Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS1992 ÇARŞAMBA
16 HABERLERINDEVAMI
METROPOL
ATİLLADORSAY
•stantHirda Turizme Karşı
Komplo
Tam 1960 yılıydı. Üniversiteye, mimarlık öğrenimime
yeni başlamıştım. Çok ilginç bir raslantı ve bir yabancıyla
tanışma, beni yaz aylarında biraz para kazanıp "harçlığı-
mı çıkarmak" üzere tercüman rehber olmaya yöneltti.
Türkiye'de hiç bilinmeyen, gençleri çekmeyen, âdeta
var olmayan bir meslekti bu... Bu meslegi, bir ikinci uğraş
olarak edindim. Ve o gün bugündür, sürekli olmasa da,
araya bırakma süreçleri girse de, bu işi yaptım.
Rehberlik bana çok şey öğretti. Kırk milletten insan tanı-
dım, müthiş bir ulusları, halkları tanıma deneyimim gelişti.
Ayrıca ülkemi, Türkiye'yi ve Istanbul'u köşe-bucak gez-
dim. Tanıdım, keşfettim ve sevdim. Bu konuda 30 yılı aşan
deneyimlerimi, özellikle artık bu işe merak duyan genç
kuşakların yararlanması için bir gün yazacağım.
Rehberlik mesleği, bana temelde turist dediğimiz ve ki-
mi zaman sevdiğimiz, kimi zaman istemediğimiz, kimi
zaman soyup kimi zaman başımıza çıkardığımız insanla-
nn, birey ve grup olarak psikolojisini öğretti. Turizmin ger-
çek bir uğraş ve uzmanlık alanı olduğunu, bir ülkeden
memnun ayrılan her turistin ve her kafilenin ülkem için na-
sıl bir tanıtma birimi ve gücü oluşturduğunu öğrendim.
Turisti veturizmi sevmeyi, insan ilişkileri denen şeyin güç-
lüğü oranında önemini öğrendim.
Şu 30 küsur yıllık turizm uğraşım ve yaşamımda, hiçbir
zaman bugünkü kadar mutsuz ve üzgün olmadım. Hiçbir
zaman Istanbul denen ve turistik bir merkez olduğu riva-
yet edilen bu koca kentte, turistler, rehberler ve şoförler,
yani kitle turizmi denen olayın bu birbirinden ayrılmaz 3
unsuru, böylesine perişan edilmedi, böylesine yok sayıl-
madı, böylesine küçümsenmedi. Hiçbir yerel yönetim Nu-
rettin Sözen yönetimi kadar turisti ve turizmi hedef almaya
cesaretedemedi.
Istanbul'un Eminönû-Karaköy bölgesinin yaşadığı sefa-
leti, son haftalarda herkes görüyor. Yolu oraya düşenler
"bizzat" yaşıyor, düşmeyenler gazetelerde okuyor. Kaba-
hat Sözen yönetiminde mi? Galata Köprüsü'nde yangını
onlar mı çıkardı?
Yangını onlar çıkarmasa ve emektar köprüyü zamanın-
dan önce hizmetten almayı onlar düşünmemiş de olsa,
kabahat elbette Sözen yönetimindedir. Yeni köprünün
çoktan açılması gerekirken, yerel yönetimin habire deği-
şen kararları ve tasarıları yüzünden bunca gecikmesi,
öncelikle Sözen yönetiminin büyük günahıdır. Karaköy-
Eminönü meydanlarının yeni köprüye bağlantı işleri çok-
tan yapılmış ve olay bugünkü boyutlara erişmemiş olma-
lıydı. Ama bizim açımızdan asıl sorun bu değil. Istanbullu-
nun çektiği nihayet geçicidir, yarın-öbürgün yeni köprü
açılıp meydanlar da düzenlenince, sorun bir ölçüde çözü-
lecektir. Ama kitle turizmi için, Sultanahmet çevresinin
aldığı içinden çıkılmaz görünüm, daha uzun zaman, aylar
ve de yıllar boyu çözümlenecek gibi değildir.
Çünkü Sözen yönetimi, -daha önce de naçizane yazdık
ve ilgilileri uyarmaya çalıştık-, ya gafletten, ya da l.itle tu-
rizmine duydukları antipatiden dolayı, Istanbul'un turistik
ana merkezini turist otobüslerinden "kurtarmak" düşün-
cesindedirler. Aksaray-Sirkeci arasınatramvay döşenme-
si gibi, Dalan'ın deyimiyle "cinnet olan" bir girişim de bu
otobüsler için o çevrede hiçbir "cep", hiçbir parkyeri dü-
şünülmemesi ve belediye zabıtalarının turist otobüslerine
kırmızı görmüş boğa gibi saldırmaları da bunun kanıtlan-
dır.
Kitle turizmi dediğimiz, bir adı da organize seyahat olan
olay, genelde tur parasını daha ülkesinde (yani peşinen)
ödemiş, orta sınıf alışveriş etme ve ülkeye döviz bırakma
gücü olan turist gruplarından oluşur. Ve dünyanın her ya-
nında, bunlar önemli turistik merkezlerin makul ölçüde
yakınlarına otobüsleriyle gelir, iner, gezip görür ve yine
otobüslerine binip gezilerini sürdürürler.
Istanbul'un artık elle sayılamayacak lüks otellerini dol-
duran ve doldurması beklenen turist grupları ise artık Sul-
tanahmet ve çevresi için "istenmeyen insanlar"dır. Bele-
diye, dünyanın en büyük yaya bölgesini yaptık diye övü-
nür. Turistlerin çıkarlarını koruması gereken bir Turizm
Bakanı, bir kokteylde bize "Yaya gezsinler efendim" der.
Kültür Bakanı ise fevri bir kararla, Topkapı Sarayı'nın dış
avlusunu yıllardır sürdürülen uygulamanın tersine, birden
otobüslere kapatır.
Tüm bu davranışlar, bilinçli veya bilinçsiz, kitle turizmi-
ne, organize turlara, betli yaş grubundaki turistlere bu
yöreyi kapatmak ve "biz tek başına, dolaşarak gezen turist
istiyoruz" demektir. Bu tanımlamaya giren ve herhalde
Sultanahmet Meydanı'nın otobüslere kapatılmasından se-
vinecek turistler ise bizim âmiyâne tabirle "hippiler" dedi-
ğimiz, genelde genç, parasız, çokluk ipsiz-sapsız yabancı-
lar olacaktır.
Evet, Istanbul'da Sultanahmet yöresini turist grupları
için ulaşılamaz hale getiren, kitle turizmine korkunç bir
darbe vuran, turistleri, şoförleri ve rehberleri tam anlamıy-
la şaşkın tavuklara dönüştüren uygulama sürüyor. Nuret-
tin Sözen'in biz turizmcilerin hiçbir zaman, ama hiçbir
zaman bağışlamayacağı yanlışlanna iki bakanımız da or-
tak oluyor. Ve tüm turizm camiası, inanınız kan ağlıyor. Bu
konuda neler yapılabileceğine ve bizim neler yapmayı dü-
şündüğümüze ise gelecek yazıda değineceğiz.
60 YIL ONCE Cumhuriyel
Gümüş para27VJAYIS1932
5 X
Devlet Bankası bu sene zarfında birer liralık gümüş para
çıkaracaktır. Bankanın Ankara merkezinde bu hususta
hazırlık
yapılmaktadır. Gümüş paralann bir tarafında Gazi
Hazretlerinin kabartma resimleri. diğer tarafında
Cumhuriyet'in ilân edildiği tarih ile Millet Meclisi binasınm
gcne kabartma resimlerinin basılması teklif edilmiştir.
Paralann eski mecidiyeden biraz küçük ve kenarlan tırtıllı
olacağı zannediliyor.
Maliye Vekâleti de gümüş para mes'elesi ile bronz paralann
tebdili mes'elesi hakkında tetkikat yapmaktadır.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Inönü radyoda konuştu
27 MAYIS 1962
Başbakan İsmet İnönü 27 Mayıs inkılâbının ikinci yıldönümü
münasebetiyle radyoda şu konuşmayı yapmıştır: "27 Mayısın
yıldönümünü kutluyoruz.
27 Mayıs umumîhuzurubozulmuşcemiyetimizinkısa
zamanda demokratik rejime geçmesini hazırlamış ve başarmış
olan bir inkılâbın sembolüdür.
Bunu, gönül birliğiyle milletce kutluyoruz.
Aziz Atatürk'ün hâtırasını bugün de gönüllerimizin engin
sevgjsi ile anıyomz. 27 Mayısın, geniş vatandaş kütlesi
tarafındanhuzuriçindegeçirileceğindeneminim.Kanna
hükümeU geçmiş olaylardan ders almasını bilen ve geçmiş
olaylann ıztıraplannı unutturmağa çahşan bir zihniyet
içindedir.
Bu kanna hükümet, istikrarlı, kuvvetli ve üyeleri arasında tam
beraberlik halindedir.
Memleketin çok önemli iktisadi ve içtimai meseleleri
hükümetin esas
meşguliyetini teşkiletmektedir. Bu çalışmalann neticeleri
yakında
görülecektir. Ferahgünlerufuktadır.
Kapı açılıııasaydı kırıp girecektik
U Baştarafi 1. Sayfada
di. Kapısını vurduklan Önal'ın,
birkaç kez yönelttiği "Kim o?"
sorusuna yanıt venneyen ve po-
lis olduklannı açıklamayan
Akkaya, "Tüm uyanlanmıza
rağmen kapınin açılmaması
durumunda, kapıyı kınp içeri-
ye girecek ve operasyon düzen-
İeyecektik" dedi.
Akkaya. odasına baskın dü-
zenlediği Cumhuriyet muhabi-
rinin operasyonla ilgili sorulan-
na şu karşılıklan verdi:
Benim odama gerçekleştirdi-
ğiniz operasyonu nasıl bir ihbar
üzerine gerçekleştirdiniz?
AKKAYA-Merkez yönlen-
dirdi bizi. Bize anons edildi.
Sanıyorum, çalışmalannız es-
nasında etrafa sorduğunuz so-
rular üzerine, vatandaş bildir-
miştir. Sizin elinizde telsiz
olduğunu, polisin telsizini din-
lediğinizi, çantanızda silah ol-
duğunu bildirdiler bize.
-Oysa benim elimde ne telsiz,
ne de çantamda silah vardı. So-
nuçta, bir vatandaşın yaptığı
yanlış bir ihbar üzerine bir baş-
ka vatandaşın odasına, evine
operasyon düzenliyorsunuz.
Önceki gün Cumhuriyet'te ya-
yımlanan bir haberde, eşkal
üzerine üç aylık hamile olan
Nazlı Top'a işkence yapıldığı
yer alıyordu. Eğer benim basın
kartım olmasaydı bana inana-
cak mıvdınız?
AKKAYA-Ben 23 yıldır ça-
lışıyonım ve polis akademisi
mezunuyum. Ama vatandaş bi-
zi ne sanıyor? Biz sanki doğuş-
tan sadisıiz, bütün işimiz işken-
ce yapmak, bizim anne-babala-
nmız bu toplumun çocuğu
değil mi? Biz bu toplumun ço-
cuklanyız. Bizim toplumumuz-
da hastalık varsa, bizde de var-
dır. İşkence olmadı demiyorum.
Geçmişte bunlar oldu, bu hata-
laryapıldı. Bir emniyet müdürü
olarak. başbakanımın, bakanlı-
ğımın bana gönderdiği. birçok
uluslararası anlaşmalar varken,
niye işkence yapayım? Aklım-
dan zorum olması lazım. Ulus-
lararası anlaşmalardan doğan
sorumluluklanmız, bütün em-
niyet teşkilatına dağıtıldı. Ders
olarak veriyoruz bunlan.
-Nonnal bir kimlik kartı gös-
terseydim. davramşımz nasıl
olacaktı?
AKKAYA- Bana bir kimlik
göstermek zorundaydınız. Ka-
rakola davet edecektik. Kimli-
ğinizi teyit ettikten sonra bıra-
kacaktık sizi. Merkezi yerde
bilgisayanmız, diğer yerlerde
teleks ve telefon bağlantımız
anmda var. Bir vatandaşın ko-
numuyla ilgiyi bilgiyi en geç
üç-beş saat içindealıyoruz. Gü-
neydoğu, Istanbul, Ankara ve
îzmir'de, çok zor şartlarda gö-
rev yapıyoruz. Personel hep
stres içerisinde. Belki bu arada,
görevin ifası sırasında. istenilen
düşüncede olunamayabilini-
yor.
-Odamın kapısına geldiğiniz-
de "kim o' sorusunu defalarca
sormama rağmen yanıt verme-
diniz. Sonunda şüphe uyandı-
racak kadar kısık bir şekilde
resepsiyon' yanıtmı aldım. Ka-
pıyı acarken de çok tedirgin-
dim.
AKKAYA-Bu olaylar bura-
larda çok olmaz. Çok olmadığı
için de tedirginlik yaratır. Va-
tandaş daha sönra, 'PKK Ko-
nuk Oteli basmış' dedi. Burada
şu an büyük dedikodular var.
LJfacık bir kelime duyulduğun-
da, aynı anda çığ haline geliyor.
-Sormak istediğim şuydu.
Ben kapıyı açarken bile kork-
muştum. Bunu yapmayıp, kor-
kudan kapıyı açmayabilirdim.
O zaman ne yapacaktınız?
AKKAYA-Kınp girecektik.
Olayı düşünün. Sizi dolu bile-
cekıik ve ona göre girecektik
içeriye.
-Yani silahım olduğu varsa-
yımıyla mı girecektiniz?
AKKAYA-Ama düşünün.
Yönlendirilmişiz ve o ana ka-
darki gelişmelerin çoğu. bize
göre doğru çıkmış. O arada da.
tüm uyanlanmıza rağmen ka-
pıyı açmasaydınız. ne yapacak-
tık? Operasyon düzenleyecek-
tik oraya. Bulgularvesöylenen-
lerle olayı o kadar çok teyit
ettik ki, o yüzden direkt geldik
ve girdik.
-Ihban teyit etmek için neler
yapmışünız o ana kadar?
AKKAYA-Bu konuda gö-
revliler gönderirken, Mengen"-
deki merkezle görüşme halin-
deydim. Oradan bilgileri aldık.
Onlann sözü bize. 'Aradığımız
kişi bu. Geçen günkü operasyo-
nel çalışma sırasında eşkali veri-
len kişi bu" dediler. Sizin bu
eşkale benzemeyen tek bir yanı-
nız var. Dudağın bitiminde ben
HAVA DURUMU
yok. Onun dışında, bize verilen
eşkal aynı.
-Odama operasyon yapma-
dan önce, neden resepsiyondan
bilgi almadıruz? Ben zaten ba-
sın kartımı göstermiştim ve bu
karta göre kayıt yapılmıştı.
AKKAYA-Ama kimliğiniz
doğru da olmayabilirdi. Ben
bölgeye Mardin'den geldim.
Daha önce de büyük yerlerde
görev yaptım. Bu şekilde, basın
kartı. polis kartı, subay kartı da
basabiliyorlar.
-Resepsiyondan bilgi almış-
mıydınız?
AKKAYA-Hayır. Sadece,'
restoran kısmında' dediler.
Bakük. Komi odanıza çıktığı-
nızı söyleyince yukan çıktık.
Anlatamıyorum ki.. Siz bizim
düşündüğümüz gibiyseniz, za-
ten oraya verdiğiniz kayıt do|ru
değildir. Siz hep ideali düşünü-
yorsunuz. Olaylan sonradan
düşünüp planlamak çok kolay.
Bazı olaylar anında gelişir ve o
gelişmeler esnasında belki bazı
ufak tefek hatalar olabilir. Ba-
zen şartlar aniden gelişme gös-
terir.
-Kapıyı açtığımda gördüğüm
şey, elinde silah olan, sivil gi-
yimli çok sayıda insandı. Kapı-
yı açtıktan sonra bile polis ol-
duğunuzu neden söylemediniz?
Ben o korkuyla kim olduklannı
bilmediğim silahlı k'şilerden
kaçmaya çalışabilirdim.
AK KAYA-Kaçamazdınız.
Dışanda yeteri kadar tertibat
alınmıştı. Siz oradan fırlasanız
bile beş metre gidemezdiniz.
Ancak bir tek şey yapabilirdi-
niz. Beni vurabilirdiniz. Kapıyı
yanm açmıştınız, ben iterek içe-
ri girdim. Elinizde silah olup
olmadığı görülmüyordu. O an-
da sadece, birimizi vurabilir-
dik. O riski zaten, hepimiz ah-
yoruz. Biz ilk anda yiyoruz
darbeyi. Hep, "Çevresi sanlabi-
lirdi, ele geçirilebilirdi' deniyor.
Sanılıyor ki, bu iş çocuk oyun-
cağı. Ölüm var ucunda. Biz de
korkuyoruz. O andaki psikolo-
jiyi düşünün. Bu olayı, terörist
çıkmadığınız şeklinde değerlen-
dirmernek lazım. Olabiürdiniz
de. Nitekim kesinlikle biliyoruz
ki, iki kadın terörist var bölge-
mizde.
ANAP'tan Elçibey'e seçim yardıım
• Baştarafi 1. Sayfada
MHP kökenli danışmanlann-
dan işadamı Yaşar Okuyan'ın
talimatıyla Bakü'ye geçen hafta
getirilen ses düzenleriyle Ebul-
fez Elçibey'e, ANAP'ın Petek'i,
DYP'nin Süvari'si gibi bir se-
çim otobüsü oluşturulacak.
Ancak seçim otobüsüne dönüş-
türülecek normal otobüs bulu-
namadığından 2 bin wat gücün-
deki ses düzenleri bir haftadır
Bakü'de bekliyor. Seçim kam-
panyalan için Bakü'ye giden
Erkal Zenger'in, hem Elçibey'-
in hem de rakibi Memedov'un
propaganda faaliyetlerini alma
girişiminde bulunduğu, bunun
üzerine iki kampanyayı da ala-
mayarak Türkiye'ye döndüğü
öğrenildi.
öte yandan Azerbaycan'da
cumhurbaşkanhğı adayhğı için
tanınan süre önceki gün sona
erdi. 7 haziranda yapılacak se-
çimde Azerbaycan Halk Cep-
hesi hderi Ebulfez Elcibey, eski
Pariamento Başkanı Yakup
Memedov, Bağımsız Azerbay-
can Aydınlan Akademisi Baş-
kanı Nizami Süleymanov,
Adalet Bakanı tlyas fsmailov,
Demokratik Halk Partisi lideri
Refik Abdullahov ve Paria-
mento Başkan Yardımcısı
Tamarlan Karaev cumhurbaş-
kanlığı için seçmenlerden oy is-
teyecekler. Azerbaycan'da,
pariamento başkanı iken Halk
Cephesi'nin yönetime el koy-
masından sonra görevinden is-
tifa eden Yakup Memedov'un
son ana kadar adaylıktan çeki-
leceği ileri sürüldü. Ancak bu
beklenti gercekleşmedi ve Me-
medov aday olarak kaldı. Halk
Cephesi'nin etkili liderlerinden
biriyken, Halk Cephesi'ne karşı
geçen hafta muhalefet bayrağı-
nı açan İtibar Memedov ise
dondurduğu adayhgını tekrar
yürürlüğe koymayarak aday-
hktan resmen çekilmiş oldu.
Geçen hafta düzenlediği basın
toplantısında kendisine teklif
edilen başbakanlık görevini
"yetkisi olmadığı için", daha
dogrusu asıl yetkilerin cumhur-
başkanında olması nedeniyle
kabul etmediğini açıklayan Iti-
bar Memedov'un cumhurbaş-
kanlığjna aday olmaması siyasi
çevrelerde şaşkınlıkla karşılan-
dı.
Elçibey'in cumhurbaşkanhğı
için bir başka kozunu da pro-
paganda için Türkiye'den geti-
rilen 200 milyon lira değerinde-
ki araç ve gereçler oluşturuyor.
Bakü'ye Avis Elektrik Şirketi
Genel Müdürü îbrahim Oztürk
Bursa
Uçakdüştü
5 kişi
yanaraköldü
BURSA (Cumhuriyet Bûro-
su)- Bursa'nın İnegöl ilçesine
bağlı Süle köyü ile Cerrah kasa-
bası arasındaki ormanük alana
dün saat 15.00 sıralannda Pa-
per-Aztek tipi 4 kişib'k uçak
düştü. tstanbul Yeşilköy Ha-
vaalanı'ndan sabah saatlerinde
kalkan uçakta bulunan ikisi ya-
bancı uyruklu beş kişi yaşamını
yitirdi. İnegöljandarma yetkili-
lerinden ahnan biigjye göre,
henüz bilinmeyen bir nedenle
düşen ve yere çakılarak infılak
eden uçaktaki 5 kişi yanarak
can verdi. Istanbul Hava Taksi
tşletmesi'ne ait ucağın bölgede
Srai donaüma ait ilac ve bro-
şürleri atmakla görevh olduğu
öğrenildi. Olayda hayatlannı
kaybedenlerin Alman uyruklu
Joseph Wilfried Kleindorfer ve
eşi Margaret Kleindorfer ile
Mehmet Çelebi Muratoğlu.
Abdullah Candan ve Salih Ara-
yıa olduklan belirtüdi.
tarafından geçen hafta getirilen
araç gereçlerle Elçibey için Tür-
kiye'deki gibi seçim otobüsü
hazırlanacak. Konuyla ilgili
olarak görüştüğümüz Îbrahim
öztürk anfıler, ses düzenleri ve
kabartmalardan oluşan araç
gereçleri Mesut Yılmaz'ın da-
nışmanı işadamı Yaşar Oku-
yan'ın talimatıyla Bakü'ye ge-
tirdiğini söyledi. 2 bin wat
gücünde ses düzenine sahip
araçlar için henüz herhangi bir
ödeme yapılmadığıru belirten
Öztürk, "Yaşar Okuyan'ın sö-
zü benim için senettir" dedi.
Öztürk aynca "Öğrendiğime
göre masraflann bir bölümü de
Mesut Yılmaz tarafından karşı-
lanacakmış" diye konuştu.
Otobüs bulunamadığı için araç
gerecin bir haftadır Bakü'de
beklediğini belirteh İbrahim
Öztürk, Bakü'ye uçakla getiri-
len eşyalar için, hıbe olduğu
gerekçesiyle herhangi bir güm-
rük ödenmediğini de acıkladı.
Bakü'ye 7 haziran seçimleri
için gelen tek Türk seslendirme-
ci İbrahim Öztürk değil. Bu ay
içinde yıllardır ANAP'ın ses-
lendirmelerini yapan Erkal
Zenger'in de Bakü'ye gelerek
görüşmelerde bulunduğu sap-
tandı. Bakü'ye beraberinde iki
kamyon ses düzeni aracıyla ge-
len Zenger'in. aynı anda hem
Halk Cephesi lideri Ebulfez El-
çibey'le hem de onun önemli
rakibi Yakup Memedov'la an-
laşmaya çalıştığı, bu durumun
fark edilmesiyle şimşekleri üze-
rine çekerek Türkiye'ye geri
döndüğü ileri sürüldü.
Birleşmiş Milletler Genel
Sekreterliği'nin Karabağ ve
Nahavan'daki olaylar için gö-
revlendirdiği 5 kişilik gözlemci
heyeti Ermenistan'dan Azer-
baycan'a geçti. Azerbaycan'da
Ebulfez Elçibey, Pariamento
Başkanı İsa Kamberov ve Türk
sefaretiyle görüşmeler yapan
heyet, bu gün de Nabcıvan'a gi-
derek Devlet Başkanı Haydar
Aliyev'le görüşerek ve Sede-
rek'te incelemelerde buluna-
cak. Önceki gün heyetin Türk
sefaretine yaptığı ziyaret sonra-
sı görüştüğümüz Azerbaycan
Büyükelçimiz Altan Kahrarna-
noğlu, heyettekilerin "Bizhn
görevimiz sadece dinlemek" di-
yerek Ermenistan'ın görüşleri
hakkında bilgi vermediklerini
söyledi. Heyettekilere Azerbay-
can'ın iç durumu hakkında bil-
gi verdiğini anlatan Kahrama-
noğlu, Birleşmiş Milletler
göreviilerine sorunun bir devle-
tin aracılığıyla çözülemeyeceği-
ni, ancak uluslararası kuruluş-
lann olaya el atmasıyla olumlu
bir sonuç alınabileceğini aktar-
dığını belirtti.
Savcı suçsuz, idare suçlu
• Baştarafi 1. Sayfada
16 yaşındaki öğrenci, G. aile-
sinin 4 ferdinden biri. Annesiy-
le babası, kendisi 9 yaşındayken
ayrılmış. Bir kurumda hizmetli
olarak çahşan annesi M.G. ile
birlikte kalıyor. 4 kardeş de an-
nelerinin tek maaşına bakıyor.
Kısacası ekonomik sorunlarla
boğuşarak yaşarn mücadelesi ve-
riyor G. ailesi.
Ailenin sorunlanna K.G!nin 1
yıl süreyle okuldan uzaklaştınl-
ması da ekleniyor. Artık K.G!nin
okulun 5-B sınıfında yapılan
yoklamalarda adı okunmuyor.
Çünkü, 256 numarah öğrencinin
okula girmesi yasak. Ustelik ar-
kadaşlan arasında adının anıl-
ması bile sakıncalı. Bu nedenle
'rumuzlu öğrenci', okuldan
uzaklaştınl'makla kalmamış, ay-
nı zamanda 'fişlenmiş! 16 yaşın-
da 'düşünce suçlusu' olarak
damgalanmış.
K.GÎye Aydın Milli Eğitim
Müdürlüğü Üst Disiplin Kuru-
lu'nca yöneltilen suçlamalan
okuyoruz. "Ben" diyor, "aslın-
da okul müdürlüğünce cezalan-
dınlmadım. Polis tarafından
yargısız cezaya çarptmldım. Yar-
gının suçsuz olduğum için ver-
mediği ceza, idare kanalıyla yü-
rürlüğe kondu"
— İdare neden önyargılı?
K.G. — Ben geçen yıl okulun
gazetesinde yayın kurulu baş-
kanlığını yaptım. Bu yıl da okul-
daki duvar gazetesi, 'Gençliğin
Sesi' panosunun yöneticisi seçil-
dim. Bu seçimler arkadaşlar ara-
sında gerçekleşti. Bu görevlerim
sırasında eğitim sistemindeki ba-
zı yanlışları diğer arkadaşlarla
birlikte gündeme getirdim. İda-
re bundan hoşnut olmadı. Bir
şey yapamadıkları için bana
cephe aldılar. Açığımı aramaya
başladılar. Son bir yıldır da ba-
na yönelik ceşitli baskılar gün-
deme geldi. Örneğin, okul mü-
dürü Hanifi Güney, beni arka-
daşlardan koparmaya çalıştı.
Odasına çağırdığı sınıf arkadaş-
lanmıza 'O Diyarbakırlıdır.
Kürttür. Ailesi de komünisttir.
Bir gün başına bir iş gelecek. Siz
de yanarsınız. Ondan uzak
durun' diyerek gözdağı vermis.
Arkadaşlar sonradan gelip du-
rumu bana anlattı. Aynı şekilde
bazı öğrenci velilerine de idare-
de çeşitli uyarılar yapılmış. Bun-
lan her zaman kanıtlayabilirim.
— Diğer suçlamalar için ne
diyorsun?
K.G. — Bu suçlamalar benim
TÜRKİYE'DE
cezalandınlmam için hazırlanan
bir kılıf. Bu olaylann gelişimi
şöyle: Benim veliliğimi yapan
dayım Erdal Güran'ın eşi Razi-
ye Güran, Sosyalist Parti'nin
Nazilli llçe Başkanı. Nevruz
sonrası, SP, Nazilli'de bir bildi-
ri dağıttı. Yolda bu bildirilerden
biri de bana verildi. Bildiriyi
okurken polisler geldi. Elimden
bildiriyi aldılar ve ifademi ala-
caklannı söylediler. Emniyete de
kendim gittim. Olayla bir ilgim
olmadığını söyledim. Polis bu-
na karşın, 'Bildiri dağıtırken
yakalandf diye beni savcılığa
sevk etti. Aynı ifadeyi burada da
verdim. Sonuçta suçsuz oldu-
ğum anlaşıldı ve serbest bırakıl-
dım. Ancak bu olay savcıhktan
sonra okul idaresine de bildiril-
miş. Siyasi bir partinin dayanış-
ma gecesine katılma konusu ise
tamamen gerçek dışı. HEP'in
düzenlediği bu geceye bir rast-
lantı sonucu gittim. Toplantıyı
HEP'in düzenlediğini ögTenince
başıma iş gelir diyerek birkaç
dakika sonra terk ettim. Gece-
de Kürdistan bayrağının renkleri
olan san, kırmızı ve yeşil renkli
bir kurdelayı bağladığım ve slo-
gan attığım tamamen polisin id-
dialandır. Polis, Diyarbakırlı ol-
mam ve SP ilce başkanının ak-
rabası olmam sebebiyle benim
jjeşime düştü.
— Kararda ateist olduğun ve
İslamiyete dil uzatügın suçlama-
lan da var.
K.G. — Ben arkadaşlanmla
her zaman bu tür konularda
sohbet ederim. Onlann fikirle-
rine de saygı gösteririm. Örne-
ğin Kürt halkının bugüne kadar
baskı altında yaşadığını söyle-
dim. PKK'h değilim. PKK ayn,
Kürt halkının ezümişliği ayn ko-
nu. Bunu gazeteler bile yazıyor.
Ayrıca bu sohbetlerde Islam'ın
bazı yanlış yönlerini ortaya koy-
dum. Bir keresinde de ateist ol-
duğumu söyledim. Hiçbir za-
man Allah'm varhğını inkâr ede-
rek, bunun propagandasını yap-
madım. Tüm bunlar idare tara-
fından aleyhime birer koz ola-
rak kullanıldı. tdareye iki kez
ifade verdim. Olayları bütün
çıplaklığıyla anlattım. Ama so-
nuçta sınıf arkadaşlanmdan
baskıyla ahnan ifade ve polisin
tutanağı doğrultusunda yargı-
lanmadan cezaya çarptmldım.
Disiplin kurulu karannda adı
geçen arkadaşlarım daha sonra
yanıma gelip benden özür dile-
diler.
DÜNYA'DA
Bakanlığt Meteorotoji
Genel Mûdürlüğü'nden alınan
bHgrye göre batı bölgelerimiz-
çok bulutlu, Trakya, Marma-
ra, tge, göller bölgesi ile geç
saaVerde Batı Karadenizin ic
kesimleri ve iç Anadolu'nun
kuzeybatısı sağanak ve gök
gûrûltûiü sağanak yağışlı. di-
ğer yerler az bulutlu geçe-
cek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr güney ve batı
yönlerden hafit ara sıra orta kuvvette esecek. Denizlerimizde rüzgâr, Güney Ege
ve Akdeniz-de kıble ve lodos. öteki denizlerimizde yıldız ve poyrazdan 3-5 kuvve
Bnde, saatte 10-21 deniz mili hızla esecek.
Amman
Aüna
Brüksel
Cenevre
Fnnklurt
Lefloşa
Petefsturg
Londra
Madnfl
Miano
Moskova
Mûnîh
Osk)
Pans
Pra?
Rıyad
Roma
Viyana
Zürıh
B 21°
A 35°
Y 28°
A 35°
B 21°
B 20°
A 23»
B 27°
A 15°
Y 24°
Y 23°
B 28°
A 17°
A 24°
A 18°
A 26°
A 23°
A 41°
B 29°
B 24°
B 20°
Almanlarm klasikoyunu
• Baştarafi 1. Sayfada
Habur Sınır Kapısı'ndaki aramada ortaya çıkarılan bu
"skandal", büyük devletlerin Kuzey Irak'taki olası Kürt
devleti için şimdiden kollarını sıvadıklanm gösteriyor.
Bu skandal, aynı zamanda, "Nevruz olaylan" nedeniy-
le Almanya'nın Türkiye'ye koyduğu "silah ambargosu"-
nun da amacını sergiliyor.
Kuzey Irak'ta zengin petrol kaynaklarına sahip Kerkük
»e Musul'u da içine alan bir Kürt devleti kurulacak, gerek
Amerika gerek Almanya bu petrol kaynaklarına el koya-
caklar!
Batı kaynaklı bu "Kürtperverliğin" amacı budur. tnsan
hakları, insani yardım; bunlar, bu yeni paylaşım planının
gizlenmesine yarayan görüntülerdir.
Aynı çıkarlar, Baküdeki petrol kaynakları için de ge-
çerlidir.
Tarih boyunca hep böyle olmadı mı?
Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasında Ingilizlerin ama-
cı, kandırdıkları bazı Kürt aşireti liderlerini, Mustafa
Kemal Paşa'ya karşı kullanmak ve sonunda, Kerkük ve
Musul petrollerine el koymaktı.
Ingiltere, bu amacında başarılı oldu. "Nasturi" ve he-
men arkasından patlak veren "Şeyh Sait Ayaklanması"-
ndan sonra ingiltere; Kerkük ve Musul'u Türkiye'nin elin-
den aldı.
Ortadoğu,. Kafkaslar ve Asya cumhuriyetleri, oldum
olası, Almanlarm ve Ingilizlerin ilgi alanları olmuştur. Bi-
rinci Dünya Savaşı'ndan İkinci Dünya Savaşı na kadar
hemen hemen her olayda, bu çıkar çatışmasının izlerini
bulabiliriz.
İkinci Dünya Savaşı'nda, Alman Genelkurmayı; Türk
Ordusu'na çengel atmayı; elde edeceği bazı generaller
aracılığı ile orduyu Kafkas seierine çıkarmayı da dene-
mişti.
Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Von Papen'in bu işler
için uygun gördüğü adam, ünlü Enver Paşa'nın kardeşi
Nuri Paşa'ydı.
Nuri Paşa, Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas islam Or-
dusu Komutanlığı yapmıştı.
Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr.
Ernst VVoerman, Elçi Hantig'i Nuri (Kıllıgil) Paşa ile bu
planı yapmak için görevlendirmişti.
Bu ilişkiler, Alman Dışişleri Bakanlığı'nda kurulan "Tu-
rancılık masası "tarafından yürütüldü. Turancılık masası,
Nuri Paşa'dan başka bir lider daha buldu:
Abdülhamid'in ısviçre'de yaşayan oğlu!
Aynı günlerde Hüsnü Erkilet ve Ali Ihsan Sabis, Hitler
tarafından Rus cephesine çağrıldılar. Türk Genelkurma-
yı, Sabis yerine General Ali FuatErden'in bu geziyekatl-
masını uygun gördü.
Hitler'in Dışişleri Bakanı Ribbentrop, 17 Mayıs 1941
günü Ankara Büyükelçisi Von Papen'e gönderdiği 393
sayılı emir ile savaş araçlarının Türkiye üzerinden geçi-
rilmesini istiyördu.
Bu gizli telgraf şöyleydi; okuyalım:
- Türkiye ile resmi anlaşma dışında savaş malzemele-
rininin Türkiye'den hiçbir engelle karşılaşmadan geç-
mesini sağlayacak bir gizli anlaşma yapılacaktır.
Alman Dışişleri Bakanlığı'nın, Büyükelçi Von Papen'e
gönderdiği 9 Haziran 1941 gün ve 526 telgrafta da şu teh-
dit yer alıyordu:
- Türkiye 'nin, Almanya 'nın bir ölüm kalım savaşı verdi-
ği Ingiltere ile dolaylı yoldan da olsa işbirliğine girmesi
halinde Almanya'yı karşısında bulacağı Türk hükümeti
tarafından açıkça anlaşılmalıdır.
•fki Almanya'nın birleşmesinden sonra Almanya, Birin-
ci dünya Savaşı'ndaki imparatorluk düşleri ile Hitler
Almanyası'nın yayılmacı siyasetini yeniden canlandır-
maya çalışıyor.
Hortlatılan bu siyasetin belirtilerini, Habur Sınır Güm-
rüğü'nde ortaya çıkartılan silah skandalında buluyoruz...
Festivale dört yıldız
m Baştarafi 1. Sayfada
topluluğu Modern Caz Dörtlü-
sü bu yaz Istanbul'da olacaktır.
Mikhail Baryshnikov, İstan-
bul'a bir buçuk yıl kadar önce
koregraf ve dansçı Mark Mor-
ris'le birlikte kurduğu White
Oak Dance Project adlı toplu-
lukla gelecek ve 13 temmuzda
Açıkhava Tiyatrosu'nda bir
gösteri sunacak. Koregrafileri-
ni Martha Graham. Paul Tay-
lor ve Lar Lubovitch'in yaptığı
bir dizı yapıt sergileyecek olan
toplulukta Baryshnikov da
dansedecek.
Türkiye'de de birçok albü-
müyle tanınan ve sevilen pop
şarkıası Chris de Burgh. 20.
Uluslararası İstanbul Festivali
kapsamında Açıkhava Tiyat-
rosu'nda 17, 18, 19 ve 20 tem-
muz gûnleri dört konser vere-
cek.
'Live Aid' konserlerinin unu-
tulmaz adı Tracy Chapman,
hayranlannın karşısına lOtem-
muz akşamı Açıkhava Tiyat-
rosu'nda tek konserle çıkacak.
1980'lerin sonlannda pop mü-
zikteki 'kadın patlaması'nın
başını çeken Tracy Chapman,
güftelerinin içeriğiyle de 'yeni
başkaldın'nın en nitelikli ör-
neklerine imzasını atmıştı.
Chapman'ın yeni albümü
'Matters of the Heart' önûmüz-
deki günlerde Türkiye'de de
piyasaya çıkacak.
Uluslararası fstanbul Feasti-
vali'nin yirminci yıhnı kutladığı
1992. cazın gelmiş geçmiş en
önemli topluluklanndan Mo-
denı Caz Dörtlüsü'nün de kır-
kıncı yıh. Piyanoda John Lewis,
vibrafonda Milt Jackson. basta
Percy Heath ve davulda Connie
Kay'den oluşan Modern Caz
Dörtlüsü 7 temmuz günü Açık-
hava Tiyatrosu'nda olacak.
İstanbul Festivali'ne yeni ek-
lenen yıldızlann konser ve gös-
terilerinin biletleri 6 haziran
cumartesi günü saat 10.00'da
Atatürk Kültür Merkezi gişele-
rinde satışa sunulacak.
bufcrthı yajmunu sislı V . Kartı A-açık B-buluOu G-güneslı K larlı S-sısB Y»ajnxjrlu
GAYRÎMENKUL AÇIKARTTIRMA İLANI
ANTALYA MAHKEME SATIŞ
MEMURLUĞU'NDAN
Esas: 1992/60
Antalya Merkez Yukan Karaman köyü 75-76-74 ve 107 parsellerde
kayıtlı taşınmazlar Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1991/1175
esas 1992/306 sayılı karan gereğince satılacaktır.
Yukan Karaman köyü 76 parsel tapu kaydına göre 4000.00 m2
ge-
nişliğinde olup üzerinde ağaçlar, tas duvar bulunmaktadır. Köy yer-
lesim alanı dışındadır. Sulanma imkânı mevcut olup rnahalli rayiçle-
rc göre dekan 15.000.000 TL'den üzerindeki muhtesatlarla birlikte mu-
hammen bedeli 71.650.000 TL'dir.
Yukan Karaman köyü 75 parsel tapu kaydına göre 5320 m;
genişli-
ğinde olup üzerinde duvar ve muhtelif yaş ve cinste ağaçlar mevcut-
tur. Parseldeki taşlar aynlmak sureti ile tanm yapılabilir. Mahalli ra-
yiçlere göre dekan 15.000.000 TL'den üzerindeki muhtesatlarla bir-
likte muhammen bedeli 98.425.000 TLMir.
Yukan Karaman köyü 74 parsel tapu kaydına göre 15100 mJ
geniş-
liğinde olup üzerinde subasman üzerine inşa edilmiş ev ile muhtelif
yaş ve cinste ağaçlar ile duvar bulunmaktadır. Mahalli rayiçlere göre
dekan 15.000.000 TL'den üzerindeki muhtesatlarla birlikte muham-
men bedeli 305.781.000 TLÎdir.
Yukan Karaman köyü 107 parsel tapu kaydına göre 13400.00 m'
ğenişliğinde olup üzerinde iki adet tek katlı, bir adet iki katlı ev, ahır
ve su kuyusu bulunmaktadır, parsel köy yerleşim alanı dışında olup
taşlar ayıklandığı takdirde tanm yapılabilir. Mahalli rayiçlere göre de-
kan 15.000.000 TL'den üzerindeki muhtesatlarla birlikte muhammen
bedeli 331.445.000 TLMir.
l. Satış, Yukan Karaman köyü 76 parsel 30.6.1992 günü saat
13.30-13.40 arasında,
75 parsel 30.6.1992 günü saat 13.45-13.55 arasında
74 parsel 30.6.1992 günü saat 14.00-14.10 arasında
107 parsel 30.6.1992 günü saat 14.15-14.25 arasında
Antalya Özel tdare İş Hanı Kat: 6'da açıkarttırma ile yapılacaktır
Bu satışta değerinin %75'ini geçmediği takdirde 10.7.1992 günü ayru
yerde ve ayru saatte 2. armrma yapılacaktır. 2. satışta değerinin Vo40
ve mahkeme masraflarmı geçtiği takdirde en çok arttırana ihale edi-
lir.
SaUş peşin para iledir, ancak isteyen alıaya 20 günü gecmemek üzere
mehil verilebilir.
Satışa iştirak edenlerin değerin %20'si oranmda teminat yatırması
şarttır.
Ihaleye iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını ka-
bul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin memurluğu-
rauzun 1992/60 esas sayılı dosyasına başvurmalan ilan olunur.
Basın: 28110