaz vakalı, ilkokul srclarındaki günlerımizi anımsayalım lep birlikıe...A Ifabeyi söker sök'mez. ciimlelen çatar çainıaz. ilk (ğrendiğimi: bilgilere dönelim. Neler öğreımişlerdi bizlere? Türküm. (hğruyum, çalışkanım A tatürk en tin-ük Türk. Türk öğun, çalış, çüven ?ihi... Sonra da sıra, sosval kollann :eçimınegelmı$ıi. Kızılay. Yeşılay, spcr, kitaplık kolları ve benzerlerinin faaliyeılerine... İçnı:dehı\ Kızıİay kolımda çalifun var mı? Sizlerı biimem ama, ben iki yıl kadar Kızılay kolunda çalışmıştım. Hem de ne demokratik birseçimle. anımsadık ça hâlâ haşıona eıdiyor. Ancak, dilşmüyorum, çevreme, dmılara soruvorum da vıllar sonra bile ' Kızıla\ karaçün dotludtır "sUtganmın ötesindc.pek hirşey Mlmcdiğnnizi anttvorunı. Çok vufİılarımı: için hâlâ Hilaluıhnıer. bizler tçtn iw Kızılay. karagün dastu Kızılay. Kızılay ın Türkiye de toplam 649 şuhesi, 33 tam teşekkütlü dıspanseri olduğımu, 124 ı ıllık gcçmişinin üsıüne hina ettiği ?4<J mih ar liralık bütçesiyie. 1737profesyonel personel çalıstırdığım, 2344 adeı gayri menkulü bulunduğunu, Merkez Bankası, Halk Bankası. TÖBANK, Burdur Yem Sanayii, Akçaalan Dokuma Sanayii gibikuruluşların önemli iftirakçilerinden olduğunu, adeta holdingleşüğinipek bilen yok gibi... Türk Kızılayı nın 19kanmerkeziyle, Sağhk Bakanlığt'na, üniversitelere, SSK ya bağlı toplam 156 kan merkezine karşın, ülkemizin kan iluiyacının yüzde 60 'mı lek basına karsdadığını, dispanserlerinin birer yoksul insan deposu değil de bilgisayarlı ve çağın gereklerine uygun hale dönüştürüldüğü. dünyanın dört bir yanma yardım elini uzatırken, uluslararası Kızılhaç ve Kızday Birliği'nin en yüksek yönetim organı olankra Kurulu'nda görev yaptığıda bilinmiyor sanki. İşte, ben bu yazı dizisini hazırlarken bütün bu bilinmeyen veya az büinenlere, elimdengeldiğince ışık tutmaya çalıştım. İstedim ki halkırı malı olan Türk Kızdavı 'm sahibi olan halkımtz daha yakından tarnsın. Eksikleri varsa. elbirİiğiyle tamamlansın, çağayetişme gayretleri bilinsin. POLITIKA VE OTESI - 1 - Yıi 11 Haa'ran 1868... Osmanlı İm- paratorluğu'nda güçten \e çaptan diişmenın sıkıntısı yaşanırken. Batı Avrupa ve Balkan ülkelennde de sa- vaşa gebc Mcak giinler hissediliyor. İş- te o 11 ha/iran günü. sanki yakın geie- cekteki acılara parmak başarcasına bir dernek kuruluyor Şehri İstanbul'- da. Adı da "'Osmanlı Mecruhini Aske- riye Muavenet Cemiyeti". Kısacası, Osmanlı askerine yardım \e imdat gö- türmeyı amaçiayan. bir a\ uç gönüllü- nün gönul bırlığı eimesiyle oluşmuş bir hayır kuruluşudur bu... Başta. Tıbbive Mektebi"nde mual- lim Dr. Ahduüah Bey, Serdari Ekrem . Ömer Paşa. Marko" Paşa, Dr. Kınmlı ' Aziz Be\ olmak üzere herkes. cemiye- tin lanınmas! ve güçlenmesi ıçın ama- tör bir ruh ıçınde çaba sarf ediyor. İlk faaliyet kıpırtılan. ilk planlamalar. ilk olmanın buruk sevınci sürüpgıdi>or. Cepheden cepheye' Yıl 1877. Osmanlı-Rus savaşı pat- lak veriyor. Prusya ile Fransa'nın 1871'de başlattıklan savaşın. tüm Av- rupa devletlerini meşgul etmesinden yararlanan Rusya. önce Sırbistan ve Karadağ'ı cle gecirip. sonra da Os- manlı topraklanna saldınyor. Plevne'- dekı insanüstü savunmaya karşın, yenilen Osmanlı askeri. çok ağır şart- lar taşıyan Ayastefanos silah bırakış- masi anlaşmasıyla adeta eziliyor. Cephelerde'binlerce ölü, yarah. kayıp asker... Arük adı. Osmanh Hilaliahmer Ce- miyeti şeklinde değisen cemiyet, eldeki kıt imkânlarla askerlere imdat ve şef- kat götürme harekâtını yürütüyor. Kaybedilmiş cephelerin karşısına mo- ral gûcüyle dikilen, bir avuç gönüllü, hepsi bu işte, imkânlar bu... 1911 tarihinde ise 1835'ten beri bir Osmanlı vilayeti ojagelen Trablusgarb da elden gidiyor. İtalyanlann i$galine uğrayan, bu eski Osmanb vilayetinin savunmasında cepheler bir bir düşer- ken, yine yarah askere imdat veren in- sanlar koşuşturuyor. Bir avuç doktor, hemşire, hastabakıcı. Uykusuz ve yor- gun. Sargı bezi varsa, ilaç az. yeterli insan az... Devlet kendi derdinde, an- cak halktan toplanan, gönüllülerden kopan neyse, bir eksiksiz cephelere ta- şınıyor. Yıl 1912. Beterin beteri var dercesi- ne, Balkan Savaşı gelip çatıyor. Bir Balkan devleti kurma hülyalanndaki Çarlık Rusyası, bu kez Osmanh İmpa- ratorluğu'nu, kesinlikle devirmek amacında. Başlayan savaş, tüm ale- vıyle sürerken, yorgun Osmanlı ordu- su, Doğu Trakya'da Bulgarlara yenili- yor. Çatalca hattının elde tutulabilme- si, cephenin düşmemesi için son gücünü harcayan asker. hiç değilse Bulgarlann 17 Kasım 1912'de, İstan- bul'u almak için giriştikleri saldınyı püskürtebiliyor. Ahcak dört cephede bırdefı gerçek- leşen çöküntü sonucunda, binlerce ölü, yaralı, kayıp, esir asker imdat bekliyor. Sağ kalan silah arkadaşlan- nın yardımıyla. Hilaliahmerciler yenik Mart ayındaki Erzincan depreminde zarar gören vatandaşlara ilk yardım elini Kızılay uzattı. V urdun dört bir yanın- dan toplanan yardım malzemcsi kızıiay aracılığıyla depremzedelere ulaştırüdı. (Fotoğraf: SUAT KOZLUKLU) cephelerde didiniyor. Kimisini sanp bayrak bayrak... Tarihsel gelişimini, bir tarih dersi sarmalamak, kimisini de geri ve emin Cephede, yatüğı yerden doğrulama- hatlara taşımak için. Kağnılarla, hatta ya n , meçhul bir askere eğilmiş, buruk sırtlarda taşınan yardım malzemeleri a m a sevecen, gülümsemeye çahşan yine yetmiyor. Belki de bir hastabakı- m e çhul hemşire sanki kartpostaldan a, eteğini yırtıp, sargı bezi yapma ça- firlayacak gibi... Osmanlı lmparator- basında. Durum vahim mi vahim... ıu ğu duyarsızlaşmış, hasta ve iyileşme ~~~ belirtisi dahi gösteremiyor. havasını katmamaya çahşarak, kâh hüzünle, kâh sevinçle, kâh gururla ver- meyi amaçladığım, Türk Kızılayı'nın, kuruluşöyküsûböyleykenböyleişte... O gfinden bu güne Askere şefkat, vatana muhabbet 1913'te sona eren Balkan Savaşı'nın ezikliği. acılan. kayıplan dinmeden, 1914'te bütün dünyayı sarsan, Birinci Cihan Savaşı başlıyor. Felaket felaket ûstüne sanki... Enver Paşa komutasın- daki son Osmanlı güçleri. bu keşme- keş içine adeta saldırıyor. Kafkas, Suriye-Filistin, Gazze, Irak cephele- rinde, Osmanb askeri kan, barut, ateş ve ölümle iç içe kabyor. GebşmeJer hiç de iç açıcı değil. Sadece Kafkas cephe- sinde 60 bin asker yok olup giderken, yüzleri güldürecek tek olay. Çanakka- le Zaferi. 19 Şubat 1915'ten lOOcak 1916'ya dek süren bu savaş destanı tarihe geçi- yor. Yıl 1918. Birinci Dünya Savaşı bi- terken, Osmalı askerlerinden 975 bini- nin kayıp, 325 bininin ölü, 400 bininin hasta ve yaralı, 250 bininin esir düştü- ğü bildiribyor. Osmanlı Hilaliahmer- cileri cephelere kanşmış gibi çabşıyor. İşte, bugün bile elinize aldığınızda hü- zün duyduğunuz, Birinci Dünya Sa- vaşı'nda basılmış, nostaljik kartpos- Bir sedyede iki asker Ve daha sonralan bir Kurtuluş Sa- vaşı yaşıyor bu ülke.. Yeni bir diriliş için, yeni fedakârbklar, yeni şehitler, yeni yarablar veesirler... "Osmanlı bit- ti, yaşasın Türk ordusu" heyecanıyla, kurtuluşun sevinci içinde halk, Hilali- ahmer. asker. herkes omuz omuza. Dernek, ekmek bir katıksa bölüyor, sargı bütünse ikiye aynbyor, bir sedye- ye iki kişi sığdınlmaya, sahra hastane- lerine iki misli yaralı abnmaya, neu'ce- de, eldeki tüm imkânlar sonunda dek kullanıbnaya başbyor. Ve gelmez de- nilen zafer geliyor. Ordu yorgun, Mustafa Kemal yorgun, Osmanb Hi- laliahmeri yorgun, ulus yorgun ancak bir o kadar da herkes mutlu. Zafer sar- hoşu... Yıl 1923, yeni Türkiye Curnhuriyeti topraklan üzerinde, arük hiçbir 'Os- manb' yazan ibareye yer yok. Bu ne- derüe 1877den beri Osmanb Hilaliah- mer Cemiyeti adına görev yapan Dernek, "Türkiye Hilaliahmer Cemi- yeti" adını abyor. 1947'de ise Hilaüah- mer sözcüğü tarihe kanşarak "Türki- talda yazdığı gibi "Yaralı askere şef- ye Kızılay Derneği" unvanıyla son kat. vatana m u h a b b e t " sloganı şekbne ulaşıyor. Şimdüerde ise o cephelerin kanına, tozuna, binbir yokluğuna bulanmış, moral gücüyle çabalayan Hilaliah- mer'in yerini alan Türkiye Kızılay Derneği, genç ve dinç adımlarla ilerli- yor. Yurt çapındaki 649 şubesi, 33 tam teşekküllü, ayakta teşhis ve tedavi ve- ren dispanseri, yılda en az 3.5 milyon kişiye tıbbi hizmet götüren, gene mil- yonlarca ihtiyaç sahibine ücretsiz. ba- kım, ilaç, yiyecek. giyecek, burs gibi aynî yardımlan sağlayan bir fırma sta- tüsünde gelişiyor. Uluslararası bazda, Kızılhaç'la, Islam ülkelerinin Kızılay teşkilatlanyla omuz omuza çaba sarf ederken, AIDS gibi, kanser gibi çağın belalanna karşı da atik ve tetik olma- nın bibncini yaşıyor. Sürekb moderni- ze olan tıbbi cihazlan, laboratuvarla- nyla, tabiri caizse "kimseden aşağı kalmamayı", tam tersine önündeki kulvarda İcoşmayı hedefliyor. Türk Kızılayı yetkililerinin dediğin- ce "Kızılay artık, yoksul, çareleri tü- kenmiş insanlann sığındıkİan bir in- san deposu değil. Teknolojisi, uzman hekimleri ve diğer profesyonel kadro- suyla, anlayışıyla ve parasal gücüyle birholdingdir"... SCIRECEK Yasa yok oldu ama, getirdiği bazı gerçekçi yenilikler başka isimler altında gene de devam etti Tam Süre Yasası'nın lıaziıı öyküsü TÜRKİYE'DE SAĞLIKI P O L İ T İ K A L A R I İTONGUC GÖRKER — 6 — 1978 döneminin sağhk yönetimı, sosyalleştirme ilkelcrine ınanan fakat 224 sayılı yasanın zaman kaybından başkaca işe yaramadığını bilen. sigor- ta formülünü benımse\en fakat hiz- met satın alma aldatmacasını dışlayan bir anlayışa sahip yönetim görevüle- rinden oluşuyordu. Almanya ve Fransa benzeri sigorta- nın ülkemize uygulanamayacağı açık- ça görülüyordu. Çünkü bu ülke AJ- manya veya Fransa değildi. O tür sigortayı uygulayabilmek için o tür ül- kelerin ekonomik düzeyine. o tür ülke- lerin, yörelerarasında ayricalık bulun- mayan toplum yaşanüsına sahip olmak gerekiyordu. O düzeyde yaşan- tıyı sağlamak ise sağlık yasaîanyla ola- st değildi. İstediği heİcime muayene olmayı, istediği hastaneye yatmayı ve gerekli her türlü ılacı kullanabilmeyi, tüm bu işlemlerin harcamalannın da sigorta örgütünden karşılanmasını kuTi istemezdi9 Uygun sistem Ama ne yazık ki ülkemizin ortamı henüz bu lükse uygun değildi. En iyi hizmeti değil. ortamırruza ve koşullan- mıza en uygun sistemi secmek duru- mundaydık. Bu sistem. hızmcti üreten ve kamu personeli eliyle vatandaşa ulaştıran. hekimini. hasta yatağmı ve ilacıru sağlığı için asgari düzeyde vere- büen, uç üniteden en büyük hastaneye kadar koruyucu ve tedavi edici hiz- metleri birarada yürütebilen bir sis- temdi. Kısacası sigorta fınansmanlı sosyalleştirme sistemiydi. Oncebkle sosyalleştirmenin tek ku- ruluş ilkesi gerçekleşmeliydi. Tüm nü- fusu kapsamına alan bir tek kuruluş olmadıkça, tutarb bir fizibib'te sağla- namazdı. Tek kuruluş SSK dışında kurulup SSK'yı içine alamazdı. Çün- kü SSK sağlık birimlerinde devletin katkısı yoktu. Temel kuruluşun SSK olması, tüm yurdu kapsamına alması gerekiyordu. Bunu sağlamak için de SSK'nın sağhk hizmetlerinin ayn bir özerk kuruluş olarak yeniden yapılan- ması zorunluydu. Sağhk Bakanlığı ile birlikte tüm ka- mu kuruluşlannın sağhk hizmet bi- rimleri bu kuruluşa bağlanmab, sağlık hizmet kurumunun yönetim kurulu yeniden oluşturulmabydı. Elbette ki Sağlık Bakanlığı kuruluş kanunu da değişecek, 20'b' gene] müdürlük uygu- laması sona erecekti. Kuruluş yasalanyla bu yeni yapı- lanma sağlanırken, yeni kuruluşun başansı için bazı önlemlerin ivedi ola- rak almması gerekiyordu. öncelikle o tarihlerde gündemde olan 13 ayn per- sonel değerlendirmesi sorunu çözül- meli. sosyalleştirme yasasının 3'üncü maddesine işlerhk kazandınrken tek persone! değerlendirme uygulaması gerçekleştirilmeliydi. Bu önlemi ilaç üretimi ve ithaüne denetim formülleri izleyecek, istatistik reformu yapılacak, sağhk meslek okullan eğitimi kurallara bağlanacak, atamalar yönetmeliği atamalan ken- dibğinden işler yöntemlere bağlaya- cak, tıbbi araçlar standardize edilecek ve kuruluş yasalanna sosyal hizmetler yasası da eklenerek, sosyal yardım fonksiyonu bakanbğın hizmet alanı dışına çıkanlacak, Sağbk ve Sosyal Yardım Bakanlığı ismi, sadece Sağlık Bakanbğı'na dönüştürülecekü. Tam Sûre Çalışma Yasası Uzun yıllann deneyimleri ve bilgi biri- kimleri biraraya getirilip hedefler belir- lendikten sonra, hızlı bir çalışma başla- tıldı. Öncelik sırasına göre tek personel rejimi hazırlıklan yapıbrken, ilaç soru- nu, meslek okullan sorunu ve kadro kıs- taslan sorunu da çalışma gündemine abndı ve yenilenme savaşımı sürdürül- dü. Tüm meslek kuruluşlannın ve tüm bakanbklann görüşleri abndıktan sonra gerekli prosedür hızla tamamlanarak sağbk personeli yasası tasansı oluşturu- lup hukümetçe Millet Meclisi'ne sevk edildi. Kamu kesimi hekimleri için yan süre çalışma uygulaması son buluyor, tüm sağlık. personeline yakın gelecekteki bir- leşik hizmet düzenine uygun aybk öde- meler getiriliyor, ülke genehnde bölgele- rarası yoksunluk ölçüleri, adil değerlen- dirmelerle aynca ödemelere bağlanıyor, mesai dışı çabşmalann karşıbklan ger- çekçi meblağlarla karşılanıyor, tüm kamu kuruluşlannın personeli eşit çalış- ma ve eşit değerlendirme koşullanna bağlanıyordu. Ödemelerin tümü, eşel mobil sistemiyle giderek değer kaybına uğramayacak esaslara bağlanmıştı. Geçrnişin kısır döngüsü içinde yaşam düzenini sistemsizlik sistemine göre yü- rütmekte olan hekim kesiminden tepki- ler geldi. Sağlık personeli dışındaki kamu personeli smıflannın bazı farklı ödemeler nedeniyle tepkilerine, özellikie mülki idarenin tepkileri eklendi. Kapsa- mın beklenmedik şekilde üniversiteleri ve silahlı kuvvetler sağhk personelini içi- ne alacak şekilde genişletilmesi, bu ke- simlerin de tepkilerine yol açtı. Çok gürültülü ve çok çekişmeh' bir gelişim so- nunda tasan kanunlaştı. 2162 sayıh Sağlık Personebnin Tam Süre Çalışma Esaslanna Dair Kanun yürürlüğe girdi. Yürürlüğü izleyen bazı yeni engeller hızb bir çalışma ile aşılarak yasanın öngördüğü yönetmebkler de ya- yınlanıp uygulama başlatıldı. Yasa yüriiriüğe girmişti ama karşı gö- rüşlerin savaşımı devam etmekteydi. O tarihlerde 17 yıldan beri yasal dayanakla yürürlükte olan "kamu görevlisinin ser- best çabşma yasağı" şiddetle eleştirib- yor, yasanın aceleye getirildiği görüşü her kesimde ve sık sık yineleniyordu. Acele etmekle aceleye getirmek arasın- daki anlam farkı görmezlikten gehniyor, yasanın eksik ve yanhşlarla dolu olduğu- nu yayma çabalan sürdürülüyordu. Bu kargaşa arasında yasanın sahibi olan ik- tidar kesimi çok önemli bir yanhşa yöne- liyor, getirihrıek istenen sistem için sade- ce bir önlem durumundaki Tam Süre Çalışma Yasası, getirilen sistemin kendi- si olarak tanıühyordu. Bu yanbşı düzeltmeye çahşan teknik kadronun çabalan, ne iktidar sözcükle- rine hatta ne de zamanın Sağbk Bakanı'- na ulaşabiliyordu. Pobtik eğibmin neden olduğu iletişim yoksunluğu öylesine bir noktaya gelmişti ki, kendi yasalannı eleştirme çabası gösteren bazı iktidar miUetvekillerinin sıkıştırdığı zamanın Sağlık Bakanı, "Ben yapmadım müste- şar yaptı" diyebilmişti. Çok önemli ve çok gerekli bir hizmet sisteminin ilk önlemi olan Tam Süre Ça- lışma Yasası, tüm saldınlara, tüm yoz- laştırma çabalanna, tüm içe dönük pob- tika oyunlanna hedef olmasma karşın varlığını sürdürdü. Çünkü gerçekten ya- rarlı olmuştu ve yaran kamuoyunca be- lirgin olarak anlaşılabılıyordu. Eksikleri ve yanlışlan olduğu söyleniyordu, ama neresinin eksik neresinin yanlış olduğu söylenemiyordu. Yasaya yalnız sağlık personeli değil, kamuoyu da sahip çık- mıştı. Meslek kuruluşlannın baskısı ve zamanın Sağlık Bakanı'nın müsamaha- sıyla yıpratma isteklilerine fırsat yaratan bazı değişikükler de yapıldı. Yasa gene de varbğını korudu. Yasarun sahibi ikti- dar hükümetinin içinden kaynaklanan yıpratıa provokasyonlar da sonucu de- ğiştirmedi, yasa varlığını korumaya de- vam etti. 12 Eylülie gelen son Tam süre çahşma sisteminin yok ol- ması birçok cevrede sanıldığı gibi fonksiyonunun bitmesinden veya uy- gulama hatalannın anlaşılmasından kaynaklanmadı. Yok olma nedeni son olarak kaba kuvvetin saldınsına uğra- masıydı. 12 Eylül yönetiminin 31 Ara- bk 1980 tarihinde açıkladığı 2368 sayı- b yasa, Tam Süre Yasası'ru ve bu ilkeyi ilk kez yasal dayanağa bağlayan Sos- yalleştirme Yasasf run 3'üncü madde- sini yürürlükten kaldınyor. gerçekçi bir sigorta uygulamasırun en önemb ön koşulunu yok ediyordu. Yasa yok oldu ama, getirdiği bazı gerçekçi yenibkler başka isimler alün- da ve daha farklı değerlendirme koşul- lan içinde gene de devam etti, hâlâ da ediyor. Serbest çalışmadan vazgeçen hekim ve diş hekimlerine yapılmakta olan bir kısım ek ödemeler, mesai dışı nöbet hizmetlerine yetersiz de olsa de- vam eden ödemeler, teşvik ödemeleri ismi altında yoksunluk ölçüsüne göre bölgelerarası kademeb ödeme eklenti- leri ve günümüzde tüm sağlık persone- bnin aynı tahsil düzeyindeki genel idare sınıfı personelinden daha yüksek ödemelerle değerlendirilmesi. bu cefa- kâr yasarun uzantılandır. Yasa yok edilmiş, bazı ilkeleri yok edilememiş- tir. SCRECEK MEHMED KEMAL Sâperler Hakkı...Her gelenin elinde bir borazan, "Enflasyonun belini kı- racağız" diye çalıyor. Enflasyon yerine kendi beli kırıla- cakken de kaçıyor. Bunlardan biri de Turgut özaL.Gelir- ken, geldikten sonra da şöyle söylüyordu: "Enflasyon, hayat panalılığı demektir. Enflasyon zam demektir. Enflasyonu, yani hayat pahalılıgını durdurmak, en önemli görevimizdir. Enflasyonu azaltmadan fakirin durumunun düzeleceğini iddia edenler en büyük sahte- kârlardır. Enflasyonu yüzde 10'un altına düşüremezsek, fakir fukaranın durumu da kötüye gider. Enflasyonu yanlış, hesapsız bir ekonomi-politika meydana getirir. Açık söylü- yorum, düzelecektir. Açıksöylüyorum, 1987deenflasyon yüzde on civarına inecektir. Aşağı çekeriz." Başbakanken bunları söyleyen özal değil 1983'te. 1988'- de de enflasyonu aşağı çekemedi. Kendi de çekemedi, kendinden sonra gelenler de çekemediler. Şimdi enflas- yonu aşağı çekeceğini söyleyen Demirel de enflasyonu aşağı çekemeyecektir. Çünkü bu ekonomi-politika yüksek enflasyon üstüne kurulmuştur. Enflasyon artar, bir daha eksilmez. Şadan Gökovab'nın, "Turgut Bey'in Izmir'e Yaptıklan" adlı kitabını okuyorum. izmir'den senatörlüğe adaylığını koymuş olan Turgut Bey'in (olumsuz anlamda ettikleri) saymakla tükenmez. Senatör secmediği için İzmir'den öcünü mü alıyor? Vallahi biimem ama sayılann diliyle öyle görünüyor. Kitap, Izmir'in anatomisidir. Eski bakanlardan Mükerrem Taşçıoğlu, Turgut Ozal için şunları söylüyor: "Yukarıda Hazret-i Allah, Türkiye'de Turgut Özal var. Bizter onun direktifleri doğrultusunda sizlere hizmet veri- yoruz(1986)." Mükerrem Taşçıoğlunun emeklilere ettikleri eyvah!.. Günün birinde tuttu bir süper emekli dalgası tutturdu. En yüksek dereceden emekli primi ödeyenler 4 milyon 2fX) bin lira daha verirlerse en yüksek devlet memurları düze- yinde emekli aylığı alacaklardı. Bunlara süper emekli de- niyordu. Bir gürültü, bir şamata koptu ama süper emekli yasasını Taşçıoğlu Meclis'ten geçirmeyi başardı; başardı ama ülkede aklı kıt mı ararsınız, dolu... Bunlardan biri kar- şı çıktı. Daha yüksek mahkemeye gidildi. Sanki enflasyon yerinde sayacakmış gibi bu mahkeme de gidişi bozdu. İş- ler iyice karıştı. Taşçıoğlu'ndan sonra gelen bakan da işçi düşmanı sayıiırdı, yasayı dondurdu. Böylece devlete gü- venerek 4 milyon 200 bin lirayı verenler yandılar. Eski ba- kan sahip çıkmadı, yeni bakan sürüncemede koydu, süper emekliler yandılar. Geldik, bir süre önce biten genel seçimlere... Demirel, seçim alanlarında süper emeklilere yapılan haksızlıkları onaracağını söyledi, alkışlandı; oy aldı (Sanırım Erdal inö- nü de öyle).. Seçimlerden bu yana altı ay geçti, birçok işçi yasası Meclis'ten çıkıyor. Süper emekliler için ortada hiç- bir şey yok! Meclis, önümüzdeki günlerde tatile girecek, ses seda çıkmıyor. Sonradan emekli olanlar süperlerin neredeyse iki katı aylık alıyorlar, süperler olduğu yerde donmuş. Sanki bir kuyuya bir taş atmışlar, sonra da unutmuşlar. Ne taşı anımsayan var ne de çıkarmaya uğraşan!.. Enflasyon almış başını gidiyor, emekli maaşları kuyu- nun dibinde uyuyor. Süper türünden 4 milyon 200 lirayı alanlar bir hesap yapsalar şaşırıp kalırlar... Bu parayla o ztoman bir araba alınabilirdi. Şimdi herhalde bir bisiklet ancak alınır. Yani o dönemin 4 milyon 200 bin lirası nere- de, bugünün parası nerede? Meydanlarda "Baba" diye dolaşan Süleyman Bey'e sü- perler yakarıyorlar, "Seçim meydanlarında söylediKlerjni unutma!.." Süper hakkı büyük haramdır. BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Değişik nitelikte öğelerden oluşup bütünlUk gösterme- yen. 2/ Radyumun simgesi... Ünlü bir saz ve türkü usta- mız. 3/ Yüksek ses, bağırma... Shake- speare'in bahtsız kralı. 4/ Bir asitle birleşince tuz oluştu- ran madde... At ahı- n. 5/ Yolsuz ya da emeksiz elde edilen şey. 6/ Alacak ya da borç. 7/ Sahip... Olumsuzluk belirten bir önek... Ispanyollann sevinç ünlemi. 8/ Kii- çük erkek kardeş... Zamir. 9/ Yunan mitolojisüıde tutku tannçası... Soluk borusu. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Pişmiş hamurla yenen bir tür ta- vuklu çorba. 2/ Yağı az... Doğal ve tarihsel özelliklerinden dolayı koru- ma altına alınan alan. 3/ Serbest bı- rakma... Bir soru sözü. 4/ Bir kim- senin, başkaları tarafından dokunulmaması ve saygı gosteril- mesi gereken iffeti... İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. 5/ Saka Türklerinin ünlü destanı... El sıkışma. 6/ Aksaray Ui ya- kınlannda, pek çok dinsel yapının bulunduğu ünlü vadi... Gü- zel sanat. 7/ Ukrayna'nın başkenti... Üstü toprakla örtülü sa- man yığını. 8/ Otlak. 9/ Halat gibi örülmüş iplik çilesi... Boğa, tosun. tLAN ŞARKİKARAAĞAÇ SULH HUKUK HAKİMLİGtNDEN Dosya No: 1991/250 Davacı Şarkikarağaç Ulvikale mahallesinden Hayriye Bağcı tara- fından açılan veraset davasımn yapılan açık duruşması sırasuıda ve- rilen ara karan gereğince, tüm aramalara rağmen bulunamayan mirasta tercih sahibi Aliye Çöfürcü'ye ilanen tebliğ yapılmasına ka- rar verilmiş olmakla. YaJvaç ilçesi Kozluçay kasabası nüfusuna kayıılı Mehmel ve Ay- şe'den olma 1950 doğumlu ölü Ramazan Çftğürcü eşi Aliye Çöğür- cü, eşiniz Ramazan Çöğürcü'den intikal eden mirastan mülkiyet veya intifa haklarından birisini tercih etmek üzere duruşma günü olan 16.07.1992 günü saat 09.00'da duruşmaya gelmeniz, getmediğiniz tak- dirde eşinizden kalan mirastan mülkiyet haklunı tercih etmiş sayüa- cağınız, tercih davetiyesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 48251 İLAN ÇATALCA 1. KADASTRO HAKtMLİĞİNDEN Esas: 989/435 Çatalca ilçesi Nakkaş Köyü 70.100 m! yüzölçümündeki 762 nolu parsel Ahmet oğlu Mıstık adınadır. Davacılardan maliye hazinesi ile Ahmet Suhi Tükel vs.nin taşınmazda haklarının var olduğunu ileri sürüp mahkememize dava açmışlardır. Davalı Mıstık'a dava dilek- çesi ile duruşma günü olağan usullerle tebliğ edilememişür. Tüm aran- malara rağmen açık adresinin tesbitinin de mümkün olmadığı aynı zamanda varislerde belirlenememiştir. Yargılama 14.7.1992 günü saat 09.10'a bırakılmıştır. Mıstık ağa ölü ise varislerinin yargılamanın atılı bulunduğu günde ellerindeki veraset ilamı ve tüm belgelerle birlikte duruşmada hazır bulunmala- n duruşmaya gelmedikleri takdirde davatun yokluklannda yapılarak sonuçlandırılacağı 7201 sayılı yasanın 29. ve müteakip maddeleri ge- regince dava dilekçesi ilanen tebliğ olunur. 28.5.1992 Basın: 30250
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle