15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına lç Politika: Mebmel Tczkaa, tstanbul Haberleri: Şcnajr Kalkan, Dış Haberler: Ergon BaJcı, eam *t Yayım. Cumhuri)» Mubaaoiık w Gumdia TA.Ş. THrkootı Cıi »/« Cafatoihı Berüı Nwli • Cenel Yayın Yönetmeni: Özgen Acar • GcneJ Yayın Küilür: Mürçit Bdabtnlılar, Makaleler: Saıaj Kanöna, Spor: Abdölkadlr Yücelman, Düzeltme: 34334ta. PK 246 [stanbui. 1M: 512 03 03 (20 hu), Tda: 222*6. F«: (i) 526 60 72 • saroiu- Koordınatörü: Hikmet Çelinkaya • Yazı lşlerı Müdürlen. Fusnıı Özbtigtn AMullab YazKi • Koordınatör: Ahmet Korulsan • Mali lşler: Erol Erknt • Muhasebe: A ı k n Zıya GOtalp Blv. inkıUp S. No. 19/4, la. 433II 4i-«7, TUOL- 42344, FM; (4) 133 Oi 65 (Sonunlu), Cdal Başlangıç • Yazı lşlerı Müdür Yardımcısı: Salim AlpasUn Büieot Yentr • Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşroglu • ldare: Hnseyin Gürer • İşletme: • imkr. H Zıyı Biv 1352 s. 2/3, ıtfc 13 12 30, THD. 52339, Fn (5i) 19 53 eo • nrn • S«yfa Dtani Yönetmeni: Ali Acar # Adana Temsilcısı: ÇetİD Vigcnofiu Ö>der Çelik • Bilgi-lşlem: Nall İnal • Personel: Sevgi Bostancıoğlu Inono c*d. 119 s No. 1 Kıı 1, Tti. 1» 37 52 (4 tut), TÜOL 62155. Fax. (71) 19 25 7j TAK VİM: 17 HAZÎRAN ] 992 îmsak. 3.24 Güneş' 5.24 Öğle. 13 10 İkindi: 17.09 Akşam: 20.45 Yatsı. 22.36 "Savaşmadan kazandık" • ADANA (AA)- Türkiye'de, son4 yıldır, denızleri doldurmak suretiyle 1 miJyon 500 bin metre kareük Monaco Prensliği'nin yüzölçümüne eşdeğerde toprak ekle edildlğj ve bir mılyon metrekarelik bir bölümde daha aynı yöntemle alan kazanma çalışmalannın sûrdürüldüğü belirlendi. Coğrafya kıtaplannda resmen 779 bin 542 kilometre kareolarakgeçen Türkiye'nin yüzölçümü, denizleri doldurmak suretiyle, savaşmadan elde edilen 1 milyon 488 bin metre kare toprakla 781 bin 030 kilometrekareye ulaştı Sarandık gitti • ANKARA (ANKA) - Türkiye'de halkın yûzde 3'ûnün saniıic mikrobu taşıyıcısı olduğu, bu oranın sağlık personelinde yûzde 5'e çıktiğı bildırildi. Sağhk Bakanlığı Temel Sağhk Müdürlüğüile bakanhğından edinilen bilgiJere göre sanük mikrobu su veya besinler aractlığıyla bulaşmıyor. Mikrobun en büyûk bulaşma olanağı yaraJar, kullanılmış ve üzerinde mikrop bulunan sağlık malzemelen olarak acıklanırken, kişiden kişiye "dışkı, ağız" yoluyla geçiyor. llerleyen sanbk haslahğının karaciğer kanseriyle ölümlere yol açtığı bildinlirken, bu hastahktan korunmak için sürekli olarak sabunla temızlik ile içecek sulann klorlanması gerekiyor. Pamukkale Pestivali • DENİZLİ(AA)- "Pamukkale'yi kurtarma projesi"nin hayata geçirilmesi ve Pamukkale Festivali'nin auılandınlması içinhaarlıklarsûrûyor. Bu amaçla Pamukkale Festivali'nin 19haziranda Milli Piyango'nun çekilişi ile başlatılacağı, Pamukkale'yi kurtarma projesi için ilk kazmarun da Kültür Bakanı Fikri Sağlar tarafından 25 haziranda vurulacağı açıklandı. Denizli Belediye Başkanı Ali Marun. yıllardır ara verilen Pamukkale Festivali'ni bu yıl uluslararası nitelikte dûzenlemek istediklermi, ancak ödenek gelmediği için ulusal festivale dönüştürüldüğunü kaydetti. BabalarGünü • İZMÎR (AA) - Türkiye'de deson yı1larda kutlanmakta olan BabalarGünü'nün, klasik aile yapısı içinde anne tarafından yerine getirilmekte olan bazı yükümlülükJerin, babalarca üstlenilmesi konusunda bir fırsat yaratabileceği belirtildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitûsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Eker, Tûrk aile kurumunun, "baba" ağırlıkh geleneksel bir yapıya sahip bulunduğunu söyledi. Penguenler özgündür • LOSANGELES(AA)- Amenka'da birgrup hayvansever, "Batman'ın Dönüşü" fılminde rol alan 30 kadar penguenin, getirildikleri Antarktika kıtasına geri gönderilmesi için göstenler düzenliyor. "Hayvan eğitimi için çalışanlar" grubu üyesi Dan Mathews, hayvanlann ticari amaçlarla bulunduklan doğal ortamdan kopanldıklannı kaydederek, özellikle penguenlerin yapay ortamda yaşayamayacaklannı söyledi. Gögûs kanserindeuımıt • LONDRA(AA)- İngiltere'de göğüs kanserine karşı geliştirilen yeni bir ilaç, ilk kez hastalar üzerinde denenmeye başlanırken doktorlar bu ilacın kanserle mücadelede yeni bir umut olduğunu belirtiyorlar. İngıliz Kanser Araştırmalan Derneği'nin ilaç gelişürilmesiyle ilgili bölümüne başkanlık eden Dr. David Secher, ilacın üç kişi üzerinde denenmesine başlandığını açıkladı. Dr. Secher, yeni geliştirilen BB-94adlı ilacın, klasik kanser tedavi yöntemlerinden tamamen farklı çahşüğını, yan etkileri bulunan ve hücreyok edilmesine dayalı kemoterapinin aksine, kanserin yayılmasma yardımcı olan kimyasal enzimleri bloke ettiğini söyledi. ' Bayram tatiline gidenler, güneş yağı ve içlerindeki canavan özenle bavullanna yerleştirdikten sonra yola çıktı Çıkük yaııık teııle4 giinlük tatildeıı MUSTAFAALP PA^STANU Arife günü akşamüstü, oto büs terminalleri, tren garlan ve havaalanlannda mahier gûnü yaşanıyordu. Beyaz yûzler gülüyordu. Herkes, turistik cennetine git- menin heyecanı içindeydi. La- kin, heyecan zamamndan önce yaşanmak istenmiyor, şimdilik tutulup ertelerriyordu. Turistik cinnet henüz başlamamıştı. Dört gûnJük tatil için hazırlan- mış bavullar, çantalar, denkler sûrüklenmek suretiyle taşınabi- liyor ya da ağırlığı yüklenen omuzlar yerlere kadar sarkı- yordu. Herkes, eşyasının hama- hydı. Herkes tatil hamalıydı. Uçağa bindik. Biraz ilerleyip durduk. Bayram trafiği öyle yoğundu ki, bizim ucak pistin ve havaalanının boşalmasını yanm saat beklemek zorunda kaldı. Bizimki, mahşerin binbir uçağından sadece biriydi. Üste- lik, koridoru dardı. Koridor tarafında oturan bir yolcu ola- rak, bunun önemü bir şey oldu- ğuna sizi temin ederim. Bir kere, o san saçlı hostes vardı. Zembereğinden boşan- mış, sanşın bir saatli bombaydı. Patlasa patlasa, geniş bir hacim kaplayan kalçalannın çeperle- rini zorlayan eteği patlayacaktı. Içerdeki küçük ebatiı çamaşın- run kenarlanndan aşağı doğru iki balon oluşmuştu ve eteğin dışına çıkma isüdadındaydılar. Yolcular, herhalde bu endişeyle o muhtemel infilak bölgesini, denetim altındâ tutamasa da, gözetim alünda tutuyordu. J^ atilde, etrafınızdakilerden etkilenmeden dinlenmek mümkün mü? Kesinlikle ha)ar. Öyleyse ne yapmalı? Eğer mazlumlardan biriyseniz tatilde dinlenmeyi aklınıza bile getirmeyin. Zalimlerden biriyseniz, zaten etrafınızdakileri hesaba katmadığınız için içinizdeki bütün kurtlan dökebilirsiniz. Eğlenin eğlenebildiğiniz kadar. Bütün tatil köyleri sizin. Bu devir sizin. denize falan gırdikleri de yok çoğunun. Herhalde karlann düşmesine kendilerini fazla kaptırdıklan için... Mamafıh, asıl tehdit, daha yukanlardaydı Kalçalannı sa- vura savura ilerlediği için yuka- nsı da ritrnini kaybetmiş bir sarkaç gibi sallapati salıruyor- du. Gürzünü savura savura, yeri göğû inleterek cenk tutan bireskj zaman savaşçısı gibi ko- ridorda bir ileri bir geri ilerli- yordu. tşte, asıl tehlike onlardı. Maazallah, başıma gözûme çarpacak diye kendimi sakın- maktan diken üstündeydim. "Türkûm" dedikleri için Al- lah bilir ne kadar mutlu olan milletim, bu yolculuk vesilesiyle gördüm ki, meziyetlerine baş- kalannı da eklemiş. Daha da Türk olmuşlar. Mesela, sadece derdini anlat- maya çalışuğı insanın duyabile- ceği sesle konuşma âdetini iyice bertaraf edip o sırada orada kim varsa herkes için bir dert olmayı hemen hemen herkes becermiş. Bu sayede, yanımda oturan genç sevgililerin tilt ol- duklan bütün arkadaşlannı öğrendim. Kendi aralannm na- sıl olduğunu da idrak ettim. Orada söylemedim; kültürü- müze daha uygun olur da, her- kes duyar diye burada söylüyo- rum: Sizin iş yürümez İcarde- şim; hem, yürüse ne olacak. üstüne düşmeyin, yemeyin bir- birinizi. Günbegün geliştirdiğimiz bir başka davranış tarzı da, ucakta doİaşmak, en azından ayakta muhabbet etmek. Dediğim gi- bi, koridor zaten dar, başka bir boş alan da göze çarprruyor. Türkıye ınsanında daha önce de müşahade ettiğim bir başka özelliği, bu yolculuk vesilesiyle çok yakından bir kez daha gör- düm: Vücudunu ve hareketleri- ni kontrol etme gereğini sureti katiyede duymamak. Bir tanı- dıklannın yanına gidip muhab- bet eden bir sürü yolcu var. Ne kadar çok tanıdıklan, ne kadar çok konuşacak şeyleri var, şaşı- lacak bir durum. Aaa! Bir baktun, herifin biri, Tibet platosu cesametindeki kı- çını yanağıma yaslamış, kori- dorun öbür kıyısındakı arkada- şıyla konuşuyor. Olacak şey değil. Şimdi ne yapmahyım? "Beyfendi, kıçını- zı şuradan biraz alır mısmız?" diyecek halim yok ya! Peki, ben de elalemin kıçına maruz kal- maya mahkûm muyum? lnsan, bir şey diyemiyor; hiç gereği yokken mazlum durumuna dü- şüyor. Aslında, bunun gündelik ha- yatta mebzul miktarda örneği var. Mesela yolda yürûrken, ar- kadan gelen biri -bu dururnda kadın-erkek aynmj kesinlikle yok- koluyla sizi şöyle bir kena- ra ayırarak, kararh bir şekilde kendi yolunda ilerleyebilır... Ya spordaki başansızlığımız nedendir samyorsunuz siz? Ta- bii kı bundan. Vücudunu ve hareketlerini kontrol edeme- yen, böyle bır kaygı taşımayan bir millet, hangi sebeplere daya- nıp sporda başanlı olacak? Neyse, kazasız, belasız, kav- gasız Dalaman Havaalanı'na indik. Analar-babalar, kanlar- kccalar ve anababalann gö- zünden ırak sevgililer, tabii ki, orada. Herkes, turizmin geniş meşrebine kendini bırakrruş. Sağolsunlar, beni almaya ge- lenlerle birlikte havaalarundan Fethiye'ye vardık. Büyük bir tatil köyünün girişinde otopark sorunu çıktı. Park yeri dolmuş, yola sağlı sollu arabalar park etmiş; Istanbul'dan farksız. Müsait yerler var, ama oralara arabanızı bırakamıyorsunuz; yasak. "Peki, onlar nasıl bırak- mış?" Falan da, filan. Bu memlekette, haksızhğa uğramış olma duygusundan kurtulma imkânı yok. Çünkü, eyde, okulda, işte, sokakta, ta- tilde haksızhğa uğruyorsunuz. Tatil köyünde tatil yapma ahş- kanlığunız olmadığı için bir başka koya gidiyoruz her gün. Her gün arabaya kadar trec- king yapmanız anlamına geli- yor bu. Ne sandınız, daha doğrusu, biz ne sandık; tatil aslanın ağ- zında. Tatil köyünde tatilinizi geçir- meye kararhysanız, başka zor- luklara karşı da tedbir almanız gerekiyor. Havuza gireoekse- niz, namaz kılmasaruz bile sa- bah ezaruyla kalkıp havuzun kenanndakı şezlonglan havlu- nuzla kapacaksınız. Sonra, hiç- bir yakınlığınızın olmadığı in- sanlann orasının burasuun sürekli gözünüzün önünde ol- ması eziyeune katlanacaksınız. Yüksek sesle konuşma alışkan- lığı burada da had safhada; bu demektir ki, havuz çevresinde- kilerin hayatını dinleme hamal- lığına tahammül edeceksınız. Dınlenme tesisinde değil, dinle- me tesisinde vakit geciriyor his- siyle rahat etmeyı öğreneceksı- niz. Anüimış suyla sulanan çiçekler besili ve güzel görünü- yor, ama çiçek kokusu yerine hafıf lağım kokusunu da sineye çekmelisiniz. Dîyelim ki, nispeten sakin bir koya gittiniz. Sanıyor musunuz ki, kurtuldunuz? Kalabalığın temsilcileri orada: Üç kişi, sava- şan bir ordunun gürültüsünü çıkarmaya muktedir. Işın ilginç tarafı. bu millet, bu kalababk, yani kitleler, demek istiyorum, sesini çıkarmasuun iyi olacağı durumlarda süt dökmüş kedi gibi duruyor. Sussa herkes için iyi olacak durumlarda da hey- heyleniyor. Bu da yetmiyormuş gibi ve sanki dinliyorlanruş gj- bi, deniz kenanna kadar çektik- leri arabalannın kapılannı pencerelerini, teybin sesini so- •nûna kadar açıp neşelerini bu- luyorlar. Bir kadın yırtınıyor mesela teypte: "Sev dünyayı, sev dünyayı..." Kardeşim, naal seveceksin böyle dünyayı. Biz zıvanadan çıkinayalım, yeter. Karadakıler yetmiyormuş gi- bi, bir de teknelerle gelenler var. Alth üstlü doluşmuşlar teknele- re ve kıyıya kadar sokubnuşlar. Hani neredeyse denize değil de, karaya acılmak için... Onlar da açmış teyplerini, bir ayin gibi hep bir agızdan karlann dûştü- ğünü falan söyleyip alkış tutu- yorlar. O zaman, bu güneşin alünda ne anyorsun? Nedense, Bilindiği gibi, insanlar, gü- neşlenmeyi başlıbaşına bir ey- lem kabul ediyor. Sanki, muk- tedir olan güneş değil; güneş yakmıyor da, onlar bir çaba sarfedip güneşin enerjisini çeki- yorlar. Eh, bir çaba da yok de- ğil. Güneşin alünda kan ter içinde saaüerce beklemek, hem kolay bir iş değil, hem de o ka- dar anlamsız ki, insan, ıster iste- mez ulvi bir amacı varmış hissi- ne kapılıyor. Eskiden bu çaba, sadece bir güneş kremi sürmek mertebe- sindeydi. Bu konuda epey geliş- me kaydedümiş. Güneşin za- rarh ışınlanndan koruma dere- cesine göre çeşitli kremler var. Mesela, birini sürüp güneş al- ünda normal kalma sürenizi 30 kat kadar artürabiliyorsunuz ve yine kızarmıyorsunuz. Bu- nun gibi 121ikler, 3'lükler de var. Bu da bir uzmanlık meselesi tabii; ne zaman hangisi sürüle- cek ve nereye hangisi sürülecek? Ee, peki, zararh ışınlardan ko- runurken, yararh ışınlardan da mahrum kalınmıyor mu? Ta- mamen anlamsız bir yere doğru gidiyor iş. Ozonun dehnmesine sebep olan asıl şeyin zihninle- rindeki delik olduğunu hesaba katmayan insanoğlu, bu hasar- lanmış ve kaşarlanmış zihniyet- le tenlenrun delinmemesi gailesi içinde çırpırup duruyor. Tabii, ozon deliği büyüyor. Zihnimizdeki deliğin de büyü- düğünün emarelerinden biri olarak. Marmaris sezona erken yakalanmış Marmaris kumsalla- rındaki su birikintileri şimdilerde çöplüğe dö- j^ nüşmüş. Greyderler hâlâ kumsaÛarda çalışıyor. Yabana turistler önce bankalarda ardından postanelerde kuyruklara girmeden tatillerine baş- layamıyorlar. ÜMİTOTAN MARMARİS - Onca yeşili tükeüTiek kolay mı? Marma- ris'te yapılaşma tüm hızıyla sü- rüyor, ancak yeşil daha teslirr olmamış. Marmaris, sezona sanki er- ken yakalanmışlığın sorun- lannı yaşıyor. Kumsalda grey- dergörebiliyorsunuz, kirli sula- ra bulanabiliyorsunuz... Marmaris kumsalında yülar- dır kurutularnayan kirli su biri- kintileri şimdilerde çöplüğe dö- nüşmüş. Şemsıyesırun alüna uzanıp güneşlenmekte olan ta- tilcinin burnunun dibinde bir çöplük. Küçük bir çocuk deniz- den aldığı bir kova suyia masa- lan, sandalyeleri siliyor. Ortalık yabana turistten geçilmiyor. Bu sene çok mu gelmişler; hayır "bizimkilerin" azlığıridan çok gözüküyorlar. Yabana turistler iki uzun kuyruğu atlatmadan tatile baş- layamıyorlar. Saat 20.00. Tüm bankalann şubeleri açık ve bek- leşen turistler. Döviz bozdura- caklar ki tatile başlasınlar. Dö- viz kuyruğundan kurtulanlan yeni bir kuyruk daha bekliyor. Tekfon. Marmaris'te her köşe başuıda ve postanede kurulu bulunan telefonlar karth. Ama Marmaris'te kart yok. PTTyet- kilileri kartlann geciküğinı bu nedenle sıkışıklık yaşandığını belirtiyorlar. Marmaris'te ve diğer turistik yörelerde PTT- nin yeni bir "numarası" gün- demde. Çok paranız varsa ufak tefek Marmaris sizi bekliyor. Ancak Eğer bir telefon bulabilirse- niz, numarayı çeviriyorsunuz, karşınızda uyaran bir hanım sesi: "Eksik ya da yanhş numa- ra çevirdiniz. Lütfen yeniden çeviriniz" Yatlarla kıyıdaki ka- feler, barlar arasında dar bir ge- çit. Yatlarda ve barlarda olama- yanlar bu dar yolu doldunnuş, yürümek ne mümkün! Maraş dondurmaasının çanlan ku- laklan ürmalıyor. Dört ayn müağı ancak bu yolda dinleye- biliyorsunuz. Başta da söyledi- ğimiz gibi Marmaris sanİci se- zona erken yakalanmış.Ya da zorla bir sezona "iteklenmiş". Bir geceliğine ve bir yatağa 180 bin lira fatura kesen turistik te- siste oda telefonu çalışmıyor. şeylere de baş kaldırmıyorsanız Marmaris'te tatil zor. Resepsiyonda yabancı turist- ler telefon yazdırmışlar bekleşi- . yorlar. Bir onlara bir görevliye bakıyoruz. Karşılıkb gülümsü- yoruz... Tatil denildiğinde ilk akla ge- len yerlerden Marmaris. Yük- sekten bakmığımızda çarpıhve- riyorsunuz. Sonra inşaatların dışında çok şeyin değişmediğini görüyorsunuz. Trafık yine so- run. Onca kalabalığın çöpüne görevliler yine yetişemiyorlar. En iyisi günübirük turlar. Yata biniyorsunuz, Marmaris'i unu- tuyorsunuz.Çok paranız varsa, sinirleriniz de "ufak tefek" şey- lere karşı başkaldırmıyorsa Marmaris sizi bekliyor. Ancak Marmaris'te tatil zor, bizden söylemesi... YARGITAY^ DAN 4 LOLİTA' UYARISI Sevgilinizle yatıııadaıı kenıik yaşını sorun ANKARA (ANKA) - Yargı- tay, lolitalarla aşk kaçamağı yapan erkekleri kibar bir dille uyardı. Yargıtay kendisinden büyük erkekle sevışirken yakalanan küçük kızm mah- kemedeki "Ben gerçekte 15 yaşrndayım. Nufusa geç yazüdım. Arkadaşıma ceza vermeyin" şekündeki ifadesini kuşkuyla karşıladı. Nüfuscüz- danında yazılı olan yaşın esas ahnarak sanık erkeğe, sarkınülık suçundan iki yıla kadar hapis cezası verilmesine de"karşı çıkan Yargıtay, genç kızın gerçek yaşının beh'rlen- mesî içik kemik grafısinin alm- masını istedi. Adli üpta yapılan kemik grafisi sonucunda kızın gerçek yaşı 15 veya üstünde çıkarsa Ceza Kanunu (15 yaşından büyüklerin isteğiyle sevişmele- rini suç saymadığı için) Edir- ne'nin Keşan ilçesınde bu suç- tan mahkûm edilen Enver'eve- rilen cezanın kaldınlması gün- deme gelecek. Eğer kemik yaşı 15'in altı- nda çıkarsa Enver'e sarkınülık suçundan verilen ve daha son- ra paraya çevrilerek 900 bin lira olarak belirlenen ceza onaylanacak. Çünkü Ceza Kanunu 15 yaşın alündakilere sevişmeyi de yasakhyor. Cinsel suçlarla ilgili davalar- da ilginç yorumlar yapan Yar- gıtay'ın bu karan "gerçek yaşını bilmediğiniz kızlarla se- vişirken dikkatli olun. Başınız belaya girebiür" uyansı olarak değerlendırildi. Genç kızın ke- mik yaşı beiirlenmeden mahkû- miyet yoluna gidilmesini eleş- tiren Ceza Dairesi, yeniden yar- gılatna istedi. 1. Hela Sempozyumu ANKARA (ANKA) - Tür- kiye'de bireysel ve çevre te- rnızliği konusunda duyarlığı artürmak amacıyla çahşmalar yapan Türkiye Yüznumara Vakfi," 1. WC Sempozyumu" için hazırhklara başladı. Türkiye Yüznumara Vakfı Müteşebbis Heyeti Başkam Prof. Dr. Baha Galip Tunah- gil, 1. WC Sempozyumu ile birüJcte bir de WC ürünleri sergisi dûzenlemek üzere çalış- malar yaptıklarını bildirdi. Prof. Dr. Tunahgil, Çağdaş Çankaya dergisindeki konuya ilişkin acıklamasında, Türki- ye'de belediyelerin WC sorun- lanna yaklaşunlannda Anka- ra Büyükşehir Belediyesi'ni örnek gösterdi. Tunaügil, An- kara Belediyesi ile ortaklaşa yürütülen bir proje ile kentin örnek WC'lerinin seçildiğini ve yenilerini inşa etmek için yer beUrlendiğini söyledi. Bi- rinci WC Sempozyumu ve Te- mizlik Gereçlen Sergisi de be- lediye katkısıyla gerçekleşe- cek. Vakıf olarak haarladıkJan 42 projeden sadece 8'ini uygu- layabildıklerinı, böylelıkle an- cak kamuoyunun dikkatini te- mizliğe çekebildiklerini ifade eden Prof. Dr. Tunaügil, vakıf çalışmalanyla ilgili şu özeleş- tirilerde de bulundu: "Çevre, Turizm, Kültür, Sağlık, MiUi Eğitim bakanlık- lannı, Diyanet lşlerı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TRT'yi yeterince motive edemedik. Projelerimiz rağbet görmedi, ama yakın bir gelecekte bu ko- nuya el atacakları umudumu- zu korumaktayız. Çabalan- mızla ülkemizde yol boyu ve turistik yer WC'lerinde büyük iyileşmeler sağlanmış." Prof. Dr. Ekrem Akurgal Böyle giderse Foça kimliksiz kalacak SERDAR KIZIK İZMİR - Foça'yla ilgili yeni ŞÎT ka- rarlanrun arifesinde gözler Kültür ve Tabiat Varlıklanru Koruma Yüksek Kurulu'nda. Antik Phokaia'da, yani bugünkü Foça'da arkeolojik kazüar yapan Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal öncelikle Foçalılan uyanyor "Foça'nın birçok özelliği var, onlan korumak gerekiyor. Ben 1952'li yıllar- da kaalara başladığımda Foça'da ec- zanebileyoktu. Sonra butikkr açıldı, lokantalar, bir- çok işyeri açıldı. Foçalılar bütün bun- lan neyle kazandılar? Foça'nın kimli- ğiyle kuşkusuz. Böyle doldura doidura giderlerse kimlik kalmayacak, turist gelmeyecek. O zaman bu işletmeler ne olacak?" Akurgal, Athena Tapınağı kalınü- lanru çıkardığıru anımsatarak "Şimdi onun üstüne okul yapıldı. Aslında o ye- rin kazılması lazımdı. Alünda neler var kimbilir" diyor. Akurgal'm önerisi, SİT alanlannda arsalan olan yurttaşlann "mağduredil- memesi"ne yönelik: . "Yurttaşlann mağdur edilmemesi laam. Ne yapüır? Onlara başka yerde araziler verilir, takas edilir." Akurgal, Foca evlerinin Sisam ve Sakız'dakilerden ayn özellikler taşıdığıru, Osmanlı karakterinin de bu- lunduğunu, kent kimliği açısından bu konunun da önemli olduğunu vurgulu- yor. Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim "takas uygulaması"ru alternatif bir se- çenek olarak sunuyor. Dirim "Sadece yasakçı bir tutumla konuya yaklaşarak halkın katılmadığı çözümleri dayat- mak doğru sonuçlar vermez. Biz arsa- lan SÎT alanlannda olan yurttaşlann mağduriyetlerini önlemek için takas yönetmeliğinin işletilmesini istiyoruz" diyor. Foça'da üçüncü dönem kazılannı sürdüren ve Anadolu'daki en eski tiyat- ro ile keramik deposunu ve Heredot dönerninin kent duvarlanru bulan Doç. Dr. Ömer özyiğit de Kültür Bakanüğı'- nca çıkarülan Takas Yönetmeliği'nin işletilmesini istiyor. Özyiğit'in Foça'nın korunmasına yönelik önerileri arasında kentsel dokunun yoğun olarak bulun- duğu kıyı kesimindeki evlerin yaşatıl- ması da yer ahyor. "Kentsel SlT sırurlan içindeki tescil- siz evler sürekli yıkılmaktadır. Bu evler, sokaklanyla korunmabdır. Tarihi evle- re bar, cafe, lokanta gibi fonksiyonlar kazandınlarak korunmalan özendiril- melidir. Bugün eski evlenn yerine ya- pılan beton bloklar kentin kimliğini de- ğiştirmeye başlamışür. Turist beton bloklar için gelmez. Kısa vadeli çıkarlar uğruna alün yumurtlayan tavuğu kes- mememiz gerekiyor. Kentsel SİTin ko- runması mutlaka sağlanmalıdır. Bunun için kentsel dokunun yoğun olarak bu- lunduğu yer, yani kıyı bölgesi hem kent- sel SİT hem de onanmına izin verilen, kentin sürekli yaşamasını sağlayan ikin- ci derecede arkeolojik SİT ilan edilsin." Büyük bir rant savaşmın döndüğü, müteahhıtlerin azgın saldınsına uğra- yan Foça'da konut gereksinimi ne ka- dar, o da ayn bir tartışma konusu. Kışhk nüfusu 7 bin dolayında olan bej- dede binlerce ikinci konut var. Yenileri- nin yapılması için de tarihi ve kültürel dokuyu hice sayan onlarca müteahhit Yüksek Kurul'un karannı bekliyor. Seviyorsunuz... Ama O'nun hakkında Arayın, Ata Nirun J H ^ — Koç ^ ^ H l k BOĞA ^ ^ f l P I B İKİZLER .^R ^sJmLB YENGEÇ ^ ^ ^ L ^ ^ ^ S P ASLAN ^ ^ V BAŞAK ^ ^ V TERAZİ s^^K i 4 . ^ AKREP ^^Hk|^M^ * YAY ^ ^ ^ H B V OĞLAK K V l .Jm KOVA f M W İ B BALIK acaba yıldızlar ne diyor? cevaplasın! 900900201 900900202 900900203 900900204 900900205 900900206 900900207 900900208 900900209 900900210 900900211 900900228 T ^ A ^ ^ r f i ı t l y c ' ı ı i n h«r yofinılen tarvlslartmizia 1 daUkatı 5833 a. dır. ^ ^ Ortaltmt tmtstOml 3-4 HUaHr.UtBltyl'* i6Unty*M.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle