29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 1992 CUMARTESİ 8 KIBRIS ACIKOTURUMU Güvenlik Konseyi '- nin Kıb- g olarak şimdiye kadar aldığı ka- rarlar çerçevesinde bir durum değerlendirmesi yapmak için burada toplanıhk. Sizce BM Güvenlik konseyi'nin Kıbnsla ilgili 789 sayıh son karar da da- hil olmak üzere şimdiye kadar aldığı kararların nitetiği nedir? BM genel sekreterleri şimdiye kadar bu koıutda dostane teşeb- büslerini (good offices) hakça kullanmış nudtr? Türkiye, BM Güvenlik Konseyi kararlarına karşı gerekeni yapmış mıdır? Soysal I974'te Türkiye. Kıbns'a müdahale ettikten sonra 19^5'te meseleyi hallet- mek için BM Genel Sekreteri'- nin gözetımi çerçevesinde bır anlaşma süreci başiatıldı. 1977 ve 1979 yıllannda Denktaş'Ia Makarios arasında federal baz üzerinde sorunlar ortaya ko- nuldu. O günden bugüne 17 yıldır bu tcmel üzerinde çalışı- lıyor. Bugün federasyon ABD, Almanya gibi. dıli. dıni. kültü- rü avnı ülkelerde yürüyebili- yor. Federasyon bâşka yerde y ürümez. Biz 17 vıl sonra yine federas- yon dıyoruz. Her şcydcn öncc bunu değiştirmek lazım. Mü- zakere temelı konfederasyon olmalı. Çünkü dılı. dıni, küllü- rü ayn vc bugüne kadar kav- gayla gelmiş iki toplumu zorla lek devlcttc tutmaya çalışmak zor bir şeydir. Ben tek çarc ola- rak konfederasyonu görüyo- rum. Şimdi son karara bakalım. Bu. son dcrecc aleyhimıze bir karar. Karann yansı askcri iş- lemle ilgili. Türkiye bir an önce oradan kovulmak istcnmiş. Bi- zimkiler dc. askcri çekenz. gibi bazı sözler söyledi. Bence en ıehlikcli nokta budur. Herme- sele hallcdildikten sonra düşü- nülecek şev budur. Benim kanımca konfederas- yondan başka çıkar yol olma- dığını açıkça ortaya koymalı- yız. Burada kıyamet kopacak. Ondan hiç şüphe etmcyın. Her şeyın ucunda \Vashington var. Bizdayatırsak Washington bi- ze empozc edebilir mi? Was- hington dayatıp bize kabul ettirmez. Biz inanmış bir şekilde daya- tırsak ABD ne Yunan'ı. ne Kürt'ü dinlcr. Bizim dediğimiz olur. Alaçam Türk kamuoyu bugün Kıbns sorununun nere- de olduğunu bilmiyor. Çok yanlış. eksik haber yazılıyor. Genel bir dc kanı var: Biz de ödün vcrirsek ya da bu karan kabul edersek azınlık haline düşeceğiz. Ben buna katılmı- yorum. Azınlık durumuna düşmck diye bir şey söz konu- su değildir. Karan kabul ede- lim diyc bunu söylcmiyorum. Ama bazı şeyleri bilmek lazım. 1990'da Vasiliu bakın görüş- mcler sırasında neler söylemiş: "BM Genel Sekreteri'nin açış konuşmasında söylediklerini kabul ediyorum. Kıbns hem Türklenn hem de Rumlann vatanıdır. Azınlık veçoğunluk meselesi yoktur. Türkler için hiçbir zaman azınlık deyişini kullanmadım. İki bölgcli. iki toplumlu. bağlantısız bir fede- rasyon kurmak için elimden geleni yapmaya hazınm. An- cak buna. iki toplum arasında mevcut bir sorun olarak bakı- yoruz. Bu vesileyle Kıbns'ın ıkı toplumun vatanı olduğunu. sayıca daha fazla olan tarafın sayıca daha az olan tarafa ken- di görüşlerinı zorla kabul ettir- meye hakkı bulunmadığını teyit etmek isterim. Bu neden- lcdir ki kapsamlı anlaşmaya ulaştıktan sonra her iki tarafa da bu anlaşmayı kabul edip et- medıklennın sorulması öneri- sinı getirdik. Bu. Türklere azınlık gözüylc bakmadığımı- zın belirli işaretidir. Ancak an- laşmanın reddinin. taksim için bir neden olmasını kabul ede- meyiz." Bunu Rum tarafı söylüyor. Bir başka nokta daha var. Rumlar BM'dcki Genel Sekre- ter'in ileri sürdüğü noktalan kabul ediyorlar mı. etmiyorlar mı? Bunlar belli değil. deniyor. Doğrudur. Belli değil. Çünkü öyle bir taktik tutturmuşlar ki son Genel Sekreter'in rapo- runda da anlaşılıy or. İlke ola- rak payiaşıyoruz. Ama iki loplumun yaran için bunlann daha iyileştirilmesi hususunda elimizden gelen çabayı harca- maya hazırız. Esas amaç bu. Ama sorunlarla karşı karşıya kaldıklannda Yunanlılar 29 Mart 1986 teklifinde olduğu gibi reddedeceklerdir. Ben Atina"dayken. seneyi hatırlamıyorum. Papandreu bir açıklama yaptı. Mecliste yaptığı açıklamada dediği şu- dur: Kıbrıs'a bulunacak çö- züm şekli adanın Helen karak- terine darbe vurmamalıdır. Federasyon bugünkü şckliylc buna darbe vuran bir çözüm şekli gibi görünüyor. Yani bunlar federasyonu dahi ıçleri- ne sindirememişler. Ama bır unsurdaha var. Yıl 1983 değil. 1983"te Yunanistan"ın Güney Kıbns üzerinde belki bir etkisi vardı. Benım kanımca bugün hiç bir elkısi yoktur. Ters etki KATILANLAR: İsmailSoysal (Dışişleri Bakcmhğı ilk sözcüsü, emekli büyükelçi), Fahir Alaçam (Eski A tincı Büyükelçisi), Nazmi Akıman (EskiAtina Büyükelçisi'), Prof. ErolManisah (Kıbns Vakfı Yönetim Kuruluüyesi) YĞNETEN: Leyla tavşanoğlu Üç eski büyükelçi ve bir siyaset bilimd, Ankara'nın tutumımdan yakındı: TÜRKİYEGÜCÜNÜN Açıkoturuma katılan İsmail Soysal, Fahir Alaçam. Nazmi Akıman ve Prof. Erol Manisah, arkadaşımız Levla Tavşanoğlu ile birlikte. (HAYRETTİN SAĞANAK) FARKINDA DEGIL...SUNUŞ BM Güvenlik Konseyi'nin şimdiye kadar Kıbns 'la ilgiliolarak aldığı kararlar, BM GenelSekreterlerinin tutumlan ve sorunla ilgiliAnkara 'mn tavrını,gazetemizde düzenlediğimiz Kıbns açıkoturumunda üç emekli büyükelçi ve bir siyaset bilimd değerlendirdi. Bu açıkoturumu düzenlemedekiamacımız, BM, A BD, Yunanistan, Türkiye, KKTC ve Rum tarafımn tutumlarım somutgelişmelerin ışığında irdelemekti. Kıdem sırasınagöre konusan İsmailSoysal, Fahir Alaçam, Sazmi Akıman ve Prof. ErolManisah görüslerinidile getirdi. belki söz konusu olabilir, ama Yunanistan'ın bugün Güney Kıbns'a. onun kabul etmeye- ceği bir şeyi kabul ettirmesi söz konusu değildir. O zaman güç- lük - nereden çıktı? Köprülerin altından çok sular aktı ve Ge- nel Sekreter öyle önerilerle gel- di ki bugün için şu üçdört şart- ta mutabakata varabilirsek; 1. İki bölgeli, iki kesimli, iki toplumlu bir kıbrıs federal cum- huriveti. Bu, konfederasyon da olabilir, 2. Türkiye'nin etkin garanti- si, 3. Siyasi eşitlik. Bunfan sağlayabilirsek bir daha Türk toplumunun azınlı- ğa dönmesi söz konusu olmaz. Bunlann hepsi kabul edilmiş- tir. 750 sayılı kararda da bun- dan iki önceki kararda da hem sivasi eşitlik vardır hem iki böl- gclilik vardır. Şimdi... Genel Sekreter'ın önerileri önemlidir. Rumlann bunu kabul edip et- mcmesı önemli değildir. Çün- kü o Genel Sekreter bir yerde ABD'nın görüşünü belirtir ağırhğı ile bir yerde de dünya kamuoyunun ağırlığını göste- rir. Ben demiyorum ki bu şek- liyle bu karan kabul edelim. Türkiye"de bir dönem. "çö- zümsüzlük çözümdür" denen devirde ben. çözüm yolunun uygun olacağını devamlı sa- vundum. 1990"dan sonra Av- rupa'daki bu gelişmelenn ışığı altında doğrusu tereddüt et- meye başladım. Yugoslavya dağılırken. Sov- yetler Birlıği dağılmışken. Çe- koslovakya bu haldeyken hâla Kıbns'ta federasyonda ısrar edilmesini hiçbir zaman anla- yamadım. Alctjnaıt Ben Sayın Soysal ve Sayın Alaçam'ın söyledikle- rine büyük ölçüde katıldığım için o noktalan yinelemek iste- miyorum. Ancak genel bir du- rum muhakemesi yapmak gerektığine göre şunlan söyle- yebilinm: Bu 789 sayılı karar. belki de bundan önce alınan kararlara oranla daha sivridir. altından daha zor kalkılabile- cek nitelikte olabilir. Ama bu da sonuçta diğerleri gibi bir ka- rardır. Yol gösteren. tavsiye mahiyetinde bir karardır. Şim- diye İcadar BMnin birçok ka- rannda biz tek o\ vermek sure- tıyle olsa dahı ona uymadık. Yine uymak zorunluluğu yok- tur. Ama bence bu karan din- leyelim mi. yoksa tepki mi gösterelim değil de başka bir açıdan bakmak daha doğru- dur. Diplomaside cn önemli şey sizin çıkannıza cn uygun olan hedefi bıılmak için yol ara- maktır. Kıbns'ın durumuna bakın. KKTCninelindekoca- man bır toprak. biitün devlct organlanyla bir idarcsi var. Uluslararjii camia tarafından lanınan bıruıkım haklurı var. Devlet denmiyor. ama bir vü- cudu var. Bu noktaya geldik- ten sonra. durum zaten o o51 bizim lehimizdedir. buradan hareketle muhafaza eımek ve daha fazlasını almayı amaçla- malıyız. Bu durumumuzu za- yıflatacak hiçbir şey yapma- mamız gerek. Özellikle KKTC'yc hitap etmek istiyo- rum. Ne içte. ne dışta. özellikle de içte... 'Referandum yapa- nm. erken seçım yapanm" ol- maz. Bunlar sadece toplumun durumunu zayıflatır. Ve bu uluslararası saygınlığı ve çok- tan almış olduğu. bence %50"- yi geçen durumunu sarsabilir. Bunu zedelememek için birlik olmalıdır. Bu iradeyle olduğu- föyünü aşmıştır. Ama her halukarda bu da diğerleri gibi bir karardır. Karann niteliğı değişmez. Aynı değerde bir ka- rardır. Bunlan da çıkanmızay- sa dinlcriz. BM'de hiç kımse başka bir ülkeyc %50 oyla da- hi olsa istemediği bir şeyi yap- lırmamışlır. ABD bile o du- rumlara düşmüştür. Sömürge- ciliği kaldırmak için verilen oylan hatırlarsınız. Tek bir kişi tek oyla kalmıştı. Bu bir oyundur. Oyunun kuralının ona göre oynanması gerekir. Bizim bu karar karşı- sında dargınlık göstermekten- se bu karann üzerine gitmek. martta yapılacak toplantıya katılmak ve gerekiyorsa -belki kolay ınsanın üzerine gclmez- lcr. Geliyormuş gibi yaparlar. Aslında gelcmez ve gelmeyece- ğini de zaten biliyor. Onun için bundan bence fazla gocunma- mak gerek. Manlmalt 789 sayılı kara- ra kadar gelen ve esas itıbanyla fikirler dizisi olarak tanımla- nan. başlangıcı 11-12 yıl önce- sine kadar giden Genel Sekre- terlik ve Güvenlik Konseyi'- ndeki bu çizgi, bu trend. Kıbns uyuşrnazlığını nereye götür- mek istiyor? Bunu iyi yakala- mamız gerek. Fikirler dizısinin götürmek istediği nokta şudur: Bütün kararlara baktığınız za- man. bir-iki istisna dışında. Rumlann hakim olduğu üniter hazmeder. Yavaş yavaş askeri olarak aynı şeyi sağlamak. Si- vasi olarak yönetimde. "üçe vedi olarak karar alınır" dcndi- ği zaman bu. anonim şirketler- deki gibidir. Yüzde 50'nin altı- na düştüğünüz zaman. %49 ile %1 arasında bir fark yoktur. Hakimiyet. %51'i elinde tu- tandadır. Sivasi dengede de böyledir bu. Sonuçta 1960 an- laşmasına bağlı olarak 1974'te olduğu gibi Türkiye'ye tek ta- raflı müdahale edebileceği ola- nağı genel sekreterler de ver- mek istememiş, Rum kesimi kesin olarak reddetmiş. ABD de Genel Sekreter'in eğilimi doğruitusunda ağırlık koymuş ya da tersini söyleyeyim ABD ismail Soysal | FahirAlaçam | Nazmi Akıman • Prof. Manisalı \Ainton ilk olarak Türkiyeyie konuşacak diye laflar çıkıyor. Neden? Çünkü Yunan "Baskıyapın "dentiştir. Ama Türkiye çok güçlü. Gidemezlerdaha öteye. Bunu bilelim. Korkmayalım. Bugün 70yılhk cumhuriyet tarihinin engüçlü zamamndayız. %Müvenlik Konseyi'''nin 774 sayılı karanyla BM GenelSekreteri 'nin misyonudeğişti. Artık gö'revi, dostane teşehbüs (goodoffıces) değil. Bu misyon değişikliği BM şartınagöre iki tarafın rızası olmadan yapılamaz. Ohalde Türkiye neden buna itiraz etmedi? JMm.üzakerelerden kaçarsanız hiç olabilirsiniz. Oyuna gelip tezinizi de müzakereyide bırakırsamz kaybedersiniz. Hangi karan dinledik ki bu son BM karan ağır çıktı diye küsüyoruz. Oyunun, kurahnagöre oynanmasıgerekir. Rtmlar,l989'dan sonra KKTC için içten çökertme, Türkiye için de Kıbns sorununu gündem dışına itip kamuoyundan saklama stratejisinegirdiler. Burada ilk hedef, Denktaş 'ın düşürülmesi. Heyazık ki bu tip hareketleri bazı siyasilerimiz destekledi. na göre bunu pekâlâ yapabilir- ler. Bu kazanılmış olan duruma birdeekvar: Budazamanfak- törii. O da bizim lehimizedir. Ben madem 17 yıldır orada- yım. daha 170 yıl da giderim. Ben caymadıkça benim bura- daki durumum kuvvetlenir. Ben müzakereden kaçarsam. "dinlemiyorum scni. sırtımı döndüm" dediğiniz gün hiç olabilirsiniz. Ama 'oturalım görüşelim" dediğiniz zaman si- zi bir varlık olarak kabul edi- yor. BM de bütün uluslararası camia da kabul ediyor. Hangi karan dinledik ki bu karar ağır çıktı diyc küsüyoruz. Evet. bu diğerlerınden biraz ağır olabi- lir. Bclkı Butros Galı de port- de gerekiyor- yeni yollar bul- mak. Müzakerede her seferin- de aynı tezle ortaya çıkarsanız sonucunda böyle bir karar çı- kanrlar. "o tezi bırak" derler. Siz o oyuna gelip tezi de müza- kereyi de bırakırsamz bence kaybedersıniz. BM'de alınan kararlann mahiyeti malum. Ben temaset- tim. Onlann arkasında büyük devletlerin. özellikle de ABD- nin bulunduğu hiç kuşkusuz- dur. Ama bizim de güçlerimiz var. Demin söz ettiğim unsur- lar gibi. KKTC olarak konu- şuyorum. güçlerimiz var. On- lann ağabeyleri. atalan varsa, bizim de Türkiye olarak kozu- muz vardır. Çekiç Güç vardır, başka şeyler vardır. Öyle kolay yapıda bir federasyon kurmak ve bu federasyon içinde de Rumlann talepleri doğruitu- sunda adada uzun vadede yumuşak geçışlerle Rumlann ekonomik. sivasi ve askeri ola- rak hâkim olacağı bir şey yap- mak. Günierce bu fikirler dizisi üzerinde çalışıyorsunuz. Genel Sekreter Perez deCuellar. han- gisinde ısrar etmış? Nıye? Gc- rekçe söyleyemeden ısrar edi- yor. Sebebi. açık kapı bırak- mak. Örnek: İki bölgclılığin kı- nlması... İki bölgelilik kırıldığı zaman Rum kesimındeekono- mik unsurlar Türk kesimınde hakim oluyor. Ekonomının kuralıdır. hiç şaşmaz. Hâkım ekonomi küçük ckonomiyi öyle söylemiş. Genel Sekreter o doğrultuda ağırlık koymuş. Bütün bu trendi yakabd'ığınız zaman. arada 649 ve 750 isıis- nalan vardır. o istisnalar da 649 öncesinde rest çektiği için alıp başımızı gideriz tavnndan korktukları için 649'u çıkar- mışlardır. 649 ve 750'yi incele- diğinizde bunlar da iki tarafın özgür iradcleriyle sivasi eşitlik altında kurulacak bır federas- yon deniyor. Fikirler dizisıne son 789'a esas olan Gali rapo- rundakı gcniş memıne baktığı- nız zaman bu söylenenlcrden hiçbir şey yok. Yönetimde Rumlann hhkim olacağı bir yargılanma sö/ konusu. İki bölgeliliğin zaman ıçındc denc- neceğı. hatta başlangıçta Türk nüfusûnun yüzde 25-30'u do- laymdaki kısmının 1974'ten beri üçüncü defa göç etmek zo- nında kalacağı bir konum geti- riyorlar. Türkiye'nin güvence- si'yok. AGİK'var. AGİK'in bugün neyapabildiğini Bosna- Hersek olaylannda görüyo- ruz. Dolayısıyla hep kapılar aralanmış. Rumlann hâkim olacağı federatif biryapıya gö- lürmek için o kritik noktalar aralanmış. Fikirler dizisine- baktığınız zaman. 1980'den beri. Perez de Cuellar döne- minde de Gali döneminde de bütün noktalan görürsünüz. Arada iki genel ifade söylen- miş, iki tarafın özgür iradele- riyle iki tarafın sivasi eşitliği... Ne demek. iki tarafın siyasi eşitliği? Vatandaşın bireysel olarak siyasi eşitliği mi? O her üniter devlette olan bir şeydir. Yoksa iki ayn varlığın siyasal eşitliği mi° Bunun tarifine gel- diğiniz zaman. altbaşlıklara. anayasal ' konulara indiğınız zaman. hemen "biz susuyoruz. konuşmuyoruz' diyorlar. Ve BM'ye topu atıyorlar. O da fi- kirler dizisi adı altında Rumla- nn uzun vadede yumuşak ge- çişlerie hâkım olabileceği bir federatif yapılanma istiyor. Buna Genel Sekreter niçin des- tek veriyor? Niçin ABD ve ar- kada fikir babası İngiltere des- tek veriyor? Geliyoruz soru- nun odak noktasına. Türk- Yunan ılişkileri ABD ve İngil- tere'nin konuya bakış açısına ve Kıbns uyuşmazlığmi so- nunda nereye götürmek iste- diklerine. Bana göre fikirler dizisi espnsi içinde ve Güven- lik Konseyi kararlanyla ABD'nin ve Ingiltere'nin Kıb- ns uyuşmazlığını götürmek is- tedikleri nokta. uzun vadede Rumlann hâkimiyeti altına gi- recek bir federal yapı oluştu- rulmasıdır. Aksini iddıa eden \arsa ben bunun teker teker kanıtlannı. ayn ayn bugüne kadar alınmış kararlarda fikir- ler dizisinin son hali olan du- rumda sayarak ispatlayabili- nm. Dolayısıyla ABD ve İngil- tere. beraberinde kısmen AT, uzun vadede adanın bir Rum hegemonyası altına girmesini neden istiyorlar? Hepsinin kendine göre ayn nedenleri var. Hepsi kendilerine göre haklı. ABD. Rum lobisininet- kisi allında. Aynca Türk dev- leti ve Rum devleti bulunacağı- na uzun vadede bir Helen adası olmasını kültürel, hatta dini nedenlerlc tercih ediyor. Kendine göre haklıdır. Türk düşmanlığı değil bu. Kendine benzeri. kendine daha yakm görüyor. Gayet doğal. Biz de Azerbaycan'ı kendimize Er- mcnılerden daha yakın görü- yoruz. Doğu Akdeniz'de stra- lejik bir ada. petrol bölgesine yakm. Aynı şey ABD için de sö/ konusu. AT uzun vadede Rum adası, Rumlann AT'ye dahil edilmesi, ATnin Doğu Akdeniz'de politik, ekonomik, kültürel ve askeri olarak nüfu- zunu arttıracak bir bölge. Or- tadoğu ve Doğu Akdeniz'de ATnin etkinliğini arttıracak bir unsur olarak gördükleri için Rum yanlısı bir tutum içindedirler. Bugün Genel Sekreterlik'ın. görüşmelerde Türkiye'yi zorla itelemek istediği bir nokta var. Bunda da günümüzde federas- yonlann ortadan kalkması. KKTC'nin yavaş yavaş yerleş- meye başlamakta oluşu, Rum- lan ve Rumlann arkasmdaki bazı çevreleri telaş içine sok- muştur. 'Bu işi değiştireceksek şimdi değiştirebiliriz' telaşın- dalar. İki yıl önce David Ransome İstanbul'a geldi, beni ziyaret ettı. Yanında da ABD Baş- konsolosu vardı. Açık bir şe- kilde bana. "Kıbns'ta bugün- kü durum kabul edılemez" dedi. "Kabul edilemeyen du- rum nedir? Yani Türkler fazla toprak almıştır, toprak tavizi versin' mi diyorsunuz? Yoksa, 'iki devlet olmaz' mı-diyorsu- nuz? Açık bir biçimde anla- tın."' Ama yok. O genellıyor. Niye? Öncelikle, adanın Rum denetimi altına girmesine o ka- dar koşullandınlmışlarki... Bu kişi Washington'un dış politi- kasını dün de idare ediyordu, bugün de... Bugünkü durumu. "kesin olarak kabul edilemez' sözleriyle niteliyor. Saymul Bugünkü uzlaştır- ma misyonu. dostça girişim- den ibarettir. Yani dinleyecek, konıişacak. çareler düşünecck. Genel Sekreter'in rolü gayet yumuşaktır. Bu açıdan baktı- ğınızda bu son karar bunu aşmış durumda. Okuduğum zaman her bölümünde ayn bir baskı seziyorum. Gelelim çatısına; ilk Denk- taş kabul etmiş. Bu değişmez mi? Bir kere bu bir çözüm de- ğjl. birtemeldir. Temeldir. ama mutlaka olacak diye bir taah- hüt de yok. Kaldı ki devletler hukukunda başka bir nokta var: Antlaşmalar bile durum ve koşullar değişince değiştiri- lebilir. Örnek vereyim. Atatürk zamanında 1936'da Montrö konferansı bu kurala dayanılarak değıştinldi. Her- kesde kabul etti. Yunanistan ille federasyon- da ısrar ederse şüphelerimiz haklı olarak artar. Çünkü kon- federasyon da konuşulabilir. Neden konuşulmasın? 17 yıl- dır bir sonuç alınamamış. Demek ki bu yol bir çıkmaza giriyor. Ve tabiri caizse "made in Greek lobby' gibi bir karar geliyor önümüze. Bu son karar son derece sinirlendirici. Yu- nanlılardan şüphe etmek için bin türlü neden vardır. Tarihi olarak öyledir ve çok becerikli- dirler. ABD'de Yunan lobisi çok güçlü. "Clinton ilk Tür- kiye'yle konuşacakmış" diye laflar çıkıyor. Neden? Çünkü Yunanlı 'baskı yapın' demişir. Ama Türkiye'nin durumu çok güçlüdür. Bush Ankara'ya gel- di. Denktaş'ın adını ağzına almadı. ama 'baskı, zorlama. yok bu işte" dedi. ABD'de de iki üç kez yineledi bu sözleri. Yani Türkiye çok güçlü. Gi- demezler daha öteye. Bunu bi- lelim. Korkmayalım. Bugün 70 yıllık cumhuriyet tarihinin en güçlü zamamndayız. Nazmi Bey gibi düşünüyo- rum. Koparmayalım temasla- n. Önce bir kere konfederas- yon olsun. Konfederasyonu kabul ettirdikten sonra varsın uzasın bu iş, yapabilirsek tabii. Belki ABD derse olur. Eğer konfederasyon başanlı olursa Yunanistan'la Türkiye de kon- federasyon yapsın. Gerçekten birbirini tamamlayan iki ülke- yiz. Ama onlann zihniyeti bu doğrultuda değil kanımca. Bir formül bulalım. Onun üzerine çekebilirsek çekenz. Çekip git- mek yok. Alaçamt Ben konunun. BM açısından hukuki yönüne biraz temas etmek istiyorum. Sayın Akıman, "Oyunu kura- lına göre oynayabm" dedi. Tamamen paylaşıyorum. I974'te oyunu kurahna göre oynamadılar. darbe oldu, son- ra neler oldu. Biz gerek KKTC gerek Tür- kiye olarak bu hatayı yaparsak o İcadar büyük sonuçîara gide- bilecek bir sürecin başlangıanı açabiliriz. Güvenlik Konseyi'nin 367 sayılı karan Genel Sekreter'e verilen görevi. yetkiyi tarif eder. Bunda esas amaç Genel Sekreter'in taraflan müzakere- ye ikna etmesi ve müzakereler sırasında onlann erari altında olmasıdır. Kendisinin onun ötesinde bir yetkisi yoktur. Okuduklanmdan anladığıma göre bu durum 774 sayılı kara- ra kadar gelmiştir. Bunda bir 10. madde vardır. çok ilginçtir. Diyor ki: "Bugünkü statüko kabul edilemez". Görüşmeler- den bir sonuç çıkmazsa başan- sızlığın nedenlerini anlatmaya çağınyor. Bir de. "Hangi ko- şullar içinde bu sorun nasıl çözülür bana tavsiyelerde bu- lun" diyor. mArkasıSa.l7,Sü.1'de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle