Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 S MAYIS1992 PAZARTESİ CUMHURfYET SAYFA
HABERLER
CUMHURIYETTEN
OKURLARA
OZGENACAR
m Saydamfeğu.
Cuma sabahı "Cumhuriyet'in telefonları kilitlenmişti.
Kimi okur kutluyor. kimisi de kınıyordu...
Bazıları Istanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in "te-
r&r odaklanna yapılan baskınlarm infaz olmadığı" yolun-
daki demecini eleştiriyordu. Kimileri Sayın Menzir'e "ar-
kat", kimileri ise *ar^"çıkıyordu.
Aynı gün devam sayfasında bu baskınlarda ölen 11 kişt-
ni n ortak "vefat" ilanı yayımlanmıştı. Bu ilana da değişik
te-pki aiındı... Kimine göre teröristierin "vefat" ilant dahi
yayımlanmamalıydı... Bazılarına göre ise cenaze namazı
kılınan her kim olursa olsun mutlaka "iyi bllinlr"öi...
TÜSİAD Başkanı Bülent Eczacıbaşt'nın ekonomi sayfa-
mızda görüşlerini bir makalede yayımlaması kimine göre
"Cumhuriyet'e yakışmazdı. Bazıları ise "gerçekten çok
aydınlanmış"\ı...
Ertesigünüyinetelefonlarçaldı: "Adnan Hoca" d\yeb\\\-
nen "Adnan Oktar"\n "Son Mesaj" gazetesinin reklamı
"Cumhuriyet"\e nasıl yayımlanırdı?
Demokrasi, her insanın düşüncelerini hiçbirbaskı olma-
dan ve özgürce açıkladığı bir düzendi. "Cumhuriyet" de
bu demokratik düzenin bir gazetesiydi. Gelen telefonlar
demokrasinin ve basın özgürlüğünün doğal sonucu değil
miydi?
Ortalıkta "polisin infazı" söylentileri yaygındı. Bu savla-
ra karşı düşünceleri birinci kaynaktan öğrenmek "Cumhu-
riyef'in göreviydi. Bu görev de yerine getirilmişti. Nitekim
"Nokta"dergisi yayınımızdan sonra "intihar mı, infazmı"
sorusunıı bu hafta kapak konusu yapma gereğini duymuş-
tu.
öleni "iyi bilen" Islamiyetin bu gûzel hoşgörü kuralının
ardına sığınacak değiliz... Bize telefon eden ve hatta Mar-
maris'ten faks dahi çeken okurlarımızdan birinin İstanbul-
da okuyan yetişkin birçocuğu olsa, bir polis baskınında bu
çocuk ölse. baba olarak nereye gidebilir, kime başvurabi-
lirdi?Çocuğunun "infaz kurbanı"olduğunu kime anlatabi-
lirdi? Böyle bir şey dilemeyiz, ama hiç kuşkusuz ilk başvu-
racağı yer demokratik çizgi ve insan haklarından sapma-
nın daima karşısında olan "Cumhuriyet" olmayacak
mıydı?Çocuğunun Vefaf"ilanınıhangigazetedeyayımla-
tacaktı? Acısını kime duyurabilecekti bu değerli okuru-
muz?
Biz bu soruları yanıtlamaya çalışırken daha aradan 24
saat geçmemişti!.. Cumartesi gecesi Bolu'nun Gerede il-
çesinde Ankara politika muhabirimiz Günseli önal, az
daha "infaz kurbanı"olacaktı.
Yerel seçimlerin nabzını tutmak için görevfi gittiği Ge-
rede'de bir "muhbir", bayan muhabirimizi "PKK teröristi"
olarak polise bildirmişti. Polis, yeterli arastırmayı yapma-
dan gece saat 22.00'de Günseli'nin kaldığı oteldeki odasını
basmıştı. Karşısında uzun namlulu silahlartaşıyan ve üni-
formasız bir grup insanla karşılaşan Önal, o andaki korku,
şaşkınlık ve şokun etkisiyle yanlış bir davranışta bulunsay-
dı acaba ne olurdu? Önal'ın ailesinin, arkadaşlannın vere-
ceği "vefat" ilanını yayımlamayacak mıydık? Günseli, sana
büyük geçmiş olsun...
Deniz Gezmiş ve arkadaşiarı yargılanmış, sıkıyönetim
mahkemesinin öngördüğü cezaları "infaz" edilmişti. Bu
"infaz'm hukuksallığı 20 yıl sonra günümüzde parlamen-
toda dahi tartışılıyor. Bazı insanlann Gezmiş ve arkadaş-
iarı gibi bir yargılama olanağından dahi yoksun ölümleri-
nin yasal dayanağı, demokrasinin saydamlaştırılmasına
çalışıldığı şu günlerde Türkiye'de tartışılmayacak mıydı?
• • •
Kafkasya'da Ermenistan'ın yarattığı "A/ar?c/van"ve "Şu-
şa Kohdoru" olaylarına ilk dikkati çeken "Cumhuriyet"
olduğunda meslektaşlarımız "paniğe gerek yok" demiş-
lerdi. Olayların ciddiyeti tırmanma eğilimi gösterdiğinde
Babıâli'de birden savaş tamtamları duyuldu ve müdahale
rüzgârları esti. Oysa, gazetemiz "diplomatik arayışa"ön-
celiktanıyordu.
Başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Er-
dal Inönü, Dışişleri Bakam Hikmet Çetin ve bakanlığın üst
düzey diplomatları Kafkasya'daki oldu bittiler karşısında
çok tutarlı bir sınav verdiler.
Türkiye maceraya sürüklenmeden, Moskova ve Was-
hington'un yanı sıra NATÖ ve AGİK'in harekete geçirilme-
siyle Ermenistan'ın yayılmacılığı şimdilikdurdurulmuştu...
• • •
Leyla Tavşanoğlu arkadasımız hattanın konuğu olarak
bu kez değişik bir yol izledi. Iki farklı cinsten, iki uzman ile
iki cinsiyet sorununu işledi. "Andropoz" ve "menopoz"u
kıyasladı. Geçen hafta sonunda konuşmalarını tamamla-
dığında, Amerikan Newsweek dergisi, arkadaşımıza bir
sürpriz yaptı. Dergi kapağını "menopoz"a ayırmıştı. Bazı
gazetelerimiz kendileri araştırma zahmetine katlanma-
dan "menopoz" kapağını "iktibas"etmişlerdi.
Ardından New York Times gazetesinin "andropoz" ve
"menopoz'u aynı gün ayrı ayrı işlediğini gördük. Ancak
üzüntümüz yerini farklı bir duyguya bıraktı. "Cumhuriyet"
dünya basını ile birlikte bu konuları arastırmayı, yabancı
bastnla birlikte aynı anda düşünmüştü.
• • •
Cumhurbaşkanı Sayın Turgut özal, Houston'daki başa-
rılı prostat ameliyatından sonra Ankara'ya döndü.
Kendisine ve okurlarımıza sağlıklı bir gelecek diliyoruz.
İSTANBUL SAN AYİ ODASI ve MARMARA
ÜNfVERSİTESÎ
AT ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI
SEMPOZYUMU
DAMPtVG, ANTÎ-DAMPtNG VE TELAFt EDİCt VERGİ
UYGULAMALARI25 MAYIS 1992 PAZARTESt
İSO
ODAKULE MECLİS SALONU
Bu sempozyumda AT ve ABD'de Türk ıhraç ürünlerine uygulanan
anti-damping soruşturmalan ve antı-damping ve telafi edici vergüer (co-
untervaılıng duty) hakkında dünya çApında uzmanlar pratik bılgiler ve
çözüm >ollan önereceklerdir. Aynca, •'Türkiye'de tthalatta Haksız Re-
kabetin önlenmesine tlişkin Yasa" da yürürlüğe gırmiştir. Bu yasanın
uygulanmasında ortaya çıkan soruniar da aynı gün yapüacak oturumda
tartışılacaktır.
25 MAYIS 1992 PAZARTESİ
9.30 Devlet Yardımlan ve Sübvansıyonlar Genel Kavramı:
Hollanda'da Son Onbeş Yıllık Sanayi Yardımlan UyguJaması
ve Beyaz Kitap
Prof. E>r. D.J. Wolfson
Hollanda Kamu Politikası Bilimsel Konseyi Başkanı
(Scıentific Council for Govemment Policy)
10.20 Dampıng Kavramı ve Antı-Damping Uygulamalan
Prof. Dr. Jacques Steenbergen
New York ve Brüksel Barosu Avukatlanndan Leuven Üniversitesi
Uluslararası Ticaret Hukuku Profesörü
H.20Ara
11.40 Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Vergi Uygulamaları
* Prof. Dr. Jacques Steenbergen
12.30 Sorular ve Tartışma
I3.00Ara
14 30 Avrupa Bütünleşmesi Kapsamında Topluluk Politikalannın
Uygulama Vasıtalan Olarak "Mali Araçlar" (Vergiler ve Devlet
Yardımlan) ve Dığer Mekaruzmalar
(Delors-11-Uyum Fonuna İlişkin ön Koşullar ve Komisyon
önerileri)
* Prof. Dr. D. J. Wolfson
15.30 Türkiye'de lthalatta Haksız Rekabetin önlenmesine tlişkin Yasa
ve Uygulaması
* Doç. Dr. Ateş Akıncı. Marmara Üniversitesi AT Enstitüsü
* Ahmet Yakra, H.D.T.M. Dampıng Araşürma Daire Başkanı
* Ahmet Ataker, H.D.T.M. Uzman Yardıması
16.30 Sorular ve Tartışma Basın: 28460
Çocuklarcinseltacizekurban• Çocuk istisman ve ihmali ile ilgili suçlann % 70'ini ırza geç- • Aile fertleri, öğretmenler ve ustalar tarafından yapıldığında
me oluşturuyor; 5-14 yaş arası çocuklar önemli bir yer tutuyor. kötü muarnele, bir eğitim yöntemi olarak değerlendiriliyor.
ÜMİTOTAN
tZMİR • Ankara, Istanbul ve
Izmir mahkemelerinde çocuk
istisman ve ihmali ile ilgili yargı
kararlannı tarayan araştırma-
cılar, suçlann yüzde 70'inin ırza
geçme ve "ırza tasaddi" oldu-
ğunu saptamışlar.
Çocuklann her türiü aktifey-
lemlerini zedeleyen. hırpalama,
dayak, aşağılama, ırza geçme
gibi durumlar çocuk istisman
olarak tanımlanırken çocukla-
nn normal gelişimleri için gere-
ken beslenme, sağlık, gözetim,
eğitim gibi gereksinimlerinin
karşılanmaması da çocuk ih-
maÛ olarak açıklanıyor
Prof. Dr. Esin Konanç, Prof.
Dr. Sezen Zeytinoğlu ve Doç.
Dr. Şeyda Kozcu'nun birlikte
yaptıklan araştırmanın sonuç-
İarı çocuk istismarında en
önemli payın "cinsel taciz"e ait
olduğunu gösteriyor. Cinsel is-
tismar Batı ülkelennde de
önemli bir gündem maddesi.
Çocuk istisman konusunda uz-
man Ingiliz Kevin Brovvne,
1983-1987 yıllan arasmda fızik-
sel istismann yüzde 25 oranın-
da artış gösterdiğini belirtip
"aynı dönemde çocuklarda cin-
sel istismann sekiz kat arttığı
tespit edilmiştir. İngiltere ve
Galler'de 25 bin 700 çocuğun
korunması gerektiği ortaya çık-
mıştır" diyor.
Yüzde 6S'i cinsel taciz
Ankara, tstanbul ve Izmir ce-
za mahkemeleri kararlannda
istismara uğradıklan saptanan
701 çocuktan yûzde 68'inin cin-
sel tacizle karşı karşıya kaldık-
lan, bu çocuklardan yüzde
54.7'sinin kız, yüzde 45.3'ünün
de erkek olduğu belirlenmiş.
Araşürmayı yapan Kozcu,
Zeytinoğlu ve Kozanç'ın baş-
langıçta beklemedikJeri bir so-
nuçla erkek çocuklann da en az
kız çocuklar kadar cinse! istis-
mara hedef olması.
Marmara Üniversitesi Tıp
Fakültesi öğretim üylerinden
Doç. Dr. Oğuz Polat ve Doç.
Dr. Osman Hayran'ın birlikte
yaptıkları araştırmanm so-
nuçlan da cinsel tacize uğrayan
çocuklardan 5-14 yaş arasında
olanlann önemli bir yer tuttu-
ğunu gösteriyor. Araştırma
sonucunda Doç. Dr. Osman
Hayran'ın vardığı sonuç şu:
"Korumasız ve küçük çocukla-
nn cinsel saldınlara karşı açık
olduğu anlaşılmışür."
Konanç, Zeytinoğlu ve
Kozcu'nun araştırmalannda,
çocuklan fıziksel ve cinsel yön-
den istismar edenlerin hemen
hernen tümünün erkek olması
da ilginç bulunuyor:
"Cinsel istismann yüzde 98'-
ini, fıziksel istismann da yüzde
yüzünü erkekler gerçekleştiri-
yor. Irza geçme suçlannın er-
kekler tarafından işlenmesi
doğal kabul edilse de fena mua-
mele suçunun tümünün erkek-
ler tarafından işlenmiş. olması
Atatürkçü öğrettnenesoruşturma
"Çarpsaydı damarına eğer halis Türk kanı, satar mıydı Vahdettin keyfi için vatanı
ÖMERYURTSEVEN
DENİZLİ - Serinhisarüçesinde öğren-
cüerine şair Cemal Oğuz öcal'ın Ata-
türk'ü öven, Sultan Vahdettin'i yeren
"23 Nisan" adJı şiirini okutan Saüh Esen
llkokulu öğretmeni Yusuf Yücel hakkın-
da okul müdürlügünce soruşturma acü-
dı.
Okul müdüriüğünün ecdadı küçük
düşürmekle suçladığı öğretmen, yöneti-
len suçiamalar için 'öğreımenlik mesleği-
ne, Atatürk ilke ve inkılaplanna hakaret
ediüyor' diye yazıh ifade verdi. Ilcede bü-
yük yankı uyandıran olay, Egit-Sen ve
Egitim-fş sendikalannca ağır tepkiyle
karşılanırken, Atatürkçü Düşünce Der-
neği tarafından yapılan bir açıklamayla
kınandı.
Olay, 23 Nisan Ulusal EgemenKk ve
Çocuk Bayramı kutlama törenterinde
meydana şeldi. Törende okul adına oku-
nacak şiiri seçmekle görevlendirilen öğ-
retmen Yusuf Yücel, "23 Nisan" adlı şiiri
öğrencüerine ezberietti. Okul müdürlü-
ğünün de onaylaması üzerinc törende
okunan şür, daha sonra sakıncalı bulun-
du. Olaydan iki hafta sonra okul müdür
vekili Kemal AJüpannak, öğretmen Yü-
cel hakkında soruşturma acü. Soruştur-
ma evrakında ögretmene şu suçlama
yöneltikli.
"Günün mana ve önemini ifade et-
mekten ziyade geçrnişimizi ve ecdadımızı
aşağüayıa, kötüleyıa mana ifade eden,
aynı zamanda milli ve manevi değerleri-
mizi küçük göstenci anlam taşıyan şiiri
kasıüı mı veya bir üunalin neticesi olarak
mı seçtiniz? Bu konudaki savunmanızı
okul idaresine büdirmenizi rica ederim."
Şiinn birinci ve ikinci dörtlüğünde yer
alan ve Atatürk tarafından Vahdettin
için kullanılan 'alçak' sözü ile "Çarpsay-
dı damanna eğer halis Türk kanı, satar
mıydı Vahdettin keyfi için vatanı" mısra-
lan yüzünden hakkında soruşturma acıl-
masmı "Atatürk düşmanhğı" olarak
yorumlayan öğretmen Yücel, kendj el
yaaa ile verdiği ifadede tepkisini şöyle di-
legetırdi:
"Bu şiirde kötüleniyor dediginiz ecda-
dınız kimdir? Şür, Türklüğün benliğiru
kazandığı, egernenliğin kişi veya zümreye
degiL kayıtsız şartsız millete ait olduğu,
cumhuriyetimizin temelini ilk harcın
konduğu o günün anlam ve önemini en
güzel biçimde ifade ettiği için secilmiştir.
Kaldı ki şiirin okunması için oluşturulan
komisyonda okunmaana okul müdüriü-
ğü de imza atmışur. Yönelttiğiniz suçla-
maiarla öğreünenlik mesleğıne, Atatürk
ilke ve inkılaplanna ve şahsıma hakaret
ediyorsunuz. Törenden 11 gün sonra aç-
nğınız soruşturma ile yönelttiğiniz suçla-
malann saptanması ve gerçeğin ortaya
çıkması çin savunma ve soruşturma ev-
rakının D Milli Eğitim Müdürlüğü'ne
gönderilerek yetkili ve uzman kişüer ta-
rafından değeriendirilmesini istiyorum."
Atatürk'ün Sultan Vahdettin için söy-
lediği 'alçak' sözünün, Hıfzı Veldet Veli-
dedeoğlu'nun sadeleştirdiği Nutuk'ta da
yer aldığını anımsatan öğretmen Yusuf
Yücel, acılan soruşturma ile Atatürk'ün
hedef alındığıru savundu.
Eğit-Sen ve Eğitim-İş'in tnldirilerinde
ise şu görüşlere yer verildi:
"Bu soruşturma Atatürk'e açümışür.
Verilecek her ceza, Atatürk'e verilmiş sa-
yılacaktır. Kurtuluş Savaşı emperyaüz-
me ve onun yerli işbirlikçileri Vahdetün-
lere karşı yapılmışür. Cumhuriyet'in
öğretmeni mandacdan savunamaz."
n s t ı t Y i s ı l r ı c ı ı * t t ı l î i r Harika minikler profesyonelliğe ilk adımlannı dün Sheraton Oteli'nde attılar. Birbirinden
p o i l l l c t i v ı s ı ı LLllcU s e y i m ü
4_M y a ş
aras.ndây m i n i k
mankenler jine birbirinden güzel mayoları, şortları, gece
kıyaferJerini. bermudalan büyükJere sundular. Bu arada annelerde cocukJargibi heyecanlara ortak otdular. Dans gruplaruıın gösterileri ise büyükle-
re taş çıkartan cinstendi. Hareketkrin yumuşaklığı, yürüyüş ve endam, yetişkin mankenlerin tıpkısıydı. Latin Amerika danslan ve ardından gelen
'rap show% heyecanlı ve bol kahkahalı görüntülerden birkaçıydı. (Fotoğraf: ZAFER AKNAR)
ilginç bir bulgu olarak dikkat
çekiyor. Irza geçme suçlannın
yüzde 32.7'sini 18yaşınaltında,
hemen hemen yansının da 21
yaşın altında olan gençler tara-
fından işlenmiş olması, üzerin-
de önemle durulması gereken
bir sonuçtur."
Ahlaki kavramlann
baskısı
Çocuklara cinsel istismann
mahkemelere çok yansımaması-
nın toplumsal nedenleri üzerin-
de duran uzmanlann bu konu-
daki yaklaşımlan da şöyle:
Türk toplumunda namus,
bekâret gibi kavramlara verilen
önem, özellikle cinsel suçlann
mahkemelere daha fazla yansı-
masına sebep olmaktadır. öte
yandan çocuklara kötü mua-
mele, özellikle aile fertleri, öğ-
retmenler veya ustalar tarafın-
dan yapıldığında bir eğitim
yöntemi olarak değerlendiril-
mekte, bu da birçok fıziksel is-
tismann mahkemelere yansıma-
sını önlemektedir. Ustalann
çıraklannı cinsel yönden istis-
man da araştırmalarda önemli
bir yer tutmaktadır.
Çocuk Istismarlan ve Ihma-
lini önleme Derneği yetkili-
leri. ülkemizde istismar ve
ihmal edilen çocuklarla ailele-
rin tedavisini sağlayacak özel
olarak oluşturulmuş kurumla-
nn olmamasından yakınıyor.
Prof. Dr. Esin Konanç, Türk
hukuk sisteminin çocuk istis-
man ve ihmali konusundaki
hükümlerinin yeterli olduğunu
vurgulaytp "Ancak sistemin ge-
rektirdiği kurumlann kurulma-
sı ve işletilmesi açısından büyük
eksikükler olduğunu da kabul
etmek zorundayız" diyor.
Ekonomik düzey
İngiliz uzman Dr. Kevin
Browne de çocuk istisman ile il-
gili araştırmalann ekonomik
düzeyi düşük ailelerden başla-
tılmasının yetersizliğine değirü-
yor.
Kevin Browne, istismar oluş-
madan alınacak tedbirlerin zor,
ama mutlaka yapılması gere-
ken olduğunu vurgulayıp sür-
dürüyor:
"Sağlık denetçiteH, yüks*
riskli ailelerde potarısiyel Çöcılk
istismannı belirleme konusun-
da önemli bir rol oynar. Aileleri
tarama, çocuğun ilk dokuz
ayında ve üç aşamada yapılma-
lıdır. İstismar örüntüsü ilk yılda
kurulur. Önleyici bir etkinin ol-
masını istiyorsak ana baba olu-
şun başlangıcında olaya müda-
hale etmemiz gerekmektedir."
Hükümler
Türk hukuk sisterninde ço-
cuklann cinsel istismannı önle-
meye yönelik hükümler şunlar:
-TCK414F.l-15yaşınıbi-
tirmeyen küçüğün ırzına geçen
kimseler 5 yıldan az olmamak
üzere ağır hapis cezasıyla ceza-
landınlır.
-TCK 414 F.2-Eğer ırza ge-
çen kimse cebir şiddet veya hile
kullanmışsa veya çocuğu tehdit
etmişse verilecek ağır hapis ce-
zası 10 yıldan az olamaz.
- TCK 417 - Irza geçme ve ır-
za tasaddi fiilleri veli, vasi, öğ-
retmen. bakıcı ya da çocuk
üzerinde nüfuz sahibi kişilerce
işlenirse ceza yanya kadar arttı-
nlır.
- TCK 418 - Irzına geçilen ço-
cuğun sağlığmın herhangi bi-
çimde zarar görmesi halinde
verilecek ceza yanya kadar art-
ünlır.
Zehirli atık taşıyan Heltermaa'nın bağb olduğu HamburgerStahlwerke şirketi yetkilileriTürkiye'ye gelecek
Zelıirli geıııiııiıı lıikâyesi
6
yılan hikâyesi
9
HÜRRİYETUYMAZ
Almanyanın Hamburg kentindeki demir-
çclik fabrikalanna ait baca filtre atıklannı Tür-
kiye'ye, Eurocat ve SBS fırmalan kanalıyla ih-
raç etmeye çalışan Hamburger Stahlwerke şir-
keti yetkilileri, önümüzdeki günlerde bu sorunu
çözmek üzere, Alman Enerji, Ticaret ve Çevre
Bakanlıklan temsilcileri ile birlikte Türkiye'ye
gelmeye hazırlanıyor. Dioksin ve furan gibi son
derece zehirli ve kanserojen atıklann da bulun-
duğu Heltermaa adlı gemideki yükün, çevre ve
insan sağlığına zarar venneyeceğini ileri süren
şirket temsilcileri, Türk Çevre BakanjığVrun
malın ithalini engellememesi gerektiğini savu-
nuyorlar.
Gazetemize ilettikleri belgelere göre ise tartış-
malı atık ticareti şöyle gelişiyor: Alman Ham-
burger Stahlvverke, hammadde darboğazı ne-
deniyle atıliaşan Çinkur'a, Alman demir-çelik '
tesislerine ait yüzde 15-40 oranında çinko içe-
ren filtre atıklannı satmayı öneriyor. Bunun
üzerine Çinkur, Hazine ve Dış Ticaret Müste-
şarhğı'na başvurarak, söz konusu "ham-
madde'yi ithal edebilmeleri için izin istiyor.
Ancak, Çinkur'un ithal belgesi alabilmesi için
Çevrc Bakanhğı'ndan da onay alması gereki-
yor. Çinkur'un başvurusunu değerlendiren
Çcvre Bakanlığı, tesisin içinde bulunduğu du-
rumu göz önüne alarak. ithal edilecek atıklan
ithal etmesine taslak halindeki 'Tehlikeli Atık-
lar Yönetmeliği'nin öngördüğü ek tesislcri yap-
ması kaydıyla. bir defaya mahsus olmak üzere
izin verebileceğini bildiriyor. Bakanlıktan Çin-
kur'a gönderilen açıklama şöyle:
"Çinkur Çinko, Kurşun Metal Sanayi A.Ş.
Gcne! Müdürlüğü'ne, "... Almanya Eurocat
GMBH firması, SBS Import-Export Vertrusu
GMBH kanalı ile çinko oranı yüzde 15-40 ara-
sında değişen çinko artığı veya çinko külünün
Çinkur tesislerinde fason olarak işlenmesi için
tcklifte bulunduğu ifade edilmekte ve yılda 100
bin ton hammaddenin tesiste işletilmesi için
Çcvre Bakanlığımızdan gerekli izin talebinde
bulunulmaktadır.
Bakanlığımızca, atıklann sınırlar ötesi taşını-
mının önlenmesi konusunda 27.1.1992 'de Pa-
ris'te>apılan toplanü sonucu ahnan birkararla,
Dışişleri Bakanlığı kanalı ile geri kazanma, geri
çevirme ve yeniden kullanım gibi atık değerlen-
dirme işlemlerine tabi tutulmak üzere, ücarete
konu oian atıklann hiçbir şekilde ülkemize
gönderilmemesi konusunda tüm OECD üyesi
ülkelere yazıh ve sözlü olarak beyanda bulunul-
muştur. Ancak ilgili yazıda beyan etüğiniz gibi
işletmenizin içinde bulunduğu hammadde dar-
boğazı nedeni ile atık kapasitesinin değerlendi-
rilmesi gibi ekonomik nedenler göz önüne alı-
narak çinko atığı maddesinin ülkemizde işlene-
bilmesi için bakanlığımızca Alman hükümetine
bir sefere mahsus olmak üzere izin verileceği
bildirilecekür. İlgili yazınızda işlendikten sonra
kalacak kül ve artık kısmın ne şekilde bertaraf
edileceği hakkında herhangi bir projeden söz
edilmemektedir. Tesisinizde söz konusu madde
işlendiğı takdirde, bileşimindc analiz raporun-
da da belirtilen çevre ve insan sağlığına toksik-
(zehirleyici )etki yapacak maddelerden dola>ı
bertaraflan için teknik altyapının hazırlanması
gereklidir. Bu konuda bakanlığımızca hazırla-
nan taslak 'Tehlikeli Atık Bertaraf ve Alanı
Yersecimi ve Yönetimi Yönetmeliği'nde belirtı-
len teknik esaslar doğrultusunda önlcmlenn
alınması gerekmektedir. Söz konusu bertaraf
tesisleri tamamlandığında konu bakanlığımız-
ca da yerinde tetkik edilerek izlenecektir."
Bu arada, Çevre Bakanlığı. Alman Çevre Ba-
kanlığı ve ilgili firmadan, ihraç edecekleri yük
içerisindeki kanserojen dioksin ve furan oranla-
nnın miktannı gösteren ek bilgi istiyor. "Hür
Hanseat Hamburg Çevre D.ıiresi, Teknik Çev-
re Koruma Dairesi". Çevre Bakanlığı'na.
"Hamburger Stahlvverke çelik tesislerinden çı-
kan filtre tozunun işlenmesi sonucunda elde
edilen kanşık oksitlerden ahnan bir numune
üzerinde yapılan analizlerde . bir kilogramda
88.9 miligram TE'lik bir dioksin ıçeriği ortaya
çıktığını, ancak bu miktann önemli ölçüde di-
oksin emisyonuna dair bir ışaret olmadığını"
bildiriyor. Bu tesislerin atık gazlannda yapılan
dioksin emisyon ölçümlerinin dc kendileri tara-
fından bilınmedlğıni açıklıyor.
Bunun üzerine, Çevre Bakanı Doğancan Ak-
yürek, Alman Cevre Bakanı Klaus Töpfer'in
uyansı sonucu Çinkur'a nihai kararı şöyle bil-
diriyor:
"Konuyla ilgili olarak araştırmalanmıza de-
vam etmiş . Alman Çevre Bakanı ile işbirliği
yapılarak konu incelenmiş ve Alman yetkilile-
rince söz konusu atık tehlikeli atık olarak teyit
edilmiştir. Bu bilgiler çerçevesinde söz konusu
atıklann Türkiye'ye ithaline müsaade edilme-
mektedir. Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim."
Çinkur da bakanlıktan gerekli izni alamama-
sı üzerine 27.4.1992 tarihinde BSB Import-
Export- Vertriebs şirketine, söz konusu atı-
ğın ithaline ilişkin daha önce yapmış olduklan
ön sözleşmeyi iptal ettiklerini bildiriyor. Bu ip-
tal belgesi de özetle şöyle: " Hamburg Çelik Iş-
letmesi artığı çınkolu filtre tozunun kuruluşu-
muz tesislerinde işlenmesi için aramızdaki ön
sözleşme gereği Çevre Bakanlığı"mıza gerekli
müracaat yapılmıştır. T.C. Çevre Bakanlığı'nca
gerek göndermiş olduğunuz analizlerin incelen-
mesi. gerekse Almanya Çevre Bakanlığı'ndan
ahnan bilgilerden söz konusu maddenin çevre
riski taşıyan tehlikeli atık olduğu ortaya çıkmış
ve Türkiye'ye ithaline müsaade edilmemiştir.
Bu durumda aramızdaki 18 Şubat 1992 tarihli
ön sözleşme 7. maddeye göre hükümsüz sayıla-
rak işlemden kaldınlmıştır."
Ancak. ithal ıptalı Almanya'ya bildirildiğin-
de Heltermaa çoktan yola çıkmış bulunuyor.
Gemi şimdi Karadeniz'de bilinmeyen bir yerdc
bekletiliyor. Gemideki malın sahipleri Türk
Çevrc Bakanlığı'nı ikna etmek için Türkiye'ye
geliyor.