29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 ARALIK1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Cihangir Seminerleri • kültürServisi-BİLSAK Cihaneir'dc buaün saat 19.00'da"Laiklik Dcmokrasinin 'Olmazsa Olmaz" Koşulu mudur?: Ya da İslamda Dcmokrasinin Tclif Edılcbilırliği" konulu lirsöyleşı yapılacak. jöyleşinın konuşmacılan Oriıl Çalışlar. Ali Bıılaç ve Fcrhat Kcntel. Beethoven Yorumcuları CRR'de • Kültür Sen isi - C nliı Beethov cn y orumculanndan Patrick De Hooghe, 28 aralık pazartesı günü Cemal Reşit Rev 'de. kemancı Yuzuko Horigome ile birlikie bir resital \erecek. Hoogne, Beethoven'in 32 sonatını yorumlayarak müzik dünyasında büyük yankılar uyandırmıştı. Yuzuko Hongomeise 1980 Uluslararası Kraliçe Elizabeth Yanşması"nda birincilik ödülü almıştı. Sisley'den caz şöleni • Kültür Sen isi - İtalya'nın ünlü hazır eiyım kuruluşu Sisle>. 1993 yılında "Best of Sisley" adı altında bir dizi caz konseridüzcnliyor. İstanbullu cazseverlerin vakından tanıdığı Jan Garbarek. Chick Corea ve Egberto Gismonti'nin katılacağı konserler serisi, 22 şubat I993'te Jan Garbarek ile başlay acak ve 14 nisanda Gısmonti Quartet'in konseri ılesonaerecek. Betıram'ın kitabı Almanca'da • Kültür Sen isi Şaır ve romancı Nıhat Behram ın ikınci romanı Lanetli Omrün Kırlangıçlan Almanca olarakyayınlandı. Peter HammerYayinevi tarafından yayınlananescri. Almanca'y a Christoph Schroderçevirdi. Bu. Behram'ın Almanca"ya çev rilen ikinci kitabı. Lanetli Ömrün Kırlangıçlan Türkçe'de geçtiğimiz yıl Alan Yayınev i tarafından basılmıştı. Behram. 12 Eylül yönetimı larafından vatandaşlıktançıkanldı. Uzun süredir ailesiyle bırlikte tsvıçrc'nm Basel kentinde yaşayan Behram. Türkiye'ye dönmck için hakkında verilen 'ıaksız karann bakaniıkça Jüzeltilmesini beklıvor. bugün bilsak 24 Aralık Perşembe: 19.00 Cihangir Seminerleri 4 TÜRKİYEÜE SİVtLLEŞME VE DEMOKRASİ SORUNU 4. Demokrasi ve Din Laiklik Demokrasinin "Olmazsa Olmaz" Koşulu mudur?:YaDa îslamla Dcmokrasinin Tclif Edilebilirlıği Oral ÇALIŞLAR Ali BULAÇ Fcrhat KENTEL Tai-Chi Chuan Harckcıli Mediiasyon ÇinEgscrsi/Jcn Erol KESKİN yönctimındc Kayıtlanmi/'.Başlamışıır Görsel Sanat Atölyejeri Mchmci GÜLERYÜZ yönciımindc Pcrşcnıbc-Cuma Fotoğraf \e Sinema Atolyesi Sclçuk TURANU Seramik Atolyesi KadriycE/d AĞAOĞLU vöncümınde Salı - Pcrşcmbc-Cumancsı Cafe-Foyer-Bar(Ginş) AkusükGiıar-TanjuA. RockCafc-Bar(5.Kaı; Kramp Yeni kitabı "Ayna Şiirleri" Anadolu Sanat Yayınlan arasında yayımlanan Hilmi Yavuz'un 'çarmıh'ı: Bir 'ben'e, bir kente, bir kadına çivili ohnak OSMANHAKANA. -Ayna Şiirleri, üc bölümden oluşuyor. Sı- raşıyla "yitik bir ben için sonnet'ler"'de 11 şiir, "yitik bir kent için sonnet'ler'*de 8 şiir ve "yi- tik bir aşk için sonnet"ler"de 11 şiir olmak üzere, toplam otuz şiir var. İkisi on üç dizeli, ikisi on beş dizeli >e ağuiıklı olarak "sonnet' dize say ısına uy gun on dört dizeli > irmi altı şiir var. 'Ya/ Şürleri'nden başlayarak Ayna Şiirle- ri'ne kadar butün şur kitaplarınızda. gele- neksel olarak. her şiir kitabında 16 şiir yayı- mladınız. Ve yine ilk defa, dize sayısını 14'le sınırladınız. Elbette bunlann bir nedeni ol- malı... Bu sorunun yanıııııın tusım-sözcüğü. 'Si- murg"dur. "Sımurg". yani, "Otuz Kuş'... Feri- düddin-i Attar"ın 'Mantık üt-Tayr'ından yola çıkarak şunu söylcyeccğım: Oluz kuş. Sınıurg"da nasıl kendilerini gördülerse. ben de 'otuz ayna"da kendimi görüyorum. Otuz şiir. otuz ayna!.. -Sonneflerinizde, 'Kahverengi' yazılan söz- cükleri yerli yerine oturtmadan, Ayna Şiirle- ri'nin labiren'thoslannda dolaşmak olanaksız görünüyor. Bazı sözcükleri ciddi bir biçimde, kendi nıülkünüz yapıvor, neredeyse başka şa- irier tarafından kullamunasını olanaksız hale getiriyorsunuz. Ya da şayet kullanılırsa. Hil- mi Yavuz sözcükleri gibi duruyorlar. Şimdi v alnızca biçemini/e dönuk olarak sonıyorum. > anıtını/ı da bu bağlamda istiyonım. Nicin 'Kahverengi/Siyah" sö/dikler? Sizin şiiriniz- deki nedenlerini anlatır mısınız? Kitaptaki kahverengı sözcükler için söyle- diklerin doğru: Bu sözcüklen yerlı yerine oturtmadan Ayna Şiirieri'nın ıçinde dolaş- mak olanaksız... Kahvcrengj sözcükler. gündelik yaşamın imleridir, beni gündclik yaşama çıkaran, gündelik yaşama cklemlc- yen. gündelik yaşamla buluşturan sözcük- ler... Dahası. bu kahverengi sözcüklcrden bir bölüğü. gündelik kamusal (public) ya- şamla. bcnim özel (privatc) yaşamımın ör- tüştüğü alanlan imliyor. Asıl kahverengi'ler de bunlar galıba .. Şöyle dc diycbilir miyim? Yaz Şiirleri'nden başlayarak Ğizemli Şiirler. Zaman Şiirleri ve Söylen Şiirleri. sadecc şai- rin kendine açık bir özel yaşamın şiirlenydi- • Hilmi Yavuz, k Ayna Şiirleri' ile gündelik yaşamı şiirle kuşatmaya çalışıyor. Sorun- salı; bugün'ü epik yoğunluk'la vere- bilecek temsili im- ler bulabilmek ve bunlan birer 'şiir- sel im'e dönüştü- rebilmek... • Yavuz için tek I sözcükle aşk ; iç- kanama! ler. Ayna Şiirleri'nin bu bağlamda apayn bir konumu var: Bu şiirler. sadece şairin kendi- ne açık ve başkasma kapalı şiirler olmaktan, biraz da kahverengi sözcükler dolayımında kurtuluyorlar... -'Ayna Şiirleri' üç ayrı kişiliğe ithaf edilmiş: Hilmi Yavuz, İstanbul \e Nuran Yavuz. "Ben için sonneftc, '...tcslis, teslis. teslis!..' derken Ayna Şiirleri'nin, bir üçleme olduğunun ipuç- lannı da veriyorsumi2. Baba, oğul. kutsal ruh gibi!.. Siz, bu üçgenin sınırlannı, şair, kent ve aşkla kapatıyorsunuz. Gerçekte Hilmi Yavuz nasıl bir çarmıha germeye çalışıyor kendisi- ni?.. ' • Kitaptaki "teslis'i doğru saptıyorsun: Ben (şair). Kent ve Aşk... İlk şiirde ("Ben İçin Sonnet") "teslıs" üç kez geçiyor. (Ayraç içinde söyleyeyım: Bu kıtabın şifresi, 3'te ve 30- dadır!) Benim çarmıhım da bu işte? Bir Bene, bir Kent'c ve bir Kadın'a çivili olmak! - Sevgili Hilmi Ya\Tiz, 'Ayna Şürleri'nde okurtarınızı şaşırtacak bir şe> yaptnuz. Sanki sizin şiirinize oldukça yabancı duran yeni bir şe\ bu. 'Gündelik olan'ın şirinin yazılamayaca- ğını ikimiz de biliyoruz. Ama siz oldukça güncel \c gündelik olanı şiirinize ansızın soknınuz. Bu hiç de kola> bir iş değil!.. Siz yanlışlıkla, sizin obnavan bir pazara raı girdini? Yinelemeliyim: Ayna Şiirleri ile gündelik yaşamı şiirle kuşatmaya çalışıyorum. Bu- gün'ü epik yoğunluk'la verebilecek temsili imler bulabilmek ve bunlan birer 'şiirsel im'e dönüştürebijmek!.. Ayna Şiirleri'nin sorun- salı budur! Örneğin. "endekslenmek'i. gün- delik yaşamdakibağlamından (temsili bir im olmaktan). onu ancak 'ölüm'le birlikte kur- gulayarak çıkarabilirim (şiirsel im'e dönüş- türcbilirim) diye düşündüm, hepsi bu!.. -Kıyamet"i bildiğinize göre, gelecekte şair- lerin nasıl bir labirenthos'ta dolaşacaklarını da bilirsiniz. ^ ani sizden sonra ay nalara bakı- labilecek mi? Ne dersiniz?.. 'Ah, benimki değil bu, aynalann hayah' ve'ih, başka bir şey değilim aynalarımdan 1 dizelen, tasavv ufî (ve bir anlamda da felsefî) bağlam- da. yaşamın bir yansıma. bir görüntü ol- duğunu imlemiyor mu? Eğer öyleyse. Pla- tonun mağarasındayız demektir- ve galiba. oradan hiççıkmadık! Bu mağarada. zorunlu olarak, aynalara yer yoktur ve işte şairin aç- mazı da buradadır: Mağaradakilere aynayı nasıl anlatmalı? Şairler. gelecekte labirentlerde değil de. bu mağarada dolaşacaklar ve hep aynı soruyu soracaklar kcndi kendılenne: Yüzleri duva- ra dönük bu mağara ınsanlanna aynalan nasıl anlatmalı? Bunu anlatabilendir şair; -ve, bunu anlalmayı başarmışsa, mağaradan kovulur!.. Bir kchancl: Benden sonra aynalar... -'Delirium kuşanıyor tenimdeki tenhâlık'. Bu dize beni biraz rahatsız etti. Ürkütücü bul- dum. İsterseniz bu simsiyah sözcük üzerinde biraz duralun. Aslındasözünüettiğinbudızeyi. kitaptaki bir başka dizeyle birlikte düşünmek gerekir 'Kalbimiz minibüste bir Tufan'ın içine stğınmayı dilerken'. İşte bir eğrctılcme daha: Minibüsler mi. Nuh'un gemısı mı? Aradaki fark şu: Nuh'un Gemisi'ne Tufan'dan ka- çanlar sığınmışlı; mınibüslckiler isc bir tu- fanın içine sığınmayı beklıyorlar!. Her şey tcrsınc döndü ve elbcıte. İnsan dcnen kıya- met" böyle kopacak (Hcpımız, dclınum ku- şanarak kurtulacağız!) Kehanelimı yincliyorum: Benden sonra Tufan!.. -Las Meninas, Yelasquez'in bir tablosu. Bu tabloda Velasquez de vardır. Resim yapar. Aynalan örtmeden önce, kim kimle/ne neyle yer değiştirdi? Hilmi Yavuz bu kitapta nerede duruyor? Las Meninas ile bağlayarak anlatır mısınız? Las Meninas'ta Velasqucz, hem aynanın içindcdir hem dışında... (Tanpınar'ı anımsa: 'Ne zaman'ın içindcyiz Ne de büsbütün dışında"). Ben AynaŞürlerrndc. Vclasquez'- in Las .Meninas'ta durduğu gibi duruyorum; ve, Velasquez'le yer dcğiştiriyorum. Unut- mamalı: Yalnız krallar yer değiştirmezler. aynanın içinden öylece seyredcrler-: hepimiz adına!.. -'Zaman Şiirleri'' için söylediğiniz bir şeyi anımsıyorum. Yanltş hatırlamıyorsam Za- man Şiirleri, son elli yılın en iyi şiir kitabıydı. Yeni dedikodulara yeni fırsatlar yaratabll- mek için, söyler misiniz 'Ayna Şiirleri', Za- man Şiirleri'nin neresinde duruyor? Ayna Şiirleri, Zaman Şiirieri'nın tam karşısında duruyor ve onu göstenyor! -Son olarak sormak istivomm: Hilmi Ya- vuz, Aşk'ı tek bir sözcükle anlatmaya kalk- saydı bu sözcük ne olurdu dersiniz? Tek sözcükle aşk mı? İçkanama!.. Mehmet Uygun'un yapıtlan ay sonuna dek Vakko Sanat Galerisi'nde 'Sınırda' gezinen garip yaratıklar AHU ANTMEN Gerçeküstü resmin Türkiye'deki genç temsilcilerinden Mehmet Uygun'un. re- sim. descn ve heykellcrinin yanı sıra bir mekan düzenlemesine yer verdiği sergisi ay sonuna dck İstanbul'da Beyoğlu Vak- ko Sanat Galerisı'nde sürüyor. Yılbaşı için hazırlıklannı çoktan tamamlayan Vakko'nun ikinci katında. yani sanat ga- lerisinde, Uygun'un dünyası -gerçeküstü. anlaşılmaz ve garip, bazen korkunç, bazen alaysı-sergileniyor ve o dünyanın ılginç yaratıkları cırit atıyor. Bir yandan neşeli noe! şarkılan yankı- lanıyor; alışverişe gelenler. üst katlara çı- karken Mehmet Uygun'un ilginçdünyası- na dahveriyor cin mi. şeytan mı yoksa in- san mı bu kel kafalı. boğum boğum, koca gözlü. çirkin ve doğrusu biraz da gülünç yaratıklar? Mehmet Uygun, onlan "'enerji varlık" diyeadlandınyor. Bu "enerji \arlık"lar ki hepimiz birer enerji varlığız Uygun'a göre. tıpkı insanlar gibi takım elbiseîer giyiyor- lar. müzik aletleri çahyorlar. bir saatin başında dump zamanm-ya da yaşamın- geçmesini beklıyorlar.. Isterlerse çmlçıplak. birbirleriyle oyunlar oynuyor- lar. belki büyü yapıyorlar. gerçek ve ger- çek olmayan iki dünyanın sınırlan arası- nda gezinip duruyorlar. Uygun şekil ver- mişonlara.ama tuvaldeya'da birhcykelin formlan içinde öylesine bağımsız. yara- maz ve kendi kendine görünüyorlar ki... Mannara L'nıversitcsi Güzel Sanatlar Fakültesı Ergin İnan ve Mustafa Pilevneli atölyelerinden 1989 yılında rnezun olan Mehmet Uygun. Anadolu Üniversitesi Uygulamalı Güzel Sanatlar Fakültcsi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. İlk kişi- sel sergisinı 1988 yılında. henuz öğrenciy- ken gerçekleştiren Uygun, her sergisinde kendini aşmanın farklı yollannı arıyor. Kendini malzemeyle sınırlamaması da buna olanak veriyor. "Ben her türlü malzcmcye sezgilcrimle yaklaşıyorum. malzcmeye kendi öz ve biçimimi yüklüyo- rum. Bu. zorlama olmaksızın kendilığın- den oluşuyor" diyor sanatçı. Mehmel Uygun'un sanatı, tamamen sezgisel-sanatçmın bir takım olaylara ken- di sczgileriyle yaklaşımını ortaya koyuyor. Gerçeğin. düş yoluyla çözümlenmesi için çabalıyor Uygun. zaten "gerçekler" umi- runda değil. "Gerçek yok" diyor, "Benim gördüklerimi bir başkası görmeyebilır" di- yor, düşlerinden kurduğu bu dünyada, düşlerinden kaynaklanan sorunlannı çö- züyor: üstelik bunu 2000 yıldır yaptığını söylüyor: "Görsel bir takım şeyleri 2000 küsur yıldır yapıyorum ben. Geçmişin de- rinliklerinden gelmişim gibi kendimi adeta o kadar yaşamış gibi hıssediyorum..." Kendi dünyasında zamanla bile oyun oynayan Uygun'un bu yoğun düş dünyası nereden geliyor? Çocukluğu. anneanne- sinin. dedesinin anlattığı masallar, destan- lar. mitolojik kahramanlar. eski İstanbul'- un arka sokaklan. çocukken oynanan oyunlar. sonra büyümek, günlük iletişim- ler y a da iletişimsızler yaşamak. düşkınklı- klanna karşın yine düşlerle yaşama bağ- lanmak.. Uygun'un sanaü. "Günlük ya- şamdaki bayağılıklar, anlamsız davranı- şlar, duyarsızlık, bilginin sonsuzluğunun kavranamayışı, doğal akışa müdahale, se- çılmış insanlar. sonra zaman yolculan, ver, gök vc ikisi arasında yaşayanlar. Şey- tanlar, anler, hayvanlar. Bunlann insana dönüşmesi veya insanm bunlara dönüş- mesi. her birini veya bütününü özünde bu- lunduran canhlar, canlılann en gelişmişi, uygan ınsan!" Şaşırtmak. düşündüimek, güldürmek. korkutmak ve yargılamak istiyor Mehmet Uygun. Onunodüşdünyasınagiripde her türlü çağnşımla yüklü yaratıklanyla tanı- şan da kendince şaşınyor. korkuyor. gülü- yor ve herhalde düşünüyor... Mehmet Uygun, her türlü malzemeye sezgileriyle yaklaştığını söylüyor. Ölüm kadına yakışır GençleşmekuğrunaKültür Servisi- İki kadının gençleşmek ve sonsuza dek genç kalmak için verdiği ılginç savaşımı konu alan "Ölüm Kadına Yakışır- Death Becomes Her", yann İstanbul'da Kadıköy Sü- reyya, Beyoğlu Atlas. Osmanbey Osmanbcy Gazi. Bakırköy Renk, Eskişehirde An, Kaysen'de Onay sinemalannda gösteri- me giriyor. Film, önümüzdekı günlerde de Ankara sinemalan- ndaeösterime girecek. "Olüm Kadına Yakışır". sürprizlerle dolu. "Dişi Şeytan-Shc Devil" filminden sonra bir kez daha "komedi" diyen. "ciddı rol- lerin" ünlü oyuncusu Meryl Streep ve kısa bir süre önce çevirdiği ilk ve tek gerilim fılmi "Aldanış" ile hayranlannı şaşırtan ünlü komedi fılmleri oyuncusu Goldie Hawn başrolkrde. İkisi arası- nda kalan erkek oyuncu ise. "Mavi Ay" dizisiyle ününü pekişti- ren, daha sonra "Zor Ölüm-Die Hard" fılmleriyle yıldızı paria- yan Bruce Willis.Fıl- min diğer rollerinde, lngrid Bergman'm kızı. "Blue Velvet- Mavi Kadife" fılmıy- le sinemada çıkış ya- pan Isabella Rosselı- ni ile Oscar ödüllu film yönetmenı Sydney Pollack var. Filmin yönetmeni, "Geleceği Dönüş" fılmleri ve "Roger Rabbit" fılmleriyle Holly^vood'da ken- dine özgü bir yer edi- nen Robert Zemec- kis. Meryl Strcep'in söylediğine göre, Ze- meckis'in bir filminde rol almak, o fılmi ızle- mekten çok daha ke- yifli. Herhalde pek haksız da sayılmaz! "Ölüm Kadına Yakışır", biri artık yaşlanmaya yüz tutmuş bir sinema yıldızı, bir kadın yazar ve bu yazanndoktor sevgilisi arasında gelişen korkunç "ka- pışma"yı konu alıyor. Doktor, sevdiği kadınlar uğruna geliştir- diği gençlik iksiri nedeniyle paylaşılamıyor... Gerçekten de işe yarayan bu gençlik iksırinin "yan etkileri" yok mu peki? Elbette var... Bu "yan etkiler" de belki filmin en ilginç yanını oluşturuyor. Çünkü bunlar ortaya çıktıkça, kahkahalar da başlıyor! Bu bakımdan bir özel efekt harikası sayılabilecek film, gençleşmek için insanlann ncler yapabileccğini komik bir bakış açısıyla irdeliyor. Ünlü düşünür ve şair Tevfık Fikret, doğumunım 125. yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anıldı Tevfik Fikretçağdaş düşünceleriyle hq) yaşayacak bilsak, sıraiclvilcr cad., soğancı soR. 7 cıhangir 243 28 79-99 " SALİM RIZA KIRKPINAR 125. doğum vılını kutladığı- mız büyük düşünür vc şairTcv- fık Fikret'in 1896 yılı, yaşamın- da önemli bir dönüm noktası- dır. Eski edebıyatı savunanlara karşı gençlerden oluşan bir ede- biyat ccphesi kurulur o yıl. Bu kuruluşa öncü vc scvgili öğret- meni Recaizade Mahmut Ek- rem'ın de girışimiyle bcş yıldır Ahmct İhsan'ın çıkardığı. Scr- vet-i Fünun. edebiyat ağırlıklı bir dergi halıne geiirilir. Yöne- tim Tevfik Fikrct'in elindedir. Dcrgi çcvrcsindc, kısa süredc Ccnap Şahabctün. Halıt Ziya, Mehmet Rauf. Hüseyin Cahit gibi gençicr loplanır. Dcrgı say- falannda bir yandan eski edcbi- yatçılarla tartışmalar sürerken. şiir. roman. öykü ve clcştiri alanlannda yeni örncklcr vcri- lir. Dönem. islibdadın baskılı döncmidir. Baskı vc sansür bü- tün şiddetiylc sürmektcdir. Fik- reı. biraz da yaratılışı gcrcği ka- ramsar. kötümbcr bir ruh hali içindcdir. Genç sanatçı arkadaşlarıyla • Tevfik Fikret, do- ğumunun 125. yılı etkinlikleri çerçeve- sinde Galatasaray Lisesi'nde kendi yaptırdığı konferans salonunda Hıfzı To- puz, Çetin Altan ve şairin Aşiyan'daki evini anlatan Cengiz Bektaş'ın konuşma- larıyla anıldı. BUGUN Tevfik Fikret anma etkinlikleri çerçeve- sinde Atatürk Ki- taplığı'nda bugün saat 16.00'da bir pa- nel gerçekleştirile- cek. Panele konuş- macı olarak Oktay Akbal, Prof. Kenan Akyüz, Şükran Kurdakul, Haşim Nezihi Okay ve Prof. Cahit Tanyol katılacak. bu kötümser ruh hali içinde zo-- runlu olarak sanat için sanat görüşü ile bircyscl konolar üzc- rındc başanlı örnekler vcrmek- tcdirlcr Bu arada Fikret. top- lunısal konulara da şiirlerinde yer vcrmcyc başlar: Balıkçılar. Ramazan Sadakası. Vcrin Za- vallılara, Askcr Gcçerkcn. Kc- nan, Hasan'ın Gazası gibi man- zumcler okuyuculann büyük dıkkatıni çeker. 1901'dc Scrvel-i Fünun'un dağıiması ve kapatılması üzcri- nc şaırimiz ünlü Sis, Haluk'un Veda-ı, Ferda. Haluk'un Bav- ramı şiirleriyle asıl kişiliğini bu- lur. 1901'de yazdığı büyük Sis şiiri yazın dünyasında gcrekcn ilgiyi görür: "Milyonla banndırdığın ccsctlcr arasında temiz ve parlak kaç alın vardır" dizclcriylc şair islibdal döncmi İstanbulu'nu dile getirir "Sis"- tcn birkaç ytl sonra vazdığı Ta- rih-i Kadim'de sorunu tarihlc bir hciaplajma gibi clc alır. Bu ünlü büyük şiir 1905'lc yazılır. yayımlanma-z. elden clc dolaşır. Î908 Mcşrutiyctindcn önce ya7dığı siırler arasında Sabah Olursa ayn bir öncm uışır. Bu şiirde şair. oğluna. dolayısıyla gençliğc seslenir. "Bu ülkede bir gün sabah olacaktır. Bu ülke- nin sislencn alın yazısı güçlü bir elin güçlü bir dokunuşuyla şu donuk şu paslı ulusun çehresı gülecek ve aydınlanacaktır" di- yerek 1920 Atatürk Türkiyesi- ni müjdeliyor gibidir. Şair artık gclccck için kötümser değil. iyimserdir. Yine 1908'den son- ra yazdığı siyasal yergi nıteli- ğindeki şiirler elden elc dolaşır. Şair yine karamsardır. "Mıllct Şarkısı" adeta bir ihtilal cağnsı gibidir. Han-ı yağmada ise siyas;ıl ycrgi en güçlü scsini duyurur: "Yiyin efendiler yiyin. bu hanı iştiha sizin , Doyunca, lıksınn- ca. çatlayıncaya kadar yiyin" dizcleriyle bu ünlü şiir. yergı edcbiyatımızın cn parlak ör- ncklcrindcndir: "Bu harmanın gclir sonu kapıştınn gıdcr ayak yarın bakarsınız söncr bugün çatırdayan ocak bugünkü nıı- dclcr kavi. bugünkü çorbalar Mcak atıştınn. tıkıştınn kapış kapış. çanak çanak." 1909da Fikrcl . birınciliklc bitırdıği. öğretmenlik yaptığj, Doğu"nun Batı'ya (Şark'ın Garp"a) açılmış ilk pcnceresi, dcdiğı Galalasaray Lısesi'ne müdür atanır. Titız bir öğret- mcn ve eğitici. akla ve bilime inanan laik. ilen görüşlü Fikret, 31 Mart gericıler harcketi karşı- sındadır: Ayak lakımı gericiler, Galalasaray'ın dcmir kapısına dayanmışlar "Dinsiz müdür is- temeyiz" diye bağırmaktadır- lar. Fikret dc "Bcnim cesedimi çiğncmeden içeri gıremezsıniz" diye haykırarak bu genci bağ- nazlann karşısında dircnmiştir. Bu > ürekli öğrctmen-müdürşa- ıri saygı ile anmak boynumuza borçtur. 1915 yılı ağustosunda Aşi- yan'da şeker saynlığından ölcn T.Fikret. Eyüp Mezarlığı'na gömülmüş. 196l'deTevfik Fik- rcl Dcrneği'ncc kabri. evı Aşi- yan'ın bahçcsine nakledilmiş- lir.Akıl \e bilim yolunda \ürü- yen Fikret. çağdaş düşüncele- riyle "Fıkn hür. ırfaııı hiir. vıc- danı hiir bir şair""dir. i'ikıvt. a\dın göııüllerdc lıcp \aş.ıva- caktır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle