15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-2T NfSAN 1992 PAZARTESİ »••* CUMHURİYET SAYFA Yoko Ono'nun sergisi Kocası John Lennon'ın ölümünden sonra, Yoko Ono, kendini sanataveçevre korumacılığına adadı. Geçen günlerde de New York'ta bir sergi açtı. Serginin adı, "Yok Olmava Yüz Tutanlar." Sergi, nesli tükenmek özere olan canlı figürlerini içeriyor. (Fotoğraf: AP'AA) Seville Berbeıfnin tıraşma kıl payı tspanya'da hafta sonlan bir başka heyecanh olur. Geçen cuma,SevUle arenasındakiboga güreşlerinde vardımcı matador Pedrin Sevilla, boğanın boynuzlarından güçlükle kurtuidu. SeyircUer, SevilJe Ber- beri adını koydukları boğayı, dakikalarca alktşladılar. (Fotoğraf: AP AA) Saııta Maria'nın yolculuğu Kolomb'undünva yolculuğuna çıktığı Santa IVlaria gemisininbireşide yaklaşık bir yıldır dünyayıdolaşıvor. Amerika'nın keşfınin500. yıldönümü nedeniyle geçen temmuz ayında, Barselona'dan hareket eden yelkenli, bugünlerde Japoma açıklarında. HABERLERIN DEVAMI OLAYLARIN Nurhak'ta güııeş hâlâ doğmuyor ARDEVDAKI • Baştarafi 1. Sayfada leri ziyaretidir; yaratılan olum- lu ortamda Sayın Demirel'in ge- zisi daha somut sonuçlara ulaş- mak için önemli temaslar zinci- rinin halkalarım birbirine bağ- layacakür. 2l'inci yüzyıla çok az bir za- man kalmışken, Asya'daki Müs- lüman ve TÜrksel toplumlar, kansız ve kavgasız bir süreçle bağımsızltklanna kavuşuvermiş- lerdir. Elbette Sovyetler Birliği- nin çöküşii bu sonucu hazırla- dı. Artık Türkiye, Sovyetler'in turnikesinden geçmeden Azer- baycan'dan Kazakistan'a kadar bir dizi kardeş toplumla temas etmek ve ilişki kurmak olanağı- na kavuştu. Başbakan Süleyman Demirel'in bugün başlayan ge- Zİsinde olaya en yetkili yaklaşım içınde gerçek değerlehn pahasım biçmek fırsatları doğabilir. Türkiye'deki olaylarm böyle- sine sıcaklaştığı bir zamanda Başbakan'myurtdışında bu ka- dar uzun süre kalmasımn sakın- ' caları da eksik değildir; ama, Orta Asya toplumlanyla ilişki- lerimizi 'spekülasyonlardan' ve lafazanlıktan kurtararak bir ro- taya sokmak ve ayaklarımızı ye- • re basmak zorundayız. Başbakan'm gezisi bu açılar- dan çok yararlı olabilir. • • • I Baştarafi 1. Sayfada memış. Konuşulmak istenenler yal- nız onlar da değil. A\dın Sav- man, "Bu öykünün bir ucu Filistin'de. bir başka ucu kaçı- nlan Amerikalı ça\uş Finley'- de. lleride bu uçlan da belge- sele katmak istiyoruz" diyor. 68'liler Vakffnın kurucula- • nndan. Türkiye Halk Kurtu- luş Ordusu (THK.O) davasın- da Denız Gezmiş'le birlikte yargılanan Mustafa Yalçıner de. belgeseli şövle tanımlı\or: "O yıllan farklı bir gözle. denilebilirse Deniz'in gözüyle anlatacağız. Tabii resmi tari- hin karşısında bir anlatım olu- yor bu. Denizle birlikte ol- muş. onunla birlikte bazı şeyleri yaşamış insanlann gö- züyle olaylan anlatmaya ça- lıştık." Kimler mi bu insanlar? Ör- neğin Deniz Gezmiş. Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın ba- balan. yakınlan... Onlara an- nelcri kadar yakın olmuş Şe- klbe Çelenk... Onlarla birlikte e>lem yapmış. birlikte ıdamla yargılanmış arkadaşlan... Çekim ekibi. bu tanıklıklar sırasında çok duygusal anlar yaşandığını. zaman zaman bu yüzden çekime ara vermek zo- runda kaldıklannı söylüyor. Mustafa Yalçıner. bu anlar- dan ikisini şöyle anlattı: "Ör- neğın Ertuğrul (Kürkçü) Denizler'ı kurtarma e>lemi olan Kızıldere'de kendisini Beyaz Saray dengeyi • Baştarafi 1. Sayfada raf olduğu ızlenimi uyandıra- cak birjest yapması bekJenmi- yor. NVashington'un tedirginliği ilk kez Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Bush ile görüşmek için başvurduğu günlerde su yüzü- ne vurdu. Yönetim, Özal'a na- sıl bir karşılama yapılacağı, ne konuşulacağı konusunda birta- kım tereddütler geçirdi. Bu te- reddütler, ancak ziyaretin baş- lamasına birkaç gün kala ın zıyaretini, Başbakan Süley- man Demirel ile ABD arasında başlayan iyi diyaJoğu gölgeler değil, aksine tamamlar bir çer- çevede algılıyor. Yani, Was- hington'da, Özal r a "Bu iş Demirerden sorulur" gibi bir hava yaratılmayacak. özal'ın anayasal yetkileri neyse o kap- samda davranacaklar. Beyaz Saray'da yanm saat olarak planlanan görûşmenin bu süre- yi aşması ve Amerikan tarafı- nın yüksek bir kaülım göster- Washington, Ozarı protokoler meşi bile mümkün. değil, aksine, içinde Bosna- Özetle, Washington bir yan- Hersek, Orta Asya, Çekiç Güç, dan Demirel ile başlamış olan Türkiye'nin komşulan ile ilişki- - - - leri de olan dolu bir gündemle karşılaşmaya hazırlanıyor. İçiş- leri Bakanı tsmet Sezgin'in Su- riye'ye yapüğı son gezi kapsa- mında bazı sorular yöneltmele- ri de muhtemel. Cumhurbaşkanı Özal'ın işle- vinin ne olduğu, Türkiye'de sözünün nereye kadar geçtiği, ziyarete birkaç gün kala kafala- yeni diyaloğun sürmesini isti- yor, diğer yandan da özal ile var olan iyi diyaloğun kopma- masını arzuluyor. Bunun öte- sinde bir tutumla ortaya çıkma- lannın, gayri diplomatik ve Amerikan menfaatlerine aykın olacağmı saptamış durumda- lar. Bu nedenle de yann başla- yacak ziyaretin tonunu Özal ile Demirel'i birbirine düşürmeye- nnda daha netleşmiş dununda. cek şekilde ayarlamak istiybr- Bu yüzden, Washington, Özal'- lar. ARADA BİR Prof. Dr. ERDENER YURTCAN t.Ü. HukukFakültesi Tüketici Mahkemeleri . Baştarafi 2. Sayfada Tüketiciyi korumak için ilkin mevcut yapı örgütlenmesi içinde bir tercih yapılır. Bu uyuşmazlıkların sulh hukuk ya da asliye hukuk mahkemelerindeyargılanması öngörülür. Sonra bir yargı çevresi içinde bir mahkemenin birden çok daireye bölündüğü yerlerde bu davalara daima aynı mah- kemenin aynı dairesinin bakması yasayla sağlanır. Bu durumda bütün uyuşmazlıklar aynı elde toplanmış olacağı için yargıda uzmanlaşma sağlanmış olur. Belirtmem ge- rekir ki, bu sistem içinde uzmanlaşma büyük merkezler- deki yargı çevrelerinde gerçekleşir. Küçük yerlerde kurul- muş olan mahkemeler bütün uyuşmazlıkları çözmek durumunda kalırlar. Bunu önlemek mümkün değildir. . Uzmanlaşmış yargı, bugün için basın suçları ile basın yolu ile işlenen suçlar ve kaçakçılık suçlarında uygulan- maktadır. Bu sistem, ilgili yasatardaki kurallar çerçevesin- de," daima aynı mahkemelerde çözülmektedir. Bu yakla- şım, uygulamada amaca ulaştırmaktadır. Ülkemizde trafik suçlarının yargısı içinde düşünülen trafik mahkemelerinin elli yılı aşkın süredir kurulamadığını, çocuk mahkemeleri- nin dört il dışında gerçekleştirilemediğini bu arada anım- satmak isterim. Bu durum karşısında Tüketici Mahkemelerinin kurul- ması gibi bir yaklaşım, gerçekleşmesi yargının temel ilke- lerine ters düşen ülkede mahkemelerin örgütlenmesinin içinde bulunduğu durum göz önüne alındığmda dahi, ula- şılması mümkün oimayacak bir hedef niteliği taşımakta- dır. Bu nedenle taslakta bu konuda yer alan kuralların de- ğiştirilmesi zorunludur. Bu değişiklik, yukarıda belırtme- ye çalıştığım yönde yapıldığındadır ki, tüketicinin korun- masında bu alanda olumlu bir adım atılmış olacaktır. anlatırken. Şekibe abla idam aecesini anlatırken duramadı- lar." Prodüksiyon amiri Behruz Finızment de. tanıklıklardan birkaçını şöyle aktardı: "Yusuf Aslan'ın annesi. "ben oğlumu hiç dinlemedim. onu hiç anlayamadım' diye ağladı. Şekibe Çelenk ise onla- n hep dinlemiş. onlan anla- mış. Denizler'le çok enteresan anılan var. Mesela. Denizler ilk banka soygunlanndan sonra. "acaba bizim yaptığımı- zı anladılar mf diye merak edip Halit ve Şekibe Çelenk'in evine gitmişlcr. Oturup sohbet etmişler. Şekibe Çelenk, bir ara bilmeden. "bu namussuz ajanlar ortalığı kanştırmak için banka soyup. gençlerin üzerine atıyor' deyince kıpkır- mızı olup önlerine baktıklannı anlattı. Bu arada birkaçının babası da banka soygununu duyunca "vah vah. oğlum pa- rasız kalmış banka soyuyor" diye oğullanna para bulmaya çalışmışlar." Geçmişe yolculuğun en il- ginç bölümünü Mustafa Yal- çıner yaşamış. 1971 yıhnda Sinan Cemgu"le birlikte Nur- hak'ta çatışan Yalçıner. 21 yıl sonra yıne Nurhak dağlanna gitmiş. Bu kez belgesel çekimi için. "İnekli köyüne giıtik. 1971 yılında jandarmaya bizi ihbar eden köydü bu. Muhtan bul- duk. belgesel film çektiğimizi söyledik Kültür Bakanlığı'n- dan aJdığimız izni gösterdik. Muhtar bir müddet bizi süz- dükten sonra muhtarlık oda- sına koşup oradan jandarma komutanlığını aramak ihtiva- cını hissetti. 21 yıl önccki ihbar telefonu da aynı odadan avnı jandarma komutanlığına edil- mişti. Yalnızca telcfon deği- şikti. 1971 vılında manyetolu telefon vardı. Bu kez dijital te- lefon. Ne>se ki ben kendimi tanıi- madım. Yoksa durum daha da güçleşecekti. "Anarşistlcr gelmiş" dive çekim yaptırma- yacaklardı belki. Sonunda ikna oldular ve yanımıza muhtann kardeşini alıp dağa tırmandık. Ama muhtann kardeşi bizi vanlış bir yere gö- türdü. Ben kendimi tanıtama- dığım için. "yaptığımız araştır- ma>a göre orası değil şurası olmah' diye ekibi doğru yere götürdüm. Aslında adam da haklıydı. Çünkü o askerin ol- duğu. ateş ettiği yerc götürü- . yordu bizi. Ben dc kendi bu- lunduğumuz yere... Kanşıklık bu yüzden olmuştu. Sonunda iki tarafta da çekim yaptık." Belgesel ekibi. Nurhak'tan Dcnızler'in yakalandığı köyc. Ankara'da Uluçanlar Cc- zaevi'nden ODTÜ'vc kadar. döncmin pckçok mckânında çekim yapmış. döncmin pck- çok tanığı ile konuştu. Kuşku- suz. böylc bir belgesel çalışma- sında bunlann dışında aktücl filmlerin büyük öncmi vardı. Yani. o yıllarda çekilmiş. De- niz Gezmiş'in yakalandığı ya da yargılandığı zaman ıpckil- miş filmlerin... Ama. bu film- lerin izinc rastlanamamıştı! Çekim ekibi TRT'vc başvur- muş. ama olumlu >anıt alama- mıştı. Filmler va sılinmış ya da yok edilmişti. Bir sövlenıiye göreysc filmlerin bir bölümü. 12 Mart bclgcscli hazırlığı içinde olan Mehmet AIi Bi- rand'davdı. Bu kayıplara karşın. bclgc- scl Ckıbi. o döncmde amatörcc çekilmiş bazı filmler bulmuş. Enis Rıza Sakızlı'nın vc Kuz- gun Acar'ın çckliği bazı film- ler, bclgesclın cn dcğcrli görscl malzemeleri arasında yer alı- yor. 1960'ların sonlannda. ccplcrindcki harçlığı 8 mili- mctrelik amatör bir kamcraya ve filmlcrc yatıranlar. larihin izini sürcnlcrin cn büyük yar- dımcısı olmuş bugün. Ya idam gccesi? Yönctmcn Aydın Sayman, Denız Gezmi'j ve arkadaşlannın idamları sı- rasında film çekilip çckilmcdi- ğini araşıırdıklarını. ancak kimscden kcsin bir yanıt ala- madıklannı söylüyor. Say- man. "Mendcrcs'lcrin ida- mında olduğu gibi belki Ordu Merkezi taralın- yapılmış olabilir. olarak araşlırı\o- Foto Film dan çckim Bir ıhtimal ruz" diyor. Yurıdışındaki arşivlere isc henüz ulaşılamamış. Belgesel filmin. bu konuda bir çağn iş- le\i göreceğini düşünü>oriar. Bılenlerin. görcnlerin. duyan- lann 68'liler Vakfi'na bildir- meleri için... Bildirilcnler. bir sonraki filme malzeme öla- cak. Hep vurguladıklan da bu: 68'den 6 Mayıs'a filmi ilk adım olacak. Öykü onunla bit- mivor çünkü. İdamlara "evet' diyen Millet Meclisi'ndcki 273. Senato'daki 145 kişi kim? Bugün ne düşünüyorlar? O gün idamlara kabul oyu \crcn Ismet Sezgin. bugün de o gö- rüşte mı? Belgeselde konuş- ma\ı kabul eden sıkıvönctim hâkimi Remzi Şirin'in^ "İdam cezası \erilmesi için baskı \ap- tıiar" dediği >etkililer kimler? Tarih ycniden vazılacaksa. bunlar da belgelenmeli. Ve 1972 nisanında idamlar görü- şülürkcn CHP adına konuşan Necdet Lğur. o gün sö\ledık- lerini 20 yıl sonra kamera kar- şısında yinelemeli: "Bir gün. ki bu bir insan ömrü ıçindedir. gcriye baktığı- mız zaman. bugünden. bu >a- şadığımız günden ulanma>a- İım, mahcup olmayalım." Bosna-Hersek katliaıııı Rektörlere tepki sürüyor I Baştarafi I. Sayfada Bosna-Hersek'le Avrupa Top- luluğu adına dönem başkanı Portekiz ilgilenmektedir. Tür- kiye duruken Yugoslavya'da Portekiz'in ne işi var? Avrupa Topluluğu, "Yugoslavya'ya ba- nş getireceğiz' derken, kavga getirmiştir. Once, Yugoslavya'- run bölünüp dağılmasını sağla- mış, şimdi de Bosna-Hersek'- teki Müslümanlan, Sırplan ve Hırvatlan özerk yönetimlere bölerek, bu cumhuriyetleri ufa= lamaya kalkışmaktadır." Türkiye'nin sağlıkh bir Bal- kan polıtikası bulunmadığı için gerçek gücünü ve etkinliğini gösteremediğini savunan Ece- vit, Bosna-Hersek'teki katlia- ma seyirci kahnmaması gerek- tiğini dile getirdi. Ecevit. ABD yetkililerinin canlannı tehlikeye atarak, Bosna-Hersek'teki Müslüman- lara yardımcı olmaya uğraşır- ken, Türkiye'den hiçbir baka- nın Saraybosna'ya gönderilme- diğini söyledi. DSP lideri, "Bosna-Hersek'in Müslüman ana-babalan, çocuklannı Tür- kiye'ye göndererek hiç olmazsa onlann canını kurtarabilmek istiyorlar. Fakat, Türkiye , bu çocuklann ülkemize ulaşürd- ması için bile etkin bir girişimde bulunmamaktadır" dedi. Bu amaçla bir an önce Birleşmiş Milletler'e (BM) başvurulması gerektiğini söyleyen Ecevit, Boşnaklann Türkiye'ye gelişle- rinin BM gözetiminde gerçek- leştirilmesini istedi. Bülent Ecevit, mitinge katı- lan vatandaşlar tarafından uzun süre "Halkçı Ecevit" diye alkışlandı. Yugoslavya Göçmenleri Sos- yal Yardımlaşma ve Dayanış- ma Derneği Başkanı Zahit Gürdal ise konuşmasında, Bosna-Hersek'teki Müslüman- lann yuzyıllardır Sırp ve Hır- vatlarla dost olarak yaşadığmı, ancak Sırplann şimdi kendileri- ne silahlı saldında bulunduğu- nu söyledi. Bosna-Hersek'teki Müslüman halkın, dünyanın gözü önünde bir soykınma uğ- radığına dikkat çeken Gürdal, başta Türkiye olmak üzere bü- tün dünya ülkelerinin soruna bir an önce çözüm bulunması için çaba harcamalannı istedi. Gürdal'dan sonra kürsüye gelen İstanbul milletvekilleri Mustafa Baş ve Mukadder Ba- şeğmez de birer konuşma yaptı. Memura grevsiz sendikal Memur I Ba$tarafi 1. Sayfada • Baştarafi 1. Sayfada Eğıt-Sen yöneticileri. Çahş- ma Bakanı Moğultay'a gön- derdikleri açık mektupta "Zir- ve toplantısının, kamu çalışan- lannın kendi hukuklannın yaratılması veyasa] düzenleme- lerin hazırlanmasında temel oluşturacağı" görüşünü iletti- ler. Memur sendikalan, "hükü- metin memurlara sendikal hak- ların verileceği" sözüne karşılık somut bir adım atılmaması üze- rine karşı atağa geçti. Eğit-Sen yöneticileri, Çahşma Bakanı Moğultay'a gönderdikleri mek- tupta, hükümetin memur sen- dikacılığı konusundaki progra- mı ve sözlerini aradan geçen beş ayda hayata geçirmemesini eleşürerek şu ifadelere yer ver- diler: "Geçmiş hükümetin İçişleri Bakanlığı tarafından yüriirlüğe konulan ve idari makamlar tara- fından sendikalanmız üzerinde Damokles'in kılıcı gibi sallanan 28.2.1991 tarihli kanunsuz emri- ne henüz son verilmemiştir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi'n- ce pek çok maddesi iptal edilen 399 sayılı KHK'nın iptal edilen bazı maddelerini değiştircn, 3771 sayılı yasa ile sözleşmeli personel statüsündeki kamu ça- üşanlarının demokratik sendikal haklarına sınırlamalar getiril- mesi, sendikalarunız tarafından tepki ve kaygıyla karşılanmış- tn-." me kaülma biçiminde kullana- bilmelerine olanak sağlayan bir yılı ve kamu hizmetinde örgüt- düzenlemenin gerçekleşebilece- lenme hakkırun korunması ve ği çahşma koşullanrun belirlen- mesine ilişkin 151 sayılı sözleş- meleri onaylaması için Bakan- lar Kurulu'na gönderilmesin- den sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, memurla- ra sendika hakkı verilmesine ilişkin girişimlerini hızlandırdı. Çahşma Bakanı Mbğultay'ın, geçen hafta içinde konuyla ya- kından ilgilenen öğretim üyeleri ile yaptığ toplantıda, kamu gö- revlilerinin sendikalaşması ko- nusunda dünyadaki sistemler ele alındı ve Türkiye'de nasıl düzenleme yapılabileceği genel çerçevede gözden geçirildi. Hükümet, memurlara sendi- ka hakkı verilmesinde ve bu konuda anayasada kesin bir ifadeye yer verilmemesi nede- niyle oluşan hukuksal karma- şanın sona erdirilmesinde ka- rarlı görünüyor. Örgütlü sivil toplum oluşturulması ilkesi açı- sından memurlara sendika hakkının verilmesi olmazsa ol- maz bir koşul niteliğinde. An- cak, koalisyon hükümetinin içindeki dengeler açısından, sendika hakkı ile birlikte gele- cek olan grev ve toplu iş sözleş- mesi haklanna yumuşak geciş sağlanacağı ifade ediliyor. Bu aşamada, memurlara grev hakkı verilmesinin koalis- yonun iç dengesi açısından ger- çekleşmeyeceği kaydediliyor. Memurlann toplu iş sözleşmesi hakkını, dünyadaki sistemler de gözönüne alınarak, yöneti- bildiriliyor. Örneğin, Fransa'daki sistemin Türkiye'- ye de uyarlanabileceği tartışüı- yor. Bu sistem, kamu kuruluş- lanrun bütçeleri TBMM'de ele alınmadan önce memur sendi- kalanrun görüşlerini aktarabil- melerine, memur maaş katsayı- smın belirlenmesinde katkıda bulunabilmelerine olanak sağlı- yor. Kamu görevlilerine sendikal haklar lanınmasına ilişkin ça- lışmalann henüz hazırkk aşa- masında olduğunu ifade eden Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Moğultay, konuyla ilgi- li olarak şu bilgiyi verdi: " Kamu görevlilerinin sendikal haklara kavuşmasına ilişkin il- keler, hükümet programında yer almışü. Bu konuda, öğretim üyelerinin de katıldığı bir top- lantı gerçekleştirdik. Dünyada- ki sistemleri inceliyoruz. Çeşitli alternatifler üzerinde düşünü- yoruz. Çahşmalann birkaç haf- ta içinde tamamJanabüeceğine inanıyorum. Son karar, Bakan- lar Kurulu'nun olacaktır." Moğultay, önümüzdeki günler içinde memur sendikalanna çağn yapılarak, yapılması dü- şünülen düzenlemeler konu- sunda görüşlerinin alınacağıru da sözlerine ekledi. Moğultay'- ın, bu yıl yapılacak ILO Genel Kurulu'na dek, kamu görevlile- rinin sendikalaşmasına ilişkin çahşmalann belirgin bir somut- luğa ulaşmasıru istediği belirtili- yor. DESEN SINIRSIZ RENK SONSUZ KALİTE KONTROL H A T A S I Z KALİTE T E K SOYLU YÜN H A L I "lıct tltjtf,nl itkıjflar i(i«" Baştarafi 1. Sayfada YÖK'e çok karşıyım. Şunu an- latmaya çahşıyorum: Türkiye'- nin bunlan değiştirmeye ne entelektüel gücü yeterli, ne de buna niyeti var. Her şey göster- melik. Bunu söylemek istiyo- rum. Saray dedikodusu hepsi. Bu çalışmalardan olumlu bir sonuca ulaşılacağına sanmıyo- rum. İlterTuraneieştirdi İÜ SBF öğretim üyesi Prof. Dr. Iher Turan da, yeni Yükse- köğretim Yasası'nın hazırlan- masıyla ilgili çahşmalar hak- kında bazı kaygüan olduğunu söyledi. İlter Turan, "İlkesine ilişkin tereddütlerim var. Yani, şikâyet konusu olan bir durum- da, şikâyete konu olan kurum- lann başındaki kişilerin rapor haarlaması, herhalde, şikâyet- leri gidermek için uygun bir tar- tışma zemini oluşturmayacak" dedi. Hükümette umut yok THA muhabirlerinin görü- şülerini aldığı öğretim görevlile- rinden Doç. Dr. Baskın Oran, üniversitelerin demokratıkleş- mesi çabasında Başbakan Sü- leyman pemirel'in kolaya kaç- tığını belirterek şunlan söyledi: "Bir süredir Milli Eğitim Ba- kanlığı tarafından tasan hazır- landığı ve bunun üniversite yönetimlerinin secimle işbaşına gelmesini de kapsadığı tarüş- malan vardı. Ben, 'Sayın Doğ- ramacı neden ses çıkarmıyor?' diye düşünüyordum. Fakat, 14 yeni üniversitenin kurulmasına karar verilmesi ve rektörlerin raporlannı görünce, Doğra- macı'nın boş durmadıgmı gör- dük. Kendisi alttan alta çahş- mış. YÖK, 14 üniversitenin kurulmasına izin vererek De- mirel'e rüşvet verdi. YÖK deği- şikliğinin Sayın Başbakan'm başını ağntacağını biÛyordum. Bunu bir süre daha erteleyece- ğini düşünüyordum. Ancak, Sayın Demirel kolaya kaçtı. Bu tavn ile başta beni olmak üzere, aydmlan karşısına ahruştır. Sa- yın Demirel hiç iyi gitmiyor. Aslında. olaylara objektif ola- rak bakılsa, bunun böyle olaca- ğı iki ay önceden belliydi." Raporiann ciddiyeti Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı da, YÖK sayesinde işbaşına ge- lenlerden başka türlü bir tavır sergılemelerirun düşünüleme- yeceğini ifade etti. Kışlalı, "Bu açıdan, YÖK sayesinde o ma- kamlarda olanlann söyledikleri ciddiye ahnmamah. Rektörler, ne üniversiteleri, ne de öğretim üyelerini temsil etmiyor. Bu ko- nuda yapılan araşürmalar, üni- versitelerde ezici bir çoğunlu- ğun ne düşündüğunü ortaya koymuştur" dedi. fsteğinin özerk ve demokra- tik bir üniversite olduğunu be- lirten Prof. Dr. Alpaslan Işıkh da, şu görüşleri savundu: "Demokrasi, sadece seçim sandığına gitmek değildir. De- mokrasinin kurum ve kuruluş- lannı da işleünek gerekır. Demokrasinin en önemli un- surlanndan biri de, özerk ve demokratik bir üniversite yapı- sına sahip olmakur. Bu da, üni- versite yönetimlerinin seçimle işbaşına gelmesi ile sağlanabilir. 1980 öncesinde, bu uygulama- nın yararlan görülmüştür. 1980 öncesi, üniversiteler büyük bir gelişme içindeydi. Tam eşik at- lama noktasına gelindiğinde, durduruldu. 12 Eylül rejimi te- rörün ve anarşinin sebebi ola- rak üniversiteyi sundu. Bu, gerçekleri baş aşağı etmektir. Üniversite, anarşi ve terörün kurbanı edilmiştir. Bu dönem- de YÖK tasfıyeler için kullanıl- mıştır. Tasfıyeler, YÖK'ün kambunıdur. YÖK'ün tasfiye- si, demokratikleşme için en önemli aşamalardan biridir." Toptan üstlenmedi Milli Eğitim Bakanı Köksai Toptan, dün Beyoğlu öğretme- nevi'nde bir grup araşürma gö- revlisiyle yapüğı toplantıda, yeni Yükseköğreüm Yasası'nın oluşmasına ilişkin çahşmaiar hakkında bilgi verdi. Toptan, bu konuda çalışmalan iki ay önce tamamladıklannı, ancak, konuyu tarüşmaya acmak amacıyla rektörlerin de.görüş- lerine başvurduklannı söyledi. YÖK verektörlercehazırlanan raporiann oluşturulacak yasa tasansını daha olgun hale getir- mek için inceleneceğİni vurgu- layan Köksai Toptan, "Ancak, bu raporlar hükümeti bağla- maz" dedi. Asistanlann ve öğ- rencilerin de üniversite yöneti- minde söz sahibi olacaklannı ifade eden Toptan şöyle dedi: "Üniversitelere kendi kararlan- nı almalan doğrultusunda şah- sjyet kazandınlarak aralannda bir rekabet ortamı yaratılmak isteniyor. Üniversite organlan- nın seçunle başa gelmesinden yanayun. Ama, muhtar gibi se- çilmesi çağdaş bir yol değil. Ancak, seçim, rektör ve deka- nın başa gelmesinde etkin ol- malıdır. Bugün rektör ye de- kanda olan yetkilerin birçoğu üniversite senatolanna ve fa- külte kurumlanna aktanlacak verektörve dekanlann görevle- ri bu kurumlardan çıkan karar- lan uygulamak olacak." Izmir büromuzun haberine göre, TMMOB Ziraat Mühen- disleri Odası Danışma Kurulu'- nda yeni üniversiteler açılması- na ilişkin yasa tasan» tarüşıia- rak, yeni acılacak ziraat fakül- telerine karşı çıküdı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Baş- kanı Mahir Gürböz, 14 yeni üni- versite açılmasıru sağlayan yasa tasansını eleştirerek, 13 bin zira- at mühendısinın işsiz olduguna, yeni acılacak fakültelerle bu sa- yının daha da artacagına dik- kat çekti. Danışma Kurulu'nca yayımlanan bildiride de,"YÖK düzeninin değiştirileoeğini ilan eden hükümetin, yeni üniversi- te ve fakültelerin kurulmasında YÖK yöntemlerini benimse- mesi ibret vericidir" görüşü dile getirildi. Romanya'ya PKK uyarısı ANKARA (Cumhurivet Büro- su) - İçişleri Bakanı fsmet Sez- gin. PKK'nın Suriye tarafından yasadışı ilan cdildiğini belirte- rek. örgütün Almanya'ya yakın olması nedeniyle Romanya'da üstlenebileceği uyansında bu- lundu. Resmi bir ziyaret için Tür- kiye'de bulunan Romanya İçiş- leri Bakanı Victor Bab'iuc ile İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in başkanlığındaki görüşmelerc dün Ankara'da devam cdildi. Rumen tarafı görüşmede ülke- sindeki sorunlarla ilgili bilgi verirken, Sezgin de konuyu PKK olayına getirdi. Sezgin. konuk bakana Suriye gezisi hakkında bilgi verdikten sonra Suriye'nin PKK'yı yasadışı ilan ettiğini söyledi. Almanya'ya yakın ofcnası açısından. Su- riye'de bannamayan PKK'nın Romanya'da üstlcnebileceğine işarct cdcn Sezgin daha sonra Köstence üzcrinden Ro-Ro sc- ferleriyle uyuşturucu kaçakçılı- ğına dikkat çekti ve söz konusu kaçakçılığın PKK tarafından yönetildiğine ilişkin duyumlar geldiğini söyledi. Konuk bakan Victor Babiuc da Sezgin'e Romanya'daki PKK faaliyetleri konusunda çı- kan haberlerden bilgisi olduğu- nu ve gerçek durumu saptama- ya çalışlığını bildirdi. Sezgin'- den konuya ilişkin Türkiye'nin clindeki bilgileri isteyerck. bun- lan da incelettireceğini kaydei- ti. Rumen bakan aynca PKK vc uyuşturucu kaçakçılığı ko- nusunda Türkiye ile işbirliğjnc hazır olduklannı da sözlerine ekledi. Siirt'in Eruh. Şırnak'ın Silo- pi. Cizre ve İdil ilçelcri ile Tun- ccli'de 3'ü cylcmci 27 PKK'- lının yakalanarak göz;ıluna alındığı bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle