Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
12
CUMHURİYET 26 KASIM1992 PERŞEMBE
DIZIYAZI
Görevleri, yeryüzüne egemen olan köhne uygarlığı yıkmak, yerine yenisini getirmek
Hitler: Evet, biz barbarız!
Hitler'den
önce
Hitler'den
AytunçALTINDAL
lan kültürler çözülüyordu. Hitler, işte
"Terör ve şiddet"ın insanlığın bu va-
roluş ritminin hızlandınlması amacıy-
la kullanılmasını planlamıştı. Bu ne-
denle de, terör uygulayarak yaşamı
hareketlendirivordu!
B*u "111111" fikri de gerçekte Hit-
ler"e ait değildi. Almanya ve Avustur-
ya'da bunu çok önceden sezinlemiş ve
bu alanda araştırmalar yapmış Ario-
sophy uzmanlan. okültistler ve ezote-
ristler vardı. 1880'den başlayarak bu
fıkirden yola çıkılmış ve "Lebensre-
form" denilen yeni bir yaşam tarzı
oluşturulmuştu. Bu yapılanma, günü-
müzdeki Yeşiller hareketinin ilk şekli-
dir dcnilebilir. Et yemeyen, sürekli
cimnastik yapan, doğayla yaşamayı
kentte yaşamaya yeğîeyen, yoga ve
meditasyonla uğraşan bu "Kent küs-
künleri". aynı zamanda Pan-Germa-
nist hareketin de önderleriydi. Örne-
ğin Lanz von Leibenfels. 1915'de Ari-
osophy'yi resmen tescil ettirmişti.
B
-2-
B
aşlangıçıa. Nasyonal
Sosyalist partinin önde
gelen yöneticilerinden
ve Hıtler'in 1933'34*-
teki özel ve gizli diplo-
matik misyonlannın
vazgeçilmez adamıydı Rauschning.
Sonra Hitler'le arası bozuldu. Ame-
rikaya gitti. Oradan, Hitler'in ıç dün-
yasını anlatan •"Hitler'le Görüşmele-
rim" adlı bir kıtap yazdı. Hitler'in dü-
şünce yapısı, işte ilk kez bu kitap
aracıhğıyla dünyada lanındı. 1936-40
yıllan arasında Amerika'da. Fransa'-
da, İngiltere"de devlet adamlannın ve
diplomatlann başucu kitab\. buydu.
Hitler'e karşı ilk kültürel muhalefeli
başlatan kitap da budur.
Hermann Rauschning'in anlattığı-
na göre. Nasyonal sosyalist hareketin
biri açık diğeri gızli. iki ideolojısi vardı.
Birincisi, Hitler'in "Kavgam"ıyla açı-
klanmış olan ve kitleleri eğıtmeyi de-
ğil. kışkırtmayı amaçlayan Nasyonal
sos\alısı dünya görüşüydü. Diğeri ise.
Hitler'in. sadece çok vakınındaki kişi-
lere açıkladığı ve onlar aracılığıyla SS-
lere ve ordunun üst kademedeki şu-
baylanna aktardığı gizli öğretiydi. Bu
gizli öğreti. Rauschning'e göre. geç-
mişteki Pan-Germanizm'den kaynak-
lanmaktaydı. Bunu anlamadan. Nas-
vonal sosyalizmi anlayabilmek olası
aegıldı.
Hayatın ta keadisi
Hitler. Nasyonal sosyalizmi kulla-
narak. gercekte lüm insanlığın binler-
ce yıl içinde oluşturulmuş tüm yaşama
tarzını ve değerlerini yeniden yapılan-
dırmak istiyordu: yeniden, tüm insan-
lığı. kurallannı Ari-lrk'ın koyacağı bir
•"Yaşama-Reformu"na sokmayı plan-
lamıştı. Yeni bir "Yüksck kültür" kur-
mak istiyordu Hitler. Bu yüksek kül-
türün kurucusu. German-Nordik Ari-
Irk olacaktı. Gamalı Haç artık Cal-
vary Hacı'nın (İsa'nın çarmığa gerildi-
ği yerdeki haç) yerini alacaktı. Hitler,
işte bu nedenle "'Şiddet ve terör" uv gu-
luyordu. Çünkü Hitler'e ve çevresine
göre, "Şiddet ve savaş", hayatın ta
kendisivdi.
'unlann geliştirdiğı. şifreli bir dil
ve terminoloji vardı. Bulduklan slo-
ganlar, 1900"lü yıllarda, özellikle de
Viyana ve çevresinde folklorik değer-
lere uyum sağladığı içın, çok taraftar
toplamışti. Orneğin Rume yaatlan,
modern cimnastik için esin kaynağı
yapılmıştı. Buna göre, Ari-Irk, gercek-
te tann Wotan'a Rune yazHİanndaki
gibi tapıyordu. Bu tapınma tarzı. Hit-
ler iktidara gelince. "Modern Alman
Cimnastiği" adıyla. tüm okullara ve
kurumlara sokulmuştu. Giderek Av-
rupa'da ve Hitlerci partiler tarafından,
kendi ülkelerinde yaygınlaştınldı.
Türkiye uy gulaması
Türkiye'de de 1930'larda bu cim-
nasük tarzı uygulanmıştı. Pagan ta-
pınma (kutsama) tekniği. Pan-Ger-
manistler tarafından. yaşamın ritmiyle
uyum sağlamak amacıyla. bedeneğiti-
mine dönüştürülmüştü.
2. Dünya Savaşı'nda kolu bacağı kopmuş da olsa, eğer bugün yaşıyorsa 60'ına merdiven dayamış
olması gereken bu çocuk, acaba 'Şiddet ve savaş, hayatın ta kendkidir" demeyi sürdürüyor mu?
ve sonra da Alman İşci Partisi'ni kur-
muş olan gizli TTıule örgütüne üve
yapılmıştı. Gamalı Haç. işte bu gizli
örgütün sembolü>dü.
B
B•azı özel binalar, Rune yaatla-
nndaki hareket yönü esas alınarak in-
şâ edilmiş ve Hitler dönemi binalan-
nın gizli bölmelerine, Rune yazıtlann-
dan hangilerinin kullanıldığı da ka-
bartrna taşlara işlenerek gömülmüştü.
Hitler'in. tüm insanlığın yaşam riı-
mini değiştirmek için terörü amaç de-
ğil araç olarak görmesi. Hıristiyanlık
öncesi barbarlann buluşuydu. Hitler'e
göre, yaşamın ritmini yakalayarak
köhnemiş olan uygarhklan terör ara-
cıhğıyla >ıkıp onlara yeniden ve daha
üst düzeyde kültürlenme olasılığını
sağlayan, işte barbarlann bu özelliğiy-
di. Bu nedenle partisinin çekırdek kad-
rosuna verdiğı bir söylevde (1933)
"Evet, biz barbanz!" demişti. Rausch-
ning'in yazdığına göre Hitler, konuş-
masını şu sözlerle sürdürmüştü:
•ir ıdeoloji olmaktan öteydi Nas-
yonal Sosyalizm. Hitler ve yakın çev-
resine göre. O, bir dün\a görüşüydü.
Hitler'in terminolojısındedünya görü-
şü kavramı. dın (Religion: Sözcük an-
lamıv la insanla Tann arasındaki gözle
görünmez bağ) kavramına karşıt. ort-
dan daha üst anlam taşıyan bir sözcük
olarak kullanılıyordu. Nasyonal Sos-
\alizm "Vicdan"la değil "Güç"le bağ-
İantılıydı. Nitekim Göring, bir konuş-
ma sırasında. Rauschning'e, "Benim
vicdanım yoktur. Benim vicdanımın
adı Adolf Hitler'dir" demişti. Hitler ve
çevresine göre din ve vicdan, Ari-Irk'a
göre kavramlar değildi; bunlar aşağı-
lık ve cahil ırklara mensup insanlara
ait değerlerdi.
Yeni Alman dinciliği
Güçten. şiddetten. savaştan başka
üst değer tanımayan Hitler ve yakın
çevresi, bu kavramlarda mistik. gizli
bir anlam bulmuşlar ya da kendilerini
bu anlamı bulduklanna inandırmış-
lardı. Savaşı yücelımelerinin nedeni
buydu. Yeni Alman Dinciliği de işte
bu anlayış üzerine oturtulmuştu. Nas-
yonal Sosyalizm. bir dünya göriişü ol-
duğu için. bu dünya görüşüne bağlan-
mak. artık yeni bır\aşamtarzının, do-
layısıyla da' dinin ögesi olmak demek-
ti.
mayı başarmışlardı. Onlann günü-
muzdeki temsilcilerine göre. Hitler,
görevini tamamlayarak Yeni Alman
Dinciliği'nin Panteonu'ndaki onurlu
yerini almıştı. Yeryüzünde şiddet ve
terör her zaman var olacağına göre,
Nazizm de varolacaktı. Çünkü eski ve
yeni Nazilere göre şiddet ve terör. ha-
yatın ta kendisiydi; onsuz olunamaz-
dı
FûhrerM etkileyenler
Ba
)u, bilinmeyen bir kural değildi.
Geçmişte. anuk Yunan'da. bu görüşü
ilk kez Empadokles. felsefi bir akım
olarak görmüştü. Ancak Hitler'in ğizli
öğretisinde. savaş \e terör. yepyeni bir
anlam kazanmıştı. Hitler'e göre. in-
sanlık tarihinin bir "Ritm"i vardı. Bu
ritm, bazen yavaşlıyor. bazen hızlanı-
yordu. Hızlandığı dönemlerde. eski-
yen uygarlık tarzlan yıkılıp yerlerine
yeni ve daha üst kültürler kuruluyor-
du. Yavaşladığı zamanlarda ise kuru-
^arbarlık, onur dolu bir sıfattır.
Bu nedenle. tam anlamıyla barbar ol-
mak istiyoruz. Bu dünya, sonuna yak-
laşmıştır. Artık bizim görevimiz başlı-
yor. Yeryüzüne egemen olan bü köh-
ne uygarhğı barbarca birgüçle yıkmak
ve yerine yenisini getirmek. bizim gö-
revimizdir... Ben. bu nedenledir ki.
yeryüzünde bir hak (yasa) tanıyorum.
Bu hak, Alman ulusunun vaşama
nakktaır(yasasıdır)...
Thule ve gamalı haç
Bu görüş de tam ve kelimesi kelime-
sine Pan-Germanist edebiyattan akta-
nlmıştı. Armenistler ve Ariosophy.
özellikle de Hıristiyanlığa karşı yürüt-
tükleri mücadelede. German-Nordik
soydan gelenlerin. yeniden antik pa-
gan anlayışına dönmeleri gereküğini
söylüyordu. Gamalı haç da öyleydi.
Bu da. okültik değeri gözönünde tutu-
larak, Ariosophy'den alınmıştı. Ga-
malı haçı Yeni Alman Dinciliği'nin
sembolü Hitler'e kabul ettiren Dr.
Frederick Kohn'du. Bu adam, Pan-
Germanist hareketin içinde yetişmişti
Willigut'un
1945 temn.u-
zunda çekilmiş
bir fotoğrafı ve
VV'iIligut ailesi-
nin mühürii.
'u nedenledir ki.birdünya görüşü
olarak Nasyonal Sosyalizm, Hitler'le
tanımlı ve sınırlı değildi. Onu aşan ta-
raflan vardı. Nitekim. günümüzde ye-
niden ortaya çıkan Neo-Nazi hareke-
ti, artık Hitler'e gereksinim duyma-
maktadır. Hitler, bu gruplar için gü-
nümüzde sadece bir paroladır, o ka-
dar. Nasyonal Sosyalizm. kuruculan-
na göre, tüm dünya)ı değiştırmeye yö-
nelik birharekettirve uzun yıllar süre-
cek bir devnmin başlangıcı olan bu
Ari-Irk egemenliği mücadelesinde, sa-
dece bir duraktır. Nasyonal Sosyalist-
lere göre bu devrim hareketi, kesintile-
re uğrayacak ama asla yok edilemeye-
cekflr.
Bush'un önerisi
Günümüzde ABD Başkanı Bush"-
un dile getirdiği "Yeni Dünya Düze-
ni" fikri ve önerisi, ilk kez bu dönemde
Hitler ve çekirdek kadrosu tarafından
dünya kamuoyuna açıklanmıştı. Hit-
ler. 1934"te, Ari-Irk'ın son hedefınin.
yeni bir dünya düzeni kurmak olduğu-
nu ve dünyaya da bu yeni düzeni Ger-
men ırkının getireceğini defalarca söy-
lemişti. Nasyonal Sosyalistler'in ilk
örgütlenmelerini yaptıklan Alman İş-
çi Partisi'nin, sîtvaş sonrasında (I.
Dünya Savaşı) baş sloganı "Savaşı yı-
tirdik ama devrimi kazandık" idi. Hit-
ler, bu partiye 7 numaralı üye olarak
alınmıştı. Partinın gerisinde ise. okül-
tik-gizli TTıule örgütü vardı.
Pan-Germanist akım içinde yetiş-
miş ve bu akımın fikirlerini yayan ya-
sal ya da gizli örgütlerde çalışmış.
okültizm. ezoterizm ve mistisizın alan-
lannda bilgi sahibi olmuş bazı kişiler.
doğrudan ya da dolaylı olarak, Hit-
ler'i etkilemişlerdi. Bu görüş. ilk kez
1950'de Sosyalist ilahiyatçı August
Knoll tarafından ortaya atılmışu ama
kanıtlanmamıştı. Günümüzde bu ko-
nuda sayısız belge ortaya çıkmaya
başladı. Bunlardan yola çıkılarak Gu-
ido von List. Herbert Reichstein. Mes-
sing, Lanz von Liebenfels ve Nasyonal
Sosyalizm'in Rasputin'i diye bilinen
Karl Vv'illigut'un Nasyonal Sosyalist-
lerle olan bilinmeyen ılışkileri açıklan-
maya başlandı.
B
B,hr ateş vardı Nazileri tutuşturan:
Dünyaya yeni bir düzen vermek hır-
sı... ilk girişimlerinde. kendi görüşleri-
ne uygun olarak. dünyayı kana bula-
•aron Rudolf von Sebottendorf-
un kurduğu Thule. Pan-Germanist ge-
leneğinden yola çıkılarak kurulmuş en
karanlık ve güçlü örgüttü. Baron,
1911 yılında kendi isteğiyle Türk (Os-
manlı) uyruğuna geçmişti. İlk ve tek
Türk (Alman) Baron'u von Sebotten-
dorf un kurucusu ve yöneticisi olduğu
Thule'nin amblemı, yukanda da belir-
tildiği gibi. Gamalı Haç'tı. Baron von
Sebotıendorf, ömrünün büyük kısmı-
nı İstanbul'da geçirmışti. Türkçe'nin
yanı sıra Farsça'yı da. bu dilde kitap
yazabilecek kadar iyi öğrenmışti. Ya-
kın tanhin en esrarengiz şahıslanndan
biri olan von Sebottendorfu biraz
sonraya bırakıp. ilkin Guido von List'i
ve diğerlerini tanıtalım.
Yarın/ Nasyonal
Sosyalizm'in
Rasputin'i: Willigut
Aslanpençesi, koca aslanıyedi bitirdi
O s m a n I ı
İmparatorluğu
T a r i h i
• 7t«n Louis Bacı/m'-Grammonı&Loms
Bazin • Irene Beldiceanu • Sicoara
Beldiceanu • Paul Dumonı • François
Georgeon> Roherl Mantran • Andre
Raymc .•«?• Jean Paul Roux • \UoJas
Vttin&'Gtlle* l'einstem
Çeviren:
ServerTANİLLİ
runda kaldı ve dönüş işareti verdi. Sı-
cağı. susuzluğu, açlığı. soğuğu ve Kı-
zılbaşlann korkunç kavgacı ruhunu
tanıdıklan bir seferden çok çekmiş in-
sanlar olarak, yeniden Azerbaycan'a
doğru yollara düşmeyi reddedecekler-
di.
Be
-12-
B
ir dağhk bölgede Şah'-
ın arkasına düştü Os-
manlı ordusu. Ttaşıma
kolunun ağırlığıyla. içi-
ne girilmesi güç bir ül-
keydi burası. Olağa-
nûaü kurak bir yazın arkasından
birien kış bastırdu Kızılbaşlar ise has-
mı: önüne. yangına verilmiş bir top-
ral bırakmışlardı ajderken. Tebriz.
kaı dökülmeden alındı: ancak, ordu
-özllikle de yeniçeriler- daha ileriye
gitnek kadar kışı orada geçirmeyı de
realettiler. Sultan. boyun eğmek zo-
•elki Anadolu'da. 1514-1515 kı-
şını geçirdiği Amasya'da. Selim, şu
değerlendirmeyi yapabildi: Kendi bir-
likleri. böylesi bir ruhsal durumda idi
gerçi, ama Şah da ordusunun en bü-
yük bölümünü yitirmişti. Böylece,
ıran'a ikinci bir sefer. gerçek anlamda
askeri sorunlar değil, lojistik ve siyasal
sorunlar çıkaracaktı ortaya: Bir yan-
dan, harekât bölgesinin uzaklığı veçöle
çevrilmiş bir ülkede kalabalık bir
ordunun.donanım güçlüğü vardı; öte
yandan, Doğuya doğru yürüyüş ha-
İinde olan Osmanlı ordusunun yama-
cmda ya da arkasında Şah'ın kışjcıraı-
ğı yeni bir düşmanın birden ortaya
çıkiverdiğini görmek tehlikesi! Selim,
bütün Doğu Anadolu'yu hızla ege-
menliği altına sokabilmek için bir ha-
rekat planı tasarladı: Böylece 1515'te
Orta Anadolu'da, Safevi direnişinin
son mevzilerine boyun eğdirildi; arka-
sından da, veziriazam, Çaldıran seferi
sırasında ikircil bir tavır takınmış olan
Türkmen Dulkadiroğlu Beyi'nin üstü-
ne yürüdü. Bunlar olurken. Babıali'-
nin adamlanv
bu arada ünlü tarihçi
İdris Bitlisi. Şah'ın kendilerine karşı
kötü davranışlanndan hoşnutsuz,
Doğu Anadolu'daki yerel Kürt beyle-
rini sultanın davasına cekip katıyor-
lardı. 1516da. bu Kürt beylerinin bir
ayaklanışı. Bıyıklı Mehmet Paşa'nın
ordusunun desteğiyle. Safevileri Gü-
neydoğu Anadolu'dan kesinfikle kov-
du veOsmanlılann Diyarbekir Beyler-
beyliği oldu o bölge.
Mısır'da. 1501 yılından beri. Mem-
luk sultanı Kansu Gavri hüküm sürü-
yordu. Sultan. II. Bayezit'le pek güzel
ilişkiler içinde olmuştu sürekli ve Ba-
yezit de. özellikle Hinfteki Portekizli-
lere karşı kullanılması amacıyla. Kıal-
deniz'de bir Memluk donanması yapı-
lması yoluhda kesin katkıda bu-
lunmuştu. Denıze ilişkin konularda
bilgisız durumdaki Memluklere, Ak-
deniz'de bir denizgücü olan Osmanlı
İmparatorluğu, cömertçe mühendis-
ler. teknisyenler ve her türden malze-
me yollamıştı. Selim, tahta çıkar çık-
maz. sapkın Şah'a karşı vereceği savaş
cabalannı gözönünde tutarak, son
verdi bu işbirliğine.
kümdar da tahta çıktıklannda unvan
beratı istivorlardı kendisinden.
B
•aşlıca gücü olarak, Memluk İm-
paratorluğu görünüyordu İslam dün-
yasının. Topraklan. Yukan-Mısır-
dan Orta Anadolu'ya değin uzanıyor.
Filistin'le Suriye'yi de içine alıyordu.
Memluk sultanı. Hicaz limanlannda
garnizonlar bulunduruyordu ve Ka-
hire'de Abbasi soyundun gelen bir ha-
life otııruyor. birçok Müslüman hü-
hr tuzak hazırlamaya başladı Se-
lim; Kansu, ancak son anda farkede-
bildi bunu ve içinde düşüp mahvoldu.
Selim. Kansu'yu Suriye'nin kuzeyi-
ne çekıp, Çaldıran seferi sırasında
yaptığı gibi onu orada gözetleyici ola-
rak tutnak. arkasından da birden üs-
tüne çullanmak istiyordu. Memluk
topraklanndaki adamlan, özellikle
Halep valisi aracıhğıyla, İstanbullu
sultan. Kahireli sultanı yeterince kay-
gılandınp. önceden belırlenen bölgeye
ordusuyla gelip gözcü olarak dikilme
karanna vardırdı; kendisi ise doğuya.
resmi olarak İran'a doğru yürüyordu.
Aralannda yürüyüşle birkaç günlük
bir mesafe kalmıştı ki. Selim. Ana-
dolu'daki topraklan arasından geç-
mesini kendisme yasakladığıru ve gi-
derek Şah'ın bağlaşığı olduğunu ileri
sürerek Kansu'ya karşı savaş ilan etti
ve24 Ağustos 1516'da. Halep'in kuze-
yinde Mercidabık'ta yanına vardı.
Alabildiğince kısa sürdü savaş: Daha
önceden kararlaştınlan bir plana göre.
Halep naibi, ordunun bir bölümüyle
saf değiştirdi hemen; bozulan orduyu
ise Osmanlı toplan doğradı.
karşı prestij elde edilmişti. Ama yıne
de. fazla uzak olmayan bir geçmişte,
Kiliky,a"da kendisini arka arkaya ye-
nilgilere uğratan Memluk devl'eti ile
karşılaştınldığında ikinci sırada bir
güçtü. 1512'de çözülüşünün kıyısına
gelip dayanmış bir devleti, Selim. Bi-
zans'la Bağdat'ın tek mirasçısı yapa-
rak. üç kıta üzerinde yerleşmiş dev bir
imparatorluk çıkarmıştır ortaya.
Dört yüzyıl o üç kıtada sürecektir
yaşamı.
büyük savaşın saygınhğıyla
taçlanmıştı Osmanlı İmparatorluğu.
Selim tahta çıktığında: Konstantino-
polis fethedilmış. Avrupalı kafirlere
Osmanlı sultanının geniş
programında ikinci derecede bir olgu
idi. Sultan, yeni hedefinin İran ve Şah'-
la işini bitirmek olduğunu haber vere-
rek, Kahire'yı lerketti. Şam'daki kışla-
ma sırasında yaptığı uzun hazırlıklar-
dan sonra. 1518 mayısında Fıral kıyı-
lanna geldi. Oraya vardığında, ordusu
Doğuya doğru bir adım bile atmayı ke-
sinlikle reddetti. Dünyanın haun sayılır
bir bölümünün efendisi. bir ayaklanma
korkusuvla. üstelememeyi yeğledi.
İstanbul'a doğru yola çıktı; aşamalan
ve donanımı üstünde özellikle durarak,
Şah İsmail'e karşı yeni bir sefer üzerin-
de düşündü orada.
Ne var ki, hiçbır zaman gcrçckleşme-
di bu; çünkü, kisa süren bir hastalığın
(şirpençe = aslanpençesi) arkasından,
15İleylülünde >ldü.
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKO
lyiler İyi!..
Alman dazlaklarının yaktığı üç Türkle ilgili haberi
okuyunca, Essen Üniversitesi öğretim üyelerinden
dilbilimci Johannes Meyer geldi usuma; o, Almanla-
rın Türk dilirü öğrenmemeleri karşısmda:
- Alman olduğum için çok, çok utanıyorum! demiş-
ti.
Dr. Meyer, son olayı öğrenince kimbilir nasıl üzül-
dü?
Yıllardır. yurtdışında yaşayan Şanar Yurdatapan:
- Bu, yeni değil ki, hep başımızda! dedi. Isteseler,
bunu ortadan kaldırabilirler. Belki şimdi, durdura-
caklar; çünkü olaylar Almanya'nın dışsatımına zarar
vermeye başladı; sanayiciler, böyle olaylardan hoş-
lanmıyorlar!
Diyarbakır'da öldürülen "Gerçek' Dergisi temsil-
cisi Namık Tarancı. "Otuzbeş Yaş" ozanı Cahit Sıtkı'-
nın amcaoğluymuş. Namık, ozan soylu diye düşünü-
yordum, yanılmamışım. Namık 37 yaşlarındaymış.
"Sevdamıza Prangaİar Vurulmaz" adını koyduğu bir
şiir kitabı, aralık ayında İstanbul'da "Evrensel Kültür
Dünyası" yayınları arasında, çıkacakmış (Yaymevi-
nin telefonu: 517 82 37). Namık Tarancı, kitabınm adı-
nı, Ahmed Arıf'ten esinlenerek koymuş olmalı. Oğlu
Özgün, Namık cezaevindeyken doğmuş. Eşinin adı:
Derman. Şiirinden birkaç dize şöyle:
"Akşam karanhğı silinip doğdu günA'az şafağı gü-
lerken ağladı Özgün/Aydın seherler karanlıklara/
Haykırdı unutmadoğdun bugün...
Seni sana yazana zamanla sorsan/Ben miydim
kundaktaki o uslu çocuk?/O ağlayan, o gülen.o ay-
mazca/Gözyaşı döken boncuk boncuk..."
Namık Tarancı yı öldürenler saptanana dek, "Ger-
çek ' dergısı yoneticileri, Diyarbakır'dan ayrılmaya-
caklar. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Ismail
Kayhan'la, izmir Temsilcisi Deniz Özbay, bu nedenle
Diyarbakır'dalar. Ankara Temsilcisi Haluk Müftüo-
ğulları, Namık Tarancı'nın ölümünden beri, Diyarba-
kır'daydı. o Ankara'ya döndü. Musa Anter'i öldüren
halabulunamadı.
"Ankara Notları" kimi zaman, sağlık raporlarına
dönüyor, biliyorum. Ne yapalım gerçeklerimiz bun-
lar. Anadolu'da hemşerisiyle karşılaşan köylü sorar:
- Ölen kalan var mı? der. Karşılığı şöyledir;
- iyiler iyi!
Haldun Özen, Londra'da London Clinic'te böbrek
ameliyatı oldu; Haldunun ikinci böbreği de alındı.
Bir böbreği daha önce alınmıştı. Haldun özen, maki-
neye bağlandı, öyle yaşatılıyor. Kanser tümüyle te-
mizlendikten sonra, böbrek takılmaya çalışılacak-
mış. Haldun Özen'e ameliyatı Dr VVİckham yapmış.
Eşi Ülkü de başucundaymış. Haldun, Türkan Akyol'-
un danışmanlığını yapmaktaydı. 12 Eylül dönemin-
de, Haldun özen "YÖK uzmanı" olmuştu. Türkan
Akyol'la, Yiğit Gülöksüz. Haldunun sağlık durumu
ile yakından ilgileniyorlar. Ash'yla Emrecan, dostla-
rı, Haldun'un sağlıkla dönmesini bekliyorlar. Kuzey
Kıbrıs'ta, anamuhalefet partisi lıderi Özker özgür,
mide kanaması geçirdi; şimdi iyi...
Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver söyledi; Tor-
balı'da mimar Ferruh Taşkın ölmüş. 27 yaşında, 1.90
boyunda, doksan kilo bir babayiğitmiş. Müjdat Ge-
zen'le birlikte. Torbalı'da "Sanat Merkezi"ni kura-
caklarmış. Müjdat da, Ertan da çok üzülmüşler,
mimar Ferruh Taşkın'ın ölümüne. Ertan Ünver:
- Yazacaksan, Ferruh Taşkın'ı yaz! dedi. Benim
anamı yazma!
Fatma Ünvâr ölmüş, öleli on gün olmuş. Ertan Ün-
ver, duyuruculara tembihlemiş:
- Belediye başkanının anası öjdü, demeyeceksi-
niz. "Ahmet Ünver'in eşi Fatma Ünver öldü!" diye-
ceksiniz! demiş. Fatma Ünver, 78.5 yaşını iki gün'
geçmiş.
Fatma Ünver, son zamanlarında okuma-yazma ög-
renmiş bir başına. Çocuklarına:
- Yalnız siz mi okuyacaksınız, ben de gazete oku-
yorum artık!
Fatma Ünver'i tanıyamadım. Dört.çocuğu vardı. Sı-
rasıyla Ertan Ünver, Enver Ünver, Ata Ünver, bir de
kızı Figen. Enver Ünver yüksek mühendis, ozan yapı-
lı. Ata Ünver, Köy-Koop Genel Başkanı.
İzmir'de, Nadir Nadi büstünün açılışında bulun-
duktan sonra, Aysel Bayramoğlu'yla, İzmir Opera-
Bale sanatçılarının sorunlarını dinlemeye gittik. Ba-
yan müdür Selmin Günöz, isteklerini anlattı. Gösteri-
lerin yapıldığı Elhamra Sineması yetersizdi. izmir'-
de opera on yaşındaydı ama, sanatçıların prova
yapacakları doğru dürüst bir yer yoktu. Otuz-kırk ba-
lerin küçücük bir odada soyunuyorlardı! Belediye
Başkanı Yüksel Çakmur'dan, İzmir'de bir opera bi-
nasının yapılmasını istiyorlardı. Bu ahır gibi yerden
kurtulmak en doğal hakları değil miydi?
Aysel-Esat Bayramoğlu çifti beni daha sonra, Tor-
balı'ya bıraktılar. Torbalı'da arabacı Ramazan "Er-
mo " çok gücenmiş, şöyle diyormuş:
- Mustafa Ekmekçi'ye mektup zarfı içinde beşer ki-
loluk üç levrek postaladım. Bana, aldığını bildirip bir
teşekkür etmedi!
Torbalı'da Cumhuriyet okuru "Deccal Ahmet"i gö-
rüp söyleşemedim. Halil Efe öleli, "Ermo" yalnız kal-
dı; bana gönül koyması ondan mı ne?
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Genellikle tekke
edebiyatı ürünlerini
derleyen antoloji. 2/
Sıkıntı verme, üz-
me... Kapı ve pence-
relerin ağaç ya da
betondan yapılmış
üst eşiği. 3/ Beyaz
etli bir balık... Şoh-
ret. 4/ Olağanı aşan
büyüklüğü olan. 5/
Hollanda'nın plaka
işareti... Eski Yu-
nan'da sitenin yöne-
tim, politika ve tica-
ret işlerini konuş-
9
mak için halkın toplandığı alan. 6/
Türkiye ile Suriye arasındaki gümrük
kapısı. 7/ Kimi dillerde, ad ve eylem
çekimlerinde iki kişi ya da nesneyi
göstermek için kullanılan tekil ve ço-
fuldan farkü nicelik... Türkiye"nin ilk
deniz araştırma gemisinin adı. 8/
Fekmez topnfy da denilen kireçli bir
toprak cinsi... Türkçede adın durum
eklerinden biri. 9/ Pirinçten yapılan
Japon içkisi... Alevi-Bektaşi tdrenle-
rine verüen ad.
YUKARIDAN AŞAĞI\A:
1/ Arpacık, yılancık, çıban gibi yaralara verüen ad. 2/ Nazar
değmesine karşı tütsü olarak kullanılan bir bîtki. 3/ Bir resmi
sulandırümış renklerle boyama ya da golgeleme biçimi... Penı'-
nun başkenti. 4/ Avı çok olan yer. 5/ Çile durumundaki ipliji
yumak yapmak için kullanılan aygıt... Bir nota. 6/ İçine başka
bir sıvı kanştınlmamış içki... Tann. 7/ Tanus'un plaka işareti...
Pulculukta hatalı basılmış pullar için kullanılan sözcük. 8/ Yıı-
nan abecesinde bir harf... Serbest. 9/ Evin bolümü... Faiz.