Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31ARALIK1992 PERŞEMBt
OLAYLAR VE GORUŞLER
Geleceği geridegörmek!..
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
D
insel devlct ile ilgili ge-
rek Türk gerek yabancı
bir bölüm sosyal \e si-
yasal bilimcinin ileriyc
sürdüğü bir görüş var-
dır: Tam anlamıyla te-
okratik devlet ne İslam ne Türk ne de
Osmanlı tarihinde gerçekleşmiştir.
Çünkü İslamda böyle bir örgütlenme-
ye clverişli inanç malzemesi eksiktir.
islamda. Hıristiyanlıkta görülen dev-
letten apayn. ama kimi kez onun üs-
tünde kimi kez onunla ortaklaşa ola-
rak yöneıimde yer alan "kilise örgütü'
gibi bir güç yoktur. İslamda ilahi ina-
yet (tannsal bağışlama) ve lütuf araç-
lannı ellerinde tutan ne bir "ruhban
sınılV ne dinsel dcğjşmezleri (dogmala-
n) belırleyen "konsür gibi kurullar ne
de 'papa' gibi ilahi yetke iledonatılmış
ruhani bir lider vardır. Öyie ki Hz.
Muhammed bile tannsal bir nitelik ta-
şımamış. yalnızca aracı (Tann sözcü-
sü) olma gibi bir görevle onurlandınl-
mışlı.
Bu savlann ışığında İslam kaynak-
ları, Hıristiyanlığın başına gelen laisiz-
mi. yalnızca bu iki erkin (gücün) yetke
(otorıte) alanlannın birbirinden aynl-
ması olarak algılıyorlar. dolayısıyla da
İslamda böyle bir örgütlenme. yapı-
lanma olmadığı için laikliğin bu dinde
söz konusu edilemeyeceğini savunu-
yorlardı.
Ne var ki hem bu kaynaklan hem de
sosyal \e siyasal bilimcilerı yalanlar gi-
bi. teokratik devlet tarumına uyan "Is-
lam devleti' İran'da mollalann eliyle
kuruluvermişti.
Bu durum. yine uzmanlann. "Te-
okrasinin kârşıtı demokrasidir"deme-
lerinden bu yana İslam çevrelerince
ileri sürüien. "Teokrasi İslamda ol-
madığına göre demokrasi bu dinin ge-
leneğidir. daha ilk cağiarda bunun ör-
neği peygamber ardılının seçiminde
görüldüğü gibi icma-ı ümmet. meşve-
ret gibi kurumlann da İslamda yer al-
ması demokrasi anlayışının sonucu-
dur" biçimindeki savı da sarsıyordu.
Oysa ne laikliğin ne demokrasinin
bu tiir algılanışı gerçekleri yansıtmı-
yordu. Laiklıği yalnızca. "dünya ve
din işlerini şu ya da bu biçimde birbi-
rinden ayırma" olarak dar bir alanda
görmek. onu bir iman. bir inanç. bir
din sorunu biçimine büründürür. da-
hası onu "dinsizlik'le karşı karşıya geti-
rebilir. Bu bakımdan laiklik. toplu-
mun 'tüm yapı' sorunu. yani bütiin
toplumun çağın gereklerine göre do-
natılma sorunu olarak algılanmalıdır.
İşte bu sorun da gerçek bir "çağdaş
devlet' kurmakla çözümlenir. Çağdaş
devletin davanağı elbette çağdaş de-
mokrasidir. Bilindıği gibi bu demok-
raside ne dinselleştinlerek. din şemsi-
yesi altında korumaya alınan kemik-
îeşmiş. taşlaşmış geleneklerin. ne de
yalnızca kişj vicdanında yeralması ge-
reken inancın. toplumsal boyut ka-
zandınlarak dünyasal yaşamda vetke
sahibi olmasına izin verilir. Kısacası
laiklik çağdaş demokrasinin dokusu-
nu oluşturur. öteki tüm öğeler bu do-
kunun içıne yerleşirler.
Öte yandan. çağ değerlerinin ge-
reklerine yanıt veren bu demokrasinin
meşruluğunun göstergesı. 'İnsan Hak-
lan Evrensel Bildirgesi'ni tüm olarak
içermesinde belirir ki. işte bu durum
İslam sav unuculannı pek çok yenı yo-
rumlar. yeni "hile-i şeriye'ler. yeni 'ta-
kiyye'ler üretmeye zorlamıştır. Ege-
menliğin gökten indirilip halka veril-
mesi: cins aynmını ortadan kaldıran
eşitlik kavramının gelişmesiyle boşan-
mada.mirasta. tanıklıkta. ülkeyöneti-
mindecinseşitüğinin sağlanması y a da
zalimce. insanlık dışı. onur kıncı ceza-
nın yani kısas'ın uvgulanamayacağı-
nın kesinlenmesi; insanı. "kuf sayan
tutumun yadsınması gibi çağdaş de-
ğerlerin karşısında. İslam düşün
adamlan yorumdan yoruma koşuyor-
lardı. Öyle kı. her surenin. her ayetin
yediden yetmışe ulaştığı kabul edilen
yorum sınınnın. gerçekte 700'e vardı-
ğını ileri süren Alman tilozoru Uber-
vveg'e hak verdirecek biryanş içindey-
diler. Daha çabuk sonuç alma yönte-'
mi olan "hile-i şeriye' de hepyedektey-
di. Nitekim. yasak olan faiz'e "hile-i
şeriye'nin buluverdiği "kâr payı' adı.
İslam bankalannın kurulmasını sağla-
rnıştı. 'Zorkarşısında inancından vaz-
geçer görünme" olarak kısaca özetle-
nen "takiyye'nin de hangi aşamaya
ulaştığına. geçen aralık ay ıiçınde yapı-
lan "İslam ve Demokrasi" adlı ulusla-
rarası bir konferansta tanık olduk.
Mirasia'kız çocuklan aleyhine olan
paylaşım hakkında sorulan bir soruya
verilen. '"Şenat ö>le der ama. istersen
eşit bölüştürme yapabilirsin. bu bir
vicdan işı!.." biçimindeki yanıtta, •ta-
kiyye'nin "zor" karşısında olmadan da
işleyebileceğını. böylece "inanmış gö-
rünüp. tersini yapma'nın •cevaz'laştı-
nldığını şaşkın şaşkın dinledik.
Bunlar çağdaşlaşmanın gerekleri
karşısında cephesi gittıkçe daralan
İslam sav unuculannın düşün düzeyin-
deki savaşımlamdı. Ama artık, laikli-
aı de demokrasivi de evrensel insan
haklannı da hiçe savarak gündeme gi-
ren 'köktenci İslamdır. Arkalarını
dayadıklan güçleri herkesin bildiğı bu
odaklarca yönlendirilen kitleler. Sayın
Prof. Nivazi Berkes in deyişiyle 'din-
sellik humması' ıçine ç^k'ilmektedır.
Bu oluşumu kimi sosval bilimciler.
tüm insanlık tarihinde "herçağdaşlaş-
ma atılımını, bir dınsellık akımının ız-
lediğT'ni ileri sürerek yorumluyorlar.
Tarihimize şöyle bir bakmak bu
yorumu onaylamamızj sağlayacağı
gibi laik Türkive'nin Müslüman yeni
Asya ülkelerine bir "moder oluştur-
masının. hele gelecekte dünya Müslü-
manlan ıçin evrensel bir model' ola-
rak düşienmesinin. ne bovutlara vara-
cak bir 'dinsellik cinneti'vle önlenme-
ye çaiışılacağını da görmemize yete-
cektir.
Ülkemizde son iki yıldır çağdaş-
laşmadan yana olanlann. geleceği ge-
ride görenlere uzattıklan uzlaşmama-
da anlaşma' dalının nasıl geri çe\rildi-
ğini. daha doğrusu parçalandığını gör-
mek. yalnızca bizim için değil. insanlık
için de oldukça üzücüdür.
I993"e. laiklikten asla aynlmayacak
Türkiyemizin. evrensel uygarlığa bü-
yük katkıları olacağı inanç ve umu-
duyla girmek sevinci içinde. yeni yıl ül-
kemıze \e ulusumuza kutlu olsun.
PEVCERE
Yeniyılagirerken...
HALİT ÇELENK Hukukçu
K
oalısyon hükümeti
yenı yıla Demokra-
tıkleşme adı altında
çıkardığı ve vatan-
daşlar arasında. ya-
şadıklan bölgelere.
soruşturma konusu
• olabilecek eylemlerin türüne. yargı-
lanacakları mahkemeye göre çift ölçü
' (standart) uygulayan CMUK"la gin-
yor. Ceza Yargılama Usulü yasasında
' yapılan son değişikliklerlegetirilen de-
mokratik hükümlerden kimi vatan-
daşlar. kimi yöre insanlan yararlanı-
rken kimi kişiler ya da yöre insanlan
yararlanamıyor. Siyasal suç ve düşün-
ce suçu sanıklarına demokratik hü-
kümlerden yararlanma yollan ka-
patılıyor.
Hırsızlık. dolandıncılık, ırza geçme
sanıkkınna. getirilen demokratik hak-
ların kapılan açık tutulurken. "gizli
kalması de\ letin emniyeti ve menfaat-
leri icabından olan malumatı istihsal
etme (elde etme) (Madde: 132)". "bir
suçu yazı iie övme ya da iyi gördüğünü
söyleme(Madde: 312 2)"gibidüşünce
ve basın suçu sanıklanna demokrasi
kapılan kapalı tutuluyor.
Bilindiği gibi koalisyon oriağı olan
siyasal partiler gerek muhalefet yılla-
nnda ve gerekse iktidara geldikten
sonra. içeride ve dışanda yoğun ya-
kınmalara neden olan işkence olgu-
sunu önlemek amacıyla ceza yargıla-
ma yasalannda değişiklikler vaat et-
miş, emniyet sorgulamasında avu-
katın hazır bulunmasını. gözaltı sü-
resinin Balı ölçülerine uygun olarak
24 saatc indirilmcsini ve bcnzeri yasal
düzenlemclenn yapılmasını hükümet
programına almışlardır.
Adalet Bakanlığı bu doğrultuda ça-
lışmalar yapmış. işkence yakınmala-
nnı büyük oranda önleyebilecek bir
yasa değişikliği tasansı hazırlanmış \e
bu tasan uzun tartışmalardan sonra
TBMM'ce kabul edilmiştir.
Bu yasaya göre. getirilen hak ve öz-
gürlükler kişi ve yöreler arasında
aynm vapılmaksızın gözaltına alınan
tüm vatandaşlara uygulanacaktır.
Ancak Cumhurbaşkanı Sayın Özal
kimi gerekçelerle bu demokratik hü-
kümlen içeren vasayı Meclis"e geri çe-
virmiş ve \eniden görüşülmesini iste-
miştir.
Geri çevtrme gerekçesinde şu dü-
şüncelere >er verilmiştır: "... 21 Mayıs
1992 tari'h \e 3801 sayılı kan'un
TBM.VI Gencl Kurulu'nda kabulün-
den birgün sonra. 22 Mayıs 1992 tari-
hinde yapılan üst düzeydeki bir lop-
lantıda. başta hükümet yetkilileri ve
yöneticileri olmak üzere. bu kanunla
viirürlükten kaldırılan ve ıçeriği yu-
kanda açıklanan düzenlemeler
karşısında büyük endişelerini açı-
klamışlar. doğacak kanuni boşluk-
lann >aratacağı olumsuz durumlara
değinerck. bu konularda. vakiı geçiril-
meden yeni düzenlemelere gidilmesini
ve düzenlemelerin olağanüstü hal ve
terörle mücadelc konulannı menfi
yondeetkilemeyecckşekildeyapılması
gereğinı önemli gerekçeierlc ortaya
koymuşlardır. Sayın başbakanın da
katıldığı bu düzeltme ihtiyacı..." Yani
üst düzeyde yapılan toplantıda
TBMM'ce kabul' edilen değişiklikler
sakıncalı görülmüş. Devlet Güvenlik
Mahkemeleri'nin görevine giren suç-
lar nedeniyle gözaltına alınanlarla ola-
ğanüstü hal bölgelerinde ışlenen suç
zanlılannın getirilen demokraıik hak-
lardan yararlanmaması ıstenilmiştir.
Yasa TBMM'yegeri gönderilmiş ve
üst düzeyde yapılan toplantıda ileri sü-
rülen düşüncelere uygun olarak
DGM'lerin görevine giren suçlarla
olağanüstü hal bölgelerinde işkence
sııçlar nedeniyle gözaltına alınan ki-
şılerin getirilen demokratik haklardan
yararianamayacağı ve bunlar hakkı-
nda eski hükümlerin (yani anıi-
demokratık hükümlerin) uygulana-
cağı kabul edilmiştir (Madde: 31).
Sayın Demirel yıllardan beri \aatet-
tiği ve mecliste yasalaştırdığı demok-
ratik ilkeleri üst düzev \etkililerine
karşı savunamamış, dilınden düşür-
mediği ulusal iradeyi koruvamamıştır.
Böylece koalisyon iktidan demokra-
tikleşme konusunda adi suçlarla siya-
sal suçlar arasında ayrım yapmış. siya-
sal suçlar için işkence kapılannı açık
lutmuş vegiderek demokratik bir yasa
anti-demokratik bir nitelik ka-
zanmıştır. Daha başlangıçta suçun ni-
teleme yetkisıni (siyasal mı adi mi?)
karakollara bırakan bu yasa. Anaya-
sa'nın eşitlik ilkesini de yaralamıştır.
Bu yasayı savunanlar, bizim de
katıldığımız "Terörle Mücadele Soru-
nu CML'K ileçözülecek bir konjj de-
ğil. özel bir durumdur" demektedırler.
Oyleyse. "terör suçu" adı altında si-
yasal suçlan neden CMUK'un gctir-
diği demokratikleşme hükümlerinin
kapsamı dışına çıkannışlardır?
Tüm hukuk kuruluşlannın. üniver-
siteierin. hukukçulann ve demokrasi
savunuculannın. toplumumuzun 12
Eylül uzantı ve kalıntılanndan ann-
dırılması konusuna eğilmeleri gere-
ğine inanıvoruz.
TARTIŞMA •Jll. İ!
Susam Sokağı'nın perde arkasıon günlerde
S
basında. eeçmiş
yıllardafRrde
yayımlanan
Susam Sokağı
dizi-izlencesi
hakkında yazılar
vayımldnmaya başladı.
Vayınlardahaçok budizi
izlenccninyajından
kalkmasına tepkiler şeklinde.
Susam Sokağı projesi İngiliz
CT\V Şirketi ileTRTarasında
imzalanmışvediziTürkiye'de
uzun suren çckımlerden sonra
yayınlanmaya başlamıştır. Hiç
tartışmasızdizi büyük bir
beğeni toplamıştır. İzlendiği en
uzak köyİcrdeçocuklann
yanısıra büyüklerin bile
davranış şekilleri değişmiş.
Doğudaki köylerde bile izlence
sayesinde yaşlılar Türkçc
öğrenmeye başlamışlardır.
Dizinin aktüe! çekimleri için
Türkiyekanşkanşgezilmiş. 61
vilayette260ayn konunun
çekimleri gerçekleştirilmiş.
binlercekilometreyol
katedilmiştir. Gittiğimız
verlerdc Susam Sokağıckibi
adeta "dev let töreni" ile
karşılanmıştır. Bo> lesine ilgi
odağı olmuş bir izlence neden
yayından kaldınlmıştır'.' Bu
izlenceyi yay ından kaldıran
anlay ış şu anda TRTyi
yöneten Kerim Aydın Erdcm
anlayışıdır. NediyorSayın
Erdem izlencey ı yayından
kaldırırken? "Milli kültüre
uygun olmadığt. milli değerlere
engel olduğu ve TRT'nin mali
sıkıntıda olduğu gerekçesiyle
bu program yay ından
kaldınrmıştır." Kamuoy u da
olay ı böv le bilmekıedir. Oysa
olayın perde arkası bııdeğildır.
Olay. halef-sclef sorunudur.
Susam Sokağı bo> lesine basıt
bir sorun yüzünden yay ından
kaldırılmıştır. İzlencenin
böylesıneilgi uyandırması
kıskanılmıştır. Tek ama lek
neden budur!
Susam Sokağı ızlencesini
yayından kaldıran TRT
yönetimi tezlerinegerekçeiçin
"BizTürk Susam SokağY'nı
yapacağız diyc y ola çıkmışlar.
ama becerememişlerdir. İkinci
gerekçe de "malı sıkıntıda
olması'"dır. Susam SokağTnın
şayınlandığı birincı yıl için
bölüm başı.stüdvo çekimleri.
aktüel çekimler. seslendırmc.
müzik.dışkaynaklı
materyaller. yapımda görev
yapan personel giderleri.
oyuncular ve diğer vapım
giderleri dahil 5 milyondur. Bu
da 130 bölüm için 650 milyon
tutanndabirbedeldir.
Yayınlandığı ikinci yıl ıçin biraz
önce saydığım tüm gıderler
dahil bölüm başı 8 milyon
TL'dir. Bu da 130 bölüm için 1
milyar40 milyon TL'dir. Bir
karşılaştırma yapacak olursak
TRT'nin "Bir BaşkaGece"adlı
izlence için ödediği yıllık bedel
1992 yılı için 20 milyan geçmiş
durumdadır.
Nevzat Üçyıldız
Gökyüzöndeki BuluL..
Dışarda hava soğuk. Islak. Oda sıcak. Camlar buğulu.
Çocuk pencereden bakıyor. Işaret parmağıyla buğulu
cama adını yazmadan durabilir mi çocuk?..
öğrenci ilkyazın bir günü dayanamadı, okuldan kaçtı.
Avarelik ne güzel!.. Kırda ağaçların altına uzandı. Ot ko-
kusu. Gök masmavi. Bulutlar uçuşuyor, imgelem gücü-
ne hız veriyor.
Şekspir de bulutları seyretmiş:
"Bazan bir bulut gözümüzde bir ejderha oluverir;
Bir duman, bakarsın, bir ayı oluvermiş ya da bir aslan,
Derken kuleli bir hisar, bir korkunç kayalık,
İnişli çıkışlı bir dağ, masmavi biryarımada,
Üstünde ağaçlar, dünyamıza yukardan baş sailayan.
Gözlerimizde havayı deve yapan ağaçlar."
(S. Eyuboğlu çevirisi)
Bulutları izleyen öğrencinin ayakları yerden kesiliyor,
düşle gerçek birbirine karışıyor; bulut, ayı, dağ, aslan,
ejderha, deve içiçe geçiyor.
•
Çocuk büyüdü.
Aradan geçen yıllarda yüreği nasırlaştı mı? Duyarlığı
yitti mi? Hayır. Soğuk havada üşüyen ellerini hohlarken
adam çocuklaşır. Hekim sigarayı mı yasakladı? Adam
gizlice içer, öğrencilik yıliarındaki gibi, kibriti çaktı mı,
bir soluk çektiWen sonra dumanı havaya savurur, mavi
halkaları izler, Sekspir gibi:
"Bir duman, bakarsın, bir ayı oluvermiş...
Yada bir aslan..."
Aslan ya da ayı için Mohikan lideri diyor ki:
"- Bizim için canlılar eşittir. İnsan, aslan, ayı, köpek,
at, kuş, ot, çiçek, hepsi. Atalanmızın adları neden Çılgın
Tay, Sarı Köpek ya da Ağır Taş?"
Kızılderili oyunu mu bu evren? Yoksa çocuk oyunu
mu? Anlamı ne? Doğa bize yaşamın tadını duyumsat-
mak için mi var:
"Bilmiyor musun daha?. Kollanndan bosluğu
fırlatsoluk aldığımız uzaya; belkikuşlar
daha derin bir uçuşla duyar genişleyen havayı."
Rilke sürdürüyor sözünü:
"Evet, sensiz olmuyor baharlar. Kimiyıldız
beklemişti senden, onu (arkedesin."
(Can Alkor çevirisi)
Doğada insanın ayrımsaması için bekleyen o kadar
çok yıldız geceye serpilmiş ki...
Her birini keşfetmek, yeni bir mutluluğun kaynağını
oluşturur; her gün yürüyüp gectiğimiz sokağımızda bile
algılanmak için sabırsızlanan kimbilir ne güzellikler var.
Çıfgın Tay, Sarı Köpek, Ağır Taş...
Evrenin bütünselliginde hem eytişimin özünü yakala-
yabilirsin, hem kendini! Çünkü bulutu ejderha yapan da
sensin, ağaçları deve yapan da sensin...
Çocuk dasensin...
Adamda...
Yaşamın tadını damağında duyumsamak için ille de
kaymaklı ekmek kadâyıfını çiğnemek zorunda değilsin.
Uygarlığın vardığı aşamada tatlar öylesine çeşitlendi ki
baş döndürüyor.
2İ'inciyüzyılıneşiğinde insan, mutluluktüreterekçev-
resiyle paylaşabilen bir yaratıcıdan farksızdır. Yeter ki
üretileni paylaşmayı bilelim, bundan daha güzel birduy-
gu henüz icat edilemedi.
•
Ikide bir insana sorarlar:
- Mutlu musun?
NeaptalcabirsoruL
Mutlu ya da mutsuz olmak için öylesine çok neden
vardır ki sonuç insanın seçimine bağlıdır.
Eğer mutluluğu televizyondaki Brezilya dizilerinde
sunulan biçimiyle algılıyorsan, mutluluk olanaksızdır.
Gökyüzündeki bulut, ayı olur, aslan olur, ejderha olur,
köpek, at, çiçek olur; ama sen mutlu olamazsın.
Oysa gökteki bulut senin mutlu olman için kılıktan kılı-
ğa giriyor.
Mıaosoft,
WORKS 2.0
TAMAMI TtfllKÇE
KEUNE IJÜN II. TEII TMMI
, flfKRONII MI1.0 . lliütCHUl Itf?
147$
Dt5£« OMIML£H IÇi» «*TI»ıl FS*/wrEVEülWCJ
BY I N T E R F U L T D
g(l)338-0IQ2g(l)346-8551
mİCiVSOft®
Windows 3.1
Türkçe!
+29 TÜRKÇEFONT
260$Û Ç
BYINTERFMLTD
g(lt338-QI02g(l)346-855l
EFESPİLSEN G Ü Z E L B Î R D Ü N Y A N I N I Ç E C E Ğ I
DUŞÜNÜYORUM
ÖYLEYSEVURUN
tlhan Selçuk
21. bası 20.000 lira (KDV ipnde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad 3<hil Cağaloğlu-lstanbul
AĞLAMAKVE
GÜLMEK
tlhan Selçuk
9. bası 20.000 lira (KDV içindt,
Çağdaş Yavınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemdi göMkrilınez.
SÖYLEV
(Cilt 1-2)
Hıfzı V. Velidedeoğlu
21. baa 30.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
ödemdi gönderümez.