04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6KASIM1992CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 11 H.TÜYAPİstanbul Kitap Fuarı KûltürServisi-TÜYAP(Tüm Fuarcılık ' Yapım A.Ş.Jtarafindangerçekleştirilen 11 .TÜYAP Kitap Fuarû bugün saat 16.00'da, İstanbul Büyûkşehir Belediye Başkanı Prof.Dr. Nurettin Sözen'ın yapacağı açılış konuşmasıyla birlıkte ısın ve davetlıler içın dûzenlenen ».okteyl ileaçılıyor. Tepebaşı'ndaki TÜYAP İstanbu] Sergi Sarayı'nda yapılacak olan Kitap Fuan, yann saat 11 OO'den itibaren tüm ziyaretçilere açık olacak. 230 fırmanını katıldığı katıldığı 11. TÜYAP İstanbul Kitap Fuan'nın girişi 10 bin lira, öğrenci, öğretmen ve öğretim üyeleri ise ücretsiz girecekler. 11 kasım akşamına dek sürecek olan fuar hergün 11.00-20.00 arasında gealebilecek. Elton John'un rekorıı LONDRA(AA)- L'nlu pop şarkıcısı Elton John ve şarkılannı yazan Bernie Taupin. yayıncı firma Time Warner ile dün yaptıklan 40 milyon dolarhk sözleşmeyle, dünya müzik tarihindeki en yüksek fiat rekorunu kırdılar. fkilinin başanlı eserleri arasında "Rocket Man", "Candle In The Wind"\ "Sorry Seems To Be The Hardest Word"," Your Song". "Daniel'" ve "Goodbye Yellow Bnck Road" gibi şarkılar sayılabilir. Akses'e altın madalya •ANKARA- (AA)-Sevda Cenap And Mûzik Vakfı, "1992Vakıf OnurÖdülü Altın Madalyası"nın. ilk kuşak bestecilerinden Necil Kazım Akses'e verümesini kararlaştırdı. Vakıf tarafindan 1992 vjlında 4'üncü kez verilecek olan Onur «ülü Altın Madalyası, Necil Kazım Akses'in çağdaş Türk sanat müziğınin doğuşuna ilk kuşak bestecisi olarak yapüğı büyük katkılar, Türk dilini müzi- ğe uygulamada gösterdiği başan. uzun yülaryaptığıçeşıth müzık kurumlannın yöneticiliğı ve çok değerli besteci öğrenciler yetiştirmesi nedeniyle ödüle layık görüldüğü bildirildi. Cranach'ın tablolan bulundu W EIMAR(AA)- Almanya'da ekim ayında VVeımar Sanat Müzesi'ndan çalınan 63 milyon mark değerindeki ünlü ressam Lucas Cranach'ın tablolannı çalan dört Polonyalı. tablolarla bırlikte yakalandı. Tablolar, hırsızlann istediklen parayı verecek alıcıy ı bulamadıklan için, arabanın bagajında üst üste yığılmış biçimde muhafaza edılmış. Hasargören tablolar, onanm uzmanlannın tamirinden sonra. iki ay içinde müzeveiadeedilecek. Yaşayan Müzik Günleri Kültür Servisi- Boğaziçi Üniversitesi Müzik Klübü'nündüzenlediği "Titreştm- İstanbul Yaşayan Müzik Günleri"kapsamındaki ilk konserpazar günüsaat 17.00'deB.Ü.Kuzey Kampüsünde gerçekleştirilecek. Konserin konuklan. Janet&Jak Esim ve Ensemble. Geçtiğimız ay Almanya'da yayınlananSefardim I adhCD'leri. Alman müzik eleştirmenleri tarafından folk müziği dalında yıhn prodüksiyonu seçilen ikili. otantık değerlere bağlı müzik anlayışını yorumlamaya çalışıyorlar. Bisikletçilere dergi • İZMİR(UBA)- Bisıklet dergısı çıkü. 'İnsan ve çevre sağlığjna çok yararlı olan bisikleti tanıtmak amacıyla" çıkanlan derginın genel yayın koordinatörü Engin Yavuz, "Daha çok bisiklet. daha temiz çevre" dedi. Engin Yavuz, ülkemizde bisikletin sadece kücüklerin kullandıklan bir eğlence aracı olmaktan öteye gidemediğiru belirterek "İnsanlar artık bisiklet kullanmanın bedendeyarattığı mutluluğun, bisikletledolaşmanın verdiğı hazzın ve doğa ile iç içe olmanın yarattığı mutluluğun giderek farkına vanyor. Yabancı düşmanlığını protesto • FRANKFURT (AA) - Uluslararası Yazarlar Birliği "PEN Club"ün Almanya temsilciliği. yann Darmstadt'ta bır gösteri düzenleyerek yabancı düş- manlığını protesto edecek. Luisenplatz'ta yapılacak gösteride Alman yazarlann yanısıra Protestan Kilisesi Hessen-Nas- sau Başkanı Helmut Sprengler ve Darmstadt Belediye Başkanı Günther Metzger'in birer konuşma yapacaklan bildirildi. Öte yandan, Berlin sahne ve orkestra sanatçılan da pazar günü Berlin'de ırkçılık ve yabana düşmanlığuıı protesto amacıyla yapılacak büyük yürü- yüşe kaülun için çağnda bulundular. Attdrey Hepburn hasta LOS ANGELES(AA>- Ünlüsinema oyuncusu Audrey Hepburn'ün bağırsaklanndan alman dokunun kanserli olduğu bildinldi. Cedars Sınaı Tıp Merkezi yetkilisi Ron Wise, kanserli dokunun, sanatçının diğer organlanna zarar vermeden tümüyle alındığmı söyledi. Wise, Hepburn'den alınan tümörün iyi huylu olduğunu ve 63 yaşındaki sanatçının bir hafta içınde taburcu olacağını da belirtti. Hepburn. UNICEF'in iyı niyet elçisi olarak Somalideki mülteci kamplanru gezmiş, yine UNICEF'in faalıyetleri çerçevesinde Türkiye'yi de ayaret etmişti. SINEMA ATtLLA DORSAY Bastia Akdeniz Sinemalan Şenliği'nde birinci olan Yugoslav fılmine bakış Akdeniz yöresinde Türk sinemasınm yeri• En küçük bir ödün bile ve- rilmeden gerçekleştirilmiş film, bir zamanlar arkadaş olan, şimdi ise savaşın koşul- lanyla tüm duygulannı yiti- ren iki erkeğin katı, giderek vahşi üişkisini anlatıyor. Türkan Şoray'a ödül kazandıran Bastia Akdeniz Sinemalan Şenliği üzerine birkaç izlenim daha vermek istiyorum. Akdeniz ülkeleri sinemasınm kusursuz bir panora- masmı vermeyi amaçlayan şenlikte, birin- ciük ödülü olan Alün Zeytindalı'nı alan fılm, Yugoslav yapımı "Asker Kaçağı- Dezerter" adh Zivojin Pavloviç imzalı film okju. Filmin Bastia'ya ulaşması başlıbaşına bir sürüven olmuştu. Savaşın sürdüğü böl- gelerden bir vasıla ile geçirilen, sınırdan geçmesi ise ayn bir sorun olanfilm,gösteri- leceği günün gecesinde Bastia'ya varabildi, gösterimi de bir gün ertelendi. 15. fılmini yöneten deneyimli Pavloviçin filmi, soğuk. itici, karamsar bir yapımdı. İlk görüşte insanı kavrama şansı pek olma- yan... tçlerinden birinin kansına âsık olan aynı kadına âşık 3 erkeğin öyküsünü anlatı- yordu. Kadın filmin hemen başında ölû- yor, çevresındeki erkeklerden biri de yıllar sonra savaşta kayboluyordu. Geri kalan 2 erkek, sonra süregelen iç savaş dekorunda karşılaştıklannda, kadının ölümünden önce doğurduğu 8-9 yaşlanndaki kızın ba- bahğı üzerinde kuşkular başlıyordu. Filmin asıl anlattığı, bu güzel ve doku- naklı öykü değildi pek... Film, bir zaman- lar arkadaş olan, şimdi ise savaşın koşul- lanyla tüm duygulannı, nercdeyse tüm in- sanlıklannı yitiren 2 erkeğin katı, giderek vahşi üişkisini anlatıyordu. Radyoda ve TV'de sürekli olaylan Sırp gözüyle veren yanlı haberler aktanlırken (yönetmen bunu eleştiriyordu). 2 arkadaş, bir zaman- ki dostluklannın soluk bir gölgesini bile içermeyen yeni ilişkilcrini zorlukla yürütü- yorlardı. Bu karanhk, karamsar. en küçük bir ödün bile verilmeden gerçekleştirilmiş fıl- Bastia'da birinci olan Yugoslavfilmisoğuk, itici ve karamsar bir yapım olan "Asker KaçağTndan bir sahne. mi. önce pek sevmedik. Ama jüride fîlmin koyu yandaşlan vardı, bizi bir ölçüde ikna ettiler. Ve film, şenlikten zaferle çıkü. Sa- vaş içindeki bir ülkede sınemamn süregel- mesınin. sıcak savaşın yaşandığı bir top- Lübnanlı yönetme Samir Habşi'nin ilk filmi olan "'Anafor-Tourbillion"un özel bir ödül alması da, biraz bizim sayemizde oldu. Bu çarpıcı filmin yürekli içeriği ve saldığı dehşet duygusu. jüride ben dahil lumda. savaş olayına böylesine dolayh bi- birkaç kişiyi özellikle etkilemişti. Savaş çimde yaklasılabılmesindeki erdemin kuş- üzenne çok farkb bu ikı fılmı İstanbul Sıne-çimde yaklaşılabılmesindeki erdemin kuş kusuz hayranlık uyandıncı bir yanı vardı. Filmin ödülü, bunun dışavurumu sayılabi- lir. Bu arada, savaşa daha dolaysız biçimde yaklaşan, koca bir kentin, Beyrut'un yıllar yılı içinde yaşadığı savaş dehşetini. ölüm korkusunu, savaşa göre ayarlanan günde- lik bir yaşamın korkunçluğunu, kaba gü- cün herşeye egemen olmasındaki insanlık dışılığı vurgulayan bir diğer filmin. genç ma Şenliği'nde görmeği umuyoruz. Sineması gelişmiş kımi Akdeniz ülkele- rinden gelen filmler, düş kınklığı yarat- maktan kurtulamadı. Orneğin Ispanyol sı- nemasının büyük ustası Mario Comus'un son filmi 'Düşten Sonra Despuesdel Suen- to" gibi.. Comus, bize önce çok değişık bir öykü anlatacakmış gibi başhyor, yıllar önce. İspanyol iç savaşından sonra ülkeyi terk ederek Sovyetler'e sığınmış bir devrim- cinin, komünizmin çöküşünden ve çok uzun bir aynlıktan sonra yeniden ülkesine dönüşünü ve Franko Rejmi'nin zengin et- tiği kardeşiyle ve onu çok merak eden yığe- niyle buluşmasını gösteriyordu. "Düş", kuşkusuz sosyalizmdi ve yaşh, çok yaşü iki insanın, iki kardeşin yıllar sonra birlikteli- ği, gerçekten de etkili bir konu oluşturuyor- du. Ne var ki fılm, bu persp>ektifı sürdürmü- yor, dönen kardeşin sahip olduğu "çok de- ğerli" bir nesnenin (ki sonunda bunun bir Picasso tablosu olduğu anlaşılıyordu) araştınlmasına yönelik bir gerilim filmine dönüşüyordu. Kusursuz teknığine ve İspanyol ressamlannın tablolannı anımsa- tan aydınlatmasına karşın doyurucu olma- yan, yapay bir fılmdi bu.. Ancak gerçekten başanlı genç oyuncusu, yeni bir Depardieu denen Carmelo Gomes'e haklı bir ödül ge- tirdi. Aynı biçimde, zaman zaman iyi filmler veren ve Manuel de-Oliveria gibi bir ada sahip olan Portekiz sinemasından gelen "Aile portresi"'de düş kınkhğı uyandırdı. Yıllar önce büyük bir tutkuyla sevdiği kansının kendisini terk etmesi üzerine akıl dengesi bozulan ve kızını kansına benzer bir biçimde yetiştıren bir fotoğrafçının öy- küsünü anlatan ve hafıf bir "ensest" havası içeren bu film, sonuç olarak tam bir foto- roman gibi anlatılmıştı ve hiçbir inandınahk veya düş payı içermiyordu. Tekniği gehşmiş ülkelerden gelen bu düş kınklıklannın yanı sıra, henuz arayış içinde olan ülkelerin (özellikle Arap ülkelennin) fılmlerinde doyurucu düzeyde gözükınüyor- du. Bır Arap toplumunda kadın kışılık bö- lünmesini anlatan Cezayır filmi 'Radhıa" veya kız-erkek ilişkilermin güçlüğünü uçan bir komedi havasında işlemeye çahşan Tu- nus filmi "Dalga'nın Çapkınlan-Les Zaz- ıous de la Vague", sonuç olarak başanb filmler sayılmazdı. Arap ülkelennden, yalnızca geüşmiş bir sinema sanayii ve sine- mada önemlı bir geçmişi olan Mısır kendi- ni kurtanyor ve daha önce yazdığımız gibi, "Kit-Kat" adlı popüler güldürüyle, bir za- manlann Napoli'degeçen İtalyan güldürü- lerinin sıcakhğına erişen hoş birfilmortaya koyuyordu. Bu çerçeve içinde, Türk sinemasımn varlığı da bir olgu olarak beliriyordu. Ak- deniz yöresi sineması içinde, sinemamızın kuşkusuz bir yeri, hem de hatın sayılı bır yeri vardı. Bir İtalyan, bir Fransız, bır ispanyol veya Portekiz sineması kadar ge- lişmiş bir altyapıya ve anlatım geleneğine sahip olmasa da Türk sineması Akdeniz'ı çevreleyen tüm diğer ülkelerden (Yugos- lavya'yı da ayn koymak gerekir) daha ol- gun bir sinemaya sahıptı. Kendi temalannı geliştirmiş, anlatımını belli bir uyuma kavuşturmuş, çeşitli öğeleri yerli yerinde bir sinemanın sahibi olmuştu. Kuşkusuz yapılacak olan. bu kıyaslama- lardaki olumlu yanı kavramak ve bunun verdiği cesaretle. daha iyisini yapacak ko- şullan yaratmaktı. Hollywood'un bir temel direği 100 yaşında öldü Hal Roadî, Laurd-Har^ ikilisini keşTeckii adamdı •Geçen yıl Berün şenliğinde boy gösterdiğinde tam 100 yaşında olan Hal Roach, sine- manın yaşayan anıtlanndan bi- riydi. • Laurel- Hardy ikilisini ya- ratıp, birkaç kuşak boyu bir araya getirerek birçok kome- di başyapıtı armağan etmişti. Yaşayan bır tarih sızde ne izlemm u>an- dınr? Veya başka bir soru: 100 yaşında bir insan gördünüz mü hiç, gördünüzse nasıl karşıladınız? Geçen yıl Berlin şenliğinde bu iki soru- nun da yanıünı kendi hesabıma verdim Berlin 1992'ye çağrılı olan Hal Roach, ta Amerika'dan kalkıp Alman kentine geldi. Roach, sınemamn yaşayan anıüanndan biriydi. Ve şenlikte boy gösterdiğinde tam 100 yaşındaydı. Ne heyecan!.. Hal Roach, adı hemen Harold Lloyd ve Laurel-Hardy ile birlıkte anılan kişiydi. Tam 1892'de doğmuş, genç yaşta HoUywood'a gelmiş ve aktörlükle işe başlamıştı. Bir-iki bobinlik kısafilmlerin,birkaç gün içinde senaryosuz olarak çekildiği o çılgın komediler döne- minde yetişen sanatçı, yine o yıllarda, yani 1910'larda, Harold LÎoyd'la bırlikte bir "ikili" olarak birkaç fılmde gözükmüştü. Peki, Laurel-Hardy'yı ilk kez bırlikte oy- natmak fikri nasıl doğmuştu? Roach, Ber- lin'de bunu şöyle anlatmıştı: "- Önce Oliver Hardy vardı. Komediler- de irikıyun biri olduğunda onu kullamyor- duk. O sırada bana Main Street'te vodvil- lerde rol alan yetenekli bir oyuncudan söz etüler. Gidip gördüm. Bu sıska oyuncu, Stan Laurel'dı. Onunla anlaşma yaptık. YapınKi-yönetmen Hal Roach, sinemada ilk kez bir araya getirdiği Stan Laurel ve Oliver Hardy'nin arasında görülüyor. Ancak Stan'ın çok açık mavi gözleri vardı. Bu da onu, o aralar kullanılan nitrath fıhn- Ierde sanki kör gibi gösteriyordu. Bunun üzerine onunla fılm yapamadık. Ancak tam o sıralarda pankromatikfilmiicat etti- ler. Ve Stan fılmlerde gözükmeye başladı. Bir filmde Hardy'yle yan yana geldiler. Baktık. çok başanh oluyorlar. Hemen on- lar için bir şeyler yazdık ve sonradan ünlü bir yönetmen olan Leo MacCarey yönetti. Böylece Laurel-Hardy efsanesi doğdu." Evet. Berlin'de 100 yaşında bir adam, si- nemanın en ünlü komedi ikilisinin doğuşu- nu böylesine basit biçimde anlatıyor ve bız dinliyorduk. Efsane, Amerika'lardan kalkmış, ayağımıza gelmişti. Hal Roach, 1976'da tam 103 yaşında ölen Macar kö- kenli ünlü yaptmcı Adolph Zukor'dan son- ra sinemanın en uzun ömürlü kişisıydı. Kim demiş. "sinemayla uğraşanlar stres içinde yaşar ve ömürleri uzun olmaz' diye?" Hal Roach, sonradan Laurel-Hardy'nin en iyi filmlerinin yapımcılıgjm yüklendıği gibi, Harold Lloyd'u da Harold Lloyd ya- pan hemen tüm fılmleri kotarmıştı. Daha sonra "Our Gang-Bizim Çete" adlı ünlü ve popüler grubu da yaratmıştı ve filmlerini hazırlamıştı. Daha sonralan, çoğu kısa fılm olan çalış- malannı sürdürmüş, Laurel-Hardy'nin he- men tüm filmlerinin yanı sıra Will Roger, Charley Chase, Mabel Normand. Zasu Pitts, fhelma Todd. The Taxı Boys gibi oyuncu veya gruplara yıllar boyu kısa ko- medi fılmleri çevirtmişti. Aynca 1930'lar- dan sonra, "Topper", "Topper Dönüyor", "Merrily We Live", "Fareler ve İnsanlar", "Turnabout" gibi ilginç filmlerin yapımcı- hğmı, kimi zaman ise yönetmenliğini yap- mış, ban TV serileri hazırlamışü. Hal Ro- ach, 1950'lerin başında, 70'ini aştığı gün- lerde sinemayı bırakmış ve köşesine çekil- mişti. Işte bu Hal Roach, doğa yasalan gereği, geçen günlerde 101. yaşını sürerken öldü. Hollyvvood'da bir efsane-isim daha öbür dünyaya göçmüş oldu. Neler yazılsa ve ne- ler söylense de, yalnızca onun bilebileceği çeşitli anılan, sinema tarihinin kimi dönüm noktalannın hayalini de birlikte götüre- rek... Büyük bir sanatçı değildi belki... Ama Harold Lloyd'u ünlü "Lui" yaparak, Lau- rel'in Hardy'ye ne iyi yakıştığını ilk kez keşfederek ve onlan birkaç kuşak boyu bir araya getirerek bize bunca gülme fırsatı, bunca komedi başyapıü armağan etmiş olan bir adamı, artık göçen bu eski Holl- yvvood'un temel direğini hayırla anmazsı- nız da ne yaparsınız? Londra Film Festivali'nde bu yıl Türkiye'yi iki fılm temsil edecek "Seni Seviyorum Rosa w ve "Uzlaşma" EDtPEMİLÖYMEN LONDRA - Festivaller festivali Londra Fılm Festıvah başladı. Her yıl daha çok film gösterilen, daha çok ilgi toplayan, bi- letieri daha çabuk tükenen festivalde bu yıl 261 fılm gösterilecek. Bir dizi konferans, etkinlik. açıkotu- rum yapılacak. Türkiye'den ikifilmkatıh- yor. Aynca biri Kürtçe, diğeri Türkçe iki film de İsviçre ve Almanya adına gösteri- lecek. Türkiye'yi Işıl Özgentürk'ün "Seni Se- viyorum Rosa" ve Oğuzhao, Terran'ın "Uzlaşma"sı temsil ediyor. ftstiyal katalo- ğunda "Seni Se\iyorum Rosa" için, "kap- risli bir fılm ama enenik bir girişim. Me- sajı, Türkiye sımrlannı aşıyor"denildi. Film, 21 kasımda saat 19.00'da Sinema- tek'in (National Film Theatre) ikinci küçük salonunda gösterilecek. "Uzlaş- ma" için ise katalogda "çok ilgı çekici" denildi ve "karmaşık kurgu. açık seçik iz- leniyor, yeter ki geriye dönüşlere dikkat edin" öğüdü verildi. Zülfü Livaneli'nin müziğinden de 'vurucu ve yürek hopla- tıcT diye söz edildi. Bu film de 15 kasım- da saat 20.30'da Sinematek'in kuçuk sa- lonunda gösterilecek. "Düğün" adıyla Almanya adına göste- rilecek filmin, festival seçim korrütesinin daha ilgısini çektiği belli oluyor. İsmet El- Gazeteçi Abdi tpekçi'nin öldüriilmesini konu edinen "Uzlaşma'fîlmindenbir sahne. ci'nin yönettıği, İsmet Elçi ile birlikte Hu- bert Ortkemper ve Daggmar Beisers- dorfun senaryosunu yazdıklan filmde Oğuz Tunç, Ash Altan ve Halil Ergün rol alıyor. Doğu Anadolu'da feodal yapıdan çıka- rak Almanya'ya giden, bir yanda aile tö- resi bir yanda sanayi toplumu yaşam biçı- mi arasındaki umarsızlığı konu edıliyor. Film. iki ayn seansta gösterilecek. İsviçre adına katılan Kürtçe filmde ise Irak Kürtleri'nin 1988 Halepçe Katbamı ardından yaşadıklan dram, "isimsiz" Kürt halkının kaderi anlatıhyor. Yan bel- gesel nitelikli "Sertschavvan" adlı filmde, Kürt bir baba-oğulun ölümleri ele alını- yor ve kimlikleri araştınbyor. Film, üç ayn seansta. "Film Sanatı Müzesi"nin büyük sinema salonunda gösterilecek. Ödül dağıtılmayan. fılm festivallerinde dikkat çeken, öne çıkan fılmlen göstenne- sivle ünlü Londra Film Festivali'nde bu yıl Amerika. film sayısı bakımından birin- ci sırada. • Yeni Başlayanlar: Genç Bfkâr Bav an Aranıyor / Single H 'hı- le Femule) - A>n daireyı paylaşan 2 genç kadının arasında oluşan gergin. giderek ür- künç ilişkiler. Son dönemde Holly\vood*- un yeniden merak sardığı psikolojik geri- limfilmlerinin\eni veparlak birörneği. ABD'de çok iş yapmış olan filmi "Bar Kelebeği"nin yönetmeni Barbet Schroder yönetmış Bridget Fonda ve Jennifer Jason Leigh başrollerini paylaşmış. (Beyoğlu Emek. Şi}li Kent, Kadıkö\ Rek.s. Afaslak Mövenpuk.Bakırköy 74, Ç.Taş Şafak.) Akrabalar ' Fo/ks ı - Beklenmedik akra- balann insana ettiklen üzerine bir güldürü. Kanada kökenli Ted KotchefT, sinemaya Rambo tipini armağan etmekle kalmadı. Değişik türde fılmlere de el attı. Bu "haşin güldürü"de KotchefT, akraba dediğimiz ki- şilerin kimi zaman nasıl yaşamlanmızı al- tüst ettiğini gösteriyor. Tom Selleck, Anne Jackson, Christine Ebersole ve yıllar sonra yeniden sonra or- taya çıkıp bır Oscar bile alan emektar oyuncu Don Ameche başrollerde. (Şişli Siie. Kadıköy Süreyya. Ç. Taş Şafak, Be- yoğlu Sinepop.) Devanı edenler: Dur.. Yoksa Annem Ateş Edecek- Sylves- ter Stallonne ile Altın Kızlar'ın annesi Es- telle Getty"\i bıraraya getiren komedi, her yaşta küçüklerden büyük ilgi görcrek sürü- vor. KoşuJsuzgülmekisteyenleriçin... Roger Spottısvvonde yönetmiş. tBeyoğ- lu AIICLS . KSM, Osmanbey Gazi, Pendık Os- car, Baktrköv Reıık, Ankara Metropol, Ka\sen Oııar, Bursa Burç.j Uçak ı Airplune) - ZAZ ekıbinin ilk kez gururçalışması yeteneklennı gösterdiği ün- lü güldürü ilgi görerek sürüyor. Ekıbın temsil cttıği modern ve biraz soyut güldürü anlavı^ından hoşlananlarıçin... Lcslis Nielscn. Peter Graves, Julis Na- gert\ oynuvorlar. ıBc\oğlu Beyoğlu, Şişli Kent. Ankara Kızılırnıuk). Batman Dönüyor 'Batman Returns) - Batman, kötüler kötüsü Penguen'e karşı savaşmak üzere Gotham kentıne dönüyor. Sinemada teknolojinin ağırlığını savunan- lar ve çizgi-roman sevenler için. Tim Burton yönetiminde Michael Kea- ton. Danny De Vito, Michelle Pfeiffer, Christopher VValken oynamışlar. (Eren- köy Apollon, Kadıköy Yıldız, Bakırköy Ün- verdi.j Kızarmış Yeşil Domatesler (FriedGreen Tomatoes) - Yıhn en duygusal ve hoş film- lerinden bu yapım, özelükle hanım seyirci- den büyük ilgı görerek sürüyor. Bir zamanlann ABD'sinde erkeklere karşı kişilik savaşımı veren kadınlann öy- küsünü John Avnet yönetmış, Jessica Tandy, Kathy Bates oynamışlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle