Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10MAYIS1992PAZAR
12 DIZI-YAZI
Hitit, Roma, Bizans ve Selçuklu, kalelerle başını doruklarda tuttu, eteklerden gelen tehlikeleri önledi
Bağmısızlığııı kalesi Toroslar
Kaleler (3)
Tarihin çeşitli dönemlerinde sayı-
sız uygarlıklara kan veregelmiş, sayı-
sız insan korkulanna kucak açmışur
Toroslar. İnsanlar kendilerini gü-
venlikte görmek, banş içinde yaşa-
mak için ova ve düzlüklerden çok o
sivri, aşılmaz doruklara sığınma ge-
reğini duymuşiardır yıllarca. Çuku-
rova ile Konya ovasındakilerden
daha çok kale vardır Toroslar'da. İlk
Hitit karasabanı, ova topraklann-
dan önce Toros topraklanna girmiş-
tir dcnilcbilir bu yüzden.
Toros doruklan kuş uçumu birbir-
lerine yirmişer. otuzar kilometre
uzakhkta olmalanna karşın, birbir-
lerini görürler. O doruklann üstleri-
ne çıkan bir insan. doğusunu, batısı-
nı, güneyini, kuzeyini, otuzbeş kırk
t kilometre uzaklıktaki boğazJan, ge-
çitleri, düzlükleri, kervan ve göç yol-
lannı. avucunun içi gibi görebilir.
İnsansoyu, kendini güvencede göre-
bilmek uğruna düz, rahat topraklan,
sulan bırakarak gitmiş, o sipsivri, ot
bitmez, çakıl durmaz doruklann ba-
şında yaşamaya zorlamıştır kendini.
Gelebiîecek bir tehlikeyi, radarlaşn,
telsizlerin, telefonlann, dürbünlerin
olmadığı ortamlarda. kilometrelerce
ötelerdeki doruklan elinde tutarak,
onlan gözetleme kuleleri gibi kulla-
narak, üstlerine yüksek, görkemli
kaleler, hanlar, evler oturtarak gü-
vencede görebilmiştir kendini ancak.
"Baş etekten üstündür. Düşman
baştan çok etekten gelir" şözü, o
günlerden kalmış olsa gerektir. Etek
her zaman baştan aşağjdadır. Dağla-
nn eteklcrinden gelebiîecek düşma-
nı, yaklaşan ordulan. kervanlan,
göçleri gördüklerinde, kale üstlerin-
de ateşler yakarak ateşi bir işaret ve
haberleşme aracı gibi kullanarak ha-
berdar ederlerdi birbirlerini nöbetçi-
ler. Böylece başı, yani doruklan elle-
rinde tutarak önlemeye çalışmışlar-
dır tehlikeleri, yükseklerde olmanın
verdiği rahatlıkla.
Aşağıdan gelebiîecek tehlikeleri,
yükseklerde olmanın verdiği rahat-
lıkla. oklayıp, taşlar atıp yuvarlaya-
rak yuvarladıklan taşlann da ya-
maçlardaki öbür taşlan harekete
gecirerek görülmemiş bir ta§ seliyle
korurlardı kendilerini. O dönemler-
de özgürlüğün. bağımsızlığın yollan
o kalelerden geçerdi böylece. İnsan
soyunun banşa ve güvenliğe ödediği
fiyatın adıydı o kaleler.
Kalelerin izi
Hitit, Roma. Bizans veSelçuklu dö-
nemlerinin izlerini taşır her kale.
Kilometrelerce öteleri görebilmenin
doruklan olduğu kadar uçurumlu ka-
ya üstlerinde insan emeğinin görkemli
birer anlatımıdırda o kaleler. Bilge ki-
şinin "Her hayvan ne olduğunun izle-
rini bırakır. Ama yalnızca insandır ki
yarattıklannın izlerini bırakır" sözünü
anımsamamak olanaksız buralarda.
Yalnızca Gülek Boğazı ile Mut ilçesi
arasında yer alan Orta Toroslar'da
otuzdan fazla kale yer alır. 1500 metre
ile 3000 metre yüksekliklerdeki doruk-
lara oturtulan bu kalelerin pek azı
sağlam kalabilmişse de çoğu, çeşitli
depremler ve bakımsızlık yüzünden
zamana yenik düşerek birer harabeye
dönüşmüş durumda. Bu görünümleri
ile kaleler gömütlüğü de denilebilir
Toroslar'a.
Yüzlerce yıldan beri sayısız kan, kı-
şı, fırtınayı gördüklerine kuşku yok bu
kalelerin. Korsanlan. eşkıyalan, sa-
vaşçılan. aşiretleri. çobanlan, din
Toroslar'da yaşayanlar, aşağıdan gelebiîecek tehlikeleri,
yükseklerde olmanın verdiği rahatlıkla, ok fırlatıp, taşlar atıp
yuvarlayarak, yuvarladıklan taşlann da yamaçlardaki öbür
taşlan harekete gecirerek, görülmemiş bir taş seliyle
korurlardı kendilerini. O dönemlerde özgürlüğün,
bağımsızlığın yollan o kalelerden geçerdi. İnsan soyunun
banşa ve güvenliğe ödediği fiyatın adıydı o kaleler.
T O R O S L A R
K A L E L E R
Y Ö R Ü K L E R
O S M A N S A H I N
adamlannı. tutkunun büyük türkücü-
sü Karacaoğlan ile direncin ve kavga-
nın çığlığını atan Avşaroğlu Dada-
loğlu'nuda...
'Dur orada'
Aslanköy ile Tırtar köylerinin ara-
sında yer alan soluk kesici Dümbelek
Boğazı'ndan çıkıldığında "Dur ora-
da!..' denmiş gibi insanın karşısına
birdenbire çıkıverir karlı Bolkar Dağ-
lan. Tek bir yöne, bakışa sığmayan
büyüklükte, görkemli bir buzul ve ka-
yalıklar azmanıdır Bolkarlar. İnsana
verdiği sessizlik o denli muhteşem. o
denli baştan cıkancıdır ki ne yapacağı-
nı. ne yöne bakacağını bir süre bilemez
olur insan. Bir kez bakıldığında kolay
kolay bakışını geri vermez. görüntü-
süyle sarhoş eder insanı.
Aslanköy'ün üstünde birdenbire
yükselerek 2800 metreyi bulan Teke-
taşı doruğunun sırtlan çınlçıplaktır.
Ne toz var. ne toprak. Yaz kış eserek
kırbaç gibi vuran Bolkar rüzgârlan.
toz, toprak bırakmamıştır orada. Bu-
zul altından ycni çıkmışcasına yüzlen
ustura agzı gibi keskin, tırtıklı taşlarla
dolu doruğun üstüne. harçsız, sıvasız,
kuru taşlardan yapılmış bir sürü kale,
han ve kışla yıkıntılan hâlâ dururlar.
Yüzlerce yıl öncesi oralarda oynaşan
çocuklann, yün cğıren kadınlann. ata
binen, kılıç sallayan, nöbet tutan as-
kerlerin yerlerinde karakeven otlan
bitiyor şimdı. Oralara yağan karlar kı-
şın beş-altı metreyi bulmasına karşın,
Teketaşı'nın doruğunda bir tek kar to-
zuna rastlanmaz. Saatte hızı seksen.
yüz kilometreyi aşan fırtmalar kar bı-
rakmaz orada.
Dağ keçileri, boynuzlu geyikler
Eskiden sivri uçlannda dağ keçileri
ile kangal boynuzlu geyikler tünediği
için Tekataşı denilmiş adına. Teke-
taşı'ndan bakıldıgında uçsuz bucaksız
Hüyükdüzü, öbür adıyla Hüyükalanı
ile karb Bolkarlar. güneye bakıldıgın-
da 60 kilometre ötelerdeki Akdeniz'le
Mersin'i, limanda bekleşen gemilerle
dev buğday silosunu görebilir insan.
Yine Aslanköyü'nü karşısına alan
Gavur Kale ile doğudaki Kalegediği
Kalesi'ni. oradan Asar Kalesi'ni, Asar
Kale'den Gözne Kalesi'ni. Gözne'den
Çandır Kalesi'ni. Çandır Kale'den
Hebilli Kalesi'ni, Hebilli'den Tarsus
ovasını denetleyen Kırmıl Kalesi'ni
görebilir insan.
Teketaşı doruğundan batıya bakıl-
dıgında üstünde eski kilise ve han
yıkıntılan bulunan başı ormanlı Küp-
peş doruğu ile daha batıda 2700 metre
yüksekliğindeki Yelkale'yi, Yelkale'-
den Kızılgeçit Kalesi'ni. Kızılgeçit'ten
Saklıkent ve Saraydınlı kalelerini. ora-
dan da türkülenmizde adı geçen Silif-
ke Kalesi ile Mut ilçesine tepeden
bakan Mavga Kalesi'ni eörebılirsiniz.
Görebilirsiniz de çok güçlü bir hay-
ranlık ve bakma duygusu ileçepeçevre
kuşatılırsınız.
Yitmiş, gitmiş ören yerleri
Toroslar'ın Ereğli ve Konya düzlü-
ğüne bakanarka yüzünde ise Hititler"-
den kalma İvnzkale ile ünlü Anmaşa
harabeleri. Mindos ve Aydos kaleleri.
Gülek Boğazı'nı denetleyen Namrun,
Sinnap. Tanzit. Koçak ve Gülek kale-
len. bunlann yanı sıra eski tabya.
kervansaray ve han yıkıntılan göfüle-
bilır. Aynca yitmiş gitmiş birçok ören
yerleri. surlan. tapınak ve duvar kahn-
tılan. ıssız kayalıklann yüzlerinde.
güçlülüğün, verimliliğin simgesi boğa.
aslan, çift başlı Selçuk kartalı. koç ve
geyik desenli kabartmalan da...
Medetsiz tepesinden sonra Bolkar-
lar'ın ikinci büyük doruğu olan
Mindos dağında bir zamanlar içinde
katır ve deve kervanlannın konakladı-
ğı üst üste oluşmuş mağara katlan
bulunur.
Aynı dağda Roma döneminden kal-
ma dev bir kaya tapınağı ile yüzyüze
geliverir insan. Tapmağın ıç duvarlan-
na büyük bir ustalıkla kazınmış yazı-
lar. desenler göze çarpar. Bir köşesine
irili ufaklı odunlar yığılmıştır tapına-
ğın. Ne ki o odunlann cinsleri. günü-
müz tarihinin bilinen ağaçlanndan
kesilmiş odunlan değildir. Yabani çi-
lek ağacından kesilmiş, eı kırmızısında
Mindos kalesinde yer alan Roma döneminden kalma bir kaya tapınağı.
odunlardır onlar. Günümüzün To-
rosu'nda o yabani çilek ağaçlannın bir
tekine bile rastlayamazsın. Yüzlerce
yıl öncesinden kesilip düzülmelerine
karşın çürüme, kurtlanma. kabuk
dökme falan da göremezsin hiç. Kup-
kuru odunlar tıngır mıngır dururlar
hâlâ orada.
Define umudu
O mağaralann doğal görünümleri.
altın, gümüş. antik para \e heykel bu-
labilme umuduyla kazılmış, balyoz ve
kazmalarla paramparça edilerek bo-
zulmuş durumda şimdi. Ot ve saman
yığınlanyla dolu içleri aynca. Sorum-
suzca yakılan ateşlerin dumanından
simsiyah olmuş içleri. Yerli kaya üstle-
rine oyulan sayısız lahit kapaklan da
bu parçalanmadan payını almış ayn-
ca.
Tümü de birer açık hava müzesi sa-
yılabilecek bu tarihi yerlere kimsenin
saygısı kalmamış gibi. Düne yapılan
saygısızhk bugünün ve yannın insanı-
na da yapılan en büyük savgısızlıktır
oysa.
Kale taşlannın çoğu düşmüş vuvar-
laıımış bugün. Çoğunu da yöre kö> lü-
leri söküp taşıyarak kendi evlerinin
yapımında kullanmışlar. Kale içleri ile
çevresi kömür. kül. çanak. çömlek ar-
tıklan ile dolu şimdi. Bazı çanak
çömlek parçalannın üstlerinde, çanağı
çömleği yapan ustanın parmak izlerini
görmek olası. Çatlak duvar aralann-
dan yaban otlan çıkıp fışkırmıs dışan.
Çiçekli otlara anlar konup kalkıyor.
Anlann pususuna yatan kertenkele-
lcr. kale valnızlığının simgeleri sanki.
Oda duvarlan
Her kalenin içinde ufak oda duvar-
lan yükseliyor. Yöre köylülerinin harç
ve saman kanşımı çamurla sıvayıp
yaptıklan ilkel. zevksiz. basit yer dam-
lannın yanında. yüzlerce yıl öncesinin
o duvar ustalığına şaşırmamak elde
değil. O ıssız. yıkık dökük kale yıkıntı-
larına bakıldıgında. tarihsel bir yolcu-
luğa çıkıyor ruhu insarun. Yörelcn
derin uçurumlar. suskun vadilerle
kaplı dcnnliklcrde kurumuş gitmiş ak
çakıl yığınlanndan oluşan eski nehir
yataklan görünüyor. Bir zamanlann
coşkulu su gürültüleri ile boğulan bi-
rer nehir gömütlüğü de denilebilir
oralara.
Cocak Deresi'nde akla fıkre sığma-
yan büyüklükte, tarih öncesinden
kalma dev ormanlar vardır. Günümüz
Toroslan'nın Amazonu ormanlar.
Günümüz orman idaresi. kalelerin
birçoğunu. olası orman yangınlannı
görebilmek için gözetleme yerleri ola-
rak kullanıyor bugün. Orman memur-
lannın kaldığı ak çadırlar, kale
doruklannda ufacık kar lekeleri gibi
görünüyor karşıdan. 2. Dünya Sa-
vaşı'nda, yaklaşan düşman uçaklannı
birbirlerine haber vermek için yöre
köylülerinin kale üstlerine ateşler yak-
tıklan da bilinen. duyulan gerçekler
arasında.
SÜRECEK
ABD'nin ulusal hedefi ve Türkiye'yc etkisi
Bug
ABD
0 1
ü
'd
u
n
e
y
le
n
0
pde
eler
p ?
SEDAT tLHAN *
ABD'de neler oluyor ve Türkiye'yi
nasıl etkilemektedir?
İç politik uğraşılanmız ve enflasyo-
nun yan etkileriyle gündemi dolu tutu-
lan toplumumuzun, başka ûlkelerde
olanlarla tam olarak ilgilendirilebildi-
ği söylenemez. Halbuki ABD ve onun
birlik kurmaya calışüğı geleceğin Ku-
zey Amerika Egemen Devletler Bir-
liğı'nde (ABD, Kanada ve Meksika)
olanlar ülkemizin çıkarlannı doğru-
dan etkileyecek bir düzeyde gelişmek-
tedir. Çok sayıda TV kanallannda
yapılan yayınlann, basının ve diğer de-
mokratik kurum ve kuruluşlann giri-
şimlerinin ABD yönetirnini yönlendir-
medeki önemli etkinlikleri, ahnacak
kararlan ve gelecekte uygulanacak
yöntemler konusundaki öğeleri belir-
İemektedirler.
Amerika ile ilişkilerinde Türkiye,
daha çok bu öğelere dayanarak yapı-
lan uygulamalann sonuçlan ile karşı-
laşmakta ye yadırganarak tepki gös-
termektedir. ABD demokratik yönte-
minde (yasama/kongre, yürütme/baş-
kanlık, yargı/yüksek mahkeme ve
kamuoyu) tarüşılmış ve sonuçlanmış
bu uygulamalara son aşamada karşı
çıkmak olanaksızlaşmakta ve Türki-
ye, bu devletle olan ilişkilerinde bekle-
mediği uygulamalar ve değişmezlerle
(Faits accomplis) karşılaşmaktadır.
Bu nedenle Kuzey Amerika'da olanla-
n, daha uygulama aşamasına gelme-
den, demokratik yöntemin değişik
kurum ve kuruluşlannda incelenerek
kamuoyu oluşturulmaya calışılma
aşamasındayken girişimlerde bulun-
mak, Türkiye gibi Amerika çıkar uy-
gulamalanna hedef ülkeler için bir
zorunluluk olmaktadır. Ortadoğu'da
olanlar ile ABD ulusal çıkarlanndaki
yerini önemli bir düzeye çıkaran kuzey
ve kuzeydoğusundaki gelişmeler kar-
şısında da bu yeri pekiştiren Türkiye;
Kuzey Amerika ile ilişkilerinde bu ül-
kelerle iç içe olmak, oradaki gelişmele-
ri daha tartışma aşamasındayken
yakalayıp o gelişmeleri kendi çıkarlan
yönünde bir uygulamaya dönüştür-
mek için bütün olanaklanyla çaba
göstennek durumundadır.
Tûrkiye'ninyeri
ABD Ulusal Hedefi: Ülke ve ülke dı-
şındaki ulusal çıkarlan savunmak (de-
fence), serbest yaünm ve ticareti bü-
tün dünyaya yaymak (globalism) ve
banşsever bir ortamda (Pax America-
na) evrensel bir görüşle (Nevv World
Order) halkının yaşam düzeyini yük-
seltmek şeklinde özetlenebilir. Ulusal
Çıkarlann öncelikieri: Ölüm/kahm
(survival), yaşamsal (vital), temel (ma-
jor) ve küçük (minor) olarak sıruflan-
dınlmaktadır. Burada Türkiye'nin
yeri öncelikle Ortadoğu ile birlikte dü-
şünülmektedir. 1%3 yıhnda Küba'-
daki eski SSCB yığınağı ölüm/kalım
öncelikle nitelendirilirken II. Dünya
Harbi ve Avrupa'run savunması ya-
şamsal olarak benimsenebilmiştir.
ABD, ulusal çıkarlannın bu öncelikle-
re göre korunmasında ve ulusal hede-
fıne ulaşma yolunda, ESAP (Ekono-
mik, Sosyo-kültürel, Askeri ve Politik)
güçlerinden oluşan Ulusal Gücünü bü-
tün uluslararası girişimlerinde, PA-
XAM (Pax Americana: Ulusal hedefe
ulaşmada gereksinim duyulan banşse-
ver ortamın sağlanması) araçlan ola-
rak; dengeli. ilışkilı ve uyumlu bir şe-
kilde kullanmak özelliğıni gösterebil-
mektedir.
tnandıncılık
Bu ulusal çıkarlar ve hedefe dayalı
bugünkü ABD dış politikasında, geç-
mişe nazaran, yeniden canlanmaya
başlayan içedönüklük (isolationism)
tartışmalan dışında, dıştan bakıhnca
bir değişiklik sezilememektedir. Güce
ağırlık veren gerçekçi (realist) dış poli-
tika görüşü ile insan haklan, çevre ve
karşılıkü görüşmelere önem veren ül-
kücü (idealist) görüşler, sırasıyla
Cumhuriyetçiler ve Demokratlar ara-
sında paylaşılmakta ve çıkarcılık (ego-
ism) ortak temeli oluşturmaktadır.
Ancak dışpolitikasmdakı insan hakla-
n, çevrecilik ve demokratik yönteme
önem verir gözükürken inandıncı ola-
mamaktadır. Çıkarabğm etkisiyle
ABD; yanında çalıştığı erkeğin kansı
ile ilişki kuran bir insanın cami önün-
de başını kılıçla gövdesinden ayıran,
kadını ise toprağa gömerek taşlayan
ve hanedanı dışında hiç kimseye hak
tanımayan, Avrupa'run karanbk çağı-
nın günümuzdeki benzeri totaüter re-
jimlerle sıkı işbirliği yapabilmekte,
çevreyi en çok kırleten ülkelerden biri-
si olma durumunu sürdürmekte, insan
hakJannda çifte standart uygulamak-
ta ve uluslararası kurallan çiğneyebil-
mektedir. Bütün uğraşılarda ulusal
çıkar ve hedefın temelini oluşturan çı-
karcılık önemli rol oynamaktadır.
Amerika uygulamada temel dışpoliti-
ka kuramlannın, gerçekçi ve ülkücü
görüşün dışına çıkmaktadır.
Yayılımcılık
ABD ulusal hedefınin yayılıma (im-
perialist) özelliği, dünyarun en çok
borçlu ülkesi olmasına ve karşıtlan
Avrupa Topluluğu (AT) ve Japonya
ile ticaretinde önemli sıkıntılarla karşı-
laşmasına rağmen bu ülkeyi içedönük-
lülükten uzaklaştırmakta, karşıtlany-
la yanşabilmek için komşulanyla
Kuzey Amerika Birliği'ni kurmaya
yönlendirmekte ve uluslararası tica-
rette engellenn kaldınlması (GATT)
görüşünün savunuculuğunu yapmaya
zorlamaktadır.
Ulusal cıkarlannı koruyarak ulusal
hedefıne ulaşma yolunda (Ulusal Gü-
verılik Politikasında) ABD'nin uygu-
layacağı ulusal yöntem (strateji), so-
ğuk harbin sona ermesiyle yeni bir
şekil almıştır. Ulusal gücünün yayı-
lımcı özelliğine en büyük engeli oluştu-
ran sosyalist yönetimleri etkisizleştir-
mek için II. Dünya Harbinden sonra
ESAP güçlerinin bütününü kullanan
ABD; SSCB'yi yıkmış, ancak kendisi
de yıpranarak harbin askeri kaybede-
ni. fakat ekonomik galibi Japonya ve
Almanya karşısında süpergüç duru-
mundan karşıtlan gibi bir Büyük Güç
(Major Povver) düzeyine düşmüştür.
ESAP güçlerinden oluşan ulusal gü-
cün askeri olanı hariç diğerlerinde
(ESP) ABD; büyük bir değişim, gerile-
me ve bazı yönleriyle de bir çöküntü
içindedir. Askeri gücü ile baskı alünda
tuttuğu AT ve Japonya'ya karşı üstün
durumunu korurken diğer yönden bu
gücün masraflanyla da daha çok güç-
süzleşmekte ve bir ikilem (dilemma)
içine sürüklenmektedir. Bu durum
ABD'yi, ister istemez, askeri güce da-
yalı, ulusal çıkar ve hedefleriyle uyym
sağlayabilecek bir dış poütika arayışı
içine sokmuştur. Tarih tekerrür etmiş;
Roma, Bizans, Avusturya-Macaris-
tan, Osmanlı ve Britanya imparator-
luklannın gerileme dönemlerinde za-
yıflayan ESP güçlerini geliştirmek için
gereksinim duyduklan banş ortamını
sağlayacak zoraki banş uygulaması
Pax Romanıa'yı bu defa ABD, PA-
XAM-Pax Americana ile uygular ol-
muştur. Soğuk harbin yıpratüklannı
yenilemek ve eski gücünü tekrar ka-
zanmak için ABD'nin banş ortamına
gereksinimi vardır. Bunu sağlamak
için bir yandan ikili ve çok yönlü gö-
rüşmeleri (SALJ, START, MBFR,
CSCE vb) sürdürürken diğer yönden
Panama, Guatemala, Libya, Körfez
olaylannda olduğu gibi askeri gücünü
PAXAM araa olarak acımasızca kul-
lanmış ve Ortadoğu, Kıbns vb anlaş-
mazlıklarda uluslararası banş girişim-
lerinin önderüğini yapmaya çahşmış-
ür. Bütün bu çabalan ABD'nin ulusal
çıkarlan ve hedefıne uyum sağlayacak
zoraki banş ortamının sağlanması için
PAXAM araçlannın kullanılması ola-
rak niteliyebilıriz. Çıkarlan bu uygula-
mayla uyum sağlayan ülkelerin kaülı-
mıru banş adı alünda daha kolaylıkl
elde edilebilmiştir.
PAXAM hedefi ~
PAXAM uygulaması karşısında
Türkiye'nin konumu. birçok etnik
gruplann girişimlerine yer veren ABD
dış politikasında, önemli bir yer tut-
maktadır. Grek, Ermeni ve Musevi
etnik gruplann toplum içinde ve poli-
tikadaki etkinlikleri; Grekya, Erme-
nistan ile komşu ve İsrail ile Ortadoğu
sorunlannı paylaşan Türkiye'yi, ABD
dış politikasının PAXAM hedefi hali-
ne getirebilmektedir. Bu durum Tür-
kiye'nin daha uzunca bir süre dış poli-
tikasında ABD'ye verdiği yeri koruma
durumunda olacağıru belirlemektedir.
ESP güçlerini geliştirmek zorunlulu-
ğunda olan bu askeri devin nasıl kont-
rol edileceği, E ve S güçleri çok geliş-
miş, A ve P güçlerini geuştirme yolun-
daki Japonya ve Almanya'ya karşı
ilişkilerinin ne şekil alacağı, diğer ülke-
lerin de temel dış politika sorununu
oluşturmaktadır.
* Emekli General Sedat Uhan D.E.
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ulusla-
rarası İlişkiler öğretim Rörevlisidir.
SLRECEK ı
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Alaysama...
Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver, yeni oluşturul-
mak istenen eski CHP ile ilgili önerilerini sıraladı.
- Aman, dedim anlat! Bir yandan notlar alıyorum...
- CHP tüzüğü kuruluş çalışmaları başlarken genel ba%-
kanlık on adet olmalı! Tabii, on da koltuk bulunmalı! Parti-
de büyük bir servet var; yalan makinesi alınmalı, bol mik-
tarda sodyum pentatol depo edilmeli! Sodyum pentatol
kullanmadan, yalan makinesi sonuç vermiyor.
- Eee, sonra?
- Zararlılara karşı bir miktar haşere ilacı bulunmalı;
CHP'nin oklarına ikişer ikişer domat, kedi, güvercin takıl-
malı! Parti başanlı olmak istiyorsa bunlar olmalı. Bunlar
olmadan olamaz.
1976-1980 arası CHP tarihiyle, 1982-1992 arası demokra-
tik sol ve sosyal demokrasi tarihi, partinin birinci ve ikinci
anayasaları olmalı. Bu çok önemli! 1976-1980 arasındaki
CHP tarihini herkes okumaiı! 1982-1992 arası da ihtilal, 12
Eylül "Zibidilik tarihi" olarak geçiyor. Bunlar, ikinci, birinci
anayasamız olmalı! Her genel başkanlık için birer psikote-
rapist yani ruh tedavicisi bulunmalı...
- Ruhsal sağaltımcı, ruh sağını olmalı diyorsun!
- Olmalı! Tarafsız, yeminli, noterli uzman bulunmalı.
Böyle, Hipokrat falan yetmez!
-Sonra...
- Sonra son beş-on yıldır solun, insanlığm dünyada düş-
tüğü halden söz edenler, yukarıda sözünü ettiğim haşere
ilaçlarıyla hemen "ifna" edilmeli!
- Yok edilmeli, demek istiyorsun?
- "Yok" değil, ifna! "Yok" hemen anlaşılır!
-"Fani" olmalı!
- "Fani" olmaz, o da anlaşılır. "Fani dünya"yı herkes bi-
lir. Sonra bol miktarda "yaş peştemal" bulunmalı. Yaş
peştemal nedir biliyor musunuz?
- Peştemal, peştemal.
- Peştemal başka, bu yaş peştemal! Yaş peştemal, sıkıcı
insanlar için kullanılır. Yaş peştemal ve buna benzer mad-
deler gibi olan insanlar, sürekli olarak aday gösterilmeli
genel başkanlığa. Sürekli yaş peştemal olacak ki yararlı
olsun! Sonra partinin solla, halkla, toplumla falan gibi so-
runlarlailgisi olmadığı tüzüktebelirtilmeli. ilk olarak kişile-
rin, bireysel sapmaların, tatmin odaklarınm yerinin bu
parti olduğu açıkça yazılmalı. Halkla, malkla filan ilişkili
bir olay değil bu ha' denmeli!
- Başka?
- SHP'de umut bulamayan, milletvekili olamayan dalabi-
lir; DSP'yle gitmeyeceğini, kedilerle, güvercinlerle bu işin
olamayacağını bilen dalabilir. Oyle bir çorba olmalı ki bu,
içinde halktan başka her şey bulunmalı. Tüzükte bu da ol-
malı: "Halktan, halkın sorunlarından başka her şey bulu-
nabilir" diye bir madde olmalı. Işte, benim hazırladığım
öneriler paketinin özü bu.
- Bununla ne yapmak istiyorsun?
- Ben ironi yapıyorum. Sanatların en çılgınlarından birt-
dir ironi! "Hiciv" yani taşlama kolay, onu herkes yapar!
"Ironie" Fransızca, Tahsin Saraç, "Fransızca-Türkçe"
sözlüğünde "ironie" karşılığında şöyle diyor. "Düşündü-
ğünü, alay amacıyla tersine bir anlatımla söyleme, alaysı-
lama; tersiyle alay, tersinleme."
Emin özdemir, kitaplarında sözcüğü "alaysama" olarak
kullanmış. Batı dilleri sözcüklerine karşılıklar ararken eski
TÖK'da, Salah Birsel'le Emin özdemir "ironie" karşılığı,
alaysamayı tartışarak bulmuşlar. Buna bir örnek, sinek gi-
bi bir adam karşıdan gelirken "Bizim pehlivan geliyor"
demek gibi.
Torbalı'da boşuna "gülmece şenlikleri" düzenlenmiyor.
Halil Efe'den söz etmiştim, o öldü ama, Arabacı Ramazan
"Ermo" yaşıyor. Ertan Ünver'e göre Ermo, yalnız kalma-
nın keyfini sürüyormuş.
Torbalı şenliklerinir, bu yılki konusu "Gülmece ve Siya-
set" olacakmış. Bu ytl kesinlikle, Süleyman Bey, Erdal
Bey, Necmettin Hoca, Bülent Bey olmalı mı ne? Kenan Bey
de yakın, Marmaris'te, o da gelirse tamam olur! Torbalı'-
nın dört gediklisi var: Ahmet-Reha Isvan, Jülide Gülizar bir
de ben; zaten kambersiz düğün olmaz hani!
CHP'nin oluşumuyla ilgili olarak Hinthorozu Erdal Bey'-
le konuşuyorum, ne soracağımı bilemiyorum, elime diken
batmış gibi:
- Sen keyfine bak mı ne diyor?
işi başlatan Hinthorozu Erdal Bey, gelgelelim, altından
sandalyesi çekilmek istenen de o. Son zamanlarda, ne
güzel konuşmayada başlamıştj.
• • *
Bugün, Aliağa'da bayram var; Çevre Şenliği düzenledi
Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü.
Aliağa'daki şenliğe, Prof. Yakup Kepenek, Yunanistan
Komünist Partisi'nden Panos Trigazis katılacaklar. Panos
Trigazis, Midilli'den, önce Dikili'ye geçecek, Dikili'den
Aliağa'ya gelecek. Panos Trigazis, Greklerin barış giri-
şimlerinde ön sırada yer alan öncülerinden biri. Ankara'-
da Sosyalist Birlik Partisi kurultayına katılmıştı. Kurultay'-
dan sonra Kuzey Kıbrıs'tan gelen CTP Genel Başkanı
Özker Özgür, genel yazman Ferdi Sabit Soyer, dış ilişkiler
yazmanı Fadıl Çağda ile Panos Trigazis, Yakup Kepenek-
lerin evinde bir arada olduk; yemek yedik. Kuzey Kıbrıs'-
tan gelen politikacılarla Yunanlı Komünist Panos'un bir
arada söyleşileri ilginç oldu. Panos Trigazis, Kıbrıs soru-
nunun çözümü konusunda bana pek iyimser görünmedi.
Aliağa Şenliği'nde sanatçılar, bu arada Hale Gür, llhan
İrem, Arif Kemal da olacaklarmış; katılacaklar arasında
Yüksel Çakmur, Bakırçay Belediyeler Birliği başkanları,
Muzaffer izgü, Oktay Ekinci, Hidayet Karakuş, Hüseyin
Yurttaş, Alpaslan Berktay, Kriton Curi de var.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Tek tek resimle-
ri ya da hareketsiz
cisimleri gösterim
sırasında hareket
duygusu verebile-
cek biçimde düzen-
leme ve filme ak-
tanna işi. 2/ Ege
bölgesinde bir
göl... Bir tur kılıç.
3/Üzgü...Yeniçık-
maya başlamış
ekin. 4/ Kalsiyu-
mun simgesi...
Bahçe ya da açık
ağıl etrafındaki çit.
5/ Enerji... Bir yerde biriken sıvı-
lan dışanya akıtmakta kullanılan
oluk ya da boru. 6/ Hakka uygun...
Kuzu sesi. 7/ Yurdumuzda turistik
bir göl... Ok. 8/ Mevlevi ayini... ln-
ciçiçeği. 9/ Görünümleri çarpıtıl-
mış grafik bir yapıtın ya da bir res-
min tümü ya da bir bölümü.
YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Al-
fabe... Üstün bir yetkinin gücünü
simgeleyen değnek. 2/ Bakış... Ol-
ta ya da tuzağa konulan yem. 3/ Bir işi yerine getirme... Afri-
ka'da yaşayan bir antilop. 4/ Su... Kötülüğü ile dillere düsen.
5/ Bir nota... Köpek. 6/ Gebeliğİ önlemek için dölyatagına ko-
nulan sarmal biçiminde arac... Ingilizce 'bay* sözcüğünün kı-
sa yazüışı. 7/ Geniş çatlak... Hafıf ve gözenekli bir çökelti ta-
şı. 8/ Ispanyollann sevinç ünlemi... Spor yanşmalannda se-
yircileri coşturan kimse. 9/ Çoğu âşık usandınr... Asıl yemekten
sayümayan yiyeceklere verüen ad. _