15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS1992 ÇARŞAMBA 16 HABERLERINDEVAMI METROPOL ATİLLADORSAY •stantHirda Turizme Karşı Komplo Tam 1960 yılıydı. Üniversiteye, mimarlık öğrenimime yeni başlamıştım. Çok ilginç bir raslantı ve bir yabancıyla tanışma, beni yaz aylarında biraz para kazanıp "harçlığı- mı çıkarmak" üzere tercüman rehber olmaya yöneltti. Türkiye'de hiç bilinmeyen, gençleri çekmeyen, âdeta var olmayan bir meslekti bu... Bu meslegi, bir ikinci uğraş olarak edindim. Ve o gün bugündür, sürekli olmasa da, araya bırakma süreçleri girse de, bu işi yaptım. Rehberlik bana çok şey öğretti. Kırk milletten insan tanı- dım, müthiş bir ulusları, halkları tanıma deneyimim gelişti. Ayrıca ülkemi, Türkiye'yi ve Istanbul'u köşe-bucak gez- dim. Tanıdım, keşfettim ve sevdim. Bu konuda 30 yılı aşan deneyimlerimi, özellikle artık bu işe merak duyan genç kuşakların yararlanması için bir gün yazacağım. Rehberlik mesleği, bana temelde turist dediğimiz ve ki- mi zaman sevdiğimiz, kimi zaman istemediğimiz, kimi zaman soyup kimi zaman başımıza çıkardığımız insanla- nn, birey ve grup olarak psikolojisini öğretti. Turizmin ger- çek bir uğraş ve uzmanlık alanı olduğunu, bir ülkeden memnun ayrılan her turistin ve her kafilenin ülkem için na- sıl bir tanıtma birimi ve gücü oluşturduğunu öğrendim. Turisti veturizmi sevmeyi, insan ilişkileri denen şeyin güç- lüğü oranında önemini öğrendim. Şu 30 küsur yıllık turizm uğraşım ve yaşamımda, hiçbir zaman bugünkü kadar mutsuz ve üzgün olmadım. Hiçbir zaman Istanbul denen ve turistik bir merkez olduğu riva- yet edilen bu koca kentte, turistler, rehberler ve şoförler, yani kitle turizmi denen olayın bu birbirinden ayrılmaz 3 unsuru, böylesine perişan edilmedi, böylesine yok sayıl- madı, böylesine küçümsenmedi. Hiçbir yerel yönetim Nu- rettin Sözen yönetimi kadar turisti ve turizmi hedef almaya cesaretedemedi. Istanbul'un Eminönû-Karaköy bölgesinin yaşadığı sefa- leti, son haftalarda herkes görüyor. Yolu oraya düşenler "bizzat" yaşıyor, düşmeyenler gazetelerde okuyor. Kaba- hat Sözen yönetiminde mi? Galata Köprüsü'nde yangını onlar mı çıkardı? Yangını onlar çıkarmasa ve emektar köprüyü zamanın- dan önce hizmetten almayı onlar düşünmemiş de olsa, kabahat elbette Sözen yönetimindedir. Yeni köprünün çoktan açılması gerekirken, yerel yönetimin habire deği- şen kararları ve tasarıları yüzünden bunca gecikmesi, öncelikle Sözen yönetiminin büyük günahıdır. Karaköy- Eminönü meydanlarının yeni köprüye bağlantı işleri çok- tan yapılmış ve olay bugünkü boyutlara erişmemiş olma- lıydı. Ama bizim açımızdan asıl sorun bu değil. Istanbullu- nun çektiği nihayet geçicidir, yarın-öbürgün yeni köprü açılıp meydanlar da düzenlenince, sorun bir ölçüde çözü- lecektir. Ama kitle turizmi için, Sultanahmet çevresinin aldığı içinden çıkılmaz görünüm, daha uzun zaman, aylar ve de yıllar boyu çözümlenecek gibi değildir. Çünkü Sözen yönetimi, -daha önce de naçizane yazdık ve ilgilileri uyarmaya çalıştık-, ya gafletten, ya da l.itle tu- rizmine duydukları antipatiden dolayı, Istanbul'un turistik ana merkezini turist otobüslerinden "kurtarmak" düşün- cesindedirler. Aksaray-Sirkeci arasınatramvay döşenme- si gibi, Dalan'ın deyimiyle "cinnet olan" bir girişim de bu otobüsler için o çevrede hiçbir "cep", hiçbir parkyeri dü- şünülmemesi ve belediye zabıtalarının turist otobüslerine kırmızı görmüş boğa gibi saldırmaları da bunun kanıtlan- dır. Kitle turizmi dediğimiz, bir adı da organize seyahat olan olay, genelde tur parasını daha ülkesinde (yani peşinen) ödemiş, orta sınıf alışveriş etme ve ülkeye döviz bırakma gücü olan turist gruplarından oluşur. Ve dünyanın her ya- nında, bunlar önemli turistik merkezlerin makul ölçüde yakınlarına otobüsleriyle gelir, iner, gezip görür ve yine otobüslerine binip gezilerini sürdürürler. Istanbul'un artık elle sayılamayacak lüks otellerini dol- duran ve doldurması beklenen turist grupları ise artık Sul- tanahmet ve çevresi için "istenmeyen insanlar"dır. Bele- diye, dünyanın en büyük yaya bölgesini yaptık diye övü- nür. Turistlerin çıkarlarını koruması gereken bir Turizm Bakanı, bir kokteylde bize "Yaya gezsinler efendim" der. Kültür Bakanı ise fevri bir kararla, Topkapı Sarayı'nın dış avlusunu yıllardır sürdürülen uygulamanın tersine, birden otobüslere kapatır. Tüm bu davranışlar, bilinçli veya bilinçsiz, kitle turizmi- ne, organize turlara, betli yaş grubundaki turistlere bu yöreyi kapatmak ve "biz tek başına, dolaşarak gezen turist istiyoruz" demektir. Bu tanımlamaya giren ve herhalde Sultanahmet Meydanı'nın otobüslere kapatılmasından se- vinecek turistler ise bizim âmiyâne tabirle "hippiler" dedi- ğimiz, genelde genç, parasız, çokluk ipsiz-sapsız yabancı- lar olacaktır. Evet, Istanbul'da Sultanahmet yöresini turist grupları için ulaşılamaz hale getiren, kitle turizmine korkunç bir darbe vuran, turistleri, şoförleri ve rehberleri tam anlamıy- la şaşkın tavuklara dönüştüren uygulama sürüyor. Nuret- tin Sözen'in biz turizmcilerin hiçbir zaman, ama hiçbir zaman bağışlamayacağı yanlışlanna iki bakanımız da or- tak oluyor. Ve tüm turizm camiası, inanınız kan ağlıyor. Bu konuda neler yapılabileceğine ve bizim neler yapmayı dü- şündüğümüze ise gelecek yazıda değineceğiz. 60 YIL ONCE Cumhuriyel Gümüş para27VJAYIS1932 5 X Devlet Bankası bu sene zarfında birer liralık gümüş para çıkaracaktır. Bankanın Ankara merkezinde bu hususta hazırlık yapılmaktadır. Gümüş paralann bir tarafında Gazi Hazretlerinin kabartma resimleri. diğer tarafında Cumhuriyet'in ilân edildiği tarih ile Millet Meclisi binasınm gcne kabartma resimlerinin basılması teklif edilmiştir. Paralann eski mecidiyeden biraz küçük ve kenarlan tırtıllı olacağı zannediliyor. Maliye Vekâleti de gümüş para mes'elesi ile bronz paralann tebdili mes'elesi hakkında tetkikat yapmaktadır. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Inönü radyoda konuştu 27 MAYIS 1962 Başbakan İsmet İnönü 27 Mayıs inkılâbının ikinci yıldönümü münasebetiyle radyoda şu konuşmayı yapmıştır: "27 Mayısın yıldönümünü kutluyoruz. 27 Mayıs umumîhuzurubozulmuşcemiyetimizinkısa zamanda demokratik rejime geçmesini hazırlamış ve başarmış olan bir inkılâbın sembolüdür. Bunu, gönül birliğiyle milletce kutluyoruz. Aziz Atatürk'ün hâtırasını bugün de gönüllerimizin engin sevgjsi ile anıyomz. 27 Mayısın, geniş vatandaş kütlesi tarafındanhuzuriçindegeçirileceğindeneminim.Kanna hükümeU geçmiş olaylardan ders almasını bilen ve geçmiş olaylann ıztıraplannı unutturmağa çahşan bir zihniyet içindedir. Bu kanna hükümet, istikrarlı, kuvvetli ve üyeleri arasında tam beraberlik halindedir. Memleketin çok önemli iktisadi ve içtimai meseleleri hükümetin esas meşguliyetini teşkiletmektedir. Bu çalışmalann neticeleri yakında görülecektir. Ferahgünlerufuktadır. Kapı açılıııasaydı kırıp girecektik U Baştarafi 1. Sayfada di. Kapısını vurduklan Önal'ın, birkaç kez yönelttiği "Kim o?" sorusuna yanıt venneyen ve po- lis olduklannı açıklamayan Akkaya, "Tüm uyanlanmıza rağmen kapınin açılmaması durumunda, kapıyı kınp içeri- ye girecek ve operasyon düzen- İeyecektik" dedi. Akkaya. odasına baskın dü- zenlediği Cumhuriyet muhabi- rinin operasyonla ilgili sorulan- na şu karşılıklan verdi: Benim odama gerçekleştirdi- ğiniz operasyonu nasıl bir ihbar üzerine gerçekleştirdiniz? AKKAYA-Merkez yönlen- dirdi bizi. Bize anons edildi. Sanıyorum, çalışmalannız es- nasında etrafa sorduğunuz so- rular üzerine, vatandaş bildir- miştir. Sizin elinizde telsiz olduğunu, polisin telsizini din- lediğinizi, çantanızda silah ol- duğunu bildirdiler bize. -Oysa benim elimde ne telsiz, ne de çantamda silah vardı. So- nuçta, bir vatandaşın yaptığı yanlış bir ihbar üzerine bir baş- ka vatandaşın odasına, evine operasyon düzenliyorsunuz. Önceki gün Cumhuriyet'te ya- yımlanan bir haberde, eşkal üzerine üç aylık hamile olan Nazlı Top'a işkence yapıldığı yer alıyordu. Eğer benim basın kartım olmasaydı bana inana- cak mıvdınız? AKKAYA-Ben 23 yıldır ça- lışıyonım ve polis akademisi mezunuyum. Ama vatandaş bi- zi ne sanıyor? Biz sanki doğuş- tan sadisıiz, bütün işimiz işken- ce yapmak, bizim anne-babala- nmız bu toplumun çocuğu değil mi? Biz bu toplumun ço- cuklanyız. Bizim toplumumuz- da hastalık varsa, bizde de var- dır. İşkence olmadı demiyorum. Geçmişte bunlar oldu, bu hata- laryapıldı. Bir emniyet müdürü olarak. başbakanımın, bakanlı- ğımın bana gönderdiği. birçok uluslararası anlaşmalar varken, niye işkence yapayım? Aklım- dan zorum olması lazım. Ulus- lararası anlaşmalardan doğan sorumluluklanmız, bütün em- niyet teşkilatına dağıtıldı. Ders olarak veriyoruz bunlan. -Nonnal bir kimlik kartı gös- terseydim. davramşımz nasıl olacaktı? AKKAYA- Bana bir kimlik göstermek zorundaydınız. Ka- rakola davet edecektik. Kimli- ğinizi teyit ettikten sonra bıra- kacaktık sizi. Merkezi yerde bilgisayanmız, diğer yerlerde teleks ve telefon bağlantımız anmda var. Bir vatandaşın ko- numuyla ilgiyi bilgiyi en geç üç-beş saat içindealıyoruz. Gü- neydoğu, Istanbul, Ankara ve îzmir'de, çok zor şartlarda gö- rev yapıyoruz. Personel hep stres içerisinde. Belki bu arada, görevin ifası sırasında. istenilen düşüncede olunamayabilini- yor. -Odamın kapısına geldiğiniz- de "kim o' sorusunu defalarca sormama rağmen yanıt verme- diniz. Sonunda şüphe uyandı- racak kadar kısık bir şekilde resepsiyon' yanıtmı aldım. Ka- pıyı acarken de çok tedirgin- dim. AKKAYA-Bu olaylar bura- larda çok olmaz. Çok olmadığı için de tedirginlik yaratır. Va- tandaş daha sönra, 'PKK Ko- nuk Oteli basmış' dedi. Burada şu an büyük dedikodular var. LJfacık bir kelime duyulduğun- da, aynı anda çığ haline geliyor. -Sormak istediğim şuydu. Ben kapıyı açarken bile kork- muştum. Bunu yapmayıp, kor- kudan kapıyı açmayabilirdim. O zaman ne yapacaktınız? AKKAYA-Kınp girecektik. Olayı düşünün. Sizi dolu bile- cekıik ve ona göre girecektik içeriye. -Yani silahım olduğu varsa- yımıyla mı girecektiniz? AKKAYA-Ama düşünün. Yönlendirilmişiz ve o ana ka- darki gelişmelerin çoğu. bize göre doğru çıkmış. O arada da. tüm uyanlanmıza rağmen ka- pıyı açmasaydınız. ne yapacak- tık? Operasyon düzenleyecek- tik oraya. Bulgularvesöylenen- lerle olayı o kadar çok teyit ettik ki, o yüzden direkt geldik ve girdik. -Ihban teyit etmek için neler yapmışünız o ana kadar? AKKAYA-Bu konuda gö- revliler gönderirken, Mengen"- deki merkezle görüşme halin- deydim. Oradan bilgileri aldık. Onlann sözü bize. 'Aradığımız kişi bu. Geçen günkü operasyo- nel çalışma sırasında eşkali veri- len kişi bu" dediler. Sizin bu eşkale benzemeyen tek bir yanı- nız var. Dudağın bitiminde ben HAVA DURUMU yok. Onun dışında, bize verilen eşkal aynı. -Odama operasyon yapma- dan önce, neden resepsiyondan bilgi almadıruz? Ben zaten ba- sın kartımı göstermiştim ve bu karta göre kayıt yapılmıştı. AKKAYA-Ama kimliğiniz doğru da olmayabilirdi. Ben bölgeye Mardin'den geldim. Daha önce de büyük yerlerde görev yaptım. Bu şekilde, basın kartı. polis kartı, subay kartı da basabiliyorlar. -Resepsiyondan bilgi almış- mıydınız? AKKAYA-Hayır. Sadece,' restoran kısmında' dediler. Bakük. Komi odanıza çıktığı- nızı söyleyince yukan çıktık. Anlatamıyorum ki.. Siz bizim düşündüğümüz gibiyseniz, za- ten oraya verdiğiniz kayıt do|ru değildir. Siz hep ideali düşünü- yorsunuz. Olaylan sonradan düşünüp planlamak çok kolay. Bazı olaylar anında gelişir ve o gelişmeler esnasında belki bazı ufak tefek hatalar olabilir. Ba- zen şartlar aniden gelişme gös- terir. -Kapıyı açtığımda gördüğüm şey, elinde silah olan, sivil gi- yimli çok sayıda insandı. Kapı- yı açtıktan sonra bile polis ol- duğunuzu neden söylemediniz? Ben o korkuyla kim olduklannı bilmediğim silahlı k'şilerden kaçmaya çalışabilirdim. AK KAYA-Kaçamazdınız. Dışanda yeteri kadar tertibat alınmıştı. Siz oradan fırlasanız bile beş metre gidemezdiniz. Ancak bir tek şey yapabilirdi- niz. Beni vurabilirdiniz. Kapıyı yanm açmıştınız, ben iterek içe- ri girdim. Elinizde silah olup olmadığı görülmüyordu. O an- da sadece, birimizi vurabilir- dik. O riski zaten, hepimiz ah- yoruz. Biz ilk anda yiyoruz darbeyi. Hep, "Çevresi sanlabi- lirdi, ele geçirilebilirdi' deniyor. Sanılıyor ki, bu iş çocuk oyun- cağı. Ölüm var ucunda. Biz de korkuyoruz. O andaki psikolo- jiyi düşünün. Bu olayı, terörist çıkmadığınız şeklinde değerlen- dirmernek lazım. Olabiürdiniz de. Nitekim kesinlikle biliyoruz ki, iki kadın terörist var bölge- mizde. ANAP'tan Elçibey'e seçim yardıım • Baştarafi 1. Sayfada MHP kökenli danışmanlann- dan işadamı Yaşar Okuyan'ın talimatıyla Bakü'ye geçen hafta getirilen ses düzenleriyle Ebul- fez Elçibey'e, ANAP'ın Petek'i, DYP'nin Süvari'si gibi bir se- çim otobüsü oluşturulacak. Ancak seçim otobüsüne dönüş- türülecek normal otobüs bulu- namadığından 2 bin wat gücün- deki ses düzenleri bir haftadır Bakü'de bekliyor. Seçim kam- panyalan için Bakü'ye giden Erkal Zenger'in, hem Elçibey'- in hem de rakibi Memedov'un propaganda faaliyetlerini alma girişiminde bulunduğu, bunun üzerine iki kampanyayı da ala- mayarak Türkiye'ye döndüğü öğrenildi. öte yandan Azerbaycan'da cumhurbaşkanhğı adayhğı için tanınan süre önceki gün sona erdi. 7 haziranda yapılacak se- çimde Azerbaycan Halk Cep- hesi hderi Ebulfez Elcibey, eski Pariamento Başkanı Yakup Memedov, Bağımsız Azerbay- can Aydınlan Akademisi Baş- kanı Nizami Süleymanov, Adalet Bakanı tlyas fsmailov, Demokratik Halk Partisi lideri Refik Abdullahov ve Paria- mento Başkan Yardımcısı Tamarlan Karaev cumhurbaş- kanlığı için seçmenlerden oy is- teyecekler. Azerbaycan'da, pariamento başkanı iken Halk Cephesi'nin yönetime el koy- masından sonra görevinden is- tifa eden Yakup Memedov'un son ana kadar adaylıktan çeki- leceği ileri sürüldü. Ancak bu beklenti gercekleşmedi ve Me- medov aday olarak kaldı. Halk Cephesi'nin etkili liderlerinden biriyken, Halk Cephesi'ne karşı geçen hafta muhalefet bayrağı- nı açan İtibar Memedov ise dondurduğu adayhgını tekrar yürürlüğe koymayarak aday- hktan resmen çekilmiş oldu. Geçen hafta düzenlediği basın toplantısında kendisine teklif edilen başbakanlık görevini "yetkisi olmadığı için", daha dogrusu asıl yetkilerin cumhur- başkanında olması nedeniyle kabul etmediğini açıklayan Iti- bar Memedov'un cumhurbaş- kanlığjna aday olmaması siyasi çevrelerde şaşkınlıkla karşılan- dı. Elçibey'in cumhurbaşkanhğı için bir başka kozunu da pro- paganda için Türkiye'den geti- rilen 200 milyon lira değerinde- ki araç ve gereçler oluşturuyor. Bakü'ye Avis Elektrik Şirketi Genel Müdürü îbrahim Oztürk Bursa Uçakdüştü 5 kişi yanaraköldü BURSA (Cumhuriyet Bûro- su)- Bursa'nın İnegöl ilçesine bağlı Süle köyü ile Cerrah kasa- bası arasındaki ormanük alana dün saat 15.00 sıralannda Pa- per-Aztek tipi 4 kişib'k uçak düştü. tstanbul Yeşilköy Ha- vaalanı'ndan sabah saatlerinde kalkan uçakta bulunan ikisi ya- bancı uyruklu beş kişi yaşamını yitirdi. İnegöljandarma yetkili- lerinden ahnan biigjye göre, henüz bilinmeyen bir nedenle düşen ve yere çakılarak infılak eden uçaktaki 5 kişi yanarak can verdi. Istanbul Hava Taksi tşletmesi'ne ait ucağın bölgede Srai donaüma ait ilac ve bro- şürleri atmakla görevh olduğu öğrenildi. Olayda hayatlannı kaybedenlerin Alman uyruklu Joseph Wilfried Kleindorfer ve eşi Margaret Kleindorfer ile Mehmet Çelebi Muratoğlu. Abdullah Candan ve Salih Ara- yıa olduklan belirtüdi. tarafından geçen hafta getirilen araç gereçlerle Elçibey için Tür- kiye'deki gibi seçim otobüsü hazırlanacak. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Îbrahim öztürk anfıler, ses düzenleri ve kabartmalardan oluşan araç gereçleri Mesut Yılmaz'ın da- nışmanı işadamı Yaşar Oku- yan'ın talimatıyla Bakü'ye ge- tirdiğini söyledi. 2 bin wat gücünde ses düzenine sahip araçlar için henüz herhangi bir ödeme yapılmadığıru belirten Öztürk, "Yaşar Okuyan'ın sö- zü benim için senettir" dedi. Öztürk aynca "Öğrendiğime göre masraflann bir bölümü de Mesut Yılmaz tarafından karşı- lanacakmış" diye konuştu. Otobüs bulunamadığı için araç gerecin bir haftadır Bakü'de beklediğini belirteh İbrahim Öztürk, Bakü'ye uçakla getiri- len eşyalar için, hıbe olduğu gerekçesiyle herhangi bir güm- rük ödenmediğini de acıkladı. Bakü'ye 7 haziran seçimleri için gelen tek Türk seslendirme- ci İbrahim Öztürk değil. Bu ay içinde yıllardır ANAP'ın ses- lendirmelerini yapan Erkal Zenger'in de Bakü'ye gelerek görüşmelerde bulunduğu sap- tandı. Bakü'ye beraberinde iki kamyon ses düzeni aracıyla ge- len Zenger'in. aynı anda hem Halk Cephesi lideri Ebulfez El- çibey'le hem de onun önemli rakibi Yakup Memedov'la an- laşmaya çalıştığı, bu durumun fark edilmesiyle şimşekleri üze- rine çekerek Türkiye'ye geri döndüğü ileri sürüldü. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'nin Karabağ ve Nahavan'daki olaylar için gö- revlendirdiği 5 kişilik gözlemci heyeti Ermenistan'dan Azer- baycan'a geçti. Azerbaycan'da Ebulfez Elçibey, Pariamento Başkanı İsa Kamberov ve Türk sefaretiyle görüşmeler yapan heyet, bu gün de Nabcıvan'a gi- derek Devlet Başkanı Haydar Aliyev'le görüşerek ve Sede- rek'te incelemelerde buluna- cak. Önceki gün heyetin Türk sefaretine yaptığı ziyaret sonra- sı görüştüğümüz Azerbaycan Büyükelçimiz Altan Kahrarna- noğlu, heyettekilerin "Bizhn görevimiz sadece dinlemek" di- yerek Ermenistan'ın görüşleri hakkında bilgi vermediklerini söyledi. Heyettekilere Azerbay- can'ın iç durumu hakkında bil- gi verdiğini anlatan Kahrama- noğlu, Birleşmiş Milletler göreviilerine sorunun bir devle- tin aracılığıyla çözülemeyeceği- ni, ancak uluslararası kuruluş- lann olaya el atmasıyla olumlu bir sonuç alınabileceğini aktar- dığını belirtti. Savcı suçsuz, idare suçlu • Baştarafi 1. Sayfada 16 yaşındaki öğrenci, G. aile- sinin 4 ferdinden biri. Annesiy- le babası, kendisi 9 yaşındayken ayrılmış. Bir kurumda hizmetli olarak çahşan annesi M.G. ile birlikte kalıyor. 4 kardeş de an- nelerinin tek maaşına bakıyor. Kısacası ekonomik sorunlarla boğuşarak yaşarn mücadelesi ve- riyor G. ailesi. Ailenin sorunlanna K.G!nin 1 yıl süreyle okuldan uzaklaştınl- ması da ekleniyor. Artık K.G!nin okulun 5-B sınıfında yapılan yoklamalarda adı okunmuyor. Çünkü, 256 numarah öğrencinin okula girmesi yasak. Ustelik ar- kadaşlan arasında adının anıl- ması bile sakıncalı. Bu nedenle 'rumuzlu öğrenci', okuldan uzaklaştınl'makla kalmamış, ay- nı zamanda 'fişlenmiş! 16 yaşın- da 'düşünce suçlusu' olarak damgalanmış. K.GÎye Aydın Milli Eğitim Müdürlüğü Üst Disiplin Kuru- lu'nca yöneltilen suçlamalan okuyoruz. "Ben" diyor, "aslın- da okul müdürlüğünce cezalan- dınlmadım. Polis tarafından yargısız cezaya çarptmldım. Yar- gının suçsuz olduğum için ver- mediği ceza, idare kanalıyla yü- rürlüğe kondu" — İdare neden önyargılı? K.G. — Ben geçen yıl okulun gazetesinde yayın kurulu baş- kanlığını yaptım. Bu yıl da okul- daki duvar gazetesi, 'Gençliğin Sesi' panosunun yöneticisi seçil- dim. Bu seçimler arkadaşlar ara- sında gerçekleşti. Bu görevlerim sırasında eğitim sistemindeki ba- zı yanlışları diğer arkadaşlarla birlikte gündeme getirdim. İda- re bundan hoşnut olmadı. Bir şey yapamadıkları için bana cephe aldılar. Açığımı aramaya başladılar. Son bir yıldır da ba- na yönelik ceşitli baskılar gün- deme geldi. Örneğin, okul mü- dürü Hanifi Güney, beni arka- daşlardan koparmaya çalıştı. Odasına çağırdığı sınıf arkadaş- lanmıza 'O Diyarbakırlıdır. Kürttür. Ailesi de komünisttir. Bir gün başına bir iş gelecek. Siz de yanarsınız. Ondan uzak durun' diyerek gözdağı vermis. Arkadaşlar sonradan gelip du- rumu bana anlattı. Aynı şekilde bazı öğrenci velilerine de idare- de çeşitli uyarılar yapılmış. Bun- lan her zaman kanıtlayabilirim. — Diğer suçlamalar için ne diyorsun? K.G. — Bu suçlamalar benim TÜRKİYE'DE cezalandınlmam için hazırlanan bir kılıf. Bu olaylann gelişimi şöyle: Benim veliliğimi yapan dayım Erdal Güran'ın eşi Razi- ye Güran, Sosyalist Parti'nin Nazilli llçe Başkanı. Nevruz sonrası, SP, Nazilli'de bir bildi- ri dağıttı. Yolda bu bildirilerden biri de bana verildi. Bildiriyi okurken polisler geldi. Elimden bildiriyi aldılar ve ifademi ala- caklannı söylediler. Emniyete de kendim gittim. Olayla bir ilgim olmadığını söyledim. Polis bu- na karşın, 'Bildiri dağıtırken yakalandf diye beni savcılığa sevk etti. Aynı ifadeyi burada da verdim. Sonuçta suçsuz oldu- ğum anlaşıldı ve serbest bırakıl- dım. Ancak bu olay savcıhktan sonra okul idaresine de bildiril- miş. Siyasi bir partinin dayanış- ma gecesine katılma konusu ise tamamen gerçek dışı. HEP'in düzenlediği bu geceye bir rast- lantı sonucu gittim. Toplantıyı HEP'in düzenlediğini ögTenince başıma iş gelir diyerek birkaç dakika sonra terk ettim. Gece- de Kürdistan bayrağının renkleri olan san, kırmızı ve yeşil renkli bir kurdelayı bağladığım ve slo- gan attığım tamamen polisin id- dialandır. Polis, Diyarbakırlı ol- mam ve SP ilce başkanının ak- rabası olmam sebebiyle benim jjeşime düştü. — Kararda ateist olduğun ve İslamiyete dil uzatügın suçlama- lan da var. K.G. — Ben arkadaşlanmla her zaman bu tür konularda sohbet ederim. Onlann fikirle- rine de saygı gösteririm. Örne- ğin Kürt halkının bugüne kadar baskı altında yaşadığını söyle- dim. PKK'h değilim. PKK ayn, Kürt halkının ezümişliği ayn ko- nu. Bunu gazeteler bile yazıyor. Ayrıca bu sohbetlerde Islam'ın bazı yanlış yönlerini ortaya koy- dum. Bir keresinde de ateist ol- duğumu söyledim. Hiçbir za- man Allah'm varhğını inkâr ede- rek, bunun propagandasını yap- madım. Tüm bunlar idare tara- fından aleyhime birer koz ola- rak kullanıldı. tdareye iki kez ifade verdim. Olayları bütün çıplaklığıyla anlattım. Ama so- nuçta sınıf arkadaşlanmdan baskıyla ahnan ifade ve polisin tutanağı doğrultusunda yargı- lanmadan cezaya çarptmldım. Disiplin kurulu karannda adı geçen arkadaşlarım daha sonra yanıma gelip benden özür dile- diler. DÜNYA'DA Bakanlığt Meteorotoji Genel Mûdürlüğü'nden alınan bHgrye göre batı bölgelerimiz- çok bulutlu, Trakya, Marma- ra, tge, göller bölgesi ile geç saaVerde Batı Karadenizin ic kesimleri ve iç Anadolu'nun kuzeybatısı sağanak ve gök gûrûltûiü sağanak yağışlı. di- ğer yerler az bulutlu geçe- cek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr güney ve batı yönlerden hafit ara sıra orta kuvvette esecek. Denizlerimizde rüzgâr, Güney Ege ve Akdeniz-de kıble ve lodos. öteki denizlerimizde yıldız ve poyrazdan 3-5 kuvve Bnde, saatte 10-21 deniz mili hızla esecek. Amman Aüna Brüksel Cenevre Fnnklurt Lefloşa Petefsturg Londra Madnfl Miano Moskova Mûnîh Osk) Pans Pra? Rıyad Roma Viyana Zürıh B 21° A 35° Y 28° A 35° B 21° B 20° A 23» B 27° A 15° Y 24° Y 23° B 28° A 17° A 24° A 18° A 26° A 23° A 41° B 29° B 24° B 20° Almanlarm klasikoyunu • Baştarafi 1. Sayfada Habur Sınır Kapısı'ndaki aramada ortaya çıkarılan bu "skandal", büyük devletlerin Kuzey Irak'taki olası Kürt devleti için şimdiden kollarını sıvadıklanm gösteriyor. Bu skandal, aynı zamanda, "Nevruz olaylan" nedeniy- le Almanya'nın Türkiye'ye koyduğu "silah ambargosu"- nun da amacını sergiliyor. Kuzey Irak'ta zengin petrol kaynaklarına sahip Kerkük »e Musul'u da içine alan bir Kürt devleti kurulacak, gerek Amerika gerek Almanya bu petrol kaynaklarına el koya- caklar! Batı kaynaklı bu "Kürtperverliğin" amacı budur. tnsan hakları, insani yardım; bunlar, bu yeni paylaşım planının gizlenmesine yarayan görüntülerdir. Aynı çıkarlar, Baküdeki petrol kaynakları için de ge- çerlidir. Tarih boyunca hep böyle olmadı mı? Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasında Ingilizlerin ama- cı, kandırdıkları bazı Kürt aşireti liderlerini, Mustafa Kemal Paşa'ya karşı kullanmak ve sonunda, Kerkük ve Musul petrollerine el koymaktı. Ingiltere, bu amacında başarılı oldu. "Nasturi" ve he- men arkasından patlak veren "Şeyh Sait Ayaklanması"- ndan sonra ingiltere; Kerkük ve Musul'u Türkiye'nin elin- den aldı. Ortadoğu,. Kafkaslar ve Asya cumhuriyetleri, oldum olası, Almanlarm ve Ingilizlerin ilgi alanları olmuştur. Bi- rinci Dünya Savaşı'ndan İkinci Dünya Savaşı na kadar hemen hemen her olayda, bu çıkar çatışmasının izlerini bulabiliriz. İkinci Dünya Savaşı'nda, Alman Genelkurmayı; Türk Ordusu'na çengel atmayı; elde edeceği bazı generaller aracılığı ile orduyu Kafkas seierine çıkarmayı da dene- mişti. Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Von Papen'in bu işler için uygun gördüğü adam, ünlü Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa'ydı. Nuri Paşa, Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas islam Or- dusu Komutanlığı yapmıştı. Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Ernst VVoerman, Elçi Hantig'i Nuri (Kıllıgil) Paşa ile bu planı yapmak için görevlendirmişti. Bu ilişkiler, Alman Dışişleri Bakanlığı'nda kurulan "Tu- rancılık masası "tarafından yürütüldü. Turancılık masası, Nuri Paşa'dan başka bir lider daha buldu: Abdülhamid'in ısviçre'de yaşayan oğlu! Aynı günlerde Hüsnü Erkilet ve Ali Ihsan Sabis, Hitler tarafından Rus cephesine çağrıldılar. Türk Genelkurma- yı, Sabis yerine General Ali FuatErden'in bu geziyekatl- masını uygun gördü. Hitler'in Dışişleri Bakanı Ribbentrop, 17 Mayıs 1941 günü Ankara Büyükelçisi Von Papen'e gönderdiği 393 sayılı emir ile savaş araçlarının Türkiye üzerinden geçi- rilmesini istiyördu. Bu gizli telgraf şöyleydi; okuyalım: - Türkiye ile resmi anlaşma dışında savaş malzemele- rininin Türkiye'den hiçbir engelle karşılaşmadan geç- mesini sağlayacak bir gizli anlaşma yapılacaktır. Alman Dışişleri Bakanlığı'nın, Büyükelçi Von Papen'e gönderdiği 9 Haziran 1941 gün ve 526 telgrafta da şu teh- dit yer alıyordu: - Türkiye 'nin, Almanya 'nın bir ölüm kalım savaşı verdi- ği Ingiltere ile dolaylı yoldan da olsa işbirliğine girmesi halinde Almanya'yı karşısında bulacağı Türk hükümeti tarafından açıkça anlaşılmalıdır. •fki Almanya'nın birleşmesinden sonra Almanya, Birin- ci dünya Savaşı'ndaki imparatorluk düşleri ile Hitler Almanyası'nın yayılmacı siyasetini yeniden canlandır- maya çalışıyor. Hortlatılan bu siyasetin belirtilerini, Habur Sınır Güm- rüğü'nde ortaya çıkartılan silah skandalında buluyoruz... Festivale dört yıldız m Baştarafi 1. Sayfada topluluğu Modern Caz Dörtlü- sü bu yaz Istanbul'da olacaktır. Mikhail Baryshnikov, İstan- bul'a bir buçuk yıl kadar önce koregraf ve dansçı Mark Mor- ris'le birlikte kurduğu White Oak Dance Project adlı toplu- lukla gelecek ve 13 temmuzda Açıkhava Tiyatrosu'nda bir gösteri sunacak. Koregrafileri- ni Martha Graham. Paul Tay- lor ve Lar Lubovitch'in yaptığı bir dizı yapıt sergileyecek olan toplulukta Baryshnikov da dansedecek. Türkiye'de de birçok albü- müyle tanınan ve sevilen pop şarkıası Chris de Burgh. 20. Uluslararası İstanbul Festivali kapsamında Açıkhava Tiyat- rosu'nda 17, 18, 19 ve 20 tem- muz gûnleri dört konser vere- cek. 'Live Aid' konserlerinin unu- tulmaz adı Tracy Chapman, hayranlannın karşısına lOtem- muz akşamı Açıkhava Tiyat- rosu'nda tek konserle çıkacak. 1980'lerin sonlannda pop mü- zikteki 'kadın patlaması'nın başını çeken Tracy Chapman, güftelerinin içeriğiyle de 'yeni başkaldın'nın en nitelikli ör- neklerine imzasını atmıştı. Chapman'ın yeni albümü 'Matters of the Heart' önûmüz- deki günlerde Türkiye'de de piyasaya çıkacak. Uluslararası fstanbul Feasti- vali'nin yirminci yıhnı kutladığı 1992. cazın gelmiş geçmiş en önemli topluluklanndan Mo- denı Caz Dörtlüsü'nün de kır- kıncı yıh. Piyanoda John Lewis, vibrafonda Milt Jackson. basta Percy Heath ve davulda Connie Kay'den oluşan Modern Caz Dörtlüsü 7 temmuz günü Açık- hava Tiyatrosu'nda olacak. İstanbul Festivali'ne yeni ek- lenen yıldızlann konser ve gös- terilerinin biletleri 6 haziran cumartesi günü saat 10.00'da Atatürk Kültür Merkezi gişele- rinde satışa sunulacak. bufcrthı yajmunu sislı V . Kartı A-açık B-buluOu G-güneslı K larlı S-sısB Y»ajnxjrlu GAYRÎMENKUL AÇIKARTTIRMA İLANI ANTALYA MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN Esas: 1992/60 Antalya Merkez Yukan Karaman köyü 75-76-74 ve 107 parsellerde kayıtlı taşınmazlar Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1991/1175 esas 1992/306 sayılı karan gereğince satılacaktır. Yukan Karaman köyü 76 parsel tapu kaydına göre 4000.00 m2 ge- nişliğinde olup üzerinde ağaçlar, tas duvar bulunmaktadır. Köy yer- lesim alanı dışındadır. Sulanma imkânı mevcut olup rnahalli rayiçle- rc göre dekan 15.000.000 TL'den üzerindeki muhtesatlarla birlikte mu- hammen bedeli 71.650.000 TL'dir. Yukan Karaman köyü 75 parsel tapu kaydına göre 5320 m; genişli- ğinde olup üzerinde duvar ve muhtelif yaş ve cinste ağaçlar mevcut- tur. Parseldeki taşlar aynlmak sureti ile tanm yapılabilir. Mahalli ra- yiçlere göre dekan 15.000.000 TL'den üzerindeki muhtesatlarla bir- likte muhammen bedeli 98.425.000 TLMir. Yukan Karaman köyü 74 parsel tapu kaydına göre 15100 mJ geniş- liğinde olup üzerinde subasman üzerine inşa edilmiş ev ile muhtelif yaş ve cinste ağaçlar ile duvar bulunmaktadır. Mahalli rayiçlere göre dekan 15.000.000 TL'den üzerindeki muhtesatlarla birlikte muham- men bedeli 305.781.000 TLÎdir. Yukan Karaman köyü 107 parsel tapu kaydına göre 13400.00 m' ğenişliğinde olup üzerinde iki adet tek katlı, bir adet iki katlı ev, ahır ve su kuyusu bulunmaktadır, parsel köy yerleşim alanı dışında olup taşlar ayıklandığı takdirde tanm yapılabilir. Mahalli rayiçlere göre de- kan 15.000.000 TL'den üzerindeki muhtesatlarla birlikte muhammen bedeli 331.445.000 TLMir. l. Satış, Yukan Karaman köyü 76 parsel 30.6.1992 günü saat 13.30-13.40 arasında, 75 parsel 30.6.1992 günü saat 13.45-13.55 arasında 74 parsel 30.6.1992 günü saat 14.00-14.10 arasında 107 parsel 30.6.1992 günü saat 14.15-14.25 arasında Antalya Özel tdare İş Hanı Kat: 6'da açıkarttırma ile yapılacaktır Bu satışta değerinin %75'ini geçmediği takdirde 10.7.1992 günü ayru yerde ve ayru saatte 2. armrma yapılacaktır. 2. satışta değerinin Vo40 ve mahkeme masraflarmı geçtiği takdirde en çok arttırana ihale edi- lir. SaUş peşin para iledir, ancak isteyen alıaya 20 günü gecmemek üzere mehil verilebilir. Satışa iştirak edenlerin değerin %20'si oranmda teminat yatırması şarttır. Ihaleye iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını ka- bul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin memurluğu- rauzun 1992/60 esas sayılı dosyasına başvurmalan ilan olunur. Basın: 28110
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle