28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MART1962 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER İlk girişim Bakü'den BM'ye çağn ŞEBNEM ATtYAS(New York)- Azerbaycan Dışişleri Bakanı Hüseyin Sadıkov'un BM Genel Sekreteri Butros Gali'ye sunma- sı beklenen mektupta, Gali'nin bir temsilcisini Ermenistan sını- nnda ve Karabağ'da olanlan izlemek üzere görevlendirmesi ısteniyor. BM'ye üyelik kabul töreni için New York'ta bulunan Azerbaycan Dışişleri Bakanı Sadıkov'un mektubunda Gü- venlik Konseyi'nin Karbağ sorununun çözümüne yönelik çabalanna Bakü'nün bir itirazının bulunmayacağı belirtiliyor. Azerbaycan bu adımla, ilk kez BM'ye başvurmuş oluyor. Sadıkov, dün BM'de yaptığı basm toplantısında da Güvenlik Konseyt'ne başvurup başvurmayacaklanna ilişkin bir soruyu, "buna Gali ile görüştükten sonra karar vereceğini" söyleyerek ya- nıtladı. Sadıkov, bölgedeki olaylann önoelikle Azerbaycan ve Ermenistan arasanda banşçıl yollarla çözümlenme- sini istediklerini vurguladı. Azeri Dışişleri Bakanı, BM Banş Gücü'nden önce banşçıl girişimlere ağır- lık verilmesi gerek tiğini söyledi. Sadı- kov, bu yönde Bakü'nün bir planı bu- lunduğunu da belirtti. Sadıkov, bu planı şöyle özetledi: "İlk adım ateşkesin sağlanması. Ikin- cisı bütün mılıslcnn silahsızlandınlması. Üçüncü adım ise bütün Kafkasya'nın si- lahsızlandınlması. BM gibi bir kuruluş bu süreci denetleyebilir. Güvenlik Konseyi Başkanı'nın Vene- züella daimi delegesi Diego Arria ise BM Genel Sekreteri Gali'den Karabağ soru- nuna ilişkin bir girişimde bulunulmama- sını istedi. Arria, sorunun halen Avrupa Güvenlik ve Işbirliği Konferansı'nın (AGİK) gündeminde bulunduğunu, do- layısıyla BM'nin bir girişimde bulunma- sına gerek olmadığını söyledi. Arria'nın isteği resmi bir nitelik taşımıyor ve Ga- li'nin Karabağ için endişelerin sürdüğü BM çevrelerinde sık sık dile getiriliyor. Türk dıplomatlan, Azerbaycan- Ermenistan sorununun BM'ye getiril- mesi ya da Güvenlik Konseyi'nde görü- şülmesi olasılığına karşı 'temkinli' yakla- şıyorlar. BM'nin Kıbns konusunda olduğu gibi' her zaman 'adil bir meka- nızma' olmadığını öne süren diplomat- lar, Güvenlik Konseyi'nden son Azeri katliamı ile ilgili olarak Ernmeni militan- lan yeren bir karar ya da açıklama çıka- nlamayacağını belirtiyorlar. Diplomatlar, Güvenlik Konseyi'nin "en fazla isim vermeden bir çağn yapa- bilmesinin " mümkün olduğunu kayde- diyorlar. *Demirel Planı'na ABD'den destekFATtH M. YILMAZ (Istanbul) - ABD Başkanı George Bush, Başbakan Süleyman Demirel'in, Orta Asya cum- huriyetlerine yardıma yönelik 13 madde- lik planına 'okey" yanıtını verdi. ABD. 'Demirel planının' temel alınarak daha da genişletilmesini istiyor. Washington'- un. Orta Asya cumhuriyetlerinin radikal İslama akırnlann etkisinden çıkması yo- • lunda somut önlemler alınmasını istedi- ği, bu cumhuriyetlere yapılacak yardı- mın yalnızca Türkiye tarafından koordi- ne edilmesine ise sıcak bakmadığı öğrenildi. Bush'un, plana ilke olarak olumlu yaklaştığı. iki günlük bir ziyaret için Tür- kiye'ye gelen ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardıması Arnold Kanter ta- rafından Ankara'ya iletildi. Orta Asya cumhuriyetlerine yardım konusunda ABD ile Türkiye'nin yapacağı işbirliği- nin ana hatlannın belirienmesi için bu ay içinde iki ülkeden uzmanlar bir araya ge- lecekler. Demirerin geçen ay ABD'ye yaptığı ziyaret sırasında Bush'a verdiği 13 mad- delik plan, Orta Asya cumhuriyetlerinin, SSCB'nin çöküşünden sonra ortaya çı- kan belirsizlikten kurtulmalan ve Batı'- yla bütünleşmeleri yolunda ahnacak çeşitli önlemleri içeriyor. Demirel'in pla- nında özetle şu maddeler yer ahyor: "Orta Asya cumhuriyetlerinin Batf- yla bütünleşmeleri yolunda Latin alfabe- sine gecişlerinin teşvik edilmesi ve bu konuda yardımcı olunması, bu cumhuri- yetlerin yeralü zenginliklerinin değerlen- dirilmesinde yatınm yoluyla katkıda bulunulması, demokrasiye ve serbest pi- yasa ekonomisine gecişlerinin hızlandı- nlması, laik düzeni kabul etmelerinin sağlanması." Planda bu ana amaçlann sağlanması için, Türkiye ile ABD arasın- da ortak bir komisyon kurulması. Orta Asya cumhuriyetlerine yapılacak ekono- mik ve teknolojik yardımlann Türkiye üzcrinden. Ankara'nın koordinasyo- nuyla verine ulaştınlması öngörülüyor. ÂBD Dışişlen Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kanter, VVashington'un, De- mirel'in planına olumlu yaklaştığını. Başbakan Süleyman Demirel ve Dışişle- ri Bakanlığı yetkilileri ile yaptığı görüş- melerde dile getirdi. Dışişleri Bakanı bugün tekrar Azerbaycan'm başkenti Bakü'ye uğruyor Çetin: Karabağ'da temkinli olmamız şartSEMİH İDİZ(Taşkent)-Başbakan SüleymanDemirerin "Tarafsız kala- mayız" şeklindeki sözleri, Türkiye'nin Azerbaycan'a duyduğu yakın- lığı açık bir şekilde yansıtırken Dışişleri Bakanlığı'nda Dağlık Kara- bağ konusunda "temkinli" olunması gerektiği şeklindeki inanç sürüyor. Daha esnek görünen bu tutumun Demirel'in yaklaşımıyla çelişmediğini savunan Dışişleri Bakanı Çetin, "Sayın Başbakan'ın sözlerinin diplomatik uygulamasını yapıyorum" dedi. ye gideceği belli olmayan bir süreçte" temkinli olmanın "kaçınılmazlığından" söz ediyorlar. Yapılan bazı yorumlann ak- sine bunun Azerbaycan'ın "kendi kaderine terk edilmesi" anlamına gelmediğini vur- gulayan söz konusu yetkıliler. bu bağlam- da, Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri ba- kanlarımn bir araya gelmelerindeki rolü- nün ve Azerbaycan'ın uluslararası kuru- luşlara üye olmasında gösterdiği etkinin Ankara'nın "akiif yaklaşımına" örnekler oluşturduğuna işaret ediyorlar. Dışişleri Bakanı HikmetÇetin'in Bagım- Hikmet Çetin, etkin ülkeleri Karabağ sorununun çözümüne katkıda bulunmala- n için etkilerini kullanmaları için daha ön- ce Bakü'de yaptığı çağnyı dün de Özbekis- tan'ın başkenti Taşkent'te yineledi. Çetın ı bugün Özbekistan'ın başkenti Taşkent'- den Kıev'e uçarken geçen cuma ziyaret et- tiği Bakü'ye yeniden uğrayarak burada Karabağ sorunuvla ilgili olarak Azeri yet- kililerle tekrar görüşecek. Öte yandan Karabağ konusunun "istis- mara çok müsait olduğunu" söyleyen Dı- şişleri yetkilileri. "Türkiye açısından nere- sız Devletler Topluluğu"na yapmakta ol- duğu ziyaret sırasında gerçekleşen resmi görüşmeierde Karabağ sorunu da ele alı- nan konulann başında geliyor. Ancak gö- rüşmelere yakın üst düzeyli Dışişleri kay- naklan ortak "Türkı" unsurunun bulun- masına rağmen Türkmenistan, Kazakis- tan ve Kırgızistan'ın bu konuya fazla "bulaşmak" istemedikleri yolunda açık sinyaller verdiklerini bildiriyorlar. Dışişleri Bakanı Çetin'in dün geldıği Özbeklstan'ın başkenti Taşkent'te Karabağ sorununa "biraz daha fazla ilgi duyulduğunu" söyle- yen bir yetkili buna karşın burada da te- melde "anlaşmama" arzusunun sezildiğini söyledi. Söz konusu yetkili şu görüşlere yer verdi: "Herkes bu meselenin vahametine işaret ediyor ve çözüme vanlmasının tüm yöre için önemli olduğunu vurguluyor. Ama bunun ötesine gitmiyor. Rusya ile birlikte Ermenistan ile Azerbaycan'ı bir araya ge- tirme eirişiminin fivasko ile sonuçlarunası doğal. Ama bunu, arkasında fazla inanç olduğu söylenemez." Dışişleri Bakanı Çetin kendisini Kırgı- zistan'dan Özbekistan'ın başkenti Taşkent'e getıren uçakta gazetecilerin sorulannı ya- nıtlarken Başbakan Demirel ile kendisinin Karabağ sorununa yaklaşımlannda farklı- hk bulunduğunu kabul etmedi. Aslında avnı vaklaşımın söz konusu olduğunu söy- leyen Çetin, "Ben Sayın Başbakan'ın sözle- rinin diplomatik uygulamasını yapıyo- rum" dedi. Öte yandan Türkiye'nin son günlerde Karabağ konusunda "pasif" kalmakla suçlandığına işaret eden Dışişleri yetkilileri bunun tam aksini savunarak şu hususlara dikkat çekiyorlar. -• Türkiye'nin olumlu rolünün en iyi ör- negi, şubat ayında lstanbul'da yapılanı Karadeniz Ekonomik Işbirüği Bölgesi Pro- jesi Dışişleri Bakanlan toplantısıdır. Orada Türk tarafının insiyatifi ve Rusya'nın des- teği ile Dışişleri Bakanı Çetin, Rusya Dışiş- len Bakanı Andreı Kozirev, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Hüseyin Ağa Sadıkov ve Ermenistan Dışişleri Bakan Vekili Navars- sardıan bir araya gelerek Karabağ'ı konuş- tular. Bu toplanu ile Türkiye taraflan bir araya getiren ülke oldu ve Dışişleri Bakanı Kozirev'in Azerbaycan ve Ermenistan dı- şişleri bakanlanru Moskova'ya çağırması için bir vesile doğdu. Nitekim bu çağnya her iki ülke olumlu yanıt verdi. • Azerbaycanın Birleşmiş Milletler ve AGİK gibi iki önemli uluslararası örgüte üye olmasında yolu açan Türkiye'dir. Bir anlamda elinden tutulan Azerbaycan bu ör- gütlere bir "kardeş" olarak tanıştınldı. Diğer yandan da Türkiye bir davamn sa- vunulmasında bunlardan nasıl yararlanıla- cağını anlatarak genel olarak Azerbaycan'ı uluslararası ortama alıştırdı. Bunlar yapı- lırken Türkiye'nin aynı zamanda Azerbay- can yetkililenne dolaylı olarak verdiği mesaj ise şu: "Bir davamız var. Biz de sizi desteklemeye haanz ". Ermenilerin giriştiği katliamda bayatlarını yitirenlerin vakınlan, ölülerinin başında ağıt yakıyorlar Azeriler ağıt yakıyorHİCRAN ÖGE (Bakü) - Bakü'deki gös- terişli. müzikli restoranlar yine yiyip içen, dans eden müşterilerle dolu. Müzik toplu- luğu. yüksek volümlü Karabağ marşına başladığında bazılan. alkolün gevşekliğin- den kurtulupdansetmevi kesip. yerine otu- ruyor. Alkışlamakla yetiniyor. "Karabağ şak. şak, şak. Karabağ şak, şak, şak." Üç günlük sansürlü gecikmeden sonra kam>onlarla taşınan veya tepelerde yatan şehitler televizyonun haber prosramında gösterilişor "Körpe çocuklar hunharca öldürüldü." Basm sözcüleri. Bakü'de yerleşik Batüı gazetecilerden. olayın dünyaya duyurul- ması için yardım ve işbırliği istiyor: "Biz bölgc>e gitmek için helikopter ayarlanz, Moskova'da tanıdıklannızı çağınn." Caddeler ise olağan görüntüsünde. Sü- rücüler ya hiçbır trafık kuralını bilmiyor veya uymuyor. Yine dikkatsizce sürüyor- lar. Güzel havadan yararlanmak için in- sanlar parklan doldurmuş. Üç gün önce olabilecek kötü olaylardan korkarak dışan çıkmayan Ruslar artık rahatlamış, evlerin- den çıkabiliyor. Halk Cephesi aldığı miting karannı iptal ediyor. Kalbinin Karabağ olaylan ile yan- dığını. dört yıllık bu savaşın. 35 yaşında olması-na rağmen saçını ağarttığını söyle- yen bir banker. "Duyduğuma göre Mutta- İibov iki günlük şoktan çıkmış. söz vermiş. Karabağ sorununu 20 güne kadar çözecek- miş" diyor. Bütün bunlar olurken saldınyı an \e an anlatan Hocalfnın kaymakamı Elman Mehmedov, "Sanki 7 milyon insan Bakü'- ye toplanmıştı. Korkuyordu. Bir gün kaça- cak yeri kalmayacak. Denize doğru mu gidecek" dive soruyordu. îlk helikopter düşürülme olayı kadar ol- masa bile ağlayanlar da vardı. Ama bun- lar, Hazar Denizi'ne bakan sırtlardaki Şehitler Mezarbğı'na gömülenlerin yakın- lanydı genelde. Bir hukuk öğrencisi, "Karabağ'a gitme zamanı geldi" diyordu. Dün Cumhurbaşkanlığı binası önünde toplanmış bir avuç insan sessiz dırenişle Muttalibov'u istifaya çağırdı. Cumhurbaşkanı'nın görüşme isteğini kabul etmeyen Demokratik Kuvvetler Bir- liği'nin üyesi ve Yazarlar Derneği Başkanı edebi>at profesörü Halit Mirzaev. iki bin öğrencisini bugün oraya toplayacağını ve her gün artan sayılarla pasif eylemlerine devam edeceklerini söylüyor. Mirzaev, Muttalibov için "Kansız gitmeli. Hocalı olayından sonra orada oturmak için hu- kuksal hakkı kalmamıştır. Bu durumdan çıkabilmek için gerekli yeteneği de yoktur" diyordu. Elman Mehmedov, Bakü'ye ulaşüktan sonra yaptığı basın toplantısmda. abluka- ya alındıklan 13 şubat tarıhinden itibaren çevre ile tek bağlantılannın telefon olduğu- nu, yardım istediklerini. her gün "Şimdi geliyoruz, yann geliyoruz" yarutı aldıklan- nı, saldınnın olacağını ellerinde bulunan Ermeni esir savaşçıdan öğrendilclerini. sal- dından kurtulmak için Askaran (Akdam'a giden yol üzerindeki Ermeni kenti) bölge- sinde 500 metre açılacak yolun onlan kur- tarabileceğini bildirdiklerini haber verdi. Müttefîk Güçler Komutanı Galvin: Çatışmalar sıçrarsa kayıtsız kalınmaz Türidy^ye Kafkasya garantisiUFLfK GÜLDEMtR (VVashington) - NATO komutanı John Galvin, Kaf- kasya'daki çatışmanın Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit etmesi halınde, Körfez savaşı döneminde olduğu gibi NATO anlaşmasının 5. maddesinin yürürlük kazanacağını söyledi. Sözkonusu madde. NATO ittifakı üyelerinden birisine yönelik bir tehdidin tüm ittifaka yönelik sayılacağını hükme bağlıyor. kiye"nin toprak bütünlüğü tehdit altında olduğu zaman, ittıfak anlaşmasının 5. maddesini işleteceğini zaten kanıtladı. Aynı senatör, Galvın'e. NATO sınırlan- na bitişik bazı ülkelerin ellerinde bulunan balistik füzclerle özellikle güney kanattakı müttefiklere konvansiyonel ve kim\asal başlıklarla vurma yeteneğine sahıp oldu- ğunu hatırlattıktan sonra N ATO'nun sıya- si ve askeri açıdan bu meseleyi nasıl göğüs- lemeyi düşündüğünü sordu. Galvin, Patn- Galvın bu açıklamasını öncekı gece ABD Senaiosu Silahlı Kuwetler Komi- tesi'inde yöneltilen bır soru üzerine yaptı. ABD'nın Avrupa"daki silahlı kuvvetlerin- de >apılacak inidirimlere ilişkin komite oturumunda bir senatör. Galvın'e. Kaf- kasya'daki kanşıklıkların sınırdan Tür- kiye'yc sıçraması halinde NATO'nun >ükümlülüğünün ne olacağını sordu. Gal- \in bu soruya şö>le yanıt verdi: NATO, Körtez savaşı sırasında Tür- ot füzelennın Körfez savaşındaki perfor- mansını gördükten sonra balistik füze savunmasına ağırlık verdiklerini vurguladı ve "Bu yönde bir arayışımız olacak" dedi. General, bır senatörün Çekiç Güç'ün ya- kında tamamen çekileceğı haberlerinin doğru olup olmadığını sorması üzerine de "Benim bildiğim kadanyla belirsiz bir tari- he kadar. birisi bize git diyene kadar orada olacağız. Şu ana kadar da ne Amerikan Genelkurmay'ı ne de evsahıbi ülkeden bu yönde bir şey duymadık" karşılığını verdi. Öte yandan dün, ABD başkentinin önde gelen araştırma kurumlanndan Uluslara- rası Stratejik ve Uluslararası Etütler Mer- kezı (CSIS) tarafından vayınlanan bır raporda, Irak'ta ""demokratikleşme" oı- madan istikrar temin edilemeyeceği vureu- landı - Karabağ tartışması Meclis'i kanştırdıCUMHURİYET (Ankara) - DSP Genel Başkaru Bülent Ecevit'in, Azerbaycan-Ermenistan arasmdaki çatışmalar konusunda yaptığı ve "Türkiye elini kıpırdatmadan Batı'yı imdada çağınyor" dediği gündem dışı konuşması, TBMM'de tartışmalara neden oldu. Dı- şişleri Bakanı Hikmet Çetin'e vekâlet eden Baymdırlık ve îskân Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, "Karabağ elden gitti" diye laf atan ANAP'lılara "Karabağ'ın gidip gitmemesi Azerbaycan hükümeti- nin sorunudur" deyince DYP'li Coşkun Kırca ve Ayvaz Gökde- mir, "Sen ne biçim konuşuyorsun" diye bağırdılar. Ecevit, tartışmaya yol açan gündem dışı konuşmasında Ermenistan birlikle- rinin Dağlık Karabağ'da Azerbaycan Türklerine saldınlannın "soykınm" öl- çülerine vardıgıru söyledi. Ecevit, saldın- lann vahşetinden kaçmaya çalışanlara yapılan zulmün, en az biryıl önce Kuzey Irak halkının uğradığı zulüm kadar ağır olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: "Fakat Kuzey Irak'taki mazlumlann yardımına koşmuş olan Batı ülkelerin- den bazılan şimdi saldırganlann, zalim- lerin yanmdadırlar. Onlara her türlü si- lah yardımını yapmaktadırlar. Geçen yıl Kuzey Irak'tan Türkiye'ye kaçanla.'a şefkatle kucak açmış olan Türkiye ise Karabağ'ın mazlum Türklerine, silah şöyle dursun, ilaç ve yiyecek yardımı bile yapmamıştır. Dokfcır, hemşire bile gön- dermemiştir. Kızılhaç devreye girmeye hazırlanırken Türk Kızılay'ı hâlâ hare- kete geçirilmemiştir." AGİK çerçevesinde Prag'da yapılan toplantıda alınan karann bir ateşkes dü- zenlemesi ruteliğinde olduğunu, soruna çözüm getirmediği gibi yaptınmdan da yoksun bulunduğunu bildiren Ecevit, Prag karanna karşın Karabağ'da saldın, işgal. soykınm ve zulmün sürdüğünü söyledi. Ecevit şöyle dedi: "Bu durumda Türkiye ne yapıyor? Kendisi elini kıpırdatmadan Batıyı im- dada çağınyor. Bazı Baüü ülkeler, sal- dırgan durumdaki Ermenistan'a yardım malzemesi göndermek için Türkiye'yi bır üs gibi kullanıyorlar. Türkiye, kendi güvenliğini de tehlikeye sokan Ermenis- tan saldınsı karşısında. akıl almaz bir çekingenliğe ve edilgenliğe saplanıp kal- mış durumda. Bu bağışlanmaz çekin- genliğini ve edilgenliğini sürdürürse Türkiye, yalruz Azerbaycan Türklerinin değil, bağımsızlığa yeni kavuşan ve en büyük güvence olarak Türkiye'yi gören tüm Orta Asya Türkleri'nin de gözünde güvenilirliğini yitirir. Onlann gönlünde- ki yerini de yitirir. Yangına körükle gi- denlerin karşısına Türkiye, bir kova suyla bile çıkmıyor. Hükümet, durumu sözle idare ediyor. Oysa kendimizi, bü- tün bölgemizi, hatta bütün dunyayı ılgı- lendiren böylesi bir sorun karşısında, hükümetin görevi, söz üretmek değil. et- kin çözüm üretmektir ve Türkiye caydı- na olmahdır." Ece\it'e yanıt veren Kumbaraabaşı Kafkasya bölgesinin Türkiye açısından büyük bir öneme saip olduğunu belirte- rek bölgede savaşa yönelik çağnşım ya- pabilecek davranışlardan kaçınmanın Türkiye'nin de dünyanın da kabul ettiği bir yaklaşım olduğunu söyledi. Bu yön- deki girişimlerde Türkiye'nin aktif bir rol oynadığmı kaydeden Kumbaracıba- şı, Prag karannın da Türkiye'nin aktif katkılanyla alındığını belirtti. Kumbara- cıbaşı, Türkiye'yi ziyaret eden ülke tem- silcilerine de durumu anlaiıldığını ve destelerin sağlandığını bildirdi. Dışişleri BakanlığTnın Türk hava sahasından ge- çecek uçaklann kontrol edileceğini açık- ladığına dikkat çeken Kumbaraabaşı. uçaklannda ne taşıdıklannı kendilerinin açıklamasını yeterli bulmadıklannı. iniş yaparak kontrole izin vermeyen uçakla- nn geçişine izin verilmediğini kaydetti. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in arabu- lucuk yapacağınıilan etmesine karşın bu konuda bir talep gelmediğinde belirten Kumbaracıbaşı şöyle dedi: "1 urkıye, iki ülke arasında toprak so- runu konusunda talepte bulunacak ve ısrarla gerçekleştirecek konumda değil- dir. Sayın Ecevit'in askeri konulan içe- ren önerileri, günümüzün biraz gerisinde kalıyor. Çözüm kılıç kalkanla sağlana- cak değil. çağımızın geldıği noktada. dünyanın her yerinde savunulan banşçı çözümdür." Kumbaraabaşı ANAP'hlar kendisine "Sen ne diyorsun? Karabağ elden gitti" diye bağınnca, "Karabağ'ıngidıp gitme- mesi Azerbaycan hükümetinin sorunu- dur" karşılığını verdi. Kumbaracıbaşı'nın konuşmasına tep- ki gösteren DYP'lilerden Istanbul Millet- vekili Coşkun Kırca, Ecevit'in konuşmasını beğendiğini söyledi. Kum- baracıbaşı'nın Türkiye'nin arabuluculuk yapmaya talip olduğu biçimindeki söz- lerini eleştiren Kırca, "îki devlet arasın- daki bir anlaşmazlıkta arabuluculuk yapacak bir devletin taraflar arasında eşit mesafede tarafsız olması gerek. Çünku arabulucu, gerekirse her iki devletten de birbirlerine ödiin vermelerini isteyebile- cektir. Bugiınku anlaşmazlıkta Azerbay- can'ın Ermenistan'a nasıl bir ödün vereceğini görmek mümkün değildir. Türkiye'nin Ermenistan ile Azerbaycan arasında arabuluculuk yapması fikri, Türkiye'nin Kıbns'ta Türk toplumunu desteklemeyi bırakıp onunla Rum toplu- mu arasında arabuluculuk yapmaya kal- kışması kadar saçma bir fikirdir" dedi. Ermeni yardımına engel Kumkapı Ermeni Patrikhanesi tarafın- dan Ermenistan'ın başkenti EriVan'daki Dünya Ermenileri Başpatrikliği'ne gön- derilmek istenilen 1600 kilogramlık gıda maddesine, Atatürk Havalimanı Kargo Gümrük Müdürlüğü'nce, eksik evrak ne- deniyle izin verilmedi. Kiloluk paketler halinde toplandığı be- lirtilen gıda maddeleri, Erivan'a gönde- rilmek Uzere bugün aksam saatlerinde Atatürk Havalimanı Kargo Gümrügü'- ne getirildı. Ancak gümrük yetkilileri, yaptıkları incelemede, kargonun gönde- rilmesi için gönderici tarafından duzen- lenmesi gerekli evrakların noksan olduğunu saptadı. Bunun üzerine kargo- nun gönderilmesine izin verilmedi. Bu arada, basın mensuplannın söz ko- nusu yardım malzemesınin fotoğrafları- nı çekme yolundaki girişimlerine de Atatürk Havalimanı Mülki İdare Amir- liği'nce izin verilmedi. ANAP lideri Yılmaz: Gerekirse asker kaydırdsuıCUMHURİYET (Ankara) - ANAP Ge- nel Başkanı Mesut Yılmaz, Cumhurbaş- kanı Turgut Özal ile aylık olağan görüs- mesini yaptı. Yılmaz, görüşmeden son- ra düzenlediği basın toplantısmda hükü- meti Ermeni saldınlan konusunda 'pasif kalmakla suçladı ve "Gerekiyorsa birlik kaydırılsın" dedi. Yılmaz, Ermenilerin saldınlan ve Azeri-Ermeni çatışması konusunda hü- kümetin yetersiz kaldığını da ifade ede- rek şunlan söyledi: "Başbakan ve başbakan yardımasının bu konuyla ilgili yaptıklan konuşma, milletin bu konudaki hissiyatına cevap vermekten uzaktır. Hükümeti bu konu- da şikâyetçi olma yerine çare bulmaya, soydaşlanmızın katliamını önlemek için Türk devletinin gücünü daha etkin şekil- de kullanmaya davet ediyoruz. Geçmiş- te bundan daha ufak çaplı olaylarla ilgi- li olarak bizden 'gökkubbeyi yere indir- memizi' isteyenlerin daha aktif davran- maları gerekmektedir." Yılmaz, gazetecilerin "Daha aktif ol- makla neyi kastediyorsunuz" sorusuna da "Millete şikâyet eden beyanlan dışın- da hükümetin Karabağ olaylanndan duy- duğu rahatsızlığı ortaya koyacak bir dav- ranışı olmalı. Gerekirse birlik kaydırıla- rak bu r'ahatsızlığm ortaya konulması, Ermenilerin böylece mezalimden caydı- nlması gerektiğine inanıyoruz" dedi. Yıl- maz Yukarı Karabağ bölgesinin ulusla- rarası statüsünün Türkiye'nin garantisi altında olduğunu da ifade ederek "Dun- yayı olaylarla ilgilenmeye çağırma, şikâ- yet etme Türk devletinin yapabilecekle- rinin azamisi olamaz" diye konuştu. Yılmaz, özal ile görüşmesinde de hü- kümetin Karabağ konusundak' pasif tu- tumunu dile getirdiğini, Özal ile ayrıca ekonomik politikalar, bürokrasi, terör konusundaki görüş ve endişelerini görüş- tüklerini söyledi. Yılmaz, bir soru üzeri- ne de "Sayın Özal ile görüşlerimiz ara- sında fazla fark olmadığını siz de cıkartabılirsiniz" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle