Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AYFA CUMHURİYET 24 ARALIK1992 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Anılanmdan: UnlüNoel Şarkısı... PENCERE
AYŞE İLHAN, Tarih Öğretmeni (*)
Y
urtiçi ve yurtdışı gezi-
lerimde yanımda taşı-
dığım bir deftere anıla-
nmı (günlük ya da gün-
ce) yazmışımdır her za-
man. Bu, vazgeçemedi-
ğım bir alışkanlıktır.
Yılın son ayındayız... Anıları didik-
lerken. 1976 aralık ayında gerçekleş-
tirdiğimiz Avusturya gezisine ilişkin
yazılar dikkatimi çekti. Avusturya vc
Viyana'ya çok seferimız var. Çünkü.
l990'da kaybettığim sevgili eşim, Jeo-
log Dr. Emin Ilhan. bir anlamda
Avusturyalı (Viyana doğumlu) sayıla-
bilir bir bilim adamıdır. Onun eşliğin-
de Avusturya"yı dolaşabilmek büyük
şansiı: o zor bulunur bir rehberdi . Sö-
zü fazla uzatmadan notlanmı. anı def-
terimdekileri hiç değiştirmeden aktar-
mak isliyorum. İşte bir anı-söyleşi:
23 Aralık I976. Hallstatt: Yılın
kuyruğunu Avusturya"da yakaladık.
Şükür ki. bir kez daha bu güzel, ama
yabanıl güzel gölün kıyısında. kayalık
dağa yaslanmış. şirin mi şirin. güler-
yüzlü. kilise ve mezarlığı bile görülme-
ye değer Hallstatt'da bir kez daha yaşlı
ve bücür iki kızkardeşin (Cian'lar)
pansiyonundayız. İlk sabah: yine daha
yataktan kalkmadan iyi hazırlanmıs, o
kahve kokusu doldu burnuma. Sonra.
nefıs bir kahvaltı.
19 aralıkta aynldık Ankara'dan
motorlu ile. İstanbula gecikmeli
vardık. saat 18.00'de. Doğru Kadı-
köy'deki otele. Ertesi sabah Etiler'de
görülecek işler vardı. onlan tamam-
lavıp yine Kadıköy'e... Hazırlığımızı
tamamlayıp Boğaz Köprüsü yoluyla
saa: 16.0Ö"da Sirkeci'ye vardık. Trende-
yiz. Herhangi bir denetim yapılmadı.
Sınırda pasaportlara baktılar sadece.
Tren ağır aksak gidiyordu. Bir bakıma
biz daha Sirkeci'de bulmuştuk Avus-
turya'yı. Avusturya'ya ail bir vagon
içinde birinci mevki bir kompartıman-
daydı yerlerimiz. Lacivert kadife döşe-
meli. beyaz örtüler geçirilmiş yastı-
klanyla rahat koltuklar. temiz perde-
ler. Bu kompartıman. İstanbul'a geliş-
te Avusturya'dan binen yolcularla do-
luymuş. Temizlik için gerekli bütün
malzemeyi tüketmişler. ama kompar-
tımanı. ne yaptılarsa pek batırama-
mışlar. İşte bu altı kişilik yerde biz. iki
kişi yalnız ve rahat yolculuk yaptık.
Gece 02.00'den sonra Bulgar sınınnı
aştık. Ertesi gün 14.00-15.00 sularında
Yugoslavya"daydık. Bulgarlar mutlu
idiler sanki. Yugoslavya ise ferahtı
adeta. Hemen restoran kurdular. eşi-
min aldığı peynirli iki sandviç ivi hazır-
lanmış ve lezzetliydi. Yavaşhk sürdü
güzelim Avusturya'ya gırinceye dek.
21 aralık günü. Yugoslavya'da oldu
akşamlar... Yugoslavya'nın son dura-
ğı Maribor'u (Marlburg) atladık; ış
değişti. Avusturya trenleri uçuruyor-
du bizi. Geldik Steiermark eyaletıne:
gecikmeyi atmak için Graz istasyo-
nunda fazla beklemedi tren. Bruck'ta
indik. Şehirler, kasabalar karlar altın-
da. Çam ormanlan. güzelim dağlar.
dantelleşmiş ağaç dallan: trenlere ko-
şan okuî çocuklan. herkes mutlu gibi
geldi bana. Karnı tok. sırtı pek. terte-
miz insanlar. Konuşurken şöyle de-
dik. "1976-77 arası en uzun geceleri
yollara ve varacağımız Hallstatt Gö-
İü'ne ekiyoruz. gün gelir ne biçeriz ki?"
22 aralık günü. öğleden sonra, 15.
00"i geçerken saaı vardık Hallstatt"a.
Canım göl. küçük vapur. yardımsever.
terbiyeli insanlar... "Cian'"lan onanm
içinde bulduk. Yorgunluklanna kar-
şm iki bücür hanım bizi tekrar gör-
düklerine seviniyor. çok sevdiklerini
belli ediyorlardı. Güleryüzlü. iyi evsa-
hipliğini hiç unutmuyorlar. .
Eşim. "Wir zvvei alte Teppen sind
wiedereinmal hier" (Bızikiihtiyarbu-
nak bir kez daha buradayız işte) dıye-
rek onlan güldürdü.
Avusturya'ya girdiğimizden beri
çok coşkulu ve mutlu olan eşim. Viya-
na'nın Noel gürültüsüne düşmediği-
mızden memnundu. Bu yüzden Halls-
tatı'ı yeğlemiştik. Kiliseleri görünce
eşim. "İşte çıkti şeytan kuleleri" dedi.
Üzerinde durmak istediğim bir husus
var: Batılı uygar kişi. ancak kendi gıbi
olanı muhatap sayıyor ve o kafada
olana inanıyor. Büyükler büyüğü sev-
gili Atatürk. gerçekleri eksik-siz gör-
müş ve o güzel parmaklarıyla yollan
göstermiş bize. Lakin şimdi gelip gör-
sün ne haldeyiz.
Yugoslavlan sepetledikten sonra ilk
Avusturyah görevli pasaport denetimi
için göründü. Temiz. nazik ve akıllı.
Adeta utanırcasına soruyordu her şe-
yi. Arkadan gümrük denetimi; diplo-
mat gibi bir adam. Ölçülü veciddi. So-
ruyor: "Sigara. içki. halı var mı?"
Eşim yanıtlıyor ve o "Size inanıyo-
rum" deyip gidiyor.
24 aralık sabahı. Cian'lar onan-
mdan yorgun. ama yine o mıs gibi ne-
fıs kahvaltı hazır. Ve bücürler Noel
için gerekli coşkuyu eksiksiz gösteri-
yorlar. Kahvaltıda konulan peçeteler
Noel desenleriyle süslü idi. Anı olarak
bize birkaç tane verdiler. Ertesi günü
ise kahvaltıdan sonraki yürüyüş sırası-
nda dorıuyorduk az kaldı!.. Dün sü-
rekli kar yağdı. Hava azdı da azdı ve
kar fırtınasına vardırdı işi. Akşam saat
17.00'dekı dinsel töreni görnıek için
kiliseye gittim (Sevgili Nazım bir şii-
rinde "Ben ne Tarih hocasıyım ne de
coğrafya beni ancak , dört köşe boş
bir anbar kadar alakadar eder Aya-
sofya" demiş ama. ben hem tarih ho-
casıyım hem de coğrafya. Beni çok il-
gilendirir kiliseler). Buranın K.atolik
kılisesi kasabanın tacı; çok güzel gotik
bir yapıt. Durumu görerek. yine dert-
lendim bir Müslüman olarak. Dininin
dilini anlamayan insantenmızı anı-
msadım.
Kilisedeki müzik yüreklere işliyor-
du: Ünlü. tüm Batı dünyasında çok
sevilen Noel şarkısını pek beğendim:
"Stille Nacht, Heilige Nacht" (Kutsal
Gece, Sessiz Gece).
Bu şarkının öyküsüne gelince: Noel
gecesinden kısa bir süre önce, köyün
küçük kilisesinin orgu bozulur. Kilise
papazı ve köy öğretmeni ne yapabile-
ceklerini konuşmak üzere bir araya
gelirler. Ancak, orgu onartacak parayı
bulamazlar. Köy öğretmeni keman
çalmaktadır; papazın ise kalemi kuv-
vetlidir. Bunun üzerine karar verirler:
Papaz güfteyi yazar, öğretmen ise şar-
kıyı besteler! 24 aralık akşamı bütün
köy halkı kilisede toplanır. Öğretmen
kemanını çalarken hep bir ağızdan
Noel şarkısını söylerler. İşte bugün
dünyaca ünlü Noel şarkısı "Stille
Nacht, Heilige Nacht" böyle ortaya
çıktı. Söz konusu köy sanınm Yukan
Avusturya-Salzburg eyaletleri sınınn-
dadır.
(*) "İki Gözüm Ayşe" kitabının ya-
zarı. Sabahattin Ali'nin sevgjli arka-
daşı.
ARADABIR
Dr. HAMDİ UĞUR Bursa Tabip
Odası Yön. Kurulu Üyesi
Gerçeküstü Fantezi!
Dünyada, Doğu ile Batı karşıtlığından. kuzey ve güney
karşıtlığına göre daha çok söz edilmiştir. insanın tarihi
-sosyolojik anlamda- Doğu ile Batı arasındaki gel-git-
lerden oiuşmuştur diyebiliriz. Belki de insanlar, dünya-
nın düşey eksenine göre yatay ekseninde hareketetme-
yi daha çok seviyorlardır! Ya da insanların bu yönde ha-
reketliliğini sağlayan bugüne kadar bilmediğimiz ant-
ropolojik. jeolojik hatta genetik bazı kurallar vardır!
Doğu toplumlarında ekonomik altyapının yavaş devi-
nim gösterdiği, geleneksel olanın değişiminin de bu öl-
çüde ağır kaldığı söylenebilir. Büyük Fransız Devrimi-
nden sonra Batı hızlı bir değişim süreci yaşamış ve ger-
çek anlamda cağı atlamıştır. Bu dönem içinde Doğu ve
Batı insanı arasında kimlik açısından da farklar ortaya
çıkmış ve birtakım genellemelere gidilmiştir. Mustafa
Kemal, Doğulu olmayı "bir lokma bir hırka ile yetinmek"
ve "öteki dünya'ya bağlı olmak anlayışı iletanımlamak-
tadır (1). Goethenin Doğu-Batı Divanı adlı eserinde Ha-
fız'a ithaf edilen bir şiirde Doğulu olmanın öze'ükleri il-
ginç bir şekilde dile getirilmiştir. Doğu insanı soyutla-
maya yatkın, mistik yanı ağır basan, yazgıcı bir yapıda-
dır. Batı insanı ise pragmatist. pozitivist ve Fransızların
"principe de causalite" dedikleri "nedenselci'dir.
Yüzü Batı'ya dönük, ancak, ayakları Doğu'ya bastığın-
dan olsa gerek, ülkemizde her iki kimliği birden göste-
ren kişilere rastlamak olasıdır. Yazgıcı olmadığımtzı be-
lirtip ardından sağ elimizle sağ kulak mememizi hafifçe
aşağıya çekip dudaklarımızı büzüp şeytanın kulağına
kurşunu gönderen ritüeli yaparız. Yirminci yüzyılın son
onyılında "kırılan kolu yen içinde bırakır", "kan içip kı-
zılcıkşerbetiiçtim"der."sözügümüş","sükûtualtın" ya-
parız.
Kuşkusuz mide kökenli hazlar insanlık tarihi kadar es-
kidir ve insan soyunun devamı için gereklidir. Tarihin bir
döneminde, insanların mide-bağırsak sistemleri ile dü-
şündüğü ve duygulandığı, hatta kötü düşüncelerin kay-
nağının dalak olduğu yaygın olarak bilinen bir konuydu.
Ünlü Fransız şairi C. Baudelaire -belki de bu nedenle-
melankolik şiirlerini "Spleen (Dalak)" başlığı altında
toplamıştır.
Gelişim içinde düşünce ve duygulanımın beyinsel bir
işlev olduğu anlaşılmış ve "serebral kortikal hazlar" üst
düzeydeyerini almıştır. Saint-Saens'ın "Introduksion ve
rondo kapriçyo" adlı eseri size doyumsuz tatlar sunabi-
lir.
Doğu, Batı, değişim derken yazı fantezik bir boyut ka-
zandı. Biraz da gelişim içinde geleneği sorgulayalım
derim. Geleneğin değişimi zorunludur, ancak kolay ol-
mamaktadır. Yeni, annesi 'gelenek'ten, zan-.an ebe'nin
katkılarıyla doğar.
Üretiminde bilimsel ve estetik anlamda günün evren-
sel değerleriyle buluşma kaygısı olan insan, geri kalmış
üretim ilişkileri ve bunun üzerine yapılanan aktöre (ah-
lak) değerleri ile ister istemez çatışmaya girer. Çünkü
yaşanmışlığm giysisini yaşanılmakta olana giydiremez-
siniz. Bu çatışma, doğal olarak değişimin lokomotifini
oluşturur. Değişimi ve gelişmekte olanı duyumsamak
toplumsal yaşam içinde insanların vazgeçemeyecekleri
ödevleri olmalıdır kanısındayım.
Sözü, genelden özele getirmek istiyorum. Söz etmek
istediğim konu, son zamanlarda tıbbi etik (medikal et-
hics) olarak sıkça duyduğumuz "tıp meslek ahlakı" ola-
rak da anılan konudur. Bu konuda eski ile yeniyi tartmalı
ve yeni yaklaşımları araştırmalı. tartışmalı, "Doğu" ku-
maşından olan giysimizi bilimsel yaklaşımla elde edile-
cek yeni ölçülere göre dikmeliyiz.
Ülkemizde hekimlerin, "icra-yı sanat" ederken uymak
zorunda oldukları kurallar yasa ve tüzüklerfe belirlen-
miştir. Ama, bu yasa ve tüzükler içinde en genci 32 ya-
şındadır. Güncelleştirilmeleri zorunludur.
OKURLARDAN
Şayın Toptan'a açık mektup
ŞKI anda eğiıiın öğreiim durumumuzda oldukçaağır
sorıınliirkı karşı karsıvav ız. Z;ım;ınla. gayrcllc
cö/ülme\ecek sorunlardcğil bunlaretbet. Ben bir vcli, bir
uüandaş, olarak küçük birnoktavı vurgulamak
isliyorum. Okullarımızda bclli birsiyasigörüşesahip
öğrctmcnlcrfki herkesin birdünya göriişü olması
doğaldırlçocuklarımıza sclamlaşmayı öğrcıirken
"merhaba öğıeımenim ' yerinc.•'Selamunaleyküm
öği'cıınonim"demcyezorluyorlar.Çocuklar"güna\dın"
domcyc bile çckiniyorlar. Bundan daha güzel bir Türkçc
varmı 'Çocuğunıöğreımcnini "merhaba "diyerck
sclamladı seöğrcuııcni oıuı sokaktaazarlayabildi. Çocuk
acgcldiğindcmoralioldukça bozukıu. Ben bir vcli
olarak öğrcimcnini görüp böyledavranmaması
gerektiğını söylcnıek isicdiyscm dc vazgcçıinı. Çünkü
çocuğungolecv'ğiolumsuzclkilcncbilirdiyedüşündüm.
Rcsmi nıiclici olan orlaokul vc liselcnnıi/dc lıatla
ümvcrsiıctcrimı/dcbirmodahalinegcldıöğretmenc
"Sclamunalcykiım"dcmck. Birgcnelgcileöğıeimenlcre
resmi selamlaşma bıçimi ilclilsc iyi olurdü'jüncesindeyim.
Ali Altınel
TARTIŞMA
Psikoloji ve psikolojik danışmanlık
P
sikologlar
Derneei adına
IOAralıkl992
tanhli
Cumhuriyet
gazetesinde
yayımlanan bir
yazıda "rehber öğretmen",
"eğitimci" gibi unvanlar
verilmiş bir grup "farkh
mcslck'elemanının.
psikologlar arasına sokulmaya
çalışılmasından yakınılmakıa
ve psikolojik hizmetler için
yetişmiş sayılmayan "eğitimde
psikolojik hizmetler - psikolojik
danışma ve rehberlik" bölümü
mezunlannın Psikologlar
Meslek Yasası kapsamına
alınmalanrun doğru
olmayacağı savunulmaktadır.
Milli Eğitim Bakanhğı'nın
Rehberlik Hizmetlen
Yönetmeliği'nde okullarda
verilen psikolojik hizmetlerin,
psikolojinin amaçlanndan
olan. davranışın değiştirilmesi
vc geliştinlmesi amacına
yönelik hizmetler olduğu
belirtilmektedir. Okullarda.
rehberlik vearaşurma
merkezlerinde, öğrencilerin
başansızlık. uyumsuzluk gibi
sorunlannın giderilmesine ve
saalıklı bir kişilik
geriştirmelerine yardımcı
olmak üzere yapılan çahşmalar
hem psikoloji hem de eğitimde
psikolojik hizmetler bölümünü
bitirenler tarafından
yürütülmektedir. Rehber
öğretmenlik buelemanlann
Milli Eğitim BakanlığYndaki
kadro unvanlandır ve YÖK
tarafından da benimsenmiştir.
Dolayısıyla eğitimci adıyla bir
unvan kullanılmamaktadır.
N . L6VIII6 (ILLUSTRATION AMERICAN SHOVVCASE)
Okullardaki rehber
öğretmenlerin verdikleri
hizmetler. üniversitelerdeki
psikolojik danışma ve rehberlik
merkezlerinde verilen
hizmetlerden sadece hizmet
verilen öğrencilerin düzeylerine
göre olması bakımından
Farklılık gösterir. Bu iki alanın
birçatıaltında
öreütlenemeyecek kadar farklı
olcluğu öne sürülse de bu farklı
alanlarda eğitim görenler aynı
kummlarda. aynı psikolojik
hizmetleri yaparak
çahşmaktadırlar. Aynı işi
vapan iki meslek elemanından
birisi yasa kapsamına alınır
diğeri dışlanırsa. ileride
kurulacak olan meslek odası.
kendisıne üye olmayan meslek
elemanlan tarafından verilen
psikolojik hizmetlen
denetleyemeyecektir. Bu
dunımda rehber öğretmen
olarak çalışan psikoloji bölümü
mezunlannın meslek odasına
alınmalan konusu da
Bağ-Kur emeklisi ve KDVedekkıyak
^ ^ T F' emekliÛk
% / yasasının,
^f emeklilerin
I anayasadaki
_^L_ eşitlikilkesıne
aykırı
olmasından dolayı emeklilik
yasasının iptalini istiyoruz.
Şöyle ki:
Meclis'teki milletvekilleri için
yedek kıyak emeklilik yasasını
çıkanrken Bağ-Kur
emeklilerinin aldıklan aylık
maaş mutlaka göz önünde
tutulmalıdır. Meclis'teki
milletvekilleri ayda 26 milyon
abrken Bağ-Kur emeklilerinin
aylık maaşlan: 6. basamak 550
binTL,II.basamak840bin
TL. 12. basamak 900 bin
TL'dır.
Her gün yapılan zamlarla
F-ığ-Kur'lulannne kadar
büyük bir sıkıntı içinde
olduklannı sizlere hatırlatınm.
Sayın İnönü koalisyon ortağı
olduğunda verdıği her beyanda
Bağ-Kur'lulan sıkıntıdan
kurtaracağını. bunun için
çahşmalar yaptığından
bahsediyordu. Hatta.
"Bakanlar Kurulu'nda
hazırlanan tasanyı Meclis tatile
girmeden Meclis'esevk
edeceğiz" diye her
konuşmasında tekrarladı.
Meclis tatile gjrince Sayın
İnönü. "Bağ-Kur tasansını
eylül ayında Meclis'e
vereceğiz" beyanında bulundu.
Eylül geçti. aralık sonuna
geldik. Sayın İnönü. Bağ-Kur
tasansından hiç konuşmaz
oldu. Yoksa tasan rafa mı
kaldınldı. Yoksa Sayın
İnönü'nün konuşması
yasaklandı mı?
Bir beyan istiyoruz.
9 Aral'ık 1992 tanhli Sabah
tartışmalara yol açabilecektir.
Öte yandan lısansı psikoloji,
lisansüstü eğitimi psikolojik
danışmanlık ve rehberlik
alanında olan elematılar
olduğu gibi lisansı psikolojik
danışma ve rehberlik olup
lisansüstü eğtimini psikoloji
alanında yapanlarda vardır.
Bunlardan hangj gruba ait
olanlannyasa kapsamına
alınacağı bir diğer tartışmcr
konusudur. Eğer bu
gruplardan herhangi birisi yasa
kapsamına alınacak olursa bu
dunımda psikologlar odası için
gerekli olan üye sayısının yeterli
olup olmayacağı sorusu akla
gelmektedir.
Yasa tasansının gelişmiş
ülkelerdeki psikoloji
birliklerinin yönetmelikleri
incelenerek hazırlandığı
belirtilmektedir. Bu konuda en
geniş örgüt olan Amerikan
Psikoloji Derneği'nin şemsiyesi
altında birçok psikoloji
dallannm yanında Amerikan
Rehberlik ve Psikolojik
Danışma Derneği de 17. alt
bölüm olarak temsil
edilmektedir. Psikologlar
Hakkında Kanun Tasansf nın
bu gerçekler ışığjnda. alanda
çabşan kişi ve derneklerin de
düşünceleri alınarak. aynntılı
olarak tartışılması ileride
doğabilecek sıkıntılann
şimdiden önlenmesi
bakımından yararlı ve önemli
görünmektedir.
Dr. Fidan Korkut
Psikolojik Danışma ve
Rehberlik Derneği
Yönetim Kurulu Adına
eazetesinde, gelir vergjsinin
%25'likdiliminin%15'e
düşeceği, buna karşılık gıda
maddelerinden alınan
KDV'nin %6'dan %8'e
çıkanlacağı bildiriliyor.
Sayın Başbakan Demirel'den.
gelir vergisi veren beş milyon
kişi varsa bunlan sevindirirken
altmış milyon vatandaşı da
düşünmesini diliyoruz.
Bu vatandaşlar da. sizin
meydanlarda "benim emeklim'
dediğiniz vatandaşlardır.
Hüseyin Şavlı
Bağ-Kur emeklisi
Öğrendlerden fazla bir şeybeklemeyin
enuz
ortaokulday-
ken beynimize
aşılanan
üniversite
öğrenımı.
sonunda bize
de kısmet oldu. Dersanelere
yatırdığımız paralardan sonra
kazanamasaydık, tepkilerne
olurdu acaba? Ya kazandıktan
sonraki sorunlar°
Önce kayıt derdi. derken
yerleşim sorunu ve acemiliğin
getirdiğı tedirgınlik. Bunlan
hemen hemen atlattık. Ama
henüz sorunlanmız bitmiş
değil...
Bunlardan birini. geçtiğimiz
günlcrdeyaşadık. Sabahın
köründe. her zamanki gibi.
daha ilk durakta tıklım tıklım
dolan otobüse binmeye
çalışlıvsak da. şoför. İcapılan
kapattığı gibi gaza bastı. Dikiz
aynasını kullanmıyorolmalı ki,
üzerimize sürdü ve
arkadaşlardan birininayağına
çarptı. Doktora götünmemiz
gerekiyordu. İşteasıl
koşturmaca. o zaman başladı.
Bir taksiye atladığımız gibi
rjevlet Hastanesi Acil
Servisi'ne gittik. Gitmez
olaydık. "Daha'ağır vakalarla
ilgilendikleri için" (ne ilgiydi
ama!). ne olduğuna bile
bakmadan. Röntgen Servisi'ne
havaleettiler. Formalitelerin 5
günden az sürmeyeceğini
öğrenince, hastaneden
aynlmak zorunda kaldık.
(Bu olaydan 3-4 gün önce. aynı
arkadaşımız, mide ağnlanndan
yakındığı için, gece Acil Servis'e
kaldınlmıştı. Hiçbirücret ve
formaliteye gerek duyulmamış.
yalnızca adı. soyadı ve adresi
alınarak. gerekli muayene ve
tedavi yapılmıştı. Bu geçen süre
içinde yasalar mı değişmişti
acaba? Yoksa, yanımızda "aklı
başında" bir büyüğümüz
olmadığından mı bu
muameleye reva görülmüştük?)
Yine bir taksiye bindik (çünkü
başka araç yoktu). Şoför. bizi
en yakın özel dispansere
götürdü. Bir röntgen çekiminın
225 bin lira olduğunu duyunca,
girmemizle çıkmamız bir oldu.
Bu arada arkadaşımızın ezik
ayakla neler çektiğini, herhalde
tahmin edersıniz. Ardından
ikinci bir dispanser bulup oraya
girdik. Doktor, muayeneden
sonra röntgene gerek
olmadığmı söyledi. Ama elbette
165 bin lira gibi bir hesabı
ödetmeyi de ihmal etmedi...
Bu, belki de çok basit görünen
olayın. bizim küçük arkadaş
grubumuzda ne büyük bir
karamsarlık yarattığını, sizlere
ifade edebilmem. gerçekten çok
güç. Fakat. şu kadannı
söylemek istiyorum: Öğrencıye
bunu reva görenler, sakın ola ki
ileride onlardan fazla bir şey
beklemesinler ve hele hele
"Şimdiki üniversitelide de hiç iş
kalmadı canım" falan gibi
yargjlamalarda bulunmasınlar.
Nevin Yılmaz
Anadolu Üniversitesi
Politik kaos
B
ugün Türkiye'de
tamanlamıylabir
politik kaos
yaşanıyor: Bir
yandan dışımızda
yaşanan hızlı
değişimin dayatmalan, öbür
y andan da 12 Eylül'ün yarattıği
siyasi dağınıklık yetmiyormuş
gibi siyasilenn kişi ya da grup
çıkarlannı ilkesel aynhklar gibi
sunmaya çalışıp farklı
oluşumlara gitmesi. Bütün
bunlar. Türkiye'nin
gündeminde bulunan ciddi
sorunlann çözümünü gittikçe
zorlaştıran düzensizlikleri
arttırmaktadır.
Oluşan bu olumsuz tabloyu
orıadan kaldırabilecek tek eüç
(SHP.CHPveDSP'nin
birleşmesini hayal edemediğim
için) her türlü dezavantajına
karşın sosyal demokrat
secmendir.
Ancak halkın bu olumsuz
tabloyu ortadan kaldırabilmesi
için anlamsız aynlıklan ona
anlatabilecek ve geleceğine
ilişkin çözümler sunabilecek bir
partiyc ihtiyacı vardır.
Kim ne derse desin. bu parti de
herşeye rağmen SHP'dir.
M.Necati Yağcı
İnş. Müh. Ankara
Ortak Tarih?.
Kimi ders kitabı Türkiye'de basılacak, bütün Türk
cumhuriyetlerinde ortaklaşa okutulacakmış; Milli Eğitim
Bakanlığı'nda bu yolda çahşmalar başlamış.
Gelin görün ki tarih ve edebiyat kitaplarında değişiklik
yapmak gerekiyormuş.
Çünkü Özbekler, ünlü Ankara savaşına takılmışlar;
Yıldırım Beyazıfı tutan bölümler tedirginlik yaratmış; Ti-
mur'u barbar sayan yaklaşıma bozulmuşlar. Kimi kar-
deş cumhuriyet, Çaldıran savaşını anlatan sayfaların
değişmesini istemiş; bizim ders kitaplarının yazdığı
doğru değilmiş; Şah ismail, Yavuz Sultan Selim karşı-
sında yenilgiye uğradıktan sonra karısını ve tahtını bıra-
kıp kaçmamış...
Bütün Türk cumhuriyetlerinde okutulması için edebi-
yat kitaplarımız da gözden geçiriliyor.
Nâzım Hikmet, bizim ders kitaplarında yok. Oysa Orta
Asya'daki eski Sovyet cumhuriyetlerinde, Nâzım, okul-
larda öğrencilere belletiliyormuş. Yaşar Kemal, Orhan
Kemal, Rıfat llgaz, Aziz Nesin, Kemal Tahir gibi solcu
yazarlar, yasaklı sayıldıklarından, şimdiye kadar bizim
ders kitaplarına girememişler.
Ortak kitaplar bütün Türk cumhuriyetlerinde okutula-
cak, ortak kültür pekiştirilecek...
•
Tarih kitaplarının değiştirilmesi doğal sayılmalı...
Tarihe bakış açısının yalnız bizde tartışmalı olduğunu
da söyleyemeyiz. çok beğendiğimiz ve özendiğimiz Av-
rupa, bir bakıma Batı uygarlığının beşiğidir, bir bakıma
da gezegenimizin başında püsküllü bela ve insanlığın
yüz karasıdır.
Nasıl oluyor bu? Birbirine zıt iki değer yargısı bir yapı-
da nasıl bütünleşiyor?
Çünkü insanlık tarihinde şimdiye değin 'sömürüsüz
uygarltk' kurulamadj. Büyük uygarlıkların temelinde,
acımasız bir sömürünün yattığı belirlendi.
Sömürüsüz uygarlık deneyimleri bugüne kadar başa-
rı kazanabilmiş değil; ama, insanoğlu bu tasarımını da
elbette bir gün gerçekleştirecektir; çünkü tarih, sömürü-
ye karşı savaşımla yürüyen bir sürekli çizgiyi izliyor.
Avrupa, kendi içinde bir bakımlı bahçedir, örnek diye
gösterilir; özenilir Batıya..
Oysa, Batı yalnız Batı'da başlayıp bitmiyor; Avrupa'-
nın siyasal ve ekonomik coğrafyası, derin ve yaygın bir
sömürü topografyasından oluşur. Amerika'da yaşayan
yerliler için Avrupalı bir beladır, kıt'aya ayak bastığı gün-
den başlayarak süregelen bir soykırımın canavarıdır.
Doğu'ya Haçlı seferleri de yüzyıllar boyu sürdü; ardın-
dan sömürgecilik ve emperyalizmin saldırıları başladı;
Afrika'nın yağmalanması içleracısıdır. Avrupalı, dünya-
yı paylaşmak hırsında kendisini yitirip20'nci yüzyılda iki
kez boğazlaştı. Birinci Dünya Savaşı'nda 10 milyon, ikin-
ci Dünya Savaşı'nda 40 milyon insan yok oldu.
İnsanlık tarihinde hiçbir coğrafyasının insanı, Batılı
kadar canavarlaşamadı; ama, çağdaş insan da bu tarih
cehenneminden türemiştir.
•
Avrupalının gözünde Türkler "barbar" sayılır; Os-
manlı, Viyana kapılarına dayandığı zaman Avrupa'da
anneler çocuklarına gözdağı vermek için:
-Sus, derlermiş, Turklergeliyor...
öcü gibiymiş Türkler..
Avrupalının resmi tarihinden kitlelerin bilincine işle-
yerftortu, bugünler için de geçerlidir. Bizim resmi tarihi-
miz de elbet kaçınılmaz türetimini topluma işleyecekti.
insanlık daha tarihe yaklaşımda ortak paydaları sapta-
yıp benimseyebilmiş değil.. Şimdi ortak paydalar, Türk
cumhuriyetleri arasında aranıyor. Ne tuhaftır ki Ana-
dolu'daki tarih yorumu, kimi yerde Orta Asya Türk cum-
huriyetlerindeki ders kitaplarına ters düşüyor.
Yararlı dersler çıkabilir bu tartışmadan; tarihimize da-
ha yansız bakmasını öğrenebiliriz.
CUMHURİYET
KİTAP
KULÜBÜ'NDEN
ARMAĞANLIKÎTAP KAMPAN YASI.
ÜYE OLAN VE OLMAYAN HERKESE,
TÜM OKURLARA...
7-31 ARALIK 1992
<>35'e varan indirimler... 150.000-T.L'ya kadar armagan kitap
Cumhuriyet Kitap KulUbUTaksim Mağazaıruzda (Isüklal Cad.
Zambak Sokai. 4/1 Fransız Konsolosluğu yanı) dilediğiniz
kitabı seçın, armağan paketinizi ve sürpriz hediyenizi aiın.
KAGfTVEMADENI
PARAVEPUL
KOUEKSİYONU
ADNAN ATAÖVER'in eseri
• Başlangıcırtdan günümüze Türk kağıt ve madeni paralar
• Fotoğraflan , o günkü ve bu günkü değerleri
• Konusunda emsalsiz bir kitap
• Pul nasıl biriktirilir.nasıl muhafaza edilir.nasıl değertendiriiir
Yeni başlayanlar için kılavuz kitap
İSTEME ADRESİ: PK. 482 Sirkeci - istanbul 34434
PostaÇekiNo: 172294
M/dOSOft
WORKS 2.0
TAMAMI TÜKKÇE
IIUME IJtEH II m i TABANIIIUME IJtEH
EIEITIONİI UILO
m i TABANI
flimOHİI ILfTljih
147$
NÖR ÛRÛMUK ıÇIK IUVHIL «IWNUTÎK/[Ü«OCMD
BYI.NTERFIX LTD
9(I)338-OIO28(I)]46-8S5I
mlCfOSOft®
Windows 3.1
Türkçe!
+29 TÜRKÇE FONT
260$
DI&K ÛKÛMIİK tÇİM IMIIKIİ mA/MSTtll/ElffiOCMS
BYINTERFIXLTD
g(l)338-OI02g(l)346-8S5l
KALIN MAVİ BİR SES
MEHMET BAŞARAN'ın
seçilmiş öyküleri
Cem Yayınevi