29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29KASIM1992PAZAR HABERLER "ÖzûPlülep paptisi" kuruluyor • ANKARA (AA)- Özürlülerle Dayanışma Derneği Başkanı Kemal Demirel, Türkiye'de mevcut partılerin özürlülerin sorunlanna ilgi göstermedikleri için "Özürlüler partisi" k uracaklanru açıkladi. Türk siyasi yapısının sağıyla-soluyla kilitlenmesi ve mevcut partilerin özürlülerin sorunlanna bundan sonra da ilgi gostermeyecekleri inancı ile "Özürlüler partisi"ni kurmaya karar verdiklenru açıklayan Demirel, buyönde çalışmalann devam etüğini söyledi. 'Sosyal Demokrasi Foramu' • ANKARA (ANKA) - SHP Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Sosyal Demokrasi Forumu (İktidar)" konulu toplanü bugünAnkara'ada yapılacak. Karayollan Genel Müdürlüğütoplantı salonunda 10.00'da başlayacak olan Sosyal Demokrasi Forumu, SHP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve SHP Ankara İl Başkanı Şerif Vural"ın konuşmalanyla açdacak. Forumda, Şerif Vural'ın başkanlığında düzenlenecek ilk oturumda. "Demokratikleşme" konusundaki gehşmeler tartışılacak. Tartışmaya Adalet Bakanı Seyfı Oktay, SHPTBMMGrup Başkanvekili Ercan Karakaş ve yazar Hasan Bülent Kahraman kaülacaklar. Liderler, 'yerel yönetim'i tarüştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-SHPGenel Başkanı ye Başbakan Yardıması Erdal İnönü, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz veCH P Genel Başkanı Deniz Baykal, Mülkıyeliler Birliğı'nin "Türk demokrasisinde yerel yönetımlerin işlevi" konulu sempozyTjmda bir araya gekiilcr. Konuşmasında yeniden \ apdanmanın1 öneminedikkatçeken İnönü, bunu gerçekleştirirken merkezi ve yerel vönetimler arasındaki ilışkilerin göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. İnönü aynea kırsal kesime daha iyi hizmet götürebilmek için ilçe yerel yönelimlerine de gereksinım olduğunu sözlerine ekledi. Mesut Yıbnaz ise, otonter ve merkezi yönetimciliği eleştircrek, belediyelenn klasik hizmet anlayışının dışınaçıkmalanna engel olunmasından yakındı. Polis nizamııanıesi • ANKARA (AA)- Polis Vazife ve Selahiyet Nizamnamesi'nin bir maddesi değiştirikii. Bakanlar Kurulu'nun bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan karan ile yürürlüğe giren ve Polis ve Vazife Selahiyet Nizamnamesi'nin 11. maddesini değiştiren tüzûğe göre 21 yaşından küçük olmamak, şartı ile kız ve kadınlann gazino, bar. kafeşantan ve içki ruhsatı almış yerlerle, banyo, hamam ve plajlarda çalışabilmeleri için bunlann veya bunlan çalıştıracaklann difekçe ile başvuruda bulunmalan şartı aranacak. Budilekçede, çalışacaklann kimlikleri ile görecekleri işler açıkça gösterilecek. Dalan: ANAP'ta kongre ortada •İSTANBUL (AA)- Anavatan Partisi kuruculanndan ve DYP İsanbul Milletvekili Bedrettin Dalan, "Olağanüstü kongre ANAP'ıngecikmiş demokrauk mücadelesidir" dedi. Dalan, "ANAP kongreden sonra dağılır" şdtlindeki görüşlere kitılmadığın! belirterek, şınlan söyledi: "Suınsanlar. 9/ıldır bırbirleriyle çûışıyorlar. Bu kongre ANAP'ın gecikmiş drmokratik bir nücadelesidir. Zamanında (ialbumücadeleyi hşlatsaydı, olaylar bu dreceye varmazdı." kongreyi "ortada" girdüğünü ifade eden Dalan, /N AP'ın kongreden sonra tiıha sağlıkh bir yapıya auracağını kaydetti. Olağanüstü kongreye bir gün kala,taraflann karşılıklı suçlamalan devam ediyor ANAPta sahtebelgekavgası• M h K i l G l M k ö t i i i " h l b l l d ü• Mehmet Keçeciler, Genel Merkez yönetimini, "ash olmayan belgeler dü- -ANAPçatısındabirçarpık- mek zorunda kaiacağmı vurgu- zenleyerek mahkemeyi yanıhmakla" suçladı. Olağanüstü kongrenin toplan- hkmevcuttur. Buçarpıkhğıde- ladı. ması için yeter sayıya 6 kasım cuma günü ulaştıklannı vurgulayan Keçeciler, mahkemenin yanıltılması nedeniyle kongrenin "seçim" değil "tüzük değişikli- ği" gündemiyle toplanacağım yineledi. ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu) - Parti içi muhalefetin li- deri Mehmet Keçeciler, Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın. ola- ğanüstü kongre çağnsı yaptığı tarih konusunda ash olmayan bilgilerle mahkemeyi yanılttığı- nı öne sürerek. "Bu, olacak şey değildır. Siyasi skandaldır. Yanlış belgelerle, adliyeyi ya- nıltmaya tevessül ve teşebbüs etmiştir. ANAP, bu tür belgeler hazırlayanlara emanet edile- mez" dedi. ANAP Genel Mer- kez yöneticileri ise. muhalefeti. "Kaybedeceklerini anlayınca iftiraya başvuruvorlar" diye yanıtladı. ANAP Konya Milletvekili ve Genel Başkan Adayı Meh- met Keçeciler, dün sabah dü- zenlediği basın toplanüsında, Genel Merkez yönetimini, "ash olmayan belgeler düzenleyerek mahkemeyi yarultmakla" suç- ladı. Keçeciler, Mesut Yılmaz'- ın, mahkemeye, 5 kasımda olağanüstü kongre çağnsını yaptığmı bildirdiğini, oysa MKYK'nın 8 kasım pazar gü- nü yapılan toplantısında bile bu doğrultuda karar alınmadığına işaret ederek, Yılmaz'ın 10 ka- sım sah günü TBMM grubun- daki konuşmasında, olağanüs- tü kongre çağnsı yapma yetkisi konusunda söylediği "Bunu si- ze danışmadan yapamazdım. Deklarasyona imza koyan ar- kadaşlanmın görüşünü alma- dan, onlann nzasını sağlama- dan bu yetkimi kullanamaz- dım" şeklindeki sözlerinin de, mahkemeye yanhş bilgi verildi- ğini kanıtladığını anlattı. Meh- met Keçeciler, "10 kasımda, grupta. 'Milletvekiilerinin nza- sını alrhadan bu yetkimi kulla- namazdım' diyor. Ama mahke- meye verdiği yazıda, 5 kasımda çağırdığını belirtiyor. 6 kasım- da aslı olmayan, doğru olma- yan bilgilerle, olağanüstü kong- renin bizim gündemimizle toplanmasını engellemek için, Türk adliyesini yamlüyor, kongrenin. bizim gündememiz- le toplanmasını engelliyor" di- ye konuştu. "50 MKYK üyesini ve mil- letvekili arkadaşlanmı şahit tu- tuyorum: sayın Yılmaz, olağa- nüstü kongreyi 10 kasımda henüz toplanüya çağınnamıştı. Ama mahkemeye verdiği yaa- da 5 kasımda çağırdığını bildir- di. Mahkemeyi kazanmak için bir belge lazımdı, onu hazırla- düzeltecektir. Karda yüzlerce kılometre uzak- lıktan gelen delegelere tüzük değişikliğini oylatmak makul değildir. Çünkü delegeler, neti- cenin nereye vardığıru göreme- den dönmek zorunda kalacak- lardır. Ama seçimden kaçmala- n kendilerini kurtaramayacak- tır. Bu insanlara, "hayali üyelerin seçüği naylon delege- ler' demeye kimsenin hakkı yoktur. Bu hata, bu yanlışı ya- panlan siyaset, sahnesinden si- lecektir." Gfindem tûzük değişikliği Olağanüstü kongrenin top- lanması için yeter say\ya 6 ka- sım cuma günü ulaştıklannı vurgulayan Keçeciler, mahke- menin yanılulması nedeniyle verilen karar üzerine, kongre- nin "seçim" değil "tüzük deği- şikliği" gündemiyle toplanaca- ğını yineledi. Keçeciler, şöyle devam etti: g yıp verdiler. Bu olacak şey de- ğildir. Siyasi bir skandaldır" diyen Keçeciler, mevcut yöneti- min "er ya da geç" sandığa git- ANAP İstanbul İl Örgütü delegelere Dar-ül Ziyafe'de ziyafetçekti Kiıııdahamuhafazakâryemeği AYŞEYILDIRIM ANAP İstanbul İl Örgütü, kongre delegelerine önceki gün "muhafazakar" bir yemek ver- di. Süleymaniye Külliyesi Dar- ül Ziyafe'de verilen yemeğin bir tek amacı vardı: Muhafazakar delegelere en az muhalifler ka- dar "dini bütün" olduğunu kanıtlamak... Muhafazakar ye- mek nasıl başlar? Tabii ki ye- mek duasıyla.. Dar-ül Ziyafe'- de delegelere ziyafet bu duayla başladi. Yemek duası'nın ar- dından, delegelerden Ahmet Aydınlar. "Birlik ve beraber- lik" duasını okudu. "Amin" seslennin ardından fatiha'ya geçildi. Fatiha ölen ANAP'bla- nn ruhu içindi. ANAP'ta kong- re savaşıyla başlayan "Kim kimden daha muhafazakar" mücadelesi işte böylesi etkinlik- lere neden olmaya başladı. İl Başkan Vekili Yılmaz Karako- yunlu o ruh ve şevkle, teması "muhafazakarlık" olan konuş- masına başladı. Önceki gece verilen yemeğe İstanbul'daki 93 seçilmiş dele- geden 70'e yakını kaüldı. Geri kalanlar ise bir gün önce Kece- ciler tarafından özel bir uçakla Ankara'ya götürülerek, kulis çalışmalanna dahil olmuşlardı. Tasav\-uf müziği eşliğinde Kül- liye'nin avlusuna giren delege- ler. Yılmaz'ı desteklediklerini belirten bir kağıda da imza attı- lar. Mesut Yılmaz'ın. komposto, meyva suyu eşliğinde sunulan Osmanlı mutfağının seçkin ye- meklerini yiyen delegelerden telefonla ilettiği bir küçük ricası İstanbul'daki yemeğe 93 seçilmiş ddegeden 70'i katüdı. (Fotoğraf: AHMET ŞIK) vardı. Delegeler, "ellerini vic- saglıklı bir muhafazakarlık ve danlanna koymalanna" koy- milliyetçilik" anlayışında oldu- mabydı. 30 Kasım'daki kong- renin sadece bir tüzük kongresi olduğunu kongrenin ğunu ısrarla vurguladı. Ama yine de uyarmadan geçemedi: "Muhafazakarlık konusunda uç noktalara varmamak gere- kirdi." Y'emeğe zaman zaman "mini söyleyen Yılmaz, herkesin geleceğini etkilediğıni hatırlatü ve güven sundu. İstanbul İl Örgütü'nün adeta eteği" nedeniyle Meclis günde- "muhafazakarlıksa alın işte mine bir şekilde giriveren İstan- bul milletvekili Melike Hasefe de katıldı. Darül Ziyafe'yi dol- duranlann büyük çoğunluğu Hasefe'nin iki gün önce Demi- rel'le başbaşa ne konuştuğu konusundaki meraklannı gide- remediler. Hasefe bu konuda muhafazakarhk" demeye getir- diği yemekte muhafazakarlığın pratiği kadar teorisi de yapıldı. Karakoyunlu muhafaza kârlı- ğın felsefi temelleri konusunda kısa bir konuşma yaparak dele- geleri bu konuda bilgilendirdi ve Genel Merkez'in ne denli " gizemli davranmakta ısrarlıydı. Ankara'daki hummah kulis çahşalanndan fırsat bularak ye- meğe katılabilen bir diğer milet- vekili de Yusuf Pamuk idı. Keçeciler iki gün önce özel uçakla kendi delegelerini An- kara'da üç gün ağırlıyacağını vaat ederken. Genel Merkez yanlısı İstanbul İl Örgütü "mu- hafazakarhk" konusunda gir- diği rekabeti bu konuda da sürdürdü. İki gün gecikmeyle de olsa. delegelerini bir özel ha- vaalık şirketinden kiralağı uçakla Kurultay'a gö.türmeye ve Ankara'nın ünlü otellerin- den birinde ağırlamaya karar verdi. Keçeciler, "Yani, Başbakan- lık da yapmış olan Mesut Yıl- maz'ı sahte evrak düzenlemekle mi suçluyorsunuz?" sorusuna. "Adli mercileri yanıltmak için bir evrak tanzim edildiği için Genel Merkez suçlu haîe gel- miştir. Tabii Genel Merkez'- deki bütün evrak, Genel Baş- kan adına yazıldığı için, muha- tabımız sayın Yümaz'dır" vanıtını verdi. Önce divan başkanlığı ANAP olağanüstü kongresi sırasında Yılmazalarla, Kece- ciler'i destekleyenler arasında ilk raund divan başkanlığı seçi- minde yaşanacak. Yılmazcıla- nn divan başkanı adayı Yılmaz Hocaoğlu ile muhaliflerin ada- yı Yıldınm Akbulut'un alacak- lan oylann, kongrede taraflann gücünü yansıtacağı belirtiliyor. Akbulut için dün toplanan im- zalann sayısının 35O'ye ulaşüğı, Hocaoğlu'nun da 400 kadar de- legenin imzasını toplamayı ba- şardığı kaydediliyor. Divan başkanlığı seçiminin ardından muhaliflerin kader seçimi olan değiştirilmek istenilen Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın tüzük değişikliği önergeleri oylana- cak. Bu aşamada muhalifler de, kendi tüzük önerilerini suna- caklar. Yılmaz'ın önerisinin benimsenmesi durumunda. muhaliflerin kongrenin iptali ıçın sürdürdükleri hukuk sava- şına devam edecekleri kaydedi- liyor. Aynca muhaliflerin parti- den kopup kopmama nokta- sında da bir karar aşamasına gelecekleri belirtiliyor. Tarafla- n destekleyen il baş'kanlan ve delegeler de , illerde deklaras- yonlarla kimi desteklediklerini açıklıyorlar. Ancak bu açıkla- malann, delegenin tam görüşü- nü yansıtmadığı dile getiriliyor. Ozellikle muhalifler, 45 il baş- kanı ile 168 ılçe başkanını ata- mayla belırleyen ve buralarda Anayasa Mahkemesi'nin uya- nlanna karşın seçim yapmayan Mesut Yılmaz'ın desteklendiği yolundaki açıklamalara inan- madıklannı ifade ediyorlar. Buna karşın, atamayla belirle- nen Ankara İl Başkanı Nejat Arseven dün bir açıklama ya- parak 27 delegeyle birlikte Yıl- maz'ı destekledığini acıkladı. Ankara'nın toplam 40 delegesi bulunuyor. Muhalif gruptan istanbul Milletvekili Fevzi İşbaşaran, dün ANAP Genel Merkezi'ne giderek. Cumhurbaşkanı Tur- gut Ozal'ışi Semra Ozal, oğylu Ahmet Özal ile kızı Zeynep Özal ve özel doktoru Cengis Aslan'ın eşinin delege kartlanru aldı. İşbaşaran, Semra, Ahmet ve Zeynep Özal'ın ANAP kongresine kaülacaklannı ve demokratik haklannı kullana- caklanm bildirdi. Islam ve E>emokrasi panelinde bilim adamlan görüş birliğine vardı: Laiklik ve demokrasi birbirinden aynlamaz İç Poütika Senisi - Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasaj Araş- # tırmalar Vakfı'nın (TÜSES) 'düzenlediği "İslam ve Demok- rasi" konulu konferansda, İs- lam toplumda bazı şeylerin yeniden yorumlanması gerekti- ği ve reforma ihtiyaç duyuldu- ğubelirtildi İki gün süren uluslararası konferansm dünkü bölümünde Kuzey Afrika'da demokrasi konusunda konuşan Cezayir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. François Burgat, İslamın evren- selliğe doğru gitmesi gerektiğini söyledi. Burgat, İslam dünya- sında kesin birçizgj bulunmadı- ğını belirterek, "İyi ve kötü diye bir çizgj yoktur. Şiddet ve banş diye de bir çizgj yoktur. Azın- lıklara saygı duymak ya da duymamak diye de bir çizgi yoktur. İslamda bazı şeyleri ke- sin olarak ayırmak mümkün değildir" dedi. Cezayir, Mısır veTunus'taki siyasi gelişmeleri- anlatan Burgat, Islam toplu- munda bazı şeyleri yeniden yo- rumlamak gerektiğini söyledi. Türkiye'nin laikliğe çok hızh geçtiğini, Atatürk sayesinde hızlı bir şekilde demokratik, la- ik bir ülke olduğunu vurgula- yan Burgat, tek başına laikliğin bir anlamı olmadığını. demok- rasiyle birlikte laikliğin işlerlik kazanabileceğini kaydetti. "Güney Asya'da demokrasi" konusunda konuşan Stock- holm Üniversitesi öğretim üye- lerinden İshtiaq Ahmed Pakis- tan'daki siyasi gelişmeleri değerlendirdi. Butto'nun İslamı bir din demokrasiyi bir siyaset sosyalizmi de iktisadi sistem olarak dcğcrlcnirdiğini anlatan Ahmed, Ziya Ül Hak ikndara geldikten sonra ülkede birçok şeyin değiştiğini söyledi. Ziya Ül Hak döneminde birçok yeni yasanın yürürlüğe girdiğini kaydeden Ahmed, o dönemde hırsızhk yapıldığında kol kesili- ğini, müslümanlıktan vazgeçil- diğinde de insanlann öldürül- düğünü anlatı. İslam kanunla- nnm modern toplumlara nasıl uygulanması gerektiğinin önemh' bir konu olduğunu kay- deden Ahmed, "İslamın istik- rarlı bir şekilde yorumlanması lazım. İsîamiyete saygı duyan laik bir sistemin içinde, insanla- nn düşüncelenne karşı çıkılma- yacak bir rejim gereklidir" dedi. Ziya Ul Hak doneminde- ki uygulamalann çok yanlış olduğunu anlatan Ahmed, o dönemle ilgib olarak şu örneği verdi: "General Ziya, zekaü gündeme getirdi. Şiiler de sünni devlete zekat vermeyiz dedilen Devlet bunun üzerine Şüler'i muaf tuttu. Fakat bu sefer de Sünniler zekât vermemek için biz Şii'yiz dediler. işte böylesi uygulamalar islamı yanhş bir noktaya getirmiştir. Herkes is- tediği şeye inanabilmeü'dir." Ahmed de laikliğin önemine değinerek "Faşizmde de laiklik vardır. Ancak. bizim anladığj- mız anlamdaki laiklik tek başı- na olamaz. Onunla birlikte demokrasi de lazımdır" şekhn- de konuştu. "Güneydoğu Asya'da de- mokrasi" konusunda konuşan, Endonezya ve Malezya'yı anla- tan Klaus Patzold da kendisin- den önce kouşan öğretim üyele- rini destekledi. İLKOKULDA SAPIKUK VESEKS REALETİ VHİLHt ÇtHnV ÇIKTl, OKUL KAPATUN, ÖĞRETMBU TUTUKLAMM TALABANİ VE BARZANİ'DEN NOKTA'YA ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR TÜRK-KÜRT ZİRVESİ'NİN PERDE ARKASI SINIR GÜVENLİĞİ BAHARA VATAN HAİNİ KİM? BASINDA ANSİKLOPEDİ SAVASI MMHHHMTTJffilİlİYCT'TlHHİai^ YUM2 VE DOĞAN HB>ER BİRSİRLBtİ İÇİN NELÖ SÖYIÜYORU»? UKR VNM: û i dni IUKİP, MJLÜYET GAZETE WUEH OEĞL MEHWT YUUEMMN ÖÖlÜRKİYE'MN 01Ç8K SATM NUSJIÖRTÜSÖ. 00ÖW HB"ffi: ANUfMAYA HA2HZ. • AĞAÇ TEPESİNDEKİ SPİKER VE OENİZLİ'DE RADYO-TV PATLAMASI • HAYDİ KİZLAR ASKERE • EDİRNE'DE KAYBOLAN VE YAKIUN TABLOLAR» UÇAN KIZ TURP GİBİ • PARK OTEL KIPIRDANIYOR NOKTA'NIN GELENEKSEL ANKETİ DORUKTAKİLER '92 ıHaftalık kent rehberı sınema. tıyatro, televızyon, vıdeo, radyo, müzık, sergi gezi ve etkinlıkler, ıkıncı dergınızde, tienerede HABERCILIKTE SON NOKTA HAFTAYA BAKIS AHMET TANER KIŞLALI 'TüPkçe'den Utananlar! Bazen yazdığınız bir yazının nasıl bir etki yapacağınt önceden kestiremiyorsunuz. Sizi çok rahatsız eden bir konuya değiniyorsunuz. An- cak küçük bir kesimi ilgilendireceğini düşündüğünüz halde, yazmadan edemiyorsunuz. Ama yazının yayım- lanmasıyla birlikte, başlıyortelefonlar. Hem memnun oluyorsunuz hem de konunun sizin dü- şündüğünüzün çok ötesinde önem taşıdığını kavrıyorsu- nuz. Meğer pek çok kişi, içindeki kızgınlığı boşaltmak, tep- kisini dile getirmek için bir kıvılctm bekliyormuş. Birileri- nin bazı şeyleri yüksek sesle söylemesi gerekiyormuş. Türkçe'den utananları "asağılık duygusu'na bağladı- ğım yazı bunlardan birisiydi. O kadar çok destekleyici tepki geldi ki, ilk fırsatta konuya yeniden dönmeye karar vermek zorunda kaldım. • • • Duygulannı ilk dile getirenlerden birisi, eski bakanlar* dan Sayın Ihsan Topaloğlu idi: - Mantık dışı bir biçimde, yabancı sözcük hayranlığı var. Bakıyorsunuz, savaş ucaklarımız günde şu kadar "sorti" yapmışlar. Neden "çıkış" yapmıyoriar da, "sorti" yapıyorlar? Niçin "özel tim" olup da "özel takım" olmadığı da so- rulabilir tabii... Emekli büyükelçilerden Sayın Cahit Tayra da bir za- manlar taksilerin üzerine "Taxi" yazılmasını engelle- mek için nasıl uğraş verdiğini anlattı. Ve ekledi: -Adam"HotelCapri"diyetabelaasıyor. italyanlar için hiç ilginç değil. Diğer yabancı turistler de zaten isteseier Italya'ya giderlerdi. örneğin "Menekşe Oteli" dese, ya- bancılar için çok daha ilginç olacak!.. Birkaç günlük tatil için Italya'ya gitseniz, İstanbul Oteli'nde kaltp Adana kebap mı yemek istersiniz? • • • Yıllar önce, "spor basını" ile ilgili bir seminerde, Kah- raman Bapçum ile yan yana oturuyorduk. "Futbol sezo- nu", "basketbol sezonu" gibi sözler o kadar sık geçiyor- du ki dayanamaytp söylendim: - Ne demek "sezon?" Bu sözcüğe Sayın Bapçum da öylesine alışmışt ki bir- den amacımı kestiremeyip "sezon"un ne demek oldu- ğunu anlatmaya koyuldu. "Futbol mevsimi" demek varken "futbol sezonu" demenin gerekçesini bulması ise zaten olanaksızdı. Başta Sayın özal ve harta Sayın Demirel olmak üzere, devletimizin bazı büyüklerini TV'de dinlerken, sözlerini surekli olarak kafamda Türkçe'ye çevirmekten yorgun düşüyorum. Niçin "Kürt gerçeği" değil de "Kürt realitesi?" Niçin "bûtünleşme" değil de "entegrasyon?" Niçin "ayrıntı" değil de "detay?" Niçin "kafa yapısı" değil de "mantalite?" Ve niçin, yabancı dili çok iyi konuşan Sayın Ecevit ya- bancı sözcükler kullanmıyor da bildikleri yabancı dil ile ancak kahve sohbeti yapabilecek durumdaki "milliyet- çi" (!) büyüklerimiz, her tümcenin içine birkaç tane ya- bancı sözcük sokmak gereğini duyuyorlar? Bilinç altla- rında bir sıkıntıları mı var? Ne kadar derin birikimleri olduğunu kamtlamak ge- reksinmesi içindeler mi? Halkın anlayabileceği bir dil kullansalar, halkın düzeyine ineceklerinden mi korku- yorlar? • • • Yıllar önce, Meclis kürsüsünde, hakkımda verilen gensoru önergesine karşı savunma yapıyordum. Bir ara "eşgüdüm" ve "sav" sözcüklerini kullanınca, muhalefet sıralarından bağrışmalar geldi: - Ne demek "eşgüdüm", ne demek "sav"?Türk köylü- sü anlar mı? Gülümsemeden kendimi alamadım: - Herhalde haklısınız dedim, "koordinasyon" ve "tez" deseydim Türk köylüsü daha iyi anlardı (!)... Galiba gerçekten de haklı olan onlardı. Bakın bazı ye- ni binaların kapılarında artık "pull" ve "push" yazıyor. Köylümüz kente geldiğinde yadırgamasın diye olacak (!)... Bakıyorum da, halk gene "perhiz" yapıyor; okumuşla- rımız (!) ise aşama yapmışlar "diyet" uyguluyorlar. Biz çocukken "cankurtaran"ların "canavar düdük- leri"ni duyardık. Şimdi "ambulans"lar "siren" çalıyor. Dergilerimiz "özel haber" yerine "exclusive" olanı tercih ediyorlar. TV'lerimiz "talk show" yaparak Ame- rika'yı yakalama peşindeler. Bir zamanlar Münir Nurettin gibi, Lefter gibi "büyük yıldız'larımız vardı. Oysa şimdilerde çağdaş uygarlık düzeyine ulaştığımız için, 'larıl harıl "süper star"lar ye- tiştirmekle uğraşıyoruz. Bakkallarımız bile "market" oldu; "şenlik'lerimiz ise "festival".. Artık yabancılar Türkiye'de yabancılık çekmeyebilir- ler; ama Türk insanı Türkiye'de yabancılık çekmeye başladı... Asağılık duygusunun ürünü bir "yaranma içgüdüsü" bizi Batı'yayaklaştırmıyor, uzaklaştırıyor... Tıpkı, "Tanrı uludur, Tann'dan başka yokturtapacak!" tümceleri ile sabah uykumun arasında bana bir başka huzur veren müezzin sesinin yerini, hoparlörlerden gümbür gümbür yayılan Arapça tümceler alınca, Tanrı'- ya daha yaklaşacağımıza uzaklaştığımız gibi... 12 Eylülzede askerler demek kurdu ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - 12 Eylül 1980 askeri darbesinden dolayı re'sen emekliye sevkedilen askeri per- sonelin haklannı savunmak amacıyla kurulan Eylül Emek- lileri Dernegi'nin (Eylül-Der) 1. Olağan Genel Kurulu yapıl- dı. Eylül-Der Genel Başkanı Rahmi Yıldınm, 1980 darbesi ile bir gericilik hareketi başla- tıldığını belirterek, "Bizi de bu faaliyetlerine engel olarak gör- dükleri için emekliye sevketti- ler" dedi. Eylül-Der Genel Kurulu'na 12 eylül darbesi sonucu "taşı- dıklan tikirlerden dolayı" or- dudan ve askeri okullardan çıkanlan subay, astsubay ve askeri öğrenciler katıldı. Der- nek Başkanı Rahmi Yıldınm, hayatlannda eylül ayının önemli bir yeri olduğunu belir- terek. "Eylül ayı bize zühnü. işkenceyi. haksızlığı hatırlatır. Nedense, darbe yapanlar. hep eylül ayını seçmektedirler. Biz de bunun için derneğimizin adını Eylül-Der koyduk" dedi. Hiçbir mahkeme karan ol- maksızın. sırf '"tehlikeli görüş- ler taşıdıklan" gerekçesiyle askcrlikten ve okullardan çıka- nldıklannı belirten Yıldınm, darbecilerin Atatürk ilkeleri- nin en önemlisi olan 'laüdiği' ciğneyip, bir gericilik hareketi başlatnklannı söyledi. Hukuk kurallannın hiçe sayıp siyasi partileri ve meclisi kapatanla- nn 600 bin kişiye de işkence yaptıklannı kaydeden Yıldı- nm, sözlerini şöyle sürdürdü: " 1990 yıhnda Milli Savun- ma Bakanlığı'na yaptığuruz başvuruda, 12 Eylül'den sonra 397 subay, 176 astsubay ve 447 askeri öğrendnin ordudan çı- kanldığını öğrendik. MSB'nin verdiği bu rakarnlanr^gerçe^ yansıtmadığı muhakkaktır. Koalisyon hükümeti, gerçek rakamı açıklamahdır." Gözal- tında kaldıklan sürede Kenan Evren'den emir aldıklannı söyleyen kişilerce işkence edil- diİclerini ifade eden Yıldınm, "Öyle ki 200 gün gözaltında kalan arkadaşlanmız oldu. Re'sen emekhük yasadışı bir olay. Yapılan yargılamalarda da üç kişi hariç herkes beraat etti. Bizi, kamuoyu önünde va- tan hainligi ile suçlayan Ev- ren'e çağnda bulunuyorurn. Gelsin, kendisinin vatan haini olmadığını kanıtlasın" dedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle