30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 S MAYIS1992 PAZARTESİ CUMHURfYET SAYFA HABERLER CUMHURIYETTEN OKURLARA OZGENACAR m Saydamfeğu. Cuma sabahı "Cumhuriyet'in telefonları kilitlenmişti. Kimi okur kutluyor. kimisi de kınıyordu... Bazıları Istanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in "te- r&r odaklanna yapılan baskınlarm infaz olmadığı" yolun- daki demecini eleştiriyordu. Kimileri Sayın Menzir'e "ar- kat", kimileri ise *ar^"çıkıyordu. Aynı gün devam sayfasında bu baskınlarda ölen 11 kişt- ni n ortak "vefat" ilanı yayımlanmıştı. Bu ilana da değişik te-pki aiındı... Kimine göre teröristierin "vefat" ilant dahi yayımlanmamalıydı... Bazılarına göre ise cenaze namazı kılınan her kim olursa olsun mutlaka "iyi bllinlr"öi... TÜSİAD Başkanı Bülent Eczacıbaşt'nın ekonomi sayfa- mızda görüşlerini bir makalede yayımlaması kimine göre "Cumhuriyet'e yakışmazdı. Bazıları ise "gerçekten çok aydınlanmış"\ı... Ertesigünüyinetelefonlarçaldı: "Adnan Hoca" d\yeb\\\- nen "Adnan Oktar"\n "Son Mesaj" gazetesinin reklamı "Cumhuriyet"\e nasıl yayımlanırdı? Demokrasi, her insanın düşüncelerini hiçbirbaskı olma- dan ve özgürce açıkladığı bir düzendi. "Cumhuriyet" de bu demokratik düzenin bir gazetesiydi. Gelen telefonlar demokrasinin ve basın özgürlüğünün doğal sonucu değil miydi? Ortalıkta "polisin infazı" söylentileri yaygındı. Bu savla- ra karşı düşünceleri birinci kaynaktan öğrenmek "Cumhu- riyef'in göreviydi. Bu görev de yerine getirilmişti. Nitekim "Nokta"dergisi yayınımızdan sonra "intihar mı, infazmı" sorusunıı bu hafta kapak konusu yapma gereğini duymuş- tu. öleni "iyi bilen" Islamiyetin bu gûzel hoşgörü kuralının ardına sığınacak değiliz... Bize telefon eden ve hatta Mar- maris'ten faks dahi çeken okurlarımızdan birinin İstanbul- da okuyan yetişkin birçocuğu olsa, bir polis baskınında bu çocuk ölse. baba olarak nereye gidebilir, kime başvurabi- lirdi?Çocuğunun "infaz kurbanı"olduğunu kime anlatabi- lirdi? Böyle bir şey dilemeyiz, ama hiç kuşkusuz ilk başvu- racağı yer demokratik çizgi ve insan haklarından sapma- nın daima karşısında olan "Cumhuriyet" olmayacak mıydı?Çocuğunun Vefaf"ilanınıhangigazetedeyayımla- tacaktı? Acısını kime duyurabilecekti bu değerli okuru- muz? Biz bu soruları yanıtlamaya çalışırken daha aradan 24 saat geçmemişti!.. Cumartesi gecesi Bolu'nun Gerede il- çesinde Ankara politika muhabirimiz Günseli önal, az daha "infaz kurbanı"olacaktı. Yerel seçimlerin nabzını tutmak için görevfi gittiği Ge- rede'de bir "muhbir", bayan muhabirimizi "PKK teröristi" olarak polise bildirmişti. Polis, yeterli arastırmayı yapma- dan gece saat 22.00'de Günseli'nin kaldığı oteldeki odasını basmıştı. Karşısında uzun namlulu silahlartaşıyan ve üni- formasız bir grup insanla karşılaşan Önal, o andaki korku, şaşkınlık ve şokun etkisiyle yanlış bir davranışta bulunsay- dı acaba ne olurdu? Önal'ın ailesinin, arkadaşlannın vere- ceği "vefat" ilanını yayımlamayacak mıydık? Günseli, sana büyük geçmiş olsun... Deniz Gezmiş ve arkadaşiarı yargılanmış, sıkıyönetim mahkemesinin öngördüğü cezaları "infaz" edilmişti. Bu "infaz'm hukuksallığı 20 yıl sonra günümüzde parlamen- toda dahi tartışılıyor. Bazı insanlann Gezmiş ve arkadaş- iarı gibi bir yargılama olanağından dahi yoksun ölümleri- nin yasal dayanağı, demokrasinin saydamlaştırılmasına çalışıldığı şu günlerde Türkiye'de tartışılmayacak mıydı? • • • Kafkasya'da Ermenistan'ın yarattığı "A/ar?c/van"ve "Şu- şa Kohdoru" olaylarına ilk dikkati çeken "Cumhuriyet" olduğunda meslektaşlarımız "paniğe gerek yok" demiş- lerdi. Olayların ciddiyeti tırmanma eğilimi gösterdiğinde Babıâli'de birden savaş tamtamları duyuldu ve müdahale rüzgârları esti. Oysa, gazetemiz "diplomatik arayışa"ön- celiktanıyordu. Başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Er- dal Inönü, Dışişleri Bakam Hikmet Çetin ve bakanlığın üst düzey diplomatları Kafkasya'daki oldu bittiler karşısında çok tutarlı bir sınav verdiler. Türkiye maceraya sürüklenmeden, Moskova ve Was- hington'un yanı sıra NATÖ ve AGİK'in harekete geçirilme- siyle Ermenistan'ın yayılmacılığı şimdilikdurdurulmuştu... • • • Leyla Tavşanoğlu arkadasımız hattanın konuğu olarak bu kez değişik bir yol izledi. Iki farklı cinsten, iki uzman ile iki cinsiyet sorununu işledi. "Andropoz" ve "menopoz"u kıyasladı. Geçen hafta sonunda konuşmalarını tamamla- dığında, Amerikan Newsweek dergisi, arkadaşımıza bir sürpriz yaptı. Dergi kapağını "menopoz"a ayırmıştı. Bazı gazetelerimiz kendileri araştırma zahmetine katlanma- dan "menopoz" kapağını "iktibas"etmişlerdi. Ardından New York Times gazetesinin "andropoz" ve "menopoz'u aynı gün ayrı ayrı işlediğini gördük. Ancak üzüntümüz yerini farklı bir duyguya bıraktı. "Cumhuriyet" dünya basını ile birlikte bu konuları arastırmayı, yabancı bastnla birlikte aynı anda düşünmüştü. • • • Cumhurbaşkanı Sayın Turgut özal, Houston'daki başa- rılı prostat ameliyatından sonra Ankara'ya döndü. Kendisine ve okurlarımıza sağlıklı bir gelecek diliyoruz. İSTANBUL SAN AYİ ODASI ve MARMARA ÜNfVERSİTESÎ AT ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU DAMPtVG, ANTÎ-DAMPtNG VE TELAFt EDİCt VERGİ UYGULAMALARI25 MAYIS 1992 PAZARTESt İSO ODAKULE MECLİS SALONU Bu sempozyumda AT ve ABD'de Türk ıhraç ürünlerine uygulanan anti-damping soruşturmalan ve antı-damping ve telafi edici vergüer (co- untervaılıng duty) hakkında dünya çApında uzmanlar pratik bılgiler ve çözüm >ollan önereceklerdir. Aynca, •'Türkiye'de tthalatta Haksız Re- kabetin önlenmesine tlişkin Yasa" da yürürlüğe gırmiştir. Bu yasanın uygulanmasında ortaya çıkan soruniar da aynı gün yapüacak oturumda tartışılacaktır. 25 MAYIS 1992 PAZARTESİ 9.30 Devlet Yardımlan ve Sübvansıyonlar Genel Kavramı: Hollanda'da Son Onbeş Yıllık Sanayi Yardımlan UyguJaması ve Beyaz Kitap Prof. E>r. D.J. Wolfson Hollanda Kamu Politikası Bilimsel Konseyi Başkanı (Scıentific Council for Govemment Policy) 10.20 Dampıng Kavramı ve Antı-Damping Uygulamalan Prof. Dr. Jacques Steenbergen New York ve Brüksel Barosu Avukatlanndan Leuven Üniversitesi Uluslararası Ticaret Hukuku Profesörü H.20Ara 11.40 Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Vergi Uygulamaları * Prof. Dr. Jacques Steenbergen 12.30 Sorular ve Tartışma I3.00Ara 14 30 Avrupa Bütünleşmesi Kapsamında Topluluk Politikalannın Uygulama Vasıtalan Olarak "Mali Araçlar" (Vergiler ve Devlet Yardımlan) ve Dığer Mekaruzmalar (Delors-11-Uyum Fonuna İlişkin ön Koşullar ve Komisyon önerileri) * Prof. Dr. D. J. Wolfson 15.30 Türkiye'de lthalatta Haksız Rekabetin önlenmesine tlişkin Yasa ve Uygulaması * Doç. Dr. Ateş Akıncı. Marmara Üniversitesi AT Enstitüsü * Ahmet Yakra, H.D.T.M. Dampıng Araşürma Daire Başkanı * Ahmet Ataker, H.D.T.M. Uzman Yardıması 16.30 Sorular ve Tartışma Basın: 28460 Çocuklarcinseltacizekurban• Çocuk istisman ve ihmali ile ilgili suçlann % 70'ini ırza geç- • Aile fertleri, öğretmenler ve ustalar tarafından yapıldığında me oluşturuyor; 5-14 yaş arası çocuklar önemli bir yer tutuyor. kötü muarnele, bir eğitim yöntemi olarak değerlendiriliyor. ÜMİTOTAN tZMİR • Ankara, Istanbul ve Izmir mahkemelerinde çocuk istisman ve ihmali ile ilgili yargı kararlannı tarayan araştırma- cılar, suçlann yüzde 70'inin ırza geçme ve "ırza tasaddi" oldu- ğunu saptamışlar. Çocuklann her türiü aktifey- lemlerini zedeleyen. hırpalama, dayak, aşağılama, ırza geçme gibi durumlar çocuk istisman olarak tanımlanırken çocukla- nn normal gelişimleri için gere- ken beslenme, sağlık, gözetim, eğitim gibi gereksinimlerinin karşılanmaması da çocuk ih- maÛ olarak açıklanıyor Prof. Dr. Esin Konanç, Prof. Dr. Sezen Zeytinoğlu ve Doç. Dr. Şeyda Kozcu'nun birlikte yaptıklan araştırmanın sonuç- İarı çocuk istismarında en önemli payın "cinsel taciz"e ait olduğunu gösteriyor. Cinsel is- tismar Batı ülkelennde de önemli bir gündem maddesi. Çocuk istisman konusunda uz- man Ingiliz Kevin Brovvne, 1983-1987 yıllan arasmda fızik- sel istismann yüzde 25 oranın- da artış gösterdiğini belirtip "aynı dönemde çocuklarda cin- sel istismann sekiz kat arttığı tespit edilmiştir. İngiltere ve Galler'de 25 bin 700 çocuğun korunması gerektiği ortaya çık- mıştır" diyor. Yüzde 6S'i cinsel taciz Ankara, tstanbul ve Izmir ce- za mahkemeleri kararlannda istismara uğradıklan saptanan 701 çocuktan yûzde 68'inin cin- sel tacizle karşı karşıya kaldık- lan, bu çocuklardan yüzde 54.7'sinin kız, yüzde 45.3'ünün de erkek olduğu belirlenmiş. Araşürmayı yapan Kozcu, Zeytinoğlu ve Kozanç'ın baş- langıçta beklemedikJeri bir so- nuçla erkek çocuklann da en az kız çocuklar kadar cinse! istis- mara hedef olması. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üylerinden Doç. Dr. Oğuz Polat ve Doç. Dr. Osman Hayran'ın birlikte yaptıkları araştırmanm so- nuçlan da cinsel tacize uğrayan çocuklardan 5-14 yaş arasında olanlann önemli bir yer tuttu- ğunu gösteriyor. Araştırma sonucunda Doç. Dr. Osman Hayran'ın vardığı sonuç şu: "Korumasız ve küçük çocukla- nn cinsel saldınlara karşı açık olduğu anlaşılmışür." Konanç, Zeytinoğlu ve Kozcu'nun araştırmalannda, çocuklan fıziksel ve cinsel yön- den istismar edenlerin hemen hernen tümünün erkek olması da ilginç bulunuyor: "Cinsel istismann yüzde 98'- ini, fıziksel istismann da yüzde yüzünü erkekler gerçekleştiri- yor. Irza geçme suçlannın er- kekler tarafından işlenmesi doğal kabul edilse de fena mua- mele suçunun tümünün erkek- ler tarafından işlenmiş. olması Atatürkçü öğrettnenesoruşturma "Çarpsaydı damarına eğer halis Türk kanı, satar mıydı Vahdettin keyfi için vatanı ÖMERYURTSEVEN DENİZLİ - Serinhisarüçesinde öğren- cüerine şair Cemal Oğuz öcal'ın Ata- türk'ü öven, Sultan Vahdettin'i yeren "23 Nisan" adJı şiirini okutan Saüh Esen llkokulu öğretmeni Yusuf Yücel hakkın- da okul müdürlügünce soruşturma acü- dı. Okul müdüriüğünün ecdadı küçük düşürmekle suçladığı öğretmen, yöneti- len suçiamalar için 'öğreımenlik mesleği- ne, Atatürk ilke ve inkılaplanna hakaret ediüyor' diye yazıh ifade verdi. Ilcede bü- yük yankı uyandıran olay, Egit-Sen ve Egitim-fş sendikalannca ağır tepkiyle karşılanırken, Atatürkçü Düşünce Der- neği tarafından yapılan bir açıklamayla kınandı. Olay, 23 Nisan Ulusal EgemenKk ve Çocuk Bayramı kutlama törenterinde meydana şeldi. Törende okul adına oku- nacak şiiri seçmekle görevlendirilen öğ- retmen Yusuf Yücel, "23 Nisan" adlı şiiri öğrencüerine ezberietti. Okul müdürlü- ğünün de onaylaması üzerinc törende okunan şür, daha sonra sakıncalı bulun- du. Olaydan iki hafta sonra okul müdür vekili Kemal AJüpannak, öğretmen Yü- cel hakkında soruşturma acü. Soruştur- ma evrakında ögretmene şu suçlama yöneltikli. "Günün mana ve önemini ifade et- mekten ziyade geçrnişimizi ve ecdadımızı aşağüayıa, kötüleyıa mana ifade eden, aynı zamanda milli ve manevi değerleri- mizi küçük göstenci anlam taşıyan şiiri kasıüı mı veya bir üunalin neticesi olarak mı seçtiniz? Bu konudaki savunmanızı okul idaresine büdirmenizi rica ederim." Şiinn birinci ve ikinci dörtlüğünde yer alan ve Atatürk tarafından Vahdettin için kullanılan 'alçak' sözü ile "Çarpsay- dı damanna eğer halis Türk kanı, satar mıydı Vahdettin keyfi için vatanı" mısra- lan yüzünden hakkında soruşturma acıl- masmı "Atatürk düşmanhğı" olarak yorumlayan öğretmen Yücel, kendj el yaaa ile verdiği ifadede tepkisini şöyle di- legetırdi: "Bu şiirde kötüleniyor dediginiz ecda- dınız kimdir? Şür, Türklüğün benliğiru kazandığı, egernenliğin kişi veya zümreye degiL kayıtsız şartsız millete ait olduğu, cumhuriyetimizin temelini ilk harcın konduğu o günün anlam ve önemini en güzel biçimde ifade ettiği için secilmiştir. Kaldı ki şiirin okunması için oluşturulan komisyonda okunmaana okul müdüriü- ğü de imza atmışur. Yönelttiğiniz suçla- maiarla öğreünenlik mesleğıne, Atatürk ilke ve inkılaplanna ve şahsıma hakaret ediyorsunuz. Törenden 11 gün sonra aç- nğınız soruşturma ile yönelttiğiniz suçla- malann saptanması ve gerçeğin ortaya çıkması çin savunma ve soruşturma ev- rakının D Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gönderilerek yetkili ve uzman kişüer ta- rafından değeriendirilmesini istiyorum." Atatürk'ün Sultan Vahdettin için söy- lediği 'alçak' sözünün, Hıfzı Veldet Veli- dedeoğlu'nun sadeleştirdiği Nutuk'ta da yer aldığını anımsatan öğretmen Yusuf Yücel, acılan soruşturma ile Atatürk'ün hedef alındığıru savundu. Eğit-Sen ve Eğitim-İş'in tnldirilerinde ise şu görüşlere yer verildi: "Bu soruşturma Atatürk'e açümışür. Verilecek her ceza, Atatürk'e verilmiş sa- yılacaktır. Kurtuluş Savaşı emperyaüz- me ve onun yerli işbirlikçileri Vahdetün- lere karşı yapılmışür. Cumhuriyet'in öğretmeni mandacdan savunamaz." n s t ı t Y i s ı l r ı c ı ı * t t ı l î i r Harika minikler profesyonelliğe ilk adımlannı dün Sheraton Oteli'nde attılar. Birbirinden p o i l l l c t i v ı s ı ı LLllcU s e y i m ü 4_M y a ş aras.ndây m i n i k mankenler jine birbirinden güzel mayoları, şortları, gece kıyaferJerini. bermudalan büyükJere sundular. Bu arada annelerde cocukJargibi heyecanlara ortak otdular. Dans gruplaruıın gösterileri ise büyükle- re taş çıkartan cinstendi. Hareketkrin yumuşaklığı, yürüyüş ve endam, yetişkin mankenlerin tıpkısıydı. Latin Amerika danslan ve ardından gelen 'rap show% heyecanlı ve bol kahkahalı görüntülerden birkaçıydı. (Fotoğraf: ZAFER AKNAR) ilginç bir bulgu olarak dikkat çekiyor. Irza geçme suçlannın yüzde 32.7'sini 18yaşınaltında, hemen hemen yansının da 21 yaşın altında olan gençler tara- fından işlenmiş olması, üzerin- de önemle durulması gereken bir sonuçtur." Ahlaki kavramlann baskısı Çocuklara cinsel istismann mahkemelere çok yansımaması- nın toplumsal nedenleri üzerin- de duran uzmanlann bu konu- daki yaklaşımlan da şöyle: Türk toplumunda namus, bekâret gibi kavramlara verilen önem, özellikle cinsel suçlann mahkemelere daha fazla yansı- masına sebep olmaktadır. öte yandan çocuklara kötü mua- mele, özellikle aile fertleri, öğ- retmenler veya ustalar tarafın- dan yapıldığında bir eğitim yöntemi olarak değerlendiril- mekte, bu da birçok fıziksel is- tismann mahkemelere yansıma- sını önlemektedir. Ustalann çıraklannı cinsel yönden istis- man da araştırmalarda önemli bir yer tutmaktadır. Çocuk Istismarlan ve Ihma- lini önleme Derneği yetkili- leri. ülkemizde istismar ve ihmal edilen çocuklarla ailele- rin tedavisini sağlayacak özel olarak oluşturulmuş kurumla- nn olmamasından yakınıyor. Prof. Dr. Esin Konanç, Türk hukuk sisteminin çocuk istis- man ve ihmali konusundaki hükümlerinin yeterli olduğunu vurgulaytp "Ancak sistemin ge- rektirdiği kurumlann kurulma- sı ve işletilmesi açısından büyük eksikükler olduğunu da kabul etmek zorundayız" diyor. Ekonomik düzey İngiliz uzman Dr. Kevin Browne de çocuk istisman ile il- gili araştırmalann ekonomik düzeyi düşük ailelerden başla- tılmasının yetersizliğine değirü- yor. Kevin Browne, istismar oluş- madan alınacak tedbirlerin zor, ama mutlaka yapılması gere- ken olduğunu vurgulayıp sür- dürüyor: "Sağlık denetçiteH, yüks* riskli ailelerde potarısiyel Çöcılk istismannı belirleme konusun- da önemli bir rol oynar. Aileleri tarama, çocuğun ilk dokuz ayında ve üç aşamada yapılma- lıdır. İstismar örüntüsü ilk yılda kurulur. Önleyici bir etkinin ol- masını istiyorsak ana baba olu- şun başlangıcında olaya müda- hale etmemiz gerekmektedir." Hükümler Türk hukuk sisterninde ço- cuklann cinsel istismannı önle- meye yönelik hükümler şunlar: -TCK414F.l-15yaşınıbi- tirmeyen küçüğün ırzına geçen kimseler 5 yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezasıyla ceza- landınlır. -TCK 414 F.2-Eğer ırza ge- çen kimse cebir şiddet veya hile kullanmışsa veya çocuğu tehdit etmişse verilecek ağır hapis ce- zası 10 yıldan az olamaz. - TCK 417 - Irza geçme ve ır- za tasaddi fiilleri veli, vasi, öğ- retmen. bakıcı ya da çocuk üzerinde nüfuz sahibi kişilerce işlenirse ceza yanya kadar arttı- nlır. - TCK 418 - Irzına geçilen ço- cuğun sağlığmın herhangi bi- çimde zarar görmesi halinde verilecek ceza yanya kadar art- ünlır. Zehirli atık taşıyan Heltermaa'nın bağb olduğu HamburgerStahlwerke şirketi yetkilileriTürkiye'ye gelecek Zelıirli geıııiııiıı lıikâyesi 6 yılan hikâyesi 9 HÜRRİYETUYMAZ Almanyanın Hamburg kentindeki demir- çclik fabrikalanna ait baca filtre atıklannı Tür- kiye'ye, Eurocat ve SBS fırmalan kanalıyla ih- raç etmeye çalışan Hamburger Stahlwerke şir- keti yetkilileri, önümüzdeki günlerde bu sorunu çözmek üzere, Alman Enerji, Ticaret ve Çevre Bakanlıklan temsilcileri ile birlikte Türkiye'ye gelmeye hazırlanıyor. Dioksin ve furan gibi son derece zehirli ve kanserojen atıklann da bulun- duğu Heltermaa adlı gemideki yükün, çevre ve insan sağlığına zarar venneyeceğini ileri süren şirket temsilcileri, Türk Çevre BakanjığVrun malın ithalini engellememesi gerektiğini savu- nuyorlar. Gazetemize ilettikleri belgelere göre ise tartış- malı atık ticareti şöyle gelişiyor: Alman Ham- burger Stahlvverke, hammadde darboğazı ne- deniyle atıliaşan Çinkur'a, Alman demir-çelik ' tesislerine ait yüzde 15-40 oranında çinko içe- ren filtre atıklannı satmayı öneriyor. Bunun üzerine Çinkur, Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarhğı'na başvurarak, söz konusu "ham- madde'yi ithal edebilmeleri için izin istiyor. Ancak, Çinkur'un ithal belgesi alabilmesi için Çevrc Bakanhğı'ndan da onay alması gereki- yor. Çinkur'un başvurusunu değerlendiren Çcvre Bakanlığı, tesisin içinde bulunduğu du- rumu göz önüne alarak. ithal edilecek atıklan ithal etmesine taslak halindeki 'Tehlikeli Atık- lar Yönetmeliği'nin öngördüğü ek tesislcri yap- ması kaydıyla. bir defaya mahsus olmak üzere izin verebileceğini bildiriyor. Bakanlıktan Çin- kur'a gönderilen açıklama şöyle: "Çinkur Çinko, Kurşun Metal Sanayi A.Ş. Gcne! Müdürlüğü'ne, "... Almanya Eurocat GMBH firması, SBS Import-Export Vertrusu GMBH kanalı ile çinko oranı yüzde 15-40 ara- sında değişen çinko artığı veya çinko külünün Çinkur tesislerinde fason olarak işlenmesi için tcklifte bulunduğu ifade edilmekte ve yılda 100 bin ton hammaddenin tesiste işletilmesi için Çcvre Bakanlığımızdan gerekli izin talebinde bulunulmaktadır. Bakanlığımızca, atıklann sınırlar ötesi taşını- mının önlenmesi konusunda 27.1.1992 'de Pa- ris'te>apılan toplanü sonucu ahnan birkararla, Dışişleri Bakanlığı kanalı ile geri kazanma, geri çevirme ve yeniden kullanım gibi atık değerlen- dirme işlemlerine tabi tutulmak üzere, ücarete konu oian atıklann hiçbir şekilde ülkemize gönderilmemesi konusunda tüm OECD üyesi ülkelere yazıh ve sözlü olarak beyanda bulunul- muştur. Ancak ilgili yazıda beyan etüğiniz gibi işletmenizin içinde bulunduğu hammadde dar- boğazı nedeni ile atık kapasitesinin değerlendi- rilmesi gibi ekonomik nedenler göz önüne alı- narak çinko atığı maddesinin ülkemizde işlene- bilmesi için bakanlığımızca Alman hükümetine bir sefere mahsus olmak üzere izin verileceği bildirilecekür. İlgili yazınızda işlendikten sonra kalacak kül ve artık kısmın ne şekilde bertaraf edileceği hakkında herhangi bir projeden söz edilmemektedir. Tesisinizde söz konusu madde işlendiğı takdirde, bileşimindc analiz raporun- da da belirtilen çevre ve insan sağlığına toksik- (zehirleyici )etki yapacak maddelerden dola>ı bertaraflan için teknik altyapının hazırlanması gereklidir. Bu konuda bakanlığımızca hazırla- nan taslak 'Tehlikeli Atık Bertaraf ve Alanı Yersecimi ve Yönetimi Yönetmeliği'nde belirtı- len teknik esaslar doğrultusunda önlcmlenn alınması gerekmektedir. Söz konusu bertaraf tesisleri tamamlandığında konu bakanlığımız- ca da yerinde tetkik edilerek izlenecektir." Bu arada, Çevre Bakanlığı. Alman Çevre Ba- kanlığı ve ilgili firmadan, ihraç edecekleri yük içerisindeki kanserojen dioksin ve furan oranla- nnın miktannı gösteren ek bilgi istiyor. "Hür Hanseat Hamburg Çevre D.ıiresi, Teknik Çev- re Koruma Dairesi". Çevre Bakanlığı'na. "Hamburger Stahlvverke çelik tesislerinden çı- kan filtre tozunun işlenmesi sonucunda elde edilen kanşık oksitlerden ahnan bir numune üzerinde yapılan analizlerde . bir kilogramda 88.9 miligram TE'lik bir dioksin ıçeriği ortaya çıktığını, ancak bu miktann önemli ölçüde di- oksin emisyonuna dair bir ışaret olmadığını" bildiriyor. Bu tesislerin atık gazlannda yapılan dioksin emisyon ölçümlerinin dc kendileri tara- fından bilınmedlğıni açıklıyor. Bunun üzerine, Çevre Bakanı Doğancan Ak- yürek, Alman Cevre Bakanı Klaus Töpfer'in uyansı sonucu Çinkur'a nihai kararı şöyle bil- diriyor: "Konuyla ilgili olarak araştırmalanmıza de- vam etmiş . Alman Çevre Bakanı ile işbirliği yapılarak konu incelenmiş ve Alman yetkilile- rince söz konusu atık tehlikeli atık olarak teyit edilmiştir. Bu bilgiler çerçevesinde söz konusu atıklann Türkiye'ye ithaline müsaade edilme- mektedir. Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim." Çinkur da bakanlıktan gerekli izni alamama- sı üzerine 27.4.1992 tarihinde BSB Import- Export- Vertriebs şirketine, söz konusu atı- ğın ithaline ilişkin daha önce yapmış olduklan ön sözleşmeyi iptal ettiklerini bildiriyor. Bu ip- tal belgesi de özetle şöyle: " Hamburg Çelik Iş- letmesi artığı çınkolu filtre tozunun kuruluşu- muz tesislerinde işlenmesi için aramızdaki ön sözleşme gereği Çevre Bakanlığı"mıza gerekli müracaat yapılmıştır. T.C. Çevre Bakanlığı'nca gerek göndermiş olduğunuz analizlerin incelen- mesi. gerekse Almanya Çevre Bakanlığı'ndan ahnan bilgilerden söz konusu maddenin çevre riski taşıyan tehlikeli atık olduğu ortaya çıkmış ve Türkiye'ye ithaline müsaade edilmemiştir. Bu durumda aramızdaki 18 Şubat 1992 tarihli ön sözleşme 7. maddeye göre hükümsüz sayıla- rak işlemden kaldınlmıştır." Ancak. ithal ıptalı Almanya'ya bildirildiğin- de Heltermaa çoktan yola çıkmış bulunuyor. Gemi şimdi Karadeniz'de bilinmeyen bir yerdc bekletiliyor. Gemideki malın sahipleri Türk Çevrc Bakanlığı'nı ikna etmek için Türkiye'ye geliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle