Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
«AYFA CUMHURİYET 16 MAYIS1992 CUMARTESİ
12 DIZI-YAZI
Türkiye'nin en yakın ticari ortağı Özbekistan'ın yıldızı, pamuk, doğalgaz ve altın madeniyle parlıyor
Sarı, mavi ve beyaz altııı diyarı
Türk sermayesi
İpek Yolu'nda
ABDURRAHMAN YILDIRIM
ve
BÜLENT KIZANLIK araştındi
- 3 —
Özbckıstan, Türki cumhun-
yctlcr arasında şu anda Türkiye'-
ye cn yakın ekonomık ve tican
partner görünümünde. Tıcan bı-
rikım ve sanayı agsından diğer
cumhumetlere oranla daha ı>ı
bir konumda. Bugüne kadar ya-
bancılarla 17jointventure(ortak
yalınm) anlaşması imzalamış.
Özbekistan'ın başlıca tarım
ka\naeı pamuk. 5 3 mıl>on ton-
Onerilen başlıca ticaret ve yatırım işbirliği konuları
kracab taMltaı
Verel Sanayı BakanbOı • Calışır durumdakı gıda
maddelen tşleyen fabrtka
laf ve konserve üreöm.
• Tetett, kadrfe, pamuk üretımı
• örgü mamuHer üreümı
• Koton etyaf ışteme
• Tûketm mallan. etektnklı
ev aleden, üııuten, detenan
vb. ürebm
• Koton artıklan
• Milli kıyafetler
• Naluş işleme mallar
• Altm nafcış ışlemeler
• Sanayi tuzu
• Havtu ve yatak çarşafı
•Termoslar
• Sefam* mallar
• Mûak aletten
• ÇakmaMar
• Bıçak ve çofap
• Maden ıpHk
• Fabnka tipı kadife kumaş
• Altın nataş mamul üreOmı
ıçtn gerekt parçalar
Ticaret Bakanbğı > Kûçök dûkkamar • Işlenmtş koton
•Ipekli kumaş
• Ure
• Et, şeker, yafl. çoaık maması,
bujday, ışlenrriş ya da ham gıda
maddeteri.
Ener)ı BakanbOı • Izolasyon malzemesı üreonn • Art* kömürden
btok panei briket
• Kartnt
Ormanalık Devtet Komitesı • Kutu bal (25-30 gr)
• Işienrmş badem
• T*ta hammaddelenn kurutul-
ması ve pakedenmesı tçın gereklı
araç gereç
Devtet Petrol Uretme Komitesı • Kuilanıma uygun motor yajı
• Petrol daûıtım ıstasyonlan
Mazot tukımbası ûretımı
Uzkoopuneshtrjrg • Domates sosu ûretm fabnkası
• Tetrapak teknototısjyle
tnl ambatajlama
« Yün 'qteme
• MaOaza ** restoran kurma
• Dış ve iç tıcaret
Inşaat Malzemeten BakanlıOı • Yanmaz mafceme ûrettnı • Belon
• Tıbbi mabeme üretımı • Mçı
• Beton ekjpmanı üretımı • Çını
• ünolyum üretımı • Serarmk
• Doğal taş ve mermer ûretımı • Tuflla
•Ateş tufllası
• Belon teknok>)isı
• Ooflal taş çıkarma ve işleme
teknolojısı
•Cam paketteme
• Kalsıyum soda
• Potpfopılen
•PVC
• Ookme demır teknotoıisı
Uzmedihpex • Seımaye kurumlan kurmak
• Hastanflter
• Tıbbi ekıpman ûretımi
Tıtobı hammadde —
Tanm • Pamuk yebştrme
• Pamuk ve yün jşie
• tpekç» ve üretımi
• İlaç ûretimı
S. Kaynakton BakanlıOı > Sıhhı emta ûretımı
• Tanmsal mal işleme. depotama
• Et, peyntf, meyve suyu ûretımt -
> Koyun postundan gryım eşyalan
> Tujjla fabnkası
• Su teknoto|isı projeteri
Otomtbıl H*Hıye Bakanlıgı •Otobüs montaji
• Uluslararası nakSye
luk yıllık üretimıyle dünyanın
belli başlı pamuk üreticilerinden.
Fergana Havzası'nı su!ama\a
açan Özbekıstan mey\e-sebze
üretımınde de lıder ülkelerden bı-
rı. Ha>vancılık da gelışmiş
durumda. Buna paralel olarak
çarşı. pazannda da alış verişler
diğer cumhuriyetlere oranla da-
ha canlı.
Özbekistan, Türkmenistan
kadar olmasa da yine önemli
miktarda doğalgaz rezervine sa-
hip. Peırol de var. Hıdroeiektrik
santrallanyla önemli bir elektrik
üreticisı konumunda. Sanayide
kimya. doğalgaz üretimi. tekstil.
pamuk toplama makineleri \e
halıalık önde geliyor.
Zengin mermer yataklarına
sahip \e mermer işlemeciliği ge-
lişmiş. Mobilya sanayii de yine
öncü sektörlerden biri. Aynca te-
lcvizyon, buzdolabı ve çamaşır
makinesi gibi beyaz ve kahveren-
gi eş>a üretiminde yine cumhuri-
yetler arasında en önde bulunu-
yor.
Semerkant. Nomazkan, Ho-
kant \e Buhara şehirleri Özbekis-
tan'ın önemli sanayi merkezleri.
Özbekıstan'ı diğer cumhun-
>etlerden ayıran bir özellığı de
tunzm poıansiyelinın yüksek ol-
ması. Taşkent. Semerkant \e
Buhara tanhı eserleriyle tunstık
açıdan önemli bir çckım merkezı
olmasına karşın yatak kapasitesı
ve turistik hizmetler açısından
çok zayıf. Bu aianda büyük boş-
luk var. Türk yattnmcılann bir
bölümü bu alana yönelmiş du-
rumda. Pet Holding. Semerkant"
ta 50 milyon dolarlık dört yıldızlı
bir otel inşasını üsllenmiş. Pet
Holding aynca Taşkenı'te 10
milyon dolara bırderi işleme fab-
rikaşıdakuracak. Herikiyatınm
da Özbekıstan ile ortaklaşa gcr-
çekleşunlecek ve ödemc pamuk-
la yapılacak.
Özbekistana yönelik sanayı
\atınmlan arasında Yaşar Hol-
dıngin ABD'nin üç büyük blu-
cın \e spor giyim üretıcısınden
biri olan Jordachc ilc ortak bir
fabrika kurnıası da yer alıyor.
Taşkent avnı zamanda Orta
Asya'mn fınans merkezi olmaya
aday. Özelleştırmenin hızla de-
\am ettiği Özbekıstan'da seıma-
ye pıyasasının gclışıırıîmesı
amacıyla menkul kıymeıler bor-
sasının kurulmasına çalışılıvor.
Yabancı sermavevı cekmek ıçm
kanun da çıkarılmış ve vergi
rnuafiyeti getirilmiş.
Çukurova Grubu Taşkent'tc
bir ofıs açmış. Orta Asya'va yö-
nelik faaliyetlcrinı bu ofisten
sürdürüyor Grubun patropu
Mehmet Emin Karamehmet. Öz-
bekıstan ıle Taşkcntte ortak bir
banka kurulmasına ilişkin bıran-
laşma da imzalamış.
Özbckistan"ın clindc kalkın-
masını fınansc cdecek bir başka
olanagı daha \ar: Altın. Saflık
derecesi yüzde 99.9 olan özbe-
kistan altını dünyanın en kalitclı
altını. Ve yılda 250 ton altın çı-
kartılıyor.
StRECEK
Özbekistan başkenti Taşkent'te Lenin Meydanı metro istasyonu.
PORTRE
ÖZBEKISTAN
Yüzölçikmi: 447 bın km1
Nüfus; 20.3 milyon
Başkent: Taşkent
Çalışan nüfus: 6.2 milyon
Ktşi başına gelir: 1056 ruble
Başlıca ürünleri: Kömür. doğal
ga/. altın. çımento
Topiam ithalat: 12.3 mılyar ruble
Toplam ihracat: 10.4 milyar ruble
Ortalama avlık ücret: 170 ruble
Altın çıkarmak üstün teknoloji ister• Türkı cumhunyeılcr. bağımsızlıkla-
,nnı kazanmadan önce Moskova'ya
göndermek zorunda kaldıklan altınla-
n. şımdı nasıl değerlendıreceklenni
araştırıyorlar. Yıllık 43 milyon tonluk
altın üretımıyle Türk Cumhuriyetleri
arasında parla>an Özbekısian. Türk
yatırımcılann da ılgisini çckıyor. Türk
yatınmcılann Özbekistan'da altın çı-
karacağı \olunda haberler özellıkle
son günlerde yoğunlaştı. Bu aianda en
çok adı geçen firmalardan Temizocak
Kuyumculuk AŞ'nın Yönetim Kuru-
lu Başkanı Yılmaz Temizocak. "Bu işe
bızim ne paramız ne teknolojımiz yet-
mez. Olay büyütülüyor" dedi. Temi-
zocak, Türk kuyumculuk sektörünün
Orta Asya cumhurıyetlenndeki ışlevı-
nin. altını çıkarmak değıl. işlcmek
olduğunu vurguladı.
Yılmaz Temizocak. Türkı cumhuri-
yctlerdeki altın potansiyelınin ıki
biçimde ortaya çıktığını anlaltı. Temi-
zocak, "Devletlerin clinde allın \ar
Firmalann. bakır fabrikalannın da
elinde altın var. Bunlareskıden merke-
zi hükümete gönderilmek zorundaydı.
Bu altınlann nasıl değerlendınleceğıne
Moskova karar veriyordu. Ancak ba-
ğımsızlık ilanlanndan sonra bu altın-
lar cumhuriyetlerde kaldı. Şimdi
bunlan ışleyip, mücevherat haline ge-
tirmenin yollannı anyorlar" dedi.
Temizocak. bakır fabrikalannın altın
rezervinın bakınn elektrolızi sırasında
ortaya çıkan allından oluştuğunu kav-
deıti. Türkiye'deki Sarkuysan. Rabak
gibi bakır işletmclenndc de bakır ano-
tundan altın elde edildiğini söyleyen
Yılmaz Temizocak. "Bu alıının mık-
tan normal bir bakır ışleımcsinde
15-20 tona ulaşır Külçe altın halınde-
dir. Bunu satarak değil. ülkelennde
işlevıp mücevhere dönüştürcrek dc-
ğerjendinnek ıstıyorlar" dedi.
Özbekıstan ve diğer Türk cumhuri-
yetlerinde bu şekilde eldc edılen altının
işlenmesi ıçin tesis kurma önensının.
bu cumhuriyetlerlc takas yoluyla tica-
ret yapan Türk aracı fırmalanndan
geldiğini belirten Temizocak şo> lc dc-
dı: "Bu ışlcr kolav olmuyor. Hükü-
meı. bakanlık kabul etmıyor
Görüşmelcr dcvam edıvor Sonuç al-
mak ıçin cylül-ckım aylannı bcklivo-
ruz."
Alıın çıkarma işlemınin Türki\e"-
dekı 3-4 büyük altın şırkctınin dc
gücünün üstünde bir teknoloji ve fi-
nansman gerektirdiğini anlatan
Yılmaz Temizocak. "Zaten Türkiye'-
deki altın arama noktalannda Avust-
ralya, Kanada ve Amerikalılar çabşı-
yor" dedi. Batılı firmalann bu cum-
huriyetlerdeki faaliyetlerinde Türk
şirketlerinin yardım ve girişüncili-
ğinden faydalanabileceklerini, böyle
ortaklıklarla bağlantılar kurulabilece-
ğıni dc ıtadc eden Yılmaz Temizocak.
Diinva Altın Konsc\ı"nındesteğınede
ıhtiyaç olduğunu savundu. Temizo-
cak. "Bu ışlerçok üst düzcyde ecrçck-
leşıyor. Bir ABDIı firma ABD
Dışişlcn Bakam'nın zi\arctı sırasında
yapılan göruşmcler sonuçu maden ış-
îetmc hakkı alabılmış. Özbek altını
kısa vadede hayal" \orumunu >aptı.
Dünva Allın Konseyı Türkıvc ıcm-
sılcibi Siurat Akman ısc konsc\ın kâr
amacı gütmc\en bir uluslararası der-
nek slatüsünde olduğunu haiırlaia-
rak. finansal dcsteğın mümkün
olmadığını kaydetti.
UZAK
Asya'daki kanndaşlara karşı özel görev ve sorumluluklanmız olduğunu unutmamalıyız
Hangi modeliönereceğiz soydaşlara?
• — 3 —
'' Gezinin son günüydü. Eşya-
RIIZI konukevinin giriş katına
mdirmiş artık vedalaşıyorduk
yeni tanıştığımız Aşİcabadlı
«Jostlarla. Demek. 27 arahk cu-
ma. Vedalaşıyor muyduk? As-
lında, söylenecek fazla bir söz
de yoktu galiba. Bütün gezdle-
nn gezi sonu hüznü, demek
ğene de kendiliğinden gelmiş
çökmüş kı... Sanki sessizdi sa-
(on. Televizyonun başındaki
milisin telsizinin cızırtısı ta bu-
raya kadar geliyordu. Eşyamın
y"anı başında. bir sandalyeye
llişmiş. demek kolay kolay ön-
jenemez o gezi sonu hüznünün
çekimine gene de kapılmış git-
mişim... Heyetteki meslektaş-
lardan M. Kemal Öke'nin sesi-
he irkildım birden: "Bugün çok
güzel bir iş yaptım" diyordu,
hemen önümüzdeki bir bavu-
lun üzerine özenle konulmuş
uzunca bir kağıt tomannı gös-
tererek, usulca: "İki resim saün
aldım."
Meğer, sayın bakanla birlik-
te, sabah, sanatçılar sitesine git-
mışler. gezi programı gereğj.
""Sanatçılar sitesi mi? Türk-
menistan'da?"
Hem de Aşkabad'ın merke-
ande. Gogol Caddesi üzerin-
deymış ve Karl Marx alanına
bakıyormuş site. Üstelik, dış
yüzü usta işi rölyeflerle kapb,
Aşkabad'daki beş altı katlı, gü-
zel ve görkemli bırkaç yapıdan
bıriymiş. Her sanatçının da ayn
bir atölyesi varmış sitede.
"Biliyor musunuz?" diyordu,
"Ben üniversiteyi Londra'da
okudum. Yani, uzun yıllar
Londra'da kaldım, Paris'te kal-
dım. Oralarda da birçok ünlü
ressarrun atölyesine gittim.
Ama şunu içtenlikle belirtmek
isterim kı, ne Londra'da ne de
Paris'te buradakiler kadar mü-
kemmel bir ressam atölyesi gör-
düğümü hatırlıyorum."
Atölyeleri gezerken, bir res-
samdan da iki tane resim saün
almış. Biri, tual üzerine yağlı
boya, Sultan Sancar'ın bir port-
resiymiş. Bir yere not etmemi-
şim, ama aklımda kaldığı kada-
nyla, çok ucuzdu, "100 dolara
aldım" demişti galiba. Ötekisi
de, karton üzerine karakalern,
bir Türkmen kadını resmiymiş,
yanlış anımsamıyorsam ona da
"50 dolar" mı demişti ne? Söy-
lediği rakamlar, gercekten, ina-
nılmaz ucuzdu. Orneğin, bugün
Türkiye'de, 100 dolara, yani to-
pu topu 700 bin lıraya yağlı
boya bir resim satın alabil-
mek... Olacak iş değildi. İşte, o
tualle kartonu iç içe özenle sa-
np rulo haline getirmiş. aman
başlanna bir kaza gelmesin di-
ye bir an eksik etmiyordu gözü-
nü üstlerinden. Gözünün
önünden ayırmıyordu.
"Gerçekten de bedava imiş...
Tam zamarunda yetişmışsıniz"
dedim.
Şaşırdı.
"Anlamadım?" dedi.
"Şayet bir iki ay sonra gelsey-
dinız buralara, sanmam ki res-
sam messam bulabilirdiniz ora-
larda."
"Niçin?"
"Sitenin, kentin tam merke-
zinde olduğunu siz söylüyorsu-
nuz ya" dedim, "'Hele bir ser-
best rjazar ekonomisine geçsin-
ler yann, o zaman görün
bakakm, ressarnlan filan, böyle
kentin merkezindeki lüks bina-
larda hâlâ bırakıyorlar mı? Al-
lah aşkına, arada bir gelecek
birkaç turiste 50 dolara, 100 do-
lara birkaç resim satarak, o
lükssemtlerdeki kocaman, lüks
atölyelerin kirasını ödeyebilme-
nin olanağı var mı hıç? Bunlar
da sosyalızmin lüksüymüş işte.
Yann, devletin kendısi hemen
çıkanr o sanatçılan o lüks bina-
dan, hiç kuşkunuz olmasm."
"Peki, kime kiraya verir?"
"Kime olacak... Sayısı hızla
çoğalacak avukatlara ve dok-
torlara. Çünkü, dedim ya, hele
bir serbest pazar ekonomisine
geçsinler... Ertesi gün en çok ge-
reksınim duyacaklan meslek-
ler, avukatlık ve doktorluk
olacaktır. Yani, yann buradaki
binalann yüzlerini de, tıpkı biz-
deki gibi. avukat ve doktor ta-
belalan bir anda pıtrak gibi
saracaktır."
Çünkü, biz de 1950'li yıllar-
da. gerçekten neredeyse aynı
olaylan yaşamıştık Anadolu'-
da..
Örneğjn. İkina Dünya Sa-
vaşı'nın özel koşullan, tıpkı
bugün Orta Asya cumhuriyet-
lerinde olduğu gibi, bizde de, 40
yıllık tek parti iktidannı bir ol-
dubittiye getirip yıkmış ve ülke-
yı ansızın demokrasıye kavuş-
turmuştu. Demokrasimizi
korumamız için de, mutlaka bir
an önce serbest pazar ekonomi-
sine geçmeliydik ve ülkeyi ya-
bancı sermayeye açmalıydık.
Ama, toplumsal yapunız; he-
men serbest pazar ekonomisine
geçebilmemiz, ülkeyi yabana
sermayeye açabilmemiz vb.
içın. acaba gerçekten yeterli bi-
rikimlere sahip miydi? Ekono-
mimiz ne durumdaydı acaba?
Üretim ılişkilenmiz hangi aşa-
madaydı? Doğrusu, kımsenın
aklından bile geçmiyordu böy-
lesi sorular. tkinci Dünya Sa-
vaşı'nı sanki, hem de tek başı-
mıza biz kazanmışız gibi, gene
Aşkabad'ın yeşil alanlar ortasındaki lüks semtlerinde bugün resim atölyeleri var. Gün geBr de
a>ukat ve doktor tabelalarıyla çepecevre kuşatüırsa hiç şaşmamak gerek.
inanılmaz bir. sevincın çılgın
çevrisine kapılmış, ter ter tepi-
niyorduk. Nasıl unutulur!
Cumhurbaşkanımız bile,
"Küçük Amerika olacağız!" di-
ye nutuklar atıyordu, kendin-
den geçmiş.
Üstelik, o koşullarda bile,
Orta Asya'daki soydaş cumhu-
riyetlenn bugünkü dunımlan-
na oranla, bize üstünlük sağla-
yacak kimi avantajlannuz da
yok değildi. Örneğin. en önem-
lisi, Avrupa'da savaşa katılma-
mış birkaç ülkeden biri olduğu-
muz için. hem yıkılmamışük
hem de dış satışımız artrruş ve
Merkez Bankası'nda hatın sa-
yılır bir döviz stokumuz birik-
mişti. Sonra, ne de olsa bir
büyük imparatorluun vârısle-
nydik. Bu nedenle de, gerek
toplumsal, gerek ekonomik, ge-
rek politik, büyük deney ve bil-
gi birikimlerine sahiptik güya...
Ama, üzülerek belirtelim ki.
beş para etmedi hiçbiri... Tepe-
den inme serbest piyasa ekono-
misi, bir anda allak bullak etti
bütün toplumsal yapımızı. Bü-
tün doğal dengelerimiz bozul-
du. Ekonomimiz altüstü oldu.
Hatın sayıhr döviz stokumuz
da güneş görmüş kar gibi eriyi-
verdi birden; kâr etmedi ve kaş-
la göz arasında ta gırtlağa ka-
dar batıverdık dış borca. Artık
bir karmaşa, bir kaos... Tozdan
dumandan göz gözü görmü-
yor, bir yağma dönemıdır baş-
lamış... Kapanın elinde kalıyor
her şey ve kan gövdeyi götürü-
yor yağma yüzünden...
StRECEK
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Akla Karamn Savaşı...
Zencilerin aşağılandığını, linç edildiğini romanlarda
okur, filmlerde seyrederdik. Sonra televizyon çıkt, es-
ki linçleri gösterdi.
"Ne de olsa bunlar geçmişte kaldı..." der, avunurduk.
Artık kökünün kazındığı kanısındaydık. Köle zenciyi Af-
rikadan getiren de beyaz Amerikalıydı, tepesi atbğırv
da linç eden de... Bir hiç yüzünden zenciler linç edili-
yor, asılıyordu Asmalar bir bayram sevinci içinde
oluyordu. Çocuk aklımızla zenciden yana olamazdık
da filmdeki zalim beyazdan yana olurduk. Bunlar hep
Amerikan filmleri görmemizden geliyordu. Gungadin'i
az mı alkışlardık; toyluk!..
Kunta Kinte'nin torunlan ile Yankee'lerin arasındaki
anlaşmazlık gün geçtikçe kapandığındaıı sevindiğimiz
oluyordu. Gün geçtikçe, beyaz ırk-siyah ırk sorununu
çözmüş bir Amerika istiyorduk. Beyaz siyasetçiler
arasına siyahlar da karışıyordu. Beyaz devlet adamla-
rı olduğu gibi, az da olsa, siyah devlet adamlan, vali-
ler, yargıçlar, subaylar çıkıyordu. Kafamızda beyaz
ırk-siyah ırk sorununu çözmüş bir Amerika imgesi yer
etmişti. Bir ülke eğer süper ise siyah-beyaz sorununu
çoktan çözmüştü.
Yanılıyormuşuz!
Zenciyi linç eden polisleri bağışlayan bir jüri ortaya
çıkmıştı. Bir amatör kameramanın çektiği, linç eden
polisler aklanıyordu. Tam süper bir gücün adaleti olur
dediğimiz sırada, bizim süper emeklilik gibi adaletsiz
bir olay karşımıza dikıliverdi.
"Napıyordu bu beyazlar?"
Bu beyazlar siyah-beyaz kavgasını Los Angeles'ın
göbeğinde yeniden hortlatıyorlardı. Amerikan halkı
şaşkındı. Kimileri ırkçılık yapmak için bunu fırsat belle-
mişlerdi.
Seçim arifesinde Başkan Bush'a bu oyunu kim oynu-
yordu. Etekleri yanmışcasına, zencilerin linç edildiği
yere koşuyordu. Yüze yaklaşan ölü, bine yaklaşan ya-
ralı vardı. Amerika yeniden çağımızın gerilerine düşü-
yordu. Sovyet imparatorluğunun yıkılışı ile rakipsiz ele
geçirdiği süperligi yitiriyor muydu? Irkçılık hortluyor
muydu?
Zencilerin metroda, trende, tramvayda, otobüste, lo-
kantalarda yerleri ayrıydı. Amerika'da kalkmıştı, ama
Güney Afrıka'da hâlâ vardı. Amerika, beğenmediği
Güney Afrika gibi mi olacaktı?
Kristof Kolomb, durup dinlenmemecesine Batı'ya
gıttiğinde Amerika'ya ulaştığını bilmiyordu. Buraları
Hindistan sanıyordu. Adını çok sonra Amerika koyduk-
ları bu kıtaya vardıkları zaman yıl 1492'ydi. Tam beş
yüz yıl önce... Oysa Osmanlı padişahlanndan Fatih
Sultan Mehmet Istanbul'u elli yıi önce almıştı. Fatih
Sultan Mehmet şiirler yazıyor; bir elinde gül, Italyan
ressamlarına tablosunu yaptırıyordu. Burayı keşfe-
denler ipek giysilere bürünürken, buranın insanları
kırmızı tenliydiler. Beyaz tenli adamla kırmızı tenli
adam karşı karşıya geldi. Ikisinin de birer uygarlığı
vardı, ikisi de birbirinden habersizdi.
Fatih, Anadolu uygarlığına sığınıyordu, kırmızı tenli
adam Inka uygarlığı ile besienmişti.
»iki uygarlık birbiriyle çatışıyor. Bu ilk çatışma ki gü-
nümüze dek sürecekti. Kırmızı tenli adamın etkisi azal-
dığında Afrika'dan kara tenli adamlar (köleler) getire-
ceklerdi. Altın uğruna, bakır uğruna, demir uğruna bir
savaş veriliyordu. Beyaz adam eline ne geçerse be-
nim olsun diyordu. önce kırmızı, sonra kara tenlilerin
üstüne gidildi. Ikisine de köle gözüyle bakıyorlardı.
Kırmızı tenli adam köle gözüyle bakmamıştı. Ama şim-
di beyaz adam her ikisine (kırmızısına ve karasına)
köle gözüyle bakıyordu.
Zenciler linç edilir, mahkemeler haksız karar verir-
ken ak-kara kavgası tarihin derinliklerinden geliyordu;
kromozomların savaşıydı.
BULMACA
9
SOLDAN SAGA:
1/ Gravür, desen,
fotoğraf gibi şeyle-
rin yerleştirildiği
kartondan yapıl-
mış çerçeve. 2/ Es-
kiden kullanılan
kukuletah bir ceşit
yağmurluk...
Uzunçalar da deni-
len 33 devirli plak-
lan belirtmekte
kullanılan kısalt-
ma. 3/ Su... lcine
pirinç, hurma gibi
şeyler doldurula-
rak ağzı dikilen
kulpsuz zembil. 4/ Yüce... Davra-
nışlan ince ve narik olan. 5/ Kenar
süsü... övme. 6/ Yemek... Susamu-
rundan elde edilen post. 7/ Balı
alınmış petek... llenme. 8/ Dog-
ma... Çanakkale Boğazı'nda pek
çok deniz kazasının meydana gel-
diği burun. 9/ Argoda esrar... Kah-
veci tepsisi.
YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Be-
yaz iş işle mekte kullanılan bir çe-
şit parlak pamuk ipliği. 2/ Bir ticaret senedinin üzerine yazı-
lan kefillik... Tiyatroda sahne. 3/ Kalayın simgesi... Akıl... Sa-
niyede bir jullük iş yapan bir motorun güç birimi. 4/ Iskam-
bildeki maçarengineverilen bir başka ad... Haberci. 5/ Halk
edebiyatında uyağa verilen ad... Mezopotamya'da kurulmuş
en büyük sitelerden biri. 6/ Bir elektrik devresine istenilen de-
ğerde ek direnç katmak için kullanılan düzen. 7/ Yurdumuz-
da bir göl... Bir renk. 8/ övünme... Yabancı şeylerden ann-
mış. 9/ Güney Amerika'nın tath sulannda yaşayan yırtıcüı-
ğıyla ünlü balık.
"BURSA ÇAĞDAŞ'IN 10. SAYISI ÇIKTI
Yerel başındaki araştırmanın
ilginç sonuçlan
"Gazeteayım, çalışkanım
bıçak sırtındayım"
5 "tuğlu" otel g«liyof
( BÇ / Ayın konusu )
TSYD " ogul" voriyof.
(Tayfun Çavuşoğlu)
Gazstseiler, 1 MAYIS'U
sizlsr neredttydiniz?
(Sedat Pışırıcı)
C«Mtt« işkanca izteri
( Kudu Esertdemır)
Kaybolan Maslsk: Gazatocilik
(Mustafa Kjrman)
Aynca Yazılanyla;Arzu Yılmaz. Yılmaz Akkılıç, Kemal Sulaoglu.
Yuksel Baysal. Banu Demırağ
"Bursa Çağdaş" ı, Ezgı Kıtabevi'nden (Burç Ps)) edınebilır
ya da Halk Bankası Bursa Şb 58002800 nolu hesaba
60 000. (altmışbın) TL yatırarak 1 yıllık (12 sayı)abone
olabılirsıniz
Yazışma Adresi: P.K.584 UIucami-BURSA