23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM1992 PERŞEMBE 4 HABERLER IHD insan hakları atağında • ANKARA (ANKA)- İnsan Haklan Derneği (İHD)TBMMBaşkanı Hüsamettin Cindoruk nezdinde ınsan haklan atağına geçti. İHD yöneticilerinin 20gün içinde TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'la iki kez görüşerek Türkiye'deki insan haklan ve özgürlüklerinin önündeki engellcrin aşılması konusunda destek isteyecekleri bildirildi. ANK A mahubarinin edindiği bilgileregöre İHD yöneticileri. yann Avrupa Konseyi'nden 7 parlamentere Türkiye'deki insan haklan sorunu konusunda bilgi verecekler. Aynı gün TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'la görüşecek olan İ H D'liler. Avrupa Konseyi parlamenter heyeti ile görüşme hakkında ızlenimlerini anlatacaklar. İHD'lilenn parlamenterlerle ve Cindoruk la görüşmc'.ennde demokratikleşmeyasalan ve Çumhurbaşkanı Turgut Özal'ın onayına sevk edilen CMUK'unağırlıkhbiryer tutacağı bıldirilıyor. Özgüp Gündem He Bugün mahkemelik • İSTANBUL(ANKA)- Özgür Gündem gazetesi, Bugün gazetesi nde 13 kasım tarihinde yayımlanan "Özgür Gündem PKK'nın yayın organıdır" sözleri nedenıyle İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ve Bugün gazetesi sorumlulan hakkında lOOmilyonlıralık tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde. İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in 13 Kasım 1992 tarihli Bugün gazctesindc yayımlanan "Özgür Gündem gazetesi ı .'K"nın>ayınorganıdır" sözlerinin şirketin kişilik haklanna ağır bir saldın niteliği taşıdığı kaydedildi. Dava dilekçesinde. İsmet Sezgin'in sözlerinin. İçişleri Bakanı olması ncdeniyle kamuoyunda dikkate alınacağı. gerçekdışı ve ciddiyetten uzak olduğu belirtilen bu sözlerin, şirketin kişilik haklanna saldın olması nedcnıyle tazminat gerekürdiği ifadeedilerek içişleri Bakanı İsmet Sczgin'in yayın tarihi 13 kasımdan yasal faizi başlamak üzere 100 milyon lira manevi tazminat ödemesi istendi. Cindopuk'un mesajı • ANKARA (AA)- TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk. Edirne'nin düşman işgalinden kurtuluşunun 70. yıldönümünü kutladı. Cindoruk. Edirne Valisi Koru Engin ilcBclediye Başkanı Hamdi Sedefçi've gönderdiğı kutlama mesajlannda. şunlan ka>delti: "Edirne ilimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 70. yıldönümünü coşkuyla" kutluyoruz. Vatan topraklannın kurtanlmasında canlannı ve kanlannı feda eden aziz şehitlerimızı rahnıet ve minnelle. kahraman gazilerimizi saygıyla anıyprum. Bu mutlu günde tüm Edirneli vatandaşlanmı en içten sevgi \e saygıyla selamlıyorum."' Özal iki telefon bekliyor • ANKARA (ANK A) - ANAP Artvin Milletvekili Sülcyman Hatinoğlu Çumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Çankaya Köşkü'nde oturup iki önemlı telefon beklediğini söyledi. Kongre yanşında Mesut Yılmaz'a destek veren Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğ|u. Çumhurbaşkanı TurgulÖzal'ın bugiinlerde çok mcşgul olduğunu ve zamanını telefon başında geçırdığini söyledi. Hatinoğlu. Özalın iki önemli telefon bekledığini belirtti. OZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU 95. DÖNEM KAYTTLARIDEVAM EDtYOR Kursianmız hatta sonu - hafta içi ve akşam Dersane: ÜSKÜDAR: 343 67 82 310 92 86 KOZYATACl: 362 47 33 Bakanlıklann bir çoğu temsil giderlerini ceplerinden karşılamak zorunda kalıyor Bakanlıklardamisafirpanim I...... , .. Ü• Bakanlıklara konuk- lan ağıriamak için bir temsil bütçesi aynlma- ması sıkıntı yaratıyor. Bir çok bakanlık harca- malan ceplerinden yapı- yor. Devlet Bakanı Ibra- himTez bu nedenle ay so- nunu zor getirdiğini söy- lüyor. Bakanlar arasında en şanslı olanı ise Tansu Çiller. Çiller'in bu konu- daki gidcrleri İhracatçı Birlikleri Fonu'ndan karşılanıyor. NURSUN EREL \NKARA - Bütçelerınde ••tem- sil ödcneğı" >cr ulmayan Devlet Bakanlıklannda. özellikle yıl sonuna doğru büyük sıkıntı ya- şanıyor. Bakanlann kendilen- ne ziyarete gelenlere ikram et- tikleri çay ve kahve paralannı bıle ceplcnnden karşılamak du- rumunda kalıyorlar. Her bakanın kendine özgü yöntemlerle aşma>a çalıştığı bu sıkıntılı durumdan ekonomi- den sorumlu Devlet Bakant Tansu Çiller ise etkilenmiyor. Çiller'in çay. kahve. pasta. ye- mek gibi giderlen Hazıne ve Dış TicaretMüsteşarhğı bünyesin- deki "İhracatçı Birlikleri Fo- nu"ndan karşılanıyor. Çiller'in bu türden masraflannın 150 milyon liraya yaklaştığı bildiri- liyor. Başbakanlık çevrelerinden edinilen bılgıye göre Başbakan- lık. Devlet Bakanlıklanna"nak- di" yardım yapmıyor, ancak Başbakaniığın temsil ödeneği ilc saıın alınan çay. kahve. çiko- lata gıbi ikram malzemesi za- man zaman bu bakanlıklara "'ayni" yardım olarak aktanlı- yor. Devlet Bakanlıklanna bağlı kurulıfşlardan daha önce sağlanmış olan taşıtiann da. Başbakaniığın son tasarruf ge- nelgesinden sonra tümü ile ku- rumlanna geri gönderildikleri. bu yüzden şimdi Devlet Bakan- Mehmet Batallı lıklannın taşıt sıkıntısına da düştükleri ifadeedildi. Başbakanlık üst düzey yetki- lileri bu durumun nedenini Cumhuriyet'e şövle anlattılar: "Bütçe kanununda. Devlet Bakanhklanna böyle bir öde- nek verilmemış. Dolayısıyla temsil harcaması yapamıvor- lar. Çay, kahve vs. gibi ikram. zaten Başbakanlık ocağından sağ- lanıyor. Bunun dışında eğer bir görev gezisi söz- konusu ise bakan- lann uçak biletle- rini de biz veriyo- ruz. Daha önce bu türden giderlerle ilgili çeşitli de- dikodular oldu. Bu dedikodular şimdi de olmasın istedik ve tasarruf geııclselcri va- vımLıdık Devlet Bakanlan Cumhuri- yet'e konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladılar İbrahim Tez: Devletten bu- güne kadar on para temsil gide- n almadım. Misafirlerimi ye- meğe götürmek vs. gibi harca- malann tamamını kendi cebim- den karşılıyorum. Bu işler çok masraflı olduğu için artık kim- seye çiçek fılan da göndermiyo- rum. Zaten bu yüzden ayın so- Tansu Çiller nunu zor getirır olduk Orhan Kilercioğlu: Ben bugü- ne kadar basına iki defa kahval- tı verdim, bunun masrafını da tabii ki cebimden karşıladım. Hatta en son 29 Ekim dolayı- sıyla bana gönderilen tebnklere cevap verecek olduk. bunda da pullan cebimizden almamız ge- rektıği söylendi. Mehmet Batallı: Bakanlık olarak temsil ödeneğimiz yok. Dolayısıyla harcamaya giremi- yorsunuz. Büyük sıkıntılar var bu konuda. Bir yandan devleti temsil edeceksıniz bir yandan temsil ödeneğiniz olmayacak. Devlete "Misafirim geldi, sigara ver, çikolata ver' diyemem ki, cebimizden alıyoruz tabii... Diğer arkadaşlar ne der bile- mem ama bence Dev let Bakan- Ibrahim Tez lıklanna sınırlı da olsa bir öde- nek lanınması lazım. Alınan bilgıye göre Ekrem Ceyhun yurtiçi seyahatlerde "rcsmı uörevlı" de ols;\. uçak biletlerinin parasını kendisi ödüyor. Özel kalem müdürü bu durumu "Aslında resmi nitelik taşıyan seyahatlerde yani görev seyahaılerinde uçak bileti Baş- bakanlık tarafı- ndan karşılanır. Ama bakanımız prensip olarak bunu istemiyor bileti kendi ce- binden para öde- yerek aldınyor, seyahate ben dc iştirak edersem benım biletim Başbakanlıklan veriliyor" diye anlattı. Devlet Bakanlan Şerif Ercan ile Erman Şahin'in de görev seyahatleri dışında uçak bilctlerini "ceple- rinden ödedikleri" belirlendi. Devlet Bakanı Çiller'in çay. kahve. pasta. yemck gibi temsil harcamalan Hazine ve Dış Ti- caret Müsteşarlığı bünyesinde- ki "İhracatçı Birlikleri Fonu"- ndan karşılanıyor. Bakanlık bu türden harcamalar için nakde gereksinim duyduğunda fon- dan "avans" nitcliğinde para çekıyor. Yapılan harcamalarla ılgılı faturalar daha sonra fona gönderilerek kayıtlara geçmesi sağlanıyor. fhracatçı Birlikleri Fonu'ndan bugüne kadar Dev- let Bakanhğına yapılan akta- nmlann 150 milyon liraya yak- laştığı belirlendi. Devlet Bafcanı Çiller'in da- nışmanlan konuyla itgili soru- muza şu karşılığı verdiler "Hazine yetkililerinin ifade- sine göre ekonomiden sorumlu bakanlar da harcamalannı bu- güne kadar bu fondan karşıla- m-.şlar. Bu işleyiş 1923'den bu yana böyle imiş." HDTM'nin konudan sorumlu üst düzey yet- kilisi sorulanmızı şöyle yanıtlı- yor "Evet sözkonusu ödemeler için böyle bir aktanm yapılıyor. "Bu para İhracatçı Birlikleri Fo- nundan karşılanmasa iyi olur- du' denilebilir ama ne yapılsın? Dünya Bankası.IMF gibi kuru- luşlarla. bir çok yabancı temsil- cilikle yapılan görüşmelerde. "Kusura hakmayın ödeneğimiz yok. ikramda bulunamayaca- ğız' mı denilsın? Şu da söylene- bilir, 'Tansu Hanım zengin. cebinden verseydi' ama yann o gider fakir bir adam gelir. Dola- yısıyla ortada madem ki böyle bir ihtıyaç var bunun karşılan- ması da gerekiyor.Üstelik bu paranın şampanyalara. vıskilere filan harcandığı da yok. Ta- mamı en ufak detayına kadar belgelendirilmiş çay. pasta. ye- ınck jzibi harcamalar sözko- nusudur. Aynca müsteşanmızın oluru da mevcuttur. Esasen bu fon belirttiğimiz zaruretler nede- niyle bugüne kadar diğer ekono- miden sorumlu bakanlar tarafı- ndan da kullanılmışu. Örneğin Sa>m Güneş Taner'in uçak bi- lctleri buradan alınırdı Yani or- tada hiç de orijinal bir durum yok." HDTM bünyesindeki İhra- catçı'Birlikleri Fonu'nun kuru- luşuna ilişkin kararda. fonun amacının ihracatın geliştinlme- sine yönelık katkılar sağlamak olduğu belirtilerek. İhracatçı Birlikleri'nin toplam gelırleri- nin yüzde 5'lik tutarları ile bu fona katkı sağlayacaklan hük- me bağlanıyor. DYP'li milletvekili DYP'li bakanı sucladı Bütçe görüşmelerinde siyanürlü altın tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu) - Enerji ve Tabıı Kay- naklar Bakanı Ersin Faralyah elektrik ücrcl larifesinin. ön- cclikli scktörlcr dikkate alına- rak ycniden düzenlencceğini jçıkladı. 'Özelleştirme'nin "Özerklcştirmc ve işletme ba- /ında ortaklıklar kurarak" gerçckleştirilcceğini söyleyen Faralvalı. Gökova Tcrmik Sanıralı'nın başka yere laşın- musının hukuken mümkün olmadığını belirtti. Faralyalı. Ermenistan'a elektrik veril- mosmin (icari bir anlaşma so- nucu olduğunu ve banşa kat- kıda bulunacaâni kaydetti. TBMM Plan Bütçe Komis- vonunda DYP Balıkesır Mil- İeıvckili Mclih Pabuççuoğlu. İ/nıır vc Balıkesır'dc siyanür kullanarak altın işleme çalış- malanna izin vcrilmesi gerek- çesıvle Bakan Faralyalı'yi sert bıçiındeclcştirdi. TBMM Plan ve Bütçe Ko- nıısvonu. dün Enerji vc Tabii Kavnakhır Bakanlığı bütçesi- ni cle aldı. 1993 vılı toplam ödcnck teklifı 2 tnlyon 363 milyon lira olan bakanlığın, il- gili \e bağlı kuruluşlanyla bir- lıktc eelecek vılki vatınm büiçesı. 14 trilyon 324 milyar SS7 milyon liraya ulaşıyor. Bakanlık. TEK. TKİ. TTK. Eııbank. TPAO. BOTAŞ gibi dev ilgili kuruluşlan bünye- sındc bulunduruyor. Komisvonda söz alarak ba- kanlık bütçesi ve çalışmalan konularındaki görüşlerini düe gctiren milletvekillerinin ço- ğu. ycni yatınmlann çevreye cıkıleri. elckırik üretiminin jrllınlması. doğalgaz kullanı- mının yaygınlaştınlması ko- nulan üzerindc durdular. Özcllcşıirme çalışmalanna da değıncn millelvekilleri. İstan- buîdaki özcl elektrik dağıüm şiıkcti AKTAŞ'ın uygulama- larındaki aksaklıklann gide- rilmesini istedilcr. DYP İzmir Milletvekili Rı- fat Serdaroğlu da altın çıkar- m.ı konusuna ilişkin düşünce- lerini akıarırken. bilim adam- lannca bırbırine tam anlamıv- la zıt görüşlcr orıaya atıldığını belirterck söz konusu bölgv- lerdc yaşayan yurttaşlann en a/ bir milletvekili. bakan va da Başbakan kadar konuyla ilmli söz hakkı olduğunu söy- ledi. Yargıç Okul Oğuz, daha önce Özal'ın tazminat istemini reddetmişti OzaFoı davasından çekildi ANKARA (Cumhuriyet Büro- şu) - Çumhurbaşkanı Turgut Özalm. DYP milletvekili Mah- mut Öztürk aleyhinde açtığı da- vada tazminat istemini redde- den Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi yargıcı Okul Oeuz. Özal'ın DYP milletvekili Hayri Doğan aleyhinde açtığı tazmi- nat davasından çekildi. Yargıç Oğuz, bir süre önce tazminat is- teminin reddi ile sonuclanan " "Özal-Ö/lüık" davası ile ilgili görüşünün belli olduğunu. bu davanın da o dava ile benzerlik taşıdığını belirterek söz konusu davadan çekildiğini bildirdi. Yargıan bu karanna sinirlenen Özal'ın avukatı Bilgin Yazıcıoğ- lu. " Usul hatası yapıyorsunuz , çekilemezsiniz " dedi. Özal'ın, DYP milletvekili Havn Doğan aleyhinde açtığı tazminat davasının ilk duruş- maa dün yapıldı.Özal, Doğan'- ın bir gazeteye verdiği demeçte, yer alan," PKK'yı azdıran Özal'dır. Kürt federe devleti ku- rulması için Özal söz bile ver- mişti. Ancak. ANAP iktidanmn düşmesiyle birlikte bu emeline ulaşamadı" sözlerinin kişilik haklanna hakaret niteliği taşıdığını ileri sürerek dava açmıştı. Ankara 24. Asliye Hu- • Özal'ın. DYP milletvekili Mahmut Öztürk aleyhinde açtığı davada tazminat istemini reddeden Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi yargıcı Oğuz, Özal'ın DYP milletvekili Hayri Doğan aleyhinde açtığı tazminat davasından çekildi. kuk Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü ilk duruşmasına başlanması sırasında. mahkeme yargıcı Okul Oğuz. davadan çe- kildiğini açıklayınca yargılama yapılamadı. Çekilme karannın açıklanmasından sonra, Çum- hurbaşkanı Özal'ın avukatı Bil- gin Yazıcıoğlu ile yargıç Okul Oeuz arasında duruşma salo- nunda şu sert tartışmalar oldu: Oğuz: Davaya bakmaya- cağım, çekiliyorum. Yazıcıoğlu: Hem duruşma varmış gibi listeye yazıyorsunuz. hem de çekiliyorum diyorsunuz. Böyle şey olmaz. Oğuz: Herhangi bir kasıt yok. Bu konudaki görüşüm belli. çe- kiliyorum. Yazıcıoğlu: Usul hatası yapı- yorsunuz. çekilemezsiniz. Oğuz: Usule ilişkin kanunu açm okuyun. ben istcdiğim za- maftçekiîirim. Konudahaönce- ki baktığımız ( Özal - Öztürk ) davasının konusu ile aynı. Ben bu konudaki görüşümü daha önce bildirdim. Yazıcıoğlu: 30 yıldır bu meslc- ğin içindeyim, böyle şey görme- dim. Peki bu davanın akibeti ne olacak? Oğuz: Karanmda ters yön varsa, istediğiniz yere başvururr. Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi yargıcı Okul Oğuz. Çumhurbaşkanı Turgut Özal'ı" "•Kürı ^runu" konusundakı aörüşlennden dolayı eleştiren- DYP milletvekili ve TBMM Hayali İhracat Araştırma Ko- misyonu Başkanı Mahmut Öz- türk aleyhinde açılan davada. Özal'ın tazminat istemini red- detmişti. Yargıç Oğuz. gerekçeli karannda Özal'ın " Kürt soru- nu " ile ilgili sözlerinin kamuo- yjunda " infıal " yarattığım ve Öztürk 'ün eleştirilerinin " Va- tanın ve milletın bütünlüğüne yönelik olduğunu " belirtmişti. GüNEYDOĞU'DAN IZLENİMLER Hayatyeraltmdakikorkusığuıaklaııııda ÜMİTOTAN HATİCETUNCER CİZRE-MARDİN - Korku. yöre halkını zoraki de olsa sığınak sahibi yapmış. Şırnak'- taki "yerle bir oluş"tan sığınak- lan olduğu için kurtuianlar, yöre insanına "örnek" olmuş. Cizreliler, "Öyle sığmaklar yapıldı ki. kurşun sesi bile du- yulmuyor" di>or. Korkuya yö- nelik "imar", yukarılara doğru değil. yerin altına doğru geliş- miş. Şırnak'ta bir gün önce daha yumuşak olan hava yerıni fırtınalı kara bıraktı. Cizre'de akşam hızlanan yağmur hiç ara vcrmeden sürüyor. Fırtınadan birbirine çarpan elektrik telleri. gökyüzünü "havai fışek gös- terisi" varmışcasına aydınlatı- yor. Sabahın ilk konukları siga- ra saıan çocuklar yine ortalığa çıktılar. İki askeri araç anacad- dede durdu. Bir asker koşar adımlarla bakkal dükkanına girip alışveriş yapıyor. Diğer as- kcrlcı araçLırın çcvresindc sağı-solu kolluyor; kimileri çe- lik yelekli... Fınndan mis gibi ekmek ko- Cizre'de işlerin büyûk çoğunluğu çocuklara kaJmış.(Fotoğraf:H ATİCE TUNCER) kulan geliyor. Küçük çocuk bir çuvalın altına gjrmiş. kimı lan titriyor, fenalık geçiriyor- başını tezgaha dayamış uyuklu- yor. Yörede tüm ışleri sanki ço- cuklar üstlenmiş Büyükler kapı önünde duruyor ya da oturuyor: devinimsiz göriinü- yorlar. 9-14 yaşları arasındaki "küçükler" her yerdc... Kimı uzun demirlcri taşıyor, kimi tezgâhlann başında. kimi ağır çay koşturuyor. "Mermi seslerine öyle alıştık ki artık kulağımıza müzik sesi gibi geliyor" diyen bir Cizreli, yöreden izlenimler anlatıyor: "Sizin şu yaşadığınız günjer en rahatı. Şu anda turist gibisı- niz. Buraya gelip de olaylarla ilk karşılaşanlann elleri ayak- lar. Bu ola\lar başlamadan önce buralar çok hareketliydi. Nusaybin'e kadar her yeY insan kavnardı. Şimdi herkes kabu- ğuna çekildi. Şımak'taki olay- lar sonrası herkes evlerinin aitı- na sığınak yapmava başladı. Çoluğun çocuğun emnıyeti için başka çare mi var? Bu olaylar bitse insanlar tedirginliğı ar- kalannda bıraksa. yöreye ışyer- leri açılsa. insanlar biraz nefes alsalar fena mı olur?" Üç küçük çocuk küçük bir tenekede yaktıklan çalı-çırpıy la ısınmaya çalışıyorlar. At araba- lanna doluşmuş çocuklar kim- bilir nereye gidiyorlar? Gökyüzü sanki delinmiş. Biz Mardin'e doğru yola çıkmak zorundayız. Cizre'den birkaç kilometre sonra. yolun sağ ta- rafında askeri birîikler "çadırlı ordugâh"ta. Onca şiddetlı yağ- nıura karşın askerlcr nöbctte. Ama çok üşüdüklerini hareket- lerinden aniayabiliyoruz. Nusaybin yakınJannda yine bir "çadırlı ordugâh." Askerler şiddetli yağmur veçamurda ko- şuşıuruyorlar. O çadırlarda ya- şamın ne kadar zor olduğunu düşünüyoruz... Mardin rampası karlı. Araç- lar çok yavaş seyTedebiliyor. Mardin girişinde yol lyice da- ralıyor ve kayganlaşıyor. Ken- tin eski dokusu ınsanı büyülü- yor. Kar. tarihsel yapılara ayn bir gÜ7ellik katmış. Mardin'de insan tipi değişiyor. Kent rahat bir yaşam izlenimi veriyor. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Susma Hakkı "Söyleyeceğin her şey aleyhinde delil olarak kullanı- labilir. Konuşmama hakkın var: avukatını çağırabilir- sin..." Üç gün önce TV'lerden birinde oynayan polisiye filmde bu sözler, bu defa bir polise söyleniyordu. New York polis örgütü içinde, mesleğini kötüye kullanarak rüşvete, cinayete, özetle "pisliğe bulaşrmş" çeteyi izle- yen "bayan teğmen', soruşturmanın sonuna gelmişti ve suçlu gördüğü meslektaşına haklarını anımsatıyordu. Arkasından, bileklerine kelepçeleri taktı. Amerikan film- lerini izleye izleye yediden yetmişe düşüncelerimi2e kazınan bu sözler, bireye salt haklarını anımsatmanın ötesinde. hukuksal bir anlayışın. bir sistemin simgesi durumundadır. Bireyin, hukuk sistemi içtndeki önemli yerini vurgular; yasal haklarını ön plana çıkartır. Birey birdenbire, neredeyse insanlık tarihi kadar eski ve de- neyimli, tıkır tıkır işleyen, uluslararası ilişkili ve ülke çapında örgütlü bir polis örgütü, savcılrk ve mahkeme kurumu, karmaşık ve o derece de "bilgili" bir yasalar sistemi ile karşı karşıyadır. Kendisini suçlu savıyla tu- tuklayan ve sorguya alan bu dev çarkın dişlileri arasında birey zavallıdır; umarsız ve şaşkındır. Çağdaş hukuk sistemi ahlaki birtutum almaz; bireyin toplumla ilişkile- rini düzenleyen, herkesin hak ve özgürlüklerini bildiren ve yaptırımlar koyan yasaların yansız uygulanmasıdır esas olan. Sistemin kendisi zaten yaşanan dönemin top- lumsal yargılarını, etiğini yansıtmaktadır. Hukuk karşı- lıklı haklar bütünlüğüne dayanıyorsa, öncelikle varlığını borçlu olduğu -suçlu veya suçsuz- bireye susma hakkını bile tanımak zorundadır. Birey aleyhine kanıtları topla- mak polisin işidir. Amerikan polısinin, suçladığı bir kim- seye haklarını saymasmın ardında bu anlayış yatar.. ••• öncelikle susma hakkı bizim topluma ne kadar yaban- cı bir bakıştır! Ülkemızdeki uygulama, yakalananın suçlu olduğu varsayımına dayanır. Bütün mekanizma onu "iti- raf ettirme " üzerine kuruludur ve öyle işler. Uzun araş- tırma ve soruşturmalar, dedektiflik, yofctur ve gereksiz görülür. Sık sık duyduğumuz "oraya düştüğüne göre.." yaygın deyimi ile birey çoktan bnyargılanmıştır bile. İn- sanlık onuru tanınmaz; onuru özellikle çiğnenir. Bir sü- rüngen gibidir. Yüzyıllardır gelenekselleştirdiği bütün hışmıyla ve şiddetıyle koca bir sistem bireyin üzerine çöker. Altta canı çıkmıştır ve tek cansimidi her şeye evet demektir! Hazırlık soruşturmasında toplanabilen delille- ri yargının değerlendırmesine, yasaların terazisine sun- makla yetinilmez. Uygulama, ilk soruşturmada zanlının kesin mahkumiyetini öngörür. Zanlı herşeyi itiraf etmek zorundadır!. ilk soruşturmanın başarısı bununla ölçü- lür.. Bazen eldeki tek kanıt, zanlının kendi kendini suçla- masından ibarettir. Birey savcıya gönderilirken de itiraf- lannıaynen tekrarlaması içinsıkı sıkıtembihlenir. Butu- tumun sakatlığı açıktır. İnsan eğilim olarak böyle durum- larda kendi kendini suçlar mı? Hele vicdan olarak eyle- minin doğruluğuna inanıyorsa! ••• CMUK (Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu) ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlan da artık ilk soruşturma safhasında kullânabilecekleri haklara sahip oluyor. Tür- kiye toplumu belki de bu yasayla birlikte özlenen de- mokratik hukuksal dönüşümü başlatma şansını da ele geçirdi. Bu yasanın toplum ilişkilerinin; birey-birey, bi- rey-devlet ve devlet- birey ilişkilerinin demokratikleş- mesinde çok derin yeni bir süreçte ilk adımı oluşturma- sını umabiiiriz. CMUK uzun yıllarm demokratik mücade- lesinin bir ürünü olarak ortaya çıktı. Bu yasanın hayata geçirilmesi için şimdi daha büyük çaba sarf etmekle kar- şı karşıya bulunuyoruz toplum olarak Ülkemizde hukuk hiç de popüler değildir. Yüzde 99'umuz çeşitli durumlar ve olaylar karşısında sahip olduğumuz yasal haklarımı- zı bilmeyiz. Hangi ozgürlüklerimizvar, haberdardeğiliz- dir. Hayatımızgenel biryasaklarçemberi içinde daraltıl- mış geçer. Yasal bir engel olup olmadığını araştırarak, hak ve özgürlükleri en son sınırda kullanmak yerine (Bu sadece vergi kaçırmada uygulanır ve devlet tarafından da kullanılması teşvik edilen tek haktır!) oto-sansürü yeğleriz. Özgürlüklerin sınırlarını genişletmeyi sevme- yiz. Fikirözgürlüğünün ruhuıtadayabancıyız. Yasaların bu konuda bize sadece söz söyleme değil, konuşmama hakkı da verdiğini, ilk soruşturmada brte herkesin "sus- ma hakkı" olduğunu anımsamayız. Pratikte bu'hakkın bile kullanım degeri yoktur.. Kitle iletişim araçları, hak ve özgürlüklerin kullanımı konusuna yabancı durur. Hal- kın bu konuda Hetişim araçlarından öğrendiği fazla şey yoktur. Resmi sansür mekanizmaları da yasaların bittiği yerde, yasalardan daha da geri, yazılı olmayan tutucu ahlaki sansürü işletir. teşvik eder ve uygulamaya koyar. Oto sansür ve katmerli resmi sansürle toplum düşünce- - si çifte mengeneye vurulmuştur. Yaygın basın, ülkemiz- de ahlakçılığın başını veker. Bireyin farKÎ4 tutumu, gele- neksel yargıların imbiğinden geçmiş sözcüklerden olu- şan başlıklarla yargılanır. Öykülerinin örgüsünü toplum- sal ilişkiler ve değer yargıları oluşturan sinemamız da hak ve özgürlukler konusunda geniş kitleleri btlgilendirî- ci özellikten yoksundur. Adalet mekanizması, filmle- rimizde bütün gelenekselliği ve hukukun ötesinde ahla- ki özellikleriyle boy gösterir. Sansür kurulları da verece- ği izni buna bağlar. Seyırci, yargı- mekanizmasının işle- yişinde kendi bireysel haklanna ilişkin doğru dürüst hu- kuki bilgi edinemez ve öğrenemez. Oysa Amerikalıların veya Avrupalıların sahip olduğu bütün hakları ne kadar çok iyi biliriz! ••• Şimdi CMUK la birlîkte bu durumu değiştirme, halkı bilgilendirme fırsatı da doğdu. Hukuk ilkelermf yayma amacına CMUK bir araç olarak hizmet edebilir. Bu ne- denle, yasanın getirdiği değişiklikleri ve önemini anla- tan, kavratan, uzun soluklu geniş birtoplumsal kampan- yanın başlatılması zorunludur. Öncelikle yeni CMUK'un yasateşması için bir yıldır büyük mücadele veren Adalet Bakanlığı DU vasaya her yönüyle sahip çıkmalı. Yasanın nasıl uygulanacağı konusunda, hem toplumu hem de polisınden savcısina VQ mahkemesine kadar uzanan adalet mekanizmasının bütün birimlerini kapsayan ye- niden eğitim süreci başlatılmalı. TVIerde CMUK üzerin- de tartışmalar, paneller düzenlenmelk Yeni hukuksal durumu anlatan, kurgulayan, polis örgütününde rol ala- cağı dramalar. filmler hazırlanıp yayımlanmalı. Yeni ya- sanın uygulamasına ilişkin hukuksal bilgilendirme ve eğitim, ilk soruşturmanın en alt birimi olan karakollar te- meline dayanmalı. Bu yeni demokratikleşme sürecinde basından da toplumda dördüncü kuvvet olma iddiasına uygun rol üstlenmesini beklemek hepimizin hakkı. Hu- kuk, bilimin, sanatın, yaşamanın, çalışmanın vb., özetle insanın neredeyse etkinliklerinin, insan temel hak ve özgürlüklerinin güvencesidir. Hukukun, bütün diğer alanlara üstünlüğünün sırrı burada olsa gerek.. Aynı şe- kilde, ülkemizde demokratik hak ve özgürlüklerin böyle- sine geri kalmasının sırrını, ülkemizde hukukun her bakımdan gelişmemiş ve benimsenmemiş olmasında aramalıyız, belki de. Bu ilk yazıyla merhaba! SAHIBINDEN 73 model temiz FORD-GRANADA 31.000.000.-TL Tel: 345 3115
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle