Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz sahibi: Beria Nıdi • Genel Yayın Yönetmeni: Özgen Acar •
Genel Yayın Koordınatörü: Hiknet Çetiakaya • Yazı Işleri Müdürü:
CdaJ BaflaagK * Görsel Yonelmen Ali Acar • Düzenleme: Mustafa
Saglamer • Ankara Temsılcisı: Cuneyt Arcayiîrek Haber Mudürleri:
Mustafa BaJbay, Işık Kaasu Izmir Temsilcı V.: Scfdar Kjnk Adana
Temsilcisi: Çetin Yigenoglu
tstanbul Haberleri: Şenay Kalkan Dış Haberler: Ergun Bakı tş-Ekonomi: Şükran KeUaci
Yun Haberleri: Mehmel Sanç Kultür: Cdal Üster Makaleler: Sami Karaöreo Spor:
Abdiilkadir Yncelman Duzeltme: AbdoUah Yancı • Müessese Müdur V.: Erol Ericat
• Koordinatör: Ahmet Konılsan • Muhasebe: Biilcnt Yeacr • ldare: Hüscyin Girer •
lşletme: Öndcr Çelik • Bilgi-Işlem: Nul İnal • Bılgisayar Sistem: Müriivet Çiler
• Reklara: Reha Işılmgn
Basım: Cumhuriyeı Matbaacılık vc Gazelecilik T.A.Ş. • Yayımlayan: Yeni GOn Haber
Ajansı Basın ve Yayınahk A.Ş. Türkocagı Cad. 39/41 Cagaloglu 34334 la. PK: 246
tstanbul. Tel: 512 05 05 (20 haı), Telex: 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Büroiar. AakaiK
Z. Gökalp Biv. Inkılap S. No: 19/4, Tel: 433 II 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 •
lzair H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Aaaaa:
Inönü Cad. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 59 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 59 25 78
TAKVİM.25KASIM 1992 Imsak:5 25 Güneş:6.55 Öğle 11.56 İkındı: 14 24 Akşam. 16.46 Yatsı: 18.11
Yılbaşı için
turlar
• ANTALYA(AA)-
Seyahat acenteleri. yılbaşı
için haarladıklan özel
yurtdışı turlannı saüşa
çıkardılar. Yurtdışı
turlannda genellikle
İstanbul'u çıkış merkezi
olarak seçen acenteler. tur
programlanna tüm kıtalan
aldılar. Acenteler,
Uzakdoğu, Afrika. Güney
Amerika, Kuzey Amerika,
Avrupa ve Avustralya'ya
düzenledikleri turiariçin
cazipfiyatlarlamüşteri
bulmaya çahşıyorlar.
Naylon poşette
ekmek
• İZMİR(AA)-Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ha!k Sağlığı Anabilim Dalı
Başkanı Prof.Dr. Fethi
Doğan. fınncılan ve
tüketicileri, sıcak ekmeği
naylon poşete koymamalan
konusunda uyardı. Gıda
maddesi koymaya uygun
plastik poşet ve kaplann özel
bir formülle üretildiğini, bu
nitelikleri taşımayan
plastiklerin kanserojen etki
yapabileceğini belirten
Doğan, "Tüketici, kaliteli
olup olmadığını bilemez. Bu
yüzden tedbirli davranılmalı,
ekmek veya başka yiyecekler
sıcakken poşete
konulmamalıdır" dedi.
Dünyamn en eski
mezarlığı
• Dtş Haberler Servisi
(İÜHA) - Dünyanın en eski
mezarlığı olduğu tahmin
edilen birmezarlığın İran'ın
Afganistan-Pakistan sınınna
yakın bir bölgede bulunduğu
bıldirıldi Süddeutschc
Zeitung gazetesinde yer alan
bir habere göre arkeologlar.
içinde 25 bin ile 30 bin mezar
bulunan yaklaşık 7 bin yıllık
olduğu tahmin edilen bir
mezarlıkbuldular.
Satranç
turnuvası
• İST\\BIL(AA)-
İsLınbul Büvükşchir
Bcledıvesı ile Satranç
tederasvonıfnun birliktc
o! tMiıı/ccııiklen 1 Satranç
Tıınuıvası. 15aralıkta
Ist.ınbul"da baş'ıyor.
Bııv Lİk^chır Beicdivc Başkanı
S'o/cıı. mrnuvanın 15-23
ar.tlık lanhlcri arasında
uıpılacağmı. turnııvaya
L-rkck \c bayanlarda 200
kifinııı katılacağını
tvlırıcrek. "Turnuvada Suat
Auıiık. C\ın Yuriseven.
I urhan
>
» ılma/\eCan
\rdııman gıbı unlü sporcular
nıiıcadclc edeccklcr.
'Sokak
çocuklannı
barındıralım'
• İstanbul Haber Sen isi-
Barınacak Yen Olmayan
Çocıık vcGcnçleri Koruma
veGelıs,ıirmc Derneği
Baîkanı Yusuf Ahmet
Kulca. "sokakçocuklan'nın
banndınlması. tedavısi ve
topluma kazandınlması için
destek ıstcdi. Özel Çavuşoğlu
LINOSI. derncğe kaıkıda
bulunmak üzcrcyardım
kampanvası başlattı. Dernek
Başkanı Yusuf Ahmel Kulca
ile bir grup çocuk vc genç.
dıın Çavuşoğlu Lısesi'ne
konukoldu Okul
vöneiıcilcn. lüm kurum ve
kıırııluşları. sayılan
İstanbııl'da I5bınınüstünde
olmak üzereTürkıvc
gcnelınde60bineulaşan
sokak çocuklanna destek
olmak amacıyla başlattıklan
kdinpanvaya katılmaya
çağırdılar.
Meyve tansiyonu
düşörebiip
• LONDRA(AA)-Meyve
vcsebzenınbolca
vcnmesinin.vaşlılarda
v üksek tansıvonun
düşmesincyardımcı olduğu
şapıandı.
İngilterede gerçekleştirilen
bir araştırmanın sonuçlanna
görc mev v e \ e sebzeler ıyi
birer potasv um kaynağı
oluşturu)orlar. Leicester
General Hospital'daki
araşlırmada. sağlıklı ve 75
jaşortalamasınasahip 18
kışilikbırgruba.dörthafta
boy unca potasyum
vüklcmesı >apıldı. Genelde
yüksek tansiyona sahıp olan
bu kişılenn tansiyorriannın
gözlc görülebilir bi r şekilde
düştüğügözlendi.
Araşıımıayı gerçekleştiren
doktorlardan Martin
Fothcrby. yaptığı
açıklamada. "Bizim
vcrdiğımız potasy uma eşit
dcğerde bır polasyum alımı
da uygulanacak birdıyet
du7enlemesıyle kolayca
gcrçcklcştırilebilir" dedi.
Vasfî Rıza Zobu, 13 Ekim 1917'de tiyatro dünyasma adım atmıştı
Büyiik birçınar devrildiDtKMENGÜRÜN
LÇARER
Yıl 1917. Ekimayının 13.gü-
nü. Vasfı Rıza Zobu'nun tiyat-
ro dünyasma ilk adım atışı.
"Kayseri Gülleri" ilk izlediği
prova ve yine "Kayseri Gülle-
n" ilk rol aldığı oyun.
Artı ve eksilerle dolu bır ya-
şam.. Bu yaşamı Kınar hanım-
lar, Onnil Binemeciyanlar. Er-
cüment Behzatlar. Behzat Bu-
taklar, Hüseyin Kemaller, Be-
dia Muvahhitler. Ertuğrul
Muhsinler ve daha nice değerli
sanatçı zenginleştirmiş...
Vasfı Rıza Zobu'dan küçük
alıntılar belki bu uzun yaşam
öyküsünü özetleyecektir:
"Hüsn-u hat" denilen yazı
güzelliğine. resim yapma maha-
retine, benim kadar istidadı ol-
mayan adam az bulunur...Hani
aktörlükte de bir marifet göste-
remcdim ama. hiç olmazsa he-
vesim var. Bunda o da yok.
Yüzyıl okusam, yine dönerim
ben bu resimcilik mektebinde.
Adam sen dc. Adım. mektebe
gjdiyor olur ya. Mımarlığa me-
rakım olduğunu ortalığa yay-
mamış, isteğime erişmek için en
kestirme yol olduğuna karar
verdim..."
"Psalti efendi beni güleryüzle
karşılayıp tebrik etti. ldare He-
yeti. istifa eden sanatçılardan
boşalan bir yere beni 12 lira ma-
aşla tayin etıniş! Ben de artık
Darülbedayı sanaıkân unvanı-
nı almışım... Bana maaş
bağlayıp sanatkarlar kadrosu-
na almalan gayemin tahakku-
Vasfi Rıza Zobu.'senelerce akıllıca bir rolünü beğendiremediğinden' yakınmıştı.
sene var...Ben bu kadar yıl bu lira 'altın'ı tıkır tıkır ödeyebilen
rollerle halli hamur olarak ade- Şehremenati. artık kağıdı bu-
uı aptallık mütehassısı oldum.
ku oluyordu"
"Bir gün Nurullah Ata
(Ataç), Vasfı, Ahmet Haşim se-
ni pek merak ediyor dedi. Ge-
çen akşam Aynaroz Kadısı'nı
beraber seyrettik. Seni gördük-
ten sonra 'bu adam ya
sınlsıklam salak. yahut da aşın
zeki. Bu işi yapabilmek için ikisı
ortası olmaz" dedi.
""Meraki"le Aynaroz Ka-
dısı'nın ovnanması arasında on
Sahnedeki bu aptallık haline
öyle gözü kulağı alışanlar oldu
ki; senelcrce onlara akıllıca bir
rolümü beğendiremedim.
•\man Vasfıciğim n'oldu diye
teessüre kapıldılar. Hep o ap-
talın sesini aradılar."
"Olsun ! Kağıda da razıyız.
Ama nerede o cömertlik! 3000
lup verebilecek haldededeğjldi.
Derken Haydar Bey Şehrema-
neti'nin başına geçip tiyatro ha-
misi olarak görününce Belediye
Meclisi azalannda da bir heves-
tir geldi. Ne görelim. 1924 sene-
si biitçe müzakeresinde bize
aynlan tahsisat. 3 binden 5 bine
çıkmış!"
"Sel basıyor... Sahnenin önü
bır an içinde kanştı. Bu benim
karankkta seçebildiğim kızmı.
Arka taraflan ne âlemde göre-
miyorum ama. artık' herşeyden
evvel can' kurtarma zamanı
geldiğinin anlaşılmayacak tara-
fı kalmadı. Sahneden çıkmada
mı geciktim, dekorlann arası-
nda yolunu mu bulamadım?
Yüzümde yapıştırma sakal, ar-
kamda Halim Efendi kıyafeti!
Sahne kapısı önüne geldim ki
her tarafa göl."
"Sahnede kimler yok; Behzat
. Bedia. Feriha, Tevfik. Emin
Beliğ, Melek, Necla. Nezahat,
Şevkjye... ben"
"Ben liyatromütehassısıdeği-
hm, sadece aktörüm. Ama bu
işte 29 senelik görgüm var. Dış
memleketlerde neler yaptı-
klannı. tiyatroyu nasıl sürükle-
yip getirdiğimizi Allah bilir...
Nihayet suîh zamanına, Cum-
huriyet devrine, selamet sahili-
ne eriştik. Ama bu selamet sahi-
linde de beklememiz az sür-
medi."
" Şehir Tiyatrosu gibi bir be-
lediye tiyatrosunun vaafesi ti-
\airoda inkılap yapmak. yeni-
İik göstermek, dünya ölçüsün-
de sanat yanşına kalkışmak de-
ğildir.
Bu tiyatroyu idare eden ku-
rum, ilmi veya edebi bir heyet
olmak iddiasını güdecek kadar
cahilane bir cüret göstermekten
münezzehhir. Eğer Türk tiyat-
rosunda yenilikler. inkılaplar
olacaksa, olması lazımsa, bu
vazife ilmi ve edebi heyetlerle
idare edilen Devlet Tiyatrosu'-
na aittir.'"
Aynı dönemde yaşamalanna karşın M.Ertuğrul'dan hiç etkilenmemişti
VasfiRızailekananandöııeıııZİHNİ KÜÇÜMEN
Vasfı Rıza Zobu üzerine dü-
şündüklerimi -o yaşarken- ga-
zete ve dergilerde yaalanmla.
sempozyumlarda da bildirile-
rimle açıklamış. belki gözünden
kaçar diye kendine de yollamış-
tım. Şimdi yazacaklanm onla-
nn özeti olacak. Gerçekte Bay
Zobu'nun kimliğini, hizmetleri-
ni en açık, en seçik sergileyen.
kendi yazdıklan. onunla yapı-
lan söyleşiler ve iki ciltlik anı-
landjr. Fikirleri. düşüncelen.
eylemleriyle bir dönemin -belki
de bütün dönemlerin- bir bölü-
ğünün temsilcisi niteliğiyle, üze-
rinde durulacak bır tiyatro
oyuncusu olduğu yadsınamaz.
Güldürü ve vodvil oyunculuğu.
kaç kuşağa bu konuda "ayaklı
bır dershane" olagelmiştir.
Aynca hiçbirTürk tiyatrocusu-
nun kıramayacağı bir rekorun
da sahibiydi: 1930'lardan baş-
layarak yıllar boyunca başrolü-
nü oynadığı oyunlan -hiç değil-
seçok büyük bölümünü- kendi
seçmiş. tümünü de sahneye
kendi koymuştur.
Oyun yönetmenliğini. ya-
ratıcılık. yorumculuk olarak
değil de hocalık diye benimsedi-
ği için de "Bana benden başkası
hocalık edernez" demiştir. Ben
ve benim gibiler onu bu yönüy-
le değil de fstanbul Belediyesi
Şehir Tiyatrolan'nda -iki dö-
nem- genel sanat yönetmenliği
sırasında tiyatro ûzerine ilen
sürdüğü fikirlerle ve uygulama-
kırıvla değerlendirdiler. Hazır-
ladığı ovun dağan ile bu oyun-
lann sergilenişindeki ölçütler,
yazdıklan ve söyledikleri. "bilgi
sahibi olmadan fıkir sahibi" ol-
maya kalkışmanın. "kültüre
değil de zekaya güvenme" cesa-
retinin çok "vahim" göstergele-
ri olarak koleksiyonlarda yaşa-
maktadır.
Bunlardan rasgele birkaç ör-
nek vermek bile onun tiyatro-
ya, dünyaya ve insanlara nasıl
baktığını göstermeye yeter
sanınm. "Belediye Tiyatrosu"-
nun görevi tiyatroda inkılab
yapmak. yenilikler göstermek.
dünya ölçüsünde sanat yanşına
katılmak değildir." (Cumhuri-
yet, 16 Mart 1950. M. Ertuğ-
ruPun ilk aynlışından sonra
yazılmıştır.) "Tiyatro halka gö-
türülmcz, halk tiyatroya getiri-
lir. Neydi o gecekondulara, so-
kaklan çamurdan geçilmeyen
batakhklara bile tiyatroyu gö-
türdüler." (Milliyet Sanat, I
Mart 1981)
"Tiyatroya, altında Merce-
des olanlan getireceğim... Çün-
kü tiyatro bir lükstür." (Cum-
huriyet. 3 Mayıs 1984) "Ben ti-
yatroda yenilikler yapacak
kudrette degilim. Böyle bır ıd-
dia ve ümidim de yok. Çok istc-
rim. ama gücüm yetmez buna."
(Milliyet. 6 Kasım 1969) "Max
Reinhardt bana Meyerhold'ün,.
"tabiat dışf' sanatını kabul et-
mediğini söyledi. Yani şimdiki
"epik". "öncü" filan dedikleri
tiyatro tarzının ciddi ol-
madığını daha o zaman açıkla-
dı." (O Günden Bu Güne. s.
307) "Dünya tiyatrosundaki
"Söyle Kimsin Sen?" adlı oyunda Vasfı Rıza Zobu veGül Gülgün.
yenilikleri izlemiyorum. Ama
sahnede politika olmayacağını
biliyorum." (MilliyetSanat, 15
Mart 1981) "Seyirci -yalnız
vodvilde- gördüğünü düşüne-
ceğine, düşündüğünü görsün.
O gece ti\atroya somurtkan gı-
ren adam, isterim ki gönlü fe-
rah, dimağı boş çıksın." (Da-
rülbedayi, sayı 22)
"Meşrutiyet'ten Cumhuri-
yet'e kadar, içinde adet, kıyafet
ve dılinin yaşamakta oîuşu.
unutulmaya terk edilmiş "mil-
li" nemizyarsa İbnürrefik'in bu
eserlerinde muhafaza edilmek-
te bulunuşu itibariyle onun
eserlerini oynamak, oynatmak
istiyorum." (Anı Kitabı 1. Cilt.
s. 640) (Bu oyunlardaki giv siler.
gelenek ve göreneklerin 'milli'-
lik ile uzaktan yakından ilgısı
yoktur. Z.K.) "Eserin konusu-
nu seyirci yadırgamamah, res-
mi makam ve o makam sahiple-
rini rencide etmemelidir."
(Cumhuriyet, 6 Mart 1950)
"Sen, o başı sonu belli olmayan
çatlak kafa piyeslerini sahnele-
mekte inat edersen (M. Ertuğ-
rul'a söylüyor) bedavaya bile
seyirci bulamazsın. L'cuz bilet
yüzünden, elhak, seviyesi dü-
şük seyirciler kazandık. Hakiki
tiyatro seyircisi azaldı, salon ça-
paçullara kaldı." (Uzun Yolun
Sonu,s.340)
"Epik tiyatro dedikleri nes-
nenin ne olduğunu nihayet an-
ladım. Meğer küfürden ibaret-
miş. Deneme tiyatrosu canbaz-
hane, çağdaş tiyatro dedikleri
de yan sokaklann malum tiyat-
rosuymuş! Bunlann hepsi bize
Amerika'dan gelmiştir. Tiyat-
rocular Amerikanalığa saptı-
lar." (TRT TV1 Kanal, 23 Şu-
bat 1987, 19.15. Sanaümızdan
Portreler) "Beni sevenler iyi ti-
yatroculardır. Çünkü namuslu-
durlar. Tiyatro>'u, mesleğini se-
ven adam beni de sever." (Nok-
ta. 10 Ekim 1983)" 12 Eylül'den
sonra Şehir Tiyatrosu hakkın-
da bır rapor hazırlayıp asker-
lere verdim. Çünkü Şehir Tiyat-
rosu'nun ahşap konağını harap
etmişlerdi." (Milliyet Sanat, 1
Mart 1981) "Max Meinecke,
belki de Viyana önlerinde at
sürdükleri devirlerde yeniçeri-
lerden dökülen tohumlardan
hasıl olan bir velettir." (Uzun
Hikayenin Sonu, s. 158)
1916'da ilk temsilini "Çürük
Temel" adlı oyunla veren. önce
Darülbedayi, sonra şehir tiyat-
rosu. Bay Zobu"nun ölümüyle
bır dönemi daha geride bırak-
mış oldu. Tartışmalan bilim
adamlanna bırakırsak. Vasfı
Rıza Zobu'nun. M. Ertuğrul"
dan sonra bir başka, tiyatro dışı
ve belki daha yaygın bir zihni-
yetin temsilcisi olarak bu döne-
mi kapattığını görürüz. Yazdığı
yüzlerce yazı, verdiği demeçler.
yaptığı söyleşiler ve iki ciltlik
anılannda V.R. Zobu'nun M.
Ertuğrul ile tiyatro kavramı ve
yaşam felsefesi yönünden ta-
ban tabana zıt olduğu görüle-
cektir. Hemen hemen tiyatro
serüvenini aynı dönemlerde
birlikte yaşadılar, ama birbirle-
rini hiç mi hiç etkilemediler.
Şimdi ikisi de tiyatronun hayal-
ler galerisindeki yerlerini alır-
ken bu konum avncadüşündü-
rücü değil mi?
NEDEDILER
BİLGE ZOBU: Ömrünü tiyatroya vermiş. Başka hiç bir ga-
yesi olmamıştır. Hep tiyatro için yaşadı ve hayatmı tamamladı.
GÜLRİZ SURURİ: Çok üzgünüm. Şehir Tiyatrosu'nu
oluşmasında gelışmesinde çok önemli bir rol oynamış. Türk tı-
yatrocusunun toplumda yerini kazanmasma saygınlığını ka-
zanmasında önemil bir rol oynamış, inandığı şeylerden hiç taviz
vermemiş. kitleleri ardından sürüklemiş çok değerli bir komed-
yendi. Çocukluğum elinde geçti, kucağında büyüdüm. Sevgim
ve saygım çok büyüktür. Güzel yaşadı herhalde tiyatro sanatçı-
lanmızın çoğuna nasip olmayacak kadar bir aktöriin ülkesin-
den beklediği herşeye kavuştu. Bu bakımdan huzur içinde yata-
caktır.
YILDIZ KENTER: Aa duyuyorum böyle büyük çınarlar
devrilince. Tiyatronun her türlü meşakkatine katlanmış. tiyat-
royu bugünlere taşımış büyük bir usta idi. Hiç ölmevecekmiş
gibi aşkla, heyecanla yaşadı. Mesleğine gönülden bir tutkuyla
bağlı. örnek bir tiyatrocuydu. Zamanla yanştı. Sonunda yenile-
ceğini bile bile. Ama. kazandığı yanşlar hiç unutulmayacak.
GENCAY GÜRÜN: Türk üyatrosunda bır sayfa daha ka-
pandı. Kurulduğundan bu yana Şehir Tıyatrosu'na en büyük
hizmeti veren insanlardan biridir Vasfı Rıza Zobu. Tiyatroda
çalışan sanatçılann en yaşlısının yaşından daha uzun sürü tiyat-
roya emek verdi. Eşine az rastlanır bir komedi ustası. yeri dol-
durulamayacak bir sanatçıydı.
NECDET MAHFİ AYRAL: Vasfı ile elli sene oynadım. İlk
1934 yılında Yarasa operetinde karşılıklı oynadık. Daha sonra
birçoİc fılmde ve oyunda biraya geldik. Vasfçok sempatik, yüzü
ve sesiyle en büyük komedi aktörüydü. 1917 Hazım(Körmük-
çü) la beraber oynamaya başlamışlardı. Vasfi son derece spritü-
el bir aktördü.
ŞÜKRAN GÜNGÖR: Tiyatronun her türlü meşekkatini çek-
miş. canlı bir tarih. en acı olaylan bile gülmeyeceye çevirmesini
bilen usta bir tiyatro adamı, iyi bir yönetmen. usta bir oyuncuy-
du. O insanı şaşkınlığa uğratan zamanlama duygusuyla. gözleri,
gönülleri hep üstünde tutmasını bilen, tadına doyulmaz. bir vir-
tüöz oyuncuydu.
BEDİA MUVAHHİT: Ne kadar üzgün olduğumu anlata-
mam. 1923'ten beri en iyi arkadaşım. en iyi dostum. herşeyimdi.
Bütün komedilerde sahneye çıktığım elli yıllık arkadaşım. Çok
özleyeceğim.
ÖZDEMİR NUTKU: Vasfı Rıza Cumhurivet dönemi Türk
tiyaırosunun en eski aktörü. anıt biriydi. Onun ölümü çok bü-
yük bir kayıptır. Çok üzüntülüyüm.
SEMİHA BERKSOY: Kendisini 20 yaşında tiyatro okulun-
da gördüm. Çok zeki. esprili. sempatik. çoşkulu bir komedyen-
di. Türk ruhunu. Türk kültürünü iyi bilen bır ınsandı. Bu nesil-
den çok az kimse kaldı. Kendi jenerasyonunun büyük yıldızlann-
dandı. Kendi özel ha>alında da son derece esprili idı. Hepımizi
kahkadan kırar eeçirirdi.
NEDRET Gp VENÇ: Vasfı Rıza Zobu bey büyük bır ekoldü.
Onun için büyük komedyen diyorlar ama aynı zamanda büyük
bir tiyatro adamı, çok ölçülü bir tiyatrocuydu. Adeta ölçü sem-
bolüvdü. Fazlalıklan hemen görürdü. Bizim yatmışolduğumuz
saatlerde o tarih, arkeoloji okurdu. Nesli tükenmiş bir değerdi;
Zamanb bir ölüm. ama ölüm her zaman aadır. \
HALDUN DORMEN: Büyük birçağ kapandı Türk tiyatro-
sunda. Türk tiyatrosunun gelmiş geçmiş en büyük komedyeniy-
di. Darülbedayi çağı kapandı. Yönetmenliği aleyhinde birçok
insan laf etmiştir. Ben çocukluğumda onu seyrederek çok şey
öğrendim. Diyebilirim ki, en az okulda öğrendiklerim kadarya-
rarlı bir eğitimdi benim için.
MLJDAT GEZE1S: Ben Vakfı Rıza Zobu'vu ilk hocam, ilk
ustam olarak kabul ediyorum. Her ne kadar bir dönemde Şehir
Tıvatrosu'ndaki arkadaşlanmı üzdüyse de. bu benim üzerimde-
ki hakkıru ortadan kaldırmıyor. Onunla birlikte çalıştığım dc
nemde, sahnede durmayı dinlemeyi. sahne çalmamayı, şımar-
mamayı hep ondan öğrendim. 'Ustalanm' adlı kitabımda Vasfı
Rıza'dan uzun uzadıya söz ettim. Çünkü o benim ilk ustamdı.
Gezen'in"Ustalanm"
adlıMtabındanZaman insanlan nasıl değiştinvor. Kim derdi ki koca Vasfı
Rıza günün birindc çırakları ve öğrencileri tarafından bu
denli ağır eleşlirilere uğrayacak. Ve kim derdi ki. koskoca
Vasti Rıza "'Kitap okuyan adamdan sanatçı olmaz" diyebile-
cek. Sevgili hocam nasıl olsa kendisi de bu kitabı okumaya-
cağına göre bana danlmaz.
Bir gün. İstanbul Beledi>esi Şehir Tiyatrolan'ndan toplu
sanatçı çıkanlması haberi tiyatro ile ilgılenen ve ilgılenmeyen
herkese şok etkisi yaptı. Bunca yılını bu mesleğe vermiş ba-
şanlı veya başansız birçok sanatçı hiçbir gerekçe göstenl-
meksizin işten çıkanldılar. Sanat çevresinin ve kamuoyunun
buna tepkısi büyük oldu. Ama koşullar bu tepkiyi dile getir-
temedi pek. Ve tüm bu olaylann faili olarak da Vasfı Rıza
Zobu gösterildi. Kendi de hemen hiç itirazsız Şehir Tiyatro-
su'yla ilgili tüm olay ve eleştirileri kabul eder göründü. Kuş-
kusuz bu konuda en sağlıklı hakem zamandır. Her ne kadar
bu işın zamana bırakılacak bir tarafı yoksa da bizim hoca ya-
iamının ahirzamanında galiba pek doğru bir iş yapmadı. Çı-
raklara ustalanm eleştirmek düşmez ama. ustalar da bu denli
büyük hatalar vapmamalı.. ;
Bu olaylardan sonra Hocam'a biraz saygım azaldı. Elini
öptüğüm, bana öğüt verdiği günleri hep saygıyla anacağım.
Ama işinden kovıılan arkadaşlanm gözümün önüne geldikçe
(ah hocam keşke köşende otursaydın da hiç böyle işlere bu-
laşmasaydın) diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Siııeıııadaoperetlerdevegüldürülerdebaşardıoldu
TL RHAN GÜRKAN
Sahneye ilk kcz 1918'deçıkan 1923'ten bu ya-
na da o zaman adı. Darülbedayi olan, İstanbul
Şehir Tivatrosu'da oyun sahneve koyucu. sanat
vönetmenı. vönetici. oyun yazan. I980'dan son-
ra da bdş denetçi olarak görev yapan. Vasfı
Rıza Zobu tam 70 yıl aralıksız eğilmeden dimdik
kalma becensı göstererek erişilmesi güç bir reko-
run da sahibi oldu. Özeliıkle güidürülerde. vod-
villerde. büyük başan kazanan, ses tonu.jest mi-
mik ve esprileriyle kendine özgü, ama biraz
abartılı bır kişilik oluşturan. Zobu. tiyatro dün-
yamı/ın. kök salmış, damgasını basmış, ustalık
payesıne erişmiş en büyük demırbaşlanndan bı-
riydi
Zobu. Türk sinemasının ilk dönemındekı ope-
ret fılmlerinin dışında beyaz perdeye fazla bir ilgı
göstermedı. 1921 yılında. "Bican Efedı Vekil-
harç" fılmiyle sinemaya merhaba diyen Zobu.
Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğini yaptığı.
oyunculuğunun yanı sıra şarkılar da söylediğı
daha çok müzikli operet uyarlamalannda, ve
güldürülerde başan kazandı. 1922'de "Boğaziçi
Esran-Nur Baba" fılminde, aynı yıl "Istanbul-
da Bir Faciay-ı Aşk"ta aşçıbaşı rolünde. 1923'-
de. Kurtuluş savaşı fılmlerimızden "Ateşten
Gömlek"te oynayan Zobu, operet uyarlaması
"Leblebici Horhor" ve dcvam filmı, "Leblebici
Horhor Ağa"da Sansar Hasan'ı oynayarak.
fılmlerin şarkılannı da söyledi. 1929'da "Anka-
ra Postası"ında berber, 1933'de "Kanm Beni
Aldatırsa" ve "Söz Bir Allah Bir" filmlennde,
çapkın avukat rollerindegörünen Zobu. Muhlis
Sabahattin'in eşsiz şarkılannın da okuvucusu
idi. 1934'de Musahipzade Celal'den uyarlanan
ıkı fılmde, "Bir Kavuk Devrildi"de Eşref Kalfa'-
yı. "Aynaroz Kadısı"nda ise, Şem'i Molla'yı oy-
nayan Zobu, "Tosun Paşa"da da Bisikletçi Te-
kin. 1940'da "Akasya Palas"ta Sezai rollerin:,
deydi. '\
1946'da "Harman Sonu" fılminden sonra, si*
nemaya ara veren Zobu. 1953'de. Şadan Ka-
mil'in yönetmenliğini yaptığı "Edi ile Büdü" fıl-
minde komik bir cift oluşturduğu Münir Özkul
ile birlikte ilk kez başrol oynadı. Filmin beğeni
kazanması üzerine aynı kadroyla "Edi ile Büdü
Tiyatrocu" adlı devam fılmi çekildı.