02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8EKİM1992PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Ildli Öjğretimya da Gece Öğrettmi Normal öğretimde bile, birkaç üniversitemizin, birkaç bölümümüzün dışında, nitelikli, çağdaş eğitim ve öğretim yaptığımız söylenemez. Prof. Dr. ALİÖZÇELEBİ Uludağ Üniversitesi Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırlattığı. "Yükseköjjretim Kurumlannda İkili Öğretim ve Gece Öğretimi Yapılması Hakkında Ka- nun Tasansı" üniversitelere yeni ulaştı. Tasan üstünde görüşlerimizle birlıkte, hangi dallar- da ikili öğretim ya da gece öğretimi yapacağı- mız soruluyor. Yasa tasansının akan sulan durduran gerekcesinden başlayarak ele alıp değerlendirmeye çalışacağım. "Üniversitelere giremeyen yüzbınlerce genç, başta BDT ve Doğu Avrupa ulkeleri ol- mak üzere yurtdışına okumaya gidıyor. bu da milyonlarca dolara mal oluyor... Üstelik bir- çok dalda, bu ülkelerin eğitim düzeyı bizdeki kadar bile değil..." deniyor. Şimdiye kadar aklımız nerdeydi? Bu ülkede DPT, YÖK. DİE, MEB vb. makamlar, kurumlar vardı, var. Böyle bir şeyi önceden göremezler miydi? Eşgüdümlü, kapsamlı çalışmalarla, uyanlar, önerilerle ünıversıte önündeki yığılmalan ön- leyemezler miydi? (1) Şimdı bir şeyler yapıla- maz mı? Yani ülkenin gereksinımlerine göre belirlenecek dallar duyurulup, ancak bu dal- larda yurtdışına gidilmesine izin verilemez mi? Aynca bu ışı turizm ve seyahat acentelen mi yapmalıydı, yoksa yukarda saydığım anlı şan- lı kurumlanmız mı? Bu konuda da bir "ban- ker skandalı" yaşayacağız gibi geliyor bana. Yine de ikili öğretim ya da gece öğretimi düşüncesini olumlu karşılıyorum, çünkü ör- neklerimizi hep orda aradığımız ABD'de, öte- ki gelişmiş Avrupa ülkelerinde, açıkta kalan gençlerin değıl her yaştan yurttaşın, bilgileri eskimiş her meslekten insanın başvurabilecegi gece üniversiteleri yıllardır var. Ancak. bizde gündeme geldığinde, -en azından böyle bir- denbire, enıne boyuna tartışılmadan - kimi kaygılar duymamak da elde değıl. Bunlara parasal düzenlemelerle ılgili maddelerden başlayarak değınmek ıstıyorum, çünkü kor- kanm çoğu üniversitede hangi programlann yıneleneceğine, ülkenin gerçek gereksinimle- rinden çok, bu parasal düzenlemeler etkin olabilecek. Taslağm 7. maddesi, öğrencilerden alına- cak paralann "bir kısmı veya tamamı (...) bu öğretimin yapıldığı yükseköğretim kurumu- na öncelik verilmek suretiyle ünıversitelerin cari giderlerinde kullanılır" dıyor. Aynca 13. madde, "Yükseköğretim Yürütme Kurulu"- nca ikili öğretim veya gece öğretimi yapılma- sına karar verilen hallerde bu öğretim prog- ramlannın bağlı olduğu yükseköğretim kuru- munun bütçesine (...) gıderlennı karşılamak üzere yeterli ödenek konulmasını" öngö- rüyor. Üniversitelerin para içın nasıl kıvran- dıİclannı, devletten gereksindikleri bütçenin yansını bile koparamadıklannı. koparabil- diklerini de serbest bırakıldıkça dilim dilim kullandıklannı bilirsek. paralı öğretım kapısı- nı ardma kadar açacaklannı "olabildiğince çok öğrenci alalım da ek kaynaklar yarata- lım..." diyebileceklerini de düşünmemiz gere- kir. Benzer bir durum, bu öğretimde görev ala- cak öğretim elemanlanna doğal olarak ek ders ücreti ödenmesini gündeme getırdiği için de ortaya çıkacak. Taslağm 10. maddesi, gün- düz yapılan fazla derse ödenen saat başı ücre- tin gece öğretıminde iki ya da üç katının öden- mesini, aynca yöneticilere, öteki çalışanlara, en yüksek devlet memuru aylığının % 20'siy- le % 35'i arasında ek bir ödeme yapılmasım öngörüyor. Şu günlerde üniversitelerde rek- törlükler, fakültelere hangi bölüm, anabilim' anasanat dallannda ikili öğretim ya da gece öğretimi yapmak istedıklenni, kaç öğrenci alabileceklerini soruyor. Kimseyi suçlamak istemiyorum, ama yakın geçmişte ek ders üc- reti diye bir şey çıktığından ve dişe dokunur mıktarlar ödenmeye başladığından bu yana, kalabalık smıflann küçük gruplara bölündü- ğü (nedense birdenbire ıdeal sayıyı, nitelikli eğıtimı (!) düşünür olduk), lisans üstü prog- ramlar açıldığı, bir öğretim üyesinin aynı dö- nemde 10 hatta 20 lisans üstü tez yönettiği ya da tersıne 1 ya da 2 öğrenciyle lisans üstü programlar açıldığı söylendi. (Buna şaşma- mak gerekir, çünkü bir toplumda köşe dön- mecılik yaygınlaşınca. üniversitelere sıçrama- ması ıçin hiçbir neden göremıyorum.) Taslağın dördüncü maddesi, "hangi prog-v ram(larda) ikili öğretim ya da gece öğretimi yapılacağma her yıl en geç mart ayında ılgili üniversite senatosunun önerisi üzerine Yükse- köğretim Yürütme Kurulu'nca karar verilir" diyor. Naşıl, neye, hangi verilere göre karar verecek? Ülkenin hangi alanlarda, kaç elema- na gereksinimi oldugunu bilecek mi? Bugüne kadar bildı mi? Çeşitli programlann gündüz öğretımını bitırenlerin binlercesınin işsiz oldu- ğu yada aldığı öğretimle ilişkisiz bir işte çalış- tığı. çoğunun, ülkenin gerçeklerine, yapısına uygun. uygulama ağırlıklı çağdaş bir eğitim almadığı, ezbere dayalı, düşünmeyı, sorunla- ra çözüm üretmeyi öğretemeyen bir eğitim aldığı bilıniyor. Örneğin, ülkede yaklaşık 12.000 ziraat mühendisinin, on binlerce ikti- sat, işletme vb. fakülte mezununun ve daha nicelerinin iş bulamadığı söylenıyor. En iyi bildiğim alandan örnek vereyim: MEB Fran- sızca ve Almanca öğretmeni almaz, bu dalla- nn eskı öğretmenlen, okutmanlan derssiz kabr ya da haftada iki üç saat, üç beş öğrenci- ye ders venrken, geçen ders yılında bu dallar- dan mezun olanlar ilkokul öğretmeni olarak atanırken. eğitim fakültelerinin yirmiye yakın yabancı diller öğretmenhği, fen-edebiyat ve edebiyat fakültelerinin sayılan onu aşan Batı dilleri ve edebiyatlan bölümlen Fransızca ve Almanca öeretmenı üretmeyi sürdürüyor Ve yıllardır MEB. DPT, YÖK sesini çıkarmıyor. Şimdi ünıversiteler, yukarda değindığim ne- denlerle bu ve benzeri dallarda gece öğretımi açarsa ne olacak? Amaç olabildiğince çok lise mezununu üniversitelendirmek olunca. neden olmasın! Bir ara AT'deki oranı tutturmak içın bol keseden sürücü belgesi dağıtmadık mı? Bana öyle geliyor ki, her zaman olduğu gibi acele ediyoruz, (çünkü geçici madde, "...ikili öğretim ve gece öğretımi en geç bu kanunun yayımı tarihini izleyen ayın sonunda başlar" diyor) yine yeterince tartışmadan, sakıncalı, eksıklı, kötüye kullanmaya açık bir yasa çıka- nyoruz. Oysa şöyle yapılabılirdi: - DPT elinde sağlıklı veriler varsa bunlan kullanarak, yoksa araştırarak ülkenin hangi alanlarda, hangi nitelikte elemanlara gereksi- nimi oldugunu sağlıklı biçimde saptayabilir. - Listeleri, en önemlı işlennden binnın bu olması gereken YÖK aracılığıyla kamuoyuna ve üniversitelere duvurur. - Büyük üniversiteler ilgili alanlarda. dona- nım ve öğretim elemanı dururr.una göre, ala- bileceği öğrenci sayısını belırtır ve yetkınliğini kanıtlar. - Son aşamada, YÖK, DPT vb. ilgili bakan- lık, kurum ve kuruluşlar yeniden bir araya ge- lir ve karar verirler. Yasa taslağının kötüye kullanmaya açık bir başka maddesi olan 10. madde de "normal ör- gün öğretimde zorunlu ders yükünü doldura- mamış olan öğretim elemanlanna ikili öğre- timde ders yüklerini doldurduktan sonraki saatler ıçin ders ücreti okunur" deniyor. (Bu doğru ve yerinde.) Ancak gece öğretimi için, "zorunlu ders yükünü doldurmuş olma şartı aranmaksızın ders ücreti ödenir'" diye ekleni- yor. hem de iki ya da üç katı. İşte bu, böyle bir yazıda anlatılamayacak eşitsizliklere. çekiş- melere neden olabilir. Yine, dürüst, sorumlu- luğunu bilen öğretim elemanlan yapabılecek- leri kadar ders alırken, başkalan çeşitli düzen- lemelerle haksız, daha doğrusu hak edilmemiş paralar kazanabilirler. Sonuç Normal öğretimde bile, birkaç üniversi- temizin, birkaç bölümümüzün dışında, nite- likli, çağdaş.eğitim ve öğretim yaptığımız söy- lenemez. YÖK'le bırlikte, süte su katarak ço- ğaltmak yöntemiyle sayılannm otuza çıkan- lmasından bu yana hızlı nitelik yitirdi üniver- sitelerimiz. Aynı yöntemle fakülte, bölüm. öğ- renci vb. sayılan, öğretim üyesı sayılan arttınldı. Şimdi aynı yanlış iki biçimde yinele- niyor: tkıli öğretim ya da gece öğretımiyle ve açılmasına karar verilen yeni üniversıte ve fa- kültelerle. Yanlış, yanlış. yanlış. Bu yanlışlar ayn bir yazı konusudur. (1) Ne ganptır kı boyle bir araşlınru devleün bu ış içın kunıl- muş ve yüzlerre uzmana para ödeyen bir kurumundan degıl de. TÜSİAD'dangeMt Genışkapsdmlı,gerçekçı uyanlarladolubu önemlı rapor unutuldu • ARADABIR RAMISDARA Harlı AteşLYakınmalar gün gün artıyor: "Kitap okumuyoruz!" Ben konuya tersinden bakarak "Niye okuyalım ki?" di- yorum. Şaşırabilirsiniz belki ama, gerekçeleri sıralayınca sanırım bana hak vereceksiniz. İşte gerekçeler: • Okuyanlar maddi açıdan da, manevi açıdan da ülke- mizde tam da hak ettıklerı yerdeler! •Okuyanların yolu nedense çok zaman tutukevlerine ve hapishanelere çıkar. •Okuyanlar okumazların arasında uyumsuzluğa dü- şer; "edebiyat" ya da "felsefe yapa yapa" kafayı yedikle- ri" yaygın söylentiler arasındadır. •Okumak ateşle oynamaktır, çünkü özgürleştirir insa- nı; ülkemizdeyseözgürleşmenin bedeli çok zaman maddi- nin yanında bir de manevi işkence anlamına gelir: Tek tek kişilerin özgürlüğü tutsak kafaların ezici çoğunluğu ara- sında somut acı demektir •Okumak insanın "nutkunun tutulmasına" yol açar Ki- şiyi okumaz-susmazların yanında konuş(a)maz, ağzını aç(a)maz duruma düşürür. •Okumak insanın gözlerini bağlar, onu bakamaz kılar; baksa, görecekleri görmek isteyeceklerı değildir çünkü. Dört bir yanda, ömrünün yansını camiara bakarak geçire- cekler için hazırlanmış 'munzam ve muntazam' bir dekor vardır. •Okumak dedikodu, alkol ve kumar gibi nadide' yeryü- zü hazinelerinin yitırılmesiyle sonuçlanabilir ki, bunlarsız yaşamanın baharatsız çiğ kofteyi yuvarlamaya çalışmak gibi bir şey otduğunu söyler keyif ehli olanlarla, keyfetme- yi bilenler. •Okumak insanı şişmanlatır ya da zayıflıktan iğne ipli- ğe döndürür Yıllık kitap yayımında "Saddam'ın Irak'ı", El Salvador, Panama, Mozambik gibi ülkelerle birlikte en ge- rilerde yer alan Türkiye'de, yılda yine de ders kitapları dı- şında 6031 adet kitap yayınlanıyormuş (UNESCO raporu: 26 Ağustos 1992 tarihii Cumhurıyet); "haftada birden yılda en çok elli iki kitap okuyabilirim" diye kara kara düşünen "okumasever'in, stresten şişmanlama ya da mum gibi sararıp solma dışında başka hiçbir şansı yok gibidir. • 'Hayati ehemmiyeti haiz' son bir gerekçe daha: Oku- mak, ülke ekonomimize darbeyle eş anlamlıdır! insanların kupon kesiminden vazgeçip, okumak içın gazete almaya başlamaları durumunda, dunya ekonomisiyle, boy ölçüşe- bileceğimiz tek alan 'makas sanayiı'ndeki duraklama, 'ha- fazanallah' ekonomımizın orta dıreğınin çökuşü anlamına gelecektır ki, korkmayın, söz arasında Tanrının bızi bu akı- betten koruması dileğinde bulunmuştuk! Gördüğünüz gibi bir çırpıda dokuz gerekçe birden sıra- landı. Aynca diieyen dilediğince uzatabilir de gerekçeleri. Tutumunuz hâlâ, 'okumamanın neredeyse ülke sathına yayılmış engin ve dingin denizleri' karşısında okuma ate- şini harlı tutmaktan yanaysa, doğrusu bu inanılmaz inadı- nızdan ötürü sızi kutlamanın dışında yapacak şey kalmı- yor.' PENCERE KttHttr • SoiKrt 232 64 26 • 230 21 87 1992 BİLEK 6ÜREŞİ TÜRKİYE ŞAMPİYONASI [ 1M2DterAŞAMrtYMUSTJUUMSEÇM€LERİ | • KIMAL AYAKTA - SAĞKOL (ERKERLER) -11 SİKLET • TMIİN 19 EKİM 1992 PA2ARTESİ SAAT 9.00 • TH : KAOIKÖY CAfERAĞA SPOR SALONU • TMTI : 18 EKİM 1992 PAZAfl SAAT: 12.00 (KAYIT MERKEZİNDE) KAYITLAR BASLADI KAYIT MERREZİ: MTMMt MUH SO«»J hlUAJ KMÜIÜ M U M U I I «tUTfI UV^OI F SMM GÖMI «HDII Mt (lAU m klMH\C**«lOtllJIİJT İLAN AYRANCIKADASTRO MAHKEMESİ Sayı 1991/64 Es. Davaalar Melik SejTek mırasçılan Fatma SeyTek ve arkadaşlan tarafin- dan davab Hazıne aleyhıne açılmış bulunan Ayrana ılçesı, Dokuz>ol köyü. 303,304,844.819,842,888 nolu parsellenn menı müdahale davası- nın mahkememızde yapılan açık yargılaması sırasında venlen ara karan uyannca; Meryem Taban. Yakup Çatak. Halıme Çatak ve Meryem Kara'nın veya vanslerinin aqk adreslen belli olmadığından. tüm aramalara rağ- men de bulunamadıklanndan. duruşma günu olan 2.11 1992 tanhınde saat 09 00'da mahkememızde haar bulunmalan veya kendılennı bır ve- kılle temsıl ettırmelen. ılanen teblığ tanhınden ıtıbaren 15 gün sonra yapıl- mış sayılacağı. adı geçenler gelmedıklennde jargılamanın yokluklannda yapılarak karar verileceğı davetı>e yenne geçmek uzere ılanen teblığ olu- nur. 24.9.1992 Basm: 50513 RICHARDGERE KIMBAS1K0ER Ateşllbirtutku, soğukkanlı btr cinayet • Wm HH Cana |0aİM>wı «kareı Şişil KENT laüköf REKS - BatartöT 74 - Ç.taf fAFM MMaMETROSiMmıtaflitfa YON RON HOWARD UZAK UFUKLARKjdlko, JUHfTT» Oonanbey UTÎ Beyojlu »TUJ ÇemberMaş ( A f U Bjkırtöy KIIK ANKAfl* KTMPM. ,3360682) 11 00-13 «5-1630-1915-21 45 (2479947) 11 »1330-16 15-1M0-21 45 (243 75761 1-»14 00-16 30-1*00-21 X '51626601 1100-1330-1600-1(30-2100 (572 18 63) 11 00-13 30-16 15-18 45-21 30 I425 74 7» 12 15-15 15-18 15-21 15 1 İ S T A N B U L B E L E D I \ _ _ LJŞ E H İ R T İ Y A T R O L A R I Kadıköy Haldun Toner Sahnesi (349 04 63) Lyle KESSLER ÇIKMAZ SOKAK ÇOCUKLARI ' Türkçesi-AJiNEYZİ Yöneten Gencay GÜRÜN (6-7-8-9-10-11 Ekim) Gaziosmanpcışa Sahnesi (578 60 67) Gülsûn SİREN AİLE ŞEREFİ Yöneten Engin GÜRMEN (9-10-11 Ekım) Üsküdar Musahipzade Celol Sahnesi (333 03 97) ŞefikONAT HÜZÜNLÜ BİR KOMEDİ Yöneten : Başar SABUNCU (6-7-S-9-10 Ekım) VVilly RUSSELL B İ R K A D I N Yöneten : Çetin İPEKKAYA Türkçesi:Semra KARAMÜRSEL (11 EkimPazar) 0yı» GteUri: SalııS.M - Ç»rfj«fca:15.0O-20.30 GİŞELER.TİYATRO GİŞELERİNİN DIŞINDA VAKK0RAMA TAKSİM (MERKEZ) VE KADIKÖY HALDUN TANER (MERKEZ) SlŞElfRlNDE DE BİLHSATİLMAKTADIR Vücudun % 9ff»ıı olufturan SU... Ve her an paHamaya hazr. PIERCE BROSNAN • Yön^HRISTlAN DUGUAY Gstıaı _. HjK.H4j.14jlI I 157ÎH3»] namuı HJ»llBIU(kl7J»ltJlM1.15 IIN-I4.IS-UX1UMI.I5 2. HAFTA I1JI44JD.|İ»114U1.45 IİİH3J0-H0H13M1.I5 ANAHTAR 12.HAHA Hep Oğreniyoruz, Ne Zaman Bileceğiz?.. Ortadoğu'da tarih yeniden yazılıyor. 20'nci yüzyilın başında değil, sonundayız; ama, emperyalizmin kural- larında bir değişiklik yok; gelişme var. 1919'da koşullar başkaydı; Anadolu ihtilali'n\ Sov- yetler destekledi, Bolşeviklere göre Kemalist direniş, antiemperyalist savaş niteliğindeydi. Oysa bugün dün- ya sosyalizminin elinde eskisi gibi bir ölçüt yok!.. Etnik çatışmalar her yanda sürüyor; hangisi emperyalizme karşı, hangisi hizmetınde? Sap ile saman birbirine ka- rışıyor. Peki, hiçbir ölçü yok mu? Var. Etnik kavgayı sınıfsallığın üstüne çıkaran her eylem, emperyalizmin işine yarar. • Ortadoğu petrol bölgesi. Amerika'nın elinin altında bulunması gerekıyor, parçala, böi ve yönet' kuralı her zaman geçerlı Pekı, şımdı ne oluyor? Irak'ta petrol kaynaklarının bulunduğu bölgede Vaşington'un güdü- müyle bır Kürt devleti kuruluyor; emperyalizmin göze- timi altında her şey tıkır tıkır yürüyor; Çekiç Güç' Adana'da üslenmiştır; PKK saldırıları son bir yılda do- ruğuna tırmanmıştır: Anadolu'da Türk-Kürt kavgası pompalanıyor. Niçin? Demokratik yöntemleri zorlamak varken ve Anadolu emekçileri sınıfsallığın bilincinde toparlanacakken, neden etnik çelişkıyi öne çıkaran kanlı terör gündeme giriyor? Ankara, dara düşüyor, Vaşington'un her iste- ğine evet' diyecek kadar köşeye sıkışıyor. Tam bu sı- rada devreye Kuzey Irak Kürtlerinin feodal temsilcileri Barzani ile Talabani katılıyorlar; Ankara ile Vaşington arasında mekik dokuyorlar; Türkiye, teslim bayrağını çekmiştir; ABD'nin vesayeti altında Kürt Devleti'nin çekırdeği Adanada yuvalanan 'Çekıç Guç'ün gözetim ve denetimı altında gerçekleşiyor; bölgenin petrol kay- nakları, feodal Kurt yönetiminin aracılığıyla güvence- ye bağlanmıştır. Saddam, artık hava alsın!.. Peki, PKK'nın durumu ne? • PKK, sakın hiç istemediği bir sonuca ulaşılması yo- lunda kullanılmış olmasın'' Kullanıldıktan sonra da tasfiye edilerek devreden çıkarılmasın? Anadolu'da Türk ile Kürt birbirini öldürüyor. Kuzey ^^^^^m—mmm^^^^^m Irak'ta Kürt ile Kürt neden bir- birini öldürüyor? Peşmerge- ler ile PKK'lılar niçin birbirle- rine acımıyorlar? Vaşington, Ankara ustunden Adana'ya yerleşıyor, Kuzey Irak'ta yu- valanmak içın Kürt ile Kürdü birbirine kırdırıyor. Çin işi Japon işi. Bunu yapan hangi kişi? PKK lideri Apo bu soruların yanıtlarını biliyor; durakla- madanyanıtlıyor' "- Emperyalizmin Güney Kürdistan'da bir model geliş- tirdıği, ABD'nin özellikle bu modelı hazırladığı, Barzani ve Talabani önderliğinde uy- gulamaya geçirmek istediği ve Türkiye'de özellikle özal kanadı yoluyla buna ortak et- mek istedıkleri, Musul-Ker- kük meselesini de yine bu çerçevede halletmek istedik- leri bilinmektedır."(Özgur Gundem, 7.10.1992; MaşallahL \O\ I.I1.IHM7.\\UK mi( l IAHTON un mu/ıjnle UYGUNSUZ YOLLARB«yo4lu KTttLU 125'32401 12 15-1430-1645-19O0-21 15 OsmantMyUÜ 12479665ı 1' 00-1330-'600-1«30-21 45 . «Mıkoy ( M 33S9C-6. 113O-1415-1630-1900-21X » N R KTMfOl 425-4-8ı 1200-1430-17 00-1915-21» JHEL fifBSOIV OANNYELOVER Mulhif ıkılî yine büyülayıci. CEHENNEM SİIAH1 1ETHM. WEAP0N r 2. HAFTA 1ZOO- 43O170CMI 1 » 4 CO-'«]& 8 258 69 87 ORTAKÖY KÜLTÜR MERKEZİ TAŞ YILLAR Yön F^NTALISVOULGARIS THEMİS BAZAKA VENEDk-En İyi Kadın Oyuncu Jûn Öm Ödûtt SEUNİK-En lyı Fılm, En lyı Yönctmen. En lyı Kadın Oyuncu 13.00-15 30-18 00-20 30 STUDIO Hyotrasu ŞAHİKA HKAND ıle oyunculuk SEÇMELER 1O-11 Ekim 246 77 25 KKIAM FkMİDAÖITlMINDA 249 50 33 İSTANBUL DEVLET TİYATROSU AKÜ BUVÜK SALOİİ 251 56 00/254 Cmt: 21.30. Pazor 1400.19.00 Aziz Nosin YAJAR NE YAŞAR NE YAŞAMAI Yönalan: K«non \ftk Müzik: Timur Selçuk 10,11,17, 18 Ekim AKMKONSERSALOfJU 251 56 00/254 Cmt: 19.30, Pozar 1600 .. ..Irolavin w OLUM TUZAGI Türkçesi: Hole Kuntay Yöneten: Kartol Tibot 10,11 Ekim • PafeHck Süskind KONTRABAS Türkçesi: Hale Kunta/ Yöneten: Mehn Belgin 17,18 Ekim AYRCA B t H SAT1Ş: VaUıonma Tataim: 251 15 71 Vattonma SuodiyK 360 90 90 G U i D . : 5 5 9 95 60/11 04 TAKSİM SAHNESİ 249 69 44 Sol, Çor, Per, Com: 20 30 Cmt 15 00.20.30. Pazar 1500 Barboro ScholtonMd Türkçesi Sevgi Sonlı YEDI KADIN M » U ^ Yöneten Engin Cezzar Müzik: Cem Idiz Koreogrofı:Aydın Teker 6,7I,ri»Tl,l3,İ4, (5,14,17,18 Ü ı AKAI0DATIVATRO5U 2515600/254 Sal, Çor, Per, Com: 19.00 Crm 15.00,1900 Paıar 15 00 Ulvan Orkeny KEDI OYUNÜ Türkçejı Foruk Ersöz Yöneten. Can Gürzap 13.14.15.16,17.18 Ekim Y1LDIZ SARAVI IlVATROSü 249 6944-258 30 80 Car, Per, Cum: 19.00 Aishylos ORESTEIA Türkçesi: Ebru Sonuç Yön: Muslafa Avkıran 7.8,9 Ekim • Patrick Süskind KONTRABAS U,15,16Ekim Sinema Tiyatro Gösteri Sinema Tiyatro Gösteri 232 64 26 23O 21 »7 İSTANBUL BUYUKŞEHIR BELEDIYESİ CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU 8 Ekim 1992 Saat 19.00 SOFYARADYO SENFONİORKESTRASI Şef: Vaaail KAZANDJIEV Solist: Ivan DKENÎKOV/Pıyano Greshurin, Grieg, Vîodigerov, Ravel Bileilen 80.000.- SO.OOO.- 4O.0XM.- 10 Ekim 1992 Saat 20.00 ELISABETH LEONSKAJA (Piyano Resıtalı) Beethoven, Chopm-Mussorgskı BUetlan 8O.0O0.- 40.0O0.- 3O.0O0.- 11 Ekim 1992 Saat 15.0O-20.0O 18 Ekim 1992 Saat 20.00 TÜRKUAZMODEBN DANSTOPLULUĞU Sanat Yönetmeni: Aysun ASLAN Koreograflar: Dilek EVGİN, Duygu AYKAL, Selçuk BORAK, Aysun ASLAN Biletlars 75.0OO.- 60.000.- SO.OOO.- 12 Ekim 1992 Saat 19.00 BRUNOLEONARDO GELBER (Piyano Retıtali) Beethoven Programı BUetlert 6O.0OO.- 40UMM.- SO.OOO.- 19 Kasım 1992 Saat 19.00 ZAGREBSOLİSTLERİ ODAORKESTRASI Sorkocevic, Barber, Bach, Brahms BUeUert 60.000.- 40.000.- SOJ>OO.- 20 Kasıın 1992 Saat 19.00 ZAGREB SOLİSTLERİ ODAORKESTRASI Locatelli, Rameau, Papandopulo, Martinu, Britten BlfeUart 8O.0O0.- 40.000.- SO.OOO.- Bilat Satif Y«rl«riı aK Kats* SdonK (2a 53 H) • UM Ims* Gq*si: (25110 23) • Hddun Tmr SdmB Uikif 349 04 43 (öğrvnci, SğratmMi v « •nwklil«r« % 5 0 indirim) HergOn tacfr. 10.00 ile 18.00 ara.ı yukanda bJirtiUn gisJarden temin ediUbilir. Kimi zaman öznel açıdan antiemperyalist gibi görünen eylem, nesnel olarak emper- yalizmin işine yarayabilir. Dünya tarihinde çok örneği var. Anadolu'da Türk ve Kürt arasındaki sınıfsal dayanış- mayı hiçesayarak etnik çatış- mayı öne çıkaranlar, şimdi ektiklerini biçiyorlar. Vaşing- ton, bir satranç ustası gibi Ortadoğu'daki taşları kulla- "narak planını uyguladı; PKK'- nın son aylardaki eylemli kalkışması sonucunu verdi. Sınıfsal ayraç, emperyaliz- min gerçeklığı hesaplanarak kullanıldığı zaman, en doğru yol göstericidir. Kuzey Irak'taki Kürt Devleti şimdi iki işlevi üstlenecek. Bi- rincisi: Petrol kaynaklarını Amerika hesabına güvence- ye alacak. Ikincisi: Irak'ta, Vaşington'un istediği federal devlet yapısını kurmak için kullanılacak... Emperyalizmin büyük us- talarından öğreneceğimiz daha çok şey var; ama, aklı- ma eski Yunan bilgesinin özdeyışi geliyor; Eudemoni- dasdemişki: "-Bu adam hâlâ öğreniyor, ne zaman bilecek?" İNGtLİZCE'yl 8 «jrda koavşoa aizi Amcrikab dostfauuuzi» tauştnlum» Bahariye Cad. 62/3 349 59 3S 34 AZR 46 plakah arabamın ruhsatını 5.10.1992 günü kaybettim. Hükümsüzdar. ZEYNEP NURGÜN SINMAZ 9/794 sayıh gümrük komisyoncusu karnemi 5.10.1992 günü zayi ettim. Hükümsüzdür. tSMAİL NUSRET SINMAZ 1992-1993 Güzel Konuşma (Diksiyon) Çalışmalan Basın Müzesi Çemberlitaş Tel: 513 84 58 0015 nolu Sarı Basın Kartımı Kaybettira. Hükümsüzdür. AYŞENUR UYANIK (ASLAN} SAHİBİNDEN Bahçelıevler. Soğanlı mahallesınde 4500 kapasıtelı tam faal çalışmakta olan fınn ortak alınabılırur veya tamdmen satılıktır. Tel 5021815. Bursa Trafik Şubesi'nden aldığım ve 1987 tarihinde Istanbul'da değiştirdiğim 7227 sayıh 24.9.1964 tarihii sürücü belgemi 5.10.1992 günü kaybettim. Hükümsüzdür. İSMAİL NUSRET SINMAZ 1992-1993 Tiyatro Çalışmalan Basın Müzesi Çemberlitaş Tel: 513 84 58 1992-1993 Resim Çalışmalan Basın Müzesi Çemberlitaş Tel: 513 84 58
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle