Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S0MART1992SAU CUMHURtYET SAYFA
HABERLER
|aııüstü hal zorluyor
Demirel: Nevruz kâbusu pompalıyorlar
CUMHURÎYET (Ankara) - Başba-
k a n Süleyman Demirel, olağa-
nüstü halin uzatılmasına karşı
çıkan, iktidann içindeki ve dışın-
daki tüm muhalefeti uyardı.
Demirel, "Devletin baharda böl-
gede geniş bir operasyon yapaca-
ğını" söyleyen Cumhurbaşkanı
Turgut Ozal'ı da, "sorumsuz be-
yan" vermekle suçladı.
Demirel. DYP TBMM grubunun dün
sabah yaptığı toplantıyı açarken. "bir 21
Mart kâbusu" yaratılmaya çalışıldığını ve
bunun "21 Mart'taki Nevruz şenlikleri
dolayısıyla bölgedeki halk ayağa kalka-
cak, birtakım büyük hadiseler olacak"
biçimindeki sözlerle pompalandığını vur-
guiadı
Bunlann karşısında. "Güneydogu'da
bahargelince büyük harekât olacak" biçi-
mindeki sorumsuz bir beyandan dolayı
bölgede propagandaya sebep olunduğunu
bildirdi. Bölgeye giden ıktidar milletvekil-
lerinin bunu saptadıklannı anlatan Demi-
rel, şunlan söyledi:
"Bir devlet kendi ahalisinin üsiüne ha-
rekât yapar mı? Durup durduğu yerde
devlet, topuyla, tüfeğiyle halkının üstüne
vanr mı? "Böyle bir şey olmaz.Ama bu çeşıt
propagandalann bilen. bilmeyen tarafın-
dan çeşitli maksatlarla kullanılması tabii
ki birtakım huzursuzluklara. tedirginlikle-
re sebep oluyor. Türkiye'nin, cihanın hu-
zurunda şunu bir kez daha netleştirmek
istiyorum. TürkiyeCumhuriyeti Devleü-
nin, valandaşıyla hiçbir sorunu yoktur
Demokratik bir hukuk devletidir. İnsan
Haklan Beyannamesi, Helsinki Şarü'nı ve
Paris Şartı'ru imzalamış bir devletür. Bı-
zim idaremizdeki Türkiye'de hiçbir şe\
hukukun dışında cereyan etmez."
Devletin teminatı
Sözleri alkışlarla kesilen Demirel, Tür-
kiye'nin zaman zaman çok boş şeyleri tar-
tıştığını vurguladı. 21 Mart günü Nevruz'-
un Türkiye'de, Oriadoğu ve Asya'daki
ülkelerde de kutlandığına dikkat çeken
Demirel. şöyle devam etti:
"Yalnız, Nevruz vesile edilerek eğer
gösteri yürüyüş kanunlannı ihlal eden,
başkalannın can ve mal güvenliğine kaste-
den hareketler olursa bunlar ister devlet-
ten, ister kişilerden gelsin. her ikisi de
hukukun üstünlüğünün ihlalidir. Biz te-
minat veriyoruz ki. devletin hukukun üs-
tünlügünü ihlali hiçbir akıldan geçrneme-
lidir. Söz konusu olmaz. Ama bu ülkenin
vatandaşlan, şu veya bu tahrikle, şu veya
bu düşünceyle hukukun üstünlüğunü çiğ-
nemeye kalkarlarsa. dünyanın hiçbir ye-
rinde böyle bir imtıyaz kimseye venlme-
miştir. O zaman, İcanunlan ve devleti
karşılannda bulurlar. Bu durumda devleti
ve kanunlan karşılannda bulurlarsa, bun-
dan kimsenin şikâyeti olmamalıdırr
Hükümetin güvenoyu almasından bir
hafta sonra bölgeye gittiklerinde, vatan-
daşlann kendilenni kucaklamasından
bazı örgütlerin rahatsız olduğunu bildiren
Demirel. devletin tatbikatında zorbalık
olması durumunda bunu düzeltmenin bo-
yunlannın borcu olduğunu kaydetti. Tür-
kiye'nin en önemli sorununun, devleti
milletin devleti yapmak olduğunu ifade
eden Demirel, hükümet protokolündeki
terör stratejisinin "Kan dökenlerin huku-
kun içinde kalınarak etkisiz hale getirilme-
si" olduğuna dikkat çekti. Demirel. hükü-
met olarak izledikleri yolu şöyle anlattı:
Ccsaret veren tanrlar
"Bir ülkede kanun nızam hâkimiyeti
bozulmuşsa, kımse. "Bana ne, hükümet
yapsın' deyip. kanun nizam hakimiyetini
bozanlara adeta cesaret verecek tavırlar
takınamaz. Türkiye'nin en önemli mesele-
si anarşi ve terördür. Devletin resmi dili,
bayrağı, sımgeleri, sırurlan ve Türkiye
Cumhunyeti'nin hükümranlık haklan her
tartışmarun dışındadır. Türkiye Cumhuri-
yeti'ne sadakatle bağlı olan herkesin bun-
da bir yanhşhk bulmaması lazım. Türkiye
Cumhuriyeti'ne sadakatle bağlı olmak da
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın
icabıdır. Eğer 'Devlet, bayrak, vatan bir'
Başbakan Demirel, olağaniistü bal konusunda kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
dıyemıyorsak. o zaman sıkıntıyı başka
yerlerde aramaya gerek yok.' Ben bugün
burada bu ağır yükün altında bulunan bir
siyası heyet olarak hepinize şunu söyle-
mek istiyorum ki. muhafaza etmek istedi-
ğimiz şe>, bayrağın, vatanın, devletin,
resmi dilin bir olduğudur."
Demirel, Güneydoğu'ya giden milletve-
killerinin halktan bir şikâyetleriolmadığı-
nı belirterek, bu milletvekillerinin halkla
kendi aralannda bir "korku perdesi" bul-
duklannı söyledi. Bu milletvekillerinin
halkla ne olçüde temasta bulunabildikleri-
nin "acı bir soru" olduğunu kaydeden
Demirel, "Birçok kişiyje konuşmuşlardır.
O konuştuklan yerler organize ise, arka-
daşlanmız halkın fikirlerini değil. başka
fıkirleri dinlemişlerdir. Söylediklerimin
aksıne birtakım olaylar varchr" diye ko-
nuştu.
SHP'nin de Türkiye Cumhunyeti'nin
üniter bir devlet olduğunu CHP'den beri
savunarak geldiğini, partinin Güneydoğu
raporunda da böyje denildiğıni vurgula-
yan Demirel. bunun hükümet protoko-
lünde de bulunduğunu anımsattı. Proto-
kolde, anarşi ve terör yaratanlann hukuk
içinde etkisiz hale getirileceğının yer aldı-
ğına dikkat çeken Demirel, şunlan söyle-
di:
ANAFaelestiri
Terör konusunun TBMM'de görüşül-
düğü 26 Aralık tarihinde ANAP'ın Genel
Kurul'da sunduğu bir önergede, "TBMM
devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü-
tünlüğünü ve üniter karakterini, demok-
rasiyi, hukukun üslünlüğünü muhafazaya
ve idame ettirmeye azimli ve kararlıdır"
denildiğinı anımsatan Demirel. "Kim var
bu TBMM içerisinde? Herkes var" dedi.
ANAP'ın önergesinde, "Bu bütünlüğe
karşı girişilecek her türlü hareket parla-
mentoyu, büyük Türk milletini, bütün
kamu kurum ve kuruluşlannı karşısında
bulacaktır" denildiğıni arumsatan Demi-
rel, "Buyurun, harekete girişilmiş zaten.
Türkiye'yi sekiz seneden beri idare edip de
her şeyi içinden çıkılmaz hale getirenlere
sesleniyorum. Şüpheniz mi var, harekete
girişildiğine?" diye sordu. Demirel,
ANAP'a eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Önergede, 'Büyük milletimiz kendi
varlığı ve bütünlüğûne yönelik haince ha-
reketlerin neticesiz kalacağından müsterih
olmahdır' deniliyor. Nasıl müsterih ola-
cak Türk milleti? 'Bu konularda hiçbir
taviz verilemez' deniliyor. Çok güzel, bu
iyi. Bu önergenin altında Mesut Yılmaz,
Mustafa Kalemli, Hüsnü Doğan, Yusuf
Namoğlu, Cavit Kavak'ın imzalan var.
Bu önergenin üzerinden henüz 2,5 ay geç-
ti. Türkiye'de bu 2,5 ayda söylediğiniz şey-
ler ortadan kalktı mı? Yoksa bu olay
hakkında teşhisinizi mi değiştirdiniz? Ge-
tirilen b« tedbirin karşısına bu imzayı
atanlar nasıl çıkacaklardır, soruyorum.
Ben kimseyi idare etmiyorum. Ama ben
sekiz sene sonunda bu hale getirilmiş bir
yangıru söndürmeye çalışıyorum.
Sekiz senedır sürdürdüğünüz, sizin ge-
tirip sizin sürdürdüğünüz rejime niçin kar-
şı çıkacaksınız? 'Artık Türkiye'de herşey
yolundadır' diye mi? Bir Nevruz kâbusu
nun estirildiği bir Türkiye'de TBMM ola-
rak bunun karşısına çıkmanız halinde,
acaba bu kâbusun karşısına mı çıkarsınız,
yoksa, bu kâbusu ponfpalar mısınız?"
Demırel, grup konuşmasında, ANAP'-
ın olağaniistü hal konusundaki tutumuna
yöuelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Partiler demokrasinin aynlmaz parça-
sıdır. Aynlmaz parçası olmak için sorum-
lu olmak iazım. Yapıldığı 1987'den beri 13
defa olağanüstü hal Meclis'in önüne gel-
miştir. DYP her defasında da Meclis kür-
süsüne çıkıp söyleyeceğini söylemiş ve
müspet oy vermiştir. DYP iktidann dü-
men suyuna mı girmiştir? Hayır. Gereğini
yapmıştır.'"
Konuyu, çok tartışıldığı için toplantı
gündemine getirdiğini bildiren Demirel.
grubuna da, "Dereyi görmeden paçalan
sıvama' fılan demeyin. Benım kaygım fı-
lan yok. Bundan daha iyisi bulununcaya
kadar bu nizamı devam ettirmek gereke-
cektir" diye seslendi.
ANAPtan öneri: Dd ay ıızatılsmCUMHURİYET (Ankara) - ANAP
grubu. olağanüstü hal ile ilgili eğilim belir-
lemek üzeredün Genel Başkan Mesut Yıl-
maz'ın başkanlığında toplandı. ANAP
Genel Başkanı Mesut Yılmaz. olağanüstü
halın uzatılması için ANAP oylanna ge-
rek olmadığını söylerken. Cumhurbaşka-
nı Turgut Ozal'a yakmlığı ile tanınan İs-
tanbul Milletvekili Fev zi îşbaşaran, "Ola-
ğanüstü hal dört ay yerine iki ay uzatılsın"
önensini getirdi.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz,
kapalı grup toplantısında. terörle müca-
delede hükümete tam destek sözlerinin
geçerli olduğunu belirterek, olağanüstü
hal uygulaması konusunda üç ayn alter-
natif bulunduğunu anlattı. Yılmaz. olağa-
nüstü halin dört a> yerine iki ay daha
uzatma önensi getirilebileceğini. kabul
oyu verilebüeceğini veya çekimser kalınabüe-
ceğini haürlattı. Yılmaz, bu konuda bağ-
layıcı karar almaya gerek olmadığını,
ancak milletvekillerinin grupta ortaya çı-
kan çğilim doğrultusunda oy kullanmala-
nnı istedi.
Daha sonra söz alan milletvekilleri. ola-
ğanüstü hal konusunda görüşlerini açıkla-
dılar. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a
yakmlığı ile bilinen İstanbul Milletvekili
Fevzi Işbaşaran'ın "dört ay yerine iki ay"
önerisini getirmesi, "Özal iki ay uzatılma-
sını istivor" vorumlanna yol açtı. İşbaşa-
ran, iki aylık olağanüstü hal uygulaması
süresince hükümetin neler yapılabileceği-
nin ortaya çıkacağını, getireceği tedbirle-
rin açıkhk kazanacağını söyledi.
ANAP Antalya Milletvekili Hasan Ça-
kır. ANAP'ın olağanüstü halin uzatılması
önerilerinin hepsine katıldıgını ve tam 25
kez olumlu oy kullandığını anımsatarak.
"Yine kabul oyu vermemiz İazım" dedi.
Bitlis Milletvekili Safter Gaydalı da ola-
ğanüstü hal uygulamasında aksaklıklar
olduğunu. devlet görevlilerinin halka kötü
davrandığını anlatarak. uygulamaya son
verilmesini istedi. Gaydalı. bölge halkının
rencide edildiğini. devletle halkın banştı-
nlması gerektiğini de söyledi.
ANAP Jstanbul Milletvekili Naci Ekşi
ise, bölgede 8 yıldır olağanüstü hal uygu-
landığını ve bunun bölücü terörü önleye-
mediğini belirterek, "Olağanüstü hal
uygulaması kötü. Ben kaldınlmalı düşün-
cesindeyim, ama grup karanna da uya-
nm" biçimınde konuştu.
Yılmaz, Demirel'in, "Çekimser kalırlar-
sa dağ taş dolaşır. onlan şikâyet ederim"
sözlerinin hatırlatılması üzerine de, "Önce
ortaklannı şikâyet etsinler" dedi.
zafer işareti yaparak karşıhyorFARUK BİLDİRİCİ (Mardin) - Oğuz.
Yardere ve Aytepe birbirine komşu üç dağ
köyü. Önce ilkokul öğretmensiz kalmış.
ardından sağlık ocağı terk edilmiş ve niha-
yet jandarma karakolu da boşaltılmış.
Devlet çekilmiş...
Artık kente 35 km. uzaklıktaki bu dağ
köyleri için devlet uzaktaki bir güç. Asker-
ler de devletin, küçük karakollar yerine
büyük merkezlerde üslenen bir parçası.
Şimdi karakolun yıkık duvarlannda
"Apo" ve "PKK" >azılan göze çarpıyor.
Sağlık ocağı harabeye dönmüş. İlkokul
binasınınönduvanndaki"NeMutluTür-
küm Diyene" yazısı karalanmış; bahçede-
ki Atatürk büstü de yerinde yok, sadece
kaıdesi kalmış...
Üç köyün de isimleri Türkçeleştirilmiş.
Asıl isimleri sırasıyla Dara, Kurdıs ve Kır-
ka Çeto... Bu Kürt köylerinin gençleri.
çocuklan. bir yabancı gördüğünde, he-
men ellen havaya kalkıyor, zafer işareti
yapılıyor. Adeta yerleşik bir selam biçimi.
HEP yöneticileri ile birlikte köylerine
gelen gazetecileri gören çocuklar da, he-
men objektiflerin önüne sıralanıp, par-
maklannı kaldınp, gülümseyerek poz
verıyorlar. IU yaşında olmasına karşın he-
nüz okul yüzü görmeyen Adnan ile konu-
şuyoruz:
"- Niye o işareti yapıyorsun?
-Zafer için...
- Ne zaferi?
- Hakkımızı ıstiyoruz.
- Hakkını alamıyor musun?
- Toprağımızı istiyoruz. Petrolümüzü
istiyoruz. Devletin elindeki bütün haklan-
mızı istiyoruz."
Mustafa Kemal bizden değil
Şehmuz ise 12 yaşında. İlkokula birkaç
yıl devam etme şansını yakalayan şanslı-
lardan. "Mustafa Kemal'i tanıyor mu-
sun?" sorusuna verdiği yanıt, ilkokulun
bahçesindeki Atatürk büstünün akıbetini
de gözler önüne seriyor:
- O bizim insanımız değil. Onun hakkın-
da bir şey diyemem.
Şehmuz büyüyünce askere gitmemeye
kararlı. "Bizim ordumuza gideceğim" di-
>or. "Bizim" olanın adı ise PKK'nın aske-
ri kanadı ARGK... Gençlerle yaptığımız
kısa bir sohbette de bu yıl köylerden 20'yi
aşkın gencin askere gitmediğini öğreniyo-
ruz.
Köylerin bulunduğu dağlık arazi de
"askeri bölge" ilan edilmiş. Yanlış anla-
mayın, bu karan veren TSK değil, PKK
ve gerçekten de 14 şubattan bu yana köv-
lerin yakınında hiçbir asker ya da polis
görülmemiş. Bu gelişmenin nedenı de biri-
si 8 yaşında olmak üzere 6 kövlünün as-
kerlerce öldürülmesi olavı.
Mezarlığın görünûmü
Yardere köyünün gmşındeki mezarlı-
ğın görünûmü de olayın tepkilerinin hâlâ
canlılığını koruduğunu ortaya koyuyor.
Olayda ölenlerin mezarlan "Kesh sore
zer" (Zafer nişanı) olarak adlandınlan
san-kırmızı-yeşil renklerden oluşan bağ-
larla süslenmiş. Üzerlerine de >ine aynı
renklerde balonlar. bezler asılmış. Mezar-
lann önünde de kanlı bir ceket...
HEP yöneticileri mezarlann başmda bir
dakikalık saygı duruşunda bulunuyor.
Daha sonra Aytepe köyünde ölenlerin >a-
kınlan ziyaret ediliyor. Yaşammı yiüren
Seyfettin Kapçak'ın babası Şehmuz Kap-
çak olayı bir çevirmen aracılığıyla şöyle
anlalıyor:
"Sabahın erken saatlerinde Yardere'-
den silah sesleri geldi. Sonra askerler kö-
>ümüze gelip, hepimizi 'Binbaşı sizlerle
konuşacak' diye topladılar. Üç köyün
hepsinı, kadın-erkek. Yardere'de saatlerce
beklettiler. Sonunda Binbaşı Ramazan
Çakmak geldi. Parmağıyla tek tek beş ka-
dını ışaret etti, kendisine vermemizi istedi.
Bızde kadınlanmızı vermeyeceğimizi sö>-
ledik. Beşdakika sürc verdi. Ama iki daki-
ka sonra askerlere ateş emri verdi. Asker-
ler önce havaya, sonra üzerimize ateş açtı-
lar. 6 kışi öldü, 21 kışi yaralandı. Yaralıla-
nmızı hastaneye götürmemize de izin
vermediler. Üç kişi hâlâ gözaltında. Kim-
se hakkında dava açılmadı. Milletvekilleri
bu olayla ılgılcniyorlar. Ama biz Mardin'c
gidip şikâyet edemiyoruz. Çünkü bu köy-
lerden gelenleri askerler dövüyor. Biz şeh-
re gıdemiyoruz. Ama onlar da buraya
gelemiyor"
Görgü tanıklan tek tek olayı anlatıyor.
Satır aralarından anlaşılan o ki, korucula-
nn silah bırakmaları askcrlerin lcpkisinc
nedenoimuş.
Köyden aynlırken olaydan arta kalan
boş kovanlar, gazctecilere "armağan" cdi-
livor.
Tümü de askerlerin kullandığı G-3
tüfeklerin mermileri.
Bölgenin bir gerçeği de Hizbullah. Adı
sürekli Kontrgerilla ile birlikte anılan Hiz-
bullah'm varlığı devlet taral'ından kabul
edilmıyor. Kürt kaynaklan da etkisiz.
önemsiz bir güç olduğunu savunuyor.
Hizbullah cenazesi
Oysa artık Hizbullah da bölgedeki adı
konulmamış savaşın. bayrak açan güçle-
rinden biri. Tıpkı PKK'lıların ccnaze tö-
renlerinde bayrak taşınması gıbi. üç gün
önce Nusaybin'deki bir cenazede yeşil ze-
min üzerine Arapça yazılar bulunan Hiz-
bullah bayrağının taşındığı anlatılıyor.
Hizbullah-PKK çatışması olanca gü-
cüyle sürüyor. Cumartesi günkü diş tek-
nisyeni Şerif AkıncTya sııldın ola>ını da
Hizbullah'ın gerçekleştirdiği öne sürülü-
yor. Akıncı'ya saldıranlar anında PKK'-
dan karşılık görüyor; biri öldürülüyor.
ikisi yaralanıyor.
Nusaybın'de durum çok gergin. daha
hava kararmadan insanlar evlerine çekıli-
yor ve "Acaba bu gece sıra kimde?" diye
beklcmcye başlıyor. Kente korku sinmiş...
HEP Genel Sekreteri
Kitlesel
gösteriler
yapacağız
CUMHURİYET (Mardin) - HEP
Genel Sekreteri Ahmet Karataş, "Hü-
kümetten kitlesel desteğimizi çekiyoruz.
Parlamento düzeyindeki desteğimizi de
yeniden değerlendireceğiz. Sonuç olum-
suz olabilir" dedi.
Karataş'a yönelttiğimiz sorular ve yanıt-
lan şöyle:
- Milletvekillerinin bu davranışı,
SHP'nin koalisyondaki yerini yıpratma-
dıniı?
KA RATAŞ: Bu tavır daha önce Sayın
İnönü'ye iletildi. Kaldı ki, bu kendi
programlannda da yazılı. Bizzat Sayın
İnönü de konuşmalannda olağanüstü
hale karşı olduklannı dile getirmişti. Bu,
hükümet bunalımı yaratır mı. denilebi-
lir. Ama, antidemokratik uygulamalar
sahasında hükümeti desteklemek kabul
edilemez.
- Hükümete şimdi nasıl yaklaşıyorsu-
nuz?
KARATAŞ: Bu gezimizde tabanın iz-
lenimlerini almaya çalışıyorum. Önü-
müzdeki günlerden itibaren aktif muha-
lefet poliükası izleyeceğız. Kitlesel göste-
nler düzeyinde muhalefete başlayacağız.
Sayın Başbakanın ve Başbakan Yar-
dıması'nın bölgeye yapacaklan gezide
de bu şekilde aktif muhalefet yapacağız.
Protestolanmız olacak.
- Neden böyle bir protestoya gerek du-
yuyorsunuz?
KARATAŞ: Sayın Başbakan bölgeye
yaptığı gezi sırasında Kürt realitesini ka-
bul ettiklerini söylemişlerdı. Ancak, o
günden bu yana baskı ve cinayetler arttı.
Demokratikleşme yolunda adım atılma-
dı.
- Bu desteği geri mi çekiyorsunuz?
KARATAŞ: Kitlesel desteğimizi çeki-
yoruz. Parlamento düzeyindeki desteği-
mizi olağanüstü hal yasasının görüşül-
mesinden sonra yeniden değerlendirece-
ğiz. Sonuç olumsuz olabilir. Arkadaşla-
nmızı geri çağırabiliriz.
Aynca Sayın İnönü'nün arkadaşlan-
mıza tepki göstennesi gereksiz. Arka-
daşlarımızın eğiliminı biliyor. Arkadaş-
lanmız kendi partisinden değil. Bir itti-
fak sonucu oradalar.
ikisi gitti, ikisi döndü
Bakanların
G.Doğu
h
turları
CUMHURİYET (Batman/Diyarba-
kır) -Tanm ve Köyişleri Bakanı Nec-
mettin Cevheri ile Orman Bakanı Vefa
Tanır, Güneydoğu'nun sorunlannı tes-
pit gezilerini tamamlayıp Ankara'ya
döndüler. Sağlık Bakanı Yıldınm Aktu-
na ile insan haklanndan sorumlu Devlet
Bakanı Mehmet Kahraman ise bölge ge-
zilerine dün Diyarbakır'dan başladılar.
Cevheri ve Tanır, gezi izlenimlerini,
dün Batman'da düzenledikleri basın
toplantısında aktardılar. Toplantıda
Cevheri şöyle konuştu:
"Hizmet gezimizde. bölgenin ihtiyaç-
lan teker teker tespit edılmiştir. Özellikle
hayvancılık ve tanmsal konulardaki
eksiklikler en kısa sürede giderilecektir.
Çözümsüz sorun yoktur."
Gezi sırasında canlılık ve heyecanla
karşılaştıklannı belirten Orman Bakanı
Tanır ise, bölgenin asıl sorununun işsiz-
lik olduğunu söyleyerek şöyle dedi: "Ka-
mu kesiminde personel. araç ve ödenek
eksikliği vardır. Bu gezinin amacı da so-
runlara çözüm bulmak. aksaklıklan ye-
rinde tespit etmekti.
Bakanlıklanyla ilgili incelemelerde
bulunmak üzere dün Diyarbakır'a gelen
Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna ile insan
haklanndan sorumlu Devlet Bakanı
Mehmet Kahraman, Vali İbrahim Şahin
ve Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Er-
kan'la göriiştüler. Havaalanında kala-
balık bir yurttaş topluluğu tarafından
karşılanan iki bakan. Şeref Salonu'nda
gazetecilerin sorulannı yanıtladılar. •
Aktuna, Güneydoğu*da çeşitli sağlık
birimlerinde incelemelerde bulunacağı-
nı, Diyarbakır'daki devlet hastanesinin
en kısa zamanda eğitim hastanesine dö-
nüştürüleceğini söyledi.
PKK'dan Barzani'ye
üç günlük ambargo
CUMHURİYET (Cizre) - Yasadışı
PKK örgütü, Kürt halkına ihanet et-
mekle suçladığı. Mesut Barzani'nin li-
dcrliğindeki lrak Kürdistan Demokrat
Partrsi'nin (I-KDP) bo>kot edilmesini
ıstedi. Cizre ve Silopi'de bildiri dağıtan
PKK'lılar. esnaftan. KDP'ye hiçbir şey
satmamalan çağnsında bulundu.
Barzani'ye "Yıllardır halkımıza ne
verdiniz. halkımızı satmaktan başka ne
yaptınız" şeklindeseslenılen bildiride da-
ha sonra şu çağn yapıldı:
"Halkımıza çağnmız, KDP'nin işbir-
likçi tavnru mahkûm etmesidir. Halkı-
mızın başına bela kesilen KDP'yi teşhir
etmek ve iç yüzünü ortaya çıkarmak için
üç günlüğüne ambargo uygulamasına
gidilecektir. Bundan dolayı Cizre-Silopi
esnafı hiçbir şeyini KDP'ye satmamalı,
kamvonlar Irak'a gitmemelidir. Bu uy-
gulamaya Birleşmiş Milletler'e ait mal ve
taşıtlar da dahildir. Ambargo 9-10 ve 11
mart günleri uygulanacaktır."