Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6KASIM1992CUMA
12 DIZIYAZI
Hüseyin 63 askeriyle Emevi ordusunun karşısına çıktı, sonu başından belli bir savaştı bu
Kerbela'dakaıdıhesaplaşma
— 9 —
1 rAuaviye, Hz.Ali'nin 661 yılında
öldürülmesi üzerine İslam dünyasının
tartışılmaz önderi durumuna geldi.
Hz.AJi'nin büyük oğlu Hasan'la girdi-
ği ilk çatışma teşebbüsünü başanyla
sonuçladıran Muaviye, Hasan'ı hali-
febği kendisine bırakması konusunda
ikna etmeye girişti. Ali'nin yumuşak
ve banşsever oğlu Hasan, belki dünya
işlerine önem vermediği için. belki
Muaviye ile bir iktidar kavgasına giri-
şecek gücü bulamamasından halifelik
kavgasını terk eti.
Tarihçiler. Hasan'ın ilk mücadele
girişiminde uğradığı başansızlığı şöyle
anlatıriar: "Imam Hasan'ın ordusun-
da, kendilerine ve Ehlibeyt'e candan
bağb olanlar pek azdı. Kimisi dünya-
lık elde etmek için uğraşmadaydı; ki-
Ayşe. Hasan'ın Hz.Muhammed'in ya-
nına gömülmesine izin vermediler. Ve
cenaze başka yere gömüldü. Güç den-
gesi iyice Ali'nin çocuklan aleyhinde
şekillenmişti. Ölûleri bile İslam bü-
yüklerinin yanına gömülecek güçten
yoksundu.
Zulûm ve modernleşme
Hz.Ali ile Peygamberin kıa Fatma-
nın ikinci oğullan Hüseyin, ağabeyi
Hasan gibi uzlaşma yanlısı değildi.
Halifeliğin kendi ailelerinin hakkı ol-
duğu inancında ısrarlıydı. Muaviye'-
nin hakimiyeti sağladığı koşullarda
ileri aülmaktan geri durmasına rağ-
men. uygun koşullarda yeniden müca-
deleye girişmekten vazgecmeyeceğini
de söylüyordu. Kardeşi Hasan'ın yap-
_ . . üğmı yapmadı, Muaviye'ye biat etme-
misi şüphe içindeydi, kime kul olacağı- di.
nı biîemiyordu; kimisi, yel ne yandan
eserse, öte yana eğiliyordu; kimisi de
Haricilerin inançlanna kapılmıştı...
Paranın, servetin hakimiyeti, iman
kudretini zayıflatmıştı... Orduda
İmam Hasan'ı kaçırarak Muaviye'ye
götürmek isteyenler bile vardı. Bir ke-
re çadınna gırmişler, ne buldularsa
yağma etmişler, altlanndaki seccade-
leri bile çekip almışlardı."
Bu zor durum karşısında Hasan,
Muaviye'nin uzlaşma önerisini savaş
meydanındaki taraftarlannın arzusu
ûzerine kabul etti. Bu zorunlu uzlaş-
mayı Hasan nasıl kabul ettığıni şöyle
anlatır: "Ben bu işi Muaviye'ye teslim
etmezdim; fakat yardımcı bulamadım.
Yardıma bulsaydım, gecemde de
onunla savaşırdım, gûndüzümde de;
sonunda AUah, benimle onun arasm-
da hükmederdi."
Hz.Hasan neden uzlaştı?
Hasan'ın Muaviye karşısındaki ça-
resizliği, kişisel bir çaresizbkten öte
anlam taşıyordu. Islamiyeün büyüyüp
gelişmesi ile, zenginler ve yoksullar ve-
ya yönetenlerle yönetilenler arasında-
ki denge iyice bozulmuştu. Artık zen-
ginlerin. yönetenlerin duruma kesin
hâkim olduklan bir nolctaya gelinmış-
ti. Ali ve çocuklan, İslamiyetle yoksul-
lar arasında bir ara güç özclliği taşı-
yorlardı. Devletin biçinilenmesi, sağ-
lam kurallara bağlanması ve sistemin
belirginleşmesi ara güçlerin rolünü ge-
rekâz hale getirmişti.
lVAuaviye'nin, oğlu Yezid'i ken-
disi ölünce yerine halef olarak atama-
sını da benimsemedi ve ona da biat
etmedi. Tarih kitaplanna Birinci
Muaviye adıyla geçen ilk Emevi hali-
fesi Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye, 661
yılında çıktığı imparatorluk tahünda
20 yıl hüküm sürdü ve 680 yılında ece-
liyle öldü. Hz.Ebubekir'den sonra ece-
liyle ölen ikinci halife Muaviye idi.
Yerine oğlu Yezid geçti. Böylece ba-
badan oğula saltanatın devredilrnesi
geleneği de başlamış oldu. İmparator-
luğun hükmü yürüyordu.
Yezid, İslam tarihinin ilk döncmle-
rindeki yöneticiler içinde en çok tartı-
şılan insanlardan biridir. Gündelik
yaşamdaki tutumu, eğlenceye olan
düşkünlüğü ve Peygamberin torunu,
Hz.Ali'nin oğlu Hz.Hüseyin'in Ker-
bela'da öldürülmesindeki sorumlulu-
ğu yüzüaden hakkjndaki değeriendir-
meler genellikle olumsuzdur.
X ezidjslanun kuruluş yıllannda,
Peygamberin ölümünden sonra dün-
yaya gelmiş ilk halifedir. Yeni kuşağın
ve yeni iktidar biçiminin de ilk örneği-
dir. İslamiyet uygarlığa adım atarken,
eski gelenekleri de adım adım terkedi-
yordu. Yezid'in yaşamı ve alışkanlık-
lan, gündelik hayattaki davranışlan,
kendisinden önce yaşayan haliflerden
oldukça farldıdır. Babası Muaviye'-
den de farklıdır. Muaviye, zengin bir
saray yaşamı kurmasına rağmen, Or-
tadoğu'nun zengin eğlencelerine ve
renkli gece hayauna rağbet etmemişti.
Yezid, Arap ve Doğu dünyasının in-
celmiş eğlencelerine ve zevklerine yeni-
den dönen, şiire, müziğe deger verip
gelişmesine katkıda bulunan ilk halife
sayılabiür. Onun başlattığı bu yol,
özelükle Abbasi haüfeleri döneminde
zirveye ulaşmış, bütün dünyayı etkile-
yen bir uygarlık olarak hafızalara yer
etmiştir.
Yeniyle eskinin hesaplaşması
Yezid, iktidara gelince ilk iş olarak
kendisine direnebilecek güçleri etkisiz-
leştirmeye çalıştı. Babasının vasiyetine
uyarak Medine'de oturan Ali'nin oğlu
Hüseyin'e kendisine biat etmesi için
haber yolladı. Hüseyin, böyle bir oldu-
bitüyle karşılaşacağını biliyordu ve
hazırbklıydı. Medine valisi Velid bin
İslamda ilk ayrılıklar
Hz.ALİ
MUAVİYE
KAVGASI
ÖRAL CALISLAR
Utbe; Hüseyin'i, Yezid'e biat etmesi
amacıyla uyardı, ancak Hüseyın'in
biatı reddetmesi halinde öldürülmesi
konusunda verilen emri yerine getir-
medi.
X Aüseyin. kendisine yönelecek
saldınyı anladı, kardeşleri ve ailesiyle
birlikte Mekke'ye göçtü. Bu haberler
Yezid'e ulaşınca, emrini yerine getir-
meyen Medine valisi Utbe'yi görevin-
den aldı. Yerine Amr bin Said bin
As'ı tayin etti.
Bu arada, Hz.Ali'nin halifelik yaptı-
ğı Küfe şehri halkı Hüseyin'i kendi
şehirlerine çağırdı. Yezid'in baskılan-
na ve yapacağı saldınya karşı Hüse-
yin, burada bir destek bıüacağını
umarak gitti. Fakat orada umduğu
yardımı bulamadı. En büyük destekçi-
si amcasının oğlu Müslim bin Akil de
öldürülünce iyice yalruz kaldı.
Hüseyin, Küfe'ye geldikten kısa bir
süre sonra, bu şehri terk etmesi için
VLLasan, yaşamı boyunca iktidar
kavgasına bir daha kanşmadı. Ömrü-
nün geri kalan bölümünü banş içinde
geçirmek için köşesine çekildi. Geç-
mişte babası Hz.Ali'ye de benzer öne-
rilerde bulunmuştu. Fakat gelişmeler
onun da babası gjbi yakaşını bırakma-
dı. Sonunda eşlerinden birisi kendisini
zehirleyip öldürdü. Bir iddiaya göre,
bu zehirleme işinin sorumlusu da
Muaviye idi.
Hasan, ölümünden sonra Peygam-
ber dedesinin yanına gömülmek iste-
mişü. Medinedeki cenaze töreni sıra-
sında Muaviye taraftarlan ve Hz. Hz.Ali'nin oğlu Hüseyin'in Muharrem avının 10'uncu günü Kerbela'da şehit oluşu. Ark ı'e valisinin ordusu.
Aleviliknedenyok olmadı?
islarrun kuruluş yıllannın en
önemli muhalif gücü Haricilik, uzun
yıllar, İslam aristokrasisine direndi,
ayaklandı, şehirleri yıllarca elinde
tuttu, ama zaman içinde varbğını
adım adım yitirdi, neredeyse yok ol-
du. Ama Ali taraftarbğı için aynı şeyi
söylemek mümkün değildir. Bütün
baskılara, Sünni yönetimlerinin aa-
masız kıyımlanna rağmen, İran'da
Şiilik, Anadolu'da Alevilik önemli
bir toplumsal cereyan olarak etkisini
hep sürdürdü ve bügünlere ulaşü.
Haricilik, Afrika'nın Zengibar
bölgesi dışında bugün hemen hıçbir
yerde yok. Ali taraftarlığı ise Sünnili-
ğin olduğu her yerde onun bir parça-
sı ve alternatifı olarak yaşamaya
devam ediyor. Neden?
.aricilik, bir göçebe bedevi ha-
reketiydi. İslam yönetimi kuzeye.
daha gelişmiş ve uygar bölgelere
doğru çekildi bu nedenle çölün, İsla-
miyet üzerindeki etkisi azaldı veya
tamamen etkisini yitirdi. Bu çölün
temsilcisi bedeviliğin siyasi ve felsefi
gücünün yok olması anlamına geli-
yordu. Haricilik, bu süreç içinde çöl
Arabistanı'ndan, kendi kültürlerine
yakın insanlann yaşadığı diğer çöl
bölgelerine kaydı. Kuzey Afrika'ya,
göçebeliğin ve bedeviliğin etkili oldu-
ğu diğer yerleşme yerıerine yayıldı.
Gelişmiş bölgelerde tutunamadı.
Zaman ilerledikçe, İslamiyetin
karşılaşuğı sorunlar karmaşıklaşıp
değişükçe, Hariciliği besleyen maddi
temeller de zayıiladı. Onlann yerini
daha farklı, yeni ve modern muhalif
akımlar aldı.
.f\.li taraftarlığı, İslam aristokra-
sisi içinden gelen bir tarihe ve önder-
liğe sahip olması nedeniyle daha
yumuşak bir karakter taşıyordu.
Emevi ve Abbasi imparatorluklan
dönemindeki bazı radikal yoksul is-
yanlannda Ali adına rastlanmasına
rağmen, Ali taraftarlığı hiçbir zaman
radikal bir siyasi güç olarak bicim-
lenmedi. Yoksul isyanalar, Ali'yi
haksızlığa uğramış bir sembol olarak
kabul ettikleri için onun adım kul-
landılar, onu kendilerine rehber
edindiler. Ama radikal isyanlann fel-
sefesi, hedefleri ve tepkilerinin kay-
naklan, Ali ve çocuklannın amaçla-
nndan ve sonınlanndan çok ayndır.
Ab taraftarbgının yaşamasında,
9yüzyılda boy venneye başlayan ta-
savvuf akımlannın büyük rolü oldu.
Eski Anadolu-Yunan felsefesinden,
başta Zerdüştlük obnak üzere Hind-
İran inançlanndan, ve daha önceki
tek tannh dinlerden gıdalanan 9-12.
yüzyılın tasavvuf akımlan Ali taraf-
tarbğına kalıa fikri temeller yarattı-
lar.
Alevilik; Anadolu'da yaşayan tüm
halklann, tarihleri, kültürleri ve din-
lenyle yoğrulup.efsane ve mitle-
riyle zenginleşerek gebştı, bugunlere
ulaştı. Hz.Ali ve çocuklannm, 1400
yıl önceki hedef ve fıkirleriyle bugün
Anadolu'da yaşayan Alevibğin ayru
şeyleri söylediğini öne sürmek müm-
kün değil. Şiilik de, Alevilik de kendi
tarihi yolculuklan içinde kendilerine
yeni bir kültür oluştururak ilerledi-
ler.
x\.sbnda Aleviliği de Şiibği de ya-
şatan, İslamın merkezi aristokratik
yönetimine muhalif olan siyasi biri-
kimdir. Her yönetim. kendi# içinde
muhalefetini de oluşturur. İslamın
Sünni yönetiminin muhalefeti de Ali
taraftarbğı oldu. Ali taraftarbğı, ya-
rattığı felsefi düzey, dayandığı siyasi
güçlerin yeni döneme uygun özellik-
leri nedeniyle yaşadı, günümüze
ulaştı. Ali. haksızlığa kurban giden
bir ailenin önderi olarak hep muha-
lefet sembolü özellığiru konıdu. Ab
taraftarbğını yaşatan en büyük ne-
den, arkasında güçlü bir halk hare-
keti olması, halk içinde onun kültü-
rüyle birleşerek yürümesidir.
Muhalefet kaynaklan
Alevilik ve Şiibk, baskıcı yönetim-
lere tepkinin olgunlaştırdığı birikim-
ler içinde dönüp dönüp İslam felsefe-
sinin muhalif kaynaklannı aramış ve
kuyunun dibine inince Ali ve çocuk-
lannın haksız ölümüyle karşılaşmış.
/\levilik. yoksul ayaklanmala-
nndan güç almış ye onlardan beslen-
miş. Öte yandan İslamın ana mecra-
sından İcopmamış, tamamen bir
yoksul hareketine de dönüşmemiş.
Ağır baskıh dönemlerden sonra,
devletle tayin edici çaüşmalara gir-
mekten kaçınmış. Yönetimin en
azından bir kesıminden kopmamaya
dikkat etmiş. Osmanlı İmparatorlu-
ğunun kuruluşunda etkib olan Bek-
taşilik, Osmanb ordusundaki Alevi
ocaklan, Mevlanalar, dedeler, yaür-
lar İslam yönetimleriyle ve Sünni
aristokrasisiyle çatışsa da onunla
yanyana yaşamını sürdürmüş. sür-
dürebilmiş. Osmanbnın ağır baslula-
n alünda verilen yaşama savaşı,
yüzyıllar içinde Alevibğin bir kesimi-
ni yumuşatmış, ayakta kalabilmek
için uzlaşmalara zorlamış. Baba İs-
hak, Baba İlyas, Celab ayaklanmala-
n Alevi tarihinin, isyancı geçmişinin
köşe taşlan.
Ama zamanın ve koşullann değiş-
mesiyle isyanlann yerini daha yumu-
şak mücadele biçimleri almış. Hatta.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dö-
nemlerinde bazı padişahlar, iddiaya
göre Aleviükten etkilenerek Mevle-
vibği, Bektaşiliği benimsemişler.
.urtuluş Savaşı'na aktif olarak
katılan Aleviler. Cumhuriyetin ku-
ruluşuna destek olmuşlar, Sünni
yönetiminden bir kopuş olarak görr
dükleri Kemalist iktidara sahip çık-
mışlar. Alevilerin Atatürk'e yakın-
bklannı ve dostluklannı Bedri
Noyan Alevibk-Bektaşibk kitabında
anlatır: "Bektaşi ve Alevi Türk va-
tandaşı, her zaman onunla beraber
olmuş, sevmiş, saymış. Onun ilkeleri-
ni kendi pirlerinin ilkeleri ile bağdaş-
mış gören halk ve Bektaşi şairleri ne
güzel şiirler yazmışlardır. Gönülle-
rinde taht kurmuş olan Ata'lannı
dizelerinde dile getirmeğe çahşmış-
lardır. Kurbani Kıbç bir şiirinde şöy-
le diyor:
"fzinden yürürüm şaşmam yolun-
dan
İmamlar torunu Pir Haa Bektaş
Her zaman her yerde düşmez di-
limden
Atatürk ilkeb Pir Hacı Bektaş"
./Vlevilik, içindeki değişim po-
tansiyeb ve muhalif niteliğiyle yaşa-
mış ve bügünlere gelmiş. Şiibk, fran'-
da zaten iktidardır.
baskılara uğradı ve şehri terk etmeye
karar verdi. Bağdat'a yaklaşık 100 ki-
lometre uzaklıktaki Kerbela'ya doğru
kaçtı. Ardından Küfe valisinin ordusu
gebyordu. Kerbela'da onu ve ailesini
susuz bırakarak sıkıştırabileceklerini
ve teslim alacabileceklerini umuyor-
lardı. Yezid'in ordu komutanı, Hüse-
yin'den teslim ohnasını istedi. Hüseyin
bu talebi, yenilecegini bildiği halde
reddeti.
İVJ.uharrem ayının 10'uncu günü
Kasım 680'de tayin edici savaş başla-
dı. Hüseyin, kaldığı cadırlann arka-
sında ateş yaktınp tek cepheden savaş-
mak istiyordu. 23 süvarisi 40 da yayası
vardı (Bunlann 13'ü de Hüseyin'in ku-
zenleriydi). Yani, koca Emevi ordusu-
na karşı topu topu 63 savaşçı(bazı
kaynaklara göre 70). Sonu başından
belb' bir savaştı bu.
Hüseyin atıni düşmanlanna doğru
sürdü, amacı onlara son kez seslen-
mekti. Ağlayan ve feryat eden kızkar-
deşini susturduktan sonra şunlan söy-
ledi: "Peygamberimizin kızının oğlu
ben değil miyim? Şehitlerin efendisi
Hârnza, babamın amcası değil midir?
Şehit Cafer üt-Tayyar amcam değil
midir? Tannnın elçisi, benim ve kız-
kardeşim için. "Siz Ehlibeyt'in seyyid-
lerisiniz ve Sünnet ehlinin gözbebekle-
risiniz" dediğini duymadınız mı?
Bırakınız Peygamberin, dedemin me-
zannın yanında ömrümün sonuna
kadar oturayım."
JL#üşman onun bu sözlerine aklı-
nş etmedi. Karşıbkh oklar atıldı ve
dengesiz kuvvetler arasında savaş baş-
ladı. Hüseyin'in kardeşlerinin, çocuk-
lannın bir çoğu öldü. Öğleden sonra
Hüseyin'in kuvvetleri iyice azaldı. Sağ
kalanlar onu savunmak için can verdi-
ler. Ancak dört kişi kabnca bizzat
Hüseyin de savaşa girdi. Onu da öldü-
rebibrlerdi, fakat böyle bir sorumlulu-
ğu kimse üzerine abnak istemiyordu.
Sonunda onu da öldürdüler; üzerinde-
ki eşyalar, çadırlar ve kadınlann üze-
rindekiler yağma edildi. Hüseyin'in
başı halife Yezid'e gönderilmek üzere
kesildi. Kadınlar ve çocuklar esir abn-
dı.
Taberi, Hüseyin'in öldûrüimesin-
den sonraki aa manzarayı şöyle anla-
tır "İmdi, Hz.Hüseyin'in mübarek
teni o ölenlerle üç gün o ovada yattı.
İmdi Amiriyye halkı ki Fırat kenann-
da bir köydür. Beni Esed'den bir ce-
maat ki o köye indiler. Onlar dediler
- Ey Müslümanlar, bu göğdeleri bu
ova üzerinde kurtlar ve arslanlar yer-
ler. Reva değildir, geün bunlan defhe-
delim. Bunun üzerine geldiler. Hz.
Hüseyin'in (R.A) mübarek gövdesini
başsız buldular. O yerde defheylediler.
Ve ehl-i beytini de çevresine defneyle-
diler. Ve diğer halkını da bir yere göm-
düler."
1400 yıldır bitmeyen acı
Hüseyin'in öldürülmesi; İslam tari-
hinin en temelli aynlıklanndan birini
derinleştirdi, yüzyıllar sürecek bir aayı
Ali taraftarlannın yüreğine kazıdı.
Emeviler ve Yezid, bu cinayetin so-
rumlulan sayılarak tarihin kara sayfa-
lanna yazıldılar. Hüseyin'in ölümü,
bu tarihten sonra İslam yönetimindeki
despotlara karşı ayaklanan tüm isyan-
alann ışığı olmuş, onun çaresizbk için-
de ölüme gidişi, haksızlığa ve acıma-
sızlığa karşı mücadelede bir sembol
habne gelmiştir.
X JLüseyin, son direnişi yaptığında
yanında tarihçilerin bebrtiğine göre
topu topu 63 savaşçı kalmıştı. Gücü o
kadardı. Bu sayı. artık İslam içindeki
birinci dönem iktidar kavgasının so-
nunun geldiğinin matematiksel olarak
da kanıtlanmasıydı. AJi ve taraftarlan.
680 yıbna gebndiğinde, yani Peygam-
berin ölümünden 48 yıl sonra adım
adım güçlerini yitirmişler ve sonunda
bir aile çevresiyle sırurlanacak kadar
zayıflamışlardı. Bir tarih, acılarla ve
çaresizliklerle noktalanıyordu. Hüse-
yin'in ölümü, ara güçlerin ilk dönem
varhklannm bitişi anlamına gebyor-
du.
Ama bu her şeyin bitmesi demek de-
ğildi. Emevilere İcarşı olanlar. impara-
toriuğun büyümesinden ve despotik-
leşmesinden zarar görenler. Hüseyin'-
in ölümünü hiçbir zaman unutmadı-
lar. Onun anısını hep canlı tuttular.
Emevi iktidan alünda olsun, Abbasi
yönetiminde olsun, yoksullann isyanı
hiç bitmedi. Bu isyanlann bir kısmının
öncüleri Haricüer, bir kısmının öncâ-
leri Ab' taraftarlanydılar. Hüseyin'in
öldürühTiesi bu isyanlarda bir simge
olarak hep gündeme geldi ve yapılan
haksızlığın hesabı sorulmak amaayla
çok kanlar daha aktı.
JVerbela, îslam tarihinde bir dö-
nüm noktasıdır. Aradan 1400 yıl geçti-
ği halde hâlâ unutulmamasının nedeni
budur. Bu cinayetle, İslamiyetin ilk
kuruluş dönemi sona ermiş ve artık ye-
ni bir sayfa açıbnıştı.
YARIN: Ç
ALİ BULAÇVE RIZA
ZELYUTHz.
AXİ MUAVİYE
KAVGASINI
TARTIŞIYOR
ORALÇALIŞLAR
Hz.AK-Muavîye
Çatışması
îslamm Doğuşu ve İlk Ayrılıklar
tsteme adresi: Pencere Yaymlan
SaIkımşDğütSk.2/4
CağaJoğhı-İstanbul
Tel: (1)513 2717
ANKARA,,,ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Operada Bahar
Mozart'ın güzel yapıtı Don Giovanni'yt izliyorum Devlet
Operası'nda. Rengim Gökmen'in sözleri çınlıyor kulağım-
da. Genel Müdürlüğe atandığı zaman onu kutladım, kolay
gelsin, dedim. Ben artık operaya gitmiyorum, düş kırıklı
ğından, operasevgimin azalmasından korkuyorum. Sözü-
mü kesti, güzel tasarılarını özetledi, sonra da ekledi:
Operayı yine çok seveceksiniz! Sesi coşkulu ve umutlu.
Çok sevirtdim elbet. Devlet Operasını ve Balesi'nı kuruluş
yıllanndan bu yana izleyen bir kişiyim ben. O sahnelerdeki
tırmanışı da, inişi de yakından yaşadım. Yıldızların parla-
dığı dönemlerde aynı operayı değişik solistlerden izlerdi
başkentliler. Operada birkaç gala yaşanırdı neredeyse.
Orkestra, solistler, koro, dekor, kostümlerle ortak bir ürün
oluşurdu sahnede. Sonra bir durağanlık dönemi var. Bir-
kaç yıldız parlasa da gözümuz, kulağımız parlamıyor!
Görkemli opera gecelerı hayli gerilerde, dahası salon da
hayli boş! Perde kapanırken duşünürüm çoğu kez, gelme-
sem de olurmuş, evde plağını dinlemek daha mı iyi aca-
ba? Aslında değil, bir sanat olayını doğrudan yaşamak
ayrı bir olay. Gözümüze kulağımıza çarpan yanlışlar da
olsa, sahneyle biitünleşmenin duygusu başka.
Don Giovanni, Mozartın çok sevdiğım yapıtlarından biri.
Şansım var, yurtdışında da değişik yorumlarla seyrettim
birkaç kez. Tiyatrocular operaya başka bir soluk veriyor
bence. Örnekleri çok. Yücel Erten'in ilk deneyini çok sev-
dim. Operada bir bahar yaşattı başkentlilere. Tüm solistler
bahar kuşağmdan. Genç bir Don Giovanni. genç sevgili-
ler. Böylesine genç bir grup sahneyı başka bir coşkuyla
dolduruyor. Yücel Erten operada orkestrayı sahneden
ayırmıyor. Güzel bir yaklaşım. Orkestra sahnede, sahne-
dekilerorkestrada, sesesarılaraksöyleniyorşarkılar. Don
Giovanni de sahneye sığamıyor, ön kottukların önünde
cambazlık yapıyor neredeyse1
Genç bir Don Giovanni bu,
kabına sığamıyor, kadınlann ötesinde bircoşkusu var, ya-
şama sevinciyle duvarlara tırmanıyor.
Operanın seyircileri de çok genç Şarkıları coşkuyla al-
kışlıyorlar, sanatçıları sevgiyle selamlıyorlar. Tüm solist-
ler şarkılarını güzel söyledi doğrusu. Başkentin çok soğuk
bir gecesinde bahar havası estirdiler.
• • •
Bu coşkuyu başka sahnelerde de görmek özlemi var
çevremizde. Orkestra ve solistlerın siyasal sahnelerde de
bütünleşmesini diliyorlar. Yerel seçimlere katılma oranı
bu konuda bir uyarı değil mı' Siyasal sahnelerdeki dura-
ğanlık ilgiyi azaltıyor
• • •
Kimi dostlarım, operaya ilgimin dünyamızı çınlatan ope-
ra kökenli ünlü şarkıcılardan kaynaklandığını öne sürüyor.
Konservatuvarların şan dalına başvuran delikanlılar Pa-
vorotti, Domingo ya da Carreras olmayı düşlüyorlar belki
de... Genç kızlar da Kiri Te Knawa ya da Jessy Norman gi-
bi çağlamayı! Bu da teknolojinin başarısı değil mi?Filmler,
plaklar olmasa, iletişim bu boyutlara varmasa o ünlüleri
dinlemek olanağı var mı? Yalnız ülkemizde değil, başta
ABD birçok ülkede yeniden diriliyor opera sanatı. Büyük
ustaların yapıtları da hiç eskimıyor. boy veriyor durmadan
Kimi zaman inanılmaz yöntemlerle Bach'ın bir sonatını
zenci bir şarkıcı saksofonla söylüyor. Vivaldi'nin iki Man-
dolin Konçertosu'nu başka bir zenci şarkıcı çelloeşliğinde
seslendiriyor. Büyük ustalardan hiç vazgeçilmiyor sözün
»kısası.
Don Giovanni operası da Mozart'ın boyutlarını yeniden
sergiledi başkentimizde. Baştan sona tüm sanatçılar, bü-
yük ustaya yaraşır bir çabayı ve özeni kanıtlıyorlar. Yalnız
sahnede değil, afişlerde, resimlerde, programda da bu
özenin izleri var. Program güzel bir afiş, bir Don Giovanni
kartı ile sunuluyor izleyicilere. Ayrıntı, ama şık bir olay bu.
Her şeyde Mozart'a yaraşır çızgiler var.
Programda, Nadir Bey'in "Dostum Mozart" kitabından
da bir bölüm var. Don Giovanni'den "dönemini aşmış ya-
pıf'diye söz ediyor. Don Giovanni'nin şarkılarını dinlerken
Nadir Bey'in başka bir sözü de çınladı kulağımda. Bir gün
Don Giovanni'den söz ediyorduk. Bir kadın avcısı, ama
mutlu mu acaba? Avcılığı yalnızlığından kaynaklanmıyor
mu, diye soruyorum ben. Nadir Bey gülümsüyor: "Asıl gü-
zeli, döne döne aynı kadını sevmek'diyor.
Sözleri özyaşamından kaynaklanıyor galiba.
Yücel Erten'in yorumu da kadın avcısına ters düşüyor
sanırırn. Kalbi yaşama sevinciyle çarpan bir Don Giovan-
ni. Güzel kadınlar o sevincin bir uzantısı.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ XIX. yüzyıl son-
larında Paris'te ku-
rulan artizlenimci
genç sanatçılar gru-
buna verilen ad. 2/
Huysuz, çirkin ve
yaşlı kadın... Telefon
sözü. 3/ Uçurum...
İçine antlaşma ve
padişah mektupları-
nın konuldugu metal
kutu. 4/ Asya'da bir
ülke... Bir soru eki.
5/ Yalnızca tek ve
aynı rengin açıktan
koyuya değişik ton-
ları kullanılarak yapılan resim. 6/
İlaç... Avcılar için göl kenarında ya-
pılmış kulübe. 7/ Gözün ağ tabaka-
sı... Koca.8/ Kimi hurma ağaçlannın
özünden çıkanlan ve pirinç gibi kul-
lanılan nisastalı bir madde... Üye. 9/
Bir çalgı... Soyluluk.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ 1. Dünya Savaşı öncesinde
"Rubap" dergisi çevresinde toplanan
genç şair ve yazarlann oluşturduğu
edebiyat topluluğu. 2/ Atılgan, gözü pek... Üzerine ayakkabı
giyilen kısa konçlu ve yumuşak bir tür ayakkabı. 3/ Hz. Mu-
hammed'in miraca çıkarken üzerine bindiği efsanevi hayvan...
Uzakbk işareti. 4/ Belirti.» Soyunda şair yokken ve hiçbir eği-
tim görmeden kendi kendine şair olan kimse. 5/ Arnavutluk-
un para birimi... Abşılmış olan. 6/ Asma kütüğü. 7/ Melih Cey-
del Anday'ın, Yusuf Kurçenli tarafmdan filme de aktanlan bir
romanı... Hile. 8/ Bir nota... Avcının av beklemek için taş yı-
ğınlarından yaptığı pusu. 9/ Taş dibek... Erden çavuşa kadar
olan askerlere verilen ad.
İLAN
ŞİLE SL LH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1988'202
r>.ıv;ıcılar I. Sevim mırdsçılan vekili lardhndan davahlar İsmail (Hasa-
noğlu) \e dığerleri aleyhine mahkememi^c açılan ortaklığın giderilmesi
diuasının vapılan vargılamasında verilen ara karan gereğince.
ŞileŞuaviplıköyüpafia l.vepursel I84sa)ilıdavalılaşınmazınmalık-
lcrinden davalı limail (Hasanoğlu) veCemaleltin (Mehmet oğlu) ve Ayşe
(Muslaf'a kızı) ile Halıce Kaya (Seher kızı) adına >apılan tebligallar biia
ikmal iade edıktığı. yapılun zabıla araştırmasına rağmen adresleri tespit
cdılcmcdığınden dava dılekçesı \edııruşma günü kendılenne teblığedıle-
mcdığınden ılaiKn teblıgat >apılmasına karar verilmiş olup.
Davalılardan (l!>n1,ııl-Ha^anoĞlu) Cemalettin (Mehmet oğlu) Ayşe
(Muitafa kızı) vc Halıte Kaya (Seher kı/ılnın duruşmanın atılı bulıındu-
ğu 22 I2.l9"}2 giinu saat IO"da hâkımlığimızde hazır bulunmalan veya
kendiknni bir vekılle temsıl ettirnıelen. aksi takdirde yargılamanın yok-
luklannda yürûlülup bıtırilebıleceği %e karar venlebileceğı lebligat yenne
küiııı olmak üzere ılanen tebliğ olunur.