15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURIYET 27 NİSAN1992 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AnayasaDegişîMîgîıtde Ilk ülrii Bugun hukümeti paylaşan sıyasal partıler demokratıkleşme savlannda ıçten ıseler, 1982 Anayasası'nı hemen tumuyle değıştırmeye gınşmelıdırler Bunu yapmaya güçleri yetmıyorsa anayasayı meşrulaştıracak bır perakendecıhkten kesınlıkle uzak dmmalıdırlar. Prof. Dr. CEM EROĞUL SBFAnatüze Öğretim Üyesi 1982 Anayasası, 116 yıllık anayasal yaşamı- mıan en kara lekesıdır- Bu anayasanın sıyasal ve tüzel yaşamımızda yarattığı kırhlık oylesıne bü- yük boyutlara enşmıştır kı derhal \e butunüvle bır yana atılıp yenne y enı bır anayasa yapılma- dıkça, ülkemızde demokrasının gelıştınlebılece- ğını düşünmek bıle olanaksızdır Onun ıçın, bugun Türkıye'de heriıangı bır sıyasal akımın demokratık olup olmadığını olçmek ıçın bakıla- cak ılk nokta, anayasa karşısında takındığı tu- tumdur 1982 Anayasası'nın yenne hemen uy- gar nıtehklı yenı bır anayasa koyma> ı sav unma- yan bır sıyasal akım, sozcuien ne derlerse desın- ler, kesınlıkle demokratık değıldır Bugun sıyasal erkı paylaşan partıler ışte bu deneklaşına vurulduğunda, durum hıç de ıç açı- cı görunmemektedır Seçımlerden oncekı ve sonrakı savlanna karşın, bu partıler. bugune dek, yenı bır anayasa ıçın herhangı bırcıddı gın- şım başlatmamışlardır Tam aksıne, orneğın yükseköğretım alanında yaptıklan gıbı >enı ya- salar hazırlama bahanesıyle, esas sorun olan anayasa değışıklığının onkoşul olarak gundeme gelmesıru engellemışlerdır İçtenlıklı sıyasetçıler- den kamuoyunun beklentısı, demokratık yasal duzenlemeler ıçın kaçınılmaz onkoşul duru- munda olan anayasa değışıklığıne oncelık ver- melendır Demokratıkleşme savlannda ıçten olan bır sıyasal çoğunluk, demokrası dışı anaya- sa hukumlenne uydurulmaya çalışılan yasa de- ğışıklıklenyle uğraşma-z Bunun yenne, orneğın herhangı bır anayasa değışıklığı gerekürmeyen Terorle Mucadele Yasası nı derhal yururlukten kaldınr Sıyasal erk, şımdı de perakende anayasa değı- şıklığı onenlenyle karşımıza çıkmıştır Bu, çok tehlıkelı bır yoldur Çunku bunun manuğı de- mokrası duşmanı 1982 Anayasası'nı 'meşru bır tartışma zemını" olarak kabul etmektır (1982 Anayasası hıç kuşkusuz>asaldır,ama meşru de- ğildir.) Kamuovunda çoğunluğun kola>ca anla- şabıleceğı bırkaç değışıklık yapılırsa sankı bu anayasanın "demokratık namusu kurtulacak- mış gıbı bır ızlenım yaratılmaktadır Perakendecılığın ne denlı tehlıkelı olduğu, ılk adımda değıştınlmesı onenlen hukumlere bakıl- dığında hemen gorulmektedır Bunlann arasın- da, 1982 Anayasası'nı "karanın karası kılan hukumler yoktur Hemen belırtehm kı bunlar. bır yandan dın derslennı zorunlu kılan. ote yan- dan da Turk Dıl Kurumu nun varlığına son ve- ren hukumlerdır Bır parça tanh bılen herkes, kendı goruşu ıster dıncı. ıster yercıl (laık), ıster "resmı tanhçı. ıster "sıvıl toplumcu olsun, Atatürkçuluğun ozünün yercıllık (laıklık) ve Turkçecılık olduğunu bılır Onun ıçın, bu ıkı ılkenın karşısında en guçlu anayasal engellen yaratan 12 Eylulculenn Ataturk duşmanı olduklan kuşkusuzdur O>- leyse. Ataturkçuluğu savunduğunu soyleyen bır sıyasal çoğunluk eğer ıçtense. oncelıkle anaya- sanın Atatürk duşmanı hukumlcnnı kaldırma- ya çalışmalıdır Perakendecılık. ancak anayasa- nın temel rengını değıştırecek hukumlenne el atılabılıyorsa savunulabılır Yoksa, bugun go- rulduğû gıbı kaba bıraldatmaca olarak kalır En habis hükümleri 1982 Anayasası nın24 maddesıne gore "Dın kultüru ve ahlak oğretımı ılk ve ortaogretım ku- rumlannda okutulan zorunlu dersler arasında >er alır " Boyle bır hukum taşıvan bır anayasa- nın ısterse her maddesınde "devlet laıktır" den- sın yercıllığın (laıklığın) sonunu getırdığı açık- tır Bu apaçık gerçeğı gormemek ıçın >a doğal kor ya da gonullu kor olmak gerekır üygula- mada dın kulturu' dersının dupeduz dın dersı olduğunu herkes bılıvor Dın dersının çocuklara zorunlu olarak okutulduğu bır ulkenın yercıl (yanı sıyasetı veryüzıi işlerine hasretmış- laık) bır ulke sayılamayacağı ıse tartışılmayacak bır ger- çektır Onun ıçındır kı boyle bır hukum getıren bır anayasa, kesınlıkle Ataturk duşmanıdır Kaldı kı Ataturk duşmanlığı bır yana bo>le bır hukmun ne ulusal bırlıkle. ne de demokrası ılkesıyle bağdaşması olanaklıdır Gerçekten de dın gıbı, duygulann temel ağırhk taşıdıgı bır du- şüngusel (ıdeolojık) yapıda herkesı zorla ayru tornadan geçımıeye İcalkışırsanız, buyük tepkı- ler doğurmanız kaçınılmazdır Cumhunyetımı- zın anayasal gelenegınde esas olan dılı dını, soyu, rengı ınancı ne olursa olsun bu ulkede yaşayan herkesın Turk yurttaşlığı tüzel temelin- de birleşmesidir. 12 Eylulculer. ışte bu tuzel bırlı- ğı veterlı gormeyıp dınde olsun dılde olsun bırta- kım zorlamalara gınştıklennden tanhımızın en buvuk bölucülen olmuşlardır Zorunlu dın dersının demokrası ıle asla bağ- daşmayacağı ıse yalıncak bır gerçektır Bellı bır ınancın zorunlu kıhnmasının dcmokrasıvle bağ- daşabıleceğını ıçtenlıkle savunabılecek aklı ba- şında bır kımse duşunemıyorum L'stelık, sozü edılen anayasa hukmu, bunun daha da kotüsu- nu yapmaktadır Yetışkın ınsanlara bellı bır ınancı dayatmak vetennce kotudur Ancak ken- dını zıhnen savunabılecek durumda olmayan, beynı henuz yoğrulmakta olan yavrulara devlet zoruyla bellı bır ınancı aşılamaya kalkışmak. de- mokrası bır yana, dupeduz ınsanlığa aykındır On bınlerce yıldır suren msanlaşma seruvenı, ınsanm kendı bılıncıne vanp kendı yazgısına hukmetmesı surecınden başka bır şey değıldır Bu da ancak ozgur bır duşunce yetısıyle olanak- lıdır Içenğı ne olursa olsun, ınanca dayanan bır duşunce dızgesının devlet zoruyla çocuklara da- yatılması. ışte bu surecın ozune aykındır 1982 Anayasası nın boyle Ataturkçuluğe de- mokrasıye ve uvgarlığa aykın bır başka hukmu de Turk Dıl Kurumu'nu bır devlet daıresıne dö- nuşturen 134 maddesıdır Bır kere Atatürk'un yarattığı en onemlı kurumlardan bınnın bu yol- la yok edılmesı, Ataturk duşmanlığmın tartışıl- maz bır kanıtıdır lkıncısı, bovle davranılarak ulus gerçeğıne dayanan demokrasımıze, bu ulu- sun en yavgın anadılı olan Turkçe'nın en guçlu ışıldağı sondurulerek korkunç bır darbe vur- muştur 12 Eylul, hem Kurtçe'yı yasaklayarak mılyonlarca yurttaşımtzın duşunme olanaklan- nı kısmış hem de Türkçe'yı k'östekleyerek ço- ğunluğun anadılını gelıştırme olanaklannı bal- talamıştır Bunun demokrasıyle bağdaşır bır >anı olmadığı açıktır Cumhunyet geleneğımıze gore ulusal bırlık. Türkıye yurttaşlığı tuzel eşıtlı- ğıne dayanan ozgur ve bılınçh bır bırlıktır Kurtçe'yı ezen ve Turkçe yı bolen 12 Eylulculer bu bırlığe en buyuk kötuluğu yapmışlardır Dıl düşunme aracıdır Duşuncenın gehşımı ancak dılın gelışımıyle olanaklıdır Kurulduğu 1932 vılından ben Turk Dıl Kurumu, Turkçe - nın anlaşması varsıllaşması, yazım yalınlığına ulaşması ıçın eşsız bır hızmet görmuştur Ata- turk'un sağladığı akçal olanaklarla çalışan bu dernek, Türkçe'nın pusutası olmuştur Bunun yok edılmesı, Türkçe'ye karşı ışlenmış en buyuk cınayettır Tekbırornek bu savımızı kanıtlama- ya yeter Yaşadığı surece TDK ulkede yazım bırlığını sağlamıştır Buna karşılık, yikıldığı gun- den başlayarak Türkçe'nın yazım bırlığı gıderek bozulmuş. bugun ıse tam bır yazım kargaşası doğmuştur Okullar olsun, oğrenaler olsun hepsı bırbınyle çelışen yazım kılavuzlanndan hangısını doğru kabul edeceklennı şaşırmış du- rumdadırlar Bır dıle bundan daha buyuk bır köluluk yapılabıhrmı9 Özetle Bugun hukumetı paylaşan sıyasal partıler de- mokratıkleşme savlannda ıçten ıseler 1982 Ana- yasası'nı hemen tümüvle değıştırmeye gınşmelı- dırler Bunu yapma>a guçlerı >etmıyorsa anaya- sayı meşrulaştıracak bır perakendecılıkten kesınlıkle uzak durmalıdırlar Anavasavı meşru- laştırmayacak bır perakendecılığın temel koşu- lu anavasanın kotucul ruhunun sımgesı olan hükümlen. yanı dın derslennı zorunlu kılan ve TDK yı ortadan kaldıran hukumlen değışıklık onenlennın en ön sırasına koymaktır Bdşka tur- lu bır davranış demokratık kamuoyunda gıde- rek guçlenen aldatılma duygusunu daha da pekıştırmekten başka bır ışe yaramayacaktır ARADABİR Prof. Dr. ERDENER YURTCAN Î.Ü. Hukuk Fakültesi ••Tüketici Mahkemeleri. Sanayı ve Tıcaret Bakanlığı bunyesınde hazırlanan "Tu- keöcının Korunması Yasa Taslağı" kamuoyunun tartışma- sına açılmış bulunmaktadır Bu taslak ülkemızde tuketıcı- nın korunması alanında uzun zamandır harcanan emeğın son halkasını oluşturmaktadır denılebılır Yasa ıle yapıla- cak duzenlemelerle tuketıcının korunmasını sağlam te- mellere oturtmak amacının sonucu alınmak ıstenmekte- dır Bu yazıda taslağın tumu uzerınde duşuncelerımı açıkla- mam mumkun değıldır Bu nedenle taslakta temel bır ye- nılık olarak sunulan "tuketıcı mahkemeleri" uzerınde durmak faydalı olacaktır Bu konuda ılkın taslakta yer alan ılkelerı sıralamakta ya- rar vardır Bunlar, yasanın uygulanmasıyla ılgılı olarak üretıcı, ımalatçı ve satıcılar ıle tuketıcıler arasında çıkacak her turlu uyuşmazlığın tuketıcı mahkemesı nde çozulme- sı, Sanayı ve Tıcaret Bakanlığı ve gonullu tuketıcı orgutle- rıntn bu mahkemede dava acabılmesı bunlann ayıplı malların pıyasadan toplanmasım ısteyebılmelerı tuketıcı- lerın tek başlarına da bu mahkemede dava açarak ayıplı mallardan oturu uğradıkları zararları odettırme olanagına sahıp olmalarıdır Tuketıcı mahkemeleri yasanın yayımı tarıhmden başlayarak bır yıl ıçınde kurulacaktır Bunu Adalet Bakanlığı gerçekleştırecektır Bu mahkemelerde açılacak davalar her turlu resım ve harçtan bağışıklı (mu- af) olacaktır Hemen belırteyım kı, tuketıcı mahkemeleri adı altında yukarıda belırtılen sınır ıçınde yargı yetkısını kullanacak mahkemelerın kurulması hatalıdır Boyle bır gırışım, mah- kemelerın orgutlenmesı konusunda temel ılkelere ters duşeceğı gıbı pratık yonde buyuk guçlukler ıçerecektır Fakat vurgulamak gerekır kı, bu mahkemelerın taslaktakı bıçımı ıle kurulmasına karşı çıkmamın nedenı, bu alandakı pratık guçlukler değıl, fakat mahkemelerin örgutlenmesıne aykın olmasındandır Bır uikede mahkemeler kurulurken dıkkate alınacak ılke "yargı bırlığı" ılkesıdır Bu ılke, ulke ıçınde aynı tur uyuş- mazlıkların aynı mahkemelerde yargılanması temelıne dayanır Bu ayırım yapılırken, genel çerçevesı ıçınde uyuşmazlıklar, hukukı, cezaı, ıdarı ve anayasal uyuşmaz- lıklar olarak sınıflandırılır Yoksa herhangı bır hukukı ılışkı- den kaynaklanan bır uyuşmazlığın taraflarına bakılarak mahkemeler kurmak yoluna gıdılemez Boyle bır gırışım yargı bırlığı ılkesmı zedeler Taslaktakı duşunce takıp edı- lırse, ülkemızde kıra uyuşmazlıklarını çozmek ıçın kıra mahkemeleri, memur uyuşmazlıklarını çozmek ıçın me- mur mahkemeleri kurmak ve bunların sayılarını çoğalt- mak gıbı bır açmaza duşulur Taslağı hazırlayanlarm konuya lyı nıyetlı eğıldıklerı ve toplumda herkesın taşıdıgı bır nıtelık olarak, tuketıcılerı bu yolla korumak ıstedıklerınden hıç kuşku yoktur Fakat bu- nun yolu tuketıcı mahkemeleri kurmak değıldır Taslakta bu yola gıdılırken tuketıcı uyuşmazlıklarının yargısında uzmanlaşma ıstenmekte olduğunu duşunebılı- rız Bu durumda bu duşunce ve amacı sıstemleştırebılırız Bunu yaparken ılkelerı de zedelemış olmayız Bunun, Türk hukuk sıstemınde bırazdan uzerınde duracağım or- neklerı vardır Arkaa 17. Sayfada Roma Sansürü - Çağdaş Sansür Toresel yargılan, kavramlan ve değerlerı oluşturan etkenlen, ınsan duşuncesının ıç devımsel (dınamik) ışleyışı doğrultusunda algılamak, çağdaş ozgurlük anlayışının temel kuralı olmuştur Kısacası ve açıkçası Duşunce ve yaratma özgürluğu aldnındd yasak ve yasaksızhk, ınsanların aklı ve ıstemi (ıradesı) kapsamına bırakılmıştır METİNERKSAN Turk dılındekı sansur sozcuğunun koke- nını oluşturan Latınce censor sozcuğu, ın- sanın belleğınde bırçok Latınce deyımın ve sozcuğun anlamını çağnştınyor Bu soz- cuk ve deyımlen kısaca ırdelemekte yarar vardır Censor (sansur) olgusunu sıyasal bır kurum olarak venıden yapılandıran un- lu Roma Imparatoru Sezar (lulıus Caesar I Ö 10144), doğal bır doğum ıle doğma- yıp annesınm karnı kesılerek dunyaya ge- tınldığı ıçın Latınce kesmek anlamına ge- len caedere ya da caedes sozcuklennden turetılmış bır sozcuk olan caesar (anne kar- nı kesılerek doğan) san'ı (unvan) ıle adlan- dınlmıştır Bu ad ve san sonradan Roma ımparatorlanrun san ı olmuştur Sezaryen dedığımız doğum ışlemı Latınce Sezar (Caesar) sozcuğunden kaynaklanır Latın- ce kesmek anlamında kullanılan caedes sozcuğu, oldurmek. kınm. katlıam anla- mında da kullanılır Latınce tonsor sozcu- ğu, hayvan kırkıası. berber, ağaç budayıcı- sı anlamlannı ıçenr Latınce tonsura soz- cuğu, kesmek, kırpmak, budamak, tıraş etmek anlamlannı ozümser Türkçede ma- kas olan Ingılızce scıssors. Fransızca cısea- us, Almanca schere sozcüklennın kokenı, Latınce caesar (sezar) sozcuğudur Acaba bu Latınce sozcukler-irasında. ozellıkle censor (sansürcu) ve tonsor (hay- van kırkıcısı) sozcuklen arasında bır ılıntı bır bağlantı var mıdır 9 Çağımızda sansur- cuye altın makas denıldığıne gore bu La- tınce sozcukler arasında herhalde bır ılıntı bır bağlantı vardır Türkçede sansur bıçımınde ve yapısında kullanılan sozcuk, Latınce censor sozcu- ğunden turetılmıştır Ingılızce censor Fran- sızca censure Italyanca censura bıçımınde kullanılan Latınce censor sozcuğunu, Ro- ma hukuk sozlüğu şoyle tanımlar I 6 IV yy ortalannda Roma devlet yapısında oluşturulmuş yuksek bır gorev Sayısı ıkı olan censor'lar, sıyasal yetke gucu Tannsal olan Roma ımparatoru tarafından beş >ıl- da bır seçılır Censor'lar goreve başladık- tan sonra on sekız ay ıçınde Roma devletı uyruklannı sıyasal, toplumsal ekonomık askersel, >onetsel (ıdan) töresel (ahlakı) yonlennden değerlendıren ve sınıflandıran hsteler olan census lan duzenler Devlet yetkesını edımsel (fnlen) kullanabılmek go- revı ıle yetkılı olmayan censor'lar toplum- sal vetkısı olan gorevlılerdır Roma vurt- taşlannı değerlendıren ve sınıflandıran lıstelen yaparken censor lann kışı adlan- nın yanına yazdıklan bılgılere nota censo- na' denır Censor'lar Roma > urttaşlannın nesnel (objektıO ve oznel (subjektıO ya- şamlannı araştınr ve denetler Yasalara ve torelere aykın bır davranış yapmış olan Roma yurttaşının adının yanına yazılmış olumsuz bılgıler. o kışmın yaşamını etkıler Nota censona bu bılgıyı yazan censor'un gorev suresmce gecerlıdır Roma sansûrii-çağımız sansürü Roma sansuru ıle çağdaş sansur arasın- dakı enduyarlı sorun veaynm notacenso- na'nın nıtelığıdır Çağdaş sansur olgusu- nun kaynağını oluşturan Roma sansıırune ılışkın bır yargı olan 'nota censona' bu bıl- gıyı yazan censor'un gorev suresınce gecer- lıdır denmesı, sansur ışlevının nesnel bır ışlem olmayıp, oznel bır ışlem olduğunu, açıkça ve kesın bır bıçımde saptar Sansur olgusunun tum sorunu ve kesın nıtehğı bu- dur Ustelık çok boyutlu ve genış kapsamlı bır sansur bılgısını ye yargısını, sansurcu- nun gorev süresı ıle sınırlayan ve bu süre ıçınde geçerlı olarak onayan (kabul eden) Roma sansürundc. kışının ozgurce düşun- mesı ve yaratması ıle ılgılı bır kısıtlama, engelleme vefişlemeyoktur Sansur kuru- munun kokenını oluşturan Roma huku- kunun, censor'lann dûzenledığı census (sansur) bılgılennın gecerlığını, censor'- lann gorev surelen ıle sınırlaması ve bu bağlamda sansur olgusunu censor'un öz- nel yargılan ıle kesın bır anlamda özdeşleş- tırmesı. Roma hukukunun sansur ıle ılgılı kurallannın son derece onemlı ve duyarlı bır yonudur Nesnellık ve oznellık olgulannın, oğele- nnın, olçutlennm bıleşımının. aynmının, çelışkısının ve kdrrnaşıklığının, bır hukuk mantığı, dengesı ışlevı ve felsefesı yapısın- dakı oranlannı saptamak olası mıdır9 Çağdaş hukuk kuramlan ve kurallan sansurcunun, yasalara. yonetmelıklere ve ılkelere uyarak sansur ışlevını yapmasını buyurur Vasalar yonetmelıklerveılkeler Duşunce akıl bılgı olgulanndakı nesnellık ve oznellık oranlan kannaşık bıleşık. dc- ğışken tartışmalı. bılınmeyen gorevlen sürelı değışken donemsel sıyasal vetkevı oluşturan somut yasa yapıcılar tarafından yapılmış değışmez duraşan zorlavıcı, tar- tışmasız, ışlevlen suresız, so>ut onlem ve engellerdır Yasa vapıcıve sansürcu nesnel ve oznel duşunce ve davranışlan ıçıçe. go- revlen surelı somut bır olgu yasalar vo- netmelıkler ve ılkeler ışlevlen suresız soyut bır olgudur Bu denklem ve ıkılem açık bır çelışkının ters bır orantının vetkın bır gos- tergesıdır Sansurcunun uyguladığı sansur ışlemmı sansurtunun oznel vargısı olarak nıleleven ve sansur kararlannı sansurcunun görev suresı ıle geçerlı sayan, değışmez Tannsal Roma sıyasal yetkesı. sansurcunun uygu- ladığı sansur ışlemmı sansurcunun nesnel yargısı olarak nıteleyen ve sansur kararla- nnı suresız uygulayan değışken donemsel çağdaş sıyasal yetke ıle kıyaslanmayacak bır eelışmışlık bılıncı ıçındedır Sansur olgusu ve kurumu varolduğun- dan bugune değın duşunsel değıl, yonetsel- dır (ıdan) Sansürcu gorevını sorumluluğu ve yonetımı değışken donemsel sıyasal yet- kenın olan kamu yaran ıçın yapar Işın doğrusu yaptığını sanır Sıyasal ekono- mık, toplumsal, kulturel, sanatsal, toresel duşunceler bılgıler. yargılar değerler ol- gular, kavramlar, kuramlar. yasalar ya- saklar. kurallar, değışken. gelışken. nesnel ve özne) olduklan ıçın. doğru bır sansurun olamayacağı ve >apdama>acağı bılımsel olarak kanıtlanmıştır Duşunce ve yarat- ma ozgurluğunu yasaklamak. kısıtlamak sınırlamak ve oldurmek ıçın yapılması var- sayılan ve ongorulen sansurun sakıncalan ve zararlan bır yana. tanh ıçınde bovle bır sansurun gerçekleşmedığı ve çağımızda da asla gerçekleşmeyeceğı açıkça bılınmekte- dır Sansur kendı varlığını oluşturan. değış- ken donemsel sıyasal yetkeyı totem (Tann- sal, kutsal). sansürcu gorevını tabu (doku- nulmaz. tartışılmaz) olarak algılayıp surdurur Totem ve tabu ınsanlığın. uygar- lığın ve bılımsellığın gelışmesıne engel ve aykın, ılkellıkten ve yabanılhktan (vahşı- lıkten) arta kalmış, akıl ve bılım dışı ıkı buyuk tehlıkedır Bır olgunun totem ve ta- bu olabılmesı ıçın, o olgunun bılınmemesı anlaşılmaması. çozumlenmemesı tartışıl- maması zorunludur Sansurun varlığını ve sansurcunun ışlevını yok etmenın ve bu yokluk sonucu oluşacağı sanılan duşunce ve yaratma ozgurluğunün zararlannı ve sa- kıncalannı onlemenın tek çaresı gene du- şunce ve yaratma ozgurluğudur Sonuç Duşunce ve yaratma ozgurluğu Yön- tembtlımsel (metodolojık) duşunce bılım- sel bılgı, bılım kuramı eytışımsel (dı>alek- tık) duşunce dızgelen (sıstemlen) ıçınde bır düzence (dısıplın) yapısında oluşur ve ın- sanlann duşunce yontemlerını saptar Bu oluşum duşunce ve varatma anarşısının zararlannı onlemenın bılımsel gereğıdır Duşunce ve jaratma ozgurluğunün töresel vapısı ve kurallan ancak bovle bıranlayış ıçınde duzenlenır Toresel yargılan. kav- ramlan ve değerlerı oluşturan etkenlen ınsan duşuncesının ıç devımsel (dınamik) ışleyışı doğrultusunda algılamak çağdaş ozgurlük anlavışının temel kuralı olmuş- tur Kısacası ve açıkçası Duşunceveyarat- ma ozgurluğu alanında yasak ve yasaksız- hk msanlannaklı vcıslemı (ıradesı) kapsa- mına bırakılmıştır PENCERE Kuytuda Kalan Güç... Talat Turhan'ın yenı kıtabı çıktı Adı "Özel Savaş, Terör ve Genlla" (Tümzamanlar Yayıncılık) Kitabın konusu guncel Türkıye'nın ıçınde yaşadığı dönem- de kuytuluklara dönük bır ışıldak ışlevını yapabılecek bılgı- lerle dolu "Kontrgenlla uzmanı" sayılan Turhan'ın yıllardan berı çalıştığı alanda ortaya çıkan yenı bır yaprt • "Soğuk Savaş bıttı Yaşanan olayı Üçürtcü Dunya Savaşının sonu' dıye nıte- leyenler var Batı ıle Doğu Blokları arasındakı duvarlar yıkıldı, nükleer çatışma korkusu aşıldı, Sovyetler Bırlığı artık yok SSCB dağıldı Komunıst partılerının tekellerı, yerını çok partılı sıyasal re- jımlere bıraktı Moskova ıle Vaşıngton tam bır ışbırlığı ıçın- dedır Soğuk savaşı kazanan ABD oldu 'Yanı Dünya Düzenı' kuruluyor Nedır bu duzen? Tartışılıyor 'Zengtnler Kulübü' yenı düzenın kurucusu ve egemenıdır. Doruklardan gelen ıdeolojık esırrtıye göre ABD'nın lıderlığınde "küresel bır sıstem" söz konusudur Sıstemın ıkı ayağı var Bırıncısı serbest pıyasa ekonomısı, ıkıncısı demokrası' Ar- tık ınsan haklan ve temel özguıiuklere dayanan bır dünya gö- rüşu gezegenımıze egemen oiacak, ulkeler arasındakı an- laşmazlıklar Bırleşmış Mılletler kapsamında banşçı yollardan cözümlenecek1 Sılahlanmaya paydos borulan çalıyor Insan- lık, uygarlığın ortak paydalarında buluşacak, ortak değerlerı paylaşacak Duzenın bır yuzu bu Ya ötekı yuzu? Ötekı yüzü, Doğu ve Batı bloklarının bütünleşmesinden sonra daha çarpıcı bıçımde ortaya çıkıyor, "Zengın Kuzey" ıle "ybksul Gune/'çelışkısının dennlığınden kaynaklanıyor Oy- le gorunüyor kı savaş ıç savaş,darbe, ayaklanma, dıkta, te- rör gıbı yontemlerı "Zengınler Kulubu" yoksullara bırakmak- tadır Evet, serbest pıyasa ekonomısı oiacak ama, yeryuzün- dekı stratejik maddelenn denetımını ve ftyatını, yeryuzunu ah- tapot gıbı saran tekeller saptayacak, petrol kaynaklan nere- deyse Amerıka da oradadır, Suudı Arabıstan'dadır, Kuveyt1 tedır, Türkıye'nın Güneydoğusu'ndadır, "kuresel" serbest pı- yasa ekonomısının egemenlerı, ülkelerın sınırlarını paspas gıbı çığneyen uluslararası tekellerdır Bılımsel teknolojık dev- rımın olağanustu gucunu de seferber eden kapıtalızm, ge- zegenımızde yaşayan dört mılyar yoksulun ustüne yenı du- zenınt cuk oturtmaya çabalamaktadır Pekı, yenı duzen yeriı yenne oturacak mû • Turkıye gıbı, jeopolıtık açıdan ıkı arada bır derede yaşa- yan toplumlar gıbı "ıkı yuzlü yenı düzenın" Anadolu'ya taşı- yacağı olasılıklar nelerdır'' Kafkasya kaynıyor, Balkanlar fo- Mjrduyor Ortadoğu, gezegenımızın en sıcak bölgesıdır, ılan edılmış ya da edılmemış savaşlar sürüyor, Anadolu'nun Gü- neydoğu bökjesınde 'Olağanustu Hal' gecerlıdır, büyuk kent- lerde terör, yaşamın bır parçasına dönuşuyor Sılah seslerı- nın kulağımızın dıbınde yoğunlaştığı bu sureçte çok partılı rejım evrensel demokrasının gerçeklennı ıçeren sureklı bır hayat bıçımıne dönüşebılecek mı? Soru ve sorun bu noktada odaklaşıyor Demokrası açıklık rejımıdır, sıyasal duzen saydamlaştıkça temel ozgurlukler ve haklar hayata geçırılebılır Karanîıklar- da, kuytularda, golgelerde kalan gızlı guç odakları, demok- rasıler ıçın her zaman tehdıt odakları oluştururlar Hele devlet ıçınde devlet çekırdeğı taşımak eğılımı göste- ren orgutler gun ışığına çıkarılıp ırdelenmeden, demokrası- ye geçtık dıyemeyız Yeryuzunun en sıcak bölgesınde Ame- rıka'nın elınin altındakı bır ulkede aydınlann bırıncıl görevle- rınden bırı de "devlet ıçındekı devlefm "teşrıh"\m yapmaktır Çarpıcı örneklerıyle soralım Yunanıstan'da Cunta general- lerı yargılanabılıyor Italya'da NATO'nun gızlı örgutu Gladıo 1 nun ıplığı pazara çıkarılabılıyor Türkıye'de her şey neden gızlı kapaklı? Geçmışte yaşananların uzerıne örulen karanlık şal kaldırılmadan, geleceğımızı aydınlık görmek olanaklan ne ö(- çude geçerlıdır 1 ' Talat Turhan, uzun bır sureden berı çok yakın geçmışın olayları uzerınden bır karanlık şalı kaldırmaya çalışıyor Belgelı, örneklı, şemalı, planlı, olaylı, tarıhlı, somut kanıt- larla suregelen bu çabanın çok satışlı gazetelenmızde ge- reklı yankıları yarattığı söylenemez Türk basını olaytann üs- tune gıtme cesaretını yeterınce gösteremıyor, Batı'da olsa, bu konular hallaç pamuğu gıbı atılır, gazeteler ve gazetecı- ler tarafından dıdık dıdık edılırdı" * Türkıye'de sıs perdelennın yarattığı karanlığın ustüne gı- dılmeden, evrensel demokrasının guvencelerım sağlamak, duşsel bır özlem gıbı kalacaktır Dılerım kı Talat Turhan'ın kı- tapları, yalnız bugunun tarıhını yazacak olanlara bırer kay- nak nıtelığınde kalmasın, guncel Turkıye'de demokrasının ku- rulması ıçın gereklı çabayı gostermek ısteyenlerın ıtıcı gücu- nu de oluştursun tLAN T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE VE DIŞ TICARET MÜSTEŞARLIĞI'NDAN Guven Sıgorta Turk Anonım Şırketı sıgorta mevzuatının gerelctır- dığı şartlan ve kanunı formalıtelen yenne getırerek Hastalık Sıgorta- sı branşında faalıyet gostermek uzere ruhsatname almış bulunmak- tadır 7397 sayılı Sıgorta Murakabe Kanunu hükümlen uyannca ılan olu- nur. Basın 26026 KONUTLARINIZ İÇİN Bılgı ve ustalığın bırieştığı mukemmel boyama Tel: 513 03 27 512 86 35 Banş tmpatoriufu Almanv a'da oluşuyor Daha fazla bılgı ıçın Lnıverselles Leben, \bt. 10/4, Haugemng 7,8700 VVürzburg. Deutsddand. Enformasyon Almanca, fngılızce ve Franazca'dır AVRUPA ENDÜSTRİ FUARI 92 Avrupa endüstrisi İstanbul'da buluşuyor... 12 Avrupa ülkesinden 354 endüstri kuruluşu, 1000'den fazla uzman işadamı, bağlantılar kurmak amacıyla Türkiye'ye geliyor... ... Ve knovv-hovv transferi, lisans anlaşmaları, kapital transferi, ortak yatırımlar, ihracat/ithalat, finansman olanakları, genel temsilcilik, guncel teknolojiler, işletme modernizasyonunda danışmanlık hizmetleri.. 15.000 m 2| lik bir alana yayılan AEF '92, modern fuarcılık anlay/şının en çarpıcı ornekleriyle 5 dev salonda... Almanya{ Avusturya, Belçika, Çekoslovakya, Fransa, İspanya, Isveç, İsviçre, İtalya, Norveç, Türkiye, Yunanistan. Avrupa endüstri onderleriyle İstanbul'da buluşunuz... Makina yapımı • Tesis yapımı, e.nerji ve çevre teknolojisi • Demir ve çelik, döküm ürünleri • Elektrik ve elektronik • Kimya ve plastik teknolojileri • Yiızey işleme tekhiği, yan sanayi urunleri • Aletler, olçu ve kontrol cihazları, kaynak ve kesme teknikleri • İşletme, atol maddeler • Ulaştırma ve taşıma tolye ve laboratuvar donanımı, hizmetler. İstanbul Teknik Üniversitesi, Ayazağa Kampüsü, Maslak. Ziyaret Saatleri 11:00-20:00 Organizasyon: HANNOVER-MESSE INTERNATIONAL GMBH 28.4.-3.5.1992
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle