Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ARALIK1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Şahin Kaygım'un
6
her fotoğrafı, heyecan verici, gizemli bir yolculuğa çağrı, her biri sanki bir uzun fılmdi'
MEHMETBASUTÇU
PARİS - Acı çekmek. ınsa-
noğlunun ortak yazgısıdır. Ba-
na öyle gelıyor ki. aslında ınsanı
güzelleştiren bir yazgıdır bu ..
Hele olabıleccğin en güzelını.
en iyisini yaratmak içın harca-
nan titiz çabalann damıttığı acı
ya da sıradanlığa. ikiyüzlülüğe.
lüm çırkinliklere. tutarsızlıkla-
ra ve kötülüklere karşı verilen
savaşın verdiği acılar söz konu-
suysa...
Şahin Kaygun bu türacılann
yücelttiği bir insandı. Bedcni
acılar içinde bunalırken bile is-
yan etmemiş. yüreğindekı gü-
zellığj daha da tomurcuklandır-
mayı başarmıştı. İçin ıçın eridı-
ğı son haftalarda bile calışmala-
nnı sürdürmekte gösterdiği ka-
rarlıbkla. hastalığa karşı verdiği
bılinçli savaşla. yaşama
bağhlığiyla. neredeyscçevrcsin-
dckilere moral vcrmişti. Hcm
onun yavaş yavaş eriyişini
üzüntü vc çarcsizlik içinde izli-
yor hem de her şeye karşın ya-
şam ve insan sevgisiyle dolup
taştığını görmekten gurur du-
yuyorduk.
Güzel yaşamak kadar. güzel-
liğini yitirmedcn ölebilmek de
çok önemlidir diye düşündüm
son aylarda. Şahin her zorluğa.
her olumsuzluğa ve karşısına
dikilen tüm kötülüklerc karşın
iştc bunu başardı.
Tutkulannı vaşayabilen, za-
manı \e insanlan yaratıcı kol-
larla dolu dolu kucaklamavı
başaran. sonra da ne yaşama ne
de insanlara küsmeden. ardı-
nda bir dizi güzel yapıt bıraka-
rak bu acayip dünyamızdan çe-
kip gıdebılenlerc. "ne mutlu" de-
mek geliyor içimden.
Şahin Kaygun'un yüreğinde-
ki sevgi kaynağının son ana dek
kurumayacağını biliyordum.
Kanıiına ıki hafta önce tanık
oldum. Son bırotomobil yolcu-
uğuna çıkmıştık birlikte. Di-
reksiyonu ona bırakmayı kabul
etmem. yüzüne laptaze bir sı-
caklık gctırmişti. Kilyos yolu-
nun dönemeçlerinde, neredeysc
lüm yolu kaplayan kömür
kamvonlannı geride bırakarak
yol alıyorduk. Tekerlekler bo-
zuk asfaltın çukurlannda hop-
lavıp zıpladıkça ağnlan depre-
şen Şahin. otomobılını okşar-
casına sürüvordu. Yumuşak ve
hızlı... Benden dahadikkatliydi
sankı: usta sürücüydü; yola ha-
kimdi. Akşam karanlığında gü-
zelfilmmüzikleri dinleyerek ki-
YiireğindeMsevgikaynağı hiç kıımıiuuh
İnsaıt olarak
kıvücrmlı bir
kişiiiğe sahipti
ŞaMn Kaygım.
Bedeni acılar
içinde bunalır
kenbile
isyan etmenüş,
yöreğiadekj
dahada
tomurcuklandır
mayı
başarmıştı.
lometrelcriyuttuk. Durupbirer
çav ıçtik. Kötüydü çaylar...
Sonra tatlı bir sohbcıc daldık.
Çırkinliklerden. sığlıklardan.
bcncilliklerden. arkadan takı-
lan celmelerden söz edıyor-
duk... Bir ara. "Biliyor musun
Basutçu?" dedı Şahin. "Benim
bir bedduam vardır kölü insan-
lar için." Bir an. "eyvah!" de-
dim içimden. yoksa Şahin demi
bazı duygulann doğal kolaylı-
ğına kaptınvermişti kendisinı?
Yanıldığımı hemen anladım.
Çünkü. "Onlann bir daha dün-
yaya iyi insanlar olarak gelme-
lerini dilerim" diye lamamladı
sözünü... Aslında. ince bir mı-
zahı damıian. derin anlamlı
hınzır bir bedduaydı bu. Gele-
ceğe umutla bakan ıyimscr bir
msanın güzel bir duasıydı ışiltı-
ğim. Ey evrenin hükümdan!
Şahin'in duası kabul oluna da.
bu dünya daha iyiye gide! Öyle
va. eğer tüm kötülcr. iyi insan-
lar olarak gelirlerse ycnıden
dünyaya gezegenimız. üzerinde
yaşanmaya değcr güzcl bir cen-
nete dönüşmez mi? Böyle bcd-
dua dostlar başına...
Sevdiğiniz bir msanın ölüm
haberi. kaçınılmazlığını nc ka-
dar uzun zamandan beri bilıyor
olursanı/ oiun. duygulannızın
lümünü duygusallığın sınırlan
dışında tutmanıza olanak lanı-
maz. Bu gerçeği göz önunde
bulundurarak. yazımı. ıki ay
önce Şahin Kaygun"un yeni çı-
cı ince kişiliğini ve sıcak dostlu-
ğunu...
Şahin ile ortak bir mıkumuz
vardır: Yolculuk... Bırbirimizin
pcşinden çok koştuk. Gün gcl-
di. uçaklarla. otomobillerle
sankı köşe kapmaca oynadık.
Londra. Isıanbul. Paris. Dat-
ça...
lcsinc canlı. dcvingen. derin ve
yoğundur. Dilcrseniz. hcrbiriy-
İc bir buçuk saat beraber olabi-
lirsıniz. Halta. bu zaman parça-
sı yctmcycbilir de o fotoğraf
labloyla içli dışlı olabilmek.
onu doya doya kucaklayabil-
mck için. (...)
Bu bağlamda. fotoğraftan
çok doğaldı. Öyle ya. sanatlann
en lazesi sinema. tiyatrodan
müziğe. edebiyattan resime dek
her alana kucak açan bir sanat
dalı değıl midir? LJstelık. araş-
tırmaci. deneyci ve titiz bir sa-
natçı kişiliğı coşkulardan coş-
kulara sürükleyccek kadar da
yeniliklere açık. henüz sertleş-
Iç)ahin Kaygun. bir fotoğraf karesini. elinde fırçasıyla
kat kat yeniler. içeriğini didik didik ederek genişletir ve
yüreğindeki yaratıcı damarlarda tutkuyla kaynayan
esinle besleyerek o karenin köşelerini sonsuza dek itme-
>e çabalar... Ve renkli. cıvıl cıvıl ya da hüzünlü. boynu
bükük ama çarpıcı. büyüleyici. tükenmek bilmeyen bir
sanat alevine dönüştürüverir. İşte. böyle bir yaşam
suyunun daraıtıcısıdır Şahin Kaygun: sözcüklerin tam
anlamıyla özgün ve özgür bir yaratıcıdır.
kacak bir albümü ıçın kale
aldığım bir meının bazı bölüm-
lerinı buraya aktararak nokla-
lamak ıstiyorum.
Şahin Kaygun'un önce sine-
masını tanıdım. sonra fotoğraf-
larını. A\nı zamanda da varatı-
Buluşamadığımız zamanlar
ıse ıclefona sanlır. kısa ama gü-
zcl yolculuklar vapanz...
Aslında. Şahin Kaygun'un
her Ibloğrafı. hcyccan verici. gi-
zemli bir yolculuğa çağndır: her
biri sanki bir uzunfilmdir.Öy-
başlayarak resimle sarmaş do-
laş yürüyen. yürümek de nc söz.
hoplayıp zıplayarak yükselen;
böylcce bir üçüncü böyutu da
koordınatlan arasına katarak
gelişen bir sanat çızgısinin sine-
maya dek uzanması kuşkusuz
memiş bir hamuru vardır.
Bu niteliklcriyle sinema, Şa-
hin Kaygun için biçilmiş kaf-
tandır. Türk sinemasının kro-
nik bunalımı içinde. Şahinle
birlikte taptaze. umut veren bir
sesdoğmuştur.
İlk fılmi"Afıfc Jale'yi daha iz-
lcyememişken. ikinci özgün ça-
lışması "Dolunay" ilk kez 1988
yılının ilk aylarında. Parıs'te.
Cannes Fı'lm Festivalının
•Eleşlirmenlerin Haftası' (Se-
maine lnternationale De La
Critique Francaisc) bölümü-
nün seçici kurulunda görev ya-
parken karşıma çıktı.. Yedi ki-
şilik kurulumuz "Dolunay'ı so-
nuna dek ılgiyle izlemiş. nısan
ayı başındada, yaklaşıkyüzelli
aday arasından oluşturduğu
yedı filmlik son Iisteye almıştı.
İçtenlıkle. kararlılıkla savun-
duğum "Dolunay'ın. o güne
dek hıç karşılaşmadığım yönet-
menı Şahin Kaşgun'u. ilk ola-
rak İstanbul Festivali sırasında
kendisine mutlu haben getirip
kutladığım günlerde tanıdım.
Yumuşak ama kararlı, titiz \e
sevecen ince kişıliği. ne yalan
söyleyeyim şaşırttı beni. Tüm
doğal kuşkuculuğuna ve girdıği
tüm sanatsal kavgalan1
- karşın
kendine güveni zedclenmemiş
gururlu kişiiiğivle. bu tür ilişki-
lerden en ufak bir yarar dahi
beklemevecek olgunlukta bir
sanatçıyla berabercjim.
(...)
Şahin Kaygun. klasik sinema
dilini kıvılcımlı bir başanyla ge-
lişıirerek. süssüz ve özenli bir
mizansen çalışmasının hizme-
tinde kullanıyor. Ne bir telaş
var. ne de güzelliklerin tadına
varalım dcrken içine düşülüve-
ren ağırlık. . O kamera ki, za-
man zaman, yavaş ve şcfkatli
bir devinimlefilminkahraman-
lannın çevrelerinde dönerek
onlara okşuyormuşçasına yak-
laşıp uzaklaşırken, sanki
yalnızlıklanna usulca dokun-
maya, böylcce içerdikleri gize-
mı deşmeye çalışmaktadır...
"Dolunay" bize, genç Türk si-
nemasının alışılmadık biryüzü-
nü tanıtmaktadır. Çelişkilcri
bol ülke gerçeklerinin. bol bol
egzotizm kokan bir yaklaşımla
anlatımı değıl dc varoluşçu bir
sorunsalı başanyla irdeleyen bi-
çimsel bir denemedir bu filmi
Farklı bir yaşam kesitini yerel
renklerle cazip kılma kolaylı-
ğından özenle kaçınan biryara-
tıa sıneması ömeğidir. Şahin
Kaygun ana kaynağa yönel-
miştir: Olaylann inanılabilirli-
ğinin ötesindc. çckici ve büyüle-
yeci bir sinemasal hava yarat-
mak."
Evet. Şahin Kaygun'un fo-
toğraf tablolannı onun sine-
masını çok beğendikten sonra
tanımak fırsatı bulduğumda.
filmlerinin. Türk sıneması için
ne yaak ki olağan sayılan tüm
sıkıntılura vc yokluklara karşın
neden sağlam ve soluklu yapıl-
lar olduğunu daha iyi kavra-
dım. Çünkü. onun sanatçı kişi-
lığinin yoğunluğunu. çok bo-
vutlu devingenlığını daha ya-
kmdan gördüm. Şahin aynca.
insan olarak da kıvılcımlı bir
zenginliğe sahipti. Bu kez de
bende için için bir cekingenlik.
bir tür korku baş gösterdi. Ya
doğal davranış ve tepkilerimle.
Şahin gibi güzcl birinsanı. yete-
nekli bir yaratıcıyı incitir. onda
bir düş kınklığı yaratırsam dü-
şünccsiyle rahatsızdım. Ancak
bu korkum ycrsizdi. O. Ana-
dolu'nun göbeğinden gelen.
sağlam bir kültürel geçmişin,
gür bir sanat kaynağının özsu-
lanyla beslenmiş sonsuz bir
hoşgörü örneği sergiliyordu.
Ancak hoşgörüsünün de doğal
bir sının olmalıydı. Vardı: îki-
y üzlü da\ ranışlan. hele hele sa-
natsal sahtekârlıklan. ufak çı-
karlar peşinde koşanlann sergj-
ledikleri ucuzluklan bağışlamı-
\ordu...
Yaratta amhhğııu sontmadek savımcm
öyle azJmBmh ki.
ZEYNEP AVCI
Tanıştığımız ilk yıllarda hay-
lazlık arkadaşıydık. Sonra bir-
likte küçük bir başkaldın karan
aldık. Çalıştığımız resmi ku-
rumdan beş kuruş para alama-
dığımız için ortahklara dökü-
lüp '"protesto" eylemine geçe-
cektik. Haylazarkadaşlığıncid-
dibırgünüydübu İlk kez o gün
fark etmış olabıhrim. küçücük
gövdesinde iri van bir adam
banndırdığını. Zaman geçtikçe
bu duygum güçlendı. O narin.
kemikli çehrenin. derin bakan
bakışlann gerisinde. o (Tomris
Uyar'ın deyimiyle. •"taşrah")
naskenin altında. kocaman.
ıstanbufa öfkeli. dünya\a
uyum sağlamaya hazır. ama ne-
resinden başlayacağına karar
veremeyen, iri yarı. huzursuz,
yaratıcı, keyifli. ama bu keyfi
belli etmemeye kesın kararlı bir
adam vardı. O adam. iri yan
gövdesinin içinde küçücük bir
yaratık banndırdığını gizleme-
yeçalışan insanlardan daha bü-
yük sıkıntı yaşıyordu. o minyon
vücutta banndırdığı devi sakla-
maya çalışırken. Şahin"in gözle-
rinin içine bakmak benim için
bu yüzdendir ki çok güç olmuş.
o sevimli. küçücük" gövdede
saklanan dev adamı tümüyle
kavrayabilmek için olağandışı
çabalar harcamışımdrr. Cismi-
ne sığamayan ruhunu. zaman
içinde. çeşitli koşullar altında
tanıdım. Tanıdıkça değişık
duygular yaşadım. Kimi zaman
öfke, kimı zaman hayranlık,
kimi zaman korku, çoğunlukla
sevgj.
Şahin. çabalan ekonomik
koşullarca son derece zorlan-
mış. her alanda yaratıcılığını
sergilese de hep kınlganhğına
küskünlüğüne sığınmış, hırçın,
ama çok güzel bir insandı. Onu
anılara hapsetmek çok zor.
Çünkü o. yaşamın bir kavga ol-
duğunu insana hatırlatan. ka-
nıtlayan. insanın insan olduğu-
nu her fırsatta kurcalayan (hele
bu dönemde) ender rastlanan
erçek bir varlık, zor yaşayan
oir sanat neferiydi.
Benim için Şahin Kaygun bir
"ölü" olmayacak. O. Türkive'-
nin şu ortamında varatıcı canlı-
lığını sonuna kadar sa\unan
öyle azimli bir ruh ki... ("idi"
değil. halen de onlardan biri.)
Adana kökenliydi. Kalaba-
lık bir ailenin tek oğlu. en bü-
yük çocuğu. Dokuz kız kardeşi-
ne babalık. ağaheylik cden de
oydu, gerektığinde kızına annc-
lik eden de... Küçücük inzivala-
nna çekılmesı. her zaman eko-
nomik ncdenlerle olmadı.
İnsanlan ne denli seviyor olsa
da içindeki kalabalıkla başa çı-
kabilmesi için çoğunlukla tek
çare vardı: Yalnız kalmak.
Onu Beşiktaş çarşısı içindeki
atölye evinde ziyarete gittiğimiz
yıllarda her duvar dibinde bir
başka hareket yaşattığını seyre-
derdik... Seyrettirmevi de pek
severdi. Kimi zaman dia göste-
risi, sonsuz ion üstünde... Kimı
zaman bir müzik zivafeti. ora-
Düden şelalesinin kaynağına
şekerci boyalan döküp. pembe-
li, morlu. eflatunlu sular akıt-
mak istıyor. Yedigöllerdeki
sonbahar renkleriyle coşarken
yamaçlardaki "yeşil yeşil sın-
tan" çam ağaçlannı renklendır-
meyi düşünüyor. Renklendire-
meyince müdahale ettiği pola-
roid karelere sığdınyor onlan
ve çamlar yine elinden kurtula-
mıvor.
nu anılara hapsetmek çok zor. Çünkü o,
y aşamın bir kavga olduğunu insana hatırlatan,
kanıtlayan ender rastlanan gerçek bir varlık. zor
yaşayan bir sanat neferiydi.
lardan buralardan bulup kay-
dettiği kasellerde... Bir başka
gün gizli saklı olmasına çalıştığı
bir köşede yağlıboya lablolan.
Bir süre sonra... Aa! Nc yap-
mış polaroid fotoğraflan öyle?
Kurcaladığı. müdahale ettiği.
bazcn dc tümüyle bozduğu po-
laroid karelcrc\in heryanında.
darmadağınık... Şahin foioğraf
çekmcklc yelinemıvor artık.
Yalnı/ca yağlıboya. pastel. ka-
rakalcm yapmak da yctmiyor.
Tümünü birbirinc cklcmck istı-
>or.
Vc bakıyor ki lüm bunlar da
yetmeyebilir. Sinemaya el at-
maya karar vcriyor. Günlcr.
aylar. yıllar geçen bir düşünce
süreci. Elinde bir vıdeo kamera.
çckimler yapılıyor. Sanalı. sı-
kıntılı. koşullan kısıtlı. ama yı-
ne konukscvcr, yine atölye evi-
nin kedisı kadar bağlı o mcka-
na. Arada bir mehtabın şıkırda-
dığı bir gece. Rumelikavağrna
gıdiyor. karşı kıyının köpeklcri-
nı dinleyerek florcsan lambala-
rın karartmadığı. "dolunay"
sc)rcdı\orıı/ Kaşkolu bov-
nunda sıkı sıkı bağlı. Dünya
onu üşütüyor. Keman konçer-
tolan dinliyor. Anne Sophie
Mutter'e hayran. hatta alölye
evinde böyle bir sevgilisi olsa ne
denli mutlu olabileceğini düşlü-
\or. Onu uyanyorum: Kadın
evde konser vermeyecek. ami-
yane tabirle "gıy gıy" yapacak-
tır gün bo\unca; kemandan nef-
ret edcbilir insan. Hak veriyor.
Mutter'in kasetlerini. plaklannı
edinmeye çalışmakla yetiniyor.
Yıllar bugüne doğru ilerlıyor.
Şahin artık para kazanmakta.
Kocaman bir araba ediniyor.
içindeki iri yan adamın sığabi-
leceği kadar. Koleksiyonuna
kaset kaset sinema başyapıtlan
katılmakta. Onlan da ikram
ediyor. Reklam fılmlerindcn
kazandığı parayla üçüncü fil-
mini yapraak düşlcri uçuşuyor,
önce Beşiktaş'ta, sonra Tarab-
ya sırtlanndaki yeni evinde.
Hadi şu reklam filmi de bitsin.
hadi öteki de derken 1991 yılı-
nın son gününe geldik. Olmaz
"olaydı o gün!
Yılbaşı gecesi birlikte olaca-
ğız. Herzamanki haylaz takım-
Ia birlikte, benim evde. Geceye
Şahin'i beklerken telefonu geli-
yor. Cşüttüğünü. sırtının, göğ-
sünün ağndığını söylüyor. Ate-
şı yokmuş. Nefes alırken ağn
sırtına vuruyor mu? "Biraz" di-
yor. Ödüm kopar tüberküloz
türevi dertlerin ağnlanndan.
•\darn da çöp gibi ister misin bir
de verem olsun! Aman doktor.
diye inliyorum. Söz dinliyor.
hemen gidiyor. İşte o zaman o
çelimsiz gövdenın içindeki do-
kulan kemirip, kocaman adamı
yerle bir etmeye kararlı habase-
tin haberini alıyor, çöküyoruz.
O çökmüyor. Azimle yapış-
maya kararlı, habasetin gırtla-
ğına. Tüm gücüyle savaşıyor.
Doktorlar iki ay diyorlar. O iki
ayı deviriyor, bir iki ay daha!
Morali \erinde, moralimizi
güçlendiriyor. Londra'da birev
tutuyor, tedavi için. Londra
evine çağınyor, Beşiktaş'taki
atölyeeveçağınr gibi. Karşısın-
daki parkın güzelliğini methede
methede bitiremiyor, inanıyo-
ruz artık. Şahin kararlı, devine-
cck o mclun düşmanı yere.
Meğer yanılmışız.
Doğumla ölüm arasındaki
yalnızlık yolunu kısa zamanda
tüketmeyeceğine inanmıştık
Şahinciğim. sen de biz dc... Hiç
yapmadığın bir şey yaptın: Bizi
davet edcmeyeceğin bir köşeye
kaçtın.
Salı akşamı. ansızın berrak-
laşmış İstanbul gökyüzündc
"dolunay" bclirmişti de baktım
baktım dcrtlendim.
Yeniköy sırtlanndan sen de
duydun mu Şahin? Paşabahçe'-
dcn köpekler bangır bangır
havhyordu yine...
Yaşanvn hyısmda oyım oymuh öli'mûe
CAN KARTOĞLL GÜRSES
Rengarenk balonlargibi. Bir sürü. Içimi
ısıtıyor. Rahatlıyorum onu gördüğümde.
Bir türlü Şahin Kaygun'Ia gerçekleşe-
meyen üç reklam kampanyasının hazırlık
aşamasında uzun uzadıya çalışıyoruz.
Fakslaşarak, tclefonlaşarak. yüz yüze...
Öyle şeyler öneriyor ki bambaşka tatlar
katıyor onlar senaryoya. Yenidcn ycniden
yazıyoruz birlikte. Her zaman heyecanla,
hep keyiflc. Ben her seferinde müthiş bozu-
luyorumfilmiçekmek Şahin Kaygun'a na-
sip olmayınca. "Olsun ca-
nım" diyor. "üzülmeyin.
daha ne senaryolar ya-
zanz, ne kampanyalar
çalışınz..."
Kimi kez. Mecıdiye-
köyde film şirketinde; Art
Film"de büluşuyoruz. Ha-
rap bir yermiş kiraladı-
klannda. Şahin Kaygun.
bahçesine tek tek ekmiş çi-
çekleri. ağaçlan... Şimdi,
yemyeşil bir keyif bahçesi
olmuş. Asmalıklanyla,
hanımelleriyle. Ortada
küçük bir masa. Sohbetler
için, çalışmalar için. Şahin
Kaygun. yazlan hiç içeride
çalışmadığını söylüyor,
hep bahçede... Bahçesini
çok seviyor. Güzel fincan-
lanyla "hayat çayv' sunu-
yor konuklanna. Uzun
metrajlı film çekmek için
yanıp tutuşuyor. Onun için
para biriktiriyor. "Ama
işte şu hastalık çıkınca. te-
davi için harcandı bittı pa-
ralar" diyor. Yabanalarla
ortak bir film çalışması
olacak. Bahara başlayabi-
| leceklerini söylüyor.
Bir süredir akciğeı" kan-
seri. Ara ara İngiltere'ye
gidiyor. kcmoterapi görüp
dönüyor Türkiye'ye çalış-
malannın başına. Oysa
sapasağlam. enerjı dolu.
hayat dolu. Bıkıp usanmadan çalışıyor.
İngiltere dönüşlcrindc saçlan. kirpıklcri
dökülmüşgörüyorumonu. Başında rengâ-
rcnk birkaskct. Çoğu kczçıkanpkoyuyor
şapkasını masasının üstüne. hiç umuru de-
ğil. Sanki oyun oynuyor ölümle. bir güzel
nanik yapıyor. Onu daha çok scvıyorum.
Kültür Bakanlığfnın her yıl maddi dcs-
tek sağlayacağı 10filminscçimi için Şahin
Kaygun da bir senaryosunu gönderiyor
geçen yıl. Bir eşcinsel öğretmcnin öyküsü-
dür anlattığı. Hıçbir scçicı kurul üycsindcn
geçerli nol alamıyor senaryo. Ha>retlcr
içinde anlalıyor bunu Şahin Kaygun.
"İnanılır şey değil" diyor. "biri bile olur
oyu kullanmamış. Hepsindcn rct almış se-
naryo."
Sonralan. senaryonun "ahlaka aykın"
buiunduğunu, hatta seçici kurul üyclcnn-
den Mcmduh Cn'ün sinırlcnip senaryo-
sunu yaktığını öğreniyor Şahin Kaygun.
"Madcm öyle" diyor. '"senaryolanmı gerı
vcrin!" Scnaryolar aranıyor ama ortada
yok. Sonunda allahtan bir senaryo bulu-
nup Şahin Kaygun"a \criliyor. Kocaman
açılıyor Şahin Kaygun'un gözleri. Senar-
yonun kapağı bir kez bile açılmamış!
"O filmi îceşke çekebilsenız" diyorum.
Öyle çok istiyor ki o da bunu. Konuş-
mamızın üstünden birkaç hafta geçmeden
keyıflı bir haber venyor Şahin Kaygun.
Kültür Bakanlığı"ndan aramışlar.filmıçın
maddi destek sağlayacaklannı söylemışler.
Ben bu habere seviniyorum, ama Şahin
Kaygun kaygıh."Seçici kurulda bir deği-
şiklik yok ki" diyor. "senaryoyu yakan,
okumayan. hep birlikte reddeden onlar.
Ne oldu da şimdı maddi destek sağlaya-
İIIWmmWm
|
Eylöl 1992, İstanbul
1969 yılında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar
Yüksek Okulu Grafık Bölümü'ne girer Şahin Kaygun.
Fotoğrafın düşündüğünden çok daha farklı
boyutlannın olduğunu görmek heyecanlandınr onu.
Her çalışması bir serüvene dönüşecek ve bir ömür boyu
sürecek olan heyecanlarla dolu fotoğraf yolculuğu
böylece başlar.
caklar?" İngıltcrc"yc giımck istemedığini
söylüyor bir gün. Öradakı dokıoru sevme-
diğini anlalıyor. Sürckli filmlcre bakarak
konuşuyor diyor. Üstelik ona iki aylık
ömrü kaldığını söylemiş. "Sıze yılbaşında
kart atacağtm" dcvip çıkmış doktorun
yanından. Şahin Kaygun. artık tedaviye
gitmeyccck İngiltere'ye. Almanya'ya gide-
cek. Hcmoradakardcşidcvar. Se\gili Ha-
ccr.
Yazın son günlen. Hem şirkcte. hcm cvi-
ne bilgisayar almış. "İşlcri müthiş kolay-
laştınyor" divor. Art Film çalişanlanyla
oyunlar oynuyor bilgisayar başında. Ço-
cuk gibi seviniyor. Bcş kitap hazırlığı için-
de. "Bir Fotoğrafçının Günlüğünden Noi-
lar" ilk kitabının adı. Evinin salonunda
yerlcr. olduğu gibi gazcıc. dcrgi savfalany-
la dolu. Onun hakkında çıkmış yazılar.
Tek tek ayıklanıyor. tarihsırasına konıılu-
yor. Her zaman mü/ık seiıııdc ke\illi bir
nıii/ik. PcrdeM olmayan pcnccrelcr. oldu-
ğu gibi veşili görüyt)rTarabya"nın bir lepe-
sinde. Deni/ kahukları. he/den palyaçolar
gülümsiiyor her \and.m. Şahin Kaygun
hep çalışıyor. Dostlan ona yardıma. Kış
için odunlar taşınıyor balkonuna.
Bir gün evinde, "Bir Fotoğrafçının Gün-
lüğünden Notlar" kitabında yer alacak
metni hemen hemen bitirdiğini söylüyor.
"Galiba, sizin istediğiniz her şey var için-
de" dıyor. Printerden çıkanyor sayfalan
tek tek.-Sağ üst köşelcrine özenle sayfa nu-
maralannı yazıyor. Tam on sekiz sayfa.
On sekizinci yanm kalmış. "Birkaç sayfa
daha olacak. Bitince onlan da veririm" di-
yor. Okumaya başlıyorum hemen:
"Yaklaşık 11-12 yaşlannda bir çocuk,
başındaki ortaokul şapkası
hafifçe yana yatmış. küçük
bir fotoğrafçı vitrinine bü-
yülenmiş gibi bakmak-
tadır. Vitrinde incelediği
şey: sonradan renklendiril-
miş mutluluk fotoğraf-
lannın. bileğindeki saati
görünen. eli çenesinde as-
ker portrelerinin. yakışıklı
delikanlılann. güzel genç
kızlann özenerek verdikleri
pozlann ve rengi solmuş
film kutulannın arasında
duran küçük bir fotoğraf
makinesidir. Çocuk. bugü-
ne kadar hiç bu kadar kü-
çüğünü görmemiştir fotoğ-
raf makinesinin. Biryıldan
beri biriktirdiği hafta sonu
harçlıklan İcanatlanarak
fotoğrafhaneye doğru ya-
\aşça uçmaya başlar ve az
sonra çocuk; elindefilmiile
birlikte 12.5 liraya satılan
küçücük fotoğraf makinesi
fotoğrafhaneden dışan
çıkar. Önce o günlerde aşık
olduğu İngilizce öğretme-
ninin fotoğrafını çeker
sınıfta gizlice. En sonunda
ise bu fotoğraf makinesiyle
ilgili her şeyi öğrenmek için
denemediği şey bırakmaz
Bu çocuk: yıllar sonra
Türk fotoğraf sanatındaki
her yenilikçı harekete im-
zasını alacak. yeni kuşakları ctkileyecek.
kurallan zorlayarak alışılmışın dışında
yapıtlar ortaya koyarak tartışmalar yara-
tacak olan Şahin Kaygun'dur.
Kaygun. bir öğretmenin ilk çocuğu ola-
rak dünyaya gelir... Ortaokulu parasız
yatılı oiarakokur. Ailenin ekonomik duru-
mubozulmuştur...
Bu sırada geçirdiği bir trafik kazası nede-
niyle altı aya yakın bir zaman yatağa bağlı
kalır. Okuyarak ve descn çizerek gcçirirbu
döncmi. Liseye başladığında dokuz kız
kardeşi vardır ve ailenin ekonomik duru-
mu ivicc kötüleşmiştir. Okuldan arta kalan
zamanlannda çalışmaya başlar... Kalıldığı
birsergidc resimlerinin satılması Kaygun"u
yüreklcndirir. Bir yanşmada birincilik
Ödülü kazanır ve çevresinde desteklen-
mesiyle ilk sergilcrini açar.
Se\gili Şahin Kaygun. söyleşimiz yanm
kaldı. Bir kez yatağınızın başucunda gör-
düğiim o beyaz tüylü oyuncak 8 aralıkta
Teşvıkiyc'dc clden cle dolaştı. Alkışlarla,
çiçcklerle uğurlandınız. Ben ne söyleyebili-
rim ki artık! Sizi çok arayacağım...