Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM1992 ÇARŞAMBA ?
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yirmi Yamalı Bohça: YÖK Yasası
Prof.Dr. MUSTAFA ÖZYURT Uludağ ÜnL, TıpFak.
Y
iiksck Öğreiım Yasası.
vürürlüee girdiği 4.II.
Î991 İarihinden bu
>ana, tam yirmi kere
değiştirilmiş. Neresin-
den bakarsanız bakın.
yirmi yamalı bir bohçayı andınyor
Bir yama daha eklense ne fark eder?
İçinde bulunduğumuz kasım ayının
dördünde, Yüksek Öğretim Yasası 11
yılını doldurdu. Geçen bu süre içinde.
hiçbir konu ünıversiteler yasası kadar
güncel kalmadı. Gün geçmiyor ki ga-
zetelerdc, bu konuya değinen bir yaa
çıkmasın. Milli Eğjtim BakanlığVndan
üniversitelere gönderilen Yüksek Öğ-
retim Kanunu"nda bazı değişikler
yapılması hakkındaki son kanun ta-
sansı da daha önceki benzerlerinden
biri.
Değişiklikler içerdiği söylenen tas-
lak, yüzeysel bir incelemeyİe bile, baş-
tan sona tutarsızlıklar içinde yüzüyor.
Gene! gerekçesı. üniversite felsefesi ve
gerçek üniversite kavramından yok-
sun. Üniversite içın yapılan tanımda,
üniversitenin özgürce bilim üretmek,
akademik düzeyde öğretim yapmak
gibi ana işlevlerine hiç yer verilmediği
dikkati çekiyor. Aynca bilimselliğe.
eğitime ve öğretime ağırlık veren bir
maddesine de denk gelmedik. Yapı-
lması ıstenilen birkaç değişikle 2000'li
yıllann eşiğinde ve bilgi toplumu çağı-
nda y aşadığımızın da bilincinde ola-
rak, yüksek öğretim sisteminde yeni
bir anlayış. yeni bir yapılaşmanın geti-
rilmesi düşüncesi nasıi gerçekleşecek?
Köklü bir üniversite reformunun
gerçekıeşebilmesi için anayasanın
yüksek öğretimle ilgili maddeleri engel
olarak gösterilip. birkaç küçük deği-
şiklikle yetinilmesi ve hemen ardından
"Mevcut sistemin saydam (şeffaf),
katılımcı bir ortamda bannması
mümkün değildi'" diyerek baştan çeliş-
kiyedüşülmesi ilginçtir. Aynca sürekli
yakınma konusu edilen anayasanın
kısıtlayıcı maddelerinin etkisini yumu-
şatma izlenimi verecek en küçük bir
yaklaşıma da rastlanmamaktadır.
Tam tersine. hazırlanan tasanyla re-
form yapmak şöyle dursun. 2547 sayılı
yasayı mumla aratacak. karmakanşık
maddelerle, işin içinden çıkılmaz du-
ruma sokulmuş. Örneğin rektör seçi-
minde oluşturulmak ıstenilen seçici
kurul, işi çıkmaza sokmaktan öteye.
ne yenilik getirmektedir? Üniversite ve
fakülte yönetim kurullannın oluş-
masında il yöneticileri ve ban dernek
temsilcilerinin bulunması, katılımcı
demokrasiye örnek midir? Rektör se-
çiminde tek dereceli sistemden kaç-
mak. özerk ünıversiteye inanmayan-
lann can simididir. Aslında Türk üni-
versitelerinde rektör seçimı geleneği,
tek dereceli sisteme dayanmaktadır.
İşte sıze bunun eldekı eski bir kanıtı:
II Teşrinievvel (Ekim) J335(l9l9)ta-
rih ve 257 sayıh Darülfünunu Osmani
Nizamnamesi'nin 19. maddesinde
"Darülfünun emini. Darülfünunun
umumi rr.üderris ve muallimleri tarafı-
ndan iki sene müddetle ıntihab olu-
nur*" demekle bu geleneğin kökleri-
nin nereye kadar uzandığını göster-
mektedir.
Özerklik Kavramı: Gerekçenin bir
yerinde "Üniversite kavramına özerk-
lik getirilmiştir" diyerek. sanki yepye-
ni bir buluş sunulmak istenmektedir!..
Üniversitelerimiz özerklik kavramına
da yabana değildir. Bir dönem ıçin
çok görülse bile. gerek 1946"da yürür-
lüğe giren 4936 sayılı üniversite kanu-
nunda ve gerekse 1750 sayılı yasada
bol bol özerk ünıversiteden söz edil-
mektedir.
Hatta yukandaki satırlarda sözünü
ettiğimnizamnamenin2.maddesi "Da-
rülfûnun ilmi muhtariyeti haizdir" di-
yerek özerkliğin ne kadar eskilere
uzandığını göstermesi bakımından an-
lamlıdır.
Hiç kuşkusuz özerklik. başına buy-
ruk olmak anlamına gelmez. Üniver-
site özerkliği. bilimsel, yönetimsel ve
parasal özerklik üçlüşünden oluşur.
Bilimsel özerklik araştfrma yapma ve
bunun sonuçlannı açıklamada. bilim-
sel kurallar dışında, siyasal ya da baş-
ka engelleri göğüsleme açısından
önemlidir.Yönetimsel özerklik. bilim-
sel özerkliğin kurulması ve kullanı-
Imasında vazgeçilmez öğelerden biri-
dir. Bu kavram, kendi seçtıği organlar
ve yöneticiler eliyle yönetilme an-
lamını taşır. Bilimsel özerkliğin güven-
celerinden ikincisi parasal özerkliktir.
Bu da devletin parasını çarçur etmek
şeklinde, kamuoyuna yanhş tanı-
tılmıştır. Aslında bütçeden üniversite-
lere verilen paranın kullanım biçimi ve
denetimi yasal organlarca yapılmak-
tadır. •
Taslakta, yönetimsel özerkliğin
amacı. bilimsel özerklik hiç irdelen-
mediği gibi. bilimsel denetim, akade-
mik unvanlann kazanılması ve korun-
masında da somut ölçütler getirme-
miştir.
JCısaca, yeni taslak yönetimsel
özerklik sağlamaktan uzaktır. Yer yer
özerklik kavramına ters düşen mad-
deler de içermektedir. (Madde 20)
Bir yandan eleştirilen. öbür yandan
birkaç maddesinı değiştirmekle yeti-
nilen 2547 sayıb Yüksek Öğretim Ya-
sası. yürürlüğe girdiği 1981 Kasımayı-
ndan 4 Kasım 1990"a değin geçen se-
kiz yıl içinde. görülen aksakbklar ve
ortaya cıkan gereksinimler karşısında
15 kez değişikliğe uğradığıru resmi aği-
zdan öğreniyoruz.** 1990'dan bu
yana bizim saptayabildiğinıiz kadany-
îa değişiklik sayısı 5"i bulmuştur. Kısa-
ca yasa yürürlüğe gjrdiğinden beri tam
20 kez değiştirilmiştir. Uygulayıcılar
bile hangi maddenin yüriirlükte, han-
gisinin değiştiğini artık unutmuştur.
Çıkanlma amacı bilinen ve üzerinde
yıllardır tartışılan 2547 sayılı yasanın
birkaç maddesini değiştirmekle yirmi
yamalı bohçaya yalnızca bir yama
daha eklenmiş olur.
Üniversite sorunu kesinlikle çözül-
mez. Amaç üziim yemek değil bağcıyı
dövmekse, geçen on bir yıl içinde üni-
versiteler paylanna düşeni yeterince
aldı sanınm. Sözü uzatmayalım: De-
mokratik ortamda dört dörtlük bir
üniversite yasası haarlayahm. Her
canı isteyen orasından burasından çe-
kişürip onbir yılda yirmi kez değiştire-
mesin!..
Başbakan Demirel'in, Uludağ Üni-
versitesi'ni 1992-1993 eğitim dönemi
açış konuşmasında •"Üniversite Ya-
sası da değişecektir" sözleri bellekJer-
den silinmedi henüz.
* Dûstu., II. tertip. 11. cilt, 401 sayfa.
" MEBMd. Bşk.031. Huk.Şb.Md. 322
5.2.1990
ARADABÎR
RAHMİ KUMAŞ
Eski Parlamenter
İçtüzüğün Sırası Değil...
TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk partiler arası
yarkurulda bire bir anlaşma sağlanamadığı, üzerinde
anlaşılamayan maddelerin çok az olduğu. ancak partile-
rın anlaşması bektenirse yeni ıçtüzuk yapmanın daha
da gecikeceğı gerekçesiyle, Eskişehir mılletvekıli olarak
yasama kurumu başkanlığına bir içtüzük değişikliği
önerisi vermiş ve Anayasa Yarkurulu da bunu hemen
ele almıstır. 'Cındoruk'un 1982 Anayasası na uygun iç-
tüzük yapma ginşimi neleri gözden kaçırmaktadır" so-
rusuna, içtüzüğün bizdeki tarihsel gelişim çizgisini kısa-
ca belirterek yanıt arayalım.
23 Nisan 1920 de açılan ilk Meclis, 2 Mayıs 1927 günü-
ne dek Osmanlı Meclis-i Mebusan Nizamname-i Dahılisi
(içtüzuğü) ıle o süreçte oluşmuş gelenek ve görenekleri
uygulamıştır. Saltanat kaldırılırken, cumhuriyet kurulur-
ken, Osmanlılaryurtdışınasürülürken Osmanlı içtüzuğü
uygulanıyordu. 1924 Anayasası'nda içtüzük yapımı için
belli bir süre öngörülmediği halde yeni içtüzük üç yıl
sonra yapılabildi. Yalnız 26 Nisan 1920'de Meclis-i Me-
busan Içtüzüğü'nün uygulanması. değiştirilmesi koşulu
ile kabul edilmişti. 1945 yılında anayasa ile birlikte öz-
türkçeleştırilen içtüzuğü, Demokrat Parti 1954 yılında
1927 yılındaki diline dönüştürmüş olmakla bu yönde ilk
geri adımı atmış, 1957 değişikliği ile de demokrasiye ke-
sin aykırı ikinci adımı atmıştır. Yalnız ilk kez içtüzük Res-
mi Gazetete yayımlandı (6.1.1958).
27 Mayıs 1960 ile Milli Birlik Komitesi. daha sonra
Temsilciler Meclisi ve Kurucu Meclis kendilerine birer
içtüzük yapmışlardır. 1961 Anayasası na göre ise yasa-
ma kurumlan kendi içtüzüklerini yapıncaya dek 2 Mayıs
1927 günlü içtüzüğün uygulanması öngörülmüştür (ge-
çici m. 3.) 25 Ekim 1961de açılan Cumhuriyet Senatosu
iki yıl sonra 27.2.1963 günü, TBMM Birleşik Toplantı içtü-
zuğü nü 17.2.1965 günü, Millet Meclisi de 5.3.1973 günü
yürürlüğe sokabilmişlerdir. Anayasa geçici 7. madde-
sinde iki yıl içinde yapılmalarını buyurduğu halde.
1982 Anayasası ise geçici 6. maddesi ile 12 Eylül 1980
öncesi içtüzüklerin anayasaya aykırı olmayan durumla-
rının uygulanacağını öngörmüş, bugüne dek de uygula-
ma sürmektedir. Hem de anayasanın geçici 8. maddesi-
ne göre içtüzüğün en geç bir yıl içinde yapılması buyu-
rulduğu ve 1983 TBMM'sinin bu görevi yerine getirmesi
gerektiği halde... Daha sonra 1987TBMM'si gelmiş, oda
bu görevi savsamış; 1991 TBMM'si çoğunluğu 12 Eylül
anlayışına ve anayasasına karşı olduğunu belirttiği hal-
de. bu yönde somut adımlar atması gerekirken 1982
Anayasası'na uygun içtüzük yapmaya kalkmaları bu
anayasaya haklılık (meşruiyet) vermek değil de nedir?
Eskişehir Milletvekili Cindoruk'un önerisi incelendiğin-
de görülecektir ki öneri gerekçesinde de yazıldığı gibi
yeni bir içtüzük yapmaya gidilmemiş; Millet Meclisi Içtü-
züğünün anayasaya aykırı yaklaşımları ya kaldınlmış
ya değiştirmiş ya da anayasadaki kimi düzenlemeler
buraya eklenmiş bulunmaktadır. TBMM Genel Kurulu
bu öneriyi kabul ederse, son çözümlemede, içtüzük sü-
rekli bir yasama kurumu kararı niteliğinde olduğu için
1982 Anayasası'na on bir yıl sonra dolaylı onay vermiş
olacaktır. Bu da SHP ile DYP'ye güç getirmeyecektir.
OKURLARDAN
Sık sık değiştirilmesin
VFazetcmiz Cumhuriyeı'ın songünlerde nasıl bircendere
içinde olduğunu bızler de üzüntü içinde ızlemektc\iz.
" Acaba bugün nasıl kötü bir haber hangı sütunda
\avımIanacak'di>eçndişeylebeklıvoruz.Tabii>inebu
arada. sabırla. gazetemizdeki birçok eksikliğin ve
oldukça büuik hatalann nezaman farkına vanlacağını
dabcklcmckıe\iz.
Bu konu üzcrinc geçcnlerde bu köşede bireleştıri mektubu
>a\ımlandı. A\nı sorunlan tekrarlamak istemi>orum
aıııa. benım de sizlere soracağım bir iki soru var:
. Yanılmıyorsam. dört \ a da beş haftadır Milli Pi> ango
çckili-} sonuçlun gazetemızde ya> ımlanmıyor.
. Do\ ı/ kurlan hemen her zaman iki ya da üç gün gcriden
sıclıvor. Neden'.
Olumlu olan taraflar >ok mu'
1
Tabii ki var. Ve bızler bunu
da bü\ ük bir mutluiukla izlemekteviz. En çok değer
\erdieimizyerler köşc \azılarıdır. BizCumhuriyet
ok urlan için bir başka değer taşır. Tartışma sütunlan da
bızım için a> nı değerdedır. Onu köşe yazılan gibi takip
ediyoruz. Bunlann devamını dileriz.
Gaknemızin her yeniliğini içtenlikle izliyoruz. Bu ilk
günlerdc belkı bıraz zor oluyorama. en kısa zamanda
alışı\oru7. Yeterki sık sık değiştirilmesin.
Lütlcn köşc utzılannıçoğalıın. Tartışma \eOkurlardan
köşcsini s;ıkın olaki ihmal etmeyin. Bu bizler için çok ama
çokönemli.
Bı/si/lcriçoksc\i\oruz\cgazelemi/Cumhuri\el'in
>aşaması için her zaman var olacağız. si/lerı yalnız
bırakmavacağız.
Celil V amak
Ktılkan
TARTIŞMA
Hemşirelikte eğitim sorunu
H
j
dendiği
/aman her
ınsanm
kalasinda
tarklı bir
dü'şünccbclireeekıir. Kimi.
bılıııcm hangi zamanda hangi
lıaManede kendisine bağıran
İKMiışircvı. kimi cnjcksivon
\aparkcncanını\akan
İıcmşirevıanımsar. Bu
örneklerçoktur.
Okulda hemşireliği nasıl
öğronmıştik'
Hcnı^irclik bilim vesanattan
olıışan bir sağlık dısiplinidir.
Hemşirelığintemel
M.>rumluluâu:birc\e.aileveve
lopluma s;ığlık \ada haslalık
dııı unılarında yardım ctmev ı
k.ırKar .
Hemşırclik. bugün
sorunlardan oluşan kavgan
zemindcdengcyi
kuramamaktadır. Bu
sorunlann ıçine: mcsleğe
başlama yaşından lutun da.
tek cinse özgii olması. eğitim
şekli.çalışma koşullan.
lojman. ücret yetcrsizliği.
meslekı vetki vc
sorumluluklardakı
yetersizlıklervedaha niceleri
girmekiedır.
Ama hemen çözümlenmesi
gereken eğitim sorunudur.
Çünkümeslekleeğitim
çeşitliliği vardır. Hemşirelik
v üksek okullanndan. sağiık
meslek lisçlenııden vc lıse
sonrası iki \ıllık tamamlama
programlanndan hemşire
mezun oimaktadır. Av nı
zamanda eski yıllarda nıezun
olan orıaokul düzeyinde
hcmşırelerimizdcvardır.
Değişik süıelerdcvcşekillerde
mezun olan hemşirclersağlık
kurumlannda rastgele
çalışmaktadırlar. Bu
dengesızlik mcslek üveleri
arasında huzursuzluk
varatmakta ve hızmetin
kalitesıni düşürmcktedir.
Geçen günlerde hemşirelik
eeiüminin üniversiteve
Tek çözüm laiklik
S
avınOral
Çalışlar'ın
Alcvı-Sünni
avrılığını
ışlevendeğerlı
araştırmasını
i/lcdik. Alcv i dedesi bir
ailcnin. araşlıncı bir kişisi
olarak buincelemc
konusundaki görüşlerımizi.
Cumhuriyet'in 'kelime
umbargosu'v la boğuşarak
lolgrat'üslubuv la sunmak
ısiıvoruz:
1- Islam-Türktoplumlannda
vazılı belgegeleneği yavgın
değildir. Islam tanhindeki
olavların henıcn lümü:
nvaveılerle.etsanelerle
anjaiılabilnicktedir. O kadar
ki İslaının kiıabı Kur'anın bile
içeriğı lartlşmalıdır.
2- Arap Yanmadası'nın
günevınde. bir Arap kavmi
içinde doâan İslamdini. önce
bu Arap kavimleri arasında.
ları da Accm. Türk.
Afrika v b. iilkelennde
yavgınlaşmıştır. Başlangıçta
peygamber: Tannnın vekili.
şemavi bir güç kaynağı olarak
İslamın v e Arap k'av imlennin
liderliğini üstlenmişken.
peNgamberin ölümü\ le onun
yerini alacak 'halife' sorunu,
yenidoğmuş İslamdini içinde
îkîliğe\ol açmıştır. Hz. Ali ile
kendinden önceki üç halife
arasmda süregiden ve
Muavivedev rinde keskinleşen
çckişmeler. tam anlamıyla bir
siyasal iktidar savaşımıdır.
Busürtüşmeler zaman içinde
Alevi-Sünni ayrımı olarak bir
particilik (tefrika fırkacılık)
halini almış \e aynı dine. aynı
inanca bağlıçeşıtliırk ve
uluslardan Müslümanlan
ikiyebölmüştür.
3- Âradan geçen 1400 yı 1
içinde Sünnilik genel olarak
çoğunluk ve iktıaar. Alevilik
ise azınlık \ç muhalefet
olmuştur. Özellikle
Osmanlı-Türk vönetimlerinde
azınlıktaki Aleviler ağır baskı
vehorlamalaraltında
bulunmuşlardır.
4- Çev remizde yıllardır
savunduğumuzgörüşleri. bu
araştırma daona\lamaktadır.
İslamümmetçıliği.
milliyetçiliğin önüne
geçmiştir. Arap kavimleri
arasındaki koltuk kavgalan
vesoy-sopsavaşlan.
Anadolu'da yaşayan biz
Tiirkleri neden bu denli
etkilemiştir? Hz. Ali'yle hatta
Hz. Muhammet'lekan vesoy
bağı k urmav a zorlanan
Anadolu Türklcri. bunun
olabilırliğini düşünmüşlcr
midir?
Anlamsız ayrılığı bilerek ya
da bilmeyerek körüklemek
Almanya'daki 'Kara Ses'A Imanya'daki
# m 'şçi
ğ ^ t valandaşlan-
ğ ^ k genci vaazlar
-A. JL. vercn
C'emaletıın Kaplan adındaki
>oba/ hocav la söAJe
miiriılcı inın "Otıi7 İkinci Gün"
progranundakı görüntüleri.
programı ızlevcn herkesi
herhaldc öl"ke> lc sarsmıştır.
Demokrasiyi reddeden ve
kaba kuvveı kullanarak
nıemlcketimizde şeriat dev leıi
kurabılecekleri ınancını
laşıyan bu y umrukları
^ıkılmışınsanlann.
uıvalarından fırlamışolan
gözlcnndekı nefrct ifadesi.
Mcncmenolaylarınıçıkaran
yoba/lann ruh haleti içinde
oltlııklannı göstcrmeklcdir.
Ccmaleıtın Kaplanın
amacına varma olasılıâı
clbeııeyokuır. Fakataşırı
derecedc lanaiik. ellerinde
sopalar, savaş pisikozu içinde
yetiştirilen bu dengesiz
insanlannyann
memleketimizegelerek şeriat
. eğilimlilerle birleşmeleri ve
kışkırtmalaryaparak
huzurumuzu kaçıran olaylar
çıkarmalan mümkündür.
Çünkü. maalesef ANAP
hükümetinin yönetimi
sürcsince Kuran kurslan.
ıckkeler ve zavıyelerin.
'Atatürk ve ona inananlar
katirdır. C'umhunyetın ilk
dönemindeezan
yasaklanmıştır. Kuran-ı
Kerim meydanlarda
yakılmıştır. Camiler kiliselere
benzetilmiştir" şeklinde.
Müslümanlığa yakışmayacak
yalan vciftiralanyla bazı cahi!
kimselcri zehirledikleri gibi.
bu süre içinde imam hatıp
liselerimizdedelaikliğepek
olumlu bakmay an gençlcr
yetiştirılmiştir.
Escflebelirtelimki.
Başbakanlığa bağlı bjrdevlet
dairesi olan Diyanet İşleri
Başkanlığı da. bundan bir kaç
yıl önce. Diyanet İşleri
gazetesinde, İslam ilkelerine
zıt birdurum uyaulanmak
ıstendiğindedevTete itaat
edilmez' demekle
vaıandaşlarımızı açıkça laik
dc\ lete başkaldırmaya davet
etmiştir.
Yine üzülerek belirtelim ki.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
son derece sakat olun bu
tutumu. merhum Prof. Dr.
Bahriye Üçok tarafından
TBMNfnegetirilip.
tehlikelerine işarel edildiğındc
Bahriye Üçok susturulmuş ve
Diyanet İşleri'ningörüşü
ANAPmılletvekilTerı
dayandmldığıaçıklandığında
bir hemşire olarak çok mutlu
olmuştum. Ama. bunasağlık
meslek liselerininadının
yüksek okul olarak
değiştirilmesi ile başlanması
beni endişelendirdi. Son dört
yıl içinde sayıları hızla
çoğalan. ilçelerde bile açılan
sağlık meslek lıseleri; bina.
araç-gereç. öğretmen.
uyguiama sahası eksı'kfiği
çekmektedir. Buokullannm
bazılannın sağlık yüksek
okuluna çev rilmesi. çağdaş
hemşire yetiştirmek için
yararlı olabilecek mi? Bunu
zaman aösterecek.
Bu okuîlara düşük puanla
öğrenci alınması da son
seçenek olarak
değerlendirilmelcrine neden
oimaktadır. Ülkemizdeki
işsizlik sorunu da bu durumu
beslemektedır. Rastgele
seçilen bir meslekte ne kadar-
verimli olunabilir? Sonuçta bu
durum hem hemşireleri hem
de toplumu sürekli ça'resizlik
labirentindedolaştıracaktır.
Ağndan kıvranırken,
çocuğumuzu dünyaya
getirirken. kendimizi mutsuz
hissederken. vemek
yiyemezken. hayatımızın son
dakikalannı yaşarken
yanırnızda bulunan
hemşirelerin bize yardıma
olabilecek güçte ve özellikte
olmasını beklemek en doğal
hakkımızdır.
Hemşireliğe bu gücü
kazandırmakiçin
sorunlarının en aza
indirilmesıgerekir. İşe eğitim
sorunuyla başlanması da
herkesfçin yerinde olur...
Sevil Vılmaz
Trabzon
istey en çevreler
gözlemlenmektedir.
5- Bu araştırma inançla
sav unageldiğimiz yukardaki
ana gerçekleri
doğrulamaktadır. Ancak.
günumüzde hâlâ, bu yapay
sorunun çözümü şu ünlü
"Alevi Bildirgesi'ndeileri
sürüldüâü eibi Diyanet'te.
TRTdeTokullard'.-....
Alevilerin sesine de yer
verilmesi değil. Mustafa
Kemal'in öngördüğü laiklik
ilkesini sulandırmadan
hayata geçirmektir. Kişilerle
Tann arasında saygıdeğer bir
inançbağı olması gereken
yüce Islam dinini. dev let
kuruluşlanndan ve politika
sahnesindençekip
kurtarmaktır.
Mümtaz Özlük
Ankara
tarafından "doğrudur.
doğrudur" sesleriyle
desteklenmiştir. Eğitim
görmemiş gençlerimizin bu
y oğun propagandanın hayli
etkisindekaldıklan
Anadolu'da açıkça
görülmektedir.
Cemalettin Kaplanin
Almanya'daki faaliyetleri.
Alman Anayasası'nm
dördüncü. onsckizinci ve
yirmi altıncı maddelcrine.
aynca da Alman Sığınma
Yasası'nın hükümlerine
aykmdır.
Gurbetteki vatandaşlanmız
arasında sürtüşmelere neden
olarak, Alman kamu düzenini
debozmaktadırlar. Böyle
olduğu halde. Alman
makamlannın buzararh
etkinhklereizin vermesi
düşündürücüdür.
Sacit Somel
PENCERE
Aklın Yargıcı ile
İnancın Neferi...
Cumhuriyet Halk Partisi açıldı; 83 rejimini tasfıye
yolunda bir adım atıldı; demokrasinin bir gereği yeri-
ne getirildi; CHP, şimdi örgütlenme aşamasında...
İslamcı Zaman' gazetesinde CHP Genel Sekreteri
Ertuğrul Günay'ın uzun bir konuşması yayımlandı.
Sorulu yanıtlı konuşmayı okurken altını çizdiğim sa-
tırları köşeme aktarmakta yarar gördüm.
•
Zaman gazetesi soruyor:
"- Sayın Deniz Baykal CHP Kurultayı'ndaki Biz
imam-hatip mezunu ile diskodaki genci aynı anda
kucaklayacağız' demişti. Bunu nasıl başaracaksı-
nız? 1980 öncesinin CHP'sinde böyle bir yaklaşım
görülmüyordu. Şimdiki CHP başka bir CHP mi?"
Günay:
"- ... Bizim iki gücümüz vardır Halk ve Hak. Şimdi
buradan devam ediyoruz. Biz Türkiye'de sosyal
demokrat oylannın yalnız SHP ve DSP oylanyla sı-
nırlı olmadığına inanıyoruz. Kendisini yelpazenin
sol kanadında gören unsurlarla sınırlı olmadığı dü-
şüncesindeyiz. (...) Bazı insanlar diyorlar ki: Biz,
dinsel inançlarımızı özgürlükle ifade etmek istiyo-
ruz. Bu haktır, temel bir haktır, laiklik zaten budur.
(...) Ben, SHP'de iken bir anayasa haztrtığımız var-
dı. O anayasa hazırlığında komisyonlardan gelen
görüşlerde 'Milli Eğitim, devlet. gençleri işte şu doğ-
rultuda. Ataturkçü, laiklik. vs. doğrultusunda yetişti-
ririz' şeklinde göruşler vardı. Bu, bir siyasi parti
açısından baktığmız zaman doğru. ama bütün siyasi
partiler açısından baktığmız zaman doğru değil ki.
Yani devletin böyle tekli bir görüş dayatmaya ne
hakkı var? (...) Şimdi CHP yeni mi? Toplum bunlan
yeni diye değerlendiriyorsa yenidir. Biz, bütün Tür-
kiye'nin partisi olmak istiyoruz ve kendimizi yüzde
3O'lann cenderesi içinde görmüyoruz."
Zaman:
"- İmam hatip lisesi mezunlarının orduya (harp
okullarına) alınmaması konusunda ne düşünüyorsu-
nuz?
Günay:
'- Şu anda alınmıyor mu?"
Zaman:
-Alınmıyor..."
Günay:
"- Üniversitelere alınıyor, ama değil mi? Haksızlık
tabii bu. Halk çocuklannı bu okullara göndermiş,
sonra belli bir yerde kesiyorsunuz. Tabii, bu karar
çoğulculukla bağdaşmıyor. insana güven anlayışıy-
la bağdaşmıyor. İmam hatip lisesi mezunlarından
fevkalade subay olabilir, başka bir lise mezunundan
çok kötu asker olabilir. Böyle ön kesmeleri iyi değil."
•
CHP Genel Sekreteri'nin görüşleri, yeni CHP'nin
yeni ilkelerini mi yansıtıyor?
Elbette yeni CHP yönetimi, eski CHP'nin dünya gö-
rüşüne bağlı kalmak zorunda değildir; yeniden kuru-
lan partinin nasıl bir çizgi izleyeceği yakında belli
olacak...
Ancak CHP'yi bir yana bırakırsak, imam okullann-
dan çıkan gençler ve harp okullarına ilişkin düşünce-
lerde bir aydınlığa ulaşmak gerekiyor. Türkiye
Cumhuriyeti 1923te kuruldu. Öğretim Birliği Devri-
mi 1924te "Tevhid-i Tedrisat Kanunu ' ile gerçekleş-
ti. Bu devrimin temel ilkesi, insanın her şeyi "aklın
mahkemesinde yargılaması "na dayanır; demokrasi,
ancak laiklik temeli üzerinde yükselebileceğinden
buna gerek vardır.
İmam-hatip okulları ise "gerçeğe giden yol, akıl
yolu değil, şeriat yoiudur" ilkesi üzerine ve inanç
temeline dayanan bir meslek eğitimi verir.
Eğer imam okulları çoğaltılıp da amacından saptı-
rılmışsa, bunun siyasal bir güdüsü olmalıdır. imam-
hatip okulları dın görevlisi yetiştirmek içindir, harp
okullarına öğrenci yetiştirmek için değil!.. imam ol-
mak isteyen çocuk, neden subay okuluna yazılsın?
•
Yeni CHP. Öğretim Birliği Devrimi'ne sırt mı çevi-
recek? İmam okulu çıkışlıları harp okullarına yerleş-
tirip subay mı yapacak? Bilemiyorum. Bir siyasal
partinin dünya görüşü zamanla değişebilir, doğal
sayılmalıdır.
Ancak, imam okulundaki öğrenci, eğer imam ol-
mayacaksa, neden imam okulunda okuyor?
Ya da okutuluyor?
ERMANQ ÖZEK
CEZA HUKUKU
ÖZEL BÖLÜM
1. KİTAP
SAHİR ERMAN
KAMU İDARESİNE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR
524 sayfa. 1. lıamur kağıî, 150.000 TL
İsteme Adresi:
Valikonağı Cad. Yapı Kredi Tesisi. Kat 7, Daire 4
Nişantaşı - İSTANBUL
CUMHURİYET YOLUNDA
YUDOS Nadi
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yavınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğiu-tstanbul
Ödemeti göndenlmez.
ROMANVE
YAZARLIK
OMJRU
Samim Kocagöz
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğiu-tstanbul
Ödemeli gönderilntez.
RÖNESANS
İNGİUERE'SİNDE
TÜRKLER
Nazan Aksoy
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğiu-tstanbul
ÖdeneU gönderilmez.