29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2SSŞUBAT1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 CüMARTESİ CUMARTESİ Ölüm tacirleri işbaşında 8 H Güvenlık Konseyi'nin onca tered- iitten sonra Yugoslavya'ya 14 bin kişilik 5cnş gücü gönderme karan gerçek- esneden, Almanya işleri daha da yokuşa örmek içın şimdiden kollan sıvamışa beıziyor. 3şişleri Bakanı Genscher Yugoslav trzanin ancak "sınırlann" değişmemesı tcşuluyla çözüme ulaşabileceğini, aksi »öıdebirçözümünkabuledılmeyeceğini ıcfleyleaçıklayaraklaraflararasında keıüzbaşlamayangörüşmelereipotek lovmuş görünmektedır. YYgoslav knzınde başından bu yana HÜSEYtN BAŞ Slovenler ve Hırvatlar yönünde ağırUk koyan Almanya, haörlanacağı gibi bu iki cumhuriyeün vakıt geçırmeden ta- nınmasında da önemlı rol oynamış, gi- derek bunu, bu konuda acele edilmeme- sinden yana olan AT ülkelerine baskı yaparak onlan da peşınden sürüklemeyı AVCILIK-ATICILIK , Avcıişi Avdan çok palavrada üstat bır avcı, - ahnışsazıelineanlatıpduruyordu. "- Av yerine daha adımımı >eni atmıştım kı, önüme bır tavşan çıktı. Kaçar mı? Hemen ateş ettım. Tam isabet. Attım çantaya Ardından.şans bu ya, karşıma ıri bır geyik çıktı. Kaçar mı, anında tüfeğimi doğrulttum. Kurşunualnının ortasına yapıştırdım. T Pat, yeredüştü. Attım çantaya. t Derkenefendim,buralardapek " bulunmaz ama önüme devgıbi bır fil çıkmazmı? Kaçar mı, hemen sılahıma sanldım. Göz, gez arpacık. Dinleyenlerden birinin sabn iyice taşmıştı. Avcının sözünü kesti: - "-Birazdurbakahm,dıyeuyardı. • Tamam,filivur. Amasakınonuda çantana atmaya kalkma!." Kirpinin seçimi Kirpı, uzundurelbise fırçasına göz 1 koymuştu. Bir gün punduna getirip üstüne sıçradı. Bir hayli uğraştı. Kan ter içinde kalmıştı. • Amanafileydi.Sonundapesetti. Herkes • yanılabılırdı. İnsanlarn in lınhır$e\ ebedideğildir. Ne vıldızlı gökk ııbbe ne felaketler ne de , zengınlıkler. Bülün bunlar bir gün bır ' antla \ ok olupgıder. ' Sofokles Bır de\let iein hicbir $ey. tiran kadar tehlikeli değildir. • Euripides ' Sorıı sormak, öğretmektir. Xenophon Bırpazar, lümhaftanınpasını sıler. Addison Hiçbirşey kendiliğinden iyiya da kötü değildir. Her şey onlar hakkında ne düfündüğümüze bağlıdır. Shtkespeare TEMELIN YERI îdris sigarayı bırakıyor tdns, kırk yıldan bu yana içtiği sigarayı bırakmışü. Zararh olan ne varsa birer ikışer bırakmaya kararlıydı. Bu kararhbkla önüne çıkan ilk eczaneye daldı. Eczaa hanıma, -Hanımefendu, dedi. Piradet prezervatif reca edeceğum. Eczaa hanım -Tabiı efendim, dedi Veraftanbırkutu alarak döndü. -Bunlaron ikilik paketlerde saübyor, efendim tek veremiyoruz. İdris -Onemu yoktur hanımefendu Pen hepsınun parasunı odeyeceğum. Ama siz pana pir adet vennuz. Eczaa hanım şaşırmıştı. Merakla sormaktan kendini alamadı. -Peki ama, dedi. Neden böyle bır şey yapıyorsunuz? Idris, son derecede sakin yanıtladı eczacı harumı. -Efendum, dedi. Pirakmak isteyrum da. Dış BASINDAN başarmışu. Sovyetler BirliğTnin dağılmasından sonra Doğu Almanya ile birleşerek ağırhğını artıran Almanya'nın bır süredır, Japonya ile birlikte ekonomik gücüne koşut bır siyasal ve askeri güç haline gelme özleminde olduğu kımsenin saklısı değildi. Yugoslav krizinde, başından bu yana birliğin dağılmasını hızlandıracak politikalar benımsemesi ve uygulamasının ardında yukanda sözü edilen özlemın bulunduğundan kuşku yok. Kuşku duyulmayan bir başka nokta da Almanya'nın Yugoslav birüğine baş- kaldıran cumhuriyetlere silah yardımı yapüğıdır. Milos Vasic'in, Belgrad'da çıkan Wreme'de yayımlanan yazısına bakılırsa Almanya'nın Hırvatve Sloven aynlıkçılara yoğun silah yardımındabu- lundugu bir süredir kimse için sırdeğil. Milos Vasıc'e göre Almanlar herkesın bildiğı bu gerçeğı Hırvatistan'da bır Al- man gazetccinin bizzat Alman silah ta- cirleri tarafından sağlanan silahla öldü- rülmesiyle öğrenmişlerdi. Gerçekten de Almanya, Yugoslav "aynbkçılanna" si- lah satan ülkeler arasında başı çekiyordu. Vasic, sözû gecen yaasında haklı olarak şu soruyu soruyordu: "Güçlü bir silah sanayiine sahip olan ve Doğu Al- manya'daki muazzam silah stoklannı ihraç etmek zorunda bulunan bır ülke, hemen yanıbaşında patlak veren ve silah diye yanıp tutuşan bir pazar karşısında ağzının suyu akmadan nasıl durabibrdi?" Ve nasıl, böylesine verimli bır pazan daha da kızıştırmak için yangına körükle gjtmezdi. Alman kamuoyu herkesın bildıği olayı nasıl öğrenmişti? öykü aslında son derece de ilginç. Lıberal Süddeutsche Zeitung'un özel muhabiri Egon Skotland, arabasıyla Glina kenünden geçerken kurşun yağmuruna tutulmuş ve motordan seken bir kurşunla kalçasından yaralanmıştı. Egon Skotland, bir süre sonra übbi müdahalenın geç yapılmasından ötürû yaşamını yıtırdı. Daha sonra araa inceleyen Bavyera polisı kurşunu bulmakta gecikmedi. 5.45'lik çekirdek Doğu Alman yapısı AK-74'lere aitti. Alman gazetecı, Alman silah tacirleri tarafından satılan silah ve kurşunlarla yaşamını yıtirmıştı. Bu olay Alman silah ücaretının gızlendığı Pandora kutusunu acmış ve tüm pisliklerinı ortaya dökmüştü. Aslında bu olayın çok öncesinden Slo- venlenn de Alman yapısı silah kullan- dıklan bilinıyordu. Taşınabilir Armbrust tıpi roketatarlar bu sılahlar arasında yer ahyordu. Bunlar Alman yapısıydı ve dev Deutsche Aerospace'in bağlı kuruluşu Nazi döneminın karanhk fırması ünlü MBB (Messercmitt - Bolkow - Blohm) tarafından üretiliyordu. Ne var kı MBB, Almanya'nın ünlü yayın kuruluşlanndan WDR'run konuyla ilgıli sorulannı yanıtlarken Slovenlere ve Hırvatlara sözü gecen silahlan satmadıklanru ileri sürecekti. Busilahlar 1981 yıhnda verilen bir lisansla Singapur'da da üretiliyordu. Singapur ise bu konuda her hangj bir acıklamaya, anlaşıbr nedenlerle yanaşmıyordu. Ama VVDR'nin gazetecilerinin ışin peşini bırakmaya ni- yetleri yoktu. Alman yasalanna göre MBB lisansıyla üretim yapan Singapur kuruluşunun Federal Ekonomı Bakan- hğVnın iznı olmaksızın bu sılahlan üçüncü ülkelere satmaya hakkı bulunmuyordu. Sonunda skandal patlak verdı. Silahlar pekala, yasalara aykın olarak ve MBB'nın bılgisi içinde ıhraç edilmişlerdi Alman ölüm tacirleri silah satışında "aynm" yapmıyor. İster Sloven, ister Hırvat, isterse de federal olsun peşin parayı bastıran silahı götürüyor. Böv lece Alman ölüm tacirleri Yugoslavya'ya 1982-1990 arasında 2 milyar mark tutannda kaçak silah satmayı başardılar. Alman yönetiminın Yugoslav yangınına körükle gitmesi boşuna değil. KUTU Asdgünah Güler İleri olayının ve olayın patlak vermesınden sonra ortaya dökülen sorumsuz tasarruflann gözden kacan çok vahım bır yanı daha var. Bu. hayır İcurumlanna duyulan güvenin sarsıbnasıdır Hayır kurumlan tüm dünyada olduğu gibi bizde de iyi insanlann bağışlanyla yaşarlar. Bu kurumlann paralannın şu ya da bu bakanın ya da görevlmın keyfı içın kötü mirasyediler gibi hovardaca har vurup harman savrulması, günahlann en büyüğü olmak bir yana, potansiyel bağışı sahiplennın güvenini sarsar. Ve kımsesiz ve caresız çocuklara karşı işlenen suç, insanhk suçu boyutlanna ulaşır. Günahı da o ölçüde artar. Hesabmın verilmesi gereken asıl suç budur. Y\A. Asakt Odü, Kökler romanından sonra Baü'da "gçmişinin" ardına düşmek moda clnuştu. Bu, çok gecmeden gerçek bir sa^n haline geldi. Soy ağacı albümleri sa-şrekorlan kırdı. Kuşkusuz geçmişın p£İne düşmek her zaman iyi sonuclar -%emıyor. Bır iki kuşak öncesmden iAİanmız arasında hırsızın uğursuzun da t -unduğunun anlaşılması hoşa gıdecek ş s değil. Hele parayla satın almmış ~.aaieüerin" ortaya çıkması, daha da >Ck şükür, geleneklerimiz arasında Batı rüü"asalet" yer almıyor. Osmanlı < ienınde asalet unvanlan yok. Ama çok ssıöa ınsan yıne de yerli yersız, bır jfoduna getirip "soylu" geçmişinden söz etmeden duramıyor. Hayati Bey, tanıyanlar çok iyi bilir, öyle olur olmaz yerde soyundan sopundan söz eden haamsızlardan değildir. Oysa buna hakkı vardır. Çünkü Hayati Bey, Canik Beybğinden gelir. Hanı şu Samsun yöresinde Canik yurdu diye anılan kücuk Osmanb beybğinden. Canik Beyliği, malum, Anadolu beyliklerinın en küçüğü, dolayısıyla da en güçsüzüdür. Hayati Bey, bir gün sırf merak ettığınden Yurt Ansiklopedisini açmış, Canik Beyliği ile ilgıli bölümü okumuştu. Ama okuduğuna da doğrusu pışman olmuştu. Canik Beyliği, beylik olmasına beylikti ama, tek kelimeyle felaket bir beylikti. Bütün ömrü Amasya Beyligıne haraç vermekle geçmişti. Haraç geciktiğinde Amasya Beylığınin askerleri Canik Beybğınin "başkentini" basıp, ahabyi dayaktan geçinyor, olmadık hakaretleri reva görüyordu. Hayati Bey de sanırım, biraz da bu yüzden "beyliğınden" soğumuştu. Bu konudan söz açılmasından da özenle kaçınıyordu. Ama yakın dostlanrun işın peşını bırakmaya nıyetleri yoktu. Gecen gün Çiçek Bar'da, ne yapıp edip konuyu Canik Beylığıne getirdiler. Hayati Bey'in canı sıkılmıştı. Ama kadim dostu Onat Kutlar ımdadına yetişti. Teselb' makamında sen onlara aldırma, dedi. Beybk küçük de olsa beyüktir. Takma kafana olur mu "Canikom!" KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK PİKNİK PİYALEMADRA HIZLI GAZETECI NECDETŞEN ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI GARFIELD JIM DA VIS BLACKIE WHITE CARLOS TRILLO-ERNESTO R.GARCIA SEIJAS BULUT BEBEK NURA Y ÇİFTÇİ hanl harıl cali-san i-thaf eâiyorvrn T.C. DENİZLİ 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ 1990/8697 FİİLİ HACİZ KIYMET TAKDİR ZAPTI VE 103 DAVET Alacakb Raşit Bulduk vekili Av. Ali Yüksel Özdemir tarafından borçlu Süngüllü Köyü, Çivril, Denizli adresinde mukim iken halen adresi mechule giden Ahmet Yümaz'a ait Denizli, Merkez, Selver- gazi Caddesi Dükkânönü Mah. 1814 pafta, 26 ada, 6 parselde bulu- nan 75/1098 arsa payb 4 kat 7 nolu halen iskân edilir hale getirilmemiş bağımsız bölüm haciz edilmişür. Bnıt ınşaat alanı 131 m', faydalı alan 110 m: 'dir. ÜK 102. maddesınce borçlu ve 3. şahıslann 1İK 103. maddesi gereğince ilandan itibaren 15 gün sonra yayınlanmış sayıl- masına ve 3 gun içensınde haciz tutanağını tetkiki ile bir diyecekleri var ise bildirmeleri tebliğ olunur. Hacizli gayrimenkulün kıymeti 50.000.000 TL olarak tespıt edilmiştir. Basın: 45942 İLAN ANKARA SEKİZİNCİ ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1991/307 Davacılar Gülşen Hastan ve ark. vekili Av. Mesut Esatoğlu tara- fından davalılar Ethem Aydın Orhon ve ark. aleyhine açılan tazmi- nat davasının yapılan yargılamasmda verilen ara karan gereğince; Davalı Ethem Aydın Orhon'a tebligata salih adresi tespit edileme- diğinden, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatinin ilanen tebliğine karar verilmişolup, duruşmagünü olan 2.4.1992 günüsaat U.lS'te mahkemede bizzat bulunmanu veya kendirüzi bir vekille terosil et- tirmeniz, duruşmaya gelmediğiniz takdırde HUMK'nun 3156 sayılı kanunla değişik 213. maddesi gereğince davanın gıyabımzda netice- leneceği dava dilekçesi ve duruşma gun ve saatinin tebliği yerine ka- im olmak üzere ilan olunur. 21.2.1992 Basın: 21068
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle