27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ARAUK1992 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI KARASES'TEN EMİR Komünizmyıkıldı KaplaiKilara göre; insanhk iki kampa(hizbe)ayrılmıştır. Biri \llah"ın hizbi diğeri şeytaıun hizbidir. Budunımdabirinsanya Allah'ın hizbindendir, >adaşe>taılın. Buikikamp tamamen a> rıdır. Ne aile. ne ırk ne de milliyet bu iki gnıbu birbirine bağlavabilirler. Sadece Allah'ın yoluna katılıp. hakkın bay rağı altmda yaşay a insanlar Allah yolunda kardeştir. , Sırademokraside'KatraSes'egöredümanıngündemindeikiput vardır. Bımlardanbirikomi'mizmdir. Allah'ıreddeder vebugünyıkıltmştır. İkincisiise demokrasidir ve o dayıkılacaktır. Demokratik sistemler Allah 'ın varhğını inkâr etmemişlerse de Allah' ait olan hâkimiyet hakkını ondan alarak insana vermiştir. Komünizm açık bir tağuî; demokrasi ise ''sinsi ikiyüzlü ve münafık... tağuti bir sistem dolayısıyla kafır bir rejimdir. -5- ilahiı ayaklanma öncesinde geçilmesizorunluolanaşama, tebliğ aşamasıdır. Tebliğ nasıl yapılacaktır? Kaplan'a göre peygamber. tebligau Mekke sokakiarında açıkaçık yapmıştır. "Ev lerde sahabe gibi sohbetierle, en yakınmdan başlay arak tebliğ y apacak"tır Tebliğ meşru olan tum araçlarla gerçekleşebilir. Bır başka dey işle bir yandan yüz yûze ilişkilerçerçevesinde hareket üyelen grubun düny a görüşünü anlatırken diğer yandan da tüm kitle ıleşıtim araçlan bu amaçla kullanılabilır. Bu aşamada hareket üyelerinin çeşıtlı zorluklarla karşılaşabıleceğıru belirten Kaplan, "İçeri girmeden, sopa yemeden, şehit vermeden Allah size devlet vermez" demekte ve "Peygambere, sahabeye verdi mıT1 diye sormaktadır. Kaplan demokratik bir yapı ıçinde seçimle iktidara gelmenin mümkün olmadığını ve "Allah'm kanunundaböylebirşey"in bulunmadığını öne sürmektedir "Siz nedereeeçile çekerseniz, ne derece Btırap çekerseniz. Allahuazimüşanın y ardımı o nispette v akın, çok geür ve kısa zamanda gelir; demiyor mu? Kuran'da ilahi kanun bu. sünnetullah bu. peygamberin, sahabenin başına gelen bu." Bu anlayış bıçıminin. hareket mensubu üyeleri. yaşadıklan ülkelerde karşılaştıklan zorluklan kabullenmede ne kadar kaderci bir tutuma ittiği bellidir. Müslüman cemaat, düşünce. eylem ve hatta giyimı ile diğer insanlardan farkh olmalıdır. İnsanhk iki kampa (hizbe) aynlrnışür. Biri Allah'ın hizbi. diğeri de Şeytan'ın hizbidir. Bu durumda bir insan ya Allah'ın hizbindedir ya da şeytanın. Bu iki kamp birbirinden tamamen ayndır. Ne aile ne ırk ne de milliyet bu iki gnıbu birbırine bağlayabilir. Sadece Allah'ın y oluna katılıp, Hakkın bayrağı altmda yaşayan insanlar Allah > olunda kardeştir. Bu noktada yapılması gereken şey, once nefıs mücadelesı. teşkilat (talim ve terbiye), vahdeti sağlamada tebliğ ve tevhidi sağlamada tebliğdir. Kara Ses'ın hareketın gelişmesi ıçin ızlenmesi gereken bu aşamalan cıhat olarak tanımlanmaktadır. Cihadın çeşitli biçimleri vardır. KARA Cihad yolları KIMIN SESİ? Cihat yolları Kaplan Ümmet-i Muhammeddergisinde, yollannın cihat yolu olduğunu belirterek beş ceşit cıhattan bahsetmektedir: "1- Mal ile \ apılan cihat, 2- Tebliğ ile yapıian cihat, 3- Öğretimk y apılan cihat, 4- Siyasi cihat, 5- Savaşarak yapıian cihat." Yazıda bu beş çeşit cihat için paranın ne kadar gereklı olduğu vurgulanmakta ve malla yapıian cihadın bütün cihatlann can daman olduğu belırtılmektedır. " Artık Allah'ın sizin tasamıfunuza verdiği bu maldan -O'nun y olunda- harcay ın. Ve bilin ki. Allah iyi şey ler y apanların mükâfat ve eciıierini asla zayi etmez." Malla yapıian ahat anlayışı. sık sık toplanan yardımlarda ıfadesinı bulmaktadır. Üyeler örgüte sadece para değil. mal vemücevherde vermek'tedirler. Tebliğ ile yapıian cihat. insanlara İslam davasının hak olduğunu kanıtlan ile anlatmaktadır. Savaşarak yapılacak cıhatta şehıtliğin insanlar için en büyük dilek olduğunu savunan "Kara Ses" şöyle demektedir "Söyleyin hizibullahî gençler! İslam davası bir gün sizden kendi uğnına canlarınızı feda etmenizi isterse, eski şerefîne \e hay siyetine kavuşabilmek için o değerli kanlarınızı bu yolda akıtmanızı dilerse. hanginiz Allah yolunda şehit olmaktan kaçıp gidebilir." Kaplan'a göre kendı cemaati bugün üstünden can korkusunu atmıştır. ama mal sevgisi konusunda bazı pürüzler vardır. Sorulanmıza yazılı olarak verdiği cevapta da Kaplan kendi cemaatinin durumunu şöyle anlatü: "Şuur, metanet ve cesaret yönünden çok çok Uerde ise de İslami bilgileri henüz y etersizdir. Onun için biz ilim sahasında da umumî bir seferberlik başlattık." Sonuçta Cemaleddın Hoca'ya göre savaşarak yapılacak cihat için henüz şartlar oluşmamıştır. Ama şartlar oluştuğunda savaşarak yapılacak 1-Mal ile yapıian cihad 2- Tebliğ ile yapıian cihad 3- Öğretimle yapıian cihad 4- Siyasi cihad 5- Savaşarak yapıian cihad cıhat, İslam Devleti'nin Türkiye'de ycrleşmesi için hareketin ıçinden geçeceğı zorunlu bir aşamadır. Silahlı ayaklanma şartı!.. Kaplan'a göre silahlı ayaklanmanın gerçekleşmesi için iki şart gereklidin önemli sayıda bir takıpçi tabanı ve yetişmiş kadrolar. Bir konuşmasında Kaplan, henüz bu tabana ulaşılmadığını ve yapılacak ayaklanmanın, hareketin kendinezarargetireceğini savunmaktadır. Devlet yönetimi için gerekli yetişmiş kadrolar meselesinde ise Kaplan şöyle demektedir: "Şu anda gelin devleti teslim alın deseler, biz aknayız. Niye? Ne istenilen zemin mûsait, taban müsait ne de kadro müsait. Eh hocam diyorlar kadroyu yetiştirclim. ondan sonra konuşalım. Ben de diyorum ki şu cemaat muhtaç olduğu kadrosunu kendi yetiştirecek. Şu harekâtın çilesini. ıstırabını çekmeden bu harekâta yâr olmaz. - Kaplan, bu hareket içinde yetişen insanlaruı ileıide kumlacak İslam devleti içinde > ali. bakan, subay vs. olacağını belirtmektedir. Kaplan bu kadroları dolduracak üy elerin gerekli eğitimden yoksun olmaianna dikkari çeken eleştirilere karşı ila şu cev abı vermektedir: "Ya bunlann tahsili yok. Tahsil gerekmiyor. Sahabenin hangisi üniversite mezunuydu. Yeter ki o şuura, o inanca varsın, o bügiyi arkadan ikmal eder. tamamlar." Kara Sesın eğitım düzeyi düşük, düşük statülü işlerde çalışan ya da işsız olan Türkıyeli göçmenler arasında taban bulduğu hatırlanırsa. böy le bir yaklaşımın önemi daha iyı kavranabilir. Kaplan. üyelerine. şu anda var olan toplumsal yapı içinde bulunduklan düşük statünun tam karşıtı olan bir gelecek vaat etmektedır. Gelecekte ulaşılacak bu yüksek statülü işler için yapılması gereken tek şey ise hareket içinde çahşmaktır. İlan edılen Federe islam Devleti. daha çok, Kara Ses'in nıyetinı açıklayan ve üyelerin yükselen beklentilerine yanıt veren bir gınşimdir. Bu durumda kadro problemı, Anadolu'da fülen bir İslam devleü kurulana kadar ertelenebilmektedir. Kaplan'ın amacı Türkiye'de bir İslam devleü kurmaktır. Bu amaca ulaşmada grup uzun vadeli bir programa sahiptir. Nefıs mücadelesi ile başlayan hareket, tebliğ aşamasına, buradan da silahlı ayaklanma aşamasına geçecektir. Bu süreçte üyeler de medrese, tekke ve kışlada eğıtilecektir. Türkiye, kanun koyrna yetkısi insanlarda olduğu için, yeniden bir cahiliye dönemini yaşamaktadır. Bu durumda'gerçek' Müslümanlar. Kaplan'ın yorumladığı bıçımde İslami anlayacak, anlatacak vecihadla Türkiye'de İslam devletini kuracaktır. İslami hem din hem siyaset olarak yorumlayan bu grubun savunduğu görüşler Türkiye dışında diğer İslam ülkelerinde (Özelhkle İran, Mısır ve Pakistan) gelişen ve hızla yayılan radikal İslama hareketlerle aynı çizgidedir. İki put!.. Kaplan'a göre dünyanm gündeminde iki put vardır. Bunlardan biri komünizmdir kı Allah'ı reddeder ve bugün yıkılmıştır. İkincisi ise demokrasidir ve o da yıkılacaktır. Demokraük sistemler Allah'ın varhğını inkâr etmemişse de AUah'a aıt olan hâkimiyet hakkını ondan alarak insana vermiştir. Özde bu ikisi arasında bir fark yoktur; ama komünizm açık bır tağut; demokrasi ise "sinsi, ikiyüzlü ve münafık... Tağuti bir ststem, dolayısı ile kâfir bir rejim"dır. Kaplan'a göre İslam ile demokrasinin bağdaşması mümkün değildir. Cemaleddin Kaplan'a göre demokrasi de yıkılacaktır. ama bunun şartı Müslümanlann komünızme karşı duyduğu nefreti demokrasıye karşı da duyması ve demokratik sistemin ana öğesi olan partiye, secimlere katılmamasıdır. İşte o zaman parti sistemi ve demokrasi çökecektir ve Allah aynen komünizm belasım defettiği gibi demokrasi belasını da defedecektir. Sürecek ÇALIŞAJNLARIN SORÜLARI/SORUMARI YILMAZ ŞİPAL "Lojman Tazminatı" SOVU! Bir sağlık kurumunda, 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası kapsamında \e sağlık hizmetleri sınıfmda, doktor olarak göre» yapmaktayım. Bilindiği gibi devlet memurlarına konut y ardımı ödenmektedir. Konut yardımı yürüriüğe girdiğinde ek göstergem de 1^00 idi. Bu- gün 20Ö0 ek gösterge üzerinden aylık almaktayım. Bir derece yükselmeme karşın konut yardımında bir değişiklik olmadı. Oysa ki, her derece ye gösterge değişiminde konut yardımının da artması gerekmiyor mu? YANIT: 30.6.1989 günlü Resmi Gazete'nin 20211 no.lu mü- kerrer sayısında yayımlanan 375 sayılı yasa hükmünde kararna- me ile devlet memurlanna her ay "lojman tazminatı" ödenmesi öngörülmüştür. Lojman tazmınatına hak kazananlardan, "aylıklannın hesap- lanmasında esas alınan ek göstergeleri: 2500 (dahıl) ve daha fazla olanlara 600.000 1500 (dahıl) ve 2500 aıasında olanlara 400.000 Diğerlerine (ek göstergesi olmayanlar dahil) 200.000 lira tutannda her ay lojman tazminatı ödcnir. Eşlerden her ikisi- nin de tazminata müstahak olması halinde sadece tazminat mik- tarı fazla olana ödeme yapılır. Lojman tazminatına müstahak pcrsonelden bekar olanlarla ayrı yaşayan vcya boşanmış bulunanlara bu durumlannın de- vamı suresınce yukandaki tutarlann yansı ödenır. Eşınin ölümü nedeniyle dul kalan tazminata müstahak perso- nele bu durumun devamı süresince tazminat miktan tam olarak ödenir. Bu tazminat, sair ödemelerde aylık kavramına dahil edılmez ve tazminata hak kazanmada ve ödemelerde aylıklara ılışkin hü- kümler uygulanır. Damga vergisi hariç hiçbir vergı ve kesintiye tabı tutulmaz." 375 sayılı yasa hükmünde karamame uyannca ödenen "loj- man tazminatı", ek göstergeler esas alınarak belirlenmiştir. Kararnameye göre ek göstergeleri 1500 (dahil) ile 2500 arası- nda olan devlet memurlanna, hizmet sınıflan ve aylık dereceleri gözönüne alınmaksızın bugün için aynı tutarda (400.000 TL.) loj- man tazminatı ödenmektedir. "Aday Memurluktan Asıl Memurluğa Geçiş" : 1979 y ılında memuriyet sınavını kazanarak, İşlefmeler Ba- kanlığı'nda görete başladım. 7 ay 27 gün aday memur olarak göret yaptıktan sonra. çalışmakta olduğum İşletmeler Bakanlığı kaldırıldı. Beni, Ticaret Bakanlığı'na naklettiler. Bu bakanlıkta, 4 ay 23 gün çalıştıktan sonra istifa ettim. Bu yıl. Kültür Bakanlığı bünyesinde ve yüksekokul mezunu ola- rak. yeniden atama ile memurluğa başladım. Ancak, daha önce çalışmış bulunduğum İşletmeler Bakanlığf ndaki daire amirince ve- rilen olumlu sicile rağmen, asalctimin onaylanmadığını tespit ettim. 0 yıllarda. asıl memuriyete geçişin alt sınırı altı ay idi. Benimse, 7 ay 17 günlük çalışmam değerlendirilmemiş bulunuyor. Bu durumda, I yıl daha şimdiki daire amirinin emrinde çalışıp si- cil almam gerekiyor. Oysa, İşletmeler ve Ticaret Bakanlığında 1 y ıl 1 ay 20 gün çalışmış olduğum göz önüne alınırsa, bu kez asaİet onay ının üst sınırı olan iki yılın aşılacağı, bu yolla yasanın ihlal edi- leceği ortaya çıkıyor. Bu arada. Devlet Memurlan Yasasfna göre aday memurların, asıl memuriyete geçinciye kadar yer değiştirmelerinin mümkün ol- madığını. bizlerin hükümetin tasarrufu ile başka kurumlara nakle- dilmiş olduğumuz için. aday memurluğumuzun nakledildiğimiz ku- rumda da devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Sorum: Bu durumda aslaletimizin onavlannıası mümkün mü? YANIT: 1) 657 bayılı Devlet Memurldn Yasasfnın 12 Mayıs 1982'de 2670 sayılı yasa ile değiştirilen 54. maddesine göre, "Aday olarak atanmış devlet memurunun adaylık süresi bır yıldan az, iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz." 12 Mayıs 1982"den önceki uygulamada adaylık alt sının altı ay olarak belırlenmiştı. Yasada. adaylık süresınin bır yıldan az. iki yıldan çok olamaya- cağı öngörülmekte ve bu konuda uygulama ıdareye bırakılmak- tadır. Yasa. idareye aday memurunun asaletini bir yıllık sürenin so- nunda onaylama hakkını vermektedir. İdare uygun gördüğü du- rumlarda bu hakkı kullanmakta. uygun görmediği durumlarda ise bu sü'reyi en çok ıkı yıla kadar uzatdbiimektedir. Konuylâ ılgili Danıştay 5. Daire'nın25.10.1977gün, 1974/7761 esas\e 1977 4851 karan şöyledir: (*) "Çahştığı kurumdan aynlması nedeniyle"asaletinin onay- lanmamasına ilişkın işlemın iptali ile ıntibakının buna göre yapı- lmasına karar venlmesi islemiyle açılan davanın; 657 sayılı ya- sanın 1327 sayılı yasanın 20. maddesı ile değışik 54. maddesinde, adaylık süresınin en çok iki yıl olarak sınırlandınlması nedeniyle, bu sürenin dolmasından önce idarelerin. asaleti onaylamaya zo- runlu olmadıklan, davacı daha sonra girdiği başka bir kurumda iki yıllık süreyı doldurmuş ise de artık davalı ıdarede göre\lı bu- lunmadığından. asaletın geçmışe y ürüyecek şekilde onaylanması- na olanak bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar vermiştir." (*) Kaynak: Danıştay Tasnıfve Yayın Bürosu Yayınlan-Danı- ştay Beşınci Daire Karârları (1979-1981) Cilt l.sayfa 113 206 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Yavaş Yavaş.... Salı günü, Cumhuriyet'in ikinci sayfasında, AhmetCe- mal'ın yazısı ne güzeldi. Cumhuriyet'te çalıştığım için kıvanç duydum. Ahmet Cemal, Cemal Paşa'nın torunu. Şöyle demış yazısının bir yerinde Ahmet Cemal: "Cumhuriyet, bugün bir anlamda yalnız değildir; için- de yaşadığımız ve ne yazık ki gittikçe daha yoğunluk kazanan bır kaosun ortasında, hala bir yerine iki gazete alan okuyucusunun varlığıyla ve son olarak bir avuç ça- lışanının ancak kahramanca diye nitelendirilebilecek direnciyle, yalnız değildir. Buna karşılık, ayni Cumhuri- yet, her gün Cumhuriyet bugün acaba ne kadar tiraj kaybına uğradı' sorusunu, görkemli binalarının görkem- lı odalarında, yüzlerınde gülücüklerle ellerini ovuşturan başka gazete yöneticilerinin varlığı bağlamında, Cum- huriyet'in 'haline' ancak akşarrj üstleri, bar köşelerinde 'acıyabilen' aydınların (!) varlığı bağlamında, son olarak kurumlaşma kavramına hala bu kavramın güncel ve cepsel esintilere göre içerik değiştirebileceğini sanacak kadar uzak olanlar bağlamında, yalnız bırakılmış bir ga- zetedir. Bir yazın, bir felsefe adamı olan Ahmet Cemal'in yazı- sını kesıp sakladım. Aynı günkü, "Özgür Gündem"de, Haluk Gerger'ın "Basına Bak Basına..." başlıklı yazısı da ilginçtı. Haluk Gerger de benim gibi yurtdışındaymış. Şöyle anlatıyor dönüşünde gördüklerini: 'Kahraman Türk basını'nın kültüre karşı son seferinin 'ansiklopediler savaşı' sırasında yurtdışındaydım. Dön- düğümde, meydan savaşı bitmiş, küçük muharebeler sürüyordu. Milliyet'e göre Sabah ahlaksız, onursuz, üçkağıtçı, dü- zeysız! Allah, Allah, Allah... Sabah'a göreyse, hem Milliyet, hem Hürriyet yalancı, şerefsiz, sahtekar!.. Vay, vay, vay... Biryazarötekini muhbirlikle, kıskançlıkla, yalancılıkla suçlamış. Tövbe, tövbe, tövbe... ••• Azerbaycan'a giderken birçok arkadaşım şöyle diyor- du: - Senın izlenimlerin çok önemli, onu gözleyeceğiz! Elimi attığım yerden bir şeyler geliyordu. Frankfurt'ta oturan Enver Altaylı, Özbekistan Cumhurbaşkanı'nın başdanışmanı mıymış? 21 Martta toplanacak Büyük Ku- rultay'da, Alpaslan Türkeş, "Hakan" mı ilan edilecek- mış? Azerbaycan Içişleri Bakanı Iskender Hamidov, "veliaht" mı olacakmış? Türkmenler, Özbekler'e kızgın- mış. Elçibey, Özbekistan, Kazakıstan uçaklarını indirmi- yor muymuş Bakü'ye? BırTürkmenistan uçağı mı iniyor- muş? Söylentiler çeşitli: Azerbaycan'daki "Bozkurtlar"la, Türkiye'dekilerin bir bağı yokmuş; Iskender Hamidov: - Bu sadece bir simge, bizim simgemiz sembolümüz diyormuş. Biz Azerbaycan'a varmadan Gence'de bir "Bozkurt" anıt açılmış. Burada anlatıldı ki Azerbaycan "demokra- siye doğru" gitmektedir. iran'ın "dinci yolunda" değil- dir. Baküde"Zaman "gazetesi,çokyereparasızdağıtı- lıyormuş. Evlerinde kadın-erkek votkalarını yudumlaya- rak "Zaman'a bakıyormuş. Bakıyormuş diyorum, Azerbaycan'da hala Kiril ABC'si geçerli; karar verdiler arrTa, Latin ABC'sini tam anlamıyla uygulamaya başla- madılar. "Yavaş yavaş" diyorlar, "zamanla olacak". Baküde, Türk ülkeleri kültür bakanları toplantısında, arada Bakü'nün kalelerini, eski yapıtlarını da gezdik. Minıbüsle dolaşırken Reyhan Hanım, bize bilgiler verdi. Kırmadı, güzel sesiyle şarkılar söyledi. Bir de Azeri fık- rası anlattı. "Yavaş yavaş " üzerine. Azerıcede "Yezne" enişte demekmiş Bir fabrika müdürü, fabrikasının yan- dığını duyunca, yeznesini, yani eniştesini gönderir olay yerine; dönüşünde: - Yezne, yavaş yavaş söyle ne yandı? - Bilüsren, senin o idare yandı! - Nece (nasıl) yandı? - Yavaş yavaş yandı! - Orda, garajda kırk tene maşin (makine) vardı? - Onlar da özümçin çırtta pırtta yavaş yavaş yandı! - Hay berekallah! Vay görirsen, yahşi danışırsan, ya- vaş yavaş danışırsan.. Sonra ne yandı? - Sonra, yavaş yavaş ben de yangın söndürenleri ça- ğırdım; onlar gettiler ora, onlar yavaş yavaş gettiler ora, ben de yavaş yavaş geldim bura. - Sonra ne oldu? - Sonra o od (ateş) geldi senin idarene. Orda sen otu- rursen. O da yavaş yavaş yandı. - Niçin yandı yavaş yavaş? Orda benim makintoşum (paltom) vardı. O da yandı? - Yandı. Her şey yavaş yavaş yandı. Ama, senin ma- kintoş, birden alevler tuttu yandı. - Ahhh, yandı demek, makintoşum yandı! Adamın yü- reğine iner, yeznesı (eniştesi) nabzını tutar, saymaya başlar: - Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir, on iki, on üçü demirem... On yeddi, on sekkiz, on dok- kuz... Yirmi beş, yirmi alt, yirmi yeddi, yeddi.. Yavaş yavaş getti! (Fabrikatörün ölümüne neden olan makintoş, bir Ingi- liz paltosuymuş, 1960lı yıllarda çok modaymış. Fıkra onun üzerine söylenmiş.) BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Uzaktan kumanda aracıyla televizyon ka- nallan arasında hızlı hız- lı dolaşmaya verilen ad. 2/ Tannıanımaz... Köy. pazar gibi yerlerde dola- sarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan gezginci es- naf. 3/ Betona delik aç- makta kullanılan sivri uçlu aygıt... Hukuksal sonuç doğuran bir suç ış- leyen kimse. 4/ Türk müziğınde kullanılmış neye benzer bir çalgı. 5/ Atmosfe- rin. yeryüzünden 80 km. yüksek- likte başlayan son tabakası. 6/ "— scslen sönüyor perde perde / Atlı- lar kayboluyor güneşın battığı yer- de"(Nazım Hıkmet).. Kayınbira- der. 7/ Bir tanm aracı... Satrançta bır taş. 8/ Tavlada bır sayı... Kendi isteğıyle işmden aynlma. 9/ Büve- lek denilen sineğjn neden olduğu bır hayvan hastalığı... Hıle. YL KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Dost, metres" anlamında argo sözcük. 2/ İskambilde koz... Arkadaş. dost. 3/ Tırmanıcı bitkilere çatı ve destek olması için yapılmış çardak. 4/ Asya'da bir ülke... Dar, uzun ve hafıf bir yanş kayığı 5/ Dahil... Sert bir içki... Stronsiyum elementinin sımgesi. 6/ Çok güzel... Soyundan gelinen kimse. 7/ Duvarlara çiziktirilen ve genellikle hıciv ya da karikatür niteliği taşıyan ya- zı ve desenlere venlen ad. 8/ Kuzu ağılı... Bir nota. 9/ Denize uzanan dar ve alçak kara parçası... Suudi Arabistan'ın para bi- rimi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle