15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 H-AZİRAN1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI İzmir'de ekmek 1.500 lira • İ Z MİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Serbest bırakılan ekmek satış fıyatlan gramajı arttınlarak\enıden bçlirl<endi. fürkıve Ekmek Şanayıi İşverenlerSendikası, İzmir'de 340 gram ekmeğın 1.500 lıradan satılmasını kararlaştırdı. Alaton GYİAD'dan istifa etti • Ekcoomi Servisi - Leyla Alaton başkan vardımcısı olduğu G YİAD'daki görevkrinden istifa etti. Alaton. açıkJamasında "9 haziran sah günü Milliyet gazetesinin baş sayfasında y ay ımlanmış olan, yönetim kurulu onayı olmadan ve yönetim kurulu karan olarak basınayollanan GYÎ AD bildirisinden ancak gazeteyi elime aldığımda haberim oldu. Şaşkınlık içindeyim veçok üzgünüm. Dolayısiyle GYİAD Yönetim Kurulu ü\eliğinden ve başkan yardımcılığından istifa ettiğimı üzülerek bıldiririm"dedi. GYİAD'ın bıldırisinde, "Son günlerdeTürk iş âlemindeçok belirgin bir karamsarlık \ e bezginlik hâkimdir. Bunun temel nedeni. bir tiirlü rayına oturamayan ekonomidir. Burada gittikçe artan faizler ve dövizin durdurulamayan yükselişi "birkaos ortamına mı gidiyoruz" sorusunu ortaya atmaktadır. Gerçekten de bırçok sanayi kuruluşu artık satışiannı yapamaz hale gelmıştir " denıyor. Unilever'de toplusözleşme • Ekonomi Senisi - Petrol-İş Sendikası ıle Le\er-İş ve Elida Kozmetik arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi ıle işcı ücretleri 9 milyon 700 bınlırayaçıkartıldı. Unilever Holding'e bağlı bu işyerlerindeçalışan toplam 673 işçinin sözleşme öncesi 5 milyon 200 bin lira olan, ücretlen. ikinci yıl zammındansonra 14 milyon 821 bın lıraya çıkacak. Toplu iş sözleşmesınde yakacak parası 4 milyon. izin parası 4 milyon, bayram parası 1.5 milyon lira olarak belirlendi. Memur raporuna ikinci onay • ANKARA(AA)-İstirahat raporu alan memurun amirinınilsağlık müdürlüğüne başvurması halinde. rapor verilen kişi, aynı branştabirdiğerhekime tekrarmuayeneettirilecek. İkıncı muavenesonucunda rapor teyid edilmediği takdırde. ilk raporu veren ve tasdik edenler hakkında \asal işlem uvgulanacak. ŞİRKETLERDEN HABERLER • MLDLRNL 42 satış mağazasını İstanbul Çiftehavuzlar'da hizmete açtı. Mudurnuyeni mağazasında temızlenmiş ve paketlenmiş pilicin yanı sıra ta\ uk etinden imal edilen sucuk. salam. sosis, bonfile, şiş. pirzola gibi çeşitli tavuk iirünlerini vakumlu ambalajlarda satışa sunuyor. • BRİSALastık Fabrikası'na, TSE ve Milli Kalite Konseyi tarafından "TS-ISA-9001" kılite belgesi verildi. Türkiye'de halen 6 kuruluşun almaya hak kazandığı belge, başta A\ rupa olmak iizere, dünyanın pek çok ülkesinde. ithalatçı fırmalar tarafından, ürünün kalitesi için yeterli referans anlamına geliyor. • HILLSIDECLLB Genel Müdürü Edıp İlkbahar, 01 02.1992 tarihinde Alarko HoldingTuristik İşletmeler Grup Koordinatörü görevineatandı. • TEMPO Denizcilik A.Ş. ileRusya'dan Volga Don River şirketi 750 milyon lira sermayeli ortak şirket kurdu. Şirkette Rus fırma 375 milyon liralık pay alırken, Tanpo Denizcilik 20 milyon, Uğur Mete Soyak 115 mîyon, Hakan Karakaya ve Kıan Soyak da 120*şer mJyon liralık pay edindi. • GÜNEŞ SIGÖRTA yeni t»rürünüdaha sitortalılannın hizmetine sındu. Seyahat sigortasının i-SEr yurt dışında ister yurt Uçnde ferdi olarak veya tur oçanizasyonlan dahilinde yipılacak tüm yolculuklarda gçerli olduğunu belirten yekililer, yeni ürünün neervasyon ıptalinde, para v/ccek kaybında, üçüncü şaiıslara verilen zararlarda. tsetavi masrafları ve hastane gşlerleri, sürekli sakatlık tvlınde temınatverdiğıni ldi] Irak -Türkiye boru hattının açılması için yürütülen görüşmelerde bir sonuç alınmadı Petrol boru lıattı çıkmazdaDışişleri kaynaklan boru hattının açılması için BM temsilci- leriyle Irakh yetkililer arasındaki son görüşmelerden bir so- nuç aünmadığını kısa sürede de alınamayacağını belirttiler. ABD, İngiltere. ve Fransa tarafından Türkiye'yi dışta bı- rakan ikinci bir boru hattı kurulması olasıhğı ise Dışişle- ri kaynaklan tarafından 'spekülatif olarak nitelendirildi. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Körfez krizi döneminde Birleşmiş Milleüer (BM) Gü- venlik Konseyi'nin Irak'a karşı yaptınm kararlan çerçevesinde kapatılan Irak-Türkiye petrol boru hattının açılması çıkmaza gjrdi. Dışişleri kaynaklan, boru hatünın açılması için Iraklı yet- kililer ile BM temsilcileri ara- sında yürütülen son görüşmede de bir sonuç alınamadığını be- lirterek"Mart ayı sonundaki görüşmelerde olumlu bir hava doğdu, ama bir şey çıkmadı. Şimdilık çıkmaz da" değerlen- dirmesini yaptılar. Aynı kay- naklar, Türkiye dışında ikinci bir boru hattı kurulma olasıbğı- nı "spekülatif diye nitelediler. Dışişleri kaynaklan. boru hattının açılmasının Irak'ın BM Güvenlik Konseyi kararla- nnı kabul etmesinden geçtiğine işaret ederek "Ancak şu ana ka- dar kabul etmediler" dediler. Bu yönde birtakım görüşmeler gerçekleştiğine de işaret eden kaynaklar "BM He Irak arasın- da birtakım müzakereler yapıh- yor. Yalnız bunlar çıkmaza gir- di. En son mart ayı sonunda buluştular. Olumlu bir hava doğdu, bir anlaşma ümidi belir- di, ama bir şey çıkmadı" dedi- ler. ABD, İngiltere ve Fransa'nın Türkiye'yi atlayan ikinci bir bo- ru hatü kurulmasını istediği yö- nündeki duyumlan, Dışişleri çevreleri şöyle degerlendirdi: " Nasıl yapılacak ki? Tür- kiye'yi atlayan bir boru hattını nasıl yapacaksınız? Spekülas- yon herhalde. Zaten bunun mantığı da yok. Irak'a karşı BM Güvenlik Konseyi karannı kabul ettiren bunlar. Irak'ın petrolü belli şartlarla ihraç et- mesini isteyen onlar. Haar hat varken niye başka yere kursun- lar? Zaten boru hattını kurmak da kolay iş değil." Aynı kaynaklar, bu konuda bir dizi spekülasyon yapıldıgı- nı, hatta Irak'ın büe dönem dö- nem bunu beslediğini belirterek "Irak, 'Suudi Arabistan üzerin- deki boru hattından gönderece- ğim' diyor. Suriye ile aralannda eski bir boru hattı var, 'onu kullana- cağım' diyor, ama bunlann hepsi, ash astan çıkmayan spe- külatif şeyler"dedi. DemireFe kartyerine bordroEkonomi Servisi - Grevdekı tanm işçileri ile Bakanlar Ku- rulu karanyla grevleri ertelenen TİGEM işçileri dün topluca bayram kartı yerine bordrolan- nı Meclis'e postaladılar. Top- lam 25 bin 600 tanm işçisi, Baş- bakan Süleyman Demirel, Ba- kanlar Kurulu üyeleri ve siyasi parti liderlerine gönderdikleri bordrolannın arkasına yazdı- klan mesajlarla hükümeti kı- nadılar. Jstanbul'da Tanm ll Müdür- lüğü işyerlerinde on dört gün- dür grevde bulunan işçiler Kadıköy Postanesi'nde topla- narak "Seçim öncesi 'emeğin hakkını vereceğiz' diyerek vaat- te bulunan koalisyon ortaklan- na sözJerini hatırlatmak için buradayız" dediler. "Sayın Başbakan'a maaş bordrolan- mızı bizlerin sorunlanna ve is- temlerine bu denli duyarsız kaldığı için bayram tebriği yeri- ne yolluyoruz" diyen işçiler, hü- kümeti, toplusözleşmelenn so- nuçlanması için harekete geç- meye çağırdılar. İşçiler, bordro- lannın arkasına yazdıklan me- sajlarda hükümete kırgınlık- lannı dile getirdiler. 25 yıllık tanm işçisi Mikail Kuyulu bordrosunun arkasına yazdığı mesajda Başbakan Demirel'e şöyle seslendi: "Sayın Başbaka- nım ben 25 yıllık tanm işçisi- yim, ne acıdırki ilk kez, üstelik Tanm işçileri hükümete ve siyasi parti liderlerine bayram tebriği yerine bordrolamu gönderdiler. "Umudumuz Baba' derken grev yaşıyonız. Böyle bayramı ben neyleyım, sizin bayramınızı en içten duygularla kutlanm." Tanm-Iş Sendikası Başkan- lar Kurulu'nda abnan karar doğrultusunda tanm işçileri bayramın ikinci günü DYP ve SHP il ve ilçe başkanlıklanna buğday başağından yapılmış çelenkler götürerek ziyarette bulunacaklar. TİGEM işçileri ile Tanm Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü merkez ve taşra işyerlerinde yasa gereği grev dışı kalan işçiler fazla me- saiye kalmayacaklar. Tanm-İş Sendikası'nın 76 ildeki temsilci- lerinin, bayram sonrası hükü- met yetkilileriyle yapacaklan görüşmeden sonuç almamazsa Türkiye çapında 25 bin 600 ta- nm işçisi Ankara'ya yürüyecek. Öte yandan Danıştay'ın, Ba- kanlar Kurulu'nun TİGEM grevini erteleyen karanna karşı Tanm-İş Sendikası'nın açtığı davada hükümete tanıdığı sa- vunma süresi bayramdan sonra doluyor. Hükümet, bayram- dan sonra TİGEM grevinin er- telenmesine ilişkin savunmasını Danıştay'a iletecek. Asil Nadir 'kısmen' aklandıEDtP EMÎL ÖYMEN LONDRA - Asil Nadir'in "Polly Peck"ten zimmetine pa- ra geçirdiği iddiasıyla hakkında dava açan "Ağır Dolandıncıbk Bürosu"nun öne sürdüğü 69 suçlamadan 46'sını mahkeme "geçersiz bularak" düşürdü. Böylece Asil Nadir aleyhinde 20 adet "hırsızlık" ve 3 adet de "hileb muhasebe" suçlaması kaldı. Asil Nadir'in. kendisine yöneltilen suçlamalan yanıtla- yabileceği duruşma ancak mart 1993'tebaşlayabilecek. "Ağır Dolandıncıhk Bü- rosu"nun Asil Nadir aleyhinde getirdiği suçlama sayısı bir ara 76'ya yükselmiş, ancak bunla- nn 7'sinden geçen şubat ayında vazgeçilmiş, geriye 69 suçlama kakruştı. Evvelki günkü mah- keme karan ile 46 tanesinden daha vazgeçilmesiyle Asil Na- dir, zimmetine geçirdiği iddia edilen 150 milyon sterhn tuta- nndaki miktann yaklaşık 120 milyon sterlinlik bölümünün hesabını vermekten kurtulmuş oluyor. Asil Nadir hakkında açılan davalardan ilki olan "zimmet davası"nda yargıç olarak ata- nan Yüksek Mahkeme İcra- İflas Dairesi'nden Sir Richard Howard Tucker, Polly Peck'- ten, Kuzey Kıbns'ta Asil Na- dir'in sahibi olduğu Kıbns En- düstri Bankası'na ya da Jersey Adası'nda Unipac paketleme şirketine gönderilen paralann "Polly Peck'in yasal sorumlulu- ğu çerçevesinde aktanldıgı ve Asil Nadir'in görevini kötüye Mahkemeden çıkan Asil Nadir mutlu görünüyordu. kullandığının öne sürüleme- du. yeceği" karanna vardı. Ağır Dolandıncılık Bürosu adına id- dia avukatı ise söz konusu mik- tann Polly Peck işlemleri için değil, Asil Nadir'in kişisel iş- lemleri için aktanldığını savun- Asil Nadir, aleyhindeki suç- lamalann sayısını azaltmak için şubat ayında mahkemeye baş- vunnuştu. Öte yandan zimmet davası için atanan yargıç Tuc- ker'ın da suçlama sayısının azalülmasından yana olduğu biliniyordu. Yargıç Sir Richard Tucker, şubat ayında Asil Na- dir aleyhindeki iddialann en fazla 10 kalemde toplanması- nın yararlı olduğunu söylemiş ve "Eğer ortada bir suç varsa ve bu, 10 iddia ile saptanamıyorsa 20 iddia ile de saptanamaz. İd- dianamede iddia enflasyonu is- temiyorum" demişti. Yargıç, karmaşık fınansal davalarda dahi jürinin karannın esas ol- duğunu vurgulamış ve Asil Na- dir davasının "kısa sürmesi ve külfetli olmaması gerektiğini" söylemişti. Yargıan bu sözlerine karşın duruşmanın altı aydan kısa sür- mesi beklenmiyor. Asil Nadir, şubat ayında ke- sinleşen mahkeme karan ile ha- len her pazartesi akşamı semt karakoluna gıderek imza atı- yor. Pasaportlanna pobs el koyduğu için ülke dışına seya- hati mümkün değil. Arahk 1990'da karar- laştınlan 3.5 milyon sterlin ke- faîetle serbest dolaşıyor. İflas etmiş sayıldığı için de mahkeme kişisel yaşamını sürdürecek ka- dar bir harçhk (haftada bin sterlin = 10 milyon b'ra) sap- tamış durumda. Ancak dava- lan için avukat masraflannı nasıl ödemeye devam ettiği hakkında açıklama yapılmış değil. Asil Nadir'in borsa aracı fır- malan ve bankerlik kuruluş- lanna olan borcunun 85 milyon sterlini bulduğu söyleniyor. Buna ek olarak Polly Peck kayyımlan kendisinden 378 milyon sterlin talep ediyor. Ege Seramik Pavarotti'siz kutlama Ekonomi Senisi - Ege Se- ramik 20'nci kuruluş yıldönü- münü Pavarotti'siz kutladı. Sesi kısılan ünlü tenorun Türkiye'ye gelişini 21 hazira- na ertelemesi nedeniyie Pava- rotti'nin sponsorluğunu ya- pan Ege Seramik'in kuruluş yıldönümü sade bir resepsi- yonla kutlandı. İlk planlama- ya göre Pavarotti'nin 9 hazi- randa vereceği konser önce- sinde Ege Seramik'in S hazi- randa yapılacak kuruluş yıldönümü resep.'iyonuna da- vetli olarak katılacağmı hatır- latan Ege Seramik Basın Danışmaru Cüneyt Koryü- rek, tenorun sesinin kısılması ve Türkiye'ye geliş tarihinin ertelenmesi üzerine resepsiyo- nun Pavarotti'siz yapıldığını, firmanın sponsorluğunu üst- lendiği konserin ise 21 hazira- na ertelendiğini söyledi. "So- nuçta Pavarotti de bir insan. Şimdiki planlamaya göre konser 21 'inde olacak ama ye- ni bir aksilik, bir ses kısıklığı veya üşütme tarihi yine ertele- tebılir" diyen Koryürek, teno- run yokluğunun resepsiyonun başansına gölge düşürmediği- ni söyledi. Resepsiyona 580 davetliden yaklaşık 400'ünün katıldığını bebrten Koryürek, Bakanlar Kurulu toplantısının aynı gü- ne rastlaması nedeniyie ba- kanlann katılımının mümkün olmadığını, diğer davetlilerin ise bayram tatilinden yarar- lanmak amaayla İstanbul dı- şına çıktıklan için resepsiyona gelemediklerini anlattı. İş dünyasından geniş bir katılı- mın olduğu resepsiyonun Ege Seramik'in son 10 yılda ger- çekleştirdiği büyük yatınmın sembolik olarak kutlanması için de yapıldığını belirtti. TİSK'ten ILO'ya şikâyet CENEVRE (ANKA)- Türki- ye İşverenler Sendikası (TİSK) Genel Sekreteri Kubi- lay Atasayar. hükümeti Ulus- lararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) şikâyet etti. Demokra- tikleşme için en doğru uygula- manın hükümet-işçi-işveren dayanışmasına dayalı üçlü sis- tem olduğunu belirten Atasa- yar, hükümetin kendi siyasal gücünü bu dayanışmanın önüne geçirdiğini söyledi. Ce- nevre'de sürmekte olan 79'- uncu Uluslararası Çalışma Konferansı'na işveren delege- si olarak katılan TİSK Genel Sekreteri Atasayar dün yaptı- ğı konuşmada, Türk işveren- leri olarak ILO'nun başlattığı demokratikleşme sürecinin iş- lemesi için gösterilen çabalan desteklediklerini belirtti. Ata- sayar bu sürecin kesintiye uğ- ramaması için tüm uluslara- rası örgütleri teröre karşı çıkmavaçağırdı. EKONOMIYE BAKIŞ TANER BERKSOY İstikrar ve Yerel seçimler ve İzmir iktisat Kongresi, son günlerin en önemli iki olayı. Her ikisi de, çok sayıda insanın katıldığı, konuşarak ya da oy vererek ülke sorunları hakkında görüş bildirdiği ortamlar yarattı. Geniş katılımlı süreçlerde görüşler ve eğilimler farklıla- şıyor. Budoğal. Demokrasigelişipözgürlükler daha geniş olarak kullanıldıkça farklılaşma da artacak. Bu kez de öyle oldu. Hem kongrede hem de yerel seçimlerde ülke insan- ları farklı düşünceler, tercihler ve eğilimler sergilediler. Kongre ve seçimler birbirleriyle doğrudan bağlantılı olaylar değil. Bir araya getirilip ortak bir yorumla değer- lendirilmeleri de çok güç. Ama bu kez her iki olayda da katılımcıların ortak bir eği- lim sergilediklerini ve buradan hareketle sorunlarımızın çö- zümü için ortak bir payda üretmemizin mümkün olduğunu düşünüyorum. Konuları ve kapsamlarının çok farklı olması- na rağmen, kongre ve seçimlerden, toplumun istikrar ve uz- laşmadan yana olduğu şeklinde ortak bir eğilim üretmek mümkün. Kongre, ekonomiyle ilgili sorunlarla sınırlıydı. Bu bağ- lamda istikrar ve uzlaşma temaları sayısız kez gündeme geldi, tartışıldı. Ekonomik sorunların aşılmasında ve gele- ceğe dönük çözümlemelerin üretilmesinde istikrarm bir ön koşul olduğu ve zorlamalardan çok, uzlaşmanın etkin sonuçlar vereceği altı çizilerek vurgulandı. Yerel seçim sonuçlarından da aynı eğilimi sezmek mümkün. 20 Ekim seçimleri, siyasal platformda istikrar ve uzlaşma tercihinin belirgin biçimde ortaya çıktığı bir oy dağılımıyla sonuçlandı. Toplumun bu yöndeki güolü eğili- mi, kırk yılın rakip ve uzlaşmaz iki siyasi partisini bir araya getirip hükümet olmaya zorladı. 7 haziran yerel seçimleri, seçmenlerin istikrar ve uzlaşmadan yana olan tercihleri- nin sürdüğünü ve koalisyonun bu yöndeki çabalarının ar- tan bir destek sağladığını gösteriyor. istikrar ve toplumsal uzlaşma, duygu ve düşünce haya- tında oluşması kolay, uygulamada ise oldukça zor ve so- runlu süreçler. Çatışan istekler, çelişen çıkarlar, değişik ideolojiler bu güçlükleri besliyor. Hele bizdeki gibi yıllar süren cepheleşmeler ve bunlann beslediği gereksiz düş- manlıklar da varsa, istikrar ve uzlaşma neredeyse olanak- sız hale geliyor. Dolayısıyla, toplumun eline geçen her fırsatta istikrar ve uzlaşma eğilimini sergilemesi, hem çok önemli hem de mutlaka sahip çıkılması gereken bir tavır. Toplumdaki istikrar ve uzlaşma ortak paydası, koalisyon hükümetine önemli bir görev yüklüyor. Ama güzel de bir fırsat veriyor. Oengeli ve uzlaşmacı olduğu sürece kendi- sine açtığı kredinin devam edeceğini söylüyor toplum. Bakın bir örnek vereyim. Ekonomide kısa sürede aşıl- ması gereken bir istikrar sorunumuz var. Enflasyon istik- rarsızlığın temel göstergesi. Ama uzlaşma olmadıkça is- tikrarsızlığın aşılması çok güç. Enflasyonu dizginlemek için çok sayıda teknik çözüm üretmek mümkün. Her çö- züm bazı yükler getiriyor ve bunu toplumun değişik kesim- lerine farklı biçimde dağıtıyor. Güçlükler de burada ortaya çıkıyor zaten. Hiçbir kesim, bu yükleri tek başına omuzla- mayı istemiyor. Tersine, herkes yükü başkasına yükleme eğiliminde. Teknik çözümlerden birisini seçip uygulamak Iktidarın isi. Uzlaşmacı olmayan, baskıcı, buyurgan iktidarlar, yükü genellikle çalışanların sırtını yüklüyor. Şimdiye dek bizde de böyle oldu. 1980li yıllardaki istikrar arayışlarının fatu- rası, ücretli ve maaşlı kesime yüklendi. Zor ve baskı yoksa bu çözümü sürdürmek olanaksız. Bizde de sürdürülemedi zaten. Toplumsal uzlaşma zorunluluğu da burada devre- ye giriyor. Son iki olayın temel bildirisi koalisyon hükümetine ula- şabilirse, önümüzde siyasal ve ekonomik istikrara dönük, yüklerini paylaşma konusunda uzlaşabileceğimiz bir dö- nem olacak. B. nu hükümet ve sivil toplum örgütleri sağla- yacak. Bu fırsaiı yitirirsek istikrarsız ve uzlaşmaz bir top- lum olmayı sürdLreceğiz. Bunun da kimseye uzun süre yar olmayacağını bilecek kadar deneyim sahibiyiz diye düşünüyorum. Tütün ekicileri şikâyetçi TÜGSAŞ ve KBfye clava açanlar arüyor CEMtL CİĞERİM SAMSUN - Türkiye Gübre Sanayi A.Ş. (TÜGSAŞ) ile Ka- radeniz Bakır İşletmeleri (KBİ) aleyhine tütün ekicileri tarafın- dan açılan dava sayısı 35OO'ü buldu. Istenen tazminat mikta- n da 35 milyar lira ile rekor dü- zeye ulaştı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse, hiç zarar görmeyen insanlann da ku- rumdan tazminat aldıklarını saptadıklannı söyleyerek Ada- let Bakanlığı'ndan müfettiş is- tediklerini bildirdi. Atmosfere yılda 100 bin ton asit üretimine denk gelen SO; (kükürt dioksit) gazı salan ve tanm ürünlerini olduğu kadar insan sağhğını da olumsuz yön- de etkileyen Karadeniz Bakır İşletmeleri ve Türkiye Gübre Sanayi A.Ş., 1991 ürünütütun- lere verdiği zarardan dolayı ag- lan tazminat davalannda ra- kamlann rekor düzeye ulaşma- sı nedeniyie ödeme sıkıntısı içi- ne düstü. Türkiye Gübre Sana- yi'nin bir üst düzey yetkilisi çevreye zarar vermemelerine karşın yıllar önce imzalanan bir protokol üzerine hemen yanla- rında olan Karadeniz Bakır lş- letmeleri'nin çevreye yavdıjı kükürt dioksit gazları yüzün- den tazminatı ortak olarak ödediklerini söyleyerek "Hak- sız yere tütün ekicilerine tazmi- nat ödeyen bir müesseseyiz. Bu konuda biz çok rahatsızız. Ka- radeniz Bakır Işletmesi'ni de karalamak istemiyorum. Biz kendimizden sorumluyuz. Olay artık çok büyük boyutlara ulaş- tı. Ödemek zorunda kaldığımız tazminat miktarlan karşısında fabrikalar hakikaten kapanma noktalarına kadar geldi. Biz çevreye zarar vermiyoruz. Çün- kü rehabilitasyon geçirdik. Fabrikamızın çevresi yeşillik- lerle doluyken çiçek, çüek bile yetiştirirken zarar verdiğimiz iddiası bana göre saçmadır" dedi. Tktisat Koıiüjresi Ekonomi Servisi- 3.İzmir İktisat Kongre- si'nin sonuçlan, siyasi partilerin kongreyi iz- leyen temsilcilerinin katıldıklan değerlendir- me paneh'nde tartışıldı. Siyasi parti sözcüleri. Özal-Demirel çatışması çerçevesinde model- de birleşip. ekonominin olumsuzluklannda bir diğerlerinin iktidar uygulamalannı suçla- dılar. ANAP temsilcisi Işın Çelebi koabsyon hükü- metinin uygulamalan ile ekonomik sorun- lann büyüdüğünü öne sürdü. Ekonomideki Ozal-Demirel tartışması partilere yansıdılerinin yapısal sorunlan derinleştirdiğini söyleyerek, 'Bugünkü kuşaklar 10 yıllık poli- tikalann yarattığı ağır enflasyon, işsizük. çok ağır borç yükünü ödemek zorunda bırakıl- mışlardır' şeklinde konuştu. DYP sözcüsü. 10 yılın ekonomik istik- rarsızbğının sürpriz değil | bir siyasal tercih olduğunu | savundu. Sanayileşmenın kendi haline bırakıldığını. kamu açıklannın. enflasyo- 10 yılda gelir dağılımındaki bozukluğa. enf- lasyon kadar sivil toplum örgütsüzlüğünün yol açtığını söyledi. Dışa açılmanın bedelini orta ve küçük gelır gruplannın ödediğini anı- msatarak dönemin sonuçlannı özetledi: 3.îzmir îktisat Kongresi sonuçlanmn değerlendiril- sıyası DSP sözcüsü koabsyon hükümetinin de ANAP'ın açmazlanndan çıkamadığını, eko- nomik ve mali disiplini sağlayamadığını sa- vundu. Pobtik kaygılann ekonomik kaygı- lan geçmemesi gerektiğini vurgulayarak. halkın enflasyon ve dur- jgunluğa dayanmaya daha fazla tahammülü- nün kabnadığını söyledi. Uygulanmakta olan ekonomik modele tek belirtti. SHP'nin sözcülüğünü yapan Algan Hacaloğlu son on yıbn ekonomimiz, demok- rasimiz ve insanımız için kayıp yıllar olduğu- nu söyledi. AT ile entegre olmamız gereken süreçte. ekonomik düzen ve bütün dengelerin üretici, işçi. sanayici aleyhine geliştiğini vurgulaya- rak, dönemin karakteristiğini, 'çarpılan gelir dağılımı, kronikleşen enflasyon olarak tanım- ladı. Hükümetin, demokratikleşme, sivilleşme, bebrsizbklerin Osmanlı dönemine benzer bir nun vahim ölçülerde bü-l Şirkeil, e k o n o m i n i n OİUmSUZ gldlŞindeil birbirlenni lktl-|aykın görüş getiren Re- ekonomik istikran bir paket olarak hedef büvük dureunlueu varatüeını öne sürdü. vüdüaünü belirterek. döne-i Anr-An\rî ı n r n n l n m n 1 n n « a r l a n i \ ^ o^ı^.lr.^ltlo*- :fah Partısi sözcüsü Doc. aldıânı savundu. 80'li vıllarda. 70'li vıllannbüyük durgunluğu yaratüğını öne sürdü. 'Benim oğlum bile harçbğını benden dolar olarak istemeye başladı' dedi. Türkiye'de makroekonomik dengelerin yeniden kurulması ve bebrsizliklenn ortadan kaldınlması zorunluluğu olduğunu ıfade eden ANAP sözcüsü, sürekli, tutarb, kredi- bibtesi yüksek, gerçekçi, ekonomik ve iktisat bilgisi ile beslenmiş programlann şart oldu- ğunu savundu. DYP sözcüsü Doç. Tevfık Ertüzün ise geç- miş on yılın politikalan ve ekonomik tercih- , . ....... e | dardakiuygulamalannedeniylesuçladılar. mın karaktenstıgını rantJ ^~_ » ^ ekonomisi, üretim yok,' vüksek enflasyon var' şeklinde tanımladı.y y ş Serbest pıyasa ekonomisinın doğru bir tercih olduğunu, ancak son derece yanlış program- larla devletin egemenbği ve belirleyiciliğinin artınlmış bulunduğunu anlattı. Yanlış politi- kalann bedellerinin çok ağır olarak bugüne yansıdığını savundu. İktisat Kongresi'nin değerlendirmesini DSP adına yapan Prof. Nami Çağan, geçen 'Devlet büyümüştür. Kamu gider-gelir dengesizliği enflasyonu körüklerken, özelleş- lınne sloganlannın arkasında kamuda %30"un üzerinde bir personel artışı olmuş- tur. İstikrar beklenirken, programsız makroe- konomik hedefler sunulmuştur. ANAP aç- maza düşmüştür. Ekonomik ve mali disiplini sağlayamamıştır." ;fah Partısi sözcüsü Doç. jAbdullatif Şener. İktisat Kongresi'ni karar alınmış bir programın onaylanması olarak değerlendirdi. Batı patentli bilimın. Batı merkezli modelı. düzeni onayladığını öne sürerek. doğrulann zemininin her yerde aynı olmadığını savun- du."İzmir İktisat Kongresı'nde kabul edilen kararlar tarlışması? değildir' dedi. ANAP'ın gitmesi. koalisyon ıktıdannın gelmcsı ıle ckı - nomik modelde değışen bir şey olmadığtnı aldığını savundu. 80'li yıllarda, 70'li yıllann sanayileşme kapasitesinin tüketildiğini söy- leyerek, 2000'li yıllara AT standartlannı he- def alarak hazırlanma gereğıni anımsattı. MÇP sözcüsü ise, Türkiye'nin siyasal ve ekonomik hedeflerinin büyük tutulması ge- reği üzerinde durdu. Türkiye'nin lider devlet olma şansını yakalaşmış bulunduğunu, bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini savundu. Türk ckonomisinin hedefınin Türki cumhu- rıyctlerlc bütünleşme olması gcrektiğıni öne üdii
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle