Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22ARALIK1992SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Schönberg
Konferansı
• Kültür Senisi- Piy anist,
pedagog ve müzik
araştırmacısı Le> la Pamir
bugün Cemal Reşid Rey'de
"Viyana Dekadans ve
Vrnold Schönberg" konulu
ov konferans veriyor. Saat
17.00'deki konferansta,
dönemın edebiyatına,
resmine ve sosyal yaşamına
da değinilerek, Schönberg'in
"Aydınlatan Gece'Y'Gürre
ŞarkıIan'VMusa ile Harun"
operalanndan örneklerle
sanatçının sanatsal ikilemi
hakkında bilgi \erilecek.
Melis Sökmen'e
ödöl
• STOCKHOLM(LBA)-
Melıs Sökmen ve
arkadaşlan. ABD \e
Avrupa'dan vaklaşık 700
şarkının katıldığı
Stockholm'deki pop müzik
yanşmasında ikınci oldu.
Yanşmada birincilik ödülü
verilmedi.
Şiir yaiMşması
• Kültür Senisi- Dünya
Kitap dergjsi.yayın
hayatının ikind yılında bir
şiir ödülü vcrmeyi
kararlaştırdı. Nisanayına
dek Dünya Kitap dergisinde
>ayınlanacakşiirler
arasından seçilecek
yanşmada yaş ve konu
sınırlaması olmayacak.
Şiirler. Dünya Kitap 1. Şiir
Ödülü. NarlıbahçeSok.
No:15Cağaloğlu34440
İstanbul adresine
gönderilebilir.
'Sanat politika
değil'• Kültür Senisi-KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'ın Nevv York'taki
Arts Club'ta 17 kasım-20
araltk tarihleri arasında
açılması planlanan ancak
ABD'deki Yunan lobisinin
baskısı sonucu iptal edilen
fotoğraf sergisinin ocak
ayında gerçekleştirilmesine
karar veriidı. Arts Club'ın
yöneticisi Gordon Alt.
"Sanat politika değildir.
Sayın Denktaş'ın
fotoğraflan heryönüyle
sanat olayıydı" diyerek
serginin iptal edilmesini
protesto ederek göreyihden
aynlması üzeri'ne, Arts
Club"ın yönetim kurulunda
yapılan olağanüstü
toplantıda 7'ye 2 oyla
serginin ocak ayında
yapılmasına karar verildi.
Antika
tutkusu
• Kültür Servisi-
Antik-Dekor dergisinin bu
ayki sayısında A. Süheyl
Ünver'in icazetleri ilk kez
yayınlamyor. Ünlü
kolleksiyoncu Ayşegül
Nadir'in "Antika Tutkusu
Nedir, Kime Yakışır. Nasıl
Olur" başlıkh yazısı ile
Bodrum Sualtı Arkeoloji
Müzesi uzmanlanndan
Gülşen Alpözen'in,
dünvanın en büyük amphora
koleksiyonu ile amphoranın
sınıflandınlması ve
tarihlendinlmesi konulannı
işlediği yazılar. derginin bu
ayki ilginç konulannı
o'luşturuyor.
bugün
bilsak
22 Aralık Salı :
19.00 Cihangir Seminerleri 4
TÜRKİYEDE SÎMLLEŞME
VE DEMOKRASI SORUNU
4. Demokrasi ve Din
Laik Cumhuriyette
Diyanet Işlcri Başkanhğı:
Truva Alı mı, Laüdiğin
Kalcsi mi?
Iştar B. TARHANLI
Cahit TANYOL
Sadık ALBAYRAK
Tai-Chi Chuan
Hareketli Meditasyon
ÇinEgsersızleri
Erol KESKİN yöneıiminde
KayıtlanmızBaşlamıştır
Görsel Sanat Atölyejeri
Mchmct GÜLERYÜZ
yönctiminde
Perşembe-Cuma
Fotoğraf ve Sinema Atölyesi
Selçuk TURANLI
Seramik Atölyesi
Kadriyc Ezel 'AĞAOĞLU
yönetiminde
Salı - Pcrşcmbc-Cumanesi
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
AkusükGııar-Tanju A.
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
Versiz Davranış
Son kitabı 'Sonuncu Sonbahar' ile roman sanatıyla hesaplaşmayı gündeme getiren Pınar Kür:
Yazmak eylemini seviyorıuııAHL ANTMEN
"Bir Cinayet Romanf'ndan
sonra verdiği arayı, yine bir "ci-
nayet romanı'yla kapattı Pınar
Kür.Yazannsonkitabı"Sonun-
cu Sonbahar", "Bir Cinayet
Romanı"nın kaldığı verden
yeni bir yolculuğa çıkıyor: bu
yolculuk, bir yandan "'Bir Cı-
nayet Romanı"nda tanıdığımız
şişman matematik profesörü-
nün yeni maceralannı anlatı-
yor. öte yandan Pınar Kür'ün
roman sanatıyla hesaplaş-
masını gündeme getiriyor.
Sonbahan daha yeni geride
bıraktığımız bu günlerden bi-
rinde, soğuk ama yine de güneş-
li bir kış öğleden sonrası, Pınar
Kür'ün içinde hüzün saklı ki-
tabı "Sonuncu Sonbahar"-
ı(sonbahar. niye hep hüznü
çağnştınyor?) konuşacağız. El-
madağ'da. yazann 1981 'de
yayımlanan kitabı "Bir Deli
Ağaç"a konu olan o eski. kişi-
likli ve çevresindeki kalabalığa
karşın tek başına. kendi başına
duran o eski apartmanda...
Şişman profesör kim bilir kaç
kez inip çıktı bu vaşlı merdiven-
ieri Pınar Kür'ün zihninde. Ka-
fasındaki cinayetleri çözmek
için düşünceli düşünceli...Bu
şişman profesör nasıl olageldi
ki? Pınar Kür'ün "Bir Cinayet
Romanı"yla terkedeme> ip "So-
nuncu Sonbahar*'da da "birlikte
olduğu" bu matematikçi kim
gerçekten?
- Matematik benim pek ıyi
başaramadığım, fakat dısıplin
olarak gıpta ettiğim bir olay.
Belki başaramadığım için böy-
le. Aynca babam matematik-
çiydi. Birmatematikçiyle büyü-
düm...Annem de edebiyatçıydı.
Ondan sonra çeşitli dönemler-
de flört ettiğim, aşık olduğum
matematıkçiler de olmuştur.
Ashnda esas olarak ben bu ro-
manlarda sanat eseriyle mate-
matiğin benzerliğinden yola
çıktım. îkisi tabii ki çok ayn sıs-
temler ama yaşama eşit ölçüde
uzak. eşit ölçüde yakınlar. Ma-
tematik bize vakındır. ama sis-
tem olarak yaşamın dışındadır.
Sanatın da öyle olduğu düşün-
cesinden hareket ettim. Bir de
belki bir ihtimal, babam \aş-
landığında şişmanlamıştı ama
sanmıyorum...Zaten babam ki-
şilik oîarak benim gibi fevriydi.
bu adam ise çok sakin. Sanıyo-
rum benim biraz hayalimdeki
erkek bu matematikçi.
-"Bir Cinayet Romanı" ile
"Sonuncu Sonbahar" arasında
yaşanıyor. Nasıl atlatacağız
bilmiyorum.
- Daha önce 'artık yazmava-
cağun' demiştiniz ama sonuçta
bir yazar kendini yazma eyle-
minden ahkoyamıyor herhal-
de...
Bilmiyorum. Ben bu kitabı
yazdım çünkü başka yapacak
birşevim yok. Yazmak eyle-
mini seviyorum. Artık yazma-
yacağım dedım ama olmadı.
roman sanatıyla bir hesaplaş-
maya girişmiştim ama bunu
daha ileri götürdüğümü saru-
yorum "Sonuncu Sonbahar"-
da. Bu romanda gerçek hayali
kışıler değil. hayali hayali kişi-
ler kullandım. Yanı roman ki-
şilenni tekrar ele aldım. roman
kişilerinden oluşan bir roman
yazmak istedim. Çeşitli kitap-
lanmdan alınmış kişiler var bu
romanda.
sonra bu adamlar kitapla uğ-
raşmaktan vazgeçti. O zaman-
ki Muzır Kurulu benim kitap-
lanmı >asakladı aa acaba bu-
gün televizyon seyretmekten
utanmıyor mu? Dört beş sa>fa
için benim edebıyat eseri olan
kitabımı yasaklıyorlar. sonra
hiçbir sanat değeri olmayan
pespaye, bayağı bir takım film-
ler gösteriyorlar.
- Mahkemeye gidip gelmeler
• Artık yazmayacağını
belirttiyse de, yazmak
eylemini sevdiğini söy-
lüyor Pınar Kür. Çün-
kü daha söylenecek
şeyler var ve kendisi
içinyazıyor.
• Televizyondaki ba-
yağı fılmlerden dolayı
ilerde çocuklann cinsel
yaşamından endişe du-
yuyor.
• Pınar KüYe göre,
'anlatılması gerektiği
zaman anlatılır cinsel-
lik.'
sizin için uzun sayılabilecek,
dört yıl gibi bir süre var...
Bu toplumdan kendimi öyle
bir kopma durumunda hisset-
tim ki. Yerimi bulamıyorum bu
toplumda. O zaman ben niye
yazacağım? Dünyanın her ye-
nnde böylc geçiş dönemieri ol-
muştur ama ben hiç bu kadar
korkunç >aşandığını sanmıyo-
rum. 15 yıl önce bir kıtap
çıktığında 35 vazı çıkı>ordu.
Şimdi eleştirmenler yazı vaza-
cak dergi bulamıyorlar. Kor-
kunç bir yozlaşma, banalleşme
Çünkü daha söylenecek birşey-
ler var. İçinde yaşadığı toplum
kendisine uzak olunca insan is-
temivor yazmak. Ama yine de
sonunda yazıyorsunuz. Ken-
dim için yazıyorum. Ama daha
genç olsaydım. yapacak başka
birişimolsaydı...
-1976 yılında yayımlanan ilk
romanınız "Yann Yarın", "Bir
Cinavet Romanı" ve şimdi de
"Sonuncu Sonbahar" ile birlikte
roman sanatıvla olan hesaplaş-
manız sona erdi mi?
"Bir Cinavet Romanfnda
- Bir daha roman yazacak
?
Düşünmüyorum. Ama yine
de buna ben karar vermiyorum
galiba.-.Konular bana roman
ya da öykü olarak geliyor.
- Zamanında Muzır Kurulu
ile çok başı derde girmiş bir ya-
zarsınız...
Bazen kendime soruyorum
bu Muzır Kurulu acaba benim
için mi kuruldu diye... Toplatı-
lan kıtap dört tanedir. Benim
iki. Ahmet Altan ve Henry Mil-
lerın birer kitabı. Ve bundan
üç yıl sürdü değil mi?
Evet, "Bitmeyen Aşk'*taki
11 sayfa için üç yıl. "Asılacak
Kadın" ise 1979'da çıktı, ama
1986'da toplatıldı. Demek ki
aradan geçen o kadar süre için-
de kimseye fazla zarar ver-
memiş ki sokaklar seks man-
yaklanyla dolmadı. Okw
.mak.
bir çaba ister, okurla yazar
arasında karşıbklı bir alışveriş
vardır. Bu çabayı herkes gös-
teremez, bırakabilir ama o ça-
bayı gösterdiği anda hayalgücü
devreye girer ve bu eseri yeni-
den biçimlendirir. Oysa televiz-
yonda insanm suratına durma-
dan çirkin imajlar fırlatılıyor.
üstelik bunlan çocuklar da izli-
yor. Ben ilerde çocuklann cin-
sel hayatından endişeleniyo-
rum. Kadınlan insan olarak
göremeyecekler, onlarla bir in-
sani ilişki kurmak akıllanndan
geçmeyecek.
- Onca uğraştan sonra, kitap-
laruıızda eskiye oranla fazla cin-
sellik yok...
"Bitmeyen Aşk"tan sonraki
kıtaplarda fazla cinsellik yok,
evet. "Bir Cinayet Romanı"-
nda olsun, "Sonuncu Sonba-
har"da olsun, tanımlayıcı, yani
sahne anlatımı olarak pek yok
çünkü gerek yoktu. "Bir Cina-
yet Romanı"nda da birbirleriy-
le yatıyorlar, birbirlenne al-
datıyorlar ama onun grafık
olarak anlaülması gerekmiyor-
du. Anlaülması gerektiği za-
man anlatılır cinsellik. Ama bu
konuyla ilgili olarak "Bir Cina-
yet Romam"nda sitem ettim
doğrusu. 'Niye canım. dnsel
sahneler anlatılmamah, yazı-
lmamah, ne gerek var..." gibi
konuşmalar geçirdim. "Sonun-
cu Sonbahar"da da var. Benim
kırgınlığımı dikkatli bir okuyu-
cu anlayacaktır...
- En çok hangi kitabınızı se-
viyorsunuz?
En son kitabını her zaman
daha çok seviyor insan. Çünkü
daha yeni kopmuş oluyor. bir
de tabii her yazılanın biraz
daha iyi olması gibi bir amaç
var. Benim yalnız '"Küçük
Oyuncu"ya özel bir sevgim
vardır. "Küçük Oyuncu'yu
kimse beğenmedi, 1977"de ilk
kez yayımlandığında anlaşıl-
madı...
Biraz kenara itilen çocuğu
olur ya hani annesi ona biraz
daha şefkat gösterir. "Küçük
Oyuncu"yu ona benzetiyorum.
Ama üç dört yıldır aldığım
okur mektuplanndan, genç ke-
simin, yani 1977 yılında oku-
yanlann çocuklannın "Küçük
Oyuncu"yu beğendiklerini
anlıyorum.
E.H.Gombrich'in "Sanat ve Yanılsama" adlı kitabı Ahmet Cemal 'in çevirisiyle yayımlandı
Saııatta görmebi^mkrineyeniboyutKültür Senisi- Ünlü Jngiliz sanat ta-
rihçisi E.H. Gombrich'in "Sanat ve
Yanılsama" adlı kitabı, Ahmel Ccmal'-
in çevirisiyle Remzi Yayınlan arasında
çıktı. Yazann "Sanatın Öyküsü" (The
History' of Art: ilk basım Londra, 1950)
adlı kitabını sanat tarihcisi Bedrettin
Cömert dilimize kazandırmıştı. "Sa-
natın Öyküsü", başlangıcindan gü-
nümüze sanat tarihinin. resim, heykel
ve mimarlık alanlannı birlikte kapsa-
>an birpanorama niteliğindeydi. Kitap
yalnızca İngiltere'de. 1950- 1978 yıllan
arasında 13 kez basılmış. aynca günü-
müze kadar pek çok dile de çevnlmişti.
1960 yılında yayımlanan "Sanat ve
Yanılsama" (Art and Illusion) ise. ya-
zann bclirtıiği gibi. kısmen "Sanatın
Öyküsü"nde sanat tarihinin odak nok-
tası niteliğindeki yalnızca değinilen pek
çok sorun üzerine aynntılı biçimde yo-
ğunlaşmayı. kısmen de sanatın gelişme
sürçcinin ilk kitapta ele alınmamış yön-
lerini sergilemeyi amaçhyor.
Türkçeye yapılan çeviri için kitabın
özgün İngilizce metni ve yazann kızkar-
deşi Lısbeth Gombrich tarafından ve
yazann denetimi altında gerçekleştirilen
Almanca çeviri temel alınmış. Yazar AI-
manca çeviriye. İngiu'zce özgün metınde
bulunmayan pek çok ekleme yapmış
konulara daha açıklık getinneyi amaç-
lamış. "Sanat ve Yarulsama"yı dilimize
kazandıran Ahmet Cemal. bu kitabın
çevinsini üç yılda bitirebümiş.
- Türk Okuru, E.H. Gombrich'te daha
önce, Bedrettin Çömert'in çevirisiyle
çıkan "Sanatın Öyküsü" adlı yapıtı
aracılığıyla tanışmıştı. Bu ikinci kitabın
ö/.elliklerinden biraz söz eder mlsiniz?
"Sanatın Öyküsü", olabildiğince ge-
niş okur kitlelerine sanatın gelişmesini.
başlangıandan bu yana bir kültür se-
rüveni niteliğiyle sergilemeyi amaçlay an
bir yapıttır. Kitabın çeşitli dillerde çok
büyük baskılar yapmış olması, Gomb-
rich'in amacını başanyla gerçekleştir-
miş olduğunu gösteriyor. "Sanat ve
Yanılsama" (Art and Illusion) ise bir
anlamda "Sanatın Öyküsü"nü devam
ettiren ve tamamlayan bir çalışma.
Daha önce, "Sanatın Öyküsü"nde bırer
olgu niteliğiyle ortaya konmuş olanlar,
"Sanat \e Yanı!sama"da kuramsal te-
mellerine kavuşuyor da denilebilir.
Yalnız buradaki "kuramsal" sözcüğü,
itici ve korkutucu gelmemeli. Çünkü di-
limize çev rilen ilk kitabında olduğu gibi.
ve Yanılsama", çok özel bir tanımla-
mayla, sanatın genel öyküsünden "gör-
me biçimlerinc" geçiş diye nitelendirile-
bıhr. Gombrich, görme biçimlerine te-
mel olan, insan psikolojisinin sanat
yapıtı karşısındaki tepkilerini alıyor. Bu
temel üzerinde. özelhkle "yanılsama"
öğesinin sanat yapıtının alımlanması
açısından oynadığı rol, aynntılı olarak
irdeleniyor. Bu arada konunun açıklan-
ması için hepimizin yaşadığı, her gün
Paıd Klee. Eski Yandan Çarklı, 1922
bu kitabında da yazar, "kolay an-
laşılırlığa" büyük önem vermiş ve en
kuramsal düzeydeki açıklamalannı
bile, çok zengin bir sanat uygulamasının
renkli dekoru icerisinde yapmış.
- "Sanat ve Yanılsama
n
da özellikle
hangi konulara ağırlık veriimiş?
Kitabın altbaşlığı olan "Resim Yo-
luyla Betimlemenin Psikolojisi" bu ko-
nuda bize bazı ipuçlan veriyor. "Sanat
yaşadığı sıradan olgular çıkış ııoktası
yapıhyor, örneğin a>Tiada kendi
yansımızı izlememiz, ya da reklamlar
karşısındaki tepkilerimiz gibi. Bu, kanı-
mca okura güçlük çıkarabilecek kimi
açıklamalann kolaylıkla özümsenebil-
mesi bağlammda, çok başanh bir yön-
tem. Çünkü bu yol sayesinde okur, gün-
lük yaşamın sıradan yaşantılan ile bir
Constable'ın, bir Turner'ın va da bir
Klee'nin yapıtlanna uzanan yol arasın-
daki ilintiyi somut biçimde görebiliyor.
- "Sanat ve Yanılsama", sizce eşiğinde
bulunduğumuz yeni bir yüzy ılın sanatına
ilişkin olarak da bazı veriler veriyor mu?
Kanımca bu, zaten calışmanın temel
amaçlanndan biri. Bu amaç. özellikle
"Karikatür Dencyimi" ve "Beümleme-
den Dışavuruma" başhklı bölümlerde
çok somutlaşıyor. Aynca, kitabın en so-
nunda, "Geriye Bakış" başhklı küçük
bölümde. örneğin şu satırlar. sanınm
Gombrich'in "değişenler" arasmdaki
"değişmezler"i nasıl ustalıkla saptaya-
bildiğini, böylece de bütün bir geleceğın
sanatını da belirleyecek kalıcı öğeleri
nasıl voırguladığını yeterince gösteriyor:
"Gördüğümüzü bildiğimizden kesinlik-
le ayırmak olanaksızdır. Kör olarak do-
ğan birisi, daha sonra gözü açılırsa, gör-
meyi öğrenmek zorundadır... Bizim
görmek dediğimiz şey. gördüğümüz
şeye ilişkin bilgimizce (veya sanımızca)
renklenmiş ve bıçimlenmiştir... Tuval-
deki belli bir lekeyi uzaktakı birdağ gibi
gördüğümüzde, onu değişime uğratmış
oluruz. Doğanın hiçbir zaman bir resim
gibi gözükmemesi, ama bir resmin bir
parça doğa gibi gözükebilmesi olgusu-
nun çelişkisi, ancak bu değişimle açıkla-
nabilir..."
- Bu kitabın çevirisini yaparken,
sıradışı denebilecek güçlûklerle karşı-
laştmızmı?
Bu çeviri ashnda, karmaşık yapısı-
ndan ötürü, güç bir görevdi. Çünkü
hem kavram ve terimleri doğru \ermek
hem de özellikle kuramsal açıklamalar
bağlammda, yazann üslubunun an-
laşıhrhğını korumak gerekiyordu. Ayn-
ca yazann Almanca çeviriye sonradan
bazı eklemeler yapmış olması nedeniyle,
kitabın İngilizce özgün metniyle Al-
manca çeviriyi biriikte kullanma zorun-
luluğu da vardı. Bir ölçüde görevin üste-
sinden gelebildiğimi sanıyorum. Benim
için çok zevkli bir çeviri serüveniydi.
Antalya
Devlet
Tiyatrosu
açılıyor
ANTAI.YA (AA) - Antal-
\d De\let Tiyatrosu açıhyor.
Tiyatro için aynlan Özel
İdare Kongre Salonu'nda
incelemeler yapmak. ko-
nuyla ilgili olarak Vali ve
Belediye Başkanı ile görüş-
mek üzere Antalya'ya gelen
Devlet Tiyatrolan Genel
Müdürü Yücel Erten, sa-
londa yapılması gereken
bazı düzeltme ve onanmlann
ocak ayı içinde ta-
mamlanması halinde yerle-
şik tiyatroyu şubat ayında •>
hizmete açacaklannı söyle-
di.
Daha önce bir müdür ve
ıki oyuncu gönderilerek.
acıldığı bildirilen Antalya
Devlet Tiyatrosu'nun Ba-
kanhğm atamalan durduğu
sırada yapılmış olması do-
layısıyla hukuken geçerliliği
bulunmadığını anlatan Er-':
ten, "Bir müdür. iki sanatcı
göndererek tiyatro açılmaz.
Aynca bir hafta süreyle sah-
nelenecek bir oyun gönde-.
rip masraflannı Özel îdare'-
ye yükleyen bir yerleşik ti-
yatro da düşünülemez"
dedi.
Yerleşik tiyatronun Vila-,'
yet ve Belediye'nin katkı-
lanyla kökleşmesini istedik-
lerini belirten Erten, şunlan
söyledi:
"Antalya her bakımdan
s
yerleşik tıvatroyu hak etrniş
bir kenttır. Daha önceki
şaşırtmalı uygulamayla ti-
yatroseverlerde yaratılan
burukluğu giderrnek istiyo-,
ruz. Antalya Devlet Tiyat-
rosu'nun kadrosu Ba-
kanlıktan istendi. Yakında»
çıkacağına ilişkin söz veril-
di. Eğer sahne ve salonda!
yapılması gerekli düzenle-:
meler kısa sürede gerçekle-
şirse, biz şubaıta sanatçı ve >
yönetıcı arkadaşlanmızı ge-
çici görevle buraya göndere- •
rek yerleşik tiyatroyu bu se- -
zon açmak ıstiyoruz. Bu ko- „
nuda Valilik, Belediye ve
Üniversite'nin işbirliği bi-
zim için çok önemli."
7
Kieslowski'nin filminin özel galası bu gece
Idam cezası sorgulanıyor
bilsak, sıraselviler cad., soğancı
sok. 7 cihangir
243 28 79-99
Kültür Servisi-Istanbul Baro-
su. ölüm cezasına mahkum
olan bir gencin öyküsünü konu
alan "Öldürme Üzerine Bir
Film" için özel bir gala düzenle-
di. Ünlü Polpnya'h yönetmen
Krzysztof Kieslovvski'nin im-
zasını taşıyan ve ölüm cezasının
kaldınlması konusunda bugü-
ne dek kamuoyunu en çok etki-
leyen fılmler arasında yer alan
"Öldürme Üzerine Bir Film",
bugün saat 20.00'de Cemal Re-
şit Rey Konser Salonu'nda
Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın
yanı sıra yargıçlar. savalar.
avukatlar, akademısyenler ve
sanatçılardan oluşan kalabahk
bir davetlı topluluğuna gösteri-
iecek. Başta hukukçular olmak
üzere tiim izleyiciler arasında
geniş bır tarlışma ortamı yarat-
ması beklcnen film, cuma gü-
nünden itibaren Beyoğlu Fitaş
sinemasında gösterime girecek.
Cannes Film Festivali'nde Si-
nema Yazarlan ve Jüri Özel
Berlin'de ışe en iyıfilmödülünü
kazanan "Öldürme Üzerine Bir
Film"de Miroslaw Baka. Jack
Krzystof Globisz. Jan Tesarz
ve Krystyna Janda başhca rol-
leri paylaşıyorlar.
"Öldürme Üzerine Bir
Film". bazı sahnelerinde içerdi-
ği yoğun şiddete karşın. gerçek-
te normal. hatta sıradan insan-
lan anlatıyor. Film, kentin so-
kaklannda gezınen bir genç.
arabasını temizleyen ortayaşlı
bir taksi sürücüsü ve avukatlık
sınavlanna giren genç bir hu-
kukçunun görüntüleriyle başlı-
yor. Film. daha sonra beklen-
medik boyutlar kazanarak,
lıpkı Cannes Film Festivali'nde
bir sinema yazannın işaret etti-
ği gibi izleyicide "elektroşok"
etkisi yaratıyor.
Ünlü sinema yazan Frederic
Strauss, Kieslovvski'nin sine-
masını şöyle anlatıyor: "Onun
sineması her zaman yaşama se-
vinci ve kişinin etkinlikleri gibi
konularla yoğrulmuştur. Kies-
lovvski'ye göre, insan Polonyalı
olunca ya katolik, ya komünist
ya da ölü olmalı... Rastlantılar.
Kieslovvski'nin filmlerinin ana
ögelerinden. Kadere tam anla-
mıyla ınanmadığını, kaderden
çok rastlantılara inandığını
söylüyor. 'Öldürme Üzerine
Bir Film'i ise tezatlan veriyor,
yaşadığımız dünyadan kesitler
sunuyor; kimi kez oldukça sert
bir anlatımla. fakat tüm bunla-
ra karşın bu fılmin izleyicisi ol-
mak güç gerektinyor." "Öldürme Üzerine Bir Film" cuma günü Beyoğlu Fitaş'ta
En başanh sinopsisler seçildi
Senaryo yazım sünesi 15
marta dek uzaöldı ^
ı
• Kültür Bakanlığı, senaryolann değer-f
lendirmesinin 17 nisan 1993 tarihine kadar'
sonuçlandınlarak en başanlı on senaryo-
nun bu tarihte belirlenmesi kararlaştınldı.
ANKARA(AA) - Kültür Bakanhğı'nca düzenlenen sinopsis
(senaryo taslağı) yanşması sonuçlandı. Değerlendirme S'jnucır
en başanh 20 sinopsis belirlendi.
Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcısı Güişen Karakadıoğlu
başkanlığında 18 aralıkta toplanan ve Telif Haklan ve Sinema
Genel Müdürü Gürbüz Mutlu. Prof. Dr. Sami Şekeroğlu, Prof.
Dr. Ünsal Oskay, Doç. Dr. Naci Güçhan. Oktay Kutluğ, M.
Tali Öngören. Sebahat Emir ve Fehmi Yaşar'dan oluşan De-
ğerlendirme Kurulu'nun ödüle değer bulduğu sinopsisler ile
yanşmacılann rumuzlan şöyle:
"Anzak (Anzak), Welcome Missouri (Asya), İstanbul Kanat-
lannın Altında (Kanatlar), Sevginin Sessiz Adımlan (Kır Çiçe-
ği), Ustura (Çiçek Dürbünü)! Yönetmen (Esmer). Yedi Ûyu-,
yanlar (Kaçış). Münih'e Bir Bilet (Asmin). Gül Yaprağı (Ala-
balık), Şarlo (Turkuaz), Gerilla (Sahra). Istanbul'u Anyorum
(Münevver). Amerikalı Tercihimdir (Güneşte Panltı), Kör Bu-
luşma (Pegasus). Sergüzeşti Darbe-i Hükümet (Banş), Balkan
(44747), İş (Dost). Türk Usulü Evlenmek (Kanka), Banş Diye
Bir Kız (Yaprak), Aktedron Fikret (Ara Sokak)"
Değerlendirme Kurulu aynca, ödül kazanan sinopsis sahiple-
rine senaryo yazımı için verilen sürenin 15 mart 1993 lanhinne
kadar uzaülmasına karar verdi. Öte yandan. senaryolann de-:
ğerlendirmesinin 17 nisan 1993 tarihine kadar sonuçlandınla-
rak en başanh 10 senaryonun bu tarihte belirlenmesi de karari'
bağlandı.
'I>üşlerimiz'konulu ;
yanşmanın ödülleri {
sahiplerineverildi '
Kültür Servisi - 3. Hümanist
Enternasyonal onuruna Etos"
Universal Culture House (Ek-
rem Tos Kültür Sanat Evi) ta-
rafından, İsveç'te düzenlenen'
Düşlediklerimiz' konulu ulus-
lararası yanşmanın ödülleri
sahiplerini buldu.
"Hümanist anlayışın sanat
yoluyla tekrar ele alınmasını"
amaçlayan yanşmanın ödül
töreni, John Lennon'u da an-
mak üzere, şarkıcının ölüm ta-
rihi olan 8 aralıkta gerçekleşti-
rildi.
Fotoğraf-dia, saydam,
deneme. öykü, roman, maka-
le, karikatür, afış-poster, re-
sim. şiir, tiyatro ve sinema se-
naryolan ve araştırma dallan-
nda düzenlenen yanşmada her
alanda 3 asıl ve 3 onur ödülü
verildi.
Yanşmada ödül kazanan
sanatçılar şunlar:
Röpörtaj dalında 1. Orhan
Erakman, 2. Nadire Yücel, 3.
Juliette Kaplan;afiş-poster da-
lında l.Barbara Lucas,2Gab-
riel Brojboıu. 3. M. Akın Bu-
lut. savdamda 1.Selçuk Ba-
hudınlı. ? Hatice Güvener, 3.
Hakan "I oraman, beste-yorum
dalın«J;ı H • nciliğe değer görü-
lcn bır > . bulunamamış. 2.
Garo Mafyan, Tolga Gürdil,
Figen Çakmak, Nurhan Gür-
dil, Atilla Atasoy, Şafak Yarj^
rak, Melih Sökmen ve ayni
gruptan Cihan Okan 3.Kölner
Jazz Beşlisi. '
Öykü dalında: 1. Astri^
Lındgren, 2. Osman Şahin, 3f
Zeynep Ankara, roman dalınn
da 1. Anna Greta Lejon, 2. Çe-^
tin Öner, 3. Dinçer Sümer, ma-
kale dalında 1. S.Nihat Özen,
2. Jan Myrdar. 3. İsmet Kemal
Karadayı, karikatür dalında 1.
Naima Tmto, 2. Mehmet GöV-
lebatmaz, 3. Eray Özbek, ti-
yatro ve film senaryosu dalın
nda 1. F. Nurgül Polat, 2.Ste-
fan Ericson. 3. Ferdi Merter,'
resim dalında 1. M. Selim Gö^-
ker,2. Nüzhet Aytekin, 3. LoL-
ta Björnhammer. ' :
Şiir dalında: I. Ernst Berger,'
2.a- A. Hicri İzgören, b- Asım.
Öztürk, 3. Şenay Yüzbaşıoğlu;
fotoğraf dalında 1. Suzann*
VV'allström, 2. Ayşegül Çe»-
tinkaya. 3.- Uğur Demiray;
Gülten Ağntmış, Araştırma
dalında l.Mustafa Aydın, 2.
Muhsine Selımoğluyavuz, >.
Mehmet Şakır Ors, denemd
dalında l.Erdem Göçmez, 2,
Hüseyin Koçak, 3Habib G&t
rez ''