Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IYFA CUMHURİYET 27MART1992CUMA
18 HABERLER
3ULMACA
OLDAN SAGA:
" XX. yüryılda
r-ansa'da ortaya
ftcan resim akı-
»... Birgıdamad-
esi. 2/ Modem
jnanca. 3/ Bir
tgit kremab pas-
ı_.. Çingeneler'i
Mjşturan Qç grup-
ta biri. 4/ lslam-
k: öncesi Türk
ecbiyatında ata-
szüne verüen ad...
lnn'ya yakanş. 5/
Sslerin gittikçe en
yJcsek bir noktaya
»gru kuvvetleneceğini anlatan
rüzik terimi. 6/ Mızrak uçlanna
ttnlan küçükbayrak... Zeybek. 7/
'!ayı farkı' anlaiıunda kullamlan
spr terimi... Bir nota. 8/ Eski Mı-
sı'da güneş tannsı... Orta Anado-
ltda bir göl. 9/ Oymak... Borudan
fel almakta kullanılan bağlantı
prçası.
YJKARIDAN AŞAÖIYA: 1/ Ye-
n sıvanrruş bir duvar üzerine suda
kaTİmış boyalarla resim yapma tekniği... Bir oyun ya da fılmde
dnlenme süresi. 2/ Cariye, halayık. 3/ Klasik Türk müziğin-
d<, usulierin uzun süreli bazı vuruşlannın daha kısa süreli vu-
njlara bölünerek çalınması. 4/ Bir baglaç... Kötü ve fesat kim-
se 5/ Agacsansan da denilen postu değerli bir hayvan. 6/ Man-
gaıezin simgesi... Hububat tozu... Tepkili uçak. 7/ Bir işi ya-
po yapmamayı belirlcyen iç güç. 8/ Yankı... Bir baskı tekni-
gi 9/ Cchennem... trlanda Cumhuriyeti'nin resmi adı.
HAVA DURUMU
Istanbul
Izmır
Kars
Kastamonu
Kavseri
Kırklarelı
Kirşehir
Kocaeli
Kon\a
Kütahya
Malatya
Manısa
K.Maraş
Mardın
Muğla
Muş
Nevşehır
8
10
-10
3
-2
8
1
9
2
•ı
6
0
9
5
3
8
•4
1
19
21
6
17
18
20
16
21
18
17
12
21
20
12
19
4
16
yagmurtu
vağmurlu
açık
p. bulutlu
azbuluthı
yagmurlu
az bulutlu
yağmurlu
az bulutlu
çok bulutlu
açık
yağmurlu
p. bulutlu
açık
yağmurlu
açık
az bulutlu
( HAVA
Türkiye'de
Adana
Adıyaman
Afvon
Amasya
Ankara
Antalya
Artvın
Aydın
Ağn
Balıkesir
Bılecık
Bıngöl
9
3
3
3
3
8
4
10
-11
6
8
-1
23
17
18
18
16
21
13
22
4
21
18
7
p. bulutlu
az bulutlu
p. bulutlu
az bulutlu
p. bulutlu
p bulutlu
az bulutlu
yağmurlu
açık
vağmurlu
yağmurlu
açık
Bıtlıs 8 açık
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankın
Çorum
Denizli
Divarbakır
Edirne
Elaag
Erzincan
Erzurum
Eskısehır
Gaaantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Isparta
3
4
8
10
3
0
9
-2
9
-1
0
-12
5
4
6
.1
-7
13
3
17
19
19
13
15
17
21
15
20
14
12
4
16
18
17
12
3
22
18
p. bulutlu
p. bulutlu
yağmurlu
vağmurlu
p. bulutlu
yağmurlu
p. bulutlu
açık
>ağmurlu
açık
açık
açık
p. bulutlu
açık
az bulutlu
az bulutlu
açık
p. bulutlu
p. bulutlu
Nığde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sıvas
Tekirdag
Tokat
Trabzon
Tunceli
Ş.Lrfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bavburt
1
6
6
7
6
2
9
-2
9
3
6
-1
6
6
-4
2
11
2
_2
16
17
17
21
17
15
15
13
20
18
17
12
25
18
4
17
18
17
12
az bulutlu
az bulutlu
az bulutlu
Vağmurlu
az bulutlu
açık
p. bulutlu
az bulutlu
vağmurlu
az bulutlu
az bulutlu
açık
açık
p. bulutlu
açık
az bulutlu
p.bulutlu
az bulutlu
az bulutlu
İçel II 22 p.bulutlu Karaman 0 16 az bulutlu
Marmara
yağışlı
DevletBakanlığı
Meteoroloji Genel
Mûdürlüğü'nden alınan
bilgiyegöre,batı
bölgelerimiz parçalı çok
bulutlu,\larmara bölgesi
Ue kıyı Ege sağanak
yağışlı, diğer yerler az
bulutlu geçecek. Hava
sıcaklığı artmaya devam
edecek. Rüzgâr, güney ve
bafı yönlerden hafif, ara
sıra orta kuvvette esecek.
Denizlerimizde riizgâr,
kıble ve lodostan 3-5, yer
yer 6 kuvvetinde saatrte
10-21, yer yer 27 deniz mili
hızla esecek. Dalga
yuksekliği 0.5-1.5 metre
dolav ında oiacak. Van
Gölü'nde hava, az bulutlu
geçecek. Rüzgâr, güney
yönlerden hafif olarak
esecek. Görüş uzaklığı 10
küometre dolayında
oiacak. Yurtta en yüksek
hava sıcaklığı 23 derece Ue
Adana ili.
T . T . T . T 1
' ( HAVA SKAKLJ6ÛI
1
Dünyada
Atına
Berlin
Belgrad
Bağdat
Cenevre
Cezayir
Gıme
Helsinki
19 yağmurlu
6 vağmurlu
15 yağmurlu
28 az bulutlu
13 vağmurlu
15 yağmurlu
19 az bulutlu
3 p. bulutlu
Kopenhag
Köln
Londra
Madnd
Münih
Moskova
Milano
Oslo
Paris
Roma
St Petersburg
Sofya
Sam
Viyana
6
7
9
12
9
7
16
4
10
15
6
19
27
9
yağmurlu
vağmurlu
D. bulutlu
az bulutlu
vağmurlu
p. bulutlu
vağmurlu
p. bulutlu
vağmurlu
yağmurlu
p. bulutlu
Yağmurlu
az bulutlu
vağmurlu
Kahıre 20 az bulutlu Zürih 12 yağmurlu
Memur zammı tehlikede 1ARTIŞMA
• Baştarafi 1. Sayfada)
992 yılı personel harcaması
talmini yapılırken temel alınan
vcri. iki ayda 13 trilyon 547 mil-
ya- liraya ulaşan gider oldu.
Ocık vc şubat aylannda top-
lan personel harcaması 13.5
trilyona ulaştı. Bu harcama, ge-
çen yılın aynı dönemindeki 6
trilyon 597 milyar liraya göre
yiude 105.4lük birartışıyansı-
lıyor.
1992 yılı tahmini oluşturulur-
kcn, 1989-1990 ve 1991 yıllan-
nın ilk iki ayındaki personel
harcamasının, ulaşılan yıllık
harcama içindeki payı, belirti-
lcn yıllarda ilk altı aydaki har-
cama ile ilk iki aydaki harcama
arasındaki ilişki. yine ilk ve
ikinci altı aylık dönemlerdeki
harcamanın birbirine oraru gibi
kriieler kullanıldı.
Yapılan hesaplamalar, bu yı-
lın tümündeki personel harca-
masının en az 90 trilyon, en
fazla 105 trilyon lira olacağmı
gösterdi.
YizdeiO'lukartış
1992 yılırun ilk yansındaki
personel harcamasının 40 tril-
yon liraya ulaşması bekleniyor.
Bu durumda. ikinci yan için ya-
pılacak her yüzde 10'luk zam,
bütçeye en az dört trilyon liralık
yük getirecek. Toplam yüzde
30'luk bir zammın bütçeye yü-
kü 12 trilyon, böylece ulaşıla-
cak yıllık harcama 92 trilyon
lira oiacak, yüzde 30'luk zam-
mın yoJ açacağı diğer gjderlerle
30'undan
• (Baştarafi 1. Sayfada)
nin de bu tasanyla birlikteele alın-
masını önerdiler. Ancak, komis-
yonda yapılan oylamada, DYPTi
Sabri Güner'in önergesi kabul
edildi.
Buna göre, 30 yaşını dolduran
yükümlüler, yasa yürürlüğe gir-
dikten sonra bir yıl ıçınde müra-
caat etmeleri halınde bedelli as-
keriikten yararlanacaklar. Bu
durumdaki yükümlüler sadece te-
mel eğitimden gecirüecek ve 15
milyon lira bedel ödeyecekler.
Komisyonda kabul edilen tasa
n aynca, yurtdışında bulunan ve
askerüğini yapmamış vatandaşla-
nn 38 yaşına kadar müracaat
etmeleri halinde dövizli askerlik
hakkmdan yararlanmalannı ön-
görüyor.
Yurtdışında bulunanlar dövizli
askerlik yapmak istedikleri tak-
dirde 10 bin Alman Markı ödeye-
cekier. Bu kişiler bir ay askerlik
eğitimine tabi tutulacaklar. Ba-
karüar Kurulu, ödenecek döviz
miktannj iki katına kadar arttır-
maya veya yanya indirmeye yet-
kili oiacak.
Aynca, yasanın yürürlüge gir-
diği tarihte 40 yasmı tamamlarruş
olanlar, 15 bin Alman Markı öde-
dikJeri takdirde temel cgitım de
yapmadan askerüklerini yapmış
sayılacaklar. Askerlikkrini yap-
madıklan gerekçesiyle vatandaş-
hktan çıkanlanlar, yasa yiirürlüğe
girdikten sonra iki yıl içinde baş-
vuruda bulunduklan takdirde
bedelli askerlikten yararlanabile-
cekleri gibi, vatandaşlık hakkına
da yeniden kavuşacaklar. Askerli-
ğe elverişli olmadıklanru öne sü-
renler de, büyükelçilikler veya
konsolosluklann belirlediği resmi
hastanelerden rapor getirdikleri
takdirde, "Askeriık yapamaz" ra-
poru alabilecekler.
Yasa tasansı TBMM Genel
Kurulu'nda önümüzdeki ay gö-
rüşülecek.
Beyaz balina
• (Baştarafi I. Sayfada)
rizmine katkı yapması bekJenen
beyaz balina ile ilgili dün Gem-
lik Kaymakamı Coşkun Ertürk,
Belediye Başkanı Nezih Dimili
ve diğer yetkililerin katıldıgı bir
toplantı yapıldı. Toplantıda be-
yaz balina ile ilgili Gemliklilerin
neler yapması gerektiğinin ele
alındığı öğrenildi.
İlk göründüğü günden bu ya-
na bir daha ortaya çıkmayan
beyaz balinanın fotoğrafını çe-
ken ortaokul öğrencisi Ali Yıl-
dız, "Hayatımda ilk kez bir
balinaya dokundum. Derisi
çok yumuşaktı. Kendisini sev-
memizi ister gibiydi" dedi.
Bu arada Dünya Hayvanlan
Koruma Birliği Gerze'deki be-
yaz balina için Birleşmiş Millet-
ler'deki Türk BüyükelçiliğTne
ve BM Genel Sekreteri'ne baş-
vurdu.
Disko bombalandı
İstanbul Haber Senisi - Tak-
smı Elmadağ'daki Taxim
Nightpark Disko'ya dün ak-
^ını saailcrindc atılan ses bom-
bası maddi hasara yol açtı.
Okıvda ölcn ya da yaralanan
olmadı. Saldınyı Halk Kurtu-
lu^ Güçleri adlı birörgüt üstlen-
di.
Dün akşam saat 19.45 sırala-
nnda Elmadağ Nizamiye Cad-
debi 12 numarada bulunan Ta-
xim Nightpark Disko'nun
önünden şüpheli bir durumda
gecen ve görgü tanıklannın ifa-
desine göre içinde bir kişinin
bulunduğu belirlenen ticari
otonun yüz metre uzaklaşma-
smdan iki dakika sonra şiddetli
bir patlama sesi duyuldu. Patla-
ma. çevrede büyük heyecan
yarattı. Olay yerine gelen bom-
ba uzmanlan diskonun içinde
arama yapttlar. Ses bombasının
patlaması nedeniyle diskonun
camlan kınldı, bar-restoran
bölümünün baa aksesuarlan
hasar gördü.
Olaydan sonra gazetemizi,
Halk Kurtuluş Güçleri örgütü
adına arayan bir kişi saldınyı
"Kürdistan halkma girişilen
saldınlan protesto etmek ama-
ayla" gerçekleştirdiklerini be-
lirterek "Savaşın, tekelci burju-
vazinin yaşadığı yerlere yayıla-
cağıru duyururuz" dedi.
birlikte personel harcaması 100
trilyona dayanacak, bütçe açığı
da 50 trilyona doğnı gidecek.
Hûkûmetin tahmini de 100
trilytn mu?
Yapılan hesaplamalarda per-
sonel harcaması için ibre 100
trilyonu gösterirken, bir süre
önce Başbakan Süleyman De-
mirel'in de aynı rakamı telaffuz
ettiğine dikkat çekiüyor. Demi-
rel, bir süre önce bütçedeki sı-
kıntılan anlaürken, harcamala-
nn 100 trilyonunun sadece
personel ödemesine gideceğini
söylemişti. Bütçede personelle
birlikte diğer cari ödenekler
toplamının 100 trilyonu oldu-
ğunu hatırlatan bazı çevreler,
Başbakan'ın toplam cari harca-
ması kastettiğjni savunmuşlar-
dı.
EıflasyM nyansı
Başbakan Süleyman Demi-
rel'le Maliye ve Gümrük Baka-
nı Sümer Oral'ın bütçe açığının
32 trilyonu aşması halinde enf-
lasyonun düşürülemeyeceği
şekündeki açıklamalan, perso-
nel harcamasının ulaşacağı bo-
yutun iyice beürginleşmesiyle
daha da önem kazandı. Açığın
32 trilyonun üzerine çıkacağı-
nın anlaşılmasıyla birlikte, 1992
yılı için Devlet Bakanı Tansu
Çiller'in yıl sonu itibanyla he-
deflediği yüzde 42"lik fıyat artı-
şıyla, yıllık ortalamayı gösteren
yüzde 52lik deflatorun yeniden
gözden geçirilmesi gereİcecek.
Gönlümüz dingin değil
Aralannda. önce bir yanlannm
göze çarpması gibi ortakhk olan
toplumsal iki olaydan söz etmek
istiyorum. Bildireceğim davranışlar
ügih'lerce bugün düzeltilmeseler bile
bizi yannki durumlar üzerinde
düşündüreceklerdir..
1) Kadıköy"deki Fenerbahçe Lisesi
öğrencilerinin bahçelerini sınırlayan
demirparmaklıklann üstünden
atlayıp Bağdat caddesine inmelerinin,
egitimle bağdaşmayacağıru, 3.3.1991
günlü Cumhuriyet gazetesinde dile
getirmiş ve sayın lise müdürünûn
ilgisini çekmiştim. Atlayışlar
engellenemedi. Daha sonralan arka
sokaktaki parmaklıklann kimilerinin
kopanlmış olduğunu ve kimi
öğrenalerin arahklardan dışanya
çıküklannı gördüm. Bu aa durumun
yorumumunu sizlere bırakjyorum.
2) Geçenlerde İstanbul Üniversitesi,
Edebiyat FaküJtesi'nin Sosyoloji-
Felsefe koridorunda dolaşırken
toplumbilimi (sosyoloji) bölûmünde,
içerlek bir kapının yan duvanna bu
dalla ilgili beş bilim adamının
fotoğraflanrun asılmış olduğunu
gördüm. Hiçbirine ad yazılmamıştı.
Sol üst köşedeki, her zaman
gördüğümüz fotoğrafıyla, kolayca
tanınıveren Ziya Gökalp (1875-25
Ekim 1924), sağ alt köşedeki de nice
yıllar yaşamasını dilediğimiz bir
toplumbilimci idi. Ötekileri
tanıyamadım. İlgililerle ad yazmanın
yararlı olacağı üstüne konuşurken,
tıpkı birinci olayda olduğunu gibi,
başka bir gerçeİcle karşılaşüm.
Fakültede Ziya Gökalp'ın adına
özgülenmiş bir derslik yokmuş.
Üzüldüm.
Bizde Türklük bilincinin
uyanmasında çok büyük bir etkisi
olan bu ünlü toplumbilimcinin nasıl
olurda adı, bir derslikte
ölümsüzleşurilmezdi? Bu saürlarda
onun ulusumuza kazandırdıklan
anlaülamaz. Daha cumhuriyet
kurulmadan yazdığı şiirlerden birkaç
satır aktarmaya yetineceğim:
"Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan
okunur. Köylü anlar, manasuıı
namazdaki duanın ' Kadın
yükselmezse alçalır vatan/Samimi
olamaz onsuz bir irfan" Güzel dil
Türkçe bize/ Başka dil gece bize"..
Eski içişleri bakanlanndan Felsefe
Profesörü Emin Erşirgil'in
(1891 -1965) Ziya Gökalp için yazdığı:
Bir FikirAdamının Romanı-1951 adlı
yapıtı okumanıa sahk veririm.
Gününde çok büyük işler başarrruş
olan Gökalp'ın unutulması,
ulusumuzda Gökalp'lann yetişmesini
engeller. Ölümünün 68. yıhnda onu
gönül dinginliği ile anmak istiyorsak,
hiç olmazsa, adlandınlmış
dersliklerden birine baş ad olarak
onun adını yazmalıyız, eklemeliyiz.
Nice Gökalp'lar yetişmesi dileğıyle.
RüşnıErgun
Işınbilimci (radyolog)
Dil yanlışları
Hr yörede olduğu gibi ülkemizde
e toplumu oluşturan kişilerin,
anadillerini konuşurken irili-ulakh
yanlışlar yapmalan doğal
karşılanmalıdır. Bu yanlışlıklar
okuma yazma oranı, kültür
farklılıklan gibi çeşitli nedenlerden
kaynaklanmaktadır.
Ancak biz; ne kadar hoşgörülü
olursanız olunuz bir türlü
affedemeyeceğiniz, kamu kunım ve
kuruluşlannca başlaülıp sürdürülen
baa dil yanlışlanru saptamaya
çahştık. Onlan sizinle tartışmak
istiyoruz. .
1) Medeni kanun: Hepinizinçok
yakından tanıdığı, halen yürürKikte
olan bu yasamız, 1926 yıhnda
İsviçre'den alınmışür. Insanlar
arasındaki
hizmet-nişanlanma-evlenme-
boşanma-nafaka-borç ve benzeri
ilişkileri düzenler.
Ne var ki adı "yurttaşlar yasası"
olması gerekirken 1926yıbnda
yapılan birçeviri yanhşlığı, halen
düzeltilememiştir.
Anlamı nedir "medeni kanun"un?
öztürkçe'yeçevirelim: Uygaryasâ!
Sanılmaktadır ki "uygar olmayan
yasa" da mevcuttur. Oysa bir
toplumun yasakoyucusu, uygarbğı
getirmek yerinegötürecek olan bir
yasayı kesinlikleçıkarmak istemez.
2) Marangozfabrikası: Bilindiği gibi
marangoz, ağaç işleriyle uğraşan bir
zanaat adamıdır. "Marangoz
fabrikası" demek ise bu zanaat
adamını yani marangoz denen insanı
imal eden (yapan) fabrika... anlamına
gelmektedir.
Şu küçük açıklamadan sonra
dikkatlerinizi, Makina Kimya
Endüstrisi Kurumu'na ait,
Ankara'nın Tandoğan Meydanı'nda
kurulu bir fabrikanın tabelasına
çevirmek istiyorum:
"Makina ve Kimya Endüstrisi
Kurumu Marangoz Fabrikası"
Tabela aynen böyle. Ve halen de asıh...
3) Sporkulübüderneği:"Kulüp"
demek statüsünde, belli amaçh bir
kuruluştur.
"Spor kulübü" sportif çalışmalar
yapmak üzeredernek statüsûndeki bir
kuruluşun adıdır. Fakat "spor kulübü
derneği" diyemeyiz. Çünkü""
kulüp"ile "demek" aşağı-yukan
eşanlamlıdır. "Spor kulübü derneği"
demek, "spor derneği derneği" ya da
"spor kulübü kulübü" demekten
farksızdır.
Öyle ise "Kozyatağı Spor Kulübü
Derneği" diyemeyeceğiz. Doğrusu
Kozyatağı Spor Kulübü...
"öğretmenler kulübü derneği" de bu
tür yanlışlardan birisidir. Zira
buradaki "birlik" dahi öğretınenlerin,
"demek" biçiminde bir araya gelmiş
olmalannı ifadeeder. Dolayısıyla ya
"öğretmenler birliği" ya da
"öğretmenler derneği" denmelidir.
Av.NecdetTıraşoğJu
İstanbul
- Burası babanın resim atelyesi mi?
-Aah... Annemin tuvalet odasıl..
RamizGökçe Karikatür 1936
Bu ayıp bize yeter
Son alarak Erzincan'da doğanın
insana ve ürettiklerine yönelik bir
saldınsına daha tanık olduk. Bu
şekilde uğradığımız sosyal ve
ekonomik kayıplan sanki normal
karşılar olduk. Sanki doğal afetlerle
bir arada yaşamayı kabullendik. Bu
tür afetler sonrası nedense "takdiri
ilahi" sözlerinin arkasına sığınır
olduk. Bu tablo bize, bilimi ciddiye
almadığımızı da "kör parmağım
gözüne" misali gösterdi.
Burada bazı gerçeklerin altı çizilmeli.
Ülkemizin %92'si deprem bölgeleri
içinde, nüfusumuzun %95'i deprem
tehdidi alünda yaşamaktadır.
İstatistiki verilere baktığımızda her 10
yılda yıkıa deprem olduğunu, son 50
yıldayılhkortalama 1250ölüm, 1980
yaralı ve 7526 konut yıkılması olayını
görüyoruz. Oysa aynı deprem
kuşağında olan birçok ülkede bu
sayılar epeyi düşük. Bunlar "insani"
hatalann sonuçlandır vejeolojik
nedenlerleoluşan bu olaylann
tedbirlerini almak da bizim insanımıza
düşer.
Depremden zarar görme olayını
artüran en önemli etken yapılann
dayanıksızhğıdır. Nitekim son
depremde, 1939 depreminden sonra
yapılan afet evleri yıkılmazken, bugün
birçok kamu binasının bile yerle bir
olduğunu öğreniyoruz. Buradan
mühendislik hizmetlerinin ve yer
seçiminin eksik yapıldığı sonucuna
varmakzordeğil. Konunun
uzmanlan 7.1 şiddetindeki bir
depremin gelişmiş ülkelerde can
alamadığını belirtiyorlar. Burada
ortada bir ayıp olduğu açık. Bu ayıp
da bize yeter.
Bu tür olaylarla daha fazla
karşılaşmamak için almamız gereken
önlemler var. Ancak bu önlemleri
depremden depreme hatırlayacaksak
bunun da bir anlamı yok.
Bu konuda ivedilikleyapılması
gereken önerilerim şunlar;
• Ülkemizin diri fay haritalan
tamamlanıp uygulanmaya
konmalıdır.
• Yapılann yer seçimi, tasanm ve
uygulaması belli bir imar disiplini
içinde yapılmahdır.
• Yapılann zemin etüdü mutlaka
yapılmabdır.
• Belediye ve il imar müdürlüklerinde
jeoloji mühendisleri istihdam
edihnelidir.
• ÜniversitelerinveTMMOB'nin
görüşlerine duyarlı olunmalıdır.
Hamurabi yasalanndan bir ömek
vermek istiyorum; "Bir bina.
yapımcının hatası yüzünden çöker ve
bu çökme sonucu yapı sahibi ölürse,
yapıma ölümlecezalandınhr" (M .0.
2123-2081). Bu örneği yasayı
savunmak için değil, o dönemde
yapılann güvenli olmasına gösterilen
özeni vurgulamak için verdim.
Bu tür sorunlan çözmek için öncelikle
insanlann ve kurumlann
düşüncelerini özgür ve eşit bir
ortamda tartışmalan, yani bir "kamu
toplumu" oluşması gerekir. îşte o
zaman bazı önlemleri almak için
kamu baskısı oluşur ve böyle
kurbanlar vermek zorunda kalmayız.
Mümin Düvenci
Jeoloji Mühendisij Tekirdağ
Cumhuriyet için
Sonımlu
olupsunuz
Birzamanlar Burhan Felek
üçüncü sayfanın alünda bir
yerlerde yazardı "Pazar
şakalanru". Hatırlıyor
musunuz?
Rahmetli babamın bizlere,
"rahmetli Burhan Felek okumalan" ve şimdi yerinde yeller esen
Moda'daki o ahşap evimiz ve sekiz lambalı AGA radyomuz ve siyah stor
perdelerimiz ve Cumhuriyet'li günler çok çok gerilerde kaldı.
Bilseniz ne kadar hasretim o günlere...
Zaman zaman yaptığım kendime göre komik! Muhasebelerde, hem
envanterden çoktan düşülrnüş olması gereken o ahşap eve, sekiz lambalı
radyoma ve beni çocukluğuma bağlayan hem de beni ikibinli yıllann
aydınlıklanna götürecek Olan bir tek Cumhuriyet'in kaldığını sanmıştım.
Ahşap evimizden beri etrafımda dolanmalanna arük alışüğım onca it
• köpeğe. kapkaranın kara asaletine bile erişemeyen pis birgriye karşı tek
dayanağım kitaplanm veCumhuriyet'im. Gazetem...
Çünkü Cumhuriyet, onlar gibi "iş" olsun diye alınıp orası burası münasip
ve kâfı derecede didiklendikten sonra metro sıralannda, çöp kutulannda
veya bilmem neıelerde unutulup atılıp giden bir kâğıt parçası değildir.
Cumhuriyeiokuruolmak Babıâli'ninpiyangocubulvargazetelerinin
okuru olmakla aynı şey değildir. Çünkü Cumhuriyet onlar gibi "iş" olsun
diye alınıp en "müstesna (!)" yerleri bekâr odalannın çıplak duvarlanna
yapıştınldıktan sonra gerisi beyaz peynir ve sucuk sarmak için
bakkallann ambalaj malzemesi oiacak kâğıt parçası değildir.
Cumhuriyet bir beyin ürünüdür. Bir seks provokasyon aracı değil.
Cumhuriyeyarafsız haber demcktir, piyango bayii değil.
Cumhuriyet bir ideal (savaşçılan değil!..) savunuculan topluluğudur.
Kimi zaman yürek isterdi Cumhuriyet'i okumak ve otobüslerde alenen
iaşımak.
Halen özveri istiyor Cumhuriyet'i her gün, her şeye ve bu bütçelere
rağmcn almak.
Onurlu ve ayncalıklı biriş: Türkiye'de yaşamaya rağmen Cumhuriyet
okuyan > üz yirmi bin veya kırk beş bin kişiden biri olabilmek.
Bu, o çok bilmiş Alman, İspaHyol, îngiliz veya Amerikalılann "sofistike"
gai.etelerini veya Babıâli'nin kokuşmuşarabesk ceridelerini okumak
eylemi ile aynı şey değildir.
Cumhuriyet okumak bir yaşam tarzıdır.
Altmış küsur seneden beri ayakta tuttuğumuz bu efsaneyi yıkarsanız bize
karşı sorumlu olursunuz, suçlu olursunuz.
AykutYazgan
İstanbul
Öğreneceğimiz
çok şey var!
Cumhuriyet ileilgjli
tarüşmalann başladığı günden
bu yana ne anlanüı ve de tüm
düşündüklerimi yansıtan
göriişler okuyorum. Evet bu
insanlarla birlikte olmanın, '
Cumhuriyet'i onlarla paylaşmarun onurunu yaşıyorum.
Ya siz, gidenleri ve kalanlan ile Cumhuriyet'te birlikte olduklanmız... Siz, Jt.;
okudukça bu düşünceleri ne denli zengin olduğunuzu anlamıyor »
musunuz ve böyle bir okuyucu kitlesi ile onurlanmıyormusunuz?..
Siz gidenler, evet aşımızı yavan bıraktınız. Cumhuriyet elbette
katükJannızdan yoksun kaldı. Ancak siz Cumhuriyet'te yazanlar ve
okunanlar olarak nasıl böyle kolaylıkla bırakıp gidebildiniz? Hakkınız
değildiki... '
Ve siz kalanlar, gidenlerin yeri kolayca doldurulur mu sandınız? Hele bazı
yazarlanmız, siz nasıl olur da -hem de tüm amaci böyle davranmanızı
sağlamak olabilecek- bir televizyon programında yakışıksız
konuşursunuz?
Ya siz sevgili Cumhuriyet okurlan... Siz nasıl olur da gazeteyi boykot
eder de okumamaya katlanırsınız? Gidenler ve kalanlar olarak ikiye
aynlır da bu sonucu görmek için nicedir çaba harcayanlara, ellerini
ovuşturma fırsatı verirsiniz?
Anlıyorum kı Cumhuriyet'te yazanlar ve Cumhuriyet'i okuyanlar olarak
hâlâ'katetmemizgereken çok mesafe var ve de öğrenmemiz gereken çok
şey...
Herkes döksün eteğindeki taşlan da yann sabah gidenleri, kalanlan ve
küskünleri bir daha olmayacak Cumhuriyet'te hep birlikte olmarun
tadına varalım. Özledik.
Melik Karacan
Adana
Cağpılar On dokuzuncu yüzyıbn ilk
yansında yaşayan bir şair
vardır. Duymuşsunuzdur.
Adı, Edgar Allan Poe. Ömrü
zorluklar içinde geçmiştir. En
mutlu anlan, New York
limanlannda bir bardak şarabı yudumlayabildiği zamanlardır. Baskı
kabul etmeyen gönlünün derinliklerinde yazdığı ünlü şiirlerinden biri de
" Annabel Lee'dir. Nefıs çevirisi. M. Cevdet Andayındır. Çok
ezberlenen nadir şiirlerdendir.
Serüven düşkünü Emest Hemingvvay'in (1898-1961) romanlanyla çok
okuyucusu olmuştu. "İhtiyar Balıkçı" (The Old Man And TheSea)
yapıtıyla 1954 Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştı. Dünyanın hiçbir
yerinde. Afrika'nın dağlannda bile doyabileceği özgürlüğü bulamadı.
Aslan avında kullandığı silahı ile intihar etti.
Eğer siz, salt 20. yüzyıb yaşamış iseniz, biün ki "yaşam ekmeğinden" bir
lokma kaptığınız zor söylenir. Alabildiğine yaşam güzelbğine
doyabilmeniz için Milat'tan önceki yıllarda ve uzaym geleceğinde de
bulunma azmini gösterebilmeniz gerekir.
Bunun için tek 'köprü' vardır. Okumak.
Bir süre önce Babıâli'de tuhat bir akım başlaüldı. Cumhuriyet ve sonra
da Milliyet okurlan •okumamaya' çağnldı. Fırsat düşkünlerinin
ekmeğine yağ sürüldü. Elinde bir kitap gördükleri kimseleri 'dinsizlikle'
suçlayabilenler mutlu oldular. Türkiye'nin geçiş devresinde böyle bir
çağn. nasıl yapılmıştı?
Ali Sirmen, 2 Mart 1992'de, Milliyet'teki yeni sütununda buçağnya
Cumhuriyet'ten aynlan yazarlann katılmamış olduklannı açıkladı. Ama
olanlar olmuştu. Yaranın kapanması arük güçtü.
Bazı sanatçı ve yazarlar, daha sonralan gazetelere ilan vererek "yeni bir
çağn" yaptılar. Aynlanlann, Cumhuriyet'e dönmeleri ve okuyııculann
gazeteyi yeniden almalan arzu ediliyordu» Unutulan aa gerçekse onlann
"uzaktan kumandalı robotlar" olmayışlanydı. Arzu edildiği zaman
gidilecek. arzu edildiği zaman gelinecek bir şey değildi bu.
Günümüzde halen yaşayan ve gelecekte de yaşayacak olan fılozoflardan
Herakloiıos (M .0.540-480) bakın ne diyor:
"Aynı suda iki kcreyıkanılmaz."
Metin Serinkava