03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz sahibi: Bcria Nadi • Genel Vayın Yonetmenı: Özgen Acar • Genel Yayın Koordinacörü Hfkmet Çetinkaya • Vazı fşierı Mudüru: Cetal Raflasgıç • Görsel Yönetmen: Aü Aor • Düzenleme: Mustsfı Saflaaacr • Ankara Temsiicisi: Cıioeyt Arcayımk Haber Müdürleri: M u M ı Balbay, Isık Kauo tzmır Temsilci V.: Sentar Kıak Adana Temsiicisi: Cetta Yigenoğl» tstanbul Haberleri: Şenay Kalkan Dış Haberier: Ergun Balcı Iş-Ekonomi: Şiıknn Kttenci Vur' Ha^e-'e.-: Mehıneı Saraç Kuitür: CHal Üstrr Makaleler: Suni Karaören Spor: Abdolkadfr \ucelman Düzeltr.ıe: AMullah Yazıa • Muessese Müdür V.: Erol Erkut • Koordinator: Ahmet Korvtsan • Muhasebe: Boleol Vener • tdare: Hüsryin Gurer • Işletme: Önder Çdik • Bılgi-Işlem Nail tnal • Bıigısayar Sıstem: Miinıvet ÇUer • Reklam: Reha Isıtman Basım: Cumhuriyeı Maıbaacılık ve Gazöccilik T.A.Ş. • Yayımlayan: Yeni Gün Habcr Ajansı Baan ve Yayıncılık A.Ş. TOrkocaJı Cad. 39/41 Cagalojhı 34334 lst. PK: 246 Istanbul. Tel: 512 05 05 (20 hal), Teta: 22246, Fax. (1) 526 60 72 • Bürolar: Aakan: Z. GOkalp Blv. lnkllap S. No: 19/4, Tel: 433 11 41-47, 1Mex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • Izmlr H. Ziya Btv. 1352 a 2/3 Teb 83 12 30, Tetoı: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adaae InÖDÛ Cad. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 59 37 52 (4 htt), TUex: 62155, Fa* (71) 59 25 78 TAKVtM 5KASIM1992 5 05 Giine* 6 32 Oğle 11 52 Ikındı 14.37 Akşanr 17 03 Yatsı: 18.24 IANKARA(ANKA)-İlaç bağımlılan ûzerinde yapılan araştırmalar, hastalann çoğunda birden fazla rahatsızlıklar olduğunu ortaya koydu. Ankara'da yapılan 28'inci Ulusal Psikiyatri Kongresi'nesunulan araştırma sonuçlan nastaların çoğunda kişilik bozukluğu. bulantı bozuluklan. duygulanım bozukluğu ve kumar tutkusu olduğunu gösterdi. Atina Üniversitesi Psikiyatri Bölümü tarafından 176 ilaç bağımlısı ûzerinde yapılan testlerbukişilerde şizofreninin ise hayat boyu sürdüğünü ortaya çıkardı. Uçak kazalamnın sım • ATİNA (AA)-Yeni geliştırilmekte olan bir yöntemle uçak kazalannı, olay anından birkaç saat sonra bilgısayarekranından izlcmek mümkün olacak. ABD'de yayımlanan ve Yunanistan'da da satışa sunulan NewScientist Dergisfndeyeraianhabere * göre. Kanada Uzay ve Havacılık Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen bir bilgisayar sistemı, sefer halindeki uçakiarda uçuş verilerini toplayan kara kutudaki bilgileri değerlendirirken, birkaç saat ıçinde araşiırmaalann kazayı scyretmelerini sağlayacak. Çevreci havayolu I Haber Merkezi - tsvıçrc Ha\a\ollan(Swissair)Zürih Hiuaİirriiinrndaki yer ıcrminallerinc yanaşan uçakların havalandırma ve acrcklı cnstrümanlan çalı>iırmak içın ihtiyacı olan cncrjı \ crrne sıstcmini değı^ıirdi. Uçak yakıtı ile çjhşan Cikı s>ıstcmın dcsrcdcnçıkanlmasıyla 12 mıhon tonyakıt lassarrufu sağİanırkcn. havaya kanşan nıirojcnoksil oranında da \ üzde 90 azalma sağlanacak. S\\ ıssaır} eni sistem için 130 railvarlıralık birvatınm gcrçcklcşıirdi. Kadın yönetjcfler •ANKARA(ANKA)- Türkiyedeen büyük 500 kuruluşta çahşmakta olan kadın ve erkek yöneticiler arasında yapılan bir araştırma. kadın yöneticilerde liderlik davranışının erkek yöneticilere oranla daha fazla görüldüğünü ortaya koydu. İstanbul Sanayi Odasrnınl991yılındâ belirledıği 500 büyük kuruluş ile sanayi ve ticaret odalan rehberlennden hareketle belirlenen 100 kadın ve 100 erkek yöneticiyi kapsayan araştırma sonucunda kadın veerkek yöneticilerin çoğunun babalanmn "memur" olduğu görüldü. • IZMİR(ANKA)-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağbğı Anabilim dalı Başkanı Prof. Dr. Fethi Doğan.dünyadaheryı] 12 milyon kişinin kalp hastalıklanndan öldüğünü açıklarken, kalbin en büyûk düşmanının kolesterol olduğunu bildirdi. Prof. Dr, Fethi Doğan. Türkiye'de kışi başına yağ tüketimirun yılda 18.2 kilogram olduğunu ve bunun 10 kilogramından fazlasını ise margarin. hidrojene yağlar ile hayvansal yağlann oluşturduğuna dikkati çekerek kolesterol riskini azaltmak için katı yağlardan kaçınmak gerektiğini vurguladı. Telefonla ruhsal tedavi • İstanbııl Haber Senisi - "Alo'lu hatlurdan artık ruhsal tedavi hızmeti dc \crilccek. "Alo Psikoloji" hiittı NTCTcIebilgi Ticaret A.Ş. laralindandcvrcye sokulucak. "Alo Psikoloji' scn Kinın çocuklan ile sorunlan olan annc ve hnbulann ihtiyaçlannacevap \erecek şekildcdüzenlendiği hclirlildı. Bırpsikoloğa gidccck zıımunı olmayan vclilcri hı/mcı verecek birhat olduğu bildirilcn 'Alo Psıkoloji'nın ruhsal sorunljrü hcsaplı birçözüm siciireceğı. aılc ıle çocuk dijsindakı küllür farklılığı ncdcımlcoluşan uuışmu/lıklunn nedenlerinın clcalınaciığı \uiuulani\or. Le Figaro Magazine dergisinde Savarona yatının ihtişamı anlatılıyor Atatürk'ün yüzen saraymıkiralayın •Atatürk'ün yaşamının son altı haftasını bu yatta geçirdiği ve siroza yakalanması nedeniyle sadece sakız leblebisi yiyebildiğine dikkat çekilen yaada, Savanora'nm îkinci Dünya Savaşı'ndan sonra De- niz Kuvvetleri'nde knllanıldığı, 1979'da çıkan bir yangında yandığı ve 1989'a kadar da unutulduğu anlatılıyor. Haber Merkezi - Atatûrk'- kızan Atatürk. kendisine der- ün, yaşamının son aylannı ge- hal daha düzgün bir yat bu- çirdiği "Savarona" yatıyla il- iunması emrini verir. Bu ara- ünlügıli olarak Le Figaro Magazi- ne'in 17 ekim sayısında fotoğ- raflı biryaayayımlandı. "Ata- türk'ûn Yüzen Sarayını Kira- layın" başlığıyla dergide yer alan yazıda Savarona'nın ihti- şamı anlatmakla bitirilemi- yor. Marie-Clemence Barbe- Gınti imzasıyla yayımlanan yazıda, giriş cürnlesinde şu ifadelere yer verih'yor "lngiltere Krah 7. Edward 1936 yıhnın bir günü beyaz gömlek giymemiş olsaydı, bu- gûn Savarona bir Tûrk ar- matörûnûn malı olmaya- caktı. İngiltere Krah, İstan- bul'da yaptığı resmi ziyaret sı- rasında o dönem Atatürk'ün teknesi olan Ertuğrul moto- ruyla gezerken bacalardan bi- rinden uçan duman beyaz gömleğini kirletmişti. Fazla zorlanmadan. Türklerin ba- bası olarak adlandınlan Ata- türk'ün bu olaydan ne derece korkunç bir kızgınlığa kapıl- dığı tahmin edilebilir. Zaten Atatürk, çocukluğundan beri gayet huysuz olmalda tanın- mıştı. Annesi Zübeyde Hanım'ın bu huyu yüzünden kendisine "Bozkurtum" dedi- ğıru arumsamak gerek. "Kral Edward olayına çok da New York'ta ünlü Bro- oklyn Köprüsü'nü yapan mü- hendisin küçük kızı Emily Roebling Cadvvallader, kap- nsli bir milyarder kadındır. Kendisine Savarona adlı bir yat yaptınr Hamburg tersa- nelerinde. Ama tam o sırada 1929 para krizi patlak vermiş- tir. Emily Roebling bu kriz nedeniyle yaü alamaz. Böyle- ce yat ayda 80 bin dolara kira- ya verilir. Ama o arada Anka- ra hükümeti devreye girer ve yaü bir milyon dolara Türkle- rin babasına armağan eder." Atatürk'ün yaşamının son altı haftasını bu yatta geçirdi- ği ve siroza yakalanması ne- deniyle sadece saJcız leblebisi yiyebiidiğine dikkat çekilen yazıda, Savanora'nm İkincı Dünya Savaşı'ndan sonra Deniz Kuvvetleri'nde kul- lanıldığı, 1979'da çıkan bir yangında yandığı ve 1989'a kadar da unutulduğu anlatılı- yor. Armatör Kahraman Sadı- koğlu'nun, Savarona'yi 49 yıllığına kiralayıp onardığına dikkat çekilen yazıda yatın nasıl muhteşem biçimde yapıldığı, içinin döşemeleri ballandınla bajlandınla an- latılıyor. Moskova'dafahişelik oranı yüzde 30 Rusya'dafuhuş artıyor EVREN DEĞER MOSKOVA madde sokulduğunu beürti- yor. Osipov'un verdiği bilgiye Rusya, göre uyuşturucu maddelerin yaklaşık 70 yıl süren komünist geldiği ülkeler şöyle: sisternden demokrasiye geçiş "Rusya'da 1 milyon hektar- sürecini yaşarken, bu sürecin bkalandahaşhaşyetişüriliyor. sancılan, yaşamın her alanın- Ancak bunun dışında dış ülke- da kendisini gösteriyor. Suç iş- lerden de geh'yor. Örneğin eski leme oranı bu >ılm ilk 9 ayında cumhuriyetlerden gelen uyuş- >oizde 80 artış gösterirken, turucu madde oranı toplam. uyuşturucu bağımlılannın oranın için de yüzde 4O'ı sa>ısı da giderek arüyor. Bu- oluşturuyor. Bu nedenle uyuş- günkü resmi istatistiklere göre turucu maddelerle savaşım Rusya'da uyuşturucu bağımlı- için 13 eski cumhuriyetle an- lannın sayısı tam 1,5 milyon. laşma yapıldı. Şu anda bu Rusya'da fuhuş da son yıllar- maddeler daha çok Afganis- da büyük artış gösteriyor. tan, Pakistan ve fran gibi ülke- Dergide çıkan yazıda yatın dekorasyonunun muhteşem olduğu vıırgulanıyor. İsveç'te haftada bir kadın k<xasından ya da sevgilisinden dayak yiyerek yaşamını yitiriyor Kacluuıı evinde de u*zuıa geçilebilir GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM- tsveç'te tecavüze uğrayan, ırzına gecilen kadınlar için 125 adet kadın sığınma evi var. 8.5 milyon nüfuslu ülkede her yıl 1300 kadın ve 1200 çocuk buralara sıgınıyor. İsveç'te cınsel suçlar, 1975-1988 yıllan arası tam yüzde 73'lük bir artış gösterdi. Ebon Kram, bu 125 kadın ağmma evini çaüsı altında toplayan ROKS'un genel başkanı. Ona soruyoruz; -Cinsel suçlann artmasının sorumlu- su kimler? Buraya yapayalnız, kadınsız olarak gelen yabancılar rnı, yoksa TV- de geç vakit gösterilmesi giderek doğal hale gelen pornografık filmler mi? -Hiçbiri değil, diye yanıtlıyor Ebon Kram. Ortada, erkeklere özgü uluslara- raa bir problem var. Zaman zaman ya- bancılann ağırhk kazanması hiçbir şeyi değiştirmiyor. İsveç'te bugün, haftada bir kadın, kocasından ya da sevgilisin- den dayak yiyerek yaşamını yitiriyor. Bunlann çok azı yabana kökenli. Ebon Kram. yuva çatısı altında ger- çekleşen cinsel tecavüzlerin daha büyük bir sorun olduğu görüşünde. Çünkü bu tür suçlara toplumun girişimde bulun- masının oldukça güç olduğunu biliyor. -Konferanslanm sırasında. izleyicile- rime, aralannda kimkrin cinsel tecavü- ze uğramış olduğunu soruyonun. An- cak birkaç el kalkıyor. Eğer soruyu, "tstemediğiniz halde, hanginiz cinsel • İsveç'te 125 kadın sığınma evini çatısı altmda toplayan ROKS'un Genel Başkanı Ebon Kram, yuvâ çaüsı altında ger- çekleşen cinsel tecavtizlerin daha büyük bir sorun olduğu gö- rüşünde. Çünkü bu tür suçlara toplumun girişimde bulun- masının oldukça güç olduğunu biliyor.Amerikah araşürmacı James Ptacek de aynı konuya eğilmiş. Vardığı sonuç aynı:- Erkekler, yapüklannın gayet güzel bilincindeler. ilişkide buIundunuzT' diye çevirirsem hemen herkesin eli kalkıyor. ROKS bu olayın, tanmmış krimino- log Leif GVV Persson tarafından "çiftler arası ırza geçme" olarak ad- landınldığmı belirtiyorveörgütünün bu tanıma karşı çıktığını söylüyor. -Irza geçme, kadının İcendı kocası ya da sevgilisi tarafından gerçekleştirilirse de, ırza geçmektir. Örgütümüz, 10 yıldır var. Polisle aramızdaki ilişki giderek ge- lişti. Ne var ki politikacılardan hiçbir destek göremedik. Çalışmalanmız tü- müyle idealist temeUer üzenne kurulu. Toplumda nüfuz sorunu var. Her taba- kadan erkek bunun anahtannı kadına karşı kullanıyor. Bu nedenle de cinsel tecavüz, belirli bir kategoriye dahil er- keklerin tekelinde değil. 15 ekimde Malmö'de düzenlenen "Kadınlar Neden Dövülüyor?'" adlı se- minerde de aynı sonuc;- vanldı: "Kadın- lan döven, onlara cinsel tecavüzde bulu- nan erkeklerin garip hiçbir yaru yok. Çoğu gayet normal insanlar. Sorun da buradan kaynaklanıyor." Evet, bunlann arasında çok sayıda si- cilli deli de var, ama sorun, erkeklerin aklı dengesizliğınden değil, akli düzeyin- den kaynaklanıyor. Semineri izleyen. Aftonbladet'in kadın gazetecisi Asa Mattsson, izlenim- lerini şöyle dile getiriyor. -Seminere katılan bütün araştırmaa- lar, kadınlann dövülmesini cinsel kültü- rümüzün bir parçası olarak gördüler. yolundan çıkmış bir avuçerkeğin işi ola- rak değil. Sorumluluk. bireyi epey aşmış durumda. Suçlu; mahkemelerde, basın- da, sosyal danışma bürolannda ve aile- mizde bulunuyor. Seminerde konuşan doçent Eva Lundgren, dayak yiyen kadınlarla ve onlan döven erkeİclerle defalarca ko- nuşmuş bir araştuTnacı. Erkeklerin ilk yanıü "Elim gidiverdi" oluyor. Gerçek görüntü sonra ortaya çıkıyor. Erkeklerin, kadını döverek kendi ege- menliklerini kanıtlamak istedikleri, baa sınırlan koymayı amaçladıklan ortaya çıkü. Hedef, kadını sindirmek ve -sanıldığı gibi- erkekliği kanıtlamaktı. Eğer kadın teslim olursa yeni hedefler bulunuyordu: Kızçocuklan, işyerindeki kadınlar gibi. Eva Lundgren. belirli bir tip kadın- lann dövüldüğü tezıne karşı: -Kadınlar. kışilikJerinde yatan zararlı bazı özelliklerden ötürü kendilerine dö- vecek kimlıkte erkek bulmuyorlar. Dö- vülme mekanizması beürlı bir süreçten geçiyor. Tecrit edilme. şiddet ve yakınlık arasında bocalama, tehdit ve vaat ara- sında ufuklan daralıyor kadının. Duy- guyu, kendine olan saygıyı yitiriyor. Kendisini başkasmın gözüyle görüyor. Daha az değerli. en alrtaki bir birey ola- rak. Bunu. kadınlan döven erkeklerin sözlerinden de çıkanyoruz. Amerikalı araştırmacı James Ptacek de aynı konuya eğilmiş; Eva'dan daha da derinlere inen söyleşiler yapmış. An- cak vardığı sonuç aynı: -Erkekler, yapüklannın gayet güze! bilincindeler. Hedefleri açık: Kadın üze- nnde duygusal. cınsel, ekonomik ve fızi- kı olarak egemenlik kurmak. -Peki. kadınını döven bir erkek yardım için hiç başvurmuyor mu? -Kadın direnmeye başlayıp evi terk etmeye kalkışırsa ancak o zaman. Tarihi binada onanm bugünkü rakamlarla 1.5 milyan geçecek Kızlarağası Hanı'nın yüzü yeııileııiyor ASUMAN ABAaOĞLU İZMİR Tarihi Kızlarağası Hanı "aslına uygun" olarak ye- niden inşa edüiyor. Birkaç yıl önce "restorasyonu" yapılması planlanan, ancak bir iki duvan dışında tümüyle yıkılan tarihi hanınonanmı çalışmalan "rast- rüksiyon"a dönüştü. Bazı çev- reler, binanın "En az yıkım ya- parak nasıl restore ederiz" diye düşünülmeden tümüyle yıkılmasmı hata olarak değer- lendirirlerken daha iyimser olanlar da "Kızlarağası Hanı'- nın yerine 8 kath işhanı yapı- lmasından daha iyidir" düşün- cesini savunuyorlar. Yeniden yapılması, 1993 yılı haziran a- ymda tamamlanması planla- nan hanın, turistik amaçlı ola- rak hizmet vereceği belirtiliyor. 1737 yılında Kızlarağası Haa Beşir Ağa tarafından yaptınlan han, Osmanlı mima- risinin özelliklerini taşımasmuı yara sıra hem çarşı ve hem de konaklama işlevini bir arada bulundurmasJ nedeniyle kendi- ne özgü bir nitelik taşıyor. Alanı 4466 metre kareyi bulan Kızlarağası Hanı'nın zemin kaü kervanlarla Uzak Doğu'- dan gemilerle Avrupa'dan ge- len mallann depolanma ve de- ğiş-tokuş yeri olarak işlev görii- yordu. Tüccarlar getirdikleri mallan hanın dış çevresini oluş- • 1993 yılı haziran aym- da tamamlanması planlanan hanın, turis- tik amaçlı olarak hizmet vereceği belirtiliyor. 1737 yılında Kızlarağası Hacı Beşir Ağa tarafın- dan yaptınlan han, Os- manlı mimarisinin özel- liklerini taşımasının yanı sıra hem çarşı ve hem de konaklama işle- vini bir arada bulundur- ması nedeniyle kendine özgü bir nitelik taşıyor. Hanın onanmı aslına uygun olarak gerçekleştirflecek. turan dükkanlarda satışa sunu- yorlar, bu arada da ikinci katta konaklayabiliyorlardı. Kızlarağası Hanı, son yıllar- da bakırcı ve demirci atölyeleri ile lokantacılann mekanı haline gelmişti. Vakıfiar Bölge Mü- dürlüğü'nün dörtte bir. özel mülkiyet sahiplennm de dörtte üç oranında pay sahibi olduk- lan hanın restorasyonu, taraf- lann paylan oranında mali katkılanyla gerçekleştiriliyor. Vakıflar Bölge Müdürlüğü yet- kılileri, 1993 yılı haziran ayında tamamlanması planlanan onanmın bugünkü rakamlarla 15 milyar 800 milyon liraya mal olacağmı belirttiler. Yetkililer hanın onanmı tamamlandığı- nda orijinaliyle aynı olacağmı savunarak kullanüan her mal- zemenin Koruma Kurulu ta- rafından denetlendiğini söyle- diler. İzmir Koruma Kurulu yet- kilileri, Kızlarağası Hanı'nın kuruldan izin alinmadan yıkıldığını anımsatarak "Şu anda bizden onaylı proje yürü- tülüyor. Onanmın projeye uy- gun olup olmadığını sürekli de- netliyoruz. Onanm, bugünün koşullannda mümkün olduğu kadar aslına uygun yapılmaya çalışıîıyor" dediler. Kızlarağası Hanı'nın onanmını "Aslına uygun sa>ı- labilir" diye nitelendiren Do- kuz Eylül Üniversitesi Mi- marlık Mühendislik Fakültesi Şehir Planlamacılığı Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Çınar Atay, "Hiç olmazsa hanın bu- lunduğu yere 8 kath işhanı yap- madılar" diye konuştu. Bakımsız ve kötü durumdaki hanın düzenli ve temiz hale eetı- rilmesini olumlu bulan Prof. Dr. Atay. çok ihmal edilmiş, deforme olmuş ve orijinalliğini kısmen yitırmış olan yapının restorasyonu ıçın gereİdi tek- nıklerin çok pahab olduğunu söyledi. Prof. Dr. Atay, şuanda binanın onanmına restorasyon denemiyeceğini ekledi. Müzelerde ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde 18 yıl restora- tör mirnar olarak çabşan 18 yıl da üniversitelerde ders veren mimar Bedri Kökten ise Kızla- rağası Hanı'nın onanm şeklini "Kendi deneyimlerine kıyas- layınca" yadırgadığını belirte- rek şöyle konuştu: "Onarunı yapılacak tarihi bi- nanm önce tarihçesi, rölevesi, statiği tetkik ediliyor. En az yı- kım yapılarak nasıl restore edi- leceği düşünülür. Bunu ihtiyat- la söyiüyorum. ancak bütün ve- rilere karşın zemin çürük. bina kendisini bırakmış gibi verilere karşın sağlam bir binanın ta- mamen yıkılması bence ha- tadır. Tamamen yıkılmadan yapılabilir miydi diye düşünü- yoruz. Eskiyi hiç bırakmama- casına yıkmak. bir tanhi mima- ri yapıtı ortadan kaldırmaya bedeldır. Biz, zamanında resto- rasyon yaparken o kadar ince eleyip sık dokurken bir binanın temeline kadar yerle bir edilme- si, bizim gibi deneyimli kişilere ters gelivor." Resmi verile- re göre Mos- kova'da fahi- şelik oranı \~uzde 30 do- layında. Rusya İçiş- leri Bakanlığı Kacakçılık ve Narkotik Da- ıre Başkanı Nikolay Osi- pov ve Ya- banalara Yö- nelik Suçlar •Özellikle ABD menşeli mallann bu ülkeye girişi sonra- sında açılan dolar mağazalanndan alış- veriş yapabibnek için dolar karşıüğı seks, günlük yaşamın bir parçası olmuş. lerden geli- yor." Osipov'a, Türkiye'den ya da Türki cumhuriyet- lerden uyuş- turucu madde akışı olup olmadığını soruyoruz, "Hayır" diye- rek kesin bir yanıtveriyor. Rusya'da Dairesi Başkanı İgor Hro- yabanalara yönelik suç ora- mov, suç oranındakı artışlan nında büyük artış yaşanıyor. "tedirginlik verid" olarak ni- Rusya Içişleri Bakanhğı Ya- teliyor. Osipov, uyuşturucu bancılara Yönelik Suçlar Dai- işinin başında mafya olduğu- resi Başkanı Hromov, artışın nu belirterek "Durum son de- sori 2 yıl içinde yaşandığını- rece kanşık. Yeni ve kötü söyleyerek şu bilgileri veriyon olaylar oluyor. Son dönemde "Bu yılın ilk 9 ayındaki veri- yalnızca narkoük alanında 20 lere göre yabanalara yönelik bın olay meydana geldi. Bugü- suçlardaki artış yüzde 80 dola- ne kadar toplam 20 ton narko- yında. Bu yıl Türklere yönelik tik malzeme yakalandı" diyor. 5 saldın oldu, bunlardan birisi Uyuşturucu bağımlılannın de maalesef ölüm ile sonuç- sayısının her geçen gün landı. Bu yılın ilk 9 ayındaki artuğını da kaydeden Osipov, yabancüara yönelik olaylann Rusya'ya her tür uyuşturucu sayısı ise 400." Fabrikada tüm aşamaîarı,tigiyleizledi Ünlü baterist Williams zülerimizehayrankaldı Kültür Seni»- İstanbul Kül- tür ve Sanat Vakfi tarafindan dün akşam Abdi Ipekçi Konser Salonu'nda düzenlenen "Miles Davis'ı Anma Gecesi"nin mü- zisyenlerinden baterist Tony \Villiams. dünyaca ünlü "İstan- bul Zilleri"nden almak içın Bağ- cılardakı Zilciler'e gitti. En guzel önı>q veren İstanbul Zilleri'nın ününe rağmen Tony. 1%3'ten beri Zildjian'ın zilfcrini kullanıyor. Kalay ve bakırdan vapılan zillerin fabrikada geçüği tüm aşamalan. ilgı>le izleyen Ton> NVOliams, Zildjian'dan çe- kinmiş olsa gerek kı, beğenerek seçtığı bizım zilleri son anda al- nınm" dedi. Er Meydanı'nda düşmanı korkutmak için Mehter Ta- kımı'na sipariş üzerine yapon- lan el yapımı zillerimiz, Tony VViüiams, Kenny NVashington. Mel Levvis, Okay Temiz. Can Kozlu gibi ünlü müzikçiler tara- fından çahnıyor. "Ziller" ilk defa 1623 yılında Avedis Zildjian tarafından, ken- di bukluğu özei formülle üretil- me> r e başlandı. Geleneği, torun Mıkae! Zildjian 1949"da devral- dı ancak, 1950"de üretim ve isim hakkını. formülü de olmak üze- re L'.SA Gretsch'e verdi. 1981 Cnlü baterist VVilliams Bağcüar'da Zilciler'i gezdi. Sanatçı dört tane ziü hatıra olarak aldı.f HAYRETTİN SAĞANAK) maktan vazgeçti. Sanatçı daha sonra dört tane 41 cm ve 56 cm çapında el yapımı İstanbul züle- rinr hatıra olarak aktı. Firma yetkilileri de kendisine nnndan çıkmış, ancak işlenmesi henüz bitmemış üç adet ziH hediye ola- rak verdi. "Orijinali, orijinal ye- rinden almak çok zevkli. Ziltere ne zaman baksam buradaki in- sanlan ve bu harika şeyı nasıl yapüklannı haurlayacağım" di- yen Williams, zilleri istanbul konserinde kullanıp kullanma- yacağını sormamız üzerine "ne- den olmasın. bu akşam olmasa bile. kimbilir bdki birgün kuDa- yıhnda da Mikael'in çıraklan Mehmet ve Agop, "İstanbul" adıyla zilleri tamamen elde üre- tip. tüm dünyaya yeniden tanıt- mayı başardılar. Ancak azüı rakıpleri. Mikael'in kuzenlerinin makınede ürettığı Züdjıan mar- ka ziller, Amenka ve dünyada geniş bir pazara ve güce sahip. Tamamen elde üretilen ilk ve tek olma unvanını hâlâ koruyan İstanbul Züler'ı, kısıtlı tanıum imkânlanna rağmen, Ziller fir- ması tarafindan Amerika, Ka- nada, Grönland, Uzak Doğu ve tüm Avrupa ülketerinde saüh- yor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle