Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ShTA CUMHURİYET 24 HAZİRAN1992 ÇARŞAMBA
DIZIYAZI
fczılay, Rus Harbi, Balkan savaşları, 1. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı'nda cephedegörevyaptı
Barışta doğdu, savaşta \etişti
O\ smanlı Mecruhini Askeriye Muavenet Cemiyeti 1868'de pây-ı
taht İstanburda kuruldu. 1877 Osmanlı-Rus Harbi'nden sonra adı
Osmanlı Hilaliahmer Cemiyeti olarak değişen dernek, 1923 Türkiye
Hilaliahmer Cemiyeti, 1947'de ise Türkiye Kızılay Demeği adını aldı.
BİLMEDİĞİMİZ
K I Z I L A Y
GÜL ÖZBAYı
Başlarken
Ammsaym lütfen... Hani fu siyah
önlüklü. hevaz vakalı, ilkokul
srclarındaki günlerımizi anımsayalım
lep birlikıe...A Ifabeyi söker sök'mez.
ciimlelen çatar çainıaz. ilk
(ğrendiğimi: bilgilere dönelim. Neler
öğreımişlerdi bizlere? Türküm.
(hğruyum, çalışkanım A tatürk en
tin-ük Türk. Türk öğun, çalış, çüven
?ihi... Sonra da sıra, sosval kollann
:eçimınegelmı$ıi. Kızılay. Yeşılay,
spcr, kitaplık kolları ve benzerlerinin
faaliyeılerine...
İçnı:dehı\ Kızıİay kolımda çalifun var
mı? Sizlerı biimem ama, ben iki yıl
kadar Kızılay kolunda çalışmıştım.
Hem de ne demokratik birseçimle.
anımsadık ça hâlâ haşıona eıdiyor.
Ancak, dilşmüyorum, çevreme,
dmılara soruvorum da vıllar sonra bile
' Kızıla\ karaçün dotludtır "sUtganmın
ötesindc.pek hirşey Mlmcdiğnnizi
anttvorunı. Çok vufİılarımı: için hâlâ
Hilaluıhnıer. bizler tçtn iw Kızılay.
karagün dastu Kızılay.
Kızılay ın Türkiye de toplam 649
şuhesi, 33 tam teşekkütlü dıspanseri
olduğımu, 124 ı ıllık gcçmişinin üsıüne
hina ettiği ?4<J mih ar liralık bütçesiyie.
1737profesyonel personel
çalıstırdığım, 2344 adeı gayri menkulü
bulunduğunu, Merkez Bankası, Halk
Bankası. TÖBANK, Burdur Yem
Sanayii, Akçaalan Dokuma Sanayii
gibikuruluşların önemli
iftirakçilerinden olduğunu, adeta
holdingleşüğinipek bilen yok gibi...
Türk Kızılayı nın 19kanmerkeziyle,
Sağhk Bakanlığt'na, üniversitelere,
SSK ya bağlı toplam 156 kan
merkezine karşın, ülkemizin kan
iluiyacının yüzde 60 'mı lek basına
karsdadığını, dispanserlerinin birer
yoksul insan deposu değil de bilgisayarlı
ve çağın gereklerine uygun hale
dönüştürüldüğü. dünyanın dört bir
yanma yardım elini uzatırken,
uluslararası Kızılhaç ve Kızday
Birliği'nin en yüksek yönetim organı
olankra Kurulu'nda görev yaptığıda
bilinmiyor sanki.
İşte, ben bu yazı dizisini hazırlarken
bütün bu bilinmeyen veya az büinenlere,
elimdengeldiğince ışık tutmaya
çalıştım. İstedim ki halkırı malı olan
Türk Kızdavı 'm sahibi olan halkımtz
daha yakından tarnsın. Eksikleri varsa.
elbirİiğiyle tamamlansın, çağayetişme
gayretleri bilinsin.
POLITIKA VE OTESI
- 1 -
Yıi 11 Haa'ran 1868... Osmanlı İm-
paratorluğu'nda güçten \e çaptan
diişmenın sıkıntısı yaşanırken. Batı
Avrupa ve Balkan ülkelennde de sa-
vaşa gebc Mcak giinler hissediliyor. İş-
te o 11 ha/iran günü. sanki yakın geie-
cekteki acılara parmak başarcasına
bir dernek kuruluyor Şehri İstanbul'-
da. Adı da "'Osmanlı Mecruhini Aske-
riye Muavenet Cemiyeti". Kısacası,
Osmanlı askerine yardım \e imdat gö-
türmeyı amaçiayan. bir a\ uç gönüllü-
nün gönul bırlığı eimesiyle oluşmuş
bir hayır kuruluşudur bu...
Başta. Tıbbive Mektebi"nde mual-
lim Dr. Ahduüah Bey, Serdari Ekrem
. Ömer Paşa. Marko" Paşa, Dr. Kınmlı
' Aziz Be\ olmak üzere herkes. cemiye-
tin lanınmas! ve güçlenmesi ıçın ama-
tör bir ruh ıçınde çaba sarf ediyor. İlk
faaliyet kıpırtılan. ilk planlamalar. ilk
olmanın buruk sevınci sürüpgıdi>or.
Cepheden cepheye'
Yıl 1877. Osmanlı-Rus savaşı pat-
lak veriyor. Prusya ile Fransa'nın
1871'de başlattıklan savaşın. tüm Av-
rupa devletlerini meşgul etmesinden
yararlanan Rusya. önce Sırbistan ve
Karadağ'ı cle gecirip. sonra da Os-
manlı topraklanna saldınyor. Plevne'-
dekı insanüstü savunmaya karşın,
yenilen Osmanlı askeri. çok ağır şart-
lar taşıyan Ayastefanos silah bırakış-
masi anlaşmasıyla adeta eziliyor.
Cephelerde'binlerce ölü, yarah. kayıp
asker...
Arük adı. Osmanh Hilaliahmer Ce-
miyeti şeklinde değisen cemiyet, eldeki
kıt imkânlarla askerlere imdat ve şef-
kat götürme harekâtını yürütüyor.
Kaybedilmiş cephelerin karşısına mo-
ral gûcüyle dikilen, bir avuç gönüllü,
hepsi bu işte, imkânlar bu...
1911 tarihinde ise 1835'ten beri bir
Osmanlı vilayeti ojagelen Trablusgarb
da elden gidiyor. İtalyanlann i$galine
uğrayan, bu eski Osmanb vilayetinin
savunmasında cepheler bir bir düşer-
ken, yine yarah askere imdat veren in-
sanlar koşuşturuyor. Bir avuç doktor,
hemşire, hastabakıcı. Uykusuz ve yor-
gun. Sargı bezi varsa, ilaç az. yeterli
insan az... Devlet kendi derdinde, an-
cak halktan toplanan, gönüllülerden
kopan neyse, bir eksiksiz cephelere ta-
şınıyor.
Yıl 1912. Beterin beteri var dercesi-
ne, Balkan Savaşı gelip çatıyor. Bir
Balkan devleti kurma hülyalanndaki
Çarlık Rusyası, bu kez Osmanh İmpa-
ratorluğu'nu, kesinlikle devirmek
amacında. Başlayan savaş, tüm ale-
vıyle sürerken, yorgun Osmanlı ordu-
su, Doğu Trakya'da Bulgarlara yenili-
yor. Çatalca hattının elde tutulabilme-
si, cephenin düşmemesi için son
gücünü harcayan asker. hiç değilse
Bulgarlann 17 Kasım 1912'de, İstan-
bul'u almak için giriştikleri saldınyı
püskürtebiliyor.
Ahcak dört cephede bırdefı gerçek-
leşen çöküntü sonucunda, binlerce
ölü, yaralı, kayıp, esir asker imdat
bekliyor. Sağ kalan silah arkadaşlan-
nın yardımıyla. Hilaliahmerciler yenik
Mart ayındaki Erzincan depreminde zarar gören vatandaşlara ilk yardım elini Kızılay uzattı. V urdun dört bir yanın-
dan toplanan yardım malzemcsi kızıiay aracılığıyla depremzedelere ulaştırüdı. (Fotoğraf: SUAT KOZLUKLU)
cephelerde didiniyor. Kimisini sanp bayrak bayrak... Tarihsel gelişimini, bir tarih dersi
sarmalamak, kimisini de geri ve emin Cephede, yatüğı yerden doğrulama-
hatlara taşımak için. Kağnılarla, hatta ya n , meçhul bir askere eğilmiş, buruk
sırtlarda taşınan yardım malzemeleri a m a sevecen, gülümsemeye çahşan
yine yetmiyor. Belki de bir hastabakı- m e çhul hemşire sanki kartpostaldan
a, eteğini yırtıp, sargı bezi yapma ça- firlayacak gibi... Osmanlı lmparator-
basında. Durum vahim mi vahim... ıu ğu duyarsızlaşmış, hasta ve iyileşme
~~~ belirtisi dahi gösteremiyor.
havasını katmamaya çahşarak, kâh
hüzünle, kâh sevinçle, kâh gururla ver-
meyi amaçladığım, Türk Kızılayı'nın,
kuruluşöyküsûböyleykenböyleişte...
O gfinden bu güne
Askere şefkat, vatana
muhabbet
1913'te sona eren Balkan Savaşı'nın
ezikliği. acılan. kayıplan dinmeden,
1914'te bütün dünyayı sarsan, Birinci
Cihan Savaşı başlıyor. Felaket felaket
ûstüne sanki... Enver Paşa komutasın-
daki son Osmanlı güçleri. bu keşme-
keş içine adeta saldırıyor. Kafkas,
Suriye-Filistin, Gazze, Irak cephele-
rinde, Osmanb askeri kan, barut, ateş
ve ölümle iç içe kabyor. GebşmeJer hiç
de iç açıcı değil. Sadece Kafkas cephe-
sinde 60 bin asker yok olup giderken,
yüzleri güldürecek tek olay. Çanakka-
le Zaferi.
19 Şubat 1915'ten lOOcak 1916'ya
dek süren bu savaş destanı tarihe geçi-
yor.
Yıl 1918. Birinci Dünya Savaşı bi-
terken, Osmalı askerlerinden 975 bini-
nin kayıp, 325 bininin ölü, 400 bininin
hasta ve yaralı, 250 bininin esir düştü-
ğü bildiribyor. Osmanlı Hilaliahmer-
cileri cephelere kanşmış gibi çabşıyor.
İşte, bugün bile elinize aldığınızda hü-
zün duyduğunuz, Birinci Dünya Sa-
vaşı'nda basılmış, nostaljik kartpos-
Bir sedyede iki asker
Ve daha sonralan bir Kurtuluş Sa-
vaşı yaşıyor bu ülke.. Yeni bir diriliş
için, yeni fedakârbklar, yeni şehitler,
yeni yarablar veesirler... "Osmanlı bit-
ti, yaşasın Türk ordusu" heyecanıyla,
kurtuluşun sevinci içinde halk, Hilali-
ahmer. asker. herkes omuz omuza.
Dernek, ekmek bir katıksa bölüyor,
sargı bütünse ikiye aynbyor, bir sedye-
ye iki kişi sığdınlmaya, sahra hastane-
lerine iki misli yaralı abnmaya, neu'ce-
de, eldeki tüm imkânlar sonunda dek
kullanıbnaya başbyor. Ve gelmez de-
nilen zafer geliyor. Ordu yorgun,
Mustafa Kemal yorgun, Osmanb Hi-
laliahmeri yorgun, ulus yorgun ancak
bir o kadar da herkes mutlu. Zafer sar-
hoşu...
Yıl 1923, yeni Türkiye Curnhuriyeti
topraklan üzerinde, arük hiçbir 'Os-
manb' yazan ibareye yer yok. Bu ne-
derüe 1877den beri Osmanb Hilaliah-
mer Cemiyeti adına görev yapan
Dernek, "Türkiye Hilaliahmer Cemi-
yeti" adını abyor. 1947'de ise Hilaüah-
mer sözcüğü tarihe kanşarak "Türki-
talda yazdığı gibi "Yaralı askere şef- ye Kızılay Derneği" unvanıyla son
kat. vatana m u h a b b e t " sloganı şekbne ulaşıyor.
Şimdüerde ise o cephelerin kanına,
tozuna, binbir yokluğuna bulanmış,
moral gücüyle çabalayan Hilaliah-
mer'in yerini alan Türkiye Kızılay
Derneği, genç ve dinç adımlarla ilerli-
yor.
Yurt çapındaki 649 şubesi, 33 tam
teşekküllü, ayakta teşhis ve tedavi ve-
ren dispanseri, yılda en az 3.5 milyon
kişiye tıbbi hizmet götüren, gene mil-
yonlarca ihtiyaç sahibine ücretsiz. ba-
kım, ilaç, yiyecek. giyecek, burs gibi
aynî yardımlan sağlayan bir fırma sta-
tüsünde gelişiyor. Uluslararası bazda,
Kızılhaç'la, Islam ülkelerinin Kızılay
teşkilatlanyla omuz omuza çaba sarf
ederken, AIDS gibi, kanser gibi çağın
belalanna karşı da atik ve tetik olma-
nın bibncini yaşıyor. Sürekb moderni-
ze olan tıbbi cihazlan, laboratuvarla-
nyla, tabiri caizse "kimseden aşağı
kalmamayı", tam tersine önündeki
kulvarda İcoşmayı hedefliyor.
Türk Kızılayı yetkililerinin dediğin-
ce "Kızılay artık, yoksul, çareleri tü-
kenmiş insanlann sığındıkİan bir in-
san deposu değil. Teknolojisi, uzman
hekimleri ve diğer profesyonel kadro-
suyla, anlayışıyla ve parasal gücüyle
birholdingdir"...
SCIRECEK
Yasa yok oldu ama, getirdiği bazı gerçekçi yenilikler başka isimler altında gene de devam etti
Tam Süre Yasası'nın lıaziıı öyküsü
TÜRKİYE'DE SAĞLIKI
P O L İ T İ K A L A R I
İTONGUC GÖRKER
— 6 —
1978 döneminin sağhk yönetimı,
sosyalleştirme ilkelcrine ınanan fakat
224 sayılı yasanın zaman kaybından
başkaca işe yaramadığını bilen. sigor-
ta formülünü benımse\en fakat hiz-
met satın alma aldatmacasını dışlayan
bir anlayışa sahip yönetim görevüle-
rinden oluşuyordu.
Almanya ve Fransa benzeri sigorta-
nın ülkemize uygulanamayacağı açık-
ça görülüyordu. Çünkü bu ülke AJ-
manya veya Fransa değildi. O tür
sigortayı uygulayabilmek için o tür ül-
kelerin ekonomik düzeyine. o tür ülke-
lerin, yörelerarasında ayricalık bulun-
mayan toplum yaşanüsına sahip
olmak gerekiyordu. O düzeyde yaşan-
tıyı sağlamak ise sağlık yasaîanyla ola-
st değildi. İstediği heİcime muayene
olmayı, istediği hastaneye yatmayı ve
gerekli her türlü ılacı kullanabilmeyi,
tüm bu işlemlerin harcamalannın da
sigorta örgütünden karşılanmasını
kuTi istemezdi9
Uygun sistem
Ama ne yazık ki ülkemizin ortamı
henüz bu lükse uygun değildi. En iyi
hizmeti değil. ortamırruza ve koşullan-
mıza en uygun sistemi secmek duru-
mundaydık. Bu sistem. hızmcti üreten
ve kamu personeli eliyle vatandaşa
ulaştıran. hekimini. hasta yatağmı ve
ilacıru sağlığı için asgari düzeyde vere-
büen, uç üniteden en büyük hastaneye
kadar koruyucu ve tedavi edici hiz-
metleri birarada yürütebilen bir sis-
temdi. Kısacası sigorta fınansmanlı
sosyalleştirme sistemiydi.
Oncebkle sosyalleştirmenin tek ku-
ruluş ilkesi gerçekleşmeliydi. Tüm nü-
fusu kapsamına alan bir tek kuruluş
olmadıkça, tutarb bir fizibib'te sağla-
namazdı. Tek kuruluş SSK dışında
kurulup SSK'yı içine alamazdı. Çün-
kü SSK sağlık birimlerinde devletin
katkısı yoktu. Temel kuruluşun SSK
olması, tüm yurdu kapsamına alması
gerekiyordu. Bunu sağlamak için de
SSK'nın sağhk hizmetlerinin ayn bir
özerk kuruluş olarak yeniden yapılan-
ması zorunluydu.
Sağhk Bakanlığı ile birlikte tüm ka-
mu kuruluşlannın sağhk hizmet bi-
rimleri bu kuruluşa bağlanmab, sağlık
hizmet kurumunun yönetim kurulu
yeniden oluşturulmabydı. Elbette ki
Sağlık Bakanlığı kuruluş kanunu da
değişecek, 20'b' gene] müdürlük uygu-
laması sona erecekti.
Kuruluş yasalanyla bu yeni yapı-
lanma sağlanırken, yeni kuruluşun
başansı için bazı önlemlerin ivedi ola-
rak almması gerekiyordu. öncelikle o
tarihlerde gündemde olan 13 ayn per-
sonel değerlendirmesi sorunu çözül-
meli. sosyalleştirme yasasının 3'üncü
maddesine işlerhk kazandınrken tek
persone! değerlendirme uygulaması
gerçekleştirilmeliydi.
Bu önlemi ilaç üretimi ve ithaüne
denetim formülleri izleyecek, istatistik
reformu yapılacak, sağhk meslek
okullan eğitimi kurallara bağlanacak,
atamalar yönetmeliği atamalan ken-
dibğinden işler yöntemlere bağlaya-
cak, tıbbi araçlar standardize edilecek
ve kuruluş yasalanna sosyal hizmetler
yasası da eklenerek, sosyal yardım
fonksiyonu bakanbğın hizmet alanı
dışına çıkanlacak, Sağbk ve Sosyal
Yardım Bakanlığı ismi, sadece Sağlık
Bakanbğı'na dönüştürülecekü.
Tam Sûre Çalışma Yasası
Uzun yıllann deneyimleri ve bilgi biri-
kimleri biraraya getirilip hedefler belir-
lendikten sonra, hızlı bir çalışma başla-
tıldı. Öncelik sırasına göre tek personel
rejimi hazırlıklan yapıbrken, ilaç soru-
nu, meslek okullan sorunu ve kadro kıs-
taslan sorunu da çalışma gündemine
abndı ve yenilenme savaşımı sürdürül-
dü. Tüm meslek kuruluşlannın ve tüm
bakanbklann görüşleri abndıktan sonra
gerekli prosedür hızla tamamlanarak
sağbk personeli yasası tasansı oluşturu-
lup hukümetçe Millet Meclisi'ne sevk
edildi.
Kamu kesimi hekimleri için yan süre
çalışma uygulaması son buluyor, tüm
sağlık. personeline yakın gelecekteki bir-
leşik hizmet düzenine uygun aybk öde-
meler getiriliyor, ülke genehnde bölgele-
rarası yoksunluk ölçüleri, adil değerlen-
dirmelerle aynca ödemelere bağlanıyor,
mesai dışı çabşmalann karşıbklan ger-
çekçi meblağlarla karşılanıyor, tüm
kamu kuruluşlannın personeli eşit çalış-
ma ve eşit değerlendirme koşullanna
bağlanıyordu. Ödemelerin tümü, eşel
mobil sistemiyle giderek değer kaybına
uğramayacak esaslara bağlanmıştı.
Geçrnişin kısır döngüsü içinde yaşam
düzenini sistemsizlik sistemine göre yü-
rütmekte olan hekim kesiminden tepki-
ler geldi. Sağlık personeli dışındaki
kamu personeli smıflannın bazı farklı
ödemeler nedeniyle tepkilerine, özellikie
mülki idarenin tepkileri eklendi. Kapsa-
mın beklenmedik şekilde üniversiteleri
ve silahlı kuvvetler sağhk personelini içi-
ne alacak şekilde genişletilmesi, bu ke-
simlerin de tepkilerine yol açtı. Çok
gürültülü ve çok çekişmeh' bir gelişim so-
nunda tasan kanunlaştı.
2162 sayıh Sağlık Personebnin Tam
Süre Çalışma Esaslanna Dair Kanun
yürürlüğe girdi. Yürürlüğü izleyen bazı
yeni engeller hızb bir çalışma ile aşılarak
yasanın öngördüğü yönetmebkler de ya-
yınlanıp uygulama başlatıldı.
Yasa yüriiriüğe girmişti ama karşı gö-
rüşlerin savaşımı devam etmekteydi. O
tarihlerde 17 yıldan beri yasal dayanakla
yürürlükte olan "kamu görevlisinin ser-
best çabşma yasağı" şiddetle eleştirib-
yor, yasanın aceleye getirildiği görüşü
her kesimde ve sık sık yineleniyordu.
Acele etmekle aceleye getirmek arasın-
daki anlam farkı görmezlikten gehniyor,
yasanın eksik ve yanhşlarla dolu olduğu-
nu yayma çabalan sürdürülüyordu. Bu
kargaşa arasında yasanın sahibi olan ik-
tidar kesimi çok önemli bir yanhşa yöne-
liyor, getirihrıek istenen sistem için sade-
ce bir önlem durumundaki Tam Süre
Çalışma Yasası, getirilen sistemin kendi-
si olarak tanıühyordu.
Bu yanbşı düzeltmeye çahşan teknik
kadronun çabalan, ne iktidar sözcükle-
rine hatta ne de zamanın Sağbk Bakanı'-
na ulaşabiliyordu. Pobtik eğibmin neden
olduğu iletişim yoksunluğu öylesine bir
noktaya gelmişti ki, kendi yasalannı
eleştirme çabası gösteren bazı iktidar
miUetvekillerinin sıkıştırdığı zamanın
Sağlık Bakanı, "Ben yapmadım müste-
şar yaptı" diyebilmişti.
Çok önemli ve çok gerekli bir hizmet
sisteminin ilk önlemi olan Tam Süre Ça-
lışma Yasası, tüm saldınlara, tüm yoz-
laştırma çabalanna, tüm içe dönük pob-
tika oyunlanna hedef olmasma karşın
varlığını sürdürdü. Çünkü gerçekten ya-
rarlı olmuştu ve yaran kamuoyunca be-
lirgin olarak anlaşılabılıyordu. Eksikleri
ve yanlışlan olduğu söyleniyordu, ama
neresinin eksik neresinin yanlış olduğu
söylenemiyordu. Yasaya yalnız sağlık
personeli değil, kamuoyu da sahip çık-
mıştı. Meslek kuruluşlannın baskısı ve
zamanın Sağlık Bakanı'nın müsamaha-
sıyla yıpratma isteklilerine fırsat yaratan
bazı değişikükler de yapıldı. Yasa gene
de varbğını korudu. Yasarun sahibi ikti-
dar hükümetinin içinden kaynaklanan
yıpratıa provokasyonlar da sonucu de-
ğiştirmedi, yasa varlığını korumaya de-
vam etti.
12 Eylülie gelen son
Tam süre çahşma sisteminin yok ol-
ması birçok cevrede sanıldığı gibi
fonksiyonunun bitmesinden veya uy-
gulama hatalannın anlaşılmasından
kaynaklanmadı. Yok olma nedeni son
olarak kaba kuvvetin saldınsına uğra-
masıydı.
12 Eylül yönetiminin 31 Ara-
bk 1980 tarihinde açıkladığı 2368 sayı-
b yasa, Tam Süre Yasası'ru ve bu ilkeyi
ilk kez yasal dayanağa bağlayan Sos-
yalleştirme Yasasf run 3'üncü madde-
sini yürürlükten kaldınyor. gerçekçi
bir sigorta uygulamasırun en önemb
ön koşulunu yok ediyordu.
Yasa yok oldu ama, getirdiği bazı
gerçekçi yenibkler başka isimler alün-
da ve daha farklı değerlendirme koşul-
lan içinde gene de devam etti, hâlâ da
ediyor. Serbest çalışmadan vazgeçen
hekim ve diş hekimlerine yapılmakta
olan bir kısım ek ödemeler, mesai dışı
nöbet hizmetlerine yetersiz de olsa de-
vam eden ödemeler, teşvik ödemeleri
ismi altında yoksunluk ölçüsüne göre
bölgelerarası kademeb ödeme eklenti-
leri ve günümüzde tüm sağlık persone-
bnin aynı tahsil düzeyindeki genel
idare sınıfı personelinden daha yüksek
ödemelerle değerlendirilmesi. bu cefa-
kâr yasarun uzantılandır. Yasa yok
edilmiş, bazı ilkeleri yok edilememiş-
tir.
SCRECEK
MEHMED KEMAL
Sâperler Hakkı...Her gelenin elinde bir borazan, "Enflasyonun belini kı-
racağız" diye çalıyor. Enflasyon yerine kendi beli kırıla-
cakken de kaçıyor. Bunlardan biri de Turgut özaL.Gelir-
ken, geldikten sonra da şöyle söylüyordu:
"Enflasyon, hayat panalılığı demektir. Enflasyon zam
demektir. Enflasyonu, yani hayat pahalılıgını durdurmak,
en önemli görevimizdir. Enflasyonu azaltmadan fakirin
durumunun düzeleceğini iddia edenler en büyük sahte-
kârlardır. Enflasyonu yüzde 10'un altına düşüremezsek,
fakir fukaranın durumu da kötüye gider. Enflasyonu yanlış,
hesapsız bir ekonomi-politika meydana getirir. Açık söylü-
yorum, düzelecektir. Açıksöylüyorum, 1987deenflasyon
yüzde on civarına inecektir. Aşağı çekeriz."
Başbakanken bunları söyleyen özal değil 1983'te. 1988'-
de de enflasyonu aşağı çekemedi. Kendi de çekemedi,
kendinden sonra gelenler de çekemediler. Şimdi enflas-
yonu aşağı çekeceğini söyleyen Demirel de enflasyonu
aşağı çekemeyecektir. Çünkü bu ekonomi-politika yüksek
enflasyon üstüne kurulmuştur. Enflasyon artar, bir daha
eksilmez.
Şadan Gökovab'nın, "Turgut Bey'in Izmir'e Yaptıklan"
adlı kitabını okuyorum. izmir'den senatörlüğe adaylığını
koymuş olan Turgut Bey'in (olumsuz anlamda ettikleri)
saymakla tükenmez. Senatör secmediği için İzmir'den
öcünü mü alıyor? Vallahi biimem ama sayılann diliyle öyle
görünüyor. Kitap, Izmir'in anatomisidir.
Eski bakanlardan Mükerrem Taşçıoğlu, Turgut Ozal için
şunları söylüyor:
"Yukarıda Hazret-i Allah, Türkiye'de Turgut Özal var.
Bizter onun direktifleri doğrultusunda sizlere hizmet veri-
yoruz(1986)."
Mükerrem Taşçıoğlunun emeklilere ettikleri eyvah!..
Günün birinde tuttu bir süper emekli dalgası tutturdu. En
yüksek dereceden emekli primi ödeyenler 4 milyon 2fX)
bin lira daha verirlerse en yüksek devlet memurları düze-
yinde emekli aylığı alacaklardı. Bunlara süper emekli de-
niyordu. Bir gürültü, bir şamata koptu ama süper emekli
yasasını Taşçıoğlu Meclis'ten geçirmeyi başardı; başardı
ama ülkede aklı kıt mı ararsınız, dolu... Bunlardan biri kar-
şı çıktı. Daha yüksek mahkemeye gidildi. Sanki enflasyon
yerinde sayacakmış gibi bu mahkeme de gidişi bozdu. İş-
ler iyice karıştı. Taşçıoğlu'ndan sonra gelen bakan da işçi
düşmanı sayıiırdı, yasayı dondurdu. Böylece devlete gü-
venerek 4 milyon 200 bin lirayı verenler yandılar. Eski ba-
kan sahip çıkmadı, yeni bakan sürüncemede koydu, süper
emekliler yandılar.
Geldik, bir süre önce biten genel seçimlere... Demirel,
seçim alanlarında süper emeklilere yapılan haksızlıkları
onaracağını söyledi, alkışlandı; oy aldı (Sanırım Erdal inö-
nü de öyle).. Seçimlerden bu yana altı ay geçti, birçok işçi
yasası Meclis'ten çıkıyor. Süper emekliler için ortada hiç-
bir şey yok! Meclis, önümüzdeki günlerde tatile girecek,
ses seda çıkmıyor.
Sonradan emekli olanlar süperlerin neredeyse iki katı
aylık alıyorlar, süperler olduğu yerde donmuş. Sanki bir
kuyuya bir taş atmışlar, sonra da unutmuşlar. Ne taşı
anımsayan var ne de çıkarmaya uğraşan!..
Enflasyon almış başını gidiyor, emekli maaşları kuyu-
nun dibinde uyuyor. Süper türünden 4 milyon 200 lirayı
alanlar bir hesap yapsalar şaşırıp kalırlar... Bu parayla o
ztoman bir araba alınabilirdi. Şimdi herhalde bir bisiklet
ancak alınır. Yani o dönemin 4 milyon 200 bin lirası nere-
de, bugünün parası nerede?
Meydanlarda "Baba" diye dolaşan Süleyman Bey'e sü-
perler yakarıyorlar, "Seçim meydanlarında söylediKlerjni
unutma!.."
Süper hakkı büyük haramdır.
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Değişik nitelikte
öğelerden oluşup
bütünlUk gösterme-
yen. 2/ Radyumun
simgesi... Ünlü bir
saz ve türkü usta-
mız. 3/ Yüksek ses,
bağırma... Shake-
speare'in bahtsız
kralı. 4/ Bir asitle
birleşince tuz oluştu-
ran madde... At ahı-
n. 5/ Yolsuz ya da
emeksiz elde edilen
şey. 6/ Alacak ya da
borç. 7/ Sahip...
Olumsuzluk belirten bir önek...
Ispanyollann sevinç ünlemi. 8/ Kii-
çük erkek kardeş... Zamir. 9/ Yunan
mitolojisüıde tutku tannçası... Soluk
borusu.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Pişmiş hamurla yenen bir tür ta-
vuklu çorba. 2/ Yağı az... Doğal ve
tarihsel özelliklerinden dolayı koru-
ma altına alınan alan. 3/ Serbest bı-
rakma... Bir soru sözü. 4/ Bir kim-
senin, başkaları tarafından dokunulmaması ve saygı gosteril-
mesi gereken iffeti... İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. 5/
Saka Türklerinin ünlü destanı... El sıkışma. 6/ Aksaray Ui ya-
kınlannda, pek çok dinsel yapının bulunduğu ünlü vadi... Gü-
zel sanat. 7/ Ukrayna'nın başkenti... Üstü toprakla örtülü sa-
man yığını. 8/ Otlak. 9/ Halat gibi örülmüş iplik çilesi... Boğa,
tosun.
tLAN
ŞARKİKARAAĞAÇ SULH HUKUK
HAKİMLİGtNDEN
Dosya No: 1991/250
Davacı Şarkikarağaç Ulvikale mahallesinden Hayriye Bağcı tara-
fından açılan veraset davasımn yapılan açık duruşması sırasuıda ve-
rilen ara karan gereğince, tüm aramalara rağmen bulunamayan
mirasta tercih sahibi Aliye Çöfürcü'ye ilanen tebliğ yapılmasına ka-
rar verilmiş olmakla.
YaJvaç ilçesi Kozluçay kasabası nüfusuna kayıılı Mehmel ve Ay-
şe'den olma 1950 doğumlu ölü Ramazan Çftğürcü eşi Aliye Çöğür-
cü, eşiniz Ramazan Çöğürcü'den intikal eden mirastan mülkiyet veya
intifa haklarından birisini tercih etmek üzere duruşma günü olan
16.07.1992 günü saat 09.00'da duruşmaya gelmeniz, getmediğiniz tak-
dirde eşinizden kalan mirastan mülkiyet haklunı tercih etmiş sayüa-
cağınız, tercih davetiyesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 48251
İLAN
ÇATALCA 1. KADASTRO
HAKtMLİĞİNDEN
Esas: 989/435
Çatalca ilçesi Nakkaş Köyü 70.100 m!
yüzölçümündeki 762 nolu
parsel Ahmet oğlu Mıstık adınadır. Davacılardan maliye hazinesi ile
Ahmet Suhi Tükel vs.nin taşınmazda haklarının var olduğunu ileri
sürüp mahkememize dava açmışlardır. Davalı Mıstık'a dava dilek-
çesi ile duruşma günü olağan usullerle tebliğ edilememişür. Tüm aran-
malara rağmen açık adresinin tesbitinin de mümkün olmadığı aynı
zamanda varislerde belirlenememiştir.
Yargılama 14.7.1992 günü saat 09.10'a bırakılmıştır. Mıstık ağa
ölü ise varislerinin yargılamanın atılı bulunduğu günde ellerindeki
veraset ilamı ve tüm belgelerle birlikte duruşmada hazır bulunmala-
n duruşmaya gelmedikleri takdirde davatun yokluklannda yapılarak
sonuçlandırılacağı 7201 sayılı yasanın 29. ve müteakip maddeleri ge-
regince dava dilekçesi ilanen tebliğ olunur. 28.5.1992
Basın: 30250