Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6KASIM1992CUMA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 11
H.TÜYAPİstanbul
Kitap Fuarı
KûltürServisi-TÜYAP(Tüm Fuarcılık
' Yapım A.Ş.Jtarafindangerçekleştirilen
11 .TÜYAP Kitap Fuarû bugün saat
16.00'da, İstanbul Büyûkşehir Belediye
Başkanı Prof.Dr. Nurettin Sözen'ın
yapacağı açılış konuşmasıyla birlıkte
ısın ve davetlıler içın dûzenlenen
».okteyl ileaçılıyor. Tepebaşı'ndaki
TÜYAP İstanbu] Sergi Sarayı'nda
yapılacak olan Kitap Fuan, yann saat
11 OO'den itibaren tüm ziyaretçilere açık
olacak. 230 fırmanını katıldığı katıldığı
11. TÜYAP İstanbul Kitap Fuan'nın
girişi 10 bin lira, öğrenci, öğretmen ve
öğretim üyeleri ise ücretsiz girecekler. 11
kasım akşamına dek sürecek olan fuar
hergün 11.00-20.00 arasında
gealebilecek.
Elton John'un rekorıı
LONDRA(AA)- L'nlu pop şarkıcısı
Elton John ve şarkılannı yazan Bernie
Taupin. yayıncı firma Time Warner ile
dün yaptıklan 40 milyon dolarhk
sözleşmeyle, dünya müzik tarihindeki en
yüksek fiat rekorunu kırdılar. fkilinin
başanlı eserleri arasında "Rocket Man",
"Candle In The Wind"\ "Sorry Seems To
Be The Hardest Word"," Your Song".
"Daniel'" ve "Goodbye Yellow Bnck
Road" gibi şarkılar sayılabilir.
Akses'e altın madalya
•ANKARA-
(AA)-Sevda
Cenap And
Mûzik Vakfı,
"1992Vakıf
OnurÖdülü
Altın
Madalyası"nın.
ilk kuşak
bestecilerinden
Necil Kazım
Akses'e
verümesini
kararlaştırdı. Vakıf tarafindan 1992
vjlında 4'üncü kez verilecek olan Onur
«ülü Altın Madalyası, Necil Kazım
Akses'in çağdaş Türk sanat müziğınin
doğuşuna ilk kuşak bestecisi olarak
yapüğı büyük katkılar, Türk dilini müzi-
ğe uygulamada gösterdiği başan. uzun
yülaryaptığıçeşıth müzık kurumlannın
yöneticiliğı ve çok değerli besteci
öğrenciler yetiştirmesi nedeniyle ödüle
layık görüldüğü bildirildi.
Cranach'ın tablolan
bulundu
W EIMAR(AA)- Almanya'da ekim
ayında VVeımar Sanat Müzesi'ndan
çalınan 63 milyon mark değerindeki ünlü
ressam Lucas Cranach'ın tablolannı
çalan dört Polonyalı. tablolarla bırlikte
yakalandı. Tablolar, hırsızlann
istediklen parayı verecek alıcıy ı
bulamadıklan için, arabanın bagajında
üst üste yığılmış biçimde muhafaza
edılmış. Hasargören tablolar, onanm
uzmanlannın tamirinden sonra. iki ay
içinde müzeveiadeedilecek.
Yaşayan Müzik Günleri
Kültür Servisi- Boğaziçi Üniversitesi
Müzik Klübü'nündüzenlediği
"Titreştm- İstanbul Yaşayan Müzik
Günleri"kapsamındaki ilk konserpazar
günüsaat 17.00'deB.Ü.Kuzey
Kampüsünde gerçekleştirilecek.
Konserin konuklan. Janet&Jak Esim ve
Ensemble. Geçtiğimız ay Almanya'da
yayınlananSefardim I adhCD'leri.
Alman müzik eleştirmenleri tarafından
folk müziği dalında yıhn prodüksiyonu
seçilen ikili. otantık değerlere bağlı müzik
anlayışını yorumlamaya çalışıyorlar.
Bisikletçilere dergi
• İZMİR(UBA)- Bisıklet dergısı çıkü.
'İnsan ve çevre sağlığjna çok yararlı olan
bisikleti tanıtmak amacıyla" çıkanlan
derginın genel yayın koordinatörü Engin
Yavuz, "Daha çok bisiklet. daha temiz
çevre" dedi. Engin Yavuz, ülkemizde
bisikletin sadece kücüklerin kullandıklan
bir eğlence aracı olmaktan öteye
gidemediğiru belirterek "İnsanlar artık
bisiklet kullanmanın bedendeyarattığı
mutluluğun, bisikletledolaşmanın
verdiğı hazzın ve doğa ile iç içe olmanın
yarattığı mutluluğun giderek farkına
vanyor.
Yabancı düşmanlığını
protesto
• FRANKFURT (AA) - Uluslararası
Yazarlar Birliği "PEN Club"ün
Almanya temsilciliği. yann Darmstadt'ta
bır gösteri düzenleyerek yabancı düş-
manlığını protesto edecek. Luisenplatz'ta
yapılacak gösteride Alman yazarlann
yanısıra Protestan Kilisesi Hessen-Nas-
sau Başkanı Helmut Sprengler ve
Darmstadt Belediye Başkanı Günther
Metzger'in birer konuşma yapacaklan
bildirildi. Öte yandan, Berlin sahne ve
orkestra sanatçılan da pazar günü
Berlin'de ırkçılık ve yabana düşmanlığuıı
protesto amacıyla yapılacak büyük yürü-
yüşe kaülun için çağnda
bulundular.
Attdrey Hepburn hasta
LOS
ANGELES(AA>-
Ünlüsinema
oyuncusu Audrey
Hepburn'ün
bağırsaklanndan
alman dokunun
kanserli olduğu
bildinldi. Cedars
Sınaı Tıp Merkezi
yetkilisi Ron Wise, kanserli dokunun,
sanatçının diğer organlanna zarar
vermeden tümüyle alındığmı söyledi.
Wise, Hepburn'den alınan tümörün iyi
huylu olduğunu ve 63 yaşındaki
sanatçının bir hafta içınde taburcu
olacağını da belirtti. Hepburn.
UNICEF'in iyı niyet elçisi olarak
Somalideki mülteci kamplanru gezmiş,
yine UNICEF'in faalıyetleri çerçevesinde
Türkiye'yi de ayaret etmişti.
SINEMA ATtLLA DORSAY
Bastia Akdeniz Sinemalan Şenliği'nde birinci olan Yugoslav fılmine bakış
Akdeniz yöresinde Türk sinemasınm yeri• En küçük bir ödün bile ve-
rilmeden gerçekleştirilmiş
film, bir zamanlar arkadaş
olan, şimdi ise savaşın koşul-
lanyla tüm duygulannı yiti-
ren iki erkeğin katı, giderek
vahşi üişkisini anlatıyor.
Türkan Şoray'a ödül kazandıran Bastia
Akdeniz Sinemalan Şenliği üzerine birkaç
izlenim daha vermek istiyorum. Akdeniz
ülkeleri sinemasınm kusursuz bir panora-
masmı vermeyi amaçlayan şenlikte, birin-
ciük ödülü olan Alün Zeytindalı'nı alan
fılm, Yugoslav yapımı "Asker Kaçağı-
Dezerter" adh Zivojin Pavloviç imzalı film
okju.
Filmin Bastia'ya ulaşması başlıbaşına
bir sürüven olmuştu. Savaşın sürdüğü böl-
gelerden bir vasıla ile geçirilen, sınırdan
geçmesi ise ayn bir sorun olanfilm,gösteri-
leceği günün gecesinde Bastia'ya varabildi,
gösterimi de bir gün ertelendi.
15. fılmini yöneten deneyimli Pavloviçin
filmi, soğuk. itici, karamsar bir yapımdı.
İlk görüşte insanı kavrama şansı pek olma-
yan... tçlerinden birinin kansına âsık olan
aynı kadına âşık 3 erkeğin öyküsünü anlatı-
yordu. Kadın filmin hemen başında ölû-
yor, çevresındeki erkeklerden biri de yıllar
sonra savaşta kayboluyordu. Geri kalan 2
erkek, sonra süregelen iç savaş dekorunda
karşılaştıklannda, kadının ölümünden
önce doğurduğu 8-9 yaşlanndaki kızın ba-
bahğı üzerinde kuşkular başlıyordu.
Filmin asıl anlattığı, bu güzel ve doku-
naklı öykü değildi pek... Film, bir zaman-
lar arkadaş olan, şimdi ise savaşın koşul-
lanyla tüm duygulannı, nercdeyse tüm in-
sanlıklannı yitiren 2 erkeğin katı, giderek
vahşi üişkisini anlatıyordu. Radyoda ve
TV'de sürekli olaylan Sırp gözüyle veren
yanlı haberler aktanlırken (yönetmen
bunu eleştiriyordu). 2 arkadaş, bir zaman-
ki dostluklannın soluk bir gölgesini bile
içermeyen yeni ilişkilcrini zorlukla yürütü-
yorlardı.
Bu karanhk, karamsar. en küçük bir
ödün bile verilmeden gerçekleştirilmiş fıl-
Bastia'da birinci olan Yugoslavfilmisoğuk, itici ve karamsar bir yapım olan "Asker KaçağTndan bir sahne.
mi. önce pek sevmedik. Ama jüride fîlmin
koyu yandaşlan vardı, bizi bir ölçüde ikna
ettiler. Ve film, şenlikten zaferle çıkü. Sa-
vaş içindeki bir ülkede sınemamn süregel-
mesınin. sıcak savaşın yaşandığı bir top-
Lübnanlı yönetme Samir Habşi'nin ilk
filmi olan "'Anafor-Tourbillion"un özel bir
ödül alması da, biraz bizim sayemizde
oldu. Bu çarpıcı filmin yürekli içeriği ve
saldığı dehşet duygusu. jüride ben dahil
lumda. savaş olayına böylesine dolayh bi- birkaç kişiyi özellikle etkilemişti. Savaş
çimde yaklasılabılmesindeki erdemin kuş- üzenne çok farkb bu ikı fılmı İstanbul Sıne-çimde yaklaşılabılmesindeki erdemin kuş
kusuz hayranlık uyandıncı bir yanı vardı.
Filmin ödülü, bunun dışavurumu sayılabi-
lir.
Bu arada, savaşa daha dolaysız biçimde
yaklaşan, koca bir kentin, Beyrut'un yıllar
yılı içinde yaşadığı savaş dehşetini. ölüm
korkusunu, savaşa göre ayarlanan günde-
lik bir yaşamın korkunçluğunu, kaba gü-
cün herşeye egemen olmasındaki insanlık
dışılığı vurgulayan bir diğer filmin. genç
ma Şenliği'nde görmeği umuyoruz.
Sineması gelişmiş kımi Akdeniz ülkele-
rinden gelen filmler, düş kınklığı yarat-
maktan kurtulamadı. Orneğin Ispanyol sı-
nemasının büyük ustası Mario Comus'un
son filmi 'Düşten Sonra Despuesdel Suen-
to" gibi.. Comus, bize önce çok değişık bir
öykü anlatacakmış gibi başhyor, yıllar
önce. İspanyol iç savaşından sonra ülkeyi
terk ederek Sovyetler'e sığınmış bir devrim-
cinin, komünizmin çöküşünden ve çok
uzun bir aynlıktan sonra yeniden ülkesine
dönüşünü ve Franko Rejmi'nin zengin et-
tiği kardeşiyle ve onu çok merak eden yığe-
niyle buluşmasını gösteriyordu. "Düş",
kuşkusuz sosyalizmdi ve yaşh, çok yaşü iki
insanın, iki kardeşin yıllar sonra birlikteli-
ği, gerçekten de etkili bir konu oluşturuyor-
du.
Ne var ki fılm, bu persp>ektifı sürdürmü-
yor, dönen kardeşin sahip olduğu "çok de-
ğerli" bir nesnenin (ki sonunda bunun bir
Picasso tablosu olduğu anlaşılıyordu)
araştınlmasına yönelik bir gerilim filmine
dönüşüyordu. Kusursuz teknığine ve
İspanyol ressamlannın tablolannı anımsa-
tan aydınlatmasına karşın doyurucu olma-
yan, yapay bir fılmdi bu.. Ancak gerçekten
başanlı genç oyuncusu, yeni bir Depardieu
denen Carmelo Gomes'e haklı bir ödül ge-
tirdi.
Aynı biçimde, zaman zaman iyi filmler
veren ve Manuel de-Oliveria gibi bir ada
sahip olan Portekiz sinemasından gelen
"Aile portresi"'de düş kınkhğı uyandırdı.
Yıllar önce büyük bir tutkuyla sevdiği
kansının kendisini terk etmesi üzerine akıl
dengesi bozulan ve kızını kansına benzer
bir biçimde yetiştıren bir fotoğrafçının öy-
küsünü anlatan ve hafıf bir "ensest" havası
içeren bu film, sonuç olarak tam bir foto-
roman gibi anlatılmıştı ve hiçbir
inandınahk veya düş payı içermiyordu.
Tekniği gehşmiş ülkelerden gelen bu düş
kınklıklannın yanı sıra, henuz arayış içinde
olan ülkelerin (özellikle Arap ülkelennin)
fılmlerinde doyurucu düzeyde gözükınüyor-
du. Bır Arap toplumunda kadın kışılık bö-
lünmesini anlatan Cezayır filmi 'Radhıa"
veya kız-erkek ilişkilermin güçlüğünü uçan
bir komedi havasında işlemeye çahşan Tu-
nus filmi "Dalga'nın Çapkınlan-Les Zaz-
ıous de la Vague", sonuç olarak başanb
filmler sayılmazdı. Arap ülkelennden,
yalnızca geüşmiş bir sinema sanayii ve sine-
mada önemlı bir geçmişi olan Mısır kendi-
ni kurtanyor ve daha önce yazdığımız gibi,
"Kit-Kat" adlı popüler güldürüyle, bir za-
manlann Napoli'degeçen İtalyan güldürü-
lerinin sıcakhğına erişen hoş birfilmortaya
koyuyordu.
Bu çerçeve içinde, Türk sinemasımn
varlığı da bir olgu olarak beliriyordu. Ak-
deniz yöresi sineması içinde, sinemamızın
kuşkusuz bir yeri, hem de hatın sayılı bır
yeri vardı. Bir İtalyan, bir Fransız, bır
ispanyol veya Portekiz sineması kadar ge-
lişmiş bir altyapıya ve anlatım geleneğine
sahip olmasa da Türk sineması Akdeniz'ı
çevreleyen tüm diğer ülkelerden (Yugos-
lavya'yı da ayn koymak gerekir) daha ol-
gun bir sinemaya sahıptı.
Kendi temalannı geliştirmiş, anlatımını
belli bir uyuma kavuşturmuş, çeşitli öğeleri
yerli yerinde bir sinemanın sahibi olmuştu.
Kuşkusuz yapılacak olan. bu kıyaslama-
lardaki olumlu yanı kavramak ve bunun
verdiği cesaretle. daha iyisini yapacak ko-
şullan yaratmaktı.
Hollywood'un bir temel direği 100 yaşında öldü
Hal Roadî, Laurd-Har^ ikilisini keşTeckii adamdı
•Geçen yıl Berün şenliğinde
boy gösterdiğinde tam 100
yaşında olan Hal Roach, sine-
manın yaşayan anıtlanndan bi-
riydi.
• Laurel- Hardy ikilisini ya-
ratıp, birkaç kuşak boyu bir
araya getirerek birçok kome-
di başyapıtı armağan etmişti.
Yaşayan bır tarih sızde ne izlemm u>an-
dınr? Veya başka bir soru: 100 yaşında bir
insan gördünüz mü hiç, gördünüzse nasıl
karşıladınız?
Geçen yıl Berlin şenliğinde bu iki soru-
nun da yanıünı kendi hesabıma verdim
Berlin 1992'ye çağrılı olan Hal Roach, ta
Amerika'dan kalkıp Alman kentine geldi.
Roach, sınemamn yaşayan anıüanndan
biriydi. Ve şenlikte boy gösterdiğinde tam
100 yaşındaydı. Ne heyecan!.. Hal Roach,
adı hemen Harold Lloyd ve Laurel-Hardy
ile birlıkte anılan kişiydi. Tam 1892'de
doğmuş, genç yaşta HoUywood'a gelmiş ve
aktörlükle işe başlamıştı. Bir-iki bobinlik
kısafilmlerin,birkaç gün içinde senaryosuz
olarak çekildiği o çılgın komediler döne-
minde yetişen sanatçı, yine o yıllarda, yani
1910'larda, Harold LÎoyd'la bırlikte bir
"ikili" olarak birkaç fılmde gözükmüştü.
Peki, Laurel-Hardy'yı ilk kez bırlikte oy-
natmak fikri nasıl doğmuştu? Roach, Ber-
lin'de bunu şöyle anlatmıştı:
"- Önce Oliver Hardy vardı. Komediler-
de irikıyun biri olduğunda onu kullamyor-
duk. O sırada bana Main Street'te vodvil-
lerde rol alan yetenekli bir oyuncudan söz
etüler. Gidip gördüm. Bu sıska oyuncu,
Stan Laurel'dı. Onunla anlaşma yaptık.
YapınKi-yönetmen Hal Roach, sinemada ilk kez bir araya getirdiği Stan Laurel ve Oliver Hardy'nin arasında görülüyor.
Ancak Stan'ın çok açık mavi gözleri vardı.
Bu da onu, o aralar kullanılan nitrath fıhn-
Ierde sanki kör gibi gösteriyordu. Bunun
üzerine onunla fılm yapamadık. Ancak
tam o sıralarda pankromatikfilmiicat etti-
ler. Ve Stan fılmlerde gözükmeye başladı.
Bir filmde Hardy'yle yan yana geldiler.
Baktık. çok başanh oluyorlar. Hemen on-
lar için bir şeyler yazdık ve sonradan ünlü
bir yönetmen olan Leo MacCarey yönetti.
Böylece Laurel-Hardy efsanesi doğdu."
Evet. Berlin'de 100 yaşında bir adam, si-
nemanın en ünlü komedi ikilisinin doğuşu-
nu böylesine basit biçimde anlatıyor ve bız
dinliyorduk. Efsane, Amerika'lardan
kalkmış, ayağımıza gelmişti. Hal Roach,
1976'da tam 103 yaşında ölen Macar kö-
kenli ünlü yaptmcı Adolph Zukor'dan son-
ra sinemanın en uzun ömürlü kişisıydı.
Kim demiş. "sinemayla uğraşanlar stres
içinde yaşar ve ömürleri uzun olmaz' diye?"
Hal Roach, sonradan Laurel-Hardy'nin
en iyi filmlerinin yapımcılıgjm yüklendıği
gibi, Harold Lloyd'u da Harold Lloyd ya-
pan hemen tüm fılmleri kotarmıştı. Daha
sonra "Our Gang-Bizim Çete" adlı ünlü ve
popüler grubu da yaratmıştı ve filmlerini
hazırlamıştı.
Daha sonralan, çoğu kısa fılm olan çalış-
malannı sürdürmüş, Laurel-Hardy'nin he-
men tüm filmlerinin yanı sıra Will Roger,
Charley Chase, Mabel Normand. Zasu
Pitts, fhelma Todd. The Taxı Boys gibi
oyuncu veya gruplara yıllar boyu kısa ko-
medi fılmleri çevirtmişti. Aynca 1930'lar-
dan sonra, "Topper", "Topper Dönüyor",
"Merrily We Live", "Fareler ve İnsanlar",
"Turnabout" gibi ilginç filmlerin yapımcı-
hğmı, kimi zaman ise yönetmenliğini yap-
mış, ban TV serileri hazırlamışü. Hal Ro-
ach, 1950'lerin başında, 70'ini aştığı gün-
lerde sinemayı bırakmış ve köşesine çekil-
mişti.
Işte bu Hal Roach, doğa yasalan gereği,
geçen günlerde 101. yaşını sürerken öldü.
Hollyvvood'da bir efsane-isim daha öbür
dünyaya göçmüş oldu. Neler yazılsa ve ne-
ler söylense de, yalnızca onun bilebileceği
çeşitli anılan, sinema tarihinin kimi dönüm
noktalannın hayalini de birlikte götüre-
rek...
Büyük bir sanatçı değildi belki... Ama
Harold Lloyd'u ünlü "Lui" yaparak, Lau-
rel'in Hardy'ye ne iyi yakıştığını ilk kez
keşfederek ve onlan birkaç kuşak boyu bir
araya getirerek bize bunca gülme fırsatı,
bunca komedi başyapıü armağan etmiş
olan bir adamı, artık göçen bu eski Holl-
yvvood'un temel direğini hayırla anmazsı-
nız da ne yaparsınız?
Londra Film Festivali'nde bu yıl Türkiye'yi iki fılm temsil edecek
"Seni Seviyorum Rosa
w
ve "Uzlaşma"
EDtPEMİLÖYMEN
LONDRA - Festivaller festivali Londra
Fılm Festıvah başladı. Her yıl daha çok
film gösterilen, daha çok ilgi toplayan, bi-
letieri daha çabuk tükenen festivalde bu
yıl 261 fılm gösterilecek.
Bir dizi konferans, etkinlik. açıkotu-
rum yapılacak. Türkiye'den ikifilmkatıh-
yor. Aynca biri Kürtçe, diğeri Türkçe iki
film de İsviçre ve Almanya adına gösteri-
lecek.
Türkiye'yi Işıl Özgentürk'ün "Seni Se-
viyorum Rosa" ve Oğuzhao, Terran'ın
"Uzlaşma"sı temsil ediyor. ftstiyal katalo-
ğunda "Seni Se\iyorum Rosa" için, "kap-
risli bir fılm ama enenik bir girişim. Me-
sajı, Türkiye sımrlannı aşıyor"denildi.
Film, 21 kasımda saat 19.00'da Sinema-
tek'in (National Film Theatre) ikinci
küçük salonunda gösterilecek. "Uzlaş-
ma" için ise katalogda "çok ilgı çekici"
denildi ve "karmaşık kurgu. açık seçik iz-
leniyor, yeter ki geriye dönüşlere dikkat
edin" öğüdü verildi. Zülfü Livaneli'nin
müziğinden de 'vurucu ve yürek hopla-
tıcT diye söz edildi. Bu film de 15 kasım-
da saat 20.30'da Sinematek'in kuçuk sa-
lonunda gösterilecek.
"Düğün" adıyla Almanya adına göste-
rilecek filmin, festival seçim korrütesinin
daha ilgısini çektiği belli oluyor. İsmet El-
Gazeteçi Abdi tpekçi'nin öldüriilmesini konu edinen "Uzlaşma'fîlmindenbir sahne.
ci'nin yönettıği, İsmet Elçi ile birlikte Hu-
bert Ortkemper ve Daggmar Beisers-
dorfun senaryosunu yazdıklan filmde
Oğuz Tunç, Ash Altan ve Halil Ergün rol
alıyor.
Doğu Anadolu'da feodal yapıdan çıka-
rak Almanya'ya giden, bir yanda aile tö-
resi bir yanda sanayi toplumu yaşam biçı-
mi arasındaki umarsızlığı konu edıliyor.
Film. iki ayn seansta gösterilecek.
İsviçre adına katılan Kürtçe filmde ise
Irak Kürtleri'nin 1988 Halepçe Katbamı
ardından yaşadıklan dram, "isimsiz"
Kürt halkının kaderi anlatıhyor. Yan bel-
gesel nitelikli "Sertschavvan" adlı filmde,
Kürt bir baba-oğulun ölümleri ele alını-
yor ve kimlikleri araştınbyor. Film, üç
ayn seansta. "Film Sanatı Müzesi"nin
büyük sinema salonunda gösterilecek.
Ödül dağıtılmayan. fılm festivallerinde
dikkat çeken, öne çıkan fılmlen göstenne-
sivle ünlü Londra Film Festivali'nde bu
yıl Amerika. film sayısı bakımından birin-
ci sırada. •
Yeni Başlayanlar:
Genç Bfkâr Bav an Aranıyor / Single H 'hı-
le Femule) - A>n daireyı paylaşan 2 genç
kadının arasında oluşan gergin. giderek ür-
künç ilişkiler. Son dönemde Holly\vood*-
un yeniden merak sardığı psikolojik geri-
limfilmlerinin\eni veparlak birörneği.
ABD'de çok iş yapmış olan filmi "Bar
Kelebeği"nin yönetmeni Barbet Schroder
yönetmış Bridget Fonda ve Jennifer Jason
Leigh başrollerini paylaşmış. (Beyoğlu
Emek. Şi}li Kent, Kadıkö\ Rek.s. Afaslak
Mövenpuk.Bakırköy 74, Ç.Taş Şafak.)
Akrabalar ' Fo/ks ı - Beklenmedik akra-
balann insana ettiklen üzerine bir güldürü.
Kanada kökenli Ted KotchefT, sinemaya
Rambo tipini armağan etmekle kalmadı.
Değişik türde fılmlere de el attı. Bu "haşin
güldürü"de KotchefT, akraba dediğimiz ki-
şilerin kimi zaman nasıl yaşamlanmızı al-
tüst ettiğini gösteriyor.
Tom Selleck, Anne Jackson, Christine
Ebersole ve yıllar sonra yeniden sonra or-
taya çıkıp bır Oscar bile alan emektar
oyuncu Don Ameche başrollerde. (Şişli
Siie. Kadıköy Süreyya. Ç. Taş Şafak, Be-
yoğlu Sinepop.)
Devanı edenler:
Dur.. Yoksa Annem Ateş Edecek- Sylves-
ter Stallonne ile Altın Kızlar'ın annesi Es-
telle Getty"\i bıraraya getiren komedi, her
yaşta küçüklerden büyük ilgi görcrek sürü-
vor. KoşuJsuzgülmekisteyenleriçin...
Roger Spottısvvonde yönetmiş. tBeyoğ-
lu AIICLS . KSM, Osmanbey Gazi, Pendık Os-
car, Baktrköv Reıık, Ankara Metropol,
Ka\sen Oııar, Bursa Burç.j
Uçak ı Airplune) - ZAZ ekıbinin ilk kez
gururçalışması yeteneklennı gösterdiği ün-
lü güldürü ilgi görerek sürüyor. Ekıbın
temsil cttıği modern ve biraz soyut güldürü
anlavı^ından hoşlananlarıçin...
Lcslis Nielscn. Peter Graves, Julis Na-
gert\ oynuvorlar.
ıBc\oğlu Beyoğlu, Şişli Kent. Ankara
Kızılırnıuk).
Batman Dönüyor 'Batman Returns) -
Batman, kötüler kötüsü Penguen'e karşı
savaşmak üzere Gotham kentıne dönüyor.
Sinemada teknolojinin ağırlığını savunan-
lar ve çizgi-roman sevenler için.
Tim Burton yönetiminde Michael Kea-
ton. Danny De Vito, Michelle Pfeiffer,
Christopher VValken oynamışlar. (Eren-
köy Apollon, Kadıköy Yıldız, Bakırköy Ün-
verdi.j
Kızarmış Yeşil Domatesler (FriedGreen
Tomatoes) - Yıhn en duygusal ve hoş film-
lerinden bu yapım, özelükle hanım seyirci-
den büyük ilgı görerek sürüyor.
Bir zamanlann ABD'sinde erkeklere
karşı kişilik savaşımı veren kadınlann öy-
küsünü John Avnet yönetmış, Jessica
Tandy, Kathy Bates oynamışlar.