23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6KASIM1992CUMA 12 DIZIYAZI Hüseyin 63 askeriyle Emevi ordusunun karşısına çıktı, sonu başından belli bir savaştı bu Kerbela'dakaıdıhesaplaşma — 9 — 1 rAuaviye, Hz.Ali'nin 661 yılında öldürülmesi üzerine İslam dünyasının tartışılmaz önderi durumuna geldi. Hz.AJi'nin büyük oğlu Hasan'la girdi- ği ilk çatışma teşebbüsünü başanyla sonuçladıran Muaviye, Hasan'ı hali- febği kendisine bırakması konusunda ikna etmeye girişti. Ali'nin yumuşak ve banşsever oğlu Hasan, belki dünya işlerine önem vermediği için. belki Muaviye ile bir iktidar kavgasına giri- şecek gücü bulamamasından halifelik kavgasını terk eti. Tarihçiler. Hasan'ın ilk mücadele girişiminde uğradığı başansızlığı şöyle anlatıriar: "Imam Hasan'ın ordusun- da, kendilerine ve Ehlibeyt'e candan bağb olanlar pek azdı. Kimisi dünya- lık elde etmek için uğraşmadaydı; ki- Ayşe. Hasan'ın Hz.Muhammed'in ya- nına gömülmesine izin vermediler. Ve cenaze başka yere gömüldü. Güç den- gesi iyice Ali'nin çocuklan aleyhinde şekillenmişti. Ölûleri bile İslam bü- yüklerinin yanına gömülecek güçten yoksundu. Zulûm ve modernleşme Hz.Ali ile Peygamberin kıa Fatma- nın ikinci oğullan Hüseyin, ağabeyi Hasan gibi uzlaşma yanlısı değildi. Halifeliğin kendi ailelerinin hakkı ol- duğu inancında ısrarlıydı. Muaviye'- nin hakimiyeti sağladığı koşullarda ileri aülmaktan geri durmasına rağ- men. uygun koşullarda yeniden müca- deleye girişmekten vazgecmeyeceğini de söylüyordu. Kardeşi Hasan'ın yap- _ . . üğmı yapmadı, Muaviye'ye biat etme- misi şüphe içindeydi, kime kul olacağı- di. nı biîemiyordu; kimisi, yel ne yandan eserse, öte yana eğiliyordu; kimisi de Haricilerin inançlanna kapılmıştı... Paranın, servetin hakimiyeti, iman kudretini zayıflatmıştı... Orduda İmam Hasan'ı kaçırarak Muaviye'ye götürmek isteyenler bile vardı. Bir ke- re çadınna gırmişler, ne buldularsa yağma etmişler, altlanndaki seccade- leri bile çekip almışlardı." Bu zor durum karşısında Hasan, Muaviye'nin uzlaşma önerisini savaş meydanındaki taraftarlannın arzusu ûzerine kabul etti. Bu zorunlu uzlaş- mayı Hasan nasıl kabul ettığıni şöyle anlatır: "Ben bu işi Muaviye'ye teslim etmezdim; fakat yardımcı bulamadım. Yardıma bulsaydım, gecemde de onunla savaşırdım, gûndüzümde de; sonunda AUah, benimle onun arasm- da hükmederdi." Hz.Hasan neden uzlaştı? Hasan'ın Muaviye karşısındaki ça- resizliği, kişisel bir çaresizbkten öte anlam taşıyordu. Islamiyeün büyüyüp gelişmesi ile, zenginler ve yoksullar ve- ya yönetenlerle yönetilenler arasında- ki denge iyice bozulmuştu. Artık zen- ginlerin. yönetenlerin duruma kesin hâkim olduklan bir nolctaya gelinmış- ti. Ali ve çocuklan, İslamiyetle yoksul- lar arasında bir ara güç özclliği taşı- yorlardı. Devletin biçinilenmesi, sağ- lam kurallara bağlanması ve sistemin belirginleşmesi ara güçlerin rolünü ge- rekâz hale getirmişti. lVAuaviye'nin, oğlu Yezid'i ken- disi ölünce yerine halef olarak atama- sını da benimsemedi ve ona da biat etmedi. Tarih kitaplanna Birinci Muaviye adıyla geçen ilk Emevi hali- fesi Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye, 661 yılında çıktığı imparatorluk tahünda 20 yıl hüküm sürdü ve 680 yılında ece- liyle öldü. Hz.Ebubekir'den sonra ece- liyle ölen ikinci halife Muaviye idi. Yerine oğlu Yezid geçti. Böylece ba- badan oğula saltanatın devredilrnesi geleneği de başlamış oldu. İmparator- luğun hükmü yürüyordu. Yezid, İslam tarihinin ilk döncmle- rindeki yöneticiler içinde en çok tartı- şılan insanlardan biridir. Gündelik yaşamdaki tutumu, eğlenceye olan düşkünlüğü ve Peygamberin torunu, Hz.Ali'nin oğlu Hz.Hüseyin'in Ker- bela'da öldürülmesindeki sorumlulu- ğu yüzüaden hakkjndaki değeriendir- meler genellikle olumsuzdur. X ezidjslanun kuruluş yıllannda, Peygamberin ölümünden sonra dün- yaya gelmiş ilk halifedir. Yeni kuşağın ve yeni iktidar biçiminin de ilk örneği- dir. İslamiyet uygarlığa adım atarken, eski gelenekleri de adım adım terkedi- yordu. Yezid'in yaşamı ve alışkanlık- lan, gündelik hayattaki davranışlan, kendisinden önce yaşayan haliflerden oldukça farldıdır. Babası Muaviye'- den de farklıdır. Muaviye, zengin bir saray yaşamı kurmasına rağmen, Or- tadoğu'nun zengin eğlencelerine ve renkli gece hayauna rağbet etmemişti. Yezid, Arap ve Doğu dünyasının in- celmiş eğlencelerine ve zevklerine yeni- den dönen, şiire, müziğe deger verip gelişmesine katkıda bulunan ilk halife sayılabiür. Onun başlattığı bu yol, özelükle Abbasi haüfeleri döneminde zirveye ulaşmış, bütün dünyayı etkile- yen bir uygarlık olarak hafızalara yer etmiştir. Yeniyle eskinin hesaplaşması Yezid, iktidara gelince ilk iş olarak kendisine direnebilecek güçleri etkisiz- leştirmeye çalıştı. Babasının vasiyetine uyarak Medine'de oturan Ali'nin oğlu Hüseyin'e kendisine biat etmesi için haber yolladı. Hüseyin, böyle bir oldu- bitüyle karşılaşacağını biliyordu ve hazırbklıydı. Medine valisi Velid bin İslamda ilk ayrılıklar Hz.ALİ MUAVİYE KAVGASI ÖRAL CALISLAR Utbe; Hüseyin'i, Yezid'e biat etmesi amacıyla uyardı, ancak Hüseyın'in biatı reddetmesi halinde öldürülmesi konusunda verilen emri yerine getir- medi. X Aüseyin. kendisine yönelecek saldınyı anladı, kardeşleri ve ailesiyle birlikte Mekke'ye göçtü. Bu haberler Yezid'e ulaşınca, emrini yerine getir- meyen Medine valisi Utbe'yi görevin- den aldı. Yerine Amr bin Said bin As'ı tayin etti. Bu arada, Hz.Ali'nin halifelik yaptı- ğı Küfe şehri halkı Hüseyin'i kendi şehirlerine çağırdı. Yezid'in baskılan- na ve yapacağı saldınya karşı Hüse- yin, burada bir destek bıüacağını umarak gitti. Fakat orada umduğu yardımı bulamadı. En büyük destekçi- si amcasının oğlu Müslim bin Akil de öldürülünce iyice yalruz kaldı. Hüseyin, Küfe'ye geldikten kısa bir süre sonra, bu şehri terk etmesi için VLLasan, yaşamı boyunca iktidar kavgasına bir daha kanşmadı. Ömrü- nün geri kalan bölümünü banş içinde geçirmek için köşesine çekildi. Geç- mişte babası Hz.Ali'ye de benzer öne- rilerde bulunmuştu. Fakat gelişmeler onun da babası gjbi yakaşını bırakma- dı. Sonunda eşlerinden birisi kendisini zehirleyip öldürdü. Bir iddiaya göre, bu zehirleme işinin sorumlusu da Muaviye idi. Hasan, ölümünden sonra Peygam- ber dedesinin yanına gömülmek iste- mişü. Medinedeki cenaze töreni sıra- sında Muaviye taraftarlan ve Hz. Hz.Ali'nin oğlu Hüseyin'in Muharrem avının 10'uncu günü Kerbela'da şehit oluşu. Ark ı'e valisinin ordusu. Aleviliknedenyok olmadı? islarrun kuruluş yıllannın en önemli muhalif gücü Haricilik, uzun yıllar, İslam aristokrasisine direndi, ayaklandı, şehirleri yıllarca elinde tuttu, ama zaman içinde varbğını adım adım yitirdi, neredeyse yok ol- du. Ama Ali taraftarbğı için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bütün baskılara, Sünni yönetimlerinin aa- masız kıyımlanna rağmen, İran'da Şiilik, Anadolu'da Alevilik önemli bir toplumsal cereyan olarak etkisini hep sürdürdü ve bügünlere ulaşü. Haricilik, Afrika'nın Zengibar bölgesi dışında bugün hemen hıçbir yerde yok. Ali taraftarlığı ise Sünnili- ğin olduğu her yerde onun bir parça- sı ve alternatifı olarak yaşamaya devam ediyor. Neden? .aricilik, bir göçebe bedevi ha- reketiydi. İslam yönetimi kuzeye. daha gelişmiş ve uygar bölgelere doğru çekildi bu nedenle çölün, İsla- miyet üzerindeki etkisi azaldı veya tamamen etkisini yitirdi. Bu çölün temsilcisi bedeviliğin siyasi ve felsefi gücünün yok olması anlamına geli- yordu. Haricilik, bu süreç içinde çöl Arabistanı'ndan, kendi kültürlerine yakın insanlann yaşadığı diğer çöl bölgelerine kaydı. Kuzey Afrika'ya, göçebeliğin ve bedeviliğin etkili oldu- ğu diğer yerleşme yerıerine yayıldı. Gelişmiş bölgelerde tutunamadı. Zaman ilerledikçe, İslamiyetin karşılaşuğı sorunlar karmaşıklaşıp değişükçe, Hariciliği besleyen maddi temeller de zayıiladı. Onlann yerini daha farklı, yeni ve modern muhalif akımlar aldı. .f\.li taraftarlığı, İslam aristokra- sisi içinden gelen bir tarihe ve önder- liğe sahip olması nedeniyle daha yumuşak bir karakter taşıyordu. Emevi ve Abbasi imparatorluklan dönemindeki bazı radikal yoksul is- yanlannda Ali adına rastlanmasına rağmen, Ali taraftarlığı hiçbir zaman radikal bir siyasi güç olarak bicim- lenmedi. Yoksul isyanalar, Ali'yi haksızlığa uğramış bir sembol olarak kabul ettikleri için onun adım kul- landılar, onu kendilerine rehber edindiler. Ama radikal isyanlann fel- sefesi, hedefleri ve tepkilerinin kay- naklan, Ali ve çocuklannın amaçla- nndan ve sonınlanndan çok ayndır. Ab taraftarbgının yaşamasında, 9yüzyılda boy venneye başlayan ta- savvuf akımlannın büyük rolü oldu. Eski Anadolu-Yunan felsefesinden, başta Zerdüştlük obnak üzere Hind- İran inançlanndan, ve daha önceki tek tannh dinlerden gıdalanan 9-12. yüzyılın tasavvuf akımlan Ali taraf- tarbğına kalıa fikri temeller yarattı- lar. Alevilik; Anadolu'da yaşayan tüm halklann, tarihleri, kültürleri ve din- lenyle yoğrulup.efsane ve mitle- riyle zenginleşerek gebştı, bugunlere ulaştı. Hz.Ali ve çocuklannm, 1400 yıl önceki hedef ve fıkirleriyle bugün Anadolu'da yaşayan Alevibğin ayru şeyleri söylediğini öne sürmek müm- kün değil. Şiilik de, Alevilik de kendi tarihi yolculuklan içinde kendilerine yeni bir kültür oluştururak ilerledi- ler. x\.sbnda Aleviliği de Şiibği de ya- şatan, İslamın merkezi aristokratik yönetimine muhalif olan siyasi biri- kimdir. Her yönetim. kendi# içinde muhalefetini de oluşturur. İslamın Sünni yönetiminin muhalefeti de Ali taraftarbğı oldu. Ali taraftarbğı, ya- rattığı felsefi düzey, dayandığı siyasi güçlerin yeni döneme uygun özellik- leri nedeniyle yaşadı, günümüze ulaştı. Ali. haksızlığa kurban giden bir ailenin önderi olarak hep muha- lefet sembolü özellığiru konıdu. Ab taraftarbğını yaşatan en büyük ne- den, arkasında güçlü bir halk hare- keti olması, halk içinde onun kültü- rüyle birleşerek yürümesidir. Muhalefet kaynaklan Alevilik ve Şiibk, baskıcı yönetim- lere tepkinin olgunlaştırdığı birikim- ler içinde dönüp dönüp İslam felsefe- sinin muhalif kaynaklannı aramış ve kuyunun dibine inince Ali ve çocuk- lannın haksız ölümüyle karşılaşmış. /\levilik. yoksul ayaklanmala- nndan güç almış ye onlardan beslen- miş. Öte yandan İslamın ana mecra- sından İcopmamış, tamamen bir yoksul hareketine de dönüşmemiş. Ağır baskıh dönemlerden sonra, devletle tayin edici çaüşmalara gir- mekten kaçınmış. Yönetimin en azından bir kesıminden kopmamaya dikkat etmiş. Osmanlı İmparatorlu- ğunun kuruluşunda etkib olan Bek- taşilik, Osmanb ordusundaki Alevi ocaklan, Mevlanalar, dedeler, yaür- lar İslam yönetimleriyle ve Sünni aristokrasisiyle çatışsa da onunla yanyana yaşamını sürdürmüş. sür- dürebilmiş. Osmanbnın ağır baslula- n alünda verilen yaşama savaşı, yüzyıllar içinde Alevibğin bir kesimi- ni yumuşatmış, ayakta kalabilmek için uzlaşmalara zorlamış. Baba İs- hak, Baba İlyas, Celab ayaklanmala- n Alevi tarihinin, isyancı geçmişinin köşe taşlan. Ama zamanın ve koşullann değiş- mesiyle isyanlann yerini daha yumu- şak mücadele biçimleri almış. Hatta. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dö- nemlerinde bazı padişahlar, iddiaya göre Aleviükten etkilenerek Mevle- vibği, Bektaşiliği benimsemişler. .urtuluş Savaşı'na aktif olarak katılan Aleviler. Cumhuriyetin ku- ruluşuna destek olmuşlar, Sünni yönetiminden bir kopuş olarak görr dükleri Kemalist iktidara sahip çık- mışlar. Alevilerin Atatürk'e yakın- bklannı ve dostluklannı Bedri Noyan Alevibk-Bektaşibk kitabında anlatır: "Bektaşi ve Alevi Türk va- tandaşı, her zaman onunla beraber olmuş, sevmiş, saymış. Onun ilkeleri- ni kendi pirlerinin ilkeleri ile bağdaş- mış gören halk ve Bektaşi şairleri ne güzel şiirler yazmışlardır. Gönülle- rinde taht kurmuş olan Ata'lannı dizelerinde dile getirmeğe çahşmış- lardır. Kurbani Kıbç bir şiirinde şöy- le diyor: "fzinden yürürüm şaşmam yolun- dan İmamlar torunu Pir Haa Bektaş Her zaman her yerde düşmez di- limden Atatürk ilkeb Pir Hacı Bektaş" ./Vlevilik, içindeki değişim po- tansiyeb ve muhalif niteliğiyle yaşa- mış ve bügünlere gelmiş. Şiibk, fran'- da zaten iktidardır. baskılara uğradı ve şehri terk etmeye karar verdi. Bağdat'a yaklaşık 100 ki- lometre uzaklıktaki Kerbela'ya doğru kaçtı. Ardından Küfe valisinin ordusu gebyordu. Kerbela'da onu ve ailesini susuz bırakarak sıkıştırabileceklerini ve teslim alacabileceklerini umuyor- lardı. Yezid'in ordu komutanı, Hüse- yin'den teslim ohnasını istedi. Hüseyin bu talebi, yenilecegini bildiği halde reddeti. İVJ.uharrem ayının 10'uncu günü Kasım 680'de tayin edici savaş başla- dı. Hüseyin, kaldığı cadırlann arka- sında ateş yaktınp tek cepheden savaş- mak istiyordu. 23 süvarisi 40 da yayası vardı (Bunlann 13'ü de Hüseyin'in ku- zenleriydi). Yani, koca Emevi ordusu- na karşı topu topu 63 savaşçı(bazı kaynaklara göre 70). Sonu başından belb' bir savaştı bu. Hüseyin atıni düşmanlanna doğru sürdü, amacı onlara son kez seslen- mekti. Ağlayan ve feryat eden kızkar- deşini susturduktan sonra şunlan söy- ledi: "Peygamberimizin kızının oğlu ben değil miyim? Şehitlerin efendisi Hârnza, babamın amcası değil midir? Şehit Cafer üt-Tayyar amcam değil midir? Tannnın elçisi, benim ve kız- kardeşim için. "Siz Ehlibeyt'in seyyid- lerisiniz ve Sünnet ehlinin gözbebekle- risiniz" dediğini duymadınız mı? Bırakınız Peygamberin, dedemin me- zannın yanında ömrümün sonuna kadar oturayım." JL#üşman onun bu sözlerine aklı- nş etmedi. Karşıbkh oklar atıldı ve dengesiz kuvvetler arasında savaş baş- ladı. Hüseyin'in kardeşlerinin, çocuk- lannın bir çoğu öldü. Öğleden sonra Hüseyin'in kuvvetleri iyice azaldı. Sağ kalanlar onu savunmak için can verdi- ler. Ancak dört kişi kabnca bizzat Hüseyin de savaşa girdi. Onu da öldü- rebibrlerdi, fakat böyle bir sorumlulu- ğu kimse üzerine abnak istemiyordu. Sonunda onu da öldürdüler; üzerinde- ki eşyalar, çadırlar ve kadınlann üze- rindekiler yağma edildi. Hüseyin'in başı halife Yezid'e gönderilmek üzere kesildi. Kadınlar ve çocuklar esir abn- dı. Taberi, Hüseyin'in öldûrüimesin- den sonraki aa manzarayı şöyle anla- tır "İmdi, Hz.Hüseyin'in mübarek teni o ölenlerle üç gün o ovada yattı. İmdi Amiriyye halkı ki Fırat kenann- da bir köydür. Beni Esed'den bir ce- maat ki o köye indiler. Onlar dediler - Ey Müslümanlar, bu göğdeleri bu ova üzerinde kurtlar ve arslanlar yer- ler. Reva değildir, geün bunlan defhe- delim. Bunun üzerine geldiler. Hz. Hüseyin'in (R.A) mübarek gövdesini başsız buldular. O yerde defheylediler. Ve ehl-i beytini de çevresine defneyle- diler. Ve diğer halkını da bir yere göm- düler." 1400 yıldır bitmeyen acı Hüseyin'in öldürülmesi; İslam tari- hinin en temelli aynlıklanndan birini derinleştirdi, yüzyıllar sürecek bir aayı Ali taraftarlannın yüreğine kazıdı. Emeviler ve Yezid, bu cinayetin so- rumlulan sayılarak tarihin kara sayfa- lanna yazıldılar. Hüseyin'in ölümü, bu tarihten sonra İslam yönetimindeki despotlara karşı ayaklanan tüm isyan- alann ışığı olmuş, onun çaresizbk için- de ölüme gidişi, haksızlığa ve acıma- sızlığa karşı mücadelede bir sembol habne gelmiştir. X JLüseyin, son direnişi yaptığında yanında tarihçilerin bebrtiğine göre topu topu 63 savaşçı kalmıştı. Gücü o kadardı. Bu sayı. artık İslam içindeki birinci dönem iktidar kavgasının so- nunun geldiğinin matematiksel olarak da kanıtlanmasıydı. AJi ve taraftarlan. 680 yıbna gebndiğinde, yani Peygam- berin ölümünden 48 yıl sonra adım adım güçlerini yitirmişler ve sonunda bir aile çevresiyle sırurlanacak kadar zayıflamışlardı. Bir tarih, acılarla ve çaresizliklerle noktalanıyordu. Hüse- yin'in ölümü, ara güçlerin ilk dönem varhklannm bitişi anlamına gebyor- du. Ama bu her şeyin bitmesi demek de- ğildi. Emevilere İcarşı olanlar. impara- toriuğun büyümesinden ve despotik- leşmesinden zarar görenler. Hüseyin'- in ölümünü hiçbir zaman unutmadı- lar. Onun anısını hep canlı tuttular. Emevi iktidan alünda olsun, Abbasi yönetiminde olsun, yoksullann isyanı hiç bitmedi. Bu isyanlann bir kısmının öncüleri Haricüer, bir kısmının öncâ- leri Ab' taraftarlanydılar. Hüseyin'in öldürühTiesi bu isyanlarda bir simge olarak hep gündeme geldi ve yapılan haksızlığın hesabı sorulmak amaayla çok kanlar daha aktı. JVerbela, îslam tarihinde bir dö- nüm noktasıdır. Aradan 1400 yıl geçti- ği halde hâlâ unutulmamasının nedeni budur. Bu cinayetle, İslamiyetin ilk kuruluş dönemi sona ermiş ve artık ye- ni bir sayfa açıbnıştı. YARIN: Ç ALİ BULAÇVE RIZA ZELYUTHz. AXİ MUAVİYE KAVGASINI TARTIŞIYOR ORALÇALIŞLAR Hz.AK-Muavîye Çatışması îslamm Doğuşu ve İlk Ayrılıklar tsteme adresi: Pencere Yaymlan SaIkımşDğütSk.2/4 CağaJoğhı-İstanbul Tel: (1)513 2717 ANKARA,,,ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Operada Bahar Mozart'ın güzel yapıtı Don Giovanni'yt izliyorum Devlet Operası'nda. Rengim Gökmen'in sözleri çınlıyor kulağım- da. Genel Müdürlüğe atandığı zaman onu kutladım, kolay gelsin, dedim. Ben artık operaya gitmiyorum, düş kırıklı ğından, operasevgimin azalmasından korkuyorum. Sözü- mü kesti, güzel tasarılarını özetledi, sonra da ekledi: Operayı yine çok seveceksiniz! Sesi coşkulu ve umutlu. Çok sevirtdim elbet. Devlet Operasını ve Balesi'nı kuruluş yıllanndan bu yana izleyen bir kişiyim ben. O sahnelerdeki tırmanışı da, inişi de yakından yaşadım. Yıldızların parla- dığı dönemlerde aynı operayı değişik solistlerden izlerdi başkentliler. Operada birkaç gala yaşanırdı neredeyse. Orkestra, solistler, koro, dekor, kostümlerle ortak bir ürün oluşurdu sahnede. Sonra bir durağanlık dönemi var. Bir- kaç yıldız parlasa da gözümuz, kulağımız parlamıyor! Görkemli opera gecelerı hayli gerilerde, dahası salon da hayli boş! Perde kapanırken duşünürüm çoğu kez, gelme- sem de olurmuş, evde plağını dinlemek daha mı iyi aca- ba? Aslında değil, bir sanat olayını doğrudan yaşamak ayrı bir olay. Gözümüze kulağımıza çarpan yanlışlar da olsa, sahneyle biitünleşmenin duygusu başka. Don Giovanni, Mozartın çok sevdiğım yapıtlarından biri. Şansım var, yurtdışında da değişik yorumlarla seyrettim birkaç kez. Tiyatrocular operaya başka bir soluk veriyor bence. Örnekleri çok. Yücel Erten'in ilk deneyini çok sev- dim. Operada bir bahar yaşattı başkentlilere. Tüm solistler bahar kuşağmdan. Genç bir Don Giovanni. genç sevgili- ler. Böylesine genç bir grup sahneyı başka bir coşkuyla dolduruyor. Yücel Erten operada orkestrayı sahneden ayırmıyor. Güzel bir yaklaşım. Orkestra sahnede, sahne- dekilerorkestrada, sesesarılaraksöyleniyorşarkılar. Don Giovanni de sahneye sığamıyor, ön kottukların önünde cambazlık yapıyor neredeyse1 Genç bir Don Giovanni bu, kabına sığamıyor, kadınlann ötesinde bircoşkusu var, ya- şama sevinciyle duvarlara tırmanıyor. Operanın seyircileri de çok genç Şarkıları coşkuyla al- kışlıyorlar, sanatçıları sevgiyle selamlıyorlar. Tüm solist- ler şarkılarını güzel söyledi doğrusu. Başkentin çok soğuk bir gecesinde bahar havası estirdiler. • • • Bu coşkuyu başka sahnelerde de görmek özlemi var çevremizde. Orkestra ve solistlerın siyasal sahnelerde de bütünleşmesini diliyorlar. Yerel seçimlere katılma oranı bu konuda bir uyarı değil mı' Siyasal sahnelerdeki dura- ğanlık ilgiyi azaltıyor • • • Kimi dostlarım, operaya ilgimin dünyamızı çınlatan ope- ra kökenli ünlü şarkıcılardan kaynaklandığını öne sürüyor. Konservatuvarların şan dalına başvuran delikanlılar Pa- vorotti, Domingo ya da Carreras olmayı düşlüyorlar belki de... Genç kızlar da Kiri Te Knawa ya da Jessy Norman gi- bi çağlamayı! Bu da teknolojinin başarısı değil mi?Filmler, plaklar olmasa, iletişim bu boyutlara varmasa o ünlüleri dinlemek olanağı var mı? Yalnız ülkemizde değil, başta ABD birçok ülkede yeniden diriliyor opera sanatı. Büyük ustaların yapıtları da hiç eskimıyor. boy veriyor durmadan Kimi zaman inanılmaz yöntemlerle Bach'ın bir sonatını zenci bir şarkıcı saksofonla söylüyor. Vivaldi'nin iki Man- dolin Konçertosu'nu başka bir zenci şarkıcı çelloeşliğinde seslendiriyor. Büyük ustalardan hiç vazgeçilmiyor sözün »kısası. Don Giovanni operası da Mozart'ın boyutlarını yeniden sergiledi başkentimizde. Baştan sona tüm sanatçılar, bü- yük ustaya yaraşır bir çabayı ve özeni kanıtlıyorlar. Yalnız sahnede değil, afişlerde, resimlerde, programda da bu özenin izleri var. Program güzel bir afiş, bir Don Giovanni kartı ile sunuluyor izleyicilere. Ayrıntı, ama şık bir olay bu. Her şeyde Mozart'a yaraşır çızgiler var. Programda, Nadir Bey'in "Dostum Mozart" kitabından da bir bölüm var. Don Giovanni'den "dönemini aşmış ya- pıf'diye söz ediyor. Don Giovanni'nin şarkılarını dinlerken Nadir Bey'in başka bir sözü de çınladı kulağımda. Bir gün Don Giovanni'den söz ediyorduk. Bir kadın avcısı, ama mutlu mu acaba? Avcılığı yalnızlığından kaynaklanmıyor mu, diye soruyorum ben. Nadir Bey gülümsüyor: "Asıl gü- zeli, döne döne aynı kadını sevmek'diyor. Sözleri özyaşamından kaynaklanıyor galiba. Yücel Erten'in yorumu da kadın avcısına ters düşüyor sanırırn. Kalbi yaşama sevinciyle çarpan bir Don Giovan- ni. Güzel kadınlar o sevincin bir uzantısı. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ XIX. yüzyıl son- larında Paris'te ku- rulan artizlenimci genç sanatçılar gru- buna verilen ad. 2/ Huysuz, çirkin ve yaşlı kadın... Telefon sözü. 3/ Uçurum... İçine antlaşma ve padişah mektupları- nın konuldugu metal kutu. 4/ Asya'da bir ülke... Bir soru eki. 5/ Yalnızca tek ve aynı rengin açıktan koyuya değişik ton- ları kullanılarak yapılan resim. 6/ İlaç... Avcılar için göl kenarında ya- pılmış kulübe. 7/ Gözün ağ tabaka- sı... Koca.8/ Kimi hurma ağaçlannın özünden çıkanlan ve pirinç gibi kul- lanılan nisastalı bir madde... Üye. 9/ Bir çalgı... Soyluluk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ 1. Dünya Savaşı öncesinde "Rubap" dergisi çevresinde toplanan genç şair ve yazarlann oluşturduğu edebiyat topluluğu. 2/ Atılgan, gözü pek... Üzerine ayakkabı giyilen kısa konçlu ve yumuşak bir tür ayakkabı. 3/ Hz. Mu- hammed'in miraca çıkarken üzerine bindiği efsanevi hayvan... Uzakbk işareti. 4/ Belirti.» Soyunda şair yokken ve hiçbir eği- tim görmeden kendi kendine şair olan kimse. 5/ Arnavutluk- un para birimi... Abşılmış olan. 6/ Asma kütüğü. 7/ Melih Cey- del Anday'ın, Yusuf Kurçenli tarafmdan filme de aktanlan bir romanı... Hile. 8/ Bir nota... Avcının av beklemek için taş yı- ğınlarından yaptığı pusu. 9/ Taş dibek... Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad. İLAN ŞİLE SL LH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1988'202 r>.ıv;ıcılar I. Sevim mırdsçılan vekili lardhndan davahlar İsmail (Hasa- noğlu) \e dığerleri aleyhine mahkememi^c açılan ortaklığın giderilmesi diuasının vapılan vargılamasında verilen ara karan gereğince. ŞileŞuaviplıköyüpafia l.vepursel I84sa)ilıdavalılaşınmazınmalık- lcrinden davalı limail (Hasanoğlu) veCemaleltin (Mehmet oğlu) ve Ayşe (Muslaf'a kızı) ile Halıce Kaya (Seher kızı) adına >apılan tebligallar biia ikmal iade edıktığı. yapılun zabıla araştırmasına rağmen adresleri tespit cdılcmcdığınden dava dılekçesı \edııruşma günü kendılenne teblığedıle- mcdığınden ılaiKn teblıgat >apılmasına karar verilmiş olup. Davalılardan (l!>n1,ııl-Ha^anoĞlu) Cemalettin (Mehmet oğlu) Ayşe (Muitafa kızı) vc Halıte Kaya (Seher kı/ılnın duruşmanın atılı bulıındu- ğu 22 I2.l9"}2 giinu saat IO"da hâkımlığimızde hazır bulunmalan veya kendiknni bir vekılle temsıl ettirnıelen. aksi takdirde yargılamanın yok- luklannda yürûlülup bıtırilebıleceği %e karar venlebileceğı lebligat yenne küiııı olmak üzere ılanen tebliğ olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle