Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM1992 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
I.Murat ve Bayezit döneminde yükselen devlet Ankara Savaşı'ylaparçalanmanın eşiğine gelir
Dd aclımileri, bir adrnıgeri
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
O s m a n I ı
İmparatorluğu
T a r i h i
• ycu» Loııi\ BMi/uc-Grcımnumı^Lomi
Bayıt^ frtne Bektueanu^ \icoara
Beldiceanu>- Paul Dunıımı • Frtmçois
Georgeon • Rohrrı \lanlran • Amlre
RaymondP- Jtun Paul Rous • .Vicote
y<ain>Giites Veinslem
Çeviren:
ServerTANİLLİ
T
ürk gelenekleri. tahta
geçmek için, ölen bir
hükümdann bütün
oğullanna eşıt hak ta-
nıyordu: Askeri birlik-
lerin ve hazinenin
denetiminin yanı sıra, önde gelenlerin
desteğini sağİamayı ilk başaran. kaza-
nıyor ve yasal görülüyordu. Bu tür il-
keler, fetret dönemlerinde. iç savaşla-
ra, dahası ayağj kavdınlmış bir adayın
itirazıru destekleyen ya da uyandıran
yabancı müdahalelere yol açma tehli-
kesini taşıyorlardı açıktır ki. Osmanlı
tarihi yığınla örneğjni vermiştir bunun
ve böylesi bunalımlan -kimi zaman
başanyla- önleyebilmek amacıyla.
_yüzyıllar boyunca çeşitli çözümlerin
<uygulandığı görülecektir.
j Orhan 1362 yıhnda öldüğünde, bir-
Jkaç oğul bırakıyordu arkasında: Yeri-
;ne geçecek olan Murat. Halil ve Ibra-
jhim. Bu eski dönem içın yeterince
îbilgjlendirilmiş değiliz ve -çoğu tarih
! olmak üzere- elimizdeki adım başında
'. çebşmeli kaynaklar, doyurucu bir kro-
; noloji düzenlemeye olanak vermiyor-
jlarpek.
I. Murat, 1357'de ölen kardeşi
JGelibolu fâtihi Süleyman'ın yerine,
iAvrupa toprağındaki savaşçı Osmanlı
birliklerinin başı olarak geçmişti. Des-
leği olduğu gazi'lerin kutsal savaşıru
uygulayan Murat, daha o zamandan
iktidara katıhyordu; babasının doğal
mirasçısı olarak görülüyordu ve baba-
sı öldüğünde de, başkent Bursa'nın
önde gelenleri çağjrdılar kendisini. Sı-
mrdaki savaşçılar gibi ulema da kabul
edmce. yasal beyolupcıktı.
Osmanlı ilerleyişinden kaygıb Ana-
dolu beylikleri doğu sınırlannı tehdit
ettiklerine göre, İznik (Nikaia) yöneti-
cisi. Bizans İmparatoru V. İoannis'in
damadı Halil'in de kozlan vardı bir
olasıhkla. I. Murat, kardeşlerine karşı
mücadele ile işe başlamış olsa gerek;
sonunda da zaferi o kazanır.
1365 yılına değm Anadolu'da uğra-
şan I. Murat, Trakya'yla canla başla
ilgilenecek ve kardeşinin 1354 Martın-
da hanedana verdiği Avrupa'daki -o
eşsiz köprübaşı olan- Gelibolu'dan
yararlanabilecek zamanı bulamadı
pek. Sonraki yıllarda ise Türk ilerleyi-
şi. kendisinin, yöneücisi Lala Şahin
Paşa'nın. Evrenos Bey ya da Haa ll-
bey gibi şeflerin yönetiminde sürmüş-
tü: Dimetoka (Didymotique), 1361
Kasımında işgal edilmişti; öte yandan
Murat. belki geçıci olarak Konstanti-
nopolis çevresinde ilerliyor. Çorlu'yu,
Misinli'yi, Lüleburgaz'ı ahyor. böyle-
ce Andrinopolis'ten Konstantinopo-
lis'e giden yol üstündeki kalelerin
denetimini ele geçiriyordu.
Balkanlar'da Osmanb fethine ola-
nak sağlayacak koşullar yerli yerine
oturdukça. I. Murat, Anadolu'da da
ilerliyordu. Orada da beyliklerin, Ger-
miyan. Teke, Hamideli... beyliklerinin
zayıfhğı ve birlik olamayışlanndan
kaynaklandı başansı. Bu küçük dev-
letler. Hıristiyanlarla temaslan kesil-
dikleri günden beri, çok şey yitirmiş-
lerdi varlık nedenlennden. Osmanhla-
nn serpilip gelişmesi, zinde güçlerden
yoksun kılıyordu onlan. Osmanlılar.
yalnız savaşçılan degil, Osmanb beyli-
ğindeki idarî gereksinmelerin önlerine
açüklan mesleklere kapılan ulemayı
da çekiyordu. İşin içinden ustabkla
sıynlan Karamanoğullan idi yalnız.
X ehdit, Anadolu'dan geliyordu:
Küçük Asya'da güçler dengesinin ra-
kibi Osmanlı yaranna değişmesini
kabul edemeyen Karamanoğlu Alâed-
din. hasmma karşı savaşa girdi. Çoğu
Türkmen boylanndan insanlardan
oluşan birliklerinin başında. Murat.
bütün güçleriyle çıktı düşmarun karşı-
sına. Birliklerinde Sırp ve Bizanslı Hı-
ristiyan vassallerinden askerlerin bu-
lunuşu, gaza ülküsünü zedeliyordu. I.
Murat, Konya ovasında kazandığı bir
zaferle durumunu güçlendirmekle ye-
tindi ki, eleştirileri de yumuşauyordu
bu; dahası, başeğmiş Alâeddin'e top-
raklannı bıraktı.
Sırplannöfkesi
Tam tersine, ganimetten yoksun kı-
bnan ve yağma hareketleri kimi za-
man cezalandınlan Sırp askerleri fazla
hoşlanmadılar bu hoşgörüden; o sıra-
larda Sırplar arasında gelişen Türk-
karşıtı duyguyu güçlendiriyordu bu
bağışlayıcıhk. Oysa, ustaca düzenlen-
miş bir evlilik politikasından yola çı-
karak. Prens Lazar, yerel şefleri ka-
zanmış ve Bosna krah Tvrtko ile
Türk-karşıtı bir birlik oluşturmayı ba-
şarmıştı. Ote yandan, Bulgar çan bo-
yun eğmeyi reddediyordu. Bir sefer
zorunlu idi. Osmanhlann. 138S"de
Ploşnik'te Bosnalılara yenibnelerine
karşın, Çandarb Ali Paşa. Bulgaris-
tan'da başanlı bir harekât yürütüp
birçok kalekri ele geçirdi: kuşatılan
çar bir vergi ödemek ve Silistre"yi tes-
Ûm yaadinde bulunmak zorunda kal-
dı. Öyle olunca, Osmanlılar, birleşmiş
Sırp ve Bosnalı ordulara döndülen 15
Haziran 1389'da, çetin bir savaştan
sonra, Türkler, Kosova ovasında ha-
sımlarmı yeniyoriardı. Tutsak edilen
Lazar'ın boynu vuruldu. Savaşı yöne-
ten I. Murat öldürüldü.
I. Bayezit dönemi
Murat'ın Kosova savaş alanında
hesapta olmayan ölümü, tahtın geçi-
şinde kanşıklığa yol açmadı yine de.
Olürken, Murat, kendisine halef diye
savaşa kaulan büyük oğlu Bayezit'i
belirlemişü. Boylece. babasının yasal-
laştırdığı yeni beyin, aynca iktidan
hemen anında elde etme şansı oldu
Öyle de olsa, olası rakibi kardeşinden
kurtulma yolunu seçti, o da öldürül-
dü.
Bayezit, 1389-1390 kışından baş-
layarak yeniden fethe koyuldu. Bı-
zans'ın Anadolu'daki son mülkü Fila-
delfiya'yı (Alaşehir). 1390'ın sonunda
aldı; Saruhan, Aydın. Menteşe, Hami-
deli ve Germiyan beyliklerini devlete
kattı. Hep Rodos Şövalyeleri'nin elin-
de kalan İzmir dışında, Küçük Asya"-
nın bütün batı kıyılan, Osmanlı dene-
timine geçiyordu böylece. 1390 Mayı-
sında Bayezit, Efes ve Milet beylikleri-
nin Venediklilere daha önce tanıdıkla-
n ayncabklan onayladı; Hıristiyan
adalara karşı seferlerde birer üs hizme-
tini görecektir bu yerler.
Macar Sigismond kaygılanıyor ve
Batı'nın yardımıyla hareket ediyordu.
Venedik ıhüyath davrandı: Boğazlan
tutacak birdonanmayı silahlandırma-
yı kabul ederken, Türklerle banş ha-
linde kahnayı istıyordu: Türkler de
ona iyi davranıyor ve ticaretlerini sür-
dürüyorlardı onunla. Fransa ise tersi-
ne, Kutsal Topraklar'a değin uzataca-
ğını umut ettiği bir Haçb seferinden
yana ayağa kalku. II. Manuel. gjderle-
ri Sigismond'a ait olmak üzere. on
kadırga silahlandıracaktı; Sıgis-
mond'u. Rodos şövalyeleri ile. dükün
mırasçısının bizzat yöneteceği Bur-
gonya şövalyeleri de destekleyecekti.
Böylece. dev bir ordu toplandı Buda'-
da. Sigismond. Türkleri üzerine çekip,
uzun bir yürüyüşle onlan yormak iste-
miş oknab. Fransızlar ise ihtivatı elden
bırakıp. tersine, gecikmeden üzerleri-
rihten başlayarak, -Ortodoks halkın
iyi karşılamadığı Latinler olarak- Ro-
dos Şövalyeleri, despotluğu Türk
akınlanna karşı korudu.
Karaman beyi Alâeddin, o sıralarda
Avrupa'da uğraşan hasmı Osmanlının
yokluğundan doğaldır ki yararlandı.
Daha önceki anlaşmayla bırakılmış
topraklan aldıktan sonra. saldınya ge-
çip Ankara ile Bursa'nın üzerine yürü-
dü. Bayezit, ona karşı yeniden hareke-
te geçti. Avrupa'da arkası güven için-
de olduğundan, sonuna değin gjde-
cekti bu kez. Alâeddin yenildi ve
Konya'ya sığındı: Konyahlar da, Ba-
yezit'e teslim ettiler kendisini. O da.
onu öldürttü ve Karaman'ı Osmanb
topraklanna katü (1397 sonbahan).
Osmanb ılerleyişinin önündeki başhca
engel Karamanoğullan beyligı İcay-
bolmuştu. Anadolu'nun kesin fethinin
Yıldırım Bayezit'i Bursa yakınlannda bir avda gösteren minyatür.
ne gidılmesı düşüncesinı kabul ettirdi-
ler. Ordu. Ağustos sonlannda hareke-
te geçti; Tuna \adisini. Türklerin
Bulgar vasali Sracimir'in savunduğu
Vidinedeğin indiler. Kentdüştü. Ar-
kasından Rahova düştü ve halkı, kor-
kunç biçimde kılıçtan geçirildi.
başlangıcıydı bu. 1398'de de Kadı
Burhanetün'in topraklan düştü; baş-
kentleri Sivas, başka harekât için eşsiz
bir üs olacaktı ilerde.
1399
Ha
e var ki, her yanda o denli par-
tak değildi durum ve Bulgaristan üze-
rindeki Osmanb korumacıbğına karşı
tehdıtler ağır basıyordu. Gerçekten,
Macar korumaabğındaki Eflâk pren-
si Mirçe, Tuna'nın sağ kıyısındaki
Dobnıca ile Silistre'yi işgal etmişti.
Macarlar. Vidin'e yerleşmenin aranışı
ıçindeydiler. Bayezit'in tepkisi sert ol-
du ve başkent Tırnova'yı işgal ettikten
(17 Temmuz 1393) sonra. Bulgaris-
tan" ın Tuna bölgesi Türklerin doğru-
dan denetimine geçti; Çar Şişman da.
Osmanh vasab olarak Niğbolu'ya çe-
kiliyordu. Arkasmdan Bayezit,
Mirçe'yi son olarak aldığı topraklar-
dan kovdu.
Bununla beraber, Bayezit, Etlâk'a
çeviriyordu yüzünü. Sırp vasallerince
desteklenmiş olarak, ülkeye girdi. Ma-
carlann adamı Mirçe, kuşkulu Rovina
savaşmdan (17 Mayıs 1395) sonra, bo-
yun eğmek zorunda kaldı. Arkasm-
dan, Osmanh hükümdan Niğbolu
üzerine yürüdü ve Çar Şişman'ı öl-
dürttü (3 Haziran 1395). Dobruca,
Türklerin ebndeydi şimdi. Osmanb
birlikleri. Tuna'ya geçiş noktalannı,
işgal ediyorlardı. İllc Katolik devlet
Macaristan'la Bayezit'in topraklan
arasında hiçbir tampon devlet yoktu
artık.
Osmanülann ilerleyişi karşısında.
açlılar, 13% Eylülünün başla-
nnda, Niğbolu'nun ablukasına başla-
dılar. Yolda Sırp Stefan Lazareviç'le
birleşen Bayezit onlan karşıladı. 25
Eylül I396'da oldu savaş. Hıristiyan-
lar ağır bir yenilgiye uğradılar ki. eski
kafab Fransız şövalyeleridir başhca
sorumlusu bunun.
Bu dev zafer. Osmanhlann saygınb-
ğını arttırdı ve Balkanlar'daki duru-
munu güçlendirdi. Bütün Bulgaris-
tan"a sahiptiler artık: onun son bağım-
sız toprağı olan Vidin de. az önce
ellerine düşmüştü. Macaristan ile Ba-
tılılar, Osmanlılan, Balkanlar'da elle-
rini kollannı boş bırakacak denli sar-
sılmışlardı. Osmanhlann o sıralarda
Arnavutluk'ta sürdürdükleri yerleşmc
politikası bibniyordu. Mora'da yeni-
den ortaya çıkm-lannın anıydı da bu;
Timurtaş \e Yakup Paşa komutasın-
daki birlikler. 1397 yazında işgal ettiler
orayı. 3 Haziranda, Argos'u ele geçirip
halkını kılıçtan geçirdiler ve arkasın-
dan, Leontarion ile Korinthos'u ku-
şattılarsa da sonuç alamadılar. Vene-
dikliler ise buluşmayı reddettikleri
için. despot Theodoros Rodos Şöval-
yeleri'ne döndü ve onlara. 1397 yılın-
dan başlayarak Korinthos kentini,
sonra 1399'da da bütün despotluğun
devredılmesini önerdi. Anlaşma ger-
çekten de yapıldı: Theodoros, sonra-
dan kullandığı. bir geri satın alma
hakkını saklı tuttu kendisi için. O ta-
yılında, Timur yeniden
göründü bölgede. Bağdat hükümdan
ile Anadolu'nun kuzeydoğusuna yer-
leşmiş Kara Koyunlulann beyi Kara
Yusuf, durumdan kaygılandıklan
için. Osmanlılan, Timur'un koruduğu
yerel beylere karşı öne sürdüler. Baye-
zit'in büyük oğlu Süleyman, Ermenis-
tan'da ve Fırat vadisinde harekâtla
görevlendirildi; vadideki birçok kent
boyun eğdiler. Erzincan ve Erzurum'-
da hüküm süren Tahirten, Osmanlı
sarayına çağnldı ve vergi ödemesi is-
tendi kedisinden; o da boyun eğdi. Ne
var ki, Tahirten, Bayezit'in toprakla-
nndan ettiği Anadolu beylerini, koru-
yucusu Timur'un çevresinde topla-
makta gecikmedi.
Çünkü Aydın, Saruhan, Menteşe ve
Germiyan beylerinin çevrelediği Asya-
h fatihuı arkasında Osmanh-karşıtı bir
parti oluşmuştu. Bu beyler, Bayezit'e
karşı savaşa itilmekte yalnız değildiler:
Timur, II. Manuel'in elçilerini kabul
etti; Konstantinopolis'in düşmesiyle
her şeyi kaybedecek olan Cenevizlile-
rin koruyucusu, Fransa Kralı VI.
Charlesın elçilen degeldiler. Venedik-
lilerin yüreklendirdikleri Cenevizliler
de. fatihi savaşa girmeye kışkırtıyor-
lardı. Yeterli miydi bunlar? Timur
Gurhan -bizim Timurlenk- Mavera-
ünnehir Türklerinin başında, Moğol
fethini yeniden başlatmışü. Türk ve
Müslüman, Hind'den Mezopo-
tamya'ya değin uzanan. İslamın ege-
menliğini dayatırken, serbest ticareti
sağlayan evrensel nitelikte bir impara-
I.Muratdönemindeimparatorluk
I
Murat'ın hükümdarh-
ğı. bir dia asken zafer-
îerle smırlı olmadı;
hem. fethedilmiş ya da
A boyun eğdirilmiş ülke-
^ ler üzerinde üstünlü-
|ünü kurmaya yetmezdi bunlar.
Hükümdarlığından. hatta Orhan"-
mkinden başlayarak, Osmanh işgal
(curallan uygulandı. Sultan bakımın-
ian. kıhçla fethedilmiş her ülke, yasal
Dİarak ve kesinlikle kendisinindi: ister
hak dininden olmayana karşı cihaıla
•cazanılmış olsun, ister davranışlan ci-
fıada zarar veren bir Müslümanın ehn-
ien alınmış olsun, böyleydi. Bu ikinci
koşulun sağladığı bütün olanaklar da
şörülü\or. Bir kent kendiliğinden tes-
îim olduğunda. Osmanlılar yakıp yık-
mıyorlardı. Bir tabya alındığında yerlc
bir edılir ya da -yeni baskınlar ya da
fetihlerde üs hizmetı görsün diye-
küçük bir Osmanh askerî kolonisi yer-
leştirilirdi içine.
olonileştirme politikası daha
ileri gidiyordu: Osmanlılarda sürekli
uygulanan halkın yerini değiştirme.
başta askerî amaçla olmak üzere, pek
erkenden başlamışa benzer; sözkonu-
su olan, cihadı beslemek için, Ana-
dolu'dan Rumeli'ye yığınlan geçirt-
mek idi. Ne var ki, kimi zaman başka
beyliklerden yola çıkan kendiliğinden
yer değiştirmeler de vardı. Yeni gelen-
ler, yerlilerinkinden ayn köyler ya da
mahalleler kuruyorlardı; yeriilere ise
yaşayış biçimleri ve dinleri doğal ola-
rak bırakılıyordu. Yerel aristokrasiye
gelince, yerel asayışi ve ordunun güçle-
nişini sağlayan yumuşak bir sistem
olarak. tımar sistemiyle bütünleştirili-
yordu sık sık. XV. yüzyılda. hâlâ Hı-
ristiyan tımar sahiplerine rasllanıyor-
du.
Gazi'ler sınırlarda yerleşir ve yerel
şefler -çoğu kcz vassallik ilişkileri saye-
sinde- yavaş yavaş bütünleşirken.
Osmanlı idaresi dc Rumeli'de yerleşi-
yordu. Meslek ve gelir olanaklannın
-bir kadı, tunar sahibi olabiliyordu-
çektiği ulema, Müslüman idarî uygu-
lamalannı getirdiler beraberlerinde:
düzen. iyi idare ve malî verimlilik açı-
smdan, hak dinden olmayanlara karşı
hoşgörüyü dile getiriyordu bunlar.
Çandarlı vezirler hanedanını kuran
Kara Halil Hayrettin Paşa. merkezi
bir idarenin yerleştırilrnesinde temel
bir rol oynadı. Bilecik, İznik. sonra da
Bursa kadısı olan bu alim. "ordular
yüksek yargıa" anlamına. kadıasker
makamını kurdu; uygulamada.şcyhü-
lislam görcvinin yaradılışına değin ule-
ma hiyerarşisinin başı oluyordu bu.
İdarenin dızgınlenni ve ordu kuman-
danlığını elınde toplayan bu kişı. ilk
gerçek vezina7am olarak görüldü. Bir
de\îet hazıne^ının kurulmasında ve tı-
mar kurumunun temelini oluşturacak
siciller (defter) sısteminin düzenleni-
şinde de büyük bir rol oynadı. İlk bey-
İerbeyilik makamı da I. Murat zama-
nında yaratıldı. Bu makama gelinle-
nin görevi, sandak beylen, yanı kentle-
ri ve eyaletleri -kadı ile beraber-
yöneten otoritenin yerel temsilcilerini
denetlemekti. Lala Şahin, ilk Rumeli
beylerbeyi oldu. İkincisini, Anadolu
beylerbeyliğini, 1393te I. Bayezit ku-
racaktır. Osmanlı devleti, en özgün
yeniliklerinden birini, -Türkçe "yeni
asker" anlamına yeniçerileri de, I. Mu-
rat ile Çandarh Kara Halil Hayrettin'e
borçludur. Bunun kökeni, bir cihadda
elde edilen savaş esirlerinin beşte biri
üzerindeki beyin hakkı (pençiyekpen-
çık). Baskınlarda saglanan insan mal-
zemesinden hareket ederek bir ordu
kurma düşüncesi, pek büyük bir olası-
hkla. Murat Trakya'ya yeniden ege-
men olduğunda geldi. Silah altına
alma, daha sonra, devşinne kurumuy-
la yetkinleştirildi. Böylece. I. Murat
döneminde, daha o zamandan bir gazi
beyliği olmaktan çıkmış, Osmanh hü-
kümdarlannın ellerinde gerçek bir
imparatorluk haline gelmış bir devle-
tın idaresinin temelleri biçimleniyor-
du.
torluk da dayatan geniş bir alanı bir-
leştirmişti. Osmanhlara saldırmakta
duraksıyordu: Bu, merkezden uzakta
kenarda kahnış beyh'k, Suriye ile Kut-
sal Yerlerden daha az ilginç görünü-
yordu ona.
e var ki, Bayezit'in kazandığı
gazi şanını belki -saygıya layık görse
de, Timur,. kendi koruduklanna Os-
manh beyinin saldınp, kışkırtmalarda
bulunmasını kabul edemezdi. Moğol
hükümdan, Erzincan'ın ahnmasını ta-
nımıyordu; Anadolu beyliklerinin
kendi yasal hükümdanna geri veril-
mesini ve Kara Koyunlulann başı
Kara Yusuf un kendisine teslimini is-
tiyordu. Bayezit boyun eğmeyi redde-
dince de, bir ders vermek gerekiyordu
ona. 1400 yıbndaki seferin konusu bu
oldu. Osmanlı hükümdan, doğrudan
bir çatışmadan kaçınmayı yeğlediğin-
den, bir karşı saldın için, Timur'un
ordulannın üslerinden uzaklaşmalan-
nı beklemeye başladı. Moğollar, Er-
zincan'a saldınp aldılar ve Bayezit'in
oraya yerleştirdiği insanlan öldürdü-
ler. Arkasından Sivas'ı kuşatular; ken-
tin kalesi, 26 Ağustos 1400'de teslim
oldu. Korkunç bir cezalandırmaya uğ-
radı: Surlar yıkıldı, garnizon öldürül-
dü. halk kılıçtan geçirildi ya da sürül-
dü. Sonra Timur ilk amacına. Suriye'-
nin fethine döndü, Osmanlılardan
Fırat üzerindeki kaleleri aldı. Eylülde.
Bayezit'in imparatorluğunun doğu
bölgeleri boyun eğmişlerdi. Öyle olun-
ca da. Timur Halep'in üstüne yürüdü.
"üşmanın Suriye'de ve Mezopo-
tamya'da uğraşuğmı öğrenince. Baye-
zit, Fırat'ın sağ kıyısını yeniden fethet-
mek için yola çıktı. Timur, bir ordu
yolladı ve çetin görüşmeler oldu. Oy-
sa, o tarihlere doğru, Bayezit'in koru-
duğu Kara Yusuf, yollan yağmalama-
ya vennişti kendini ve belki de kışkırt-
ma olsun diye Mekke kervanına
saldırdı. Kabul edihnez bir şeydi bu
Timur için. Bayezit'in 1401-1402 kı-
şında ona yolladığı elçiyi vesile bilip,
Kara Yusuf a karşı sert davranmasını
istedi ondan. Yanıt alamayınca da. 16
Şubat 1402'de harekete geçti; Sivas'a
değin güçlükle karşılaşmadan ilerledi
ve işgal etti kenti. Bayezit'in, istekleri-
ni yerine getirmeyi reddettiğini orada
öğrendi.
6avaş kaçınılmaz obnuştu o andan
başlayarak.
Ankara Savaşı
Timur'un geldiğini haber alınca,
Bayezit, Konstantinopolis kuşatması-
nı bıraktı ve Bursa'ya vardı. Venedik-
blerin oluşturduklan birliğın bir eyle-
minden korktuğu için, Gehbolu'da
dokuz kadırga bırakmışu arkasında
ve yirmi gemihk bir donanma donat-
rruştı. Doğulu düşmaruna karşı, ehnde
ne varsa biraraya getirdi: Aydın, Saru-
han, Karesi, Hamid, Teke, Karaman,
Germiyan ve Sivas birliklerinden olu-
şan Anadolu ordusu; Gelibolu'da ve
Bizans'm surlan önünde bulunan Ru-
meli birlikleri. Tımarlılar ve vasal Hı-
ristiyan prensler görevlendirümişlerdi.
Yol boyunca artıp büyüyen Osmanlı
ordusu, Ankara doğrultusunda yürü-
dü. Orada, düşmanm Tokat'a yönel-
diği öğrenildi. Bayezit, ormanlık böl-
gelere çekildi; hasmını oralardan
hırpalayıp sarsmanın hesabı içindeydi.
Şurada burada çarpışma savaşmdan
kaçınmak istediği için. Timur plan de-
ğiştirdi, Kayseri'ye sonra da Ankara'-
ya geçti; birhklerinin büyük bölümü
ise ülkenin bağnna dalıp yakıp yık-
makla görevlendirilmişti. Ankara ku-
şatmasına başlıyordu ki, Bayezit,
ordusunun geri kalan bölümünden
aynlmış olarak, birden çıkıverdi karşı-
sına.
Os smanh kurmayında, derin gö-
rüş aynhklan oldu o sırada. Veziria-
zam Candarh Ali, düşmanı, gece saldı-
nlanyla ve bir abluka ile yormayı ileri
sürüyordu; Rumeli beylerbeyi Firûz
Bey. tersine, savaş verilmesini öğütlü-
yordu. Onun düşüncesi üstün geldi-
ğinden, 28 Temmuz 1402'de Çubuk
ovasında savaşıldı.
Savaş uzun sürdü ve beklenmedik
değişmeler gösterdi. Ne var ki, ordu-
sundan kopmalar, her türlü başan j
umudunu abp götürdü Bayezit'ten.
Anadolu beyh'klerinden gelenler, Ti-
mur'un yanındaki hükümdarlanyla
birleştiler ve böylece sağ kanadın mev-
cudunu alabildiğine azalttılar. Aynbp
kopmalarla yıpranıp tükenen sol ka-
nat da sallanıyordu; oysa Timur'un
birükleri ilerliyordu. Savaşın yitirildi-
ğine hükmeden Ali Paşa. geri çekilme
işareti verdi, arkasından Sehzade Sü-
leyman'ı da çekti. Gerçek bir saray ih-
tilaliydi bu. Yeniçeri ağası Murat Paşa
ve başka önemli kişilikler, taht adayı-
na başkent Bursa'da, sonra da Av-
rupa'da eşlik ettiler. Bayezit'in öteki
oğullanna gelince, Mehrnet'i, kentin
beyleri Amasya'ya götürdüler; İsa ile
Musa da, birlikleriyle beraber canlan-
nı kurtarmışlardı. Bir tek Sırp birliğjy-
di direnen; ancak Bayezit, yeniçerile-
riyle çevrilmiş olarak, savaşı terkeıme-
yi reddettiğinden. Stefan Lazareviçde,
çaresız bırakmak zorunda kaldı ve Sü-
leymanın geri çekilişinin güvenliğini
sağlamaya koyuldu. Bir bozgunun
tam ortasında. devleti ayakta tutup
sürdürmenin davranışlan ortaya ko-
nuyordu ki, kayda değer. Sonunda.
kaçmak zorunda kalan Bayezit yaka-
landı ve esir edildi.
Misli görülmemiş bir felaketle sona
eriyordu hükümdarhğı!
dnseHik Yasak...Şair Günel Altntaş, bundan yıllarca önce "Kız Tavla-
ma Sanatı" diye bir kitap yazmıştı. Gençler için her şe-
yin kız tavlamadan geçen bir dünyada bu kitabın çok
satacağı umuluyordu. Kitap birinci basıdan öteye geçe-
medi. Demek seks o yıllarda bugünkü kadar gözde de-
ğilmiş!
Dilimizde kız tavlanır, oğlan avlanır. Ama ne kız kolay
tavlanıyor, ne oğlan çabuk avlanıyor. Geçim zorluğu
seksten ileri geçmiştir. Ortalıkta bir seks bolluğu var
gibi görünüyor, ama sanıldığı gibi degil... Son yılların en
velut (doğurgan) yazarlanndan Dr. Erdal Atabek cinsel-
likten bütünlemeye kaldığımızı yazıyor. Kitabının adını,
"Cinsellikten Ikmale Kalmak" koymuş. Cinselliği bir sı-
nav saydığına göre bunun türlü aşamaları olacaktr. Bu
aşamalardan biri sınıf geçmeyse, öteki de bütünlemeye
kalmak olabilir. Şöyle diyor:
"Cinsellığimiz hep sınav oldu. Geçtik mi, kaldık mı, bi-
lemedik. Borçlu muyuz, alacaklı mıyız? Bizim için karar
verdiniz, dinledik, sustuk. Doğruyu eğriyi siz söylediniz.
Şimdi biz konuşalım. insanın olanı insana, bizim olanı
bize verin. Sizden kendimizi istiyoruz."
Bizde cinsellik bilinmeyen karanlık bir ortarnın içine
atılmıştır Cinselliği toplumun yapısı belirler. Bu yapısal-
lık feodal toplumdan sanayi toplumuna doğru gider.
Cinsellik hep merak edilir olmuştur. Cinsel sorunlarını
çözümlemiş toplumların sorunlarını da bilmeyiz. Bizim
için öğrenilir birtoplumdur. öğrenilir birsorundur, ama
nasıl öğrenilecektir? Cinsellik yaşanmadığına göre por-
no filmler mi yol gösterecektir? Erdal Atabek'in bir ay-
dın, bir hekim, bir toplum adamı olarak ilginç bir gözlemi
var, özetleyelim:
"... Otuz yıl önce, 1960larda porno lilmler' bizde çok
bilinmiyordu. O yıllarda gittiğim Amerıka'da NevvYork'a
vardığımız zaman aklımda üç şeyi gerçekleştirmek yatı-
yordu: Ünlü Central Park'ı görmek, 5. Cadde'yi gezmek,
bir de porno film seyretmek. ikisini gezdikten sonra 42.
Cadde'ye gittim. Orasını burasını yokladım. En sonu bir
büyük kentin haşarı sokağıydı. "öyle filmler" oynatan
birkaç sinema gördüm. Biraz dolaşarak birine girdim.
Içerisi boş sayılırdı. Üçte birinden bile az seyirci vardı.
Boş bir koltuğa oturdum, tek tük gelenler gidenler olu-
yordu. Gözüm karanlığa alışınca kimlerin oturduğunu
görmeye çalıştım. içeride yaşlı zenciler, yaşlı beyazlar,
çok genç beyazlar vardı. Baktım, hepsi erkekti. İçeride
erotik bir gerilim yoktu. Gelenler kimbilir kaçıncı kez
seyrettikleri birfilmi görüyorlardı."
Filmlerde, dergilerde, kitaplarda görüyoruz ki cinsel
kültürümüz ve ideolojimiz yoktur. Cinsel kültür ve ideo-
lojisi olan toplumların verdiği örneklerin üstünde oturu-
yoruz. Böylece cinsel kültürümüz yarım, belki yarım bile
değil. Kadın da erkek de cinsellikte vücutlarını kullan-
mayı bilmiyorlar. Bunları öğreten bir yer de yok.
Zonguldak'ta bir elektrik santralının açılışına gitmiş-
tik. Birgrup gazeteci kafayı çektikten sonra, "Hadi gene-
leve gidelim..." dendi. Aramızda bir belediye başkanı da
vardı. Gezdik, dolaştık, gizli gizli resim çekenler de oldu.
Azizlikedip geneıev gezisini yayımlayanlar da... Hiçbiri-
mizle değil, sadece belediye başkanı ile uğraşıyorlardı.
Onun fotoğrafını basıyorlar, onun gittiğini yazıyorlardı.
•Niçin bizi yazmıyorlardı? Seks bakımından belediye
başkanının gitmesi en ilginç olay sayılıyordu.
Şimdi kentlerde genelev açtırtmam diye direnen bele-
diye başkanları yok mu? Gençler geneleve de gitmese-
ler seksı nereden öğrenecekler?
Seksi öğrenmek de, öğretmekte hala yasaklar arasın-
dadır. Her şey hala kapalı bir bölgede ve belli bir gizlilik
içinde geçiyor.
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Hepyek adı da ve-
rilen bir tür tavla
oyunu. 2/ Araplarda
ve daha başka Müs-
lüman ülkelerde bir
kavim, kent ya da
ülkenin başı... Briç-
te, atılan bir kâğıtla
eşine oynamasını is-
tediği kâğıdı belirt-
me. 3/ Çıplak vücut
resmi... Aralanndaki
akrabalık ilişkileri
nedeniyle evlenmele-
ri yasaklanan kişiler
arasındaki cinsel iliş-
ki. 4/ Rize'nin bir ilçesi. 5/ Bir no-
ta... Hatay ilinde incirden yapılan ra-
kıya verilen ad. 6/ Argoda içkisi bol
ve ucuz meyhaneye verilen ad. 7/
Maden eşya üzerine vurulan bir cins
cila... Mısra. 8/ Asya'da bir ülke...
Tüzak, kapan. 9/ Anadolu'da kurul-
muş eski bir uygarhk... " atı-
hr kalasından/Hak saklasın belasın-
dan/Köroğlu'nun narasından/ Mey-
dan gümbür gümbürlenir"... Eski
Mısır'da güneş tannsı.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Koyun ya da keçi yavruladığı zaman çobana verilen bahşiş.
2/ Boğaz, gırtlak... Afrika'nın güney ucundaki burnun adı. 3/
Lityumun simgesi... Izmaritgillerden bir balık. 4/ Güney Ame-
rika'da bir ülke. 5/ Neodim elementinin simgesi... Japon lirik
drarnı. 6/ Kıskançlık. 7/ tştahı açmak için yemeden önce içilen
içki. 8/ Bağımsız olarak, kimseye bağh olmaksızm... Ince deri
ya da ince kabuk. 9/ "Litre" sözcüğünün kısa yanlışı... Altuı-
kökü de denilen kusturucu bir kök.
ÎLAN
ALAŞEHtR 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1992/272
Davaa Emine Udunlu tarâfından davab Sabri Udunhı aleyhine açı-
lan boşanma davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara
karan geregince:
Davalııun Turgutlu ilçesi Yümazlar mahallesi adresine çıkanlan da-
vetiyenin tebliğ edilememesi ve zabıtaca yapılan araştırma sonucun-
da da tebligata yarar açık adresi tespit edilemediğinden adı geçenin
duruşma gunu olan 7.12.1992 Pazartesi günıi saat 11.00'de Alaşehir
Hukuk Mahkemesi duruşma salonuoda bizzat hazır bulunması veya
kendisini temsil edecek bir vekil gönderilmemesi halinde tahkikat ve
yargılamaya davalı Sabri Udunlu'nun yokluğunda devam edüerek karar
verileceği, dava dilekçesi ve davetiye yerine geçerli olmak üzere Tebli-
gat Kanunu'nun 28. maddesi geregince ilan olunur.
Basın: 42655
StRECEK
İLAN
KADİRLİ1. KADASTRO
MAHKENfESİ'NDEN
Davact Maliye Hazinesi taıafından davalı Rifat Muralkan aleyhine
açılan Kadirli Kurruluş Mahallesi 5
7
5 ada, 6 parsele ilişkin dava mah-
kememizden verüen 3.4.1991 gün ve 1988/271 esas, 1991/17 karar sa-
yılı karan ile davanın reddine tespit gibi tesciline dair verilen karar
davalıya tebliğ edilemediğinden, mahkememizin 20.10.1992 tarihli mO-
lefeiTİk kaıarı ile adı geçene karann gazete ilanı yoluyla tebliğine ka-
rar veıılraiş bulunduğundan, isbu ilanın yayım tarihinden 15 gün sonra
mahkeme karannın davalıya tebliğ edilmiş sayılacagı hususu ilanen
tebliğ olunur. 20.10.1992
Basın: 51306