Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına lç Politika: Mebmel Tczkaa, tstanbul Haberleri: Şcnajr Kalkan, Dış Haberler: Ergon BaJcı, eam *t Yayım. Cumhuri)» Mubaaoiık w Gumdia TA.Ş. THrkootı Cıi »/« Cafatoihı
Berüı Nwli • Cenel Yayın Yönetmeni: Özgen Acar • GcneJ Yayın Küilür: Mürçit Bdabtnlılar, Makaleler: Saıaj Kanöna, Spor: Abdölkadlr Yücelman, Düzeltme: 34334ta. PK 246 [stanbui. 1M: 512 03 03 (20 hu), Tda: 222*6. F«: (i) 526 60 72 • saroiu-
Koordınatörü: Hikmet Çelinkaya • Yazı lşlerı Müdürlen. Fusnıı Özbtigtn AMullab YazKi • Koordınatör: Ahmet Korulsan • Mali lşler: Erol Erknt • Muhasebe: A ı k n Zıya GOtalp Blv. inkıUp S. No. 19/4, la. 433II 4i-«7, TUOL- 42344, FM; (4) 133 Oi 65
(Sonunlu), Cdal Başlangıç • Yazı lşlerı Müdür Yardımcısı: Salim AlpasUn Büieot Yentr • Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşroglu • ldare: Hnseyin Gürer • İşletme: • imkr. H Zıyı Biv 1352 s. 2/3, ıtfc 13 12 30, THD. 52339, Fn (5i) 19 53 eo • nrn
• S«yfa Dtani Yönetmeni: Ali Acar # Adana Temsilcısı: ÇetİD Vigcnofiu Ö>der Çelik • Bilgi-lşlem: Nall İnal • Personel: Sevgi Bostancıoğlu Inono c*d. 119 s No. 1 Kıı 1, Tti. 1» 37 52 (4 tut), TÜOL 62155. Fax. (71) 19 25 7j
TAK VİM: 17 HAZÎRAN ] 992 îmsak. 3.24 Güneş' 5.24 Öğle. 13 10 İkindi: 17.09 Akşam: 20.45 Yatsı. 22.36
"Savaşmadan
kazandık"
• ADANA (AA)-
Türkiye'de, son4 yıldır,
denızleri doldurmak suretiyle
1 miJyon 500 bin metre
kareük Monaco Prensliği'nin
yüzölçümüne eşdeğerde
toprak ekle edildlğj ve bir
mılyon metrekarelik bir
bölümde daha aynı yöntemle
alan kazanma çalışmalannın
sûrdürüldüğü belirlendi.
Coğrafya kıtaplannda
resmen 779 bin 542 kilometre
kareolarakgeçen
Türkiye'nin yüzölçümü,
denizleri doldurmak
suretiyle, savaşmadan elde
edilen 1 milyon 488 bin metre
kare toprakla 781 bin 030
kilometrekareye ulaştı
Sarandık gitti
• ANKARA (ANKA) -
Türkiye'de halkın yûzde
3'ûnün saniıic mikrobu
taşıyıcısı olduğu, bu oranın
sağlık personelinde yûzde 5'e
çıktiğı bildırildi. Sağhk
Bakanlığı Temel Sağhk
Müdürlüğüile
bakanhğından edinilen
bilgiJere göre sanük mikrobu
su veya besinler aractlığıyla
bulaşmıyor. Mikrobun en
büyûk bulaşma olanağı
yaraJar, kullanılmış ve
üzerinde mikrop bulunan
sağlık malzemelen olarak
acıklanırken, kişiden kişiye
"dışkı, ağız" yoluyla geçiyor.
llerleyen sanbk haslahğının
karaciğer kanseriyle
ölümlere yol açtığı
bildinlirken, bu hastahktan
korunmak için sürekli olarak
sabunla temızlik ile içecek
sulann klorlanması
gerekiyor.
Pamukkale
Pestivali
• DENİZLİ(AA)-
"Pamukkale'yi kurtarma
projesi"nin hayata
geçirilmesi ve Pamukkale
Festivali'nin auılandınlması
içinhaarlıklarsûrûyor. Bu
amaçla Pamukkale
Festivali'nin 19haziranda
Milli Piyango'nun çekilişi ile
başlatılacağı, Pamukkale'yi
kurtarma projesi için ilk
kazmarun da Kültür Bakanı
Fikri Sağlar tarafından 25
haziranda vurulacağı
açıklandı. Denizli Belediye
Başkanı Ali Marun. yıllardır
ara verilen Pamukkale
Festivali'ni bu yıl
uluslararası nitelikte
dûzenlemek istediklermi,
ancak ödenek gelmediği için
ulusal festivale
dönüştürüldüğunü kaydetti.
BabalarGünü
• İZMÎR (AA) - Türkiye'de
deson yı1larda kutlanmakta
olan BabalarGünü'nün,
klasik aile yapısı içinde anne
tarafından yerine
getirilmekte olan bazı
yükümlülükJerin, babalarca
üstlenilmesi konusunda bir
fırsat yaratabileceği belirtildi.
Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitûsü
Müdür Yardımcısı Yrd.
Doç. Dr. Ayşegül Eker, Tûrk
aile kurumunun, "baba"
ağırlıkh geleneksel bir yapıya
sahip bulunduğunu söyledi.
Penguenler
özgündür
• LOSANGELES(AA)-
Amenka'da birgrup
hayvansever, "Batman'ın
Dönüşü" fılminde rol alan 30
kadar penguenin,
getirildikleri Antarktika
kıtasına geri gönderilmesi
için göstenler düzenliyor.
"Hayvan eğitimi için
çalışanlar" grubu üyesi Dan
Mathews, hayvanlann ticari
amaçlarla bulunduklan
doğal ortamdan
kopanldıklannı kaydederek,
özellikle penguenlerin yapay
ortamda
yaşayamayacaklannı
söyledi.
Gögûs
kanserindeuımıt
• LONDRA(AA)-
İngiltere'de göğüs kanserine
karşı geliştirilen yeni bir ilaç,
ilk kez hastalar üzerinde
denenmeye başlanırken
doktorlar bu ilacın kanserle
mücadelede yeni bir umut
olduğunu belirtiyorlar.
İngıliz Kanser Araştırmalan
Derneği'nin ilaç
gelişürilmesiyle ilgili
bölümüne başkanlık eden
Dr. David Secher, ilacın üç
kişi üzerinde denenmesine
başlandığını açıkladı. Dr.
Secher, yeni geliştirilen
BB-94adlı ilacın, klasik
kanser tedavi
yöntemlerinden tamamen
farklı çahşüğını, yan etkileri
bulunan ve hücreyok
edilmesine dayalı
kemoterapinin aksine,
kanserin yayılmasma
yardımcı olan kimyasal
enzimleri bloke ettiğini
söyledi. '
Bayram tatiline gidenler, güneş yağı ve içlerindeki canavan özenle bavullanna yerleştirdikten sonra yola çıktı
Çıkük yaııık teııle4 giinlük tatildeıı
MUSTAFAALP
PA^STANU
Arife günü akşamüstü, oto
büs terminalleri, tren garlan ve
havaalanlannda mahier gûnü
yaşanıyordu.
Beyaz yûzler gülüyordu.
Herkes, turistik cennetine git-
menin heyecanı içindeydi. La-
kin, heyecan zamamndan önce
yaşanmak istenmiyor, şimdilik
tutulup ertelerriyordu. Turistik
cinnet henüz başlamamıştı.
Dört gûnJük tatil için hazırlan-
mış bavullar, çantalar, denkler
sûrüklenmek suretiyle taşınabi-
liyor ya da ağırlığı yüklenen
omuzlar yerlere kadar sarkı-
yordu. Herkes, eşyasının hama-
hydı. Herkes tatil hamalıydı.
Uçağa bindik. Biraz ilerleyip
durduk. Bayram trafiği öyle
yoğundu ki, bizim ucak pistin
ve havaalanının boşalmasını
yanm saat beklemek zorunda
kaldı.
Bizimki, mahşerin binbir
uçağından sadece biriydi. Üste-
lik, koridoru dardı. Koridor
tarafında oturan bir yolcu ola-
rak, bunun önemü bir şey oldu-
ğuna sizi temin ederim.
Bir kere, o san saçlı hostes
vardı. Zembereğinden boşan-
mış, sanşın bir saatli bombaydı.
Patlasa patlasa, geniş bir hacim
kaplayan kalçalannın çeperle-
rini zorlayan eteği patlayacaktı.
Içerdeki küçük ebatiı çamaşın-
run kenarlanndan aşağı doğru
iki balon oluşmuştu ve eteğin
dışına çıkma isüdadındaydılar.
Yolcular, herhalde bu endişeyle
o muhtemel infilak bölgesini,
denetim altındâ tutamasa da,
gözetim alünda tutuyordu.
J^ atilde, etrafınızdakilerden etkilenmeden dinlenmek mümkün mü? Kesinlikle ha)ar. Öyleyse ne
yapmalı? Eğer mazlumlardan biriyseniz tatilde dinlenmeyi aklınıza bile getirmeyin. Zalimlerden
biriyseniz, zaten etrafınızdakileri hesaba katmadığınız için içinizdeki bütün kurtlan dökebilirsiniz.
Eğlenin eğlenebildiğiniz kadar. Bütün tatil köyleri sizin. Bu devir sizin.
denize falan gırdikleri de yok
çoğunun. Herhalde karlann
düşmesine kendilerini fazla
kaptırdıklan için...
Mamafıh, asıl tehdit, daha
yukanlardaydı Kalçalannı sa-
vura savura ilerlediği için yuka-
nsı da ritrnini kaybetmiş bir
sarkaç gibi sallapati salıruyor-
du. Gürzünü savura savura,
yeri göğû inleterek cenk tutan
bireskj zaman savaşçısı gibi ko-
ridorda bir ileri bir geri ilerli-
yordu. tşte, asıl tehlike onlardı.
Maazallah, başıma gözûme
çarpacak diye kendimi sakın-
maktan diken üstündeydim.
"Türkûm" dedikleri için Al-
lah bilir ne kadar mutlu olan
milletim, bu yolculuk vesilesiyle
gördüm ki, meziyetlerine baş-
kalannı da eklemiş. Daha da
Türk olmuşlar.
Mesela, sadece derdini anlat-
maya çalışuğı insanın duyabile-
ceği sesle konuşma âdetini iyice
bertaraf edip o sırada orada
kim varsa herkes için bir dert
olmayı hemen hemen herkes
becermiş. Bu sayede, yanımda
oturan genç sevgililerin tilt ol-
duklan bütün arkadaşlannı
öğrendim. Kendi aralannm na-
sıl olduğunu da idrak ettim.
Orada söylemedim; kültürü-
müze daha uygun olur da, her-
kes duyar diye burada söylüyo-
rum: Sizin iş yürümez İcarde-
şim; hem, yürüse ne olacak.
üstüne düşmeyin, yemeyin bir-
birinizi.
Günbegün geliştirdiğimiz bir
başka davranış tarzı da, ucakta
doİaşmak, en azından ayakta
muhabbet etmek. Dediğim gi-
bi, koridor zaten dar, başka bir
boş alan da göze çarprruyor.
Türkıye ınsanında daha önce
de müşahade ettiğim bir başka
özelliği, bu yolculuk vesilesiyle
çok yakından bir kez daha gör-
düm: Vücudunu ve hareketleri-
ni kontrol etme gereğini sureti
katiyede duymamak. Bir tanı-
dıklannın yanına gidip muhab-
bet eden bir sürü yolcu var. Ne
kadar çok tanıdıklan, ne kadar
çok konuşacak şeyleri var, şaşı-
lacak bir durum.
Aaa! Bir baktun, herifin biri,
Tibet platosu cesametindeki kı-
çını yanağıma yaslamış, kori-
dorun öbür kıyısındakı arkada-
şıyla konuşuyor.
Olacak şey değil. Şimdi ne
yapmahyım? "Beyfendi, kıçını-
zı şuradan biraz alır mısmız?"
diyecek halim yok ya! Peki, ben
de elalemin kıçına maruz kal-
maya mahkûm muyum? lnsan,
bir şey diyemiyor; hiç gereği
yokken mazlum durumuna dü-
şüyor.
Aslında, bunun gündelik ha-
yatta mebzul miktarda örneği
var. Mesela yolda yürûrken, ar-
kadan gelen biri -bu dururnda
kadın-erkek aynmj kesinlikle
yok- koluyla sizi şöyle bir kena-
ra ayırarak, kararh bir şekilde
kendi yolunda ilerleyebilır...
Ya spordaki başansızlığımız
nedendir samyorsunuz siz? Ta-
bii kı bundan. Vücudunu ve
hareketlerini kontrol edeme-
yen, böyle bır kaygı taşımayan
bir millet, hangi sebeplere daya-
nıp sporda başanlı olacak?
Neyse, kazasız, belasız, kav-
gasız Dalaman Havaalanı'na
indik. Analar-babalar, kanlar-
kccalar ve anababalann gö-
zünden ırak sevgililer, tabii ki,
orada. Herkes, turizmin geniş
meşrebine kendini bırakrruş.
Sağolsunlar, beni almaya ge-
lenlerle birlikte havaalarundan
Fethiye'ye vardık. Büyük bir
tatil köyünün girişinde otopark
sorunu çıktı. Park yeri dolmuş,
yola sağlı sollu arabalar park
etmiş; Istanbul'dan farksız.
Müsait yerler var, ama oralara
arabanızı bırakamıyorsunuz;
yasak. "Peki, onlar nasıl bırak-
mış?" Falan da, filan.
Bu memlekette, haksızhğa
uğramış olma duygusundan
kurtulma imkânı yok. Çünkü,
eyde, okulda, işte, sokakta, ta-
tilde haksızhğa uğruyorsunuz.
Tatil köyünde tatil yapma ahş-
kanlığunız olmadığı için bir
başka koya gidiyoruz her gün.
Her gün arabaya kadar trec-
king yapmanız anlamına geli-
yor bu.
Ne sandınız, daha doğrusu,
biz ne sandık; tatil aslanın ağ-
zında.
Tatil köyünde tatilinizi geçir-
meye kararhysanız, başka zor-
luklara karşı da tedbir almanız
gerekiyor. Havuza gireoekse-
niz, namaz kılmasaruz bile sa-
bah ezaruyla kalkıp havuzun
kenanndakı şezlonglan havlu-
nuzla kapacaksınız. Sonra, hiç-
bir yakınlığınızın olmadığı in-
sanlann orasının burasuun
sürekli gözünüzün önünde ol-
ması eziyeune katlanacaksınız.
Yüksek sesle konuşma alışkan-
lığı burada da had safhada; bu
demektir ki, havuz çevresinde-
kilerin hayatını dinleme hamal-
lığına tahammül edeceksınız.
Dınlenme tesisinde değil, dinle-
me tesisinde vakit geciriyor his-
siyle rahat etmeyı öğreneceksı-
niz. Anüimış suyla sulanan
çiçekler besili ve güzel görünü-
yor, ama çiçek kokusu yerine
hafıf lağım kokusunu da sineye
çekmelisiniz.
Dîyelim ki, nispeten sakin bir
koya gittiniz. Sanıyor musunuz
ki, kurtuldunuz? Kalabalığın
temsilcileri orada: Üç kişi, sava-
şan bir ordunun gürültüsünü
çıkarmaya muktedir. Işın ilginç
tarafı. bu millet, bu kalababk,
yani kitleler, demek istiyorum,
sesini çıkarmasuun iyi olacağı
durumlarda süt dökmüş kedi
gibi duruyor. Sussa herkes için
iyi olacak durumlarda da hey-
heyleniyor. Bu da yetmiyormuş
gibi ve sanki dinliyorlanruş gj-
bi, deniz kenanna kadar çektik-
leri arabalannın kapılannı
pencerelerini, teybin sesini so-
•nûna kadar açıp neşelerini bu-
luyorlar. Bir kadın yırtınıyor
mesela teypte: "Sev dünyayı,
sev dünyayı..." Kardeşim, naal
seveceksin böyle dünyayı. Biz
zıvanadan çıkinayalım, yeter.
Karadakıler yetmiyormuş gi-
bi, bir de teknelerle gelenler var.
Alth üstlü doluşmuşlar teknele-
re ve kıyıya kadar sokubnuşlar.
Hani neredeyse denize değil de,
karaya acılmak için... Onlar da
açmış teyplerini, bir ayin gibi
hep bir agızdan karlann dûştü-
ğünü falan söyleyip alkış tutu-
yorlar. O zaman, bu güneşin
alünda ne anyorsun? Nedense,
Bilindiği gibi, insanlar, gü-
neşlenmeyi başlıbaşına bir ey-
lem kabul ediyor. Sanki, muk-
tedir olan güneş değil; güneş
yakmıyor da, onlar bir çaba
sarfedip güneşin enerjisini çeki-
yorlar. Eh, bir çaba da yok de-
ğil. Güneşin alünda kan ter
içinde saaüerce beklemek, hem
kolay bir iş değil, hem de o ka-
dar anlamsız ki, insan, ıster iste-
mez ulvi bir amacı varmış hissi-
ne kapılıyor.
Eskiden bu çaba, sadece bir
güneş kremi sürmek mertebe-
sindeydi. Bu konuda epey geliş-
me kaydedümiş. Güneşin za-
rarh ışınlanndan koruma dere-
cesine göre çeşitli kremler var.
Mesela, birini sürüp güneş al-
ünda normal kalma sürenizi 30
kat kadar artürabiliyorsunuz
ve yine kızarmıyorsunuz. Bu-
nun gibi 121ikler, 3'lükler de
var.
Bu da bir uzmanlık meselesi
tabii; ne zaman hangisi sürüle-
cek ve nereye hangisi sürülecek?
Ee, peki, zararh ışınlardan ko-
runurken, yararh ışınlardan da
mahrum kalınmıyor mu? Ta-
mamen anlamsız bir yere doğru
gidiyor iş. Ozonun dehnmesine
sebep olan asıl şeyin zihninle-
rindeki delik olduğunu hesaba
katmayan insanoğlu, bu hasar-
lanmış ve kaşarlanmış zihniyet-
le tenlenrun delinmemesi gailesi
içinde çırpırup duruyor.
Tabii, ozon deliği büyüyor.
Zihnimizdeki deliğin de büyü-
düğünün emarelerinden biri
olarak.
Marmaris sezona erken yakalanmış
Marmaris kumsalla-
rındaki su birikintileri
şimdilerde çöplüğe dö- j^
nüşmüş. Greyderler hâlâ
kumsaÛarda çalışıyor.
Yabana turistler önce
bankalarda ardından
postanelerde kuyruklara
girmeden tatillerine baş-
layamıyorlar.
ÜMİTOTAN
MARMARİS - Onca yeşili
tükeüTiek kolay mı? Marma-
ris'te yapılaşma tüm hızıyla sü-
rüyor, ancak yeşil daha teslirr
olmamış.
Marmaris, sezona sanki er-
ken yakalanmışlığın sorun-
lannı yaşıyor. Kumsalda grey-
dergörebiliyorsunuz, kirli sula-
ra bulanabiliyorsunuz...
Marmaris kumsalında yülar-
dır kurutularnayan kirli su biri-
kintileri şimdilerde çöplüğe dö-
nüşmüş. Şemsıyesırun alüna
uzanıp güneşlenmekte olan ta-
tilcinin burnunun dibinde bir
çöplük. Küçük bir çocuk deniz-
den aldığı bir kova suyia masa-
lan, sandalyeleri siliyor. Ortalık
yabana turistten geçilmiyor.
Bu sene çok mu gelmişler; hayır
"bizimkilerin" azlığıridan çok
gözüküyorlar.
Yabana turistler iki uzun
kuyruğu atlatmadan tatile baş-
layamıyorlar. Saat 20.00. Tüm
bankalann şubeleri açık ve bek-
leşen turistler. Döviz bozdura-
caklar ki tatile başlasınlar. Dö-
viz kuyruğundan kurtulanlan
yeni bir kuyruk daha bekliyor.
Tekfon. Marmaris'te her köşe
başuıda ve postanede kurulu
bulunan telefonlar karth. Ama
Marmaris'te kart yok. PTTyet-
kilileri kartlann geciküğinı bu
nedenle sıkışıklık yaşandığını
belirtiyorlar. Marmaris'te ve
diğer turistik yörelerde PTT-
nin yeni bir "numarası" gün-
demde.
Çok paranız varsa ufak tefek
Marmaris sizi bekliyor. Ancak
Eğer bir telefon bulabilirse-
niz, numarayı çeviriyorsunuz,
karşınızda uyaran bir hanım
sesi: "Eksik ya da yanhş numa-
ra çevirdiniz. Lütfen yeniden
çeviriniz" Yatlarla kıyıdaki ka-
feler, barlar arasında dar bir ge-
çit.
Yatlarda ve barlarda olama-
yanlar bu dar yolu doldunnuş,
yürümek ne mümkün! Maraş
dondurmaasının çanlan ku-
laklan ürmalıyor. Dört ayn
müağı ancak bu yolda dinleye-
biliyorsunuz. Başta da söyledi-
ğimiz gibi Marmaris sanİci se-
zona erken yakalanmış.Ya da
zorla bir sezona "iteklenmiş".
Bir geceliğine ve bir yatağa 180
bin lira fatura kesen turistik te-
siste oda telefonu çalışmıyor.
şeylere de baş kaldırmıyorsanız
Marmaris'te tatil zor.
Resepsiyonda yabancı turist-
ler telefon yazdırmışlar bekleşi-
. yorlar. Bir onlara bir görevliye
bakıyoruz. Karşılıkb gülümsü-
yoruz...
Tatil denildiğinde ilk akla ge-
len yerlerden Marmaris. Yük-
sekten bakmığımızda çarpıhve-
riyorsunuz. Sonra inşaatların
dışında çok şeyin değişmediğini
görüyorsunuz. Trafık yine so-
run. Onca kalabalığın çöpüne
görevliler yine yetişemiyorlar.
En iyisi günübirük turlar. Yata
biniyorsunuz, Marmaris'i unu-
tuyorsunuz.Çok paranız varsa,
sinirleriniz de "ufak tefek" şey-
lere karşı başkaldırmıyorsa
Marmaris sizi bekliyor. Ancak
Marmaris'te tatil zor, bizden
söylemesi...
YARGITAY^ DAN 4
LOLİTA' UYARISI
Sevgilinizle yatıııadaıı
kenıik yaşını sorun
ANKARA (ANKA) - Yargı-
tay, lolitalarla aşk kaçamağı
yapan erkekleri kibar bir dille
uyardı. Yargıtay kendisinden
büyük erkekle sevışirken
yakalanan küçük kızm mah-
kemedeki "Ben gerçekte 15
yaşrndayım. Nufusa geç
yazüdım. Arkadaşıma ceza
vermeyin" şekündeki ifadesini
kuşkuyla karşıladı. Nüfuscüz-
danında yazılı olan yaşın esas
ahnarak sanık erkeğe,
sarkınülık suçundan iki yıla
kadar hapis cezası verilmesine
de"karşı çıkan Yargıtay, genç
kızın gerçek yaşının beh'rlen-
mesî içik kemik grafısinin alm-
masını istedi.
Adli üpta yapılan kemik
grafisi sonucunda kızın gerçek
yaşı 15 veya üstünde çıkarsa
Ceza Kanunu (15 yaşından
büyüklerin isteğiyle sevişmele-
rini suç saymadığı için) Edir-
ne'nin Keşan ilçesınde bu suç-
tan mahkûm edilen Enver'eve-
rilen cezanın kaldınlması gün-
deme gelecek.
Eğer kemik yaşı 15'in altı-
nda çıkarsa Enver'e sarkınülık
suçundan verilen ve daha son-
ra paraya çevrilerek 900 bin
lira olarak belirlenen ceza
onaylanacak. Çünkü Ceza
Kanunu 15 yaşın alündakilere
sevişmeyi de yasakhyor.
Cinsel suçlarla ilgili davalar-
da ilginç yorumlar yapan Yar-
gıtay'ın bu karan "gerçek
yaşını bilmediğiniz kızlarla se-
vişirken dikkatli olun. Başınız
belaya girebiür" uyansı olarak
değerlendırildi. Genç kızın ke-
mik yaşı beiirlenmeden mahkû-
miyet yoluna gidilmesini eleş-
tiren Ceza Dairesi, yeniden yar-
gılatna istedi.
1. Hela Sempozyumu
ANKARA (ANKA) - Tür-
kiye'de bireysel ve çevre te-
rnızliği konusunda duyarlığı
artürmak amacıyla çahşmalar
yapan Türkiye Yüznumara
Vakfi," 1. WC Sempozyumu"
için hazırhklara başladı.
Türkiye Yüznumara Vakfı
Müteşebbis Heyeti Başkam
Prof. Dr. Baha Galip Tunah-
gil, 1. WC Sempozyumu ile
birüJcte bir de WC ürünleri
sergisi dûzenlemek üzere çalış-
malar yaptıklarını bildirdi.
Prof. Dr. Tunahgil, Çağdaş
Çankaya dergisindeki konuya
ilişkin acıklamasında, Türki-
ye'de belediyelerin WC sorun-
lanna yaklaşunlannda Anka-
ra Büyükşehir Belediyesi'ni
örnek gösterdi. Tunaügil, An-
kara Belediyesi ile ortaklaşa
yürütülen bir proje ile kentin
örnek WC'lerinin seçildiğini
ve yenilerini inşa etmek için
yer beUrlendiğini söyledi. Bi-
rinci WC Sempozyumu ve Te-
mizlik Gereçlen Sergisi de be-
lediye katkısıyla gerçekleşe-
cek.
Vakıf olarak haarladıkJan
42 projeden sadece 8'ini uygu-
layabildıklerinı, böylelıkle an-
cak kamuoyunun dikkatini te-
mizliğe çekebildiklerini ifade
eden Prof. Dr. Tunaügil, vakıf
çalışmalanyla ilgili şu özeleş-
tirilerde de bulundu:
"Çevre, Turizm, Kültür,
Sağlık, MiUi Eğitim bakanlık-
lannı, Diyanet lşlerı, Vakıflar
Genel Müdürlüğü ve TRT'yi
yeterince motive edemedik.
Projelerimiz rağbet görmedi,
ama yakın bir gelecekte bu ko-
nuya el atacakları umudumu-
zu korumaktayız. Çabalan-
mızla ülkemizde yol boyu ve
turistik yer WC'lerinde büyük
iyileşmeler sağlanmış."
Prof. Dr. Ekrem Akurgal
Böyle giderse Foça kimliksiz kalacak
SERDAR KIZIK
İZMİR - Foça'yla ilgili yeni ŞÎT ka-
rarlanrun arifesinde gözler Kültür ve
Tabiat Varlıklanru Koruma Yüksek
Kurulu'nda. Antik Phokaia'da, yani
bugünkü Foça'da arkeolojik kazüar
yapan Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal
öncelikle Foçalılan uyanyor
"Foça'nın birçok özelliği var, onlan
korumak gerekiyor. Ben 1952'li yıllar-
da kaalara başladığımda Foça'da ec-
zanebileyoktu.
Sonra butikkr açıldı, lokantalar, bir-
çok işyeri açıldı. Foçalılar bütün bun-
lan neyle kazandılar? Foça'nın kimli-
ğiyle kuşkusuz. Böyle doldura doidura
giderlerse kimlik kalmayacak, turist
gelmeyecek. O zaman bu işletmeler ne
olacak?"
Akurgal, Athena Tapınağı kalınü-
lanru çıkardığıru anımsatarak "Şimdi
onun üstüne okul yapıldı. Aslında o ye-
rin kazılması lazımdı. Alünda neler var
kimbilir" diyor.
Akurgal'm önerisi, SİT alanlannda
arsalan olan yurttaşlann "mağduredil-
memesi"ne yönelik:
. "Yurttaşlann mağdur edilmemesi
laam. Ne yapüır? Onlara başka yerde
araziler verilir, takas edilir."
Akurgal, Foca evlerinin Sisam ve
Sakız'dakilerden ayn özellikler
taşıdığıru, Osmanlı karakterinin de bu-
lunduğunu, kent kimliği açısından bu
konunun da önemli olduğunu vurgulu-
yor.
Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim
"takas uygulaması"ru alternatif bir se-
çenek olarak sunuyor. Dirim "Sadece
yasakçı bir tutumla konuya yaklaşarak
halkın katılmadığı çözümleri dayat-
mak doğru sonuçlar vermez. Biz arsa-
lan SÎT alanlannda olan yurttaşlann
mağduriyetlerini önlemek için takas
yönetmeliğinin işletilmesini istiyoruz"
diyor.
Foça'da üçüncü dönem kazılannı
sürdüren ve Anadolu'daki en eski tiyat-
ro ile keramik deposunu ve Heredot
dönerninin kent duvarlanru bulan Doç.
Dr. Ömer özyiğit de Kültür Bakanüğı'-
nca çıkarülan Takas Yönetmeliği'nin
işletilmesini istiyor. Özyiğit'in Foça'nın
korunmasına yönelik önerileri arasında
kentsel dokunun yoğun olarak bulun-
duğu kıyı kesimindeki evlerin yaşatıl-
ması da yer ahyor.
"Kentsel SlT sırurlan içindeki tescil-
siz evler sürekli yıkılmaktadır. Bu evler,
sokaklanyla korunmabdır. Tarihi evle-
re bar, cafe, lokanta gibi fonksiyonlar
kazandınlarak korunmalan özendiril-
melidir. Bugün eski evlenn yerine ya-
pılan beton bloklar kentin kimliğini de-
ğiştirmeye başlamışür. Turist beton
bloklar için gelmez. Kısa vadeli çıkarlar
uğruna alün yumurtlayan tavuğu kes-
mememiz gerekiyor. Kentsel SİTin ko-
runması mutlaka sağlanmalıdır. Bunun
için kentsel dokunun yoğun olarak bu-
lunduğu yer, yani kıyı bölgesi hem kent-
sel SİT hem de onanmına izin verilen,
kentin sürekli yaşamasını sağlayan ikin-
ci derecede arkeolojik SİT ilan edilsin."
Büyük bir rant savaşmın döndüğü,
müteahhıtlerin azgın saldınsına uğra-
yan Foça'da konut gereksinimi ne ka-
dar, o da ayn bir tartışma konusu.
Kışhk nüfusu 7 bin dolayında olan bej-
dede binlerce ikinci konut var. Yenileri-
nin yapılması için de tarihi ve kültürel
dokuyu hice sayan onlarca müteahhit
Yüksek Kurul'un karannı bekliyor.
Seviyorsunuz... Ama
O'nun hakkında
Arayın, Ata Nirun
J H ^ — Koç
^ ^ H l k BOĞA
^ ^ f l P I B İKİZLER
.^R ^sJmLB YENGEÇ
^ ^ ^ L ^ ^ ^ S P ASLAN
^ ^ V BAŞAK
^ ^ V TERAZİ
s^^K i 4 . ^ AKREP
^^Hk|^M^ * YAY
^ ^ ^ H B V OĞLAK
K V l .Jm KOVA
f M W İ B BALIK
acaba yıldızlar
ne diyor?
cevaplasın!
900900201
900900202
900900203
900900204
900900205
900900206
900900207
900900208
900900209
900900210
900900211
900900228
T ^ A ^ ^ r f i ı t l y c ' ı ı i n h«r yofinılen tarvlslartmizia 1 daUkatı 5833 a. dır.
^ ^ Ortaltmt tmtstOml 3-4 HUaHr.UtBltyl'* i6Unty*M.