Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MART1992CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR SANAT 13
KııştidspbufeışniAsı
IBKöitör Servisi - Türkiye Ekanomik ve
"M"oplumsal Tarih Vakfı tarafıncJan
*" IKuşaklar Buiuşraası' adı alunda
fcsaşlaulan yenı toplar.tı dızisinm
âJkıncisine.ŞabanYıldızkonuk olarak
k^aühyor. Türk-İş, TİP, DİSK kurucu ve
y öneticilennden olan emekli sendikacı
^abanYıldız'ınkonukolacağı "Kuşaklar
Bfuluşması' adlı toplantı dizisinde
dLınleyıcıJer, YıJdız'ın kendisinden yaşam
rukâyesiilebirbkte'birdönemir» tarihini'
d £ öğrenme vesorulanyla aydınJanma
fursaü bulabilecekler. Tarih Vakfı'nın
Tanhçinin Mutfağı' adlı topiantı
diasinden ayn olarak ayda bir kez
düzenlediğı 'Kuşaklar Buiuşması'nın
ikiıicisi saat 14.00'te Marmara
Belediyeler Birliği Konferans SaJonu'nda
yapılacak. Marmara Belediyeler Birliği
Oeğirmen Sokak No: 15 (İstanbul
Ticaret Odaa Yanı) Eminönü
Tiyatroca konuşmak
• Jtuhâr Servisi -Tiyatro Eleştirmenleri
. Birüği'nin(TEB)dÜ2enlediğiCevat
Çapan ve Hafuk Şevket Ataseven'in
1
yönettiği 'Genç Tiyatrocular
Serninerleri'nin yedincisi (Tiyatroca
Konuşmak) İTÜ Tiyatro Kulübü'nün,
Esen Çamurdan'ın ve eleştirmerüerin
kaüiımıyla bugûn saat 14.30'da Bilsak'ta
yapılacak.
Hatay'da imza-söyleşi
•KüftürServisi-Haia> Restoran'ın
düzsenlediğı kültürel etİunbklerde yann
saat 15.30'da Faık Baysal, Ulus Fatih
Demirci veTalat Turhan kitaplannı
imzalayacak ve aynca ressam JaJe Sınar
resimlennı sergüeyecek.
Antik Dekor
•KOItnr Servisi -AntikDekor'un bu
ayki sayısında da dekorasyon, antika,
kültür vesanat bilinci gibi alanlarda,
konulannda önemli yerlere gelmiş değerl
araştırmaalann ilginç konulan yer
ahyor. özgen Acar'ın Türkiye'den
kaçınlan eski eserlerin vergi indirimi
karşılığında vakıflara bağışlanması ile
ügdi araştırması, Mehmet Tarman'ın
ölümsüz Ahşap'ı, önder Şenyapıh'nın
Son Osmanblar Üzerine, Onder
Küçükerman'ın Türk Sanayi Tarihinde
Beykoz Deri ve Ayakkabılan, Gökhan
Akçura'nın büyük aktör Behzat Butak
evi üzerine incelemesı. Bilgi Altmok'un
Paranın Doğuşu, Sabahattin
Türkoğlu'nun Halk El Sanatlan ve
Antika, İzzet Keribar'ın Meissen ve
Viyana Porselenlen, Ali Tataroğlu'nun
Modern Resmin Tanhinde Bir Seyyah,
Jak Deleon'un Pera Palas anlaümı,
Pakize S. Kılıç'ın Madalyonlu UşaJc
Halılan, Emre Çağatay'ın Fotoğraf ve
Rcsim, Gürol Sozen'in UygarhJdann
Takılan, An İstanbulluoğlu'nun Emile
Galle İmza örnekleri, Pamir Bezmen'den
Tarihte BirOtomobil Gezintisi. Kemal
Erhan'ın Bahriyeli Jsmail Bey'i tanıtan
yansı, Ash Deniz'in kandillerle ilgili
araştırması, kültür ve sanat dünyasına
katkıda.bulunan Türk Ekonomi Bankası
Haluk Özözlü'nün Şirket-i Hayriye
Vapurlan, Antika ve Sanat Dünyası,
Müzayadeler, NaciyeSultan Korosu'nda
veMaçka'da rüya gibi evlerdcn
görüntüler başhca konulan içeriyor.
Konser iptaJ edfldi
•KültürServisi - İstanbul Büyükşehir
Bdediyesi Cemal Reşit Rey Konser
Saonu'nda 23 mart pazartesi günü saat
19 OO'da yapılması gereken Elena
Bshkirova konseri, sanatçının geçirdiği
kaa nedeniyle iptal edildi. Cemal Reşit
R«y Konser Salonu aboneleri ya da bu
koosere bileti olan dinleyiciler istedikleri
biıbaşka konser bileti ile
deşjştirebilecekler.
Eteştirmenlere dernek
•KöHnrServisi -12 Eylül 1980
dcneminde kapatılan Sanat
Etştirmenlen Derneği yeniden kuruldu.
De-neğın geçici Genel Sekreteri Doç.
I> Kaya Ozsezgin yapüğı acıklamada,
193 yılında kurulup 1980'de kapatdmış
olffl Sanat Eleştirmenleri Derneği'nin
Ajkara'da bugün yeniden faaliyete
geağıni bıldırdi. Prof. Dr. Turani, Prof.
I > Günsel Renda, Doç. Dr. Kaya
ösezgin, Doç. Dr. Zahit Büyükışleyen,
t>ç. Dr. Zafer Gençaydın ve
Aıdurahman Kaplan tarafından
yenden kurulan dernek, yayın
hkaatında yeri olan sanat
ekormenlerini ve yazarlan çatısı alünda
tcriamayı hedefliyor. Güniz Sokak 11-7
r» marada faaliyete geçen demeğin
g«eci başkanhğına da Prof. Dr. Adnan
Trani getirildi.
Lnrent Kırca'mn
•Kültür Servisi - Bu yıl orukincısi
velecek olan Geleneksel tsmaıl
Ombüllü ödülü'nü Levent Kırca
ı. Her yıl 27 Mart Dünya
jîtrolar Günü'nde sunulan ödül, bu
27 martcuma günü saat 17.00'de
jat Gezen Sanat Merkezi'nde
ON5M) Kültür Bakanlığı Fikri Sağlar
C-aıiindan Levent Kırca'ya verilecek.
^MM Tiyatro Bölümü öğrencileri de
b^ıarladıklan oyunlardan bölümler
ssoacak ve Dünya Tiyatrolar Günü
rrseniyle haarlanan bildiriye
crsıyacaklar.
Amerikalı fotoğrafçı Brian Lanker'm yapıtlanndan oluşan sergi Taksim Sanat Galerisi'nde sürüyor
Siyahın da olduğu bir dünya düşlüyorum
MEHMET BAYHAN (tstanbul) - Ru
humuzdan silip atamadığımız ilkel kalıntı-
lardan biri, "yabancı" sayıp dışlamak olsa
gerek. Hele ırk ve renk farklılıklan varsa.
Şöyle başımızı kaldınp çevreye bakmca
övündüğümüz teknolojik başanlara karşm
insan ruhunun gelişmemiş olduğunu sap-
tamak zor değil. ABD'de fotoğrafçı Brian
Lanker, sosyal yapı ve kültüre büyük kat-
kılan olduğunu sezdiği başanlı siyah ka-
dınlann portrelerini çekmeyi düşünmüş.
Eastman Kodak ve US West Vakfı destek-
lemiş. Konuşmalar da eklenince ortaya bir
albüm çıkmış: "Bir Dünya Düşlüyorum."
Şimdi sergisi dünyayı dolaşmakta.
Yargıç, rektör, general, müzisyen, spor-
cu, avukat, sosyal gönüllü... Becerileri,
güçlü kişilikleri, kararlı ve zorlu çabalan ile
ırk-cinsiyet aynmı ve fakirlik gibi engelleri
aşarak yükselmiş 75 Afro-Amerikan ka-
dın. Gelecek nesillere ırk-soy yerine karak-
ter, yetenek ve çahşmanın gecerli olduğunu
haykıran... "Kımse sizi saygın kişi yapmaz,
hak etmeniz gerekir." "Bana verilen araç-
lardan anlayabildiklerimi geüştirdim. De-
mir çubuklar verilmişse manivelalar
yapüm..." "Eğitimin ve insanlarla iletişim
kurabilmenjn güçiülük olduğuna inanınm.
Amaçlanmdan biri insanlara kendilenni
güçlendirmek için cesaret verebilmektir..."
"Inanıyorum kı dünya kadınlan birleşir-
lerse kardeşliğin ve banşm en güçlü savu-
nucusu olabiürler.." Evet, başarabilirter
de. Bizler, sosyal ve siyasal yapıya egemen
olan erkekler yapamadık.
Ve fotoğraflar... Böylesine görkemli bir
portre sergisi sanınm görmedim. Yüzlerde
zorlu uğraşın ve onurun izkrini yansıtarak
kişiliklerin en iyi vurgulanabüeceği kom-
pozisyonlar özenle aranmış.
Biraz uzun odaklı bir objektif ile ruhsal
yapıya girercesine derinin gözenekleri veri-
Ûyor ve hemen ötesinde denetlenmiş netsiz-
lik başlıyor.
Arkaiar ustalıkla istiflenmiş. Siyahlar en
doygun, beyazlar çıplak değil.
En siyahın ya da en beyazın içinde detay.
Siyah-beyaz fotoğraf böyle yapıldığında
ortaya çıkan tonalite en güçlü senfonilere
özdeştir. Fotoğrafın bu yönü bilinmediğin-
de sadece görüntüye indirgenir.
Lanker ise ne kadınlann ünierine
sığınmış ne de "fotoğrafa özgü" teknik ve
estetıkten tavjz vermiş. Buradan seslensek
kutlamalanmızı duyar mı ola.
Brian Laııker (1929) Missouri Üniyersi-
tesi Gazetecilik Okulu'nu bitirmiş. Life ve
'AmerOadı fotoğrafçı bnan Lanker m 'Bir üünya Düşlüyorum' adlı sergisi Taksim Sanat Galerisi'nde 25 marta dek görülebilir.
Sports Illustrated gibi dergilerde çalışmış.
1973'te Pulitzer ödülünü almış.
Iki kez "yılın gazete fotoğrafçısı" seçilen
tek kişi. ABD'nin köklü fotoğraf geleneği-
nin bütün inceliklerini yansıtan bu portre-
ler zenci kaduılann güçlü kişilikleri ve ba-
şanlan ilginizi çekmese de büyük değer
tdşımakta.
Dışandan gelen benzer her sergi gibi bir
toplumun iyi örgüdenmesine, projeler ge-
liştirip desteklenmesine ve bunlan değer-
lendirmesine güzel bir örnek.
Akdeniz'den
halk şarkıları
Kültür Servisi - İstanbul Devlet Senfoni
Orkestrası fılarmoni konserlerinin 26
mart perşembe günkü konuklan, Münar
Sinan Üniversitesi öğretim elemanlann-
dan soprano Ece ldil ve piyanist Meral
Beşeli olacaklar. "Akdeniz Halk Şarkı-
lan" başlıklı konserde sanatçılar, Lucia-
no Berio'nun "4 Canzoni Popolan",
Matyas Seiber'in "Four Greek Folk
Songs", Cemal Reşjt Rey'in "12 Anado-
lu Türküsünden" ve Ennque Grana-
dos'un "5 Canciones Populares Espano-
las" adlı yapıtlanndan örnekler suna-
caklar.
Akdeniz halk şarkılannı seslendirecek
olan soprano Ece İdil, müziğe Uğurtan
Aksel'den arp dersleri alarak başladı.
Bale çalışmalannın ardından bir süre İs-
tanbul Devlet Opera ve BaJesi'nde dan-
setti. İstanbul
Devlet Kon-
ser\atuann-
da Mesut
Iktu'nun öğ-
rencisi olan
İdil, okuldan
1980'de me-
zun oldu.
Lied ve oda
müziği üze-
rinde birçok
konser ve re-
sital veren sa-
natçı, Izmir, İstanbul ve Cumhurbaş-
kanlığı Senfoni orkestnUanna solist ola-
rak katıldı. Türkiye'yi rransa ve Fas'ta
verdiği konserlerle temsil eden İdil, bir
süre de Marmara Üniversitesi Eğitim
Fakültesi ve TRT Çoksesli Korosu'nda
şan hocaüğı yaptı. Sanatcı halen, Mimar
Sinan Üniversitesi Devlet Konservatu-
an'nda şan öğretim görevlisi olarak çalış-
malannı sürdürüyor.
Programda Ece Idil'e piyano ile eşlik
edecek olan Meral Beşeli, ilk piyano
derslerini Madlen Saydam'dan aldı.
1964'te Ankara Devlet Konservatuan'-
na Fuat Türkay'ın öğrencisi olarak girdi.
1973'te Selçuk Gündemir'in öğrencisi
olarak piyano yüksek devresinden peki-
yi ile mezun oldu. 1976'da devlet bursu
ile İtalya'da S. Cecilia Konservatuan'nda
Prof. Carla Giudıci ile piyano, Prof.
Guido Mozzato ile oda müzigi çalıştı. Bu
okuldan 1979'da mezun olan sanatcı,
halen Mimar Sinan Üniversitesi Devlet
Konservatuan'nda öğretim üyeligi yapı-
yor.
Güngör Dilmen'in, Şehir Tiyatrolan Genel Sanat Yönetmeni Gencay Gürün'ün yanıtına yanıtı:
S. Eyuboğlu-Âzra Erhat çevirisi kullanılmadı mı?
Kühir Servis - Güngör Dilmen, 7 mart cumartesi günü sayfamızda
yayımlanan yaasında, îstanbul Şehir Tiyatrolan'nda sahnelenen
Aristofanes'in 'Kuşlar' adlı oyununun Türkçe metninin S. E^boğlu
- Azra Erhat çevirisinden alındığını yaayordu. Şehir Tiyatrolan Ge-
nel Sanat Yönetmeni Gencay Gürün ise 14 mart cumartesi günü Dil-
men'e verdiği yanıtta îngilizce metinden örnekler vererek 'Kuşlar'ı
nasıl cevirdigini anlatıyor, klasik eserlerin sahnelenmesiyle ilgili bazı
özelliklere dikkat çekiyordu. Bu kez Güngör Dilmen, Gencay Gü-
rün'ü yanıthyor, sunuyoruz.
GÜNGÖR DİLMEN-Gencay Gürün
verdiği yanıtta konuyu dağıtmak, başka
alanlara yaymak istiyor. Bunlara şimdilik
değinrneyeceğim. Belki şu açıklama
gerekli: Yazım niye bu kadar gecikmiş?
Soru haklı. Oyunun başladığı günlerde
(Kasım 1992) Şehir Tjyatrolan'nda bu
oyuna da gidemedim, çok geç gördüm.
Sadece kulağıma, belleğirne de güvenemez-
dim. Üç metni aynntıh olarak karşılaştır-
mam gerekiyordu. Bu da zaman demekti.
Bu gecıkmenin ardında başka bir neden
aranmasın.
Yazısında benım konuyla ilgili sadece iki
üç cümle var. İyi ki var, çünkü tartışma da
bir diyalogdur. Bir mantığı, belli bir 'tema'
a olrnalı İa, o ne söylüyor karşısındaki ne
diyor anlaşılsın, işin özü gürültüye gitme-
sin.
"Kuşlar benimne ilk çevirimdirnedeso- türünden cümleler çok
nuncusııdur" demiş. Işte tutamaklı bir Aristofanes'len sadece
cümle. Buradan başlayalım. Demek orta-
da bir çeviri var. Bence de var. Gürün,
Aristofanes'ten ahkoyduğu sahneleri ken-
disinin çevirdiğjni söylüyor. Ben, Azra
Erhat-Sabahattin Eyuboğlu çevirisinı
kullanmış diyorum. Tartışmanın özü bu
denü yalm.
Kuşlar'ın müzikale dönüştürülmesi işi
gündeme geldiğinde Erhat - Eyuboğlu çe-
virisi daktiloyla yazdınhp çoğaltıldı. Kü-
tüphanemizde duruyor. Gencay Gürün,
eünin altında Yunanca aslından yapılmış
bu nefis çeviri varken ona itibar etmeyip
oyunu (Aristofanes'ten kalan bölümleri)
yeniden çeyirmiş! Hiç inandına değil.
"...dilediğim gibi kalem oynatüğım için
Aristofanes'ten o kadar az şey kaldı ki"
diyebiliyor. Üstünde kalem oynattığı
Türkçe çeviri değü miydi?
"Dilmen'in mal bulmuş mağnbi gibi
yazardan kalan o birkaç cümlenin çeviri-
sine sanlarak 'intihal" çığlıklan atması"
düşündürücü.
birkaç cümle
kaldıysa adı niye yazar olarak afışte?
"Aristofanes'ten o kadar az şey kaldı
ki "derken Gürün, Erhat-Eyubogİu çevi-
Azra Erhat
risınden az şey kaldı demek istiyor. Ama
doğru dcğıl. çok şe> ler kalmış. Oyunda suç-
lamalarla da olsa uzun kısalı birçok
Aristofanes diyaloğu var.
Bunlann çevirisi de bütün çarpıtmalara
karşm Azra Erhat -Sabahattin Eyuboğlu
kimlikli. Sırabyorum: 1. İki Atinalı, Umut-
lugil ile Güvendost'un Hüthüt kuşunu
arayışlan. (Gürün bu kişilerin adlannı
bıyıklı, bıyıksız diye değiştinrıiş). 2. Hüthüt
kuşuyla karşılaşma. Üçlü söyleşi. 3. Hüt-
hüt'ün nasıl kuş olduğu. 4. Hüthüt'ün iki
Atinalıyı sorgulaması. Kuşkent'in kurul-
maa önerisi. 5. Koro. Kuşlann savaş
hazırbğı. 6. Hüthüt'ün öfkeli kuşlan
yaüşürmaa. 7. İki Atinalının kuşlara akıl
vermesi. 8. Uslaşmalan. 9. Surlann nasıl
yapıldığı. 10. Elçinin gelişi, Aü'na'da Ispar-
ta modası yerine kuş modasının yayılması.
Sabahattin Eyuboğlu
Herkes bir kuş adı seçiyor kendine. 11. De-
likanh'aın gelişi (sahnede Problemli Piçiko
diye geçiyor). 12. Prometheus ik Güven-
dost söyleşisi. 13, Herakles'in sahnesi. 14.
Güvendost ile Basileia'nın düğünü. 14.
Kuşlar korosunun sevinçli çıkış türküsü.
Bu kurgu gösteriyor ki Aristofanes'ten
epey şey kalmış. Soru yazımızın başlığı.
Aristofanes'ten alıkonulan bu bölümlerde-
ki diyaloglan kim çevirdi? Gürün, ben çe-
virdim, arada benzerlikJer olabilir demek
isüyor. Kimi örnekler bence kesin göster-
gelerdi.
Çeviri yapanlar bilirler kı kimi söylem,
biçem özgünlükleri (yiğidin yoğurt yiyişi
diyelim), o çeviri sahibinin mührünü taşır.
Gürün 'hamam'ı 'banyo' yapüğında Jdmse
bir şey anlayamaz, ama aynı cümlede 'herif
paraaklannı sayarken' ibaresi varsa işin
rengi ortaya çıkar. Bu cümlecikte 'adam'
yerine 'herif sözcüğü ve o masum 'cık' he-
cesi Eyuboğlu'nun kimügidir. Ne Aristofa-
nes'te var ne de Gürün'ün elindeki İngiliz-
ce ya da Fransızca çevirilerde olabilir. Pro-
metheus'un Egemen Sultan'la ilgili şöyle
bir cümlesi var "Evet öyle, onu aldın mı
her şeyi aldın demektir." iki metinde de
sözcüğü sözcüğüne aynı. İki ayn çevirme-
nin bu cümleyi tıpa üp aynı sözcük dizd-
miyle kurmalan rastlanü olabib'r mı? Dal-
gınlığına gelmiş. fazla değıştirmemiş. Hüt-
hüt kuşunun babasını Tarlabaşı'na göm-
mesı hikâyesi ise dalgınlığın ötesinde bir ta-
uhsizük.
Egemen Sultan-Egemen Kız benzerli-
ğinde de benim savırru cürüttüğünü sanı-
yor. İngiliz çevirmen 'Basileia'yı "The Girl
Sovereignty' diye çevirmiş. Evet, bence de
en doğrusu bu. Ama Gürün böyle çevirme-
miş ki, Sabahattin Bey'in aklına uymuş,
hata etmiş. Egemen ile Egemenlik arasın-
da, benzerliğe karşın önemli bir aynm yok
mu? Diyelim, 'adil' ile 'adalet' gibi. Biri sı-
fat biri isim. Aristofanes Basileia (dişil) ile
soyut egemenlik kavramını sahnede kişi-
leştiriyor ve büyük harfle yazıyor. İngiliz,
"The Sovereign Girl' mi demiş, 'Egemen
Kız' diye ceviriyor? Yoo, Erhat-Eyub-
oğlu'nun şimdi benim de fazla serbest bul-
duğum 'Egemen Sultan' tamlamasına ta-
kılnus.
Gencay Gürun etık derslennı kendine
saklasm. Yazım bir oyun eleştirisı değil.
Yanlış nedeni kişisel antipaüden çok, iki
eski dostumun uğradıklan haksızhğa duy-
duğum öfke bence.
Yurdun'un resim sergisi Ortaköy Artisan'da sürüyor
Mavilerin ve morlarmderinliklerinde
KültürServisi - Yurdun'un Ortaköy Artisan Sanat Galerisi'ndeki sergisi
31 marta dek uzatıldı. Bu sergi aynı zamanda Artisan'ın Ortaköy'-
deki kapanış sergisi. Artisan, nisan ayı başından itibaren yalnızca
Nişantaşfndaki Şakayık Sokak, 54/1 adresinde faaliyetini sürdüre-
cek.
Yunkm'un resimlerinde yalnız kadınla erkek değü, gerçekle düş de iç içe
Sanatcının resimlerinde yalnız kadmla
erkek değil, gerçekle düş, melek ve şeytan
da iç içe. Bu tuvallerde uçuşan çıplaklar
hem alabüdiğine erotizm yüklü hem de son
derece yalm. Yurdun'un nesneler dünya-
sından tümüyle soyutladığı insanlan sınır-
sız bir düş ortamında geziniyorlar, çoğun-
lukla yalnız...
Cevat Çapan, bir yazısında, Yurdun'un
resimlerinde hep "sağlıklı bir cinselliğin
güçlü görüntüleri"ni izlediğini belirtiyor:
"Baküğımız resim ister bir kurt köpeğinin
sıçrayışındaki atılganlığı göstersin, ister bir
kızböceğinin kanatlanndaki ürperişi; ister
bir meleğin boynuna sanlan bir erkek ko-
lunu yansıtsın, ister bir kadının yüzünü ve
omuzlannı çevreleyen ışık halesini; ister
saçlannı rüzgâra vermiş uçan bir kadınla
karşı karşıya gelelim, ister ayaklan yere
sağlam basan çıplak ciftlerle, gördükleri-
miz hep sağlıklı bir cinselliğin güçlü görün-
tüleridir. Devingenlikle durağanbğın, sert-
likle yumuşaklığın. crkeklık'e dışılığin dıya-
lektiğini değişik yoğunlukta içeren görün-
tüjer.
İnsanın ^eninden iskeletine kadar duy-
duğu bu gızb güce gizemli bir erotizm de
diyebibrsiniz, ülküselleştinbniş bir cinselbk
de. Yurdun'un resimlerindeki gize ne ad
verirsek verebm, bu gizin gücünü insanın
karmaşık gerçekliğinden, yaşanmış an-
lann birikiminden ve bunlan başkalanna
büyük bir acıksözlülükJe aktarmadaki
korkusuzluktan kaynaklandığını unuta-
mayız".
Resim öğrenimini, 1968-71 yıllan arasın-
da Paris'te, Ulusal Güzel Sanatlar Yüksek
Okulu'nda gören Yurdun, yine de resimle-
rindeki giz perdesini aralamaktan hoşlan-
mıyor. "Bakın" diyor "'resimlerimde neyi
görmek istiyorsaruz, onu göreceksiniz".
- İnsan bedenine, anatomiye olan düş-
künlüğünüz dikkat çekiyor ilk başta..?
YURDUN - İnsan bedeni bence kutsal.
Ona saygım ve hayranlığım sonsuz. Her
resmimde onu yeniden keşfediyorum. İn-
san, Tann'nın bir izdüşümü. Ve ben, onun
peşindeyim. Anatomiye olan düşkünlü-
ğüm de buradan kaynaklanıyor. Her şey-
den önce, değer verdiğim şey, insandır.
Kadınıyla, erkeğiyle insan...
- Figürleriniz sanki bir transformasyona
uğruyorlar gibi. Kadınlaşan erkekler mi
bunlar, yoksa erkekleşen kadınlar mı?
YURDUN - İnsan ruhundaki değişim,
insanhkla birlikte var olan birgerçeklik.
Eğer bu, vücutlardaki transformasyona
kadar uzanabiliyorsa benim için yeni ılgı
odaklan oluşturabiliyorlar zaman zaman.
- Yoğun bircinsellik yaşanıyor resimleri-
nizde!..
YURDUN - Cinselbk hayatın merke-
zi... Bütün uygarhklar, savaşİar, her türiû
mücadele, dönüp dolaşıp aynı yere varmı-
yor mu?
- Ya şiddet? Bu resimlerde şiddetin varb-
ğından da söz edilebilir pekâlâ...
YURDUN - Şiddet ve sertlikten çok bir
başkaldından söz edilebibr belki. Fransız-
lar gibi bir ihtilal gerçekleştirmektense İn-
gibzler gibi yumuşak inişi tercih edcrim.
Ama şartlar insanı bazen zorluyor. Buna
bir çeşit meydan okuma da denilebUir.
- Pembe ve mavi fonlardan yazgeçmi-
yorsunuz hiç. Düşsellik mi, derinlik mi ara-
dığınız?
YURDUN - Belki her ikisi. Mavilerin vc
morlann derinliklerinde yorgun düştü-
ğümde, pembelerin sığ suİanna sığınıyo-
rum.
- Aynı bedene kadın ve erkek cinslerini
sığdırdığıraz gibi, yine aynı bedende melek
ve şeytan görüntülerini de eritiyorsunuz...
YURDUN - Çünkü hepsinin içimizde
varolduğunainanıyonım. Hepsi bizdegiz-
li değil mi bir anlamda? Bakın, portrelerde
neyi görrnek istiyorsanız onu göreceksi-
niz...
- Şiz sergi açıbşlannda ilginç, eski ve süs-
Iü giysiler giyiyorsunuz. Sadece bir espri mi
bu, geçmişe özlem mi?
YURDUN - Hiçbir şekilde geri gelmesi
mümkün olmayan bir zamanı yakaîamaya
çabşmak sanınm. Günümüzde insanlar in-
celiklere, zarafete ve güzelbklere biraz alay-
a, biraz yabanıl ve biraz da anlamsız bakı-
yorlar. Belki bu tavra karşı duyduğum tep-
kibu.