Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN1992 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Can Yücel, "Galata Köprüsü tir tir titriyor/ Bunlar beni de asma köprü yaparlar diye" derken haklıydı
Yîiı eğiııiıı dubalannıgeııiş tut
EDEBIYATIMIZDA
GALATA KÖPRÜSÜ
REFİK DURBAS
Ne diyordu Can Yücel? "Böyle otomobilsizyaşanmayan köprüler, yalnız
Türkiye'de var... Sevgililer gelip sevişemez, randevulaşamazsın, bir arkadaşınla
buluşamazsm, gurubu seyredemezsin; sadece arabayla geçersin... Bunlardemir
yığını..."Neye yarar bir köprü insanla ilişkisi yoksa...
- 3 -
Orhan Veü de "Dikibr Köprü üze-
rine/Keyifle seyrederim hepinizi" di-
zeleriyle başbyor şiirine.
Köprü'de "geçim derdi"nde olanla-
nn şiirini yaayor Orhan Veü. Kimi
kürek çekiyor, kimi midye çıkanyor
dubalardan, kimi dümen tutuyor
mavnalarda. Kimi çımaa, kimi kuş,
kimi balık, kimi vapur.
Fazıl Hüsnü Dağlarca "Haliç"i an-
latüğı şürler toplamında Köprü üze-
rinde bir ayakkabı tamircisine çeviri-
yor ışıldaklannı.
Köprü'nün bir rengi de böylece beli-
riyor, anılann derin dehlizlerinden
başinı uzatıyor. Şimdi kimbilir nerede-
dir o ayakkabı tamircisi, bu şiiri okur
mu?
. "Bir ayakkabı onancısı Köprü'nün
parmaklıklanna sığınmış
Çalışır durur kendincek bir sandık
içinde.
Yamar eski pabuçlan, yamar yavaş
yavaş,
Saç-sakal epeski, sanki bir ilk yaratık,
Güpegündüz yaşar karanlığı o
tahtadan inde.
Bağlandığı bir yere, açhkla çalışmakla
güzel,
Sığdığı bir soluk yere, elimizin
kolıunuzun.
Hem durur, hem yürür, hem aynlır,
hem ulaşır,
Burasını boşuna seçmemiş,
Bir ilişki var ayakla köprü arasında
duyarlığı uzun."
İnsanla ilişkisi KöpriTnün
Ayakla Köprü arasında bir ilişki.
Doğrusu insanla Köprü arasında bir
ilişki.
Ne diyordu Can Yücel?
"Böyle otomobilsiz yaşanmayan
köprüler, yalnız Türkiye'de var... Sev-
gililer gelip sevişemez, randevulaşa-
mazsın. bir arkadaşınla buluşamazsm,
gurubu seyredemezsin; sadece arabay-
la geçersin... Bunlar demir yığıru..."
Neye yarar bir köprü insanla ilişkisi
yoksa...
"Dayılar Dayılanıp Yaylar Yaylan-
dıkça" şiirini de bu düşünceden çıka-
rak yazmış olmasın Can Yücel:
"Galata Köprüsü tir tir titriyor
Bunlar beni de asma köprü yaparlar
diye
Yüreğinin dubalannı geniş tut,
ihtiyar!
Sen böyle nice dayılar gördün
bugüne kadar
Hepsi de yedeklerinde sürüye sürüye
ayılannı
Senin üstünden azamet-i böbreki ve
kalpak-ı pöstekiyle gecip
Tarih'in hayvanat bahçesini
boyladılar."
Evet, Can Yücel'in dediği oldu ve tir
tir titretmedi mi kuyruğunu Köprü?
"Merhaba bile demeden"
Kimi şiirler Köprü'yle dolaylı ilintili
demiştik. Kimileri de îstanbul'u anla-
tırken Köprü'den şöyle birgeciyorlar-
dı.
Metin Eloğlu'nun "Osmanlı" adlı
şiiri Köprü'yle dolaylı ilinti kuran şiir-
lerden.
"Osman kim ben nesiyim bu
dedikodu neden
Köprü'den Marmara'ya bir bakış. Köprii'deki bu söslemeden görünen minik vapur birazdan Köprü'nün altmdan geçip Haliç'in sularına açılacak.
Şurdan bir tavus kuşu aldı
Iki de papağan yumurtası
Demli çayı da içip gitti dediler
Parasını vermeden
Osman'ın bir evi varmış sözde ben o
eve gittiğimde
Bakır mangallann kıvılcımlı küllerine
yumruk gibi patatesler gömüiü
Oysa ben Osman'a kustüm küseli
Içanadoluluğumda hep o yalan ev
Oyiv
Dün bir ara Köprü'de gördürn bayat
balıklar falan
Bir kör dövüşüdür bürümüş ki
Osman'ı
Ayıp rru ettim bilmem
Atladım bir yandan çarkh vapura
Merhaba bile demeden"
Şimdi de bakalım İstanbul üzre şiir
yazan şairlerimiz Köprü'den nasıl geç-
mişler:
Ziya Osman Saba:
"Gün olur. Köprü ortasında durur
Ananm Adalar'da çamlann
uykusunu
Gün olur Beyoğlu'nu özler içim,
Koklamak isterim Tünel'in
kokusunu."
İlhan Berk:
"İlhan Berk, Köprü'ye geldıği
vakit
Ortalık henüz ağanyordu
Bir kuş delicesine uçuyordu
Bir kadın durmuş ona bakıyordu"
Necati Cumah:
"Dün, Köprü'nün korkuluğuna
dayadım
Galata Köprüsü'nün tarihi günlerinden biri. MTTB ve İstanbul Teknik Üni-
versitesi pankartlan arkasmda yürüyen binlerce genç Köprü'den Karaköy'e
akıvor. Belli ki İstanbul Üniversitesi'nde toplamlnuş ve Taksim'e doğru yürü-
elimi yüşe çıkdmış. Köprü gibi, bu tarihi gün de şimdi hatuianmıyor.
Buzgibi
Artık denize bakmak
Serinletmiyor içimi
Ne çare üşütüyor"
Mücap Ofluoğlu:
"Köprü'den bir vapur geldi
köyden bir vapur gitti
insanlar geldi
insanlar gitti."
Ali Püsküllüoğlu:
"Veya Köprü üstünde bir gün
Gider dururken yolunuza
Hiç görmediğiniz bir taze
Girivermiş kolunuza."
Bunca çabuk nasıl yok olabiKr?
Şiirier de elbet bu kadar değil. Cahit
Irgat'ın "Niyet" şiirinde "gırtlakta du-
ran küfîir" gıbidir Köprü. Füruzan'ın
"Lodoslar Kenti"nde "Yatır bekçisi
ana bir gün/ gamın kederin Müslü-
manca bir yakanş olduğuna/ tam
inanmışken/ tek oğlunun' köprüaltla-
nnda/ heder edildiğini öğrenecektir."
Erdal Alova'nın şiirinde ise bir güver-
cin sözlüklere ve cehenneme inanma-
nın cezasım çekecek ve başlayacaktır
"Galata Köprüsü'ndeÖlüm Dansı..."
Evet, artık Galata Köprüsü yok. O
da anılar gibi romanlarda, öykülerde,
şiirlerde kaldı. Ahmet Muhip Dıranas
şu soruyu sormakla haklı değil mi?
"Her şey değişiyor, kalbimiz bile.
Ama yüzyıllarla besli bir şehir
İnsan vaşamından daha da hjzlı
Bunca çabuk nasıl yok olabilir?"
StRECEK
Toplu Konut İdaresi Başkanı Yiğit Gülöksüz'e göre, konut sorunu politikasızlık yüzünden çözülemiyor
Politikasızhktan politikaya doğru- 3 —
İktidann değişmesiyle birlikte, darge-
lirliyi konut sahibi yapma savını DYP-
SHP koalisyonu yüklendi. KentKoope-
ratifleri Merkez Birliği de yeni politika-
lar oluşturulurken dikkate alınması
amacıyla görüş ve önerilerini Devlet Ba-
kanı Erman Şahin ile Sanayi ve Ticaret
Bakanı Tahir Köse'yeiletti. Iki bakana
sunulan raporda sektörün görüş ve öne-
rileri şöyle sıralanıyor:
• Toplu Konut Fonu kaynaklarının
amaçdışı kullammı önlenmelidir. Fon-
da toplanan kaynağın yüzde 50'si bütce-
ye, yüzde 16'sı da öteİci fonlara aktarı-
lıyor. Idarenin elinde toplam kaynağın
ancak yüzde 34'ü kalıyor.
• Toplu Konut Kredisi'nin miktan ye-
niden belirlenmeli ve konut maliyetine
oranı sabit tutulmalıdır.
• Kaynaklargerçek ihtiyaç sahipleri-
neyönlendirilmeli. Ferdi kredi uygula-
masından vazgeçilmelidir.
• Örgütlenmiş ve proje bütünlüğü
olan kooperatiflere kredi önceliği sağ-
lanmalıdır.
• Toplu Konut idaresi yükleniciler
eliyle konut yaptırmaktan vazgec-
melidir.
• Altyapısı tamamlanmışarsa sağlan-
malıdır.
• Toplu konut mevzuatı yenidengöz-
den geçirilmeli, kahcı bir düzenlemeye
kavuşturulmalıdır.
İktidar, dar gelirliyi nasıl
"ev"lendirecek?
Seçimlerden önce DYP "iki anahtar''
vaat etti, SHP'nin de çeşitli vaatleri ol-
du. Şimdi bu iki parti iktidardalar. Va-
atlerinigerçekleştirmeyeyönelik çeşitli
politikalar üretiyorlar. Bir ay süren ka-
rarname krizinin ardından Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı'na atanan Yiğit Gü-
löksüz bugüne dek en büyük eksikliğin
politikasızlık olduğunu söylüyor. Gu-
löksuz alt gelir gruplarındaki insanları
ev sahibi yapmak için de çeşitli projeler
ürettiklerini vurguluyor.
Toplu Konut İdaresi Başkanı Yiğit
Güloksüz yeni dönemde uygulanacak
politikalar ve insanları nasıl ev sahibi ya-
pacaklarına ilişkin çeşitli sorularımızı
yanıtladı.SorulanmızveGülöksüz'ün
yanıtları şöyle:
— Yıllardırsağtıklı vekalıcı bir konut
politikasıoluşturulamamasındanyakı-
nılıyor. Siz bu konuda neler yapa-
caksınız?
GÜLOKSÜZ — Şimdiye kadarki en
büyükeksikiik, politikasızlık. Birsaca-
yağına ihtiyaç var. Bunun bir ayağı ya-
sadır, ikinci ayağı merkezi duzeyde ko-
nunun sahipliliğidir, üçüncü ayak fi-
nanstır. Bir zamanlar Imar Bakanlığı
vardı, Mesken Yasası vardı ve Emlak
Kredi Bankası da sacayağın üçuncu aya-
ğını oluşturuyordu. Şehirleşme hızla-
nınca, bunlar yetersiz kaldı. Toplu Ko-
nut Yasası çıkarıldı, finans kaynağı ola-
rakfonoluşturuldu, ancak merkezidü-
zeydeolayısahiplenenbakanlıkkalktı.
Şimdi Şehircilik ve Konut Bakanlığı ile
bu ayağı tamamlamayaçalışıyoruz. Bu
üç ayak üzerinde kararlı bir politika
olusturulabilir. Diğerbirboyuttadaar-
saaltyapı ve konut gibi birbirini izleyen
ve birbirinden avrı du>unüleme>ecek
olan bir dizi var. Altyapımaliyetlerini,
arsa maliyetlerini düşürerek orta, dlt ge-
lir gruplarına kadar konut sunmayı sağ-
lamamız gerekiyor. Buna kentleşmeyi
ucuzlatmak diyebiliriz.
— Kentleşmeyi nasıl ucuzlata-
caksınız?
GÜLOKSÜZ — Kentleşme adama-
kıllı pahalı bir şey. Türk toplumu yeni
yeni şehirlere yerleşiyor. 40 yıldır şehir-
leşiyoruz, görünüşe göredaha bir40 yıl
şehirleşme sürecek.Şehirlerimizde yeni
yerleşimleri altyapısıyla bütun haiinde
ve maliyeti düşürerek kurmahyız. Bir
formelpiyasavar, birdegecekondupi-
yasası var. Her ikisi arasında da arz ta-
lep arasında iyi kötü bir denge var. Bir de
bunlar arasında sıkışıp kalmış bir bant
var. Ücretliler, memurlar, işçiler. Bun-
lar odeme gücü eksikliği nedeniyle for-
mel piyasadan alışverişedemiyor, sosya]
çevre ve kuralcılığı nedeniylede öbür pi-
yasadan alışveriş edemiyor. Bu insanlar
için konut uretmek zorundayız. 130 mil-
yonu geçmeyen bunun altında kalan
maliyetlerde konut üretmeliyİ2.44met-
rekare, 66,85 metrekarelik üçdairetipi-
miz varEryaman'da. Buniarın başlan-
gıçta hesaplanan maliyetleri 70-140 mil-
yon lira arasmdadır. Piyasada 70-140
milyona konut yok, küçük ve orta bü-
yükiukte konut da yok. Halbuki ihtiyaç
var. Halkın ihtiyacı varsa ve o ürün pi-
yasada üretilmiyorsa devlet doğrudan
üretime katılabiimeli. Piyasadaki toplu
konut yapımcıları ve kooperatifler bu-
gunkü değerlerle 70-140 milyona konut
uretsinler, biz üretmeyelim. Ihtiyaçlar
ortada ve çok iyi olmayan bir stok
oluştu.
— Toplu Konut Fonu 'nda biriken
kaynak ne kadar? Bu kaynak nasılkul-
KONUT SAVAŞININ
C E P H E G E R İ S İ
TÜREY KÖSE
lanılacak?
GÜLOKSÜZ — Son uç yıldır kulla-
nabileceğimiz kaynak aşağı yukarı 4.5
trilyon. 1990-91 ve92'denominaldeğe-
rin aynı olması demek, kaynak her yıl
enflasyon kadar güç kaybediyor demek-
tir.Şimdikaynağımızı5trilyonaçıkarı-
yoruz. Bunun 2 trilyon lirası yürüyen in-
şaatlaraverilecek. Bengeldiktensonra,
1 trilyon lira da hızlı bitirme kredisi adı
altında yeni bir kredi açtık. Kooperatif
sektöre aktardığım para 3 trilyona çık-
tı. Bu yıl sonuna kadar 130binkonutun
tamamlanmasını garanti ediyoruz. 1
trilyon lira kendi arsalarımız üzerinde-
ki farklı ödeme programlarıyla küçük ve
orta büyüklükte konut uretimi için kul-
lanıyoruz. 1 trilyon lirasını da belediye-
FOMKAYHAKLARI NASIL
KULLANILACAK?
Kredilendirilecek konut
Kooperatiflere
Toplu Konut İdaresi nın
konutlarına
Belediye proıelerıne
Toplam
Mıktar
3 trilyon
1 trilyon
1 trilyon
5 trilyon
lerle, belediyelerin kooperatiflerle işbir-
liğiyle yapılacak projelere a>ırıyoruz.
Buniarın maliyetinin yüzde 50'sinikre-
dilendireceğiz.
— Şu anda verilen kredilenn maliye-
tın ancakyüzde 20'sini karşılayabildiği
söyleniyor yekredilerin uransal olarak
verilmesi islenivor...
GÜLOKSÜZ — Kooperatifçiler
abariıvorlar. Bizim verdiğimiz kredinin
şu anda maliyeti karşılama oranı, yüzde
35'in altında değildir. Yüzde 50'ye ka-
dar da çıkıyor. Bir ara yüzde 20'lere düş-
muşolabiJir. Kaynak imkânJarımızol-
sa, oransal kredi verilebilir. Ama o za-
man toplam maliyet üzerinde bir kont-
rol kurmamız lazım. Çok yuksek mali-
yetler çıkarsa ne olacak? Biz şu anda, >u
kadar kredi veriyoruz, sen de standart-
Iarınıonagorea>arladiyoruz. Bizeşit-
likçida\ranı>oruz. Amaşunusoylemek
doğru olabilir: Devlet kredi veıiyorsa.
yarısını vermelidir. Yan yarıyapaylaş-
mak doğru olabilir. ()/el ko^ullarda bu
arttırılabilir. Ama o /aınan da standart -
ları konırol gerekiı
StİRECEK
POLÎTÎKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Kemerden Atanlar...
"Alçaklar, namussuzlar, hainler..." diye ardı arkası ke-
silmeden sövüyordu. Gene birilerine çok kötü içerlemiş
sövmeyi sürdürüyordu: "Böyle alçaklıkdünyada görülme-
miş!.."
"Ne oldu, gene ne var?"
"Gazeteleri okumadm mı?"
"Okudum."
"Kocaman, eşek kadar herifler çocukların sınav kâğıtla-
rını çalmışlar, sonra atmışlar. Şimdi stnavtar yeniden yapı-
lacakmış... Duymadın mı?"
"Duydum."
"Kızmadın mı?"
"Kızdım."
"Öyle ise ne yapmalı?"
"Balık baştan kokar hiçbir şey yapamazsın!"
Kızgınlığı gecsin, biraz gevşesin diye bekledim. Ama bir
türlü kendine gelemiyordu. Mır mır ediyor, dır dır ediyor,
durmadan konuşuyordu. Bir kahve söyledim. Yanında
maden suyu içer, onu da getirdiler. Elini yerden birkaç ka-
rış yukarı kaldırdı:
"Şuncağız çocuklara bu yapılır mı? Bu çoajklar yarının
buyükleri olacak, bugünleri anacak, nediyecekler... Koca-
man amcalar bizim sınav sorularımızı çaldılar, sınavlar
yeniden yapıldı, demeyecekler mi?"
"Diyecekler."
"Sen de beni onaylamaktan başka bir şey bilmez mi-
sin?"
"Bilirim."
"Söylesene!.."
"Söyleyeyim: Bir öğrenci, öğretmeni durduk yerde dö-
vüyor, sövüyordiye kendini Bozdoğan Kemeri'nden atma-
dı mı? Çocuklar TV'den gelenlere 'Bizim öğretmenlere
güvenimiz yok
1
diye demeç vermediler mi? Oğrencilerin-
de kızlık arayan öğretmenler çıkmadı mı? Çocuk dövme,
soru çalma, öğrenci kovma bizim eğitim politikamızın bir
parçası değil mi? Bugün ahlakla ahlaksızlık arasındaki
denge öylesine bozulmuş ki yıllar geçse düzeltilemez. Biri
veriyor, öteki cebine aüyor. Çocukların sınav sorularını
çalıp satma ticaret midir? Bir köşeyi dönme mi oluyor? Bir
ahlaksızlık kazanında kaynayıp duruyoruz. Bu kazanın
içinde ahlakı bulmak çok zor. Devletin başında oturanlar,
'bir koy, bin al' politikası izliyorlar. Biz bir daha bir koy, bir
al dönemine gelemeyiz. Her türlü ahlaksızlık ilkokul çocu-
ğundan tepede oturana değin sıçramıştır. Bunu 12 Eylül
getirdi. 12 Eylül bizde öylesine yaralar açtı ki bir daha kim-
se kapatamaz... Bu yara azar, iyileşmez. Bu yarayı, Bir-
kaç tanesini sallandırın, bak her şey nasıl düzelir' diyen
zihniyet getirdi. Daha söyleyeyim mi?"
"Aman söyleme!.. Sen benden dahadertli imişsin..."
"Bak şair ne demiş: Bir sahife açsam ağlansın kitab-ı si-
neden..."
"Sen de bir şiir söylüyor, üstünü örtüyorsun."
"Neyapayım?"
"Bilmem."
"Bir şairimiz var Bolulu Dertli derler namına... O bir şiir
söylemiş:
"Bir başıma olsam şehe sultana kul olmam
Viran olası hanede evlad ü ayâl var."
Bir başka şair de tutmuş ona şöyle bir yanıt vermiş:
"Bir başımayım şehe sultana kul oldum
Ya hanede evlad ü ayâl olsaydı"
insanların belini ahlaksızlik kadar yolsuzluk da büküyor.
öyle değil mi?"
"öyle kardaş, öyle..."
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Ağız kalabalığı
yaparak malını ya da
kendi bilgi ve hüne-
rini satmak için kar-
şısındakinin safhğın-
dan yararlanmaya
çalışan kimse. 2/
Dâhi... Divan edebi-
yatı nazım şekillerin-
den biri. 3/ Sanat
yapıtlarını yakıp yık-
ma düşünce ve dav-
ranışı. 4/ Bir renk...
Om urgayı oluşturan
kemiklerden her bi-
ri. 5/ Söz... Kalın
bükulmüş sicim... Bir nota. 6/ Kil ve
kum kanşımı, san renkü verimli bal-
çık... Şenliklerde caddelere kurulan
süslü ketner. 7/ Sık gözlü ağ... Kedi
ya da köpeğin öh ayağı. 8/ Duvarcı-
ların doğrultu bulmakta kullandık-
ları çekül ipi... Bir zaman birimi. 9/
Temmuz ayına halk arasında verilen
ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ressam sehpası... Italya'da bir
ova. 2/ Bir pamuk türü... Deriden sızan sıvı. 3/ Evcil bir geyik
türü... Bir bolgede yetişen bitkilerin tümü. 4/ Bir nota... Başı-
boş gezen hayvan sürüsü. 5/ Üç silahşörler'den biri... Nazi par-
tisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler. 6/ Atılmış, eğnlmeye
hazırlanmış top biçiminde yün ya da pamuk... Önceden verilen
güvence parası. 7/ Safran, amber ve misk kanştınlarak yapılan
güzel bir koku... Uzaklık işareti. 8/ İsteksiz gibi görünerek yal-
vartmak amacıyla yapılan davranış... Şarap yapmak amacıyla
kullanılan bir çeşit uzun fıçı. 9/ Ramazanda oruca başlama za-
manını yerel saate göre gösteren çizelge.
Anti-Arabesk Tatil.
Deniz, kum, güneş mükemmel.
Ortam özentisiz ve samimi.
Mekân güzel, müzik güzel,
yemekler güzel.
İstanbul Erkek Lisesi mezunlanna,
Opera-Bale ve Konservatuar
mensuplarına, öğretim üyelerine,
Cumhuriyet ve Abra dergisi
okurlarına
indirimli.
Tel: 9 (6353) 2206
MOTELAMPHORA
A l t ı n k u m - D i d i m
ARZUN-ARDA İNAL'lar kızlan
SİM'in
14 Haziran 1992 Pazar günü saat 12 OO'de
doğduğunu dostlarına ve vakınlauna müjHelerler