Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-2T NfSAN 1992 PAZARTESİ »••* CUMHURİYET SAYFA
Yoko
Ono'nun
sergisi
Kocası John
Lennon'ın
ölümünden sonra,
Yoko Ono, kendini
sanataveçevre
korumacılığına
adadı. Geçen
günlerde de New
York'ta bir sergi
açtı. Serginin adı,
"Yok Olmava Yüz
Tutanlar." Sergi,
nesli tükenmek
özere olan canlı
figürlerini içeriyor.
(Fotoğraf:
AP'AA)
Seville Berbeıfnin tıraşma kıl payı
tspanya'da hafta sonlan bir başka heyecanh olur. Geçen cuma,SevUle arenasındakiboga güreşlerinde
vardımcı matador Pedrin Sevilla, boğanın boynuzlarından güçlükle kurtuidu. SeyircUer, SevilJe Ber-
beri adını koydukları boğayı, dakikalarca alktşladılar. (Fotoğraf: AP AA)
Saııta
Maria'nın
yolculuğu
Kolomb'undünva
yolculuğuna çıktığı
Santa IVlaria
gemisininbireşide
yaklaşık bir yıldır
dünyayıdolaşıvor.
Amerika'nın
keşfınin500.
yıldönümü
nedeniyle geçen
temmuz ayında,
Barselona'dan
hareket eden
yelkenli,
bugünlerde
Japoma
açıklarında.
HABERLERIN DEVAMI
OLAYLARIN Nurhak'ta güııeş hâlâ doğmuyor
ARDEVDAKI
• Baştarafi 1. Sayfada
leri ziyaretidir; yaratılan olum-
lu ortamda Sayın Demirel'in ge-
zisi daha somut sonuçlara ulaş-
mak için önemli temaslar zinci-
rinin halkalarım birbirine bağ-
layacakür.
2l'inci yüzyıla çok az bir za-
man kalmışken, Asya'daki Müs-
lüman ve TÜrksel toplumlar,
kansız ve kavgasız bir süreçle
bağımsızltklanna kavuşuvermiş-
lerdir. Elbette Sovyetler Birliği-
nin çöküşii bu sonucu hazırla-
dı. Artık Türkiye, Sovyetler'in
turnikesinden geçmeden Azer-
baycan'dan Kazakistan'a kadar
bir dizi kardeş toplumla temas
etmek ve ilişki kurmak olanağı-
na kavuştu. Başbakan Süleyman
Demirel'in bugün başlayan ge-
Zİsinde olaya en yetkili yaklaşım
içınde gerçek değerlehn pahasım
biçmek fırsatları doğabilir.
Türkiye'deki olaylarm böyle-
sine sıcaklaştığı bir zamanda
Başbakan'myurtdışında bu ka-
dar uzun süre kalmasımn sakın-
' caları da eksik değildir; ama,
Orta Asya toplumlanyla ilişki-
lerimizi 'spekülasyonlardan' ve
lafazanlıktan kurtararak bir ro-
taya sokmak ve ayaklarımızı ye-
• re basmak zorundayız.
Başbakan'm gezisi bu açılar-
dan çok yararlı olabilir.
• • •
I Baştarafi 1. Sayfada
memış.
Konuşulmak istenenler yal-
nız onlar da değil. A\dın Sav-
man, "Bu öykünün bir ucu
Filistin'de. bir başka ucu kaçı-
nlan Amerikalı ça\uş Finley'-
de. lleride bu uçlan da belge-
sele katmak istiyoruz" diyor.
68'liler Vakffnın kurucula-
• nndan. Türkiye Halk Kurtu-
luş Ordusu (THK.O) davasın-
da Denız Gezmiş'le birlikte
yargılanan Mustafa Yalçıner
de. belgeseli şövle tanımlı\or:
"O yıllan farklı bir gözle.
denilebilirse Deniz'in gözüyle
anlatacağız. Tabii resmi tari-
hin karşısında bir anlatım olu-
yor bu. Denizle birlikte ol-
muş. onunla birlikte bazı
şeyleri yaşamış insanlann gö-
züyle olaylan anlatmaya ça-
lıştık."
Kimler mi bu insanlar? Ör-
neğin Deniz Gezmiş. Yusuf
Arslan ve Hüseyin İnan'ın ba-
balan. yakınlan... Onlara an-
nelcri kadar yakın olmuş Şe-
klbe Çelenk... Onlarla birlikte
e>lem yapmış. birlikte ıdamla
yargılanmış arkadaşlan...
Çekim ekibi. bu tanıklıklar
sırasında çok duygusal anlar
yaşandığını. zaman zaman bu
yüzden çekime ara vermek zo-
runda kaldıklannı söylüyor.
Mustafa Yalçıner. bu anlar-
dan ikisini şöyle anlattı: "Ör-
neğın Ertuğrul (Kürkçü)
Denizler'ı kurtarma e>lemi
olan Kızıldere'de kendisini
Beyaz Saray dengeyi
• Baştarafi 1. Sayfada
raf olduğu ızlenimi uyandıra-
cak birjest yapması bekJenmi-
yor.
NVashington'un tedirginliği
ilk kez Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın Bush ile görüşmek için
başvurduğu günlerde su yüzü-
ne vurdu. Yönetim, Özal'a na-
sıl bir karşılama yapılacağı, ne
konuşulacağı konusunda birta-
kım tereddütler geçirdi. Bu te-
reddütler, ancak ziyaretin baş-
lamasına birkaç gün kala
ın zıyaretini, Başbakan Süley-
man Demirel ile ABD arasında
başlayan iyi diyaJoğu gölgeler
değil, aksine tamamlar bir çer-
çevede algılıyor. Yani, Was-
hington'da, Özal
r
a "Bu iş
Demirerden sorulur" gibi bir
hava yaratılmayacak. özal'ın
anayasal yetkileri neyse o kap-
samda davranacaklar. Beyaz
Saray'da yanm saat olarak
planlanan görûşmenin bu süre-
yi aşması ve Amerikan tarafı-
nın yüksek bir kaülım göster-
Washington, Ozarı protokoler meşi bile mümkün.
değil, aksine, içinde Bosna- Özetle, Washington bir yan-
Hersek, Orta Asya, Çekiç Güç, dan Demirel ile başlamış olan
Türkiye'nin komşulan ile ilişki- - - -
leri de olan dolu bir gündemle
karşılaşmaya hazırlanıyor. İçiş-
leri Bakanı tsmet Sezgin'in Su-
riye'ye yapüğı son gezi kapsa-
mında bazı sorular yöneltmele-
ri de muhtemel.
Cumhurbaşkanı Özal'ın işle-
vinin ne olduğu, Türkiye'de
sözünün nereye kadar geçtiği,
ziyarete birkaç gün kala kafala-
yeni diyaloğun sürmesini isti-
yor, diğer yandan da özal ile
var olan iyi diyaloğun kopma-
masını arzuluyor. Bunun öte-
sinde bir tutumla ortaya çıkma-
lannın, gayri diplomatik ve
Amerikan menfaatlerine aykın
olacağmı saptamış durumda-
lar. Bu nedenle de yann başla-
yacak ziyaretin tonunu Özal ile
Demirel'i birbirine düşürmeye-
nnda daha netleşmiş dununda. cek şekilde ayarlamak istiybr-
Bu yüzden, Washington, Özal'- lar.
ARADA BİR
Prof. Dr. ERDENER YURTCAN
t.Ü. HukukFakültesi
Tüketici Mahkemeleri
. Baştarafi 2. Sayfada
Tüketiciyi korumak için ilkin mevcut yapı örgütlenmesi
içinde bir tercih yapılır. Bu uyuşmazlıkların sulh hukuk ya
da asliye hukuk mahkemelerindeyargılanması öngörülür.
Sonra bir yargı çevresi içinde bir mahkemenin birden çok
daireye bölündüğü yerlerde bu davalara daima aynı mah-
kemenin aynı dairesinin bakması yasayla sağlanır. Bu
durumda bütün uyuşmazlıklar aynı elde toplanmış olacağı
için yargıda uzmanlaşma sağlanmış olur. Belirtmem ge-
rekir ki, bu sistem içinde uzmanlaşma büyük merkezler-
deki yargı çevrelerinde gerçekleşir. Küçük yerlerde kurul-
muş olan mahkemeler bütün uyuşmazlıkları çözmek
durumunda kalırlar. Bunu önlemek mümkün değildir.
. Uzmanlaşmış yargı, bugün için basın suçları ile basın
yolu ile işlenen suçlar ve kaçakçılık suçlarında uygulan-
maktadır. Bu sistem, ilgili yasatardaki kurallar çerçevesin-
de," daima aynı mahkemelerde çözülmektedir. Bu yakla-
şım, uygulamada amaca ulaştırmaktadır. Ülkemizde trafik
suçlarının yargısı içinde düşünülen trafik mahkemelerinin
elli yılı aşkın süredir kurulamadığını, çocuk mahkemeleri-
nin dört il dışında gerçekleştirilemediğini bu arada anım-
satmak isterim.
Bu durum karşısında Tüketici Mahkemelerinin kurul-
ması gibi bir yaklaşım, gerçekleşmesi yargının temel ilke-
lerine ters düşen ülkede mahkemelerin örgütlenmesinin
içinde bulunduğu durum göz önüne alındığmda dahi, ula-
şılması mümkün oimayacak bir hedef niteliği taşımakta-
dır.
Bu nedenle taslakta bu konuda yer alan kuralların de-
ğiştirilmesi zorunludur. Bu değişiklik, yukarıda belırtme-
ye çalıştığım yönde yapıldığındadır ki, tüketicinin korun-
masında bu alanda olumlu bir adım atılmış olacaktır.
anlatırken. Şekibe abla idam
aecesini anlatırken duramadı-
lar."
Prodüksiyon amiri Behruz
Finızment de. tanıklıklardan
birkaçını şöyle aktardı:
"Yusuf Aslan'ın annesi.
"ben oğlumu hiç dinlemedim.
onu hiç anlayamadım' diye
ağladı. Şekibe Çelenk ise onla-
n hep dinlemiş. onlan anla-
mış. Denizler'le çok enteresan
anılan var. Mesela. Denizler
ilk banka soygunlanndan
sonra. "acaba bizim yaptığımı-
zı anladılar mf diye merak
edip Halit ve Şekibe Çelenk'in
evine gitmişlcr. Oturup sohbet
etmişler. Şekibe Çelenk, bir
ara bilmeden. "bu namussuz
ajanlar ortalığı kanştırmak
için banka soyup. gençlerin
üzerine atıyor' deyince kıpkır-
mızı olup önlerine baktıklannı
anlattı. Bu arada birkaçının
babası da banka soygununu
duyunca "vah vah. oğlum pa-
rasız kalmış banka soyuyor"
diye oğullanna para bulmaya
çalışmışlar."
Geçmişe yolculuğun en il-
ginç bölümünü Mustafa Yal-
çıner yaşamış. 1971 yıhnda
Sinan Cemgu"le birlikte Nur-
hak'ta çatışan Yalçıner. 21 yıl
sonra yıne Nurhak dağlanna
gitmiş. Bu kez belgesel çekimi
için.
"İnekli köyüne giıtik. 1971
yılında jandarmaya bizi ihbar
eden köydü bu. Muhtan bul-
duk. belgesel film çektiğimizi
söyledik Kültür Bakanlığı'n-
dan aJdığimız izni gösterdik.
Muhtar bir müddet bizi süz-
dükten sonra muhtarlık oda-
sına koşup oradan jandarma
komutanlığını aramak ihtiva-
cını hissetti. 21 yıl önccki ihbar
telefonu da aynı odadan avnı
jandarma komutanlığına edil-
mişti. Yalnızca telcfon deği-
şikti. 1971 vılında manyetolu
telefon vardı. Bu kez dijital te-
lefon.
Ne>se ki ben kendimi tanıi-
madım. Yoksa durum daha
da güçleşecekti. "Anarşistlcr
gelmiş" dive çekim yaptırma-
yacaklardı belki. Sonunda
ikna oldular ve yanımıza
muhtann kardeşini alıp dağa
tırmandık. Ama muhtann
kardeşi bizi vanlış bir yere gö-
türdü. Ben kendimi tanıtama-
dığım için. "yaptığımız araştır-
ma>a göre orası değil şurası
olmah' diye ekibi doğru yere
götürdüm. Aslında adam da
haklıydı. Çünkü o askerin ol-
duğu. ateş ettiği yerc götürü- .
yordu bizi. Ben dc kendi bu-
lunduğumuz yere... Kanşıklık
bu yüzden olmuştu. Sonunda
iki tarafta da çekim yaptık."
Belgesel ekibi. Nurhak'tan
Dcnızler'in yakalandığı köyc.
Ankara'da Uluçanlar Cc-
zaevi'nden ODTÜ'vc kadar.
döncmin pckçok mckânında
çekim yapmış. döncmin pck-
çok tanığı ile konuştu. Kuşku-
suz. böylc bir belgesel çalışma-
sında bunlann dışında aktücl
filmlerin büyük öncmi vardı.
Yani. o yıllarda çekilmiş. De-
niz Gezmiş'in yakalandığı ya
da yargılandığı zaman ıpckil-
miş filmlerin... Ama. bu film-
lerin izinc rastlanamamıştı!
Çekim ekibi TRT'vc başvur-
muş. ama olumlu >anıt alama-
mıştı. Filmler va sılinmış ya da
yok edilmişti. Bir sövlenıiye
göreysc filmlerin bir bölümü.
12 Mart bclgcscli hazırlığı
içinde olan Mehmet AIi Bi-
rand'davdı.
Bu kayıplara karşın. bclgc-
scl Ckıbi. o döncmde amatörcc
çekilmiş bazı filmler bulmuş.
Enis Rıza Sakızlı'nın vc Kuz-
gun Acar'ın çckliği bazı film-
ler, bclgesclın cn dcğcrli görscl
malzemeleri arasında yer alı-
yor. 1960'ların sonlannda.
ccplcrindcki harçlığı 8 mili-
mctrelik amatör bir kamcraya
ve filmlcrc yatıranlar. larihin
izini sürcnlcrin cn büyük yar-
dımcısı olmuş bugün.
Ya idam gccesi? Yönctmcn
Aydın Sayman, Denız Gezmi'j
ve arkadaşlannın idamları sı-
rasında film çekilip çckilmcdi-
ğini araşıırdıklarını. ancak
kimscden kcsin bir yanıt ala-
madıklannı söylüyor. Say-
man. "Mendcrcs'lcrin ida-
mında olduğu gibi belki Ordu
Merkezi taralın-
yapılmış olabilir.
olarak araşlırı\o-
Foto Film
dan çckim
Bir ıhtimal
ruz" diyor.
Yurıdışındaki arşivlere isc
henüz ulaşılamamış. Belgesel
filmin. bu konuda bir çağn iş-
le\i göreceğini düşünü>oriar.
Bılenlerin. görcnlerin. duyan-
lann 68'liler Vakfi'na bildir-
meleri için... Bildirilcnler. bir
sonraki filme malzeme öla-
cak. Hep vurguladıklan da
bu: 68'den 6 Mayıs'a filmi ilk
adım olacak. Öykü onunla bit-
mivor çünkü. İdamlara "evet'
diyen Millet Meclisi'ndcki
273. Senato'daki 145 kişi kim?
Bugün ne düşünüyorlar? O
gün idamlara kabul oyu \crcn
Ismet Sezgin. bugün de o gö-
rüşte mı? Belgeselde konuş-
ma\ı kabul eden sıkıvönctim
hâkimi Remzi Şirin'in^ "İdam
cezası \erilmesi için baskı \ap-
tıiar" dediği >etkililer kimler?
Tarih ycniden vazılacaksa.
bunlar da belgelenmeli. Ve
1972 nisanında idamlar görü-
şülürkcn CHP adına konuşan
Necdet Lğur. o gün sö\ledık-
lerini 20 yıl sonra kamera kar-
şısında yinelemeli:
"Bir gün. ki bu bir insan
ömrü ıçindedir. gcriye baktığı-
mız zaman. bugünden. bu >a-
şadığımız günden ulanma>a-
İım, mahcup olmayalım."
Bosna-Hersek katliaıııı Rektörlere tepki sürüyor
I Baştarafi I. Sayfada
Bosna-Hersek'le Avrupa Top-
luluğu adına dönem başkanı
Portekiz ilgilenmektedir. Tür-
kiye duruken Yugoslavya'da
Portekiz'in ne işi var? Avrupa
Topluluğu, "Yugoslavya'ya ba-
nş getireceğiz' derken, kavga
getirmiştir. Once, Yugoslavya'-
run bölünüp dağılmasını sağla-
mış, şimdi de Bosna-Hersek'-
teki Müslümanlan, Sırplan ve
Hırvatlan özerk yönetimlere
bölerek, bu cumhuriyetleri ufa=
lamaya kalkışmaktadır."
Türkiye'nin sağlıkh bir Bal-
kan polıtikası bulunmadığı için
gerçek gücünü ve etkinliğini
gösteremediğini savunan Ece-
vit, Bosna-Hersek'teki katlia-
ma seyirci kahnmaması gerek-
tiğini dile getirdi.
Ecevit. ABD yetkililerinin
canlannı tehlikeye atarak,
Bosna-Hersek'teki Müslüman-
lara yardımcı olmaya uğraşır-
ken, Türkiye'den hiçbir baka-
nın Saraybosna'ya gönderilme-
diğini söyledi. DSP lideri,
"Bosna-Hersek'in Müslüman
ana-babalan, çocuklannı Tür-
kiye'ye göndererek hiç olmazsa
onlann canını kurtarabilmek
istiyorlar. Fakat, Türkiye , bu
çocuklann ülkemize ulaşürd-
ması için bile etkin bir girişimde
bulunmamaktadır" dedi. Bu
amaçla bir an önce Birleşmiş
Milletler'e (BM) başvurulması
gerektiğini söyleyen Ecevit,
Boşnaklann Türkiye'ye gelişle-
rinin BM gözetiminde gerçek-
leştirilmesini istedi.
Bülent Ecevit, mitinge katı-
lan vatandaşlar tarafından
uzun süre "Halkçı Ecevit" diye
alkışlandı.
Yugoslavya Göçmenleri Sos-
yal Yardımlaşma ve Dayanış-
ma Derneği Başkanı Zahit
Gürdal ise konuşmasında,
Bosna-Hersek'teki Müslüman-
lann yuzyıllardır Sırp ve Hır-
vatlarla dost olarak yaşadığmı,
ancak Sırplann şimdi kendileri-
ne silahlı saldında bulunduğu-
nu söyledi. Bosna-Hersek'teki
Müslüman halkın, dünyanın
gözü önünde bir soykınma uğ-
radığına dikkat çeken Gürdal,
başta Türkiye olmak üzere bü-
tün dünya ülkelerinin soruna
bir an önce çözüm bulunması
için çaba harcamalannı istedi.
Gürdal'dan sonra kürsüye
gelen İstanbul milletvekilleri
Mustafa Baş ve Mukadder Ba-
şeğmez de birer konuşma yaptı.
Memura grevsiz sendikal
Memur
I Ba$tarafi 1. Sayfada
• Baştarafi 1. Sayfada
Eğıt-Sen yöneticileri. Çahş-
ma Bakanı Moğultay'a gön-
derdikleri açık mektupta "Zir-
ve toplantısının, kamu çalışan-
lannın kendi hukuklannın
yaratılması veyasa] düzenleme-
lerin hazırlanmasında temel
oluşturacağı" görüşünü iletti-
ler.
Memur sendikalan, "hükü-
metin memurlara sendikal hak-
ların verileceği" sözüne karşılık
somut bir adım atılmaması üze-
rine karşı atağa geçti. Eğit-Sen
yöneticileri, Çahşma Bakanı
Moğultay'a gönderdikleri mek-
tupta, hükümetin memur sen-
dikacılığı konusundaki progra-
mı ve sözlerini aradan geçen beş
ayda hayata geçirmemesini
eleşürerek şu ifadelere yer ver-
diler:
"Geçmiş hükümetin İçişleri
Bakanlığı tarafından yüriirlüğe
konulan ve idari makamlar tara-
fından sendikalanmız üzerinde
Damokles'in kılıcı gibi sallanan
28.2.1991 tarihli kanunsuz emri-
ne henüz son verilmemiştir. Öte
yandan Anayasa Mahkemesi'n-
ce pek çok maddesi iptal edilen
399 sayılı KHK'nın iptal edilen
bazı maddelerini değiştircn,
3771 sayılı yasa ile sözleşmeli
personel statüsündeki kamu ça-
üşanlarının demokratik sendikal
haklarına sınırlamalar getiril-
mesi, sendikalarunız tarafından
tepki ve kaygıyla karşılanmış-
tn-."
me kaülma biçiminde kullana-
bilmelerine olanak sağlayan bir
yılı ve kamu hizmetinde örgüt- düzenlemenin gerçekleşebilece-
lenme hakkırun korunması ve ği
çahşma koşullanrun belirlen-
mesine ilişkin 151 sayılı sözleş-
meleri onaylaması için Bakan-
lar Kurulu'na gönderilmesin-
den sonra Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, memurla-
ra sendika hakkı verilmesine
ilişkin girişimlerini hızlandırdı.
Çahşma Bakanı Mbğultay'ın,
geçen hafta içinde konuyla ya-
kından ilgilenen öğretim üyeleri
ile yaptığ toplantıda, kamu gö-
revlilerinin sendikalaşması ko-
nusunda dünyadaki sistemler
ele alındı ve Türkiye'de nasıl
düzenleme yapılabileceği genel
çerçevede gözden geçirildi.
Hükümet, memurlara sendi-
ka hakkı verilmesinde ve bu
konuda anayasada kesin bir
ifadeye yer verilmemesi nede-
niyle oluşan hukuksal karma-
şanın sona erdirilmesinde ka-
rarlı görünüyor. Örgütlü sivil
toplum oluşturulması ilkesi açı-
sından memurlara sendika
hakkının verilmesi olmazsa ol-
maz bir koşul niteliğinde. An-
cak, koalisyon hükümetinin
içindeki dengeler açısından,
sendika hakkı ile birlikte gele-
cek olan grev ve toplu iş sözleş-
mesi haklanna yumuşak geciş
sağlanacağı ifade ediliyor.
Bu aşamada, memurlara
grev hakkı verilmesinin koalis-
yonun iç dengesi açısından ger-
çekleşmeyeceği kaydediliyor.
Memurlann toplu iş sözleşmesi
hakkını, dünyadaki sistemler
de gözönüne alınarak, yöneti-
bildiriliyor. Örneğin,
Fransa'daki sistemin Türkiye'-
ye de uyarlanabileceği tartışüı-
yor. Bu sistem, kamu kuruluş-
lanrun bütçeleri TBMM'de ele
alınmadan önce memur sendi-
kalanrun görüşlerini aktarabil-
melerine, memur maaş katsayı-
smın belirlenmesinde katkıda
bulunabilmelerine olanak sağlı-
yor.
Kamu görevlilerine sendikal
haklar lanınmasına ilişkin ça-
lışmalann henüz hazırkk aşa-
masında olduğunu ifade eden
Çahşma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Moğultay, konuyla ilgi-
li olarak şu bilgiyi verdi: "
Kamu görevlilerinin sendikal
haklara kavuşmasına ilişkin il-
keler, hükümet programında
yer almışü. Bu konuda, öğretim
üyelerinin de katıldığı bir top-
lantı gerçekleştirdik. Dünyada-
ki sistemleri inceliyoruz. Çeşitli
alternatifler üzerinde düşünü-
yoruz. Çahşmalann birkaç haf-
ta içinde tamamJanabüeceğine
inanıyorum. Son karar, Bakan-
lar Kurulu'nun olacaktır."
Moğultay, önümüzdeki günler
içinde memur sendikalanna
çağn yapılarak, yapılması dü-
şünülen düzenlemeler konu-
sunda görüşlerinin alınacağıru
da sözlerine ekledi. Moğultay'-
ın, bu yıl yapılacak ILO Genel
Kurulu'na dek, kamu görevlile-
rinin sendikalaşmasına ilişkin
çahşmalann belirgin bir somut-
luğa ulaşmasıru istediği belirtili-
yor.
DESEN SINIRSIZ
RENK SONSUZ
KALİTE KONTROL
H A T A S I Z
KALİTE T E K
SOYLU YÜN H A L I
"lıct tltjtf,nl itkıjflar i(i«"
Baştarafi 1. Sayfada
YÖK'e çok karşıyım. Şunu an-
latmaya çahşıyorum: Türkiye'-
nin bunlan değiştirmeye ne
entelektüel gücü yeterli, ne de
buna niyeti var. Her şey göster-
melik. Bunu söylemek istiyo-
rum. Saray dedikodusu hepsi.
Bu çalışmalardan olumlu bir
sonuca ulaşılacağına sanmıyo-
rum.
İlterTuraneieştirdi
İÜ SBF öğretim üyesi Prof.
Dr. Iher Turan da, yeni Yükse-
köğretim Yasası'nın hazırlan-
masıyla ilgili çahşmalar hak-
kında bazı kaygüan olduğunu
söyledi. İlter Turan, "İlkesine
ilişkin tereddütlerim var. Yani,
şikâyet konusu olan bir durum-
da, şikâyete konu olan kurum-
lann başındaki kişilerin rapor
haarlaması, herhalde, şikâyet-
leri gidermek için uygun bir tar-
tışma zemini oluşturmayacak"
dedi.
Hükümette umut yok
THA muhabirlerinin görü-
şülerini aldığı öğretim görevlile-
rinden Doç. Dr. Baskın Oran,
üniversitelerin demokratıkleş-
mesi çabasında Başbakan Sü-
leyman pemirel'in kolaya kaç-
tığını belirterek şunlan söyledi:
"Bir süredir Milli Eğitim Ba-
kanlığı tarafından tasan hazır-
landığı ve bunun üniversite
yönetimlerinin secimle işbaşına
gelmesini de kapsadığı tarüş-
malan vardı. Ben, 'Sayın Doğ-
ramacı neden ses çıkarmıyor?'
diye düşünüyordum. Fakat, 14
yeni üniversitenin kurulmasına
karar verilmesi ve rektörlerin
raporlannı görünce, Doğra-
macı'nın boş durmadıgmı gör-
dük. Kendisi alttan alta çahş-
mış. YÖK, 14 üniversitenin
kurulmasına izin vererek De-
mirel'e rüşvet verdi. YÖK deği-
şikliğinin Sayın Başbakan'm
başını ağntacağını biÛyordum.
Bunu bir süre daha erteleyece-
ğini düşünüyordum. Ancak,
Sayın Demirel kolaya kaçtı. Bu
tavn ile başta beni olmak üzere,
aydmlan karşısına ahruştır. Sa-
yın Demirel hiç iyi gitmiyor.
Aslında. olaylara objektif ola-
rak bakılsa, bunun böyle olaca-
ğı iki ay önceden belliydi."
Raporiann ciddiyeti
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı
da, YÖK sayesinde işbaşına ge-
lenlerden başka türlü bir tavır
sergılemelerirun düşünüleme-
yeceğini ifade etti. Kışlalı, "Bu
açıdan, YÖK sayesinde o ma-
kamlarda olanlann söyledikleri
ciddiye ahnmamah. Rektörler,
ne üniversiteleri, ne de öğretim
üyelerini temsil etmiyor. Bu ko-
nuda yapılan araşürmalar, üni-
versitelerde ezici bir çoğunlu-
ğun ne düşündüğunü ortaya
koymuştur" dedi.
fsteğinin özerk ve demokra-
tik bir üniversite olduğunu be-
lirten Prof. Dr. Alpaslan Işıkh
da, şu görüşleri savundu:
"Demokrasi, sadece seçim
sandığına gitmek değildir. De-
mokrasinin kurum ve kuruluş-
lannı da işleünek gerekır.
Demokrasinin en önemli un-
surlanndan biri de, özerk ve
demokratik bir üniversite yapı-
sına sahip olmakur. Bu da, üni-
versite yönetimlerinin seçimle
işbaşına gelmesi ile sağlanabilir.
1980 öncesinde, bu uygulama-
nın yararlan görülmüştür. 1980
öncesi, üniversiteler büyük bir
gelişme içindeydi. Tam eşik at-
lama noktasına gelindiğinde,
durduruldu. 12 Eylül rejimi te-
rörün ve anarşinin sebebi ola-
rak üniversiteyi sundu. Bu,
gerçekleri baş aşağı etmektir.
Üniversite, anarşi ve terörün
kurbanı edilmiştir. Bu dönem-
de YÖK tasfıyeler için kullanıl-
mıştır. Tasfıyeler, YÖK'ün
kambunıdur. YÖK'ün tasfiye-
si, demokratikleşme için en
önemli aşamalardan biridir."
Toptan üstlenmedi
Milli Eğitim Bakanı Köksai
Toptan, dün Beyoğlu öğretme-
nevi'nde bir grup araşürma gö-
revlisiyle yapüğı toplantıda,
yeni Yükseköğreüm Yasası'nın
oluşmasına ilişkin çahşmaiar
hakkında bilgi verdi. Toptan,
bu konuda çalışmalan iki ay
önce tamamladıklannı, ancak,
konuyu tarüşmaya acmak
amacıyla rektörlerin de.görüş-
lerine başvurduklannı söyledi.
YÖK verektörlercehazırlanan
raporiann oluşturulacak yasa
tasansını daha olgun hale getir-
mek için inceleneceğİni vurgu-
layan Köksai Toptan, "Ancak,
bu raporlar hükümeti bağla-
maz" dedi. Asistanlann ve öğ-
rencilerin de üniversite yöneti-
minde söz sahibi olacaklannı
ifade eden Toptan şöyle dedi:
"Üniversitelere kendi kararlan-
nı almalan doğrultusunda şah-
sjyet kazandınlarak aralannda
bir rekabet ortamı yaratılmak
isteniyor. Üniversite organlan-
nın seçunle başa gelmesinden
yanayun. Ama, muhtar gibi se-
çilmesi çağdaş bir yol değil.
Ancak, seçim, rektör ve deka-
nın başa gelmesinde etkin ol-
malıdır. Bugün rektör ye de-
kanda olan yetkilerin birçoğu
üniversite senatolanna ve fa-
külte kurumlanna aktanlacak
verektörve dekanlann görevle-
ri bu kurumlardan çıkan karar-
lan uygulamak olacak."
Izmir büromuzun haberine
göre, TMMOB Ziraat Mühen-
disleri Odası Danışma Kurulu'-
nda yeni üniversiteler açılması-
na ilişkin yasa tasan» tarüşıia-
rak, yeni acılacak ziraat fakül-
telerine karşı çıküdı. TMMOB
Ziraat Mühendisleri Odası Baş-
kanı Mahir Gürböz, 14 yeni üni-
versite açılmasıru sağlayan yasa
tasansını eleştirerek, 13 bin zira-
at mühendısinın işsiz olduguna,
yeni acılacak fakültelerle bu sa-
yının daha da artacagına dik-
kat çekti. Danışma Kurulu'nca
yayımlanan bildiride de,"YÖK
düzeninin değiştirileoeğini ilan
eden hükümetin, yeni üniversi-
te ve fakültelerin kurulmasında
YÖK yöntemlerini benimse-
mesi ibret vericidir" görüşü dile
getirildi.
Romanya'ya PKK uyarısı
ANKARA (Cumhurivet Büro-
su) - İçişleri Bakanı fsmet Sez-
gin. PKK'nın Suriye tarafından
yasadışı ilan cdildiğini belirte-
rek. örgütün Almanya'ya yakın
olması nedeniyle Romanya'da
üstlenebileceği uyansında bu-
lundu.
Resmi bir ziyaret için Tür-
kiye'de bulunan Romanya İçiş-
leri Bakanı Victor Bab'iuc ile
İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in
başkanlığındaki görüşmelerc
dün Ankara'da devam cdildi.
Rumen tarafı görüşmede ülke-
sindeki sorunlarla ilgili bilgi
verirken, Sezgin de konuyu
PKK olayına getirdi. Sezgin.
konuk bakana Suriye gezisi
hakkında bilgi verdikten sonra
Suriye'nin PKK'yı yasadışı ilan
ettiğini söyledi. Almanya'ya
yakın ofcnası açısından. Su-
riye'de bannamayan PKK'nın
Romanya'da üstlcnebileceğine
işarct cdcn Sezgin daha sonra
Köstence üzcrinden Ro-Ro sc-
ferleriyle uyuşturucu kaçakçılı-
ğına dikkat çekti ve söz konusu
kaçakçılığın PKK tarafından
yönetildiğine ilişkin duyumlar
geldiğini söyledi.
Konuk bakan Victor Babiuc
da Sezgin'e Romanya'daki
PKK faaliyetleri konusunda çı-
kan haberlerden bilgisi olduğu-
nu ve gerçek durumu saptama-
ya çalışlığını bildirdi. Sezgin'-
den konuya ilişkin Türkiye'nin
clindeki bilgileri isteyerck. bun-
lan da incelettireceğini kaydei-
ti.
Rumen bakan aynca PKK
vc uyuşturucu kaçakçılığı ko-
nusunda Türkiye ile işbirliğjnc
hazır olduklannı da sözlerine
ekledi.
Siirt'in Eruh. Şırnak'ın Silo-
pi. Cizre ve İdil ilçelcri ile Tun-
ccli'de 3'ü cylcmci 27 PKK'-
lının yakalanarak göz;ıluna
alındığı bildirildi.