Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 ARAUK1992 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
KARASES'TEN EMİR
Komünizmyıkıldı
KaplaiKilara göre; insanhk iki kampa(hizbe)ayrılmıştır. Biri \llah"ın hizbi diğeri şeytaıun hizbidir. Budunımdabirinsanya Allah'ın hizbindendir, >adaşe>taılın. Buikikamp
tamamen a> rıdır. Ne aile. ne ırk ne de milliyet bu iki gnıbu birbirine bağlavabilirler. Sadece Allah'ın yoluna katılıp. hakkın bay rağı altmda yaşay a insanlar Allah yolunda kardeştir. ,
Sırademokraside'KatraSes'egöredümanıngündemindeikiput vardır. Bımlardanbirikomi'mizmdir. Allah'ıreddeder vebugünyıkıltmştır. İkincisiise
demokrasidir ve o dayıkılacaktır. Demokratik sistemler Allah 'ın varhğını inkâr etmemişlerse de Allah' ait olan hâkimiyet hakkını ondan
alarak insana vermiştir. Komünizm açık bir tağuî; demokrasi ise ''sinsi ikiyüzlü ve münafık... tağuti bir sistem dolayısıyla kafır bir rejimdir.
-5-
ilahiı ayaklanma öncesinde
geçilmesizorunluolanaşama,
tebliğ aşamasıdır. Tebliğ nasıl
yapılacaktır? Kaplan'a göre
peygamber. tebligau Mekke
sokakiarında açıkaçık yapmıştır.
"Ev lerde sahabe gibi sohbetierle, en yakınmdan
başlay arak tebliğ y apacak"tır Tebliğ meşru
olan tum araçlarla gerçekleşebilir. Bır başka
dey işle bir yandan yüz yûze ilişkilerçerçevesinde
hareket üyelen grubun düny a görüşünü
anlatırken diğer yandan da tüm kitle ıleşıtim
araçlan bu amaçla kullanılabilır. Bu aşamada
hareket üyelerinin çeşıtlı zorluklarla
karşılaşabıleceğıru belirten Kaplan, "İçeri
girmeden, sopa yemeden, şehit vermeden Allah
size devlet vermez" demekte ve "Peygambere,
sahabeye verdi mıT1
diye sormaktadır. Kaplan
demokratik bir yapı ıçinde seçimle iktidara
gelmenin mümkün olmadığını ve "Allah'm
kanunundaböylebirşey"in bulunmadığını öne
sürmektedir "Siz nedereeeçile çekerseniz, ne
derece Btırap çekerseniz. Allahuazimüşanın
y ardımı o nispette v akın, çok geür ve kısa
zamanda gelir; demiyor mu? Kuran'da ilahi
kanun bu. sünnetullah bu. peygamberin,
sahabenin başına gelen bu." Bu anlayış
bıçıminin. hareket mensubu üyeleri. yaşadıklan
ülkelerde karşılaştıklan zorluklan
kabullenmede ne kadar kaderci bir tutuma ittiği
bellidir. Müslüman cemaat, düşünce. eylem ve
hatta giyimı ile diğer insanlardan farkh
olmalıdır. İnsanhk iki kampa (hizbe) aynlrnışür.
Biri Allah'ın hizbi. diğeri de Şeytan'ın hizbidir.
Bu durumda bir insan ya Allah'ın hizbindedir ya
da şeytanın. Bu iki kamp birbirinden tamamen
ayndır. Ne aile ne ırk ne de milliyet bu iki gnıbu
birbırine bağlayabilir. Sadece Allah'ın y oluna
katılıp, Hakkın bayrağı altmda yaşayan
insanlar Allah > olunda kardeştir. Bu noktada
yapılması gereken şey, once nefıs mücadelesı.
teşkilat (talim ve terbiye), vahdeti sağlamada
tebliğ ve tevhidi sağlamada tebliğdir. Kara
Ses'ın hareketın gelişmesi ıçin ızlenmesi gereken
bu aşamalan cıhat olarak tanımlanmaktadır.
Cihadın çeşitli biçimleri vardır.
KARA
Cihad yolları
KIMIN
SESİ?
Cihat yolları
Kaplan Ümmet-i Muhammeddergisinde,
yollannın cihat yolu olduğunu belirterek beş
ceşit cıhattan bahsetmektedir: "1- Mal ile
\ apılan cihat, 2- Tebliğ ile yapıian cihat, 3-
Öğretimk y apılan cihat, 4- Siyasi cihat, 5-
Savaşarak yapıian cihat."
Yazıda bu beş çeşit cihat için paranın ne kadar
gereklı olduğu vurgulanmakta ve malla yapıian
cihadın bütün cihatlann can daman olduğu
belırtılmektedır.
" Artık Allah'ın sizin tasamıfunuza verdiği bu
maldan -O'nun y olunda- harcay ın. Ve bilin ki.
Allah iyi şey ler y apanların mükâfat ve eciıierini
asla zayi etmez." Malla yapıian ahat anlayışı.
sık sık toplanan yardımlarda ıfadesinı
bulmaktadır. Üyeler örgüte sadece para değil.
mal vemücevherde vermek'tedirler.
Tebliğ ile yapıian cihat. insanlara İslam
davasının hak olduğunu kanıtlan ile
anlatmaktadır. Savaşarak yapılacak cıhatta
şehıtliğin insanlar için en büyük dilek olduğunu
savunan "Kara Ses" şöyle demektedir
"Söyleyin hizibullahî gençler! İslam davası bir
gün sizden kendi uğnına canlarınızı feda etmenizi
isterse, eski şerefîne \e hay siyetine kavuşabilmek
için o değerli kanlarınızı bu yolda akıtmanızı
dilerse. hanginiz Allah yolunda şehit olmaktan
kaçıp gidebilir."
Kaplan'a göre kendı cemaati bugün üstünden
can korkusunu atmıştır. ama mal sevgisi
konusunda bazı pürüzler vardır. Sorulanmıza
yazılı olarak verdiği cevapta da Kaplan kendi
cemaatinin durumunu şöyle anlatü: "Şuur,
metanet ve cesaret yönünden çok çok Uerde ise de
İslami bilgileri henüz y etersizdir. Onun için biz
ilim sahasında da umumî bir seferberlik
başlattık."
Sonuçta Cemaleddın Hoca'ya göre savaşarak
yapılacak cihat için henüz şartlar oluşmamıştır.
Ama şartlar oluştuğunda savaşarak yapılacak
1-Mal ile yapıian
cihad
2- Tebliğ ile
yapıian cihad
3- Öğretimle
yapıian cihad
4- Siyasi cihad
5- Savaşarak
yapıian cihad
cıhat, İslam Devleti'nin Türkiye'de ycrleşmesi
için hareketin ıçinden geçeceğı zorunlu bir
aşamadır.
Silahlı ayaklanma şartı!..
Kaplan'a göre silahlı ayaklanmanın
gerçekleşmesi için iki şart gereklidin önemli
sayıda bir takıpçi tabanı ve yetişmiş kadrolar.
Bir konuşmasında Kaplan, henüz bu tabana
ulaşılmadığını ve yapılacak ayaklanmanın,
hareketin kendinezarargetireceğini
savunmaktadır.
Devlet yönetimi için gerekli yetişmiş kadrolar
meselesinde ise Kaplan şöyle demektedir:
"Şu anda gelin devleti teslim alın deseler, biz
aknayız. Niye? Ne istenilen zemin mûsait, taban
müsait ne de kadro müsait. Eh hocam diyorlar
kadroyu yetiştirclim. ondan sonra konuşalım. Ben
de diyorum ki şu cemaat muhtaç olduğu
kadrosunu kendi yetiştirecek. Şu harekâtın
çilesini. ıstırabını çekmeden bu harekâta yâr
olmaz.
- Kaplan, bu hareket içinde yetişen insanlaruı
ileıide kumlacak İslam devleti içinde > ali. bakan,
subay vs. olacağını belirtmektedir. Kaplan bu
kadroları dolduracak üy elerin gerekli eğitimden
yoksun olmaianna dikkari çeken eleştirilere karşı
ila şu cev abı vermektedir: "Ya bunlann tahsili
yok. Tahsil gerekmiyor. Sahabenin hangisi
üniversite mezunuydu. Yeter ki o şuura, o inanca
varsın, o bügiyi arkadan ikmal eder. tamamlar."
Kara Sesın eğitım düzeyi düşük, düşük statülü
işlerde çalışan ya da işsız olan Türkıyeli
göçmenler arasında taban bulduğu hatırlanırsa.
böy le bir yaklaşımın önemi daha iyı
kavranabilir. Kaplan. üyelerine. şu anda var
olan toplumsal yapı içinde bulunduklan düşük
statünun tam karşıtı olan bir gelecek vaat
etmektedır. Gelecekte ulaşılacak bu yüksek
statülü işler için yapılması gereken tek şey ise
hareket içinde çahşmaktır.
İlan edılen Federe islam Devleti. daha çok,
Kara Ses'in nıyetinı açıklayan ve üyelerin
yükselen beklentilerine yanıt veren bir
gınşimdir. Bu durumda kadro problemı,
Anadolu'da fülen bir İslam devleü kurulana
kadar ertelenebilmektedir.
Kaplan'ın amacı Türkiye'de bir İslam devleü
kurmaktır. Bu amaca ulaşmada grup uzun
vadeli bir programa sahiptir. Nefıs mücadelesi
ile başlayan hareket, tebliğ aşamasına, buradan
da silahlı ayaklanma aşamasına geçecektir. Bu
süreçte üyeler de medrese, tekke ve kışlada
eğıtilecektir. Türkiye, kanun koyrna yetkısi
insanlarda olduğu için, yeniden bir cahiliye
dönemini yaşamaktadır. Bu durumda'gerçek'
Müslümanlar. Kaplan'ın yorumladığı bıçımde
İslami anlayacak, anlatacak vecihadla
Türkiye'de İslam devletini kuracaktır.
İslami hem din hem siyaset olarak yorumlayan
bu grubun savunduğu görüşler Türkiye dışında
diğer İslam ülkelerinde (Özelhkle İran, Mısır ve
Pakistan) gelişen ve hızla yayılan radikal İslama
hareketlerle aynı çizgidedir.
İki put!..
Kaplan'a göre dünyanm gündeminde iki put
vardır.
Bunlardan biri komünizmdir kı Allah'ı
reddeder ve bugün yıkılmıştır.
İkincisi ise demokrasidir ve o da yıkılacaktır.
Demokraük sistemler Allah'ın varhğını inkâr
etmemişse de AUah'a aıt olan hâkimiyet hakkını
ondan alarak insana vermiştir. Özde bu ikisi
arasında bir fark yoktur; ama komünizm açık
bır tağut; demokrasi ise "sinsi, ikiyüzlü ve
münafık... Tağuti bir ststem, dolayısı ile kâfir bir
rejim"dır. Kaplan'a göre İslam ile demokrasinin
bağdaşması mümkün değildir.
Cemaleddin Kaplan'a göre demokrasi de
yıkılacaktır. ama bunun şartı Müslümanlann
komünızme karşı duyduğu nefreti demokrasıye
karşı da duyması ve demokratik sistemin ana
öğesi olan partiye, secimlere katılmamasıdır.
İşte o zaman parti sistemi ve demokrasi
çökecektir ve Allah aynen komünizm belasım
defettiği gibi demokrasi belasını da defedecektir.
Sürecek
ÇALIŞAJNLARIN
SORÜLARI/SORUMARI
YILMAZ ŞİPAL
"Lojman Tazminatı"
SOVU! Bir sağlık kurumunda, 657 sayılı Devlet Memurlan
Yasası kapsamında \e sağlık hizmetleri sınıfmda, doktor olarak
göre» yapmaktayım.
Bilindiği gibi devlet memurlarına konut y ardımı ödenmektedir.
Konut yardımı yürüriüğe girdiğinde ek göstergem de 1^00 idi. Bu-
gün 20Ö0 ek gösterge üzerinden aylık almaktayım.
Bir derece yükselmeme karşın konut yardımında bir değişiklik
olmadı. Oysa ki, her derece ye gösterge değişiminde konut
yardımının da artması gerekmiyor mu?
YANIT: 30.6.1989 günlü Resmi Gazete'nin 20211 no.lu mü-
kerrer sayısında yayımlanan 375 sayılı yasa hükmünde kararna-
me ile devlet memurlanna her ay "lojman tazminatı" ödenmesi
öngörülmüştür.
Lojman tazmınatına hak kazananlardan, "aylıklannın hesap-
lanmasında esas alınan ek göstergeleri:
2500 (dahıl) ve daha fazla olanlara 600.000
1500 (dahıl) ve 2500 aıasında olanlara 400.000
Diğerlerine (ek göstergesi olmayanlar dahil) 200.000
lira tutannda her ay lojman tazminatı ödcnir. Eşlerden her ikisi-
nin de tazminata müstahak olması halinde sadece tazminat mik-
tarı fazla olana ödeme yapılır.
Lojman tazminatına müstahak pcrsonelden bekar olanlarla
ayrı yaşayan vcya boşanmış bulunanlara bu durumlannın de-
vamı suresınce yukandaki tutarlann yansı ödenır.
Eşınin ölümü nedeniyle dul kalan tazminata müstahak perso-
nele bu durumun devamı süresince tazminat miktan tam olarak
ödenir.
Bu tazminat, sair ödemelerde aylık kavramına dahil edılmez ve
tazminata hak kazanmada ve ödemelerde aylıklara ılışkin hü-
kümler uygulanır. Damga vergisi hariç hiçbir vergı ve kesintiye
tabı tutulmaz."
375 sayılı yasa hükmünde karamame uyannca ödenen "loj-
man tazminatı", ek göstergeler esas alınarak belirlenmiştir.
Kararnameye göre ek göstergeleri 1500 (dahil) ile 2500 arası-
nda olan devlet memurlanna, hizmet sınıflan ve aylık dereceleri
gözönüne alınmaksızın bugün için aynı tutarda (400.000 TL.) loj-
man tazminatı ödenmektedir.
"Aday Memurluktan Asıl
Memurluğa Geçiş"
: 1979 y ılında memuriyet sınavını kazanarak, İşlefmeler Ba-
kanlığı'nda görete başladım. 7 ay 27 gün aday memur olarak göret
yaptıktan sonra. çalışmakta olduğum İşletmeler Bakanlığı
kaldırıldı. Beni, Ticaret Bakanlığı'na naklettiler. Bu bakanlıkta, 4
ay 23 gün çalıştıktan sonra istifa ettim.
Bu yıl. Kültür Bakanlığı bünyesinde ve yüksekokul mezunu ola-
rak. yeniden atama ile memurluğa başladım. Ancak, daha önce
çalışmış bulunduğum İşletmeler Bakanlığf ndaki daire amirince ve-
rilen olumlu sicile rağmen, asalctimin onaylanmadığını tespit ettim.
0 yıllarda. asıl memuriyete geçişin alt sınırı altı ay idi. Benimse, 7
ay 17 günlük çalışmam değerlendirilmemiş bulunuyor.
Bu durumda, I yıl daha şimdiki daire amirinin emrinde çalışıp si-
cil almam gerekiyor. Oysa, İşletmeler ve Ticaret Bakanlığında 1 y ıl
1 ay 20 gün çalışmış olduğum göz önüne alınırsa, bu kez asaİet
onay ının üst sınırı olan iki yılın aşılacağı, bu yolla yasanın ihlal edi-
leceği ortaya çıkıyor.
Bu arada. Devlet Memurlan Yasasfna göre aday memurların,
asıl memuriyete geçinciye kadar yer değiştirmelerinin mümkün ol-
madığını. bizlerin hükümetin tasarrufu ile başka kurumlara nakle-
dilmiş olduğumuz için. aday memurluğumuzun nakledildiğimiz ku-
rumda da devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Sorum:
Bu durumda aslaletimizin onavlannıası mümkün mü?
YANIT: 1) 657 bayılı Devlet Memurldn Yasasfnın 12 Mayıs
1982'de 2670 sayılı yasa ile değiştirilen 54. maddesine göre,
"Aday olarak atanmış devlet memurunun adaylık süresi bır
yıldan az, iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun
başka kurumlara nakli yapılamaz."
12 Mayıs 1982"den önceki uygulamada adaylık alt sının altı ay
olarak belırlenmiştı.
Yasada. adaylık süresınin bır yıldan az. iki yıldan çok olamaya-
cağı öngörülmekte ve bu konuda uygulama ıdareye bırakılmak-
tadır.
Yasa. idareye aday memurunun asaletini bir yıllık sürenin so-
nunda onaylama hakkını vermektedir. İdare uygun gördüğü du-
rumlarda bu hakkı kullanmakta. uygun görmediği durumlarda
ise bu sü'reyi en çok ıkı yıla kadar uzatdbiimektedir.
Konuylâ ılgili Danıştay 5. Daire'nın25.10.1977gün, 1974/7761
esas\e 1977 4851 karan şöyledir:
(*) "Çahştığı kurumdan aynlması nedeniyle"asaletinin onay-
lanmamasına ilişkın işlemın iptali ile ıntibakının buna göre yapı-
lmasına karar venlmesi islemiyle açılan davanın; 657 sayılı ya-
sanın 1327 sayılı yasanın 20. maddesı ile değışik 54. maddesinde,
adaylık süresınin en çok iki yıl olarak sınırlandınlması nedeniyle,
bu sürenin dolmasından önce idarelerin. asaleti onaylamaya zo-
runlu olmadıklan, davacı daha sonra girdiği başka bir kurumda
iki yıllık süreyı doldurmuş ise de artık davalı ıdarede göre\lı bu-
lunmadığından. asaletın geçmışe y ürüyecek şekilde onaylanması-
na olanak bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar vermiştir."
(*) Kaynak: Danıştay Tasnıfve Yayın Bürosu Yayınlan-Danı-
ştay Beşınci Daire Karârları (1979-1981) Cilt l.sayfa 113 206
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Yavaş Yavaş....
Salı günü, Cumhuriyet'in ikinci sayfasında, AhmetCe-
mal'ın yazısı ne güzeldi. Cumhuriyet'te çalıştığım için
kıvanç duydum. Ahmet Cemal, Cemal Paşa'nın torunu.
Şöyle demış yazısının bir yerinde Ahmet Cemal:
"Cumhuriyet, bugün bir anlamda yalnız değildir; için-
de yaşadığımız ve ne yazık ki gittikçe daha yoğunluk
kazanan bır kaosun ortasında, hala bir yerine iki gazete
alan okuyucusunun varlığıyla ve son olarak bir avuç ça-
lışanının ancak kahramanca diye nitelendirilebilecek
direnciyle, yalnız değildir. Buna karşılık, ayni Cumhuri-
yet, her gün Cumhuriyet bugün acaba ne kadar tiraj
kaybına uğradı' sorusunu, görkemli binalarının görkem-
lı odalarında, yüzlerınde gülücüklerle ellerini ovuşturan
başka gazete yöneticilerinin varlığı bağlamında, Cum-
huriyet'in 'haline' ancak akşarrj üstleri, bar köşelerinde
'acıyabilen' aydınların (!) varlığı bağlamında, son olarak
kurumlaşma kavramına hala bu kavramın güncel ve
cepsel esintilere göre içerik değiştirebileceğini sanacak
kadar uzak olanlar bağlamında, yalnız bırakılmış bir ga-
zetedir.
Bir yazın, bir felsefe adamı olan Ahmet Cemal'in yazı-
sını kesıp sakladım. Aynı günkü, "Özgür Gündem"de,
Haluk Gerger'ın "Basına Bak Basına..." başlıklı yazısı
da ilginçtı. Haluk Gerger de benim gibi yurtdışındaymış.
Şöyle anlatıyor dönüşünde gördüklerini:
'Kahraman Türk basını'nın kültüre karşı son seferinin
'ansiklopediler savaşı' sırasında yurtdışındaydım. Dön-
düğümde, meydan savaşı bitmiş, küçük muharebeler
sürüyordu.
Milliyet'e göre Sabah ahlaksız, onursuz, üçkağıtçı, dü-
zeysız!
Allah, Allah, Allah...
Sabah'a göreyse, hem Milliyet, hem Hürriyet yalancı,
şerefsiz, sahtekar!..
Vay, vay, vay...
Biryazarötekini muhbirlikle, kıskançlıkla, yalancılıkla
suçlamış.
Tövbe, tövbe, tövbe...
•••
Azerbaycan'a giderken birçok arkadaşım şöyle diyor-
du:
- Senın izlenimlerin çok önemli, onu gözleyeceğiz!
Elimi attığım yerden bir şeyler geliyordu. Frankfurt'ta
oturan Enver Altaylı, Özbekistan Cumhurbaşkanı'nın
başdanışmanı mıymış? 21 Martta toplanacak Büyük Ku-
rultay'da, Alpaslan Türkeş, "Hakan" mı ilan edilecek-
mış? Azerbaycan Içişleri Bakanı Iskender Hamidov,
"veliaht" mı olacakmış? Türkmenler, Özbekler'e kızgın-
mış. Elçibey, Özbekistan, Kazakıstan uçaklarını indirmi-
yor muymuş Bakü'ye? BırTürkmenistan uçağı mı iniyor-
muş?
Söylentiler çeşitli: Azerbaycan'daki "Bozkurtlar"la,
Türkiye'dekilerin bir bağı yokmuş; Iskender Hamidov:
- Bu sadece bir simge, bizim simgemiz sembolümüz
diyormuş.
Biz Azerbaycan'a varmadan Gence'de bir "Bozkurt"
anıt açılmış. Burada anlatıldı ki Azerbaycan "demokra-
siye doğru" gitmektedir. iran'ın "dinci yolunda" değil-
dir. Baküde"Zaman "gazetesi,çokyereparasızdağıtı-
lıyormuş. Evlerinde kadın-erkek votkalarını yudumlaya-
rak "Zaman'a bakıyormuş. Bakıyormuş diyorum,
Azerbaycan'da hala Kiril ABC'si geçerli; karar verdiler
arrTa, Latin ABC'sini tam anlamıyla uygulamaya başla-
madılar. "Yavaş yavaş" diyorlar, "zamanla olacak".
Baküde, Türk ülkeleri kültür bakanları toplantısında,
arada Bakü'nün kalelerini, eski yapıtlarını da gezdik.
Minıbüsle dolaşırken Reyhan Hanım, bize bilgiler verdi.
Kırmadı, güzel sesiyle şarkılar söyledi. Bir de Azeri fık-
rası anlattı. "Yavaş yavaş " üzerine. Azerıcede "Yezne"
enişte demekmiş Bir fabrika müdürü, fabrikasının yan-
dığını duyunca, yeznesini, yani eniştesini gönderir olay
yerine; dönüşünde:
- Yezne, yavaş yavaş söyle ne yandı?
- Bilüsren, senin o idare yandı!
- Nece (nasıl) yandı?
- Yavaş yavaş yandı!
- Orda, garajda kırk tene maşin (makine) vardı?
- Onlar da özümçin çırtta pırtta yavaş yavaş yandı!
- Hay berekallah! Vay görirsen, yahşi danışırsan, ya-
vaş yavaş danışırsan.. Sonra ne yandı?
- Sonra, yavaş yavaş ben de yangın söndürenleri ça-
ğırdım; onlar gettiler ora, onlar yavaş yavaş gettiler ora,
ben de yavaş yavaş geldim bura.
- Sonra ne oldu?
- Sonra o od (ateş) geldi senin idarene. Orda sen otu-
rursen. O da yavaş yavaş yandı.
- Niçin yandı yavaş yavaş? Orda benim makintoşum
(paltom) vardı. O da yandı?
- Yandı. Her şey yavaş yavaş yandı. Ama, senin ma-
kintoş, birden alevler tuttu yandı.
- Ahhh, yandı demek, makintoşum yandı! Adamın yü-
reğine iner, yeznesı (eniştesi) nabzını tutar, saymaya
başlar:
- Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on
bir, on iki, on üçü demirem... On yeddi, on sekkiz, on dok-
kuz... Yirmi beş, yirmi alt, yirmi yeddi, yeddi.. Yavaş
yavaş getti!
(Fabrikatörün ölümüne neden olan makintoş, bir Ingi-
liz paltosuymuş, 1960lı yıllarda çok modaymış. Fıkra
onun üzerine söylenmiş.)
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Uzaktan kumanda
aracıyla televizyon ka-
nallan arasında hızlı hız-
lı dolaşmaya verilen ad.
2/ Tannıanımaz... Köy.
pazar gibi yerlerde dola-
sarak ufak tefek tuhafiye
eşyası satan gezginci es-
naf. 3/ Betona delik aç-
makta kullanılan sivri
uçlu aygıt... Hukuksal
sonuç doğuran bir suç ış-
leyen kimse. 4/ Türk
müziğınde kullanılmış
neye benzer bir çalgı. 5/ Atmosfe-
rin. yeryüzünden 80 km. yüksek-
likte başlayan son tabakası. 6/ "—
scslen sönüyor perde perde / Atlı-
lar kayboluyor güneşın battığı yer-
de"(Nazım Hıkmet).. Kayınbira-
der. 7/ Bir tanm aracı... Satrançta
bır taş. 8/ Tavlada bır sayı... Kendi
isteğıyle işmden aynlma. 9/ Büve-
lek denilen sineğjn neden olduğu
bır hayvan hastalığı... Hıle.
YL KARIDAN AŞAĞIYA:
1/ "Dost, metres" anlamında argo sözcük. 2/ İskambilde koz...
Arkadaş. dost. 3/ Tırmanıcı bitkilere çatı ve destek olması için
yapılmış çardak. 4/ Asya'da bir ülke... Dar, uzun ve hafıf bir
yanş kayığı 5/ Dahil... Sert bir içki... Stronsiyum elementinin
sımgesi. 6/ Çok güzel... Soyundan gelinen kimse. 7/ Duvarlara
çiziktirilen ve genellikle hıciv ya da karikatür niteliği taşıyan ya-
zı ve desenlere venlen ad. 8/ Kuzu ağılı... Bir nota. 9/ Denize
uzanan dar ve alçak kara parçası... Suudi Arabistan'ın para bi-
rimi.