15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz sahibi: Beria Nıdi • Genel Yayın Yönetmeni: Özgen Acar • Genel Yayın Koordınatörü: Hiknet Çetiakaya • Yazı Işleri Müdürü: CdaJ BaflaagK * Görsel Yonelmen Ali Acar • Düzenleme: Mustafa Saglamer • Ankara Temsılcisı: Cuneyt Arcayiîrek Haber Mudürleri: Mustafa BaJbay, Işık Kaasu Izmir Temsilcı V.: Scfdar Kjnk Adana Temsilcisi: Çetin Yigenoglu tstanbul Haberleri: Şenay Kalkan Dış Haberler: Ergun Bakı tş-Ekonomi: Şükran KeUaci Yun Haberleri: Mehmel Sanç Kultür: Cdal Üster Makaleler: Sami Karaöreo Spor: Abdiilkadir Yncelman Duzeltme: AbdoUah Yancı • Müessese Müdur V.: Erol Ericat • Koordinatör: Ahmet Konılsan • Muhasebe: Biilcnt Yeacr • ldare: Hüscyin Girer • lşletme: Öndcr Çelik • Bilgi-Işlem: Nul İnal • Bılgisayar Sistem: Müriivet Çiler • Reklara: Reha Işılmgn Basım: Cumhuriyeı Matbaacılık vc Gazelecilik T.A.Ş. • Yayımlayan: Yeni GOn Haber Ajansı Basın ve Yayınahk A.Ş. Türkocagı Cad. 39/41 Cagaloglu 34334 la. PK: 246 tstanbul. Tel: 512 05 05 (20 haı), Telex: 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Büroiar. AakaiK Z. Gökalp Biv. Inkılap S. No: 19/4, Tel: 433 II 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • lzair H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Aaaaa: Inönü Cad. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 59 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 59 25 78 TAKVİM.25KASIM 1992 Imsak:5 25 Güneş:6.55 Öğle 11.56 İkındı: 14 24 Akşam. 16.46 Yatsı: 18.11 Yılbaşı için turlar • ANTALYA(AA)- Seyahat acenteleri. yılbaşı için haarladıklan özel yurtdışı turlannı saüşa çıkardılar. Yurtdışı turlannda genellikle İstanbul'u çıkış merkezi olarak seçen acenteler. tur programlanna tüm kıtalan aldılar. Acenteler, Uzakdoğu, Afrika. Güney Amerika, Kuzey Amerika, Avrupa ve Avustralya'ya düzenledikleri turiariçin cazipfiyatlarlamüşteri bulmaya çahşıyorlar. Naylon poşette ekmek • İZMİR(AA)-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ha!k Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Fethi Doğan. fınncılan ve tüketicileri, sıcak ekmeği naylon poşete koymamalan konusunda uyardı. Gıda maddesi koymaya uygun plastik poşet ve kaplann özel bir formülle üretildiğini, bu nitelikleri taşımayan plastiklerin kanserojen etki yapabileceğini belirten Doğan, "Tüketici, kaliteli olup olmadığını bilemez. Bu yüzden tedbirli davranılmalı, ekmek veya başka yiyecekler sıcakken poşete konulmamalıdır" dedi. Dünyamn en eski mezarlığı • Dtş Haberler Servisi (İÜHA) - Dünyanın en eski mezarlığı olduğu tahmin edilen birmezarlığın İran'ın Afganistan-Pakistan sınınna yakın bir bölgede bulunduğu bıldirıldi Süddeutschc Zeitung gazetesinde yer alan bir habere göre arkeologlar. içinde 25 bin ile 30 bin mezar bulunan yaklaşık 7 bin yıllık olduğu tahmin edilen bir mezarlıkbuldular. Satranç turnuvası • İST\\BIL(AA)- İsLınbul Büvükşchir Bcledıvesı ile Satranç tederasvonıfnun birliktc o! tMiıı/ccııiklen 1 Satranç Tıınuıvası. 15aralıkta Ist.ınbul"da baş'ıyor. Bııv Lİk^chır Beicdivc Başkanı S'o/cıı. mrnuvanın 15-23 ar.tlık lanhlcri arasında uıpılacağmı. turnııvaya L-rkck \c bayanlarda 200 kifinııı katılacağını tvlırıcrek. "Turnuvada Suat Auıiık. C\ın Yuriseven. I urhan > » ılma/\eCan \rdııman gıbı unlü sporcular nıiıcadclc edeccklcr. 'Sokak çocuklannı barındıralım' • İstanbul Haber Sen isi- Barınacak Yen Olmayan Çocıık vcGcnçleri Koruma veGelıs,ıirmc Derneği Baîkanı Yusuf Ahmet Kulca. "sokakçocuklan'nın banndınlması. tedavısi ve topluma kazandınlması için destek ıstcdi. Özel Çavuşoğlu LINOSI. derncğe kaıkıda bulunmak üzcrcyardım kampanvası başlattı. Dernek Başkanı Yusuf Ahmel Kulca ile bir grup çocuk vc genç. dıın Çavuşoğlu Lısesi'ne konukoldu Okul vöneiıcilcn. lüm kurum ve kıırııluşları. sayılan İstanbııl'da I5bınınüstünde olmak üzereTürkıvc gcnelınde60bineulaşan sokak çocuklanna destek olmak amacıyla başlattıklan kdinpanvaya katılmaya çağırdılar. Meyve tansiyonu düşörebiip • LONDRA(AA)-Meyve vcsebzenınbolca vcnmesinin.vaşlılarda v üksek tansıvonun düşmesincyardımcı olduğu şapıandı. İngilterede gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçlanna görc mev v e \ e sebzeler ıyi birer potasv um kaynağı oluşturu)orlar. Leicester General Hospital'daki araşlırmada. sağlıklı ve 75 jaşortalamasınasahip 18 kışilikbırgruba.dörthafta boy unca potasyum vüklcmesı >apıldı. Genelde yüksek tansiyona sahıp olan bu kişılenn tansiyorriannın gözlc görülebilir bi r şekilde düştüğügözlendi. Araşıımıayı gerçekleştiren doktorlardan Martin Fothcrby. yaptığı açıklamada. "Bizim vcrdiğımız potasy uma eşit dcğerde bır polasyum alımı da uygulanacak birdıyet du7enlemesıyle kolayca gcrçcklcştırilebilir" dedi. Vasfî Rıza Zobu, 13 Ekim 1917'de tiyatro dünyasma adım atmıştı Büyiik birçınar devrildiDtKMENGÜRÜN LÇARER Yıl 1917. Ekimayının 13.gü- nü. Vasfı Rıza Zobu'nun tiyat- ro dünyasma ilk adım atışı. "Kayseri Gülleri" ilk izlediği prova ve yine "Kayseri Gülle- n" ilk rol aldığı oyun. Artı ve eksilerle dolu bır ya- şam.. Bu yaşamı Kınar hanım- lar, Onnil Binemeciyanlar. Er- cüment Behzatlar. Behzat Bu- taklar, Hüseyin Kemaller, Be- dia Muvahhitler. Ertuğrul Muhsinler ve daha nice değerli sanatçı zenginleştirmiş... Vasfı Rıza Zobu'dan küçük alıntılar belki bu uzun yaşam öyküsünü özetleyecektir: "Hüsn-u hat" denilen yazı güzelliğine. resim yapma maha- retine, benim kadar istidadı ol- mayan adam az bulunur...Hani aktörlükte de bir marifet göste- remcdim ama. hiç olmazsa he- vesim var. Bunda o da yok. Yüzyıl okusam, yine dönerim ben bu resimcilik mektebinde. Adam sen dc. Adım. mektebe gjdiyor olur ya. Mımarlığa me- rakım olduğunu ortalığa yay- mamış, isteğime erişmek için en kestirme yol olduğuna karar verdim..." "Psalti efendi beni güleryüzle karşılayıp tebrik etti. ldare He- yeti. istifa eden sanatçılardan boşalan bir yere beni 12 lira ma- aşla tayin etıniş! Ben de artık Darülbedayı sanaıkân unvanı- nı almışım... Bana maaş bağlayıp sanatkarlar kadrosu- na almalan gayemin tahakku- Vasfi Rıza Zobu.'senelerce akıllıca bir rolünü beğendiremediğinden' yakınmıştı. sene var...Ben bu kadar yıl bu lira 'altın'ı tıkır tıkır ödeyebilen rollerle halli hamur olarak ade- Şehremenati. artık kağıdı bu- uı aptallık mütehassısı oldum. ku oluyordu" "Bir gün Nurullah Ata (Ataç), Vasfı, Ahmet Haşim se- ni pek merak ediyor dedi. Ge- çen akşam Aynaroz Kadısı'nı beraber seyrettik. Seni gördük- ten sonra 'bu adam ya sınlsıklam salak. yahut da aşın zeki. Bu işi yapabilmek için ikisı ortası olmaz" dedi. ""Meraki"le Aynaroz Ka- dısı'nın ovnanması arasında on Sahnedeki bu aptallık haline öyle gözü kulağı alışanlar oldu ki; senelcrce onlara akıllıca bir rolümü beğendiremedim. •\man Vasfıciğim n'oldu diye teessüre kapıldılar. Hep o ap- talın sesini aradılar." "Olsun ! Kağıda da razıyız. Ama nerede o cömertlik! 3000 lup verebilecek haldededeğjldi. Derken Haydar Bey Şehrema- neti'nin başına geçip tiyatro ha- misi olarak görününce Belediye Meclisi azalannda da bir heves- tir geldi. Ne görelim. 1924 sene- si biitçe müzakeresinde bize aynlan tahsisat. 3 binden 5 bine çıkmış!" "Sel basıyor... Sahnenin önü bır an içinde kanştı. Bu benim karankkta seçebildiğim kızmı. Arka taraflan ne âlemde göre- miyorum ama. artık' herşeyden evvel can' kurtarma zamanı geldiğinin anlaşılmayacak tara- fı kalmadı. Sahneden çıkmada mı geciktim, dekorlann arası- nda yolunu mu bulamadım? Yüzümde yapıştırma sakal, ar- kamda Halim Efendi kıyafeti! Sahne kapısı önüne geldim ki her tarafa göl." "Sahnede kimler yok; Behzat . Bedia. Feriha, Tevfik. Emin Beliğ, Melek, Necla. Nezahat, Şevkjye... ben" "Ben liyatromütehassısıdeği- hm, sadece aktörüm. Ama bu işte 29 senelik görgüm var. Dış memleketlerde neler yaptı- klannı. tiyatroyu nasıl sürükle- yip getirdiğimizi Allah bilir... Nihayet suîh zamanına, Cum- huriyet devrine, selamet sahili- ne eriştik. Ama bu selamet sahi- linde de beklememiz az sür- medi." " Şehir Tiyatrosu gibi bir be- lediye tiyatrosunun vaafesi ti- \airoda inkılap yapmak. yeni- İik göstermek, dünya ölçüsün- de sanat yanşına kalkışmak de- ğildir. Bu tiyatroyu idare eden ku- rum, ilmi veya edebi bir heyet olmak iddiasını güdecek kadar cahilane bir cüret göstermekten münezzehhir. Eğer Türk tiyat- rosunda yenilikler. inkılaplar olacaksa, olması lazımsa, bu vazife ilmi ve edebi heyetlerle idare edilen Devlet Tiyatrosu'- na aittir.'" Aynı dönemde yaşamalanna karşın M.Ertuğrul'dan hiç etkilenmemişti VasfiRızailekananandöııeıııZİHNİ KÜÇÜMEN Vasfı Rıza Zobu üzerine dü- şündüklerimi -o yaşarken- ga- zete ve dergilerde yaalanmla. sempozyumlarda da bildirile- rimle açıklamış. belki gözünden kaçar diye kendine de yollamış- tım. Şimdi yazacaklanm onla- nn özeti olacak. Gerçekte Bay Zobu'nun kimliğini, hizmetleri- ni en açık, en seçik sergileyen. kendi yazdıklan. onunla yapı- lan söyleşiler ve iki ciltlik anı- landjr. Fikirleri. düşüncelen. eylemleriyle bir dönemin -belki de bütün dönemlerin- bir bölü- ğünün temsilcisi niteliğiyle, üze- rinde durulacak bır tiyatro oyuncusu olduğu yadsınamaz. Güldürü ve vodvil oyunculuğu. kaç kuşağa bu konuda "ayaklı bır dershane" olagelmiştir. Aynca hiçbirTürk tiyatrocusu- nun kıramayacağı bir rekorun da sahibiydi: 1930'lardan baş- layarak yıllar boyunca başrolü- nü oynadığı oyunlan -hiç değil- seçok büyük bölümünü- kendi seçmiş. tümünü de sahneye kendi koymuştur. Oyun yönetmenliğini. ya- ratıcılık. yorumculuk olarak değil de hocalık diye benimsedi- ği için de "Bana benden başkası hocalık edernez" demiştir. Ben ve benim gibiler onu bu yönüy- le değil de fstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nda -iki dö- nem- genel sanat yönetmenliği sırasında tiyatro ûzerine ilen sürdüğü fikirlerle ve uygulama- kırıvla değerlendirdiler. Hazır- ladığı ovun dağan ile bu oyun- lann sergilenişindeki ölçütler, yazdıklan ve söyledikleri. "bilgi sahibi olmadan fıkir sahibi" ol- maya kalkışmanın. "kültüre değil de zekaya güvenme" cesa- retinin çok "vahim" göstergele- ri olarak koleksiyonlarda yaşa- maktadır. Bunlardan rasgele birkaç ör- nek vermek bile onun tiyatro- ya, dünyaya ve insanlara nasıl baktığını göstermeye yeter sanınm. "Belediye Tiyatrosu"- nun görevi tiyatroda inkılab yapmak. yenilikler göstermek. dünya ölçüsünde sanat yanşına katılmak değildir." (Cumhuri- yet, 16 Mart 1950. M. Ertuğ- ruPun ilk aynlışından sonra yazılmıştır.) "Tiyatro halka gö- türülmcz, halk tiyatroya getiri- lir. Neydi o gecekondulara, so- kaklan çamurdan geçilmeyen batakhklara bile tiyatroyu gö- türdüler." (Milliyet Sanat, I Mart 1981) "Tiyatroya, altında Merce- des olanlan getireceğim... Çün- kü tiyatro bir lükstür." (Cum- huriyet. 3 Mayıs 1984) "Ben ti- yatroda yenilikler yapacak kudrette degilim. Böyle bır ıd- dia ve ümidim de yok. Çok istc- rim. ama gücüm yetmez buna." (Milliyet. 6 Kasım 1969) "Max Reinhardt bana Meyerhold'ün,. "tabiat dışf' sanatını kabul et- mediğini söyledi. Yani şimdiki "epik". "öncü" filan dedikleri tiyatro tarzının ciddi ol- madığını daha o zaman açıkla- dı." (O Günden Bu Güne. s. 307) "Dünya tiyatrosundaki "Söyle Kimsin Sen?" adlı oyunda Vasfı Rıza Zobu veGül Gülgün. yenilikleri izlemiyorum. Ama sahnede politika olmayacağını biliyorum." (MilliyetSanat, 15 Mart 1981) "Seyirci -yalnız vodvilde- gördüğünü düşüne- ceğine, düşündüğünü görsün. O gece ti\atroya somurtkan gı- ren adam, isterim ki gönlü fe- rah, dimağı boş çıksın." (Da- rülbedayi, sayı 22) "Meşrutiyet'ten Cumhuri- yet'e kadar, içinde adet, kıyafet ve dılinin yaşamakta oîuşu. unutulmaya terk edilmiş "mil- li" nemizyarsa İbnürrefik'in bu eserlerinde muhafaza edilmek- te bulunuşu itibariyle onun eserlerini oynamak, oynatmak istiyorum." (Anı Kitabı 1. Cilt. s. 640) (Bu oyunlardaki giv siler. gelenek ve göreneklerin 'milli'- lik ile uzaktan yakından ilgısı yoktur. Z.K.) "Eserin konusu- nu seyirci yadırgamamah, res- mi makam ve o makam sahiple- rini rencide etmemelidir." (Cumhuriyet, 6 Mart 1950) "Sen, o başı sonu belli olmayan çatlak kafa piyeslerini sahnele- mekte inat edersen (M. Ertuğ- rul'a söylüyor) bedavaya bile seyirci bulamazsın. L'cuz bilet yüzünden, elhak, seviyesi dü- şük seyirciler kazandık. Hakiki tiyatro seyircisi azaldı, salon ça- paçullara kaldı." (Uzun Yolun Sonu,s.340) "Epik tiyatro dedikleri nes- nenin ne olduğunu nihayet an- ladım. Meğer küfürden ibaret- miş. Deneme tiyatrosu canbaz- hane, çağdaş tiyatro dedikleri de yan sokaklann malum tiyat- rosuymuş! Bunlann hepsi bize Amerika'dan gelmiştir. Tiyat- rocular Amerikanalığa saptı- lar." (TRT TV1 Kanal, 23 Şu- bat 1987, 19.15. Sanaümızdan Portreler) "Beni sevenler iyi ti- yatroculardır. Çünkü namuslu- durlar. Tiyatro>'u, mesleğini se- ven adam beni de sever." (Nok- ta. 10 Ekim 1983)" 12 Eylül'den sonra Şehir Tiyatrosu hakkın- da bır rapor hazırlayıp asker- lere verdim. Çünkü Şehir Tiyat- rosu'nun ahşap konağını harap etmişlerdi." (Milliyet Sanat, 1 Mart 1981) "Max Meinecke, belki de Viyana önlerinde at sürdükleri devirlerde yeniçeri- lerden dökülen tohumlardan hasıl olan bir velettir." (Uzun Hikayenin Sonu, s. 158) 1916'da ilk temsilini "Çürük Temel" adlı oyunla veren. önce Darülbedayi, sonra şehir tiyat- rosu. Bay Zobu"nun ölümüyle bır dönemi daha geride bırak- mış oldu. Tartışmalan bilim adamlanna bırakırsak. Vasfı Rıza Zobu'nun. M. Ertuğrul" dan sonra bir başka, tiyatro dışı ve belki daha yaygın bir zihni- yetin temsilcisi olarak bu döne- mi kapattığını görürüz. Yazdığı yüzlerce yazı, verdiği demeçler. yaptığı söyleşiler ve iki ciltlik anılannda V.R. Zobu'nun M. Ertuğrul ile tiyatro kavramı ve yaşam felsefesi yönünden ta- ban tabana zıt olduğu görüle- cektir. Hemen hemen tiyatro serüvenini aynı dönemlerde birlikte yaşadılar, ama birbirle- rini hiç mi hiç etkilemediler. Şimdi ikisi de tiyatronun hayal- ler galerisindeki yerlerini alır- ken bu konum avncadüşündü- rücü değil mi? NEDEDILER BİLGE ZOBU: Ömrünü tiyatroya vermiş. Başka hiç bir ga- yesi olmamıştır. Hep tiyatro için yaşadı ve hayatmı tamamladı. GÜLRİZ SURURİ: Çok üzgünüm. Şehir Tiyatrosu'nu oluşmasında gelışmesinde çok önemli bir rol oynamış. Türk tı- yatrocusunun toplumda yerini kazanmasma saygınlığını ka- zanmasında önemil bir rol oynamış, inandığı şeylerden hiç taviz vermemiş. kitleleri ardından sürüklemiş çok değerli bir komed- yendi. Çocukluğum elinde geçti, kucağında büyüdüm. Sevgim ve saygım çok büyüktür. Güzel yaşadı herhalde tiyatro sanatçı- lanmızın çoğuna nasip olmayacak kadar bir aktöriin ülkesin- den beklediği herşeye kavuştu. Bu bakımdan huzur içinde yata- caktır. YILDIZ KENTER: Aa duyuyorum böyle büyük çınarlar devrilince. Tiyatronun her türlü meşakkatine katlanmış. tiyat- royu bugünlere taşımış büyük bir usta idi. Hiç ölmevecekmiş gibi aşkla, heyecanla yaşadı. Mesleğine gönülden bir tutkuyla bağlı. örnek bir tiyatrocuydu. Zamanla yanştı. Sonunda yenile- ceğini bile bile. Ama. kazandığı yanşlar hiç unutulmayacak. GENCAY GÜRÜN: Türk üyatrosunda bır sayfa daha ka- pandı. Kurulduğundan bu yana Şehir Tıyatrosu'na en büyük hizmeti veren insanlardan biridir Vasfı Rıza Zobu. Tiyatroda çalışan sanatçılann en yaşlısının yaşından daha uzun sürü tiyat- roya emek verdi. Eşine az rastlanır bir komedi ustası. yeri dol- durulamayacak bir sanatçıydı. NECDET MAHFİ AYRAL: Vasfı ile elli sene oynadım. İlk 1934 yılında Yarasa operetinde karşılıklı oynadık. Daha sonra birçoİc fılmde ve oyunda biraya geldik. Vasfçok sempatik, yüzü ve sesiyle en büyük komedi aktörüydü. 1917 Hazım(Körmük- çü) la beraber oynamaya başlamışlardı. Vasfi son derece spritü- el bir aktördü. ŞÜKRAN GÜNGÖR: Tiyatronun her türlü meşekkatini çek- miş. canlı bir tarih. en acı olaylan bile gülmeyeceye çevirmesini bilen usta bir tiyatro adamı, iyi bir yönetmen. usta bir oyuncuy- du. O insanı şaşkınlığa uğratan zamanlama duygusuyla. gözleri, gönülleri hep üstünde tutmasını bilen, tadına doyulmaz. bir vir- tüöz oyuncuydu. BEDİA MUVAHHİT: Ne kadar üzgün olduğumu anlata- mam. 1923'ten beri en iyi arkadaşım. en iyi dostum. herşeyimdi. Bütün komedilerde sahneye çıktığım elli yıllık arkadaşım. Çok özleyeceğim. ÖZDEMİR NUTKU: Vasfı Rıza Cumhurivet dönemi Türk tiyaırosunun en eski aktörü. anıt biriydi. Onun ölümü çok bü- yük bir kayıptır. Çok üzüntülüyüm. SEMİHA BERKSOY: Kendisini 20 yaşında tiyatro okulun- da gördüm. Çok zeki. esprili. sempatik. çoşkulu bir komedyen- di. Türk ruhunu. Türk kültürünü iyi bilen bır ınsandı. Bu nesil- den çok az kimse kaldı. Kendi jenerasyonunun büyük yıldızlann- dandı. Kendi özel ha>alında da son derece esprili idı. Hepımizi kahkadan kırar eeçirirdi. NEDRET Gp VENÇ: Vasfı Rıza Zobu bey büyük bır ekoldü. Onun için büyük komedyen diyorlar ama aynı zamanda büyük bir tiyatro adamı, çok ölçülü bir tiyatrocuydu. Adeta ölçü sem- bolüvdü. Fazlalıklan hemen görürdü. Bizim yatmışolduğumuz saatlerde o tarih, arkeoloji okurdu. Nesli tükenmiş bir değerdi; Zamanb bir ölüm. ama ölüm her zaman aadır. \ HALDUN DORMEN: Büyük birçağ kapandı Türk tiyatro- sunda. Türk tiyatrosunun gelmiş geçmiş en büyük komedyeniy- di. Darülbedayi çağı kapandı. Yönetmenliği aleyhinde birçok insan laf etmiştir. Ben çocukluğumda onu seyrederek çok şey öğrendim. Diyebilirim ki, en az okulda öğrendiklerim kadarya- rarlı bir eğitimdi benim için. MLJDAT GEZE1S: Ben Vakfı Rıza Zobu'vu ilk hocam, ilk ustam olarak kabul ediyorum. Her ne kadar bir dönemde Şehir Tıvatrosu'ndaki arkadaşlanmı üzdüyse de. bu benim üzerimde- ki hakkıru ortadan kaldırmıyor. Onunla birlikte çalıştığım dc nemde, sahnede durmayı dinlemeyi. sahne çalmamayı, şımar- mamayı hep ondan öğrendim. 'Ustalanm' adlı kitabımda Vasfı Rıza'dan uzun uzadıya söz ettim. Çünkü o benim ilk ustamdı. Gezen'in"Ustalanm" adlıMtabındanZaman insanlan nasıl değiştinvor. Kim derdi ki koca Vasfı Rıza günün birindc çırakları ve öğrencileri tarafından bu denli ağır eleşlirilere uğrayacak. Ve kim derdi ki. koskoca Vasti Rıza "'Kitap okuyan adamdan sanatçı olmaz" diyebile- cek. Sevgili hocam nasıl olsa kendisi de bu kitabı okumaya- cağına göre bana danlmaz. Bir gün. İstanbul Beledi>esi Şehir Tiyatrolan'ndan toplu sanatçı çıkanlması haberi tiyatro ile ilgılenen ve ilgılenmeyen herkese şok etkisi yaptı. Bunca yılını bu mesleğe vermiş ba- şanlı veya başansız birçok sanatçı hiçbir gerekçe göstenl- meksizin işten çıkanldılar. Sanat çevresinin ve kamuoyunun buna tepkısi büyük oldu. Ama koşullar bu tepkiyi dile getir- temedi pek. Ve tüm bu olaylann faili olarak da Vasfı Rıza Zobu gösterildi. Kendi de hemen hiç itirazsız Şehir Tiyatro- su'yla ilgili tüm olay ve eleştirileri kabul eder göründü. Kuş- kusuz bu konuda en sağlıklı hakem zamandır. Her ne kadar bu işın zamana bırakılacak bir tarafı yoksa da bizim hoca ya- iamının ahirzamanında galiba pek doğru bir iş yapmadı. Çı- raklara ustalanm eleştirmek düşmez ama. ustalar da bu denli büyük hatalar vapmamalı.. ; Bu olaylardan sonra Hocam'a biraz saygım azaldı. Elini öptüğüm, bana öğüt verdiği günleri hep saygıyla anacağım. Ama işinden kovıılan arkadaşlanm gözümün önüne geldikçe (ah hocam keşke köşende otursaydın da hiç böyle işlere bu- laşmasaydın) diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Siııeıııadaoperetlerdevegüldürülerdebaşardıoldu TL RHAN GÜRKAN Sahneye ilk kcz 1918'deçıkan 1923'ten bu ya- na da o zaman adı. Darülbedayi olan, İstanbul Şehir Tivatrosu'da oyun sahneve koyucu. sanat vönetmenı. vönetici. oyun yazan. I980'dan son- ra da bdş denetçi olarak görev yapan. Vasfı Rıza Zobu tam 70 yıl aralıksız eğilmeden dimdik kalma becensı göstererek erişilmesi güç bir reko- run da sahibi oldu. Özeliıkle güidürülerde. vod- villerde. büyük başan kazanan, ses tonu.jest mi- mik ve esprileriyle kendine özgü, ama biraz abartılı bır kişilik oluşturan. Zobu. tiyatro dün- yamı/ın. kök salmış, damgasını basmış, ustalık payesıne erişmiş en büyük demırbaşlanndan bı- riydi Zobu. Türk sinemasının ilk dönemındekı ope- ret fılmlerinin dışında beyaz perdeye fazla bir ilgı göstermedı. 1921 yılında. "Bican Efedı Vekil- harç" fılmiyle sinemaya merhaba diyen Zobu. Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğini yaptığı. oyunculuğunun yanı sıra şarkılar da söylediğı daha çok müzikli operet uyarlamalannda, ve güldürülerde başan kazandı. 1922'de "Boğaziçi Esran-Nur Baba" fılminde, aynı yıl "Istanbul- da Bir Faciay-ı Aşk"ta aşçıbaşı rolünde. 1923'- de. Kurtuluş savaşı fılmlerimızden "Ateşten Gömlek"te oynayan Zobu, operet uyarlaması "Leblebici Horhor" ve dcvam filmı, "Leblebici Horhor Ağa"da Sansar Hasan'ı oynayarak. fılmlerin şarkılannı da söyledi. 1929'da "Anka- ra Postası"ında berber, 1933'de "Kanm Beni Aldatırsa" ve "Söz Bir Allah Bir" filmlennde, çapkın avukat rollerindegörünen Zobu. Muhlis Sabahattin'in eşsiz şarkılannın da okuvucusu idi. 1934'de Musahipzade Celal'den uyarlanan ıkı fılmde, "Bir Kavuk Devrildi"de Eşref Kalfa'- yı. "Aynaroz Kadısı"nda ise, Şem'i Molla'yı oy- nayan Zobu, "Tosun Paşa"da da Bisikletçi Te- kin. 1940'da "Akasya Palas"ta Sezai rollerin:, deydi. '\ 1946'da "Harman Sonu" fılminden sonra, si* nemaya ara veren Zobu. 1953'de. Şadan Ka- mil'in yönetmenliğini yaptığı "Edi ile Büdü" fıl- minde komik bir cift oluşturduğu Münir Özkul ile birlikte ilk kez başrol oynadı. Filmin beğeni kazanması üzerine aynı kadroyla "Edi ile Büdü Tiyatrocu" adlı devam fılmi çekildı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle