Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 KASIM1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
ÇocukOyunu
Yarışması
• Kfiltür Servisi- Çağdaş
Yaşamı Desteldeme Derneğı
tarafından. çocuk
edebiyatını desteklemek
amaayla, "Çağdaş Çocuk
Oyunu Yanşması" adında
bir yanşma dûzenlendi.
Herkese açık olan yanşmada
konu sırurlaması yok. Son
başvuru tarihı 28 şubat olan
yanşmanınjürisini, Zehra
Ipşiroğlu. Salih Kanyon,
Zeynep Ora'l. Dikmen Gürün
Uçarer ve Esen Çamurdan
oluşturuyor. Yanşma
sonunda birinciye 3. ikinciye
2, üçüncüye de 1 milyon lira
paraödülü verilecek. (273 16
32)
Salih Keleş
sergisi
• Kültür Senisi- Rcssam
Salih Kcleş'in ilk kişisel
sergisi. Akbank Kuzguncuk
Siinal GalerİM'nde açıldı.
Çalışmalannı halen.
Dragos'taki kcndi
atölvcsindc sürdürcn sanatçı.
M.Ü. Aıatürk Eğitim
Fakültesi'nden mczun oldu.
Bırçok grup. karma ve
varı^malı ^crgivekatılan
santçının sergisi 11 aralığa
dcksürecck.
Sterling
Hallovvay öldü
• LOS ANGELES(AA>-
Walt Disnev çizgıfilmleride
dahil olmak üzere bir çok
filmde hem seslendirici hem
oyuncu olarak görev vapan
ünlüaktör Sterling
Halloway. önceki gün öldü.
87 yaşındaki aktörün kalp
krizi nedeniyle öldüğü
açıklandı.Georgia
eyaletindeki Cedartovvn
kasabasında doğan Hallovvay.
AmerikanTiyatroSanatlan
Akademısi'ne devam etmişü.
Dünyada kadınlar, erkekler ve aşk varoldukça "Casablanca" hep varolacak...
50. yılııı kııtlu olsun, H^asablanca'• Elsa ve Rick'in
koca bir savaşı aşıp
gelen aşklan, Victor
Lazslo'nun görev
duygusuyla atbaşı gi-
den Elsa tutkusu ve
düşlerin kenti Casab-
lanca...
• Hiçbiri aslında va-
rolmamıştır. Casab-
lanca aslında, bir
avuç insanın patetik
öykülerinin birbirine
kanştığı gizem. düş
ve gönül titreşimleri-
nin toplamıdır.
ATİLLA DORSAY
Kazablanka'ya yolu düşenle-
rin - eğer sinema merakı denen
şeyden bir parça nasiplerini
almışlarsa- Rickin Bannı
aradıklan söylenir. Ama kuş-
kusuz bulamazlar. Öyle bir yer
hiç varolmamışlır çünkü!...
Ama zaten o filmle ilgili hiç
bir şey varolmamıştır kü...
Filmdeki görünümüyle Kazab-
lanka kenti, Elsa ve Rick'in
koca bir savaşı aşıp gelen aşk-
lan, Victor Laszlo'nun görev
duygusuyla atbaşı giden Elsa
tutkusu...
Ve daha başka birçok kişi,
duygu ve olay...
Hiçbiri aslında varol-
mamıştır. Kazablanca, aslında
varolmasını hep istediğjmiz.
Casablanca Yönet-
men: Michaeî Curtiz / Se-
naryo : JuHus Epsteim
Philip Epsteîn, Howard
Koch./ Görûntû: Arthur
Edeson / Mûzik/Max Ste-
iner Oyuncular: Huaiph-
rey Bogart. Ingrid Berg-
man, Paul Henreid. Clau-
de Rains. Sydney Gre-
enstreet, Peter Lorre, S.Z.
Sakall, Conrad Veidt. Do-
oley Wiison, Marcel Da-
lio. Madelejne Le Beau,
Helmut Dantine / 1942
yapunı / 98 dakika.
pembe roman ve dialerin bize
kaba görünümlerini sunduğu o
"büyük aşk"lann, olanaksız
tutkulann, "vicdan""denen bi-
linmeyen organımızın yaşadığı
varsayılan büyük duraksama-
lann, tarihin bir dönüm nok-
tasında. mitik. varolmavan ve
alabildiğine gizemli bir beyaz
kentte kaderleri saç saç bırbın-
ne örülen bir avuç insanın pate-
tik öykülerinin birbirine
kanştığı bir gizem, düş ve gönül
titreşimleri toplamıdır.
sonralan ise tümüyle dün- kıyım. Mekan, Hollyvvood'un erkeğı de aynı ölçüde sevmek
yamızın sakinlerine yakıştırdığı usta dekorculannın elinden gibi kadınsal bir mucizeyiyaşa-
kanşık gönül, duygu, hırs ve çıkma ve bir Hollyvvood büyü- ~
tutku serüvenleri yaşarur. süyle "gerçekten daha gerçek"
Fonda, insancıl duygulara bir beyaz düş kentidir.
O toplamın içinde. insanoğ- hep verimli bir zemin oluştur- Kışilikler ise boldur: gönlü
lunun Homeros'un destanla- muş olan bir savaş vardır: insa- aşklaçdan yorgun, kendı iyilik-
nndan beri keşfettiği ve kimi noğlunun tarihi böyunca görüp lenni unutmuş, daha doğrusu
zaman tann ve yan-tannlara, görebileceği- şimdilik en kanh derinliklere gömmüş Rick, iki
yan Elsa. öykünün kendısine
yüklediği "Avrupa'yı Nazi'ler-
den kurtarmak" mısyonuyla
yüklü solgun ve zayıf ( ama
kadınlar erkekte zayıflığı da
sevmezler mi?) Victor Laszlo...
Ve acımasız Naziler. oportünist
ve alaycı Fransız polis sefı (unu-
tulmaz Claude Rains), direnişi
Afrika'ya taşımış Fransız va-
tanseverleri. pasaport peşin-
deki çeşitli şüpheliler ve ozellik-
le bu yolda yaşamını yitirecek
olan birisi (unutulmaz Peter
Lorre), Elsa ile Rickin gizli
aşklannın tek tanığı tombul ve
sevimli barrnen, kentin tûm ya-
sadışı etkrnliklerini simgeleyen
Arap kaçakçı( yine unutulmaz
Sidney Greenstreet)...
Ve elbette, (unutuyorduk),
sözkonusu aşkı Paris'ten beri
bilcn zenci şarkıcı- piyanist
Sam...
Ve elbette o unutulmaz, bel-
lekten kolay çıkmaz melodi:
"As Time Goes By":
Bunu hiç unutma ,< Bir öpü-
cük yalnızca bir öpücüktür / ve
bir iççekış yalnızca bir iççekiş /
zaman geçse de / bu temel duy-
gular değişmez / İkı aşık
bağhlık yemınleri eder / ve 'seni
seviyorum' derler, zaman geçse
de / ve gelecek gûnler neler
getirirse getirsin - buna güvene-
bilirsin,' ayışığı ve aşk şarkılan /
asla demode olmaz ' kalpler-
deki tutku. kıskançlık ve nefret
de hiç azalmaz ' kadın erkeği
gereksinir erkek ise, kımsenın
karşı çıkamayacağı biçimde /
kendi yolunu çizer , bu asbnda
hep aynı öyküdür aşk ve zafer
için savaş, ve işini yap ya da öl
ikilemi ama zaman geçse de /
dünya hep aşıklarla dolu ola-
caktır!
Evet, dünyada kadınlar, er-
kekler ve aşk varoidukça- belki
buna romantizm de varoldukça
diye eklemek gerek- ^'Casablan-
ca" hep varolacak. Öyleyse, bir
kez daha "Play it again,
Sam"!...
'Onunla öpüştüm, ama
hiç tanımıyorum...'Kültür Servisi-Gazetecı Richard J.Anobile.
Ingrid Bergman ile 1974 vılında "Casablanca"
ile ıljpli bir söyleşi yapmıştı. Aşağıda bu söyleşi-
nin ozetını sunuyoruz.
Richard J. Anobile- CasaManca'yı ilk ne za-
man duvdunuz?
Yaklaşık otuz üç yıl önce Hollvvvood'da.O
zamanlar David Selznick'le çalışıy'ordum. Bir-
likte çalıştığımızda ıyi şcyler üreü'rdik. Fakat
daha çok oeni başka stüdyolara gönderirdi.
Onun için "İnteımezzo"yu yaptım. Daha sonra
birçokfilmlerderol aldım. Hepsindedeya "mü\-
teci" ya da" küçük kız" karakterlenni can-
landın>ordum.
Selznick, birgün beni telefonla aradı ve "Se-
nin için harika bir rol var elimde. Wamer Bross,
Casablanca adlı bir film çekiyor ve sen Casab-
lanca"daki en şahane kadın olacaksın" dedi.
Bürosuna gittim ve hikayenin ne olduğunu sor-
dum.Bana verdiği yanıt "Öykü hakkında pek
birşey bilmiyorum ama çok güzel giyınıp güzel
tki erkek arasında kaJan Ingrid Bergman.
bir giriş yapacağın için çok sevinçlı\im" oldu.
Çılgına donmüştüm. belki de rol işe yaramazdı.
"Beni öyküsünü bilmediğin" birşey için sata-
ınazsın diye bağırdım.
Metni, Epstfiin kardeşler yazacaklardı.Selz-
nick onlara güveniyordu. Birgün hikayeyi an-
I.atmak için bize büroya geleceklerdi.öeldiler.
Öykü hakkında bir fikirleri vardı fakat herşey
pek belirsizdi."Şöyle de yapabilinz, böyle de
olabilir" diyorlardı. Tek emin olduklan şey
filmde çok iyi bir kadronun yer alacağıydı. Ger-
çeklen de öyle oldu. En küçük bir rol bile mü-
kemmel aktörler tarafından oynandı.Çekime
başladık.
Bir önceki günden gelecek gün ne yapa-
cağımızı bilmıyordum.Bazen moralim çok
bozuluyordu.Ortada sadece iskeletı olan bir
film vardı ve biz gün günçalışmak zorundaydık.
Michael Curtiz. vönetmen. yapımcıyla büyük
kavgalar ediyordu çünkü o bıle hikayenin nere-
ye gittiğini bilmiyordu.
Filmde Paul Henreid ve Humphrey Bogart
tarafından canlandınlan her iki karakter dc
bana aşık olduğu için bir problemim vardı.
Yazarlara filmin sonunda hangı adamla gidece-
ğimi sordum. bana henüz karar vermediklerini,
son sahneyi iki türlü de çekcceklerini söylediler.
Ama bu imkansızdı. Herseyin ötesinde aşık
olduğum karakter karşısındaki oyunumla sade-
ce seıkat ve acıma duyduğum karakter karsısın^
daki oyunculuğum arasında bir fark olmalıydı.
Bana oyunumu keskin sınır ve köşelerle şekil-
lendirmemem ve ikisinin arasında rol yapmam
gerektiği söylendi. Söyledikleri gibi yaptım. Son
sahnenın çekimine geldik, iki türlü çekim yapa-
caktık. Birinde Paul Hendreid'le uçağa binip gi-
decek, diğerinde Humphrey Bogart'Fa kalacaV
tım. tlk çekimi yapük:Vağrnur yağar ve
Humphrey Bogart sis içinde tek başına yürüye-
rek uzaklaşır.Çekimi bitirdiğimizde bize isteni-
lenin bu olduğu ve başka bir son çekmeye gerek
olmadığı söylendi.Filmin Oscar alması hepımiz
için büyük bir sürpnzdi.
Filmi başından sonuna seyretmeyeli otuz vıl
olmuştu. British Film Institüte'ün çağnlısı ofa-
rak film hakkında konuşmak üzere Londra"ya
gittim. Filmı izledikten sonra sahneye
çıktığımda ilk söylediğim şey "Ne harika bir
filrndı" demek oldu. Dinleyiciye
garip gelen bu sözler herkesi
kahkııhaya boğdu.
- Filmin hangi sonla bitmesi ge-
rektiği üzerine bir seciminiz var
mıydı?
Hayır. bence bu en iyisiydı. Diğe-
ri çok hayal kıncı olacaktı.
- Bövle belirsiz. devamlı değişen
bir senaryoyla çalışmak diğer oyun-
cular için nasıl bir şeydi?
Evet senaryoda bazen değişiklik-
ler oluyordu. Bogart'ın da bu du-
rumdan pek rnemnun olduğunu
söyleyemem. Birçok insan onu ne
kadar yakından tanıdığımı. ondan
hoşlanıp hoşlanmadığımı sonıyor-
lar.Benim dc her zaman verdiğim
yanıt "Onu öptüm ama hiç tanımı-
yorum" oluyor. Hep kendi kenc:
i-
neydi. sette pek fazla etrafta görün-
mez odasında otururdu. Neşeli bir
kişiliği yoktu, pek şaka yapmazdı.
Ama çok ivi bir rol arkadaşıydı.
Çünkü çolc çalışırdı.Filmi gör-
düğünüzde o kaba saba sitiline
karşın, ne kadar muazzam bir yete-
neğı olduğunu anlarsınız.
- Sanıvorum filmin tamamı VVar-
ner Bross stüdyolannda çekildi. ye-
rinde çekim hiç yapılmadı.
Bu benim için çok moral bo-
zucuydu. Herşey yanlışü. Kazab-
lanka halkı ve Araplar olması ge-
rektiğinden faklı kostümler içinde
gösteriliyordu. Hatta bir ara
yapımcıya ve yönetmene Kazab-
lanka'ya gidip gerçek sahneler çe-
kip çekemeyeceğimizi sordum.
Ama savaş süriiyordu ve Kazab-
lanka'ya gıtmek de o kadar kolay
değildı.Herşey şirketin platolann-
da çekildi. oraya koca bir set kur-
dular.
-Selznick gelip sizin için olağanüstü bir rol bul-
duğunu sövlediğinde Humphrev Bogart"la çalışa-
cağınızı biliyor muydunuz?
Evet bihyordum çünkü Selznick'in bu rolü o
kadar hevesle kabul etmemi islemesinin neden-
lerinden biri de rol arkadaşımın Humphrey Bo-
gart olmasıydı.
-Bu sizin rolü istemeniz için bir neden miydi?
Evet. Bogart'la çahşmayı çok istiyordum aynı
zamanda çok da korkuyordum. "Malta Şahın'-
'indeki oyununu defalarca seyrettim. Onunla
karşılaştığımda artık çok korkmuyordum.
-Garip ya da alışılmadık bir çaîışına stili var
mıydı? Rolüne kolay konsantre olabilen bir aktör
müvdü. yoksa adapte olabilmesi zor muydu?
Özel bir stili yoktu. Doğal bir aktördû ve rolü-
ne adapte olmada hiç zorluk çekmezdi.Her an
rolüne hazırdı ve havasındaydı.
-Fiim ilk gösterime girdiği zaman nasıl tepkiler
aldı?
Eleştiriler olumluydu . Öyle olmasaydı ödüle
aday gösterilmezdi. Film insanlan ilk başta,
daha sonradan etkilediği kadar etkilemedi. Fil-
mi sekiz defa görenler her defasında filmin
yalnızca özel bir sahnesıni izlemek için ekran
başına oturup tamamını seyrettiklerinı belirti-
yorlar.
'Casablanca' 50 yıl önce ilk kez bugün NewYork'ta gösterime girmişti
Aşk, ancak düş olıuıea güzelKültür Servisi-"Casablanca"
filmi \anm yüzyılı geride
bıraktı, yine de sonsuza dek sü-
recek anlarla dolu.
Michael Curtiz'in ölümsüz
fılmindeki unutulmaz ikili Ing-
rid Bergman ve Humphrey Bo-
gart . Ve 50 yıl sonra "Bir daha
cal Sam."
Onşlerimizin filmi "Casab-
ca"nın. 26 Kasım 1942'de Nevv
York"ta prömiyeri yapılmıştı.
Filmin SO.yılı bu akşam Ameri-
ka'da gerçekleştirilecek baloyla
kutlanacak. Stern dergisınin .
"Casablanca"yi kapak yaptığı
sayısındaki, filmle ilgili ilginç
yorumlar ve notlann yer aldığı
yazıyı aktanyoruz:
. Uk kez sigara içmek gibi. İç-
ki içmek ya da seks gibi. İlk kez
izlendiğinde "Casablanca" aslı-
nda o kadar harika bir film de-
ğil. Çünkü manüksız, inandıncı
olmayan kışilikler, geçmiş za-
mana yönelik göndermeler...
Her insanı gözyaşlanna boğan
o sahne olmasa.
. İkinci izleyişte daha iyi. En
azından Paris'i biliyorsunuz ve
neden "As Time Goes By"da
insanlann o kadar trajedik
baktıklannı. Yine aynı sahnede
mutlaka gözyaşı döküyorsu-
'As Time Goes By', Ilsa: "Bir daha çal Sam, o günlerin anısı için..."
nuz.
. Cçüncüsünde havaalanın-
daki veda sahnesini mutlaka ez-
bere okuyacak oluyorsunuz.
Humphrey Bogart'ın 14 sigara
içtiğini, dört kez "Gözlerine ba-
kıyorum küçüğüm" dcdiğını ve
Ingrid Bergmanı üç kez öptü-
ğünü.
. Şimdi yeni küçük keşifler
başlıyor. Bogart'ın ilk sahnede
sigara içerken parmaklanyla
burnuna dokunuşu. (Herhaİde
çekimler sırasmda sarhoştu)
Şişman Sdyney Greenstreet'in
Ingrid Bergman'ın önünde eği-
lirken aynı anda bir sineği öldü-
rûşünü.
. Dördüncü kez de filmin ba-
şında çıkan o aptal dünya küre-
sini bile seviyorsunuz. Yine de
neden Irigrid Bergman"ın sade-
ce sol gözüyle ağladığını soru-
yorsunuz? Sonra neden Rick ve
Lisa son sahnede havaalanı pis-
ti üzerinden uzaklaşıyorlar yani
arabalannın bulunduğu yerden
uzağa? Fas'ta hiç sis olur mu ki?
Özellikle de İlsa'nın "Seni ne
kadar çok sevdiğimi bilseydin"
sözlerinden sonra ne olduğunu
merak ediyorsunuz. Çünkü bu
sahnenen devamı şöyle: Öpü-
cük, kuleye geçiş. Rick pencere-
de sigara içcr. Anladık sigara
ama ya sonrası? Yani şimdi on-
lar yaptı mı vapmadılar mı?
. Neden Robert Coover ve
milyonlarca insan. 50 yıl önce
26 Kasım 1942"de prömiyeri
yapılan bufilmibeş kez seyredi-
yor? Altına kez seyredecekleri-
ne yine seviniyorlar. Neden ye-
dincisinde yeniden havaalanı
sahnesinde ağlayacaklar?
. Neden bu filmi hiç seyret-
meyen o şanssız insanlar piya-
no çalan Sam'i tanıyorlar ve
Bogart'ı trençkotuyla anımsı-
yorlar? Neden Casablanca ko-
lektif bilincimize bir kültür ha-
zinesi olarak kazındı? Küçük
rollere dek harika oyuncular mı
buna neden? Egzotik mekanı
mı, aşk mı. acı mı, kahramanlık
mı?...Evet, hepsi var tamam da
bunu başka yerlerdede gördük.
. Buradaki herşeyi bir şekilde
başka yerlerde görmüş olma-
mız Casablanca'nın başansının
sırn belki. Bu film sonuna ka-
dar klişelerle dolu. "Beni son
kez öpüyormuşcasına öp".
"unutmak için içmek". "soru
yok. anlaşmıştık". Yağmurda
öylece bırakılıvermek, diğeri si-
lahı çektikten sonra ateş etmek.
"Tüm dünyanın parçalandığı
bir anda bız birbirimıze aşık ol-
malı mı>dık?". "Sevgılim. bi-
zim parçamız çalıyor"...Öylesf-
ne çok motif var ki, bunlar
daha önceki filmlerden mi
çalındı yoksa daha sonraki
fılmler mi bunu Casablanca'-
dan aldı? Hiç önemli değil. Ön-
cekiler ve sonrakiler, tüm fılm-
ler Casablanca'da buluştu.
. Şans eseri meydana geleri
olaylar Casablanca"ya kimse-
nin başta tahmin edemeyeceği
kadar büyük başan ka-
zandırmıştı. Filmi yapanlar bile
böylesine büyük bir başanyı
düşünmemiş ve istememişlerdı.
. Yönetmen Michael Curüz
için, ki dahiden öte dakikhği ile
tanınır. bu yönettiği yüzlerce
fılmden biri. 126."ıncısıydı. Bo-
gart'ın her zamanki gibi alkolle
ve kıskanç kansıyla başı dert-
teydi. Ingrid Bergman ise daha
sonra çe\ ireceği "Saat Çalınca"
fılmindeki rolünü düşünüyor-
du. Paul Henreid. Victor Lasz-
lo rolüyle Bogart'ın arkasında
ikinci keman olmak ıstemediği
için şikayet ediyordu. Senaryo
ise 'kamera' dendiğinde ancak
yan yanya tamamlanmıştı.
"Everbody Comes To Rick's"-
adlı hiç sahnelenmemiş tiyatro
oyununu, yaz aylannda War-
ner Stüdyosu'na gelen neredey-
se herkes parmaklamışu.
. Epstein ikizleri Julius ve
Philip esprili diyaloglan hazır-
lamakla görevliydiler. Hovvard
Koch politik arka plan için
yazıyordu. Casey Robinson da
romantik, dolayısıyla filmin en
aptal sahneleri için., Burada
Bergman'a şu tümceyi söyleti-
yordu:
"Duyulan bir top mangası-
nın top atışlan mıydı yoksa kal-
bimin sesi mi?"
Ya da "Sen ikimiz için de dü-
şünmek zorunda kalacaksm."
Aynca Curtiz'in kansı da i^e
kanşacak; Bogart'ın "Here's
good luck to you" tümcesini
peltek bir dille "Here's looking
at you. kid"e dönüştürecekti.
Haİ B.VVallis de o ünlü son
tümceyi ortaya atmış. Bogart
bu tümceyi çekimlerin bitme-
sinden üç hafta sonra yeniden
okumak zorunda kalıruş, tüm-
ce görüntüye senkronize edil-
mişti.
. Wallis yine de Casablanca'-
nın pek adı geçmeyen kahra-
manıdır. O. stüdyo patronu
U nutulmaz oyuncular Humphrev Bogart, Ingrid Bergman, Paul Henreid ve Claude Rains.
Jack VVarner'ın tüm itirazlanna
ve "Kim bu Bogart'ı öpmek is-
ter ki" görüşüne karşın, gangs-
ter tıpli Bogart'ın bir aşığı can-
landırmasında etkili oldu.
. En iddialı Casablanca söy-
lentisi ise, o dönemlerde Rea-
gan ve seks yıldızı Ann Sheri-
dan'a başrollerin oynatılmak
istendiğiydi. Ama herhalde
stüdyonun yeniden gazete
rrfanşetlerine girebilmesi için
uydurulan bir haberdi.
. Boşluk, işte bu. Casablan-
ca'nın ikinci büyük sırnydı.
Yüzlerdeki boş ifade, söylen-
meyen ve gösterilmeyen herşey
bu filmi bir kült haline getirdi.
Rick. hiçbir zaman 'seni seviyo-
rum' demiyordu. İlsa'dan ken-
'disine ateş etmesini istiyordu.
Rick onu bir başkasıyla gönde-
riyordu. Biz bunlan seyrediyor
ve düşünüyoruz: "Tanrtm onu
ne kadar çok seviyor..."
. Bizler bu filmde görmek is-
tediğimizi gördük. Hiç kimse
bu büyüyü ifadesız yüzûyle Bo-
gart gibi yaratamadı. O öylesi
şeyleri arkasında bırakmışü,
yaşamıştı ki...Ölümünden yı-
llarca sonra ölümsüzlüğe ka-
vuştu. Bir kuşağa o nasıl sigara
içıleceğini, şapkanın nasıl taşı-
nacağını, aşık olunduğunda ici-
leceğini öğretti. Ve aşktan da
önemli şeyler olduğunu...Aşk
ancak bir düş olduğunda güzel-
dir.