Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 HAZİRAN1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Tupizm
Bakanlıgı
diapozitif alıyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Tunzm Bakanlıgı,
Türkiye'yı tanıtıcı yayın. afış
ve broşürlerde kullanmak
üzerediapozitifalacak.
Türkiye'nin tanhı yapıtlan,
arkeolojik değerleri, doğal
güzelliklen. korunan çevre,
folklor, Türk yemekleri,
modern Türkiye imajı veren
şehir görüntüleri gibi
konulan içeren diapozitifler,
değerlendirildikten sonra
Turizm Bakanlığı tarafından
satın ahnacak.
Diapozitifler bayram sonuna
kadar, Turizm Bakanlıgı
Tanıtma'Genel Müdürlüğü
Tanıtıcı Yayınlar Dairesı
Başkanlığı Foto-Arşiv
Şubesı Başkanlığı'na
verilecek.
'Benim Anam'
• Külrür Servisi- Kartal
Sanat Evı'nce ortaokul ve
ilkokullararasında
düzenlenen' Benim Anam'
adlı resım yanşması,
sonuçlandı. Yağlıboya
çalışmalann yer aldığı
yanşmada, ortaokullar
arasında Haticc Akın birinci,
Hande Sanyar ikinci. Gülcan
Ateş üçüncü seçildi.
fIkokullar arasında Devran
Keleş geleceğın ressamı
seçildi. Yanşmarun ödül
töreni. 4 temmuz günü
TürkıveDenızcilik
İşletmelen'nın Karaköy
iskelesınde gerçekleşecek.
'Deli Dumrur
Avrupa'da
• ANKARA( AA> Ankara
Devlet Tiyatrosu'nca
sahnelenen "Deli Dumrul"
adlı oyun. Federal
Almanya'nın Bonnkentinde
düzenlenen Avrupa Tiyatro
Bıenalı'ne davet edildi.
Bonn'da 18-28 haziran
tanhlen arasında yapılacak
bıenalde Moskova Sanal
Tiyatrosu. Moskova
Stanıslavski Tiyatrosu,
Varşov a Stüdyo Tiyatrosu,
İsveç Kraliyet Tiyatrosu ile
birliktedört ayn Alman
topluluğunun yanı sıra
İngıltere, Romanya, Fransa,
Finlandıya, Çekoslavakya,
İspanya, Macanstan.
Bulgaristan ve Litvanya'dan
seçilmış 19 oyun
sahnelenecek.
Connery'yeiO
milyon dolar
• ATİNA(AA)-James Bond
fılmlen ıle yıldızı parlayan ve
son yıllarda çevirdıği "Gülün
Adı" ve "Kızıl Ekim" gibı
filmlerle ününün doruğuna
ulaşan İngilizsınema
sanatçısı Sean Connery'e son
filmi"MedicıneMan"ıçin 10
milyon dolar ödendi. Bu
miktann bugünedek bir
İ ngıliz aktöre ödenin en
vükseği olduğu kaydedılıyor.
Paloma Picasso
ve elmaslar
• ATİNA(AA)-Ünlü
İspanyol ressam Pablo
Picasso'nun kızı Paloma
Picasso, "erkeklereelmas
takı" modasma öncülük
ediyor. Babasından aldığı
sanat zev kını, gırişimciliğıyle
bırleştıren 43 yaşındakı
Paloma, erkeklenn kısa
siirede elmas takılara
alışacağına ve bu takılann
erkeklerde altın takının
yerini alacağına inanıyor.
Alman yönetmen Rainer Werner Fassbinder ölümünün 10. yılında anılıyor
Asi, kuraldışı ve yalııız
GÜNER
YÜREKLtK
BERLlN -
Alman senaryo
yazan, film yö-
netmeni ve
oyuncusu Rai-
ner Werner
Fassbinder, ölü-
münden 10 yıl
sonra ilk kez,
geniş kapsamlı
bir programla
Berlin'de ve;
doğduğu kent
Münih'te anılı-
yor. Alman si-
nemasırun asi li-
deri; lOyılönce,
10 Haziran
1982'de, Mü-
nih'teki evinde
ölü olarak bu-
lunduğunda, ge-
ride çok kjsa bir
yaşamla birlik-
te, yönetmenli-
ğini kendisinin
yaptığı 44 film,
37 senaryo ve 14
de tiyatro oyu-
nu bırakmışü.
Tüm bunlan
37 yıllık yaşa-
mının son 14
yılına sığdıran
Rainer Wemer
Fassbinder,
'filmlerinde ge-
nellikle kendisi-
ni anlatrruş, yalnızlığı, sevgisiz-
liği, bozuk ilişkileri, kini, nefreti
konuedinmişti.
Gösterilerin ağırlık noktasını
Münih değil, Berlin oluştu-
ruyor. Çünkü o, Münih'i hiçbir
zaman kendi evi gibi görmemiş-
ti. Berlin'de ise başyapıü sayı-
lan Alfred Döblin'in "Aleksan-
der Meydanı"nı çevirmiş, ya-
şamının en önemlı yıllannı bu
kentte geçirmiştı. İşte tam bu
meydanda, Berlin'in ortasında-
ki Aleksander Meydanı'nda,
televizyon kulesinin alünda bü-
yük bir sergı açıldı.
2400 metrekarelik bir alana
•Yetmişli yıllann kuraldışı sa-
natçısına ölümünden 10 yıl son-
ra ilk saygı gösterisi
sunuluyor.
Fassbinder'in
ünlü fılmine
adını veren
Aleksander
eydanı'nda2400
metrekarelik bir
sergide asi yönetmenin
yaşamına ilişkin tüm
belgeler gözler önüne
seriliyor.
yayılan sergide Rainer Werner
Fassbinder'in doğumundan
ölümüne yaşamıyla ilgili tûm
belgeler gözler önüne seriliyor.
20 ayn bölümden oluşan ser-
gıyi dolaştıktan ve dosyalar do-
lusu senaryo çalışmalannı gör-
dükten sonra ınsan, 37 yıllık bir
yaşama tüm bunlann nasıl
sığdınldığına hayret ediyor,
dehşete kapılıyor. Çünkü Fass-
binder'ın tüm dünyası çalışmak
değıldı. Daha doğrusu, yapüğı
sinema ile yaşadığı hayat iç
içeydi.
Kuraldışı yaşamı ve sanatı
onu son yıllannda giderek daha
da toplumun dışına itmış, erkek
arkadaşı Annin Meier'in de in-
tihar etmesiyle artık iyice sonu
belli bir yalnızlığın içine gömül-
müştü. 10 Haziran 1982 günü
ölümünün nedeni, kalbinin ye-
tersızliğiydı.
31 Mayıs 1945'tedoğan Rai-
ner Werner Fassbinder, 4 kez
okul değiştırdıkten sonra lise-
den bir diploma alamadan
aynldı. Münih'te bir tiyatro
okuluna gıtti. Sonradan ulus-
lararası sinema yıldızı yapüğı
Haıma Schyguila ile ilk kez bu
okulda tanıştı. Bu arada çeşitli
işlere girdi çıktı.
Sanatsal ilk uğraşısına Mü-
nih'teki amatör bir tiyatroyla
başladı. 22 yaşlanndaydı. Kısa
zamanda tiyatroda kendi gru-
bunu oluşturmuş, avangard-
radikal oyunlar sahneliyordu.
Berlin Film Akademisi'ne ilk
kez yapüğı başvuru ise geri çev-
rilmiştı. Almanya 68 gençlik
hareketleriyle çalkalanıyor,
gençlik lideri Rudi Dutschke öl-
dürülüyor, ama o, Rainer Wer-
ner Fassbinder tüm bunlardan
doğrudan etkilenmiyor, kendi
bildiği yolda gidiyordu.
Sanatçı,filmlerinde,"Katzel-
macher' ve "Korku Ruhu Yi-
1 yor"da olduğu
gibi azınlık-
lann, Alman-
ya'da yaşayan
yabancılann,
dışlanan insan-
lann sorun-
lanru ele alır.
Eşcinselleri,
transseksüeUe-
ri, sanatçılann
yazgılannı
anlatır. Savaş
sonrası Al-
manya'nın
toplumsal ve
bireysel sorun-
lannı irdeleyen
filmlere yöne-
lir.
"Maria Bra-
un'un Evliligi"
(1978), "Uli
Marlen"
(1980), "Lola"
(1981) ve
1981'dc çevir-
diği "Veronika
Voss'un öz-
lemi", Fassbin-
der'i sanaünın
doruğuna geti-
rir ve "Veroni-
ka Voss" ile
1982'de Berlin
Film Festivali
Alün Ayı ödü-
lü'nü alır.
Berlin'deki
etkjnlikleri, bu
yıl başında
daha yeni ku-
rulan "Fassbinder Vakfi" ger-
çekleştiriyor. Wim VVenders,
Volker Schlönderf gibi ünlü
film yönetmenlennin hamiliği-
ni üstlendiği ve desteklediğı bu
bir buçuk aylık etkınlikler,
Aleksander Meydanı'nda, dev
bir ekranda gösterilecek 15 sa-
atlik "Berlin-Aleksander Mey-
danı" filmiyle donık noktaya
ulaşünlacak.
Böylece Almanya, Romy
SchnekJer'e. Marlene Dietrich'e
olduğu gibi olağan ve kuraldışı
Fassbinder'e de ancak ölümün-
den sonra kucak açmış olacak.
Asilere saygı gec gelir...
Hülya Düzenli Koç'un 'Bir Sergiden Tablolar' başlıklı sergisi 19 hazirana dek AKM'de
Resmiıı ıııüziğiııdeıı, müziğin resmine
AHU ANTMEN
Atatürk Kültür Merkezi'ne girdiniz,
en üst kala, sergi salonuna çıkünız. Sa-
lon gırişınde, bir masanın üzerinde dizili
vvalkman'Iere gözünüz takıldı. Sonra
sergiyi gezenlere şöyle bir bakünız.
Hepsinin kulağında vvalkman, bir re-
simden ötekine yavaş yavaş yürüyorlar.
Siz de masanın üzerinde duran aletler-
den binni alıp, kulakhğını takünız, içeri
girdiniz. Ve "play"...
Artık, dışanyı kısa bir süre için de
olsa unutma zamanı. Şimdi başka bir
zaman kesiünde, başka bir tarihte - bir
geçmişte yer alıyorsunuz. Yıllar önce-
sinde, 1870'li yıllarda, ölmüş bir ressam
dostunuzu, onun soluğunu taşıyan re-
simleriyle anıyorsunuz -derken bir mü-
zik yankılanıyor kulaklanmzda- Mus-
sorgski, Ravel, "Bir Sergiden Tablo-
lar"...
Ressam Hülya Düzenli Koç, mart
ayında Kare Sanat Galerisi'nde açtığı
kişisel sergisinden kısa bir süre sonra bu
kez Atatürk Kültür Merkezi'nde yine il-
ginç bir sergj ile karşımızda. "Bir Sergi-
den Tablolar", Hülya Düzenli Koç'un
Mussorgski'nin Ravel'in orkestrasyonu
ile ünlenen "Bir Sergiden Tablolar" pi-
yano suitinden yola çıkarak son iki
yıldır üzerinde calışüğı bir "beste". Re-
simlerin mûziğinden, tekrar müziğin re-
sımlerine dönüyor Hülya Düzenli Koç.
Resimlerin müzığı; çünkü 1874
yılında tamamlanan "Bir Sergiden Tab-
lolar", Mussorgski'nin ressam arkadaşı
Victor Hartmann'ın ölümünün ardın-
dan kendisinin düzenlediği sergiyi ge-
sorgski'nin kendisi, ünlü Rus bestecinin
unutulmaz yapıtlanndan "Bir Sergiden
Tablolar'Y Hülya Düzenli Koç'un fır-
çasıyla, bu müzik yeniden 'bir sergiden
tablolar' oluveriyor.
Sergi, geleneksel Rus müzıği ezgileri
eşliğinde "Gezinti" adb resım ile başlı-
yor. Girişte size verilen walkman'i takıp
zerkenki izlenımlendır. Hartmann'ın
resimlerinden esinlenmiştir Mussorgs-
ki, sergi boyunca her resmi müziğe dö-
nüştürür kendine özgü duyarhlığıyla...
Hülya Düzenli Koç da tam aksini yapı-
yor sergisinde. Bu kez anılan, Mus-
"play"e basüktan sonra sergi salonu-
nun içinde, ilk "Gezinti" tablosunun
önündesiniz. Müzikte "Gezinü'' bölü-
mü bitip, siz bir sonraki pıyano notasını
duyduğunuzda, bir sonraki tabloya
geçmenin zamanı... Dört kez rastlaya-
cağmız farkb "Gezinti" tablolannın
arasında, "Tahta Bacaklı Cüce", "Eski
Şato", "Tuileries Bahçesi", "Civcivlerin
Dansı" gibi başlıklar göreceksiniz.
Hartmann bazen cıvıl avıl oynayan ço-
cuklardan, bazen bir gezisinde gördüğü
bir şatodan, bazen kendi tasarladığı bir
bale kostümünden esinlenerek yapmış
tablolannı...Hülya Düzenli Koç da ger-
çekten "duyarak" içine sindirdiği mü-
zıği Hartmann ile aynı başlıklan kulla-
narak tuvaline yansıtmış. Bu sergi, as-
lında parçalara aynlmış kocaman bir re-
simden oluşuyor. (Bu arada sanatcının
çok sevdiği ve bu sergiyi oluştururken
yaklaşık bir yıl üzerinde calışüğı eskizle-
rini de unuünamak gerek) Yapıtlann
tümü 1,5 metre yüksekliğinde. Resim,
(yani bir bütün olarak) 31.2 meü^ uzun-
luğunda. Müziğin süresi de 31.2 dakika.
Dolayısıyla, bu sergiye bir yanm saaü-
nizi ayırabilirseniz, Hülya Düzenli
Koç'un tasarladığı şekilde, siz de her ez-
giyi ve her ezginin karşılıgındaki resmi,
her notanın karşılıgındaki rengi, coşku-
yu daha yoğun, sanatçıya daha yakın
duy\ımsayabilır, yaşayabilirsiniz.
"Bir Sergiden Tablolar" Hülya Dü-
zenli Koç resim sergisi j Atatürk Kültür
Merkezi I 27 mayıs- 19 haziran / Tel:
2515600.
Schygulla'ya göre Fassbinder:
Heııı bir dâlıi
hetn bir canavardı
Kültür Servisi - Almanya'da yayımlanan Stern dergisi, Rainer
Wenıer Fassbinder'in üne kavuşturduğu Haıma Schyguila ile bir
söyleşi yapü. Schygulla'nın Fassbinder'i anlatüğı söyleşiden
kısa bir bölüm sunuyonız:
- Fassbinderie nasıl taıuştmız?
- Münih'teki oyunculuk okulunda. Davraruşlanyla hemen
dîkkatimi çekmişti. Hem küstah ve hırçın, hem de utangaç ve
cekingen.
- Ama siz Fassbinder kJanını terk ertiniz...
-Rainer hem birdâhi, hem de bir canavardı.Çevresindekilerin
çoğu aile ilişkileri bozulmuş insanlardı, yedek bir aile arayı-
şındaydılar. Ben, toplulukla yaşayabilen biri değilim.
- Fassbinder, klanmdakikri psikolojik deneyleri için kobay gibi
kuihuur,filmlerindedeğerlendirirdi...
Hanna Schyguila, Fassbinder'in gözde oyuncusuydu.
- Rainer, deneyimlerini insanlann gücünü sonuna kadar kul-
lanarak edindi. Bu, bir kedi-fare oyıınuydu: Acı çektırerek yok
etme. Zorkullarurdı.
- Size bir kez evlenme teklifinde bulunmuş...
- Evet. İlk zamanlardaydı. Ama o zaman böyle bir şeye hazır
değildim. Daha sonralan kabul edebilirdim, ama artık çok geç-
ti. Rainer uyuşturucular arasında kaybolup gitmişti.
- EşcinseUiğini gizlemeyen Fassbinder neden evlenmek istemis-
ti?
- O bütün aşın uçlan aynı anda yaşamak istedi. Bir yandan
toplumsal ve ahlaki ölçüüeri yok sayarak, bütün tabulan kı-
rarak yaşarken, öte yandan da geleneksel mutluluğu yaşamak
istedi.
- Size, 40 yaşından fazla yaşamayacağını söylemiş miydi?
- Oyunculuk okulundayken söylerdi. Çok film çevireceğini,
ama uzün yaşamayacağını söyleyip dururdu. Tann'nın sevgili
kullan erken ölür...
,FransızKültürMerkezi etkinlikleri
Düııyamüzikgünü
1982 senesinde ilk kez 21 hazi-
ranı Dünya Müzik Günü'
olarak kutlama fikrini ortaya
attı. Istanbul Fransız Kültür
Merkezi, Dünya Müzik Gü-
nü'nün 10. senesinde İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Kültür
Kültür Servisi- Fransız Neşet Ruacan ToplulıigTT.tudn
Kültür ve lleüşım Bakanhğı, Deniz Grubu, önder Focan In-
terplay Soyata 92 Vokal Gru-
bu, Gürol Ağırbaş, Jmer Demi-
rer ve Ayşe Gencer, Erol Pek-
can Trio-Edibe ve sürpriz top-
luluklar...
Fransız Kültür Merkezi'nce
düzenlenen haziran a>ı etkin-
Işleri Daire Başkanlığı Dış likJen çerçevesinde 26 haziran
lÛşkiler Müdürlüğü işbirliği pazar gününün'Dünya Sinema
ile 20 haziran cumartesi ve 21 Günü' olması nedeniyle 22 ha-
haziran pazar günleri Taksim ziran pazartesi gününden itiba-
Parkı'nda çeşitli müzik toplu- ren ay sonuna dek çeşitli film
luklanrun kaülacağı bir mü- gösterilerine yer verilecek.
Sinemaseverlerin ilgjyle izle-
yecekleri filmler arasında Jack
Deray'ın 'Aşk Hastahğı', Fran-
cis Girod'nun 'Bankacı', Coli-
ne Serreau'nun 'Üç Adam Bir
Beşik'. Yves Robert'ın 'Yu-
murcaklann Savaşı' (1962 Jean
Vigo ödüUü) ve 'Mutlu Alex-
andre", Jean Jacques Beineix-
in 'Diva' (1982 Cesar ödülü) ve
Jacques Rouffio'nun 'Le Sucre'
adlı filmleri yer alıyor. Yetkib-
ler film gösterilerinin her gün
zik şenliği düzenleyecek.
Şenlik kapsamında 20 hazi-
ran cıımartesı günü saat 19.
00-24.00 arası Saınt Benoit
Orkestrası, Atilla Demırcioğ-
lu, rock topluluğu Bogart,
Aysun Timurcan ve grubu ile
Boğaziçi Üniversitesi Müzik
Kulübü'nden Zen Topluluğu
konserverecek.
Taksim'de düzenlenecek
olan müzik şenliğinde 21 hazi-
ran pazar günü 16.00-24.00
arası konser verecek diğer
gruplar ise şöyle:
Süheyl Denizci yönetimin-
de TRT İstanbul Hafıf Müzik
ve Caz Orkestrası, Nükhet ve
saat 15.30 ve 1.9.00'da iki seans
olmak üzere İstanbul Fransız
Kültür Merkezi Sinema Salo-
nu'nda yer alacağıru aktanyor-
lar.
STÜDYO İMGEA Y L I K M Ü Z İ K D E R G İ S İ
LOU REED
•
JOHN LEE HOOKER
•
THECURE
•
ROCK GARAJI
BULUTSUZLUK ÖZLEMİ
LİVANELİ VE KÖŞE MÜZİSYENLİĞİ
GUNS N'ROSES
Kadir Çöpdemir - Erdal Göksoy - Burak Eldem
Orhan Kahyaoğlu - Gökalp Baykal
Barbaros Devecioğlu - Murat Beşer
Ceyhun Canbazoğlu - Serdar Ateşer
Eyüp S.lblağ - Abdülika - Afşin Akın - Recep Karaş
Osman Çakmakçı - Mert Özmen - Murat Ersan
Cengiz Alkan - Nezih Onur - Alan Hosman
Nuri Kurtcebe - Ogan Güner
• Merkez Gazete Bayilerinde
• Bazı Plakçılarda • Bazı Kitabevlerinde
İSTEME ADRESİ:
Zeynep Sultan Cami Sok 21 Alemdar Mah.
34410 Cağaloğlu-lstanbul
Tel: 512 16 36-512 36 76
Ünlü keman Stradivarius'un Türkiye maceralan
Şeyhülislamfetvasıyla6
telef edileııkeman
NİLGÜN TOPTAŞ
Donizetti Paşa. Müzikai Hü-
mayıın'u geliştirmek için 1840'-
larda diğer enstrümanlarla bir-
likte keman da getirtmış.
Bazılanna göre içlerinde Stra-
divarius yokmuş, ancak ünlü
ustalara ait çok iyi enstrüman-
lar varmış, Baldantoni, Berlan-
der, Luppot... Bunlardan bir-
kap günümüze ulaşrnış. Bazı-
lanna göre ise bu enstrümanlar
arasında Stradivarius da
varmış ancak bunlann ne ol-
duklan bilinmıyor. Bir söylen-
tiye göre de, Kanuni devrinde
12 keman getinlmiş, aralannda
Stradivarius da varmış, yine
söylenüye göre bu kemanlar
Şeyhülislam fetvasıyla "telef
edilmiş.
Türkiye'de Stradivarius'un
macerası, son Rus Çan Niko-
la'nın kücük kızı "Anastasia"-
nın öyküsüne benziyor. 47
yıllık "luthier (fr.-Lütiye-yaylı
sazlar yapıması)" Ethem
Özen'e yılda yüz kadar keman
getiriliyormuş "Stradivarius"
mu?diye.
Öğreünen Selçuk Yıhnaz ile
emekü memur Ercan Merkuş
son "Stradivariuszede"lerden.
Yılmaz ıle Merkuş, TV'den,
"Elınizde anüka olduğunu dü-
şündüğünüz şeyler varsa bize
başvurun" duyurusuna uyan 7
keman sahibinden ikisi. İstan-
bul Televizyonu yapımcılann-
dan Sezen Yilmaz ile Tuhfe Te-
zel'in, TV'nin yeni yayın dö-
nemı için hazırladıklan. "Geç-
mişin Aynasından... Anüka"
adlı program için yapüklan bu
duyuruya Türkiye'nin her yanın-
dan "çuvallarla" başvuru ol-
muş. Her türlü eşyayı kapsayan
başvuru içinde 7 Stradivarius
keman da varmış. Programın
amaçlanndan biri olan
Lavta. yapımalanna ise "luthi-
er (lütiye)" denirmiş. İspanya'-
dan Fransa'ya gelen lüü'yelerin,
keman yapımına geçtikten son-
ra da adlan değişmeden sürdü-
rülmüş. Şef Lütiye Ethem
Özen. her iki kemanı da daha
görür görmez anlıyor. Stradi-
varius değitler. Özen'e göre her
ikisi de Çekoslovak mab fabri-
kasyon.
Emekli memur Ercan Mer-
kuş, kemaru eşinin yaklaşık yir-
• Dünyanın en ünlü kemanı Stradivarius'un
Türkiye'de ilginç bir serüveni var. Bir söylentiye
göre, Kanuni devrinde 12 keman getirtilmiş,
aralannda Stradivarius da varmış. Yine söylen-
tiye bakılırsa, bu kemanlar Şeyhülislam fet-
vasıyla 'telef edilmiş.
"halkımızdaki eski ile anti-
kanın aynrru konusundaki be-
lirsizliği gidermeye yardımcı ol-
ma" uyannca konunun uz-
manı, istanbul Devlet Opera
Orkestrası "şef lütiye"si Ethem
Özen ile "konunun ilgilisi", M.
S.Ü. Devlet Konservatuvan
öğretim görevlisi Reşit Erzin
çağnlmışlar. "Luthıer'' kelime-
şinin kökü uda dayanıyor.
Ispanya'ya Endülüs Emevileri'-
nin getirdiği "El Ut"dan "lut"a
geçilmiş. Lut, bugünkü adıyla
mı yıl önce birçok enstrümanla
birlikte aldığını anlaüyor.
Etiketini fark etmemiş, Stradi-
varius çıkarsa iyi bir fiyata sat-
mayı umuyor. İlkokul öğret-
meni Selçuk Yılmaz da "Stradi-
varius 1721" etıketli kemanı
1976'da. maaşı 1200 lirayken
Ankara'dan almış. "Daha ucu-
za, 900-1000 liraya kemanlar
davardı.
Ama ben iyisi olsun dedim.
Hani derler ya ucuz etin yahnısı
yenmezmiş.." Ucuz etin yahnı-
sini yiyemiyor Yıhnaz, pek de
ikna olmuşa benzemiyor, eti-
ketteki işaretleri ileri sürüyor.
Yılmaz pek de ikna olmuşa
benzemiyor, etiketteki işaretle-
n ileri sürüyor. Ethem Özen
buna şu şekilde karşıhk veriyor:
"Stradivari'nin kemanlannda
bu şekilde etiket olamaz. Usta
kendi yapüğı kemanlara adını
yazarmış. Zaten sayıh keman
yapmış ve bunlann çoğunun
adresleri bellidir. Bir kısmı da
savaş vb. olaylarda ortadan
kaybolmuş. Kemanlan
yapıldığından bu yana daima
iyi ellerde olmuş, akıbetleri izle-
nebilmiştir. Türkiye'de Ayla
Erduran'da bir tane olduğu bi-
liniyor."
Özen'e, bilinen "rivayetleri"
de gözönüne alarak, Türkiye'-
de Stradivarius olup olmaya-
cağını soruyoru: "Olabilir, mil-
yonda bir ihtimal de olsa, ama
Türkiye'de bir kemana bakıp
da "Bu Stradivarius" diyebıle-
cek düzeyde biri yok. Ben 'ol-
madığını' anlanm."
Selçuk Yıhnaz ile Ercan
Merkuş bir nebze buruk ke-
manlannı kilitlerken, "Geçmi-
şin Aynasından... Anüka"
programının, Stradivarius'un,
"Anastasia"nın öyküsüne. ben-
zer öyküsünü ne derece etkile-
yeceğini merak ediyoruz. Ayla Erduran'da bir Stradivarius olduğu büiniyor.