05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 KASIM1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 ÇocukOyunu Yarışması • Kfiltür Servisi- Çağdaş Yaşamı Desteldeme Derneğı tarafından. çocuk edebiyatını desteklemek amaayla, "Çağdaş Çocuk Oyunu Yanşması" adında bir yanşma dûzenlendi. Herkese açık olan yanşmada konu sırurlaması yok. Son başvuru tarihı 28 şubat olan yanşmanınjürisini, Zehra Ipşiroğlu. Salih Kanyon, Zeynep Ora'l. Dikmen Gürün Uçarer ve Esen Çamurdan oluşturuyor. Yanşma sonunda birinciye 3. ikinciye 2, üçüncüye de 1 milyon lira paraödülü verilecek. (273 16 32) Salih Keleş sergisi • Kültür Senisi- Rcssam Salih Kcleş'in ilk kişisel sergisi. Akbank Kuzguncuk Siinal GalerİM'nde açıldı. Çalışmalannı halen. Dragos'taki kcndi atölvcsindc sürdürcn sanatçı. M.Ü. Aıatürk Eğitim Fakültesi'nden mczun oldu. Bırçok grup. karma ve varı^malı ^crgivekatılan santçının sergisi 11 aralığa dcksürecck. Sterling Hallovvay öldü • LOS ANGELES(AA>- Walt Disnev çizgıfilmleride dahil olmak üzere bir çok filmde hem seslendirici hem oyuncu olarak görev vapan ünlüaktör Sterling Halloway. önceki gün öldü. 87 yaşındaki aktörün kalp krizi nedeniyle öldüğü açıklandı.Georgia eyaletindeki Cedartovvn kasabasında doğan Hallovvay. AmerikanTiyatroSanatlan Akademısi'ne devam etmişü. Dünyada kadınlar, erkekler ve aşk varoldukça "Casablanca" hep varolacak... 50. yılııı kııtlu olsun, H^asablanca'• Elsa ve Rick'in koca bir savaşı aşıp gelen aşklan, Victor Lazslo'nun görev duygusuyla atbaşı gi- den Elsa tutkusu ve düşlerin kenti Casab- lanca... • Hiçbiri aslında va- rolmamıştır. Casab- lanca aslında, bir avuç insanın patetik öykülerinin birbirine kanştığı gizem. düş ve gönül titreşimleri- nin toplamıdır. ATİLLA DORSAY Kazablanka'ya yolu düşenle- rin - eğer sinema merakı denen şeyden bir parça nasiplerini almışlarsa- Rickin Bannı aradıklan söylenir. Ama kuş- kusuz bulamazlar. Öyle bir yer hiç varolmamışlır çünkü!... Ama zaten o filmle ilgili hiç bir şey varolmamıştır kü... Filmdeki görünümüyle Kazab- lanka kenti, Elsa ve Rick'in koca bir savaşı aşıp gelen aşk- lan, Victor Laszlo'nun görev duygusuyla atbaşı giden Elsa tutkusu... Ve daha başka birçok kişi, duygu ve olay... Hiçbiri aslında varol- mamıştır. Kazablanca, aslında varolmasını hep istediğjmiz. Casablanca Yönet- men: Michaeî Curtiz / Se- naryo : JuHus Epsteim Philip Epsteîn, Howard Koch./ Görûntû: Arthur Edeson / Mûzik/Max Ste- iner Oyuncular: Huaiph- rey Bogart. Ingrid Berg- man, Paul Henreid. Clau- de Rains. Sydney Gre- enstreet, Peter Lorre, S.Z. Sakall, Conrad Veidt. Do- oley Wiison, Marcel Da- lio. Madelejne Le Beau, Helmut Dantine / 1942 yapunı / 98 dakika. pembe roman ve dialerin bize kaba görünümlerini sunduğu o "büyük aşk"lann, olanaksız tutkulann, "vicdan""denen bi- linmeyen organımızın yaşadığı varsayılan büyük duraksama- lann, tarihin bir dönüm nok- tasında. mitik. varolmavan ve alabildiğine gizemli bir beyaz kentte kaderleri saç saç bırbın- ne örülen bir avuç insanın pate- tik öykülerinin birbirine kanştığı bir gizem, düş ve gönül titreşimleri toplamıdır. sonralan ise tümüyle dün- kıyım. Mekan, Hollyvvood'un erkeğı de aynı ölçüde sevmek yamızın sakinlerine yakıştırdığı usta dekorculannın elinden gibi kadınsal bir mucizeyiyaşa- kanşık gönül, duygu, hırs ve çıkma ve bir Hollyvvood büyü- ~ tutku serüvenleri yaşarur. süyle "gerçekten daha gerçek" Fonda, insancıl duygulara bir beyaz düş kentidir. O toplamın içinde. insanoğ- hep verimli bir zemin oluştur- Kışilikler ise boldur: gönlü lunun Homeros'un destanla- muş olan bir savaş vardır: insa- aşklaçdan yorgun, kendı iyilik- nndan beri keşfettiği ve kimi noğlunun tarihi böyunca görüp lenni unutmuş, daha doğrusu zaman tann ve yan-tannlara, görebileceği- şimdilik en kanh derinliklere gömmüş Rick, iki yan Elsa. öykünün kendısine yüklediği "Avrupa'yı Nazi'ler- den kurtarmak" mısyonuyla yüklü solgun ve zayıf ( ama kadınlar erkekte zayıflığı da sevmezler mi?) Victor Laszlo... Ve acımasız Naziler. oportünist ve alaycı Fransız polis sefı (unu- tulmaz Claude Rains), direnişi Afrika'ya taşımış Fransız va- tanseverleri. pasaport peşin- deki çeşitli şüpheliler ve ozellik- le bu yolda yaşamını yitirecek olan birisi (unutulmaz Peter Lorre), Elsa ile Rickin gizli aşklannın tek tanığı tombul ve sevimli barrnen, kentin tûm ya- sadışı etkrnliklerini simgeleyen Arap kaçakçı( yine unutulmaz Sidney Greenstreet)... Ve elbette, (unutuyorduk), sözkonusu aşkı Paris'ten beri bilcn zenci şarkıcı- piyanist Sam... Ve elbette o unutulmaz, bel- lekten kolay çıkmaz melodi: "As Time Goes By": Bunu hiç unutma ,< Bir öpü- cük yalnızca bir öpücüktür / ve bir iççekış yalnızca bir iççekiş / zaman geçse de / bu temel duy- gular değişmez / İkı aşık bağhlık yemınleri eder / ve 'seni seviyorum' derler, zaman geçse de / ve gelecek gûnler neler getirirse getirsin - buna güvene- bilirsin,' ayışığı ve aşk şarkılan / asla demode olmaz ' kalpler- deki tutku. kıskançlık ve nefret de hiç azalmaz ' kadın erkeği gereksinir erkek ise, kımsenın karşı çıkamayacağı biçimde / kendi yolunu çizer , bu asbnda hep aynı öyküdür aşk ve zafer için savaş, ve işini yap ya da öl ikilemi ama zaman geçse de / dünya hep aşıklarla dolu ola- caktır! Evet, dünyada kadınlar, er- kekler ve aşk varoidukça- belki buna romantizm de varoldukça diye eklemek gerek- ^'Casablan- ca" hep varolacak. Öyleyse, bir kez daha "Play it again, Sam"!... 'Onunla öpüştüm, ama hiç tanımıyorum...'Kültür Servisi-Gazetecı Richard J.Anobile. Ingrid Bergman ile 1974 vılında "Casablanca" ile ıljpli bir söyleşi yapmıştı. Aşağıda bu söyleşi- nin ozetını sunuyoruz. Richard J. Anobile- CasaManca'yı ilk ne za- man duvdunuz? Yaklaşık otuz üç yıl önce Hollvvvood'da.O zamanlar David Selznick'le çalışıy'ordum. Bir- likte çalıştığımızda ıyi şcyler üreü'rdik. Fakat daha çok oeni başka stüdyolara gönderirdi. Onun için "İnteımezzo"yu yaptım. Daha sonra birçokfilmlerderol aldım. Hepsindedeya "mü\- teci" ya da" küçük kız" karakterlenni can- landın>ordum. Selznick, birgün beni telefonla aradı ve "Se- nin için harika bir rol var elimde. Wamer Bross, Casablanca adlı bir film çekiyor ve sen Casab- lanca"daki en şahane kadın olacaksın" dedi. Bürosuna gittim ve hikayenin ne olduğunu sor- dum.Bana verdiği yanıt "Öykü hakkında pek birşey bilmiyorum ama çok güzel giyınıp güzel tki erkek arasında kaJan Ingrid Bergman. bir giriş yapacağın için çok sevinçlı\im" oldu. Çılgına donmüştüm. belki de rol işe yaramazdı. "Beni öyküsünü bilmediğin" birşey için sata- ınazsın diye bağırdım. Metni, Epstfiin kardeşler yazacaklardı.Selz- nick onlara güveniyordu. Birgün hikayeyi an- I.atmak için bize büroya geleceklerdi.öeldiler. Öykü hakkında bir fikirleri vardı fakat herşey pek belirsizdi."Şöyle de yapabilinz, böyle de olabilir" diyorlardı. Tek emin olduklan şey filmde çok iyi bir kadronun yer alacağıydı. Ger- çeklen de öyle oldu. En küçük bir rol bile mü- kemmel aktörler tarafından oynandı.Çekime başladık. Bir önceki günden gelecek gün ne yapa- cağımızı bilmıyordum.Bazen moralim çok bozuluyordu.Ortada sadece iskeletı olan bir film vardı ve biz gün günçalışmak zorundaydık. Michael Curtiz. vönetmen. yapımcıyla büyük kavgalar ediyordu çünkü o bıle hikayenin nere- ye gittiğini bilmiyordu. Filmde Paul Henreid ve Humphrey Bogart tarafından canlandınlan her iki karakter dc bana aşık olduğu için bir problemim vardı. Yazarlara filmin sonunda hangı adamla gidece- ğimi sordum. bana henüz karar vermediklerini, son sahneyi iki türlü de çekcceklerini söylediler. Ama bu imkansızdı. Herseyin ötesinde aşık olduğum karakter karşısındaki oyunumla sade- ce seıkat ve acıma duyduğum karakter karsısın^ daki oyunculuğum arasında bir fark olmalıydı. Bana oyunumu keskin sınır ve köşelerle şekil- lendirmemem ve ikisinin arasında rol yapmam gerektiği söylendi. Söyledikleri gibi yaptım. Son sahnenın çekimine geldik, iki türlü çekim yapa- caktık. Birinde Paul Hendreid'le uçağa binip gi- decek, diğerinde Humphrey Bogart'Fa kalacaV tım. tlk çekimi yapük:Vağrnur yağar ve Humphrey Bogart sis içinde tek başına yürüye- rek uzaklaşır.Çekimi bitirdiğimizde bize isteni- lenin bu olduğu ve başka bir son çekmeye gerek olmadığı söylendi.Filmin Oscar alması hepımiz için büyük bir sürpnzdi. Filmi başından sonuna seyretmeyeli otuz vıl olmuştu. British Film Institüte'ün çağnlısı ofa- rak film hakkında konuşmak üzere Londra"ya gittim. Filmı izledikten sonra sahneye çıktığımda ilk söylediğim şey "Ne harika bir filrndı" demek oldu. Dinleyiciye garip gelen bu sözler herkesi kahkııhaya boğdu. - Filmin hangi sonla bitmesi ge- rektiği üzerine bir seciminiz var mıydı? Hayır. bence bu en iyisiydı. Diğe- ri çok hayal kıncı olacaktı. - Bövle belirsiz. devamlı değişen bir senaryoyla çalışmak diğer oyun- cular için nasıl bir şeydi? Evet senaryoda bazen değişiklik- ler oluyordu. Bogart'ın da bu du- rumdan pek rnemnun olduğunu söyleyemem. Birçok insan onu ne kadar yakından tanıdığımı. ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı sonıyor- lar.Benim dc her zaman verdiğim yanıt "Onu öptüm ama hiç tanımı- yorum" oluyor. Hep kendi kenc: i- neydi. sette pek fazla etrafta görün- mez odasında otururdu. Neşeli bir kişiliği yoktu, pek şaka yapmazdı. Ama çok ivi bir rol arkadaşıydı. Çünkü çolc çalışırdı.Filmi gör- düğünüzde o kaba saba sitiline karşın, ne kadar muazzam bir yete- neğı olduğunu anlarsınız. - Sanıvorum filmin tamamı VVar- ner Bross stüdyolannda çekildi. ye- rinde çekim hiç yapılmadı. Bu benim için çok moral bo- zucuydu. Herşey yanlışü. Kazab- lanka halkı ve Araplar olması ge- rektiğinden faklı kostümler içinde gösteriliyordu. Hatta bir ara yapımcıya ve yönetmene Kazab- lanka'ya gidip gerçek sahneler çe- kip çekemeyeceğimizi sordum. Ama savaş süriiyordu ve Kazab- lanka'ya gıtmek de o kadar kolay değildı.Herşey şirketin platolann- da çekildi. oraya koca bir set kur- dular. -Selznick gelip sizin için olağanüstü bir rol bul- duğunu sövlediğinde Humphrev Bogart"la çalışa- cağınızı biliyor muydunuz? Evet bihyordum çünkü Selznick'in bu rolü o kadar hevesle kabul etmemi islemesinin neden- lerinden biri de rol arkadaşımın Humphrey Bo- gart olmasıydı. -Bu sizin rolü istemeniz için bir neden miydi? Evet. Bogart'la çahşmayı çok istiyordum aynı zamanda çok da korkuyordum. "Malta Şahın'- 'indeki oyununu defalarca seyrettim. Onunla karşılaştığımda artık çok korkmuyordum. -Garip ya da alışılmadık bir çaîışına stili var mıydı? Rolüne kolay konsantre olabilen bir aktör müvdü. yoksa adapte olabilmesi zor muydu? Özel bir stili yoktu. Doğal bir aktördû ve rolü- ne adapte olmada hiç zorluk çekmezdi.Her an rolüne hazırdı ve havasındaydı. -Fiim ilk gösterime girdiği zaman nasıl tepkiler aldı? Eleştiriler olumluydu . Öyle olmasaydı ödüle aday gösterilmezdi. Film insanlan ilk başta, daha sonradan etkilediği kadar etkilemedi. Fil- mi sekiz defa görenler her defasında filmin yalnızca özel bir sahnesıni izlemek için ekran başına oturup tamamını seyrettiklerinı belirti- yorlar. 'Casablanca' 50 yıl önce ilk kez bugün NewYork'ta gösterime girmişti Aşk, ancak düş olıuıea güzelKültür Servisi-"Casablanca" filmi \anm yüzyılı geride bıraktı, yine de sonsuza dek sü- recek anlarla dolu. Michael Curtiz'in ölümsüz fılmindeki unutulmaz ikili Ing- rid Bergman ve Humphrey Bo- gart . Ve 50 yıl sonra "Bir daha cal Sam." Onşlerimizin filmi "Casab- ca"nın. 26 Kasım 1942'de Nevv York"ta prömiyeri yapılmıştı. Filmin SO.yılı bu akşam Ameri- ka'da gerçekleştirilecek baloyla kutlanacak. Stern dergisınin . "Casablanca"yi kapak yaptığı sayısındaki, filmle ilgili ilginç yorumlar ve notlann yer aldığı yazıyı aktanyoruz: . Uk kez sigara içmek gibi. İç- ki içmek ya da seks gibi. İlk kez izlendiğinde "Casablanca" aslı- nda o kadar harika bir film de- ğil. Çünkü manüksız, inandıncı olmayan kışilikler, geçmiş za- mana yönelik göndermeler... Her insanı gözyaşlanna boğan o sahne olmasa. . İkinci izleyişte daha iyi. En azından Paris'i biliyorsunuz ve neden "As Time Goes By"da insanlann o kadar trajedik baktıklannı. Yine aynı sahnede mutlaka gözyaşı döküyorsu- 'As Time Goes By', Ilsa: "Bir daha çal Sam, o günlerin anısı için..." nuz. . Cçüncüsünde havaalanın- daki veda sahnesini mutlaka ez- bere okuyacak oluyorsunuz. Humphrey Bogart'ın 14 sigara içtiğini, dört kez "Gözlerine ba- kıyorum küçüğüm" dcdiğını ve Ingrid Bergmanı üç kez öptü- ğünü. . Şimdi yeni küçük keşifler başlıyor. Bogart'ın ilk sahnede sigara içerken parmaklanyla burnuna dokunuşu. (Herhaİde çekimler sırasmda sarhoştu) Şişman Sdyney Greenstreet'in Ingrid Bergman'ın önünde eği- lirken aynı anda bir sineği öldü- rûşünü. . Dördüncü kez de filmin ba- şında çıkan o aptal dünya küre- sini bile seviyorsunuz. Yine de neden Irigrid Bergman"ın sade- ce sol gözüyle ağladığını soru- yorsunuz? Sonra neden Rick ve Lisa son sahnede havaalanı pis- ti üzerinden uzaklaşıyorlar yani arabalannın bulunduğu yerden uzağa? Fas'ta hiç sis olur mu ki? Özellikle de İlsa'nın "Seni ne kadar çok sevdiğimi bilseydin" sözlerinden sonra ne olduğunu merak ediyorsunuz. Çünkü bu sahnenen devamı şöyle: Öpü- cük, kuleye geçiş. Rick pencere- de sigara içcr. Anladık sigara ama ya sonrası? Yani şimdi on- lar yaptı mı vapmadılar mı? . Neden Robert Coover ve milyonlarca insan. 50 yıl önce 26 Kasım 1942"de prömiyeri yapılan bufilmibeş kez seyredi- yor? Altına kez seyredecekleri- ne yine seviniyorlar. Neden ye- dincisinde yeniden havaalanı sahnesinde ağlayacaklar? . Neden bu filmi hiç seyret- meyen o şanssız insanlar piya- no çalan Sam'i tanıyorlar ve Bogart'ı trençkotuyla anımsı- yorlar? Neden Casablanca ko- lektif bilincimize bir kültür ha- zinesi olarak kazındı? Küçük rollere dek harika oyuncular mı buna neden? Egzotik mekanı mı, aşk mı. acı mı, kahramanlık mı?...Evet, hepsi var tamam da bunu başka yerlerdede gördük. . Buradaki herşeyi bir şekilde başka yerlerde görmüş olma- mız Casablanca'nın başansının sırn belki. Bu film sonuna ka- dar klişelerle dolu. "Beni son kez öpüyormuşcasına öp". "unutmak için içmek". "soru yok. anlaşmıştık". Yağmurda öylece bırakılıvermek, diğeri si- lahı çektikten sonra ateş etmek. "Tüm dünyanın parçalandığı bir anda bız birbirimıze aşık ol- malı mı>dık?". "Sevgılim. bi- zim parçamız çalıyor"...Öylesf- ne çok motif var ki, bunlar daha önceki filmlerden mi çalındı yoksa daha sonraki fılmler mi bunu Casablanca'- dan aldı? Hiç önemli değil. Ön- cekiler ve sonrakiler, tüm fılm- ler Casablanca'da buluştu. . Şans eseri meydana geleri olaylar Casablanca"ya kimse- nin başta tahmin edemeyeceği kadar büyük başan ka- zandırmıştı. Filmi yapanlar bile böylesine büyük bir başanyı düşünmemiş ve istememişlerdı. . Yönetmen Michael Curüz için, ki dahiden öte dakikhği ile tanınır. bu yönettiği yüzlerce fılmden biri. 126."ıncısıydı. Bo- gart'ın her zamanki gibi alkolle ve kıskanç kansıyla başı dert- teydi. Ingrid Bergman ise daha sonra çe\ ireceği "Saat Çalınca" fılmindeki rolünü düşünüyor- du. Paul Henreid. Victor Lasz- lo rolüyle Bogart'ın arkasında ikinci keman olmak ıstemediği için şikayet ediyordu. Senaryo ise 'kamera' dendiğinde ancak yan yanya tamamlanmıştı. "Everbody Comes To Rick's"- adlı hiç sahnelenmemiş tiyatro oyununu, yaz aylannda War- ner Stüdyosu'na gelen neredey- se herkes parmaklamışu. . Epstein ikizleri Julius ve Philip esprili diyaloglan hazır- lamakla görevliydiler. Hovvard Koch politik arka plan için yazıyordu. Casey Robinson da romantik, dolayısıyla filmin en aptal sahneleri için., Burada Bergman'a şu tümceyi söyleti- yordu: "Duyulan bir top mangası- nın top atışlan mıydı yoksa kal- bimin sesi mi?" Ya da "Sen ikimiz için de dü- şünmek zorunda kalacaksm." Aynca Curtiz'in kansı da i^e kanşacak; Bogart'ın "Here's good luck to you" tümcesini peltek bir dille "Here's looking at you. kid"e dönüştürecekti. Haİ B.VVallis de o ünlü son tümceyi ortaya atmış. Bogart bu tümceyi çekimlerin bitme- sinden üç hafta sonra yeniden okumak zorunda kalıruş, tüm- ce görüntüye senkronize edil- mişti. . Wallis yine de Casablanca'- nın pek adı geçmeyen kahra- manıdır. O. stüdyo patronu U nutulmaz oyuncular Humphrev Bogart, Ingrid Bergman, Paul Henreid ve Claude Rains. Jack VVarner'ın tüm itirazlanna ve "Kim bu Bogart'ı öpmek is- ter ki" görüşüne karşın, gangs- ter tıpli Bogart'ın bir aşığı can- landırmasında etkili oldu. . En iddialı Casablanca söy- lentisi ise, o dönemlerde Rea- gan ve seks yıldızı Ann Sheri- dan'a başrollerin oynatılmak istendiğiydi. Ama herhalde stüdyonun yeniden gazete rrfanşetlerine girebilmesi için uydurulan bir haberdi. . Boşluk, işte bu. Casablan- ca'nın ikinci büyük sırnydı. Yüzlerdeki boş ifade, söylen- meyen ve gösterilmeyen herşey bu filmi bir kült haline getirdi. Rick. hiçbir zaman 'seni seviyo- rum' demiyordu. İlsa'dan ken- 'disine ateş etmesini istiyordu. Rick onu bir başkasıyla gönde- riyordu. Biz bunlan seyrediyor ve düşünüyoruz: "Tanrtm onu ne kadar çok seviyor..." . Bizler bu filmde görmek is- tediğimizi gördük. Hiç kimse bu büyüyü ifadesız yüzûyle Bo- gart gibi yaratamadı. O öylesi şeyleri arkasında bırakmışü, yaşamıştı ki...Ölümünden yı- llarca sonra ölümsüzlüğe ka- vuştu. Bir kuşağa o nasıl sigara içıleceğini, şapkanın nasıl taşı- nacağını, aşık olunduğunda ici- leceğini öğretti. Ve aşktan da önemli şeyler olduğunu...Aşk ancak bir düş olduğunda güzel- dir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle