Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
lmtiyaz sahıbı: Beria .\»di • Genel Yayın Yonetmeni. Ozgen Atar •
Genel Yayın Koordinatoriı: Hikmet Çetinkaya • Yazı lşlerı Muduru
Celal Başlangif • Görsel Yonetmen: Ali Acar • Duzenleme: Mustıfa
Saglamer • Ankara Temsilcisi: Cuneyt Arcayurek Haber Mudurleri
MusUf» Baltrtrv, I$ık Kansu lzmir Temsilcı V: S«rdır Kmk Adana
Temsilcisi: Çetin Yiğenoglu
tstanbul Haberlen: Şenay Kalkan Dış Haberler: Ergan Balcı Iş-Ekonomi: Şukran Ketenci Basım: Cumhuriyet Matbaacılık \e Gazetecilık T.A.Ş. • Yayımlayon: Yeni Gun Haber
Yun Haberleri: Mekmei Sanç Makaleler Sami Kınören Spor.Abdüik>dir Yüc«iman Du- Ajansı Basrn ve Yayıncıük A.Ş. Turkocağı Cad. 39/41 Cagaloğlu 34334 tst. PK: 246
zeltme: Abdollah Yana • Müessese Mudur V.: Erol Erkut •Koordınatör: Abmet lstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Tela: 22246, Fax: (1) 513 85 95 • Bürolar Aakın:
Kornlsao • Muhasebe: Bulent Yeoer • Idare: Hüseyin Gürer • tşletme: Önder Çelik Z. Gökalp Blv lnkılap S. No: 19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 •
• Bilgi-İslem: Nail tnal • Bilgisayar Sistem: Mürtivet Çiler • Reklam: Keha Işıtman tzmir H. Ziya Blv 1352 S. 2/3 Tel: 83 12 30, Teln: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adaaa:
Inönu Cad. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 59 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 59 25 78
TAKVİM: 10ARAL1K1992 İmsak: 5.38 Güneş:7.10 Öğle: 12.01 Lkindi: 14.22 Akşam: 16.42 Yatsı: 18.09
Yoga, astıma iyi
geliyop
• FRANKFtRT(AA)-
ABD'deColorado
Cniversitesi'nde görevli
Prof.Dr. Paul L. Vedanthan,
asiımlı kişilerin yoga
yapmalannıönerdi. Prof.
Vedanthan, ileri derecede
astımh hasıalann haftada üç
kez yoga yapmalan halinde.
sinirlerinin yatıştığmı.
kaslannın da gevşeklik
kazandığını ve krizedaha az
yakalandıklannı kaydetti.
AIDSile
mücadele
• ANKARA (AA)-Sağhk
Bakanlığı, AIDS hastalığıyla
mücadelede halkı eğitmek ve
bilinçlendirmek amacıyla,
TR'ı e özel televızyon
kanallannda yayımlanmak
üzere. kısa metrajlı fılmler
hazırladı. Sağlık Bakanı
YıldınmAktuna.AIDS
hastabğının kan, ortak
enjektörkullanımı vecinsel
ılişki yoluyla geçtığine dair
yaşamdan alınmış örneklerle
tamulacağını belirtti.
Aktuna. bu amaçla kısa
metrajlı fılmler hazırlandığmı
bildirerek, "Halkı AIDS
konusunda eğitmek ve
bilinçlendirmek istiyoruz"
dedi.
Çocuklar ve
renklerin dili
• İZMİR (AA) - Çocuklann
davraruş biçimlerinde
renklerin de
azımsanmayacak bir rolü
bulunduğu, "Kromoterapi"
adı venlen "renkler
aracılığıyla tedavi
yöntemT'nin.sinir
hastabklannm tedavisinde
yaygın biçimde uygulandığı
bildirildi. Çocuk gelişim
uzmanlannın yaptıklan
araşürmalar, özellikle
çocuklann renkkîden çok
etkilendiklerini ortaya
koydu. Uzmanlar, renklerin,
sadece ruhsal durumu
etkilemekle kalmadığını,
zaman zaman organik
reaksiyonlara da neden
olduklannı belirttiler.
Kalp krizinin en
büyük nedeni
• İSTANBLL(İÜHA)-
Işyerinde patronla tartışmak
gibi stres yaratıcı nedenler.
kalp kriziriskiniartunyor.
Amerika'daki Nevv Englan
Deoconess Hastanesi"nde
yapılan araştırmalar
sonucunda. kalp krizinden
önceki birkaç saat içinde
stresli olaylann bariz biçimde
daha sık yaşandığı ortaya
çıktı. Araştırmayı yürüten
Dr. Sue Jacobs. işyerinde
önemli toplantılara
katılmak, işten çıkanlmak,
aile içinde duygusal olaylar
yada mali sorunlar gibi
stresli olaylann "kalp
krizlerinin tetiğini çektiğini"
belirtti. Kalp krizi geçiren
129 kişi üzerinde yapılan
araştırma sonucunda
lamamına yakınının. krizden
önceki 26 saat içinde stresli
bir olay yaşadıklan ortaya '
çıktı.
Sinözitten
kuptulabilipsiniz
• İZMİR (AA)-Tıp
dünyasındakı yenılıkler,
tedavi edilmemesi
durumunda, ölûmebileyol
açabilecek bir rahatsızlıİc
olan sinüzitin önlenmesinde
de yeni yöntemler
geliştiriyor. Ana burun
boşluğuna açılan
boşluklann, iltihaplanması
şeklinde ortaya çıkan sinüzit
hastalığı günümüzde pekçok
kişiyi rahatsız ederken,
FESC (Fonsiyonel
Endoskopik Sinüs Cerrahisi)
yöntemi ile hiç iz
bırakmadan sinüslerçalışıf
hale getirilebiliyor.
Doktorsuz
doğum
• İstanbul Haber Senisi -
İnsan Kaynağını Geliştirme
Vakfı Başkaru Nuray
Fincancıoğlu. Türkiye'de
kadınlann büyük
bölümünün hâlâ evde hiçbir
sağlık personelinin yardımı
olmaksıan doğum
yapmakta olduğunu söyledi.
lstanbul Üniversitesi Kadın
Sorunlan Araşürma ve
Uygulama Merkezi
tarafından düzenlenen
konferanslar dizisinin
ikincisi Kadın-Doğurganlık
veAile konusunda dün
Beyazıt Devlet Kütüphanesi
Konferans Salonu'nda
yapıldı. Nuray Fincancıoğlu,
Türkiye'de ortalama yüzde
25 kadının hiçbir sağlık
personelinin müdahalesi
olmadan doğum yapuğıru.
doğu illerinde bu durumun
yüzde 60'lara kadar
vardığmı, bauda bu orarun
yüzde 7 olduğunu anlattı.
Bitkisel hayattaki bir insanın geleceğiyle ilgili sorunun yanıtı aranıyor
Söyleyin baylar;kim yaşasın,kim ölsün?
• Tony Bland, geçen günlerde
İngiltere'yi ayağa kaldıran
gelişmelerin baş aktörü haline
geldi. Üç yıldan beri bitkisel
hayatta bulunan Tony, İngiliz
Yüksek Mahkemesi'nin
verdiği kararla ölüme
mahkûm olabilir.
KEMAL ÇAVUŞOĞLL
Eğer İngiltere"ye sık sık gidiyorsanız
veya İngiltere'de yaşıyorsanız bundan
sonra çok daha dikkatli olmalısınız.
Siz en iyisi. gitmeden önce "bitkisel
hayata girersem öldürülmek istemıyo-
rum' yazılı bir belgeyi cebinızde
taşıym. Bu belge belki de hayatınızı
kurtarabilir! Hatta bu belgeyı noterde
düzenlerseniz daha garantıli olabilir.
Bütün bunlann kaynağı, 1989
yılında Hillsborough futbol karşılaş-
ması ile başladı. Karşılaşmada çıkan
kargaşa 95 kişının ölümüne neden
oldu. Bu olayda kaburga kemiklen
kınlan ağır yaralı durumdaki Tony
Bland. geçen günlerde İngiltere'yi aya-
ğa kaldıran gelişmelenn baş aktörü
haline geldi.
Üç yıldan beri bitkisel hayatta bulu-
nan Tonv, İngiliz Yüksek Mahkeme-
si'nin verdiği kararla ölüme mahkum
olabilir. Bu karann ardından başlayan
yoğun tartışmalar artarak sürüyor.
Bitkisel hayatı sürdüren Tony ise bü-
tün bu gelişmelerden haberdar bile de-
İjl-
ölümii, acısız olmalı
Tony'nin gıyabında verilen Yüksek
Mahkeme karan, "düşünme yeteneğı-
ni kaybedip de, kurtulma umudu ke-
sin olmayan koma halindeki hastalara
uygulanmakta olan tedavi, doktor-
lann vereceği karara bağlı olarak kesi-
lebilir"hükümlerini öngörüyor. Dok-
torlan bu konuda kısıtlayan tek hü-
küm ise, bu dolaylı infazın hastaya en
az acı verecek biçimde yapılması.
Bu karann ardından. Tony'nin öl-
mesini savunanlar ile bitkisel hayatta
da olsa yaşaUlmasını ısteyenleri karşı
karşıya getirdi. Ölmesıni isteyenlerin
başında. Tony'nin ailesi geliyor. Bunu
sırayla, Tony'nin doktorlan ve Yük-
sek Mahkeme başkanı Sir Stephan
Brown izliyor. Tony'nin yaşatılmasını
isteyen tarafta ise Danışman Avukatı
ile Yaşam grubu topluluğu yer alıyor.
Hayatı, tedavinin sürdürülmesine
bağlı olan Tony 21 yaşında. Normal
solunumunu sürdürdüğü ve beyınsel
ölüm halinde olmadığı belirtiliyor. Bu-
nunla beraber serumla doğrudan mi-
desinden beslenen Tony için iyileşme
umudu gözükmemesine karşın. besin
ve antibiyotik tedavisi kesilirse daha
da kötüleşeceğine ilişkin hiç bir ışaret
de yok. Mahkeme karannın açıklan-
masından itibaren temel sorun Tony'-
nin serumla beslenmesinin "tıbbi teda-
vi" kapsamında olup olmadığı. Eğer
beslenme konusu tedavi içinde yer alı-
rsa. mahkeme tarafından doktorlara
tanınan. "uzun süreden beri bitkisel
hayatta bulunan hastaya uygulanan
"tıbbi tedavinin terkedilmesi' hakkı"
sonucunda Tony 14 gün içinde açlık-
tan ölecek.
Doktorlann bir kısmı "beslenme"-
nın de divaliz cihazı uygulanmasında
Ölümcül bir hastayla beraber olmak
ŞefkatliölümDış Haberler Servisi - Ölümcül hastalara
yardırn eden hemşire Maggie Callanan ve
Patricia Kelley 'in yeni çıkan kitabının adı
"Son Hediye." Yazarlar da pek çok kişi
gibi, bu durumu doğum olayma
betızetiyorlar. Kitap, ölümün tüm aile
bıreyterine üzüntü ve aa yerine, olumlu ve
deneyinüeri paylaşabüecekleri bir firsat
yarattığıru anlatsyor. Kiiapölümü nasıl
karşılayabileceğimizi bilmenin,
insanlardaki panik vekorkuyu
azaltacağını öne sürüyor.
Beş yıl önce AJDS'ten ölerı Archie'nin
arkadaşı CynıhiaO'Neal arkadaşının son
gününe kadaryanında oimuş. Budeneyim
onun hayaünın akışını değtştirmiş.
Cyntia duygulannı şöyle anîatıyor:
"'Benim ölüme doğru giden biriyle beraber
olmam, ölüm hakkındaki düşüncelerimi
tamamen değiştirdi. Arkadaşım Archie
hastanedeki son günlerini geçirirken
beslenmesini sağlayan makineye 24 saat
boyunca bağhydı. Yakında ökceğini
biliyordu. Fakat Archie makineyle
yaşamak ve hayatmın böyle son bulmasını
istemiyordu. Buonun yaşamak istediği
hayat biçımi değildi. Doktorundan
makineyi kaldjrmasmj istedi. Doktoru
buna 'evet* dedi. Daha sonra benden,
kndisini tekerîekü iskemleyekoyup
Metropolitan MÜKsi'negötürmemi istedi.
Sonraki dörtgününü. arkadaşlannı
toplayıp onlarla birliktegeçirdi. Beşgün
sonra da öldü. Archie. evdeki son
günlerinde fazla uyumaya başlamıştı.
Bazen nefes aldığındanşüpheederdik.
Kısmen komadagibiydi. Fakat. aniden
uyanıp kahve kaliteli şampanya veya
sevdiği birtathdan isterdi. Bir arkadaşımız
omuzlanna masaj yapardı. Hephniz
Archie'yeyardımediyorduk. Çok sıradışı
birolay, sanki doğum gibi birşeydi. Archie
harika bir yolculuğa hazırlantyormuş gibi
ona yardım ettik."
Manevi yönünün aksinedinsel bir yönü
olmayan, intihar veötenazi tanımına da
girmeyen bu ölüm biçimi "şefkatli ölüm"
olarak isimlendiriliyor.
Ölen Archie'nin arkadaşı O'Neal ise, bu
deneyimin ardmdan. kendi kurduğu
"'Ölüm Arkadaşlan" derneğinin
yöneticiliğıni yapıyor. Derneğin temel
amacı, ölümcül hastalığa yakalanmış
insanlara manevi destekermek. O'Neal
dernek çalışmalanyanında yılar önce
doğal doğum haraİcetinde olduğu gibi.
günümüzde yeni başlayan Doğal Otüm'
hareketinde de aktif rol alıyor. Bu yeni
hareket. üp teknolojisi ve hukuksal
konularda belki de birtakım değjşiklikkr
getirecek. Kimbilir?
olduğu gıbı tedavinin birparçası oldu-
ğu görüşünde. Diğer bir sorun ıse. bu
tanınan karann. Ton> ile aynı durum-
da olan 1000'den fazla hastanın gele-
ceğine örnek olup olma\acağı.
Mahkeme başkanı Sir Stephan
Brown. İngiltere'de ilk kez tıbbi ve
ahlaki yönü olan bir davayla karşı
karşıya gelindiğini sövlüyor.
Brown. aynca. Tony'nin ailesinin
onu ölmüş kabul edip. Tonv'yi tıp
yardımıyla yaşatılan bir bederî ola-
rak gördüklenni söyle\erek. mahke-
me karannı destekledığıni söyledi.
Sağlık kurulu ile aynı görüşte olan
Tony'nin ailesi de mahkeme karan-
ndan yana. Oğlunun insanca ölmesi-
ne izin verilmesini isteyen baba Allan
Bland. Sir Stephan tarafından öv-
eüvle takdir edildi. Tony'nin dok-
torlan da karan memnuni\etle karşı-
ladıklannı belirterek. "Bir kimseyi
DU şekilde yaşatmaya çalışmak in-
sanlık haysiyetine kasıttır" diyerek
görüşlerini açıkladılar.
Bitkisel hayattaki Tony'nin yaşa-
masmdan yana olan danışman avu-.
katı ise. beslenme rejiminin durdurul-
masının cinayet olduğunu savuna-
rak. kamuoyunun desteğini sağlama-
ya çalışıyor.
Avukat karşı çıkıyor
Danışman avukat konuya üç nok
tadan karşı çıkıyor:
Bınncısı mahkemenm sağlık kunı-
lunun isteği doğrultusunda, taraf tu-
tarak karar verdiğini söylüyor. İkin-
cisi, Tony'nin midesinden doğrudan
sürdükleri kampanyada Tony'ye tam
destek veren kamuoyu tarafından yer
alıyor.
Kampanya sözcüsü Keith Davies.
"Bu durum. bitkisel hayattaki hasta-
lan ölümü gönüllü secmiş kişiler ola-
rak göstermekle, çok tehlikelı bir hu-
kuki örnek oluşturabilir" şeklinde
kaygılannı ifade ediyor. Davies. "Bu
olayın altında. ahlaki ve tıbbi bir duru-
mun, pazar ekonomisi mantığıyla çö-
zümlenmesi gerçeği yatıyor" diyor.
Davies. Tony ile aynı durumda olan
binden fazla bitkisel hayattaki has-
tanın, Milli Sağlık Kurulu'na yılhk
maliyetinin 100 milyon sterlini (1.2
trilyon TL) aşmasının karann alınmasn-
da ana etken olduğuna inanıyor.
Kampanya sözcüsü Davies, sağlık
sisteminde yeni düzenlemelerin daha
önceden tartışıldığını söylüyor. ABD'-
nin Oregon eyaletinde uygulanmak is-
tenen bu tasan. yoğun eleştirilere he-
def olunca Eski Başkan Bush tarafı-
ndan veto edilmişti.
Mahkeme karannda en çok tepkiyi
çeken nokta ise, hastanın ölümüne ka-
rar verilirken. hastanın yasal olarak
mahkeme önünde haklannı savuna-
cak danışman avukatı konusunun dü-
zenlenmemesi ve ABD'de ki uygula-
manın aksine. doktorlann böyle bir
karan verirken. hastanın ailesinin bu
kararda hiç söz sahibi olmaması.
ABD'de 1970'lenn ortalanndan iti-
baren özellikle ötanezi konusu, büyük
tarüşmalardan sonra bazı eyaletlerde
kabul edilmiş, 1990da ABD Federal
Yüksek Mahkemesi verdiği kararda,
hastaya veya onun ailesine, uygulanan
tedaviyi reddetme hakkı tanımışu.
ABD' de ilk kez 1976 yılında New Jer-
sey mahkemesi, bir aileye, her gün eri-
yen 22 yaşındaki koma halindeki kı
zlanna uygulanan tedaviyi bıraktıra-
bilme hakkı tanımışu. Son olarak
1991 yılında çıkan, Hastanın Özerklik
Yasası'nda ise, tüm ubbi kuruluşlara
hastalann gerçek tıbbi durumlanru
yüzlerine söyleme zorunluluğu getiril-
di. Bu zorunluluk. hastanın iyileşme
umudu ve ölüme ne kadar yakm oldu-
ğu konulannı da içeriyor. Bunun ar-
dından ABD'de birçok ölüm derneği
kurulmuş durumda. Bu demekler,
ölümcül hastalığa yakalanmış olan
hastalann son günlerini arkadaşlany-
la beraber ve dünyadan aynlmadan
önce arzuladıği biçimde gerçekleştir-
meyi sağlıyor.
Törkiye
Ülkemizde uzun yıllardan beri dü-
zenli bir sağlık politikasının oluşturu-
lamaması nedeniyle, hukuksal olarak
ötanezi konusunda yasal birçahşma
mevcutdeğil. 1982 Anayasasfnın kişi-
nin haklan ve ödevieri bölümünde yer
alan 17.maddesi, "Herkes, yaşama,
doğruya beslenmesini sağlayan siste- maddı ve manevi varlığını koruma ve
mın. hukuksal yönden "tıbbi te- geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zo-
davı" kapsamının dışmda tutul- runluluklar ve kanunda yazılı haller
masını savunarak. Yüksek Mahke- dışında kişinin vücüt bütünlüğüne do-
me'nin verdiği karan yeniden göz- kunulamaz; nzası olmadan biümsel ve
den geçirmesini talep ediyor. Üçün- tıbbi deneylere tabi tutulamaz" hü-
cu olarak da, bunun doktorlann kümlerini içeriyor. Hukukçular, öta-
meslek ahlaki ve ettikleri Hipokrat nezi ve buna benzer konularda yasal
yemini ile bağdaşması mümkün duzenleme olmaması nedeniyle.'dok-
olmayan bir karar olduğunu savu- torlann hastanın isteği doğrultusundan u v o r
- olsa bile, ölüme neden olmasının Ceza
Danışman avukat ile aynı tarafta Yasasına göre adam öldürme suçu
çarpışan Yaşam grubu üyeleri ise kapsamında yer alaeağını söylüyorlar.
Alman Kültür Enstitüsü 'çevre' konulu afış sergisi düzenledi
Dünyayı çocuklarıımzdaıı ödünç aldık
Christmas ağacını babasina taşıyor
Çocuk. her yerde. her zaman ve her
koşulda çocuktur. Biranneninkucağında
sevinir. yağmurlu bir gecenın karanlığında
korkar. oyuncaklanndan ayn düşünce de
ağlar. Yoksul ya da zengin bütün çocuklar
böyledir. Çocuklar yaşam ilearasındaki
bağı sıkıca ve sıcacık tutmayı başanr.
Filipinler'in başkenti Manila'nın
sokaklannda yılbaşı gecesi ıçin çam ağaa
satan babasına yardım eden bu küçük
çocuğun mahzun bakışlannda bile gizli bir
sevinç sakh değil mi? Bu sevinci anlamak
için dünyaya 'çocuk gözüyle' bakmak
gerekiyor. (Fotoğraf: Reuter)
SADIK KARAMLSTAFA
"Biz bu dünyayı çocuklan-
mızdan ödünç aldık."Alman
Kültür Enstitüsü'nün İstan-
bul'da düzenlediği çevre konu-
lu afış sergiSinin başlığı bu.
Cümleyi tamamlayacak olur-
sak. "Bu dünya bize atalanmı-
zdan miras kalmadu bız onu
çocuklanmızdan ödünç aldık."'
İnsanın doğal çevresi ile arası-
ndaki ılişkiyi çok iyi anlatan bu
Afrika atasözünü ilk kez dört
beş yıl önce duymuştum; Ay-
nntı Yayınlan'nın. kitap fua-
nnda dağıtmak için yaptınnak
istediği dört afışten birinin
başlığiydı. Çevre. özgürlük,
kadın ve bıreysellik konulannı.
Akademi'deki öğrencilerime
ödev olarak vermiş. çıkan işler
içinden en iyileri seçerek bası-
lmasını sağlamıştık.
Çevreyi koruma konusunda,
doğru iîetişım çok önemlidir.
Her gün yüzlerce medya tarafı-
ndan mesaj bombardımanına
tutulan topluma, çevreye karşı
daha duyarlı olunması gerekti-
ğini işittirmek ya da göstermek
çetin bir iştir. Ustelik bu iş. büt-
çesi sınırlı. profesyonel kad-
rolardan yoksun gön'üüü kuru-
luşlar tarafından yürütülüyorsa
iletişim daha da zorlaşır.
Çevre konusunda çalışan ku-
nıluşlann, hedef kitlelerine en
kolay ulayabilecekleri iletişim
araçlanndkn biri afıştir. Rad-
yo. televızyon. basın gibi rned-
yalarda (medya sözcüğü aslı-
nda çoğul olmakla birlikte.
Türkçe'de alışıldığı biçimiyle,
"lar" takısıyla kullanıyorum)
hep birilerinin mülkiyeti söz
konusudur. Bu araçlan kullan-
mak için sahiplerine para Öde-
mek zorundasınız. Avnca on-
• Çevre yıkımına karşı tepkilerin ele ahndığı afış
sergisi, hem tarihi bir perspektif getiriyorhem de
tematik bir bakış açısıyla sunuluyor.
lann politikalanna aykın me-
sajlan da yayınlatamazsınız.
Bu açıdan bâkıldığında afış de-
mokratik ve dolaysız bir
araçtır. Bir afış tasarlayın, ister
matbaada bastınn, ıster ilkel bir
serigraf tezgahında basın ister-
seniz fotokopiyle çoğaltın. Du-
varlar sizin; mesajıruzı kimlere
iletmek istiyorsamz. gıdin ora-
ya asm. Denetlenmesi güç bir
araç olduğu için afış hep yön-
temleri uğraşürmış, her ülîcede
çeşitli yasaklar ve kısıtlamalar-
la karşılaşmışur.
Afışten bir iletişim aracı ola-
rak yararlanmanın koşulu iyi
tasarlamaktır. Tasarlamak der-
ken, mesajın oluşturulması-
ndan. afışin hedef kitleye ulaş-
masma kadar izlenen süreci
kastediyorum. Derdini açık se-
çik anlatamayan ama "şık" bir
afış hiçbir işe yaramaz. İyi ta-
sarlanmış ama yapıştınlacak
duvar bulamayan bir afış de sa-
dece koleksiyonlan süsler.
"Biz bu dünyayı çocuklan-
mızdan ödünç aldık" başhklı
serginin konsepti Richard
Grubling ve Reiner Diederich'e
ait. Yapımı Erlângen Şehir Ga-
lerisi gerçekleştirmiş. Çevre
yıkımına karşı tepkilenn ele
almdığı sergi. hem tarihi bir
perspektif getınyor hem de te-
matik bir bakış açısıyla sunu-
luyor. Sekiz bölümün ilki yir-
minci yüzyılın başından günü-
müze kadar, çevre afişlerinin
tarihini inceliyor.
İkinci bölüm olan, "Çevre
Yıkımına Karşı Sanatçılar"
Butzmann, Hundertwasser.
Beltran, Folon, Akiyama, Fu-
kuda gibi ünlü sanatçı ve tasa-
nmcılann çevre konulu afışleri-
ni içeriyor. Aynca Staeck, Un-
gerer. Paul Peter Piech gibi
önemli isimlere rastlanıyor.
Varşova ve Lahti afış bienalle-
rinden afışler sergileniyor. Bun-
dan sonra "Ormanı Kurtann".
"Su Hayattır". "Hava Hepimi-
ze Aittır". "Günün Başansı-
Bir Hayvan Nesli Daha Tüken-
di", "Nasıl Yaşıyoruz", "Ve Si-
lahlanma" başhklı altı bölüm
yer alıyor.
Asü. değişik boyoıtlarda 116
alişten oluşan sergi, yer darhğı
nedeniyle azaltılnuş. yine de
sıkışık düzende sergilenmiş.
Aslında cilalı ahşap duvarlany-
la, Cemal Reşit Rey Konser Sa-
lonu'nun fuayesi gerçek bir ser-
gi salonu değıl. Sergideki afışler
yerel yönetimler, çevre örgütle-
ri, siyasi partiler ve özel kuru-
luşlar tarafından yapünlrnış.
Afışlerin çoğunda izlediğimiz
yazılı mesajın ağırlığı. çevre ko-
nulu tasanrnlarda metnin ne
kadar önemli olduğunu hisset-
tiriyor. Bu afışler tepkinin,
uyannın afışleri. Hiçbir şeicüde
şık ve "sofıstike" değiller; ola-
bıldiğince sertler ve mesajlanru
yükses sesle veriyorlar. Ve o ka-
dar da etkili oluvorlar.