Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS1992 PERŞEMBE
12 DIZI-YAZI
TupkS8Mnayesı
IpekYolu'nda
• Geçen yıl sonunda bağımsızlıklanna kavuşan
Türk Cumhuriyetleri'nin ekonomilerinde dağıtım,
satın alma ve işletmecilik yönünden önemli darbo-
ğazlar var. Yatınm gereksinimleri için bu ülkelerin
elinde döviz yok. Yabancı sermayeyi kendilerine
özgü ortak yatınma dayalı bir işbirliği modeli çer-
çevesinde ülkelerine davet ediyorlar.
• Başta petrol, doğal gaz olmak üzere, kömür, de-
mir cevheri, altın gibi zengin yer altı kaynaklanna,
canlı hayvan ve pamuk gibi tarım ürünlerine sahip
Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetleri'nin şimdilik
parası yok, ama "sermayesi" çok. Türkiye'nin bu
cumhurryetlerde ekonomik temelini kurmaya yö-
nelik önemli girişimlerini bu yıl kurması gerekiyor.
OrtaAsyapara ve
teknoloji bekliyor
— ı —
Azerbaycan, Türkmenistan,
Özbekistan, Kırgızistan ve K.a-
zakistan, geçen yıl sonunda
bağımsızlıklanna kavuşan
Türk Cumhuriyetleri. Eski
merkeziyetçi bürokratik plan-
lamaya dayalı ekonomik sistem
gitmiş ama, yeni sistem gelme-
miş. Ekonomide dağıüm, saiın
alma ve işletmecilik faaliyetleri
konusunda önemli darboğazla-
n var. Modernizasyon ve yeni
olmak üzere önemli yatınm ge-
reksinimleri içindeki bu ülkele-
rin elinde döviz de yok. Bu yatı-
nmlann fınansmanı için doğal
ürünlerin satışı da yetmiyor.
Dış kaynak gereksinimleri bü-
yük.
Bu nedenle de yabana ser-
mayeyi ülkelerine davet ediyor-
lar, kendilerine özgü ortak yatı-
nma dayalı bir işbirliği modeli-
ni gelişürmek istiyorlar.
Almanya, ABD, İran, Hindis-
tan, Pakistandan, Japonya,
Güney Kore, İsviçre, Italya,
Yugoslavya gibi ülkeler fiilen
yatınm yapmış durumdalar.
Bu cumhuriyetlerle tarihi ve
kültürel bağlan olan, coğrafı
yakınlıği bulunan Türkiye'nin
girişimleri ne aşamada? Bu ül-
kelerle ekonomik ve ticari ilişki-
leri simgeleyen Ipek Yolu pro-
jesini yeniden canlandırmak
için şimdiye kadar devlet ne
yaptı, özel sektör ne yaptı?
Tanm ürünieri yönünden büyük zenginliğe sahip Özbekistan'da Semerkant pazarı, altşverişte büyük
canlılık yaşıyor. Ancak aynı hareketliliği diğer cumhuriyetlerde görmek şündilik mümkün değü
ekonomik ve ticari ilişkileri be-
lirleyen çerçeve anlaşması im-
zalandı. Yatınmlann karşıhklı
korunması ve teşviki anlaşması
da gerçekleşürildi. Çifte vergi-
lendirilme anlaşmalan da imza-
ya açılıyor. Bu ülkelere yönelik
PTTnin yaptığı çalışmalar so- nın bu ülkelere düzenli seferler
nuçlanmak üzere. Azerbay- açması. Azerbaycan'a düzenli
can'la otomatik görüşmeler u ç a
k seferleri yapıhyor. Diğer
gerçekleştirilmeye başlandı. cumhuriyetlere de önümüzdeki
Haziran sonuna kadar da diğer haftalarda başlayacak. Yine
Türk cumhuriyetleriyle sağbklı her ülkede elçilikler açıldı. Ay-
bir haberle$me yapılabilecek. n
ca, ticari ilişkileri gelişürmek
Once devletın yapüklannı sı- televizyon yayını başladı. Ha- Ulaştırmaya yönelik bir başka amacıyla Türk Eximbank bu
ralayahm. Her cumhuriyetle berleşmeyi sağlamak amacıyla gelişme de Türk Hava Yollan'- ülkelere 1992 yıh için 600 mil-
Türkmen doğal gazı Avrupa'ya yol anyor
Türkmenistan, "Değerlendirilenıe-
yen zenginlikler ülkesi". Gelişmiş bati
ülkeleri için doğal gaz \e pamuk gibi
çok değerli iki mala büyük mıktarlarda
sahip olan Türkmenler. Sovyetler'ın ka-
palı düzeninde kapitalist diinya pazar-
•İan için iyı bir satıcı olamadılar. Türkı-
ye, bu dönemde Türkmenistan'ın özel-
İikle Avrupa'ya dönük pazarlama
şirketi rolünü üstlenmeye hazırlanıyor.
Başbakan Süleyman Demirel'in 10 ma-
yısta Aşkabad'da katıldığı Orta Asya
Zirvesi'nde ağırlıklı pazarhk konulan
arasında Türkiye'den gececek Türkme-
nistan-Avrupa Doğal Gaz Hattı da yer
aldı. Yılda 7 milyar dolara ulaşan doğal
gaz potansiyelinin Avrupa'ya pazarlan-
ması, Türk şirketlerine Türkmenistan'-
da yeni kapılar açacak.
Türkmenistan doğal gazının Av-
rupa'ya pazarlanmasını sağlayacak
boru hattı projesinde. bölgesel siyası
beklentiler ve endişeler belirleyici ola-
cak. Türkiye Tekfen Grubu'nca hazır-
lanan 3 altematifli projeyi. başta Türk-
menistan olmak üzere projede rol ala-
cak bölge ülkelerine sundu. İran,
Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan
kaynaklı bölgesel istikrarsızlık, projenin
geleceği ile ilgili güvensizlik yaratırken,
yapılacak pazarlıkta fınansman ve tek-
noloji desteği sağlayacak Batı Avru--
pah kuruluşlann tercıhlennm de onem
kazanacağı kaydediliyor. Türkmenis-
tan'dan Avusturya'ya ve ardından
İtalya'ya uzanması planlanan doğalgaz
boru hattının hangi yolu izleyeceği, Aş-
kabad'daki Orta Asya Zirvesi'nde en
üst düzeyde konuşuldu. Türk Cumhuri-
yetleri'nin Devlet Başkanlan'nın vanısı-
ra İran Cumhurbaşkanı Haşjmi Raf-
sancani \e Pakistan Başbakanı Navaz
Şeririn katıldığı toplantıda, Başbakan
Süleyman Demirel'in doğal gaz hattı ile
ilgılı Türkı>e'nin önerilenni gündeme
getirdiği öğrenildi. Başbakan Demirel
Aşkabad Zirvesi'nin ardından yaptığı
açıklamada, Avrupa'ya ulaşacak hattın
Türkiye'den geçmesinde anlaşmaya va-
nldığını kaydederken, doğal gazın Tür-
kiye'ye İran üzerinden geleceğinı bildir-
di. ancak aynntıya girmedi.
Doğal gaz hattının fızibilitesinı yapan
Tekfen Holding'ın Yönetim Kurulu
Başkanı Nihat Gökyiğit, zirve öncesi
konuyla ilgili bilgi verirken, hazırlanan
3 alternatiften boru hattının tümüyle
İran üzerinden geçmesini öngören mo-
delin gerçekleşme ihtimalinin zayıf ol-
duğunu söyledi. Türk-Soyvet İş Konse-
yi BaşkanhğYnı da yürütmekte olan
Nihat Gökyiğit'in verdiği bilgiye göre,
ikinci alternatıf doğal gazın Hazer De-
nizi, Azerbaycan ve Gürcistan üzerin-
den Türkiye'ye ulaşmasını öngörüyor.
Gökyiğit, Türk tarafı ile birlikte Avru-
pa kanadının da en gerçekleşebilir bul-
duğu 3'üncü ahernatifı ise şöyle açıkla-
dı:
"Bu projeye göre boru hattı, Hazer
Denizi'nin akından geçiyor. Bakü ve
Aras Nehn Vadisi'nden sonra Ermenis-
tan koridorundan ve Nahcıvan üzerin-
den Türkiye'ye bağlanması öngörülü-
yor. Hazer Denizi'nin sığ bölümünden
geçeceği için büyük bir maliyet getirmi-
yor. Bunun iki ayn versiyonu olarak ise
Ermenistan kondorunun İran ya da Er-
menisıan'dan geçmesi tartışılıyor."
Nihat Gökyiğit'e göre her 3 alterna-
tıfte de doğal gaz hattının Türkmenis-
tan'dan Si\as'a kadar ulaşması 3.5
milyar dolar cıvannda bir maliyet getin-
yor. Projenin Viyana'ya kadar uzanma-
sı ise bu maliyetin 2'ye katlanması anla-
mı taşıyor. "Bunun fınansmanı için
Batı'dan büyük imkanlar sağlanması
gerekiyor. Tekfen olarak yeni kurulan
Avrupa Bankası'na gavnresmi olarak
konuyu götürdük. Bu bir ön haarhk
görüşmesı şeklınde gerçekleşti" şeklinde
konuşan Gökyiğit. Türkiye'nin de boru
hattının kendi topraklan üzerinde olan
bölümünün inşaatı için 1.5-2 milyar do-
larlık fınansman gücüne ihtiyacı oldu-
ğunu kaydettı.
Nihat Gökyiğit. Türkiye'nin İran ve-
ya Azerbaycan üzerinden gerçekleşmesı
yönünde bir mesele çıkarmadığını. asıl
amacın boru hattının Türkiye'den geçi-
rilmesi olduğunu savunuyor. Gökyiğit,
"Buna karşın İran ve Türkmenistan
İran'dan geçmesini istiyorlar. Projeye
destek sağlayacak gelişmiş ülkelerin fı-
nansman kuruluşlannın görüşleri de
etkili olacak. Bu nedenle müzakereler
bir süre daha devam eder, projeler üze-
rinde konuşulur. Bu nedenle Aşkabad'-
dan hemen sonuç çıkmasını beklemek
yanlış" dedi. Gökyiğit. zirve sonrası
doğal gaz hattının izleyeceği yolla ilgili
alınan karann tam açıklığa kavuşmadı-
ğını, ancak Türkmenistan'ın İran'la ilgi-
li ısranna Türkiye'nin karşı çıkmamış
olabileceğini belinti. Gökyiğit hattın tü-
müyle İran'dan geçmesine batılı fınans
kaynaklannın sicak bakmayacağını >i-
neleyerek. projenin fmansmanında ya-
şanacak sıkıntının diğer alternatifler
üzennde düşünmeyı gerektirebileceğini
de ifade etti.
Boru hattı yolu konusunda genel po-
litıka Gök>iğit'in belirıtıği kadar taraf-
şız gözükmüyor. Türkiye'nin özellikle
İran. Ermenistan gibi komşulanna bo-
ru hattının kontrolünü bırakmak iste-
mediği hissediliyor. Devlet Bakanı
Tansu Çiller'in ABD dönüşündeki kar-
şılamada. gazetecilerle sohbet eden
DPT müsteşan İlhan Kesici, boru hattı-
nın İran topraklanndan geçirmek yeri-
ne Hazer Denizi'nin altından geçmesı-
nin daha uygun görüldüğünü savuna-
rak, diğer ülkelere doğal gaz satmakta
olan İran'ın Türkmenistan doğal gazına
pazarlama kanalı olmaktaki çekincesin-
den söz etti. Türkmenistan'a 15 gün
kadar önce yaptığı ziyaret sırasında
İranlılar'ın da boru hattı görüşmeleri
nedeniyle orada bujunduğunu kayde-
den Türk-Türkmen İş Konseyi Başkanı
Polat Serdengeçti de, bu ülkenin doğal
gaz hattında kontrolü eline geçirmek is-
tediğini kaydederek. "Boru hattını 1500
kilometre boyunca İran'dan geçirirse-
niz ileride sorun yaratır. Hazer'ın gü-
neyinden geçip İran topraklannın
100-120 kilometrelik çok az bır bölü-
münden geçmesi projesine ise A\ rupalı-
lar da katılıyor" dedi.
yon dolarlık bir kredi açtı.
Londra'dan başlayan demir-
yolunun kesintisiz bir şekilde
Pekin'e kadar uzanması için
İran ile Türkmenistan arasında
kalan 180 km'lik bir bölümür
tamamlanması gerekiyor. Bu
konuda 22-24 Nisan tarihleri
arasında Kazakistan'ın baş-
kentinde yapılan toplantıya
Türkiye katılamadı ve bu ko-
nuda geç kaldı. Ama yine Aş-
kabat'taki toplantıda konu ele
alındı ve anlaşmaya vanldı.
İran ile Türkmenistan arasın-
daki bölümün tamamlanma-
sıyla ilk etapta İstanbul- Pekin
arasında başlayacak hat tarihi
İpek yolunu yeniden canlandı-
rabilecek. Türk cumhuriyetleri
arasında ekonomik ve ticari
ilişkileri artırabilecek.
Devletin yaptıklanna, Ba-
ğımsız Devletler Topluğu'na
yönelik 24 milyar dolarlık Baü
yardımının kotanlmasını da
eklemek gerekiyor. 21-22
Ocak'ta VVashington'da başla-
yan 24-25 martta Brüksel'de
sürdürülen Yardım Konfe-
ransı'nda 24 milyarlık kredinin
2-3 milyar dolarlık kısmının Or-
ta Asya Türk Cumhuriyetlerine
kullandınlması ağırlık kazandı.
Bu kredinin kullanılacağı alan-
lar, Türk ve Amerikan işadam-
lanndan oluşan 70 kişilik bir
heyetin 27 Mayıs- 4 Haziran ta-
rihleri arasında Türk cumhuri-
yetlerine yapacağı geziden son-
ra belirlenecek. Turkıye, Orta
Asya'nın beklediği teknoloji ve
parayı getirecek gücü kendinde
bulamıyor ama, Batı'nın getir-
mesinde köprü görevirji üstleni-
yor.
Özel sektörün ise, dağılan
Sov^etler Birliği zamanından
kalan bazı yatınmlan var. özel-
likle inşaat alanında. Bağımsız-
lıklanna kavuştuktan sonra
Özbekistan, Azerbaycan ve
Kazakistan'da da kayda değer
özel yatınmlar gercekleştiril-
miş, bazılan gerçekleştirilme
aşamasında. Prpje bazında ise
bir çok ortak yatınm gündem-
de. Yazı dizimızde bu özel yatı-
nmlan ülke bazında ele alaca-
ğız. Yine ülke bazında öngörü-
len. ortak yaünmlara da yer
vereceğiz.
Başta, petrol, doğalgaz ol-
mak üzere, kömür, demir cev-
heri, altın gibi zengin yeraltı
kaynaklanna, pamuk, canlı
hayvan gibi tanmsal ürünlere
sahip Ortaasya Türk Cumhuri-
yetleri'nin şimdilik parası yok
ama, "sermayesi" çok. Ekono-
mik ve ticari potansiyelleri yük-
sek. Son derece bakir ve gelecek
vaadeden pazarlar. Hem eko-
nomik hem de siyasi açıdan ge-
lecek aylar ve yıllarda Türkiye
için son derece önemli bir böl-
ge, Orta Asya. Türkiye'nin bu
cumhuriyetlerde ekonomik te-
melini kurmaya yönelik önemli
girişimlerini daha fazla gecik-
meden bu yıl kurması gereki-
yor.
StRECEK
Türkî dedin mi kurtulursutıAKRABALAR
— 1 —
Bir atasözümüz mü, yoksa
bir halk deyimi midir? Her ney-
se.. Hani, "Tann, fakir kulumı
sevindinnek istedi mi, hemen
eşeğini yitirtir, sonra da buldu-
rurmuş" deriz ya... Galiba bi-
zımkısi de şimdi o hesap...
Baksanıza, Sovyetler Birliği'nin
şu beklenilmedik bir anda ve bi-
çimde, ansızın dağılıvermesı
karşısında birden öyle sevindik.
öyle sevindik ki... Sorma git-
sin...
Doğrusu, biz Anadolulu
Türklerin, Orta Asya'daki soy-
daşlanmız konusunda, böylesi-
ne bir bütün halinde, sağasıyla
solcusuyla ortak bir tepki gös-
terdiği bir başka dönem daha
bulunsun tarihimizde, hiç san-
mam. Olanaksız.
Kuşkusuz, Sovyetler BirliğT-
nin dağılmasmın, biz Türkler
acısından çok daha başka an-
lamlan vardır.
Gene hemen belirtelim ki.
beklenilmedik bir anda gerçek-
leşmiş bu yeni siyasal değişik-
liklerin insanlığın yannlan acı-
sından yararlı mı, yoksa zararlı
mı olduğu konusunda da, doğ-
rusu şimdiden bir kestirimde
bulunmak için zaman henüz
çok erken olsa gerektir bizce.
Fakat öte yandan da, gene biz-
ce. bu siyasal olaylar sonunda
Orta Asya'da beklenilmedik bir
anda ve biçimde ortaya çıkan şu
beş soydaş cumhuriyetin, Ana-
dolulu biz Türkler acısından
anlamını ve önemini de, galiba
tartışabilmek dahi olanaksız-
dır.
Ne ki, bu yeni cumhuriyetler
Uzak akrabalarınuzı şöyle Nrazcık olsun tanıv abiliv or muyuz? Tarihkrini, değer yargılannı, psikolojDerini, kültûrierini?..
de. gerçekten, önümüze öylesi-
ne beklenilmedik bir anda çıkı-
verdiler ki, doğrusu uzun süre
apışıp kalmadık da değil karşı-
lannda, hani... Örneğin, onlan
nasıl adlandınnamız gerektiği-
ne bile karar verebilmiş değiliz
hâlâ. Kimimiz, "ırkçüıkla, tu-
rancılıkla" suçlanmaktan kork-
tuğu için "Tiirk" sözcüğünü
kullanmaktan bile sakınıp,
"Türki cumhuriyetler" gibi bir
garip ad uydurmayı yeğledik...
Kimimiz, bu garip sözcüğün bi-
le çağnşımından ürküp. ısrarla
"soydaş cumhuriyetler" diye söz
ettik onlardan... Kimimiz, ara-
lanna Tacikistan'ı da katarak,
daha geniş anlamlı bir tamla-
mayla, "Orta Asya cumhuriyet-
leri" diye adlandırdık hepsini
birden... Kimimiz de, Sovyetler
Birlığı döneminden kalma ad-
lannı kullanmayı sürdürdük
ısrarla...vb...vb...
Şaka bir yana... Burada, gali-
ba bir başka soru daha sorma-
mız gerekiyor kendimize; hani.
Orta Asya'daki soydaşlanmı-
zın bugünkü kimlıklerini iyi
tanıyıp tanımadığımız konu-
sunda birazak olsun ikircikli-
yiz de, sanki kendi kimliğimizi
iyi bildiğimiz konusunda hiç mi
kuşkumuz yok?
Doğrusu, burada hemen iti-
raf edeyim ki, bu soruyu kendi-
me ilk kez 12 Eylül'ün o kor-
kunç günlerinde sormuştum
sessizce. Bilindiği gibi beş gene-
ral ülkeyi bir anda tuzla buz
etmişti. Örneğin, ülkenin kuru-
cusu Atatürk'ün vasiyeti çiğ-
nenmişti, nerdeyse Kur'an
kursu dışındaki bütün örgütler-
le birlikte cumhuriyeti kuran
CHP bile kapaülmışü da, şun-
caak bir tepki gelmemişti kim-
seden. Askeri cunta, insanlan
sürüler halinde toplavıp kıslala-
ra dolduruyprdu. işkenceden
geçiriyordu. İlginçtir, sonra da
rahmetli Abdullan Baştürk ör-
neğindeki gibi işkenceden geçi-
rildiklerini radyolarda, televiz-
yonlarda, gazetelerde gene
kendilerine anlattırarak bütün
ülkeye dehşet sahnıyor, herkes
suspus edilip sindiriîiyordu, ge-
ne, ülkede dörtnala, aşınıma
uğraülmamış, içeriği boşaltıl-
mamış, anlarru değiştirilmemiş
hiçbir toplumsal değer yargısı
ve kavram bırakılmıyordu,
ama bütün bunlara karşın kim-
senin gıkının bile çıktıği yoktu.
Halkın, bu faşist darbe karşı-
sında, sanki ölü toprağı serpil-
miş gibi böylesine tepkisiz ve
sessiz kahşı, gerçekten dehşetli
şaşırtmıştı hepimizi. Güya,
1970'li yıllann sonlanna gelın-
diğinde, toplum, tarihinin bir
başka döneminde benzeri bu-
lunmayacak denli, her kesimde
örgütlenmeye başlamışü aklı-
mız sıra. Yani, örgüt ve örgüt-
lenme bilincinin, toplumsal
mantelitemizde de yavaş yavaş
oluştuğuna artık yürekten ina-
nıyorduk nerdeyse.
Ve birden, sözcüğün tam an-
lamıyla tepetaklak olmuştu
toplumumuzla ilgili vanlmış
bütün değer yargılanmız, kanı-
lanmız...
Acaba? Acaba? Acaba?Toplu-
mumuzu da mı henüz yeterince
tanımıyorduk ne? Tek tek bi-
reylere veya olaylara bakarak
yanlış kanılara mı varmıştık
yoksa? Veya başka toplumlara
bakarak yakıştırmış mıydık?..
"Cadı Fırtınası" adlı romanımı
yazdığım günlerdeydi. Çaresiz.
yeniden elimin altındaki kay-
naklara dönmüş, tarihle boğu-
şuyordum ki... ilginçtir, gene-
raller bu kez de, beş ımzalı bir
cunta fermanıyla "Türklüğü
küçük döşürücü suç"un hem sı-
nırlannı iyıce belirsizleştirmiş-
ler hem de cezalan inanılmaz
oranlarda artürmışlardı. Bu
yüzden ben de, gene çaresiz, ça-
hşmalanmı uzun yıÜar yavaş-
latmış, tuttuğum notlan da göz
önünden kaldırmış, zulalamış-
tım.
İşte, kâh korkup rafa kaldı-
rarak, kâh yavaşlatarak, kâh
coşup hızlandırarak nerdeyse
on yıldır sürdürdüğüm, top-
lumsal yapımızla ilgili "An Şu
Biz Kar'a Bıyıklı Türkler" adlı
çalışmamı tam bitirmek üzerey-
dim ki... Kültür Bakanı Sayın
Fikri Sağlar'dan ilginç bir çağn
aldım. Bir kültür anlaşması im-
zalamak üzere 1991 arahk ayı
sonlannda Türkmenistan'a ya-
pacaği geziye, Aziz Nesin ve
Oktay Akbal ile birlikte benim
de resmi konuk olarak katılma-
ıru istiyordu. Benim için gerçek-
ten ilginçti. Sanki, gîzli bir güç
alay edermiş gibi tam çalışma-
mı bitirdiğim günlerde, bir de
atalanmın anayurdunu gidip
görme fırsatı çıkanyordu karşı-
ma. Oysa, daha önceleri, o za-
manki Sovyet Yazarlar Birliği
araalığıyla böyle bir olanağa
birkaç kez kavuştuğum halde
gidip görme gereğıni duyma-
mıştım. Ama şimdı, biz Anado-
lulularla ilgili kimi bulgulanmı
bir kez daha mihenk taşına vu-
rup test edebilmem acısından
belki de çok yararlı olurdu böy-
le bir gezi. Nitekim, ertesi gün
bakanlıktan bir yetkili. "Size
sürpriz olmasın, geziye yazar
olarak sizlerden başka Ahmet
Kabaklı ve Taha Akyol da katı-
lacak" dedi "Kabul" dedim.
SCRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Kıbrıs'tan Esintiler: (2)
Cıssss!
Kuzey Kıbrıs Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı
özker Ozgür, arkadaşları Ferdi Sabit Soyer, Fadıl Çağda
konuşuyorduk; yanımızda Başbakan Yardımcısı Hinthoro-
zu Erdal Bey'in danışmanlarından, araştırmacı Hikmet
özdemir de var. Söyleşimizin konusu Kıbrıs! Hikmet öz-
demirdiyorki:
- Kıbrıs dostları, diye bir grup oluşturalım; Kıbrıs sorunu
ile ilgilenen insanlar, aydınlar biraraya gelsinler, çay iç-
sinler, konuşsunlar...
- Bir dernek mi?diye soruyorum. Hikmet özdemir eleşti-
riyor beni.
- Hayır, dernek filan değil, takmışsınız usunuzu dernek-
lere; biz ev kadınları kadar olamıyoruz; ev kadınlannın
günleri vardır; orada her şeyi konuşurlar; dolmalar, kısır-
lar yaparlar, hem yerler, hem konuşurlar. Bu günler hiç
şaşmaz. Biz öyle bir şey yapmalıyız. Sizin köşeniz var,
orada yazın; "Kıbrıs Dostları" bir araya gelsin!
CTP Genel Başkanı özker özgür'le arkadaşları An-
kara'ya gelince, Insan Hakları Derneği, "Kuzey Kıbns'ta
Demokrasi ve Insan Hakları" konulu bir toplantı düzenledi.
Bunun için, Nevzat Helvacı, Türk-lş Genel Başkanlığı'na
yazı yazdı, "Türk-lş" salonunun verilmesi için. Akın Birdal,
Mustafa Başoğluyla, ben İHD İkinci Başkanı olduğum için
Şevket Yılmaz'la konuştum. Şevket Yılmaz.işi yokuşa sür-
dü. özker Özgür'ün konuşması için salonu vermek istemi-
yordu, anladım. Sözde, güvenlik sorunu vardı; Valilik yazı
yazmış da, havaalanlarında olduğu gibi, giriş kapısına, si-
lah olup olmadığını denetleyen araçlar yerleştirilmesini;
istemişmiş de, falan, filan fırt zırt! Şevket Yılmaz, bir ara!
şöyle dedi: j
- Kıbrıs konusuyla, Insan Hakları Derneği'nin ne ilgisi j
varmış? Toplantıyı neden Dışişleri Bakanlığı düzenliyor-^
muş? •
Şevket Yılmaz'ı, 12 Eylül'lerde çok iyi tanıdığım için çok'
konuşmadım. Sonunda, İHD Genel Yazmanı Akın Birdal,;
Ankara SanatTiyatrosu (AST) yöneticileriyle konuştu, top-î
lantı orada gerçekleştirildi. Ben bir sunuş konuşması yap-.'
tım; 1989 yılında, Cumhuriyet'te çıkan, özker özgür'le ilgili
dörtyazıdan bölümler aktardım. 1989'dan beri, Kuzey Kıb-I
rıs'ta değişen olumlu hiçbir şey yoktu. Kıbns'ta demokra-;
si, insan hakları daha da kötüye gitmişti. Bunlar ise, Tür-:
kiye'de konuşulmuyor, yazılmıyordu. Kıbrıs konusu, "ya-^
sak'lar içindeydi; Polonezce'den gelen bir sözcükle
"tabu"ydu. Türkçesiyle, "tekinsiz", "kutyasak"tı. Cinse»
konular, "Kürt sorunu", "dinsel yasaklar", örneğin "do-
muz eti" bir ölçüde yazılıp çizilmiş, konuşulmuş, aşılmıştı.
Ancak Kıbrıs öyle duruyordu! Çocuklara yasak konduğu
gibi, cıs! Hani sobaya yaklaşan çocuklara derler ya cıssss!
AST'taki toplantıda, bir soru üzerine, Özker özgür özette
şunları söyledi:
"- Sayın Ekmekçi de nakletti, biz 12 Eylül'den sonra, res-
men vilayetleştiriliyoruz. Ve tabii, Kıbrıs Türk toplumunun
nüfus yapısıyla, kimliğinin bozulması pahasına oluyor.
Türkiye'den KKTCye gidiş gelişler artık pasaportla olmu-
yor ve Türkiye'den oraya sürekli bir nüfus aktşı var; Kuzey
Kıbrıs küçük bir yer; alanı belli. Bu nüfus akışı... Insan ola-
tak tabii onlara karşı bir şeyimiz yok; gariban insanlar; iş
bulmak için, ekmek parası falan için geliyorlar, turist ola-
rak geliyorlar. Adam, bir gemiye, feribota biniyor, Magusa
limanında karaya çıkıyor, turist. Ama, Magusa'dan Lef-
koşa'ya gidecek kadar parası yok. Geliyor, yerleşiyor.
Dönmüyor. Ve, durum böyle! Ne olacak? Tabii, nüfus akışı
sürdükçe sorunlar çıkıyor ortaya. Inanmayacaksınız, Lef-
koşa'da Girne Kapısı diye bir yer var; tutsak pazarı gibi,
işçj pazarı kurulur. Ve o isçi pazarında pazarlananlar bu-
radan {Türkiye'den) giden insanlardır. Sigortasız çalıştırı-
lıyor bu insanlar. Neden bunu yapıyorlar? Ucuz işgücü ve
günü geldiğinde de, tabii hemen yurttaşlık veriliyor; yani
ucuz işgücü deposu, artı oy deposu! Bu, sorunlar yarab-
yor. Ve günümüze kadar, 30 binden fazla Kıbrıslı Türk, bu
sorunlardan ötürü terketmiştir Ada'yı. Yapı süratle değişi-
yor. Bugün Türkiye'den giden nüfusla, bizim yerli nüfus
neredeyse yarı yarıya. 5-10 yıla varmaz, Kıbrıslı Türkleri
parmakla göstereceksiniz. "işte, onlar da Türk, biz de
Türk" deniyorsa, bu ırkçı anlayış da doğru değil. Çünkü,
ben gidiyorum o Girne Kapısı'ndaki işçi pazarına, anlamı-
yorum ne dediklerini. Arapça ve Kürtpe konuşuyorlar. Bu
nüfus politikasını bu şekilde uygulayanlar bir de paniğe
kapıldılar. "Aman, PKK örgütleniyor!" falan diye. Ihbar al-
dılar, Kürtlerin yerleşik olduğu bir köyü, olduğu gibi bir
gecede gemiye bindirdiler, Türkiye'ye gönderdiler! Sürü-
lerini de komşu köylere dağıttılar; "Alın sürülerini!" dedi-
ler. Yahu kardeşim, sen bu insanları getirmişsin buraya,
yurttaşlık vermişsin; Anayasan var! Yurttaş, böyle bir ge-
cede, çoluk çocuğuyla birlikte, gemilere bindirilip yurtdı-
şına gönderilebilir mi? Yurttan kovulabilir mi?
Bunlar nasıl yurttaş? Bu durumlar maalesef yaşanıyor.
Ve eğer bu durum böyle devam ederse, Kıbrıs sorununa
demokratik, karşıhklı kabul edilebilir bir çözüm bulmak
mümkün olmayacak, on yıl sonra. Çünkü, o gelen insanlar
Türkçe bilmez dediğim gibi, ya Arapça konuşur, ya Kürtçe
konuşur. Kıbrıs sorununu nereden biisin elin garibanı. O,
ekmek parası peşinde. Bir anlaşma yapılsa bile, kendisine
sorulsa 'Federasyonu benimsiyor musun, benimsemiyor
musun?' diye. 'Federasyon nedir?' diyecek.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Güzel sanatlar-
da Merjenı Ana
heykeline ya da res-
mine verilen ad. 2/
Osmanhlarda ka-
pıkulu askerlerine,
saray ve devlet gö-
revlilerine üç ayda
bir verilen ücret...
Kayak. 3/ Bir As-
ya ülkesinin baş-
kenti... Atmosfer
basıncından daha
düsük bir basınç
taşıyan çevre. 4/
Argoda uzun süre
cinsel ilişkide bulunmadığı için aşın
istek duyan kimse... Bir göstenne
sıfatı. 5/ Sümerlerde sağlık tanrı-
çası... Seçkin. 6/ öngün... Anado-
lu'da kurulmuş eski uygarlık. 7/
Kanatlan küt olduğu için uçama-
yan bir Yeni Zelanda kuşu... Döl
verme yetkinliğine eren. 8/ Deniz-
lerin çekilmesiyle oluşan ve yurt-
lanmaya elverişli olan bölge. 9/
Merkez bankasının pasifinde kayıt-
h para miktarı... Gazel ve kasidenin son beytine verilen ad.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Verev iğne tekniğiyle işlenen,
kafes biçiminde bir nakış türü. 2/ Bir çeşit gemici düğümü.
3/ Çarlık zamanında Rus parlamentosuna verilen ad... Bir çeşit
sinek. 4/ Trabzon'un bir ilçesi... Genellikle gömlek yapımm-
da kullanılan ince bir pamuklu kumaş. 5/ Azık... Işaret. 6/
Kars yakınlanndaki ünlü harabe yeri... Yunan abecesinde bir
harf. 7/ Kimi mantarlarda üreme organı... Raf. 8/ "Kırmızı
bir —tur soluğum / Kumral göklerinde saçlannın" (Cemal Sü-
reya)... Çelik bilyelerin savrulması ilkesine dayalı elektrikli bir
oyun makinesi. 9/ Eski özel otomobillerin karoseri biçimi.