Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK1992 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
'Kara Ses'ebağlılıkyemini-7-
Cemaleddin Kaplan'ın lider -umumi emir-
olduğu bu hareket içinde üvelerin yaşadığı
mekânlarcoğrafı olarak bölünmıiş ve "bölge"
olarak tanımlanmıştır. Coğrafı olarak küçük
olan ülkelerde ülke bazında yapılan bu
tanımlama (Belçıka bölgesi. Hollanda bölgesi)
coğrafi olarak büyük olan ülkelerde ise şehir
olarak yapılmıştır(Köln bölgesi. Hannover
bölgesi. Lyon bölgesi). Bu aynmda üye sayısının
büyüklüğünün ne kadar rol oynadığını
söylemekmümkündeğildir Yazılıkaynaklara
yansıdığı kadanyla örgütlenmede temel alınan
baz coğrafi bölünmelerdır. Her bölgeden
sorumlu bir "bölge emiri" olduğu
anlaşılmaktadır Ayncau
bölgeidareorganlan"ndan
söz edilmekte ise de bu konuda yazılı
yayınlarda açık bir bilgi mevcut değildir.
Cami düzeyinde başlayan bu örgütlenmenin
gençlik ve kadınlarkolu mevcuttur. Yine yazılı
yayınlara ve belgelere yansıdığı kadanyla
gençlik kollan zaman zaman Avrupa genelınde
toplantılar yapmaktadır. Gençlere dını eğitim
vermek amaayla bu grubun Köln'deaçtığı
"medrese" 1988yılında Almanyetkili
makamlannca kapatılmıştır. Burada yapılan
eğitımle "şeriat öğrenilecek, İslam öğrenilecek,
Müslümanın ne y apması gerektiği öğrenilecekti."
Örgütlenme gizlidir
Merkezde ise "Merkez Şûrası" ve "Fet\ a
Komisyonu" bulunmaktadır. Bu organlardaki
temsılcı sayısı. kimlerin bu organlara nasıl
geürildığt konusunda yazılı yayınlarda bir bilgı
yoktur.
Avrupa içinde ve Avrupa dışında olmak üzere
iki temel üzennde orgütlendıklerini belirten
Kaplan, bu örgütlenmeler hakkında bilgı
vermemekte ve şöyle demektedir:
"Tebliğ açık, teşkilat gizlidir. A\ rupa'nm
dışındaki teşkilatların nerelerde ve nasıl olduğunu
bir ben bilirim merkez çatısının altında, bir de bir
başka kardeş bilir. Benim oğlum da bilmez. Nerde
ne vardır, son derece bu gizli tutulur. Niye? Rejim
bekliyor zaten. o kardeşlerin ensesine biner.
Kaplan, bu gizhlik temehnde "merkez"e
ahnacak kışilerin altı ay, Anadolu'ya
gönderilecek kişilerin de bir sene hareket
tarafından denendiğını belırtmektedir.
Emir Kaplan!..
Cemaleddin Kaplan, sorulanmıza yazılı olarak
verdiğiyanıtındaemirlıkkurumunu şöyle
anlatmaktadır:
"Emirtik tnakamı 'İslami'dir. İslam'da emirlik
makamı \ardır. Hem şümul hem sahası geniştir.
En a/ından iiç kişi herhangi me\ zuda bir aray a
geldikleri takdirde aralanndan birini emir
seçerler, kendileri de onun emrine girerler. Hatta
iki kişi de olsalar bunlardan biri emir olur. Bu
noktadan hareketle biz de kunıluşun başından
itibaren bir emirliğe sahibiz. Önce cemaat icinden
çapına göre birkaç kişilik şûra seçilir, emiri şûra
tayin eder. V'eniden kurulacak dolet de bu usulü
takipeder. Yani ümmet kendi aralanndan
tslamın siy asi mevzuatında belli şartları haiz
kişjlerden önce şûra beyetini intihap ader. Sonra
bunlar da bir aray a gelerek > a kendi aralanndan
vey a ümmet arasından y ine belli vasıflara haiz bir
kişiyi tensip ederler. Ve böy lcce devletin tepesi
oluşur. O da kendine yardım edecekleri seçer >e o
suretle de icra hey eti teşekkül eder."
Hareket üyeleri ise Cemaleddin Hoca'ya dini
bilgısinden dolayı saygı duyduklannı, her şeyi
Kuran ve hadislere dayanarak açıkladığını ve
şeriata uygun hareket ettiği sürece. ona itaat
edeceklerini ve onu dinleyeceklerini
belirtmektedirler; ama. şenattan taviz verirse,
yoldan ay nlırsa "onu eleştiririm >e karşı
çıkarun ' demektedirler. Çok duyduğunuz
şeylerden biri de emire körü körüne itaatin
olmadığı veemirinyaptığı hareketlerin İslama
uygun olması gerektiği tezidir. Bueleştırel
davranışın günlük yaşama nasıl yansıdığı
incelenmeye değer ilginç bir konudur.
Kaplan, dinsel anlamda, gruptaki en bilgili
kişjdir. Hatta zaman zaman diğer gruplarca
çevresinde dini bilgiye sahıp kişiler (ulema)
bulunmadığı gerekçesiyleeleştirilmektedir. Bu
anlamda kendısine karşı çıkılması hemen hemen
olanaksızdır. Dığer yandan grupta, topluluktan
aynlmanın insanlan cahiliye batağına
saplanmaya iteceği fıkri yoğun olarak
işlenmektedir. Üyelerarasında söylem
düzeyinde her ne kadar eleştırel bir yaklaşım
hâkim ise de uygulamada bu tavır grubun dışa
karşı eleştirel bir tutum almasını (tabii kendi
yorumlannı olumlar biçimde), grup içinde ise
itaatkâr olmayı getirmektedir. Dinsel bilgi
temelinde yapılabileceği belirtilen grup için
eleştırinin uygulamaya konması için gerekli olan
bilgi birikımi üyelerde yoktur. Topluluğun öteki
İslami harekellere yönelttıği eleştirel tavır ise
keskin rekabet ortamında Kaplan'ın liderliğini
pekiştirir nıteliktedir. Bir başka deyiş ile
söylenenlerin sürekli sorgulanması gerektiğini
savunan bu grupta benimsenen eleştirel tavır
günlük yaşamda lidere dönük değildir ve bu
anlamda da grup içinde bir dönüşüme yol
açabılecek niteliğj yoktur.
Emire bağlılık yemini
KARA
KİMIN
SESİ?
SiCMLRMitTS
Hocam! Siz, Allah ve Resulü'nün yolunda yürüdüğünüz
müddetçe biz sizi dinleyeceğimize, hoşumuza gitse de
gitmese de itaat edeceğimize, bolluk zamanlanmızda da
darlık zamanlanmızda da infalfisebillahyapacağımıza,
emr-i maruf ve neyhi münker yapacağımıza ve bu yolda
kimseden korkmayacağımıza ve bilcümle kendimizi,
zevcelerimizi ve evlatlanmızı koruyacağımız gibi
davamızı da Hoca'mızı da koruyacağımıza ve o yolda
gayret göstereceğimize dair Allah'ın huzurunda söz
veriyor ve bey'at ediyorum.
Çocuklann hepsi bol entariler giymışlerdi ve
başlan bağlıydı; bir bölümü dışan çıktıklannda
çarşafgıyiyorlardı.
Dersler yerde oturarak yapılıyor ve duvara
dayah bir tahtaya kurs hocası yapacaklan dersi
yaayor. çocuklar hep bir ağızdan önce
tekrarlıyor, sonra da tek tek okuyorlardı; hoca
her öğrenciye ayn ayn ders veriyor ve ertesi gün
öğrencilerin yaptıklan ezberleri tek tek
dinliyordu.
ilgilenmek"
Kaplancı grubun toptantılarmda Atatûrk aleyhtan gösteriler...
18 Nisan 1992'de İslam Federe Devleti ılan
edılıpCemaleddin Kaplan (Hocaoğlu)
"El-Emir ven Naib" seçılmış ve ona yapılan
bey'at da (bağlılık yemini), üyeler, Allah ve
peygamberin yolunda yürüdüğü sürece onu
dinleyeceklenne. "hoşumuza gitse de gitmese de
itaat edeceğimize..." yemın etmişlerdır Bu süreç
Kaplan'ın grup içındekı liderliğini lartışmasız
bir biçimde pekiştinci nıteliktedir.
Yeminin tam metnı şöyledir "Hocam! Siz. Allah
ve Resulü'nün yolunda yürüdüğünüz müddetçe biz
sizi dinleyeceğimize. hoşumuza gitse de gitmese de
itaat edeceğimize, bolluk zamanlanmızda da
darlık zamanlanmızda da infak fisebillah
y apacağımıza. emr-i maruf >e ney hi münker
> apacağımıza ve bu yolda kimseden
korkmayacağımıza ve bilcümle kendimizi,
zevcelerimizi >ee\latlanmızı koruyacağımız gibi
davamızı da Hoca'mızı da koruyacağımıza ve o
yolda gayret göstereceğimize dair Allah'ın
huzurunda söz veriy or ve bey 'at ediyorum."
Lidere duyulabilecek güvensizlık daha çok
geçmişteyaşanılan deneyımlerden, kullanılma
duygusundan kaynaklanmaktadır. Yurtdışında
yaşayan işçilerarasında imamlar tartışmasız bir
otoriteyesahıptir. Uzunyıllarçekilenihtiyaçtan
sonra ulaşılan bu kişiler ve bazı kesimlerde
gittikçe daha çok sanlınan geleneksel değerler
cami hocalanna topluluk içinde güçlü bir
konum sağlamaktadır. Bu güçlü konumun
suiistimal edildiğini düşünen kişiler hocalar
konusunda çok hassastırlar.
"Bir ağabeyimiz var. Hoca'ya dedi ki, bak, biz
çok aldatıldık, eğer sen de bizi aldatırsan ycmin
ediyorum ben seni alnından vururum. Tabii
y apacak değil ama demek istediğim eğer şeriattan
aynlırsa onu biz de dinlemeyiz. Biz çok hocalar
gördük. gelip hepsi başka şey ler söy ledi. ama
Hocamın bilgisi hiçbirinde yoktur."
Çeşitli konuşmalardan anlaşıldığı kadanyla bu
örgütlenme içindeçalışan göreviiler belirli bir
mikıarda maaş almaktadır. Örneğm
Cemaleddin Hoca bir konuşmasında maaş
almadığını belırtmekteve şöyle demektedir:
"Günlük masrafunız ne ise onu almz."
Üyelik 100 mark
Cemaleddin Kaplan başkanlığındaki hareket
camıler temelinde örgütlenmiştir; bu gruba ait
camılerde toplanan cemaat grubun üyelendir.
Üyelik için Kara Ses'in görüşlerini benimsemek
dışında başka bir şart yoktur.
Üyelik aidatı 1985"te l'OOmarktır
Üyeler, gerek kendileri gerekse diğer ülkelerdeki
İslami hareketler için toplanan yardımlarda
oldukça eli açık davranmaktadır. Bu çerçevede
toplanan yardımlarda para olarak yardım
yapıldığı gibi, bılezık. küpe, kolye gibi aynet
.eşyalan da yardım olarak gruba verilmektedir.
Kuran kurslan
Daha önce beürttiğimiz gibi Avrupa'daki
hemen hemen her Türk camisi bir Kuran
kursuna sahiptir.
Kaplan grubunun camilerindede Kuran
kurslan verilmektedir.
Bizim gördüğümüz Kuran kursu Köln'de Ulu
Camide idı. Kadınlar tarafında yapılan bu
kursta yaşlan beş ila on iki arasında değişen otuz
sekız kız çocuğu ders görmekte idi. Kursu veren
18-20 yaşlannda, Cemaleddin Kaplan'ın
öğrencisi olmuş genç bir kızdı; daha önce
Cemaleddin Hoca'dan ders alan bu genç kız
şımdi camide çocuklara Kuran vedinibilgiler
öğretmektedir.
Camide yapılan bu kurslara çocuklar aileleri
tarafından getirilmektedir. Bu konuda bir üye
şunlananlattı:
"Benim oğlum on yaşında. Beş yaşında iken kursa
yollamay a başladım. Şimdi Kuran'ı okuyor.
Çocuğun kursu uzakta. Tabii çocukla
ilgileneceksin. ona göre işini ay arlay acaksm.
Şimdi ben araba ile kursa götüriiyorum. Dersi
bitene kadar ya arabada bekliyorum, ya da
altşverişimi yapıyorum. Okulunda da gayet iyi,
Atmancası iyi. Hani okula çağırıyoriar. aileler
gidip konuşuyor ya. Orada Kayscrili bir adam
diyor ki oğlum Arapça öğrensin istiyorum, ama
biraz büyüsün. 13-14 yaşında kursa vereceğim,
şimdi zaten dersleri ağır, çocuğun oynaması da
lazım. Çocuğun oyuna da ihtiy acı v ar diyoriar.
Ben dedim ki bu doğru değil. O y aşta çocuğun
dersieri daha ağır olacak, bir de Arpca zor
gelecek. Ben oy namasın da demiy orum. Şimdi
bunlann (Almanların) eskilerinin satıldığı bir yer
var, gidip oradan bir sûrii oy uncak alıyonım.
V allahi bazılan hiç kullanılmamış. Dışanda 20
lira (marka lira diyoriar) olan oyuncağa ben 5 lira
veriy orum, bir y erine iki tane alıy orum. Bak şimdi
ben bir kindergarten (ana okuluii temizliyorum.
Öğleden sonra temizle de ne zaman olursa olsun.
Bir de kızım v ar, 3 y aşında. Oğlanla bunu alıp
gidiy orum. Vlüdür çocuklarını getirebilirsin dedi.
Orada bir sürii oyuncak v ar. Ben temizlik
y apıyorum, onlar oy nuyor. Çocukla
ilgileneceksin tabii.
Avrupa'daki Kuran kurslarında asd eğitim
görenler çocuklar ve gençlerdir: düzenli olarak,
ailelerinin isteği ile bu kurslara devam etmekte ve
dini bilgileri edinmiş olarak bu kurslardan mezun
olmaları umulmaktadır. Cemaleddin Hoca
grubunun Kuran kurslarma devam eden
çocukların aileleri topluluğun üyelendir; yetişen
çocuklar için bu kurslara gitrnek doğal bir
dunundur.
"Bunlar acayıp'
Camide verilen bu kurslann yanı sıra evlerde de
yetişkinlere Kuran kursu verilmektedir.
Evlerdeki kurslar, camidekinden farklı olarak,
daha dışanya açıktır ve yeni üyeler kazanmaya
da yöneliktir. Camide yapılan kurslara çocuklar
aileleri tarafından oldukça düzenli getirilirken,
evlerde yapılan kurslarda belirb birdüzenliliğin
sağlanması daha güçtür.
Türkiye'de imam hatip lısesini bitirmiş ve daha
sonra Almanya'ya gitmış bir Kuran kursu
hocası. evlerde verdiği kurs hakkında şunlan
anlattı.
"Kadınlar burada bir acayip. Tecvid
öğretiyorum, bana kafa rutuyorlar. Hayır bu
böyle okunur, ben böy le öğrendim diye. Teyze biz
niye tecvid öğretiy oruz diyorum. Sen okuyorsun
ama bunun bir kuralı \ ar, ona göre okumay ı öğren
diyorum.Sanki ben öğrenci onlar hoca. Bunlar
bir acayip. Tam ders yapıyoruz, biri kalkıp ben işe
gideceğim diyor. İş dediği de ne? Temizlikçilik.
Yani dinden daha mı önemli?''
Kuran kursu v eren hocalann belırli bir miktar
para aldıklan anlaşılmaktadır. Kuran kursu
hocalığı Avrupa'da yaşayan göçmenlereyönelik
olarak yeni bir meslek kategorisi yaratmıştır. Bu
yenı iş alanmdan sadeceerkekler değil, kadınlar
da belirli bir ölçüde yararlanmaktadır,
"tslami Cemaatler ve Cemiyetler Birliği" nin,
merkezi, modern bir örgütlenmeye sahip olduğu
söylenebilir. Bu örgütlenme yapısı geleneksel
İslami örgütlenmelerden farİclıdır. Bu
örgütlenmenin çeşitli İslami uygulama ve
kavramlarla İslam içinde meşrulaştınlması
mümkün ise de önemli olan nokta, yeni İslami
hareketlerin sadece dünya görüşü düzeyinde
değil örgütlenme yapısı düzeyinde de bugüne
özgü ve Avrupa temelli hareketler olduğudur.
SÜRECEK
ÇALIŞANLARIN
SORLXARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Sakathk Indirimi ve
Yaşlılık Aylığı
Ben, yanında sakat işçi çalıştıran bir SSK
emeklisiy im. Emekli olduktan sonra Ticaret Odası'na
kay ıtlı bir işyeri açtım. Kendisi bu işyerinde çalışıyor.
Sonınum, yanunda çalıştırdığım işçi ile ilgili. KendLsi-
nin heyet raporu ile verilnüş 3. (üçüncü) sınıf sakat ra-
ponı var. Vlayıs 1992 tarihinden bu vana benim yanun-
da çalışıyor ve sigorta primlerini kesintisiz ödüyorum.
İşçinin sakatlığı hem fiziki hem de zihinsel, ilkokul-
dan dördüncü sınıftan diğer öğrencilerte uyum sağla-
madığı içineve yoüandı. \nnesi boşandı ve Amerika'da
çal^an birisiyle yeniden evlendi. Birsüre oğlunu da ya-
nına aldı ve orada bu tür çocuklar için mevcut bir okul-
da okuttu. Sonra Türkiye'ye döndü ve 29 yaşında' be-
nim yanunda çalışmaya başladı. Mayıs 1993'te 15
çalışma yılını da doldurmuş olacaktı.
Şu anda. 5000 gün prim ödemiş durumda. Ancak ay-
lık bağlanması için aranan 25 yıllık süre dolmuş değil.
Sonımşu:
15 yıllık süre, emekli olmasına yeter mi?
Eğer 3. derece sakatlar, 15 yüda emekli olamıyorsa.
sakattık derecesi yeni bir heyet raporu ile 2. dereceye
yükselirse. 15 yılda emekli olunur mu?
Kendisi, bir elini kullanamıyor. Aynca bir ayağı da
~~~ sakat olduğu için normal yürüyemiyor. Olaylar arasın-
da bir bağıntı da kuramıyor.
Bu konuda ne yapılabitir?
A.0
YANIT: 508 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın yaşlılık aylı-
ğından yararlanma koşullannı belırleyen 60. maddesinde ge-
rek bedensel. gerek zihinsel özürlüler için ayncalık tanınmıştır.
Yasanın bu maddesıne uyannca:
a) Sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma
gucünün üçte ıkısini (%96.56) yitırenler ile yapılan ıyileştirme
sonucu çalışabılir durumda olmadığı saptanan.
b) Sakatlığı nedeniyle vergı ındinmınden yararlanmaya hak
kazanmış durumda olan.
Sigortalılar. yaşlan ne olursa olsun. cn az 15 yıldan ben si-
gorlalı bulunmak vc en az 3600 gün malullük. yaşlılık ve ölüm
sigortalan primı ödemiş olnıak şartıyla yaşlılık aylığından ya-
rarlanırlar "
Kimler sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanacak-
tır". sorusunun yanıiı, 193 sayılı Gclır Vcrgısı Yasasfnın 31.
maddesinde venlmiştır. "2. Sakathk ındınmi: Çalışma gücu-
nün asgari %80'ini kaybetmış bulunan hızmet erbabı bırincı
dcrecede sakal. asgari %60"ını kaybetmiş bulunan hızmcl cr-
babı ıkincı derece sakat. asgari %40'ını kaybcımiş bulunan
hizmct erbabı ise üçüncü derecede sakal sayılır" vc sakallık ın-
dirimmden \ararlanırlar.
Yaşlılık aylığı yönünden. sakathk indiriminden yararlanan-
lar için uygulamanın nasıl yapılacağı Sosyal Sigortalar Kuru-,
mu Genel Müdürlüğü'nün 10 12.1986 tarihlive 12 sayılı genel-
gesınm 49. sayfasında şöyle açıklanmaktadır:
"Sakatlığı nedeniyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun
31 3. maddesindeki, sakathk ındinminde yararlanmaya
hak kazanmış durumda olan sigortalılar da yaşlan ne olursa
olsun. en az 15 yıldan ben sigortalı bulunmak ve toplam 360
gün malullük. yaşlılık ve ölüm sigortalan primı ödemiş olmak
şartı ılc yaşlılık aylığından yararlandınlırlar."
12 sayılı genelgedeki açıklama. yaşlılık aylığı bağlanabilmesi
ıçın. sigortacılık süresı ve pnm ödeme gün sayısı şartlan ile bir-
lıkıc 193 sayılı Gelir Vcrgısi Kanunu'nun 313. maddesinde-
ki sakallık indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durum-
da bulunduklannın, ilgili vergı dairelerinden alacaklan resmi
belge ile ıspat edilmesi şartı alınır
Bilindiği üzere. bu maddeye göre yaşlılık aylığı bağlanabil-
mebi için sigortalının tahsıs talebınde bulunduğu tarihte sakat-
lık indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda bulun-
duğunu bclgelemesi yeterli olup askerlık muafiyeti veya sakat-
lık indiriminden bir süre yararlanmtş olmasına gerek bulun-
madığı gibi sigortalının ilerıde iyıleşmesı halınde bile bağlan-
mı^ vc mükıcsep hak olmuş yaşlılık aylığı kesilmez."
Onccliklc. bu uygulama binnci. ıkinci ve üçüncü derece sa-
kal dyrımı yapılmaksızın yanınızda çalışan özürlü sigortalı iş-
>inın Gclır Vergisi Ydsası'nm 31 3 maddesindeki sakathk indi-
ınııındcn yararlanıyorsd. 15 yıllık sigonacılık süresinm doldu-
ÜU. mııyıs 1993 tarihindc emekli olmaya hak kazanır ve
kendısine Sosyal Sigortalar Kurumu"nda yaşlılık aylığı bağla-
1111.
POLITIKAVEOTESI
MEHMED KEMAL
Felaket Ali...
Ali'yi. Sıvasın Zara'sında Sürgün Alayı'nda tanıdım.
Biz yeni geliyorduk, Ali tezkereye yakındı. Nitekim kısa
bir süre sonra tezkere aldı, terhis oldu. Ali çok güzel saz
çalar, türkü çığırır, şiir okurdu.
Alay tatbikat'a çıkmıştı. Bizler gibi sabıkalı birkaç er
alayda kalmıştık. Alay tenha, karavana bol, işsiz takımı
gölgelerde tembellik ediyorduk. Zara'da dostluğumuz
yalınkat oldu. Ama Zara'dan sonra her yerde Ali vardı.
Solcuydu, solcu toplantılardan geri durmazdı. Solculuk
o dönemde komünistlikti. Ali de bu yüzden komünist sa-
yılırdı. Bir yiter, bir görünürdü. Şimdi unuttum, bir ba-
kanlığın taşra örgütlerinden birinde çalışıyordu. Tehli-
keli günlerde bir yere sinebiliyordu.
Yaşamına gelince, içkiciydi. Hepimiz içkiciydik, ama
onunki ağır işçilik gibi ağır içicilikti. Kalem'i işlettiğim
günlere değin karşılaşmalarımız seyrekti. Kalem günle-
rinde bir felaket olmuştu. Bu yüzden ona felaket adını
takan ben olmuştum. Hürrem Arman hoca onu gördü
mü, birof çeker;
"Ali mi, gene felaket geliyor..." derdi.
Veteriner özer solcuların gittiği bir içki yeri daha aç-
mıştı da biraz rahat etmiştik. Oraya dadanır olmuştu.
Nerede ünlü adam varsa Ali oradaydı. Ünlülerle konuş-
mayı, yarenlik etmeyi çok severdi. önce elini çenesine
dayar, uslu uslu dinler, bir süre sonra bir azman olurçı-
kardı. Tutabilirsen tut!.. Ünlü kişiler de ondan kaçardı.
Şiir okur, saz çalar, nükte yapardı. Nükteleri zekice,
dayanaklıydı. Ben Felaket demeden önce Ali Hüsrevoğ-
lu diye tanınırdı. Felaket, bir rozet gibi yakasına takıldı.
Hangi ünlüyü sorsanız, gerçek-yalan bir anısı vardı.
Ayıksa onları tatlı tatlı anlatırdı. Solun bir tür Bekri Mus-
tafa'sı ya da Neyzen Tevfik'i gibiydi; ne çok şey bilir, ne
deçokinsantanırdı.
Bir övıincü de Kayserili olmaktı. "Bu şehrin künyesini
kazıyın; hüzünler tutanağı bir yüzle karşılaşacaksınız,
yüzünü bu şehirde unutmuş, bu şehrin bohemi bir
adam, işte o Ali Hüsrevoğlu... Kayseri 1930. Bu şehir ka-
dar soylu.."
Bir fıkra... Adamın biri berber dükkanına girmiş, tıraş
olacak... koltuğa ters oturmuş. Berber şaşkın: "Neden
aynaya bakmıyorsunuz?" Adam yanrtlamış:
"Sabah sabah bir Kayserili görmek istemiyorum."
Her okur yazar glbi Ali de şiire bulaşmışlardan. Burtca
yıl tanırım, şiirlerini pek okumazdı. Hatta hiç okumazdı.
Şimdi tutmuş bir kitapta toplamış. Uzunca bir bölümü
Yaşar Kemal (Kemal Sadık Göğceli) üstüne. Şu satırları
da Ekmekçi ve benim için çiziktirmiş:
Tanıdıklarımdan beraber yiyip içtiğimiz
Mehmed Kemal de Ekmekçi de birer altındı
Mehmed Kemal dendi mi Zara sürgünler alayı
Sonra Ankara'daki Kalem'i gelir aklıma
Bir de Istanbul'da Çiçek Pasajı'nda
Hem de güpegündüz kabakuşlukta
Birkaç kadeh yuvarladıktan sonra
Taksim'de kurşun yağmuru altında
Kanlı bir mayısı kutladığımız gelir
O unutulmaz günü anlatırken köşesinde
Ali o gün hastaneden kaçmıştı deyip
Bir de felaket sözcüğü kaçırdı ağzından
O günden bugüne benim adım
Felaket'e çıktı.
Kanlı 1 Mayıs günü birbirimizi yitirdik. Durmadan
ölüm haberleri geliyordu. Herkes dostunu, yakınını arı-
yordu. Eşimin akrabası Meral'i bu kargaşada ölü bul-
muştuk. Ali, koca felaketın içinden süzülerek gelmiş bu
günlere... Kanlı olaydan sağ çıkmıştı. Oysa ölüm herke-
sin başında dolaşıyordu.
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDANSAĞA:
1/ Zurnalarda, kamış
düdüğün bulunduğu lü-
leye takılan yuvarlak
plaka. 2/ Yapraklan sa-
lata gibi yenen kokulu
bir bitki... Dağkeçisi. 3/
Çayı. soğanı ve tavşaru
vardır... Eskı Yunan'da
sitenin yönetim, politika
ve ticaret işlerini konuş-
mak için halkın toplan-
dığı alan. 4/ Büyük pi-
liç... Tuzağa düşürülen
şey. 5/ Nişastayı parça-
layarak şekere çeviren bir enzim.
6/ Bir gösterme sıfatı... Hayvanla-
ra vurulan damga. 7/ Fınnda ek-
mek, börek, çörek çevirmeye yara-
yan bir tür kürek... Bakınn simge-
si. 8/ Kale hendeği... Uğursuz. 9/
Piyasayı dolaşarak bağlı bulundu-
ğu şirket adına sipariş alan ya da
müşteri bularak mal satan kimse.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Pişmiş hamurla yenen bir tür ta-
vuklu çorba. 2/ Antil Adalan'nda,
özellikle Haiti'de yaşayan karaderililerin dini.. Alaturka mü-
zikte tempo. 3/ Bilgiçhk taslayan kımse... Karakter. 4/ Eski
Mısır'da güneş tannsı... Türlü bıtkilerin yaprak ve kabuklan ile
kokulandınlmış aamürak bir içki. 5/ Tifo gibi bazı hastalıklara
eşlik eden kas zayıflığı; 6/ Yasal... Bir çalgı.. 7/ Telefon sözü...
Favori... "Bir nota. 8/ İzmir'in bir ilçesi... Üç aylarda medrese
öğrencilerinin köyleri dolaşarak imamük edip para ve erzak
toplamalan. 9/ Bazı kağit oyunlannda. ortaya sürülecek parayı
ödeyebilmek için her oyuncunun kendi önüne koyduğu toplam
para... Birmeyve.
İLAN
FATİH 2. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 992/379
Davacı Dürdane Hatipoflu vekili tarafından davah Gökhan Hatip-
oğlu ale>hıne açılan boşanma davası sırasında;
Küçukyalı, Altıntepe mahallesi, Galipbey cad. No: 12/19 adresin-
de ikamel ettiği bildirilen davalı Dilaver Recep oğlu 1957 doğumlu
Gökhan Hatipoğlu'na duruşma gününun tebliğ edilemediği gibi za-
bıtaca yapılan araştırma da netice vermediğinden duruşma günunün
ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla adı geçenin duruşmanın bu-
lunduğu 3.3.1993 günu saat 9.30'da raahkememizde hazır bulunma-
sı, bulunmadığı takdirde HUMKInun 509-510. maddeleri gereğince
duruşmaııın gıyabında devam olunacağı hususu davetiye yerine geç-
mek uzere ilaaen tebliğ olunur. 25.11.1992
Basın: 13861
TERME ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1992/94
Davacılar H. Basn Çavuşoğlu ile Mehmet Ça\ujoğlu vekili tara-
fından davalılar Hazine-i Maliye ile Sakarlı Beledıye Başkanhğı aley-
hine açtıpı ıescil davasında;
Ternıe ılçesı Sakarlı Cumhuriyet mahallesinde kain olup doğusu:
Sabn Saraç, batısı. Kozluk kanalı. kuzeyi: Sabri Saraç taşınmazı ve
güneyı: Ordu-Samsun karayolu ile çevrili olan taşınmazın davacılar
kenılı uzerlerıne tescıhnı ıstediklerınden bu yer uzerinde bir hak id-
dıa eden var ise vesaıklerı ile bırhkte duruşmanın atılı bulunduğu
16 3.1993 tarihinden once mahkememizin 1992/94 esas sayılı dosya-
sına muracaatlan il.ın olunur. 12.8.1992
Basın: 52126